Piyasa Sisteminde Fiyatlara Müdahale

Ekonomi bilimi,  üretimi kimin yapacağı, kimin için yapacağı, ne kadar üretileceği, kaça üretileceği ve kaça satılacağı sorularının yanıtını arar. Bu soruların yanıtı bizi eldeki sınırlı kaynağın nasıl kullanılacağı sorusunun yanıtına götürür ki ekonomi biliminde buna ‘tahsis sorunu’ deniyor. Tahsis sorununu insanoğlu tarih boyunca üç farklı yönteme başvurarak çözmeye çalıştı: Gelenek yöntemi, piyasa yöntemi, kumanda yöntemi (merkezi planlama.)

Gelenek yöntemine dayalı sistemde, üretilecek mal ve hizmetlerin cinsi, bunların miktarları ve fiyatları gibi ekonomik sorunlar, piyasa tarafından değil, geleneklere göre toplumun liderleri, ya da bugünkü anlamıyla kamu otoritesi, tarafından çözülür. Piyasa ekonomisi öncesi dönemlerde bir otoritenin emri altında üretim yapan ve ürettiğini satan kişilerin yanı sıra kendi adına üretim yapıp pazara sunan kişilerin de bu otorite tarafından belirlenmiş olan fiyat ve tarifelere uymaları zorunluydu.

Piyasa yöntemine dayalı sistemde, üretim, tüketim, alışveriş hep arz ve talep kurallarına göre işler. Kamu otoritesi yalnızca haksız rekabeti, tekelci eğilimleri engellemeye çalışır. Ortaçağda kentlerde kurulan pazarlar ve fuarlar kent dışından gelenlerin de katıldığı alışveriş merkezlerine dönüşerek büyüdü ve piyasa sistemi gelişti. Zaman içinde krallar pazarlarda işlem yapan tüccardan pazar vergisi almaya başladı. Bugün pazarda tezgâh açanların ödediği belediye işgaliye harcı feodal dönemdeki bu uygulamanın devamıdır.

Sovyetler Birliği’nin kurulmasının ardından merkezi planlama sistemi yaşama geçirildi. Bu sistemde üretimi kimin, kim için, ne kadar ve kaça yapacağı sorularının yanıtlarını bu merkezi planlama sistemi çerçevesinde kamu otoritesi verir oldu.

Bugüne kadar bu üç sistemin uygulanmasından elde edilen sonuçlara baktığımızda piyasa sisteminin kaynak tahsisi sorununu en doğru biçimde çözen sistem olduğunu, öteki iki sistemi uygulayan ekonomilerin de piyasa sistemine geçiş çabası içine girmesinden anlayabiliyoruz.

Zaman zaman piyasa ekonomisi uygulayan bazı ekonomilerde kumanda yöntemine geçiş eğilimleri görüldü. Örneğin Türkiye 1970’lerde böyle bir uygulamanın içine girdi. Bir yandan piyasa ekonomisi yürürlükte iken bir yandan da fiyat denetimleri başlatıldı. Devlet, Fiyat Kontrol Komitesi adı altında bir komite kurdu. Bu komite, fiyat artırmak isteyen özel kesim kuruluşlarının başvurularını inceliyor, onaylıyor, reddediyor veya değiştirerek kabul ediyordu. Bu uygulama yaygınlaştıkça başta büyük şehirler olmak üzere Türkiye’nin her yerinde karaborsa ortaya çıktı. Türkiye bu uygulamaları 1980’lerin ortalarından itibaren terk ederek yeniden piyasa sistemine geri döndü.

Son zamanlarda Türkiye’de piyasa sistemine yine piyasa dışı yöntemlerle müdahale edilmeye başlandı. İlk bakışta piyasa serbest gibi görünmekle birlikte kamu otoritesi fiyatlara sözlü yönlendirmeler, polisiye önlemler ve idari cezalarla müdahale ediyor. Üstelik bu müdahaleler mal ve hizmet piyasasıyla da sınırlı kalmıyor, faizlerden kurlara kadar yaygın bir alanı kapsıyor. 1970’lerdeki Fiyat Kontrol Komitesi uygulamasına çok benzer bir uygulama olduğu için bir süre sonra bu baskılamanın karaborsaya dönüşmesi olasılığı oldukça yüksek. 
  
Tarım ve hayvancılık politikanız yanlışsa ister istemez satış aşamasında müdahale etmek zorunda kalırsınız ve sistem zincirleme bozulur. Piyasadaki sıkıntıların fiyatlara müdahale yoluyla çözülmeye çalışılması yerine üretimin artırılmasına dönük önlemlerle çözülmeye çalışılması hem fiyat ve piyasa mekanizmasının zedelenmesini hem de karaborsa doğmasını önler.  



Ekonomi öğrencileri için not: Karaborsada Fiyat Oluşumu: (Mahfi Eğilmez Mikroekonomi, Remzi Kitabevi Yayınları, 6’ncı basım, Kasım, 2018.)

Devletin fiyatı belirlemediği, piyasaya müdahale etmediği durumda margarin fiyatının piyasada margarin arzı (Sm) ve margarin talebinin (Dm) kesiştiği X noktasında ortaya çıktığını ve bu noktada q0 kadar margarin p0 fiyattan alınıp satıldığını düşünelim. Bu aşamada devlet margarin fiyatlarını düşürmek üzere piyasaya müdahale etmiş ve fiyatı p1 olarak belirlemiş olsun. Bu durumda margarin üreticilerinin bir bölümü bu fiyatı yeterli bulmayacak ya üretimi durduracak ya da kısacaktır. 

Margarin üretiminde bu nedenle düşüş olduğunu ve üretimin q0’dan q1’e gerilediğini düşünelim (W noktası.) Bu durumda daha düşük fiyat söz konusu olduğu için talep miktarı q0’dan q2’ye artmıştır (Y noktası.) Ne var ki bu fiyatta arz miktarı (0q1) bu talebi karşılayacak durumda değildir (W noktası.) Bu durumda q1q2 kadar talep karşılanamamış olmaktadır. Talepteki yüksekliği fırsat bilen bazı satıcılar tezgâhlarındaki margarinleri tezgâh altına indirerek el altından daha yüksek fiyatla satmaya başlarlar ve böylece karaborsa oluşur.

Karaborsa aslında ikili fiyat oluşumuna yol açar. Yukarıdaki şekilde devletin belirlediği fiyatla (p1) satılan margarinlerin yanı sıra karaborsada belirlenen fiyatla (p2) satılan margarinler de bulunur (Z noktası.) Hatta aslında p1 fiyatı dışındaki fiyatların aynı düzeyde olması beklenemez. Her satıcı kendine göre bir fiyat belirleyebilir. Bu durumda piyasada aynı mal için çok sayıda fiyat belirlenmiş olabilir. 

Yorumlar

  1. Hocam ben devletin bir piyasaya girmesinin de buna benzer kötü sonuçlar yaratacağını düşünüyorum(halk ekmek gibi). Devlet halktan vergi aldığı için zarar etmek uğruna düşük fiyatla satış yapabiliyor ve haksız rekabet oluşturuyor. Bu konudaki görüşünüz nedir?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Tarım ürünlerinde taban fiyat uygulamak, çiftçiye destek vermek gibi uygulamaları hariç tutarsak aynı kanıdayım.

      Sil
    2. Hocam devlet taban fiyat uygulayınca da piyasaya müdahale etmiş ve verimsizlik yaratmış olmuyor mu?

      Sil
    3. Emin olalım ki, ziyadesiyle bu sektörü bilenlerdenim, serbest piyasaya müdehale orta uzun vadede mutlaka ülkeye bedel ödetir. Milli koruma kanunu ve istikrar tedbirleri 1956-1960, sonuç malumunuzdur. Biz sektörlerin standardizasyonu vevplanlaması ile devlet müdehalesini karıştırıyoruz. Bu durumun en ağır bedelini bugün gettoların yaşam tarzına göre kanunlar çıkarmak zorunda kalan Birezilya ödedi. Kırsaldan şehirlere kitle hareketleri çok tehlikeli neticeler doğurur.Yönemeliklerle yapılması gereken micro uygulamalara ihtiyaç varken, umumu bağlayan kanunlaşma gayreti münhasıran yaş meyve ve sebze ve gıda gibi doğrudan serbest piyasanın en zorlu koşullarına muhatap sektörlerde bir źümrenin yok olmasına neden olur. Mahfi hocam, bu konu benim için o kadar her alanıyla içselleşti ki, cevaplarımı refleks olarak bile rahatlıkla verebilirim. İyi akşamlar,

      Sil
    4. Halk ekmek çok kaliteli. Sadece fiyat değil kalite açısından da piyasaya örnek teşkil etmektedir. Fırından aldığınız ekmekde o kadar kabartma tozu vardır ki ekmeği doğradığınızda ekmek fırından yeni çıkmış bile olsa masasüstü hep un ufak yüzlerce ekmek kırıntısıyla dolar.

      Sil
    5. bu arada kabartma tozunda sağlığımıza büyük zararları olan profobat vb gibi bazı kimyasallar vardır. minimum derecede kullanmak lazımdır kabartma tozunu.

      Sil
    6. Ekmek yapmasını bile artık beceremiyoruz.

      Sil
    7. Ekmek yapmasını biliyoruz problem şu kaliteli buğday yetiştiremiyoruz daha fazla ürün için ekimi yapılan hibrit tohumlar hem kaliteyi hemde sağlığımızı tehdit ediyor bu arada hocamın yazdıklarına sonuna kadar katılıyorum bizim sorunumuz ara da derede kalmak hangi piyasa ekonomisine geçeceksek orda kalmalıyız en kötü karar kararsızlıktan iyidir

      Sil
  2. Hocam bu tarz müdahaleler geçici de olsa fiyatları düşürür mü? Uzun vadede düşüremeyeceği kesin, ama günü kurtarmak için yapılabilir diye düşünüyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Günü kurtarmak için yapılan her şey yarını kaybetmek anlamına gelir.

      Sil
    2. Hocam kesinlikle katılıyorum, ama maalesef yakın zamanda seçim olunca siyasiler de günü kurtarmaya oynuyor

      Sil
    3. Yarını bugüne feda etmek....Biz varken bir şey olmasın da,biz gittikten sonra ne olursa olsun zihniyeti. Günümüz dünyasında; ÇIKAR bütün değerlerin üstünde bir değer.

      Sil
    4. Yarını bugüne feda etmek....Biz varken bir şey olmasın da biz gittikten sonra ne olursa olsun zihniyeti. Günümüz dünyasında; ÇIKAR bütün bütün değerlerin üstünde bir değer ne yazık ki....

      Sil
    5. Torunlar büyüklerine hakaret, küfür edebilirler.

      Sil
  3. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu sorunuzun yanıtı bizi davranışsal sosyolojiye götürüyor ki ben de bu konu üzerinde çalışıyorum. Yakında bir yazı yazarım.

      Sil
  4. Hocam merhaba,
    Elinize sağlık.
    Piyasa fiuatı bu şekilde bozulduktan sonra fiyatın dengeye oturması ne kadar sürer? Dengeye oturana kadar da eski fiyatın üzerinde belirli bir süre denge fiyatının oluşması mümkğn müdür? Yani kaş yaparken göz çıkarılır mı?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet maalesef eski düzene yeniden geçilmesi ciddi zaman alıyor. Algı bozulması ciddi bir sorun.

      Sil
  5. meşhur tüp ilaç kuyruğu oluşup, malları ucuzdan alıp başka yerlerde yüksek fiyata satarak karaborsa oluşmaya başlar. artık eskiden şöyleydi böyleydi diyemezler en azından...

    YanıtlaSil
  6. Hocam yazınızi birinci washington uzlaşısındaki hükümlere benzettim(kısmen). Planlamaya dayalı sosyalist ekonominin Türkiyedeki karşılığının karaborsa olduğunu söylüyorsunuz. Toplumumuzun sosyolojik yapısı bu kadar bozuksa hangi sistemi getirirsek getirelim iş mi yapar sanki hocam.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Valla piyasa sistemi, bu tür karışımlar olmadığı dönemde iyi kötü işledi.

      Sil
  7. yurtdisinda yasiyorum yasadigim sehirdeki evlerin yarisindan fazlasi devletin yada devlete yakin koparatiflerin aylik gelirimin % 25 i kiraya gidiyor hayatimdan memnunum devletcilik kötü birsey degil .

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kötü olan arada kalmak. Piyasa sistemi varken müdahaleye kalkarsanız ikisi de olmaz.

      Sil
    2. Yurtdisinda hangi ülkeymis bu Sayin yurtdisinda yasayan beyefendi?

      Sil
    3. hangi ülke oldugu önemli degil önemli olan türkiyenin cin halk cumhuriyeti gibi zengin büyük bir ülke olabilme ihtimali vardir ama önce egitimden baslamaliyiz rant pesinde kosan degil ülkeyi kalkindirma iddiasi olan siyasilere prim vermeliyiz.

      Sil
    4. "türkiyenin cin halk cumhuriyeti gibi zengin büyük bir ülke olabilme ihtimali vardir"Adsız10 Şubat 2019 11:05

      Doğru,sonsuz ihtimaller evreninde her türlü ihtimal vardır.

      Sil
    5. devlet doğru olanı yapıyor, enflasyon düşer ve üretkenlik artar, bunca zamandır aracılar varda ne faydasını gördük sadece tasarruf yapıyolar o tasarruflarda nereye gidiyor bellisiz. Serbest piyasanın tek tercih sebebi esnekliktir bizimkiler teknolojiye uymuyor rekabet zaten yok...

      Sil
    6. Devletçi kapitalizm ciddi ciddi düşünülmeli. Devletin popülizme kurban edilmemesi kaydıyla. 1980 den beri piyasa ekonomisi diye diye düştüğümüz hal ortada..Piyasa ekonomisi kötüdür demiyorum ama mükemmel bir sistem de değildir. Diğer sistemler de piyasa ekonomisi kadar değerlidir

      Sil
    7. 12:31 ve 21:49 mesajlarını yazan sevgili arkadaşlar. Keşke her şey sizlerin dediği gibi olsaydı. Ülkenin bu durumda olması serbest piyasa ekonomisinden değil, devleti yönetenlerin populist yaklaşımları ve oy korkuları nedeni ile gerekli yapısal reformları yapmamış olmalarındandır. Bakınız Güney Kore. Bundan 30 yıl önceki Güney Kore ile Türkiye karşılaştırması ve bugünkü durum bunu çok güzel özetliyor. Piyasaya müdahale ile enflasyon keşke düşse 12:31 arkadaşım. O zaman Venezuella yüzde 1 milyon enflasyonla uğraşmaz, devlet kendi fiyatlarını söyler ve enflasyon düşerdi. Sizlerden ricam körü körüne bir şeyleri savunmanız değil bilim ile okuyarak bir şeyleri dile getirmenizdir. Sevgiler

      Sil
  8. Saygideger Hocam yaziniz yine cuk oturmus. Elinize saglik. Gercekten de bikmadan usanmadan ugrasiyor birseyleri aciklamaya calisiyorsunuz. Harika bir yazi.. Bir solukta okudum, ayni zamanda balik hafizam tazelendi kendimi 70-80 lerde buldum.

    Her ne kadar dogrular ve yanlislar kabak gibi ortada olsa da ben kemdimi aptal gibi hisediyorum artik Hocam.Hatta gerizekali.

    Degerli Hocam konumuzun disinda olsa da direkt olarak bizleri 17 yildir yöneten zihniyetin ayni olmasi acisindan lütfen asagidaki aciklamaya bakarmisiniz?

    ""Cumhurbaşkanı Erdoğan, “17 kişi şehit oldu, enkaz altında birkaç kişi daha var. Kentsel dönüşüm değişim olsaydı, bunlar planlı olsaydı, kaçak yapılaşma olmasaydı başımıza bunlar gelir miydi? Bina ruhsatsız, iskansız, artık sabrımız taştı. AK Partili belediyeler başta olmak üzere Çevre ve Şehircilik Bakanlığımızla birlikte yoğun bir çalışmaya gireceğiz. Enkaz tamamen kaldırıldıktan sonra İçişleri, Adalet, Sağlık Bakanlıklarımız, hep beraber bir araya gelecek ve nasıl bir eylem yapacağız, başsavcının verdiği raporu alacak, buna göre de adımlarımızı atacağız. Ama bunlar kararlı adımlar olacak” şeklinde konuştu.""

    Degerli Hocam 3 defa tekrar takrar okudum.. Inanilir gibi degil. Demek oluyor ki yönetenler de kurbagalarin artik kaynadigini anlamislar ki bu kadar acik bir sekilde 80 milyonu geri zekali durumuna getirebiliyorlar.

    Sormak isterim bu aciklamayi yapan veya yaptiran zekaya.. 17 yildir Türkiyeyi Uzaylilar mi yönetiyor..
    Cöken binaya ilave edilen 3 katin kullanma izni de herhalde Marslilar verdiler.

    Gercekten kendimi cok kötü hissediyorum.. Daha 2 ay önce oy ugruna imar barisi denilen garabet kanunu cikaratarak onbinlerce bu sekilde konutu kanuni hale getirenlerin utanmadan bu aciklamalari gözümüzün icine bakarak yapmak hangi gerekce ile karsilik bulabilir..

    Pes diyorum artik..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Diyecek veya ekleyecek bir şeyim yok.

      Sil
    2. ahbap cavus demokrasisi,ahbap cavus kapitalizmi, mahfi hocanın kitabında bu kısım benim ülkeyi daha iyi anlamamı sağladı. Olaylara sinirlenmiyorum, herşey belli bir düzende gidiyor, ahbap cavus demokrasisi düzeninde...

      Sil
  9. Hocam Marginal product average product'ı en düşük noktasında kesiyor ya nedenini bulamadım mantığı nedir açıklar mısınız

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Tepe noktasında kesiyo olmasın

      Sil
    2. Matematik olarak eğimleri eşit çünkü.Toplam ürün eğrisine orijinden çıkan teğet eğimi üzerine çizdiğiniz teğetin eğimi ile aynı.Bu nedenle.

      Sil
  10. piyasada 5 büyük market zinciri var. Belediyeler maliyet arti nakliye bedeli ile satacaklar gidayi. Dolayisiyla fiyat farki marketlerin elde ettigi kar kadar olacak. kar orani asagi yukari yüzde 20 dersek sebze fiyatini 10 tl kabul edersek fiyat farki 2 tl olacak. Belediyeler şu ana kadar böyle satis yapamadigindan isyeri kiralayacaklar dolayisiyla fiyata kirayida eklemek zorunda kalacaklar. fiyat farki iyice azalacak. Karaborsa fiyati olusacak kadar fiyat farki kalmadigindan karaborsa olmayacak. Zaten zincir marketlerde fiyatlar şimdiden düştü. Yònetimle kavga etmeyeceklerdir. Ancak burda sorun kalitede yaşanacaktir. Zincir marketler kaliteyi düşüreceklerdir başka çareleri kalmiyor. Su akar yolunu bulur. Tabi bizim ülkede durum hep ayni hep günü kurtarmaktan yanayız.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Özelleştirme yapalım derken kamusallaştırmaya doğru gidiyoruz.

      Sil
    2. Hic iyi olmayan bir noktaya gidiyoruz.

      Sil
    3. Hocam zaten amaç hiçbir zaman özelleştirme olmadı ;amaç cumhuriyetin kuruluşundan itibaren başardıklarına format atıp unutturup ele geçen parayı yandaşlara transfer etmekti.

      Sil
    4. Zaten şu anda pazarda ve marketlerde fiyat değil kalite düşüyor.Normal şartlar altında almayacağınız ürünler sanki fiyatı ucuzlamış gibi tezgahlarda yer alıyor.Satıcılar da zaten kaliteli ürünleri tezgahlarına koymuyor.Sonuç olarak tanzim satışların da yapacağı aynı şey.

      Sil
    5. 12:18 bravo. Maddi ve manevi olarak değiştirmeye çalışıyorlar. Kimse alışmasın.

      Sil
  11. Mikroekonomi kitaplarında var.

    YanıtlaSil
  12. Hocam iyi akşamlar aslında devlet istemedende olsa halkı cezalandiriyor mu? Piyasa koşullarını olduğu gibi aktaran kişiler yok mu? Tüm danışmanlar mi fikir birliği yapıp kuyu kaziyorlar üretmeyen toplum sinekten farki yoktur?peki üreten i teşvik eden sistemi neden rafa kaldirip veya piyasalarin altinda tutup inşaata zevke sefaya harcadik ki? Bu durumda ahkam kesen bir piyasa oluyor piyasaya diklendikçe piyasa dikleşiyor durumlarin oluşturduğu etkenleri bırakıp sonuçların üzerinden birilerini suçlayıp çıkıyoruz.bu durumda biz margarin i bulmaya şükredecegiz.Üretmeliyiz ama bunu devlet teşvikli aracısız üreteni destekleyen

    YanıtlaSil
  13. Emekleriniz takdire şayan hocam ellerinize ve zihnize sağlık hakkınız ödenmez

    YanıtlaSil
  14. Hocam, denenen bu üç sistem dışında başka bir yol bulunmuş mu dünyanın herhangi bir ülkesinde ? Bulunmuşsa nasıl uygulama alanı bulmuş?Saygılarımla

    YanıtlaSil
  15. İronik bir yorum yapmak için beynimi epeyce zorladım ama bugün içinde yaşamakta olduğumuz gerçeklerden daha komik bir şeyler gelmedi aklıma...

    YanıtlaSil
  16. Bu fiyat düşümü ilaç sektöründe yoğun olarak yaşanmış eczacılar 400 kalem ilacı piyasada bulamıyormuş yine birçok ilaç firması Türkiye'den çıkma kararı almış. Sağlık Bakanlığı ,ithal ilaçlar piyasadan çekilince yerli firmalara çok daha yüksek fiyattan ödeme yapmak zorunda kalmış. Cari açığı azaltmak için yapılan bu hamle geri tepmiş ve sgk'nın ilaç giderlerinin çok daha fazla artmasına sebep olmuş.

    YanıtlaSil
  17. 1 dolar = 110 Japon Yeni
    1 TL = 21 Japon Yeni. Teknoloji ülkesinin parasının bu denli değersiz olması hangi savaşın sonucu? Çin dünya dolar rezervinin kaçta kaçını elinde tutabiliyor ve neden parası dolar karşısında değersiz?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Adamların parası değersiz değil. İsterlerse 3 sıfır atarlar en değerli para olur Önemli olan alım gücüdür. Alım güçleri de gayet iyi ve enflasyon 0'a yakındır

      Sil
    2. Japon parasi benim bildigim 1975den beri dolara karsi neredeyse son 8 yili saymazsak kesintisiz deger kazandi.
      Dahasi Japonyada 1990dan beri zaman zaman deflasyon(fiyatlarin dususu eksi enflasyon) zaman zamanda deflasyona cok yakin %0.5-%1-%1.5 bandlarinda enflasyon yasadi
      Yani parlari deger kaybetmedigi gibi reel olarak baska ulkelere gore baska para birimleri hatta ve hatta mal emtialara gore kiymet kazandi japon yeni.
      Paradaki sifirlar ise japon yenin geleneksel olarak en eski para birimlerinden oldugundan kaynaklidir herifler cok uzun yillar boyunca sifir atmamis o kadar savaslar yasamalarina ragmen tenezzul etmemis gerek duymamislar istese atarlar.

      Sil
    3. Teknoloji ülkesinin parası değersiz değil. Para birimi bir muhasebe değeridir, 1 Yen= 1 TL veya 1 Yen=1.000 TL tek başına hiç bir şey ifade etmez. Ülkenin milli geliri ve satın alma gücü paritesi ile birlikte değerlendirilmelidir. Son yıllarda kendini aydın sanan cahiller arasında yaygınlaşan ülke para birimlerini kur çevrimi yapmadan bire bir aynı kabul eden tuhaf zihniyetten ("onlar için 1 Euro bizim için 1 TL neyse o") kurtulmamız lazım artık. Zira bu mantığa göre biz de Japonya'dan 21 kat zenginiz!

      Sil
  18. Hocam kaleminize sağlık, sanırım güncel durumda doğu ekspresine bilet konusu margarin eğrisi ile aynı etkiye sahip

    YanıtlaSil
  19. Hocam , Belçikanın 2017 gsyh 492 milyar dolar ihracatı ise 430 milyar dolar. bizde gsmh 800 milyar ihracat ise 160 bu kadar fark neden kaynaklaıyor ?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hocam, bu soruya cevap verirseniz, bir daha bu sayfada birsey okumayacagim haberiniz olsun.

      Sil
    2. Kardeşim sen cevap ver o zaman bir ülke gsyh kadar nasıl ihracat yapıyor Almanya,ABD Çin bunu yapamazken belcika nasıl başarmış

      Sil
    3. Hakikaten guzel soru Mahfi hocam bu soruya yanit verin gercekten....
      Ben soyle dusunuyorum GSYHye oranla ihracatin payinin yuksek olmasi uretime aktif dis pazarlara yonelik bir uretim ekonomisini betimliyor Belcika. Buyumede de ihracata dayali dis pazarlara dayali oldugu izlenimi birakiyor,

      Sil
    4. İthalatının büyük kısmını ihracatta kullanıldığı belli oluyor, zaten 11 milyonluk nüfus 430 milyarlık ithalatı tüketemez değil mi?

      Yani ithal ediyor, üstüne katmadeğerini ekleyip ihraç ediyor.

      Sil
    5. Belcikada ekonomi kotu eskisi gibi degil frank donemini ozluyoruz

      Sil
    6. 2017 ihracatı 429 milyar USD, ithalatı 406 milyar USD. Ülke GSYH kadar ihracat yapmıyor, transit ticaret yapıyor. Sadece ihracat rakamını verip ithalata hiç değinmeden "Almanya, Amerika, Çin bunu yapamazken Belçika başarmış" demek bilimsel bir yaklaşım değil.

      Sil
    7. Tehdit işe yaradı , hoca soruyu cevaplamadı. Demekki tehditle hocaya her istediğimizi yaptırtabiliriz.

      Hocam sonraki yazınızda, ekonominin çok iyi gittiği yönünde bir yazı yazmazsanız , bir daha sizi eleştirmeyeceğim.

      Sil
    8. Okurların verdiği yanıtları veya yaptıkları yorumları yeterli bulduğum zaman ayrıca yanıt veya yorum yazmıyorum.

      Sil
  20. ömür boyu ihtiyacı olunmayacak şeylerin sonradan unutulacak şekilde ezberletilmesi yerine, okulların sebeb-sonuç ilişkisiyle düşünmeyi öğrettirecek başta tarih(ezber formalitesi için değil,geçmişten ders almak için) ve temel ekonomi dersine ihtiyacı var orta okuldan itibaren. gelecekte ne kadar büyük sorunlar yaşatacak olsa da fiyatlar üzerinde oynayacağını söyleyen partiyi destekler herkes,hele ki bu ülke vatandaşının siyaset yapmayı ne kadar çok sevdiğini düşünecek olursak. verdiğim sadece bu yazınızdaki için bir örnekti. o kadar çok şey var ki halk ın hatalarından hiç ders almadığı durumlar.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Toplumdaki her bireyin ekonomi, hukuk, siyaset, sosyoloji vb. bilmesini bekleyemezsiniz. Bu konuda toplumunun önderleri 'aydınlar' korkmadan, çekinmeden doğruları söyleyerek toplumu aydınlatıp, yön vermeli. Onları ikna edebilmeli. Bir toplumda aydınlar yok veya yetersizse o toplumun ilerlemesi imkansızdır.

      Sil
  21. Hocam yazı konusu dışında ama bir konuyu çok merak ediyorum;

    Örneğin ben 2010 yılında %10 faizle 10 yıllık konut kredisi aldım.

    1- Ben krediyi aldıktan sonra enflasyon hiç bir zaman %10 altına inmez hatta %20 lere veya daha üstüne çıkarsa bu durumda krediyi kullanan olarak karda olur muyum? Olur isem burada zararı bana kredi veren banka mı üstlenmiş olur?

    2- Eğer durum yukarda yazmış olduğum gibi ise ben %10 faizle krediyi çektikten sonra enflasyon %2 seviyelerine düşmüş olsa bu durumda da krediyi çeken olarak zararda mı olmuş olacaktım?

    3- Eğer yukarda yazmış olduğum iki durum da doğru ise bizim gibi böyle enflasyonun aşırı oynak olduğu ülkelerde bankaların uzun vade kredi vermesi rus ruleti gibi bir şey olmuyor mu? Bu gibi durumlarda bankalar zararlarını nasıl finanse ediyorlar?

    Şimdiden teşekkürler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aynen oyle. Hatta soyle yapiyorlardi. Kisa vadeli doviz ile borclanip, uzun vadeli tl ile para dagittilar uzun sure. Simdi isler tersine dondu. Zararlari nedir, ne kadar sermaye artirmak durumunda kalacaklar pek bilen yok sanirim.

      Sil
  22. Bırakın bu işleri hocam. Bu ülkede sebzenin de meyvenin de fiyatını sadece Reis belirler. Birtakım hainler stokçuluk ve fırsatçılık yaparak fiyatları yüksek tutup iktidarı yıpratmak istiyor. Allah'tan bu oyun da bozuldu ve devlet bu işe el attı. Simdi o esnaflar düşünsün.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Değerli hocam, bence de bırakın bu işleri, baksanıza sorun çözülmüş, yani aslında kaşık yokmuş 🙄

      Sil
    2. dar görüşlü zihniyet değişmedikçe, fiyatların değişmesi bir anlam ifade etmeyecektir.eğitimsiz insanlar, eğitimli ve kültürlü insanların kaderini belirliyor.

      Sil
  23. Hocam devlet Sizin Gibi ekonomist lerden neden yararlanmak istemiyor anlamış değilim

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Devlet derken Sayin Unknown?

      Sil
    2. Devlet benden 25 yıl boyunca yararlandı haksızlık etmeyelim.

      Sil
    3. Mahfi hocam 25 yılda ekonomiyi mahfettin :) Böyle bloglarla mloglarla ekonomiyi kurtaramazsın .

      Gel seni ekonomi bakanı yapalım. Bir 25 yıl daha uğraşsan olucak bu iş :)

      Sil
  24. Mükemmel bir yazi olmuş uzun bir zamandir sizi takip ediyor ve kitaplarinizi okuyorum.Benim sorum şu;Merkezin elindeki rezerv ile dış borç belli olasi bir durumda bankada ki mevduatlar ile ilgili bir sorun yasanir mi?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kasa boşalınca doldurmak için parası olmayana başvuracaklarını mı düşünüyorsunuz?
      Hele IMF'nin avrupa birliği raporundaki ilk madde olan terör yasası maddesi değiştirilmeli uyarısını, borç vermek için şart olarak koyduğunu duydunuz mu?
      Bu iktidar her istediğini içeri atma hakkı veren terör yasasını değiştirir mi?
      Bu durumda IMF ile anlaşır mı?
      Anlaşmazsa paraya ihtiyaç duyunca kimden bulur?
      Son olarak Varlık vergisi diye bir konu duydunuz mu?

      Sil
  25. Hocam devlet aracılardan daha iyi fiyata ürün alırsa ve düşük kar marjı ile satarsa üretici arzı artırır ve tüketicide daha uygun Fiyata gıda tüketir diye düşünüyorum bu sayede arz sıkıntısı olmadığı için karaborsa oluşmaz diye düşünüyorum
    Ama sürecin iyi yönetileceğinden emin değilim sıkıntı burada olacak bence

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Devletin işi bu değil. Devlet üretim politikasını yapacak ve bunu uygulatacak sonra da kurallara uyulmasını sağlayacak. Aksi takdirde olay komünizme gider. Özel sektör ve piyasa olmaz.

      Sil
  26. Mahfi hocam, karaborsa oluşmasi icin fiyatlarin p0 dan p1 noktasina cekilmesinin yuzdesel değeri var mıdır ? yanı 10 tl lık mal yuzde kac fıyatı düşürülürse üretici şimdi karaborsa zamanıdır der ve tezgah altı der.?

    YanıtlaSil
  27. Türkiyede ilaç çok ucuz. Örnek vereyim, Ursactive diye bir ilaç Türkiyede 250mg-100 tablet kutu 90tl, İspanyada aynı ilacın ismi farklı Ursabilane 300mg-60 tablet kutu 15 euro. Aspirin 500mg İspanya 5 euro, Türkiyede 7 tl, Clindoxyl-gel Türkiye fiyatı 35tl İspanya fiyatı 27 euro. Bende yabancı ilaç firması olsam Türkiyede ilaç satmayı haklı olarak keserdim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Nedeni Euroyu 2,90'da sabitliyor bakanlık.

      Sil
    2. ursactive adli ilaç örneğini vermeseydiniz keşke çünkü 15 euro tam olarak 90 tl ye tekabül ediyor.

      Sil
    3. Kardes armutla elma hesabi olmus senin ki.

      Turkiye de insan ucuz desene?

      Asgari ucretli burada en fazla 250 aspirin alir. Orda daha fazla.

      Buradaki asgari ucretli kira ulasim ve gida sonrasinda aspirin alacak para bulamaz.

      Bir de sizin gibi sonradan gormeler cikti, Turkiye Avrupadan daha iyi diyen.

      Sil
  28. Sayın Mahfi Eğilmez'i eleştirmek haddim değil ama 'fiyatların piyasada belirlenmesi sonradan ortaya çıkmış bir durumdur' demek pek doğru değil.Fiyatlar her zaman piyasada belirlenmiştir.Karmaşa 'piyasa' kavramındadır.

    Bir ortaçağ köylüsüyseniz ,sizin ürettiklerinizin fiyatını derebeyi (ağa) belirler çünkü sizin piyasanız yani 'ekonomik uzayınız' köyünüzle sınırlıdır.Bu malı ya da kendi iş gücünüzü gidip başkasına satabilecek imkanınız yoktur.Ağa'nın uzayı ise imkanları dahilinde ulaşabildiği yerlerdir ve sizin buğdayın fiyatı bu defa bu 'ekonomik uzay'da belirlenir.Sorun piyasa tanımlanmasındadır.
    Globalizasyon arttıkça medeni ülkelerde yaşayan insanların ekonomik uzayları dünya sınırlarına kadar genişlediğinden- Belki o yüzden- serbest piyasa sonradan ortaya çıktı gibi bir algı oluşmuştur.

    Kaynağın/malın miktarının azalmasının ya da erişiminin güçleşmesinin o malın değerini yani o kaynağa ulaşmak için harcanacak enerjiyi arttırması o kadar temel bir kuraldır ki bu sadece insanlarda değil en basit canlılarda bile geçerlidir.Hatta bu mekaniği biraz daha kurcalarsanız entropiye çıkarsınız.

    Serbest piyasanın bir icat ya da sonradan ortaya çıkan bir şeymiş gibi düşünülmesi serbest piyasanın ara verilecek,yadsınacak bir düzen olduğu yanılgısına sebep olabilir. Şu anda ülkede görülen komik durumların kaynağı da bu mekanizmayı tam kavrayamamak omalı.İlgiyle izliyoruz:)

    Özellikle ekonomi öğrencilerine liberal ekonomi tezleri daha iyi anlatılmalı diye düşünüyorum.

    Saygılar

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sizin dediğiniz trampa usulüne dayalı alışveriş. Piyasanın tam anlamıyla ortaya çıkması paranın yaygın kullanımıyla oldu.

      Sil
    2. Zaman ayırıp cevapladığınız için teşekkür ediyorum.Cevabınızı şu şekilde maniple edebilir miyim:) 'Para kullanılan piyasalarda fiyatlama ve piyasa hareketleri daha hızlı ve gözlemlenebilir olur'.

      Eşeğiyle Anadolu'ya kumaş taşıyıp satan Asurlu tüccarın kumaşının fiyatını ister takas ister gümüş olsun kim belirliyordur? "Sen bu kumaşı şu fiyattan satacaksın" diye zorlanırsa onca zahmete girip kumaş taşıyıp satar mı ?

      Sil
    3. Güzel örnek tam çalıştığım yerden çıktı. Evet o dönemde fiyatları kent kralları belirliyordu. Ondan 400 yıl sonra da bütün fiyatları Hitit kralı ve danışma meclisi belirliyordu. Benim Hitit Ekonomisi kitabıma bakarsanız orada Hitit yasalarında yazılı bütün fiyatları şekel (12,5 gram karşılığı) cinsinden görebilirsiniz. Mesela 1 koyun 1 Şekele satılıyordu. Bu fiyat yasada yazılıydı ve farklı bir fiyat mümkün değildi.Yani öyle sizin iddia ettiğiniz gibi arz ve talebe göre serbestçe fiyatın belirlenmesi söz konusu değil.

      Sil
    4. Hocam o dönemden bugüne fazla değişen bişi olmamış,
      Şimdi de reis ve danışma heyeti belirliyor.

      Sil
    5. Verdiğim asurlu tüccar örneğinde tüccar Asur'daki ailesine mektup yazıp daha fazla siyahlı kumaşlardan gönderilmesini istiyor çünkü bu kumaşlar hem çok hem "iyi fiyattan satılıyor".

      Hitit Eknomisi ve diğer kitaplarınızdan bazılarını (tarihsel süreç içinde dünya ekonomisi,kolay ekonomi vs...) okudum.Bu bilgiler için müteşekkirim ama koyun azaldığında fiyatının Telipinu ve danışma meclisi tarafından 2 şikele çıkarıldığından veya çıkarılmadığında çobanların karaborsada koyun sattığından, veya koyunları tanrılar aldı diye mideye indirdiğinden eminim.

      Kral bazı regülasyonlar yapabilir ama sonuçta arz/talep basıncına dayanamaz.Böyle regülasyonlar şimdiki merkez bankalarının enflasyon hedeflemeleri için yaptıkları nafile çabalara benzer.Bu ancak sorunu başka bir soruna dönüştürerek çözmeye çalışmaktır.

      Sil
  29. Yüksek büyüme döneminde inşaat ve otomotiv sektörü öncü sektörlerdi.

    Şimdi resesyona girildi ve bu iki sektör lüks sektörler olduğu için öncü sektör özelliğini kaybetti..

    Şimdi öncü sektör gıda-tarım üreticiliği+ market sektörü oldu.

    İnşaat ve otomotiv sektöründe tutunamayan firmalar ve işsiz kalacak işçiler, yoğun olarak gıda-tarım üreticiliği+market sektörüne kayacak.

    Bu durum hem işsizliği düşürecek hem de arzı arttırıp gıda enflasyonunu frenleyecek.

    Ancak bu sürecin işlemesi için ,iktidarın sabırla beklemesi gerekiyor. Siz eğer üreticiye,komisyoncuya,bakkala saldırıp tansaşlarla mansaşlarla piyasanın dengesini bozarsanız, bu sektörü de bitirirsiniz. Bu durumda tam dışa bağımlı oluruz..

    Maliyetler bu kadar yükselmişken, üreticinin perakendecinin zam yapması son derece normal.

    İktidar, "güç bende ,bütçeyi istediğim gibi kullanırım , bana oy getirecek milyarlarca dolar yatırım yaparım ,devlet kadrolarını, belediyeleri gerekli gereksiz sözleşmeli işçilerle doldururum sonra onları seçim öncesi kadroya alırım"zihniyetini terk etmediği sürece ağır bedel ödemeye mahkumdur .

    İktidar şimdi bu bedeli ödemek istemiyor ve bunun maliyetini üreticiye perakendeciye komisyoncuya ödetmeye kalkıyor..

    Sayın iktidar ; yanlış üstüne yanlış yapıyorsunuz. Bugün serbest piyasa ekonomisini baltaladığınız sürece , arz ayağını dahada bitirmiş oluyorsunuz .

    Arz ayağının bitmesi demek ileride gıda enflasyonunun çok daha ciddi biçimde artışa geçmesi demektir.

    Lütfen sakin olunuz. Bir süre ekonomiyle ilgili hiçbirşey yapmayınız.

    Siz müdahelede bulundukça fayda değil zarar veriyorsunuz.


    Yapmanız gereken tek şey İmf ile anlaşıp kamuda sıkı mali disipline girmek buna karşılık piyasayı fonlamak, faizleri düşürüp çarkların tekrar dönmeye başlamasını sağlamaktır.

    Kamuda mali gevşeme özel sektörde mali sıkılaşma ve resesyon yaratır.

    Kamuda mali sıkılaşma, özel sektörde bolluk ve büyüme getirir. Bu işin başka yolu yoktur... Piyasaya yapılacak suni müdahaleler, faydadan çok zarar verir.

    YanıtlaSil
  30. Hocam yazdıklarınıza saygı duyuyorum. Ancak bir sorum olacak. Biliyorsunuz yakın zamanda Antalyada hortum oldu. Antalya Türkiyenin yeşil sebze ihtiyacının %7.5’ini karşılıyor. Antalya’nın toplam yeşil sebze üretiminin %10’u hortumda telef oldu, bu da Türkiyenin %7.5’ini üreten ilin yeşil sebze üretiminin %10’unun yok olması binde 7.5’inin yok olması anlamına gelir. Yani aslında toplam yeşil sebze üretiminin %1’i bile yok olmamışken bazı sebzelerin fiyatları nasıl oldu da 2 kat arttı? Sonuç itibariyle tamam bu bir arz şoku demektir. Toplam arz eğrisi sola kayacak fiyatlar artıp üretimin azalması beklenecek ama %1 bile olmayan üretim kaybı için devlet daha başka nasıl çözüm izleyebilir? Üretimdeki sorundan çok üreticide sorun var. Türkiyede üreticilerde ahlak sorunu var. Fırsatçılık, stokçuluk hiç bu kadar sert geçmemişti. Bence de fiyat sonuçtur. En başta üretim düzenlenmeli yine akabinde ayakları yere sağlam basan hal yasası çıkmalı. Üretici korunmalı ama devletin bence tarım üretimi için ciddi bir biçimde kitleri artırması gerekiyor. Yine tvde yapılan ve diğer uygulamaları az bile buluyorum hocam. Daha fazlasını hak ediyor bu üreticiler. Bir diğer örnek de pazarda var. 50 kuruşa üretilen domates 5 liraya satılıyor. Hadi satılmasını geçtim, bunu market 5 liraya satıyorsa bir ihtimal anlarım, derim ki; adamın çalışanın ücreti, kirası, elektrik, suyu var maliyeti yüksek tamam hadi neyse. Pazara gidiyorsunuz pazarda da 5 lira. Pazarcının maliyeti sadece belediyeye ödediği tezgah parasıyken marketle aynı fiyata satmasına ne demeli? Bu ortaklaşa rekabet değil, bu ahlak sorunu hocam. Bunların tvde daha çok anlatılması yetmez. Devletin çok ciddi düzenlemeler yapması gerekiyor.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Tanımlamayı doğru yapmalısın sayın Adsız. Üreticiler değil, aracılar demelisiniz. Üreticinin cebine giren bir şey yok bu fiyat artışlarında. Aracılar ve son satıcılar kısmında sorun var.

      Keşke tarla sahibinin yani üreticinin cebine girse.

      Yazdıkların doğru, sadece üreticinin cebine giren birşey yok.

      Tarladan 50 kuruşa alınıyor ama bu üreticiye ödenen yani tarla sahibine ödenen rakam. Birde bunun toplama maliyeti var,işçilik. Çürüğü var yani fire. Ürün tarladan kamyona yüklendiğinde ürünün maliyeti kilogramda 50 kuruş olmuyor artık.

      Bunun nakliyesi var, hal maliyeti var, depolama maliyeti var. Daha son tüketiciye varmadı ama üstüne ek maliyetler bindi.

      Buradan tekrar nakliye, son satış noktalarına dağıtım maliyetini ekle ve satıcıların karını da eklemelisin.

      Biryerde bir sıkıntı var bu bir gerçek ama iilk önce olması gereken bir maliyet ortaya konmalı; maliyet hangi noktada şişiyor nerede arıza var nokta atılı ile belirlenmeli.

      Sil
    2. 50 kuruşluk domates 5 TL'ye satılıyorsa, neden domates ticaretine başlayıp zengin olmuyorsunuz?

      Sil
    3. Adsiz 21:33, bunu diyenler bir de madem oyne neden tarlalara gidip alis-verislerini oradan yapmiyorlar o da belli degil. Ben hic tarlada malini satmayan/vermeyen ciftci gormedim.

      Tarlada da 3 kurus, markette 10 kurus, git tarladan al o zaman kardesim.

      Sil
    4. Her hafta tarlalara gidip domates, patates, biber mi alacağız? Bir harla Hanya da, diğer tarla Konya da, İstanbul'dan her hafta buralara gidip, 2 kilo, 3 kilo sebze, meyve mi alacağız?

      Sil
    5. Unknown 13:02, madem gidip oradan alamiyorsun, o zaman sana ne tarladaki fiyatindan, nereden alabiliyorsan oranin fiyatiyla ilgilenirsin.

      Hem ayaginin dibinde, sehrin ortasinda taze sebze meyve alis verisi yapmak isteyip hem de tarlada daha ucuz demenin ne manasi var? Tarla da herhalde ucuz olacak, daha pahali olacak hali yokya.

      Sil
  31. Devlet sorunu bilmiyor ki çözüm bulsun. Tarım ile hiç uğraşmayan insanlar Tarım bakanı ve alt kadroları dinlemez herşeyi kendileri bilir. Devlet te üreticiyi terbi etmek için ihtalat yapar üretici biter. Sonra fiyatları ucuzlatın demek komikliktir ve komik duruma düşüyorlar. Türkiyede büyük marketler yani zincir market olanlar ki bunların çoğu devlete yakın insanlardır. Zincir market elemanları büyük üreticilerle görüşür şukadar ekim yap senden bu ürünü alacam ama şu fiyata alırım der. en başta üreticinin kafası ezilir, sonra üretici hamallık yapmaya başladığını anlayınca, bu tıpkı tavuk kümesleri gibi olur. sürekli üretir ama maliyetine yakın fiyata toptan satar ilk önce hoşuna gider toplu para toplu yüksek satış ama sonra sürekli aynı kısır döngü büyüyemez ve artık maliyetleri karşılayamaz. Bu sefer işçilerden çalar zaten SGK ödemediği işçiler ucuz işçi olur ve kısa zaman sonra kimse çalışmak istemez daha çok para kazanacağı işleri bulmaya çalışır. ülkede maliyetler artar fakat üretici fiyat artırma yetkisine sahip değildir, fiyatı büyük zincir marketler belirler ve sen üretmezsen başkasından alırım tehditi ile başka kanal bulana kadar sesini çıkarmaz ama o başka kanalıda bulamaz. çünkü piyasa bu devasa büyük zincir marketlerin tekelindedir ve diğer firmalar da birbiri ile anlaşmalı yani fiyatları yükseltmezler sürekli üreticiyi ezerler. Bunlara mal satmak istemeyen hal ile ürün satışı yapar ve hal esnafı zincir marketlere mal satamaz, sebebi zincir büyük firmalar hal esnafından mal almaz direkt alıcıdır ve piyasada fiyatı belirleyicidir.

    Zincir marketlerin çok büyük antrepo yani depoları vardır soğuk hava depoları dahil hangi market hangi ilçe ne kadar ürün istiyorsa 1 gece önceden sipariş verilir ve bu depolardan ürünler gece yola çıkar sabah dağıtımı yapılır. hal esnafı oturup bekler malı alır riski alır birileri bizden ürün alsın diye bekler. ama kabak hal esnafının başına patlar ve komisyoncu diye fiyatları bunlar yükseltiliyor denilir. Zincir yandaş marketler piyasa belirleyici olurken, hal esnafı piyasaya uymak zorundadır fiyatlar düşünce düşük fiyattan satar yükselince de mecbur yüksek fiyat yani piyasa kontrol mekanizması yoktur, zaten zincir marketlerin büyük alımları onları 2. sınıf toptancı yapar. En son mahalle marketleri günah keçisi ilan edilir fakat en günahsız olan onlardır çünkü fiyatı belirleyen değil üzerine sadece kar koyarak satış yapanlardır.

    Benim tanıdığımın marketi var, Çikolata satıyor markette 1 TL fiyattan ve kendisine zincir bir markette aynı marka ve gram çikolatanın 0,75 kuruş olduğunu söylediğimde şunu söyledi. Herkes aynı şeyi söylüyor ve parası olduğunda o zincir marketten alışveriş yapıyor ama parasız kaldığında bana geliyor bu fiyattan alıyor. Zincir market o çikolatayı direkt fabrikadan 1 tır alıyor ve tüm şubelerine dağıtıyor bunların fabrika ile pazarlık şansı var ve parayı bastırınca bize 0,80 kuruşa gelen çikolata bu zincirlere 50 kuruşa veriliyor çünkü alımları çok büyük ve dağırımlarını kendileri yapıyor. onlar 0,75 kuruşa satıp para kazanıyor çünkü sürekli satış var sirkülasyonları çok yüksek, ben ise bu marka çikolatadan ancak 1 koli alıyorum yada çok giden markadan 2 koli alıyorum. bunun için arada toptancı kar marjıda var ve benim alımım düşük olduğu için pazarlık şansım bu ancak toptancı ile oluyor diyor.

    YanıtlaSil
  32. Hocam halk olarak da cok iyi niyetli olmadigimizi da kabul etmek gerekiyor sanki. Daha dogrusu bazi sirketlerin, belki bir kisim esnafin. Bazi fiyatlamalar gercekten cok fâhiş. Yani tabi ki cok yuksek bir enflasyon var ama bazi fiyalar da cok firsatçi. Bu bir sogan, sivri biber konusunun otesinde, etik bir sorun. Ama belki de boyle olmasi daha iyidir; bir yerde toplum daha iyisi icin o dibi gormek zorunda olabilir.

    YanıtlaSil
  33. Ama şöyle bir noktayı atlıyorsunuz bu anlattığınız grafik klasik arz talep grafiği , ama bunu tarımda uygulayamazsınız şöyle açıklayayım ; tarım ürünleri üretiliyor örneğin domates 2 liradan aracıya veriliyor aracı fiyat ekleyip marketlere satıyor şimdi ise aynı domates yine 2 tl den alınacak ama aracı olmadan devlet tarafından alınıp satılacak yani burada arzın kısılması söz konusu olamaz arz aynı kalacaktır çünkü tarım üreticileri için fiyat yine aynı olacaktır yani daha fazla veya daha az kazanmayacaklar , desteklemiyorum mantıklı bulmuyorum lakin karaborsa olma ihtimali mevzu bahis tarım ürünleri olduğu için söz konusu değil diye düşünüyorum, hatam varsa düzeltin lütfen , emeğinize sağlık

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben de bu noktaya takıldım. Üreticinin eline geçen para değişmezse arz sorunu olmaz diye düşünüyorum. Ama yine de devletin piyasaya bu şekilde müdahale etmesi ürkütücü geliyor. Doğrudan piyasaya girmek yerine denetimleri artırıp yaptırım uygulayarak sorunu çözme yolu tükenmedi bence. Ama sanki işin içinde başka bir durum var. Seçmene hoş görünme gibi...

      Sil
    2. Ülkemizde aracı, satıcı ya da üreticiler aynı firmalar aynı firmalar olmasa da taşınmaz yükü gibi anlaşmalarla ürün daha tarladayken alıyorlar. Devletin fiyat düşürdüğü bu durumda aracı ve satıclıktan kâr etmeyen firma üretmez veya üreticiden almaz. Devlet bu ürünlerin hepsini alamaz, alsa ekonominin yapısı değişir. Bu bir açıklama olabilir.

      Sil
  34. Eliniza sağlık hocam. Ama bu işin daha derin bir boyutu da var; devletin arz eksikliğini karşılamak için kendisinin üretime geçmesi. Bu durumda; devlet q2-q1 miktarını kendi üretmeye kalksa sonuçlar ne olur? Dahası böyle bir üretim yapabilecek özkaynağı var mı?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Devlet bunu yapabilir. Asıl sorun şu: Devlet bunu yapmalı mıdır? Yapmalıdır dersek özelleştirmeyi niçin yapıyoruz?

      Sil
  35. Hocam yine güzel bir yazı . Hakkınız ödenmez

    YanıtlaSil
  36. Hocam, yanlış hatırlamıyorsam FKM 1970'lerde ve sadece ithalat ve ihracat işlemlerine yönelik olarak ve vergi kaybını önlemek için uygulandı. Dolayısı ile iç tüketime yansımadı bu husus. Demirel önderliğndeki MC'lar arası Ecevit başbakanlığı döneminde yaşanan karaborsanın 2 nedeni vardı;1. Sığ sağ görüşün ülkeyi değil kendi görüşünü savunması, 2. Tüsiad ile birlikte kotarılan üretmeme ve dolayısı ile piyasaya mal arz edilmemesi. Fiata müdahale karaborsa doğurur bu doğru ama 1970'ler için hatalı. Uzun dönemli olarak yapılması gereken Özal'ın yaptığı gibi piyasaya girişlerin dwvlet destekleri ile serbestleştirilmesi (kredi desteği ile değil) ve üretim zincirinin gözden geçirilmesidir ki ben burada tarım ve hayvancılık için mazot/gübre/yem desteği (kdv, ötv indirimleri vb) öngörüyorum kısa dönem için

    YanıtlaSil
  37. Hocam, çok güzel demişsiniz de bunun neresi piyasa sistemi, Bu düpedüz hırsızlık için kılıfa dönüşmüş adı piyasa, kendisi hırsızlık aracı ucube!

    Konuyu bize getirmeden önce özellikle avrupadan bildiğim birkaç örneği sıralamak istiyorum.
    Doğu bloğu çöktüğünde Alman firmaları hemen komşu ülkelerdeki kendi sektörlerindeki şirketleri satın alıp, konsolidasyon adı altında kendilerininkinden yeni ve verimli bile olsa 3-5 yıllık yeni fabrikaları kapattılar. (Sadece pazar kontrolü için)
    2008 yılıydı galiba Siemens firmasının 50 milyar € rüşvet verdiği ortaya çıktı.
    Tarımda örnek gösterilen Avrupa tarım uygulamalarının detayına baktığınızda, bir tarafta yatırımlarının tamamı devlet tarafından karşılanan sektörler, diğer taraftan üretim maliyetlerinin çok büyük bir kısmı devlet tarafından destekleme olarak verilen sektörler bulursunuz. Bunlara rağmen her gün fakirleşen bu kesmin isyanlarını görürsünüz. Bu sektörde birde tekelleşmiş büyük üretici ve dağıtıcıları görürsünüz bu ürünlerde fiyat kolay kolay oynamaz, karlar zaten marjinal düzeydedir. Ellerindeki ürün talepten fazla ise daha tarlada bertaraf edilir, fiyatı korurlar.

    Türkiye' ye gelirsek, Finans ve sanayi sektörü başta olmak üzere halk yolunacak kaz görülüyor bu ülkede, üstelik batı da yozlaşmış olsa da hala rekabeti koruyacak kurumlar varken bizdekiler korkuluk düzeyinde kalıyor.
    İnşaatın hızlı olduğu, üstelik bir de enerji fiyatlarının düşük kaldığı dönemlerde 20 $ altında üretim maliyeti olan çok yakından tanıdığım bir sektörde 90$'a satış yapıldı. Yatırım bedelini 1 ile 2 yıl arasında amorti eden tesisler mantar gibi patladı. Sorsanız istihdam yapıyorlar, işçilik maliyetine bakın 1-1,5 dolar. Şimdi konsolidasyon adı altında birbirlerini alacak, fabrikaları kapatıp pazarda fiyat kontrolünü sağlayacaklar. Birçoğu hükümete çok yakın! ortada bilinmeyen, kontrol dışı olan hiçbir şey yok yani.
    Tarıma gelince, bir tarafta eski doğu bloğunun uçsuz bucaksız kamu arazilerinde ucuz mazot ve gübre ile yetişen ürünler ile diğer taraftan Amerika ve Avrupa menşeiyle talep fazlası kamu destekli veya ölçek ve tekel yapıları sayesinde düşük maliyetli ürünlerle rekabet etmek zorunda. Tabi ki en kötüsü de başlarında akbabalar misali üşüşmüş aracı-dağıtımcılar. sonuçta 15 yılda dünyada gıda fiyatları dolar bazında %52 artmış iken, biz de üretici tarafı %5 dolar bazında düşmüş durumda. Üreticinin kullandığı hemen her türlü alet edevat en az %50 dolar bazında artarken, dünyanın en pahalı mazot ve gübresini de kullanmak zorunda kaldığını da hesaba katmak lazım. Yaşam maliyeti ise herkesin ortak sorunu.

    Ben şimdi soruyorum, bu bahsettiğiniz müdahaleler mevcut soygun düzeninin geçici olarak etki alanını yön değiştirerek, seçim öncesi gönül alma operasyonu mudur. Yoksa çarpık düzenin geçici spazmı mıdır.

    Saygılarımla,


    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Onu bilmiyorum ama bir yandan devletin elindeki malları özelleştirme diye satıp bir yandan devletin sebze meyve satıcılığına soyunması çok tuhaf değil mi?

      Sil
    2. Cumhurbaşkanı ve Maliye Bakanı tanzim satış fiyatlarıyla uğraşacak hale geldi ya bu sonun başlangıcıdır. Paran yokken mega proje yapmaya kalkarsan patlıcan fiyatlarından ne çıkarırıza kadar düşersin. Mega projelerin, yeni havalimanının alternatif maliyeti düşünüldü mü, bunlar bu kadar yapılmazsa olmaz bir şey midir? Halkın karar alma mekanizmasına katılamadığı yerlerde halk işsizlik çeker ve yöneticilerinin rüyalarının gerçekleşmesine yardımcı olur. Bir an bile olsa Mısır’daki piramitler aklıma geldi. Niye yapılmış, getirisi ne olmuş, kaç can gitmiş? Halk! kendinize illüzyon yapılmasına ya da hipnotize edilmenize izin vermeyin. Sorgulayın. Uyandığınızda elimizdekiler de gitmiş olabilir.

      Sil
  38. Hocam tespitiniz ve zamanında yapılan uygulama fabrika üretimi olan mallar için yapılmış. Bugünkü durumda üretimi kısacaksa çiftçi kısacak oda bu durmda kazanacak olan olacaksa üretimi niye kıssın ki tam farklı bir durum değil mi?

    YanıtlaSil
  39. Hocam günümüzde merkezi planlama sisteminden de faydalanılması gereken bir döneme giriyoruz.

    Nedenleri:
    1- Sovyetler Birliği döneminde bilgisayar teknolojisi bu kadar gelişmemişti. Talebin ve üretimin planlaması geröek hayatı aylarca geriden takip ediyordu. Şimdi ise anlık verilerle talebi ve dolayısıyla üretimi ihtiyaçları sağlıklı bir şekilde karşılayacak şekile planlama şansı yükseldi.
    2- Dünyamızın kaynakları giderek daha kısıtlı hale geliyor. Piyasa ekonomisinin iç dinamiği gereği (Ne kadar üretim o kadar teknoloji çelişkisi) gereksiz tüketimi teşvik etmesi doğal kaynakları ve dünyamızı giderek daha hızlı tüketmemize neden olan bir etken.

    Saygılar..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok güzel söylediniz de bu durumda özelleştirilen kamu kurumları ne olacak? Geri mi alacak devlet bunları?

      Sil
    2. Hocam yanıt için teşekkürler, sizin tereddütünüz bende de var, bu nedenle "merkezi planlama"ya geçilmesini değil "merkezi planlamanın gücünden faydalanılmaya başlanması" gerektiğini düşünüyorum. En azından uzun bir süre karma ekonomi ile gidilmeli, geçmişin verimsizliğini aşabileceği görüldüğünde merkezi planlama egemen kılınmalı.

      Tek ülkede uygulanması da çok zor zaten, Birleşmiş Milletler öncülüğünde inanç ve etnik çatışmaların bulunmadığı bir ortam söz konusu olmalı. Biraz ütopik görünüyor ama felakete doğru koşan Dünyamızın önündeki tek çözüm alternatifidir. Geri kalan bütün politikalar çıkmaz sokaktan başka bir şey değil bunu da görmemiz gerek.

      Saygılar..

      Sil
  40. Benzer uygulamaları Venezuella uygulamadı mı?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Peki hocam, basardi mi?

      Sil
    2. Venezuellanin durumu ortada. Birsey basarilmis..

      Sil
    3. Bu soruyu bilinçli olarak sordum. Sürekli orada yaşanmış hataları biz de uyguluyoruz gibi geliyor. Bu yolun sonu belli, girdiğimiz yoldan farklı bir yol denemeliyiz.

      Sil
  41. Mudahale olacak tabii
    Afrine nasil mudahale edildiyse siz de destek verdin izse
    piyasaya da mudahele olmali siz de bir ekonomist olarak destek vermelisiniz. cunku afrine destek verdiniz

    YanıtlaSil
  42. Üretimin arttırılması da kaynak tahsisi demek değil mi sayın Eğilmez. Sonuçta üretim hangi alana kaynak ayırırsanız o alanda artar. Yani ülkenin gelişme istikametini nasil ayarlarsaniz o sektörlerde gelişme olur.Yine sorun başa dönüyor. Yani üretimi artıralım ve piyasaya müdahale etmeyelim demek zaten kaynaklarımızı nereye aktaralım sorusunun bizzat kendisidir.Bir insan ekmek çok pahalı iken siz müdahale edip ekmek satışına engel olsanız bile bunu almak zorundadir. Müdahalenin çok bira tkisi olmayacağı açıktır. Türkiye'de biz şunu gördük. Yıllardır maaşlı kesimin ücretlerine zam yapılmaya ve sosyal yardımlarla halka para aktarılması çalışıldı. Bu insanlar aldıkları ücretlerle belli bir harcama potansiyeline erişti. Bu paralar yenmez içilmez insanlar gitti bunlarla daha daha fazla et,daha fazla süt,domates vsoslu. aldılar. Ancak bu talep yönlü para aktarımı üretici kesime daha sınırlı gitti. Ve giden paralarda bilgiye dayali ve profesyonel uretim yerine çiftçinin de hazır tüketici olmasina sebep oldu. Çiftçiler desteklerle daire arsa alıp ranta döndüler. Fabirka sahipleri de maalesef aynı yolu denediler.Bunun sonunda para üretimin önüne geçti. Halbuki siz paranızla değil ürettiğiniz mal ve hizmetlerin kapasitesi ve kalitesiyle bir yere gelirsiniz. Biz ekonomiyi maaş miktarıyla ölçüyoruz. Yani burda sistemden ziyade akılla hareket etmemiz gerektiğini sözlüyorum. Bu üç modelden hiçbiri sorunumuzu çözemez.Ve maalesef üçünü de karıştırıp iksir yapsak ülkemizin refahı bu saatten sonra artmayacak. Türkiye ekonominin en tehlikeli bağımlilik boyutu olan tarım yani gıda tarafinda ne yazık ki bağımsızlığını kaybetti. Kaynaklarını eve arabaya _üstelik bunlar da ithal malzeme_ tahsis etmek bir akli hataydı ideolojik veya sistemden değil. Şimdı de hiçbir sonu izm ile biten sistem yardımınıza gelmeyemek. Saygılar.

    YanıtlaSil
  43. Hocam yazılarınızı ilgiyle okuyorum. Planlama yapılmadan fiyatları düşürsek ne olur ki? Umarım bugünlerden dersimizi alıp gelecekte bu sorunları tekrar yaşamayız. Saygılar.

    YanıtlaSil
  44. Fatih Kömürcüoğlu10 Şubat 2019 21:25

    İktidar elindeki kamu gücünü sihirli değnek zannedip salladıkça sallıyor. Her sallayışında hiç bir şeyin değişmediğini görünce vingardium laviosa yerine bu sefer vingardium laviğosa deyip bir daha sallıyor. Ne düşünüyorlar gerçekten anlamak mümkün değil. Aklıma bir tek "şu seçimi bir atlatalım gerisi kolay" politikası ile hareket ettikleri geliyor. Daha önce 2 market zincirinde ucuz et sattınız et fiyatları düşmedi. Üstelik marketlere et tedarik etmek için dışarıdan et ithali yaptınız bu sefer yerli üretici elindeki hayvanları satamadı (birebir yaşıyorum kardeşim yetiştiricidir). Tanzim satış noktaları kurunca ortalık süt liman mı olacak? Bir de yargıda hedef süre uygulaması başlattılar. Dava açılınca ne zaman sonuçlanacağına dair elinize taahhütname vereceklermiş. Eğer gerçekten işe yarar da dava süreleri kısalırsa görevdeki tüm yargı mensuplarına bir dava da ben açacağım. Demek ki ellerindeki işleri savsaklayıp 3 ay sonrasına atıp duruyorlarmış.

    YanıtlaSil
  45. Yorumlardan anladigim kadari ile reis sebze meyve isine girmis.

    Lojistik destegi belediyeler vercek, tahsilat ve satisi marketler yapacak.

    Ve hic kimsenin dusunmedigi kadar ureticiyi dusunecek, tuketiciyi dusunecek.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bugün de 250 gramlik cay posetlerini "kendisi bizzat" dagitti. Tüm türkiyede dagitilacagini müjdeledi. Solunu tiklim tiklim dolduran kalabalik cilginlar gibi alkisladi.

      250 gr cay icen vatandas efaha ve huzura kavustu. Dünyanin kiskandigi zengin bir ülke olduk yine yasasin.

      Sil
  46. Hocam şu yazınız ve yazınıza yorum yazan arkadaşların katkılarıyla bir konuyu daha enine boyuna tartışmış bulunduk. bir iktisat dersini de böylece bitirdik. Teşekkürler hepinize...

    YanıtlaSil
  47. 1-Üretici ile halciler arasında mal ve para transferlerinde güvenebilecekleri bir sistemin gelmesi gerekir.Buda arada ki aracıların hem halcilerden hemde üreticilerden vurgun yapmasının önüne geçilmiş olur.
    2- Dolar 2.800 lere getirmek için her yol denenmelidir.
    3- 200 bin TL'lik evleri 500 bin TL ye satanlara dur denmeli.
    Bakın size bir hikaya anlatayım. Ali amca ile Ayşe teyze domates ekmektedir tarlalarına. Yıl boyunca emek
    harcarlar .Oğulları Ahmet'i domateslerini satıp evlendireceklerdir.Ali'ye ev almaları gerekir. Domates ekdiklerinde alacakları ev 200 bin TL'dir. Hsatı yaptıklarında ev 300 Bin TL olmuştur. Birde 100 bin TLkredi ekdiklerinde 10 yıl vadeli 180 bin TL para ödeyecekken fazilezlerde artmıştır. 250 bin TL toplam ödemeleri gereken para olmuştur. (oranlar birebir aynı olmayabilir değişik hesaplama araçlarından tam doğrusuna bakabilirsmiz. ) Bunu gören Ali amca domatesleri 2 TL ye satmayı düşünürken 4 TL ye satmaya karar verir.Herşey bundan ibaret.
    4- Sabahtan akşama kadar facebook twitter yada instegrama girip boş boş zaman geçirmekten başka telefonu başka bir amaç için kullanmayan ve bu yaptıklarını 500 TL bir telefonla yapabilecekken başka hiçbir özelliğini kullanmadığı bir telefona 8 bin TL verenlerin olduğu kesimin domates 3 tl arttı diyebveryansın etmesini anlamak gerçekten mümkün değil.Yani elin oğluna gidecek paraları bu telefonlara akıtıyoruz ama 2 kilo domatese verdiğimiz para fazla geliyor inanılır gibi değil. Çiftçi kazanmasın ama iphonu üretenler kazansında kazansın.Bir tek söz söyleyenler olur mu olmaz bir tek makale yazan olur mu olmaz. Haber programlarında sebze meyve kadar konuşulur mu konuşulmaz.
    5- Araba fiyatları 100bin den 170 bine çıkar gider 170 bine alır birde banka faizi öder ses çıkarmaz. Domates fiyattaları 2 lira artar konuşurda konuşur.Bırakın kardeşim birazda Ali amca Ayşe teyze kazansın...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sanirim kitleler karismis. Iphone alanlar genelde domates fiyatindan sikayet etmiyorlar.

      Sil
    2. Konuşanlara bakarsan maddi olarak bir sıkıntıları olmadığını görürsün...

      Sil
    3. Cevaplar
      1: Alışverişte güven verici 3. kişi ve kurumlar Türkiye'de her sektörde ihtiyaçtır. Batılı ülkelerde bulunan bu kurumsal yapı Türkiye'de olmaz. Çünkü Türk Ticaret Kanunu ve Ceza Hukukları böyle bir sistemin uygulanmasını imkansız kılar. Hukuki değişim şart. Hukuki değişim yetmez, kurumsal kültüründe oturmuş olması lazım. Türkiye'de bu ikisi de yoktur.

      2: 2.80 olursa Türkiye'de üretim kalmaz. Cari açık fırlar, kontrol edilemez hale gelir, sonu çok fena olur.

      3: Kim dur diyecek? Hepsi Reisin arkadaşları.

      - Uyduruk hikayeler ile zamanını kaybetme, bana hikaye okuma.

      4: 500TL lik telefon mu kaldı? Varsa, o telefon ile yapılan işleri iPhone ile yapan kaç kişi var ki? O kişilerin hepsi mi domates fiyatından şikayetçi? Ben iphone alıp, domates fiyatından şikayet eden hiç görmedim. O kitle domatesi 30 lira da olsa alır merak etme, 3-4 liranın hesabını yapmaz. Domates fiyatından şikayet edenler iPhone alamayanlar olabilir mi?

      5: iPhone kullanıcıları gibi hangi arabayı hangi kredi ile alıp ses çıkarmayan domatese taktı?

      Not: Ali Amca ve Ayşe Teyze madem çok karlı ve kolay, niçin domates yerine araba üretip satmıyor? Iphone üretip satmıyor? Zor mu geldi onlara?

      Sil
    4. Iphone olayına değinmemin sebebi, bizler o kadar son yıllarda tüketim toplumu olduk ki harcadıkça harcadık, aldıkça aldık ama doğru düzgün üretmedik üretmeden yada kazandığı paradan fazlasını harcamaya giden birikim yapmayan bir toplum haline geldik.Hep faizlerin düşük kalacağını düşündük.şirketlerimiz dolarla borçlandıkça borçlandı. doların yükseleceğini hiç hesaba katmadılar, güne göre yaşadılar şimdi reel sektör borçları diyoruz nasıl oluştu bu reel sektör borçları. şapka düştü kel göründü.

      Fiyatlara takılma, demek istediğim 500 TL'lik telefon değil. Hadi senin için 2 bin TL olsun ama şu gerçekçi aldığı telefonun birçok özelliğinden habersiz bir toplum var. Yani diyorum ki gerek yok kardeşim kullanmadığın özelliklere o kadar yüksek paraları vermeye. Kazak değiştirir gibi Iphone değiştirmeye, kuyruklara girip yeni çıkan modeli almaya, Yani gösterişe hiç ama hiç gerek yok:)

      Emin ol Ali amca ile Ayşe teyze o üretimi yapmayıp birilerinin yaptığı gibi şehre gelirse o domatesi 5 TL ye değil 50 TL ye satarlar sana, tarım sektörüne giren büyük şirketler.

      Sil
  48. Merhaba Hocam, Arkadaşlar,
    Tamda bu konuda bir yazı yazdınız mı diyerek baktım sitenize, yaklaşık bir aydır konuştuğumuz durumu yazmışsınız.
    Bizce serbest piyasa koşulları askıya alınmış durumda.
    Gıda sektöründe bir firma sahibi olarak yazınızda değindiğiniz gibi zamanla üretmekten vazgeçmek gibi seçenekler şuan masamızda ve haziran ayı karar vereceğimiz tarih. Neden haziran ayı derseniz durma kararı alarak piyasadan borçsuz çıkabileceğimizi düşündüğümüz başabaş noktası olduğu için.
    Devletin sosyal fayda ilkesini düşünerek gerekli noktalarda piyasaya müdahale edebileceğine inansam da
    piyasada ki işletmelerin giderlerine katlanmadan belediyeler aracılığı ile mal satması dediğiniz gibi bu günü kurtarmak ama geleceği kaybetmek olur.
    Bir belediye Antalya dan 5 TL ye aldığı domatesi 5 TL ye satar ve "Bak satıla biliyormuş" diye bilir. Ama bizlerin katlanmak zorunda olduğu işçi maaşları, ssk primleri, bagkur primleri, elektrik, yakıt (mazot-benzin), kira, amortismanlar, tazminatlar, vergiler ve diğer giderler gibi belediyelerin bu işi
    yaparken katlanmadığı giderleri var. Biz bunu yapamayız.
    Olması gereken şey verimliliği arttırmak maliyetleri düşürmek olması gerekirken yapılan şey bu günü kurtarmak.
    Bir işletmeci olarak ülkem için çok üzülüyorum. İnşallah bu hatadan kısa sürede dönülür.
    Herkese Saygılar.

    YanıtlaSil
  49. Bakın bir pazarcı esnafı nasıl yorumlamış bu müdahaleyi https://twitter.com/kacsaatolduson/status/1094335790711218177?s=08

    YanıtlaSil
  50. Hocam , elinize sağlık . Ben bu tip polisiye önlemlerin açılan gediği daha da büyüttüğü ve yarın bir gün bir yapısal reforma gidilirse sorunların çözülme zamanını arttırdığını düşünüyorum. Evet sorunlar çözülecek ama bugün yapılanlar bize yarın ki çözüm noktasında daha sancılı ve uzun bir sürece sebep oluyor gibi. CDS ve kur alt noktalarımız artık hayli yukarılarda enflasyonumuz %20-%30 seviyelerinde bunu düzeltmek ve sosyal eşitliği sağlamak çok zaman alacak gibi.

    YanıtlaSil
  51. Hocam mevcut iktidarı desteklemesemde bu direkt satışı destekliyorum. Fikrinize saygı duymakla beraber kabulde etmiyorum. Piyasayı serbest bırakalım diyorsunuz. Evet ama o dediğiniz ahlaklı, normal bir piyasa varsa olur. Bizde sopa gerekli başka türlü anlamıyoruz. Bu yapılanında hiçbir şeye zararı olmaz. Evet komisyoncular aç kalır. Umarım da kalır. Al sat hiçbir üretime faydan olmadan para kazan. Bitti o dönem dünyada. Devlet üretimede girerse onuda desteklerim. Devletin işimi derseniz, evet. O devletin işi değil bu değil de devletin işi ne? Paramızı yemek mi sadece?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Boş boş yorumlarda bugün... Devletin işi ürün satmak değil, ürün satılacak ortamı hazırlamak. Bu da tarımı destekleyecek, üretimi arttıracak politikalarla, teşviklerle, araştırma enstitüleri ve üniversiteleri ile olur fiyatlara müdahale ederek olmaz.

      Git mesela yatay ve dikey tarıma yatırım yap, tohumculuğa yatırım yap, bunun önünü aç, dünyanın bir numarası olacak politikaları çıkart. Bunlarla uğraşacağımıza günü birlik söylemler ile Türkiye'nin geleceğini kaybediyoruz.

      Sil
    2. Ooo halcilerde gelmiş. Tamam oldu devlet ortam hazırlasın, siz para kazanın diye. :). Kazancınız yetmezse de yazarkasa fırlatırsınız. Aaa unutmuşum o eskidendi değil mi?

      Sil
    3. Halci değilim, kabzımal da değilim. Mühendisim ve bu konularla alakam yok. O kadar boşsun ki anlamaya kapasiten yetmiyor. Devlet politikaları kuracak ki ülke halkı zenginleşsin.

      Küçük beynin bunu halcilik olarak algılıyor!

      Sil
  52. Talep sizi p0 noktasindan p1 noktasina goturur. Halay ise heryere.

    YanıtlaSil
  53. Sayın Eğilmez, Hükümet bir çok alanda çelişkiler içerisinde, çoğu konuda yapılanlardan ve yaptıkları hatalardan ders alamamış durumda. Sizin de belirttiğiniz gibi hem özelleştirme yapıyorlar, hem de devletçiliğe (sosyalizme) yöneliyorlar. Gündemdeki sebze, meyve hallerdeki pahalılık konusunda ise, Hükümete oy verenlerin çoğunluğu zaten sebzelerin, meyvelerin üretildiği şehirlerde, kasabalardaki vatandaşlarımız, nakliyecilerin çoğunluğu zaten Hükümete oy verenlerin, yandaş firmaların elemanları, Hallerde çalışanların çoğunluğu zaten Hükümete oy veren insanlar. Hükümetin bu işleri düzeltememesinin esas sebebi bence kendi yandaşlarını, oy verenlerini korumak, kollamak için çoğu yanlışlığa, haksızlığa göz yummasıdır. Bir şeyler yapılıyor hissini vererek halkımızın gözünü boyamaktır. Gerçekte bu yapılacak işlerden netice çıkmayacağını kendileri de biliyorlar, Yaparmış gibi görünüyorlar. İnşaat sektöründe de böyle olmadı mı? Ayrıca Cumhurbaşkanı 1 sene önce Merkez Bankasına ulu orta suçluyor, bağırıp çağırıyordu, durum daha iyiye değil daha kötüye gidiyordu. Son zamanlarda artık Merkez Bankasına karşı sesini kesti, durum daha iyiye gitmeye başladı. Bu durumdan ders alamamış ki, şimdi sebze, meyve, haller konularına el atmaya, bağırıp, çağırmaya başladı. durum daha kötüye gidecek ve sesini kesmek zorunda kalacaktır. Hükümetin ana sorunu kanunları tamamen uygulamamalarıdır. Kendi yandaşlarına şöyle, yandaşları olmayanlara böyle kanun uygulamaları bozukluğun sebebidir. Hükümet kontrol görevini tam yapsa, kanunları her kese aynen uygulasa, inanın Türkiye'nin her alandaki durumu çok daha yüksek seviyeye yükselecektir. Ancak Hükümet vatandaşlar arasında ayırımcılık yapmayı kesemez, yandaşlarını küstürür. Yandaşlarını küstürmemek için Türkiye'nin durumunun kötüleşmesine bile bile sebep oluyor. Acaba yanılıyor muyum?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Görüşünüzde haklısınız.

      Sil
    2. Istediginiz kadar hakli olunuz.

      Bakiniz Cumhurbaskanimiz ne diyor.

      ""MEYVE-SEBZE FİYATLARINDAKİ TERÖRE DUR DİYORUZ""

      ""Ankara Keçiören'deki toplu açılış töreninde halka hitap eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Sebze-meyve terörü estirenlere karşı tedbirimizi aldık. Birçok noktada ucuz sebze, meyve satışına başladık. Fiyatlar neredeyse yarı yarıya inmiş durumda. Temizlik malzemeleri için de aynı tedbiri almaya başlayacağız" dedi.""

      Saygideger Hocam, bir defa daha soruyorum.

      Sizin bu ülkeden hala umudunuz var mi?

      Sil
    3. Devletle is yapanlarin ve mutaehaiyitlerin ne sucu var kardesim
      kurakli var mezatcilar var ondan sepze mevye fiyatlari yukseliyor lutfen!Adaletli olalim elestirilerimizde

      Sil
  54. Hocam küresel ve yerel ekonomik havaya baktığımızda doların seyri 2019'da nasıl olacaktır? Kısa orta ve uzun vade de beklentinizi öğrenebilir miyim? Teşekkürler.

    YanıtlaSil
  55. Merhaba Hocam. Küresel ve yerel ekonomik havaya baktığımızda doların seyrini nasıl görüyorsunuz? 2019 da kısa, orta ve uzun vadede doların akıbeti sizce nasıl olacaktır?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Küresel Hava:
      Baktığımızda, kuzey bölümlerinde kış hüküm sürüyor.
      Güney kesimler sıcak.

      Doların seyri:
      Bir Amerika'ya doğru bir Amerika'dan dışarıya doğru seyrediyor.
      Şu anda ülkemize uğramadı.
      Balkanlardan beklenen Euro dalgası da henüz etkisini hissettirmedi.

      Siz en iyisi halay çekin.
      Hoca bu topa girmez.

      Sil
  56. 1- üretim yani arz artırılmadığı müddetçe tanzim satışı gibi uygulamalar sadece pazarcıları esnafı zarara sokar ve giderek azalmış olan üreticinin de üretim aktivasyonlarından çekilmesine neden olur. 2- üretimden çekilme arttıkça sebze-meyve ithalatı daha da çok artar ki bu durumda yüksek kurdan ithalat yapıp da içeride tanzim satışı yapacağım derseniz zarar büyük olur. zararı yine halkın sırtına vergi olarak yıkarsınız bütçe açığı hızla büyür ve kontrol dışına çıkar bu da ekstra kur faiz enflasyon şoklarına zemin hazırlar.3- piyasa mekanizmasını bitirme çabası olarak algılama artar ve azalan sıcak para girişleri hızla tersine döner ve yüksek sermaye çıkışları başlar. o halde yeni bir kambiyo rejimine ihtiyaç duymaya başlarsınız. 4- net duruş şarttır. ya tam piyasa ekonomisi ya tam kamu ekonomisine geçiş ya da karma iktisadi model ve bu modellere uygun reel ve finansal al yapıların kurulması gerekir. artık türkiye ekonomisinin yaprak gibi rüzgarın bir oraya bir buraya sürüklediği yapısallıktan çıkması elzemdir. aksi halde zaman giderek daralıyor ve büyük bir yıkım bizi bekliyor. çünkü bu hataları finansal sistem er ya da geç mutlaka fiyatlar. 2017 yılı hatasını 2018 de kur şokuyla yaşadık. bu gidişle daha da büyük bir şok 2019 yılı içinde yaşanabilir.

    YanıtlaSil
  57. hocam chp işbankasına ortaklığı hakkında ne düşünüyorsunuz

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Reis, orayı CHP ye bırakmaz.

      Sil
    2. Hocanin ne düsündügü asagi yukari belli. Sen ne düsünüyorsun? Mesele orada. Ac oku, isbankasi olayini. Internette bile yüzlerce bilgi bulabilirsin. Oku ve ogren..

      Sil
    3. hisseli harikalar kumpanyası gibi halkız valla. baksanıza birisine sürekli reis diye hitap eden ahmaklar milyonlarca. dünya bi yerleriyle gülüyorlar bize.

      Sil
    4. hocanın düşüncelerini merak ediyorum...

      Sil
    5. Ben geleneklerin zedelenmemesi gerektiğini düşünürüm.

      Sil
  58. hükümet içeride tarımı bitiriyor ancak sürekli yemende somalide ve böyle benzer ülkelerde tarım arazileri kiralıyor. buradan türkiyeye ithal mallar sokuyor. benim kanaatim bunları yandaş birileri ürettirip türkiyeye yüksek kurdan sokuyor ve karlar elde ediyor. neden mi?. çünkü yandaş tarafta ciddi sermaye birikimi gerekiyor. yeni bir rejimin inşası için!.yandaşlar konkordatoya rahatça gidebiliyor alacaklı yandaş işletmeler ya iflas etsin ya da likidite sıkışıklıkları yaşayarak düşük değerden işletmelerini yandaş işletmelere satmaya mecbur kalsın diye!. hem ekonomide hem de diğer hemen tüm alanlarda sürekli yandaşlar türetip bunların üzerinden yeni bir rejim inşası yapılmaktadır. son 16 yılda 2 trilyon doların üzerinde gelir elde etti hükümet. peki nerede bu devasa sermaye . ben söyleyeyim. bu sermayenin büyük kısmı küresel sermaye kompradorlarının emrindedir. bir kısmını da tek adam rejimince kullanılmaktadır. seçim öncesi dağıtılacak ulufeler için. ancak bu sermayenin %80 ile ingilterenin 1912 yılının Osmanlısını inşa edeceği yani tamamen İngiltere ve onun gizli hanedanlığı r..ild.. istediği tipte yeni türkiye kurulmaya çalışılacağı aşikardır. 2001 sonrasında türkiyedeki sermaye büyük boutta el değiştirmiştir. gladyo ekonomisi sermaye yapısını yeni türkiyeyi kurabilmek adına küreselci anlayışta rejim için el değiştirtmiştir.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hocam, Rotschildcı arkadaş bu yazıya da geldi.

      "Yeni küresel düzende Sebze Meyve Mevzuu üzerine Rotschild'in gizli Türkiye planı" üzerine bilgi sahibi olduk. Kendisine teşekkür eder, Rotschild kariyerinde başarılar dileriz.

      Sil
    2. ben şucu bucu değilim. şuculuk buculuk soğuk savaş yıllarında kaldı. anlaşılan sizin kafanız hala soğuk savaş yıllarında kalmış. önce bu kafayı değiştirin. şöyle beyninizi biraz açınız. mesela dünya finansal sistemindeki finans kuruluşlarının en büyük on tanesinden kaç tanesi en büyük petrol tröstlerinden kaç tanesi hangi hanedanlığındır. dünyadaki altın gümüş gibi değerli madenlerin yüzde kaçına hakim emtia piyasalarının ne kadarına hakim biliyor musunuz. siz bahsettiğim gücü sadece bir şahıs sadece bir iş adamı gibi algılama hatasını tekrarlıyorsunuz. Osmanlı devletine fransa devletine İngiltere devletine isveç devletine Hollanda devletine daha nice devletlere borç veren finansmanlarına adeta hegemonya kurmuş bir sermaye imparatorluğunu bir hanedanlığı kendi küçük algınıza göre yorumlama gafletine düşüyorsunuz. evet bunu tam 9 yıldır söylüyorum ve yine söylemeye devam edeceğim. türkiyenin en fazla borçlu olduğu küresel banker rothschild dir ve türkiyeyi de onun istediği sürekli desteklediği akepe yine bu hanedanlığın istekleri doğrultusunda yönetmektedir. belki duymamışsınızdır: bank of ınternational settelments bis bank of england fed en büyük hisseler söz hakkı bu hanedanlıktadır. TCMB nin bir kısım hisseleri de başka adlar altında bu hanedanlığın elindedir. kağıt banknotlarımızı basma yetkisi tamamen bizde değildir sadece metal para basma emisyona sokma hakları tamamen bizdedir. sayayım mı. bp,shell gibi devasa petrol ve enerji devleri, barclaystan tutun da citibankın büyük hissesi ing den tutunuz da rabobank tan başka onlarca büyük uluslar arası bankacılık işletmeleri rio tinto gibi dünyanın en büyük madencilik firmasından tutunuz da boraks gibi bor alanında bir numara olan firmanın sahibi de bu hanedanlıktır. kapitalizmin baş kurucusu çok sayıda kağıt para uygulamasının devreye sokulmasının ana fikir babaları bu hanedanlıkla direkt ilişkilidir. siz sanıyormusunuz ki rothschild hanedanlığının gizli kapaklı koruması olmasaydı akepe 17-25 aralık Halkbank davaları ve daha birçok hakkındaki çok sayıda belgelerle ispatlı kirlilikle hala ayakta durabilirdi. geçiniz bunları. borç alan emir alır ve dünyanın en az yarısı rothschild hanedanlığından borçlar almıştır ki türkiye de dahildir. bor alan emir alır. akepe de emir alır. abd de ingilterede rusyada çin de singapurda fransada Hollanda da isveçte kanadada çok sayıda ülkede klikleri var bu hanedanlığın. london city nin sahibidir. ve oraya İngiltere kraliçesi rothschild izni olmaksızın giremez. kraliçelere krallara diz çöktüren bu adam sultan 2.abdülhamit hana diz çöktürmüştür 33 yıl uğraşarak. m.k.atatürk bu ülkeden kovmuştur. çünkü bu hanedanlığın ajtapotun bir kolu türkiyede olduğu sürece asla tam olarak istediği sanayileşme kalkınma hamlelerini yapamayabilirdi. karşı gelen bedel ödedi. Ecevit Erbakan gibi siyasiler bedel ödedi siyasal hayatları bitirildi. şimdiki ise malum kucağında oturuyor. siz şu bucu deyip şahsa indirgemeye devam ediniz bu konuyu.

      Sil
    3. Abi sen neymissin be!
      Simdi kimse bunu bilmiyor,
      bir sen bir Rothchild mi biliyor?

      Erbakan, Ecevit niye millete bizi rothchield bitirdi demedi?

      Hocam size de teessuf ediyorum. O kadar ekonomi okudunuz, dunyanin sahibinin Rothschield oldugunu bilmiyosunuz.

      Kardes, bu rotschiel nerde oturur? Kizi filan var mi, benim oglana istesek.

      Sil
    4. Adsız11 Şubat 2019 20:23,

      Siz diğer yazanlara aldırmayın, bilgi vermeye devam edin, onlar anlamazlar.

      Amacım sorup öğrenmek,
      Bu Rotschield niye toprak alıp devlet kurmuyor bu paraya?

      Bu kadar gizli bilgileri verdiğinize göre zamanında bu Rotschield size çok güvenmiş,
      epey sırrını öğrenmişsiniz, sonra ne oldu da ayrı düştünüz?

      Bunlar kaç yaşındalar? şu anda en tepesindekinin adı nedir?

      Bir de Rotschield fıtık olduğunda hangi doktora görünüyor?

      Sil
  59. Sanki ikiz beyinlere sahibiz ya da evrensel ispat edilmiş doğruları takip ettiğimiz için. Düşüncelerim sizinle birebir örtüşüyor hemen her konuda.

    Bir konuda fikrinizi almak isterim. Tanıdığım bir pazarcı tanıdığım bir üreticiden (üretim vs hepsi aynı ilçe içinde) 3 liraya aldığı brokoliyi pazarda 12 liraya satıyor. Buna serbest piyasadan çıkmadan bir şey yapılmalı mı? Yapılabilir mi? Saygılar.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. El Cevap :
      Tüm ilçe brokoli tanıdığınızdan brokoli alıp yerse, sizin tanıdık çok mu zengin olacak?
      Tüm ilçe brokoli yiyecek olsa, 3 TL ye satan üretici gider pazarda satar, sizinkini aracılıktan çıkarır.
      Demekki az satılıyor, sizinki de koymuş fiyata.

      Sil
    2. 16.14 Kardeş,
      Sen serbest i de, piyasayı da yanlış anlamışsın.

      Hele serbest piyasa deyince komple olay farklı bir boyuta gitmiş.

      Sil
  60. Hocam sizi de 15-14 şubat tarihleri arasında düzenlenecek ankara kitap fuarında görmek ve kitaplarınızı imzalatmak istiyoruz.

    YanıtlaSil
  61. Serbest piyasa ekonomisi.israfi minimalize eder faydalanmayi maximalize eder ve de irrasyonelmis gibi calisir.

    YanıtlaSil
  62. Hocam işe yaramayacağı kesin olmakla birlikte sadece birkaç sebze ve meyvede fiyatların kısmı ucuzlaması ekonomiyi üretimi işsizliği eğitimi de kurtaracak mı?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Büyük düşün kardeşim;

      Her şey bir kaç meyve ile başlayacak,
      Sonra diğer meyveler onu takip edecek,
      İnsanlar ucuz yemek yiyecek,
      Ucuza daha çok yiyen işçi daha çok çalışacak üretimi kurtaracak,
      Ucuza daha çok yiyen öğrenci daha çalışkan olacak,
      Herkes huzur bulacak.

      Unutma!
      Bir çivi, bir nal, bir at, bir asker, bir manga, bir bölük, bir tümen, bir ordu, bir savaş, bir ulus kurtarır...

      Bir meyve, bir insan...

      Sil
    2. Adsiz 20:55 Süt tozu göndereyim sana istermisin.? Marshall yardimi degil. Hakiki yerli mali.

      Sil
  63. Yeni başlayanlar için Sebze Meyve Ekonomisi

    Çiftçi ile anlaştım, 3TL den 5 Ton domates aldım.

    Maliyet : 15000TL
    İstanbul a getirdim, taşıma 1500TL
    Depo Kirası : 1600TL
    Yüzde 10 Fire : 1500TL
    Taşıma, indirme, kasa boşaltma, hamaliye vesair işçilik 400TL
    Yüzde 22 KDV ve diğer vergiler
    Kilo maliyeti oldu 5TL, elimde var 4500Kilo Domates.
    %20 kar marjı ekledim, fiyat satış fiyatım oldu 6TL.
    Bunun bir haftada bitmesi lazım, yoksa çöp.

    Manav ve Market sahibi 45 kişi geldi, 100 er kilo aldılar.

    Bir manav için maliyeti
    Ürün alış 600TL
    Taşıma 60TL
    KDV ve Diğer vergiler yüzde 22.
    Yüzde 10 Fire
    Kilo manav alış maliyeti oldu 9TL.
    (Bir kaç günde satmak zorunda)

    Dükkanda bir yer, elektrik, personel, kira 80TL
    Yüzde 20 manav karlılığı,

    Müşteri satış fiyatı 12TL.

    En az aracının olduğu durumda fiyat bu.

    ----
    Belediye tanzim satışı:
    Çifçiden aldı 100Ton, fiyat 3TL den.
    300 bin TL
    Bir alana taşıma, kira, işçilik 40bin TL
    Yüzde 10 fire, kaldı 90 ton.
    Kilo maliyeti oldu 3.77 Kuruş.

    5 Market zinciri 18 er ton alıp,
    kamyon ile depolarına taşıdılar.
    Market başına kargo, işçilik 5bin TL
    Depoya koydu kirası 3000TL.

    Market başına ana depo kilo maliyeti 4.21TL
    100 er kilodan 180 şubeye domates gitti.
    Şube başına nakliye 50TL
    Personel, kira, elektrik vs 80TL
    KDV ve diğer vergiler yüzde 22.
    Fire %10
    Şubeye maliyeti oldu 7.47TL
    Şube yüzde 20 kar koydu müşteri fiyatı oldu 9TL

    Aradaki 3TL kilo başına, eğer belediyeler ek maliyet
    ve yatırım yapmaz ise, yapar ise 10-11TL.

    ----

    Değer mi? Sorun aracılarda mı?
    Devlet bir de kaybettiği vergiyi hesaplasın.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sayın adsız daha birinci hesapta %30 hatalı/yanlış hesap yaptığını görüyorum. Belliki o rakamlar senin için çerez parasi. O paranın üçte birini çiftçi kazansa yer gök domates olurdu.

      Sil
    2. Elinize saglik güzel calisma yapmisiniz. Bisey soracam sebzede kdv orani halde yuzde 1 hal disinda yuzde 8 diye biliyorum. yuzde 22 nasil oluyor.

      Sil
    3. Zincir market 0 liraya üreticiden alsa 5 liraya satacak demek ki!

      Sil
    4. Mutfak tezgâhının bir köşesine koyduğum domates üç ay olduğu gibi dururken, nakliye sırasında sizinkilerin üzerinde birileri tepişiyor herhalde ki % 10 zaiyat oluşuyor.

      Sil
    5. bir haftalık satış için %20 kazanç çok fazla insanlar onu bir senede yapıyordu geçen yıllara kadar

      Sil
  64. ""Uluslararası Para Fonu (IMF) Başkanı Christine Lagarde, küresel ekonominin beklentilerin üstünde bir hızla yavaşladığına dikkat çekti ve küresel ekonomiyi etkileyen "dört bulutun" olası bir "fırtına" yaratabileceğini uyarısı yaptı.""

    Hocam, bu da nereden cikti simdi. Ne güzel hersey yoluna giriyordu. Tam da Tanzim Satis Magazalarinin acildigi bir dönemde hic olmadi..

    Ne Zaman shlansak dis gücler aninda operasyona basliyor. Yok bulutmus, firtinaymis, yildirimmis.. Bunl hic hos seyler degil.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. IMF bizi korkutup, bize para satmaya çalışıyor, inanma yok bişi.

      Sil
    2. sana cevap vermeye bile değmez. trollll……..

      Sil
    3. IMF ile ilgili hocamızın daha önceki yazılarında yazdım. IMF yalan haber üzerine sahte açıklamalar yapıyor dünya ekonomisi iyi gidiyor diyor sonra birden çıkıyor sert rüzgarlar karayel poyrazdan bahsediyor. Dediğim gibi IMF 3 ay ara ile sürekli yavaş yavaş alıştıra alıştıra kötü tabloyu ortaya koyacak daha önceki tahminleri falan hikaye. Bizim ekonomistlerde IMF verileri güvenilir diyor tam aksine IMF güvenilmez bir kurum oldu dünya ekonomisi bu kadar sıkıntılı iken saçma açıklamalar la insan aklıyla alay etti.

      Bakın IMF sürekli tabloyu kötümser yapacak gerçeği yavaş yavaş açıklayacak dünyada çok ciddi para sıkıntısı oluştu ve bu sorun yeni değil bol para dağıtımı sonucu dünya borç batağında herkes basılmış kağıtların üzerinde yüzüyor. İsviçre Merkez bankası para basıyor sonra o para ile borsada APPLE hisselerini alıyor hisseler tavan ama para karşılığı olmayan milyonlarca para basıldı. Gerçekte sahte para basma ile yükselen hisseler zamanla köpük almaya dönüştü ama para o sözde paralar belirli alanlarda sıkıştı kaldı zaten öyle olacaktı. Japonya basabildiği kadar para bastı japonyanın nüfusu yaşlandı dışarıdan işçi alıyor devlet mühtiş borçlu sözde enflasyon çıkaracaklar para ile olmuyor kısır döngüde kaldılar.

      Dünyayı paraya boğdular herkes borçlu ve ekonomiyi bol para ile yöneteceklerdi şimdi yönetilemeyen bir para finans sorunu oluştu ve sanal para ile artık kağıt para ekonomisini bitirip, yeni düzende bilgi ekonomisine geçiş yapacaklar. Sanal paralar çok yakın zamanda hayatımızda olacak yani dünya sınırlı paradan sınırsız paraya geçmişti. hatırlarınız altın gümüş karşılığı para basılırdı ve sonra Roma imparatorluğu bu altın paralara metal karıştırıp parayı çoğlattı ve paranın değeri yine kalmamıştı. işte eski dönemlerden beri bu uygulama aynı şekilde devam ediyor bir zamanlar altın karşılığı para basılırdı ve FED bunu zamanla % 40 altın karşılığı para basacağını söyledi sonra bu oranıda kaldırdı ve altın karşılığı istemeyeceksiniz dedi sınırsız para basmaya başladı. Şimdi yine sınırlı para basma dönemine doğru evriliyoruz hatırlayın kripto sanal bitcoin de 21 milyon ile sınırlı olacak denildi yani deneme sürümleri 2009 yılından beri uygulamada deneniyor. bu kriz finansal kriz ve dünyada ekonomik değil krizler hep finansal olur ya para olmaz ya çok para olur çok borç olur ve yönetilemeyen para yönetilemeyen ekonomiye evrilir.

      Sil
    4. 2019 dünya finans krizini söylemeye çalışmış. IMF çok komik yakın zamanda doğru söylediği pek yoktur.

      Avrupa büyüme beklentisi dusuyor doğal olarak en çok ihracat yaptığımız bolge yavaslayinca bizde daralma çok daha sert olacak. Dünya ekonomisi için zor yıl 2019 olacak ben ekonomistlerin söylediklerine katılmıyorum. Dünyada işler normal dedikleri sadece birilerinin açıkladığı iyimser veriler ve bunları kullanarak tahmin yada analiz yetersiz kalıyor. Finans tarafına bakmak lazım en önemlisi borsadaki şişmiş hesaplar sahte sisirmeler.

      Dünya ekonomisi iyi falan değil sadece moral olsun diye açıklamalar yapılıyor. Muhtemelen kasıma gibi daha netleşir her şey. IMF bundan sonra doğruyu söyler inşallah.

      Sil
    5. Bana cevap vermen icin yazmadim. Cevap da veremezsin. Yazanlar yazacaklarini yazmislar. Sen git tanzim satistan biber patlican al.

      Sil
  65. Hocam tanzim satış konusunda düşünceniz nedir ?
    Devlet bakkal dükkanı işletir gibi ürün sayısını genişletiyor şimdi bulgur nohut pirinç eklenecekmiş, Temizlik maddeleride aynı şekilde tanzim satışta olacakmış böyle enflasyon düşermi? Deterjan mı satacak devlet bulaşık deterjanı çamaşır deterjanı derken markete dönmeyecek mi, Devlet Market zincirleri oluşacak bunun tedarikçileri de mutlaka yandaş olacak yine başka bir sorun ortaya çıkacak.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Turkiye.gov.tr, edevlet üzerinden hükümetimiz elektronik satışa geçerse,
      hem maliyeti biraz daha düşer, hem de dünyaya örnek çağdaş bir hizmet olur.

      Bulgur, nohut, pirinç, temizlik maddeleri olacağını ilk kez bu yorumda okudum.

      Ek olarak, telefon hatlarının da benzeri şekilde edevlet üzerinden satılması, vatandaşa büyük
      kolaylık olacaktır.

      Fahiş kargo maliyeti yerine, vatandaşımız toplu alışveriş yapsın,
      belediyeye ait yerlerden kendi alsın,
      veya belediye araçları ile ürünler mahallelere belli saatlerde topluca ulaştırılsın.

      Böylece Sn Cumhurbaşkanımız da saraydan fiyatları anında görür,
      gerekirse fiyatlara anlık müdahaleler yapar.

      Teknoloji ve Piyasanın, devletimiz eliyle buluştuğu bir halka hizmet noktası olur.

      Sil
    2. Sehabeddiinnnn.. Aksam Üstün acik yatmadin degil mi evladim? Biraz soguk alginligi hissettim de.

      Sil
  66. En çok şu meyveci sebzeci halci kabzımal takımına gülüyorum.

    Bunlar doblolar ile bize her seçim sonrası zafer kazanıyorlardı değil mi?

    Türkan Saylan'lar filan vatan hainiydiler değil mi?
    Hapislere atılan insanlar kanserden ölürken, sizin keyfiniz yerinde idi değil mi?

    Ne oldu Doblolar mı pahalandı ?
    Gidin belediyeden alın meyve sebzeyi herkes gibi, kendinize başka iş bulun.

    Reis ne derse o, öyle değil mi?
    Reis sizin gıda teröristi olduğunuzu söylüyor.

    YanıtlaSil
  67. Mahfi Hocam yine mailleriniz demek isterim :)

    YanıtlaSil
  68. Hocam yüzlerce yabancı yatırımcı , market gıda banka finans sektöründe Türkiye'ye yatırım yaptı.

    Bu yatırımı yaparlarken Türkiye'de serbest piyasa ekonomisi olduğunu görerek yatırım yaptılar . Şimdi serbest piyasa ekonomisi rafa kalktı devlet gıda sektörüne zam yapmayı yasakladı bankacılık sektörüne faiz yükseltmeyi yasakladı.Migrosların Carefoursa ların yanına yarı fiyatına satış yapan tanzim satış mağazaları açilecek.

    Yabancı şirketler milyonlarca dolar zarara uğrayacak. Bu şirketler, devletin baskılarından dolayı uluslararası mahkemelere gidip Türkiye hakkında milyarlarca dolar tazminat talep edebilir mi? Ülkemiz, serbest piyasaya yapılan bu baskılardan dolayı Ab ve Abd'den ambargo yiyebilir mi? Ayrıca yabancı yatırımcılar , bu yapılanlardan dolayı ülkemizi terk ederek işsizliğin artmasına ve doların fırlamasına sebep olabilirler mi?

    Ben yabancı yatırımcı olsam , devletin ekonomiye böyle müdahele ettiği bir ülkede bir dakika bile durmam pılımı pırtımı toplar giderim. Komunist Çin'de bile yapılmıyor bu yapılanlar.

    YanıtlaSil
  69. burada yorum yapan arkadaşların yorumu tek tek okudum devletin üretimi desteklemesi gerektiğini anlatanlar şunu es geçiyor bu piyasada çiftçi kazanmıyor ne kadar üretim yaparsa yapsın kazanmıyor bugün örneğin 10 çiftçi üretim yapıyor ise malı 2 tl den satıyor ürün halkın karşısına 5 tl den çıkıyor 20 üretici olsa çiftçi yine 2 tl kazanacak.

    Sorunu ancak sebze mevye ile ilgili yasa düzenlemesi yaparak bu ürünün çiftçiden halka ulaşana kadarki süreçte geçen halkayı en aza indirerek veya denetleyerek çözebiliriz.Türkiye tam anlamıyla tarım ülkesi değil ancak sadece belirli ürünlerde örneğin soğan patates gibi ürünleri ihtiyacımızın fazlasını üretebiliyoruz. Birde mevsimsel durumlar bunları da göz ardı etmek gerekiyor.

    Basit bir örneği bilgisayar parçası sektöründen verelim örneğin bir ürünü ithal ettiniz bu ürünün distribütörü olduğunuzu varsayalım yani türkiyede o ürün sizden başka kimsede yok çok satılan bir ürün ise eğer yurt dışında her yerde 200$ dan satılan bir ürünü ithal ettiğiniz marka size yurt içinde 230$ dan veya aldığınız stok sayısına göre karınızı 260$ a kadar izin veriyor siz piyasadaki satıcılara örneğin 260$ dan verdiğiniz ürünü sizden 50 kalem ürün alan satıcı maksimum 280$ a satıyor fiyatını artıramıyor nedeni sizden 10 adet bu üründen satın alan satıcı bulunması ayrıca diyelim ki fiyatı düşükten satmak veya yüksekten satmak istediniz yurt dışında size bu ürünü şhraç eden ülke direk distribütöre ulaşıp müdahale ediyor ve fiyata sattırmıyor bu örnekten de anlaşılacağı gibi herkes ürünün üzerinden belirli komisyon alıyor ancak halka olarak 3 kişi giriyor ve ürünü üreten ürününü piyasa fiyatını koruyor.

    YanıtlaSil
  70. Hocam doların veya euronun bu aralar sabit seyretmesindeki etken Venezuela 'dan alınan 900 milyon dolarlık altın ticareti olabilir mi? Olursa etkisinin büyüklüğü çok büyük müdür? Saygılar.

    YanıtlaSil
  71. Piyasa sisteminde fiyatlara müdahale kadar bir diğer önemli konu da piyasa sisteminde yayın yasağı’dır. Çok sık kullanılır oldu. Helikopter kazasında buna ne gerek vardı. Soma’da da olmuştu sanırım. Piyasa sisteminin etkin işlemesini önlüyor. Halk’ın anayasal hakkı olan haberleşme özgürlüğü önleniyor. Herkes önemsesin, böyle başlar bir bakmışsınız İran olmuşuz. En küçük şeyleri bile önemseyin yoksa, fiyatlara müdahale için zabıta, müfettiş baskısı olarak başlar sonra haberler yayınlanmaz, herkes bunun hesabını ödeyecek, devlet buna müdahale eder gibi şeyleri sık sık duyar hale geliriz. Özgürlüklerinizi koruyun. Yoksa paranızı da koruyamazsınız. Başkanlık sistemi maalesef denge mekanizmalarından yoksun.

    YanıtlaSil
  72. mevcut iktidar karşıtları eskiden daha mutlu olduklarını söylüyorlardı. reis ne yaptı ilaç kuyruğu tüpgaz kuyruğu olmasada sebze meyve kuyruğu yaptı. nostalji yaşamak isteyenler hadi görelim sizi..
    unutmayın haçlı ittifakı kendini eninde sonunda belli eder

    YanıtlaSil
  73. Hocam, Dünyanin en büyük ilk 15 ekonomisi icinde oldugumuzu söyleyenlere karsi asagidaki aciklamalara istinaden söyleyecek bir seyiniz olabilir mi?

    ""Tarım Kredi Genel Müdürü Fahrettin Poyraz soruları yanıtladı. Poyraz tanzim satış için iki buçuk aylık bir planlama yapıldığını söylerken fiyatların ‘geçici fiyat’ olduğuna vurgu yaptı. Poyraz, “Bunlara geçici fiyat demek lazım. İstisnai olan şeyi devletin tüm kuruluşlarıyla kısmi bir müdahale gibi görmek lazım. Sosyal sorumluluk bu.” dedi.

    YanıtlaSil
  74. "" Lütfen bana ekonomiden anlayan biri 20 milyonluk istanbulda 2 gün icerisinde 50 noktada acilan tanzim satis noktasindan non-szop 24 Saat satilacak sebzenin Haldeki fiyatlari nasil bu Kadar Cabuk etkiledigini iktisadi acidan izah edebilir mi?

    Aciklama aynen söyle,

    İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin hal fiyatları yarı yarıya düştü. İBB yetkilileri ürünlerin fiyatlarının tanzim satıştan dolayı düştüğünü söylerken sebzenin çürüme tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu bu yüzden ucuzdan satıldığını belirttiler. Tanzim satışta 4 TL olan ıspanağın kilogram fiyatı halde 2.5 TL'ye indi.

    2 günde ne Kadar mal kac istanbulluya satildi ki haldeki ürünler cürümeye basladi. Tansim satis noktalarinda satilan ürünler nereden temin edildi. Kac liraya alindi kaca satiliyor. Ürünler satis noktalarina nasil getirildi. Üreticiden tüketiciye ulasincaya kadar girdi maliyetleri ne kadar ve aradaki farki kim kapatti.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kapitalizm

Paradan Para Kaybetme Dönemi

Faizin Doğuşu ve Yasaklanışı