Zenginleşme ve Fakirleşme İllüzyonu

Konut fiyatlarının hızlı yükselişi 2001 krizinden sonra uygulanan yeni ekonomi programıyla başladı. Yeni programla birlikte enflasyon ve dolayısıyla faizler düşmeye başladı. Döviz kurları sabit kaldı (TL değer kazandı.) Türkiye Avrupa Birliğiyle tam üyelik müzakerelerine girdi, yabancılar Türkiye’den konut almaya yöneldiler. Depremin en çok tehdit ettiği İstanbul başta olmak üzere kentsel dönüşüm hamlesine girişildi. Kurun bu dönemde fazla oynamaması, enflasyonun kontrol altında kalmasına, faizlerin çok yükselmemesine yol açtı ve dolayısıyla bankaya para yatırmak yerine konut satın almaya yönelmek daha kazançlı göründü. Talep arttıkça satın alınan konutların değeri artmaya devam etti ve bu artış konuta yönelik talebi daha da yükseltti. Artan konut fiyatları bu artışın devam edeceği ve satın alınan konutun ileride daha yüksek fiyatla satılıp kazanç sağlanacağı izlenimi yarattığı için yatırım amaçlı olarak satın alınan konutlara talebi artırıyor, artan konut talebi fiyatların da artmasına yol açıyordu. Kendi kendini besleyen bir döngüye girilmişti.   

 ‘Zenginleşme illüzyonu’, artan varlık fiyatlarının insanların kendilerini daha varlıklı, daha zengin hissetmelerine yol açması sonucu ortaya çıkan psikolojik bir durumu ifade ediyor. İllüzyon olarak adlandırmamızın nedeni sahip olunan varlığın (örneğin konut) satışa çıkarılmaması halinde gerçekte değişen bir şeyin olmamasıdır. Bir başka ifadeyle konut aynı konut olmasına karşılık eğer satılırsa daha fazla para getirecek duruma yükselmiş görünmektedir. Zenginleşme illüzyonunun, genellikle kişisel tüketim artışına yol açtığına ilişkin bir hipotez var. Bu hipoteze göre geliri hiç değişmemiş olsa bile insanlar, daha varlıklı hale geldiklerini düşündükleri için harcamalarını artırır, hatta borçlanarak harcama yapmaya yönelirler. Bu hipotez Türkiye’de de doğrulandı. 2001 krizi sonrası döviz kurlarında yaşanan sabitleşme eğilimi sonucunda konutların değeri artmaya yöneldi. Zenginleşme illüzyonuna kapılan insanlar faizlerin düşmesi de eklenince tüketimlerini artırdılar ve ekonominin canlı kalmasını sağladılar. Bu dönemde konut talebi de hızlandı ve talep artışı sonucunda inşaatta balonlar oluşmaya başladı.

2015’den itibaren giderek hızlanan kur yükselişi bu kez işleri tersine çevirdi. Enflasyon ve ona paralel olarak faizler arttı, derken önce kiralar, yasal gereklere karşın, eski hızıyla arttırılamaz oldu, ardından konut değerleri düşüşe geçti. Son olarak da satışlar durma noktasına geldi.  
‘Fakirleşme illüzyonu’, ‘zenginleşme illüzyonunun’ tam tersi olarak, düşen varlık fiyatlarının insanların kendilerini servet kaybına uğramış hissetmeleri sonucu ortaya çıkan psikolojik bir durumu ifade ediyor.

2015 sonrasında varlık fiyatlarındaki düşüşler sonrası insanlar kendilerini fakirleşmiş hissetmeye başladılar ve harcamalarını kıstılar. Bu gelişme, konuta olan talebi de düşürdüğü için konut fiyatları da gerilemeye başladı. Aslında konut fiyatları TL olarak artıyor görünüyordu ama konuya alternatif maliyet kavramıyla bakmayı bilen insanlar için konut fiyatları kur artışları nedeniyle düşüyordu. Sonuçta tüketim harcamalarındaki gerilemeyle iç talep düştü ve ekonomi küçülmeye başladı. 2018’in son çeyreği dahil olmak üzere ekonomi üç çeyrek üst üste küçüldü, 2019’un üçüncü çeyreğinde ise zayıf bir büyüme performansı (yüzde 0,9) sergiledi.

Bugünlerde konut fiyatlarında yine bir miktar yükselme var. Bakalım insanlar 2003 – 2015 arasında olduğu gibi ‘zenginleşme illüzyonuna’ kapılıp harcamalarını artıracaklar mı? Bakalım konut talebi yeniden yükselecek ve konut fiyatları artacak mı? Yoksa insanlar alternatif maliyet hesaplamayı eskisine göre daha iyi öğrendiler mi?

Grafik: TCMB Konut Fiyat Endeksindeki Gelişmeler ( Ocak 2015 – Eylül 2019)






Not 1: Alternatif maliyet; bir şeyin satın alınmasının ya da yapılmasının maliyetinin, o şeyi satın almak nedeniyle satın alınmasından veya yapılmasından vazgeçilen başka şeylerle ölçülmesi demektir. Örneğin eldeki kısıtlı parayla futbol maçına gitmek yerine akşam yemeğini dışarıda yemeği tercih etmişseniz o yemeğin alternatif maliyeti (ya da vazgeçme maliyeti) o futbol maçına gitmemiş olmaktır. 2016 yılında 1 USD= 3 TL kuru mevcutken 500.000 TL’ye satın alınan bir konut yerine o tarihte Dolar hesabı açılmış olsaydı (500.000 / 3 = ) 166.666 Dolarlık bir hesap sahibi olunabilirdi. Bugün 1 Dolar = 5,81 TL olduğuna göre o hesabın TL karşılığı (166.666 x 5,81 =) 968.329 TL eder. O halde satın alınan 500.000 TL’lik konutun bugünkü değeri 968.329 TL’den az ediyorsa o tarihte konut almak doğru bir yatırım kararı olmamış demektir. (Hesaplarda faiz geliri ve kira geliri ihmal edilmiştir.) Bu örnekte alternatif maliyet; yatırım amaçlı konut almak yerine Dolar hesabı açmamış olmaktır.  

Not 2: Burada konutları örnek alarak yaptığım analizi hisse senedi ve altın için de geçerli olarak düşünebilirsiniz. Bunların hepsi, tıpkı döviz gibi, birbirinin alternatifi olan varlıklardır.

Yorumlar

  1. Hocam bana göre son dönemdeki kıpırtı devlet bankalarının 0,99 faizle kredi vermesinden kaynaklı. Talebi bu arttırdı yoksa ekonominin düzeldiği yok diye düşünüyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet faizlerin düşmesinin etkisi çok.

      Sil
    2. Bernard Madoff16 Aralık 2019 13:52

      Elde kalan bütün konutları borsaya kote edelim. İşlem hacmini artıralım.

      Sil
    3. Selam Mahfi bey,

      Asaf Savaş Bey ile yaptığınız 50 dk söyleşiyi yeni dinleme fırsatım oldu.

      Emeklerinize sağlık, dinlemek isteyenler için linki:

      https://www.youtube.com/watch?v=xr1daFztKI4

      Sizin on yıl kadar önceki TV programlarınızı da hatırlıyorum.

      Düzenli olarak yazmak, sosyal medyada insanlar ile bilgi paylaşmak sanırım, kelime seçiciliğinizi, konuya girişlerinizi, konuyu ele alışınızı ve izleyici dikkatini kendine çekmenizi, vurgulamalarınızı çok ama çok ileri bir seviyeye getirmiş.

      Benim mevcut bilgi seviyem ile yakalama imkanım olmayan kim bilir ne aşamaları daha vardır sunumunuzun.

      Telefonuma takvim uyarısı olarak ekledim, önümüzdeki ay bir kere daha dinleyeceğim.

      Herkese mutlaka dinlemelerini öneriyorum, metro, metrobüs, yolculuk gibi ne fırsat bulurlarsa mutlaka izleyin, diyorum.

      Sil
  2. Umarım insanlar tekrar aynı iluzyona kapılmazlar.kesin ihtiyaca o başka tabi

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet kendi oturacağı konutu satın alması hali başka tabii. Burada konu ettiğimiz yatırım amaçlı konut alımı.

      Sil
    2. Türkiye, 1960 ve 1970ler gibi devam etseydi, kişi başına gelir düzeyi bugün 17bin USD ile 19bin USD arasında bir yerde olurdu.

      Eğitim tarafındaki iyileştirmeler belki bu geliri 20 bin USD üzerine atabilirdi.

      İllüzyon önce kamu ve siyaset yönetiminde, sonra iş dünyasının kalitesinde, ardından ekonomik servet yaratan varlıkların satışı ile gösterildi, en son olarak demokrasinin değiştirilmesi ile yapılıyor.

      1980 sonrasında doğan nüfusun eğitim temeli daha zayıf, tepkisel hareketler yapıyorlar, hareketleri saman alevi gibi amacına ulaşamadan sönüyor.

      1980 sonrasındaki nüfus ülkede büyük çoğunluğu elde ettiler. Önümüzdeki dönem ülkenin işi biraz daha zor olacak illüzyonu kırma konusunda.

      Yukardaki kişi başı gelir hesap tahmini bana ait.

      Şu anda Türk toplumunda aydın olarak bilgi veren insanlarımız da 1980 öncesinde doğmuş olanlar, çoğu 1950-1960 doğumlular.

      Gençlik dönemlerinin Türkiye ideali 1990lı yıllara kadar uzanmış insanlar.
      Türkiye'nin potansiyelini o zamanlardaki gibi devam edecekmiş gibi okuyorlar.

      Bu sebeple, yazılarında, eleştirilerinde sanki Türkiye AB ye yakınsayabilecek, 18bin - 20bin kişi başına gelir sahibi bir ülke gibi gerçekten ziyade idealize edilmiş bir Türkiye üzerinden yazıyorlar. Aydınımız da ister istemez, uyanabilecek insanımıza bu yönüyle bir illüzyon uyguluyor, halkımızın uyanabilecek kesiminin harekete geçmesine engel oluyorlar.

      Türkiye, bugün, 7 - 8 bin dolarlık kişi başına geliri ile 60 ve 70 lerdeki potansiyel tabanından kopmuştur. İşi daha zordur. Türk Aydınının zihnindeki mevcut türkiye'ye yetişmesi için ülkenin yüzde yüze yakın büyümesi gerekir.

      İşsizlik ekonomideki en büyük illüzyon çözücüdür. Türk Ekonomisinin mevcut işsizlik rakamını koruması için en az 5 civarında büyümesi gerekir. orta vadeli tüm hatırı sayılır çalışmalar ortalama yüzde 3 büyümeyi işaret etmektedir. Bu Türk toplumunun sosyal sıkıntılarının genişlemeye devam edeceğini gösterir. 1980 sonrası doğan Türk insanının bu sıkıntıları çözebilecek kültürel altyapısı yoktur.

      Önümüzdeki illüzyonda, borç seviyesinin artması ve Türk milli servetinin azaltılması ile halkımız bir süre daha illüzyonu yaşamaya devam edecektir.

      Sil
    3. Hiç sanmam. Borsasında sadece yetmişbeşbin kişinin yüzbin TL ve üzerinde parası olduğu bir ülkenin milleti 'Dünyada mekân, ahirette iman' anlayışından vazgeçmez.

      Sil
  3. Hocam öncelikle yazınız için teşekkürler , alternatif maliyet bı nevi fırsat maliyeti diyebilirsiniz yoksa tamamen birbirlerinden ayrı kavramları mıdır , teşekkürler?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Tamamen aynı şey. Alternatif maliyet = Fırsat maliyeti = Vazgeçme maliyeti.

      Sil
  4. Artık hepimizim çok iyi bildiği bir yazıyı çok güzel anlatmışsınız.

    YanıtlaSil
  5. Hocam neden illüzyon deniyor buna? Evimizin değeri reel olarak artmışsa daha zengin olduk demek değil mi zaten? Elimizdeki altının fiyatının artmasından bir farkı var mı bunun?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sanıyorum yazının altındaki alternatif maliyet notunu okumadınız. Orada konu açıklanıyor.

      Sil
    2. 500bin TL ye ev aldım.
      4 sene geçti,
      Yan komşum evini 700 bin TL ye sattı.
      Sevindim, evim değerlendi diye.
      1 sene sonra satmak istedim 750 bin e
      Kriz var dediler,
      600 bin teklif ettiler.
      Aradaki fark illuzyon.

      Sil
    3. 18.36
      Aradaki fark mark yok enflasyon karsisinda reel olarak zarardasin.Evini 750bin liraya satmis olsaydin bile enflasyon karsisinda zarardasin.
      https://www.inflationtool.com/turkish-lira/2015-to-present-value?amount=500

      Kar ve gercek gelir rant elde etmis olman icin Evi 850bin liraya vermis olsaydin iste o zaman kara gecmis 4 yil sonra bugun hem oturduguna sayradin hem de 48bin lira ev uzerinden elde etmis olurdun.

      Sil
  6. Hocam çok güzel açıklamışsınız. Teşekkürler.

    YanıtlaSil
  7. Hocam merhaba, ben yazılarınızı takip ediyorum ve çokta faydalanıyorum. Eğitimim Biyoloji ve sonrasında da İşletme Master’ı yaptım. (Yönetim Bilimleri ağırlıklı) Finans ve ekonomiyi de beni iş hayatında en azından mahçup olmayacak kadar öğrenmek istiyorum. Önereceğiniz bir kitap ya da eğitim var mı?

    YanıtlaSil
  8. Hocam yine güzel bir yazı ile kimsenin bahsetmedi bir konuda bizi bilgilendirdi iz. Teşekkür ederim

    YanıtlaSil
  9. Bu kadar net ve anlaşılır. Direksiyon eğitmeniniyim, üniversite öğrencisi adaylarıma sizi takip etmelerini öneriyorum. Harikuladesiniz hocam

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sayın unknown 08.47.
      Çok güzel yazmışsınız.
      Keşke bütün direksiyon başında olanlara bu öneriler yapılsa. )))

      Sil
  10. Hocam, ABD yaptırımları senatodan geçmek üzere. Bu yaptırımların ekonomimize ne gibi etkileri olur?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Her şeyden önce CDS primimizi yükseltir ve dolayısıyla riskler yükseldiği için Türkiye'ye yatırım yapacak olanları çoğu vazgeçer. Bunların sonucu olarak kur yükselir. Kur yükselince enflasyon yükselir.

      Sil
    2. Ne güzel işte hocam, eskiden olsa enflasyon yükselirse faiz de yükselir derdik ama artık "söz dinleyen" MB başkanı sayesinde enflasyon yükselir ise faiz düşer :)

      Sil
    3. inşaatta arz fazlasına dayalı şok durumu yaşanıyor. faizler de yapay şekilde kaynağımız çokmuş gibi indiriliyor salt inşaat toparlansın diye ama halkın da iktisadi durumu asla 8-10 yıl önceki gibi değil. her 100 kişiden 71 i net borçlu pozisyondadır. tüketimini ya da yatırımını artırabilecek finansal esnekliği çok azalmıştır. muhtemeldir ki ileride bu arz fazlalıklarını kamu merkezli olarak satın alıp eritmeye gideceklerdir.

      Sil
  11. Bürolarda durum daha trajik. Maslak'taki plazaların yüksek kira getirmesi müteşebbisleri olmayacak yerlerde büro yapmasına neden oldu. Çoğu boş.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet maalesef. Bir ara bir katta masalar büro olarak kiralanıyor ve kapanın elinde kalıyordu.

      Sil
    2. Bir zamanlar Türkiye'ye ilgi büyüktü ve ofis açığı vardı. Bunu gören herkes ofis projelerine yöneldi. Bu arada TR eski cazibesini kaybetti. Şimdi kaldık yüzbinlerce metrakare ofis ile başbaşa. Ne atılır, ne satılır.

      Sil
  12. İçinde bulunduğumuz dönem için ne dersiniz hocam. Konut fiyatları düşük. İnşaat maliyetleri yüksek. Bazı ilçelerde konut stoku eriyor. Yeni inşaat yapımı yok. Önümüzde ki üç senede yatırım fırsatı sunmaz mı?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Faizin nasıl şekilleneceğine bağlı. Eğer reel faiz eksi olursa altın da artış sergilemezse yatırım aracı olarak yeniden gayrımenkul öne geçebilir. Bu, Türkiye'nin yeniden aynı kısır döngüye girip kendi kendini kandırmasını tetikler.

      Sil
  13. Gerçek enflasyon % 20/25 bandında
    Aylık % 2
    Faiz % 1, borçlanmak karlı gibi görünüyor

    YanıtlaSil
  14. Çok teşekkür ediyorum size. Değerli bilgileriniz için.
    Konut konusunda önceki yorumlarda fiyatların daha düşebileceğini yazmistiniz. Muteahitler ise bu fiyatların maliyet olduğunu belirtiyor.fiyatlarin düşeceği düşünceniz büyük kentler için mi? Çünkü bazı küçük il ve büyük ilçelerde konut stoğu eriyor ve yeni yapım maliyeti artıyor. Yeni yapı yok. Ne dersiniz? Bekleyelim mi alalım mı? 🙄

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Oturmak için alacaksanız almanın zamanı gibi görünüyor.

      Sil
  15. Hocam valla kiralarda durum daha da trajikomik. Bir müşteriden alacağım var, adam borcuna karşılık İzmir Bayraklı'da 2+1 evi bana 280.000 TL'ye devretmek istiyor. Kiracısı da var, kira ne kadar diyorum, 800 TL diyor. Bu hesaba göre 280.000 TL / 800 = 350 Ay yapıyor. Bu da 29,16 Yıl yapıyor, benim bildiğim konutta 20 yıllık kira bedeli üzerinden ev değerlemesi yapılır, şu anda durum 30 yıla çıkmış görünüyor. Aslında bu evin kirası ya 1.166 TL olmalı ya da 192.000 TL satış fiyatı olmalı. Ben mi yanlış düşünüyorum?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Emre bey; bu söylediğiniz, emlâk fiyatlarındaki balonun en net göstergesi. 2002 öncesi o söylediğiniz hesap 10 yıllık kira üzerinden yapılırdı. Daha sonra önce 15, sonra 20, sonra da "tutturabildiğine" seviyesine çıktı. Bugün en mantıklı oran 15, evin yerine ve ek özelliklerine göre taş çatlasa 20 yıl olmalıdır dediğiniz gibi. Hesap şaşmaz da beşer şaşar zaman zaman ama eninde sonunda hesap beşeri doğru yola getirir :)

      Sil
    2. Emre, çevredeki diğer binaların kiralarını da öğrenin. Belki size söylenen evinki düşüktür.

      Sil
    3. Emre evi hemen al borcu kapat.
      Başka alacaklı o evi alırsa, sen hava alabilirsin.
      Piyasa açılınca evi satarsın.

      Sil
  16. Asıl illüzyon duble yollarda. Duble yol sayesinde refah seviyesinin arttığını düşünen sayısı az değil.

    YanıtlaSil
  17. Hocam merhabalar;hukumetin tercih ettiği faizleri düşürüp insanları borclandirarak ekonomiyi canlandırma fikri ne kadar sağlıklı bir düşünce?
    Öte yandan benim okuduklarimdan öğrendiğim kadarıyla bu aşamada önce enflasyonu düşürüp ardından büyümeye yönelik politikalarla işsizlik gibi sorunların çözülmesi daha doğru geliyor bana.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Beklentileri değiştirmeden kalıcı bir düzelme sağlanamayacak

      Sil
  18. Mahfi Hocam bir sorum olacak.. baz yılı 2004 ü alarak 2004 yılı öncesi aylık enflasyon oranlarını, 2004 e nasıl endeksleriz? Eğer bilen bir arkadaş yardımcı olabilir mi? İktisatçı değilim merak ediyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu bir iktisat değil matematik sorusu. 2004 yılında görülen değeri 100 yapacak şekilde bölme veya çarpma işlemi yapacağız. Sonra da serideki tüm rakamları aynı rakam ile böleceğiz veya çarpacağız. Örneğin 2003=100, 2004=125, 2005=150 şeklinde 3 yıllık bir serimiz olsun. 2004=100 yapmak için ne yapmalıyız? 2004 yılında gördüğümüz rakamı (yani 125'i) 1.25'e bölmeliyiz. O zaman tüm yıllardaki rakamları 1.25'e böleceğim. 2003=80, 2004=100, 2005=120. Seriyi 2004'e endekslemiş olduk.

      Sil
  19. Hocam, o dönemde insanlarda para -ya da para illüzyonu- vardı, bu nedenle alternatif maliyetler o kadar hayati olmuyordu. Şimdi kimsede (%10'luk bir kesim dışında) para yok. Alternatif maliyetler de haliyle çok daha yüksek hale geldi. Yapacağınız fazla gerekli olmayan harcamaların alternatif maliyetleri elektrik faturası, doğalgaz faturası, çocuğunuzun okul taksidi gibi şeylere dönüştü. İnsanlar kendilerini biraz daha zengin gibi hissetseler de çarşıya-pazara çıkınca gerçekler yüzlerine çarpıyor ve kendilerine geliyorlar. Bu nedenle o dönemin çok uzun bir süre geri gelebileceğini hiç sanmıyorum. Düşük kredi faizleri çekici gelse de bu durumun sürdürülebilir olmadığını herkes -zor yoldan da olsa- öğrendi sanırım...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bi bende bir sende para yok. Onun dışında git araba galerisinin birini gez içeri tıklım tıklım, kredyi kapan geliyor adamlara/kadınlara araba yetişmiyor.

      Sil
    2. Adsız 23:10 kardeş, madem bizde para yok o zaman kafayı kullanalım, bankaların "icradan otomobil, icradan emlak" sayfalarını takip edelim, iyi bir şey düştü mü gider ucuz ucuz kaparız. Tilkinin dönüp dolaşıp geleceği yer belli...

      Sil
    3. 0.13 Mahdut M., ağlayanın malı bize gelmez ya...

      Sil
    4. 12:08 Adsız, kendi düşen ağlamaz ya... Bunca yıldır halâ öğrenmeyip aynı hatalara devam ediyorlarsa ben ne edeyim hacı?

      Sil
  20. Hocam parayi devülasyon yapsak herşeyi sifirlasak yeniden baslasak olmazmi yoksa bu durumda piyasada para yok her sey kitlendi kimse para kazanamiyor bazi sektorler haric kisir bi dongu var ne kadar surdurelebilir durum sicak para ihtiyacimiz yokmu dusuk faiz yuksek kur mesala olmazmi

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu iş kurla, faizle, krediyle çözülemez. Hocamız eski bir yazısında çözümleri vermişti. http://www.mahfiegilmez.com/2019/01/yapsal-reformlar-kitab.html

      Sil
    2. Selam centilmen, para zaten yeterince devalüe olmadı mı?
      Daha ne kadar devalüasyon lazım?

      Sil
  21. Hocam toplumumuzun finansal davranışlarını çok iyi okuyorsunuz. Yazılarınızı okuduğumda “evet ya aynen durum böyle” diyorum her defasında. Aydınlattığınız için teşekkür ederim

    YanıtlaSil
  22. Nispi Gelir Hipotezi geliyor aklıma. Tamamlayıcı bir hipotez olarak belki bahsedilebilir. Bakalım hipotez gerçekleşecek mi?

    YanıtlaSil
  23. Not 1 deki verdiğiniz örnek ancak ex-post bakan biri için anlamlı olabilir. Ex-ante kimse bu değerlemeyi tahmin edemez. Analitik yaklașım hesaplamayı o günün bakıș açısından kıyaslamayı gerektirir.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Tahmin edemez çok iddialı. Neden tahmin edemesin? Şunu demek daha doğru olur. Herkes tahmin edemez. Usd'nin artacağını öngören birisi evini dolar kuru zıplamadan önce satıp Usd almış olabilir. Bunu yapan birçok kişi var. Hatta ABD mortgage sisteminin çökeceğini tahmin edip türev ürünlerle on milyonlarca dolar kazananlar bile var.

      Sil
  24. Siz geçmişte çok daha aktif ve etkindiniz. Sn.hocam kendinizi görsel yayınlardan siz mi çektiniz ortam mı olanak vermiyor. Sizin harika programlarınız vardı yanılmıyorsam NTV de idi. Daha çok ön plana çıkmanız ve "ekonomi, finans söyleminde" elinizi taşın altına koymanız çok gereklidir.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sn Coşkun, hocayı Ne Te Ve den kovdular, biliyor muydunuz?
      NTV bizim için No TV oldu sonrasında.

      Sil
  25. Gözlemlediğim piyasa gerçekliği bana "kredi almanın" bir tür askerlik görevi haline dönüştürülmeye çalışılmasıdır. Bizzat bu hükumet eli ile özel bankalarda baskılanarak olmayan gelir borçlandırılarak piyasada yeterli sermaye sahibi tüketim malı üreten tekeller daha çok zenginleştiriliyor.

    YanıtlaSil
  26. 2008 krizinden öncede hemen her abd'li vatandaş kendisini zenginleşmiş sanıyordu. çünkü büyük balonlaşma vardı başta emlak piyasası olmak üzere. borsalarda emtia piyasalarında balonlar meydana gelmişti yüksek parasal genleşmelere bağlı büyük finansal kapitalleşmeye paralel olarak. yüksek finansal kaldıraçlarla oluşan balonların verdiği sanal zenginlik yani realiteden fazlasıyla kopuk büyük sanallaşma beraberinde tasarruf etmeme ve bol tüketim getirmiş ve hemen herkesi tasarrufsuz pozisyonda yakalamıştı. likidite sıkışıklığı nedeniyle pozisyonlarını değiştiremeyen çok sayıda kurum ve birey elindeki varlıkları daha fazla değer kaybetmeden satmak isteyince düşüş trendi hızlanmış ve sert bir deflasyon dalgası başlamıştı. 1978 Washington mutabakatıyla başlayan büyük sanal ekonomi yaratma çabaları ilk büyük meyvesini vermiş dünyada trilyonlarca dolarlık sermaye sanal ekonomiyi kuran elitlerin ceplerine gitmiştir. ama insanlar yine akıllanmadılar ve krizle beraber bu büyük oyunun en büyüğüne de aldanarak yine tükettiler ve daha da fazla borçlandılar. düşünmeden tükettiler hem de ürettiklerinin üç katı kadar borçlandılar. yakında tüm dünya insanlığı ve en başta da bizim gibi katma değeri aşırı düşük ekonomilerin halkları en kötü şekilde bunun bedellerini maalesef ödeyeceklerdir. bundan kaçış yoktur ve üstelik de beklenen büyük Marmara depremi gibi geciktikçe verdiği hasar da aynı derecede ağır olacaktır.

    YanıtlaSil
  27. Mahfi hocam,

    İşsizlik o kadar kötü bir şey ki, akşam yemeklerinde babamla yüz yüze gelmemek için, tabaklarımı odama götürüyorum ya da babam uyuduktan sonra mutfakta ses çıkarmadan çabuk çabuk yiyorum!

    Bilginize sunarım!

    YanıtlaSil
  28. Hocam fakirleşme ilizyonundan bahsederek, konut fiyatlarında ki tersine oluşum sebebiyle insanların bu oluşumu göre hacamalarını kıstığından bahsetmişsiniz fakat ana etkenin bu olmadığı aşikâr..

    Türkiye Cumhuriyeti tarihinde belki de ilk defa samanı patatesi bile ithal eder hale getirildiyse bu ülke varın siz düşünün düştüğümüz durumu..

    Her markete manava gittiğimde sanki 10 yıl uyutulmuş sonra uyandırılmış gibi hissediyorum kendimi..

    Alacağımız hangi ürün olursa olsun gramajları küçültülmüş fakat aynı oranda üzerine zam gelmiş.. Şaka gibi abartıyorum gibi ama hakikaten durum böyle..

    Dolayısıyla fakirleşme ilizyonundan ziyade insanların fakirleştiğini kabul etmeyerek anlam veremediğim şekilde şaşalı yaşamı tercih etmeleri olarak görüyorum..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet doğru yağ örneği hepsi 4 lt nerdeyse fiyat 5 lt fiyat illüzyonun en büyüğünü yapiyorlar ama millet sorgulama yok

      Sil
  29. hocam "alternatif maliyet" ibaresini kullanmanız dikkatimi çekti, sizin kalibrenizden çok uzak olsam da ekonomi eğitimi aldım. şu ana kadar daha çok "fırsat maliyeti" olarak düşünüp çeviriyordum, bu şekilde de karşıma çıkmıştı. "alternatif" kelimesinin daha iyi anlattığını mı düşünüyorsunuz? fırsat olarak kullanınca hata yapmış oluyor muyuz?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sizin de bildiğiniz gibi,

      opportunity cost : Fırsat maliyeti olarak çevrilen bir terim.

      Yapılan bir harcamanın yerine, alternatif harcama alanlarından bir sonraki en iyi seçeneğin ismi.

      Tanımdaki alternatif harcamalar terimi sebebi ile Fırsat Maliyetini Alternatif maliyet olarak ta yaygın olarak kullanıyorlar.

      Bizim ekonomi derslerimizde sorulan sorularda şu şekilde yer alırdı.

      100 birim faydalı bir harcama yapıldı. Bu yapılmasa alternatif işler, 99, 105 ve 102 birim fayda sağlamaktadır. Alternatif(fırsat) maliyeti nedir?

      Cevap, 102 dir.

      Bir başka misal: 100 birim fayda sağlayan işlerin alternatifi 99 birim ve 95 birim fayda sağlıyor. Alternatif maliyet nedir? Bu durumda verilebilecek en iyi karar verilmiştir, alternatif en iyi seçenek 99 dur.

      İşin "en iyi" alternatif seçenek kısmı tanımın özüdür.

      Sil
    2. Oppurtunity cost Türkçe'de fırsat maliyeti, alternatif maliyet ve vazgeçme maliyeti gibi çevirilerle karşılanıyor. Tam çevirisi fırsat maliyeti. Ama bana sorarsanız alternatif maliyet çok daha iyi tanımlıyor yaşanan olayı.

      Sil
    3. s2, bence haklısınız. Alternatif, karar vermeden önce ortada bulunan seçenekler olurken. Fırsat, karar verdikten sonra acaba daha kârlı bir seçenek var mıdır şeklinde bir arayış içine girmenin sonucunda ortaya çıkan seçenekler için kullanılabilir. Kaldı ki zaten ortada yapılmış bir seçim varken hâlâ daha alternatif terimi kullanmak kafa karıştıran bir durum.

      Sil
  30. Hocam çok basit bir dil ile çok anlaşılır bir yazı elinize sağlık

    YanıtlaSil
  31. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Normal bir ekonomide, alternatif yatırımı düşünmek yazdığınız gibi yatırım yapmaktan çekilmekten ziyade, yatırım yapmaktan çekinmeyi sonucunu oluşturabilir. Seçici alanlara yatırım yaptıkları için atıl yatırım, kalitesiz getirisi olan yatırımların sayısını azaltır.

      Türkiye örneği için, sizin yazdığınız gibi, alternatif yatırım imkanlarının az olması sebebi ile orta vadede yatırımdan çekilmeye sebeb olur. Bana göre bu çekilme sadece alternatif hesabı yapan kimseler arasında olacaktır.

      Durgunluk oluşturur mu?
      Bana göre Türkiye'de 2 milyon TL ve üzerinde yatırım yapan insanların büyük bir kısmı, alternatif maliyeti düşünerek yatırım yaptıkları için durgunluk oluşturmaz. Yatırımlarda seçicilik olması, durgunluğun aşılmasında yardımcı olur.

      Ancak, Türkiye yatırımlarında güven, ticari hukuk mahmekemelerinin yavaşlığı daha büyük etkendir durgunlukta diye düşünüyorum.

      Sil
  32. Hocam,
    Konut fiyatlarının sürekli artması servet birikimi bulunmayan genç ve düşük gelirli vatandaşların aleyhine olduğundan, ekonomik adaletsizlikleri sürekli olarak artırır önermesi geçerli midir?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Konut fiyatlarının artması değil ama reel olarak artması adaletsizliği artırır. Devletler düşük gelirli vatandaşın konut talebini karşılayacak ucuz ev üretimini desteklemelidir. Aksi taktirde düşük gelirli kimseler hiç ev sahibi olamadan ömürleri boyunca hep kiracı olarak kalırlar ve bu durum da fakirden zengine servet transferine yol açar, adaletsizliği artırır.

      Sil
    2. Türkiye şartlarında ekonomik adaletsizlikleri sürekli olarak artırır.

      Türk devleti, malesef, sosyal konut, erişilebilir konut imkanlarını insanlarına sunmuyor. Toki ile yapılan girişimler, zengin kesim için yüksek fiyatlı, kaliteli malzemeli, kalitesiz yaşam üreten, ve bunu sürekli hale getiren bir yapıya dönüştü.

      İstanbul Fikirtepe vb yerlerde 20 kat ve üzerinde onlarca konuta erişen tek şeritli yol, kuş uçuşu 1 dk mesafeye, trafiksiz zamanda 15-20 dakika araba ile ulaşım gibi sorunları beraberinde getirdi. İstanbul da 25. kattaki bir daireyi bedava yaşamak için verseler almam, acil bir hastalık durumunda ambulansın gelmesi, doktorun eve ulaşması bir saati bulur.

      Misal, Türkiyenin en zengini Sn Mustafa Koç, rahatsızlandığında, ailesince desteklenen Türkiye'nin en iyi hastanesi kuş uçuşu 2 dk bile değildi, o durumda kendi hastanesine götürülememişti.

      Kentin bozuk yapısı, servet birikimi olmayan gençlerin aleyhine iken, zengin kesimin de hayat kalitesini düşüren, maddi imkanı olmasına rağmen ihtiyaçlarına ulaşmasına engel olan bir yapı üretir.

      Sil
    3. Adsız 15.05, fakir olarak gördüğün bir mahalle seç ve son 3 seçimdeki oy oranlarını incele. Sonra fakirden zengine servet aktarımından nasıl memnunlar gör. Tercihler sonucu doğurur. Sonucu degistirmek için tercihini değiştirirsin.

      Sil
  33. Tek biz değil tüm dünya bu illüzyonu yaşadı hocam. 2008 krizinde maske düştü, illüzyon bitti. Sonra illüzyonun bittiği anlaşılmasın diye FED ve AMB dünyanın parasını basıp batık firmalara ve bankalara dağıttı. Bu kadar dağıtılan paraya rağmen illüzyon yine bitmek üzere. Keşke bu illüzyon bunca para dağıtmadan önce 2008'de bitseydi. Türk şirketlerinin 100 milyarlarca dolar borcu olmazdı. İllüzyonun maliyeti daha az olurdu.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Doğrudur. Türev ürünler mesela bu illüzyonu çok körükledi.

      Sil
  34. Mahfi bey,

    Zenginlik, fakirlik derken su haberi atlamayalim:

    Rekabet Kurumu ile Google arasinda yasanan problemler sebebiyle, telefonlara Android isletim sistemi ve uzantilari gelemeyebilirmis.

    Karsilikli bloflesme devam ediyor!

    BloombergHT

    Google, Türkiye’de yeni çıkacak Android telefon modellerine Google uygulamaları için artık lisans vermeyeceğini duyurdu

    https://www.google.com/amp/s/www.bloomberght.com/googledan-turkiyeye-lisans-resti-android-telefon-kullananlar-nasil-etkilenecek-2242029-amp

    Nasil bir ulke burasi?!

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Google, insanların bulabildiği tüm özel bilgilerini saklayan ve bundan yönlendirilmiş reklamlar ve diğer imkanları ile menfaat kazanan bir kurum.

      Olay, Rus kökenli yandex in arama motorunu da android cihazlarda kolay eklenmesini istemesi ile başladı. Rekabet kurumu Google a ceza kesti.

      Bana göre aşırı büyümüş bir kurum olan Google bir kaç parçaya ayrılmalı.

      Eskiden pek çok yeni özellik geliştirip, özel bilgilerimiz karşılığında ücretsiz sunar iken, şimdiki büyüklüğü ile farklı firmaların ürün geliştirmelerine engel olan, aynı zamanda da hizmet kalitesini düşüren bir firma konumunda. Bana göre bu haliyle, geliştiren konumundan gelişimi engelleyen konuma geçti.

      Sil
    2. Sahabeddin bey,

      Acik acik yaziyorum:

      Rusya'nin Yandex'ini kullanmaktansa,

      ABD'nin Google'ini kullanmayi tercih ederim.

      Cunku ABD ile Rusya arasindaki temel fark, ABD'nin ozgurluk illuzyonu Rusya'ninkinden daha iyi.

      Turk arama motorlarini kullanmam, cunku kaliteli degil.

      Son olarak:

      Google'a ait Andriod uygulamalari eger Turkiye'den cekilirse, Google hicbir sey kaybetmez, olan Turk kullanicilara olur.

      Wikipedia da yillardir kapali, Turk kullanicilarin kaybettigi devasa bir platform. Boyle dusunun.

      Sil
    3. Ben yandex kullaniyorum.Putini seviyorum. Putinin ozgurluk anlayisi bana hitap ediyor. Putin bence gercek bir kahraman yapmadigi spor yok adam ayiya bile biniyor karate yapiyor adam dovuyor kendi sanayicilerini azarliyor. Balkanlarda putini cok seviyorlar.

      Sil
    4. Rusya despotluğunun bir ürünü olan Yandex'i kullanmaktansa, ABD despotluğunun bir ürünü olan Google'ı (ve Android'i) kullanmayı tercih ederim.

      ABD despotluğu, Rusya despotluğundan daha iyi.

      Türkiye'deki siyasi rejimin ne olduğunu ise buraya yazmayayım; hem kendimin, hem kıymetli Mahfi bey'in başını derde sokmak istemem.

      Sil
    5. 18:41
      Dis guclerin oyununa gelme!
      Putin iyi bir adam. Rusyada dostumuz kardesimiz. Yandex de iyi bir sistem. Despotluk dedigin sey ise karalarin hizlica alinmasi icin uygulanan bir yonetim bicimi. Bu da kotu bir sey degil.
      Bak ABDde senato meclis surekli Turkiye aleyhine calisiyor oysa Rusyada boyle bir sey yok. Rusya kardesimiz bizim. ABD ise dis guc.

      Sil
    6. Rusya'dan önce SSCB'nin hegemonyası altında, özellikle Stalin döneminde en dehşetli yıllarını yaşamış 'Gulag' kampları vardı. Stalin'e en basit muhalefeti yapanların bile ara sıra gönderildiği 'Gulag'larda, soğuktan donan ayak parmaklarını bizzat koparıp, kanamayı durdurmak için yırtık ve ıslak paltosunun yakasını ayağının ucuna sarmaya mecbur bırakılan (sözde!) 'mahkûmlar'ı bilirim...

      'Gulag'lar 1980'lere kadar aktifti... Şimdiki Rusya, tarihindeki bu kara lekeyi unutturmak için her türlü 'şirinlik gösterisi'ni ön planda tutmaya uğraşıyor. Putin, işte bu 'gösteri'nin yönetmeni sadece, başka hiçbir özelliği yok.

      ABD ise, tam anlamıyla 'vahşi kapitalist' bir ülke. Ama en azından, hamburger restoranlarından birine, 'yerleri paspaslama işi'ni yapmak için girersin, sömürülmeye katlanabilirsen yavaş yavaş yükselip restoran müdürü olabilirsin.

      (ABD'nin Guantanamo'da hapishanesi var, ama orada uygulanan işkenceler 'Gulag'lardakiler ile kıyaslanamaz.)

      ABD despotluğu, Rusya despotluğundan daha iyidir, tahammül edilebirliği yüksektir.

      Rusya despotluğunun bir ürünü olan Yandex'i kullanmaktansa, ABD despotluğunun bir ürünü olan Google'ı (ve Android'i) kullanmayı tercih ederim.

      Sil
  35. Hocam öncelikle yazınız harika.Şunu öğrenmek istiyorum siz göre 2020 yılından sonra en iyi yatırım araçları ne olabilir.Döviz , altın , gayrimenkul vs...?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim.
      Ben yatırım tavsiyesi ya da o anlama gelecek konulara girmiyorum biliyorsunuz.

      Sil
  36. Hocam newsletter gibi bir araç kullansanız biz maille üye olsak yeni yazınız yayınlanınca bize mail gelse. Emre Alkin hocamdan her sabah bu şekilde mail alarak güne başlamak güzel oluyor. Her şey için teşekkür ederim hocam.

    YanıtlaSil
  37. Piyasalarda çokça kullanılan MtM (mark to market) ile ayni anlama gelmiyor mu illüzyon dediğiniz. Yani aslında aynı şeyi bütün piyasalar yapmıyor mu? Eldeki varlıkları hesaplayabilmek için bir endekse ihtiyaç duyuluyor her zaman gerçekçi olmasa da. Bunun küçük yatırımcıya izdüşümü de psikolojik anlamda oluyor.

    P.S. zenginliği "x evi var" ile ölçen bir kültürün alternatif maliyet hesaplayacak bakışa gelmesi çok zor bence:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Piyasadakiler alternatif maliyet hesabını yapmayı bildikleri için tam bir illüzyon söz konusu olamayabilir.

      Sil
  38. Hocam merhabalar.Ben 2. El araç alım satım işi yapan bi galericiyim. 2. El araç piyasasındaki son 6 aydaki enflasyon şu an %60-65 dolaylarında yani konut fiyatlarındaki balon gibi ikinci elde de bi balon oluşmuş durumda.Konuyla ilgili farkındalık oluşturacak devletin önlem almasını sağlayacak bi öneriniz yada yazınız olabilir mi acaba. Güncel ve geçmiş dönem fiyatları hakkında detaylı ve belgeli bilgilere de sahibiz.İlginiz için şimdiden teşekkürler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ustad,2. el arac piyasasinda kolay kolay fiyat inmez.Evdeki gibi de balon sonmesi kolay kolay olmaz. En azindan 90li yillardaki Turkiye 2. el arac piyasasi ornegi buna en guzel ornektir.
      Ikinci elde fiyatlar yukselme egilimini bana gore istikrarli bir sekilde surdurecektir. Bu artik %60 olmasa bile kolay kolay %20lerin altina dusmez.Bu bile enflasyonun Turkiye kosullarinin uzerinde bir artis rant ve kar mekanizmasidir.

      2.el fiyatlari neden yukseliyor dersek iktidarin yeni el 0km otomobillerdeki yuksek otv uygulmasi, yuksek enflasyon, kur duzeyi kredi imkanlarinin daralmasi hasebiyle millet 2. ele yoneliyor. Kimse 0km arac talep etmiyor.
      Yuksek enflasyon olan ulkelerde yani fiyat istikrarinin olmadigi ulkelerde 2. el araclar yuksek fiyattan gider. Kimse 0km arac almak istemez bu boyle olunca da piyasaya yeni arac girmeyincede 2. el arac piyasasinda kitlik olusur fiyatlar artar.

      Turkiyenin yakin tarihi bu orneklere cok uygundur.
      Mesela 90li yillarda bilenler bilir yuksek enflasyon hasebiyle 0km arac alimi 2000li yillara gore fazla yoktu millet 2. el piyasasinda dolanirdi otopazarlari adeta senlikti. Hatta is oyle bir raptiyeye gelmistiki BIR ARABA BIR EV esitiligi olusmustu. Hatta 2. el arac satimi yaparak koseyi donen kar ustune kar yapan pazar gunlerini oto pazarlarinda geciren bir meslek erbabi bile olusmustu.Tabiri caizse oto isportacisi gibiydiler.
      Gelelim yine yakin tarihimize 2000li yillarda ise ozellikle 2003ten 2012ye kadar surecte ise dusen enflasyon hasebiyle dusuk kur avantajiyla kimse 2.elin yuzune bakmaz olmustu.2.elde neredeyse 4 asgari ucret maasina araba bile alinabiliyordu 2000lerin ortalarinda. Adeta abd ve avrupa 2. el piyasasina donusmustu 2. el arac piyasasi. Cunku o donemlerde insanlar uygun kredi imkanlari dusuk kur ve dusuk enflasyon hasebiyle 0km araca talep ediyorlardi 2.ele bakmiyorlardi. Bu boyle olunca 2.elde talep olmadigi gibi 0km arca talep zamanla 2.elde arac arzini da arttirdi. Ve 2.elde fiyatlar dusuk enflasyonunda etkisiyle dusmeye basladi.

      Bugun bu olgu tam tersi islemektedir. 2.elde fiyatlar dusmez balon dediginiz fiyatlar ise patlamaz en azindan 90lardaki tecrubelerimiz boyle soyluyor. Olsa olsa bugun %60 artmaz da %20 artar karin duser ama genelin ortalamanin ustunde avantajin rantin devam eder.

      Sil
    2. Eklemek isterim ki
      90li yillarda 2.el oto piyasasi neredeyse ekonominin nabziydi. Ekonomistlerden politika yapicilarina siradan insandan ticaret erbabina Laleli piyasasindan Tahtakale erbabina kadar cogu kisi 2.el piyasini takip eder tartisir ekonominin gelecegi hakkinda bilgi edinirdi. Eger 2. el piyasasinda durgunluk varsa bu ekonomiye cok kisa bir surede yansirdi.
      Mesela 1994 yilinda boyle olmustu. 1994 yilinin ocak-mart arasinda 2. el oto piyasasi resmen donmustu piyasada yaprak kipirdamiyordu ki insanlar umutlarinin piyasainin acilmasini 2. el satislarinin artacagi tatilin baslayacagi okullarin kapanacagi mayis sonuna saklamislardi ki 1994 Nisan ayinda kriz oldu.
      Cunku 90li yillarda 2. el arac piyasasinin en onemli ozelligi suydu borcu harci odeme sikisikliginda olan kisiler araclarini pazara cikarir boylece 2.elde zor durumda olduklari icin seri sekilde uygun fiyata piyasa arzini arttirilardi.Cunku o donemlerde borcu kredi ile odeme kavrami yoktu olsa bile kredi imkaniyla borcunu odemek ise finansal intihar gibi biseydi bu vesile ile odeme guclugu ceken insanlar firmalar vs araclarini satisa cikarirdi. Yine talep ediciler de eger piyasada likidite sorunu varsa alim-satim kar ticaret piyasa hareketi yavasladiysa piyasada para olmazdi ve talep ediciler de 2. el pazarinda oto talep etmezdi. Bu iki durum piyasanin bozuldugunun piyasada odemelerin nakit akisinin bozuldugunun gostergesi oldugundan ilk olarak Oto pazarlarinda 2.elde hissedilirdi. Yani 2.elde piyasa donduysa yakin gelecekte kriz durgunluk kesin gibi bir on kabul olusurdu. Butun bunlar diger piyasalara yansirdi. Bir moral etkisiydi 2.el oto piyasasi 90larda. Piyasada arz cok talep yok ama fiyatlarda enflasyon hasebiyle dusmedigi yuksek oldugu icinde piyasa resmen donardi kitlenirdi.Bu ileride cok yakin gelecekte krizin olacaginin isaretiydi 90li yillarda.

      Yine tam tersi 90larda 2.elde arac fiyatlari artiyorsa piyasinin hareketli oldugunun piyasada paranin dondugunun buyumenin oldugunun gayri resmi vericisiydi 2. el oto piyasasi. Cunku arzi saglayanlar borcunu odemesini kolaylikla yaptigindan var olan araclarini satisa cikarmamakta tam tersi yeni bir ust model 2.el arac talebinde bulunmakta oldugunun gostergesiydi. Bu durumda arz daralirken talep artmakta yuksek enflasyon hasebiylede oto pazarlari gelenin hurdasini bile sattigi yer halini almaktaydi. Ki o donemler genis araziler uzerine kurulu adeta bir panayiri andiran oto pazarlarina otosunu satmak icin girisde son derece yuksek fiyatlara tabiydi.

      Kisaca 90larda 2. el oto piyasasi bir nabizdi turnusol kagidiydi Turkiye ekonomisi icin. Suan boyle bir durum olur mu acikcasi bilmiyorum. Ama bildigim 2.elde fiyatlarin kolay kolay balon olmadigi dahasi fiyatlarin dusmeyecegi ve daha da ileri giderek fiyatlarin daha da artacagi dusuncesindeyim.

      Sil
    3. Sorunuzu daha iyi aciklamak adina aklima gelen bir durumu da yazmak istedim.
      Ikinci elde fiyatlarin sistiginden patlama yani inme korkusu yasayan bir ticaret erbabi oldugunuzdan halki endisenizin yersiz oldugunu yukarida tarihsel ekonomik tecrubelerden yola cikarak yanitlamaya calistim.
      Endisenizin yerli yerinde olasilik dahilinde olmasi icin vergivs gecici duzenlemeleri yok sayarak ekonominin dusuk enflasyon bandina gelmesi kurun stabilize olmasi kredi faiz imkanlarinin 2004-2012 araligindaki gibi olmasi sarttir. Boylesi durumda insanlar 0kmye yonelir 2.ele yuz cevirir.Bunu bahsettigim tarih araliginda yasadik.

      Bakiniz cok fazla haber yapilmadi bu gumruk birliginde bizim ilk girdigimiz gunden beri cekince koydugumuz bir madde vardir. O da sudur ; Turkiye 2.el arac piyasasinin gumruksuz avrupa 2. el piyasasina girmesi maddesidir. Bu madde son gumruk birligi anlasmasinda AB tarafindan dikte edildi ama zannediyorum yine kabul gormedi. Eger kabul gorseydi iste o zaman gorurduk senligi!
      Avrupada basta bizim Almancilar 2.el avrupa pazarindan toplayacagi otolari rahatlikla burda hemde gelmeden internetten alim satim yapabileceklerdi teslimini de ne olacak getireceklerdi. Iste oyle bir durumda 2. el cokerdi fiyatlar bakimindan zamanla avrupanin 2.eli olmak baska bisey tabi....ancak yine diyorum enflasyon ve kurda fiyat istikrari olmadigi muddetce fiyatlar belli seviyeden sonra piyasadaki doyuma bagli olarak doyacakti ve tekrar yukselme egilimine girecekti.
      Ozun sozu su; 2.elde fiyatlarin dusmesi stabil hale gelmesi herkesin oto sahibi olabilmesinin ve 2.el piyasasinin ABD Avrupa gibi olmasinin kosulu enflasyonun dusuk olmasi kur ve faiz durumlarinin en kotu ihtimalle 2005-2012 arasindaki gibi olmasi piyasaya 0km arac girmesi ve son olarak Gumruk birligindeki o maddenin uygulanmasi ile olur.
      Butun bunlar olsun o zaman Turkiyede 2.elde cok ucuza oto sahibi olunur hala varligini surduren trafikte olan itibari piyasasi olan kus serilerinin sesi bile kalmaz.

      Ancak bu kosullar suan icin imkansiz ne ekonomide makro anlamda enflasyon kur faiz sartlari 2005-2012 arasina doner ne de gumruk birligindeki o madde uygulamaya girer girse bile mevcut makro ekonomik sartlardan oturu ucuz 2. el arac durumu cok kisa surede biter.

      Sil
  39. yazıda bahsettiğiniz ilüzyonlar artık insanlara kanaatkar olmayı öğretiyor olmalı yoksa millet olarak aynı ilüzyonu yine yaşayacağız...

    YanıtlaSil
  40. Hocam peynir fiyatları ne olacak böyle?

    Her gittiğimde artan bir fiyat ile karşılaşıyorum.

    Bizim olay, illüzyonu biraz geçmedi mi sizce de?

    4-5 kişilik iki aile birleşip 4-5 aylık süt, peynir masraflarına inek alabilir hale geldi.
    İnek ucuzladı, peynir arttı.

    Millet dişi inekleri kesimhanelere götürmeye başladı hocam.

    Ben hergün yarım kilo Tikveşli yoğurt rahat yerdim,
    Sonra marka değiştirdim,
    Sonra markasız private label market yoğurdu yemeye başladım,
    Sonra en ucuz marketing en ucuz private ürününü aldım,
    Şimdi, günde en ucuz yoğurdu 200 gram altında yemeye başladım.

    Çevremdeki herkes biryerlerden kısıyor hocam ancak nereye kadar kısılabilir?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sut ve sut urunlerinin fiyatlarinin artmasinin mevcut iki sebebi var!
      1)Sutten para kazanamayan besici hayvanlari kesime yolladi. Bu bu yonetiminde arzu hal ettigi bir manzaraydi cunku et fiyatlarini indirmek istiyordu ve en azindan et fiyatlari bu kesimlerle stabilize oldu. Kisaca sut hayvanlari kesime gitti.Et fiyatlari stabilize olurken sut fiyatlari firladi
      2)Cin, bildigim kadariyla Turkiyeden sut ithalatina basladi piyasada sut fiyatlari yukselme sebebi de budur.

      Sut, gida piyasasinin PETROLUDUR. Sutte fiyat artisi neredeyse tum gida fiyatlarina kelebek etkisi yapar.
      Benim sahsi gorusum enflasyonun en sert isledigi alan temel gida maddeleri olmak hasebiyle temel anlamda sut ve sut urunleridir.
      Bir ulkede enflasyonun olup olmadigini siddetini en nokta belirten belirtec sut ve sut urunleridir. Bakiniz ekmek, pirinc nohut vs demiyorum.Onlar da var ama illa nokta atisi yapacak isek sayet bir ulkede cekirdek enflasyonu da gida enflasyonunu da tabir uygunsa CUK belirten sut ve sut urunleridir.

      Sil
    2. Düzeltme yapayım , Süt İnekciligi yapana besici de ilmez, besici et için yetiştiricilk yapar, saygılar

      Sil
    3. Düzeltme yapayım; Süt İnekciligi yapan süt para etmedigi icin kesime yollar. Saygilar


      https://www.dunya.com/kose-yazisi/yem-pahali-sut-ucuz-olunca-inekler-kesime-gidiyor/427927
      http://www.yenimesaj.com.tr/sut-inekleri-mezbahaya-gidiyor-H1215047.htm

      Sil
    4. Türk marketlerinde süt fiyatları Avrupa dan daha yüksek. Normalde benim yaşadığım bölgeye göre yarı yarıya Türkiye'de satılan süt ucuz olurdu.

      Türkiye süt fiyatlarında bir sorun var.

      Ben sütün litresine yerine ve organikliğine göre 0.55 ile 0.65 Euro ( 4 TL ile 4.50TL )arasında para veriyorum.

      İnternetten şimdi kontrol ettim.

      Türkiye'deki uyduruk 1 litre UHT süt diye bir kaç ay raf ömrü olan sütler bu fiyat aralığında satılıyor. Normalde sütün, 5-6 gün bilemedin 10 günlük raf ömrü olmalı.

      Türkiye de sütün normalde, 2 TL ile 2.25 TL arasında olması gerekirdi.

      Temel içecek malzemesi Avrupa fiyatlarına çıktıysa, Türkiye'de ciddi bir sorun var demektir.

      Sil
    5. Konuk18 Aralık 2019 04:40
      Süt İnekciligi yapana besici de ilmez

      Türkçeni anlayamadım. Ne denir?

      Sil
  41. İllüzyon, varlık fiyatlarından, banka bilançolarına da yansımaya başladı.

    Denizbank batağı olan yabancı ortaklı Simitçi, yabancı ortağın hatırı için Ziraat bank tarafından satın alınıp, Denizbank kredi zararı, Ziraat Bankasının iştirakinin borcuna dönüştürüldü.

    Kağıtlar el değiştirdi.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet toplumun birçok tarafında illüzyonlar var.

      Sil
    2. 2019 Türkiyesinin özeti :"Yandaş isen her şey var,değilsen hiçbir şey yok sana."

      Sil
    3. 22.27 de yazdım,
      Bu başkanlık sisteminin hızına yorum yaparak yetişilmiyor!

      Reis açıkladı, Ziraat Simitçiyi almayacak.

      Ne diyelim, Ortadoğu'da kartlar yeniden dağıtıldı, Reis herkesin eline eski kartı verdi.

      Bir sonraki hamlede, Simitçi için kartları ortalık yerde dağıtmayacaklar, Torba (yasa) içinde dağıtıp, kağıtları el değiştirecekler.

      Sil
  42. Hocam Kanal (katar) istanbul projesinde nasıl bir illüzyon var?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Müthis illüzyon orada sergilenecek. Reisin meslekte zirveyi görmesi ve ustalığının en yüksek seviyeye ulaşması vesilesi ile, Türkiye tarihinde görülmemiş bir şey olacak.

      Not: O kanal yapılacak.

      Sil
    2. Adsız 02:23

      Türkiye tarihinde görülmemiş şeyleri göre göre zaten gözlerimiz faltaşı gibi açılmış vaziyette, artık hiçbir şeye şaşırmaz olduk. Son olarak Türkiye tarihinde ilk kez akademik yayını olmayan altmış küsur üniversite rektörü görmüş bu gözler üç tane iş makinesinin kazacağı bir kanala mı şaşıracak?

      Not: O kanalın yapılması mümkün değildir, bunu da bir yerlere not edin. Nedenleri uzun da en basitini yazayım, para yok...

      Sil
    3. BU işler parayla olmuyor zaten kredi bulmak yeterli.

      Sil
    4. Oradaki illüzyon kanalın arkasında ABD'nin olması

      Sil
    5. Adsız 14:05

      Parayla olmuyorsa simit sarayının simitlerini arka arkaya dizer tüpistanbul yaparız, nasıl olsa ziraat bankasının elinde bol bol var. Şaka bir yana, böyle saçma sapan ve Mahfi hoca'nın da belirttiği gibi ABD'nin Karadeniz'e kolaylıkla savaş gemisi sokabilmesinden başka hiçbir işe yaramayacak bir projeye kredi bulabilirsen bana mail at, neden para bulunmasına rağmen yapılamayacağını sana anlatıvereyim.

      Haa, pardon, bir de Katar avenesi ve şürekâsı neo-bosphorus manzaralı yalılar edineceklerdi, onu unutmuşum. Artık başka bahara. Sen de oralardan ucuz arsa kapattıysan beni dinle, bir an önce elden çıkart, yoksa Langa hıyarı yetiştiriciliğine başlaman gerekecek...

      Sil
    6. Selam Mahdut bey,
      Reis sizi boşa düşürdü. Simitleri başka türlü dizecekler.

      Kanal reisin en büyük hayali, o kanalı mutlaka yapacaklar, tabi maliyetini bizler ödemek koşulu ile :)

      Sil
  43. O illizyonu kim izletti bize, bop usaklari mi.en temel ihtiyacini karsilamak isteyen garibanlarin yillarin emekleri olmasi gerekenin iki kati fiyatina muteahhIT lerin cebine akitildi, hala ayni senaryo ile garip gurebanin hayallerini susluyorlar

    YanıtlaSil
  44. Hocam,
    Geçenlerde satılan otomobil sayısında azalma var diye bir haber okumuştum.
    Sanırım parakende satışlarda da küçük bir düşüş var.
    Bu iki gelişme ışığında, ülkemizde obezite düzeyinin azalmasını bekleyebilir miyiz?
    Vücudumuz sağlamsa belki kafamız da sağlamlaşır.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Son 3 aydır otomobil satışlarında artış var.

      Sil
  45. Hocam inşaat mühendisliği(İTÜ) mezunu olmak üzereyim fakat aktif olarak bu mesleği yapmak istemiyorum. Zirai üretimle meşgul olmak istiyorum. Şu anda büyük bir sermayem yok fakat ileride ailemin de katkısıyla artacağına inanıyorum. Mezun olduktan sonra zirai bilgimi geliştirirken ve teknolojiyle alakalı birtakım arastirmalar yaparken, Ankara Üniversitesi'nde bir İİBF bölümü daha okumayı düşünüyorum. İşletme ve finans işini aktif olarak öğrenmek için siz hangi bölümü tavsiye edersiniz?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Tarım ekonomisi oku. Ç.üniv de var.

      Sil
    2. Finans okuyun. İş kurarken ve yürütürken yardımcı olur

      Sil
    3. inşaat mühendisi hem de itü den, inşaat işi yapmak istemiyor.
      bunun için ne çektin söylesene!

      en büyük sermaye sensin kardeşim, daha nasıl sermayen olsun.

      inşaatçısın sen, hem de itü den büyük düşün.

      Benim itü inşaattan iki arkadaşım oldu.

      Biri yurtdışına çıkmak istedi, nevşehirliydi. Ailesinin maddi durumu da yoktu. staj filan diye çıktı yurtdışına, önce ingiltereye gitti, sonra bir daha dönmedi. Şimdi Norveç fonuna bağlı bir inşaat şirketinde proje yöneticisi. deniz altından petrol çıkaran platformları yapıyorlar. 3 katlı bahçeli bir evi var.

      Bir diğeri, istanbulluydu. inşaatı sevmezdi, ailesi de varlıklı olduğu için MBA filan yaptı türkiyede. şimdi düzenli bir işi yok. 40 yaşından sonra iş arıyor.

      Benim kuzenim de boğaziçi inşaat mezunu. amcam mevsimlik işçiydi, iş bulursa çalışırdı. yüksek lisans yapamadı, boğaziçinde okurken bankalarda yarı zamanlı çalıştı. okul bitince bankanın teki uzman olarak almak istedi. bankacı olup ne yapacağım, dedi, bir kaç ay iş aradı, bir firma ile rusya'da bir inşaata mühendis olarak gitti. ordan tunus, libya, katar, kazakistan gibi yerlere gitti. o da bir daha türkiye ye gelmedi. son 4 yıldır ingiltere'de. seneye vatandaş olacakmış. o da kendi inşaat şirketini kuracak orada, uzman olduğu alanda.

      ben boşuna yazıyorum ama karar senin.

      Sil
    4. Erzurum Ziraat iyidir.

      Benim babam mezun oldu oradan. İyi ziraat mühendisi yetiştirir.
      Ne sağcıydı, ne solcu, işini iyi yapmak isteyen bir devlet memuru olmak istemişti.

      Bizim ki, Çukurova bölgesinde memur olarak çalışırken, sağ sol davasına bizimkine bir kaç kere kurşun sıkmışlar, arabasını taramışlar, bizim evi molotof kokteyli ile yakmışlar.

      Öyle olunca, bizimki tayin istemiş, Kayseri'ye tayin etmişler, sonra sevmemişler, Nevşehir'e sürmüşler. Orada da bir süre çalışınca, angarya masa başı işleri vermişler.

      Müdürü bir gün çağırmış yanına, demiş ki, seni hiç bir zaman müdür yapmayacaklar, iyi adamsın, biraz huylarına git, görmezden gel, kapasiten çok iyi, ben bir iki seneye gidince yerime seni müdür yaparlar, yoksa seni bu ülkede asla müdür yapmazlar.

      Mahfi hocamız iyi bilir, 80 lerin bürokrat temizleme işini.

      Aşağıda Adsız 19:30 un yazdığı 1980ler için yazdığı durum. Her iyi devlet memuru böyle mobbing e uğrardı. Bu ülkenin cumhuriyet çocukları yerlerini öyle kolay bırakmadılar.

      Babamı ordan da kış ortasında başka yere tayin etmişler. Böyle olunca bizimki bakmış olacak gibi değil, beni ve annemi bırakıp Almanya'ya çalışmaya gitmiş. 5-6 ay sonra da bizi yanına almış.

      Çok iyi işler yaptı, Almanya güneyinde çok tarım projelerinde imzası vardır. Özellikle zirai sulama alanında bir eyaletin yarısının verimini artırmıştır.

      Demem o ki babamdan biliyorum, Erzurum Ziraat çok iyi bir okulmuş. Oraya git.

      Sil
    5. 21.19 arkadaşım,
      Ben de beyin göçü yapmak istedim, beynim yetmedi.

      Sil
  46. Mahvi bey calisan vatandasin durumu belli peki isverenlerin durumu hic konusulmuyor piyasada dogru sekilde is yapip vergisini odeyen istihdam saglamaya calisan vatandasin durumu inanin daha kotu yaklasik 1.5 yildir cepten gidiyor kazanc yok ustune habire vergi kiralar odenmiyor durum vahim isverenler icin bi cozumunuz varmi kapatsak ne is yapicaz bu piyasada onuda bulamiyoruz

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ekonomi geçici toparlanmalar dışında kalıcı bir düzelmeye geçmeden maalesef işler düzelmeyecek.

      Sil
    2. Memlekette doğru düzgün işini yapıp istihdam sağlamaya çalışan adam mı kaldı?

      Anladığım kadarı ile siz kalmışsınız, merak etmeyin, bir kaç seneye siz de vazgeçer bırakırsınız.

      Tatilköyü, malları sat, dükkanı boşalt veya devret sonra iyi bir yerden bir dükkan al, kirası ile geçin. Bana bol bol dua edersin.

      Sil
  47. Hocam bahsettiğiniz dönem için çok güzel özetlemişsiniz teoriyi. Ancak mevcut durumda zorunlu mallar açısından satın alma gücü de ciddi derecede düştüğü için tekrar zenginleşme ilüzyonu oluşması çok zor görünüyor.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Eskizi kadar olamaz tabii ama yine bir atak olur.

      Sil
  48. en büyük illüzyon enflasyon hesaplamalarında yapıldı. hem de sadece Türkiye'de değil neredeyse birçok ülkede!. abd Avrupa gibi gelişmiş kapitalist ülkelerde buna dahildir. çünkü enflasyon olduğundan düşük gösterilirse faizler de paralel olarak düşürülür ve tüketim artırılır. kapitalizmin efendileri de böylece daha fazla finansal genleşme yaratarak hem kendi üretim fazlalarını eritiyorlar hem de kredi genişlemesini iyice artırıp daha düşük faizden daha fazla kar maksimizasyonu yapmış oluyorlar. bizde de görünen o ki özellikle 2004 sonrası kademeli biçimde enflasyon hesaplama yöntemleri değiştirildi ve bizde bu uluslar arası iktisadi illüzyona katılmış olduk.

    YanıtlaSil
  49. yazımın devamıdır: ayrıca enflasyon olduğundan düşük gösterilince doğal olarak da deflatör etkisi yaratılmış oluyor ve ekonomi gerçek büyümesinden daha yüksek seviyede büyümüş gösterilebiliyor. sonra da diyoruz ki madem bu kadar büyüme var da neden işsizlik istenilen seviyede düşmüyor ya da neden artıyor?. cevabı burada işte!. çünkü ekonomi asla söylenildiği kadar iyi büyüme performansı göstermiyor da ondan!. mesela 2019 yılında türkiye ekonomisi net şekilde küçüldü. ancak gelin görün ki; gerçek olmayan enflasyon etkileri ve büyüme kalemindeki oyunlarla az da olsa büyüme yaşadık diyecekler. oysa çok net biçimde ekonomimiz küçüldü. detaylara bakıldığında sermaye malları ara malları yatırım harcamaları büyümenin adeta tek motoru inşaat sektörünün durumu net olarak ekonomi küçüldü ve 2019 yılı bir slumpflasyon yılı oldu dedirtiyor.

    YanıtlaSil
  50. Hocam eğitim sistemimizin en büyük eksikliği benim fikrim tabi herkese göre değişir.1) hesap sorma 2) hesap verme bu ikisi yok bu bence en büyük problem gelişmiş ülkelerle aramizdaki en büyük fark bu

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Haklısınız. Ama toplumun böyle bir talebi yok.

      Sil
    2. Hesap soran ve hesap veren
      diyalektiginde
      iki karsitlik dahilinde soran-veren, argumanlarini ifade ederken neden-sonuc iliskisine olgusal kanita dayali ifadelere basvurmak zorundadir. Bu da analitik bir bakis acisini ve sureci dillendirir.
      Tam da bu noktada Bizim egitim sistemimizde olmayan bir surectir esasen bu. Boyle olunca da verilen bilgi hangi bilgiyse bu artik sorgulanmadan diyalektik dusunme sureclerinden gecmeden gecirilmeden uzerinde dusunulmeden ele aliniyor.Boylesi bir ortamda Analitik surecler kulliyen bertaraf ediliyor. Boyle oluncada bunun bireyden topluma yansimasinin sonuclari herkesi yaraliyor

      Sil
    3. Hayatımız illuzyondan ibaret.

      Sil
  51. Hocam bankalarda neden görev zararı olur? Özellikle kamu bankasında böyle bir zarar neden oluşur?

    Diğer yorumculara not: Banka ismi vermiyorum durumla ilgileniyorum. Yorum yapacaklarda buna dikkat ederse sevinirim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Görev zararı zaten kamu bankasında olur, özel bankada olmaz. Bunun temel nedeni de eş-dost/ahbap çavuş/yandaş nepo-kapitalizmi nedeni ile eşe dosta, ahbap çavuşa, yandaşa bol keseden baştan batık olduğu belli kredi dağıtılmasıdır. Eskiden popülist politikalar nedeni ile kamu bankalarından halka ucuz para dağıtımı yapılır, görev zararı böyle oluşturulur,zarar bütçeden kapatılırdı. Şimdi o dönemleri bile özler olduk...

      Sil
    2. Diyelim ki devlet Ziraat Bankası'na çiftçiye % 5 faizle kredi vermesini ve maliyetin altında verdiği için aradaki farkı bütçeden ödeyeceğini söyledi. İşte o zaman görev zararı doğar.

      Sil
    3. Hocam Ziraat eskiden çiftçiye kredi verirdi, şimdi yandaş şirketleri fonluyor.

      Sil
  52. Mahfi hocam, Financial Action Task Force'un Türkiye raporunu değerlendirir misiniz?

    YanıtlaSil
  53. 2020 yılı için:

    Dolar/TL

    ve

    Euro/TL

    kur tahminlerinizi yazacak mısınız?

    YanıtlaSil
  54. Mahfi Bey

    Umarım, 'Ben burada inşaat-emlak ile zenginleşme illüzyonu gibi çok büyük bir olaydan bahsediyorum, siz bana kitaplar ile ilgili çok küçük sorular soruyorsunuz!' diye kızmazsınız bana.

    Hatırlarsınız, 2018 kış aylarında, kitap satış fiyatlarında 'KDV muafiyeti' uygulaması kitapseverler, yazarlar ve bazı yayınevleri tarafından yüksek sesle haykırılmış, hükümet daha fazla sessiz kalamamış; kanun çıkarılarak yürürlüğe girmişti.

    Siz bile twitter'da bu haberi, 'olumlu bir gelişme' olarak değerlendirmiştiniz.

    Üzerinden 1 yıl geçmiş olmasına rağmen, kitap fiyatları hâlâ çok yüksek! Hem internet üzerinden satışlarda, hem fiziki kitabevlerinde.

    Önce, telif hakları anonimleşmiş olan 100 yılı aşkın klasik kitaplara özel 'KDV muafiyeti' olduğunu zannetmiştim. Kanunu okuyunca; yeni yazarların yeni çıkan kitaplarının da 'KDV muafiyeti'ne dahil olduğunu öğrendim.

    Bütün bunlara rağmen, fiyatlar hâlâ çok yüksek!

    Sebebini, sebeplerini biliyor musunuz?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kağıt büyük ölçüde dışarıdan ithal edilir oldu ve kağıt fiyatları çok yükseldi.

      Sil
    2. Kağıt çok pahalı bir şey artık,
      Hükümete yakın gazeteler dışında kimsenin gücü yetmiyor o kadar kağıda para vermeye.

      TV desen tepeden kontrol altında.

      Gariban yurdum entellektüeline kala kala sosyal medya kaldı.
      Oradan da kimler ulaşabilirlerse artık.

      Sil
  55. Selam Hocam, selam tüm arkadaşlar,

    Türkiye yi klasik bir 3. dünya ülkesi olarak düşünürseniz, kafanızdaki tüm sorular, olmalılar ve olması gerekenler vs konular gider. Kafanız netleşir.

    Sizler, hala 70 lerin Türkiye'sinde yaşıyorsunuz. Türkiye yi 70 lerin ülkesi olarak algılıyorsunuz.

    80 ler Türkiye nin siyasi ve bürokratik yönetim kalitesinin,
    90 lar ekonomik üretim kalitesinin,
    2000ler ekonomik kurumlarının,
    2010lar ise rejiminin tasfiyesi idi.

    Tüm bu aşamaları geçen bir ülke, mükemmel bir 3. dünya ülkesi olmuştur. Bana yeryüzünde bir tane 3. dünya ülkesi gösterin ki hukuk, demokrasi, adalet, ekonomi iyiye gitmiş olsun.

    Bazen, küçük kıpırdanmalar (misal bir kaç belediye başkanının istedikleriniz arasından seçilmeleri), sizin hoşunuza gidiyor. Bunların hepsi inanın tüm 3. dünya ülkelerinde olan vakalardır. Bu aşamada halkın gazını almak için olur böyle şeyler. Saddam, Kaddafi, İran, Afganistan hepsi bu aşamaları yaşadılar, yaşattılar. Hepsinin halkı bize olmaz dedi onlara oldu.

    Türkiyenin şansı AB ye yakın olması, Cumhuriyet ile gelen insan kalitesinin biraz yüksek olması. Zaman bile bu da azalacaktır, merak etmeyin.

    Sizi bu girdaba sokanlar sizlerin ne yapıp yapmayacağınızı sizden çok ama çok daha iyi biliyorlar. Bu bir girdaptır, içine girdiğimiz için çıkışı yoktur.

    Dünya da örneği de yoktur.

    Size işlerin iyi olacağını söyleyen akademisyenlere de inanmayınız. Size en büyük kötülüğü onlar yapıyorlar. Güven duyduğunuz insanların sizi iyimserlik ile teskin etmeleri uyumanızı daha da artırıyor.

    İyimserlik, sadece film ve roman satışları artırmak için yazarlar ve senaristler tarafından verilen bir illüzyondur, kitap sonuna.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kanal projesiyle ilgili kaldigin yerden anlatmaya devam et.

      Sil
    2. Benim yıllardır düşündüklerimi çok güzel özetlemişsiniz.

      Gittiğim tüm az gelişmiş ülkelerde insanlar sorunu bir şekilde kabul etmişler.
      Kendilerinin ne olduğunu, en azından iyi kötü biliyorlar. O ülkelerin aydın kesimi tamamen biliyor.

      Bizim aydınımız arafta kalmış gibiler.

      Ülkenin ne olduğu ortada iken hala Batı Avrupa ülkesi gibi yorum yapanlar,
      sanki türkiye biraz zorlasa batı avrupa ülkesi olacak gibi yazanlar var.

      Türkiye sokağa çıktığında ne görüyorsan o.

      Sil
  56. Sayın Adsız 19:30

    Antitez döneminin tamamlanması için bunların yaşanması gerekiyordu ve yaşandı. Bu kadar kötümser olmayın, bu dönem -her ne kadar birileri henüz farkında olmasa da- kapandı. Bu işler böyle olur, büyük değişimler acısız gerçekleşmez. Bu ülkeye olan ümidimi hiçbir zaman kaybetmedim, ne kadar haklı olduğumu gösteren o kadar çok belirti ortaya çıkmaya başladı ki ben bile şaşırıyorum zaman zaman. Bunların neler olduğunu yazsam "hadi canım sende, bunlardan ne olur ki" dersiniz ama neler olduğunu çok yakında hep beraber göreceğiz.

    Saygılar...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yakın dönem için bir öngörüde bulunun da bizde test edelim ^_^

      Sil
    2. Abi tez nedir, antitez hangisidir?
      sırf bilmediğim için soruyorum.
      Bu arada profil resminiz değişmiş.

      Sil
    3. Cok yakinda, pek yakinda... "Iyi" nin baslangic emareleri boyle olma, olmadi da.. Iyimser olmak icin, Turkiye deki hayat ve insan kalitesinin dususunu gozlemlememek, gelismis / gelismekte olan olan ulkeleri ziyaret etmemis olmak ve biraz da Hipokrat in tanimiyla "sanguine" olmak gerek. Turkiye batti batacak, bitti bitecek demiyorum ancak gidisat, kapanan bir devir olsa bile yeni devrin daha iyi olacagini hissettirmeye yetmiyor..

      Sil
    4. Asız 22:29 kardeş,

      Tez 1919'da başladı, 1938'de bitti. Aradaki geçiş dönemi için kabaca 1939-2001 gibi bir dönem verebiliriz. Daha sonra başlayan Antitez ise 2001 sonrası başladı ve 2019'da tamamlandı, böylece 100 yıllık döngü kapandı. 2020 sonrasına sentez gözü ile bakabiliriz. Başlangıcının sancılı olacağını düşünmemiz için çok neden var gibi duruyorsa da o kadar sıkıntılı olmayacağını hep beraber göreceğiz...

      Sil
    5. Adsız 22:01

      Bir iki haftaya dolar 6,05'i görecek ve oradan dönecek. Test etmeye başlayabilirsiniz :)...

      Sil
    6. Mahdut 10.28, tamm takpteyim tutarsa bir dahakine neym var neyim yoksa satar yatırım senin öngördüğün zamanda.

      Sil
  57. Hocam, kahve içtikten sonra fal kapatır mısınız? Telefonunuza falcı bacı uygulamaları yükleyip yorumlatır mısınız?
    Cevabınız %99 hayır.
    Hal böyle iken saatlik gelişen konjonktürel değişim karşısında sizden neden halen dolar ne olur, altın mı alayım, paramı neye yatırayım? tarzı yorumlar niye bitmiyor?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben falla hiç ilgilenmem ama soru soranlar ilgileniyor olabilir.

      Sil
    2. Hocadan bu talepte bulunanlar piyasamızın aslında ne kadar sığ ve spekülasyonlarla dolu olduğunu bilmiyor
      Sanırım bu yüzden Hocanın realist görüşlerinin piyasamızda doğru sonuç vermeyeceğinin farkında değiller

      Sil
  58. Hocam tüm reformların yapılması, uygulanması, sonuç alınmasının beklenmesi,arada çıkan aksaklıkların düzenlenmesi, arada bazı geri dönüşlerin olması filan derken, bu işlerin hepsini yapmak 2100 ile 2150 yılları arasını bulur.

    Sizi bilmiyorum ancak ben görmem.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Emin olun o kadar uzun değil. Yeter ki gerçek anlamda reform yapalım ve hızla yapalım.

      Sil
    2. Hocam, büyük reform için büyük kafa gerek, çok kişiden destek gerek.

      2 hafta önce akşam, amcamın oğlunu ziyarete gittim evlerine,
      4 yıldır filan bire bir evinde göremiyordum,
      çocuk 6 yaşında, yemek yiyorum, bana dedi ki;
      amca, ekmeği sağ eline al öyle ye, şeytan sol el ile yer.

      Amca oğlu, ziraat mühendisi, imam hatip mezunu, eşi eczane sahibi.
      Geçen sene çocuğu kreşe vermeye başlamışlar,
      Malzeme bu.

      Biz o yaşlarda kendisi ile mahallede oynardık, babası muhafazardır ancak,
      ne kendi, ne anne babası o yaşlarda bu kadar sorunlu değildi.

      Bu huni gibi bir girdaptır, önce tatlı tatlı çeker, sonra hızlanır, bir nesil farketmez, ikinci nesil temeli oluşturur, üçüncü nesli bitirir.

      Teyzeme gittim, sizin bildiğiniz Anadolu muhafazakarı, 5 vakit namaza başlamış,
      kızı 24 yaşında üniversite bitirmiş, işsiz. Kızı ile 7-8 sene önce sokakta top oyardık. Siyah çarşafa girmiş. Liseden itibaren örtünmeye başlamış. Malum siyasi liderin evladının yurtlarına gitmiş. Malum siyasi lideri çok seviyor. Bir miktar yanımızda oturdu, sonra gitti, namahrem içinde fazla oturmayı uygun bulmuyormuş.

      Ben 42 yaşındayım, 6 yıl oldu yurtdışına yerleşeli. Eski mahalleme gittiğimde, 20 sene önce bizlerin muadili olan insanlar, bir kaç kat muhafazakarlaşmışlar. İstanbulun, yanlış bir belediye başkanı seçtiğini, mutlaka İstanbullunun ilahi bir ceza ile karşılaşacağını düşünüyorlar.

      Avukat olmuş bir kaç arkadaşıma uğradım, lisede haftasonu kırlara gidip, hep beraber ucuz lahmacunlardan alıp rakı içerdik. Tamamı, sakal bırakmış, ofislerinde hep muhafazakar sembolleri gösteren simgeler asılı. Hepsi de malum partinin gönüllü! üyeleri. (galiba başka türlü o şehirden iş çıkmıyor, iş vermiyorlar, o şehrin insanından kabul görmüyorlar). Hepsinin ofisinde, görünecek yerde hazır seccade ve mescid yeri var.

      İlkokuldan bir arkadaşıma uğradım, babası kahvehane işletirdi, gündelik ırgatçılar olur, onların toplaştığı bir yerdeydi. İlkokulda, yol üstündeydi, bazen onla giderken babası çay ısmarlardı. Şimdi dükkanı arkadaşım işletiyor. Sakallı, malum simgeler orada da var. Diğer siyasi parti lideri ile yeni siyasi parti kurmak isteyenlerden biri tv de çıktı, tüm kahve tek ses benzeri küfürleri ettiler. O tipleri 30 yıl önceden bilirim, kimse bu kadar kutuplaşmamıştı, farklı siyasetçiler yadırganmazdı.

      Bilirsiniz, insan yaş aldıkça, çocukluğundaki masum arkadaşları ile aynı ortamda bir çay içmeyi ne çok ister. Dini, siyasi görüşü, sosyal durumu kaybolur, arkadaş kalır. En azından ben çok severim.

      Anadolu Liseme gittim, benim zamanımda mescit bir var bir yoktu. Kız ve erkekler ayrı zamanlarda namaz kılardı. Şimdi, hem kız hem erkek, hem de öğretmen mescitleri var. Uygun abdest alma yerleri var. Din derslerinde ayda en az bir kere kız erkek ayrı mescitte ders yapıyorlar. Traşsız öğretmen yoktu, şimdi traş olmuş bulamadım, en iyisi 1 haftalık kirli sakalla derse gidiyordu.

      Kim yaptıysa, toplum mühendisliği çalışması tutmuş, o maya tutmuş, şimdi kendi içinden yeniden yeniden üretiyor.

      Sil
  59. Sen nasıl kral bir hocasın. Yazıyı okudum. Bu alternatif maliyet ne ola ki diye googlelarken bir tık aşağı inince açıklama notunu gördüm. Adam soracağımız şeyleri sormadın biliyor, yazarken biliyor. :D

    YanıtlaSil
  60. Bugün Yılmaz Özdil'i okurken içim şişti sonunu getirenedim. Okudunuz mu hocam?

    https://www.sozcu.com.tr/2019/yazarlar/yilmaz-ozdil/muserref-5515768/

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben 2.5 yıldır, referandumdan beridir hiç köşe yazarı okumuyorum,
      yine de içim şişiyor, okursam kim bilir neler olur, ben almayım.

      Sil
    2. Adsız 19:54, yılmaz özdil'in kalemi sert olduğu kadar sağlamdır. Okunur, çok zeki bir adam. Üstelik kalemi satılık değil daha ne olsun. ^_^

      Sil
  61. Bütün dünyada nerede kapitalist varsa orada basın özgürlüğü; gazete satın alma özgürlüğü, yazar satın alma özgürlüğü, rüşvet, halkın görüşünü satın alma ve burjuvazinin yararına saptırma özgürlüğü anlamına gelir.

    YanıtlaSil
  62. Hocam

    Vergilerin farklı kalemlerde alınmasının sebebi nedir? Yani neden sadece gelir vergisi, kdv veya kurumlar vergisi yok da üçüne de ihtiyaç duyuluyor? Sonuçta hepsi birbirine bağlı değil mi?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Selam 16.00,

      Çünkü kümeste farklı boy, renk ve özellikte kazlar var.

      Gelir vergisi olmayan kazdan KDV,
      KDV yi bir şekilde kurtaran kazdan kurumlar vergisi,
      hepsinden topluca damga vergisi,
      vergiden kaçınan kazlar için ÖTV,
      kümeste kendiye yer yapan kazdan emlak vergisi,
      kümese şöyle bir bakıp çıkıcam diyen kazdan harç vergisi...

      olmak üzere çeşit çeşit vergilerimiz mevcuttur.

      Sil
  63. Mahfi bey

    Amacım sizin gibi bir ustayla münakaşaya girmek değil, sadece görüş alışverişinde bulunmak.

    Meslektaşlarınız Öner Günçavdı ve Haluk Levent, 'temel gelir' konusunda araştırmalar yapan Ali Mutlu Köylüoğlu'nu davet ederek bir program yaptılar.

    İzlemeniz için ısrar ediyorum:

    'Dünyada ve Türkiye’de vatandaşlık geliri'

    18 Aralık 2019

    https://m.youtube.com/watch?v=SBcaVv96GXI/

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. 16.08 istersen münakaşaya girmeyi deneyebilirsin, bedava, hem yeni şeyler öğrenirsin.

      Mesela twitter da biri hocamıza keynes uzun vadede hepimiz ölücez demiş diye bir laf etti, hocamız da keynesin çoluk çocuk yoktu diye cevabı yapıştırdı. O arkadaştan hala bir haber alamıyoruz.

      Onun sayesinde ben de keynes ile ilgili yeni bir şey öğrendim.

      Sil
    2. Keynes'in yaşadığı dönemde çocukların yetiştirilme tarzı ile günümüzde çocukların yetiştirilme tarzı aynı değil.

      Hayat hakkında sözler söylemek için; çocuk sahibi olmak da gerekmiyor. Çocuk sahibi olmayanların, müşkül kimseler olduğu genellemesi yapılamaz. Mahfi bey'in amacı da bu genellemeyi yapmak değildi zaten, sadece espri yapmaktı.

      Keynes, o sözü söylemekte haklıdır; çocuk sahibi olmasa da. Mahfi bey'in espri yapmış olması, Keynes'in söylediği sözün kıymetini azaltmıyor.

      Ali Mutlu Köylüoğlu'nun yıllardır yaptığı araştırmalar sonucunda söyledikleri çok o
      önemliydi. Ve iktisatçı Haluk Levent'in sorduğu sorular, tam da meslektaşı Mahfi bey'in de kafasını kurcalayan sorulardı.

      Videoyu izlemeniz, hem size, hem Mahfi bey'e çok şey kazandıracak sayın 22:39.

      Sil
    3. Bence, açık ara piyasanın en kaliteli ekonomi programı. Anlaması biraz zor, bazı bölümlerde videoyu geri sarıp tekrar izlemeyi gerektiriyor.

      Sil
    4. 0325, öner günçavdı benim mikro ekonomi hocamdı.
      yazdığınız gibi kalitelidir, anlaması biraz zordur, tekrar tekrar dinlemek gerekir, bazıları, dönemi geriye sarıp, bir sonraki yıl tekrar almışlardı.

      Sil
  64. Hocam merhaba, Avrupa ve Amerika’da emlak fiyatlarının yıllardır yükseliş trendinde olduğunu okuyoruz. Bunun sonucunda da ev alamayacak durumda olanların yüksek kiralar ödemesi ve gelirinin önemli bir kısmını kiraya ayırması gerekiyor. Kira geliri olanlar ise, önemli bir geçim desteği sağlamış oluyor. Emlak fiyatlarındaki yukarı yönlü bu artış dolayısıyla yaşam maliyetini de arttırıyor. Sizce bu durum nasıl dengelenmelidir? Selamlar.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Avrupa özelinde konuşursam, burada ev kira fiyatları düzenli olarak artıyor. Ancak, ücret ve gelir seviyesi özellikle asgari geçim ücreti seviyesi her yıl yükselen kiralar baz alınarak yeniden değerlendiriliyor.

      Faizler düşük olduğu için ev fiyatları yükseliyor. Çocukların eğitim imkanlarını iyi olduğu uygun bir bölgede 30 yıl vadeli konut kredisi ile bir çalışan ev alabilir. Gelirinin yüzde 25 ile yüzde 30 arası konut kredisi ödemesine gider.

      Misal ben, buluduğum muhitte ev kiraları 1900 Euro civarında.
      Ben iki sene önce konut kredisi aldım, aylık olarak 1650 Euro kredi ödüyorum, evimin değeri de 300bin Euro. 4 oda bir salon ev, 2 otopark yeri var, 40 metre kare bahçeli.

      Evi alırken özel devlet destekli kredi almıştım. Bu kredinin özelliği, ilk kez ev almış olmak, evi kendi oturumu için kullanmak, iki sene ülkede çalışan olarak yaşamış olmak.

      Bunları sağlayınca, yüzde iki ön ödeme yaptım. Yani kabaca 5700 Euro evi alırken peşinat verdim. İki yıl önce evi aldığımda değeri 290bin Euro civarıydı. Aylık ödemelerim 1790 euro idi.

      Bu sene ortasında, faizler düşünce refinans yaptım. Ödeme yapmadan refinans yaptı banka, 1790 euroyu aylık 1650 Euroya düşürdü.

      1650 Euronun kabaca 350 ile 400 Eurosu anapara ödemesi.
      800 ile 900 Euro arası faiz ödemesi.
      Geri kalan miktar emlak vergisi ödemesi.

      Kirası olanlar önemli bir geçim desteği almış oluyorlar cümlesi hatalı olur. Ev boş durduğunda bile o emlak kredisinin ödenmesi gerekiyor. Evin boş durmaması gerekiyor. Eyaletler ve kantonlar, kendi emlak fiyatlarını ve emlak gelirlerinin ücretler üzerindeki dağılımlarını düzenli olarak kontrol ediyorlar. Aşırı şişkin ev fiyatları oluşursa vergi ile dengeyi sağlıyorlar.

      Aşırı düşerse de kendileri kamu yatırımı ile değerleri yükseltebiliyorlar.

      Türkiye emlak piyasası mantığı ile düşünmemek lazım. Burada bireysel olarak ev kiralamaktan ziyade, evleri işletmek, mümkün ise otel, hotel, hostel tarzı konaklamak hizmeti verebilen kurumlar haline gelebilmek önemli.

      Artan kira fiyatları konaklama hizmetleri verenler tarafından lehlerine de çevrilebilir. Misal, bir oda bir salon, bir otoparkı olan evde oturan bekar, garsonluk yapan bir insan, 500 ile 600 Euro arasında kira öder, 2000-2100 Euro arasında geliri olur. Eğer ev fiyatları 750 Euro üzerine çıkar ise, bekarın kalabileceği tek oda otele aylık 500-600 euroya geçer.

      Sil
  65. fed ecb boj scb devasa para basıyor ancak ekonomilerde yukarı yönlü ivmelenme olmuyor. çünkü zombi şirketlerin yol açtığı devasa boyutta bir likidite çukurluğu oluşmuş ve bu paralar ancak bu çukurlukları doldurmaya ve zombi işletmeleri yüzdürmeye yetiyor şimdilik. zombi şirketler gelirlerinin borçlarının faizlerini dahi tam olarak karşılayamadığı işletmelerdir. bizdeki simit sarayı yörsan temsa inci kemal tanca vs vs... gibi. bunları kurtarmaya kaynakların harcanması yüzünden daha prodüktif çalışan verimli işletmelere kaynak kullandırılmıyor ve ekonomide kaynak mobilizasyon niteliği sürekli düşüyor. ki bu durumda büyüme ivmelenemiyor zayıf kalıyor hem bizde hem de dünya ekonomisinde!. tabi bu şirketlerin yaratacağı domino etkileri sanılandan daha büyükse hızlı yayılacak bir salgın hastalığın önüne geçer gibi iktisadi hastalıkların da önüne geçmeye yada ertelemeye çalışılıyor da olunabilir. ancak gidişat büyük bir global iktisadi bunalımın yaklaştığına işaret ediyor. tıpkı 1929 gibi. 1929 buhranında abd ekonomisinde aşırı arza dayalı şok yaşanmıştı şimdi ise çin merkezli bir arz şoku yaşanabilir.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Türk ekonomisi ile dünya ekonomisinin gündemi farklı.
      Batı dünyası, Japonya ve Güney Kore de sistemi etkileyecek zombi şirket bulunmuyor. Şu an para enjekte edilmesinin sebebi zombi şirketler değil.

      Türkiye de yolsuzluk ekonomisi sebebi ile ahbap şirketlere kaynak aktarımı var. Türkiyenin sıkıntısı yolsuzluk sebebi ile ekonomik sorun yaşamaktır. Bu yüzden Türkiye ekonomisinde bu durum sürecektir.

      Batı ekonomilerinde, bir iki yıl içinde sorun reel ekonomiye yansımadan çözülür.

      Sil
    2. onun için mi fed para basmayı azaltıp faizleri yükseltince yani para politikasını sıkılaştırınca neredeyse tüm dünya borsalarında inişler başladı. türkiye ekonomisiyle dünya ekonomisinin gündemi farklı olamaz çünkü türkiyede 2001 sonrasında tamamen küresel finans sistemine entegre edilmiştir. artık türkiye eskiye nazaran dünya ekonomik gelişmelerinden daha fazla etkilenmektedir. ben size bir oran vereyim. şu anda abd Avrupa Japonya çin gibi büyük ölçekli ekonomilerde zombi şirket oranı ortalama bazda %22 civarındadır. bu şirketler yıllardır sürekli aşırı düşük faizlerle borçlanarak gidip borsalarda kote etmiş oldukları kendi hisselerini satın aldılar. piyasa değerlerini korumak ve biraz da olsa yükseltebilmek ve bilanço amortismanlarını azaltabilmek için. ancak fed ne zaman ki faiz artırmaya başlayıp saçtığı dolarları geri çekmeye başladı kısa süre sonra bu şirketler borçlarını çevirmekte ve hatta borç faizlerini karşılamakta da zorlanmaya başladılar. mesela neden abd de repo piyasasında bir ara faizler %8 leri dahi aştı. çünkü bu şirketler ciddi derecede para ve sermaye piyasalarından likidite çektiler devasa borçlarını faizler daha fazla yükselmeden finanse edebilmek için. işte bu hareket bir anda piyasada likidite sıkışıklığı yarattı ve repo faizler birden fed in politika faizinin 4 katını buldu. fed ekstra 300 milyar dolar piyasaya verdi ama yine de repo faizleri ortalaması %5 in altına inemedi. tekrar bir o kadar daha para sürülünce faizler 2,5 e kadar düşürüldü repo piyasasında!. yanılıyorsunuz ciddi sayıda zombi şirket var dünyada. ancak şurası da gerçek ki türkiyede daha fazlası var. hükümete yakın olanlar bir şekilde kaynağa erişim sıkıntısı yaşamadığı için kendini yüzdürüyor. ancak diğerleri iflasın eşiğine geliyor gümbür gümbür personel çıkarıyor. kaynak bulanlar bis de kendi hisselerini satın alıp piyasa değerlerini koruyup defter değerlerindeki yıpranmayı minimize ediyor. tüm dünyada sistemi etkileyecek hacimde zombi şirket birikimi vardır. bu oran biz de daha yüksek olabilir buna katılırım. bu arada zombileşen bankalar da var dünyada!. isim vermeyelim ama bir alman bir İngiliz 4 çin 2 Hindistan 2 Fransız birkaç İtalyan bankası var mesela. piyasa değerleri giderek eriyor ve ciddi karlılık sıkıntıları yaşıyorlar.

      Sil
    3. 13.49,

      22.01 haklı, Türkiye'nin ekonomik sıkıntısı tamamen kendine özgü bir durum.

      Batı dünyası parasal daralma yaptığında, Türk ekonomisi para bulamadığı için daha çok etkileniyor. Dünya gerçeklerinden bağımsız olarak Türkiye kendi yolsuzlukları sebebi ile sorunlu bir ekonomiye sahip.

      Son 2-3 yılda Türk ekonomisi kendi grubundaki ülkelere göre sürekli olumsuz ayrışıyor. Bu Türkiye'ye özgü sebeplerden kaynaklanıyor.

      Batı dünyasının zombileri olabilir, dünyada her zaman zombi vardır. Onları ucuza kapatacak alternatifleri de şu anda hazır bekliyordur merak etmeyin, sadece uygun fiyata düşmesini bekliyorlar.

      Sistem doğası gereği zombi şirket olması normaldir. Aşırı finansal genişleme, üretim genişlemesi ve zombi şirket ortaya çıkarır. Temelde olan, üretim seviyesi aynı kaldığında bu zombilerin patlamasıdır. Batı merkez bankaları genişleme yaptıklarında zombi şirket yarattıklarını da en iyi bilenlerdir. Onların odaklandıkları, genel üretim seviyesi eski haline geldiğinde, zombilerinde yeni sahipleri ile üretime katılacaklarıdır. Finansal genişleme, zombi şirketten daha fazla, sermaye birikimi oluşturan firma yarattı batıda.

      Türkiye özelinde henüz dibi görmedi, önümüzdeki dönemde daha fazla sermaye çıkışı olacaktır. Türkiyenin yaşadığı daha önce başka ülkeler tarafından da yaşanan bir süreç, bu süreçte dibe gidiş devam edecek, şu anda dipten çıkış işareti görünmüyor.
      Türkiye süreci yaklaşık 5 ile 8 yıl devam eder. Kabaca iki yılını geride bıraktık. En az 5 yıl daha böyle gidecektir Türkiye. Sonrasında dengelenir.

      Benim bu beş yıllık süreç sonunda, sepet kur olan (USD+Euro)/2 TL tahminim kabaca 24 ile 36 TL arasıdır.

      Sil
  66. Hocam Merhaba. Öncelikle değerli yazılarınız için teşekkür ederim. Biraz konu dışı olsada bir konuda fikirlerinizi merak ediyorum. Odd verilerine göre;
    2019(ocak-kasım) Otomobil satışları 316.427 Adet İthal satışlar Yerli Satış rakamına göre göre %149,7805529 fazla
    2018 Otomobil satışları 486.321 Adet İthal satışlar Yerli Satış rakamına göre göre %197,616964 fazla
    2017 Otomobil satışları 722.759 Adet İthal satışlar Yerli Satış rakamına göre göre %233,3897625 fazla
    2019 Eylül Otomobil satışları 35.308 Adet İthal satışlar Yerli Satış rakamına göre göre %124,2489679 fazla
    2019 Ekim Otomobil satışları 39.996 Adet İthal satışlar Yerli Satış rakamına göre göre %253,8842683 fazla
    2019 kasım Otomobil satışları 47.803 Adet İthal satışlar Yerli Satış rakamına göre göre %190,15478 fazla
    Yukarıdaki verilere göre 2019 Ekim ayında yerli Oto için yapılan Kredi faiz indirimi hamlesi (Kamu bankaları 0,49-0,69 veriyor hala) ters mi tepmiştir. Oranın düşmesi beklenirken Aşırı derece artmıştır. bu durumu nasıl yorumlayabiliriz.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Arabayı Türkiye'de hangi kesim alıyor?
      Bir de arabaların uzun dönem kullanma maliyeti nedir?

      Türkiye'de varlıklı kesim alıyor ise, tercihleri doğal olarak kaliteli ithal araçlardır. Bu kesim genelde, şirket üzerine araba aldığı için taksit indirimi onlar için önemli değildir.

      Orta ve düşük segment kesimi, taksit ile alabilir, onlar aracı az kullanacaklar ise, satın alma maliyeti uygun, kullanma maliyeti biraz daha yüksek araçları tercih edebilirler.

      Sil
    2. bunun yaratacağı sonuç belli cari açık yeniden hortlayacak haliyle döviz kurları yeniden yükselişe geçecek. üstelik hem cari fazladan açığa geçiş yapılacak ve bütçe açığı da artmaya devam edecek.

      Sil
  67. Hocam, elimize saglik, balonu tarif etmissiniz. Genc ve yeni evlilerin ev almayi mi yoksa kirada oturmayi mi tercih ettiklerine dair bir veri var midir? Kariyerinin basindaki insanlarin yeni insa edilmis bir mahalle ye mahkum olmalari ve saatlerini yollarda gecirmeleri konut fiyatlarini etkiliyor mu?

    YanıtlaSil
  68. Merhaba hocam öncelikle ıyi akşamlar.Bir kaç makalenizi okuyarak sizinle tanışma imkanı buldum, bunun için de çok sevindim.
    Hocam bizim millet olarak güçlü bir ekonomiye sahip olmamız için ne yapmamız gerekiyor , ne yapmasanız gerekiyor.Ülkemiz ekonomisine ,kendi ekonomize , aile ekonomize nasıl katkıda bulunuruz. Elimizdeki parayı nasıl kullanalım.paramızı bişeyler satın alarak para kazansın diye mi kullanalım yoksa ülkemizin ihtiyaçları doğrultusunda üretim yaparak mı.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Selam, güçlü ekonomiden neyi kastediyorsunuz?

      Ekonomik büyüklük olarak Almanya kadar olmak ise, imkansız, Türkiye hiç bir zaman o seviyeye erişemeyecek.

      Ekonomik ve üretim seviyesi olarak İtalya ise, İtalya'da deprem ve doğal afet sonucu ekonomik çöküş olursa, İtalya ile benzer altyapıya sahip olursak, 50-60 yılda onları yakalarız.

      Çin gibi ucuz üretim ise, Türkiye jeopolitik konumu sebebi ile işçisini o kadar ucuzlatamaz. Ucuzlatır ise, iç çatışmalar yaşar, çatışma sebebi ekonomik yatırım alamaz.

      1960-1970 lerin kendine yeten, gelişmekte olan ülkelerin biraz üzerindeki gelişmişlik seviyesi ise, hukuk ve demokrasi altyapısını güçlendirirse, 25-30 yıl sonra 1960 ve 1970 lerdeki seviyesini yakalar.

      Mevcut ekonomik seviyeyi beğenmiyorsanız, parlementer sisteme geçiş ve bağımsız ekonomik kurumlar ile bu ekonomik seviyeyi koruması için yeterlidir.

      Bilmem uygun cevap oldu mu?

      Sil
  69. Hocam, aynı balon aynı ülkede farklı tarihlerde iki veya daha fazla kez oluşur mu? Saygılarımla...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Defalarca oluşabilir. Aklı başında toplumlarda birden fazla oluşmaması beklenir.

      Sil
  70. Ülkemizdeki yatırım düşünceleri veya düşüncesi sadece sürü piskolojisiyle hareket etmektir veya geçmişte bilinç altımıza yerleşen evi olmayana kız bile verilmez düşüncesi insanların zenginliklerinin evle ölçülmesini getirmiştir ve bu hiç bir zamanda etkisini yitirmeyecek bir buz dağının görünmeyen kısmıdır. Burada çözülmesi gereken şey insanların ev almalarını pompalıyacak veya ev almamalarını sağlıyacak politikalar geliştirmek değilde insanların ülkemiz değerlerini ne kadar fazla aktif ve değerli hale getirebiliriz olmalıdır ben bunun için ilk adımı atıyorum. Bilecikte şeyh Edebali türbesi altında unutulmuş çok güzel yarı harebe durumda bir değirmen bulunmaktadır bunun tamiri ve ekonomiye kazandırılması için çalışmalara buradan başlamak istedim ne yapabiliriz ? Not:Bilecikli değilim orada bi arazim veya evim yok rant elde etmek istemiyorum.

    YanıtlaSil
  71. Neden 2001 krizinden sonra kur fazla oynamamistir ve enflasyon kontrol altına alınmış tir krizden çıkan bir ülke için bu nasıl olmustur

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çünkü 2001 krizi sonrası uygulanan IMF programıyla başta bankacılık sektörü olmak üzere bazı yapısal reformlar yapılmış, AB ile tam üyelik müzakerelerine başlanmıştır. Bu olumlu adımlar sonucu Türkiye ye cari açıktan fazla döviz girmiş ve bu da kuru baskılamıştır.

      Sil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kapitalizm

Paradan Para Kaybetme Dönemi

Faizin Doğuşu ve Yasaklanışı