Faiz Düşerken Kur Nasıl Düşüyor?

Çoğu insanın kafasında faiz düşerse kur yükselir diye bir ilişki şekillenmiş olduğu için Merkez Bankası’nın faizi indirmesi sonrasında kur da düşünce ortaya bir şaşkınlık tablosu çıktı.

Ekonomide (daha çok finansta) bazı kestirme yargılar öne sürülür. Mesela “faiz düşerse borsa yükselir” denir. Bu genel olarak doğru bir tespittir. Çünkü mevduat ve tahvil ile borsa yatırımı genellikle birbirine rakiptir. Faiz düştüğünde oradaki kazanç azalacağı için yatırımcılar borsaya (hisse senedi alımına) yönelebilir. Burada üçüncü bir değişkene bakmaya gerek kalmaz.  

Buna karşılık faiz ile kur ilişkisine gelindiğinde bu iki değişken birbirini açıklamaya yetmeyebilir. Enflasyona da bakmak gerekir. Faiz düştüğünde eğer enflasyon için beklenti artış yönündeyse o zaman kur yükselir. Buna karşılık faiz düştüğünde eğer enflasyon beklentisi de düşüş yönündeyse ve faizdeki düşüş reel faizi sıfırlamayacak düzeydeyse kur düşebilir. Dolayısıyla “faiz düştüğünde kur yükselir” yargısı her zaman ve her yerde doğru değildir. Mutlaka bu iki değişkenin yanında enflasyona ve CDS primine de bakmak gerekir.

Konuyu uzaktan izleyen kişiler faiz düşünce kurun da düşmesine bakarak “teori burada işlemiyor” gibi söylemlere dalarlar. Kur ile faizin ilişkisini kurarken bu ilişkiyi etkileyen enflasyon, risk primi gibi değişkenlere bakmadan yola çıkılırsa varılacak yer kaçınılmaz olarak teoriyi suçlamaktan ibarettir.

8 Ağustos’ta 5,4754 ile dip yapan USD/TL kuru, diğer bazı iç ve dış nedenlerin yanında Merkez Bankası’nın faizi 400 – 500 baz puan indireceği söylentilerinin de yayılmasıyla yükselişe geçti ve 29 Ağustos’ta 5,8382 ile zirveye çıktı. Sonrasında genel eğilim düşüş yönünde olmakla birlikte yine iç ve dış gelişmelerin etkisiyle inişli çıkışlı bir trend gözlemlendi. ABD ile ilişkilerde ortaya çıkan yumuşamanın yarattığı iyimser havaya Merkez Bankası’nın 250 – 300 puan dolayında bir indirim yapacağı beklentisi eşlik etmeye başlayınca kur gerilemeye yöneldi. Çarşamba gününü 5,7491’den tamamlayan USD/TL kuru Merkez Bankası’nın faizi beklenti üst limiti dolayında düşürmesiyle (yüzde 19,75’den yüzde 16,50’ye) 5,67’ye geriledi.

Merkez Bankası’nın finansal kesim ve reel kesimdeki karar alıcı ve uzman kişilere uyguladığı Beklenti Anketine göre Haziran ayında yılsonu enflasyon (TÜFE) beklentisi yüzde 16 idi. Eylül ayında yapılan ankette bu oran yüzde 14’e düştü. Bu değişim bize enflasyonda düşüş beklentisi olduğunu gösteriyor. Bu beklenti haksız da değil. Çünkü sadece Eylül 2018’de enflasyonda yüzde 6,3 oranında artış olmuştu. Bu yıl Eylül ayında böyle bir artış beklenmiyor. Bu durumda Ekim başında açıklanacak enflasyon oranından 6,3 puan çıkacak yerine çok daha düşük bir oran girecek ve bu da 12 aylık enflasyon oranını ciddi biçimde düşürecek. Ağustos ayı itibarıyla enflasyon oranı yüzde 15,01. Eğer Eylül enflasyonu yaklaşık olarak 1,3 ve ya altında kalırsa yıllık enflasyon oranı baz etkisiyle yüzde 10’un altına yani tek haneye düşecek. 

Burada asıl olan Merkez Bankası’nın politika faizi değil, piyasadaki faizlerin ne olduğu ve olacağıdır. Çünkü Merkez Bankası sadece bankalara borç veriyor. Ne var ki bu yönüyle bankaların maliyetlerini ve dolayısıyla piyasa faizleri etkiliyor.

Piyasada pek çok faiz çeşidi olduğu için biz 2 yıllık gösterge faizi esas alalım. Gösterge faizin son dönemde zirveye çıktığı tarih 26 Ağustos idi (yüzde 17,01.) Bu tarihi izleyerek düşüşe geçen gösterge faiz, Merkez Bankası toplantısı öncesinde yüzde 15,5’e kadar gerilemişti. Bugün oran yüzde 15,33. Bir başka ifadeyle gösterge faiz Merkez Bankası politika faizinin 1,17 puan altında. Demek ki piyasa enflasyonun düşeceğini bekliyor ve faizi indiriyor. 

Bu böyle devam edecek mi? Bir başka ifadeyle enflasyon ve ona bağlı olarak da faiz düşmeye devam edecek mi? Bu sorunun yanıtı birden fazla gelişime bağlı bulunuyor. Bunlar arasında Türkiye’nin ABD ve AB ile ilişkileri, Suriye meselesindeki gelişmeler gibi dış politika etkileri var. Türkiye’nin riskleri hala çok yüksek. Bu saydığımız yumuşamalara karşın CDS primimiz hala 370 düzeyinde bulunuyor ki 300’ün üzeri çok riskli sayılıyor. Enflasyonda ise baz etkisiyle ciddi bir gerileme olacağı kesin. Ne var ki baz etkisinin olumlu etkisi Eylül’den sonra olumsuz etkiye dönecek ve enflasyon yükselecek. O dönemde kur ne olacak ve faiz nasıl belirlenecek? Asıl sorun bu.

Merkez Bankası, enflasyonda artış ortaya çıktığında faizi indirdiği kadar rahat artırması mümkün olacak mı? Kritik soru budur. Bence Merkez Bankası faizi indirmekte de artırmakta da son derecede esnek davranmalıdır. Piyasaya doğru yön verebilmenin yolu budur.



Açıklayıcı Notlar:
Enflasyon Düşüşü Ne Demektir?
Enflasyon düşüşü fiyatlarda düşüş demek değildir. Enflasyon düştü dediğimizde fiyatların artış hızının düşüşünü kastediyoruz. Örneğin geçen yıl Haziran ayında yüzde 2,61 artan enflasyon bu yılın Haziran ayında yüzde 0,03 artmışsa bu enflasyon düşüşüdür, fiyatlarda düşüş değildir.
Baz Etkisi Nedir?
Baz etkisi; karşılaştırmaya konu olan iki dönemden ilkinde herhangi bir nedenle oran ya da sayılar üzerinde ortaya çıkan aşırı bir yükseliş veya düşüşün karşılaştırılan dönemlerin sonuçları üzerinde yarattığı etkidir. Bir örnekle açıklayalım. Geçen yılın ilk aylarında kurlardaki artış sonucu Haziran ayında aylık enflasyonun yüzde 2,5 gibi çok yüksek bir oranda geldiğini düşünelim. Bu aylık artış, endeksi 2,5 puan artırmış olur. Bu yılın Haziran ayında kurlar aynı sıçramayı göstermediği, başkaca da bir olumsuz etki olmadığı için aylık enflasyonun yüzde 0,5 geldiğini varsayalım. Bu durumda geçen yılın Haziran ayına ait yüzde 2,5’luk enflasyon oranı endeksten çıkacak yeni gelen yüzde 0,5’lik oran endekse girecek ve 12 aylık enflasyon 2 puan düşmüş olacaktır. Buna baz etkisi deniyor. 
Gösterge Faiz Nedir?
Gösterge faiz; Vadesine iki yıl kalmış, 3 veya 6 ayda bir olmak üzere kupon ödemesi olan devlet tahvilleri arasında en çok alım-satım konusu olan devlet tahvilinin faiz oranıdır. Bu faiz oranı, piyasa faiz oranlarını temsil eden bir oran olduğu için adına gösterge faiz deniyor.


Yorumlar

  1. Bu dalgalanmada ekonomik güven ne kadar rol oynuyor hocam ? En önemli unsur güven olabilir mi ?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok rol oynuyor. En önemli diyemesek de en önemliler arasında diyebiliriz. Ama güven unsuru (ki onu CDS primiyle ölçüyoruz) diğer unsurların bir sonucu. Yani ekonomi dışı içi ve dış gelişmeler + dış ekonomik gelişmeler (mesela Fed kararı bizi de etkiliyor) + iç ekonomik gelişmeler (enflasyonun gidişi, işsizlik, büyüme, krediler vb) + güven unsuru (cds primi).
      Güven unsuru çoğu kez ötekilerin bir sonucu olarak ortaya çıkıyor olsa da denklemde yeri mutlaka var.

      Sil
  2. Hocam okuyucuların bir kısmının ekonomi bilgisinin sınırlı olabileceğini düşünerek aşağıya açıklamalar eklemiş. Çok da güzel olmuş. Yalnız kurumların açıkladığı verilerin gerçeği yansıttığına inanmıyorum. Sepete neyi koyup hesaplıyorlar, örneğin doğal gaz var mı?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. tüik enflasyon sepeti diye aratın google'da, bence oldukça şeffaflar bu konuda.

      Sil
    2. Google da arama yapmayı biliyorum. Verileri güvenilir bulmadığımı söylüyorum.

      Sil
    3. Veriler güvenilir değil, ağırlıkları hiç değil.

      Sil
    4. Sepette doğalgaz var. 2018 sepetine bu linkden ulaşılabilir.
      https://akilfikir.net/wp-content/uploads/2018/10/6046437993725549244..xls

      Sil
    5. Hocam, benim takıldığım konu farklıydı, belki ben iyi anlatamadım. Belki de yazıma yapılan yorum konuyu çizgisinden çıkarttı. Herkes her kalemi belirli oranlarda kullanıyor veya hiç kullanmıyor, herkesin enflasyonu farklı. Belirli bir sepet hazırlanmış, her kalem belli bir katsayı ile çarpılıyor, sonuçta ortalama enflasyon hesaplanıyor, bunda sorun yok. Benim şüphe duyduğum konu, kalemlerin çarpan değerlerinin işlerine geldiği gibi değiştirilip değiştirilmediği. Bu yüzden doğalgazı örnek verdim. Doğalgazın haziranda sepete katkısı 0 iken eylülde yüzde 32. Gıdadan gidelim, ürünün fiyatının yükseldiğinde katsayısı düşürülüp mevsimsel fiyat düşüşlerinde katsayısı arttırılmış olamaz mı? Bu çerçevede verileri inceleme fırsatınız oldu mu?

      Sil
    6. Enflasyon günümüzde ikiye ayrılmaktadır tüik ve hane hakkı

      Sil
  3. Sayın Eğilmez, tespitlerinize katılmamak mümkün değil, ancak aynı gün ECB'nin mevduat faizlerini 0,10 baz puan indirmesi ile euro/usd kurunda teoriye uygun olarak düşüş yönünde bir hareket gözlemledik.PPK kararından önce piyasadaki beklenti 200-275 baz puan civarında bir indirimdi, C.Başkanının "alternatif finans konferansı"ndaki konuşmasından sonra beklentiler 400-500 baz puan inidirme kadar çıktı.Fakat 325 baz puan indirim kararı çıkar çıkmaz usd/tl de de ani ve hızlı bir düşüş gözlemlendi.Genel kanı bu hızlı satışın arkasında kamu bankalarının olduğu yönünde.Akabinde tüm yandaş yayın organlarında da "iyimserliği" vurgulayan haberler çıktı.Sanırım bu daha önce karara yönelik tepkileri(kur,basın,fon yöneticileri v.s.)frenlemeye ve algıyı tersine değiştirmeye yönelik komple bir operasyondu.Savunduğunuz görüşleri uzun zamandır şahsen destekliyorum.Ancak atılan adımlar ilerleyen süreçte zaten kırılgan olan ekonomiyi daha da fazla kırılgan yapmaz mı?Zira, atılan adımlar sadece faizi indirmeye ve bu yoldan ekonominin canlanmasına yönelik adımlar ve sorunu çözmeye değil geciktirmeye yarayam adımlar....Saygılarımla Erden Armağan ER

    YanıtlaSil
  4. Sayın hocam bizde şöyle bir anlayış oluştu.neticede ne olacak.Yani kısaca fiyatlar ne olacak. İlim değerlidir ama talibi yok.Sonucta alimler haklı çıkacak ama kıymeti iş işten geçtikten sonra anlaşılacak.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Anlamanın çeşitli yolları vardır. En ağırı sizin dediğiniz gibi iş işten geçtikten sonra anlamadır.

      Sil
  5. Hocam; bu güne kadar sizde dahil tüm ekonomistler faiz düşerse döviz artar dedi.. hatta erdoğan merkez bankasını süpür diye zorlarken tümü birden döviz patlar dedi.. ilk defa bu yönde bir yazı oluştu..önce pratik geldi, teori arkasına takıldı..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İktisatçılar bazen kestirme şeyler söylerler. Herkesin o söylemin arkasındaki varsayımları bildiklerini düşünürler. Cümlenin doğrusu şudur: "Enflasyon ve risk primi yüksek kaldığı sürece faiz düşerse döviz kuru artar." Ne var ki laf arasında ortamda zaten enflasyonun ve risklerin yüksek olduğunu görünce kestirme olsun diye sadece "faiz düşerse döviz kuru artar" ifadesini kullanırlar. Oysa o cümle o anda oluşan koşullara göre kısa yoldan kurulmuş bir cümledir.

      Sil
    2. Bence kısa laftan ziyade işine geleni söylüyor, onca laf edip cümlem kısa olsun diye bunu belirtmeyip sonra pratikte tutmayınca işin aslı böyle demesi hangi alanda olursa olsun garip karşılanır. İktisatçı enflasyonun düşüp düşmeyeceğini tahmin edebilir mi onu merak ediyorum. Ben hükümeti destekleyen biri değilim, yazılarınızı destekler şekilde takip ediyordum ancak bu faiz kur ilişkisinde söylemlerinizde hata yaptığınızı düşünüyorum. Madem böyle bir denge vardı maç oynanmadan bu tahminlerinizi belirtseydiniz bir şeyler anlamış olacaktık. Ben okulda öğrendiklerim ve sizin ya da farklı ekonomistlerin aynı yöndeki (klasik faiz-kur ilişkisi) telkinlerini etrafımdaki insanlarla paylaştım. Demek ki yanlış bir bilgi paylaşmısım. Hatta bu bilgi yalan bir bilgiymiş , bir şeyin yalan olması için aslına tamamen aykırı olması gerekmiyor eksik söylemde de yalana girer.

      Sil
    3. Selam Mrt, tribunlerden konusmak kolay, sizi yesil sahalara alalim.

      Sil
    4. Mrt nin yorumlarına aynen katılıyorum. Geçen haftaya kadar faiz düşerse kur artar söylemleri bir anda, aslında bir de şu parametre var diyerek, anlatılanlar gerçekleşmeyince değişiyor. Hükümete muhalif olmak tarafsız yorum yapmamızı engellemesin. Neyse işin aslı baştan anlatın lütfen.

      Sil
    5. Mrt in yorumuna katılıyorum özellikle maç bitince sonuca göre yeni yorumların yapılmasının güvenirliği kalmamaktadır ,bence önemli oranda siyasal angajmanla oluşan"bilmem kaç Eylüldür Godot yu bekler gibi beklediğimiz" Ekonomik kriz gelmeyince yada gecikince ekonomik tahliller güvenirliğini maalesef kaybediyor.Bu yorumum Mahfi Hocamıza değil genel durumadır

      Sil
  6. Sık karıştırılan ve yanlış bilinen konuları çok güzel açıklamışsınız.Kaleminize sağlık.

    YanıtlaSil
  7. Yine konjonktür bizden yana. Herkes, başta fed, faiz indiriyor biz de indiriyoruz. Bence faizi tekrar yükseltmemizi gerektirecek koşulların oluşacağına inanmıyorlar. Tedbire de gerek görmüyorlar (Belki de içten içe korkuyorlardır). 24 ekimde de 300 baz puan ve üzeri indirirlerse mangal gibi yürek varmış derim. Ama millet dolara balıklama dalar. Sizce hocam? Teşekkürler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bence de yanlış olur. Çünkü enflasyonda baz etkisiyle oluşan bu düşüşler sonra ters baz etkisiyle artışa dönecek.

      Sil
  8. Yahu kamu bankalari dolar satiyor. Yabancilar swap kazigi yedikleri icin uzak duruyor. Ne enflasyonu ne CDS’i. Simdi bos alanda paslasiyoruz, yarin doviz lazim oldugunda yabancilar intikamini alacaklar, ve her gecen gun bu sona daha da yaklasiyoruz.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kamu bankaları ne kadar dolar satmış paylaşabilir misiniz?

      Sil
    2. Bloomberg terminaline göre sadece Salı günü (Merkez hariç - VZH) 3,5 m $.

      Sil
    3. 3,5 m $ daki m milyon mu milyar mı, milyonsa çekirdek parası, milyarsa vay anam..

      Sil
  9. Hocam çok güzel bir yazı. Sayenizde bilgileniyoruz. İleriye yönelik risklerde 2020 de dünya ve Türkiyede riskler göze alındığında iktidarın bu kadar rahat hareket edebileceğini düşünüyormusunuz.. 2020 ye iktidarımız hazırlık mi yapıyor yoksa günümü kurtarıyor?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Estağfurullah.
      Günü kurtarma eğilimi ağır basıyor gibi görünse de finans alanında bazı altyapı hazırlıkları da söz konusu.

      Sil
    2. Ne gibi altyapı hazırlıkları hocam? Biraz açar mısınız?

      Sil
  10. Ekonomik büyüklükler düşünüldüğünde AMB veya FED'in kararları TCMB'nın kararlarından çok daha etkili oluyor.

    Temel hedef doların değeri mi yoksa faiz oranı mı olmalı?

    İkisi arasında bugünlerde bir denge kurulmadı mı?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Dolara bağlı bu yüksek fiyatlar olduğu sürece faizi sıfıra indirsek dahi çözüm olduğunu düşünmüyorum. Konut maliyetleri ve akabinde fiyatları 3 senede 2 katına cıktı. Otomobil fiyatları keza öyle. Gıda, giyim, temizlik gibi temel ihtiyaçların fiyatları da aynı şekilde. Önce dolar/TL paritesi makul seviyesine tekrar dönmeli akabinde faiz oranları temel hedef olabilir.

      Sil
    2. AK party miz cok sansli cunku sicak hemde sicacik paralar geliyor. Avrupa para basiyor fedin eli kulaginda enflasyon dusuyor cari acik macik kacik kalmadi dolar dusuyor euro tepetaklak kisaca buyume motoruna gaz ustune gaz geliyor.

      Sil
    3. Sıcak para geliyor ama borç olarak geliyor. O para çıkarken çok can acıtacak.

      Sil
  11. Hukumetin enflasyonu dusurmek icin ugrastigi muhakkak.Su an yapilan uygulama enflasyonu talep kaynakli gorup talebi kisma senaryosu ile kontrol altina alma metotlarinin isletilmesi gayretidir.Maliyet kaynakli enflasyon ise bizim gibi ulkelerde kur artisi yolu ile olmaktadir.Onceden yapilan kur artisina yonelik tedbirler ile maliyet kaynakli olabilecek enflasyonun onune gecme cabalari sonuc olarak bir netice vermistir.Enflasyonda beklentilerin dusus yonunde olusmasi icin burada tuik buyuk gorevler ustlenmistir.Gelecekte olmasi istenen enflasyon rakamlari bu gune yansitilarak rakamlar bir sekilde redukte edilmistir.Talep enflasyonunun dusmesi reel ucret ve gelirlerin dusmesine bagli oldugundan ucret artislari ve kar marjlari reel enflasyonun gerisinde birakilarak ileriye donuk enflasyon beklentilerinin dusus yonunde olusmasina dair beklenti yaratilmistir.Ortalama kesimlerin reel gelir kayiplarindan dolayi enflasyonu daha siddetli hissetmeleri bundandir.Enflasyonu dusmus gibi gostererek ilerde seneryoyu gercege dondurme yani beklentileri yonetme cabasi ile enflasyonu dusurme metodu genis halk kitleleri arasinda nasil bir yanki bulacak.Orasida ayri bir muamma.Tuketimi kismakla uretim artmaz.Ihracata bagli uretimse tamamen dis pazar sartlarina ve rekabetci kur seviyesine baglidir.Ayrica ihracat dis politika ili de iliskisini kuvetlendirmistir.Rakamlari kendi istediginiz sekilde dizayn ederek matematik yapamazsiniz.Eger ekonominiz saglam temeller uzerine oturmuyorsa tadilatlarla ugrasmak zorunda kalirsiniz.Usd/tl ye gelince dususler gercekci degil biraz da dunya conjunkturunden kaynaklaniyor.Su anda eksi faizli veya cok dusuk faizli bono piyasasi daha ne kadar surdurulebilir.Dunyada olusabilecek en ufak olumsuzlukta en basta bizim ulkemiz etkilenecektir.at-ba Saygilar.

    YanıtlaSil
  12. Ekonomik sıkıntılar olmasaydı hükümet abd güdümünde Suriye'nin parçalanmasına hizmet etmezdi.Gerçi artık mızrak çuvala sığmıyor ama hala halkta akp'ye karşı etkin bir tepki yok.Ekonomik 'istikrar' uğruna hükümet abd'ye taviz veriyor.abd ise bu durumdan istifade ederek kuzey Suriye'yi devlet kurması için pkk'ya hediye ediyor.

    YanıtlaSil
  13. Çünkü şahlanan bir ekonomimiz ve onu yöneten becerikli bürokratlarımız var.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Cok becerikli burokratlarimiz burokrat olmadan once dolar kuru 1.5di. Suanda 5.69. Demek ki zamaninda daha becerikli burokratlarimiz varmis:)

      Sil
  14. Peki hocam eflasyon ilk 3 aylik donem patlarsa ne olur teoriye göre

    YanıtlaSil
  15. Faizde asit baz dengesine dikkat edilmesi gerekir.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Faiz yemek diye bir deyiş olsa da faiz bir yitecek değildir.

      Sil
  16. İTO'nun ölçümüne göre ağustosta İstanbul enflasyonu 2,53,Tuik'in ölçümüne göre aynı ay tüm Türkiye'de 0,86.Hocam aradaki farkı neyle izah edebiliriz?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İki endeks arasında farklar var. İTO endeksi sadece İstanbul fiyatlarını ele alıyor, TÜFE endeksi ise Türkiye fiyatlarını alıyor. İTO endeksinin kapsadığı mal ve hizmet sayısı TÜFE'nin yarısı kadar. Ve kapsanan ortak malların sepetlerdeki ağırlıkları farklı. Bu nedenle daha önce açıklanan İTO endeksi TÜFE için bir gösterge olmakla birlikte bire bir aynı sonucu vermesi mümkün değil.
      Ama yine de Ağustos ayında aradaki fark alışılmışın ötesinde yüksek çıktı.

      Sil
    2. Sayın hocam,

      Sayın hocam,TUIK ile gerçek enflasyon arasındaki fark bu şekilde farklı seyir etmeye devam ederse bu nasıl çözümlenebilir/çözümlenmelidir?

      Sil
  17. hocam anladığım kadarıyla, ekonomide iki değişken arasındaki korelasyon kadar, korelasyon öncesi story de etki yapıyor ilişki durumuna.

    sorum şu: cds yeni bir kavram. keynesin beklentiler kavramını ekonomi piyasasında cds temsil ediyor diyebilir miyiz? faiz diyeceğim ama cds faizi de belirliyor değil mi?

    YanıtlaSil
  18. Bu faiz oranları ile geçen yıl parasını %27 den mevduata yatıranlar bu yıl vade dolduğunda Dövize geçer. Kimse kusura bakmasın DTH 200 milyar dolara dayanır

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Faizlerin düştüğü dönemlerde bu dediğiniz oluyor. O nedenle beklentileri değiştirecek, olumluya döndürecek başka adımlar atılması gerekiyor.

      Sil
  19. Kur,faiz ve enflasyon aynı anda indirilebilirmi
    Yaşayı göreceğiz.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Burada yapılan şey enflasyondaki düşüşü görerek sadece faizi düşürmek. Beklentiler olumluya dönmüşse kur da inebilir. Ama beklentiler yeniden olumsuz hale gelirse işler tersine dönebilir.

      Sil
  20. merhaba hocam,
    Dünyadaki birçok merkez bankası faiz indirimine gitti.Amerika'da veriler iyi olduğu için faiz indirimi zor gözüküyor.Bu ülkelerdeki dolarlar Amerika'ya gitmez mi?Merkez bankaları faiz indiretek Amerika'nın doları ana vatanına daha az maliyetle çekmesine neden olmaz mı?Amerika'nın 0,25 baz puan faiz indirimi bir yanıltma olabilir mi?









    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Gider ve Dolar daha fazla değer kazanır. Trump Fed'in faiz indirerek doların değer kazanmasını önlemesini istiyor. Fed ise ticaret savaşının yanında bir de kur savaşına girmeyi pek istemiyor. Bu bilek güreşinden kim galip çıkacak göreceğiz.

      Sil
  21. Hocam yazınız güzel. Anlatın güzel. Ancak faiz indirimi öncesi 5.85 olan kur faiz indirimi sonrası 5.65 e iniyor .
    Açıklamanız güzelde öncesin de niye 5.85 sonrasında niye 5.65 .
    Enflasyon dususunu önceden görememiş mi bunca yatırımcı. Aynı şekilde eylül de k8 baz etkisi ile yine aynı şey mi olacak .
    Bu sefer ki açıklamanız beni tatmin etmedi.
    Teşekkürler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İşte orada başka şeyler de etkili. Yani bir ülkede enflasyon yüzde 15 iken ülkenin parasının dış değer kaybı % 25 oluyorsa dışarıdan bakanların gözünde riskler yüksek demektir. Bu risklerde düşü olunca ve enflasyon beklentisi de düşünce kur aşağıya gidiyor.
      İnsanlar enflasyon düşüşünü önceden görse de mesela ABD ile yumuşama olacağını önceden tam olarak göremiyorlar. Bunu görebilmelerine Trump'ın çelişkili açıklamaları kadar bizim hamlelerimiz de engel oluyor.

      Sil
  22. Emeğinize, kaleminize sağlık hocam

    YanıtlaSil
  23. Yani kısaca faizin ineceği önceden biliniyorsa öncesin de $ kuru niye cıktı.
    Faiz iniyor diye dolar inmedigine göre önce ki çıkışın açıklaması mantıklı görünmüyor.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Faizin 500 puan ineceği söylentisi yayıldı. Bu olsaydı negatif reel faiz olacaktı. O nedenle insanlar dövize yöneldi ve kur yükseldi.

      Sil
  24. Mahfi Bey tüm yazılarınızı okumaya çalışıyorum ve oldukça faydalı buluyorum öncelikle teşekkür ederim size. Bana göre ekonominin tek amacının herkese iyi kötü (az veya çok kazanç sağlayan) bir iş vermek olması gerekir. Fakat Türkiye'de herkes çok fazla faiz-kur-borsa vb. finansal olaylara dalarak işin aslı olan istihdamdaki tehlikeli durumları göz ardı ediyor. Sizden ricam derin tarihi bilginize de dayanarak tarihte işsizlik yüzünden (özellikle genç işsizlik) yaşanan toplumsal kırılma-çöküş olaylarını bir yazınızda kaleme almanız çünkü ülkemizde insanlar başlarına neler gelebileceğini hayal edemiyor veya etmek istemiyor sanırım böyle bir yazıyla ayna tutulabilir olası durumlara ki en azından düşünme yetisi olan insanlar tedbir alabilsin.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim.
      Haklısınız bu yolda yazmakta yarar var.

      Sil
  25. ECBnin son aldigi kararlar hakkinda ne dusunuyorsunuz?
    Yerinde olmasi gereken kararlar miydi?
    Daha onceki parasal genislemelerde Yuanistan yoktu. Bu son programda Yunanistan Tahvil programinda yer alacak mi?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Avrupa, her ne kadar aksini söyleseler de, iyi durumda değil. Avrupa'nın lokomotifi durumundaki Almanya büyümede tekliyor. Bu durumda ECB'nin aldığı kararlar doğru görünüyor. Yunanistan hala kırılgan ona hala ayrı bir yer vereceklerini sanıyorum.

      Sil
    2. Tesekkurler, teknik olarak Yunanistanin programda yer almasi lazim gerek.
      Cunku; Yunanistan benim bildigim ECBnin tahvil alim programini sonlandirdigi aylarda Yunanistan tahvil piyasalarina girdi gectigimiz yil.
      Kisaca Kurtarma paketinden denetiminden cikip gozetlemeye girdi. Yuannaistan suan piyasalarda bulunuyor dolayisiyla teknik olarak bu son aciklanan Tahvil programinda yer almasi gerekiyor.Ekonomik olarak zaten olmasi gerekiyor...

      Sil
  26. Hocam merhaba
    Hazine uzun vadeli borçlanma yapabiliyor mu 5-10 yıl gibi. Ya da yapıyor mu?
    Teşekkürler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Dış borçlanmada yapıyor ama iç borçlanmada enflasyon yüksek olduğu için uzun vadeli borçlanmak istemiyor.

      Sil
  27. Haklısınız. Yani Erdoğan bile isteye faiz indirim oranınındaki beklentiyi yükseltti ve dolar yükseldi, oran beklentiden düşük gelince dolar %2 kadar düştü. Ondan sonra da “bak faizi düşürdük dolar da düştü” kandırmacasına ve manipülasyonuna girdiler. Olayın özeti bu sanıyorum. Ama tabi hepimiz biliyoruz ki bunlar günü kurtarma çabaları ve pansuman tedavileri. Şu şartlarda mevduattakilerde vade sonunda dövize kayar. Bu tezgah “bakın faizi indirdik döviz de indi” tezgahı idi. Bi de Eylül enflasyonu açıklandığında “faizi indirdik enflasyonda düştü “ tezgahı sahneye konulacak. Acaba o vasatta MB gene mi faiz indirmeye zorlanacak asıl önemli nokta orda ortaya çıkacak. Bakalım göreceğiz

    YanıtlaSil
  28. Fai düşüşü yatırımları artırır teorisi gibi olmuş. Fakat faiz düşükkende yatırım yapıldı mı sorusuna cevap hayır. Tüketime yönlendirildi ucuz kur düşük faiz ile tüketim canlandırıldı ekonomide para çevrildi.

    Sonuç çok para eden inşaata hızlı para aktı fiyatlar balon oldu ve günün sonunda tarım sanayi felç olmuş kan gitmez hala geldi. Bence faizlerin düşmesi ekonomi düzeldi anlamına gelmez. Zaten son yılların modası ekonomi kütüye gidince abd ve AB gibi rezevr parası olanlar ekonomiyi canlandırmak için faiz düşürüyor. Fakat burada ki yanılgı bizim paramız rezevr para değil yani talep gören para değil. Bu da bize talep görmeyen malın fiyatını nekadar düşürsenizde artık alıcısı yok demek. Tıpkı eski telefonların fiyatı nekadar düşerse düşsün alıcı çıkmıyor ve insanlar akıllı telefona yöneliyor.

    Bence biz kendimize uygun ekonomi politikası olan üretim için finası değilde ekonomiye yönelmek iyi olacak. Yıllardır günü kurtarmak için finans ile uğraştık ve özelleştirme vergi affı derken bugünlere kendimizi attık ama artık kesmiyor. Üretime dönmez isek işte ozaman şuanki gibi birilerinin istediğini kabullenmek durumda kalırız.

    Bizim yıllık ödediğimiz faiz miktarı eyt dediğimiz insanlara ödenecek paralardan kat ve kat daha fazla iken ve insanlara para verip piyasayı canlandırmak varken. Neden para sahiplerini daha çok zengin edip paranın belirli ellerde toplanmasına müsaade edilir ve bu yolla gelir dağılımı iyice bozulur anlamıyorum.

    Faizler düşükkende düşük ücret verirsen ve belirli sektörleri balon yaparsan sonuç diğer sektörler biter parasız kalan halk harcayamayacıncada para eden inşaat otomotiv sektöründe durur elinde kalır. Alıcı olmayınca satıcı kalmaz. Alıcıyı korumayınca da satıcı bir süre sonra eline çok paralı sana faiz ile para verir ama yine o faizi halk öder. Faizlerin çıkma sebebi olan ve halkı aç bırakan ise faiz istemiyorum dediğinde insanlar anlmadan desteklemeye devam etmesi mantıklı ülkelerde olmasada bizim gibi ülkelerde dini konuşmalarla motiflenir.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Faiz düşüşünün tek başına yatırımları artırması kolay değil. Birçok başka şey de gerekli. Her şeyden önce risk primi düşmeli.

      Sil
    2. Bazi kavramlar cok kolaydir.
      Yatirim icin gerekli olan tek sey yatirimci guvenidir, faiz degil.

      Bkz avrupa, faizler dustu ama yatirim yok.

      Sil
  29. Sayın Hocam; başlıktaki sorunuzun kısa cevabı bence “ Ekonomik durgunluk” tur. Bu durgunluk kendisini cari fazla olarak da gösterdi. Üretimin yavaşlaması sonucu ithalat azaldı, dövize olan talep de azalmış oldu. Türk insanının güvensizliği ve öngörüsü sayesinde banka hesaplarının %55 i döviz , $ cinsine döndü. Merkez bankasının döviz hesaplarında karşılıkları arttırması sayesinde kullanabileceği rezerv de artmış oldu. Bence er veya geç hükümet bu döviz hesaplarını TL ye zorla çevirmek zorunda kalacaktır ve bunu yaparken kurlar artmadan ilan edeceği en düşük kuru kullanacaktır.

    YanıtlaSil
  30. Sayın Hocam, Mert Yılmaz Hocanın kanalı 100 bin abone olunca konuk olacağım demiştiniz . Ne zaman Mert Hoca ile video çekeceksiniz ? sizi ekranlarda görmeyi çok özledik saygılar hocam...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çıkacağız, sözümüz var.

      Sil
    2. Bekleyin hocam ben Mert hocayi takipten cikayim 99999 olsun, biraz daha beklesin Mert hoca.

      Sil
    3. Mert sen misin?

      Sil
  31. Bu ülkede suzin gibi hocalara saygilarimi sunarim.

    YanıtlaSil
  32. Hocam sayenizde çok kıymetli bilgiler öğreniyoruz. İyi ki varsınız. Saygılarımla

    YanıtlaSil
  33. Çok açıklayıcı bir yazı, değerli bilgileriniz teşekkürler

    YanıtlaSil
  34. Haklısınız. Yani Erdoğan bile isteye faiz indirim oranınındaki beklentiyi yükseltti ve dolar yükseldi, oran beklentiden düşük gelince dolar %2 kadar düştü. Ondan sonra da “bak faizi düşürdük dolar da düştü” kandırmacasına ve manipülasyonuna girdiler. Olayın özeti bu sanıyorum. Ama tabi hepimiz biliyoruz ki bunlar günü kurtarma çabaları ve pansuman tedavileri. Şu şartlarda mevduattakilerde vade sonunda dövize kayar. Bu tezgah “bakın faizi indirdik döviz de indi” tezgahı idi. Bi de Eylül enflasyonu açıklandığında “faizi indirdik enflasyonda düştü “ tezgahı sahneye konulacak. Acaba o vasatta MB gene mi faiz indirmeye zorlanacak asıl önemli nokta orda ortaya çıkacak. Bakalım göreceğiz

    YanıtlaSil
  35. Hocam ekonomide fecr-i ati dönemine mi giriyoruz?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ahmed Hasim ile Sahabeddin de az sonra gelirler.

      Fecri Atici Sahabeddin der ki, sanat sahsi ve muhteremdir.

      Reis de bunlardan ilham almis ki, ekonomi onun nevi sahsina ait ve muhterem oldu.

      Sil
  36. Hocam, sizin de satır aralarında açıkça olmasa da belirttiğiniz ve pek çok insanın da gördüğü gibi aslında amaç Tayyip Erdoğan'ın "faiz sebep, enflasyon sonuçtur" tezini doğrulamaya çalışmaktan başka bir şey değil. Eylül'de baz etkisiyle yıllık enflasyonun tek haneye bile inme olasılığını görüp faiz indiriyorlar, o kadar. Fazla kafayı yormaya gerek yok, 3 Ekim'de Tayyip bey'in "işte gördünüz mü, faizi indirdik, enflasyonu tek haneye düşürdük" demeçlerini dinleyelim, sonra önümüzdeki maçlara bakarız. O zaman görürüz dolar düşüyor mu, yükseliyor mu.

    Saygılar...

    YanıtlaSil
  37. Enflasyon geçen ay pozitif bu ay negatif ise, enflasyon düşüşü fiyatlarda düşüş anlamına gelir. Yada negatif enflasyon düşerse fiyatların düşüş hızı artmış olur.

    (Enflasyon Düşüşü Ne Demektir?
    Enflasyon düşüşü fiyatlarda düşüş demek değildir......)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ona negatif enflasyon degil de deflasyon desek, tanimi geregi enflasyon negatif olmaz, negatif fiyat artisinin adi deflasyon olur.

      Sil
  38. Hocam öncelikle merhaba,
    Yazılarınızı severek takip etmeye çalışıyorum.
    Gösterge faiz ve politika faizine bakarak kurun yönü hakkında fikir sahibi olabilirmiyiz?
    Örneğin gösterge faiz politika faizinin üzerine çıktıgında kurda bi atak gelebilir mi yada bu fark oluşana kadar kur değerlenmiş olur mu? Tesekkürler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Fikir sahibi olabilirsiniz, ancak fikriniz tutmayabilir.

      Sil
    2. Hayır çünkü kuru faizden başka şeyler de etkiliyor. Mesela risk primi.

      Sil
    3. Peki hocam yılbaşına kadar olan süreçte dolar tahmininiz nedir saygılar

      Sil
    4. 5.90-6.20 bandı gözlenebilir

      Sil
    5. Fena sıkışacak dolar.

      Sil
  39. Hocam allah askına tuik in acıkladıgı enflasyon oranları ile bir analiz yapmak ne kadar dogru zam yaparak dusen bir enflasyondan bahsediyoruz

    YanıtlaSil
  40. Belkincar acik issizlik azalmasi pahasina azaliyordur bu defa ....bu ilişki terse dönüşmüş olurmu acaba

    YanıtlaSil
  41. Hocam eksi faiz nasıl oluyor? Avrupada bazı ülkeler ve japonya nasıl eksi faiz veriyor? Yatırdığımız para bize daha az gelirken biz nasıl mevduata para yatırırız?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. O zaman parayi cek evde depola, bunun maliyeti nedir?

      Veya, kurumsal bur firmanin genel muduru firmanin parasini guvenle nereye koysun?

      Sil
    2. Eksi faiz veren merkez bankası yoksa bankalar eksi faiz vermiyor.

      Sil
  42. Bir papazın uçurumun eşiğine getirdiği bir ekonomiden bahsederken yazdıklarınıza umarım sizde inanıyorsunuzdur hocam.

    YanıtlaSil
  43. Sayın hocam, yaptığınız hesaplamalar devletin resmi verileri üzerinden, bu noktada bir sorun yok. Fakat, Tüik'in enflasyon verileri, geniş kesimlerin hissettikleri ile örtüşmüyor. Yaşadığı enflasyonu ücret artışlarında göremeyince alım gücünün düştüğünü net görüyor. Güveni zedeleyen bu durum insanların dövize kaçmasına sebep oluyor. Sorum şu; doğru olan resmi veriler değil de halkın hissettiği olabilir mi? Israrla baskılanan döviz bir noktada hissedileni fiyatlayabilir mi?

    YanıtlaSil
  44. hocam örneğin 2 değişkeni aynı grafikte gösteriyorsunuz ya bunu nasıl yapıyorsunuz? verileri aldığınız sitede mi var bu özellik ve ücretli midir?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bkz. Excelin Temelleri, Excele Giris.

      Sil
    2. Excelde olduğunu biliyorum kardeş. Hazır olarak verilen siteler var mı onu soruyorum. Varsa ücretli midir ? Sorum bu.

      Sil
    3. El cevap, Bkz. Google arama.

      Sil
  45. kgf uygulaması ile kapımızı çalan kriz ertelendi bugün bankalar başta olmak üzere %4,5 migren seviyesinde görünen batik kredi filizleri ekildi. Su an banka sermaye rasyolarının %14 seviye de kaldıraç gücünün olduğu söylenen kompozisyonun nazar boncuğu gibi görünse de başta sanayi üretimi olmak üzere devamında %14 işsizlik gibi sonuçları olan kriterlere kamu müdahaleleri ile farklı sonuçları normalleşme evresi göstermek çözüm olabilir mi ? Hepimiz aynı gemideyiz Firmalar mevcudu koruma günü kurtarma çareleri içinde yoğun stres altında,
    pazardaki yerini rolünü muhafaza süreçlerinde. Çalışan yarin aciklacak işsizlik rakamlarında bende olacakmiyim stresinde işini ne kadar sağlıklı yürütebilirim mücadelesi güncemizin gerçekleri.

    YanıtlaSil
  46. Ekonomideki güven bunalımı herkes tarafından bir sorun olarak görülüyor Ben ise ekonomideki Güven bunalımını, ekonomiyi düzeltecek bir unsur olarak görüyorum.

    Şöyleki, ekonomideki Güven bunalımı devam ettiği sürece insanlar para harcamayacaklardır. Para harcamadıkları için cari açık olmayacaktır olan cari açık cari fazlaya dönecektir döndü. .Cari açık cari fazlaya dönünce dolardaki artış duracaktır Hatta Dolar düşecektir enflasyonumuz maliyet enflasyonu olduğu için doların düşüşü ile beraber enflasyon düşecektir enflasyon düştükçe Faizler düşecektir ve mevduattan para kazanma Devri bitecek bankalardaki paranın reel sektöre kayması sağlanacaktır.

    Ekonomideki güven bunalımı iyidir. Tasarrufları arttırır ve finans sektörünün ihtiyaç duyduğu likiditeyi sağlar.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. ..der bir kisim eski klasik ekonomistler. Bu dusunce 100 yil once amerikayi batiriyordu az kasin.

      Sil
    2. Büyük bir durgunluk olsun diyorsunuz yani. Üretim dursun, milyonlarca insan işsiz kalsın, özetle yaşamayalım, yemeyelim, içmeyelim, giymeyelim. Mevcut düzen sadece üretim ve tüketimle sürer. Aksi buhrandır.

      Sil
    3. 19.13

      Tam tersini söylüyorum. Eğer insanlar ürettiği kadar harcarlarsa bu sürdürülebilir ve sağlıklı olandır.Bu durum ekonomik krizleri de engeller.

      Bunun dışındaki büyüme modelleri çökmüştür. Ülkelerin üretim tüketim-tasarruf miktarlarını cari denge verir.

      Çin eğer cari fazla vermeden büyüseydi asla bu yüksek rakamlara ulaşamayacaktı..

      Şimdi üretim tüketim tasarruf yönünden baktığımızda ülkemiz çok doğru bir yola girdi. Cari fazla bize tasarruf yapmayı öğrendiğimizi gösteriyor.

      Şimdi şunu mu yapalım? Faizleri %40 a çıkartıp doları yarı yarıya düşürüp ithalatı fırlatalım mı?

      Bu durumda yüksek faize, cari açığa ve borca dayalı büyüme modeline geri mi dönelim?


      Tüm dünyada insanların bilinç düzeyi artıyor ve insanların hesapsızca para harcadığı dönemler geride kalıyor..

      Bu durum bizim için de geçerli.

      Tasarruf olmadan büyüme olmaz. Siz tasarruf edeceksiniz sizin tasarruf ettiğiniz parayı diğer girişimciler kullanacak ve istihdam yaratacaklar.

      Sil
  47. Koşullar değişir durumlar değişir. 100 yıl önce amerikayı batıran teori, bugün gelir dünyayı kurtarır.

    Bugün için dünyanın sorunu borç sorunudur. Bu borç sorunu eninde sonunda patlayacaktır. Aşırı değersiz yen , yuan ve euro ile aşırı değerli dolar ın olması gereken değerlere ulaşmasıyla yer yerinden oynayacaktır.

    YanıtlaSil
  48. Hocam enflasyon terim karmaşası yaşanıyor.Fiyat artış hızı azaldı diyelim peki bu fiyatlara yansımıyor mu? Yansımıyor sadece fiyatın artışı azaldı diyorsanız , enflasyonun yıllarca aynı oranda %2-3 gibi sabit olduğu ülkelerde fiyatlar neden hep aynı kalıyor?

    YanıtlaSil
  49. Önemli olan Cari açık vermeden büyümektir. Sağlıklı büyüme budur. Ülkemiz 2 çeyrektir cari fazla vererek büyümektedir. Bu durum devam ettirilirse çok olumlu getirileri olacaktır.

    Örnek olarak bu durumun 3 yıl devam ettiğini düşünelim. 3 yıl boyunca euro ve dolar artmayacak ve toplam %35 enflasyon-ücret artışı olduğunu düşünelim.

    Hasanın , hayalini kurduğu alman arabanın fiyatı 3 yıl sonra da 30.000 euro 190.000 tl olacak .

    Ama Hasan'ın geliri %35 artmış olacak yani Hasan 5.000 tl maaş alırken 6.750 tl maaş alıyor olacak ve 190.000 tlyi daha düşük taksitlerle ödeyebilecek...

    İşte tasarruf yapabilen ve cari fazla verebilen ülke vatandaşları için hayat çok güzel olur.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok doğru.
      Keşke, son 2 çeyrekten önceki yüzlerce çeyrekte de cari açık vermeseydik.
      Hasan, şimdi Halk Ekmek'ten 2 siyez unlu ekmek parasına ALMAN ARABASI alırdı ama yine de cari fazla verirdik..
      Bu Hasan, tam olarak kim oluyor? Yayın yasağı getirilmediyse, açık kimliğini lufetseniz?

      Sil
    2. Çok güzel hayal. Hasan onu mezarda görecek. Yüzde 35 miş. Dalgamı geçiyorsun hasan la. Dediğine kendin inanıyorsan sen hasan değilsin demek.

      Sil
    3. Maalesef konuya sadece büyümek olarak ve sadece ekonomi penceresinden baktığımız sürece Almanya gibi gelişmiş ülkelerin refah seviyesine ulaşmamız bir hayal olarak kalacaktır. Elimizdeki insan ve eğitim kalitesi ile hızla bir Ortadoğu ülkesi olma yolunda fakirleşerek gidiyoruz.

      Sil
    4. Unknown,

      Geçen sene asgari ücret 1 senede %26 arttı. 3 senede %35 artmasının neresi tuhaf? Yıllık %12 enflasyon öngörmüş yazar.

      Sil
    5. Kardeşim içinde bulunduğumuz ekonomik sistemde memlekette olandan bahsediyorum cari açık vermemek kriz belirtisidir.

      Cari açıkda yurtdışına bir transfer aktarımı olduğu doğrudur. Bu da borçla milli geliri büyütmek demektir. Dünya ülkelerinin çoğu bu şekilde büyür. Sana şöyle söyleyeyim cari fazla vermen bile ülke içi faktör fiyatlarını önce arttırıp sonra dengeye getirecektir. Yani cari fazla ileriki yıllarda düşerek yanıt verecektir ve dengeye gelecektir.
      Ekonomide mükemmel politika yoktur. Bir yandan iyi dersin diğer yandan alır.

      Sil
    6. 11.47
      Tek kelimeyle saçmalamışsın.Cari açık vermemek kriz belirtisiyse O zaman cari fazla veren Almanya Çin ve Japonya'da ekomomik kriz var demektir. Öyle mi?

      Sil
    7. 11.47 aslında hiç de saçmalamamış, tam tersine doğru yorum yapmış. Ekonomi, her ülkeye aynı kılıflarla, modellerle uygulanacak bir bilim değil. O nedenle ben genel esaslar dışında her ülkenin kendi ekonomisi olması gerektiğini savunuyorum. Mesela Almanya, Çin ve Japonya'da cari fazla kriz anlamına gelmez çünkü bu ülkeler ithal ettiğinden fazlasını ihraç ediyorlar. Buna karşılık Türkiye'de cari fazla, bugünkü haliyle, kriz anlamına gelir çünkü Türkiye'nin cari açığındaki düşüş ithalatındaki düşüşten kaynaklanıyor. Üretiminin ağırlığı ithal girdilere dayandığına göre ithalat düşüşü Türkiye'nin yeterli üretimi yapamadığı ve sonuç olarak büyüyemediğini gösterir. Ki bunlar kriz göstergeleridir.

      Sil
    8. Hocam teşekkür ederim bana cevap hakkı bırakmamışsınız. Cevap veren kardeşime ise şunları söylemek isterim. İnsan bu işe yarar dediği şeylerde bile olumsuz tarafları görmeye başlıyor. Hele hele bu ekonomiyse. Çok fazla deneyim tecrübe sahibi olan insanlardan çok şey öğreniyoruz. Burada sağolsun hocamız kaç yıldır yazılar yazıyor paylaşıyor. 5 yıl falan oldu sanırım hemen hemen bütün yazılarını okudum ve gerçek şu ki ben istanbul üni mezunuyum. Mahfi hoca bu anlamda cevaplarıyla yazılarıyla bana üniversitedeki hocalardan daha fazla şey kattı diyebilirim. Peki ben bunu değerlendirebildim mi ? Maalesef hayır. Sınavlarda dereceler var ama ahbap çavuş kapitalizminin olduğu bir ülkede referanssız bir yere gelmek neredeyse imkansız. Üzgünüm.

      Sil
    9. Cari açık vermiyorken ülkende bilim ve teknoloji konusunda gerekli adımları atamıyorsan sadece kendini avutursun. Kimse şu anda üretime yatırım yapamıyor sen cari açık vermiyoruz diyorsun. Bizdeki eğitim sistemi de malum. Bu nedenle tespitlerinize katılmak bence mümkün değil

      Sil
    10. Hocam eğer ekonomi böyle sakız gibi nereye çekilirse oraya giden bir bilim ise zaten bilim değildir.Böyle şey olur mu? Bana bir tane ülke gösterin ki Cari fazlasını azaltmaya çalışsın ya da bir ülke gösterin ki cari açığını arttırmaya çalışsın.

      Böyle şey olmaz her ülke cari dengesini daha fazla pozitif yapmayı amaçlar çünkü cari denge o ülkenin üretim tüketim dengesini verir.

      Türkiye , yıllarca verdiği cari açık sürecini(600 milyar dolar) düzeltme dönemini yaşamaktadır. Çünkü cari açıklar sonsuza dek sürdürülemez. Buna eğer kriz dersek bu bizi tekrar yüksek faiz, cari açık yüksek borçlanma türbülansına sokar ve yine aynı şeyleri yaşarız.

      Yıllık 60 milyar dolar cari açık verilirkenki tüketim hacmini normalmiş gibi görürsek ve bunu hedeflersek, yine yıllık 60 milyar dolarlık cari açık vermeye başlarız.

      Cari fazlaya geçiş dönemi elbette sıkıntılı olacaktır. Çünkü Cari fazla demek, üretimin tüketimden fazla olması demektir. Bir anlamda tüketimin üretime oranla düşmesi demektir. Bu durum cari fazlanın olması gerekenidir. Bunu anormalmiş gibi göstermek ve tüketimi arttırmaya çalışıp cari açığa geçmek yapılabilecek en büyük hatadır.

      Şuanda ülkemiz güven bunalımına bağlı bir küçülme yaşamaktadır. Ancak bu küçülme sayesinde enflasyon düşmekte enflasyon düşünce faizler düşmektedir. Bu da ekonominin toparlanacağının sinyalini verir.

      Buradaki en büyük sorun, devletin seçimlere bağlı olarak ciddi anlamda genişlemeci politikalar izlemesi ve küçülmeden dolayı düşen gelirlerle bunları finanse edememesidir.

      Türkiye'nin cari açığını cari fazlaya dönüştürmesi sadece ithalat düşüşünden değil, ihracattaki ve turizm gelirlerindeki artışlardan da kaynaklanmaktadır.

      Hükümetin bu durgunluğu aşmak için yaptığı sübvansyonlar, durgunluğu azaltıcı değil arttırıcı etki yapmaktadır. Neyseki bu yanlışdan dönme eğilimine girdiler.Mesela Ötv kdv indirimini kaldırdılar.

      Sil
    11. https://www.nomuraconnects.com/focused-thinking-posts/surplus-or-deficit-what-drives-the-current-account-matters/ kardeşim eğer ingilizcen bu kadar iyi değilse benim gibi tarayıcıdan türkçeye çevirip okuyabilirsin. Ve son bir şey herhangi bir konuda farklı iki görüşü savunan kişilerin aynı yıl nobel ödülü aldığı bir bilimdir ekonomi.

      Sil
  50. İyi bir ekonometrik modelle ulkemizdeki kuru aciklayan degiskenler ortaya konabilir.Ne zamana kadar basma kalip ve test edilmemis teorilere gore cikarimlarda bulunulacak.İstatistik ve ekonometri bilimi niye var.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Mükemmel bir soru fakat yanıtı yok. Çünkü insan davranışlarını, politikayı modelle belirleyemezsin. Yaparsın ancak pek işe yaramaz. Kurlardaki destek direnç noktaları falan hikaye. Politika destek direnç falan dinlemez. Ekonomistler de buna bir kulp takmaya çalışır ama tatmin etmez. Saygılar.

      Sil
  51. Saygıdeğer hocam, enflasyon verilerine ilişkin özellikle talimatla ziyaret edilen marketlere indirim talimatı gittiği spekülasyonları bir yana dursun... Enflasyon verilerini hesaplarken gıda payı yüzde 25 altında bir ağırlığa sahip olması, Türkiye genelini ne kadar temsil ediyor? Özellike düşük gelirli insanların çoğunlukta olduğu Türkiye'miz de gıdaya belki yüzde 70-80 civarında harcama yapılıyor deniliyor. Bu konularda kıymetli görüşünüz nedir? Teşekkürler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Gıdanın ağırlığı bütün dünyada geriliyor. Bunlar Türkiye genelinde çeşitli ailelere uygulanan anketlerle bulunan oranlar. Mesela bir aile vardır gıdaya % 70 harcar başka bir ailede bu oran yüzde 15 çıkar. Bunlar ortalamalar. Gıdaya % 70 - 80 harcayan aile ev kirasına ne kadar harcıyor?

      Sil
    2. Aile üyeleri kirayı paylaşıyor, o şekilde kirayı ödüyorlar. Kısacası sadece yaşıyorlar ya da yaşamaya gayret ediyorlar deniliyor. Hatta yanımızda çalışan ev işlerine bakan hanımefendiye de sordum, o da gıdaya yüzde 90 civarında harcıyormuş ve diğer aile bireyleri (kızları vbs) kirayı karşılıyormuş. Enflasyonda gıdanın payının yüzde 25 civarında olmasını tuhaf karşılayan malum ekonomi yayını yapan tv kanalında akşam sohbetlerine çıkan ekonomistlerden geliyor. Sizin görüşürünüz nedir hocam? Yani yüzde 25 makul mudur Türkiye için?

      Sil
  52. Hocam sipariş üzeri enflasyon düşer tabi. Nasıl isterseniz öyle enflasyon çıkarayım diyor kurumlar. sipariş üzeri enflasyon yanında başka bir istediğiniz varsa onu da söyleyin. Halkın cebindeki enflasyonu kimse görmüyor. Enflasyonun düştüğü koca bir uydurma algı.

    YanıtlaSil
  53. Hocam yazınıza yorumunuza sağlık

    YanıtlaSil
  54. Hocam merhabalar,söylediğiniz üzere faiz indirimi ile birlikte kısa vadede kur da düşüş yaşandı ancak uzun vadede CDS risk primi hâlâ 370 dolaylarında olduğundan yatırım için pek iç açıcı durumda değiliz ve ülkemiz hemen hemen her gün dış problemlerin oluşması potansiyelini taşırken yaşanan herhangi bir problem geçen sene olduğu gibi bir kur artışının doğmasına zemin hazırlamaz mı? Ayrıca ters baz etkisiyle enflasyonun yeniden yükselme potansiyeli faizinde yükselmesine sebep olacağı gibi bizim kısır bir döngüye girmemize sebep olmaz mı? Son olarak yüksek faiz indirimlerinden önce faizi bir süre daha yüksek tutarak MB nin rezervlerini arttırması daha doğru bir hareket olmaz mıydı? Teşekkürler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben de aynı kanıda olduğum için ilk indirimden (% 24'den 19,75'e) sonra biraz beklemek gerektiğini yazmıştım.

      Sil
  55. Hocam bazen yazılarınıza yapılan saçma sapan yorumları gördükçe, “ne haliniz varsa görün” deyip blog’u kapatıp gitmenizden korkuyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Zaman zaman bu havaya kapıldığım oluyor ama çoğunluğun öyle olmadığını düşününce vazgeçip yazmaya devam ediyorum.

      Sil
    2. Hocaya alkış.

      Sil
    3. Sağolun Hocam. Sessiz çoğunluk size minnettar.

      Sil
  56. Hiçbir ideolojiye, hiçbir siyasi partiye, hiçbirşeye taraf olmadan size bir sorum var.

    Türkiye ekonomisi ile ilgili:

    Bankaların verdiği kredi faiz oranlarının düşmesi, hem tüketicilerin harcama yapmasında hem şirketlerin yatırım yapmasında etkili.

    TCMB PPK'nın faizi düşürmesi, bankaların verdiği kredi faiz oranlarını da kademeli olarak düşürmesine yol açıyor.

    Sorum şu:

    Bankaların verdiği kredi faiz oranları düştüğünde; insanların tüketim harcamaları arttığından, enflasyon yükseliyor.

    Bankaların verdiği kredi faiz oranları düşmezse; insanlar tüketim yapmıyor, şirketler ürünlerini satamadığı için yatırım yapmıyor, işsizlik yükseliyor.

    Bu durumda, ülke olarak bir tercih yapmamız gerekmiyor mu Mahfi bey:

    "Enflasyonun yükselişi" mi daha tehlikeli?
    "İşsizliğin yükselişi" mi daha tehlikeli?

    Hangisi daha tehlikeli?

    İşsiz kalmak, aç kalmak; enflasyondan daha tehlikeli değil mi Mahfi bey?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bazı yanlışları düzeltelim önce. Türkiye'de enflasyon tüketim harcamaları arttığı için yükselmiyor. Tüketim harcamaları neredeyse bir yıldır geriliyor. Yani talep düşük. Enflasyonun yükselmesinin nedeni risk artışının yarattığı kur yükselişi. Yani maliyet enflasyonu. Kur yükselince ithalat ve dolayısıyla ithal girdiye dayalı üretim maliyeti yükseliyor ve enflasyon ortaya çıkıyor.
      Bankaların verdiği kredilerin faiz oranlarının düşmesi için mevduata daha az faiz vermeleri gerekir. Enflasyonun altında faiz verirlerse insanlar paralarını bankalardan çekerler ve dolara dönerler.
      Özet ve sonuç: İşsizlik de tehlikelidir enflasyon da. Yüksek enflasyon üretimi düşüren ve dolayısıyla işsizliği tırmandıran nedenlerin başında gelir.
      Ekonomi aslında basit bir bilimdir. Ama onu basit biçimde ifade edebilmek için mantık ve analiz yeteneği gerekir. Mantık ve analiz yeteneği güçlü olmazsa ilişkileri ters kurmak ve neden - sonuç meselesini karıştırarak yanlış yerlere yönelmek gibi sonuçlarla karşılaşırız.
      O nedenle ekonomi öğrenmek ve ilişkileri doğru kurmak isteyenlere önce mantık ve analiz dersi okumalarını öneriyorum.

      Sil
  57. Hocam belki size gereksiz gelecek ama gene de sorayım ABD'de faiz enflasyon yükseliyor borsada yükseliyor neden ? Soru çok saçma yada açıklaması (ABD nin kendi özgü sebepleri nedeniyle ise ) uzunsa sorumu yanıtlamasanızda olur ☺

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bazı yanlışları düzeltelim önce. (1) ABD'de Fed'in son kararıyla faiz düştü yükselmedi ve daha da düşeceği yolunda beklentiler var. (2) Enflasyon fazla oynamıyor % 2 ler dolayında duruyor. (3) Borsa yükseliyor. ABD ekonomisi bu haliyle Avrupa ve uzakdoğu ülkelerinden daha güçlü bir görünüm sergiliyor o nedenle de Dolar güçleniyor.

      Sil
  58. Sayın Üstadım, öncelikle kamuoyunu aydınlatmak için yaptığınız çalışmalar ve özverili çabalarınız için size çok teşekkür ederim. Çok önemi bir sosyal sorumluluk çalışması yürütüyorsunuz ve bunun kıymetini bilen çok.

    Kişisel olarak Türkiye'de finansal kesimde güven yaratabilmenin en önemli unsurlarından biri olarak TÜİK'in özerk olması gerektiğini düşünüyorum çünkü artık kimse enflasyon verilerine güvenmiyor. TCMB ve TÜİK dışında hiçbir finans kuruluşunun da Türkiye'deki enflasyonu takip edecek alt yapı ve sistemlerinin olmadığını da kendimce biliyorum.Bu nedenle bazı kuruluşların hedeflenen enflasyonun etrafında ondalık bazda farklı bir enflasyon tahmini yapmasının da kamuoyunu oluşturma çabası olarak görüyorum.Bütün kurumlar denetleniyor ama TÜİK'i kim denetliyor ? Mesela tarihinde kaç defa Devlet Denetim Kurumu tarafından denetlenmiş ? Devletin diğer kurumları denetlenirken TÜİK neden ayrıcalıklı ?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu sorunuzun yanıtını bilmiyorum. Ama bence bir denetim yapılacaksa bu devletten bağımsız bir kurul tarafından yapılmalı. Kurul, istatistik, matematik, ekonomi, ekonometri bilen kişilerden oluşturulmalı.

      Sil
  59. Hocam enflasyon düştükten sonra tekrar çıkacak demen izin temel sebebi faizlerin düşük bir seviyeye gelecek olması sonucu tuketim artışına bağlı olarak mi tekrar cikacak. Cunku Enflasyonun Daha önce bu kadar çok çıkmasının sebepleri içerisinde Kurdan kaynaklanan maliyet enflasyonunda söylemiştiniz

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hayır bu tamamen baz etkisine dayalı bir gelişme tahmini.

      Sil
  60. Hocam banka kredi faizleri icin sadece tahmininizi merak ediyorum? Konut ve tasıt kredileri sizce bir tık daha düşebilir mi?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Düşebilir ama orada uzun süre kalacağını sanmıyorum.

      Sil
  61. Şu kısacık "faiz indirimi" reklam arası

    Karacaoğlan'ın
    "Koyun meler, kuzu meler/sular hendeğine dolar" beyiti ile sona ermiştir.

    Herkese günaydın der, hayırlı bir hafta dilerim.

    YanıtlaSil
  62. cari fazla var,fed faiz indirimi,faiz indirim beklentisi ve ecb para genişlemesi dövüze ciddi baskı yapıyor.banka parası başka bir faktör.riskler 27 ekim Arjantin seçimleri,paranın bankacılık sisteminden çıkması,sendikasyon kredilerinin yenilenmesi(1-borç bulabilirmisin2-alma iştahı varmı bence net borç ödenecektir)bütçe açığı,işsizlik ve büyüme.tekila, asya ve rusya krizinde devlet başkanları önce develasyonu ısrarla yapmamış.yüksek faizin varlık fiyatlarını düşürmesi ve ekonomiyi daraltmasına dayanamayıp sonunda yapmışlar.3kısım var biri dövüz borçlusu şirketler.2.türk lirası borçlusu halk ve şirketler,3 vergi ve sigorta geliri olan devlet.yüksek faiz yüksek işsizlik düşük büyüme=ödenmeyen tüketici kredileri ve dolaylı vergiler,düşen varlık fiyatları bankaların tl alacaklarını ödeyemeyen şirketler.negatif büyüme düşük milli gelir.milli gelir borç oranının artması ve faize direnç gelişmesi.arjantinde reel getiri /50 ama borç bulamıyor.dragi faiz indiriminin 12 milyon istihtam yaptığını söyledi bu insanlardan alınan vergiyi hesap ettim parasal büyümeden fazla.hiç bir hükümet işsizliğe dayanamaz.sadi hocanın dediği gibi iç pazar bitti herkes alacağını aldı.geriye ihracat kalıyor.ihracat için kur avantajı lazım.1980 öncesi negatif reel faiz vardı 1978 enflasyon /100lerdeyken faiz /30lardaydı.yani çok uzun yıllar negatif faiz vermişliğimizde var.görelim bakalım ne olacak

    YanıtlaSil
  63. sayın hocam gerçek yani sokaktaki enflasyon %60 ı geçmiş. siz de böyle anlatınca kendini ekonomi biliyor sanıp memleketin haşatını çıkaranlar biz demedik mi havasına girecekler. yazık.

    YanıtlaSil
  64. Hocam yorumlarınızı ilgiyle takip ediyorum ancak bu makalenizi biraz kılıf uydurmak gibi düşünüyorum. Belki teknik olarak söyledikleriniz doğru ancak faiz indirimi açıklamasından sonraki 1 saat içerisinde kurun hemen düşmesi, akabindeki 2-3 gün içerisinde de çıkması (şu anda düştüğü seviyeye geri döndü) bu yukarıdaki bilgiler ile açıklanmıyor. Burada Suudi petrol rezervlerine yapılan saldırının da etkili olduğunu anlıyorum ancak olmasaydı da kur yine yükselecekti. Kur'un en büyük belirleyicisi enflasyon ise, Türkiye'deki enflasyon %15, Amerika'daki enflasyon %3 ise, doların her ay %1 artması gerekir (tamam enflasyon tek belirleyici değil ama önemli bir belirleyici) Bütün bunlardan kur üzerine müdahale olduğu çok açık belli diye düşünüyorum, manuel bir baskılama var ama nereye kadar orasını bilemem. Sevgiler.

    YanıtlaSil
  65. türkiye ekonomisi artık iktisadi yaklaşımlarla değerlendirilemez hale gelmiştir. bu kadar kırılganlığın bir arada olduğu bir ekonomide faizler indiriliyorsa normal ve iktisadi olarak kurların yükselmesi gerekir. fakat tersi oluyor çünkü uluslar arası finans kapital türkiyeyi siyasi askeri jeo politik ve stratejik olarak yönlendirme aracı olarak ekonomisini görüyor. istedikleri çizgide giden siyasal iradeyi desteklemek adına faiz indirimi yapmasına reaksiyon göstermiyor. aksi durumda neler olacağını geçen yıl test ettiler üzerimizde. sayın hocam maalesef yukarıda yaptığınız analizler bu konjonktürde geçersizdir. hükümet bastıramıyor aslında uluslar arası sermaye baskılıyor hükümet adına kurları. türkiyenin kurları baskılayacak yeterli rezervi ve aracı yoktur. bu açık ve nettir. ben işletme fakültesi mezunuyum. son 1 yılda yaşadıklarımız asla iktisadın hiçbir teziyle açıklanamaz çünkü iktisat yok ortada tamamen dış siyasal tavizlere ve gelişmelere bağlı artık herşey. burada hala bu anlaşılamıyor.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Böyle görünür ama önünde sonunda olay batınca yine aynı iktisadi yaklaşımlara dönülmek zorunda kalınır. Bilimden ayrılanı kurt kapar.

      Sil
    2. Son dönemde ülkede yaşanan ekonomik gelişmeler. sn Cumhurbaşkanının 'faiz enflasyonu' doğurur tezini kanıtlar nitelikte. merkez bankası faizi düşürdükçe enflasyonda iniyor.Nedeni de galiba üretici+ satıcı+ aracı vb mevcut faizi satış fiyatına önceden yansıtıyor,belkide kredi borcundan dolayı.

      Sil
  66. Peki hocam gösterge faizini düşürmesi ne anlama geliyor.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kapitalizm

Paradan Para Kaybetme Dönemi

Lozan Antlaşması 2023'de Bitecek, Biz de Madenlerimizi Çıkarabileceğiz!