Kısa Vade, Uzun Vade ve Sorunların Çözümü
Kısa vade - Uzun
vade ayrımı
Ekonomide vade (dönem) ayrımı
vardır. Alfred Marshal’ın tanımlamasına göre vadelerin süreleri konusunda şöyle
ayrım yapılabilir: Kısa vade; emek, enerji, sermaye, hammadde gibi değişken
faktörlerin artırılıp azaltılabileceği, buna karşılık toprak, bina gibi sabit üretim
faktörlerinin değiştirilemeyeceği bir süredir. Uzun vade; gerek değişken
gerekse sabit üretim faktörlerinin tamamının arttırılıp azaltılabileceği kadar
uzun bir süreyi ifade eder. Bu teknik tanımlara karşılık kısa vade denildiğinde
genellikle 1 yıldan kısa süreler, uzun vade denilince de 1 yıldan uzun süreler
anlaşılır.
Sorun ve çözüm
Sorun; (1) Araştırılıp
öğrenilmesi, düşünülüp çözümlenmesi, bir sonuca bağlanması gereken durum,
mesele, problem ya da (2) Sıkıntı veren durum, dert olarak tanımlanıyor.
Çözüm; (1) bir sorunun
çözülmesiyle ulaşılan, elde edilen sonuç ya da (2) Bir sonuca varmak, ortadaki
engelleri kaldırmak için tutulması gereken yol olarak ifade ediliyor.
Ortada bir sorun varsa bu sorunun
çözülmesi için mutlaka çözüm yolları da vardır. Önemli olan sorunu doğru teşhis
edip ona göre doğru çözümü uygulamaktır. Ne var ki bu dediğimiz ekonomide o
kadar kolay değildir. Sorunun doğru olarak teşhis edildiğini varsaysak bile
çözüm konusunda her zaman doğru adımların atıldığını varsayamayız. Deneyimlerimiz
bize doğru teşhis edilmiş birçok ekonomik sorunda girişilen çözüm yollarının
doğru olmayabileceğini gösteriyor.
Ekonomide sorunların doğru biçimde
çözümlenebilmesi için çözümlerin vade ile uyumlu olması temel koşullardan
birisidir.
Yanlış çözüm her vadede
sorun yaratır.
Enflasyon düşerken faizi düşürmek
yerine, faizi düşürerek enflasyonu düşürmeye çalışmak yanlış çözümdür ve bu
çözüm yanlış olduğu için kısa vadede de uzun vadede de sorunlara yol açar. O
nedenle bunu bir çözüm olarak değil, sorunu büyüten bir çözümsüzlük olarak
değerlendirmek daha doğru olur.
Enflasyon ve küçülmeyi (slumpflasyon)
bir arada yaşayan bir ekonomide yalnızca para politikasını sıkılaştırarak çözüm
aramak kısa vadede enflasyon için işe yararsa da küçülmeyi daha da hızlandırıcı
sonuç yaratabilir. Böyle bir durumda yapılacak doğru uygulama beklentileri
olumlu yöne çevirecek uzun vadeli program açıklamak ve hızla uygulamaya başlamaktır.
Kısa vadeli
çözümler genellikle uzun vadede sorunlar yaratır.
Yükselen enflasyonu çözmek için
faizi arttırmak kısa vadede talep enflasyonunu ya da kur artışı kaynaklı
maliyet enflasyonunu çözmek konusunda önemli bir katkı sağlasa da uzun vadede
finansman maliyeti artışlarına neden olacağı için bu kez kur dışı maliyet
enflasyonunu ateşleyebilir.
Büyümeyi hızlandırmak için
bankaların daha fazla kredi vermesini teşvik etmek kısa vadede büyümeyi
ateşlese de uzun vadede bankaları tahsil edilemeyen alacaklar sorunuyla karşı
karşıya bırakabilir. Bu durumda bankalar mevcut kredileri de geri çekeceği için
büyüme düşer.
Ekonomik sıkıntıları aşmakta
yardımcı olduğu gerekçesiyle kayıt dışı ekonominin üzerine gitmemek,
denetlememek, görmezden gelmek kısa vadede ekonomide harcamaların artması ve
büyümenin desteklenmesi gibi bazı avantajlar sağlayabilir. Buna karşılık rekabeti
bozucu etkiler yaratacağı için uzun vadede kayıt dışılığın bütün topluma derece
derece yayılma eğilimi göstermesine yol açar. Bu durum, vergi gelirlerini
düşürmenin ve bütçe açığını artırmanın yanı sıran GSYH’nin de tam olarak
ölçülememesine ve alınacak kararların sağlıklı olmamasına yol açar.
Uzun vadeli çözümler,
genellikle kısa vadede sorunlar yaratır.
Uzun vadeli çözümler genellikle
yapısal reformlar ya da sadece reformlar diye adlandırılan çok daha köklü ve
kalıcı çözümlerdir. Bunların bir bölümü yargı reformu, eğitim reformu gibi
ekonomi dışı düzenlemelere bir bölümü ise ekonomik düzenlemelere girer ve kısa
vadede can acıtıcıdır. Mesela enflasyonu düşürmek için vergileri arttırmak; kısa
vadede bireylerin ve kurumların devlete daha çok ödeme yapmasına, kamu
harcamalarını kısmak; bireylerin ve kurumların kısa vadede devletten daha az
hizmet almasına yol açar. Bunlar kısa vadede oy kaybettirecek olsa da uzun
vadede ekonomik iyileşmeyi sağlayarak oy kazandırabilecek adımlardır. Ne var ki
siyasetçinin ufku daha çok kısa vadeyle sınırlı olduğu için uzun vadedeki oy
kazancı etkili olmayabilir.
Kısa vade ve uzun vade
bir arada düşünüldüğünde bir anlam ifade eder
Ekonomide işler iyi gitmediği
zaman iktisatçılar genellikle hem kısa hem de uzun vadeli çözümlerden oluşan
bir paket önerirler. Bir ekonomide talep enflasyonu ya da kur kökenli maliyet
enflasyonu yükseliyorsa iktisatçılar kısa vadede faiz artışı önerirler. Faiz
artışı talep enflasyonunda talebi düşürecek ve enflasyonu denetim altına alacak
etki yaratır. Kur kökenli maliyet enflasyonunda ise yerel parada faiz artışı,
dövize yönelik talebi düşürerek ve dışarıdan döviz girişini (sıcak para) artırarak
kurun denetim altına alınmasını ve maliyet enflasyonu yaratacak artışlara neden
olmamasını sağlar. Bunu önerdiğinde iktisatçılar bu uygulamanın uzun vadede
finansman maliyetlerinin artacağını ve o nedenle uzun vade için başka öneriler
yapmaları gerektiğini bilirler ve o zaman ekonomide yerleşmiş sıkıntıları ve
ekonomi dışında oluşmuş olup da ekonomiyi de etkileyen sıkıntıları çözmek için
uzun vadeli öneriler getirirler. Mesela yargı bağımsızlığı, hukukun üstünlüğü
gibi konularda öneriler yaparlar. Çünkü bunlar olmadan ülkeye doğrudan yabancı
sermaye gelmeyeceğini, onun yerine hep sıcak para geleceğini, hatta yerli
yatırımcıların bile yatırım yapmaktan kaçınacağını düşünürler. Bunun gibi
ekonomi dışı görünen ama ekonomiyi etkileyen önerilerin yanında ekonomiyle doğrudan
ilgili öneriler de yaparlar. Mesela cari açığın yükselmemesi için faizle
başlayan kur denetiminin teşviklerin gözden geçirilmesiyle devam etmesini
önerirler. Teşvik sisteminin şehirlere veya sektörlere değil, ürünlere ve
şirketlere ve belirli bir denetim altında verilmesinin ithalatı azaltıcı, cari
açığı düşürücü etki yapacağını anlatmaya çalışırlar. Ya da dolaylı vergilerin
yükselmesinin ekonomide gelir dağılımını bozacağını ve o nedenle dolaylı
vergilerdeki yükün düşürülmesini, dolaysız vergilere ağırlık verilmesini, bunu
yaparken de vergi oranlarının artırılması yerine kayıt dışı işlemlerin kayda
alınmasını önerirler.
Her iktisatçı
bunları söylemez, siyasetçiler de bunların kısa vadeli olanlarını benimser
Her iktisatçı burada anlattığım
ayrıntıda öneri yapmaz. Kimi kısa vadeli önerilerle yetinir ve uzun vadede her
şeyin zaten dengeye geleceğini düşünür, kimi kısa vadeyle ilgilenmenin anlamsız
olduğunu, asıl meselenin uzun vadede olduğunu savunur. Daha az sayıda iktisatçı
her iki vadeyi de kapsayan programlar önerir.
Siyasetçinin iktidar süresi
kısıtlıdır. O nedenle siyasetçi uzun vadeli bakış açısına sahip değildir.
Siyasetçiyi ilgilendiren asıl mesele ekonominin kısa vadede iyi görünmesidir. O
nedenle siyasetçiler, çoğunlukla, işleri kısa vadede toparlayacak çözümler
beklerler.
İktisatçıların bir bölümü,
siyasetçilerin bu beklentisine yanıt verebilmek için kısa vadeli çözümler
üretirler. Bu çözümlerin uzun vadede zarar verebileceğini görmezden gelirler.
Kısa vadeler üst
üste eklenince uzun vade olur
Kısa vade – uzun vade ayrımı
doğrudur. Çözümleri de bu ayrım üzerine yapmak gerekir. Buna karşılık ekonomide
çoğu kez kısa vade sorunu gibi görünen sorunlar, uzun vade sorunlarının o döneme
isabet eden kısmını yansıtır. O nedenle kısa vadeli sorunların çözümünü
düşünürken uzun vadeli etkilere bakmak gerekir.
Çoğu kez siyasetçilerin talebi
kısa vadede işlerin nasıl düzelebileceğinin formülüdür. İşte o aşamada sabırla
kısa vadelerin birbirine eklenerek uzun vade olacağını ve kısa vadeli çözüm
adımları atılırken bunların uzun vadeli etkilerinin de düşünülmesi gerektiğini
ve o nedenle uzun vadeli planlar yapılması gerektiğini, ancak bu tür uzun
vadeli programlar yapılıp açıklandığında olumsuz beklentilerin olumluya
dönüşebileceğini anlatmak gerekir.
Doğru, gerçekçi ve kısa vadeli çözümlerle
tutarlı yapılmış uzun vadeli planlar, plan vadesi sonundaki hedeflere neler
yapılacağının ayrıntılı olarak gösterilmesi kaydıyla, uzun vadede ekonomiyi
iyiye götüreceği gibi kısa vadeli sorunların çıkmasını da önler.
"Alfred Marshall'ın tanımlamasına göre..."
YanıtlaSilYahu, ekonomi denen şey sadece bir kişinin dediklerine göre mi şekillenir?!
"Alfred Marshall şunu demiş, o zaman öyledir, doğrudur..."
"Alfred Marshall bunu demiş, o zaman öyledir, doğrudur..."
"Alfred Marshall şöyle tanımlamış, o zaman öyledir, doğrudur..."
"Alfred Marshall böyle tanımlamış, o zaman öyledir, doğrudur..."
Bu ne biçim "bilim (!)" yahu!
"Alfred Marshall" olmasa dımdızlak ortada kalacaksınız herhalde!
E be kardeşim "iktisat sosyal bilimdir insan değişir o da değişir" diyoruz "bu nasıl bilim ikide bir değişim mi olur" diyorsunuz. "Marshall böyle tanımlamış" diyoruz "Bu niye değişmiyor böyle bilim mi olur" diyorsunuz. Bir karar verin artık bilim nasıl olur?
SilYazıda sadece bir kere Alfred Marshall'ın adı geçiyor.
SilHoca Marshall'ı tanık gösterdiği için bütün ekonomi bilimi bu adamın üzerine mi kurulmuş oluyor?
Hocanın başka yazılarına bakarsanız diğer iktisatçılardan da yararlandığını görürsünüz.
Gerçi bu yazının bile muhtemelen ilk iki cümlesini okumuşsunuz sadece.Başka türlü böyle sığ bir yorum yapmazdınız her halde.
Kaldı ki diğer yazılara bakacaksınız.
Hocanın şu bloğunu ayakta tutması için bilgiyle beraber bolca da sabıra ihtiyacı var
Benim genel bir durum tespitim olacak 1337 gibi yorumlar için.
SilTürkiye'de sosyal medyaya açılmış yazıların altında bu tarz yazılmış, teoriyi bilmeden, bilgi sahibi olmadan, sırf yazmak için eklenmiş boş yorumlar çok görüyorum.
Sırf ilgi çekmek amacı ile bu tarz yorumların yapıldığını düşünüyorum. Genellikle de karşı tarafa verecek bir mesajı ve bilgisi olmayan bireyler çok yapıyorlar. Dikkatimi çeken husus bunun ekonomi gibi bir alan ile sınırlı olmaması, politika, haberler, din vs konularda da bu tarz komik olduğunu düşünen ilgi budalası insanlar çok fazla. Pek çoğu ironi için yaptığını söylerken, ironinin ne olduğunu bile bilmeden yanlış savunma yapıyorlar.
Benim, 4 yılım dolmuş, sosyal medya da içerik üretmeye başlayalı. Yazılım alanında bilgiler paylaşıyorum. 7 ay kadar Türkçe içerik ürettim, ülke değiştirince, bulunduğum ülkenin diline geçtim, profesyonel iş yaşamımda kariyer atlamama çok faydası oldu. Bir başka avantajım da yapılan yorumlar ile kendimi geliştirebilmem ve içerik üretmek için disiplinli çalışırken, bilgilerimi düzenli olarak geliştirmem.
Tecrübeyle fark ettim. Türkçe ürettiğim içeriklere, Türkçe bilenlerden gelen yorumlar aynı yukardaki 1337 yorumu gibi, çok gereksiz, lümpen, hiç bilgi vermeden boş yazmak için yazmak amaçlı. Ferdi olduğum ülkemizin tüm insanları için genelleme yapmıyorum, elbette.
İlgi çekmenin kökenlerinde ne olduğunu bilmiyorum. Bana göre birincisi mesleksizlik, ikinci sosyal ortamda kendini ifade edebilme yoksunluğu, üçüncüsü bilgiyi bulabilecek araştırma melekelerinden yoksunluk, dördüncüsü disiplinli bir okul eğitimi alamamak, beşincisi de çocuklukta ailenin yanlış yetiştirmesi, en son olarak ta toplumun ve devletin insanlarımıza sosyal imkanlar sunmaması.
Şimdi 20 dk zaman kullandım, insanları eleştirirken ek bir bilgi sunabilmek için. Hocanın okuyucularına yeni bir katkı verebilmek için.
Hocamız, bu blog ile geniş bir kitleye hitap ediyor, Türkiye'nin önemli bir kitlesine hitap ediyor, ancak, bloğun altında umursamayacağımız böyle yorumları görmek, insanımızın seviyesizliğini paylaşma güdüsünü baskılayamadığını görmek çok üzücü. Bir kaç tane düzenli yazan yorumcular var, Şahabeddin var, hocamınız yazılarını açarken onun ismini de arıyorum, farklı bilgi sunduğu için. Bir kaç arkadaşımız daha var, bana hocamızın yazılarına yazdıkları yorumlar ile öğretiyorlar. Ben Türkiye'deki geniş kitleden daha katılımcı olmalarını bekliyorum. Burayı kasaplar, bakkallar, siyasetçiler ve akademisyenler de okuyor. Onların da bir kaç satırını okumak isterim.
Hocam anlıyorum bu eleştirilere cevap vermek zorunda hissediyor insan kendini ama adını baştan koymuşsunuz kendime yazılar diye . Bilginize başvuran arkadaşlara cevap verin bence . Şu üslüp altında cevap verme çabanız beni üzüyor açıkçası . Tarz da önemlidir eleştiri de .Sıfır maiyetle yorum yapılmış yani .Yorumları ve sorulan soruları okumak açıkçası ekonomi bilgisi bu düzeyde daha verimli oluyor . Nasıl bir algoritma işliyor bilmiyorum veritabanında ama her yorum yayınlanmasa iyi olur yazınızın verimi açısından .
Sil"Eyyyyyy Marshall, ekonomiyi senden öğrenecek değiliz :)".
SilUlan hocayı da delirtiniz...
21 ekim 19:49 Tespitlerinize harfiyen katılıyorum
SilHocam ekonominin düzelmesi için en önemli Ypısal reformun yargı reformu olduğunu düşünüyorum. Sebebi de ülkede eğitim kötü de olsa eğer adalet varsa bir yatırımcı hakkının devlet yada devletin ynındaki adamlar tarafından gasp edilmeyeceğine emin olduğu zaman o ülkeye yatırım yapması için bence çok iyi bir motivasyon olur. Bilmem önermeme katılır mısınız? Saygılarımla
Sil21 Ekim 19.49 Tespitiniz çok yerinde tebrik ederim.
Sil14:08
SilSon cumle icin +1
Hocam iyi günler. Kredi ve büyüme arasındaki ilişkiyi hangi teoriyle açıklayabiliriz. Teşekkür ederim
YanıtlaSilBunu bir teoriyle açıklamaya gerek yok. Parayı verirseniz (uygun faizle) yatırımcı bunu kullanır ve yatırım yapar. Yatırımlar üretimi, üretim de büyümeyi arttırır.
SilSelam Fatih bey,
SilSorunuza net cevap olmamak ile beraber;
Kredi, Mahfi beyin tanımladığı gibi yatırımcıya gittiğinde büyümeyi artırır. Normal şartlar altında gerçekleşen doğal bir olgudur.
Ancak, NŞA dışında neler olabileceği ile ilgili aklıma gelen bir kaç zihin cimnastiği sorular var.
- Kredi maliyeti nedir?
- Kredi kullanılan sermayenin verimlilik ve kredi ile gelen ek verimlilik artışı nedir?
- Krediyi kimler -hangi kesimler- kullanmıştır?
- Alınan kredi reel sektöre ne ölçüde akmıştır, finans sisteminde ne kadarı kalmıştır, tüketiciye ne kadarı gitmiştir?
- Kredi yurtdışına transfer edilip, yurtdışında üretim artışına sebep olmuş mudur?
- Kredi ödenme koşulları, yasal prosedürü nedir?
- Kredi reel faizleri hangi değerdedir?
- Kredi kullanım amacı nedir? (Yatırım, Tüketim, Refinansman vs)
Bunlara bağlı olarak benim aklıma teoriden ziyade modeller geldi. Misal, Türkiye'nin geçmişte verdiği KGF kredilerinin kullanımı ve ekonomik büyümeye etkileri! gibi.
Saygılarımla
Yüksek lisans dersinde hocamız makro iktisadi haberleri teoriye dayandırmamızı istiyor. Reel sektöre kredi verileceği haberi vardı o yüzden sormuştum hocam
SilŞahabettin batarel yanıtınız ve ilginiz için çok teşekkür ederim.modeller üzerine araştırma yaparım artık
SilKredi ve buyume arasindaki iliski teorisini bilmem ancak belli sartlarda kabul gorur
SilUygun kredi sartlari ve uygun kosullarda buyumeyi gerceklestirirsiniz
Mesela kredi faizleri enflasyon oraniyla ayni ve dusuk belki bir iki puan ustte oldugu durumlarda mevcut ulkedeki ekonomik aktivite buyume kosullari ve beklentileri normal oldugunda
Kisi ve kisiler ureticiler krediye talepte bulunur ve ekonomik aktivite artar.
Aksi halde
kredi faizleri enflayondan epey bir yuksekse ve ulkedeki mevcut kosullar beklentiler buyume aktivite yonunden olumsuzsa o kredi mekanizmasi etkili ve saglikli islemez yani siz istediginiz kadar kredi verecegiz haberleri yapin reklamlari yapin hatta vadeleri uzatin kimse krediye bakmaz baksa bile bilancosunu duzeltmek sermayesini duzenlemek icin krediye basvurur o da yatirim ve uretim artisi saglayamaz.
Emeğinize sağlık bizim gibi az bilmişler için en açıklayıcı lafı dolandirmayan bir ekonomist olarak sizi çok takdir ediyorum.
YanıtlaSilAncak benim anladığım bir yeri düzeltirken diğer tarafın bozulması
Yani öyle bir denge lazım ki milim sapmamali yada en az hata yapmalı.
Şimdiye kadar kimler geldi ise bu dengeyi bir türlü oturtamamaktadir.
Buda sanırım işin çok yönlü olmasından bir kişinin elinde olmamasından kaynaklanıyor
Haliyle alternatif ekonomi lazım hazirki düzen sanırım kapitalist olduğu içinde işin içinden çıkmak zor gibi
Buna dayanarak
ADİL DUZEN hakkındaki görüşlerinizi çok merak ediyor
Kisada olsa artı veya eksileri nelerdir söylerseniz çok memnun olurum kolay gelsin
Teşekkür ederim.
SilKapitalist sistem içinde de çıkış sağlayanlar var: Kuzey ülkeleri.
21'inci yüzyılda trampa ekonomisine dönüşü öneren sistem önerileri hakkında bir şey söylemek zaman kaybıdır.
Bu konuda size katılmıyorum Hocam. Bence kurtuluş trampa ekonomisinin tekrar ihya edilmesinde. Bilgisayar ve internet teknolojisinin belli bir seviyeye ulaştığı 21. yüzyıl, tam da bu iş için uygun zaman. Günümüz ekonomilerinde finans piyasalarının ağırlığı çok arttı. Bu sağlıksız bir durum yaratıyor. Reel ekonomi belirleyici olmalı. Çok parayı brokerlar değil berber Hüseyin Usta kazanmalı.Bilgi teknolojilerini takip etmenizi öneririm.
SilBiz artık kısa dönemi bile umursamıyoruz hocam. Sorunları makyajlıyor ,verilerle oynuyoruz. Siyaset ve propaganda ile gündemi meşgul ediyor buda tutmazsa komplo teorilerine başvuruyoruz. Keşke en azından kısa vadeli çözüm üretsek.
YanıtlaSilBu da doğru bir tespit.
SilBence 4 vade var: Kısa vade, orta vade, uzun vade ve sizin söylediğiniz saldım çayıra Mevlam kayıra vadesi =)
SilAlaattin Aktaş'ın ve Zafer Yükseler'in yazılarını takip edin demişsiniz de; Dünya gazetesindeki yazıları okumak, paralı.
YanıtlaSilHaberiniz var mı Mahfi bey?
Haberim var o nedenle internet adresini verdim. Oradan bedava yayınlıyor yazılarını.
Silhocam merhaba, Türkiye ekonomisi açısından baktığınızda kısa vade daha iyi fakat uzun vadede negatif bir tablo mu oluşur o halde? faiz oranları düştükçe enflasyon da yükselir mi? kur artışları maliyet enflasyonu olarak karşımıza uzun vadede çıkar mı? TR de alınan önlemler şu anda kısa mı? uzun mu?
YanıtlaSilAn itibariyle kısa vade de iyi görünmüyor. Enflasyon Kasım ayından itibaren yükselişe geçecek (ters baz etkisi başlıyor.) Kur artışları şimdiden maliyet artışı olarak karşımızda duruyor. Türkiye'de alınan bütün önlemler kısa vadeli.
SilSiz sürekli şunu dersiniz:
YanıtlaSil"Teori ile pratik arasında kopukluk olmamasına dikkat edilmelidir. Pratikler sürekli teorilerle test edilmeli; güncelliğini yitirmiş olan taraflar tekrar güncel kılınmalıdır.
Teorisi eskimiş ama pratikte ileri, veya, teorisi yeni ama pratikte hâlâ emekleyen mekanizmalar olmamalıdır."
Sizin yukarıda yazdığınız uyarıyla çelişmiyor gibi gözüken, şu yorum yapılıyor:
"TCMB'nin 1 haftalık repo faiz oranını düşürmesiyle beraber, senkronize şekilde, enflasyon da düşmeye başladı. Demek ki, 'enflasyon sebep, faiz sonuçtur' mekanizmasındaki kopukluğun sorgulanması gerekir. Mekanizma; 'faiz sebep, enflasyon sonuçtur' olarak güncellenmelidir."
Sizin uyarınızı önplana çıkararak kendilerini haklı göstermek amacıyla yukarıdaki önermeyi getirenlere nasıl cevap vermek gerekir Mahfi bey?
Cevap vermeyin, kendi isinize bakin
SilLütfen kızmayın.
YanıtlaSilVerileri nereden bulacağımı, bulsam bile yorumlayıp yorumlayamacağımı bilmediğim için sizin gibi bir ustaya soruyorum.
1) Varlık Fonu, epey konuşulmuştu. Şimdi neredeyse hiç konuşulmuyor. Sebebini biliyor musunuz?
2) MB'nin yedek akçelerinin devredilmesi, epey konuşulmuştu. Devredildi mi? Bir işe yaradı mı?
Yedek akçeler ileride tekrar asıl yerine konabilir mi?
3) Şu an MB'nin rezervleri tehlike çanlarının çalacağı kadar düşük seviyede mi?
1) Ya hiçbir şey yapılmadı ya da yapılanları açıklamak istemiyor olabilirler.
Sil2) Devredildi, bütçe açığının 170 milyar olmak yerine 125 milyar TL'de kalmasını sağlayacak. Böylece bütçe dengesi/GSYH oranı % 3'ün altında tutulmuş olacak. Yedek akçeler yerine konulmayacak.
3) Bu sorunuzun yanıtı göreli. Bir döviz sıkıntısı çıkarsa yetersiz, çıkmazsa yeterli.
Selam 1557
SilBana göre,
1- Kuruluş aşamasında politik karar vericiler basında konuşulmasını istediler.
2- Hocamız cvp vermiş.
3- MB, yerleşiklerin fiziksel olmayan dolar taleplerini karşılamak için normal şartlarda rezerve ihtiyaç duymaz, düşük bir maliyeti olur.
Fiziki olarak döviz talebi olduğunda (Yerleşiklerin bankalardan paralarını döviz olarak çekmesi, mevduat sahiplerinin paralarını yurt dışına bankacılık sistemi ile aktarması) eğer merkez bankası rezervlerinin çok üzerinde olursa, yeryüzündeki hiç bir merkez bankasının yeterli olamayacağı bir etki yapar. Bu durum için ülkenin para biriminin cenazesi gömülmüş demektir.
Rezervlere yakın miktarda fiziki döviz taleplerinde, MB karar alıcılarının kararına göre etkisi olur. Misal, bir MB borçlanıp talebi düşük kur ile kapatmak isterken, diğeri piyasadan para çekip kur dengesini bozarak talebi kapatmak isteyebilir.
Her durumda, ipleri MB tutar, ancak ve ancak, fiziki talep, bankanın kaldırabileceği limitlerin çok ama çok üzerinde olursa (örneğin savaş, ülkedeki yaşam koşullarının bozulması ile büyük göçler verilmesi vs)
Hoca nerden bilsin? MB'nin rezervleri şeffaf mı ki? MB'nin gerçek rezervini bilen var mı? Kamu bankalarının sattığı dövizler, MB ve bankalar arasındaki döviz alışverişinin nasıl muhasebeleştiği ve kaydi döviz yaratan swap işlemleri şeffaf şekilde kamuoyu ile paylaşılıyor mu?
Silekonomide reel taban pratikleştiren finansal taban teorileştiren tabandır. ikisi arasındaki destabilizasyon marjı yüksek ise zayıf ve kırılgan bir iktisat tabanı var demektir. eğer bu marj düşük ise kırılganlık ve zayıflık düşük seviyededir. fakat en optimal olanı bu marjın olmaması durumudur ki kapitalizmin yapısında en optimali yoktur. aşırılıklardan beslenen ve aynı sebepten kendi kendini de yiyebilen bir sistemik paradokstur kapitalizm.
YanıtlaSilYaklaşık 200 yıldır kendi kendini yemedi ama bu hiç yemeyecek demek değildir.
SilSelam 1632, insan insanın kurdudur. Sistemden bağımsız.
Silmahfi hocam kapitalizm öyle bir sistem ki her krizde biraz daha fazla finansallaşmayla daha da genleşmiştir. ancak genleşmenin de sonuna geldiğini düşündüğüm için yyukarıdaki yazıyı yazdım. ben adsız 16:32. saygılar!.
SilKısa vadede sermaye değiştirilebilir mi demiş marshall.biz kısa vadede K yı yani sermayeyi sabit tutmazmıyız hep
YanıtlaSilO bizim tercihimiz: Ceteris Paribus. En kolay arttırılan emek olduğu için diğerlerini sabit tutarak bakarız.
SilHocam emeğinize sağlık..
YanıtlaSilTeşekkür ederim.
SilYazı oldukça güzel zevkle okudum ama nedense aklıma ekonomi bakanımız geldi (çokomelli)
YanıtlaSilTeşekkür ederim.
SilHocam aslında ülkemizde ki siyasetçilerimizin hatalarını hep göz önününe sermişsiniz hep kısa vadeli düşünmek kısa vadeli işler yapmak sonuç uzun vadeli sorunlar oldu uzun vadeli yatırım yöneticilerimizin işine gelmez seçimin bile zamanında yapılmadığı ülkemizde uzun vadede yatırım seçmen kazanmak için kendilerine yaramaz onların tek düşündüğü kısa vadede işler yapalım seçmene gösterelim oylarını alalım sonuç ne mi oldu uzun vadede sorun oldu
YanıtlaSilEvet maalesef bu bizim çok partili rejime geçtikten sonraki daimi sorunumuz.
SilHocam emeğinize sağlık cok açıklayıcı bir yazı olmuş. Dış ticeret finansmani dersi alıyorum kavramlari daha iyi anlamak adına hangi kitabınızı önerirsiniz?
YanıtlaSilhttps://www.idefix.com/Kitap/Uluslararasi-Ticaret-ve-Finansmani/Mehmet-Tomanbay/Egitim-Basvuru/Is-Ekonomi-Hukuk/Finans/urunno=0000000606768?gclid=Cj0KCQjwrrXtBRCKARIsAMbU6bFyC7Pxrhb5h6xwvp0s8EiNBIhTIeGQchP29AxK1ltYZSWm8WsGwEUaAm3_EALw_wcB
SilHocam çok haklısınız ve yönetim biçimi olarak cumhuriyet bence pek iyi değil secim sistemi bunu bazı profoserlerde dime getiriyor sizin yazınızdanda anladığım kadarıyla ve derslerde gördüğüme gore seçilme kaygısı hükümetleri çok kötü yönlendiriyor sade ekonomik olarak değil genelde siz ne düşünürsünüz not cumhuriyet düşmanı değilim arkadaşlar saldirmayin
YanıtlaSilCumhuriyet bir rejim değil rejim olan demokrasi. Öte yandan Türkiye bir süredir tek adam yönetiminde bulunuyor ve işler iyiye degil kötüye gidiyor.
SilArtık konu seçilme mevzusunu geçmiş bulunmak olmakla beraber bir varoluş sorununa dönmüş ve son aşamaya gelmiştir çünkü sistemin yakıtı(satılacak cumhuriyet varlıkları vs,,,,kimsede içerden dışardan borç vermemekte) bitmiştir.
SilSiyasetçinin çeşitli ekopolitik görevleri var. Erdoğan, partiyi tutma, halkın sosyolojisini anlama, siyasetin konuşma yapma aşamasında gerçekten iyi. Bununla birlikte fiiliyata baktığımızda yani icraat olarak ne kadar ileriye/geriye gittiğimize baktığımızda bu kadar başarılı olmadığını düşünüyorum. Ekonomide düşük kur politikası sonucu sıkışmamız, FETÖ darbesi, yargının bağımsızlığı, askerin zayıflatılması, eğitim politikası, dış politika ve özellikle Suriye sorunu ve herkesle dalaşılması, halkın gelir düzeyine göre gereksiz yüksek maliyetli projelere girilmesi, önceki seçimlerde Kılıçdaroğlu’nda sıra olmasına rağmen görevi ona vermemesi, İstanbul seçimlerinin geleneklerimize aykırı şekilde yenilenmesi, gençlerin yurtdışına gitmek istemesine yol açan politikalar, TCMM’ nin işlevsizleştirilmesi, TCMB’ye karışılması gibi ana başlıklarda başarısız. Bu ana başlıklarda başarılı olmadan ne kısa vade ne uzun vadede başarılı olamayız. Bence Trump’ın son mektubu artık Erdoğan döneminin bittiğini simgeliyor. Erdoğan’ın vizyonu maalesef yetmedi.
YanıtlaSilHocam merhaba, çok güzel bir yazı. Benim sorum, bahsedilen çözüm önerilerinin tam tersinin uygulanması veya popülist yaklaşımlar izlenmesi durumunda nasıl bir ekonomik ortam oluşur? ve öngörülemeyen ne gibi sorunlar ortaya çıkar? Bu ortamı gözümüzde canlandırabileceğimiz bir tasvir yapar mısınız? Selamlar...
YanıtlaSilSağ olun.
SilBöyle bir durumda bugünkü gibi bir ekonomik ortam oluşur. Endonezya yılda 35 milyar dolar doğrudan yabancı sermaye çekerken biz 5 - 6 milyar dolarla yetinir gerisini sıcak para olarak alır yüksek faiz ödemek zorunda kalırız.
endonezyada ne var hocam yabancılar para yatırıyorlar oraya.
SilSayın hocam, çok güzel bir yazı yazmışsınız. Sorunu doğru teşhis edip doğru tedavi uygulamak... Nasıl doktorlar hastalığın teşhisi için kan tahlili veya görüntüleme vb. araçları kullanıyorsa, ekonomiyi tedavi için de, vergi gelirleri, dış ticaret verileri, devletin muhasebe kayıtlarının beraber incelenmesi gerekli değil mi? Muhasebe kayıtları mesela ne kadar doğru ? Özel sektör muhasebe kayıtlarında hile yapmıyor mu? Vergi gelirleri ne kadar doğru? Mesela sigara bandrolu denen şey nedir? Adamlar banknot basmaya cüret ederken 18.5 tl olan bir paket sigaranın mı bandrolunu basmaya curet etmeyecekler? Bazi benzinciler bile vergi kacirmislar.
YanıtlaSilTeşekkür ederim.
SilDevletin kurumlarının denetlenemediği bir yerde özel kesimin denetlenmesi kolay değildir. Balık baştan kokar.
Bir bilgiyi sade biçimde aktarmak ayrı bir meziyet bir çok akademisyen teoriler içinde boğularak aktarım konusunda zorluk çekiyor hocam, eminim sizi takip eden birçok değerli hocamız vardır.
YanıtlaSilSiyasiler genellikle oylarını korumak amacıyla halkın gözle görebildiği ya da göremediği kısa vadeli uygulamalar gerçekleştirerek kendi grup faydalarını maksimize ederken toplumu zarara uğratıyor. Yani devket müdahalesi ile sosyal sömürüyü aza indirgemek göreviyken devlette bir sosyal sömürü darbesi vuruyor.
Peki iktidara gelen bir siyasi örgütün iktidarda kalma süresi uzatılsa örneğin seçime iki kat daha geç gidilse uzun vadeli planlar ve yatırımlar yapılmasına etki eder mi sizce hocam ya da bunun başka sorunlar yaratacağını düşünüyor musunuz?
Teşekkür ederim.
SilBence süre uzatımı meseleyi çözmez. Bizde aynı parti 18 yıldır iktidarda ve bu dediğiniz çözümler gelmediği gibi sorunlar giderek büyüdü. Sorun denetimin doğru ve yerinde yapılabilmesi.
Hocam sorunların çözülmesi için bir halk tabanında reformist istek ve tepki olması gerekir,bunlar yoksa o halk reforma inanmıyor yada aciz demektir.
SilSüre uzatımına gerek yok. 2 dönem ABD gibi yeter. Biz ne yapıyoruz? Gelen sistemi değiştiriyor.
SilErdoğan 2002’de geldi ortalama emekli aylığı asgari ücretin 1.34 katı idi şimdi ise 0.96 katı. Son tahlilde kötü yönetimin faturası her zaman dar ve sabit gelirliye çıkar. Üretim faktörlerinden emek’in GSMH’den aldığı paya bir de Erdoğan iktidara geldiğinde ne kadardı şimdi ne kadar olmuş diye bakınız. Maalesef Erdoğan halk adamı gibi görünüp işçinin dilinden konuşuyor gibi görünse de, patronlara daha çok hizmet etmiştir. Bakınız geçen sene İşsizlik Fonundan bankalara kazandırılan paralara, bakınız işsizlik fonu başka amaç dışı nasıl kullanılıyor.
2 dönem yeterli olur. Ayrıca blzdeki sistem başkanlık değil başka bir sistem. Bakınız ABD’de muhalefetten Pelosi Trump’la nasıl dişe diş tartışıyor. Bizde Kılıçdaroğlu, Erdoğan ile yanyana bile gelemiyor.
Bakınız Senatör Graham, Trump üzerinde nasıl etkili. Biz de hangi milletvekili böyle etkide bulunabilirmiş.
Bakınız ABD’de mahkemeler nasıl Trump kararlarını durduruyor. Bakınız bizde Danıştay Başkanının kızının füze gibi yatay ve dikey kariyer gelişimine. Yargı ile yürütmenin bu kadar içli dışlı olmaması gerekir.
Vesselam bu başkanlık başka başkanlık.
Krallik iyi sanki avrupada krallik var bizde de olabilir krallik
SilMerhaba Mahfi Bey. Yazıda iki yerde cümleye "Ve" ile başlanmış. Gözümü tırmaladı. Belki düzeltmek istersiniz diye belirtme gereği duydum. Malumunuz her şey düzgün, hatasız olunca böylesi ufak hatalar göze çarpıyor. Saygılarımla...
YanıtlaSilİkisini de cümle içine aldım. Teşekkür ederim.
Sil"Siyasetçinin iktidar süresi kısıtlıdır. O nedenle siyasetçi uzun vadeli bakış açısına sahip değildir. Siyasetçiyi ilgilendiren asıl mesele ekonominin kısa vadede iyi görünmesidir. O nedenle siyasetçiler, çoğunlukla, işleri kısa vadede toparlayacak çözümler beklerler." demişsiniz hocam. Bu cümleden şu yorumda bulunuyorum: Günümüzün adına demokrasi denen siyasi yapısı kısa vadede toplumsal çözümmüş gibi görünüyor ama demokrasi uzun vadede çözüm değildir. İnsanlık uzun vadeye odaklı başka bir yönetim biçimi bulmalıdır. Aksi taktirde, kısa vadeye odaklanan siyasetçilerin oluşturduğu demokrasi sistemiyle doğal kaynakların talan edilmesi, çevre kirliliği, küresel ısınma vb. uzun vadeli düşünmemiz gereken ve varlığımızı temelden sarsacak asıl sorunları çözemeyiz.
YanıtlaSilDemokrasi henuz dunyanin hicbir yerinde gercekte uygulanmiyor, her yerde olan sey temsili demokrasi, yani butun toplumu temsil eden 300-500 insan ne derse o.. eskiden bu bir zorunluluktu cunku
Siltum bireylerin detaylari bilmesi de yonetmesi de imkansizdi, bugun o teknoloji, iletisim araclari vs var fakat hayatini politikaci olmaya vakfetmis ve gucu ele gecirmisken halkla paylasmak istemeyen politikacilarla, yorulmadan hizmet almak isteme konforuna alismis toplumlardan dolayi bireylerin yonetim detaylarina katilip belirleyici oldugu gercek demokrasi uygulanamiyor.. hos uygulandiginda kaliteli bir yonetimin gerceklesmesi icin de bireylerin kaliteli olmasi gerekeceginden ve fakat insanlar kendilerine o kadar deger vermediginden, gene demokrasiden verim almak zor olurdu.. ancak bu temel sorun, hangi yoldan gidersek gidelim yolumuza cikacagindan, cozumu yolu degistirmek degil insanlarin daha kaliteli olmasinda goruyorum.. yani sorun demokrasi degil demos'un ta kendisi:)
Bence Alfred Marshal doğru bir tanım yapmış. İster kullanırsınız ister kullanmazsınız. Dünyanın da döngüsü var. Alfred Marshal tahminim bundan yola çıkmıştır. İş hayatında da sezon, çeyrek, yıl vs. gibi periyotlar var. Bu sezonu kurtarırsınız ama makineleri yenilemezseniz, sonraki sezonda yok satarsınız, üretiminiz düşer vs. (Vizyonu bu kısıtta olanlar için örnek verdim).
YanıtlaSilYazılanlara kulp takmaya çalışmak yerine anlayıp yorumlamaya, günlük hayata uygulamaya çalışmak daha önemli. Değerli hocamızı önce dinlemek gerekir.
Hocam elinize, kaleminize sağlık.
Teşekkür ederiz.
Saygılar.
Sağ olun.
Sil
YanıtlaSilBiz kısa vadeli bile program yapamıyoruz daha; bir sabah uyaniyoruz eğitim sistemi değişmiş obur sabah uyaniyoruz askerlik sistemi değişmiş obur sabah uyanıyoruz emlak barışı çıkmış ülke olarak kaderimiz bir kişinin iki dudağı arasında ve bırakın uzun ve orta vadeyi kısa vadede bile ne olacağı belli değil. Bir sabah uyanıyoruz resmi gazete de bir KHK çıkmış veya bı açıklama yapılmış oluyor tüm sistem değişiyor. Ertesi sabah ne olacağını bile kestiremiyorken uzun vadeden konuşmak masallardan farksız benim gözümde.
Neresinden bakarsak bakalım gene en başa geliyoruz yapısal reformlar. Yapısal reformlar yapılmadığı sürece çok kısa dönem; kısa dönem sarmalindan bile çıkmamız çok zor. Saygılar hocam...
Çok doğru tespitler
SilAlaattin Aktaş ve Zafer Yükseler'in yazıların yayınladığı sitenin adresini paylaşabilecek birisi var mı?
YanıtlaSilAktaş'ı yazıları Dünya Gazetesinde yayınlanıyor ama internette de paralı. Aktaş yazılarını twitter hesabından paylaşıyor. Yükseler'in yazıları da bilimsel dergilerde çıkıyor ama o da bunların linklerini twitter hesabından paylaşıyor.
Silbosch firması 2021 yılına kadar en az 1600 kişiyi işten çıkarmayı planladığını duyurdu. zaten geçtiğimiz cuma günü deutsche bank da 18000 kişiyi işten çıkararak küçülme yoluna gideceğini duyurmuştu. mckinsey global ekonomide yavaşlama devam ederse bankacılık sisteminin yarısının batabileceği uyarısında bulunmaya başladı. malum bankacılık sistemindeki varlık kaliteleri zaten son yıllarda merkez bankalarınca varlık alımlarıyla yükseltilmeye çalışılıyor. yani yapay talep yaratılıyor. ki son yıllarda buna özellikle türkiyenin finansal piyasası da dahildir büyük bir yapaylaştırma makyajlama operasyonu vardır. tüm dünyada reel piyasalarla finansal piyasalar farklı tellerden çalıyor. bu da küresel çapta sistemik çöküşün yakın olabileceği izlenimi uyandırıyor. riskten kaçınma eğiliminin sürü güdüsü haline gelmemesi için azami çalışma var. oysa son ertelendikçe vereceği zarar katlanarak artıyor.
YanıtlaSil19 trilyon dolarcik gibi!
SilPara Basimi sart.
SilMerkez bankalari para basip millete dagitmasi lazim.
Hocam iyi akşamlar
YanıtlaSilBir soru hakkında yardımınızı istiyorum.
Ülkemizde doğalgaz keşfedilip yoğun bir üretime başlandığını ve yıllık 5 milyar dolar cari fazla verdiğimizi düşünürsek aşağıdaki gelişmelerden hangisi yaşanır
1-bireysel krediler artar
2-hazine bonosu faiz oranları düşer
3-istihdam azalır
4-faiz oranları yükselir
5-gayrimenkul fiyatları artar
Açıklamanız için teşekkür ederim hocam.
YanıtlaSilBizim Merkez Bankası da amma kirli çıkınmış. Yedek akçeden sonra şimdi de yeniden değerleme hesabından 61,5 milyar TL çıktı. Bankayı ters çevirip şöyle bir sallasak tüm sorunlarımız çözülecek gibi.
YanıtlaSilHocam merhaba
YanıtlaSilMerkez Bankasının parası ile ilgili aydınlatıcı bir yazı yazmanız mümkün mü? Bu yıl Bankanın ihtiyaç akçesi, değerleme farkı ve karı konuşuldu. Fakat ben de dahil çoğu kimsede düzgün bilgi yok.
Mahfi bey,
YanıtlaSilKaleminize sağlık, ruhunuza afiyet.
Keşke idaredeki danışmanlar, bürokratlar sizin gibi açık ve öz sözlü olsalar, makam ve mevki için bildiklerini inkar etmeseler.
Ülke olarak gemimiz su alıyor her yerden, lakin herkes uyuşmuş durumda. Aceba nereye kadar böyle gidecek, merak ediyorum.
Saygılar
Bu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSilUzun vadeli düşük (eksi) enflasyonun ülkede yaratacağı etkileri açıklar mısınız
YanıtlaSil