2019: Riskler ve Fırsatlar
2019 ilginç bir yıl olacak. Kendi
başına bakıldığında zor ve sıkıntılı dursa da birkaç yılı kapsayan bir bütün
içinde bakıldığında birçok fırsatı da beraberinde getiren bir yıl olacak gibi
görünüyor.
2018 yılında yaşanan yüksek kur
sıçraması ve belki ondan da önemlisi süreklilik kazanan kur oynaklığı ve onun
sonucu olarak çıkan faizlerdeki yükselişler karar alıcıların yatırım, üretim,
iş yapma gibi önemli konulardaki yaklaşımlarını son derecede olumsuz etkiledi. Kurda
ortaya çıkan bu sıçramalar, ithal girdi fiyatlarını ve dolayısıyla maliyetleri
arttırdı ve bu da fiyatlara yansıyarak enflasyonu yükseltti. Bu gelişme,
kitlelerin satınalma gücünü düşürdüğü için talep daralmasına ve dolayısıyla
üretimde düşüşe yol açtı. Bunu sanayi üretiminde ve imalat sanayii kapasite
kullanımındaki hızlı düşüşlerden gözlemleyebiliyoruz. Bu peş peşe gelen etkiler
büyümenin düşmesiyle sonuçlandı. Üçüncü çeyrekte yüzde 1,6 olan büyümenin son
çeyrekte eksi çıkması bekleniyor. Bu küçülme büyük olasılıkla 2019 yılının ilk iki
çeyreğinde de devam edecek gibi görünüyor. Dış finansmana ihtiyacı olan
kuruluşlar bu ihtiyacını eskiden olduğu gibi fazlasıyla karşılayamadılar, hatta
tam olarak da karşılayamadılar. Dış kaynak bulmanın maliyeti yükseldi. 2018
yılında yaşanan olumsuzluklar reel kesimi ciddi biçimde etkiledi. Birçok
kuruluş konkordatoya gitti, iflas eden ve batanlar oldu, işten eleman çıkarmalar
arttı. Bu gelişmeler kuşkusuz bankaları da etkiledi. Bankaların durumu 2001
krizi sonrası yeniden yapılandırmayla oldukça sağlam bir yapıya kavuşturulmuş
olsa da reel kesimdeki sıkıntılar bankaları da sarsmaya başladı. Bir ekonomide
bankalar o ekonomideki reel kesim kadar sağlamdır. Reel kesim sorunluysa
bankaların sorunsuz olması mümkün değildir.
2018 yılında, özellikle de son
çeyrekte, düşen sanayi üretimi, azalan talep ve artan işsizlik üçlüsünün
yarattığı bir ithalat düşüşü ve buna karşılık yüksek kurun tetiklediği bir
ihracat artışı yaşandı. Üretiminde kullandığı girdilerin önemli bir bölümünü
ithal girdilerle karşılayan Türkiye, bu üçlünün yarattığı ortamda ister istemez
ithalatını düşürdü ve bu da cari açıkta gerilemeye yol açtı. Cari açıkta
gerilemeye yol açan bir başka gelişme turizm kesiminde başlayan toparlanma
oldu. 2018 yılında gelen turist sayısında önceki yıla göre ciddi bir artış söz
konusu ve bu artışın 2019 yılında da devam etmesi bekleniyor. Her ne kadar turist
başına bıraktıkları döviz miktarı geçen yıllara göre düşük olsa da bu kez sayı
artışı farkı kapatıyor. 2018 yılına 63 USD/Varil değeriyle başlayan Brent
petrol yıl içinde 85 dolara kadar yükseldiyse de şimdilerde yeniden 60 doların
biraz altına inmiş görünüyor. 2019 yılında petrol fiyatının 50 USD/Varil
dolayında oluşması bekleniyor. Eski bir hesaba göre petrolün varil fiyatında
görülen her 10 dolarlık fark cari açığımızı 1 milyar dolar etkiliyor. Dolayısıyla
petrol fiyatlarındaki bu gerileme Türkiye’nin cari açığının daha da düşmesini
sağlayacak. Öte yandan reel kesimin ve bankaların 2018 yılında dış finansmana
ulaşmada yaşadıkları zorluklar, Merkez Bankası’nın rezervlerinde azalmaya yol
açmış olsa da 2019 yılında dış finansman baskısının biraz daha hafiflemesi
sonucunu verdi. Çünkü borçların bir bölümü mevcutlarla ödendi ve rezervlerle
birlikte borç yükü de azalmış oldu. Geçen yıl bulunması gereken dış finansman
tutarı konusunda cari açık dahil 230 milyar dolardan söz ederken bu yıl bu
tutar 190 milyar dolar düzeyine geriledi.
Türkiye dışından gelen haberlerin
özellikle dış finansmanı etkileyecek olanları da bir ay öncesine göre oldukça
olumlu. ABD Merkez Bankası Fed, bir ay öncesinde 2019 yılı için 3 kez faiz
artırımı yapacağı tahminini paylaşırken son günlerde 2019 yılında faiz artırımı
yapmayabileceği mesajını vermeye başladı. Bu, bizim gibi dış finansmana
ihtiyacı olan ekonomiler için son derecede olumlu bir haber. 2018 yılında yüzde
3,26’yı görmüş olan ABD 10 yıllık tahvil faizlerinin bugünlerde 2,70’lere
gerilemiş olması, yatırım fonlarının gelişmekte olan ülke tahvil ve mevduatına
yönelmesini sağlayacak. Bu da 2019 yılında Türkiye’ye daha fazla döviz girmesini
sağlarken kurların 2018’deki gibi artmasına engel olacak.
Özetle söylemek gerekirse 2018
yılı, 2019 yılına, olumlu etkiler yaratabilecek bazı olumsuzluklar devretmiş
bulunuyor. Mesela son derecede olumsuz bir gelişme olan ekonomideki küçülmenin
yarattığı cari açık düşüşü olumlu bir gelişme. Enflasyondaki yüksek oranların
yarattığı olumsuzluk, 2019’da düşüşe döneceği için olumlu bir gelişmeye
dönüştürülebilir. ABD’de resesyon beklentisi olumsuz görünmekle birlikte bu beklentinin
yatırımcıların ilgisini yeniden bizim gibi ülkelere yönlendirmesiyle kaynak
bulma kolaylığına erişmemiz olumlu bir gelişme olacak. Geçen yıl yeterince
kaynak bulamayışımız ve Merkez Bankası rezervlerini kullanmamız olumsuz bir
ortam yaratmış olsa da 2019 yılında çevrilmesi gereken dış finansman ihtiyacını
azaltmış olması olumlu bir sonuç.
Buraya kadar anlattıklarım
eskilerin dediği “her şerde bir hayır vardır” (her kötünün içinde bir iyilik
vardır) sözünü doğrular nitelikte.
2018 yılının olumsuzluklarından
hangi dersleri çıkaracağımız işin en önemli yanı. Yaşanan bu kadar olumsuzluğu
uzun dönemli fırsatlara dönüştürüp dönüştürememek açısından önümüzde iki
seçenek var: (1) Meseleye kısa vadeli bakmaya devam eder günü kurtaracak
önlemler alırsak kısa vadede sorunu çözmüş gibi görünürüz ama orta vadede aynı
sorunlarla yeniden karşılaşırız. (2) Meseleye uzun vadeli bakar da ekonomide,
siyasette ve sosyal yaşamda doğru adımları atmamızı sağlayacak reformları 2019
yılında yapabilirsek kısa vadede belki hemen sonuç alamayız ama bu tür
olumsuzlukların bir süre sonra yeniden ortaya çıkmasını engellemiş oluruz.
Hocam iyi güzelde sizce 2. seçeneği yapma ihtimalimiz var mı? Mevcut durumumuzda ulufeler dağıtılırken, borç yükü bir cepten diğerine taşınırken, gerçekten ikinci seçeneği seçip gerekli adımları atabilecek miyiz? Bu seçenek ne kadar gerçekçi?
YanıtlaSilÇok gerçekçi değil tahmin edebileceğiniz gibi. Ama biz çıkış yolunu gösterelim de sonradan buralarda sıkışıp kalırsak kimse söylemediydi olmasın.
SilSayın hocam çok haklısınızda yine fuzuli gibi konuşmuşsunuz.
SilÇok iyimsersiniz mb karı öne çekilip tl pompalanırken ziraat batırılmayı göze alınacak kadar ucuz kredi kart borç yapılandırılması klup borçlarını üstlenme seçim ekonomisi uygulamaları tüm bunlar devam edecek tek adam yönetimleri dengesizdir.
SilHocam, peki o reformları yapabilecek:
Sil1) Ülkede kaynak var mı?
2) Kaynak yoksa, bulmaya ve çözüm üretmeye niyetli idareci var mı?
3) Tüm çözüm öneren ekonomistlerden önce, böyle reformların yapılmasıyla ancak düzeleceğimize inanan etkili ve yetkili idarecilere sahip miyiz millet olarak?
Cevap vermenizi beklemiyorum. Ülkeyi düze çıkarmak için "dertlenen" yetkili sayısı, bizim asıl problemimiz. Şahsen.
Arkadaşlar ülke iktidar adına kutuplaştırılmışken öyle kolay kolay yapısal reform yapılamaz ve ekonomik krizlerin aşılması yıllar alır kanaatimce.
SilHükümetin kaynak bulmadaki maharetini gözardı etmeyin. sizlerin yok artık dediğiniz o kadar çok satılık şey bulabilir ki çıldırırsınız. Daha Kıbrıs sorunu var, BOP var, cumhuriyetin oluşturduğu birçok değer var, bu konularda günlük ekonominin/siyasetin bekası için verilebilecek o kadar çok tavizler, satılabilecek kıymetler var ki düşünmek bile istemezsiniz.
Silhocam biraz iyimser bir yaklaşımda bulunmuşsunuz kanaatimce. mesela fed in faiz artırmayabileceği beklentisini biraz uçuk buluyorum. çünkü fed in dünyadan önce abd ekonomisine bakması gerekir ki orada da büyüme güçlü ve enflasyonist baskı var. istihdam, ücret artışları ivmesi, büyüme hızı, pmı verileri dünyadaki birçok ekonomiden daha iyi şu anda. abd nin resesyona girme riski bana göre kısa vadede düşüktür. abd dış talebe değil iç talebe dayalı büyüyen bir ekonomidir. küresel şartlardaki bozulma sınırlı etki yaratır. abd içinde kriz yaratacak resesyonu tetikleyecek unsur borsa konut alanlarındaki bazı balonlaşmış değerlerdir. eğer faiz artırımını keserse bu balonlar yeni bir resesyon riski yaratabilir. fed bunun farkında. bu yüzden de en az 2 faiz artışı yapacaktır. ki ben daha önce de belirttiğim gibi üç faiz artışı olabileceği kanaatindeyim. ki abd ekonomisinin faizin 3,50 - 3,75 bandını aşması durumunda resesyona kayması riski artar. bunun altındaki faiz bantlarında bu risk oldukça düşüktür. tüketim kültürü çok güçlü bir ekonomidir abd ekonomisi. daha öncede çeşitli defalar bahsettiğim faiz oranlarının üzerini bile görmüş bir ekonomidir. bağışıklığı vardır. en fazla %4 değil de %2,5 büyümeye başlar o kadar derim. 2019 yılında gelişmekte olan piyasalara doğru risk genişlemesi artarak devam edebilir hocam. maalesef sizin kadar iyimser değilim. çünkü abd nin 2019 yılında dünya ekonomisinden pozitif ayrışma yaşayabileceğini ve bunun da fed in daha abd odaklı faiz karları almaya itmesini bekliyorum. trump ve ekibinin de iktisat maliye politikaları büyümeye ve talebi artırmaya yöneliktir. bu da fed in faiz artırımını durdurmasını zorlaştırıcı bir başka etkendir. ayrıca küresel gelişmelerden bağımsız olarak bizim kendi içerimizde yaptığımız yanlış maliye politikaları ve iktisat politikaları küresel çaplı bazı olumlu etkileri sınırlayacağa benziyor. bu yıl net dış borç ödeyicisi olma riskimiz artmaktadır. fed diyelim ki faiz artırmadı. bu durumda bu daha çok kırılganlığı nispeten daha az olan ekonomileri olumlu etkiler. biz yüksek kırılganlığımız nedeniyle ve ayrıca fed in bilanço küçültmeye devam edecek olması sebebiyle faiz artımı yapmasa dahi olumsuz ayrışabileceğimiz bir durumdayız. 2019 yılında kurlarda faizlerde enflasyonda yukarı yönlü baskıların olması olasılığını daha yüksek görüyorum.
YanıtlaSilYazının son cümleleri bütün o iyimserliğin aslında hep söylediğimiz reformlara bağlı olduğunu anlatıyor.
SilSizin dediğiniz olabilir yani her şey daha da kötüye gidebilir, bunlar hep bizim elimizde.
FED konusunda ben de sizinle aynı düşünüyorum. Ayrıca FED'i faiz arttırımına zorlayacak başka bir etken daha var ki o da şudur: Türkiye'nin de dahil olduğu GOÜ piyasalarındaki negatif göstergeler bu ülkelerdeki riskleri-faizleri arttırdı ve bu yüksek faizler bu ülkelerdeki faizle para alanların azalmasını sağladı. Faiz talebinin azalması ise öyle veya böyle para fazlalığı ortaya çıkaracak bir olaydır. Bu fazlalık yok olmayacağına göre mutlaka bir yere gitmesi gerekiyor. Nereye gidebilir? Tabii ki kendi evine gelişmiş ülkelere. Yani daha risksiz yerlere. Zaten riskten kaçış parası bu fazlalık para.
SilBu fazlalık paranın ABD ve diğer gelişmiş ülkelere dönmesi bu ülkelerde enflasyonist baskı yaratır ve bu da FED'i daha hızlı faiz arttırmaya zorlar. Yani FED'in daha önce arttırdığı faiz oranları, neticede FED'in daha hızlı faiz arttırmaya zorlayacak sebep olmuş olacaktır. Yeniden arttırdığında, GOÜ'dan daha hızlı para çıkışı olacak ve bu ek fazlalık para sebebiyle yine daha hızlı faiz arttırmak zorunda kalacaktır. Ben 2019 yılında 4 faiz artışı görsem bile şaşırmam.
Bu arada Türkiye hakında da hiç iyi şeyler görmüyorum. Şu anda kimse farkında değil ama Türkiye ekonomisinde çok önemli bir yapı değişkliği yaşanıyor. Bu iktidar 16 yıl boyunca inşaat sektörünü ekonominin baş tacı yaptı. Bunu yapmaktaki amacı tabii ki herkesin malumu kendisine oy verecek seçmenin veya yandaş iş adamlarının pek de öyle entelektüel tabakadan olmadıkları için inşaattan daha yüksek bilgi ve beceri mesleklerde pek fazla bulunmayışlarıdır. Kendisine oy verme potansiyeli olan seçmeni memnun etmek için bunu yaptı. Ama her saadet zinciri gibi inşaatın da artık sonu geldi. Piyasalar doydu, dağ taş beton oldu, emlaklar dolar bazında net kayıp vermeye başladı ve bu en az 4-5 yıl bu şekilde sürecektir. Zira bu talep durgunluğunda belki de 10 yıl boyunca tüketilemeyecek kadar arz fazlalığı oluştu. 16 yıldır süren bu inşaat furyası sebebiyle bir çok insan kendi mesleklerini bırakıp inşaat ve yan dallarında çalışmaya başladılar. Bundan daha kötüsü bu esnada yetişen gençliğin aşırı bir kısmı yine bu tür meslekleri edindiler. Yani inşaat veya yan dallarında mesleklerden başka hiç bir iş beceremeyecek bir nesil yetişti. Şimdi inşaat furyası çökünce çok büyük bir atıl iş gücü ortaya çıkmaya başladı. Bu atıl iş gücü kendisine iş bulmakta zorlanacaktır. İş bulsa dahi işinde verimlilik sağlayamayacaktır. Bu da zaten katma değeri düşük olan üretim yapımızın daha da hızlı çöküşüne sebep olacaktır. Çok büyük bir sosyo-ekonomik sorundur bu.
Fed 2019da 2 faiz arttirimi yapar. Bu konuyu da burda bitirir.
Sil2 faiz arttirimi da piyasalari zorlayacagini sanmiyorum.
2 faiz arttirimi ile dengeye geldigini kabul eder faiz duzeyinde ve faiz konusunu kapatir.
2020de ise tek atimlik barutunu yaninda bulundurur ve enflasyonun durumuna gore 1 kez artis yapar onu da enflasyonist kosullardaki duruma gore yapar. Enflasyon %2.8leri bulur ve ust uste devam ederse sayet.
Cunku Fed icin nokta enflasyon orani %2.2 olmak uzere enflasyonda saglikli durum 2.00-2.50 arasinda dalgalanma (+20 -20) 1.80 - 2.70 degerleri kisa da 1 -2 ayligina da olsa kabul gorur vaziyet
Burdan hareketle Fedin suanki 2.50 politika faizinden 2019da iki arttirimla 3.00 oranina gelmesi hedef istenilen fiyat istikrari enflasyonu(%2.2) bakimindan gayet makul fazi orani dahasi bu faiz oranindan itibaren de artislara son vermesi makul bir durum.
Fed faiz artırmada ne olacak ki bize para muslukları kapalı ve ahbap çavuş güvenilirliğini yitirmiş ekonomi politikaları devam ettiği sürece imf dışında dış borç alabileceğimiz yapı yok sanırım. Imf nin sopası ancak bu halkın akıl tutulmasını giderir.
SilAdsız 04:51 abd ekonomisinde tarım dışı istihdam 312 bin arttı aralık ayında oysa beklentiler 184 bin idi. istihdam piyasası iyice güçlenmiş görünüyor. ayrıca pmı verileri gayet iyi 55 bandına çok yakın. trump genişleyici maliye politikaları uyguluyor. üretimi çinden uzak doğudan abd içine taşımaya çabalıyor. konut satışları gayet iyi durumdadır. abd de büyüme ön plana alınmış durumdadır. trump %4 büyüme hedefim var diyor. bu koşullarda fed sadece 2 faiz artışıyla durursa abd de balon etkisi altında olan hisse senetleri bono konut kağıtları vs gibi sermaye piyasası türevleri giderek daha da uçuk fiyatlara çıkabilir. abd ekonomisi güçlü ısınma sinyalleri veriyor. fed benzer hatayı 2008 krizi öncesinde yapmıştı. faizleri uzun vadeye yayarak %4 ün üzerine çıkarmıştı ama mortgage kredi ve türevlerindeki aşırı büyüme sebebiyle geç kalınan faiz artışları hem balonlaşmayı artırdı hem de bu balonun aynı zamanda patlamasını başlattı. bence fed aynı hatayı tekrarlamayacak ve 2019 yılında 3 faiz artırımı yapacaktır. ayrıca abd ekonomisi dünya ekonomisinden pozitif ayrışabilir ve fed bu durumda önce abd demek zorunda kalarak dış konjonktüre bakmaksızın faiz kararı alabilir. ayrıca abd ekonomisi %4 ve üzeri faizi görmedikçe resesyona girmez. tüketim potansiyeli hayli güçlü bir ekonomidir. dünyanın baş tüketici ekonomisidir. fed muhtemelen 2020 sonuna kadar faizi 3,75-4.00 aralığına kadar yükseltebilir. ki bu oran abd ekonomisinin %4 yerine %2.00-2,50 lik büyümeye doğru gevşemesini normalleşmesini sağlar. ben naçizane 2019 genelinde fed den 3 faiz artışı bekliyorum. ancak 2019 un belirsizliklerin de arttığı bir yıl olması olasılığı hayli yüksektir. elbette ki 2 artış da muhtemeldir olmaz diyemeyiz. fakat bilançosunu faizden bağımsız olarak küçültmeye devam edeceği de aşikardır. dolayısıyla finansal koşullarda bir sıkılaşma artışı da u nedenle kuvvetle muhtemeldir.
Sil12.37
SilBenim de dusundugum hemen hemen ayni soylemler.
Fedin bu yil 3.25 faiz araligi yakalayabilecegi finansal kosullar var.
Sorun bana kalirsa fed degil. Trumpin zamansiz populist genisleyici maliye politikasi.
Bu politika gecen sene degil faiz arttirimlarinin bittigi bir sene sonunda uygulanmis olsaydi cok daha analitik bir sey olmus olurdu.
ve suan cok cok inaniyorum ki bu genisleyici mali politika olmasaydi bile ABD ekonomisi yine ayni buyume trendine dahasi ayni issizliklik bandina girebilirdi. Ama bu sefer daha toleransli bir durum olurdu.Daha reel bir durum ortaya cikardi ve Fed onunu bugunu daha net fluluga ermeden yakalar ona gore eli daha rahat olurdu.
Bence suan Fedin istedigi enflasyon olan 2.25 uzerine 1.50 reel faiz son derece makul bir dengeyi ifade ediyor. Toplamda ise 3.75lik politika faizi ise surdurulebilir bir faiz orani.
Hocam, iyi gelişme olarak bahsettiğiniz cari açığın düşüşünün sebebi bile aslında kötü gelişme olan ekonomide yaşanan küçülme demişsiniz. Bu açıdan bakılınca pek de iyi bir gelişme sayılmaz bence.
YanıtlaSilAyrıca enflasyonun 2019'da düşüş eğiliminde olacağından bahsetmişsiniz. Geçici vergi indirimleri sonrası bu düşüş eğilimi devam edecek midir? Dolar hala 5.50'nin üzerini zorluyorken pek mümkün görmüyorum.
Ayrıca Ziraat Bankası üzerinden vatandaşın kredi kartı borçlarının ve futbol kulüplerinin borçlarının yapılandırılması riskli değil mi? Bütçe açığını ne yönde etkileyeceği belli değil. Kendimize yeni riskler yarattıkça döviz yine baskı altında kalmaya devam etmeyecek mi?
Bu dediklerinizin hepsi doğru, bu riskler hep var ve hatta bir kısmı gerçekleşiyor da ama yine de biz yapılması gerekenleri söyleyelim. Çünkü bence Türkiye'nin hala çıkış olasılığı var yeter ki son cümlelerde yazdıklarımızı yaşama geçirelim.
SilHaklısınız hocam teşekkür ederim yorumunuz için.
SilSiz yapılması gerekenleri bir iktisatçı olarak her zaman söylüyorsunuz. Yapısal refomlara ilişkin yazınızı yazdığınız tarihte bazı adımları atmış olsaydık şu an baya yol kat etmiş olacaktık. Ama vatandaş için artık yapılması gerekenlerin yapılmayacağı bir kısmı için ise en azından seçimden önce yapılmayacağı kanaati hakim. Ben de seçime kadar popülist seçim vaatleri odaklı bir politika ile sorunları öteleyeceklerini, o zamana kadar büyüttüğümüz veya yeni yarattığımız sorunlar ile baş başa kalınca ciddi adımlar atmaya başlayacaklarını düşünüyorum.
Çoğu iktisatçı artık IMF'siz çözümün zor olacağını düşünüyor. Sizce de IMF şart mı? Önceden muhalefet IMF konusunu açınca yönetim anında karşı beyanda bulunurdu. Şimdi ise daha şedit dile getirilmesine rağmen ses eden yok. IMF'li bir ihtimal de düşünülüyor gibi geliyor bana. Nasılsa -erken seçim olmazsa- uzunca bir dönem seçim olmayacak. Yine de IMF'li veya IMF'siz bu işten çıkış sancılı olacak sanırım.
Hocam merhaba
YanıtlaSilVarlık işlemleri teorisinde beklenen enflasyon artığında faiz oranlarının da arttığı bilinmektedir. Çünkü borçlanmak daha karlı oluyor ve firmalar daha fazla tahvil arz ediyor. Tasarruf sahipleri ise borç vermek daha az karlı olduğu için tahvil talebini azaltıyor. Çünkü reel faiz düşüyor. Bu da tahvil arz ve talep dengesinde daha yüksek faiz oranı ve daha düşük tahvil fiyatına neden oluyor. bu da tahvil BURADA SIKINTI YOK.
Ancak piyasa daralma dönemine girdiğinde, firmalar talep düşüşü nedeniyle piyasada mal ve hizmet satmakta zorlanıyor. Bu durumda gelirleri düştüğünden dolayı borçlarını karşılamak için piyasaya tahvil arzı gerçekleştiriyorlar. Bu da tahvil arzını sağa kaydırır ve sonuç olarak faiz oranlarının yükselmesine neden oluyor. Ayrıca şirketlerin karlılığı azalınca bu şirketlere ait elinde tahvil tutanlarda risk primi arttığından dolayı tahvilleri ellerinden çıkarmaya başlıyorlar ve tahvil talebi sol tarafa kaydığında ekonomide tekrar faiz oranları yükselmeye başlıyor. Bura da anlamadığım kriz başlayınca (ekonomi resesyona girdiğinde) ekonomide talep düşüyor ve borsalar çakılmaya başlıyor faiz oranları yükselmeye başlıyor. Ancak Varlık talebi teorisinde ekonomi ısınınca faizler yükselir ancak ekonomi darılınca faizler düşer diyor. Yukarıda ekonomi daraldı ancak faizler yükseldi. Buradaki işlemleri anlayamıyorum. KISACASI finansal krizden sonra faizler düşüyor. Varlık teorisinde ise Kimse de para yokken tahvil talebi artmaz ve faiz oranları yükselir. Burayı anlayamıyorum.Çok teşekkür ederim. Kolay gelsin
Gölge Bankacılık bu dönemde nasıl bir gelişim içinde?
YanıtlaSilHocam, siyasi makamlardan baskı mı gördünüz? Yazınızı okurken iyi ki ekonomik kriz içindeyiz diyecektim, açıkcası bu kadar olumlu bir yazı beklemiyordum. Sevgilerle...
YanıtlaSilYüksek Dolar tahmini yapılıyor diye insanları töhmet altında bırakma yalan yanlış haksız günah keçisi yaratma çabalarına prim tanımayız. Mb nin elini kolunu bağlayıp doları patlatanlar orada nemalanıp hızla rezerv satışı viop işlemleriyle milleti terste bırakanlar halkın nezninde olumsuz notu alanlardır.
SilKısacası anladığım 2019 tahmini dolar dünyada güç kaybetmeye başlar.
YanıtlaSilKur 5.00 - 5.50 arasında dalgalanır.
Doların güç kaybetmesi altının işine gelir.
Dolar kuru da genellikle sabit kalacağı için en iyi yatırım aracı altın olur...
Acaba doğru mu anladım.
Yoksa sadece iyimser tahminlerde mi bulundum 😉
Dünya sanıldığı gibi hızla resesyoma girmeyecek Çin yavaşlayacak Avrupa yavaşlayacak ABD dengelenecek, altın bu şartlarda yükselemez şubat sonundan itibaren euro ile beraber ivme kaybeder. Biz yıl boyunca yeterli dış borç sağlıyamayacağımızdan banka ve holdinglerimizin bazıları yabancılara satılacak yada borçu karşılığı devredilecek öngörüsündeyim.
SilMerhaba Hocam;
YanıtlaSilİlk öncelikle Bu bilgilendirici yazınız için teşekkür ederiz.
Aşağıda belirtmiş olduğum cümlenizden hareketle ABD'de tahvil faizi oranının 3,26 iken gelişmekte olan ülkeler kapsamında Türkiye' örneğinden hareket edecek olursak ülkemizdeki politika faizi oranının % 24 olduğu görülmektedir. Bu kapsamda arada çok ciddi oran farkı olmasına rağmen yatırım fonlarının güvenli liman olarak görülen ABD'ye yönelmesinde yalnızca Türkiye'deki siyasi istikrarın ölçüsü mü kıstas olarak alınıyor acaba?
Eğer öyle ise hali hazırda ülkemize yönelik gerçekleştirilen doğrudan yabacı sermaye yatırımlarını gerçekleştiren kişi ve kurumlar hangi saik ile bu yatırımları gerçekleştiriyorlar?
"2018 yılında yüzde 3,26’yı görmüş olan ABD 10 yıllık tahvil faizlerinin bugünlerde 2,70’lere gerilemiş olması, yatırım fonlarının gelişmekte olan ülke tahvil ve mevduatına yönelmesini sağlayacak."
O yatırımlar ab ye üye olma sailiyle gelmişlerdi. Şimdi ise fabrikayı söküp kaçmanın yatırımı sonlandırmanın peşindeler.
SilBiz Arjantin ile birlikte GOÜ den negatif ayrıştık ve nerdeyse dünyanın en yüksek CDS notuyla hiç bir dış fon hele hele s&p fitch moodys in raporlarını göz ardı edip faiz için gelmezler ülkeye derim ben.
Hocam uzunca bir dönemdir yazılarınızı içim sıkılarak okurken bu sefer az da olsa ümit tohumlarını yesillendirmeniz çok güzel olmuş sağolun
YanıtlaSilŞimdi yeşillenelim bir mahsuru yok da 31 mart sonrası kızarıp bozarıp moraracağımız garanti en nihayetinde...
SilÖncelikle elinize, emeğinize sağlık.
YanıtlaSilBenim kısaca bu yıl için anladıklarımı ve tahminlerimi de belirtmek istiyorum.
Dolar dünyada yavaştan güç kaybetmeye başlar.
Kur 5.00-5.50 arasında dalgalanır.
Doların güç kaybetmesi altına yarar.
Küresel ekonomik krizin üçüncü ayağı olan gelişmekte olan ülkelerin ekonomilerinin de sarsılmasıyla güvenli liman olan altına talep daha da artar.
Özetle Türk yatırımcısı için en iyi seçenek altın gibi durmakta...
Bilmiyorum doğru mu algılıyorum yoksa sadece tahminler içerisinde miyim?
😉
kurun 5.00-5.50 aralığında kalması çok zor. dünyada finansal koşullar sıkılaşmaya devam edecek azalarak bile kabul edilecek olsa dahi. popülist politikalar genişlemeye başladı. 2017 yılında yapılan kgf 2018 ortasında kur patlaması yaşattı. şimdi ise yine değişik adlar altında bir benzeri yapılmaya çabalanıyor ki bu defa ekonomi 2017 yılına nazaran daha kırılgan makro iktisadi konjonktürün içerisine girmiş bulunuyor. bu defa dolar tekrar 7 tl yi aşarsa tekrar 5,15 lere 5,30 tl ye getirmek ve gevşetmek o kadar kolay ve düşük maliyetli olmayacaktır. ciddi bir belirsizlikler yılı olmaya kuvvetle adaydır 2019 yılı. hem dünya ekonomisi hem de türkiye ekonomisi özelinde!. nisan başlarına kadar dövizde yukarı yönlü hareketlilik artabilir.
Siloysa bu dönemde küresel piyasalarda oynaklık az olabilir ve biz bbu fırsatı kaçırmış olabiliriz. eğer seçim sonrasında biz tam rasyonel politikaları uygulayıp iktisadi stabiliteyi sağlayalım dediğimiz esnada dış piyasalarda volatilite artışları başlarsa bu stabiliteyi sağlamak oldukça zorlaşabilir. biz kendi elimizle salt seçim menfaatleri ve siyasal kaygılarla pozisyon alındığı esnada fırsat kaçırmış olabiliriz. en doğrusu hemen şimdi sıkı maliye-para politikalarını disiplinli biçimde uygulamak ve şirket borçlarının yapılandırılmasını sağlamak kur tahribat envanteri çıkarıp bu bilançoya göre adımlar atmak gerekiyor hem de dışarıda dalgalar azalma trendine girmişken. aksi halde geç kalınmış olabiliriz.
altin dogruda kur konusunda bayaği iyimser kalmişsiniz
SilABD enflasyonu ve senin enflasyonun arasindaki fark cok buyuk oldugu muddetce dolar 5.00-5.50 bandi arasinda dalgalanmaz.
Silyukari dogru dalgalanir
Altının yılı değil 2019 aldanmamak lazım. Dünyada ekonomik kriz çıkmayacak Çinin yavaşlamasını fırsata çevirme rekabet şansımızı artırabilir.
SilHocam, Dünya Bankasinin Türkiye ile ilgili 2019 beklenti raporu asagidaki gibiymis.
YanıtlaSilOkudugumuzda adeta kendi programiymis gibi geliyor. Yerel secimden sonra sadece anlasma imzalanacak ve zaten uygugulanmakta olan programa devam edilecek gibi bir hava var raporda. Ne dersiniz?
1)Türkiye ekonomisi 2019’da alışılagelmişten daha yüksek seviyede belirsizlikle karşı karşıya; büyüme tahmini yüzde 1.6 *Yeni Ekonomik Program (YEP) makro ekonomik istikrarın kademeli olarak tekrar sağlanması için iyi bir temel oluşturuyor
2) YEP’in üzerine inşa edilecek yeni politikalar ekonomide düzenli bir yeniden dengelenme sağlayabilir.
3) Enflasyon hedefin üzerinde kaldığı sürece ve beklentiler yüksek seyrederken para politikası sıkı kalmaya devam etmeli.
4) Finans sektöründen gelecek, borçlarda kademeli olarak azalmayı sağlayacak adımlar para politikasına eşlik etmeli.
5) Borçların azaltılması sürecini destekleyecek kritik unsur şirket borçlarını yapılandıracak güçlü bir çerçevedir.
6) Şirket borçlarını yapılandıracak çerçeve ekonomide sert bir iniş mi yoksa düzenli bir yeniden dengelenme mi olacağını belirleyecektir.
Imf gelse de işin içinden nasıl çıkacak emin değilim. Adamlar önce makyajlı verileri düzeltecek, banka testlerini güncelleyecek, hangi firmalar zombi ortaya çıkaracak kim kurtarılacak kim kaderine terk edilecek soru işareti. İşimiz zor değişik bir kriz bu. Belki bankaları kurtaracağız ama köprülere oto yollara tünel ve şehir hastanelerine yapılan yıllık ödemelere imf bile para bulamaz.
Silhocam, bireysel olarak bu süreci nasıl fırsata dönüştürebiliriz?
YanıtlaSilYurt dışına kapağı atıp din kardeşlerine kazandığın dolarları gönderip burada holding kurdurup krizi fırsata çevirtirsiniz. Yetmişli seksenli yıllarda öyle olmuştu ama sonra üzerine soğuk sular içilmişti galiba.
SilSayın hocam 16 Ocak 2019'daki toplantının kurlar ve faiz üzerindeki nasıl olur sizce?
YanıtlaSilHocam merhabalar,konu dışı olacak ama 1980 den bu yana büyüme hızlarına ulaşmak istiyorum ama Tuik sitesi çok karmaşık basit bir yolu varmidır acaba bu verilere ulaşmanın,şimdiden teşekkürler.
YanıtlaSilHocam küçük yatırımcıya da bir yol gösterirmisiniz o ne yapsın
YanıtlaSilBüyük balık, küçük balığı yutar,
Silelindekileri koru yeter.
Maliyetine gayrimenkul bulursan al ve kiraya ver. Öyle bir zaman gelecek ki mütahitler şu an satış fiyatlarının dörtte birine razı olacaklardır.
SilBenim anladığım kadarıyla ekonomi yönetimi çok borçlu olan şirket ve vatandaşların borcunu yapılandırıp zamana yayıyor finansıda daha az borçlu olan devlet üstleniyor bu sayede hem seçimlerde avantaj yakalayacak hemde ekonomiyi biraz canlı tutacak.Katılırmısınız hocam yoksa yanılıyor muyum.
YanıtlaSil2019 yılı umarım herkes için iyi bir başlangıç olur.
YanıtlaSilHocam, hem buradaki yazınızda hem de tv. ve sosyal medyada takip ettiğim yatırım danışmanlarının söylemlerinde cari açığın azalmasının ana nedeni olarak ham madde ithalatındaki azalma gösterilmektedir. Sonra da bunun ihracatta düşüşe yol açıp açmayacağı ile ilgili ilgili hiçbir şey söylenmemektedir. Neden? Teşekkür ederim.
Hocam , bilgiler için teşekkürler.
YanıtlaSil112 milyar TL 2019 da ödememiz gereken sadece faiz varken.Ayrıca 2019 da odenemesi gereken 120 milyar USD civarında dıs borç varken.Bu paraların ödenmesi nasıl mumkun görülebilir.Bu paraları nerden bulacağız?
akepeyi 16 yıldır tepemizde tutan para baronları yani uluslar arası büyük finans kartellerinden bulacaklar. bu kadar basit.
SilHazine Bakanimiz aciklamis.
YanıtlaSilOcak ayinda Merkez Bankasindan 37 milyar TL aktarilacakmis.
Bu para yeni banknot basilarak mi verilecek yoksa Rezervlerindeki parayi mi verecekler.
2. sorum.. Sadece ocakta 37 milyar ile mi sinirli kalacak yoksa subat mart nisanda da böyle devam edecek mi?
TCMB nın Her yıl Nisanda yapılan genel kurulu Ocak ayına alındı Martta ödenecek olak 37.5 milyar dolar borç TCMB den aktarılacak, zira hazinede kaynak yok.
SilFaiz olmus 24%. Dunyanin en yuksek 3. nominal faizi. Siz ne zaman inecek ondan bahsedin.
YanıtlaSilhttp://www.mahfiegilmez.com/
YanıtlaSilve
https://twitter.com/mahfiegilmez
siteleri benim için artık yok hükmündedir.
Satın aldığım kitaplarınızı da, geri dönüşüm kutusuna atacağım.. Daha yararlı amaçlar için kullanılsın.
İnsan haklarının yok edildiği Türkiye'de,
Yargı bağımsızlığının yok edildiği Türkiye'de,
Demokrasinin yok edildiği Türkiye'de,
Eğitim sisteminin şirazesinden çıkarıldığı Türkiye'de,
Kayırmacılığın, torpilin tavan yaptığı Türkiye'de,
...
2019'da ekonomi Türkiye'de iyiye gitse ne olur, gitmese ne olur!
Yaziyi iyi oku Afacan.. Hemen de celalleniriz. Hocaya gösterdigin bu tepkinin 3 te 1 ini 16 yildir baskalarina gösterseydin cok farkli yerlerde olurdun emin ol.
SilTabii ki ak trol degilsen. (Ben %99 olduguna inaniyorum)
Mahfi Hoca candır. Ona söylediklerini yiyiyorsa git en yakın meydanda söyle. O zaman anlarsın hocanın kıymetini...
SilMerhabalar hocam ben yurt dışında yaşıyorum. Uzun süredir gurbetteyim. Yıllardır Türkiye'ye, güzel ülkeme 10 milyon dolara yakın yatırım yapıyorum son zamanlarda olan olaylar her ne kadar üzücü olsa da Türkiye piyasasında benim gibi her yatırımcının bir güveni var, saygılarımla John Smith.
YanıtlaSilYalancıyı dövmüyorlar ya
SilHocam, Orhan Veli 'nin Anlatamıyorum şiirinde olduğu gibi kelimeler kifayetsiz ve her şeyi söylüyorsunuz ama ne yazık ki...
YanıtlaSilTürkiye Ekonomisi küçülürken yeniden büyümesi içinde para lazım işte sorun burada hem para bulacak büyümek için hemde 2019 yılında devasa boyutta faiz ödemesi yapacak.
YanıtlaSilEskiden kamu borçlanırdı fakat kamu kaynakları hepsi satıldı yok edildi özelleştirme adı altında bedava diyecek paralara herşey özel şirkete devredildi ki bunların çoğu çalışmıyor artık şeker fabrikaları seka kağıt fabrikaları gibi neyse Telekom gibi şirket borç batağında elimizde kaldı.
Şimdi kamu borçlanması için elinde kalan birşey yok eskisi gibi bu şirketleri borç almak için teminat gösteremez yani kamu eskisi gibi yüksek borçlanamaz artık, peki özel sektörde borç batağındaysa kim borçlanacak kamu kaynakları sonuna kadar kullanıldı ve kullanılmaya devam ediyor.
FED faiz artırmaması bizim için çok önemliymiş gibi söylenirken zaten artırırsa dolar daha fazla yukarı çıkmaması için olumlu olur ama geldiği nokta zaten yüksek seviye değil mi?
Ayrıca petrol fiyatları düşüyor evet ama bizim üretimimizde düşüyor aynı şekilde o petrolü almak içinde dolar ihtiyacımız oluyor. Etrafımızdaki sorunlar devam ediyor çözülen birşey yok hatta derinleşiyor siyasi sorunlar.
Türkiye zaten negatif olarak ayrışmış bir ekonomi doğal olarak kendini tekrar toparlaması yıllar alır eskiye dönmek artık kolay değl çünkü faiz artırmasalarda para da vermiyorlar, hem FED vermiyor hem AMB artık para vermeyi kesti peki ozaman dövize ulaşmak zorlaştıysa nasıl eski hızımızda büyüyecez? tabiki o hızla büyüme olmayacak.
Dünya Ekonomisi resesyona girerse biz kime ihracat yapacaz avrupada işler karıştı şuan bizden çok ucuz olduğu için ürün alıyorlar ve bizim onlara çok fazla borcumuz olduğundan yani bir nevi çıkarları için.
Enerji fiyatların düşmesi ekonomide iyi karşılanır fakat üretimde sanayide sadace bu ilişki yetmiyor katma değerli ürün üretmezseniz ve yenileme yapamazsanız diğer ülkeler yeni teknolojilerle sizden dah ucuza üretim yapar daha az işçilik daha yüksek performansla ve bizde onların ürünlerini alırız. yani enerji fiyatı sadece bize özel düşmüyor dünyada herkes bu fiyattan faydalanıyor işte ozaman rakipler içinde avantaj olan bu durum sadece bize özgü rekabet sağlamıyor.
Ayrıca bizdeki beklentiler ile Dünya bankasının bizden beklentileri uyumluysa işte burada bir soru sormak gerekiyor acaba arka planda Mc Kinsey ile danışmanlık devam ediyor mu? Güzel gösterilmeye çalışılan yaşlı kadın makyaj ile boyasanızda yağmur yağdığında vücudundaki buruşuklar ortaya çıkar.
Zaman herşeyi gösterecek fakat Türkiyede MC Kinsey denilen şirkette birçok AK Partili görev alıyorsa yönetici olarak eh ozaman arka kapı ilişkileri ile devam eden bir süreçte olması muhtemeldir.
Bir cisim düşüp hasar aldıysa artık eskisi gibi olmayacaktır ve yenilenmesi gerekir. Yapısal Reformlar gerekli yenileme gerekli Ekonomide yeni teknolojilere geçilmesi üretimde yeni teknoloji kullanılması vergi sisteminin komple değiştirlmesi gerekir. Bunlar yapılmadan umutlu olmak boş hayelciliktir.
Mahfi bey,
YanıtlaSilTrump'ın bütün şaklabanlıklarını bir kenara koyarak soruyorum:
Bu adam, para kazanma düşkünü, bu açık.
"Ticaret yapma stili" de benmerkezci ve agresif. Fakat oyunu bütünüyle kaybedip hanesine zarar yazmaktansa, yer yer müzakere ile anlaşma yolunu da seçiyor. Çin'le olan ticaret savaşlarını bile belli bir süreliğine ertelemeyi kabul edebiliyor, yeni anlaşma yolları arayabiliyor.
Trump'ın, özellikle ABD ticaretini canlandırıcı bu kadar agresif hamleleri olunca, ABD içinde "talep yönlü" enflasyon artacaktır. Bu durumda FED, enflasyonu dizginlemek için faiz artışlarına niye devam etmesin ki?
Analizimde unuttuğum, eksik bıraktığım, yanlış yaptığım noktalar mı var Mahfi bey?
Pek eksiklik yok gibi.
SilBazen ülkelerin ve insanların hayatında 0 noktaları bulunur,
YanıtlaSilTürkiye için kurtuluş savaşı sonrasında benzeri bir durum oldu,
o gün ülkeyi yönetenler topladıkları kaynaklar ile üretim tesisleri kurmayı tercih ettiler.
2001 yılında benzer bir süreç yaşandı,
O zaman ülkeyi yönetenler, dış dünyadan gelen kaynaklara ülke içindeki üretim tesislerini satarak
yeni kaynak ekleyip, hepsini büyük inşaat projeleri üretmeyi tercih ettiler.
2019 yılı da benzeri bir 0 noktası oluşturuyor,
Mahfi bey bence bu yeni 0 noktasındaki olması gereken tercihi bu yazı ile belirtmiş,
2001 deki 0 noktasından sonraki hükümetin bugün de devam ettiğini görünce,
yine benzeri bir davranış içine gireceğini düşünüyorum.
Yeni kaynaklar elde etmek için 2019 da IMF gibi bir kurum ile anlaşacaktır,
sonra bu kaynaklara içerden nakde çevrilebilen yeni kaynaklar ekleyecektir,
sonra inşaat (belki başka bir sektör de olur) bu kaynakları boca edecektir.
Atilla Yeşilada: "Nasıl ekonomist oldum?" ve gençlere tavsiyeler:
YanıtlaSil( https://www.youtube.com/watch?v=wEV3O8IsdnA )
Hocam az önce bloombergh de okudum. yine nefes kredisi verilecekmiş kobilere ancak bu defa imalatçı ve ihracatçı kobilere. evet imalatçılara ve dolayısıyla üretime destekten ben de yanayım. ihracatta desteklensin de!. o halde; 1- ithalatımızın neredeyse %70 i ithalata dayalıdır. ve son aylarda stoklardan ihracatımızı artırdığımızı da biliyoruz. tabi iç talepte ciddi yavaşlama olduğu için. bu durumda bu kredilerle ithalat dolayısıyla dövize talep artmayacak mıdır?. bu da kurlarda yukarı yönlü baskı yaratmayacak mıdır?. 2-imalatçılar kur riskleri taşıyanları varsa ki muhtemelen vardır, bunlar kredi üzerinden likiditeye ulaşınca tamamıyla veya bir kısmıyla bu riskten kurtulmak istemeyecek midir üstelik kurlar nispeten düşmüş iken?. 3- bu kaydi para genleşmesine neden olup da yabancı olsun bazı yerli olsun yatırımcıların risk algılarını güçlendirmeyecek midir?. sermaye kaçışı riski daha da artmayacak mıdır?. 4- türkiyenin iyice düşmüş olan kredi derecelerini daha da aşağıya çekmeyecek midir?. 2017 genelinde benzerini yaptılar sonuç hormonlu ve istihdamsız verimsiz büyüme oldu. bu büyümede akabinde 2018 ortasından itibaren kuvvetli kur yükselişlerini getirdi. hala ders almamaktaki bu ısrar bu seçim kazanma koltukları kaybetmeme isteklerinin sonu gelmeyecek mi?. daha ne kadar zarar verecekler iktisadımıza ve ülkemize?. bu toplum hala bu kafalara nasıl katlanabiliyor ve adeta eyvallah diyebiliyor hocam?. memlekette akıllı adamları da işte bu zihniyet yüzünden dış dünyaya kaptırıyoruz. her şey para ve menfaat. özgür düşünceye yaratıcı düşünceye sürekli gem vurdular. özel beyinlerimizi sürekli kaybediyoruz hocam. mesela sizi NTV den ettiler. bir başka kanalda erkin şahinözü takip ederdik o nu da hal ettiler. nedir bu ya!. hepsini geçtim ülkede iktisat kültünün bile olması istenmez olmuştur. korkuyorum yakında sayın uğur civelek ila sayın Yeşilada'yı da hal edecek bunlar. saygılar.
YanıtlaSilBoşverin TV kanallarını artık herkesin elindeki telefon kendi özel TV si oldu. Yeterli değerli uzmanlarımız küçük bir harcama yapıp Youtube dan bizlere ulaşabilsin yeterli sanırım. Hocam nedense youtuber olmuyor birtürlü özlettiriyor kendisini...
SilMahfi üstat
YanıtlaSilSiz, gönül yoldaşımızsınız...
On dört bin yıl gezdik pervanelikte
Sıdkı ismin duydum divanelikte
İçtim şarabını mestanelikte
Kırkların ceminde dara düş oldum
Kırkların ceminde
Haydar Haydar Haydar Haydar
Haydar Haydar Haydar Haydar
Haydar, dost, dara düş oldum
Güruh-i Naci'ye özümü kattım
İnsan Zulmünden çok geldim gittim
Bülbül oldum firdevs bağında öttüm
Bir zaman gül için zara düş oldum
Bir zaman gül için
Haydar Haydar Haydar Haydar
Haydar Haydar Haydar Haydar
Haydar, dost, zara düş oldum
https://www.youtube.com/watch?v=1fJw71ZJUy4
Güzel olmuş.
SilHocam nedir bu kamu bankalarının , kitlerin hükümete peşkeş çekilmeleri. Bunların özelleşmesi sizce de gerekli değil mi? Bunların modern sistemde yerlerini düzenleyici denetleyici kuruluşlar almadı mı ?
YanıtlaSilHangi denetleyici kuruluşlar?
SilHocam elinize sağlık, harika bir analiz. Ekonomiye de taraftar mantığı ile yaklaşan yorumcular içinde gerçekten parlıyorsunuz.
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim.
SilYav sizi tebrik ediyorum Mahfi bey bende inşallah sizin gibi bu ekonomik verileri okumak anlamak ve anlatmak istiyorum. Emeğinize sağlık..
YanıtlaSilİşte bu platform iyi bir fırsat isteğiniz adına değil mi?
SilHocam her okuduğum makalede aydınlanıyorum allah sizi başımızdan eksik etmesin kaleminize sağlık.
YanıtlaSilNewton ağacın altında elmanın düşüşünü formüle ediverdi yer çekiminin olduğu yerde kuşlar neden uçtular ekonomide böyle birşey
YanıtlaSilSayın Hocam, Aramızdan 2.seçeneğin uygulanma ihtimali var diyen çıkar mı? Saygılar.
YanıtlaSilHocam sizi her okuduğumda kafamda bir ışık parlıyor feyze geliyorum ve başlıyorum yazmaya sonra yazdıklarıma bakıyorum kendimi yetersiz görüyorum ama yinede yılmıyorum. Allah sizden razı olsun özgüven kazanmama sebep oldunuz.
YanıtlaSilHocam genel manada bazı olumlu bazı olumsuzluklardan bahsetmişsiniz peki sizce öneme dayalı bir sıralama yapıcak olsak
YanıtlaSileksi hanesinde
1- büyümede küçülme
2- Enflasyonda artış
3- Üretimde daralma
4- İşsizlikte artış
etkileri mi ekonomimizde daha ağır basar ?
yoksa artı hanesinde
1- Kolay döviz fonu bulma
2- Cari açıkta düşüş
3- Yapılandırmalar sayesinde borçlarda ödeme kolaylığı
4- Yaşanan dolar kuru yükselişi sebebiyle turistlerin artan rağbeti
ekonomimizde daha ağır basar ?
Kanaatimce işsizlik ve sanayideki bu eksi durum halkımızın 2019 için zorlu bir süreci geçireceği ve gene göstergelere mahsus bir + yaşayacağımızı, ülkemizin bulduğu fonla betonumsu projelere devam edeceği ve kurun düşmeyeceği yönünde. Görüşlerinizi çok önemser hürmetlerimi arz ederim.
Kaleminize sağlık Hocam çok açık ve de net bir özet. Eskilerin dediği dediğiniz “her şerde bir hayır vardır” Ayeti kerimedir.
YanıtlaSil