Kassandra Laneti ve İktisatçılar

Yunan mitolojisinin en ilginç öykülerinden birisidir Kassandra’nın öyküsü.

Kassandra, Troya kralı Priamos ve kraliçe Hekabe’nin kızı, Hektor ve Paris’in kız kardeşidir. Tek isteği geleceği görebilen bakire bir rahibe olmaktır.

Zeus ile Leto’nun çocukları olan Apollon, mitoloji kaynaklarında tüm sanatların, müziğin, güneşin, şiirin ve ateşin tanrısı olarak geçer. Ayrıca kâhin özelliği taşıyan Apollon, geleceği görme yetisine ve bu yetiyi insanlara geçirebilme gücüne sahiptir. Homeros’un İlyada’sında Apollon, Troya’nın koruyucu tanrısı olarak yer alır ve Troya’da adına inşa edilmiş bir tapınak vardır.

Apollon, bir gün Kassandra’yı görür ve çok beğenir. Konuşurlarken kızın isteğini öğrenir ve kendisiyle birlikte olursa ona geleceği görme yeteneğini vereceğini söyler. Kassandra rahibe olmak istediği için bu teklifi kabul etmesi mümkün olmasa da Apollon’a bu yeteneği ona verirse onunla birlikte olacağı yalanını söyler. Apollon, Kassandra’nın ağzına tükürür ve geleceği görme yeteneği böylece kıza geçer. Kassandra, rahibe olmak istediği için verdiği sözü tutamayacağını öne sürerek Apollon’la birlikte olmaz. Buna çok kızan Apollon kızı lanetler, geleceği görse de buna kimseyi inandıramamasını ve bir kadın olarak aşağılanarak rahibe olamamasını diler.

Troya savaşı öncesinde Kassandra bu savaşı ve savaşın varacağı sonuçları görür, babasını ve ağabeylerini buna inandırmaya çalışır ama Apollon’un laneti buna engel olduğu için kimseyi böyle bir şeye inandıramaz. Ve bir köşede geleceğin getireceği bütün kötülükleri bilerek, hissederek savaşın gidişini ve sonunu izlemek durumunda kalır.

Troyalılar aslında savaşı kazanırlar, Sparta kralı ve Yunan ordusunun komutanı Agamemnon ve Akalılar geri çekilip gözden kaybolunca Kassandra yanılmış olabileceğini ve kehanetin tutmamış olabileceğini düşünür. Ama Achilleaus ve askerleri tahta bir atın içinde girdikleri Troya kentinin kapılarını gece açarak Yunanlıların Troya’yı ele geçirmesini sağlar ve kehanet gerçek olur. Aias adında bir Yunan askeri Kassandra’yı Athena tapınağında kıstırır ve tecavüz eder. Apollon’un bütün lanetleri bir bir tutar. Troya’nın bu duruma düşeceğini görmüş ama kimseyi inandıramamış olan Kassandra, kadın olarak aşağılanmış ve rahibe olma umudunu tamamen kaybetmiş olur. Troya savaşında Yunan güçlerine komuta eden Sparta kralı Agamemnon, Kassandra’yı savaş esiri olarak Sparta’ya götürür ve kendisine cariye yapar. İkisinin yakınlığını kıskanan Agamemnon’un karısı bir süre sonra Kassandra’yı öldürür.  

Bazı gerçekler vardır ki kâhin olmayı gerektirmeyecek kadar açık ve seçik olarak ortadadır. Mesela yapısal reformları yapmadan Türkiye’nin ve benzeri ülkelerin gelişmiş ülkeler arasına giremeyeceği gerçeği bunlardan birisidir. Güçler ayrımına dayalı bir hukuk sistemi kurulmadan, yargı bağımsızlığı sağlanmadan, tümüyle bilimsel bir eğitim düzeyine geçilmeden, teşvik sistemi siyasal amaç yerine ekonomik amaçlı kullanılmaya başlanmadan, vergi sistemi düzeltilmeden ne orta gelir tuzağından çıkmak ne de gelişmiş ülkeler arasına girmek mümkün. Ben bunları söylemeye başlayalı yirmi yıldan fazla olmuş. Ben yalnız değilim bu konuda. Bunları söyleyen birçok iktisatçı, sosyal bilimci var. Ne söylersek söyleyelim siyasetçiler, yapısal reformları yapmadan durumu devam ettireceklerine ve hatta iyiye götüreceklerine inanmaya devam ediyorlar.

Kassandra laneti, günümüzde iktisatçıların üzerine yapışmış gibi duruyor.

Yorumlar

  1. Harika bir yazı olmuş.Elinize sagsağ.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hocam günaudon
      "Anlayana sivrisinek saz,anlamayana Mahfi Eğilmez bile az"
      Saygılarımla

      Sil
    2. Hocam süpersin eline yüreğine sağlık

      Sil
  2. Hocam elinize sağlık. Yazıdaki benzetmenizden hareketle; yapısal reform diyen biçok iktisatçı acaba ne yaptı da Apollon'un lanetine ugradi?

    YanıtlaSil
  3. Mükemmel bir teşbih. Elinize sağlık Mahfi Bey.

    YanıtlaSil
  4. İktisatçılara inanılmamasını gerektiren ne oldu? Bu laneti yaşamak için neyi yaptılar ya da yapmadılar?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kassandra yalan söylemişti ama iktisatçılar gerçeği söyledikleri için böyle oldu.

      Sil
    2. Bizdeki durum daha çok :" doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar " deyişine örnek teşkil ediyor. Yönetenlerin kadrolarına bakılırsa doğru konuşabilen ( bilgi + cesaret sahibi) parmakla örnek gösterilebilecek bir kişi yok maalesef.

      Sil
    3. Kötü iktisatçı iyi iktisatçıyı kovduğu için.

      Sil
  5. ANLAYANA SİVRİSİNEK SAZ, ANLAMAYANA ANLAMAYANA KAZMA SAPI AZ.

    YanıtlaSil
  6. Yapısal reformların Amentüsü "İmamHatipler okul değildir!" olmalı,

    yoksa birbirimizi kandırırız..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet, imam hatipler okul değildir, medresedir, tekkedir, Diyanet tarikatının tarikat yuvasıdır. Verdiği eğitim ise negatif eğitimdir. Yani aslında hiç okula gitmeyen, o okula gidenden daha aydındır çünkü sıfır eğitim negatif eğitimden büyüktür.

      Ama bunu anlamayan sadece o okullara gidenler, çocuk gönderenler veya siyasetçiler değildir. O okullara sıcak bakmayan halk kesimi dahi o okulların çağdaş ülke olma yolundaki en büyük engel olduğunu anlayamıyor. Çünkü imam hatipe karşı olsa bile, kendisi de imam hatipteki negatif eğitimin bir kısmını ailesinden almış olduğu için, imam-hatipteki eğitimin tamamının negatif eğitim olduğunu anlayamıyor. Sadece sözüm ona, o okullardaki siyasi din ve yobazlık sayılan öğretilere karşı çıkabiliyor. Yani bunlar olmasa imam-hatipi faydalı bile bulacak çünkü az da olsa aynısından kendisinde de var. Günde 1 paket sigara içen birisinin, günde 3 paket sigara içene karşı olması gibi bir şey yani onlarınki.

      Dediğiniz gibi, bu okullar kapanmadan VE normal okullarda da -Din katılmamış- BİLİMSEL eğitime geçilmeden, yapısal reform yapılabileceğini düşünen kişi veya bu soruna değinmeden kalkınma amaçlı fikirler sunan kişi, yapısal reformların ve kalkınmanın önündeki engellerden biridir.

      Sil
    2. Okulun adı bile bir kere "İmam ve Hatip"
      Biri cami hocası diğeri de onun yardımcısı.

      Fen Lisesi deyince okulun ismi kendini belli ediyor Fen,
      Makina Mühendisi deyince yine adı belli ediyor, Makina üzerine uzman Mühendis.

      Türkiye, yolunu ortadoğu dinlerine doğru çevirdi, artık geri dönüşü yok,
      aklını kaybetmiş, saçmalayan bir toplum oldu. Artık Türkiye için yapacak bir şey
      kalmadı.

      Sil
    3. imam hatip ile ne alakası var kardeşim ? ben de bir imam hatipliyim. iktisat fakültesi mezunuyum. milletim için bişeyler yapabiliyorsam ne mutlu bana diyenlerdenim.
      bizim meslekte herşey oranlara tabidir ya azcık diğer okullara göre başarı oranlarını bir kıyaslayalım olur mu .

      Sil
    4. Okulların ne İmamHatip ile ne Papaz ile ne de öteki DinAdamları ile hiçbir alakası yok kardeşim..

      Sil
  7. Sorun hem siyasilerde hemde bu tarz siyasilere yetki veren halk yığınlarında.
    At sahibine göre kişner demiş atalarımız ayrıca arz talep durumu söz konusu.

    YanıtlaSil
  8. Sizin ve diğer uzmanların önerdiği yapısal reformların yapılmamasının nedenlerinden birisi de 'en iyisini ben bilirim' düşüncesi değilmidir? Saygıyla.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kamuoyu akıllı hareket edip de siyasetçilerin popülist davranışlarının ülkeye zarar verdiğini görmüyor.

      Sil
  9. Hocam müthişsiniz :)

    YanıtlaSil
  10. Ağzınız bal yesin hocam..

    YanıtlaSil
  11. Apollo lanetiyle Kassandra insanlara gerçeği ve olabilecekleri anlatmış ama inandıramamış ne yazık ki. Şimdide medya apollon görevi yapıyor. Gerçeği saklama görevi. Geçenler de bir programda iç Anadolu da normal kendi halinde yaşayan insanların yapılan zamlardan haberlerinin olmadığını söylüyordu. İnandırıcı gelmedi ama ya medya görevini layıkıyla yapmışsa.

    YanıtlaSil
  12. hocam bazı gerçekler ta antik çağlardan günümüze değin değişmeden gelebiliyor ve siz bunun harika bir örneğini vermişsiniz. teşekkürler.

    YanıtlaSil
  13. Merhaba Mahfi bey,
    Bloğunuzun sıkı bir takipçisiyim, bizlere sağladığınız bu bilgi paylaşımı gerçekten takdire şayan.
    Ama bizler ve belli bir bilgi ve dünya görüşüne sahip insanlar topluluğu olarak benzer platformlarda paylaşıyor ve konuşuyoruz ama bu bölünmüşlükte karşı mahalle bunu duymuyor bile!
    Bizlerde aynı şekilde lanetlenmiş durumdayız, görüyoruz, söylüyoruz bundan dolayı örseleniyoruz, ittirilip kaktırılıp acı çekiyoruz. Ekonomi bir yana, sağ duyu, ortak yaşamı paylaşma,birbirinin düşünce ve yaşam şekline saygıyı kaybetmiş bir şr toplum nereye gidrbilir? Umarım ülke olarak, Kassandra'nın sonunu yaşamayız.
    Göstermiş olduğunuz ilgi, bilgi ve sabır için çok teşekkür ederim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aynı mahalleden olmasak ta bizde görüyoruz vehameti. Ama kimsenin sesi yukarıya ulaşmıyor. Başa gelecek var anlaşılan.

      Sil
  14. hocam piyasa ekonomisinde kur ve faizlerin belirlenmesinde merkez bankası sadece birisinde belirleyici ve müdahaleci olmalıdır diye biliyorum. mesela sabit kur rejiminde kur çıpasını merkez bankası belirleyici iken faiz konusu piyasaya bırakılır. ya da faizi merkez bankası belirlerken kuru piyasa belirler. hocam özellikle son 2-2,5 aydır merkez bankası kur tarafında fazla aktif görünüyor. yani bazı kamu bankaları ve kurumlar kur riskleri nispeten düşük olanlar da döviz satıyor ancak yine de en büyük satıcı ve pozisyon alıcı merkez bankası gibi görünüyor. hocam bu piyasa yanlı ekonomi anlayışına tamamen ters değil mi?. mesela 2001 krizi öncesi faizin belirlenmesi piyasaya bırakılmıştı. sadece kuru merkez belirliyordu. özellikle kasım 2000 de faizler hızla yükselmeye başlayınca merkez faizlere de müdahale etmiş ve geriletip baskılamıştı. bu da piyasa kurallarına aykırıydı ve piyasa bunun bedelini 21 şubat 2001 de yani sadece 3 ay sonra kur şoku ve bununla gelen daha sert faiz yükselişleriyle ödetmişti. şimdi de aynı yanlış yapılmıyor mu hocam?. kura bu derece müdahale negatif enerji birikimi sağlamıyor mu hocam?. iyi çalışmalar dilerim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Müdahaleli esnek kur politikası var şu an. Faize dokunmasının nedeni, kurdaki oynaklık ve dolayısıyla enflasyondaki harekettir.

      Sil
    2. adsız 12:27 benim burada belirtmek istediğim piyasa yanlısı ekonomide ki hükümet bunu defalarca tekrarladı;'' biz piyasa yanlısı iktisat anlayışını benimsiyoruz '' şeklinde!. ancak benim bildiğim kur-faiz tarafından birini tamamen piyasaya bırakmak durumundayız. ancak özellikle son dönemde her ikisine de merkezce ciddi müdahaleler var. bu ya faiz şoku ya da kur şoku ki çoğunlukla kur şokuna davetiye çıkarabiliyor; ben bu konuda hocamızın görüşünü merak ediyorum. mahfi hocam burada bir yanlış yapılmıyor mu?. müdahaleli dalgalı kur olsa da müdahale sık ve yoğun olunca suni piyasa oluşturulmuş olunuyor. faize de zaten merkez müdahale eder çünkü sabit kur rejimi uygulanmıyor. ama kura müdahale işi sıkıntıya sokacak gibi görünüyor. her ikisine de müdahale edilecekse o zaman kambiyo rejiminin regülatif olması . ya da kur tamamen piyasaya bırakılmalıdır değil mi hocam?. lütfen bu konuda bizleri aydınlatır mısınız hocam?. iyi çalışmalar.

      Sil
    3. adsız esnek kur politikası demek zaten kuru merkezin değil piyasanın belirlemesi demektir. faizin ise merkez bankasınca belirlenmesi demektir. faize dokunmasının nedeni diyerek daha baştan yanlış cevap vermiş oluyorsunuz. doğrusu kura dokunmasının nedenini belirmelisiniz. kaldı ki kuran dokunması da yanlıştır. benzer yanlışlar 1994-2001 krizleri öncesinde de yapılmıştı.

      Sil
    4. Kurda yükselme olduğu için faize dokundu(yani ben faizi artırdı) demek istedim. Neden artırdığını da kurda oynaklık ve bu oynaklığın da enflasyona etkisi olduğu için demişim. Ben burada yanlış bir şey söylemedim.

      Sil
    5. Araya "MB'nin" diye eklemediğim için düşüncemi anlamamışsın. MB'nin faize dokunmaısnın nedeni...

      Sil
  15. Hocam, diger efsaneleri bilemem ama Mitoloji'nin realiteyle dogrudan bir ilgisi olmali.

    YanıtlaSil
  16. Hocam yine iyi söylediniz.

    YanıtlaSil
  17. Hocam kaleminize sağlık. Konu dışı olacak ama mbsının viopta işlem yapmasının artıları ve eksileri nelerdir. Birde mbsı viopta dolar shortluyor (herkesin hakkı düşeceğine inanıyordur pozisyonunu öyle açabilir kimse birşey diyemez) sonra kendi pozisyona göre bir hafta sonra faizi tl faizi artırıyor. Böyle bir hareket manipülasyona girermi.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim.
      Emin olun ne yaptıklarını bilmiyorum.

      Sil
  18. Sayın Hocam, Altınbaş Üniversitesindeki sunumunuzda 2019 beklentileri karşılaştırmalı slaytınızda YEP, IMF sütunları yer aldı.Ancak aynı slaytın Twitter paylaşımlarında ME sütunu vardı ve orada sizin 2019 dolar/tl beklentiniz 7.50 yazıyordu. Siz normalde kur tahmini yayınlamıyor ya da yapmıyorsunuz. Kafam karıştı. İşin aslı nedir açıklar mısınız

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Doğru ama o satırı ciddiye almayın demiştim. Çünkü kur tahmini yapmak bence mümkün değil. Sadece ötekileri tahmin edebilmek için bir oran aldım.

      Sil
  19. Sayın Eğilmez, yazınız için çok teşekkürler. Ancak benim düşüncem, Yöneticilerimizin, siyasetçilerimizin, Ülkemizi geliştirmek, gelişmiş Ülkeler , çağdaş Ülkeler seviyesine getirme gayesinde olmadıklarıdır. Bunu Yöneticilerimizin, siyasetçilerimizin söylevlerindeki POPULİST liklere ve bir birlerine davranışlarına bakarak ve 70 yaşını aşmış bir vatandaş olarak söyleyebiliyorum. Ülkemizin gelişmesi, Demokrasi, İnsan hakları, çağdaş bir Ülke haline gelmemiz inanın siyasetçilerimizin umurunda bile değil. Siyasetçilerin temel düşüncesi mahalli veya genel seçimlerdir, bu seçimlerden galip çıkmalarıdır. Bunun haricindeki her şey sadece lafta kalır. Ülkemizin gelişmesini, Demokrasiyi, İnsan haklarını, Özgürlüğü sadece bir kısım eğitilmiş kültürlü BAĞNAZ olmayan insanlarımız istemektedir. Halkımızın büyük çoğunluğunun da umurunda değildir. Zaten siyasetçilerimiz de bu halk kesimi üzerine POPULİST lik yapmaktadırlar. Bu halk kitlesinin eğitilmemesini, gelişmemesini, olan bitenleri anlamamasını isterler. Köy Enstitülerinin kapatılması bu yüzdendir. Köy Enstitülerinin kapatılmaması için hangi siyasetçiler Meclis oylamasında karşı oy kullanmışlardır? Gerçekçi olmamız gerekir ki, Ülkemizin çağdaş Ülkeler seviyesine yükselmesi için daha 2 nesil gereklidir. Ancak sizler gibi Ülkemizin çağdaş Ülkeler seviyesi düzeyine yükselmesinde toplumun aydınlanmasında öncülük edenler bu süreyi biraz kısaltacaklardır. Sizin gibi insanlarımızın çoğalması tek dileğimdir. Sizlere minnettarım.

    YanıtlaSil
  20. Hocam gini katsayısı 2018 de kaç olur.. %50 yi geçermi...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben düşer diye düşünüyorum, çünkü krizler genellikle gelir dağılımını düzeltir.

      Sil
  21. Hocam teşekkür ederim. .ögrencilerime lütfen, hocamın yazılarını okuyun diyorum

    YanıtlaSil
  22. Hocam vallahi ben okumaktan sıkıldım siz yazmaktan sıkılmadınız. :) Yanlış anlamayın ben sizin yazılarınızı severek okuyorum. Yapısal reformların yapılacağını düşünmüyorum sadece bence siz de düşünmüyorsunuz zaten. Kahin olmaya gerek yok sevgili hocam. Türkiye siyasetinde önemli olan şey (k)alkınma değil (k)oltuk’tur. Onlar seçimi kazansın da biz et yemesek de onlar için sıkıntı değil.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Biz yine de yazalım, bakarsınız bir gören, bir duyan, bir farkına varan olur.

      Sil
  23. Hocam ellerinize sağlık, harika bir yazı olmuş. Ama maalesef, yukarıda yapılmış olan saz-zurna yorumuna katılmamak elde değil. Umarım en kısa sürede doğruyu birileri görür de ilk adımı atarlar, yoksa saza devam 😕

    YanıtlaSil
  24. Mahfi üstat

    Yine her zaman yaptığınız gibi başka kültürlerden seçmece hikayeyle konuyu ekonomiye getirip bağlamışsınız.

    İslam'ın güzellikleri ile ilgili ne zaman yazacaksınız?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Burada yazdığım bir güzellik değil ki. Kassandra Laneti işte.

      Sil
    2. Mahfi Eğilmez İslam Alimi mi İslam'ın güzelliklerini yazsın? Siz islamı bilseniz zaten ekonomiste bu yönde bir yazı yazmazdınız, İslam ne diyor Ehliyet ve Liyakat işi ehline verin diyor. Şimdi Mahfi eğilmezden ekonomi yazısı beklenir dimi bu durumda. İslam ile ilgili yazı gelirse ozaman herkes şunu sorar, Hocam uzmanlık alanınız olmadığı konularda neden yazıyorsunuz siz kendi alınınıza hitap edin başka ilimlerin alanlarına müdahil olmayın denir doğru mu.

      Eğer derseniz ki başka kültürlerden yazmayın kendi kültürümüzden yazın zaten kendi kültürümüzü yaşıyoruz herkes şuan biliyor. Mesela Alkol vergisi, Kumar vergisi, Fuhuş vergisi, Faiz vergisi kendisi hepsi var işte size şuan devletin aldığı ve bu vergilerle bize yaşattığı islam buyrun.

      Sil
    3. Mahfi bey, mason musunuz?

      Sil
    4. Bendeniz hiç bir örgüte girmeyecek kadar bağımsızlığına meraklı birisiyim. Onun için mason da değilim başka bir şey de değilim.

      Sil
    5. Adsız9 Aralık 2018 18:39,
      İslam'daki güzellikleri ben kaçırmışım,
      Siz yazabilir misiniz?

      Sil
    6. Tahinli pekmeze ekmek banıp yese olmaz mı?

      Daha lezzetli...

      Sil
    7. Yabancı kültür değil o.Bu topraklara ait,tüm insanlığa mal olmuş bir mitoloji.

      Sil
    8. Mahfi Bey, bişey olunda rahatlatın şunları ocu bucu ama birşey olun farketmez.

      La arkadaş yazılanlar doğru mu yanlış mı ona baksanıza.

      Sil
  25. Hocam gelişmiş ülkeler diyoruz Fransa'da en gelişmiş ülkelerden ama kendi işçilerine yaptığı ortada önemli olan gelişmişlik değil bence iktisatci olarak değil insan olarak cevaplarmisiniz

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok doğru, Fransa'nın protestoculara yaptığı asla doğru bir iş değil ve onaylanamaz. Bunu insan olarak iktisatçı olarak sıradan birisi olarak da aynen söylerim. Bir devlet protestoculara bu tür sertlikle davranmaya başlarsa işler çok kötüye varıyor. Her iki taraf da kaybediyor. Oturup bu insanları dinlemek lazım.

      Sil
  26. Mükemmel bir yazı çok teşekkür ederim böye güzel teşbih ile anlattığınız için. Yaı gerçekten efsane olmuş fakat icraat yok neden icra makamında değilsiniz. İcra makamındakilerde bu yazıyı yazacak kabiliyet zeka bilgi öngörü yok, daha bu hazır yazıyı anlayacak kapasite yok ve hatta bu teşbihten çıkaracakları ve evet yanlış yaptık yıllardır diyecek cesaret, ahlak, erdem, haya, edep daha çok yazarımda bunların hiçbiri yok. Sadece yalan söylemek var ve 7 Kebir günah var yani 7 büyük günah bunlardan biri de yalan söylemek işte günahkarlarda belli fakat üstüne alınan yok.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hocam öyle hala geldik Babamı dahi ikna edemiyorum Gerçekleri görüyor ama kabul etmiyoruz

      Sil
  27. Can hocam. Allah var etsin sizi. Okuyup öğrencilerime anlatıyorum.

    YanıtlaSil
  28. hocam bu hikayenin ekonomi ile ne alakası var diye aklımdan geçirirken son cümle BANA kapak oldu elinize sağlık

    YanıtlaSil
  29. Başa gelen çekilir

    YanıtlaSil
  30. Teşekkür ederim hocam. Başarılarınızın devamını dilerim.

    YanıtlaSil
  31. Elinize, kaleminize sağlık

    YanıtlaSil
  32. Ben bu "ağzına tükürme" meselesine takıldım. Mitolojik hikayedeki bu durum aslında
    Anadolu geleneğinde de var. O kişi gibi ulu bir zât olsun diye çocukların ağızlarına tükürtürlermiş. Eliyle bazı rahatsızlıklara karşı şifa verebilen kiş bu yeteneğini aktarmak için de ğzına tükürürmüş.

    Hatta argomuzda bile var ne kadar küfür olarak kullansakta üstünlük ortaya koyuyor. Ama mitoloji de olsa gelenekte olsa hepside aynı yola çıkıyor: bir üstün kişi ve bu kişinin üstünlüğünün aktarım yolu.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ağıza tükürme ritüelini yaşamış birisi olarak Apollondan günümüze Anadoluda bu gelenek yürütülmektedir. Halk arasında yılancık diye tabir edilen ve el verilerek sürdürülen bir ocakdı hatırladığım.

      Sil
    2. Evet bu el verme (şifa yeteneğinin geçişi) durumu da anadoluda ağza tükürmeyle oluyormuş. Bunu duymuştum

      Sil
  33. Çok güzel bir yazı olmuş hocam elinize sağlık.

    YanıtlaSil
  34. Elinize sağlık,güzel bir yazı.

    YanıtlaSil
  35. Menderes Fırat9 Aralık 2018 22:24

    2023 yılında Lozan Antlaşmasının 100. yılı bitince üzerinde yüzdüğümüz petrol ve maden yataklarını işleme yasağının kalkacağına ciddi ciddi inanan ciddi bir kitle var oldukça hiç bir siyasetçi yapısal reformların can acıtıcı sonuçlarını halka yaşatıp kendi geleceğini riske atmaz.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. 1) Lozan süreli bir antlaşma değildir yani belirli bir süresi yoktur. ( 100 yıllık yalanı uydurmaları siyasi kurnazlıktır ama kendileride 100 yıllık demezler ve siyaseten kullanmak için hedef 2023 gibi ima kullanırlar ve dürüst olmadıkları için bu konu hakkında asla açıklama yapmazlar. )

      2) Üzerinde yüzdüğümüz petrol var ama çıkaramıyoruz yalanı hikayedir heryerde devlet petrol arıyor madem yasak batman petrol rafinerisi nasıl petrol çıkarıyor yada düzce ili akçakoca ilçesinde doğalgaz çıkarılıyor peki bu nasıl çıkıyor yada yenilerini arıyoruz bulunca çıkarıyoruz. şehir efsanesi serisi gibi lozan antlaşması olur mu herşey açık belli.)

      3) Maden yatakları dediğiniz üretim kapisitesi olan yani çıkarmaya değer madenler heryerde çıkıyor zaten çıkmayan mı var sizde teknoloji yoksa katma değerli olan işte ozaman BOR madeni gibi çıkarıp ham madde olarak satarsınız. Madem akıllısın işleyin dimi kendiniz değerlendirin ama bilime önem vermezsen Amerikanın bilim adamlarına kendi değerlerini teslim edersin. Ayrıca Erzincan İLİÇ ilçesinde Amerika altın çıkarıyor demek ki uydurma efsane yatsı ezanını bulmuyor.

      Lozan antlaşmasının ne olduğunu bilmeyen siyasetçi dini kurnazlıkla lozan antlaşmasını kullanıp oy devşiriyor hepsi bu. Salak olunca mutlaka onları güden kurnaz olurmuş.

      Sil
  36. Selam hocam. Hocam konuyla alakası yok özür dilerim ama Standard & Poor's,

    Fitch

    Moody's gibi kredi kuruluşları ne zaman hangi tarihte ulkeleri kredi notlarını veriyor. Çok teşekkür ederim hocam.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. AB üyesi ülkelerde bu notlamanın zamanı yılbaşında belirlenip açıklanıyor. Bizde öyle bir kural yok. İstediği zaman yapabiliyorlar.

      Sil
  37. Az önce Altınbaş Üniversitesi'ndeki sunumunuzu dinledim. Orada da "20 yıl" demişsiniz, pek güldüm. Ben de tüm gerçekleri görüyor olmama rağmen ortadoğulu genlerimizden olsa gerek 'iyi olacak belki de' diyorum içten içe ama 2019 zor geçecek...'analizin temel taşları'nı kullansak bile bu sonuca varırız. Takipteyiz hocam bizi aydınlatmaya devam edin lütfen. Ayrıca Troya ile finansal konuları bütünleştiren bir pota da pek bulunacak bir şey değil...kaleminize sağlık.

    YanıtlaSil
  38. Menderes Fırat9 Aralık 2018 22:44

    Hocam, deseler ki ekonomiden sorumlu en üst makam ve son karar mercii sizsiniz. ilk alacağınız ve deklare edeceğiniz karar ne olurdu?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu yazıdan sonra kassandıraların lanetini çözmek olurdu herhalde. Liyakat Adalet Hukuk Üretim Eğitim Endüstüri 4.0 Tarım tekrar liyakat liyakat bidaha liyakat liyakat illede liyakat..... Liyakat eeee liyakat olmazsa olmaz liyakat
      Oh beee...

      Sil
    2. Mahfi Hoca yukarıda söylemiş zaten hep söylediği gibi. Ekonomik sorunlar sadece ekonomi politikalarıyla çözülemez. Yargı bağımsızlığı, bilimsel eğitim sistemi, güçler ayrılığı, bağımsız medya lazım ekonomik sorunların çözümü için.

      Sil
    3. Menderes Fırat10 Aralık 2018 15:21

      Sayın 10:33; Ben zaten ilk karar ne olurdu diye sordum? Mesela; 500 puan faiz arttırımı mı? Merkez Bankası tam bağımsız olacak mı? vs.

      Sil
    4. Hocam daha öncede söylemişti benim amiyane özetim, aynı hamam aynı tas varken yani beyinde değişim olmadan faizin bir etkisi olmaz aksine piyasyı krize sokarsınız nakit akışı kesildiğinden firmaları batırırsınız. Şu an yaşadığımız durum budur.

      Sil
  39. 1) Apollon gelecegi gorebilmesine ragmen Kasandra nin onu kandiracagini gormedi mi gormezden mi geldi? )))
    2) Iktisatcilari kim lanetledi?
    3) Bizim dunyamizdaki Apollon kim? ))
    saygilar hocam

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sayın hocam sizi ve meslektaşlarınızı kassandra rolünden tenzii ederim ve affınıza sığınarak teşbihteki rolleri yeniden tanzim edersem,

      Aias' lar :huloğcular
      Kassandra' lar :toplumun öbür yarısı
      Agamennon' lar: muktedirler
      Troya : Türkiye
      Apollon : küreselci zıvanadan çıkmış kapitalist piyasa, dini devleti imanı olmayan para.

      Hikayeye eklediğim Noah'lar: Mahfi Atilla Uğur Osman Korkut Mustafa Veysel Özgür İsfander Ufuk Hakan Çetin Oğul Ümit Uğur İbrahim Murat Erkin Mert Ege Aykut Selin Refet ve anmayı unuttuğum halkın iktisatçıları.

      Sil
  40. Hocam agziniza aklınıza sağlık liyakat olmadan bu söylediklerinizin olmasını hayal olarak görüyorum. ülkemiz deki hemsehrililik adamcılık yuzundende bu rüya hali epey devam edecek gibi duruyor .

    YanıtlaSil
  41. Hocam elinize sağlık. Kassandranın lanetini yasadığınızı ifade etmenize üzüldüm. Ben birgün birileri görecek bir akıllanma olacak diye umudumu az da olsa korurken sizdeki umutsuzluğu görünce uykularım kaçıyor. Umarım yapısal reformlar bir an önce uygulamaya konulur. Otelemekten sorunları görmezden gelme aliskanliklarimizi bırakırız. Birileri artık çiğ tehlikesinin farkına varır da en az hasarla cikmamiz için önlemlerini alırlar. Tüm yazilariniz gibi bu yazı da çok güzeldi elinize sağlık.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Selam Faruk bey,
      Tesadüfen herkeste bu yazı sonrasında benzer sitem duyguları hakim olmuş.
      İnsanımız bir şeylerin farkına yeni varmış, daha önceki blog yorumlarında yoktu.

      Malesef, beklediğiniz akıllanma olmayacak.

      Sil
  42. Hocam gerçekten çok güzel bir yazı ve benzetme olmuş. Benimde hep kafamda aynı soru, bu artık partiler üzeri oldu, neden çözüm gün gibi ortada olmasına rağmen bu yapısal reformlar, özellikle yargı bağımsızlığı, vergi reformu yapılmıyor anlamak mümkün değil. Saçma sapan ideolojilerin peşine takılıp gidiliyor ve hiçbir faydası yok kimseye, heryere ahlaklı gençlik diye ideolojik faydasız imam hatip falan açılması gibi. Zaten her okulda zorunlu din dersi, yazları kuran kursları hep vardı öğrenmek isteyene. Bazı şeyleri artık anlayabilmek bile mümkün değil.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İmam-Hatip mezunlarına ihtiyaç var o yüzden açılıyorlar ve yaygınlaştırılıyorlar.

      Önümüzdeki dönem Türk bürokrasisinin insan kaynaklarını oluşturacaklar.

      Sil
  43. Hocam harika bir üslupla anlatmışsınız. Teşekkürler.

    YanıtlaSil
  44. Hocam yine harika bir yazı olmuş. Bu defa yorum yapmadan geçmek istemedim.

    YanıtlaSil
  45. Peki ülkenin ilerlemesi ve kalkınması için yapılması gerekenler siyasetçilerin dünya görüşü ve iktidar mücadelesi ile çatışıyorsa halk da sonuçları yaşayıp ciddi fakirleşmeden sonra zorla kavrayış geliştirebiliyorsa ne olacak? Değerli hocam yirmi yılınız gitmiş bile?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu güzel bir soru,
      Siyasetçinin karşısında yer alan halk kitlesi elindeki mülkü değersizleştiğinde,
      varlığı azaldığında ve geliri günlük ihtiyaçlarını karşılamadığında,
      ötekileştirilip teröristleştirilmeye hazır demektir.

      Sil
  46. Sayın Eğilmez Apollonun laneti halen bu topraklarda devam ediyor.

    Biz artık umudu kestik gelecek olan Agamennon va Achill lere karşı kendimizi ailemizi nasıl koruruz onun derdindeyiz.

    İnanın sizleri herkes duydu ama inanmak istemeyen mutlu çoğunluk kapısına bırakılanlardan öyle hoşnut ki gelecek felaketi umursamaz dinlemez görmez.

    Hocam sizler müsterih olun NUH UYARISI nı yaptınız. Ne yazık ki TUFAN da o mutlu çoğunluk güruhu gibi bizde kurunun yanında YAŞ gibi yanacağız boğulacağız.

    Oysa, bir asır önce Agemennon Zırhlısıyla gelenleri "Geldikleri gibi giderler" deyip gönderen, çağın ilk yapısal reformlarını gerçekleştirerek cümle aleme örnek olan Mustafa Kemalin Çocukları Torunları Halkı Askerleri olarak bu zilleti yaşıyorsak yazıklar olsun eyvahlar olsun bizlere...



    YanıtlaSil
  47. Çok kıymetli Hocam tarihten ve mitolojiden verdiğiniz örnekler yazılarınıza muazzam bir zenginlik katarken bize de Anadolu tarih ve mitolojisi üzerine eğilme adına şevk vermektesiniz.

    Aslında tarih bilinci çok önemli, çünkü kendini bir şekilde tekrarlayan tekerrür eden başka bir ilim varmıdır tartışılır.
    Ekonomi tarihide bu tekerrür ilkesine çok uyumludur.

    Yani o kadar okur yazar haber takib eder olmamıza rağmen Abd de yaşanan gayrimenkul krizini 10 yıl sonra neredeyse bire bir aynı hatalarla Türkiyede tekerrür etmesini göz göre izin vermemiz kesinlikle bir kasandra lanetidir sevgili üstadımız.

    YanıtlaSil
  48. Hocam, elinize sağlık. Kassandra fena patlamış =)

    YanıtlaSil
  49. Hocam yazı için teşekkürler.
    Bence hükümetlerin, iktisatçıları dinlememelerinin sebebi: onların olumsuz politikalarında bedel ödetecek bir seçmen ve yeterince tepki gösterecek baskı ve çıkar grubu olmayışı. Özellikle Türkiye'de toplum ideolojik(ve bence din de dahil) olarak ayrışmış. İşçiler hangi sendika kendi görüşüne yakınsa ondan başkasına bırakın üyeliği onları dinlemiyorlar bile. Bu, dernek ve vakıflarda bile böyle. Oysa sağ ya da sol farketmez işçinin amacı emeğinin mümkün olduğunca yüksek ücretle karşılık bulması. Vatandaşın amacı güvenlik, refah ve huzurla yaşamak. Ancak ideoloji ve din aracıyla toplum kutuplaşmış vaziyette iken, herhangi bir hükümete karşı, ortak amaç için bu birlikteliği sağlamak neredeyse imkansız. Bir kesim asgarî ücret yeter, eskiden bu da yoktu derken; diğer kesim açlık sınırının altında diye şikâyet ediyor.Hükümetler de 'iktidarın değişebileceği' baskısını hissetmeyince bu konuda salt kendi düşündüklerini uyguluyorlar. Seçim zamanları iktisadi anlamda var olanla bundan daha kötüsü arasında bir seçime inandırılan toplum hâliyle var olanı daha kötüye yeğliyor.Öyle zannediyorum ki bu,Milli birliği de aşındırıyor ama göremiyoruz bunu. Suriyeli bir kişiyle bir sohbetimde ülkelerindeki iç savaşın sebebini sorduğumda bana anlattıklarından çıkardığım sonuç milli birliğin kaybolması ve devlete olan inancın, güvenin yok olması idi. Açıkçası bunun ülkemizde de tezahür ettiğin görmek ve hiçbir şey yapamamak beni çok üzüyor.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Selam Fatih bey,

      Mahfi beyin sitesinde sizin yazdığınız gibi sitem dolu yazıların ortak özellikleri hep katılımcı demokrasinin eksikliği ve etkileri üzerine...

      İnsanımız bazı şeylerin olmadığını fark ediyor,
      Günlük hayatındaki etkilerini görüyor,
      Gelecek toplum hayatının nasıl olumsuz etkileneceğini de görüyor,
      Bunların sitemlerini de yazıyor.

      Buraya kadar çok güzel, ancak atladıkları konu,
      ciddi bir eğitim almadıkları için ve hayatlarında görmedikleri için
      demokrasinin nasıl işlediğini bilmiyorlar, sitemlerinin nasıl çözüleceğini de bilmiyorlar.

      Bunu bilseler, sorunun temeline de inerler.
      Sorunun temeli, anayasanın 28 yıldır, demokrasiyi baltalayan ve Türk toplumunun gelişmesine
      engel olan 80 anayasası olduğunu fark ederler, onu değiştirmek için çaba sarf ederler.

      80 anayasası Türk halkının iradesini alıp siyasi liderlere bıraktı.
      80'den sonra gelen liderlerin hepsi bugünü hazırlayan insanlar oldular.
      Siyasetçiyi lider sultasına soktu, liderler tek adam olmak için parti ve ülke kaynaklarını harcadılar. Bu durumu ilk görenlerden biri olan Sn Özal, tek adam gücünü almak için Başkanlık sistemini ilk telaffuz eden lider oldu. Siyasi gücüne güveniyordu. Cumhurbaşkanı olunca bir kuklayı başbakan olarak atadı. Ömrü yetmediği için ve sonra gelen liderler yeterli siyasi kaynağı bulamadığı için tek adam olamadılar, silindiler.

      İşin özüne gelince, 80 anayasası ile siz, ben, Mahfi bey, burayı okuyan herkes ülkenin bu
      hale gelmesi için birer odun attık. Çünkü sistemin dizaynı o şekilde yapıldı. Verdiğimiz her oy
      aslında, kendi ayaklarımıza ve çocuklarımıza vurduğumuz zincirler idi, verdiğimiz her vergi, gelecek hayatımızdan çalınan hizmet idi.

      Halkın yetersiz eğitimi ve eğitimlilerin de siyasi çark içinde yok edilmesi ile süreç hızlanarak devam etti. Halk ise her seferinde kendi celladına destek oldu.

      Irak, Suriye, Libya, Mısır bu kıskacı farklı şekillerde yaşadılar. Türkiye de bu şekilde kendi halkının oy veren elleri ve kendi parası ile bu sürece geçmiş oldu.

      Bize artık geçmiş olsun demek düşer. Ben bunları farklı ortamlarda yıllarca anlattım,
      günümüz her koyunun kendi bacağından asılma günü, herkes kendi geleceği için kendi
      önlemlerini almalıdır.

      Sil
  50. Değerli üstadım her zamanki gibi sözün özünü ortaya ap açık koymuşsunuz umarım o lanet iktisatçıların üzerinden bi an önce kalkar :)

    YanıtlaSil
  51. Mitoloji bir çok doğru önermeyi içerir ama okuyup haberdar olamayanların kıssadan hisse kapması da mümkün değil ! Yaşadıklarımız lanet olamaz, olsa olsa cehaletin ürünü, hatırlattığınız iyi oldu üstad, umarım hedefi bulur !

    YanıtlaSil
  52. İktisatçılarımızın vizyonlarını genişletmesi gerekiyor. Eğer bir teori sorgulanmazsa, o bilim olmaktan çıkar dogma olur. Dogmaların bilimde yeri yoktur.Dogmalar bilimin değil , dinlerin işidir.

    Bugün iktisatçılarımız hala orta ve uzun vadede ülkeyi batıran ,cari açığı,dış borcu, işsizliği arttıran yüksek faiz düşük kur politikasını savunuyorsa, elbette kaderleri Kassandra'dan farklı olmayacaktır.Bu politikanın iflas ettiğini artık tüm siyasetçiler görmüştür.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İktisatçının vizyonunun gelişmesi için özgür ortamda çalışmaları gerekiyor.

      Özgür çalışma ortamı için, özgür üniversite gerekiyor,

      Özgür üniversite için özgür ve demokratik yolla seçilen rektör gerekiyor,

      O rektör için YÖK'ün ve Ülke yöneticisinin rektör seçimine karışmaması gerekiyor.

      İroni ne güzel, cahilleri kandırmak ne güssel:

      Ameriga'da da başganlık sistemi var artık bizde de var.
      Peki Amerigan başganı üniversite yöneticilerini mi seçiyor?

      Sil
    2. Hangi politikacılarımızın gördüğünü söylerseniz biz de aydınlanmış oluruz.

      Sil
  53. Hocam çok güzel bir yazı olmuş. Elinize sağlık. Zaten son cümleyle olayı bitirmişsiniz. Açıkçası şunu merak ediyorum, edebiyatta çok sıkıcı olan bir konuyu anlatabilmek, okutabilmek için kurguya başvurulur. Buradaki asıl amaç sıkıcı olan konuyu anlatabilmek ve okutabilmektir. Bunun için yazar çok iyi bir kurgu kurmalı, okuyucunun ilgisini çeşitli unsurlarla çekmelidir. Bu tür kitaplar klasikleşir, kuşaktan kuşağa okunur. Ben genelde fantastik, bilim kurgu okuyucusu olduğum için bu alandan birkaç örnek vermem gerekirse Isaac Asimov-Ben Robot, Vakıf Serisi, Ray Bradbury-Fahrenheit 451, Arthur C. Clarke-Çocukluğun Sonu vb. Sizin böyle "klasikleşmiş", yazarın aklına hayran kaldığınız herhangi bir türde okuduğunuz kitaplar var mı? Eğer daha önceden sorulmuş ve cevaplanmışsa sadece linki paylaşmanız yeterli hocam. Fazla zamanınızı aldıysam kusura bakmayın. Teşekkürler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Asimov'ların bazılarını okudum. Ben Robot'un filmini izledim. Fahrenheit 451'i okudum, filmini de izledim. Bilim - kurguları severim.

      Sil
  54. Hocam, ellerinize ve emeğinize sağlık, yazılarınızı severek takip ediyorum. Sizin gibi değerli insanlara ülkemizin çok ihtiyacı var.

    YanıtlaSil
  55. Troya ile finansal konuları bütünleştiren bir pota da pek bulunacak bir şey değil yorumuna gönülden katılıyorum.Hayranlıkla takip ediyorum sizi hocam..)

    YanıtlaSil
  56. Hocam bir mitoloji aşığı ve iktisatçı olarak durumu bu kadar iyi başkası anlatamazdı. Kaleminize sağlık.

    YanıtlaSil
  57. Hocam öncelikle ülkemizde siyaset reform için değil vatandaşı ve sosyal hayatı dizayn için yapılmakta.Bu nedenle hiç bir zaman beklediğiniz reformlar yapılmayacak.

    YanıtlaSil
  58. HOCAM,
    Öncellikle elinize sağlık. Daha önceki yazılarımızda yapısal reformları okudum.
    Ancak bu yapısal reformalar ile ilgili özellikle ekonomik alandakileri güncelleyip derinlemesine ele alabilir misiniz?
    Herkes yapısal reform diyor ama altı her zaman ki gibi boş geliyor.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Artık yapısal reform ne diyenlerden gına geldi arkadaş biz bunları inkilap tarihinde öğrendik orta okulda lisede... Nasıl altı boş diyorsun arkadaşım senin kafan mı boş acaba internete yaz ne olduğunu gör be kardeşim. Hem niye özellikle ekonomik alandaki reformları soruyorsun sen iki üç ayağı olmayan sandalyeye oturabiliyormusun? Şimdi liyakat diyecem hemen boşver diyeceksin değil mi? Uyanık seni...

      Sil
  59. Hocam vurdunuz gol oldu.

    YanıtlaSil
  60. Merhaba,daha once Ataturk un yapisal reformlarini 14-15 madde olarak siralamistiniz.Gunumuzde bu sekilde bir siralama yapsaniz bu maddeler neler olurdu ? Tesekkurler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu blogdaki Yapısal Reformlar Rehberi başlıklı yazımda sıralamıştım.

      Sil
  61. Sonu benzemesin... Hafazanallah 😈😂

    YanıtlaSil
  62. Kıymetli sayın mahfi hocam,Ataturk'un de dedigi gibi siyasi ve askeri zaferler ne kadar buyuk olursa olsun ekonomik zaferler ile taclandirilmazsa diğer zaferler sönüp gider.
    1923 yılından bu yana Turkiye ekonomisinin tek bir hedefi var o da buyumek,fakat bir ekonominin hedefi sadece buyumek midir? Yuzde su kadar buyuduk büyüyoruz buyumeye devam edeceğiz soylemleri ile siyasi hirs ve cikar elde edinmek isteyen siyasal zihniyetin ve yapisi hep baki olduğu surece rakamlar yanıltıcı, görünenler ve yaşananlar daima gündemde olacaktır.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yanlışınız var cumhiriyetin ilk yıllarındaki hedef tüm yönleriyle çağdaş medeniyet seviyesine ulaşmaktı. Bilim sanat ekonomi spor edebiyat eğitim tarih tıp fen matematik arkeoloji antropolji hukuk tarım sanayi ticaret denizcilik vb. Alanlarda büyük ilerlemeler kaydedildi. Salt büyümek ve rant ekonomileri 50 lerden günümüze amarikancı politikalar uygulanmak suretiyle, halk darbelere ekonomik krizlere maruz bırakılmıştır.

      O yüzden büyümek yerine miletle birlikte kalkınmayı dillendirsek daha iyi olur. Tekrar edeyim cumhiriyetin ilk yılları tek hedef büyümek değildir.

      Sil
  63. Sayın Hocam, Apollon kahin özelliğine sahipken Kassandra'nın sözünde durmayacağını nasıl görmemiş olabilir. Biraz zorlamayla buradan da mesaj çıkabilir gibi :) Saygılarımla

    "Apollon, mitoloji kaynaklarında tüm sanatların, müziğin, güneşin, şiirin ve ateşin tanrısı olarak geçer. Ayrıca kâhin özelliği taşıyan Apollon, geleceği görme yetisine ve bu yetiyi insanlara geçirebilme gücüne sahiptir"

    YanıtlaSil
  64. Ülkemizin en aktüeryal kurumlarindan biri olan Merkez Bankasi bile yıl sonu kur tahmini yapamıyor ve kredi ve para politikasinda istikrar saglanamiyorken ekonomik istikrar saglanilmasi soz konusu olamaz.Bu hususta geçmişte yapilan tum hataların ders cikarilamamasi ülkemizin en büyük ayıbı ve bu ayıp gelecek yillarda da kendine mustesna bir yer edinecek

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merkez Bankası 2019 enflasyon hedefi %5.

      Yanlış yazmadım, %5 hedef olarak açıklandı.

      Ben bir kaç tane ironi içerikli yazı yazdım,
      Benle epey dalga geçen yorumcular oldu oluyor,
      -Hepsinin neşesi bol olsun-

      Böyle bir Merkez Bankası yönetimine, ne yapılmalı?

      Mahfi bey sağolsun, düzenli olarak ciddi yazılar
      yazıyor, ben olsam dayanamazdım, sinirleri bir yerde koparırdım.

      Arkadaşlar, bu adamlar bizle dalga geçiyor,
      Bizle dalga geçerken kendileri aşırı komik oluyor,
      2019 enflasyon hedefi %5 .

      Şuraya MB resmi sitesinden son 14 yılın enflasyon tablosunu aylık bazda ekliyorum.

      https://www.tcmb.gov.tr/wps/wcm/connect/TR/TCMB+TR/Main+Menu/Istatistikler/Enflasyon+Verileri/Tuketici+Fiyatlari


      Bu rakamları alın, bırakın ekonomisti, istatistikçiyi,
      İlkokul bitirmemiş, bir at yarışı bahiscisine götürün.

      Deyin ki bahisciye;Bu rakamlar ile %5 e kaç para yatırırsın ?

      Bu kadar komik işte.

      Sil
  65. Hocam siz nasıl bir kralsınız... :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kendisi aslen bir "Jedi master".

      Işın kılıcını nerede saklıyor, kimseye söylemiyor Mahfi bey...

      Sil
    2. Estağfurullah. Işın kılıcı gerçekte yoktur, insanların kafasının içindedir.

      Sil
  66. Hocam Cassandra, aynı zamanda noSQL veritabanının adı. Biz kendisine inanıp onu kullanıyoruz. Cassandra'nın laneti böylece sona ermiş oluyor diye umut ediyorum.

    Huzur içinde uyu bacım Cassandra.

    YanıtlaSil
  67. Hocam, siz tam da Atamızın hayalindeki bir nesil gibi yetişmişsiniz. Sağolun, varolun Hocam.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Estağfurullah keşke Atatürk'ün hayalindeki nesil gibi yetişmiş olabilsek. Kırk fırın ekmek ister.

      Sil
  68. Hocam saygıyla eğiliyorum önünüzde, anlamayanlar için sonsuz farklı anlatım şekli buluyorsunuz bıkmadan

    YanıtlaSil
  69. Çok güzel bir analoji kurmussunuz.

    YanıtlaSil
  70. Hocam yazılarınızı zevkle takip ediyorum, verdiğiniz güzel bilgiler için teşekkür ederim. Konuyla alakasız ancak benim size 2 sorum olacak cevap verirseniz sevinirim.

    1- Sizce piyasa 2019'un ilk yarısında eksi gelmesi beklenen büyümeyi fiyatladı mı? Yoksa endeksi 2019'da gelecek büyüme rakamlarıyla aşağı yönlü görür müyüz? ( 2001 ve 2009 krizlerinde BIST100 endeksi neredeyse yarıya düşmüş)

    2- Finansal yönetim, finansal analiz gibi konularda önerebileceğiniz kitap var mıdır?

    Şimdiden teşekkür ederim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kamu bankaları ve yörüngede hareket eden banklar borsada bir birinin kağıtlarını alıp satarak borsanın çakılamasını önlüyor desem yanılır mıyım? Portföy yönetimleri robot yazılımlar al sat işlemleri yaparak hem komisyon alıyorlar hemde robot yazılımlar karşısında sıfır şansı bulunan küçük yatırımcıyı söğüşlüyorlar. Yabancı çıkmadan bist düşmez. Onlarda çıkmak için doların ucuzlamasını yada ağa babalarından gelecek tiwitleri beklerler desem spekülasyon mu yapmış olurum? Sanmam gerçeğin ifsa olur ancak.

      Sil
  71. Hocam mitoloji için başlangıç seviyesinde hangi kitabı önerirsiniz??

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. https://www.otuken.com.tr/mitolojiye-giris

      Sil
    2. Kahramanın Sonsuz Yolculuğu, Joseph Campbell

      ( https://www.kitapyurdu.com/kitap/kahramanin-sonsuz-yolculugu/430678.html )

      İmgeler ve Simgeler, Mircea Eliade

      ( https://www.kitapyurdu.com/kitap/imgeler-ve-simgeler/441719.html )

      Mitler, Rüyalar ve Gizemler, Mircea Eliade

      ( https://www.kitapyurdu.com/kitap/mitler-ruyalar-ve-gizemler/441405.html )

      Mitlerin Özellikleri, Mircea Eliade

      ( https://www.kitapyurdu.com/kitap/mitlerin-ozellikleri/401752.html )

      A’dan Z’ye Dünya Mitolojisi, David Adams Leeming

      ( https://www.kitapyurdu.com/kitap/adan-zye-dunya-mitolojisi/419069.html )

      Din Üzerine Antropolojik İncelemeler, Brian Morris

      ( https://www.kitapyurdu.com/kitap/din-uzerine-antropolojik-incelemeler/57770.html )

      Sil
  72. Bu ülke 80 senedir gelişmiş statüsüne sahip değilse bu iktidarların gaflet içinde olduğunu gösterir.

    YanıtlaSil
  73. Hocam Merhaba,

    Diyorum ki interaktif biçimde hangi yapısal reformlar yapılması gerekiyorsa liste oluşturalım. Şaka değil, madde madde fasıl fasıl açarız detayları. İktisatçılar olarak bunu yayınlayıp ve güncel tutup, en azından reforma yönelik en önemli adımı soyut bir kavramdan somut bir listeye indirgeyebiliriz.

    Bunu da yayalım insanlara, gerek Oy ve Ötesi gibi bir STK ile gerekse yapisalreform.com gibi bir internet sitesi ile. Siyasete kaçmadan, tümüyle bilimsel gerçeklere dayalı olarak bir manifesto tadında. Diğer türlü Kassandra ile aynı sonu paylaşacağız.

    Teşekkürler
    Onur

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Selam Onur bey,

      Türkiye şartlarında bahsettiğiniz organizasyon yapılarını sivil toplum kuruluşu veya dernek yapısı ile yapmak mümkündür.

      Dernek ve sivil toplum kuruluşu dediğimizde karşımıza anayasal engeller çıkar, bu sebeple Türk dernekleri güçlü değildir.

      Bir dernek kurulduğunda, belli bir ilgiyi çekmeye başlamış ise, siyaset kurumu o derneğe sızar, eğer dernek yöneticileri karşıt görüşten ise, dernek itibarı halk nezdinde yok edilir, dernek vasfı kaybettirilir.

      Örnekler yazmak çok abestir,
      AKUT yazdığım konu için bir örnektir.
      Her il ve ilçedeki il/ilçe güzelleştirme dernekleri hükümet karşıtı ise yazdıklarıma örnektir.

      Ben 14 veya 15 yaşlarımda iken, organizasyon kuramı teorisyenlerinden bir Türk Profesor, benim de uzaktan akrabam idi, bir bayram ziyaretinde siyaset konuşunca Türkiye 15-20 yıl sonra tek adam rejimine gider, demişti. Bunu söylediğinde sene 92 veya 93 idi. Özal hayatta idi.

      O tabi bunu bizim geleceğimiz için öğüt verir iken söylemişti ailemize. Bu çocuklar üniversiteyi veya liseyi yurtdışında okusun demek istemişti. Kendisi, 80 öncesinde yurt dışına kaçmak zorunda kalmıştı.

      Bu kadar uzatmamın sebebi şu; Türkiye'nin siyasi rejimi öngörülebilir bir şekilde gidiyor. Sosyal ve kültürel hayatı da bu şekilde. Temel kaynak olarak Anayasa'ya bakmamız yeterlidir.
      80 anayasası ile sizin yazdığınız dernek ve sivil toplum kurumları gibi sosyal hayatı zenginleştiren ve insanların siyasi hayata katılımı sağlayan yasalar ortadan kaldırıldı.

      İsmen var olan ama cismen varolmayan dernekler türedi.

      Türkiyenin ne yöne gideceğine esasen 70 lerin ortasında karar verildi, halk ise milli ve dini duyguları ile o yöne destek oldu, oluyor. 2007 den sonra bu süreçin sonuçlarını görüyoruz.

      Tabi biz Türk Halkı için, Türkiye'nin birinci başkanından korkmuyoruz,
      Korkumuz Türkiye'nin ikinci başkanındandır.

      Sil
  74. Mahfi bey

    Piyasada muazzam bir durgunluk ve nakit sıkışıklığı var. Siparişler bıçak gibi kesildi. Çekler bile artık eski güvenilirliğini yitirdi. Tahsilat yapamadığımız gibi borçlarımızı da çeviremiyoruz, domino taşı etkisi gibi diyebilirim.

    Benim gibi KOBİ yöneticilerine, böyle sancılı bir dönemde neler yapmalarını, nasıl yöntemler izlemelerini önerirsiniz? Geceleri uyuyamıyorum, gözüme uyku girmiyor Mahfi bey...

    YanıtlaSil
  75. BİZDE DE DOĞRU SÖYLEYENİ DOKUZ KÖYDEN KOVARLAR ÖZDEYİŞİ VAR. İKTİSATÇILARIN HEPSİ DOĞRUYU SÖYLEMİYOR MAALESEF EL ÜSTÜNDE TUTULAN İKTİSATÇILARDAN DA MEBZUL MİKTARDA VAR.

    YanıtlaSil
  76. Iktisatcilarin söyledikleri uzun vadede gerceklesebilecek konular. Türkiye'nin uygulayabildigi sekliyle demokrasi sadece kisa vade isleyebiliyor. Üstüne bir de iktisatcilarin ne olacagini ve ne yapilmasi gerektigini söyleyebuilmesi ama net zaman ver(e)memesi konusu da var.
    Niyahetinde Türkiye'de iktisadi ve politik sistemler arasinda uyusmazlik var. :)

    YanıtlaSil
  77. Sunum yaparken ekran yansısındaki tabloda, IMF'nin 2019 yılsonu Dolar/TL kur tahmini "1 Dolar = 10,21 TL" (on lira yirmi bir kuruş) gözüküyor Mahfi bey.

    Sunumunuzu hazırlarken hata yapmadınız değil mi Mahfi bey?

    Bir katılımcı, sunumunuzun fotoğrafını paylaşmış:

    https://pbs.twimg.com/media/Dt3uY8PWkAAcU1q.jpg:large

    YanıtlaSil
  78. sayın hocam,adam tek adam olmak için,yargıyı,emniyeti polisi ele geçirmek için okadar ugraştı çabaladı,şimdi siz diyorsunuzki bunları bırak ekonomi düzelsin.çok iyimser gördüm sizi sayın hocam.bu bence kırmızı kar yagmasından bile imkansız olan bir şey.demekki türkiyede ekonomik kiriz L kirizi olacak.allah hepimize sabır ve güç versin

    YanıtlaSil
  79. Onur siyasete kaçmadan reform olurmu kardeşim. Senin dediğin M.Kemalin yanında saltanatı vahdettini halifeliği tutup cumhiriyetin ilk yapısal reformlarını atılımlarını yapabilmesini hayal etmek gibi olmayacak birgörüş. Yapısal reformu iktidarın yapabilmesinin ön koşulu yada ilk reformu yeniden parlamenter sisteme geçmesi yargı meclis bağımsızlığını temin etmesidir. Hukukun üstünlüğünü kurumların bağımsız karar alabişmeleri ve tüm makamlara liyakat esaslı atamaların yapılabilmesi demektir yapusal reform. Onur bak daha ekonomiye dair yapısal reformlara gelemedik bile arkadaşım. Bence inklap tarihini ve izmir iktisat kongresini, atatürk orman çiftliği kurulumlarını, köy enstütülerini, yurt dışına eğitime gönderilen burs politikalarını, 29 büyük buhranda alınan kararları bir gözden geçirmenizi dilerim.

    Yada güney kore, finlandiya, japonyanın kalkınma hamlelerini incelemenizde yeterli olacaktır sanırım.

    sn hocamda önceki yazılarında defalarca aynı noktaları vurgulamıştı. Haklı değilmiyiz değerli hocam.


    Saygılarımla,

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sorun şurada, parlementer sisteme Türkiye'nin geri dönmesi artık imkansız hale getirildi.
      Bazı çok ince konular var, infiale sebebiyet vermemek için yazamıyoruz malesef.

      Şu kadarını paylaşabiliriz, saltanattan cumhuriyete geçerken, 6 tane büyük Müdafa-ı Hukuk Cemiyeti, 6 farklı bölgede, 6 farklı başkan ile kurulup halkı işgale karşı örgütlemiştir.
      Kullandığım örgüt kavramını sosyal bilgilerdeki örgüt(kurumsal) anlamı ile ele alabilirsiniz.

      Yani tam teşekküllü kurumsal bir yapı oluşturabilen 6 tane ayrı yapı, başkanından askerine kadar "meşru" bir şekilde kurulmuştur. Bunların kuruluş sırrı nedir? Her önüne gelen örgüt mü kurabilir?

      Gerçek cevabı bende gizli olan soru şudur:
      Bu kadar Müdafa-ı Hukuk Cemiyeti nasıl oldu da Mustafa Kemal Paşa'yı hemen lider olarak kabul ettiler?
      Hemen nasıl Kazım Karabekir, Mustafa Paşa'nın emrine girdi ve hepsi -istisnasız- Mustafa Kemal Paşa'ya tüm teşkilat kaynaklarını açtılar?
      Bu insanlar birbirlerini nereden ve nasıl tanıyordu? Aralarında nasıl bir hukuk vardı ki, bir anda güven oluştu ve hepsi birden padişah'ı -hiç düşünmeden ve anında- devreden çıkardılar? Peki Mustafa Kemal ile ilgili bize anlatılmayan, araştırmacıların kaynaklarda bulamadıkları sır neydi? Daha da ileri gidelim, Mustafa Kemal, cephede, vücuduna şarapnel parçası girecek kadar düşman hattına yaklaşan, ölüme yakın olabilen bir komutandı. Bu komutan neye güveniyordu ki kendisinin ölse bile, arkasından birilerinin geleceğinden emin idi? Bu halkın artık puldan değersiz hale düşmüş padişahı umursamayacağını bu adamlar nasıl biliyordu?

      İşte bu sorunun cevabı, Türk teşkilatçılığının, Türk halkının namusunun ve ülke muhafazasının nasıl teminat altına alındığının da bir cevabıdır.

      Biz, parlementer sistemi bırakırken, işte kaybettiğimiz en önemli sır bu cevapta gizlidir.
      Parlementer sistemin artık asla gelmeyeceğinin isbatı da o cevaptadır.

      Şahabeddin niçin bu kadar eminsin? diye soranlara ben de şunu sorarım.

      Farazi bir ülkede aynı gelenekten gelen, birbiri ardına görev yapan 2
      Genel Kurmay Başkanı düşünün. Birine hiç kimse dokunamaz, aleyhine laf
      söyleyemez iken, diğerini kulaklarından tutup, sokak köpeği gibi, kodese
      tıkmış olsunlar.

      Aynı askere, makama, dünya görüşüne, karaktere ve askeri yetkinliğe sahip bu iki adamdan
      ikincisinde ne eksildi de bu hale düşürüldü?

      İşte o eksilen şey, Cumhuriyetin kurucu kadrolarında olan, şimdi olmayan şeydir. Türkiye çok şey kaybetti, paradan puldan ekonomiden borsadan fabrikalardan hatta içinde yaşayan milyonlardan daha değerli.

      Sil
  80. Hocam cehalete karşı açılan bu savaşta saflarınızda toplananların sayısı yavaş ama istikrarlı bir şekilde artıyor. Bu misyonu üstlenenler ,yoldan dönmediği müddetçe , mücadelenin zaferle sonuçlanacağına gönülden inanıyorum.

    YanıtlaSil
  81. Bu yazıdan anladığıma göre ben kassandra gibi doğruları söylüyorum ama kimse inanmıyor demek istemişsiniz.Bu benzetmede siz kassandrayı ekonomimiz de troyayı temsil ediyor anlaşılan. Ancak benzetme ekonomiye olsun siz kassandranın uğradığına uğramayın zira onun sonu kötü olmuş.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ahmet seçki bu güzel aforizmalı makaleden senin SEÇKİn bu mu?

      Hemşerim kassandra kim biliyon mu tarihin en ağır vergilerini ödeyen,
      soyulup soğana çevrilen, batırılan ülkenin hazine üzerinden yükünü sırtlanmaya zorlanan vatandaştır troyalı kassandra. Ve bu ona müstehaktır.kendimde dahil.
      Yıllardan beri yapılan uyarıları göz ardı edip gelecek krizleri bilmemize rağmen har vurulup harman savrulmasına yaptığımız seçki lerle engel olamadıysak kassandra lanetini üzerimize salar yüce odin.Pardon Apollon. Yok yok panteonun başı Zeus.

      Sil
  82. Kassandra =. Demokrasi bizim için amaç değil, araçtır.

    YanıtlaSil
  83. Anlayana sivrisinek saz, anlamayana Mahfi Eğilmaz..

    YanıtlaSil
  84. Çok güzel olmuş. Şimdiye kadar iktisadi bilgileriniz ile bizi donattığınız yetmemiş gibi bir de mitolojiye el attınız teşekkürler. ��

    YanıtlaSil
  85. Birileri de bizi geleceği göstereceğiz diye kandırdılar.
    Ağzımıza tükürdüler ama geleceği göremedik.
    Bunun finansal karşılığı nedir?

    YanıtlaSil
  86. Hocam merhaba, Cari işlemler hesabının 2,77 milyar dolar fazla vermesi iyiye işaret değil midir? Büyüme verilerin bu TÜİK yönetimine rağmen bu kadar kötü çıkması ile bu verinin ilişkisini nasıl yorumlarsınız?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. cari açığın küçülmesi büyüme ivmesinin sert şekilde yavaşladığını gösteren verilerden birisidir. ayrıca cari açığın küçülmesi beraberinde bütçe açığının büyümesini getirecektir. türkiye maalesef cari açık ve tasarruf açığı vererek büyüme yapısallığına sahiptir. bu yüzden de cari açığın küçülmesi bir yönüyle dış sermaye girişlerinin yavaşladığını ve tüketimin azaldığını gösterir. büyüme motorumuz iç taleptir. motor soğuyunca cari açık azalır ve hatta fazlaya dönüşmeye başlar. ithalat azalır ve dış ticaret açığımız da giderek azalma trendine girer. bu cari dengemize de yansır. fakat iktisadi aktivasyonlardaki bu yavaşlama bütçe açığının büyüme trendine girmesine neden olur. artık iktisadi aktivasyonların yeniden ivmelenmesi için kamu harcamalarını artırmak isteyebilir ki bu da bütçe açığının büyümesinin zeminini hazırlar. ancak bizde ekonomik yük özellikle son 16 yılda aşırı boyutta özel sektör tarafına yığıldığı için yüksek bütçe açıklarıyla bile güçlü büyüme ivmesini yakalamak zorlaşmıştır. türkiye son yıllarda ekonomide borçlanma, özelleştirme, cari açık ithalat ve rant konularında o kadar aşırıya kaçtı ki geri dönülmesi çok zor noktaya gelmiştir. bunu maalesef el birliğiyle hep beraber başardık.

      Sil
  87. İstanbul Arkeoloji Müzesi'ni en son ne zaman gezdiniz?

    Sık gider misiniz?

    YanıtlaSil
  88. Dunya piyasasinda donen para hacmi nedir?860trilyon usd sistemde donen para deniyor..dogru mudur?yoksa ulkelerin toplam gsmh uzerinden mi cikarim yapmaliyiz ornegin 85trilyon usd gibi

    YanıtlaSil
  89. Bu Güzel yazınız için çok teşekkürler

    YanıtlaSil
  90. Hocam enflasyonun gelecek yıllarda da yüzde 15-20 seviyesinde olacağı düşünülürse, sizce kaç yılında 500 TL banknota(yeni para) kavuşuruz?

    YanıtlaSil
  91. Hocam iyi çalışmalar diliyorum. Ülke bazlı yapısal reform önerilerinize tamamen katılıyorum. Ben yine büyük resme bakmak istiyorum. Ekonomiden anladığım sınırsız insan ihtiyaçlarının sınırlı kaynaklarla karşılama çabası kısaca. Serbest piyasa sisteminde fiyatlar talep-arz dengesine göre belirleniyor. Sıkıntı talebin arzı her türlü israfa yol açacak şekilde yönlendirmesi. Aşırı ve gereksiz talep hem dünyamızdaki sınırlı kaynakları tüketip çevre kirliliğine hem insan emeğinin aşırı ve boşa kullanımına hem de insan sağlığının bozulmasına (obezite gibi) neden olmaktadır. Benim bu israfın en aza indirilebilmesi için bir önerim var hocam. Modelimin adı 'yüzleşme'. 100 lerce yılda oluşmuş fiyat mekanizmasına bir kural eklemek istiyorum. Malın son kullanıcısındaki fiyatın tüketicinin tüketim miktarına göre kişisellesmesini istiyorum. Bunu kırıp dökmeden devletler vergi düzenlemesi ile yapabilir. Her mal için zamanla sınırlı kişisel tüketim miktarları belirlensin bu miktarı aşması halinde fiyat kişiselleşsin ve ödediği vergi tükettiği fazladan miktara göre 2-3-4 kat artsın böylece kişi o malı hem fazla tükettiğini bilsin hem de yaptığı israf ile yüzleşip bedelini ödesin. Buradan toplanan paralar sosyal fayda için harcansın. Her ürüne bir ekonomik kod verilerek kimlik numaralı alış verişle günümüz dünyasında sistemi kurmak zor olmasa gerek. Çocuğuma kazak alıyorum bir kaç ay sonra daha yıpranmadığı halde yeniden almak istiyor ya da kişinin düzenli ve dengeli beslenmesi için alması gerekli kalori diyelim günlük 2000-2500 kalori parası var diye 5000 kalori alıyor sonra obez oluyor şeker veya tansiyon hastası oluyor kendi sağlığını israf ediyor hasta olunca sosyal güvenliğe yük oluyor oradan bütçeye yük oluyor oradan da bana vergi yükü oluyor ben onun yaptığı israfın yükünü neden çekiyorum? Örnekler sonsuz. Bu konuda eleştiri küçülme kaygısından dolayı şirketlerden gelebilir onlarda yatırımlarını ve pazarlarını gelişmiş ekonomilerden gelişmekte ve gelişmemiş ekonomilere kaydırarak çözümü üretebilir. Dünya nüfusunun yarısının temel ihtiyaçlarını bile karşılayamazken %5'inin dünyanın sınırlı kaynaklarını fütursuzca tüketmesiyle yüzleşmenin zamanı gelmedi mi hocam? Tüketmesinler demiyorum. Dünyaya, insan emeğine ve kendilerine yaptıkları israfın bedelini ödesinler diyorum. 'Yüzleşmenin' politik propagandasının da dünyanın yarısının aç olduğunu düşünürsek kolay yapılacağını düşünüyorum. Kapitalizmin aksayan yönlerini düzeltmenin zamanı gelmedi mi hocam ne dersiniz?
    Saygılarımla.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Toprağı bol olsun, Lenin'de böyle başlamıştı, Ali bey, ha gayret :)

      Sil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kapitalizm

Paradan Para Kaybetme Dönemi

Lozan Antlaşması 2023'de Bitecek, Biz de Madenlerimizi Çıkarabileceğiz!