Türkiye Borç Dosyası

Türkiye’nin Dış Borç Stoku ve Dış Borç Yükü
Türkiye’nin dış borç stoku denildiği zaman kamu kesimi, Merkez Bankası ve özel kesimin belirli bir tarih itibarıyla birikmiş dış borçlarının toplam miktarı, Türkiye’nin dış borç yükü denildiği zaman da toplam dış borç stokunun o yılın GSYH’sine olan oranı anlaşılır.

Dış Borç Stoku iki şekilde ele alınıyor. Birikmiş dış borçların tamamı ele alınıp, bunlardan bir indirim yapılmıyorsa buna brüt dış borç stoku deniyor. Brüt dış borç stokundan Merkez Bankası ve bankacılık kesiminin dış borç stoku, katılım ve yatırım kalkınma bankalarının net varlıkları düşülüyorsa buna da net dış borç stoku deniyor.

Tablo 1: Türkiye Brüt ve Net Dış Borç Stoku ve Dış Borç Yükü (Kaynak: Hazine ve Maliye Bakanlığı, Kamu Borç Yönetimi Raporu, Mart 2019)

2017
2018
Fark
Brüt Dış Borç Stoku (Milyar USD)
455,6
444,9
-10,7
   Kamu Kesimi
136,6
140,6
4,0
   TCMB
1,8
5,9
4,1
   Özel Kesim
317,2
298,4
-18,8
Brüt Dış Borç Yükü (%)
53,5
59,7

Net Dış Borç Stoku (Milyar USD)
291,1
280,3
-10,8
Net Dış Borç Yükü (%)
34,2
35,8

GSYH (Milyar USD)
851
784
-67

Tabloya göre Türkiye’nin brüt dış borç stoku 2018 yılında 2017 yılına göre 10,7 milyar dolar, net dış borç stoku da 10,8 milyar dolar düşüş göstermiş bulunuyor. Kamu kesimi ve Merkez Bankası dış borçlarında artış olmasına karşılık özel kesim dış borçlarında düşüş olması özel kesimin 2018 yılında yeterince dış kaynak bulamadığını ve net geri ödeyici konumuna geçtiğini gösteriyor. Dış borç stokunda görülen bu düşüşe karşılık dış borç yükünde (dış borç stoku / GSYH) artış olmasının nedeni ise GSYH’nin dolar cinsinden 2018 yılında düşüş sergilemiş olmasındandır. Eğer GSYH 2018 yılında böyle bir düşüş göstermemiş olsaydı dış borç yükü artmak yerine gerileyecekti.

Grafik 1: Brüt ve Net Dış Borçların GSYH’deki Payı (1989 – 2018, %)


Grafik bize dış borçların iki kez sıçrama yaşadığını gösteriyor: İlki 1994 krizi, ikincisi 2001 krizi. 2001 kriziyle birlikte doruk noktasına çıktıktan sonra düşüşe geçen dış borçlar 2010 yılından sonra yeniden artış eğilimine geçmiş ve 2018 yılsonu itibarıyla 2001 krizindeki doruk noktasını (yüzde 56,5) aşmış görünüyor (yüzde 56,7.)


Türkiye’nin brüt 444,9 milyar dolar tutarındaki dış borçlarının 116,4 milyar dolarlık bölümü yurtdışına ihraç edilmiş tahvillerden oluşuyor.

Tablo 2: Dış Borçlar İçinde Tahvillerin Tutarı (2018) (Kaynak: Hazine ve Maliye Bakanlığı, Merkezi Yönetim Borç İstatistikleri, https://www.hmb.gov.tr/kamu-finansmani-istatistikleri)

2018
Milyon USD
Toplam
116.430
Kamu Kesimi
77.131
Özel Kesim
39.299

Kamu kesimi 1980’li yıların ortalarından beri yurt dışına tahvil ihraç ederek dış borçlanmaya başvuruyor. Özel kesimin yurtdışına tahvil ihracı 2010 yılına kadar çok düşük düzeydeydi, 2010 yılından itibaren yavaş yavaş artmaya başladı. Asıl sıçrama 2013 yılından sonra oldu ve 40 milyar dolar düzeyine yükseldi.

Dış borçların parasal bileşimine de bir bakalım.

Tablo 3: Türkiye Brüt Dış Borç Stokunda Paraların Payı (2018) (Kaynak: Hazine ve Maliye Bakanlığı, Merkezi Yönetim Borç İstatistikleri, https://www.hmb.gov.tr/kamu-finansmani-istatistikleri)

2018
Milyon USD
%
USD
258.330
58,1
EURO
142.652
32,1
Japon Yeni
8.954
2,0
SDR (IMF Özel Çekme Hakları)
1.372
0,3
TL
26.401
5,9
Diğerleri
7.168
1,6
TOPLAM DIŞ BORÇ
444.878
100,0

Tabloya göre Türkiye’nin 444,9 milyar dolarlık dış borçlarının yüzde 58,1’i dolar, yüzde 32,1’i Euro’dan oluşuyor. Buna göre dış borçların yüzde 90’dan fazlası iki rezerv paraya bağlı bulunuyor. Tabloda Türkiye’nin brüt dış borçlarının yüzde 6’ya yakın bölümünün TL ile alınmış borçlardan oluştuğu dikkat çekiyor.

Merkezi Yönetim Borç Stoku ve Borç Yükü
Türk mali yönetim sisteminde merkezi yönetim şu kurumlardan oluşuyor: Genel bütçe içinde yönetilen kurumlar (örneğin TBMM, Cumhurbaşkanlığı, Anayasa Mahkemesi, yüksek yargı organları, bakanlıklar, Jandarma Genel Komutanlığı, TUİK vb.), özel bütçeli idareler (Örneğin YÖK ve üniversiteler, TÜBİTAK, Devlet Tiyatroları, MTA, DSİ vb.) ve düzenleyici ve denetleyici kurumlar (RTÜK, SPK, BDDK, EPDK vb.)  

Bu çerçevede borçlanmadan sorumlu kurum Hazine ve Maliye Bakanlığı. Bir başka ifadeyle bu çerçeveye giren kurumların borçlanma yapma yetkisi yok. Bu çerçeveyi dar anlamda devlet olarak düşünebiliriz. Dolayısıyla bu kurumlar adına (devlet adına) borçlanmayı Hazine yapıyor ve bu kurumlara gerekli harcama imkanını Hazine veriyor. Bu durumda merkezi yönetim borç stokunu Hazine borç stoku olarak düşünebiliriz.

Tablo 4: Merkezi Yönetim Borç Stoku ve Borç Yükü (Kaynak: Hazine ve Maliye Bakanlığı, Merkezi Yönetim Borç İstatistikleri, https://www.hmb.gov.tr/kamu-finansmani-istatistikleri)

Merkezi Yönetim Borcu
2017
2018
   Merkezi Yönetim İç Borç Stoku (Milyar TL)
535,5
581,5
   Merkezi Yönetim Dış Borç Stoku (Milyar USD)
90,2
91,2
Merkezi Yönetim Toplam Borç Stoku (Milyar TL)
876,5
1.066,8
Merkezi Yönetim Borç Yükü (%)
28,2
28,8
GSYH (Milyar TL)
3.107,0
3.701,0

Bu tablodan çıkarılabilecek iki sonuç var: (1) Kamu kesimin azalmış olan dış borç stoku yine yükselişe geçmiş görünüyor. (2) 2019 yılında eğer enflasyon düşecek ve ekonomik küçülme yaşanacaksa GSYH burada yer aldığı gibi (Yeni Ekonomi Programındaki tahmin) olamaz. Bu durumda da merkezi yönetim borç yükü yüzde 25,3’e gerilemez.

Grafik 2: İç Borç Stoku / GSYH (1989 – 2018, %) 



Grafikten de izlenebileceği gibi iç borç yükü (iç borç stoku / GSYH oranı) yıllar itibariyle bir gerileme içindedir.

Grafik 1 ve 2’ye birlikte baktığımızda 2001 kriziyle birlikte doruk noktasına çıkan dış ve iç borç yükünün krizin ardından birlikte düşüşe geçtiğini, 2008 ve sonrasında bu ikilinin görünümünde bir değişiklik ortaya çıktığını görüyoruz. 2008 küresel kriziyle birlikte gerek dış gerekse iç borç yüklerinde artışlar ortaya çıkmış olmakla birlikte iç borç yükü bu sıçramanın sonrasında yeniden düşüşe geçmiş buna karşılık dış borç yükü artmaya devam etmiş bulunuyor. Bugün de aynı görünüm sürmektedir. 

Merkezi yönetimin iç borç stokunu ellerinde bulunduranların kimler olduğuna da bir bakalım.

Tablo 5: İç Borç Stokunu Elinde Bulunduranlar (%) (Kaynak: Hazine ve Maliye Bakanlığı, Kamu Borç Yönetimi Raporu, Mart 2019)

2017
2018
İç Borç Stokunu Elinde Bulunduranlar (%)
100,0
100,0
   Yurtiçi Yerleşikler
80,6
85,9
      Bankacılık Kesimi
47,1
53,6
      Banka Dışı Kesim
31,0
30,2
      TCMB
2,5
2,1
   Yurtdışı Yerleşikler
19,4
14,1

Tabloya göre iç borç stokunu ellerinde bulunduranlar ağırlıklı olarak yurtiçinde yerleşik kişi ve kurumlar olarak karşımıza çıkıyor. Bu ağırlık 2018 yılında daha da artmış görünüyor. Beklendiği gibi gruplar içinde en büyük ağırlık ta bankalara ait.

Hanehalkı Borç Stoku
Hanehalkı; aynı konutta yaşayan, aralarında akrabalık bağı bulunsun veya bulunmasın, konutun hizmet ve yönetimine iştirak eden, kazanç ve masraflarını ayırmayan bir veya daha fazla kişiden oluşan topluluktur.

Tablo 6: Hanehalkı Borç Stoku ve Borç Yükü (Kaynak: Hakan Özyıldız,  http://www.hakanozyildiz.com/2019/03/turkiyenin-reel-borc-yuku-sabit-kald.html)

2017
2018
Fark
Hanehalkı Borç Stoku (Milyar TL)
513,5
535,5
22,0
Hanehalkı Borç Yükü (%)
16,5
14,5
GSYH
3.107,0
3.701,0
594,0

Tabloya göre 2018 yılında hanehalkı borç stoku 22 milyar TL’lik bir artış gösterdiği halde bu artış GSYH artışından düşük olduğu için hanehalkı borç yükü gerilemiş görünüyor. Bunun temel nedeninin 2018 yılında yaşanan kur artışı kaynaklı enflasyon ve faiz yükselişinin hanehalkının borçlanmasında ortaya çıkabilecek daha fazla artışa set çekmesi olduğunu düşünüyorum.

Hazine Garantileri ve Borç Üstlenimine Tabi Kredi Anlaşmaları
Hazine Garantileri; KİT’ler, sermayesinin yüzde ellisinden fazlası kamuya ait olan kuruluşlar, fonlar, kamu bankaları, yatırım ve kalkınma bankaları, büyükşehir belediyeleri, belediyeler ve bunlara bağlı kuruluşlar ile diğer yerel yönetim kuruluşları lehine bu kuruluşların dış finansman kaynağından sağladıkları dış borçların geri ödenmesi konusunda verilen garantilerdir.

Borç Üstlenimi; sözleşmede, sözleşmenin süresinden önce feshedilerek tesisin idare tarafından devralınmasının öngörülmesi halinde şirket tarafından sağlanan ana kredinin ve varsa ana kredinin teminine yönelik türev ürünlerden kaynaklananlar da dâhil olmak üzere mali yükümlülüklerin borç üstlenim anlaşmasında öngörülen vade ve usule göre Müsteşarlık tarafından üstlenilmesi ve ödenmesi anlamına gelir. Borç üstlenimine tabi kredi anlaşmaları, yap-işlet-devret, yap-işlet ve işletme hakkı devri ve benzeri finansman modelleri kapsamında ilgili mevzuat hükümlerine dayanan ve bunlarla sınırlı olmak üzere verilen garantilere dayanan kredi anlaşmalarıdır.

Tablo 7: Hazine Garantileri ve Borç Üstlenimine Tabi Kredi Anlaşmaları (Kaynak: Hazine ve Maliye Bakanlığı, Kamu Borç Yönetimi Raporu, Mart 2019)

2017
2018
Hazine Garantili Dış Borç Stoku (Milyar USD)
14,2
13,9
   Kamu Kesimi
10,8
10,6
   Özel Kesim
3,3
3,2



Borç Üstlenimine Tabi Kredi Anlaşmaları (Milyar USD)
15,4
   Avrasya Tüneli
1,0
   Kuzey Marmara Otoyolu (Odayeri - Paşaköy)
2,7
   Gebze-Orhangazi-İzmir Otoyolu
5,0
   Kuzey Marmara Otoyolu (Kınalı - Odayeri)
1,0
   Kuzey Marmara Otoyolu (Kurtköy - Akyazı)
1,6
   Çanakkale - Malkara Otoyolu (Çanakkale Köprüsü dahil)
2,8
   Ankara - Niğde Otoyolu
1,3

Tabloya göre Hazine garantisi altındaki dış borçlar 2018 yılsonu itibariyle 13,9 milyar dolar, borç üstlenimine tabi kredi anlaşmalarından kaynaklanan garantiler de 15,4 milyar dolardır. Bu tür garantiler, ancak borcu alanın taahhütlerini yerine getirememesi, borcu ödeyememesi hâklinde Hazinece üstlenilip ödenmektedir.

İç Borç Stokunun Vadesi ve Maliyeti
Hazinenin iç borç stokunun vadesi; söz konusu borçların geri ödenme süresini ay olarak gösteren ölçüdür. İç borçlanmanın ağırlıklı ortalama faizi ise bu borçların maliyetini bir başka ifadeyle ortalama faizini gösterir. Enflasyonun yüksek olduğu dönemlerde faizler de yükseldiği için Hazine uzun vadeli borçlanmak yerine kısa vadeli borçlanmayı tercih eder.  

Tablo 8: İç Borç Stokunun Vadesi ve Maliyeti (Kaynak: Hazine ve Maliye Bakanlığı, Kamu Borç Yönetimi Raporu, Mart 2019)

2017
2018
2019/2
İç Borçlanmanın Ağırlıklı Ortalama Vadesi (Ay)
71,2
59,3
31,8
İç Borçlanmanın Ağırlıklı Ortalama Maliyeti (Faizi, %)
11,4
17,5
18,6

Tablo; iç borçlanmanın ortalama vadesinin giderek kısaldığını, ortalama maliyetinin de giderek yükseldiğini ortaya koyuyor. Aslında bu iki gösterge birbirini açıklıyor. Enflasyondaki yükselme sonucu ortalama maliyet (faiz) yükseldikçe borçlanma süresi de kısalıyor. Bir başka ifadeyle Hazine, ileride enflasyonun bu düzeyde olmayacağını düşeceğini beklediği için daha kısa vadeyle borçlanmayı tercih ediyor diye düşünüyorum.

Özet ve Değerlendirme
2018 yılında yaşanan yüksek kur artışları ve dolayısıyla enflasyonun yüksek seyretmesi sonucunda borç stoku açısından olumlu sayılabilecek bir görünüm ortaya çıkmış, dış borç stoku gerilemiştir. Buna karşılık aynı nedenle GSYH’de dolar cinsinden düştüğü için bu olumlu görünüm borç yüküne yansımamıştır.

Dış borçlar içinde yabancı para olarak en büyük ağırlık dolara aittir. Dış borçların yüzde 60’a yakını dolar üzerinedir.

İç borç yükünde gerileme olmasına karşılık dış borç yükü artmaya devam etmektedir. Dış borç yükü 2018 yılsonu itibariyle 2001 krizindeki oranı geçmiştir.

Türk özel kesimi, ekonomide yaşanan sıkıntılar nedeniyle 2018 yılında net dış borç geri ödeyici konumuna geçmiştir.

Hanehalkının borç durumunda önemli bir değişiklik olmamıştır.

Kamu kesimi borçlanmasının vadesi kısalmakta maliyeti artmaktadır.

Sonuç olarak kamu kesiminin dış borç bağımlılığı son yıllarda özel kesime de geçmiş bulunmaktadır.


Yorumlar

  1. Vaziyet kötü.imkanı olan bu ortadoğu bataklığından kaçsın kurtulsun.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kaçmak çözüm değildir.

      Sil
    2. Kaçan için öyle

      Sil
    3. Barış istiyorsan savaşın içinde olmalısın.

      Sil
    4. 2022 Nisan 15 iç ve dış borç 500 milyar dolar GSMH 700 Milyar dolar

      Sil
  2. Hocam, durum 1994'ten daha vahim galiba...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Daha büyük sorunlar var diyelim.

      Sil
    2. 1994-2001 de tüpraşımız,petkimimiz, telekomumuz, erdemirimiz,karabük ereğlimiz, yem-sanımız, et ve balık işletmemiz,köy-turumuz, etimiz, değerli limanlarımız,enerji santrallerimiz, tekelimiz vardı. sanayimizin büyüklüğü daha fazlaydı. tarım ve hayvancılık daha güçlüydü hatta döviz gelirleri bile yaratıyordu. özel sektörümüz ve hane hakları borçlu değildi. tasarruflarımızın oranı bugünden daha yüksekti. bugün çok daha kırılganız. dış borç stokumuz çok daha yüksektir. 100 birim üretim için 70 birim ithalat yapmak zorundayız. 16 yıldır uygulanan yanlış iktisat para ve maliye politikalarıyla özelleştirme politikalarının toplamı bugünün resmidir. daha bunlar fragmandır. film yeni yeni başlıyor. kemerlerinizi sıkı bağlayın. kurlar yakında uçuşa geçerse %1256 faizlerle de tutamayabiliriz.

      Sil
  3. Hocam bu durumdan IMF ile bir anlaşma yapmak faydalı olmaz mı. Yoksa dişimizi sıkıp kendi bacağımızdan mı asılmalıyız ?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Mantık arama, Reis ve avanesi ne ister ise o olur.

      Bu soruyu Mahfi hocaya değil, reise sormak lazım,
      o da net bir cevap asla vermeyeceği için ömrümüz olursa yaşar görürüz.

      Sil
  4. Kerem İNANIR4 Nisan 2019 16:51

    Ayrıntılı yazı için teşekkürler hocam, ellerinize sağlık. Yalnız, sonuç kısmında bahsettiğiniz "kamu kesiminin dış borç bağımlılığı son yıllarda özel kesime de geçmiş bulunmaktadır" ifadesi pek iyi birşey değil galiba, bu borçlar nasıl geri ödenecek bilemiyorum 🙄

    YanıtlaSil
  5. Mahfi Bey merhaba ,Özel sektörde yabancı sermayeli bir şirketin ,yurt dışında bulunan ana şirketine karşı olan borcu gibi benzeri durumlarda bu tabloda mı ?
    Bizim şirketimiz alman ve ona borcumuz var ,özetle bunu sormak istedim .
    Şimdiden teşekkür ederim cevabınız için .

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Şirket yurtiçinde yerleşik konumda olduğu için vardır.

      Sil
  6. Türkiye'nin derdi de borcu da bitmez arkadaşlar,
    Siz kendi işlerinize bakın,
    Ben bildim bileli ülkenin borcu bir artar bir azalır,
    Vadeleleri bir uzar, bir azalır.
    5-6 yıl oldu, ekonomi yazılarına sadece göz ucuyla bakıyorum,
    Hep aynı, hep aynı,
    Memleket te hep aynı, hep aynı,

    20 yıl önceki krizde de böyleydi,
    25 yıl önceki krizde de böyleydi,
    25 yıl önce Mahfi hocamız yok idi,
    başka hocalar anlatırdı aynı şeyleri, toprakları bol olsun.

    Ben size onlar yazmadan söyleyim,
    Bu kriz bittikten sonra başka bir kriz başlayacak,
    Ülkenin borcu yükselecek,
    Tarım üretimi daha da düşecek,
    Sanayi Avrupa ve Uzak doğu ile rekabet edemeyecek,
    Hukukun üstünlüğü o zaman da gerekecek, ve yine olmayacak,
    İnsan kalitesi, yine düşük seviyede olacak,
    Siyaset yine sorunlara çözüm bulamayacak.

    İşte size önümüzdeki 25 yılın özeti,
    Ben şimdi işlerime döneyim,
    Sevgiler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. 25 yıl önce ben vardım ve aşağı yukarı aynı şeyleri hükümete anlatıyordum ama yine boş veriliyordu. Gele gele aynı yere geldik. Tek farkla bu kez artık herkese anlatıyorum.

      Sil
    2. Hocam, benim anlamadığım, 25 sene önce Tansu Çiller ekonomi profesörü idi,
      Faizleri kamu kurumlarının düşük hacimli tahvil alımları ile düşük tutamayacağını bilmiyor muydu?
      Bence biliyordu, nasıl oldu da tüm bunlara izin verdi?

      Sil
    3. İyi ki varsınız, sayenizde mühendislik ,planlama ve bütçenin yanında ekonomi bilgim arttı. Keşke sizin gibi değerli bilgi sahibi kişilere kulak verilse...

      Sil
    4. Adsız 20:54

      Aşağı yukarı aynı zamanlarda bana "üniversitede kalacak mısın" diye soranlara "ben kendime profesör dedirtmem" diye cevap veriyordum. Elbette ben de dahil neredeyse hepimizin yetişmesine büyük katkıları olan çok değerli ama çok azınlıkta olan bir kısım hocamızı tenzih ederek söylüyordum bu sözü. O zamanlar çok azınlıktaydılar, bugün ne yazık ki neredeyse tamamen tarih oldular...

      Sil
  7. Borcumuzun çok olması sorun değil. Ödememiz için her türlü kolaylığı sağlamak zorundalar. Asıl sorun Türkiye olarak bizim kafamız kızar da borcumuzu ödemezsek çıkacak olan global krizde batı ve Avrupanın ne halt yiyeceği. Zira biz borcumuzu ödemezsek önce bunlar batacak. O yüzden bize istediğimiz kadar istediğimiz koşullarda borç para ve kredi vermek zorundalar.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Dedikleriniz kısmen doğru olsa bile biz bu yöntemle devam ettiğimiz sürece bu durumdan kurtulup ayağa kalkamayacağız asıl mesele orada.

      Sil
    2. Selam Cihan,
      500 Milyar dolar civarındaki borç Batı dünyasını krize sokmaz.
      Türkiye borcunu ödemezse, sıkıntıya girecek olan önemli bankalar için bir kolaylık sağlarlar,
      Sonra borcunu ödeyemeyen ülkenin tepesine binerler.

      Kimse, borcunu ödeyemeyene tekrar borç para vermez, tahsilata girer.
      Keşke Osmanlı'nın borçlarını ödeyemediğinde başına neler geldiğini bir inceleseniz.

      Kimse söylemese de ben söyleyim, burayı okuyan aklı selim insanlar var, onlar için yazayım.

      "Batı dünyası Türkiye'den değil, Türkiye çökerse Batıya yönelecek olan Türk mülteci akınından korkuyor."

      Sil
    3. Hocam kulağının çinladimi Bilmem Asaf beyle Ege bey sizi andı bu akşam 4 Nisan ekonomik görünüm programı içinde davet sözkonusu olcak gibi ve Ege bey birdahaki p program için yapısal reform ne olmalı da bıraktı Siz aklıma geldiniz Orda Insallah sizide bu programda görür uz tsk

      Sil
    4. Nasıl borç vermek zorundalar Cihan Bey? Çok fazla Kurtlar Vadisi seyrettin sanırım. Devlet borclanmasini arkadasindan borc istemek gibi bisey saniyorsun sanirim

      Sil
    5. Cihan kardeş yaşın küçük hikaye kitapları okuyorsun galiba, Günlük borsada işlem gören para miktarı nekadar biliyormusun 5 trilyon 100 milyar dolar yani 5,1 trilyon dolar şimdi senin merkez bankanın tüm parası yıl boyunca 100 milyar dolar diye seviniyorsun. 450 milyar dolar dediğin ülkelere koymaz ama acısını çıkarırlar.

      Kimse kaldıramayacağı kadar borcu başkasına vermez sadece sorun çıkarmadan parasını tahsil etmeye bakar anladınmı. Ayrıca borcumu ödemiyorum diyemezsin sana petrolü doğalgazı satanlar türk parası ile satmıyor satmazlarda. bir aralar araplar bize para verecek diye söylenti çıkaranlar vardı ya. işte o arapların ABD bankalarında ve tahvillerinde olan paralara bak bakalım sana hiç para vermişler mi hemde faizle bile para vermiyorlar anladın mı. Adamlar ufak tefek daire alınca sevinçten uçuyoruz ekonomimiz şahlandı yalanları atıyoruz. dünya ekonomisinde dönen paraya bak sonra ABD nin sadece altyapı için harcayacam dediği 1 trilyon dolar alyapı yatırımını düşün anlarsın nekadar büyük olduğunu. yada ABD nin sadece Irak savaşında harcadığı 7 trilyon dolar parayı sen yıllarca çalışsan biaraya getiremeyeceğini anladın umarım.

      Ayrıca hiç bir banka bile kendini batıracak kadar para kredi vermez iken dünya sana kendini batıracak yada krize sokacak paraları vermez ki o paranın & 60 lık kısmı ABD parası kısaca 250 milyar dolar ABD deney için harcıyor batmaz meraklanma sen.

      Sil
    6. Cihan 13 yaşında,
      Babası her gün ona harçlık veriyor, babası harçlık vermek zorunda,
      son günlerde ekonomi çalışıyor, arkadaşları ona ekonomi bakanı diyor.

      Sil
    7. Selam Cihan,

      Ekonomi ile ilgilenmeye başlamanı takdir ediyorum, yaşına göre iyi bir seviyedesin.

      Ben de ilk yaşlarımda senin gibiydim, önce dünyanın senin etrafında, ilerleyen yaşlarında da ülkemiz etrafında dönmeye başladığını düşünmen normaldir.

      Türkiye borcunu ödemez ise, Avrupa ve Global dünya krize girmez, müsterih ol, kendini üzme bu konuda. O borcu veren amcaların, hesap kitap yapmayı, ilerde Türkiye'nin ödeme sıkıntısına girip girmeyeceğini çok iyi bilen amcalardır.

      CDS ve yüksek faiz dediğimiz unsurlar bunun için vardır, senin canın üzülmesin, bizler zahmet etmeyelim diye piyasa bunları hesaplar, alacak riski olarak yine ülkemizden bunları anapara ödemesi ile beraber düzenli olarak tahsil ederler. (Umarım bir gün sen de o amcaların gibi hesap yapma yeteneğine erişirsin. )

      Türkiye bir ülke olduğu, insan olmadığı için kafası kızmaz, merak etme, insanların kafası kızar.( Türkiye yi yöneten insanların kafası kızabilir, o ayrı bir konudur).

      Şimdi sana düşen görev, Sevgili Cihan, bol bol kitap okumak, kendini geliştirmek, iyi bir maaş ile güzel bir işte çalışmaktır.

      Senin de artık bildiğin gibi, ödememiz gereken ciddi bir borç yükümüz var, sen ne kadar çok çalışır ve üretir isen, biz bu borcu o kadar çabuk öderiz.

      Sevgiler.


      Sil
    8. Çocuga bu kadar yuklenmeyelim arkadaş ne de olsa çocuk.

      Sil
    9. Cihancığım, geçen yazıda beni dinlemedin bari bu kez Şahabeddin amcanı dinle. Yalnız öncelikle ilk dönem kırık getirdiğin Türk dili ve Edebiyatı ile Matematik derslerinde ortalamanı yükseltmeye bak, yoksa ileride Şahabeddin amcanın söylediği gibi bir iş bulmakta zorlanabilir, sen üniversiteyi bitirdiğinde bu gidişle muhtemelen %50'lere çıkmış olacak genç işsizler ordusuna katılabilirsin Allah muhafaza.

      Sil
    10. Ooo lince baslamisiz, rahmetli olmus bu, daha fazla vurmayalim.

      Sil
  8. Ülkenin geleceğini görmek için gençlere bakmanız yeterli, 1-2 jenerasyon daha ülkenin aşağı yukarı bu durumda veya daha kötü olacağı kesin gibi.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hocam ben de sizin bahsettiğiniz genç nesillerdenim, aramızda zehir gibi çocuklar da var aman varsın dünya dönsün diyen çocuklar da var. Ama ben ülkenin daha kötü nesillere bırakılacağını düşünenlerden değilim. Teşekkürler.

      Sil
  9. Birisi bana aciklasin lütfen. Sabah artmaya baslaya Dolar kuru 5,65 TL ye cikiyor.. aksam saatlerinde bir anda 5,50-55 seviyesine iniyor. Neler oluyor Allah askina.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Olgunlaşmış meyveleri toplama hareketleri...

      Sil
  10. Sevgili Hocam, siz 2019 yilinda Türkiyede büyük bir kriz bekliyormusunuz?

    Olasi bu krizin 2001 krizinden daha derin ve büyük, ayni zamanda krizden cikisin cok zor olacagi söyleniyor. yikimlarinin da devasa boyutlarda olacagi.

    Gerekce olarak da,

    1-2001 krizi agirlikli olarak bankacilik sisteminde piyasadaki paranin azalmasindan kaynaklanan ve reel ekonomiyi az etkileyen krizken 2019 da reel ekonomi sektörü olacak ki sonuclari vahim olacak deniyor.

    2-2001 de ülke borcu ve hane halki borcu cok daha azken 2019 bu kat be kat fazla oldugu icin borcu cevirebilmek icin ihtiyac olan para da cok fazladir bu yüzden ucuz para bulmak hic de kolay olmayacak.

    Siz ne dersiniz.? Durum gercekten cok mu kötü.?



    YanıtlaSil
  11. Sayın hocam değerli bilgilendirmeleriniz için çok teşekkürler.

    Daha önce de eldeki son verilere göre TCMB hariç olmak üzere bankalarımız kıasasında ne kadar nakit yabancı para olduğunu sormuş ve yanlış hatırlamıyorsam Nisan 2018 itibariyle 21 milyar Dolar olduğunu öğrenmiştim. Bu sonuç beni şaşırtmıştı. Çünkü bankalarımızın kasasında TL'den daha fazla yabancı para olduğu ortaya çıkmıştı.

    Acaba en son verilere göre şimdiki durum nasıl? Sizin veya konuya yakın birinin yanıtlaması ricasıyla saygılarımı sunuyorum.

    YanıtlaSil
  12. Borsa istanbulun sadece 2 saatte %4,5 deger kazanmasi ve Dolar kurunun düsmesinin sebebi nedir.?

    YanıtlaSil
  13. Hocam guzel yazı olmus epey bilgikendik

    YanıtlaSil
  14. Dert etmeyin, Reis Katar'a yine bir telefon açar.
    Bakın döviz fiyatlarına en ufak oynaklıkta tepesine vuruyorlar,
    artık kimse yükseltemiyor kafasına göre.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. tabi canım reisinize bedava hayrına para verecekler. verirseniz dolara %8 faiz ben de olsam ben de veririm reisinize dolarla borç. olmazsa gelirim boğazı komple satın alırım sizlerden de her yıl vatandaşlık aidatı alırım ki zaten 2020 yılından itibaren hepimiz küresel sermaye baronlarına ülkemizi ele geçirdikleri için mecburen aidat ödetirler.

      Sil
  15. Hocam.. TC Merkez Bankasinin rezerlerindeki ABD tahvili ve bonosu miktarindaki yogun azalis ABD ile yaklasmakta olan uluslararasi siyasi ve ekonomik krizin isaret fisekleri olabilir mi?

    Özellikle S 400 krizi ve buna bagli F 35 olayina karsilik tirmanacak gerilime karsilik Diplomatik bu hamlelerin Türkiye ekonomisine yapacagi etki ne olabilir?

    YanıtlaSil
  16. Amerikada yasayan siradan bir Turk vatandasi %4 faizle borclanabiliyor. Koskoca Turkiye Cumhuriyeti Devleti %7.5 faiz ile dolara erisiyor.Ibret alinasi bir tablo

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Amerika'da yaşayıp, kredibilitesi iyi olan bir Türk vatandaşı %4 ile borçlanabilir.
      Bu oranı araba ve ev alırken görebilir, ancak nakit kredi için oran biraz daha yüksektir.

      Sil
  17. Bugun bloomberg’de Ege ve Asaf hoca sizden bahsetti hocam, sizi de ekranda dinlemeyi cok isteriz.
    Tespitleriniz her zaman ki gibi cok digru ve yerinde, kaleminize saglik..

    YanıtlaSil
  18. Hocam Eline emeğine sağlık güzel bir çalışma olmuş. Bende bugün kafayı taktım belediyelerin borçlarına birde ne göreyim tüm belediyeler borç batağı içinde. Vallahi çok tuhaf bir ülkeyiz Borç yiğidin kamçısıdır deyip habire borçlanıyoruz.
    Çok cahiliz. En büyük Cahil benim.
    Osmanlı nın 1854 te başladığı dış borçlar 1914 te borcun kamçısının nasıl olduğunu gösterdi.
    Bu işler şakaya gelmez.
    Bizim kafamızın kızması çok önemli değil Mazallah onların kafası kızmaya görsün terslerinin ne kadar kötü olduğunu tarih kitaplarından okuyup anlayabiliyorum. Avrupanın batacağı filanda yok

    Çözüm çok basit aslında herkeste biliyor ama kimsenin işine gelmiyor.
    Atatürk’ü anlamak ve yaşamak.
    Tüm belediyelerin borç batağında olduğu gerçeğinden yola çıkarsak Tüm partilerin aynı kafada olduğu gerçeğiyle karşılaşırız.
    Atatürkçüyüm diyenler ile demeyenler arasında hiç fark göremiyorum.
    Atatürk Osmanlının tüm borcunu ödeyip Cumhuriyeti bize tertemiz teslim etti. Bizim Cumhuriyet’i ne hale getirdiğimiz ortada.

    Herkesten özür diliyorum.
    Rahatsızlık verdiğim için özür diliyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kardeş, rahatsızlık değil bilakis mutluluk vermişsin. Bir tıp doktoru olarak kendi mesleğimden örnek vermem gerekirse, doğru teşhis işin %90'ıdır. Eğer teşhis yanlışsa ne yapsan da kâr etmez, aylarca-yıllarca hem kendin debelenirsin, hem de hastayı süründürürsün. Doğru teşhiste ise doğru tedavi bir şekilde bulunur.

      Sen doğru teşhisi koymuşsun, umarım başkaları da bu düzeye bir an önce gelirler de hep beraber doğru tedaviye geçebiliriz.

      Sil
  19. Hocam siyasilerin yaptığı hatalarda siyasilerin ödediği tek bedel seçim kaybetmek iken, halkın ödediği bedel her defasında katlanarak büyüyor. Varlığını, işini, aşını, sağlığını hatta yuvasını ya da hayatını kaybediyor. Adaletsiz bir durum değil mi?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Siyasetçileri halk seçmiyor mu?

      Sil
  20. Mahfi bey her sorunun çaresi var ama başkanlık sistemine geçtikten sonra artık yolun sonuna gelindi bence. Bu önlemleri almak ve reformlara girişmek icin takim oyunu şart. Bunun icinde yetkisi yok edilmiş bircok kuruma tekrar yetki vermek gerekir ki bu imkansiz görünüyor. Muhalefetle işbirliği yapmak çare olabilir ama artik buda imkansız. Bu soruna cozum sadece siyasi erklerle olabilir. Sanirim goz gore gore duvar ağır çarpacağız öncelikle. Sonrasinda siyaseten kartlar tekrar dağıtılacak ve bu sefer doğru siyasi yönetim tarzını bulacağız. En sonra bahsettiğiniz önlemlere sıra gelecek. Katılır mısınız bana?

    YanıtlaSil
  21. Hocam ortaya çıkan bu tabloya göre, eski kriz dönemleri ile karşılaştırdığımda bu kadar kötü bir senaryo ile karşılaşmıyoruz. Yani eski ekonomik krizlerde hanehalkı borçları yoktu mesela yada özel kesim borcu yok denecek kadar az olurdu, genelde kamu kesimi borçları olurdu. Kısaca bir taraf çok borçlu olurdu, fakat şuan ki tabloda hane halkıda borçlu, özel kesim tarihinde bukadar borçlu olmamış zaten, aynı şekilde kamu kesimi de borçlu. ayrıca her kesiminde kaynak sıkıntısı var yani özel kesim kamudan bekliyor, hane halkı özel kesimden ve kamudan bekliyor ama devlette vatandaştan ve özel sektörden bekliyor. herkes birbirinden para bekliyor bu kısır döngü dış finansman olmadan çözülmez kısaca IMF olmadan bu işin içinden çıkmak çok acılı sancılı yıkıcı olur.

    Siz Türkiye Cumhuriyeti devleti kurulduğu günden bugüne kadar bu kadar kötü bir tablo hatırlıyormusunuz yada bu dış dünyaya açıldıktan sonra serbest piyasa ekonomisine geçişten sonra Türkiye hiç bu kadar kötü bir durum yaşadı mı.

    YanıtlaSil
  22. Hocam Atilla Yeşilada Seçim Analizi videosunda en geç yaz sonu IMF i çağırmak zorunda kalacağız demiş.

    https://www.youtube.com/watch?v=wSyqdKRoos4

    Türkiyenin yine yanlış yolda işler yapması durumunda resesyon daha derinleşecek kaynak bulmak içn batı ile ilişkileri düzeltmek zorunda kalacağız ve ABD yaptırımları S 400, Halkbank davası, Venezuella Altın aldınız krizleri gibi yaptırımlar gelebilir diyor. sizin düşüncenizde aynımıdır.

    YanıtlaSil
  23. Hocam ozellestirmeden elde edilen gelirleride üstüne koyarsanız ki 500 milyar dolari geçti. ..sonra borç yigidin kamçısı .

    YanıtlaSil
  24. Hocam temel ekonomik göstergeleri okumak ve değerlendirmek üzerine tavsiye edebileceğiniz bir kaynak kitap var mı? Saygılar.

    YanıtlaSil
  25. Hocam merhaba. Merak ettiğim bir husus var. Avrasya tüneli, boğaz köprüleri vb. yatırımlara verilen geçiş/ciro garantisi kapsamında istenilen gelire ulaşılamaması halinde yapılan ödemeler hangi kalemde izleniyor. Yukarıda yer verdiğiniz "borç üstlenimine tabi kredi anlaşmaları" bunları içermiyor anladığım kadarıyla. Bu kapsamında yapılan ödemeleri önceden tespit etmek de pek mümkün değil diye düşünüyorum ancak önemli bir gider kalemi olsa gerek bütçe açısından. Teşekkürler.

    YanıtlaSil
  26. Borcu borçla çevirmeye çalışmaktan başka çaremiz olmadığı anlaşılıyor bu tabloya göre. Zaten bu borçların ürettiklerimizle ödenmeye çalışılması mümkün değil. Kendimize yetecek kadar gıda, teknoloji,bilgi üretemiyoruz maalesef ki fazlasını satıp borcumuzu ödeyelim. Bu borçları hele bir de elimizdeki imkanların bir kısmını feda ederek ödeyelim desek iş sefalete dönüyor. Ciddi bir fakirlik hissediliyor. Peki biz bu yükten nasıl kurtulacaz. Türkiyenin borçlandırılmasının bilinçli bir politika olduğu ve dış odaklara bağımlı olmasının istendiği gelinen noktanın bir plan olduğu görülüyor.Bu ekonomik durumdan çıkmak da çok zor. Amerika da çok borçlu amam o borçlarını ödemese kendisi değil alacaklıları batar. Zaten bu borçluluğa rağmen dünyadan hala harıl harıl sermaye çekiyor.Adamlar gıdasını,teknolojisini,silahını,enerjisini daha neler neler üretiyor. Biz temel ihtiyaçlarımızda da sıkıntılı durumdayız.Bizim ekonomik girdaptan çıkmamız ekonomiyle değil ancak yine bir büyük Kurtuluş Savaşı gibi insanımıza ve insanımızın büyük fedakarlık ve çabasına sığınarak mümkün olacak gibi görünüyor. Veya ABD nin siyasi isteklerine ve onların planlarına ortak olup yanlarında müttefik olarak duracağız. Emellerine yardım edeceğiz. Onların istediği bu. Keşke ortakları olup bizim de kararlarımızı dikkate alsalar müttefik olmakta hiçbir sıkıntı yok. Amam onlar ekonomin benim elinde siyasi,sosyal,insani olarak benim planlarıma benim dünya görüşüme-kapitalizm bireycilik-göre hareket edeceksin diyorlar.
    Allah büyüktür ne diyelim.

    YanıtlaSil
  27. "Beklendiği gibi gruplar içinde en büyük ağırlık ta bankalara ait."
    Sürç-i parmak olmuş sanırım, 'ağırlık da' olması lazım. Yazı için teşekkürler.

    YanıtlaSil
  28. Ak partiliyim dindarim
    Anlamadigim su bu kadar borc ve faizle gelecek nesiller nasil yasayacak biri bana aciklayabilir mi

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ak partili olmayan dindar ya da değil büyük bir kesim en az 10 yıldır bu soruyu sizlere soruyor. Bir kez daha soralım: Bilmem, nasıl yaşayacak sizce? Herhalde siz biliyorsunuz ki bu borcu yapan kesimin halen de taraftarı olduğunuzu söylüyorsunuz. Bizler bir bildiğiniz vardır sanıyorduk. Siz de bilmiyorsanız cümleten yandık demektir :)

      Sil
    2. Sayin adsiz 12:55 bu lüzumsuz adama cevap vermeye bile degmez. Bir ton aciklama yapmissin.

      "Beter ol, layik oldugunuz sekilde yasayacaksiniz" deyip gececeksin.

      Sil
    3. Akp'li, biz borçla da faizle de gelecek nesilleri yaşatırız,
      yeterki birileri hırsızlık yapmasın, bizim huzurumuzu bozmasın,
      unutma bizim huzurumuz bozulursa, senin huzurun kalmaz,
      benim canım yanarsa, seninkini bin kere yakarım,
      eğer ele silah alınması gerekiyorsa, biz de silah kullanmasını iyi biliriz, silahı elimize alırız,
      O zaman yemin olsun, geçmişte kimse camileri ahıra çevirmemiş, bizzat ben 4-5 tanesi yakıp yıkacağım.

      Sil
    4. Sayin adsiz 13:34
      "Beter ol, layik oldugunuz sekilde yasayacaksiniz" deyip gececeksin.
      derken farkinda olmadan bilerek ya da bilmeyerek bu kisileri magdur duruma sokarsiniz bu kisilerde bu magduriyet uzerinden pirim yapip kendilerine siyasi alan manevra kazandirir kazandirmasa bile bu kisiler uzerinden secmeni kitlesi bu kisiler olan siyasetciler sizin kullandiginin bu ifadeler uzerinden kitlesini rahatlikla magduriyetler uzerinden konsolide eder.
      AKPlileri uzmemek magdur etmemek onlarin duygulariyla oynamamak adina makarnaci komurcu vs sifatlari kullanmadan kazanmaya calismaliyiz.

      Sil
    5. Sayin adsiz 17:15 belli ki sizin AKP lileri üzmemek gibi bir meseleniz var. Benim ve inaniyorum ki milyonlarca insanin da yok artik.

      Hala onlari kazanmayi umuyorsunuz ya, gercekten akil alir gibi degil. Hersey ortadayken hala konsolide olabiliyorlar ise tekra diyorum. Beter olsunlar. Layik olduklari sekilde yasayacak ve yönetilecekler.

      Bu ülkede 11 milyon emekli 12 milyon asgari ücret ve sosyal güvenlik disi taseron isci calisiyor, yüzbinlerce üniversite mezunu veya digerleri issiz genc var. Hele hele o Tarimsal alanda calisan ciftciler var ya o ciftciler. Otu ve samani romanyadan danayi brezilyadan ithal eden ciftciler. mercimegi kanada, fasülyeyi nohutu Iran, patates sogani suriye ve Irak tan ithal eden ciftciler.. Beter olsunlar.

      465 milyar Dolar borcun ne oldugunu algilayamayacak kadar biat ve itaat icinde olan akp liler

      Özellikle egitim ve diger alanlarda dünya siralamasinda dipte oldugumuz. Hukukun guguk sekline sokuldugu, enflasyonun resmi rakamlarda %30 oldugu bir ülkede ne yapalim ki bunlari görmelerini saglayalim da kazanalim. Bir Fikri olan var mi?

      Camilerde yapilan secim propagandalarini gördügü halde, akp ye verilecek oylarin ahirette berat belgesi olacagini söyledikleriklerinde alkislayan ve simdi " Ak partiliyim Dindarim"
      demekten asla sakinca görmeyenleri kucaklayacagim ve kazanmak icin ben dikkat edecegim öyle mi?

      Bu günler henüz iyi günler. Daha neler görecegiz. Tabii ki kurunun yaninda Yas da yanacak.

      Müstehakiz veeselam.

      Sil
    6. Sn 11:48deki arkadas sagolun varolun gelecegin simdinin maddi parasal mali borc harc durumunu bilemem amma bizim maneviyatimiz ve gelecekteki manevi dunyamiz simdiden sizin sayeinizde bitti. Bilmem anlatabildim mi! sizler sayesinde artik ne 5 vakit ne sabahin tan 5i kaldi ne de 11 ayin nesesi hevesi kaldi.

      Sil
    7. 22:31 sayin Adsiz
      AKPlileri kusturursek dislarsak bu olmaz. kazanmaya calismali onlarin da gercekleri gormesine yardimci olmaliyiz.Beter olsunlar demek kolay isin kolayi

      17:00 Sayin Adsiz
      Sizi sevgiye AKPlileri Dindarlari sevmeye davet ediyorum. Aksi halde Avrupadaki pegida ve benzerlerinden farkiniz kalmaz. Bakiniz Almanyadaki AKPli ve Dindarlarin cogu sosyalist partilere Yesillere bir kismi da Sosyal Demokrat Partilere oy veriyor dahasi bu paratilerde yer alip siyaset yapan AKPli Dindar insanlar var. Dahasi Avrupaya yeni gelmis muhendis ITci vs beyaz yakali Turkiyeliler ve hatta bildigim politik Kurtler Almanyada Avrupada asiri sag partilere oy veriyor.
      Bu baglamda AKPlileri dindarlari kucaklamanin yollarini bulmaliyiz

      Sil
  29. Sayın Eğilmez, ben en Etkili Vatanseverliğin EKONOMİK VATANSEVERLİK olduğunu düşünüyorum. Elinde Bayrak taşıyarak, Din İman diye bağırarak, BEKA diye bağırarak Vatanseverlik olmuyor. Gelişmiş Ülke vatandaşları Vatandaşlık görevlerini Ekonomik alanda yapıyorlar, geri kalmış Ülke vatandaşları da Çılgınca bağırarak, yapıyorlar. Gelişmiş Ülke vatandaşları Yolsuzluklara, Haksızlıklara, Adaletsizliklere, karşı koyarak Vatanseverliklerini Vatandaşlık görevlerini gerçekleştiriyorlar. Kendimizden sonraki nesillere daha Huzurlu, daha Refah bir Ülke bırakabilmek bence en büyük Vatanseverliktir, acaba yanlış mıyım?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok doğru. Potansiyeli zorlamadan yeterince büyümek, hukuksuzluklara sesini çıkarmak, borçları ödeyebilir duruma gelmek, paradan çok sosyal yönden gelişmek vs. Büyümekten daha önemli olan şey kalkınmaktır

      Sil
  30. Borc, borctan korkmanak gerekir konjukturel bir problem asil cari aciktan kormak gerekir cunku yapisal bir problem ve disabbagimligi isaret ediyor cari fazla veren ekonomiye donysurseniz borcla yasarsiniz hatta hic problem olmaz cunku karsiligi olan dusuk faizleri sorunsyz cevurebilme olanagana sahip olursunuz borcu miktari hic onemi yok onemli olan faiz in sevyesidir

    YanıtlaSil
  31. Cari açık zaten dışardan borç almak demektir. Dışardan sana borç veya kredi gelir sen de bunu harcayarak cari açık verirsin. Bankadan kredi alan biri bunu harcadığında borç almış olur ve kredinin fkendisi ve faizi onun borcu demektir. Kredi alamazsan nasıl harcayacaksın. Dışardan gelen ithal mallar versiyeyle geliyor gibi düşünmeyin. Biz borç alıyoruz ve bununla mal ve hizmet tüketiyoruz.Adam hem borç veritor hem de malını bize verdiği borçla satıyor. Bir taşla iki kuş.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Turkiye deki car acik ithalata bagli uretimden kaynaklaniyor be bu yapida olan uretim miktarini artirdigin zaman cari acik artiyor ve para biriminin uzerine baski yaratiyor sorun uretim miktarinda defil uretimin yapisinda ki yapisal sorun diye nitelndiriliyor

      Sil
  32. hocam kambiyo rejimi değişir mi yani bankada ki halkın döviz mevduatlarına dokunulur mu




    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bankalarımızda halka ait gerçek bir döviz olmadığı için kimse o paralara dokunmaz, merak etmeyin.
      Onların karşılıkları tamamen TL dir.

      En zor şartlarda şunu yapabilirler, döviz fiyatları çok hızlı artarsa, bankaların yükümlülükleri artmasın diye sabit bir kurdan TL ye çevirirler. İşte bu işlem aslında el konulma olmamakla beraber halk arasında el konulma olarak adlandırılır.

      Siz bugün 63bin TL ile banka sisteminden 10bin Euro aldım dediğinizde, esasında TL paranızın Euro cinsinden karşılığını banka size hesap olarak tutuyor.

      Banka bir yerlerden Euro getirip sizin hesabınıza koymuyor, öyle bir Euro yok.

      Vatandaş, bankadan Euro çekmek istediğinde ise banka yurtdışından borç olarak aldığı Eurodan vatandaşa veriyor. Burada temel varsayım herkesin aynı anda Euro istemeyeceği üzerine kurulu.
      Pratikte de kimse paralarını Euro olarak çekmiyor. Eğer herkes parasını çekmek isterse, ortada o miktarda döviz olmadığı, ve bankalara da dışardan kimse döviz vermediği için kimse döviz alamayacak.

      Bir zamanlar siyasetçilerin altın hesabı açtırın demesinin sebebi de aynıdır.
      Gerçek fiziki altınları vatandaştan alıp, yerine altın karşılığı TL değerini gösteren hesaplar açmaktır.

      Nasıl, yurtdışı bankaları Türkiye'ye kolay gerçek döviz vermiyor ise, Türk vatandaşı da bankalara gerçek altın vermemiştir.

      Sil
  33. Hocam Çin'in borç yükü %200 ama biz ödemeler dengesinde açık verdiğimiz için mi kırılgan sayılıyoruz?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sordugun seye bak.. Kirilganligimiz sadece ödemeler dengesinde olsa sevgili annibal. Ülkemiz bastan sona dökülüyor. Her alanda dip yapmisiz.

      Ehil olmayan insanlarin elinde bu güzel vatan heba oluyor. Yediler bitirdiler.

      Sil
    2. çinin borç yükü %200 olsa da tasarrufları çok yüksek hatta borçlarından yüksektir. türkiyenin öyle mi peki?.

      Sil
    3. Çin enflasyon oranına bak, faiz oranına bak, işsizlik oranına bak, üretimine bak, ürettiğini sattığı ülkelere bak, borç çevirme sorunu yaşıyor mu bir bak, ABD den alacağına bak bizim kimden alacağımız var. faiz 24, enflasyon 20, gerçek işsizlik 20, üfe 30, cari açık veren ülkeyiz petrol doğalgaz yok bununla beraber üretimde yok, teknoloji yok, inovasyon yok, patent yok, ne var bizde söyle'de bizde bilelim.

      Sil
  34. Üstadım, yazınız için çok teşekkür ederim, şu sıralarda gündemde olan “iyi banka-kötü banka” kavramlarını açıklayan, bu kurumlara neden ihtiyaç duyulduğunu anlatan ve bu olaya nasıl baktığınızı aktaran bir yazı yazabilirseniz çok sevinirim.

    YanıtlaSil
  35. Türkiye ekonomisini çözmek imkansız ama benim bankalara olan borcumu nasıl ödediğimi sizinle paylaşmak istiyorum 2017 yılında 52,000 TL olan borcumu (faiz hariç) daha çok çalışarak, herşeyden tasarruf ederek kira ve 1 çocukla bu yıl (maaşım 2,900) 12,000 TL ye düşürdüm inanmak lazım kaçarak bir yere varılmıyor dolandırıcı bir türk toplumu ve işlerde kolaya kaçma oldukça kimse ilerleyemez başarmak bedel gerektiriyor umarım ülkemiz düzeltir yada önce bizler düzeliriz çünkü bir birimizi sevmiyoruz para kazanmamızı istemiyoruz dünya ülkeleride bize yol gösterecek değil kendi yolumuz olmalı saygılar....

    YanıtlaSil
  36. Dolar son ataktan sonra düşürüldü,
    eskisi gibi operasyon yapamıyorlar,
    borsa tekrar yükselişe geçti,
    seçim belirsizliği atlatıldıktan sonra piyasalar toparlamaya başladı.

    Mart ayında en yüksek ihracat rakamına ulaşıldı.
    Bazı ekonomistler ama şöyle arttı ama böyle arttı diyorlar, çok kulak asmayın,
    neticede cash para geldi mi? geldi. İhracat ile mi geldi, evet, o halde mesele yok.

    Başkanlık sistemi ile ülke kurulduğu tarihten beri en yüksek ihracat rakamlarına ulaştı,
    daha da artacak. Bazıları ne kadar çekemezse çekemesin, bu ülke güçleniyor, ekonomisi ihracat ağırlıklı gelişiyor.

    Bazıları, daha seçim sonucu açıklanmamış, mazbata mazbata diye tutturup, anıt kabire imza filan atıyorlar, yazık diyorum, ülke insanının zamanını boşa harcayan bir muhalefetimiz var.

    Kadir Topbaş, 2014 yılında tam 9 gün beklemişti mazbata için, 30 mart seçimlerinden sonra 8 nisanda alabilmişti mazbatayı, bunlara ne oluyor anlamıyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Dolar bugün 5,63'lerde, haftayı böyle kapatırsa bir-iki hafta içinde kalıcı olarak 5,80 üzerine gidecek. Nasıl "düşürüldü" diyebildiğinizi anlamadım. Yaklaşık 2 ay önce 5,20'lerde geziyordu, düşürülmüş hali bu demek ki. Geri kalanına zaten bir şey söylemek gereksiz, ya bu ülkede yaşamıyorsunuz, ya dalga geçiyorsunuz ya da iyi niyetli değilsiniz. Bunların başka türlü yazılabileceğine inanmak istemiyorum.

      Sil
    2. sizin gibiler ana trendi göremezler analiz edemezler sadece günlük düşünüp günlük bakarlar ekonomiye. yakında ihracat da düşecek neden mi?. çünkü en büyük ihraç pazarımız avrupa' da da yavaşlama belirginleşmeye başladı. kaldı ki ihracatın çok düşük karlılık sağlıyor. tarihin en yüksek seviyesine ulaşmış.eh sen maliyet fiyatına mal satarsan salt likidite sıkışıklığını biraz aşayım dersen ihracatın artar tabi de. ama sermaye birikimi sağlıyor mu?. asla!. sermaye birikimi sağlasa zaten bu derece yüksek borçlanma gereksinimi duyulmazdı. kaldı ki biz dış talep değil iç taleple büyüyebilen bir ekonomik yapısallığa sahibiz. bunu değiştirecek adımlar atılıyor mu. hayır. tipik türk kafası işte. mahfi hocamız burada yıllardır bizlere iktisat ile ilgili bilgiler veriyor düşüncelerimizi geliştirmemiz için çabalıyor ancak bazılarımız için nafile. 24 ocak 1980 kararlarıyla dışa açıldık peki ihracatımızın makro ekonomimizdeki payı ne kadar artmıştır. ihracatın ekonomideki toplam hacmi %25 ten yüksek olamıyor. neyin kafasındasınız kardeşim kafanızı bu kadar güzel yapan neyse de söyle de bilelim yani.

      Sil
    3. Dolar düşürülmüşmüş. 6 ay önce 3.60 idi şu an 5.60 Birikimlerimiz ve ücretlerimiz %40 eridi.

      İhracat artmışmış. Doğru arttı şu an stoklar eritiliyor. Miktar bazında %25 daha fazla ürün satmamıza rağmen ücret bazında yalnızca %8 artmış. Neden acaba?

      Stoklar bitince ithalat yapamayan üretici nasıl ihracat yapacak? Bomboş konuşun anca.

      Sil
  37. Mahfi hocam elinize sağlık. Özet ve Değerlendirme bölümünün son tümcesindeki "Buna karşılık aynı nedenle GSYH’de dolar ..." ifadesi, "Buna karşılık aynı nedenle GSYH de dolar ..." şeklinde olmalı. Teşekkürler, saygılar... Erkan Yasan

    YanıtlaSil
  38. türkiye 2001 yılına kadar iç borç stokunu büyüterek büyümeye çalıştı. son 17 yıldır ise iç borç stokunu dış borçlanmayı hızlandırarak nispeten küçülttü. tabi bunda yoğun özelleştirmelerin de etkisi bulunuyor. ancak dış borç stoku yüksek ve naçizane milli gelir hesaplamasını iki defa değiştirerek biraz şişirdiler. dolayısıyla dış borç stokumuzun GSYH ve GSMH oranları kuvvetle muhtemel daha da yüksektir. bütçe açığımızı da sadece tahakkuk etmiş kümülatif vergilerin hepsini bütçe gelirlerinde gösterdikleri için olduğundan düşük gösteriyorlar. zaten son dönemde cari açığa dayalı büyümede gidecek pek yer kalmadığından dolayı bütçe açığı artırılarak büyümeye çalışılıyor. sadece mart ayında hazine 15 milyar tl nin üzerinde açık verdi. bütçe açığı hızlandı. bir yandan ekonomi küçülüp slumpflasyona giriyorken bir yandan da bütçe açığının artması ciddi risk artışı yaratmaktadır. ve üzerinde durulmayan fakat çok önemli olan bir konu da son 17 yıldır neredeyse sabit ve sıcak olmak üzere 650 milyar dolara yakın sermaye girişi oldu. buna karşın şişirilmiş olduğu halde 784 milyar dolar gelir elde edebilen ekonomi olabilmişiz. demek ki çok düşük bir prodüktivite kapasitemiz vardır. çok daha yüksek bir milli gelir hacmine sahip olmamız gerekirdi esasen!. ancak dövizle borçlanıp döviz yaratıcı yatırımlar yerine tl ağırlıklı gelir getirebilen inşaat ağırlıklı ve düşük katma değerli yatırımların tercih edilmesiyle sanayi tarım ve hayvancılık gibi daha verimli olan kanallara sermaye mobilizasyonları yapılmayınca çok yüksek dış finansal yükümlülük altına girilmiş oldu. haliyle de bugün artık işletmeler net dış borçlanan değil net borç ödeyen pozisyona gelmiştir. çünkü ödemeleri gerekenin altında finansman bulabilir durumdadırlar.

    YanıtlaSil
  39. Şu yani dünyadan göçüp gitmeden ülkemin refaha kavuştuğunu görebilecek miyim? Thomas More'un Ütopyasınin bir benzerini ülkem için yazmaya karar verdim. Elimden ancak bu geliyor. Mezar taşıma, gözleri açık gitti, diye yazsinlar.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Goremeyeceksin arkadasim bosuna bekleme

      Sil
  40. 2018 yılında 10.7 milyar dolarlık Türkiye'nin brüt dış borcundaki nominal azalma aslında reel değil,bunun kabaca 7.5 milyar dolarlık kısmı,hesaplamanın dolar cinsinden yapılması ve euro/usd paritesinin 1.1972'den 2018 sonunda 1.1441'e gerilemesinden kaynaklanıyor:
    142.6 milyar euro*(1.1972-1.1441)=7.5 milyar usd borç stokunda azalma yaratmış.

    YanıtlaSil
  41. Türkiye büyük ekonomik krizi 2018 de hissedilecek 2019 da yaşanacak ve 2020 sonrasında devam edecek.

    Kriz nekadar geç olursa yada uzatılırsa daha derinleşecek.
    8 Nisan kararları krizin yönünü belirleyecek ya derinleştirecek yada IMF çağırılacak.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. adsız 09:48 türkiye ekonomisi büyük bir L ya da U şeklinde bir krize 2018 temmuzundan itibaren girmeye başlamıştır. gidişat ki küresel çaplı resesyon risklerini de hesaba katarsak en az 5-6 yıl L şeklinde kalabiliriz diyorum. çünkü bu sefer krizin merkez üssü reel ekonomi tarafıdır. ve sadece kaynak bulmakla da hemen verimli halde çalışır duruma getirilemez. sorun fazlaca derindir.

      Sil
    2. Türkiye büyük ekonomik krizini yıllar önce yazdım 2014 te ilk yazdığımda kimde inanmadı bedava para dağıtma bitecek ve bizim gibi ülkeler sıkıntıya girecekti. Bizim farkımız diğer ülkeler üretime teknolojiye bilime yatırım yaparken biz beton yaptık ve sattık.

      Teknoloji kafalı bilim düşünceli araştırmacı üretici politikalar yapmadık. Siyasi olarak biz Arap baharı gibi projelere destek olarak kendimizi sıkıştırdık politikalarımız yanlıştı hemde tamamı ABD projesi olan kendi çıkarları dışında kimseye öncelik vermeyen ABD projelerini destekledik. Bunun sonucu olarak son hamle kendimiz olduğunu hiç görmedik tam tersi kendimizi dünya lideri sandık ekonomiyi başkaları batarken biz onların ezilmesiyle dahada yükselecez sandık. en büyük hata ırak savaşına destek vermek ve arap baharını desteklemekle kendi etrafımızda küçük devletçikler parçalanmış yapılar kanton bölgeler bularak göreceğiz. sonunda ayrılan dağılan sözde özgürlüğünü kazandıını zanneden o insanlarda çok pişman olacak ama iş işten geçecek.

      Türkiye krizi Trump sonrasında kendisini hissedirecekti çünkü ABD dünyaya para basıp dağıttığı paralar şimdi kendine sorun olmaya başladı bu sebeple trump gibi sert bir lider lazımdı ve ortaya çıktı hemde tam zamanında herkese posta koydu kimse ses çıkarmadı yada çıkaramadı. Dünyada şuan ABD hariç ekonomisi iyi olan yada büyüyen devlet yok. ABD ise tehditle silah mal ürün satarak ilerliyor şu aşamada ve tüm ticari anlaşmaları kendi lehine olursa imzalıyor kabul ediyor.

      Dünya ciddi bir resesyona girecekti bu 2020 yılında olacak olan büyük tahvil balonları konut balonları dünyada çok yükselen şişme konut fiyatları herkesi tehdit edecek. Sınırsız para basmanın sonuna geldik ve çok uzak değil yakın zamanda tekrar sınırlı paralar konuşulacak yani altın yada gümüş karşılığı para basma gibi modeller konuşulmaya başlanacak. Sonrasında ise tüm dünya sanal paralara geçmek zorunda kalacak. Dünyada uzun zamandır finansal piyasalarda ortaya çıkan bitcoin gibi denemeler bu sistemin başlangıcı olarak alıştırılıyor insanlara. Marka olan sanal paralar dünyanın lideri olacak ve yine rezerv özelliği olan geçerliliği olan sanal paralar olacak.

      Türkiye 2018 yılında krizi hissedecek 2019 da yaşayacak sonrasında ise 2020 ile dünyada yaşanacak daralma ile dahada derinleşecek bu en az 6 yıl sürecek yani 2025 yılına kadar devam edecek. FİNTECH teknolojisi bankaları ortadan kaldırana kadar sistem oturana kadar biz en büyük ekonomik buhranı yıllarca yaşayacağız bunun sorumlusu beton ekonomisi ile rant sevdalıları olacak.

      Sil
  42. reislerine Londra finans merkezi ki dünyanın en büyük finans merkezidir; yardım ediyor. nasıl mı?. türkiye gibi sığ piyasada yapılamayan yüksek hacimli swap işlemleri orada yapılıyor. dolar şimdilik böyle bastırılabiliyor. Londra yani ingilterenin ciddi yardımı var. london financial center sahibi kimin olduğu malum. boşuna reisinizin arkasındaki gücün kim olduğunu ve cumhuriyete karşı nasıl bu derece açıktan karşı devrim yapmaya çalıştığını bu cesareti nereden aldığını açıklamaya çalışmıyorum. 37 milyar tl lik merkez bankası avansını nasıl 3 ay öncesinden alabildiklerini hazineye aktarabildiklerini de biliyorsunuz sanırım. doların 7,21 tl den geriye getiren de aynı güçtür. zamanı geldiğinde tekrar oralara çıkaracak güç de aynı merkezdir.bop eşbaşkanı olmanın nimetlerini bolca yedi artık yavaştan bedel ödeme zamanı gelmeye başladı ve henüz başındayız. bu arada bir de istanbulu finans merkezi yapacağız diye havalar atmıyorlar mıydı bunlar. öyle yüksek yüksek binalar dikerek finans merkezi olunmaz. önce para ve sermaye piyasaların çok büyük ve derin olacak. bu da önce büyük sanayi hacminin olmasına tasarruflarının ve özellikle de büyük sermaye birikiminin olmasına ve güçlü finansal alt yapılarının olmasına bağlıdır. bunların büyüklük anlayışı salt beton büyüklüğü olduğu için bunlarla asla ne finans ne de üretim merkezlerinden birisi olabiliriz. olsa olsa beton merkezi ve rant merkezi olabiliriz. onun da sonu çökmektir.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kardes yoksa bahsettigin guc Rothschild mi?

      Sil
  43. Hocam elinize sağlık, siz anlattıkça öğreniyoruz.

    Yazıyı okuyunca şunu merak ettim; Merkezi yönetim borç stoğunun kurumlar dağılımını görebiliyor muyuz? Yoksa hazinede olduğu için transparanlık yok mudur?

    2019 bütçe rakamlarını hep beraber görmüştük. Ör. Yanlış hatırlamıyorsam diyanet 11% lerden 20% lere yükselmişti. Bilim düşmüştü. Borçlanma da bununla paralellik gösteriyor mudur?

    YanıtlaSil
  44. londrada swap işlemlerinde tl faizleri geçtiğimiz günlerde yine %400 leri aştı. bir ara geçtiğimiz haftalarda %1256 ları bile gördü. eh tl den dolara geçmeye çalışan yabancı yatırımcıları bu faiz gökdelenleriyle tl pozisyonunda şimdilik tutabiliriz. bunlara rağmen dolar kuru yine de 5,55-5,65 arasında salınım yapıyor halen. bu faizler görülmeseydi kuvvetle muhtemel dolar kurunu 6,60-7.00 tl bandında hareket ettiğini görecektik. doların kafasına balyozla vurduk diyen kafalara sesleniyorum. bu durum ileriye dönük risklerimizi ikiye hatta üçe katlamıştır. bu yakında finans sistemimizi de vuracaktır. sürekli bu devasa faizlerle piyasa yapamayız ve bu yüzden de döviz kurları yakın dönemde çok sert yükselebilir.

    YanıtlaSil
  45. Bugüne kadar yapılanlar, serbest piyasa için yıkıcıydı ve haliyle olumsuzdu.

    8 nisanda açıklanacak kararlar da farklı olmayacak.

    Bakın şuraya yazıyorum. 8 nisan'da devlet, özel sektörü korumak için keynesyen çözümler ortaya koyacak destekleri arttıracak. Bu da ileride bütçe açıklarını arttırıp piyasa faizlerini yükseltecek ve ekonomi çok daha fazla zarar görecek ..

    Oysaki devletin yapması gereken şey, şu saatten sonra tamamen bütçeyi korumak ve bütçeyi fazlaya geçirip faizleri düşürmek olmalı .

    Bunun için ötv kdv tüm vergi indirimleri iptal edilmeli. Tüm yatırımlar durdurulmalı. Tüm istihdam fazlası kamu personeli, ihtiyaç alanlarına kaydırılmalı ve devlet kamuya personel alımını uzun süre durdurmalı.Devlet bankalarının görev zararı verecek şekilde piyasayı fonlamasına son verilmeli...

    Bunlar yapılırsa önümüzdeki 4 yıl içinde önce faiz dışı fazlaya,sonra da bütçe fazlasına geçeriz ve devlet borçlanması azalacağı için faizler düşer. İnsanlar faizler düşünce ve ekonomi toplanınca uzun vadeli alımlara yönelir ev araba alır. Tüketici güven endeksi yükselir.

    Merkez bankası repo ihalesini iptal ederek, %25-30 olması gereken faizi, bankalara %19tan uygulatarak ekonomi düzelmez bu sefer bankalar da batar.

    Enflasyonun %20 olduğu yerde banka %19 dan kredi vererek nasıl para kazanır?
    Bakın böyle olunca bankalar mevduata da düşük faiz veriyor ve dolarizasyon artıyor..


    Artık serbest piyasa kuralları tam olarak işletilmelidir. Korkularımızın bizi esir almasına izin vermemeliyiz.


    Serbest piyasa herşeyin dengesini kurar ve olması gerektiği yere getirir. Müdaheleler bu süreci baltalar ve sorunların birikerek ileride çok daha büyük sorunlar çıkmasına sebep olur.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yorumun kendi içinde tutarsızlıklar barındırıyor. Tam olarak "serbest" olsun deseydin anlaşılacaktı.

      Sil
    2. kısacası önümüzdeki birkaç yıl küçülmeli tasarruflar artırılmalı kısa vadeli borç stoku çevrilip bütçe açığı artmamalı ve enflasyon kontrol altına alınmalı. gerekirse parasal politika iyice sıkılaşmalıdır.16 yıllık hatalar toplamının bedelleri ödenmeli iflaslara yol verilmeli çürük elmalar ekonomiden ayıklanmalı ve sağlam kalacak olanlarla da yeni bir iktisadi kalkınma programı oluşturulmalıdır. ya piyasayı kutsayacaksınız ve bugünkü uygulamaları bırakacaksınız oyunu kurallarıyla oynayacaksınız ya da başka bir iktisat modeli uygulayarak oyunun kurallarını belirleyeceksiniz. bunun üçüncü yolu maalesef kapalıdır.

      Sil
  46. 8 Nisan kararları , Kemer sıkma Programı mı olur sizce hocam.

    YanıtlaSil
  47. FED faiz artıracaktı, AMB faiz artiracaktı, parasal sıkılastirma yapacaklardı, hepsi hava civa oldu. Takipçi arkadaşlara sesleniyorum. Şu s 400 krizine de bir orta yol bulunur(bataryaları Hindistan a satacağız büyük ihtimalle) dolarda avroda kalana Allah yardım etsin. Trump ne diyor parasal genişlemeye baslayın demiyor mu? Yok FED bagımsizmış da baskanı takmazmis da. Ne oldu? Baskan, Powell a bir akşam yemeğinde verdi ayarı. Sonrası malum. 180 derece kıvırdı.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yazdiklarininot ettim kardes. 2-3 hafta icinde dananin kuyrugu kopacak. Kim hakli görecegiz.

      Sil
  48. Hocam şimdi bizde hem adalet hem kalkınma topal ördek gibi ortalıkta mı kalmış oluyor.

    YanıtlaSil
  49. Dünyada olup bitenleri Kasımpaşa’da kahvede okeye dönerken ülkeyi kurtaranlar bakışıyla yorumlayanlara bayılıyorum...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Biraz da sen yorumla.. Biz de sana bayilalim.

      Sil
  50. Durum baya bir vahim görünüyor.

    YanıtlaSil
  51. yazın arkadaş demedi demeyin bunu ilk ben açıklıyorum Türkiye eğer morotoryum ilan ederse hiç kimse şaşırmasın Rusya da morotoryum ilan etmişti daha önce reis kafa tutar ödemeleri askıya alır bu kadar basit

    YanıtlaSil
  52. gerçekten alındığı iddia edilen bu borçlar varmı yoksa muhasebe hileleriyle 1 yerine 100mü yazılmış???!!

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Borç almak olayı sınırlı diyelim ki metro yapılıyor yapan şirket dışardan borçlanıyor bu da senin borç hanene yazılıyor mantık doğru ama neden içerdeki yatrımcıdan para alınmaz o da ayrı iş

      Sil
  53. Size şaşıyorum dünyanın en az borçlu ülkesiyiz yine de borçtan ürküyoruz ben olsam seneye ABD 6 trilyon dolar borcunu ödemek için para basar ve öderse doların hali nice olur TC nin borcu yarı yarıya azalır mı bunu konuşurdum hemen İMF dayatması sorunu çözerken yapılabilecek on binlerce çözüm varken sonuncuyu konuşmak bize özgü bir durum mu yoksa para denen şeyi hiç anlayamadığımızı mı gösteriyor.

    YanıtlaSil
  54. Sayın Hocam, Dış borç yükünü hesaplamada dış borç/GSMH'ya oranı olmaz mı? Özellikle GSYİH'nın yerine. Grafik 1'de brüt ve net dış borç yük oranlarını kendiniz mi hesapladınız Hocam?

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kapitalizm

Paradan Para Kaybetme Dönemi

Faizin Doğuşu ve Yasaklanışı