Aforizmalar: Mahfi Eğilmez

Bir toplum, geçmişte çekilen acıları hatırlamaz, yapılan hataları değerlendirmezse aynı acıları çekmeye mahkumdur. Tarihini doğru okumayan kuşaklar, gün gelir o tarihi başkalarından dinlemek zorunda kalır.

İktisatçı, hava tahmincisine çok benzer. Tahminleri pek tutmaz ama olay bittikten sonra olayın niçin öyle olduğunu çok iyi açıklar.

Filanca kanunun falanca maddesinin değiştirilmesiyle yapısal reform yapılmış olmaz.

Geçmişte insanlar toplumsal meselelerle çok daha fazla ilgiliyken bugün meselelere daha çok kendi çıkarları acısından bakıyorlar.

Ahbap çavuş kapitalizminde iş insanları işlerini, siyasal iktidar ve bürokratlarla olan yakın ilişkilerine dayanarak kural dışı uygulamalardan yararlanarak yürütürler. Ahbap çavuş kapitalizminin önlenmesinin tek bir yolu var: Hukuku üstün kılmak.

Demokrasi, insan hakları, bağımsız yargı, siyasal hoşgörü gibi temellere de dayanmayan bir ülke uygar ülkeler arasında yer alamaz.

Cumhuriyet'i kuranlar, imparatorluğu batıran nedenlerin en başında mali bağımsızlığın kaybedilmesinin geldiğini gördükleri için çekilen birçok sıkıntıya karşın ülkeyi dış borçlanmaya sokmamaya özen göstermişlerdir.

Sosyal bilimlerde kuramların değişmesinin daha hızlı ve kapsamlı olması doğaldır. Çünkü sosyal bilimlerin özünde insan ve toplum vardır. Zaman değişir, insan değişir, toplum değişir, kuramlar da değişir.

En büyük erdem, insanın kendisine zorla kabul ettirilenlere baş kaldırabilmesidir. Her şeyi olduğu gibi kabul eden insan bilime, sanata, ilerlemeye, demokrasiye, insanlığa katkıda bulunamaz.

Küresel sistem, kapitalizmin bir ekonomik ve sosyal sistem olarak dünyaya yayılmasıyla ortaya çıkmıştır.

Çok daha önce öteki primatlardan ayrılmaya başlamış olan insanın gerçekten insan olması, doğasına yabancılaşmasına yol açan üreticiliğe geçmesiyle olmuştur.

Hazinenin bilançosu, kâr/zarar cetveli olamaz. Çünkü Hazine kâr etmez. Hazine kâr ederse toplum zarar ediyor demektir.

Türkiye 'de geçerli olan demokrasi ahbap Çavuş demokrasisidir. Demokrasinin ilkeleri görünürde var olmasına karşılık uygulamada yoktur.

Türkiye'nin bugünkü eğitim sistemini köklü olarak değiştirmesi ve eğitimde tümüyle bilimin egemen kılınmasından başka çare bulunmuyor.

Bugün İslam dünyasının en büyük sorunu ifade özgürlüğü sorunudur. Hristiyan dünyası reform yaşarken İslam dünyasında böyle bir reform yalnızca Türkiye 'de, Atatürk devrimleriyle ortaya çıktı.

Toplumu yönetenlerin kendi çıkardıkları ve uyulmasını denetlemek durumunda oldukları yasalara uymamaları toplum için olumsuz bir referans oluyor.

Büyüme, ekonomide büyüleyici bir olgudur. Büyüme varken çoğu sorun göze batmaz ya da görmezden gelinir, büyüme elden gittiği anda o sorunlar göze batmaya başlar.

Türkiye, kendi kendine sorunlar yaratıp bütün enerjisini kendi yarattığı sorunları çözmekle harcayan insanların çok sayıda olduğu bir toplum görüntüsü çiziyor.

İfade özgürlüğü yoksa bilim ilerleyemez.

Kurallar yalnızca yasalara saygı gösterenlere ve sesi çıkmayanlara uygulanır hale gelirse bu şekilde davranan insanlar da kendilerinin aptal yerine konduğunu düşünerek diğerleri gibi davranmaya yönelirler ve toplum giderek kurallara uymayanların çoğunluğa ulaştığı bir yapıya geçmeye başlar.

Osmanlı İmparatorluğu bir ümmet devleti idi. Hiçbir zaman ulus devleti olmadı. Osmanlı devletine bağlı Avrupalı krallıklar din farklılığı nedeniyle bu ümmet devletin hiçbir zaman bir parçası, bir unsuru olmamışlar, bu krallıkların halkları da kendilerini bu devletin halkı olarak görmemişlerdi.

Türkiye'nin düzenlemeler konusunda temel sorunu, kural eksikliği değil getirilen yasalara, kurallara uymama geleneğidir.

2008 krizi, üçü beş gösteren, olmayan parayla olmayan varlıkları satın almayı özendiren, ahlaksızlıktan cesaret bulmuş açgözlülüğe inmiş bir tokat gibi etki yaptı.

Her şey ifade özgürlüğü ile başlar. Düşünceyi ifade etmeye izin verilmiyorsa düşünceyi ilerletme imkânı da yok demektir.

Bugün büyük bir buluş gibi takdim edilen yap işlet devret projelerini Osmanlı yönetimi bundan 150 yıl önce demiryollarını, tramvay yollarını yaptırmak için kullanmıştı. Bunlar, bağımsızlığın iyiden iyiye kaybında rol oynamıştı.

Ekonomi kitaplarında matematik, konuları daha iyi anlatmak ve daha kolay anlaşılmasını sağlamak için bir araç olarak kullanılmaya başlanır ama giderek bir amaç haline dönüşür. Bir süre sonra insan, kitabı ekonomi amaçlı mı okuduğunu matematiğini geliştirmek üzere mi çalıştığını karıştırmaya başlar. Oysa ekonomi; insanın üretim, tüketim, bölüşüm, yatırım, tasarruf gibi alanlardaki davranışlarını anlamaya ve analiz etmeye yönelik basit bir bilimdir.

Konvertibilite, insanları para ikamesine ve o da eldeki yerli parayla yabancı para yaratabilme gücüne kavuşturdu. Bu gelişme para politikası yürütmenin eskisi kadar kolay olmadığı anlamına geliyor.

İnsanların sınav kazanma amacına dönük olarak yetiştirilmesi çok yanlıştır. Çünkü o zaman sorgulama, analiz etme yeteneği gelişmiyor, sadece ezbercilik gelişiyor. O da bir süre sonra unutulup gidiyor, geriye bir şey kalmıyor.

Ekonomi kitaplarını okuyan herkes ilk anda dünyadaki bütün ekonomik krizleri çözebileceğini düşünür. Okuduklarını sindirmeye, bunları yaşama uyarlamaya başlayınca, okuduklarının yaşamdan kopuk olduğu düşüncesine kapılır ve hayal kırıklıkları yaşar. Bir süre sonra orta yolu bulur ve birden çok hedefe aynı anda ulaşmanın zor olduğunu, ekonominin aslında bu tür çoklu hedeflere ulaşmada tercih yapmaya yarayan bir disiplin olduğunu kavramaya başlar. o anda mutlak doğrular yerini göreli doğrulara bırakır.

Bilim merakla inanç kabulle başlar. Merak etmezseniz analiz yapıp olayın içyüzünü anlamaya çalışmazsınız. O zaman size söylenenleri ezberler ve aklınızın süzgecinden geçirmeden kabul etmeye başlarsınız.

Günümüzde çeşitli nedenlerle bilinçli ya da bilinçsiz aşağılanan tüketim eylemi en temel insan eylemidir. Ekonominin temel taşıdır. Tüketim yoksa üretim de olmaz.

Yorumlar

  1. 200bin beyin göçünü ve ahbap çavuş kapitalizmiyle hayatını sürdürüp Malta vatandaşlığı alan girişimcileri unutmamak için bir söz söylemek gerekirse bu ne olur?

    YanıtlaSil
  2. Elleriniz dert görmesin hocam.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bugünlerde ülkemizde yaşayan bir çok insanın ruh haline de tercüman olmuşsunuz hocam.Teşekkürler .
      "İnanç kabulle başlar "!Aynen hocam ,düşünmeye falan gerek yok. Nasıl olsa birileri benim yerimede düşünüyor derseniz başınıza gelecek sonuçlardan da şikayet etme hakkınız olmaz.
      İnanç kabulle başlar , ya bu inanç bir de yanlışlarla doluysa; Allah muhafaza!

      Sil
  3. Teşekkürler hocam elinize sağlık

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bugün 2019 ocak ayı araç satış rakamları raporunu gördüm okudum. Sebze-meyve satışları , kimi gıda mamül satışları TANE ile alıniyordu bir zamandır. Şimdi ise araç satışları da TANE ile alınmaya başlamış 😊! TATLI HAYAT bitiyor mu?

      Sil
  4. Selamlar hocam,
    Konuyla alakalı değil ama eski bir bürokrat olduğunuz için size bir soru soracağım. Sayıştay denetçiliği mülakatına hazırlanıyorum. Mülakatta geçmiş yıllarda sorulmuş soruları araştırdım. İçlerinde bildiğim sorular da var ancak bazı şuana kadar hiçbir yerde görmediğim soruların da sorulduğu olmuş. Örneğin; “beyaz filler sendromu, açık toplum teorisi, dünya ekonomisinde pamuğun payı vs” gibi. Bu tarz sorulara nasıl hazır olabilirim? Bu tarz bir soru geldiğinde aynı mülakata hazırlandığım arkadaşlarım da hiçbir şey söyleyemezdik diyorlar. Sizce böyle sorulara bilmiyorsak direkt bilmiyoruz deyip geçmek bizim puanımızı kötü etkiler mi?

    YanıtlaSil
  5. Sevgili Mahfi her kelimesine katıldığım bu bilgilendirme yazısı için teşekkürler amma tv. kanallarının sana açık olduğu dönemlerde maalesef bu konuların yanından geçmediğin içinde kırgınlığımı belirtmek isterim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Oralar bana ait değil. Burası bana ait. Her horoz kendi çöplüğünde ötermiş. Kaldı ki ben oralarda da gerektiği kadarını anlattım. O nedenle atıldım zaten.

      Sil
    2. Dürüstsün hocam varol. Bazı ekonomistler gibi algı yönetimi yapmıyorsun.

      Sil
    3. Canları cehenneme sayın hocam!

      Sil
  6. Homo sapiens sapiens'i diğer primatlardan ayıran özellik üretim yapmasıdır. Üretim yapmayan, sadece tüketen homo sapiens türüne homo sapiens simplex ya da homo sapiens primitivus denir.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Atilla Yeşilada yorumu gibi olmuş.

      Sil
  7. Kaleminize sağlık hocam.

    YanıtlaSil
  8. Son dönemlerin kelimesi 'hukuk' her ülkeye gerekli olan vicdan tartısıdır. Ülkemizin her alanında acilen çözüme kavuşturulmayı bekleyen yarası halini aldı ve ur gibi yayılıyor. Sizin de birçok gazateci gibi buna vurgu yapmanız suyun taştığını gösteriyor. İnanıyorum ki geç de olsa çözme kavuşacak ama ne yazık ki ülke çok kan kaybedecek. Niyazım eskiyi aratmaması.

    YanıtlaSil
  9. Hocam, bu yazınız görüşlerinizi en kısa ve en etkili biçimde aktardığınız bir amme hizmeti olmuş. Saygılarımı sunarım.

    YanıtlaSil
  10. Hocam sanki biz kendi aramizda konusuyormusuz bunlari gibi bir durum var :)
    Dun eksisozlukte "demokrasi 100 hamalın 99 profesöre zaferidir" basligi epey populer olmustu. sanirim bu problemler orta yerde ne hamal nede profesor kalana kadar devam edecek gibi geliyor :(

    YanıtlaSil
  11. Sayin Hocam, inanin ilk cümlenizi okudum ve biraktim.

    ""Bir toplum, geçmişte çekilen acıları hatırlamaz, yapılan hataları değerlendirmezse aynı acıları çekmeye mahkumdur. Tarihini doğru okumayan kuşaklar, gün gelir o tarihi başkalarından dinlemek zorunda kalır.""

    Anladim ki bu yazi bizim ülkemiz icin degil. Lüutfen yanlis anlamayiniz, her zamanki gibi yine muhtesem yazmissinizdir. Dedigim gibi ilk cümle herseyi anlatiyor. yetti de artti bile.

    Elinize saglik fakat emeginize yazik. Balik hafizali kaynama noktasindaki kurbagalar treni coktan kacirdi artik. Hem de isteyerek bilerek. Biliyorum siz yine ""her zaman umut vardir"" diyeceksiniz ama bu saatten sonra bizden bir cacik olmaz. Siz en iyisi bu yaziyi hak eden ve kendilerini gelistirmek icin cabalayan toplumlarin dillerine cevirerek orada yayinlayin.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Biz yine de bizi yetiştiren topluma karşı görevimizi yapmaya çalışalım.

      Sil
    2. Selam Mahfi Hocam,
      Sizi yetiştiren toplum ile şu anki toplum farklı.
      Şu anki toplum içinde çok küçük bir grup insan sizi yetiştiren toplum ile benzer özellikte.

      Sil
  12. Matematiğin araçtan amaç hale gelmesini bizzat yaşadım. Matematiğin yanına bir de istatistik eklemek gerekir diye düşünüyorum.

    Zaman serisi analizlerinden, diferansiyel denklemlere oradan Brownian Motion ve Stochastic Matematiğin detaylarına giden bir yolculuk sizi matematik dünyasına sokmaya başlıyor.

    Nobel ekonomi ödüllerine de bu yansır. Nobel ödüllerinde matematik kökenli ekonomist sayısı yüksektir.

    Ben buna matematikçilerin Nobel'den intikamı diyorum. Bilenen hikayedir, Alfred Nobel'in karısı bir matematikçi ile gönül ilişkisine girmişti, belki bu sebeple Nobel Matematik Ödülleri yoktur. Matematikçiler de, ekonomi dalını, nobel ödülü almak için kullanıyorlar diye düşünüyorum.

    İşin esprisi bir yana, tüm İktisat ve Finansçılara, İstatistik ve Matematik alanında ilerlemeyi tavsiye ederim. Olur da bir gün ülkeden ayrılmak zorunda kalırsanız, Türkiye Ekonomisini bilmek size iş imkanı sağlamaz batı dünyasında ama diğerleri ile en azından bir Data Analyst veya Data Scientist kadrosuna kapağı atabilirsiniz.

    Malum, zaman kötü, kolla kariyeri...
    (Ek not: Hayatta insanın başına ne geleceği belli olmaz,
    Mahfi Bey bile NTV'den çıkarıldıysa, bizlere neler yapılır kim bilir...)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Matematik ve istatistik artık yeterli değil. Bunlar hafif kalıyor.Birçok üniversitenin İktisat bölümlerinde, içinde ekonometrik çalışma bulunmayan master tezlerini kabul etmiyorlar.Sigorta şirketleri ve bankalar eskiden matematik mezunlarını tercih ederken, şimdi risk yönetimi, proje yönetimi, hazine bölümlerine ekonometri mezunlarını alıyor.

      Sil
  13. 5 katli bir binaya 3 kacak kat cikarak üzerinde ikamet eden ve bugün cöken binanin bulundugu bir ülke icin lüzumsuz bir yazi.

    Helal olsun Mahfi Hoca. Hala umudunuzu yitirmeden cabaliyorsunuz.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Umudu kaybetmek demek yaşamı kaybetmek demektir.

      Sil
    2. Bu yorum yazar tarafından silindi.

      Sil
    3. Imar affi ile buna benzer kac bin binayi af kapsamina soktular, tahmin etmek zor olmasa gerek.

      Sil
  14. Güzel bir derleme olmuş hocam. Teşekkür ederiz.
    Bir ekleme yapmak istiyorum. Sizin söylediklerinizden de çıkıyor, fakat daha net olacağını umuyorum:
    Bir toplumda adalet olmadan hiç bir alanda tam anlamıyla istenen seviyeye ulaşılamaz. Adalet toplum içerisindeki tüm fert ve topluluklara aynı duyarlılıkla uygulanmazsa, dışlandığını hisseden kişi ve gruplar mutlaka sistemden faydalanmak için bir çıkış yolu bulacaklardır. Bozulma başladığında mutlaka etrafa sirayet edecektir. Adaletsizliğin uygulandığı insanların oranı derecesinde bozulma ve huzursuzluk artacaktır. Haliyle medeni anlamda tam bir gelişmilik isteniyorsa, fert ve gruplara, inançlarına, diline, rengine, kültürüne, ayırt edici hiç bir özelliğine bakmadan eşit davranılması elzemdir. Devletin resmi ideolojisi olmamalıdır. Devletin resmi ideolojisi olursa, o devleti ele geçirmek isteyen ve kimliğini gizleyerek (münafıklık yaparak) devletin altını oyan kişi ve gruplar türeyecek ve bir gün kesinlikle başarılı olacaklardır. Saygı göstemeyen saygı beklememelidir.

    YanıtlaSil
  15. Okullarda okutulması gereken bilgiler bunlar hocam, elinize emeğinize sağlık..

    YanıtlaSil
  16. Hocam bir de başlıkta "Mahfi Eğimez" yazıyor.

    Mahfi Eğimez kimdir? :)

    YanıtlaSil
  17. Mükemmel bir yazı, okuyup anlayabilene.! Saygılar.

    YanıtlaSil
  18. Her şey ifade özgürlüğü ile başlar. Düşünceyi(***)etmeye izin verilmiyorsa düşünceyi ilerletme imkânı da yok demektir.
    (ifade) kelimesi düşmüş sanki

    YanıtlaSil
  19. işte manifesto budur helal olsun hocam 👏👏

    YanıtlaSil
  20. Aforizma Nedir? Aforizma Ne Demek?

    Aforizma kelimesinin diğer anlamı özdeyiz demektir. Özdeyiş, vecize, aforizma ya da özlü söz, düşünce, duygu ya da ilkeleri kısa ve öz bir biçimde anlatan sözlerdir. Bir düşünceyi, bir duyguyu, bir ilkeyi kısa ve kesin bir biçimde anlatan, genellikle kim tarafından söylendiği bilinen özlü söz, vecize, aforizm

    Aforizma, çeşitli konulardaki düşünceleri, kesinlikle bilinmesi gereken kural ve özellikleri birkaç kelime ile öz ve ahenkli olarak anlatan cümle, bir çeşit vecize veya bir slogandır. Sözcüğün kökeni Latince'deki "aphorismus" sözcüğünden gelmektedir.

    Batı’ya has bir söyleyiş biçimidir. Bizdeki vecizeye benzer ancak biraz daha uzundur ve felsefidir. Aforizmalarda ileri sürülen fikirler, daha ziyade, başkalarının kabulünü beklemeyen yazarın sübjektif kanaatleridir.

    Genel anlamıyla aforizmayı düşündüğümüzde ise, filozofların neredeyse tamamına yakınından bir iki söz, motto bulmak olası olduğu gibi, günümüzde edebi metinlerde ve romanlarda sık sık kullanılan bir formdur.

    Özdeyişlerin söyleyeni genellikle bellidir; ancak bazı sloganlaşmış özdeyişlerin ilk kim tarafından yaratıldığı bilinmeyebilir. Özdeyiş derin anlamı olan geniş duygu ve anlatıların tek ve sloganımsı cümle şeklini almış halidir yani derin duygu tasvirleri ve onlarca kelimeyle ifade edilmeye çalışılanın tek solukta çıkmasıdır.

    Aforizma Örnekleri

    "Benim arzum başkalarının bir kitapta anlattığı şeyi, on cümlede anlatmaktır." (Friedrich Wilhelm Nietzsche)

    "Damarlarımdaki kan gibisin varlığını her an hissetmiyorum ama yokluğunda yaşayamam." (J.Saramago)

    YanıtlaSil
  21. Fatih Kömürcüoğlu6 Şubat 2019 20:45

    Hocam, geçenlerde bütün karar alıcılar rasyonel davransa dünya üzerindeki tüm devletler aynı anda yüksek refah seviyesine ulaşır mı diye sormuş siz de bunun pek mümkün görünmediği şeklinde yanıt vermiştiniz. Bir doktor para kazanmak için birisinin hasta olup acı çekmesini beklemek zorunda, bir mahalledeki berberin işleri çok iyi ise aynı mahalledeki berberin işleri kesat gidiyor demek, bizim de zengin olabilmemiz için bir başka ülke halkının fakir olması gerekiyor. Ben sevmedim bu işi. En güzeli galiba bir lokma bir hırka.

    YanıtlaSil
  22. Aforizma nedir?

    Aforizma, çeşitli konulardaki düşünceleri, kesinlikle bilinmesi gereken kural ve özellikleri birkaç kelime ile öz ve ahenkli olarak anlatan cümle, bir çeşit vecize veya bir slogandır. Sözcüğün kökeni Latince'deki "aphorismus" sözcüğünden gelmektedir.

    Batı’ya has bir söyleyiş biçimidir. Bizdeki vecizeye benzer ancak biraz daha uzundur ve felsefidir. Aforizmalarda ileri sürülen fikirler, daha ziyade, başkalarının kabulünü beklemeyen yazarın sübjektif kanaatleridir.

    Aforizma örneği;

    “İnsanın belli başlı iki günahı vardır, öbürleri bunlardan çıkar: sabırsızlık ve tembellik. Sabırsız oldukları için Cennet’ten kovuldular, tembelliklerinden geri dönemiyorlar.” (Franz Kafka)

    “Türkiye 'de geçerli olan demokrasi ahbap Çavuş demokrasisidir. Yani demokrasinin ilkeleri görünürde var olmasına karşılık uygulamada yoktur.” (Mahfi Eğilmez)

    YanıtlaSil
  23. Yazınız için teşekkürler hocam.
    Bir aforizma daha: Yapılanın içinde yıkılanın yapıcı etkisi vardır.

    YanıtlaSil
  24. Daha kolay iletişim kurulabildiği için buraya yazıyorum umarım cevap verirsiniz.

    Hocam biliyorsunuz ki pek çok ekonomist sürdürülebilir büyüme için makine ve teçhizat yatırımlarının öneminden bahsediyor...Benim sorum sizce makine teçhizat yatırımlarının toplam yatırımlar içerisinde ki payı en az ne kadar olursa sağlıklı veya en azından makul olur...

    Ben Türkiye'nin seviyesine bakmak için GSYH revizyonu yapılmadan önceki seviye'yi öğrenmek istedim ve gördüm ki bu oran %60-65'ler seviyesinde hatta zaman zaman %70'i buluyor.Yani inşaat yatırımları daha az.

    Bu rakamların iyi veya kötü olduğunu öğrenebilmek için diğer ülkelerin verilerine de bakıp daha doğru bir resim çıkarmak istedim.Avrupa Birliği ortalamasına göre makine ve teçhizat yatırımlarının toplam yatırımlar içindeki payı %30...G.Kore'de bu oran sadece %28 seviyesinde ama G.Kore'de toplam yatırımların milli gelirdeki oranı %30'dan fazlayken AB'de sadece %20...

    Bizimle aynı gelir seviyesindeki gelişmekte olan ülkelerde ise makine ve teçhizat yatırımlarının toplam yatırımlar içindeki %30'dan fazla ama en iyi ülkede bile %40'ı geçmiyor...Polonya,Romanya,Meksika ve Malezya'da makine ve teçhizat yatırımlarının payı yaklaşık %35'ler seviyesinde, bazılarında biraz az biraz fazla ama hepsi aşağı yukarı bu seviyede...İnşaat yatırımlarının toplam yatırımlar içindeki payı ise diğer gelişmiş ülkelerde olduğu gibi daima %50'den fazla..


    Yani bizim %60-65'ler seviyesindeki makine ve teçhizat yatırımları tüm bunlara bakınca ya çok büyük bir anomali kalıyor yada TÜİK inşaat yatırımlarını eksik hesaplıyor...Nitekim TÜİK GSYH revizyon yaptı ve diğer ufak tefek şeyleri saymazsak asıl değişikliği de yatırımlarda yaptı hatta sadece inşaat yatırımlarında...makine ve teçhizat neredeyse aynı kaldı.Revizyondan sonra Makine ve Teçhizat yatırımlarının miktarı pek fazla değişmedi ama toplam yatırımlardaki payı 2015'de %38'e 2017'de ise %35 seviyesine kadar düştü...İnşaat yatırımlarının payı ise %55 oldu...

    TÜİK revizyonundan sonra yatırımlarımızın oranları dünya'daki oranlara daha paralel bir hale geldi...İnşaata dayalı büyümeden şikayet ettiğimiz bir ülkede makine ve teçhizat yatırımlarının bu kadar yüksek inşaat yatırımlarının bu kadar düşük olması zaten büyük bir çelişkiydi...Revizyondan önceki verilere göre konut yatırımlarının milli gelirdeki payı 90'lar %6-7 seviyesindeyken 2001-2014 yılları arasında %2.5-3 seviyeleri arasında gidip geliyordu, inşaat sektörünün milli gelirdeki payı ise sadece %4-4.5'tu.Bu oranlar bizim sosyo ekonomik seviyemizdeki bir ülke için çok düşük hatta avrupa için bile çok düşüktü, hele de inşaata dayalı büyümeyle suçlanan bir ülke için...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. gelişmiş ekonomiler sanayileşmesini tamamlamış sermaye birikimi yüksek ülkelerdir. o ülkelerin inşaata daha fazla yatırım yapmaları normaldir. yaşlı sanayi yapılarından dolayı inşaatı büyümelerini güçlendirmek ve birikimli sermayelerini inşaat ve buna dayalı yan sektörlere daha fazla mobilize etmeleri rasyonel olabilir. ancak bizim gibi sermaye birikimi henüz zayıf ekonomilerin inşaatı büyüme motoru yapmaya çalışmaları büyük hatadır. sanayi büyümesine dayalı istihdamı yüksek büyüme ile geniş tabanlı iktisadi büyüme ve kalkınma atılımları şarttır. büyüme motoru sanayi olmalıydı. büyük yanlışlar yapıldı ve hala da ısrarla yapılıyor.

      Sil
  25. Hocam bunları söyleyebilmişsin. Helal olsun. Yüreğine sağlık.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim.
      Bunlar yeni değil. Yayınlanmış kitaplarımdan, yazılarımdan, tweetlerimden okurların seçtiği sözlerim.

      Sil
  26. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  27. Şu ülkede doğruları söyleyen yazıları okudukça umut var mı acaba diyorum.teşekkürler hocam iyiki varsınız

    YanıtlaSil
  28. Türkiye de istihdam artıkça işçilik düşmeye başlamıştı, Bu durumu pek sevmeyen işverenler Suriyeli olarak gelen 5 milyon insan için kucak açmışlar ve tekrar işsizler ordusu oluşmuş ve işverenelerin çok hoşuna gitti. Zengin elit aileler hükümetin her yaptığına destek vererek yanında durdular en çok parayı bu dönemde kazandılar. Her iş başvurusu yaptığımız da aynı cümle, dışarıda işsiz ordusu var biz seni kabul ettiğimize dua etmelisin, yoksa bu maaşı da bulamazdın. Türkiye kendi ülke insanını sömüren bir yapı bu zengini siyasetçisi bürokratı aynı hepsi daha çok kazanmak için daha çok sömürmenin peşindeler. Para kazanılacağı zaman kuş kadar parayı kabul edeceksin, yoksa dışarda suriyeli afgan türkmen her milletten sigortasız saatlerce çalışacak insan var denilir. Fakat savaşa gidilecek türk insanı kahramandır nidaları, ölürsek şehitlik makamı sizin olur, Darbe yapılırsa sokağa çık ülkeni savun, her yerde canını feda etmeye hazır olacaksın. Fakat iş paraya geldin mi siyasiler ve onların yanınd duran zenginler para kazanır. bu zenginler ve siyasiler ekonomiyi berbat eder, yıllarca fakir yaşamış halk ceza öder. IMf gelir yada gelmez kemer sıkılır vergi artırılır harcamalar kısılır maaşlar düşer işsiz kalırsın. Zenginin yaptığı yada siyasinin yanlışlarının cezasını fakir öder ama sefasını siyasi ve zengin sürer, işte bu düzen kölelik düzeninin kanuni olarak yasallaşmış yeni şeklidir.

    YanıtlaSil
  29. İyi akşamlar hocam. Başta şunu söylemek isterim bize kattığınız herşey için gerçekten tüm benliğimle içimden gelen teşekkürlerimi samimi bi şekilde sunmayı bir borç bilirim.
    Her gün uyandığımda yazılarınızı okurum keza akşam uyurken de ve her okuduğumda yeni bi şeyler öğrendiğimi hissederim.
    Affınıza sığınarak belki haddimi aşıyorumdur ama hocam ülkemizde gerçekten kitap okuma alışkanlığı yok. Kitap okuma alışkanlığı olmadığı gibi köşe yazıları vs de okunmuyor.
    Televizyonlarda isim vermek istemediğim saçma saçma insanların saçma saçma konuları bilgi diye halkla paylaşıp halka bi nevi enjekte etmelerine gerçekten karşı bi insanım. Her izlediğimde dişlerimi sıkarak sinirleniyorum.
    Diyeceğim o dur ki keşke televizyonlarda da sizleri izleyip dinleyebilme imkanı bulabilsek hocam.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok zor , 10. Koyde TV yok .

      Sil
    2. Teşekkür ederim. Ama adsız arkadaşımızın dediği doğru 10. köyde tv yok.

      Sil
    3. 10.köy iyidir, o bir mertebedir anlıyana.Herkezi oraya almazlar.

      Sil
  30. kamu bankalarına yaptırılan görev zararları iş bankasının karlılıklarıyla kapatılacak oradan açıklar kompanse edilecek. sonra da bu bankalar verimsiz çalışıyor yaftalamasıyla küresel sermayeye peşkeş çekilecektir. hep birlikte göreceğiz iş oraya gidecek. akepe daha 18 yıl önce yaptı bunların pazarlıklarını!. kademeli şekilde yıllara yayarak ülkenin ekonomisini küresel sermayeye bıraktı. son derece yerli ve milli duygularla yaptı üstelik!. durmak yok yola devam diyor......

    YanıtlaSil
  31. Üstadım biriktire, biriktire adeta duygu patlaması içinde KENDİ MANİFESTONUZU yazmışsınız..
    "Anlayın artık, bu gidiş iyi değil" haykırmasının kağıt - kaleme dökülmüş hali gibi geldi bana..
    Kaleminize ve emeğinize Sağlık..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim ama bu sözler yeni değil. Bunlar kitaplarımdan, yazılarımdan hatta tweetlerimden derlenmiş sözler.

      Sil
  32. Çok güzel bir yazı elinize sağlık. Bunun dışında konuyla alakası yok ama işletme bölümü okuyorum ve sizin kitaplarınızı alıyorum, okuyorum. Buraya yazdığınız şeyleri okumaya çalışıyorum elimden geldiğince. Sizin dışınızda okumak için önerebileceğiniz kitap, yayın var mıdır? Böyle bir listeniz var mı yani merak ediyorum da kendimi geliştirmek istiyorum. Teşekkür ederim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim.
      Zaman zaman bu listeleri blogda veriyorum. Arama bölümüne kitaplar yazsanız çıkıyor hepsi.

      Sil
  33. Muhteşem bir yazı tebrikler..

    Hukukun devre dışı bırakılmasına örnek:

    Konkordato sistemi.

    Neden konkordato sistemini getirdiniz? İnsanlar borçlarını ödemesin ve sistem iyice tıkansın diye mi?

    Akp inanılmaz hatalar yapıyor bunlardan en büyüğü konkordatoyu getirmesidir .

    Bu şekilde bir çok firma borç ödeme yükümlülüğünden kurtuldu.. Alıcılar alacaklarını tahsil edemeyince sistem tıkanma noktasına geldi . Bir çok toptancı ve üretici firma, vadeleri geri çekti çünkü mal verdiğim işletme konkordato ilan ederse hiçbir şekilde tahsilat yapamam diye düşündü.Piyasa ürktü..

    Perakende satış yapan marketlere gidin bakın raflar bomboş . Marketler vadelerin geri çekilmesinden dolayı mal alamıyorlar artık.
    Toptancılar ve firmalar vade çekmekte haklı...

    Akp artık, Chp gibi Tkp,işçi partisi gibi sol partilerin çizgisine girmiştir bu zihniyetle ekonomiyi kurtarmak çok zordur.

    Bir sol parti gibi imf'ye karşı çıkmaktadır. Neden?

    Akp ,özünde serbest piyasa ekonomisine inanan bir partidir ve artık özüne dönmelidir. İşletmeciyle, üreticiyle komisyoncuyla,esnafla kavga etmeyi bırakmalıdır. Tkp , İp-Vp,Chp çizgisinden çıkmalıdır..

    Ekonominin kurtulması için acilen yapılması gerekenler..

    1-)Konkordato sistemi belirli bir süre sonra iptal edilmelidir ve insanların alacaklarının tahsili için hukuk yoluna gitmesinin önü açılmalıdır.Bu şekilde herkesin birbirine borcunu ödemesi sağlanmalıdır...


    2-)En kısa sürede İmf ile anlaşma yapılmalı, ardından faizler hızla düşürülerek hem resesyondan çıkılmalı hem de doların düşmemesi sağlanarak cari fazla devam ettirilmelidir.

    Bu faizlerle kimse para harcamaz araba ev almaz. 2019 Ocak araba satışları %59 düşmüş yazıktır ..

    3-)İmf ile anlaşma yapılarak bankaların %8 faizle aldığı sendikasyon kredileri,%2 faizli kredilere dönüştürülmelidir. Bu şekilde finans sektörü rahatlatılmalı ve Bankaların piyasayı daha düşük faizle fonlamaları sağlanmalıdır..

    4-)Dolar ,2 yıl boyunca 5-5.5 bandına sıkıştırılmalı,bu şekilde maliyet artışları dondurulmalı ve memurun-işçinin maaşlarına gelecek zamlarla 2 yıl önceki alım güçlerini yakalaması sağlanmalıdır. Çarşı enflasyonu en az %60dır. İnsanlar pinpon topu yemiyor soğan patlıcan yiyor.

    5-)Devlet, faizlerin yükselmesine yol açacak ,yatırımları durdurmalı, yatırımları özel sektörün yapmasını sağlamalıdır. Devlet yatırım yapınca faizler ve vergiler yükseliyor,insanlar para harcamayı durduruyor özel sektör yatırım yapamıyor . İşsizlik artıyor. Türkiye'de işsizlik %15 Abd'de %3...

    Çünkü devlet,çok fazla gereksiz yatırım yapıyor ve gereksiz yere istihdama gidiyor...

    6-)Vergi indirimleri devam ettirilmemelidir. Faizler düşünce zaten insanlar para harcamaya başlayacaklardır. Devlet, bütçe açığını arttıracak önlemleri terk etmeli ve bir çok ülkeden iyi durumda olan borç/gsyih oranını arttırmamalıdır.

    Bunlar yapılırsa toparlarız yapılmazsa topallamaya devam ederiz, bir gün gelir düşeriz.. Yapmayın ..Türk insanını düşürtmeyin..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Konkordato sistemi hakkinda bilgilerinizde yanlisliklar mevcut. Birincisi isminden de anlasilacagi gibi konkordatoyu AKP hukumetleri icat etmedi, konkordato Icra ve Iflas kanununda 1940'lardan beri var olan bir kavram.

      Konkordato, borc odemeyi engellemek uzere degil, borc tahsilatini mumkun kilmak icin var olan bir mekanizma. Detaylarini internet uzerinde kolaylikla bulabilirsiniz. Sanildiginin aksine konkordato tek tarafli yuruyen bir muessese degil. Alacaklilar itirazi uzerine iptali ve iflas ile sonuclanabilen bir surec. Borcludan daha cok, alacakliya yarayan bir duzenleme oldugunu da belirtmek gerekir, iflas erteleme borclunun isine cok daha fazla gelen bir surec idi. Eski sistem olan iflas erteleme ile sirketin kurtulmasi mumkun idi ancak simdi konkordato sonrasi sirketin yasamasi mucize gibi.

      Sil
    2. Ak parti aslında hata yapmıyor.

      Hatayı ölçerken referansı belirlemek, sonra o referansa göre değerlendirmek lazım.

      Neo-Osmanlı politikaları uygulamasında başarılı bir parti,
      Bürokrasiye kendi hakimiyetini kurma konusunda başarılı,
      Liderini rejimin üzerine getirme konusunda başarılı,
      Siyaseten Türkiye özelinde istediği sonuçların hepsini aldı.

      Sizin ölçütleriniz Batı dünyasına göre yapılan ölçütler, verdiğiniz örnek
      bile ABD işsizliği ile Türkiye işsizliği kıyaslaması.

      Türkiye'nin gittiği yoldaki ülkeler ile kıyaslamanız Türkiye'nin mevcut yerini
      konumlandırmak için daha uygun olur.

      Para piyasaları için IMF anlaşması öncesi Arjantin,
      İşgücü piyasası için, İran, Azerbaycan, Irak.
      Turizm için Mısır,

      Türkiye'yi, İtalya, İspanya, Almanya, Çin, ABD, Rusya, İngiltere ve çoğu AB ülkesi ile kıyaslamak hata verir.

      Misal, azalan yabancı yatırım miktarı, bir kaç peryot sonra işsizlik rakamlarına yansıdı. Parlementer bir ülkede, siyasi bir politika değişimi ile dış politik mesajlar değişir, kararlar ona göre alınır, siyasi kadrolar yeni duruma göre yeniden oluşturulur, örneğin son dönem Yunanistan gibi.

      Şimdi Türkiye'de yakın gelecekte böyle bir siyasi değişim yok.
      Bu yönde bir değişimi ülkede isteyebilecek tek bir insan var, o da ister mi istemez mi bilinmiyor. Bana göre istemediği siyasi hayatı ile garanti altında.

      Siz de yeni durumu kavrayamadınız, Mahfi bey de - en azından yazılarından anladığım kadarı ile - kavrayamadı (bir umudu olduğunu yazıyor).

      Bunlar zamanla realize olur, herkes tarafından kabul edilir.
      Bana göre bir sonraki Başkanlık seçiminde tüm dünya tarafından tam anlamı ile
      realize edilecektir.

      Türkiye şu anda arafta olduğu için kavramak daha zor gelebilir, normal karşılarım.

      Sil
    3. Adsız 12:37

      İflas erteleme, sermaye şirketlerine tanınan bir hak iken ve koşulları çok daha ağır iken Konkordatonun gerçek kişiler tarafından da uygulanabilir olması ve başvuranın borçlarının aktiflerinden fazla olma şartının olmaması, piyasaların risk algısını arttırmıştır.

      Bu sisteme başvuran firma sayısının 3000'e yaklaştığı iddia ediliyor. Birçok firmanın ve gerçek kişilerin, bu sistemi borç ödemekten kaçmak için suistimal ettiği çok açık. Bu da mali sisteme çok zarar vermiştir.

      Piyasaya mal veren üretici ve toptancılar, mal verdiği kurumları ya da gerçek kişileri potansiyel konkordatolu olarak görmüşler ve bu sebeple vadeleri çekmişlerdir .Faydadan çok zararı olmuştur.

      Gerçek kişiler iflas ertelemeye gidemiyordu mesela ama şimdi rahatlıkla konkordato kararı aldırıp alacaklının alacağını tahsil etmesini engelletebiliyorlar.

      Sil
    4. Ş.B.

      Aslında kıyaslama başka ülkelerle de değil ama önceki durumumuzla da yapılabilir.

      2002-2009 arasında oldukça iyi bir performans sergiledik.Bu politikalara geri dönüş şart.

      Imf ile anlaşma bununla birlikte gelen mali displin,büyümede artış,enflasyonda ve işsizlikte düşüş.

      Hükümet imf ile anlaşmayı , yüksek faiz düşük kur politikasına ve cari açığa dönüş olarak algılıyor bu algının terk edilmesi lazım.

      Faizleri öyle bir ayarlarsınızki, imfden gelecek para kadar dışarı dolar kaçar ve dolarda düşüş olmamış olur . Bu sayede ihracatçının elde ettiği avantajı korumuş olursunuz...

      Sil
    5. Selam işveren,

      2002 - 2009 politikaları Türkiye özelinde olağanüstü bir döneme denk gelmişti.
      O dönemin, politik olarak tekrarı imkansızdır.

      Şu anda Türkiye tek parti ve lider yönetimi ile giden bir ülke,
      bu mevcut durum yasalar ile garanti altına alınmış durumda.

      Önümüzdeki 5 yıllık kısa dönemde değişmeyeceği belli,
      Sonraki dönemlerde çıkma ihtimali gösterebilecek bir toplumsal
      gelişme de bulunmuyor.

      2002 yılı sonrasında, ortaya çıkan siyasi tablo parlementer sistemin bir sonucu idi,
      2001 yılında da benzeri önlemlerin alınması, yine parlementer sistem içindeki partilerin
      uzlaşması ile yapıldı.

      Sil
  34. Hocam yazınız için teşekkürler.
    Osmanlı Devleti Üniter yapıyı, millet sistemini benimsemiş. Farklı dinlere mensup birçok ulustan oluştuğu için kozmopolit bir imparatorluk. Dolayısıyla Ümmet devleti tanımlamanıza katılmıyorum. Zannederim ki 'Osmanlı' kimliğinin kurulmuş yıkılmış devletler arasında benzeri de yoktur. Genelde ya din üst kimlik olur ya ırk ya da millet.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Haklısınız çok uluslu, çok dinli ve çok hukuklu bir yapı belki en doğru tanımı olur.

      Sil
  35. Hocam harikasınız, Osman Altuğ hocamızın lisanı münasıbını kullanmışsınız.
    iyiki varsınız.
    ELİNİZE EMEĞİNİZE SAĞLIK.SAĞOLUN.

    "Bilim merakla inanç kabulle başlar. Merak etmezseniz analiz yapıp olayın içyüzünü anlamaya çalışmazsınız. O zaman size söylenenleri ezberler ve aklınızın süzgecinden geçirmeden kabul etmeye başlarsınız."

    YanıtlaSil
  36. Değerli hocam kolay gelsin. Keşke daha sık yazmaya fırsatınız olsa... Kaleminize, emeğinize sağlık. Eyvallah...

    YanıtlaSil
  37. sevgili hocam, aforizma falan güzel ama esas mesela para kazanmak. Son gunlerde Turkiyeye iyi fon girişi var diyorsunuz lakin 2 yillik tahvil faizleri artiyor yani tahvilden cikis var. 5 ve 10 yillik tahvillerde ise faizlerin nasil dustugu belli. o faizler gösterge olmaktan bile cikti. yilbasindan beri borsaya giren para 790 milyon dolar oda uc bes holding ve bankalara para girdi hepsi bu. Dolarizasyon gırla gidiyor. yilbasindan beri yerlesikler 5 milyar dolar almis ama dolar artmiyor. Bunu neyle izah ediyorsunuz. Saygilar hürmetler kiymetli hocam.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Para kazanmanın ve bunu doğru yoldan yapabilmenin yolu bunlardan geçiyor.

      Sil
  38. Almanyada sanayi üretimi aralık ayı bazında %3,9 düşmüş durumdadır ki beklentiler ortalamasının üzerindedir bu düşüş. dış talep ağırlıklı büyüyen ekonomilerde yavaşlama artmaya başladı. zaten pmı verileri de bunu destekliyor. abd ekonomisi diğer gelişmişlerden pozitif ayrışmayı sürdürecek gibi görünüyor. bu durumda eski başkan janet yellen ın sözüm ona fed in faiz indirimi de olabilir öngörüsü bence zorlaşmıştır. düşürürse abd ekonomisi aşırı ısınmaya girebilir ve daha da büyük balonlaşma yaşanabilir finansal piyasalardaki normalleşme ciddi sekteye uğrayabilir. fed faiz artırımının sıklığını azaltarak da olsa faiz takvimine bağlı kalmalıdır derim naçizane. ne dersiniz sayın hocam?.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Öyle de olacak gibi görünüyor. Ama her şey çok hızlı değişebiliyor. Ekonomik olarak krizden çıkılsa bile (ki o da tartışmalı) travma sürüyor.

      Sil
  39. Hocam merhaba, dünya ekonomisi resesyona girerse "2020-2021 ?" Türkiye bugünkü ekonomik koşulları altında kötü mü etkiler yoksa çok kötü mü etkilenir?

    YanıtlaSil
  40. Hocam hepsi birbirinden güzel aforizmalar. Mutlak doğru olmadığını da belirtmişsiniz. Peki neden mevcut iktidar herkese aynı anda söz verip her şeyi aynı anda yapmaya çalışıyor ve sonra boğazımıza kadar borca batıyoruz? Mesela neden "şunu yaparsak şuna katlanırız ve biz buna katlanmayı tercih ediyoruz" demiyor?

    YanıtlaSil
  41. Aforizmalariniz biraz sehir efsaneleri iceriyor:
    "Cumhuriyet'i kuranlar, imparatorluğu batıran nedenlerin en başında mali bağımsızlığın kaybedilmesinin geldiğini gördükleri için çekilen birçok sıkıntıya karşın ülkeyi dış borçlanmaya sokmamaya özen göstermişlerdir."

    Bu cok yanlis bir bilgi. Birincisi imparatorlugu batiran zumre (Ittihat ve Terakki) ile cumhuriyet'i kuranlar ayni ideolojiden geliyordu.

    Ikincisi, cumhuriyetin ilk yillarinda dis borclanma yapilmadigi bir sehir efsanesi. Asagidaki yaziyi okumanizi tavsiye ederim:

    http://www.atam.gov.tr/dergi/sayi-67-68-69/ataturk-ve-yabanci-sermaye

    Onsozden bir kismi burada paylasayim, aforizmaniza guzel bir yanit niteliginde:
    “Yeni Devletin 1920 Nisanı’ndan 1950 Mayıs’ına kadar uzayan ilk 30 yılında Türkiye bütün dünyaya, son derece zor şartlara rağmen istikrar içinde, dıştan hiç borç ya da yardım almadan, aksine eski Osmanlı borçları için dışarıya net bir borç ödemesinde bulunarak, kısaca tamamen kendi öz kaynaklarına dayanarak hızla kalkınmanın (30 yılda % 6.2 yıllık ortalama dolayında bir kalkınma gerçekleşti) parlak bir örneğini vermiştir.4”

    Böyle yanlış bir iddia 2003 yılında bir üniversite vakfı tarafından yayımlanan bir kitabın önsözünde yer alabiliyorsa, üstelik kitabın yazarı Maliye eski Bakanı ve daha önce de Hazine eski Genel Müdürü Kemal Kurdaş ise, ATATÜRK ARAŞTIRMA MERKEZİ, ATAM, olarak akla genel bir özeleştiri gelmeli midir?

    Osmanlı İmparatorluğu bir ümmet devleti idi. Hiçbir zaman ulus devleti olmadı. Osmanlı devletine bağlı Avrupalı krallıklar din farklılığı nedeniyle bu ümmet devletin hiçbir zaman bir parçası, bir unsuru olmamışlar, bu krallıkların halkları da kendilerini bu devletin halkı olarak görmemişlerdi.

    Gene oldukca yanlis ve sig bir tanimalama. Osmanli devletina bagli Avrupali kralliklar derken? Osmanli devlet hiyerarsiside 'kral' diye bir mevki yoktur. Vasal devletler prensliklerdir. Vasal devletlerin halklari da kendini Osmanli halki gibi gormedigini iddia etmek, Kurt'lerin kendini Turkiye'nin halki gormedigini iddia etmek gibi bir seydir. Ayrica ummet kavrami Islamiyet'e ait bir kavramdir. Osmanli devletindeki millet yapisi bir cok etnik ve dini kesime hareket alani saglayan, modern cagdan once uygulanmis en iyi dini pluralizm ornegidir. Tanzimat sonrasi gelen milliyetcilik ve irkcilik ideolojileri ile bu yapi bozulmus, Osmanli da dagilmistir.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Osmanlıyı batıranların İttihat ve Terakki olduğu iddiası Osmanlıcıların savunusudur ve son derecede yanlıştır. Osmanlı'nın batışı İttihat ve Terakki'den çok daha önce başladı. İttihat ve Terakki Cemiyeti batışı durdurmak, tersine çevirmek için kuruldu ama başaramadı hatta tersine batışı hızlandırdı. Bu bir.
      İkincisi Osmanlı bir ümmet devletiydi. İçinde Avrupalı ve hristiyan devletlerin bulunması, etnik kökeni farklı insanların yer alması hatta çok hukuklu olması bu niteliğini değiştirmez. Osmanlıda kralın olmaması sadece bir tanım farklılığıdır. Unvanın kral ya da padişah olması bir şeyi değiştirmez. Sonuçta monarşi egemendir.
      Osmanlının dağılması Tanzimat sonrası olmuş gibi görünse de bu görüntü yanıltıcıdır çünkü Osmanlının dağılması 1800'lerin başlarında Sırpların isyan ederek imtiyazlar elde etmesiyle başladı ve devam edip gitti. Tanzimata gelinceye kadar Osmanlı çoktan dağılma eğili,mine girmişti.

      Sil
    2. 1800 ile 1900 arasinda 100 sene var. Turkiye Cumhuriyeti bile henuz o yasa gelemedi, ve benzer bir sure icinde Osmanli'ya gore tekduzelestirilmis bir toplum, ve gorece cok daha daha kucuk bir cografyada yaklasik 50 senedir ayrilikci teror orgutleri ile mucadele ediyor, ve imtiyazlar (Demokrasi Sureci) vermek zorunda kaliyor.

      Osmanli'nin cokus tezi ile ilgili en buyuk elestirilerden birisi budur. Tarihte yikilmasi 100'lerce yil surmus bir devlet yok. Devletler de bir birey gibi, hastalanir, iyilesir, ancak habis bir ur bunyeyi sardi mi, yikilmasi oyle yuzlerce yil surmez.

      Sil
    3. Yanılıyorsun adsız 7 Şubat 2019 14:51
      Rus çarı Nikola Osmanlı için hasta adam dediğinde takvimler 9 Ocak 1853'dü. Bu tarihi bile yıkılışın başlangıcı diye esas alırsan toplam 65 yıllık bir yıkılış süresi demek. 9 Ocak 1853 tarihi Osmanlı'nın bittiğinin açık ifadesidir. Öncesini istersen sen ihmal et.

      Sil
    4. Günümüz Türkiyesini ara devlet gibi görmek lazım.

      Osmanlı bitti, Türkiye Cumhuriyeti kuruldu.
      Türkiye Cumhuriyeti, Osmanlının rekabet edemediği Batı bloğu ile iş birliği yapmaya başladı,
      Batılı devletler ile aynı kulvarda koşmak için hamleler yaptı,
      Batı ile bütün olmak istedi, ama başarılı olamadı.

      Sonucunda, Batıcı laik kadrolar devletten temizlendiler,
      Neo Osmanlıcı "bir" rejime dönüştü.

      Şimdiki Türkiye'nin son 3 yılda yaşadığı sorunları, dikkat ederseniz,
      30 - 40 yıl önceki İran, 30 yıl önceki Irak'ın yaşadığı sorunlara çok benziyor.
      Önümüzdeki 3-4 yıl içinde yeni politik durum tüm dünya tarafından realize edilecek,
      yapılacak olan hamleler de ona göre olacak, şu anda ülke arafta olduğu için
      net hissetmiyoruz.

      İpuçlarını dünya basınını takip ederek, bulabilirsiniz. Dünya ülkeleri yavaş yavaş Türkiye'nin
      yeni konumunu kavramaya başladılar.

      Bana göre fazla beklemeyiz, önümüzdeki Başkanlık seçiminden sonra tamamen her şey yerli yerine oturur.

      Sil
    5. Osmanlı nın yıkılışını hesaplarken,
      bence dönemin güçlü devletlerinin arasındaki rekabeti göz önünde bulundurmak lazım.

      Rusya, o dönem tek başına Osmanlıyı yıkabilirdi,
      İngiltere de tek başına Osmanlıyı yıkabilirdi,
      İtalya tek başına Osmanlı mülkünün yarısını alabilirdi.

      Onların çekindikleri konu birbirleri ile kapışmak riski idi.
      İngiltere, Rusya ile sıcak teması istemiyordu, keza Rusya da
      güneyinde bir İngiliz savaşı istemezdi.

      Osmanlı ilk büyük borçlarını savaş finansmanı için aldı.
      Rusya ile savaşırken, İngiltere hemen para verdi, destek oldu,
      hemen bir iki savaşta batmasın diye.

      Sil
    6. Türkiye, bence de şu andaki yapıyı kaldıramıyor.
      Ülkenin güney doğusunda tam anlamı ile ayrılıkçı bir terör örgütü var,
      Bu tarz örgütler öldürmek ile bitmezler, terör örgütünün güneyinde ise
      silah, gıda ve diğer lojistik desteği veren devletler var.
      Büyük devletlerden biri bir gün orayı patlacak, bildiğimiz Türkiye yi
      parçalayacak bir gelişme çıkacak.

      Sil
  42. Hocam bugun 5 ve 10 yillik tahvil faizleri ciddi yukselmeye basladi bu neyin göstergesi acaba. uzun vadeli tahviller aylardir dusuyordu ne olduda yükselmeye basladi?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ekonomi politikasının 2 alt dalı vardır: (1) Para politikası (2) Maliye politikası. Bizde bunlara bir üçüncüyü eklemek gerek: Az konuşma politikası. Biz konuştukça piyasa bozuluyor.

      Sil
    2. Kiymetli hocam bazi konularda topa girmiyorsunuz farkindayim ama günümüzde zaten insanlar gercekleri göremiyorlar birsürü bilgi kirliligi var. Ben nacizqne 2 yildir gece gündüz piyasayi takip ediyorum. Artik kendimi finansal okur yazar olarak görüyorum. Ama tabi sizin bilginizin yaninda bizimki deryada damla gibidir. Sizin gibi kiymetli bir hazinecinin bize bilgi vermesi lazim.

      Sil
    3. Selam Mahfi Bey,
      Siyasetçilerin az konuşması gerektiğini bir kaç kere vurguladınız, sebebini de biliyorum.

      Ben aksine konuşmaları taraftarıyım, çünkü onların konuşmaları da piyasanın içindedir,
      konuşmalarının yarattığı volalite Türkiye piyasalarının gücünü test etmemizi sağlar.

      Sil
    4. Pahalı bir yöntem, döviz borcu olanlar batıyor.

      Sil
  43. Hocam Merhaba,

    "Günümüzde çeşitli nedenlerle bilinçli ya da bilinçsiz aşağılanan tüketim eylemi en temel insan eylemidir. Ekonominin temel taşıdır. Tüketim yoksa üretim de olmaz" Tükettiğimiz şey tüm kaynakları ile üzerinde yaşadığımız Dünya değil mi? Kaynakların artık yetmemeye başladığını görüyoruz, yanılıyor muyum? Bu durumda üretime ve dolayısı ile tüketime dayalı ekonomi ne kadar sürdürülebilir? Bir alternatifi, çıkış yolu var mıdır, ne düşünüyorsunuz?

    YanıtlaSil
  44. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  45. Yine Elinize dilinize sağlık hocam çok güzel anlatmışsınız.
    Benim bir konu dikkatimi çekiyor.Bir şey soracağım.
    Enflasyon için Tuik %20.50 diyor.banka faizi %18 e düştü ve geriye geliyor.Düş stopajı %15.3 cebe kalan Hissedilen gıda enflasyonu benim kendi enflasyon sepetim %52 içinde kira elektrik su tüp doğalgaz kontör MTV Vize internet mazot benzin yok daha.Tcmb Faiz oranlarında değişiklik yapmadı haberi çıkıyor.Fakat mevduat faizleri sürekli geri geliyor.Gıda ve saydıklarım geri gelmiyor.Bankada duran paranın enflasyon farkı eksik verilen faizi kime kalıyor? Banka Karlılığımıdır ? Yoksa devlete mevduatın gelir vergisi haricinde aradaki fark da kalıyor mu ?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bankalara ucuz kredi vermeleri için de baskı var.

      Sil
  46. Geçmişten bugüne biz de demokrasinin yanlış tanımlandığı, yanlış anlaşıldığı, yanlış uygulandığı doğru mudur sizce? Cumhuriyet tarihi bunu ispatlıyor mu?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bütün bir cumhuriyet tarihini düşünecek olursak! Cumhuriyet tarhi bir bütündür. Tıpkı osmanlı tarihi gibi kuruluş, yükseliş, duraklama, gerileme, dağılma birbiri ile bağlantılı bir bütün.

      Sil
    2. Önemli olan yıllar geçtikçe demokrasinin ilerlemesi, gelişmesidir. Bizde tersi oluyor.

      Sil
  47. İttihatçılar, Kanunî döneminde değil 21 Ocak 1913’te iktidar oldular.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kanuni Reis, değil İttihatçılar,
      iktidar için kendi evladını bile keserdi.

      Rahmetli Kanuni büyük! padişahtı,
      ancak babadan kalma devletin teknoloji ve bilim ile gelişmesi gerektiğini
      pek kavrayamamıştı.

      Murat bey düşünsene babadan sana milyonlarca km kare toprak kalmış,
      İçinde yüzbinlerce asker, yönetici, hatun, erkek, hayvan,
      ne ararsan var, hepsi senin tek cümlene bakıyor.

      Millet babadan iki daire kalınca kafayı yiyor,
      buna içindekiler ile beraber tüm İstanbul kalmış,
      veraset vergisi de yok! Hayat boyu kazancından da vergi
      vermiyorsun.

      Sil
    2. Ülke batmış, ittihatçılar iktidar olmuş.
      Ya bu ittihatçılar daha ne zaman iktidar oluncağını bile bilmiyor!

      Sil
    3. Geç kanuniyi ittihatı kardeş,
      Esas Cengiz Han büyük adammış,
      önüne geleni kesmiş, biçmiş.

      Adam Çin'e dalmasa, ön asyadakileri kesmese,
      belki küresel ısınmayı 150 yıl önce yaşayacaktık.

      Rahmetli bi 20 25 yıl daha yaşasa, Hindistan'a da bir dalsaymış,
      Şimdi karbondioksit salınımı sorunu olmazdı dünyada.

      Sil
  48. Hocam elinize, ve emeginize saglik. Cok kapsamli ve güzel bir yazi.
    Beni tek düsündüren ifade özgürlügü ve demokrasinin güclü bir ekonomi icin "ön sart" olarak tanimlanmasi. Bugün Cin dünyada güclü bir ekonomi konumuna geldi ve gelecekte ciddi anlamda baski yaratacgi görünüyor. Ancak kesinlikle ifade özgürlügünü ve demokrasiyi uygulayan bir ülke degil.
    Benim görüsüme göre ifade özgürlügüne ve demokrasiye toplumsal baris ve huzur icin ihtiyac duyuyoruz. Osmanli'dan gelen ve Cumhuriyet döneminde temelleri atilan kozmpolit ve demokratik yapi, farkli toplum, irk ve inanclardan olusan Türk milletinin huzur ve barisi icin ön sarttir. Sistemini iyi oturtmus bir ülke ekonomide zaten basarili olacaktir (örnegin Cin totaliter, Almanya mutlak demokrasi ile)
    Tesekkür ederim ve saygilarimi sunarim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim.
      Demokrasi güçlü bir ekonomi için ön şat değil. Gelişmiş, uygar bir ülke için şart. Çin, güçlü bir ekonomi olabilir ama gelişmiş, uygar bir ülke olarak kabul görmüyor.

      Sil
  49. Hocam Çin ile ilgili verilerde Çin'in Cari fazla verdiği ve Bütçe dengesinde sıkıntı olmadığı görünüyordu. Fakat geçenlerde yazmış olduğunuz yazıda, Çin'in çok fazla borcu olduğunu söylediniz. Bu nasıl oldu, kime borçlular? Saygılarımla...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çin büyüsün diye kim para vermiş ise ona borçlular.

      Sil
  50. Hocam bu yazıyı biraz öfkeyle yazmışsınız giriş gelişme sonuç yok konudan konuya atlamışsınız ne anlatmaya calıştığınız belli degil konjektür toplum gibi sizin dengenizi de bozmuş biraz istirahat edin boşverin sizde konjektüre takılın siz ne kadar doğruları anlatmaya calışsanızda haykırsanızda sizin ne söylediginize degil inanmak istediklerine inanacaklardır

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. kusura bakmayin ben birşeye takildimda. Konjektüre takilmak derken ne yapsin yani?

      Sil
    2. Yazının başlığı - Aforizmalar : Mahfi Eğilmez

      Yazınızda noktalama işaretleri yok, "dahi" anlamındaki de'leri, da'ları ayırma konusunda problemler yaşıyorsunuz, konjonktür kelimesini "konjektür" şeklinde yazıyorsunuz ve Mahfi hoca'ya akıl veriyorsunuz. Tebrikler. Dunning Kruger etkisinin doğruluğunu bir paragrafta herkese gösterdiniz...

      Sil
    3. Bu bir kompozisyon değil aforizma yani özdeyiş. Her cümleyi kendi içerisinde değerlendiriniz lütfen. :)

      Sil
    4. Türkçeyi çok düzgün kullandığımı iddia edemem benimki halk agzi eyvallah hocama akıl vermek ne haddimize sadece hocama kendini yıpratmamasını temenni ettim kendisine daha cok ihtiyacımız var

      Sil
  51. Hocam harika bi paylasim okuyup anlayabilene ne mutlu

    YanıtlaSil
  52. Yukarıda sıraladıklarınızın çoğu, “Batı dünya görüşü” merkezli ve “ilerlemeci” perspektifli. Her ne kadar kendiniz hakkında “bağımsız” ve “tarafsız” bir görüntü vermek istiyorsanız da pek öyle değil.

    Şu yazdığınız, şu an dünya genelinde “inovasyonculuk” ve “Elon Musk’cılık” popüler olduğu için pek dikkat çekmiyor fakat diğer yazdıklarınız arasında ilk sırada yer alan: “Çok daha önce öteki primatlardan ayrılmaya başlamış olan insanın gerçekten insan olması, doğasına yabancılaşmasına yol açan üreticiliğe geçmesiyle olmuştur.” ifadenizdir.

    “Medeniyet (civilization)” denen şey, katliamlar tarihidir. “Üreticilik”in, “medeniyet”in ilk adımlarından biri olduğu, ve “çok iyi”, “çok güzel” bir şey olduğu anlatılır. Zaferler hep öne çıkarılıp parlatıldığı için “medeniyet”in en güzel şey olduğu, daima “medeniyet”e ulaşılması gerektiği anlatılır durulur. Zaferlere giden yolda yapılan katliamlar hakkında konuşulmak, tartışılmak istenmez. Ötelenir, unutulur, unutturmak için eğitim sistemlerindeki müfredatlar hep kontrol altındadır; “Batı dünya görüşü” merkezli ve “ilerlemeci” perspektifle dizayn edilir müfredatlar dünya genelinde.

    Dini geleneklerin (nispeten) kemikleşmiş olduğu ve yönetimlerinde dinin temel teşkil ettiği ülkelerde bile, “Batı medeniyeti”ne öykünmek; “de facto” vaziyettedir. “En ‘Batı’ karşıtları” bile, parasal imkânlarının yettiği ölçüde kendi yakın çevresinin eğitimleri için onları “Batı ülkeleri”ne gönderir sessiz sedasız, “avam”a hissettirmek istemez.

    Bahsettiğim şey, bugün bilinen, yaygın anlamıyla “muhafazakârlık”ı savunmak değil. Siyasi kutupların, kendi kutuplarını kuvvetli tutmak için birbirine fırlattığı sloganlar arasında kaybolmak değil. Bugün, “çok eski” olduğunu zannettiğimiz ideolojik kavram ve uygulamaların çoğu, yine, “medeniyet”nin birer ürünüdür. Daha açık ifade etmek gerekirse, “medeniyet”in içinde onlar da vardır.

    Ne yazmıştınız: “Çok daha önce öteki primatlardan ayrılmaya başlamış olan insanın gerçekten insan olması, doğasına yabancılaşmasına yol açan üreticiliğe geçmesiyle olmuştur.”

    Galiba, “insan”, akıl sahibi olmasını o kadar fazla abarttı ki; hayatın hakiminin sadece kendisi olduğunu yine kendisine inandırdı, ve, bu hatasından kolay kolay kurtulabilecek gibi görünmüyor. (Yine hatırlatmak zorundayım: Herhangi bir “din”e gönderme yapmak, “din”i ima etmek amacıyla yazmadım.)

    Birkaç tavsiye:

    “Yaban Aklın Evcilleştirilmesi”:
    https://www.kitapyurdu.com/kitap/yaban-aklin-evcillestirilmesi/256903.html

    “Batı’nın İnsan Doğası Yanılsaması”:
    https://www.kitapyurdu.com/kitap/batinin-insan-dogasi-yanilsamasi/275622.html

    “Eski Toplum”:
    https://www.kitapyurdu.com/kitap/eski-toplum/379497.html

    “Latin Amerika’nın Kesik Damarları”:
    https://www.kitapyurdu.com/kitap/latin-amerikanin-kesik-damarlari/357850.html

    “Aynalar”:
    https://www.kitapyurdu.com/kitap/aynalar/140774.html

    “Yabancılaşma”:
    https://www.kitapyurdu.com/kitap/yabancilasma-amp-marxin-kapitalist-toplumdaki-insan-anlayisi/285584.html

    “Düşüncenin Coğrafyası: Doğulular ile Batılılar Nasıl ve Neden Birbirinden Farklı Düşünürler?”:
    https://www.kitapyurdu.com/kitap/dusuncenin-cografyasi/67341.html

    “İnsanın Eskimişliği (Cilt 1): İkinci Endüstri Devrimi Çağında İnsan Ruhu Üzerine”:
    https://www.kitapyurdu.com/kitap/insanin-eskimisligi-1-cilt-amp-ikinci-endustri-devrimi-caginda-insan-ruhu-uzerine/447282.html

    “İnsanın Eskimişliği (Cilt 2): Üçüncü Endüstri Devrimi Çağında Yaşamın Tahribatı Üzerine”:
    https://www.kitapyurdu.com/kitap/insanin-eskimisligi-cilt2-/480455.html

    YanıtlaSil
  53. Hocam sen ununu eledin eleğini astın bol keseden aforuyorsun tabi. Ama biz ne yapalim para yok pul yok iş yok güç yok. Arayan yok soran yok. Adam yerine koyan yok. Moral yok umut yok. Ama yinede nankörlük etmeyelim bir şekilde yaşayabiliyoruz. Umut fakirin ekmeğiymiş. Aslinda kendimden cok ülkemi düşünüyorum ne olacak bu memleketin hali diye. Bahsettiğiniz mevzularda bende dertleniyorum. İyiki ahiret var diyorum. Aslinda bu dünya oyun ve eğlenceden ibaret. Ama bazilari o oyunu o kadar çekilmez hale getiriyorki. Allah herkesin yardimcisi olsun. Allah sizden de razi olsun hocam kusuruma bakmayin dertliyiz.

    YanıtlaSil
  54. Şuanki sistemde iktidar partisi diye bir kavram yok.eski Sistemde vardı.Şuan iktidar cumhurbaşkanı hükümeti.IMF yorumum.Borc alan emir alır.birde.IMF darbeleri sever.

    YanıtlaSil
  55. "Ege Cansen çok değerli bir ekonomist. Anlatımlarını çok beğeniyorum. Yüzeysel düşünmekten kaçınan, olayın en derinine girmeyi seven bir insan. Kendisi ile tanışmıyorum, bir gün tanışırsam kendisine de ileteceğim."

    (Özgür Demirtaş
    7 Şubat 2019
    https://twitter.com/ProfDemirtas/status/1093577631705034754)

    YanıtlaSil
  56. Osmanli torunu olarak dedelerimin mirasini Cumhuriyet cocuklarindan alacagim elhamdiiullah

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Memnuniyetle verelim. Ama önce Cumhuriyet çocuklarının ödemek zorunda kaldığı ve bugünkü karşılığı kabaca 500 milyar dolar eden dedelerinizin borçlarını bir ödeyin Cumhuriyet çocuklarına sonrasına bakarız.

      Sil
  57. Hocam hazine bu ay 2.5 milyar fazla vermiş, bu hesaba merkez bankasından aktarılan kâr payı dahil mi?

    YanıtlaSil
  58. değişim surecinde turkiye kitabinı okuyorum, inanılmaz mutlu oluyorum,hicbir yazinizi kacirmiyorum

    YanıtlaSil
  59. Mahfi bey, Elinize sağlık yazılarınızı keyifle okuyorum.

    Bu yazınızdan gizli olarak çıkartımım kısaca şu "Bir cisim yaklaşıyor, hatta artık çarpıyoruz".
    Malum artık varlık fonu düşe düşe 1 milyar Euro limitine kadar düştüğüne göre…


    adsız 23:53; Hazinenin verdiği fazla bu ay ödenen taşıt vergilerinden tahminim yani fazla umutlanmayın.

    YanıtlaSil
  60. Ne kadar sade, ne kadar çözümleyici, ne kadar doyurucu, sebep-sonuç ilişkisini içeren ders niteliğinde bir yazı. Varlığınız beni, benim gibileri mutlu ediyor. Sağolun, varolun. Saygılarımla.

    YanıtlaSil
  61. Hocam, diyorsunuz ki..

    ""Türkiye'nin düzenlemeler konusunda temel sorunu, kural eksikliği değil getirilen yasalara, kurallara uymama geleneğidir.""

    Ne kadar da dogru diyorsunuz. Bizim köyde buna söyle derler.. ""Dogru söyleyeni dokuz köyden kovarlar.""

    Biliyorsunuz ögrendigimiz kadariyla son yillarda ülkemizden 253 Bin insan kovulmus. Nedeni bugün okudugumuz Kartal da cöken bina haberinde sanirim.

    """TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi Başkanı Esin Köymen "1992 yılında yapımına başlanan ve 1998 yılında üzerine kaçak olarak 3 kat ilave edilen binadaki TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi Başkanı Esin Köymen "1992 yılında yapımına başlanan ve 1998 yılında üzerine kaçak olarak 3 kat ilave edilen binadaki kat maliklerinin Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'na başvurarak binayı yasal hale getirdiğini tespit ettik" dedi. Köymen; "Deprem güvenliği olmayan, kaçak olduğu için yıkılması gereken yapılar imar barışıyla yasal hale getirildi. Sonucunda insanlar bu düzenlemenin bedelini hayatlarıyla ödüyor” dedi. Köymen; "Deprem güvenliği olmayan, kaçak olduğu için yıkılması gereken yapılar imar barışıyla yasal hale getirildi. Sonucunda insanlar bu düzenlemenin bedelini hayatlarıyla ödüyor”""

    Neymis.. ""3 kat kacak insat yapilan binanin ilave edilen binadaki kat maliklerinin Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'na başvurarak binayı yasal hale getirmis""

    Kahroluyoruz degil mi buna benzer Tren kazalari, Maden kazalari, Dere yataklarindaki sel felaketleri, bina cökmeleri kazalarinda ölenlerin ardindan.

    Ne kadar Devlet büyügü var ise ayni anda kaza noktasina gelislerini, üzüntülerini ve önlerindeki onlarca mikrofana canli yayin aciklamalarini, gözyaslarini tv ekranlarindan seyretmeye ne kadar da alistik degil mi..

    3 gün sonra hicbirsey olmamis gibi hayatin devam etmesi.

    Sanmayin kizginligim Devlet büyüklerimize ve yetkilileredir diye.

    Kat malikleri var ya o kat malikleri.. Aslinda ne geliyorsa bu ülkenin basina kat maliklerindendir.. Bilesiniz..



    YanıtlaSil
  62. İDO borç yeniden yapılandırma görüşmelerine başlamis.

    Hocam, Ülkede borc yapilandirma talebi yapmayan isletme kaldi mi?

    YanıtlaSil
  63. Osmanlı İmparatorlugunun son dönemi üzerine çok kitap okudum. Yerli yabancı kitaplar, süreli yayınlar, tezler vs. İttihat ve Terakki, Osmanlının yıkılışı kim haklı kim haksız... Şunu söyleyeyim Ali Kuşçu ( Ünlü Matematikçi) FATIH döneminde ta Turkistan bölgesinden İstanbul'a goç eylemiş. Sebep mi, ilim merkezlerinin Turkistan bölgesinde kalmayısı. İlim ve irfan hareketi 16.yy itibariyle islam ve Turk coğrafyasından elini eteğini çekmeye basladıgı icin, Osmanlıyı kim yıktı, İttihat ve Terakki bunun neresinde gibi sorular "Melekler disi midir yoksa erkek midir?" den ileri gidemez. İlim zayıfladıgı için başımıza gelmeyen kalmamıştır. Sebep budur?

    YanıtlaSil
  64. Osmanlı İmparatorluğu bir ümmet devleti idi. Hiçbir zaman ulus devleti olmadı. bu krallıkların halkları da kendilerini bu devletin halkı olarak görmemişlerdi.

    Peki osmanlinin bu kadar uzun yasmasi ile hukuk arasinda nasil bir bag var

    YanıtlaSil
  65. Hocam söylediklerinizin hepsi dünya tarihinde artık kanıtlanmış doğrular. Fakat insanlar çeşitli nedenlerle evrensel doğrulardan kaçıyor. Esas meselemiz Türkiye'de ve dünyada şudur ki insanların çoğu bu doğruları bilse de bencillik yapıp kazananları ve bencillik yapmayıp kaybedenleri gördükçe o tarafa kayıyor ve insanlar yumurtasını pişirmek için komşusunun evini yakıyor. Ne yazık Türk insanının içinde altın cevheri var lakin tarihsel gelişimimizde maalesef teneke olarak kalmışız ve böyle de gidecek gibi görünüyor.

    YanıtlaSil
  66. İki nedeni var: İlki orası bana ait bir yer değildi. Benim yüzümden bana ait olmayan bir kuruma zarar gelmesini istememem bir çeşit sorumluluk duygusundan kaynaklanıyordu. İkincisi CNBCe'de yorum yaptığım yıllarda ekonomide bu kadar büyük hatalar yapılmıyordu.
    NTV'de iken ekonomide hataların ve yanlışların giderek artmasıyla birlikte benim de eleştiri dozum arttı ve zaten sonunda da kovuldum.

    YanıtlaSil
  67. Kerem İNANIR9 Şubat 2019 13:44

    Kovuldum ne acıdır ki, her okudukça ve düşündükçe beni üzer. Neyse ki burası size ait hocam, sevgiler 🤗

    YanıtlaSil
  68. Evet, her horoz kendi çöplüğünde ötermiş.

    YanıtlaSil
  69. Hocam Devletin 2019 için ekonomi beklentileri tutmayacak, ben 2019 da yeni bir şok bekliyorum ABD kaynaklı ama bu sefer çok sert olacak yada çok daha açık açık yapılacak olaylardan anlaşılan öyle görünüyor. ABD Türkiye ye karşı bazı yaptırım tavsiyeleri olarak stratfor ABD hükümetine, Eğer Türkiye fıratın doğusuna PKK ya operasyon yaparsa Türk lirasını hedef alalım, ticareti hedef alalım, pamuk vermeyelim, tütün almayalım, THY ye yaptırım getirelim önerileri sunmuş. Bunlar ABD tarafından şantaj olarak kullanılacaktır Trump var olduğu sürece herşey beklenir. Hükümet taviz veriir mi bilememe ama ekonomik sorun var diye taviz verirse bu sefer beka sorunu olur. Bence problemler çoğalırken 2019 da türkiye tahminleri kimsenin tutmayacak ve hükümette seçim öncesi ekonomide önlem almak yerine seçim kazanmak için para harcamaya devam ederse tahminim 2018 den çok daha kötü olacak. sizce yanlış mı analiz ediyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bence yanlış analiz var, ama yanlışlık şurada;
      Türkiye eğer Nato üyesi olmasaydı, çoktan parçalanırdı.

      Stalin, Türkiye'nin kuzey doğusunu istediğinde Nato üyesi olduk.
      Stalin, nazikçe de istemedi, şurayı şurayı şurayı bana ver dedi,
      bu kadar diplomasi ve saygıdan uzak bir şekilde istedi.

      O zaman ki Türkiye -şimdiki Türkiye de- Rusya ile askeri alanda kendi kaynakları ile mücadele edemezdi. Bizimkiler de Nato üyeliğini kalkan olarak kullandılar.

      Şimdiki Türkiye'nin ciddi bir alternatifi yok, Türkiye isterse gücünü istediği şekilde deneyebilir, bedelini ödemeye razı olduktan sonra dünyada kimsenin umurunda olmaz.

      Sil
    2. Rusya uçak düştükten sonra, yaptırımları kaldırmak için ve huzur hakkı için, milyarlarca dolarlık nükleer santrali yapıştırdı. Kimse Türkiye'de gık bile diyemedi. Kurulum maliyeti 20 milyar dolar. Kurulum sonrası elektrik alımı garanti ve dünyada elektrik ucuzlarken Türkiye'de enerji fiyatları artacak. Trump, Putin'den aşağı kalmaz.

      Türk sanayisine etkisini bir düşünün. Bunu benim gibi biri bile biliyorken, dünya devlerinin yöneticileri bilmiyorlar mı? Türkiye ye sabit sermaye yatırımı yaparken ilk dikkat edilen unsurlardan biri enerji maliyeti olacaktır. Ya sübvansiyon isterler, ya da enerji maliyetini absorbe edecek başka bir kalıcı indirim.

      Yukarda hoca yazmış, ilk madde, geçmişi bilmeyen başkasından öğrenir diye. Bunlar işte hep Türkiye ekonomisi analizlerinde parametre... Sabit fabrika ve sermaye yatırımlarında yatırım yapılan ülkenin enerji politikası ve maliyeti.

      Neymiş, maharet?
      Kendi davet edip ücretini ödediğin ekonomisti ekranından kovmak değilmiş.

      NTV yöneticileri burayı okur, bir çift laf onlara yapıştırayım;

      "Onların yaptığı yöneticiliği benim rahmetli, okuması yazması olmayan ebem de yapardı."
      Siyasetçi ne isteyecek ise, ona göre kendi evine davet ettiğin insana davran.
      Üç kitap okumamış, üç kuruş maaş alan ucuz yönetici tipler.

      Sil
  70. Mahfi bey, bu cümle ile Türkiye'yi ve Türk entellektüelini özetledi.

    Ülkenin en eğitimli insanları konuşmaktan korkuyor.

    Daha da kötüsü, bu cümleyi birisi kullandığında diğerleri normal karşılıyor.
    Bu insanlar konuşmak için var. Uzmanlık alanı hakkında konuşmak korkaklara ve cahillere zarar verir. Toplum ve devlet konuşanlardan korkuyor, toplumdan beslenen kurumlar da konuşulmasından korkuyor.

    Bu cümlede başka bir anlam da gizli.
    Mahfi Bey'i ekonomi bilgisine güven duyulduğu için çağırıyorlar, en iyileri o ekrana çıkarmak istiyorlar, sonra konuşmaması isteniyor, o zaman yetişmiş insanlara ne gerek var?
    Konuşulmasını istemeyen irade, yetişmiş insan da istemiyor.

    İkinci yorum daha da kötüyü gösteriyor,
    "Evet, her horoz kendi çöplüğünde ötermiş."

    İnsanlar 60 yıl bir alanda uzmanlaşmak için emek veriyorlar, sonra bu insanlardan düşüncelerini ifade etmek için kendi kanallarını açmaları, kendi bloglarını yayınlamaları bekleniyor. Toplum eğitimli insanlarını buna zorlamaya başlıyor. Medya sermayesi bunun için vardır.

    Bu hesapla, Picasso'nun resim yapmak yanında, kendi resim galerisini açması, kendi resim eleştirmenlerini kiralaması, sonra bunları Avrupa geneline yayması beklenecekti. Picasso, Hitler'in en güçlü olduğu dönemde, iktidarın Picasso'yu cezalandırdığı zamanda bile Almanya'da ki sermayeden destek bulmuştur.

    ---

    Buradan nerelere geliyoruz, geçen 2018 Aralık'ta Türkiye ile ilgili IMF raporunu okurken Türkiye'yi konumlandırırken basındaki haberlerden faydalandıklarını yazmışlar, teknik detayına girmeyeceğim, bilimsel temeline ilişkin dayanaklarını da yazmışlar. Tabi basın derken, Türkiye dışında yayın yapan basın kurumlarının haberleri diye özellikle makalede belirtilmiş. Dünya bankası, kredi derecelendirme kurumları ve dünya ekonomisine yön veren tüm kurumlar bu şekilde Türkiye hakkında haber topluyor. Türk Ekonomi kanalı denilen çöplükleri ben dahil kimse dikkate almıyor, bunu da açıkça bilimsel makalelerinde yazıyorlar.

    (Şahsen, Mahfi bey dahil bir kaç tane ekonomistin kendi çabaları ile çıkardıkları bağımsız makalelerini okuyorum. Özellikle; 1 Ocak 2018 tarihinden itibaren bir tane Türk haber kanalı, gazetesi, websitesi açmadım, açma ihtiyacı duymadım. Tıpkı yolda yürürken karşınıza çıkan hayvan pisliği gibiler, niçin üstüne basıp vakit kaybedeyim? Cep telefonu ve bilgisayarımda bloklu o siteler kazara bile açmayım diye. 1 Ocak 2018 te blok listesini güncellemişim öyle durur.)

    -----

    YanıtlaSil
  71. Kovuldum demenin hiç bir kötü yanı yok. Bu Mahfi Hoca’nın işbilmezliğinden, kaytarmasından vs kaynaklanmıyor ki tam tersine doğru bildiğinin peşinde onurlu bir şekilde gittiğini gösteriyor. O’nu kovmakla NTV eksilmiştir, saygınlığı azalmıştır. Bence, Mahfi Hoca yaptığı açıklamalarla NTV’yi zaten kovmuş kafasından daha öncesinden, bundan sonra NTV ben kovdum dese ne yazar. Bir tarafta Mahfi Hoca’nın ağırlığı, diğer tarafta NTV’nin hafifliği.

    YanıtlaSil
  72. . Kırmızı ışıkta durmayan Çakarlı sivil araçları bile bizlere batıyor artık.’ Hepsinin mi acil işi oluyor? Nedir bu üstün görme ??Anlamıyoruz doğrusu

    YanıtlaSil
  73. Mahfi hoca ile kendimi kıyaslamak amacı ile yazmıyorum ama 61 yaşındayım, çalıştığım her işten ya istifa ettim ya da kovuldum. Sonunda kendi işimi kurdum, çok da başarılı olduğumu düşünerek kendimi emekli ettim, iş yeri hala bensiz çalışmaya devam ediyor ve hiç pişman değilim. Beni kovanlara veya istifa etmeme sebep olanlara çok teşekkür ederim :)

    YanıtlaSil
  74. Konuşmaktan korkmadı, doğruları söyledi, milletini yanıltmadı. Bu sebeplerle kovulmak ceza değil bilakis ödüldür.

    YanıtlaSil
  75. Hocam ne güzel anlatmışsınız ülkenin sorunlarını gelin bir fedakarlık yapın parti kurun ilk üyeniz ben olacağım.Bu güzel ülkenin bu cefakar milletin sorunlarını çözüp hak ettiği yere gelmesini sağlayın.Selamlar Saygılar.

    YanıtlaSil
  76. Mahfi Hoca NTV'den ayrıldıktan sonra sanırım 2-3 programı daha takip ettim. Baktım, yorumlar değerlendirmeler akıl mantık dışı. Resmen "izleyiciyi uyutma" moduna geçmiş program. O gün bu gündür ne o kanalı açarım, ne de o programı. Diyeceksiniz ki, yeni mi anladın? Yoo değil, bir süzgeçten geçiriyordum elbetteki, ama artık izlememe değecek kadar süzgeçten geçen bir şey kalmadı. Neyse ki kısmen özgür internet var, şimdilik...

    YanıtlaSil
  77. Yapisal reform konusunda hep ayni seyi yapiyoruz. doktora gidip diyet listesi aliyoruz , ama diyete hemen baslamiyoruz hep gelecek pazartesi baslayacagiz, hele su kisi bi atlatalim da...

    YanıtlaSil
  78. Hocam insanın söyleyecek bir şeyi kalmıyor.
    Elleriniz dert görmesin.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kapitalizm

Paradan Para Kaybetme Dönemi

Faizin Doğuşu ve Yasaklanışı