Geleceğin Dünyası: ITER Projesi

Fisyon ve füzyon nükleer enerjinin iki farklı biçimde ortaya çıkış biçimidir. Fisyon; bir nötronun, uranyum gibi ağır bir element atomunun çekirdeğine çarparak yutulması sonucunda bu atomun kararsız hale gelerek daha küçük iki veya daha fazla farklı çekirdeğe bölünmesi tepkimesidir. Füzyon; hafif radyoaktif atom çekirdeklerinin birleşerek daha ağır atom çekirdeklerini meydana getirmesi tepkimesidir. Füzyon tepkimesinde ortaya çıkan sıcaklık çok daha büyüktür. Güneşteki tepkimeler bu gruba girer. 

Fisyon tepkimesi çok daha kolay denetlenebildiği için nükleer enerji reaktörlerinde kullanılabiliyor. Füzyon tepkimesi ise denetimi kolay olmadığı ve bir füzyon reaktörüne gerekli koşulları oluşturmak çok maliyetli olduğu için henüz kullanılamıyor.

Güneşin çekirdeğinde yüksek düzeyde kütle çekimsel güçlerin etkisiyle dünyadakinin 250 milyar misli basınç ve 15,7 milyon santigrat derece sıcaklık oluşuyor ve bu ortam füzyon tepkimeleri için gerekli alanı yaratıyor.

Uluslararası Termonükleer Deneysel Reaktör kelimelerinin ilk harflerinden oluşan bir kısaltma ile ifade edilen ITER Projesi uluslararası bir tokamak oluşturmak için hazırlanmış bir proje. Bu projede maddenin plazma olarak bilinen durumundan elektrik üreten bir nükleer güç kaynağı yaratılması amaçlanıyor. Plazma; gaz halindeki maddelerin manyetik kutuplaştırmaya bağlı doğrusal noktalarda oluşan fiziksel ve kimyasal reaksiyonunun denetim altındaki etkileşim sürecine verilen genel ad. Plazma çok sıcak bir madde olduğundan bunun tutulabilmesi için bir manyetik alan kullanılması gerekiyor. Rusça ‘toroidal odadaki manyetik sarmallar’ ifadesinden çıkarılmış bir kısaltma olan tokamak, plazmanın kapalı bir manyetik alan içinde hapsedilmeye çalışıldığı plazma tutucu sisteme verilen ad. 1950’lerde Sovyet fizikçileri tarafından bulunmuş olan bu sistem, plazmayı hapsetmek için manyetik alan üretiyor. Plazmanın bu şekilde hapsedilmesinden giderek füzyon enerjisi üretilmesi hedefleniyor.

Çok basite indirgersek ITER projesiyle, küçük çapta bir güneş yaratılacak ve bunu yaparken bir birim enerji harcanması karşılığında 10 birim kullanılabilir enerji elde edilmesini sağlanacak.

Füzyon enerjisi üretme yolundaki ilk ciddi çalışmalar yirminci yüzyılın ilk çeyreğinde Sovyetler Birliği’nde başladı. İlerleyen dönemlerde ABD başta olmak üzere bazı ülkelerde bu alanda teorik ve/veya deneysel çalışmalar yapıldı. Sonunda bu alandaki çalışmalar için güç birliğine gidilmesine karar verildi ve ortaya ITER Projesi çıktı. ITER projesi; Rusya, AB, ABD, Çin, Güney Kore, Hindistan ve Japonya’nın katılımıyla Fransa Atom Enerjisi Kurumu’nun Cadarache kentindeki bir araştırma merkezinde yürütülüyor. Kanada, hükümetin bu projeye gerekli kaynağı ayırmaması nedeniyle projeden çekilmiş, Kazakistan ise projeye katılmak üzere başvuru yapmış durumda bulunuyor.
Proje tamamlandığında gerçekleşmesi beklenen Füzyon Reaktörü, kullanılmakta olan bütün enerji üretim sistemlerinden çok daha yüksek güç üretme kapasitesine sahip bir enerji üretim birimi olacak. Bu reaktör çevreye çok az zarar verecek ve enerjiyi çok ucuza ve sonsuz denecek bir süre boyunca üretebilecek. Üretimi gerçekleştiğinde bu enerji kaynağının tükenmekte olan petrol, doğal gaz ve benzeri doğal enerji kaynaklarının yerini alacağı tahmin ediliyor. Bu projeye katılan ülkelerin elde edilecek enerjiden diğer ülkelerden çok daha ucuza yararlanabileceklerini tahmin etmek zor olmasa gerekir.  

Yorumlar

  1. Hocam peki Türkiye bu projeye katılamaz mı ? Yeterli kaynağımız mı yok yoksa diğer sebeplerden ötürü bizi bu proje dışında tutmak isterler mi

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Düşük faizli borç bulursak olur yeterli kaynağımız.

      Sil
    2. Türkiye açısından yanıtını bilmediğim üç mesele var: (1) Bu projeye koyacak kaynağımız var mı? Varsa böyle bir vizyonumuz var mı? (2) Bu projeye katkı verecek bilim adamımız var mı? (3) Bizi davet eden var mı?

      Sil
    3. sen projeye katkı sağlayabileceksen seni kim niye dışarda tutmak istesin kendimizi çok büyük görüyoruz herkes bizim ayağımızı kaydırmaya çalışıyo

      Sil
    4. TAEK'e sormak lazım; 1956 yılında 6821 sayılı Yasa ile Başbakanlık'a bağlı olarak Ankara'da Atom Enerjisi Komisyonu Genel Sekreterliği olarak kurulmuştur. 1982 yılında 2690 sayılı Yasa ile Başbakan'a bağlı olarak Türkiye Atom Enerjisi Kurumu adı ile yeniden yapılanmıştır. YAKLAŞIK 70 YIL ÖNCE NÜKLEER ENERJİYE MERAK DUYARKEN İTİRAZ EDEN YOK, SANTRAL KURMAYA KALKINCA İTİRAZ EDEN ÇOK. KURUM ÇALIŞIRKEN BİZ YEŞİL ENERJİDEN YANAYIZ KAPATIN BU KURUMU DİYENDE YOK.

      Sil
    5. Merhabalar bu füzyon da hangi hammaddeler kullanılıyor?

      Sil
    6. Benim endişem, enerji yolunda yine yanlış otobüse biniyoruz! Dünyada "out" olma durumundaki Nükleer Fizyon "otobüsüne" garibin-gurabanın, vergi mükellefinin parasını yatırıyoruz. Oysa dünya bilim çevrelerinin SSCB'nin himayesinde (Reagan-Gorbachev) başlangıç vuruşunu yaptığı ve "in" olma noktasına gelen Nükleer Füzyon "otobüsüne" birkaç bilim adamı yolcumuzu dahi bindirememişiz, otobüs kaçmış! Biz kömüre PPA yaparak, merdiven altı müteahhitleri biraz daha göbeklendirelim!

      Sil
  2. Bizde bu işe katılabilecek sayı ve kapasitede nükleer fizikçi yetişmiş midir? Nükleer santralimiz yok henüz.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sanki yetişmiş diye biliyorum ama bilgim sadece duyumdan ibaret.

      Sil
    2. Nükleer Teknoloji, muhakkak tecrübe edinilmesi gereken bir husus, ama bizim için maddi ve ar-ge yatırım önceliği ne olmalı? güneş ve rüzgar potansiyelimizin yüksek olması, aynı zamanda yatırımların maliyetli olması (panel ve tribün üretimi vb.) fosil yakıtlara göre verimin düşük olması vb. bir sürü teknik husus var. Fosil yakıtları depolaman için ithal etmemen daha mantıklı ama yenilenebilir kaynakları depolaman çok daha fizıbıl, ithal etmiyorsun.İnsan ve çevre sağlığının birinci öncelik olduğunu düşünüyorum. yaşanabilir tek dünyamız var benim bildiğim ? ve giderek hızlı bir şekilde yaşanabilir alanların azalması söz konusu.

      Sil
  3. Bu yuzyilin sorunu enerjiyi uretmek degil, enerjiyi depolamak.

    Etkili bir enerji depolama metodu gelistiremedigimiz muddetce enerji yogunlugu yuksek olan enerji kaynaklari her zaman stratejik onemini koruyackaktir.

    YanıtlaSil
  4. Hocam ITER bir nükleer enerji projesi. Enerjiyi bir verip on alma demenizi yakıştıramadım, şayet termodinamiğin en temel kuralına aykırı. Bir füzyon reaktörüyle atomun yapısını değiştirir enerji ve nükleer atık üretirsiniz.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Okuduğum bütün kaynaklarda bu bilgi var.

      Sil
    2. Hocam kaynaklarda bahsedileni yanlış anlamışsınız.
      Şu andaki sistemlerde 1 birimlik nükleer enerji üretebilmek için sisteme, nükleer tepkime ile ürettiğimiz enerjiden daha fazla enerji vermemiz gerekmekte. Sistemin verimi negatif. Diğer bir deyişle bu reaktörler kendini çalıştırmak için gereken enerjiyi dahi üretemiyor. Yeni yapılan nükleer reaktörde ise bu sorun aşılacak deniyor. Diğer yorumcuların dediği gibi termodinamik kanunlarına herşey uymak zorunda.

      Normal insanlara göre anlatmak istersek. Nükleer enerjiyi bir maden gibi düşünebiliriz. Bu madeni çıkarmak için şu anda 1,5 lira harcıyoruz. Ancak satış fiyatı sadece 1 lira. Madeni işletirsek zarar ederiz. Yeni makinalar ile maliyet 10 kuruşa düşücek deniliyor.

      Sil
    3. Burada termodinamik olarak bir enerji denkleminde söz edilmiyor. "Kullanılabilir" enerji diyor. Pratik olarak o şekilde yazılmış, ne söylenmek istediği belli.

      Sil
    4. Nükleer fizyonda da füzyonda da (hatta kimyasal yanmalarda), bir miktar kütle E=mc'2 denklemine uygun olarak enerjiye dönüşür. Bu süreci başlatmak için, tıpkı egzotermik kimyasal reaksiyonlarda olduğu gibi bir miktar enerji sisteme verilmelidir. Burada termodinamik kurallarına bir aykırılık yoktur çünkü maddedeki entropi enerji olarak açığa çıkar. Hocamın bahsettiği 1/10 oranından da daha çok daha ciddi bir oran söz konusudur eğer kontrollü bir reaksiyon gerçekleşmiyorsa..

      Sil
    5. Burada kastedilen hidrojen trityum yakiti tutuşturmak için harcanan enerji ile yakıt yanınca elde edilen enerjinin karşılaştırılması
      Odun yakmak için çakılan kibritin enerjisi ile yanan odunun enerjisini karsilastirmak gibi.

      Sil
  5. Plazma butun elektronlarindan kurtulmus atom cekirdegi oldugu icin + yuke sahip. Simit sekline bir ortamin icerisinde merkezdeki dairenin cervesinde tutulmasi gerekiyor. Buna simit seklindeki ortama tokamak deniyor. Elektrik Alani (B) da + yuke sahip oldugu icin simitin cevresini helezonik sekilde kapsiyor Elektrik alan basinci yapip plazmanin simitin tam cembersel merkezinde kalmasini sagliyor ki plazma simitin ic yuzeyine degip sogumasin (ODTU'den Prof Sadrettin Sinman hocamizin ruhu sadolsun). Burada mesele su, bu plazma gunes kadar yuksek sicakliklara erisebiliyor ama bu noktada cok kisa (mili saniyeler mertebesinde tutulabiliyor). Fikir guzel ama uygulamasi cok zor. Eninde sonunda gunes kadar olmasa bile makul sicakliklara erisebilecek ve sistemi bu sicaklikta kararli tutabilecek bir yol bulunur ama bunun enerji uretiminde kullanilabilmesi icin uzun yol kat edilmesi gerekiyor. Turkiye bu konuda teknoloji ve bilim uretebilen bir ulke olmadigi icin bu projeye kaynak ayirip katilmasinin pek bir anlami yok bu asamada.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Haklısınız ama acaba bu tür projelere katılsak biz de ileride bilim ve teknoloji üretebilecek insanları yetiştirecek bir altyapının hazırlığına katkı yapmış olmaz mıyız? Sonuçta dünyanın önde gelen bilim insanları bu projede çalışıyor. Onlarla beraber çalışacak bir kaç Türk bilim insanı olsa ve sonra oralardan öğrendiklerini buraya taşısalar iyi olurdu diye düşünüyorum.

      Sil
    2. Hocam, ben 1997'de bitirme tezimi fisyon reaktörleriyle ilgili hazırlamıştım. Bu sırada edindiğim bilgiye göre Türkiye'de tokamak reaktörleriyle ilgili bir çalışma vardı ve bu konuda oldukça ilerlemiştik. Bugün ne durumda bilemiyorum ama bu konuda ciddi bir bilgi birikimimiz olduğu söylenebilir.

      Sil
    3. bunu 2018 de yazmışsın biliyomusun bilmiyorum ama güneşin merkezinin sıcaklığı yaklaşık 15.000.000 santigrat derece olduğu halde çin 70.000.000 santigrat dereceyi yaklaşık 17 dakika boyunca tutmuştu

      Sil
  6. En düşük sıcaklık konusunda çok başarılı ama en yüksek sıcaklık konusunda çok geride insanoğlu

    YanıtlaSil
  7. Tam da hükümetimiz bu alanda büyük bir adım atmak üzere iken...

    YanıtlaSil
  8. Obama, bizi yorma. Enerji 1 verip 10 alinmaz. Termodinamigin 2. kuralina aykiri ama biliyorsun (acaba?) E=mc2. Yani Kutle enerjiye' donusturulebilir nukleer reaksiyon sonunda. Yani kutle verilir C kare kadar enerji alinir (C isik hizi). Anladin mi diye sormayacagim bile.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Burada 1 e 10 dan kasıt: şu an da da enerji elde ediyorlar. Fakat o enerji için daha fazla enerji gerekiyor. Daha kapsamlı bir füzyon reaktörü ile verimli bir santral yapabilecekler.

      Sil
    2. Mig21 ekzotermik reaksiyonlarda entropi DG/Dt olarak hesaplanir ve negatif değer alabilir ancak bu kainatın toplam entropisinde artışa sebep olmasına engel değildir ki yazıda zaten bu manaya gelen bir şey yok. Öyle olamasaydı yanma reaksiyonu göremezdik ve 1 kibritle 1 evi yakmak mumkün olmazdı. Daha basit nasıl anlatabilirim bilemiyorum orta2 kimya konusu. Güneş pillerinde verimlilik hesaplanir o nedenle 1i asamaz ve %50lerdedir ama bu verimdir gibbs enerjisi değildir.

      Sil
  9. Bilim Adamları Sınırsız Enerjinin Peşinde
    Fransa’nın güneyindeki Aix en Provence kenti yakınlarındaki Cadarache kasabası, nükleer enerji alanında önemli bir uluslararası çalışmaya ev sahipliği yapıyor.

    Dünya nüfusunun yarısından fazlasını oluşturan 34 ülkenin uzmanları, burada birleşme enerjisi ile ilgili belki de dünyanın en büyük bilimsel projesi üzerinde çalışıyor.

    Uzmanlar, atom birleşmeleri ile yeni bir nükleer reaktör inşa edip, ucuz, temiz, güvenilir ve sürdürülebilir elektrik üretmek için bilgi ve birikimlerini bir araya getiriyor. Hedef yeni reaktörü en kısa zamanda inşa edebilmek.

    Burada geleceğin nükleer birleşme reaktörünün inşa edildiği yerdeyiz. 20 yıl içinde inşa edilmesi hedeflenen reaktör Eyfel Kulesi’nin üç katı ağırlığında ve 60 futbol sahası genişliğinde olacak.

    Atom çekirdeklerini bir araya getirip birleşmenin gerçekleşmesi için 100 milyonlarca derece gibi yüksek sıcaklıklara ihtiyaç bulunuyor. Bu sıcaklıklardaki plazmayı tutabilmek için manyetik alan kullanılıyor. Bölünme tepkimesi döteryum ile trityum arasında gerçekleştiriliyor.

    Bu projenin direktörü 65 yaşındaki Bernard Bigot’ya göre, enerji birleşmesi sayesinde dünyada enerji üretimi ile ilgili en büyük sorun çözülmüş olacak.

    ‘‘Burada nükleer birleşme ile üretilen enerjinin avantajları nelerdir?’‘

    Bernard Bigot: ‘‘En önemli avantaj yanabilir madde içermesi, bu da hidrojen, sayesinde oluyor. Hidrojen doğada oldukça fazla, deniz ve göllerde fazlasıyla mevcut; yüz milyonlarca yıl tükenmesi mümkün değil, ikinci avantaj ise atıkların kontrolü, çok az bir radyoaktif madde olabilir ama onların yaşam süresi daha kısa. Nükleer parçalanma ile atıkların giderilmesi için milyonlarca yıl, nükleer birleşme sistemi ile bir kaç yüzyıl gerekiyor.’‘

    Bigot ayrıca, sorun anında nükleer birleşmenin kolay bir şekilde durdurabileceğine inanıyor. Nükleer parçalanmada aynı şey söz konusu değil. süreç dursa bile, tehlikeli tonlarca nükleer yakıt enerji üretmeyi sürdürüyor.

    Bu odada mühendisler, nükleer reaktörlerin sanal parçalarını doğru yerlere yerleştirmeye çalışıyor. Parçalar bazen uzak ülkelerden geliyor. Bunların milimetrik ayarlarla kusursuz bir şekilde yerleştirilmesi gerekiyor. Projenin de tabi karşılaştığı sorunlar var. Örneğin trityum maddesinin olası sızması. Ancak Bigut’ya göre, büyük bir tehlike arz etmiyor.

    Bernard Bigot: ‘‘Eğer kaza olacak sa nasıl türdü bir kaza olur ? sorusunu yönetirsek, aklımıza gelen ilk konu bir sızıntının hasıl olması, bu durumda bile havaya yayılan gaz insan sağlığını tehlikeye sokacak boyutta değil ve insanlar günlük yaşamlarını eskisi gibi sürdürebilir.’‘

    Buna rağmen, mühendisler, olası sızıntı halinde tehlikeli madde olarak bilinen trityumun emmek için özel borular dizayn etmeye çalışıyor. Projenin diğer önemli sorunu ise oldukça pahalı olması. Bu proje için 16 milyar euro masraf gerekiyor. Bu rakam 2006 yılında ilk düşünüldüğünden yaklaşık üç misli daha fazla.

    Bernard Bigot: ‘‘Evet proje oldukça masraflı, bunu kabul ediyorum ancak üretilen enerjinin miktarı düşürüldüğünde, çok etkileyici bir tablo ortaya çıkıyor ve uzun süreli enerji ihtiyacının giderilmesi için bu kadar yatırıma değdiğini görüyorsunuz.’‘

    Sanal çalışmaların yapıldığı bu odada, projenin farklı parçaları dikkatli bir şekilde yerleştiriliyor ve faaliyete geçtikleri farz edilerek üzerinde sanal icraatlar yapılıyor.

    Iter projesi belki bir rüya projesi, belki imkansız bir rüya ancak Bigot ve ekibi bunun bir gün mutlaka gerçekleşeceğine yürekten inanıyor.

    YanıtlaSil
  10. Hocam youtube kanali acmayi dusunuyor musunuz?

    YanıtlaSil
  11. hocam proje çok yüksek verimlilik artışı sağlayacak gibi görünüyor. enerjiyi yönetenler dünya ekonomisini de yönetir pozisyonda olacaktır anlamı taşıyor hocam. bilgiyi bizlerle de paylaştığınız için teşekkür ederim hocam.

    YanıtlaSil
  12. Hocam kusura bakmayın tekrar soruyorum. Size tl likiditesini azaltırsak cari açık ne olur dediğimde tl değerleneceği için cari açık artar demiştiniz. Ama sıcak para girişinin sabit olduğunu varsayarsak cari açığı artıracak bir döviz girişi olmadan cari açık nasıl artar? Bir de hocam yine döviz girişi artmadan tl likditesini kısdığımızda büyüme düşer mi sabit mi kalır?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Cari açık ile sıcak para girişinin ilgisi yok. Cari açık oluşur, sıcak para onun finansmanı için gelir. Yani cari açık ödemeler dengesinin üst kısmında, sıcak para ise alt kısmında yer alır.
      TL likiditesi kısıldığında talep düşeceği için büyüme de düşer.

      Sil
  13. Hocam,Lockheed Martin'nin füzyon reaktörü hazır gibi. 6-7 yıl içinde bir TIR dorseyine sığabilecek reaktörü hazırlıyabileceklerini iddia iddia ediyorlar.

    YanıtlaSil
  14. hocam iyii günler

    benim bu konu hakkında uzun süre merak ettiğim ,petro dolar ilişkisi .bunun gibi başka projelerde var ve geleceğe farklı bir bakış açısı sunuyor bize lakin başta abd olmak üzere bir çok ülkede olumsuz etkilenecek ve bunların bir çoğu elinde silah olan büyük güçler .nasıl bir gelecek şekillenir bu çerçeveden bakıldığında .

    YanıtlaSil
  15. Hocam benim de bi procem var ismi BITER.

    Simdi ana enerji kaynagi gunese, uzun bi kablo vasitasi ile fis takiyoruz.

    Gunesten aldigi enerjiyi kablomuz dunyaya getiriyor.

    Simdi en onemli noktaya geldim.
    Bu kablonun ucuna coklu bir priz takarak ulkelere dagitiyoruz.

    Kablonun maliyeti yuksek oldugu icin sadece procemize destek veren ulke sayisi kadar coklu priz yeri aciyoruz.

    Boylece belesci ulkeler ana prizimize fis takma talebinde bulunamiyor. Cunku onlar icin prizde yer yok. Isterlerse gelistirici uye ulke kendi priz deligine coklu priz takarak elektrigini uye olmayan ulkelere satip para kazanabilir.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Herşey çok güzel de “proce” demeseydin iyiydi :)

      Sil
    2. Bence bu projeyi TÜBİTAK'a götürün.

      Sil
    3. Bu müthiş projeden vatandaşlarda faydalanabilmeli.Projenin ismini Prizbank olarak değitirip uygun bir ücret karşılığında vatandaşların priz yatırımı yapabilmeleri sağlanmalı.

      Sil
    4. Çok mantıklı

      Sil
    5. Hiç merak etmeyin bazı vatandaşlar bunu zaten uyguluyor. Hem de öyle güneşe kablo uzatıp filan değil bildiğiniz elektrik hattına bağlantı yapıp uyguluyorlar. Türk insanının çoğu projesi böyledir.

      Sil
    6. Maşallah değerli kardeşim,
      Allah yolunu ve zihnini açık etsin.
      İnşallah memleketimize faideli,
      dini ve milli bir eser ortaya çıkacak.

      Sil
    7. "proce" lafina takilan arkadas, sen hic porof Zihni Sinir proceleri okumadin galiba GIRGIR'da.

      Sil

    8. Şahabeddin bey soyadiniz da memleketin gidisatina ne guzel uymus?

      Sil
    9. ekşi'ciler de gelmiş; burası şenlenir.

      Sil
  16. ben asgari ucret aliyorum yani 237 dolar bazen 240 dolar oluyor
    ama mutluyum ic huzurum var
    goruslerim iktidarda
    cocuklarim imam hatipe gidiyor
    sukrumu biliyorum.
    sukuruszler daha fazlasini isteyenlere diyecek bir soz bulamiyorum
    her sey para degil
    biraz da maneviyata yuklensek ne olur?
    Islamda maneviyat onemli
    dindar insanlarin maneviyata daha bir onem vermeleri gerekiyor bence
    bizi yonetenler allah korkusu olan inanacli durust insanlar
    onlara guvenmeyecegiz de kime guvenecegiz
    gucumu enerjimi inancimdan aliyorum

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sizin eviniz inanç enerjisiyle mi ısınıyor. Yoksa Rusya'dan alınan doğal gaz enerjisiyle mi?

      Sil
    2. islamı sadece birilerine biat olarak algılayanlar mutludurlar. sadaka kültürüyle yaşarlar. islamı gerçekte akıl +iman olarak algılayanlar ise mutsuzdurlar çünkü bugün aklı hayatından çıkaranlar yüzünden hak ettikleri standartların altında yaşamak zorunda kalıyorlar ve duyarlıdırlar. bu farkındalık zaten mutsuzluk yaratıyor. türkiyede duyarlıysanız düşünerek yaşama felsefesine sahipseniz mutsuz olmaya duyarsız bilgisiz ve cahilseniz itaat et rahat et havasında olur ve mutlu olursunuz. ne dersiniz hocam?.

      Sil
    3. Kuranda kaç defa "aklınızı kullanın" ya da "hiç düşünmüyorlar mı" gibisinden "düşünme" ve "aklını kullanma" emrediliyor. Bizim -sözde- müslümanlarsa akıl kullanmamakla hem de kurana rağmen övünüyorlar. Allah akıl fikir versin yerine Allah verdiği aklı ve vicdanı kullanmayı nasip etsin diyorum.
      Bu arada konuyla ilgili düşüncem: ben her zaman güneş enerjisinden yanayım çünkü bu tür bir adeta sınırsız enerji kaynağı glabol bazda başka sorunlara yol açabilir bunları yazmak sayfalar sürer ancak kısaca CO2'nin sera etkisi azaltılsa bile enerji kaybolmaz o enerjinin fazlasını uzaya göndermenin bir yolunu bulana kadar da umarım dünyayı kaybetmeyiz.

      Sil
  17. Mahfi hocam,

    Yeni mezun bir mühendisim.

    Bilgisayar alacak param yok!

    Eğer bilgisayarım yoksa, Türkiye'nin yüksek teknolojili ürün üretip ihracat yapabilmesi için nasıl çalışabilirim ki?!

    Bilgisayarım olmalı ki yazılım geliştirebileyim, ITER projesinde bile çalışabilirim, ama bilgisayar alacak param yok!

    Ne olacak hâlimiz?

    (Bu mesajı internet kafeden yazdım, belediye otobüsüne binip eve gitmeden önce.)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bilgisayar alacak paran yoksa niye okudun ki? Dönerci olsaydın şimdi BMW'yle geziyordun.

      Sil
    2. Saraylar, köprüler, garantilere verilen para yerine, dar gelirli öğrencilere bilgisayar veremeyen devletler (Türkiye'yi kastetmiyorum) tabiki bu çalışmalara ortak da olmaz. Gerçi bir Fatih projesi vardı, yok oldu gitti.

      Sil
  18. Füzyon için ITER dışında Almanya'da yürütülen Wendelstein 7-X projesi de mevcut. Tokamak yerine stellerator denilen bir tasarım kullanıyor.

    YanıtlaSil
  19. Biz böyle şeylerle pek ilgilenmiyoruz. Bize göre değil bunlar. Bilim felan çok ilgi alanımıza girmiyor. Avrupalı veya başka ülkeler yapar bizde 50 sene sonra felan bir düşünürüz acaba yapsak mı diye. Her zaman olduğu gibi izleriz gibime geliyor saygıdeğer hocam. Benim ümidim kalmadı sizde varsa bana da birazcık gönderin.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet bu işlere girmeyince yapıp da satan (ihracatçı) tarafta değil alıp da kullanan (ithalatçı) tarafta oluyoruz.

      Sil
  20. Hocam 20ye yakın kitabı olan biri olarak söyler misiniz: Kitap nasıl yazılır? Hazırlık aşaması, yazım aşaması, literatür taraması, atıf yapımı, veri/bilgi toplanması, yazıya dökülmesi.... Bir kitap nasıl meydana gelir hocam, lütfen cevaplar mısınız???

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu konuda belki bir yazı yazarım.

      Sil
    2. Hocam çok iyi olur. Zira benim de kitap yazmak niyetim var. En kısa zamanda yazarsınız umarım. Çok çok teşekkür ederim:)

      Sil
    3. Gercekten böyle bir yazı ve yol gösterisiniz çok iyi ve yerinde olur. Pek çoğumuz yazmak istiyor ancak sizin gibi deneyimli yazarların yol göstermesi bizleri cesaretlendirecektir, şimdiden teşekkürler bu yazınız için.

      Sil
  21. Bu enerji kaynağı ilk etapta muhtemelen uzun uzay yolculuklarında gerekecek enerji kaynağı için kullanılacaktır. Fakat bir diğer önemli konu, bu teknolojiyi geliştirirken bir çok yeni keşif ve gündelik hayatta dahi kullanılacak icatlar çıkacaktır. Sırf bunlar için bile katılmak gerekir. CERN'e geç kaldık keşke buna geç kalmasak. Böyle bir konudan haberdar ettiğiniz için teşekkürler hocam.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu reaktörler ağır olduğu için uzayda kullanmak için uygun değil. Önce dünyada.

      Sil
  22. Web siteleri http://www.cea.fr

    YanıtlaSil
  23. hocam konu dışı olacak ama ekonomi işlerinden anladığını düşünen birine sordum ki 2002-2010 arası çok yüksek reel faiz vermemize rağmen enflasyon neden sürekli düşme eğiliminde olmuştur. cevap olarak dedi ki 2001 krizinden sonra halkın alım gücü düştüğü için talep daralmasına bağlı düşüş oldu. şimdi talep daralmasını 2002-2003-2004 yılları için anlarım ama 2008-2009-2010 yılları için anlayamam.sizce dediği doğrumu tek neden 2001 krizi sonrası talep daralmasına bağlı olarak mı yıllarca enflasyon hep düştü.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu dönemde ilk başlarda talepte daralma olduğu doğru, sonrasında ise özellikle AB ile olan ilişkilerin Türkiye lehine gitmesi sonucu Türkiye'ye ihtiyacın ötesinde döviz girişi oldu. Ve bu dövizlerin büyük bölümü borç olarak değil doğrudan yatırım olarak girdi. Öyle ki gelen kaynak miktarı cari açık için ihtiyaç olanı geçti. Bu likidite bolluğu kurları çok düşük düzeyde tuttu. Türkiye adeta bir ithalat cenneti oldu. Kurlar böyle düşük kalınca da enflasyon ister istemez düşük gitti.

      Sil
    2. İşte hoca farkı

      Sil
    3. Mahfi Egilmez, yani politika yanlisti, faizi gereksiz yere yuksek tuttuklari icin Turkiye ithalat cenneti oldu. Yani bu durum polikaya elestiri mi ovgu mu anlamadim. Zira size gore 2002-2008 ekonomi yonetimi cok basariliydi, sizin de desteginizi aliyordu...

      Sil
  24. Tabii bunlar bir iktisatçı olarak benim boyumu aşan meseleler. Ben işin ekonomiye ve bilime olacak katkısıyla ilgileniyorum. Ama konuyu bilen fizikçiler, mühendisler bu sorduğunuz çok önemli konularda bir şeyler yazarlarsa hep birlikte aydınlanmış oluruz.

    YanıtlaSil
  25. Locheed Martin şirketinin araştıma bölümü Skunk Works bu proje üzerinde çalışıyor. Şirket kompakt füzyon reaktörünü 10 yıl içinde üretebileceklerini açıklamıştı, yıl 2014.

    https://www.lockheedmartin.com/en-us/products/compact-fusion.html

    YanıtlaSil
  26. Türkiye bu konuda her hangi bir adım atıyor mu? Atmıyor ise hangi kanallarda bu konuda resmi kurumlara geri bildirim verebiliriz? Bence bu konuda imza toplanıp enerji ve arge yatırımlarını bu konuya yönlendirmeliyiz. Bilgiler çok değerli, çok teşekkürler Mahfi hocam.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. e-devlet üzerinden Cumhurbaşkanına yazabilirsiniz.

      Sil
    2. Türkiye'nin bu konuda bir girişimi olduğuna ilişkin bir bilgi yok.

      Sil
  27. Sayın Hocam Merhaba, bankaların kaynak kompozisyonunda MB'nin oranı oldukça düşük iken, MB'nin faiz artırımı neden bu kadar endişelendiriyor? 'Piyasalara mesajdır faiz oranı' demişlerdi bana, fakat tam anlayamamıştım. Sizin açıklayıcılığınıza ihtiyacım var. Saygılarımla,

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Paranın üretici ve bir anlamda asıl sahibi olan merkez bankasının belirlediği fiyat, ikincil sahibi olan piyasa oyuncuları için referans fiyattır. Bu sebeple para denen borç senedinin üreticisinin politikası diğer oyuncular için, paranın gelecekte oluşacak beklenen değeri hakkında varsayımda bulunmak için izlenmesi gereken en önemli parametresi...

      Sil
  28. Merhabalar Mahfi Hocam,

    Bu yazı ile alakasız olsa da kafamı karıştıran bir soru sormak istiyorum. Vakit ayırabilirseniz çok sevinirim.

    Serbest piyasada dolar (ya da diğer bütün kurlar) tam olarak nasıl belirleniyor? Bunun arz-talep durumuna göre şekillendiğine dair tonla yazı var. Gayet de makul bir açıklama. Ancak işleyiş biçimi fazlaca merak uyandırıyor bende. Demek istediğim şu, benim mahalle arasında bozdurduğum dolar sisteme nasıl entegre oluyor? Döviz ofisi bunu uluslararası bir veri tabanına bildirmek zorunda mı? Kaldı ki veri iletişiminin ve veri akış yoğunluğunun bu kadar rahat yönetilebilir olması aslında çok da uzak olmayan bir geçmişe dayanıyor (10 sene civarı). Fakat serbest kur çok daha eskiden beri kullanılagelen bir sistem dünyada. Bu veri akışı o zamanlar nasıl sağlanıyordu da sağlıklı bir fiyatlama yapılıyordu?


    İkinci olarak, uluslararası piyasada yanlış anımsamıyorsam arbitraj oluşmaması için ortak pariteler belirleniyor.Bu da epey ilginç geliyor bana. Örnekle açıklamak gerekirse, şuan itibariyle

    Dolar/TL= 6,48 ,
    Sterlin/TL = 8,36

    dolayısıyla

    Sterlin/Dolar =1,29.

    Bu oran örneğin ben Jamaika'ya da gitsem de geçerli midir? Eş zamanlı olarak Jameika'dan (neden böyle bir şey yaparım bilmem) Dolar satıp Sterlin alsam 1,29 oranında mı değişim yapılır ?

    Böyle bir şeyin mümkün olması için veri akışı ve veri yönetiminin inanılmaz derecede iyi işlemesi gerekiyor. Üstelik hacking olayına da çok açık. Dolayısıyla bu durum ; bu verilere güvenilir mi? sorusunu aklıma getiriyor.

    İyi günler dilerim..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kardeşim çok güzel bir soru sormuşsunuz.

      Niçin şimdi uçağa atlayıp Jamaika'ya gitmiyorsunuz?
      Birde oradaki fiyatları not alın, bakalım ne kadar fark var.

      Uçak parasını kurtarıyor ise bizde gidip gelelim, ülke ekonomisine döviz kazandıralım.

      Sil
    2. İktisat ile ilginiz olmadığı belli. O, arbitraj ile ilgili uç bir soru örneğiydi. Jamaika ya da Fransa denmesinin bir farkı yok. Sosyal medya yüzünden sizler gibi sürekli şakacıklar yapmaya çalışan insanlar türedi. Burası ergenlere hitap etmiyor. Sulandırmayın lütfen.

      Sil
    3. Şöyle düşün aynı cadde üzerinde bir malın vitrin fiyatı o caddedeki tüm dükkanlarda ya aynıdır ya da birbirine çok yakındır. Neden?

      Peki bu cadde üzerindeki fiyatlar, başka caddeler üzerindeki fiyatları etkiler mi ya da o fiyatlardan etkilenir mi? Öyle ya bir başka cadde üzerinde aynı mal yüksek fiyattan satılıyor olsun, diğer caddede ise düşük fiyat geçerli olsun. Yüksek fiyattan satan dükkan sahipleri, diğer caddeden düşük fiyattan almaları önünde hiçbir engel yok değil mi?

      İşte tam da bu aşama, tüm fiyatlar ekran önünde olursa hem de tüm caddelerdeki fiyatlar; bu aşamada fiyatlar birbirine yakınsar. Bir taraftan düşükten al diğer tarafa yüksekten sat imkanı kalmaz.

      Düşünsene şöyle bir durum olabilir mi; döviz bürosunun birinin doları 4 ten satması. Ama iletişim olmasaydı bilgiye erişim çok sınırlı olsaydı böyle bir durum yaşanabilirdi de.

      Ama heryerde fiyatların aynı olacağı anlamına da gelmez. Kimi yatırımcılar bir başka yatırımın daha fazla getiri sağlayacağını düşünürse daha düşükten dövizi satabilir ve ya tam tersi daha yüksek bir bedel ödeyerek satın da alabilir.

      İşte bu tarz alış verişler sonucuduna kurlar bir noktaya geliyor. Döviz piyasasındaki her oyuncunun pozisyon gereği alması gereken kararlar sonucunda bir denge oluşuyor.

      Sil
    4. Aslında pazarda sebze nasıl fiyat buluyorsa döviz de öyle. Pazarcı halden alıyor, pazara gelip satıyor. Dövizci de bankadan aldığı fiyatın üstüne maliyet ve kâr ekleyerek satıyor. Pazarda fiyat farkları olduğu gibi döviz bürolarında da fark var. Ama paranın taşıması çok kolay olduğu ve 1 dolarların hepsi aynı olduğu için bu fark çok fazla olamıyor.
      Bu işin görece küçük ölçekli kısmı. Bankalarda daha büyük hacimli işlemler daha az maliyetle gerçekleştiği için alış satış arasındaki fark da düşük oluyor. Bununla beraber eğer bir banka yüksek fiyat verirse saniyeler içinde diğer bankalardan düşük fiyata alınan döviz bu bankaya satılarak kâr elde edilir, bankanın talebi düşer, diğer bankaların stoğu azaldığından onlar da fiyat yükseltir ve maliyetler hariç aynı fiyata gelirler. Ülkeler arasında da internetten para transferi olduğu için maliyetleri aynı kur geçerlidir diye düşünebiliriz.

      Kısacası, aslında böyle bir fark meydana gelir ama bu fark kâr edilebilecek düzeydeyse kurum veya kişiler hemen işlem yapar ve sonuçta fark kapanır.

      Sil
  29. hocam buyume verilerini yorumlar mısnız? , gelecek icin nasıl isaretler veriyor?

    YanıtlaSil
  30. Üstat,

    Müsaadenizle dünkü yorumuma verdiğiniz yanıtınıza bugün buradan yanıt vermek istiyorum.
    Bahis ettiğim iktisatçı Steve Hanke. İlgili yazısının linki “https://www.forbes.com/sites/stevehanke/2018/08/22/a-gold-bloc-for-iran-russia-and-turkey-oh-my/#3285aa33b575”.
    Dün yanıtınızda ifade ettiğiniz gibi. Altın’ın değeri U.S. dolar ile ifade ediliyor. Ancak sadece ona göre belirlenmiyor. Yani tek parametre U.S. dolar değil.
    Bir de bay Hanke güçlü bir para kurulu oluşturulmasını önermiş.
    Çok selamlar
    Cafer Demir

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Steve Hanke'nin ne dediğini 20 yıldır tam olarak anlayamıyorum. Sanırım bende bir sorun var.

      Sil
  31. Mahfi bey siyasete girmediğiniz için sizi protesto etmek amacıyla kafanıza yumurta atmayı planlıyorum. Beni savcılığa şikayet edecek misiniz?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kıyamam size. İki nedenle: (1) Yumurta çok pahalılandı. (2) Kötü bir şey planlıyorsunuz ama altında aslında iyi niyet var.

      Sil
    2. Cenabı Hak'kın verdiği bir nimeti,
      Yüce Yaradan'ın yarattığı bir kuluna niçin atıyorsun?

      Pişir omlet yap, bir garibanı doyur.

      Burada ilim konuluşuluyor, sen yumurta atmaktan bahsediyorsun.
      Madem yumurta üzerine mesai yapacaksın,
      bir tavuktan günde nasıl 4 yumurta alınır diye düşün.
      Millet ucuz yumurta yesin.

      Hem mevcut siyasilerimizin nesi var ki beğenmiyorsunuz?
      Ülkeyi yine büyüttüler, maşallah.

      Sizi savcıya değil Allah'a havale ediyorum.

      Sil
    3. Ayol günde dört yumurta .... o zavallı tavuğa yazık! :(

      Sil
  32. Füzyon konusunda diğer bir yaklaşım ise Amerika'da National Ignition Facility tarafından yürütülen, lazerler aracılığı ile gerekli ortamı sağlamaya çalışan Inertial Confinement yöntemidir. Ayrıca yine Amerika'da risk sermayesi ile kurulan bir şirketin bu konuda çalıştığını izlemiştim ancak ismini şu anda bulamadım.
    Yukarıda birisinin belirttiği gibi bu araştırmaların ne zaman sonuç vereceği henüz belirsiz ancak yüz milyarlarca doların ordulara ve silahlara yatırıldığı bir dünyada bu konuya cüzi de olsa bir kaynak ayırılması bence çok sevindirici.

    YanıtlaSil
  33. Niçin boşuna uğraşmışlar anlamadım!?

    Alibaba ve Amazon da güneş panelleri satılıyor.
    Panelin yanında panelin şarj ettiği jeneratörü de var.
    Cep telefonu, Laptop, Televizyon gibi çoğu elektrikli aleti çalıştırıyor.
    150 ile 200 dolarlık bir fiyatı var.
    Daha yüksek kapasitelilerin fiyatı daha yüksek.

    İnternetten sipariş etseler daha kolay ve ucuz enerji üretirler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Giga watt duzeyinde enerji elde edebilmek icin sayin batti balik yan gider bey. Bahsettiginiz paneller kac watt veriyor biliyor musunuz? Bir otomobil fakrikasini calistirmak icin mesela bunlardan kac bin tane lazim? Gece vardiyasinda ne yapacaklar?

      Sil
  34. Sayın Eğilmez,

    "Agora" kelimesini duymuşsunuzdur. ("Agora Meyhanesi"nden bahsetmiyorum.)

    Siteniz başlıbaşına "agora" gibi.

    "Elektronik agora" da diyebilir, ne dersiniz?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. ozgurluk savaşçısı10 Eylül 2018 21:39

      Agora ne demek ?


      Adsız 10 Eylül 2018 16:11

      Sil
    2. Agora: Yunan klasik çağında, bir sitenin yönetim, siyaset ve ticaret işlerini görüşmek üzere yurttaşların toplandığı kent alanı.

      Sil
  35. Gelişmiş bir ülke olmak isteyen Türkiye'nin öncelikle ağır sanayi yatırımı yapması gerekir. Ağır sanayinin gerek duyacağı anlık yükselen elektrik gereksinimini karşılamak için nükleer santral bir zorunluluktur.

    Nükleer enerji bu teknolojiyi kullanan, bilinçli ülkeler için bir çevre sorunu değildir. Bizdeki kayıtsız-kuralsız politikacıların rastgele davranışlarını es geçersek, ülke için önemli olanın dış kaynak kullanım oranı olduğunu söyleyebiliriz. Ülkemizde uranyum ve toryum yatakları var, hatta deneme amaçlı bir uranyum madeni açılmıştı. Ancak madeni işleyecek uygulayımdan yoksunuz. Bu da, Türkiye'nin F-16 üretmesi gibi 'ithal ikame' bir kesim olacağı anlamına gelir: Hem ilk yatırım ederi çok yüksek, hem enerji giderini yükseltecek, daha dışa bağımlı kılacak, hem de zorunlu olan bir alan.

    Bence, Türkiye çağdaş uygarlıktan sorumlu her ciddi ülke gibi nükleerin de içinde bulunduğu bütün uygulayımların geliştiricisi ve kullanıcısı olmak durumundadır.

    YanıtlaSil
  36. Sürekli 'Kuzey Avrupa ülkelerini örnek alsak yeter' deyip duruyorsunuz ya Mahfi bey, İsveç'te aşırı sağ parti seçimlerde yükselişe geçti (%17.6):

    https://www.huffingtonpost.com/entry/sweden-election-far-right-liberals_us_5b92c5f1e4b0511db3e210b4

    Siz şimdi nereleri Türkiye'nin örnek alması gereken yerler olarak vereceksiniz çok merak ediyorum açıkçası...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İsveç'in % 17,6'sını değil de % 82,4'ünü örnek alın desem bir yararı olur mu size?

      Sil
    2. %82,4un icinde sagda var

      Sil
  37. Güney Doğu'da Kürtler devamlı elektrik çalıyor eğer bu proje tutarsa Güney Doğu'ya 5-10 tane yapmamız gerekebilir anca yeter. Sizce yeter mi 5-10 tane?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kürtlerin adını çıkarmayın,
      Batıda da Türkler öyle insanlar seçiyorlar ki,
      ülkenin hazinesini çalıyor.

      Hangi Kürt Partisi iktidar ortağı olmuş ve ülkenin hazinesini çalmış?

      Elektrik çalıyor dediklerinizin etnik kökenini mi araştırdınız?
      Araştırın bakalım kimler çıkacak.

      Sil
  38. Hocam MB'nın piyasalara yaptırdığı anketin herhangi bir dayanağı var mı ?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Elbette var. Hep aynı kişilere yönelik anketler anlamlıdır.

      Sil
  39. Hocam Altınbaş Üniversitesi'nde lisans programlarına derse girecek misiniz ?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hayır bu yıl sadece yüksek lisansta ders vereceğim. Ekonomi ve diğer ilgili alanlara Ekonomide Analiz dersi, Uluslararası İlişkiler, Siyaset Bilimi ve ilgili alanlara Uluslararası Siyasal Ekonomi dersi vereceğim.

      Sil
  40. Kerem İnanır10 Eylül 2018 23:52

    Hocam gene çok güzel ve bilgilendirici bir yazı olmuş ellerinize, kaleminize sağlık. Ben 94-98 yılları arasında İTÜ'de eğitim alırken, son senelerde Rusya krizinden dolayı Türkiye'ye çok sayıda üst sınıf akademisyen geldi. Onlardan ders alabilen şanslı grup arasindaydım. Ancak beli bir yıl sonra daha iyi imkan, labaratuvar vb gibi imkanlar sunan diğer ülkelere bu hocalar kaçmaya başladılar. Keşke gitmeselerdi de, bu bahsettiğiniz çalışmalara onlar da türk bilim adamlarıyla birlikte katılsalardı 😔
    Sevgi ve saygılarımla hocam.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Benim bir dönem ekonometri derslerime giren hoca, Rusça ve Fransızca biliyordu akademik düzeyde.
      İstanbul'da bize ders verirken Almanca çalışıyordu bir yandan, eğer Almanya da bir üniversite kabul ederse diye.

      Belçika'da iş buldu, o zamanlar Matlab sadece desktop ve serverda yüklü olarak çalışırdı, serverdaki Matlab a web arayüzü yazıp, istatistik datasını web arayüzünden sunucuya gönderip, sonuçları web arayüzünden alan kod geliştirmişti.

      Sil
  41. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  42. Hocam yazı için teşekkürler, ödevim için atıfta bulunabileceğim, kobileri anlatan işletme dalında temel eser olarak kabul edilmiş bildiğiniz bir kitap var mıdır? Yoksa tavsiye edebileceğiniz makale vs. de olabilir.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhaba
      Öncelikle yasal tanımları bulun, ardından kosgeb ve kfg sitelerine girin, devamında bddk nin sitesinden kobi lere ilişkin kredi bilgilerine bakın. Bu alana ilişkin kitap bilmiyorum ancak bu dediklerime bakmanız size epey kolaylık sağlar.

      Sil
  43. hocam ekonomide sert iniş bekliyormusunuz büyüme rakamlarını nasıl değerlendiriyorsunuz. Enflasyon kur maliyetleri yansıtılınca 2019 büyüme rakamları sizce ne olur ve ne olmalı

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sert iniş bekliyorum. 20189'da küçülme olacağını tahmin ediyorum.

      Sil
  44. 2018 ikinci çeyrek büyümesi %5,2 olmuş. inanalım mı?. hadi inanalım!. ikinci çeyrek seçim için bol para harcamalarının bol olduğu paranın dağıtıldığı bir konjonktürdü. ayrıca dolar kuru daha 5 bile olmamıştı. piyasa faizleri fazla yükselmemişti. kamuda genişleyici maliye politikaları uygulanmıştı. kgf nin yarattığı çarpan etkisi devam etmekteydi. oysa ikinci çeyrek sonrasında yani haziran sonrasında iktisadi aktivasyonlarda başını inşaat sektörünün çektiği ciddi bir yavaşlama görülmeye başlanmıştır. 3.ve 4.çeyrek büyümesi cilalamazlarsa eğer sert biçimde düşecektir. 2018 yılı ortalama makro büyümesi %3,5-%3,7 olması kuvvetle muhtemeldir. 2019 da içsel ve dışsal iktisadi gelişmeler son aylarda olduğu gibi devam ederse önümüzdeki yıl makro büyüme ivmesi %1 ve altına inebilir ki yapışkan enflasyonu da sayarsak stagflasyona resmen merhaba diyebiliriz. inşaat-enerji ve bunlara bağlı tali sektörlere bağlı olarak zincirleme durgunlaşma eğilimi güçlenebilir. üstelik tüfe ila üfe arasındaki yaklaşık 15 puanlık farkı henüz üreticiler fiyatlara yansıtılmadı. fakat gecikmeli de olsa bunu yansıtacaklardır ve tüfe daha da artabilir. arkası, bir daha ki büyüme rakamı açıklanınca...

    YanıtlaSil
  45. hocam, türkiye reel olarak değil de cari fiyatlarla yani enflasyonlu büyüme dönemi yaşıyor diyebilir miyiz?. çünkü dolar bazında küçülme tl bazında büyüme yaşanıyor. ki buda reel değil cari büyümeye işaret etmiyor mu?. saygılar..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. GSYH TL ile hesaplanır ve sonra ortalama kurdan Dolara çevrilir. Büyüme hesabı TL ile hesaplanan GSYH'nın enflasyondan arındırılmasıyla bulunur, yani reeldir. Kur çok yükselmişse ekonomi büyür ama dolarla bakılınca küçülmüş görünür. Bizim durumumuz budur.

      Sil
  46. Mahfi bey

    Size 14 saniyelik bir video linki gönderiyorum. (Virüslü değil.)

    https://twitter.com/tutkubeydegil/status/1037427934225682435

    Lütfen, bu 14 saniyenin analizini yazar mısınız?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Analiz ya da kıssadan hisse: Eğer sağlam iş yapmamışsanız sistem çöker.

      Sil
    2. komedi korku filmi; hem guldum hem korktum

      Sil
  47. Hocam ayrica Google ve California'da kucuk bir sirketin birlikte gelistirdigi, Iter'den daha hizli bir sekilde sonuca gitmeye calisan bir proje var: https://www.popularmechanics.com/science/green-tech/news/a27484/google-fusion-energy-company-improve-plasma-reactor-ai/

    Bu projede Googlein yapay zeka ve hesaplama yetenekleriyle sicaklik ve tepkimeyi (plasmayi) daha iyi kontrol ederek sistemin enerji girdisini dusurmeye calisiyorlar.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu işi çözecekler ve ticari hale getirecekler. Öyle görünüyor.

      Sil
  48. En son ne zaman esnaf lokantasına gidip bir şeyler yediniz?

    Memnun kaldınız mı?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aşağı yukarı haftada bir kez eşimle Sarıyer'deki esnaf lokantasına (Sarıyer Divan Lokantası) gider yemek yer sahibi ve çalışanlarıyla sohbet ederiz. Döneri iyidir, ciğeri, kuru fasulyesi harikadır. Memnun kalmadığım olmadı.

      Sil
    2. Kamyoncu lokantasina hic gittiniz mi

      Sil
  49. Hocam bu sizce bu işte para var mı?
    benim aileden bir ev var, satıp gireyim mi bu işe?

    Parayı dövize mi koysak,
    yoksa bu projeden mi yapsak daha çok kazanç ederiz?

    YanıtlaSil
  50. Türkiye'nin finansal krize girmesi diğer ülkeleri nasıl etkiler ?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bizden alacaklı olan bankaları sıkıntıya sokar.

      Sil
  51. .Bildigimiz uzere Islamda Kadin ve Erkek ayni mekani paylasamaz ayni yerde bulunmaz konusamaz diyalog kuramaz arkadas olamaz Islam Kadin ve Erkegin arasina set bariyer asilmaz duvar koymustur. Bunu da Haremlik selamlik olarak toplumsal uygulamalarda gormekteyiz
    Harermlik selamlik egitim hakkinda ne dusunuyorsunuz?
    MEBde haremlik selamlik egitimin onu acildi

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Türkiye bir İslam devleti değildir, laik bir devlettir. Kızlarla erkeklerin ayrı okullarda okutulması, haremlik selamlık meselesi yaygınlaştıkça Türkiye'de cinsel sorunlar arttı, cinayetler, tacizler yayıldı. Bu uygulamadan hemen, hiç zaman kaybetmeden vazgeçmek ve Cumhuriyetin getirdiği eşitlik, birliktelik yaklaşımlarına geri dönmek gerekir.

      Sil
    2. Tesekkurler yanit icin hocam

      Sil
    3. Oooo hocam,
      Benim tanıdığım aileler var,
      çocuklarını 4 - 5 yaşında kreşlere veriyorlar,
      Kreşlerde çocuklara arapça Kuran hatmettiriliyor,
      Aileleri de seviniyor,
      5 yaşında Kuran hatim etti diye.

      Bizim oranın belediyesi,
      8-12 yaş arası çocuklara yaz hediyesi bisiklet veriyor bedava,
      Çocuklardan istenen tek şey;
      mahallelerinde evlerine yakın cami varsa camide,
      eğer onaylı! bir cemaatin Kuran kursu varsa kursta,
      yaz aylarında düzenli olarak söylenenleri yapmak.
      Namaz surelerini ezberlemek, kuran okumak,
      grup halinde dini sohbetlere katılmak.

      İslam devleti değildir derken neyi kast ettiğinizi gerçekten anlamadım.

      Eğer 40 yıl 20 yıl önceki yasaları diyorsanız,
      o zaman laik bir düzen var idi.

      Şimdi ordu komutanlarının toplu olarak sabah namazını kıldığı,
      ve bunun sosyal medyada yayınlandığı,
      özel kuvvet yeminlerinin dini yeminler haline geldiği,
      o laik yasaların usulen yazılı kaldığı ve
      uygulanmasının imkansız hale
      geldiği günümüz devleti İslam devletidir.


      Sil
  52. ITER projesi mi?.. Fisyon mu.? Füzyon mu? Siz nelerden bahsediyorsunuz Allahaskina. Millet ile dalga mi geciyorsunuz.?

    11.09.2018 tarihi itibariyle Baskanlik sarayindan saray sözcüsü tarafindan yapilan aciklama ile Türkiye Cumhuriyetinde Karma egitim kaldirildi.

    Yani erkek ve kiz cocuklarimiz ayni derslikte egitim göremeyecekler.

    ITER projesiymis… Bu is BITER beyler. 5-10 yil sonrasini düsünebiliyormusunuz.?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Böyle diye diye teslim ola ola bu işi bitirdiğinizin farkında mısınız? Bana buradan ITER projesini yazdığım için karşı çıkacağınıza ortaya çıkıp bu eleştirdiğiniz eğitim sistemine karşı sesinizi yükseltsenize. Bu devlete ödediğiniz verginin buralara harcanmaması için uğraşsanıza.

      Sil
  53. Merhaba sayın hocam, bu konuda güncel bir bilgi vereyim.

    Haziran ayında yazınızda belirttiğiniz güneş çekirdeğindeki sıcaklığa erişildi (15 milyon derece). Ancak dünyadaki kütle çekimi güneş kadar yüksek olmadığı için henüz termonükleer reaksiyon gerçekleşmiyor.

    YanıtlaSil
  54. Varlik fonu bugun CB'na baglandi. Joleli yonetimden gitti. Artik CB istedigine verebilir bu fondaki kuruluslari, sanki babasinin maliymis gibi.

    YanıtlaSil
  55. Sayın Eğilmez,kitabınızda(Değişim Sürecinde Türkiye) ülkemizin endüstri 2 ile endüstri 3 arasında bir yerde olduğunu yazmışsınız.Hatta Osmanlı devletinin sanayi devrimini kaçırması nedeniyle ekonomik olarak çöktüğünü sayılarla belirttiniz.Günümüzde ise endüstri 4.0 ile başka bir çağa girdik.Gelişmiş ülkeler eğitim programlarını buna göre tasarlıyor.Bizi yönetenler yerli ürün kullanın diyorlar.Kullandığımız çoğu telefon,bilgisayar ithal üründür.Yazılımların hepsi yabancı menşeili,devletin kullandığı araçların hepsi Alman markalı kısaca ülkedeki teknolojik ürünlerin %90 ithal ediyoruz.Bu durumu bizi yönetenler bilmiyor mu?Bunun yerine şöyle deseler;bizde üretelim bunlara muhtaç olmayalım.Biliyorum kolay değil bunları yapmak en azından söylem değişikliğine gidip adım atsak olmaz mı?Eğitim sistemimizin çok kötü noktada olduğunu Pisa sonuçlarına bakarak bile anlayabiliriz.Bu ülke üretmezse gelişemez.Bunun çözümü de belli ama insanlar aşırı tepkisiz kalıyor.Zamanında ekonomi bakanı Ali Babacan söylemişti ülke gelirinin çoğunu vatandaştan alınan vergiler oluşturuyor diye.Böyle bir ülke hep aynı kalır adım atılmazsa.

    YanıtlaSil
  56. Allah Sabır versin Hocam.Yorumlara ve katkılara bakıyorumda… Türkiye'nin ve Türk insanının daha çok yolu var. Neyi eksik alıyoruz yada yapıyoruz acaba ?

    YanıtlaSil
  57. Saygideger Hocam oldu mu simdi? Belli ki bu aralar stersli ve sinirlisiniz.Sizi hic böyle görmemistim. Bana denk geldi. Demek bizler böyle diye diye bu isi bitirdik.? Hirsizin hic mi sucu yok Hocam.

    Dikkatli okumamissiniz sanirim. ITER projesine karsi cikan yok. Hele hele siz yazdiginiz icin karsi cikan hic kimse yok. Söylenen, birileri ITER ile ugrasirken digerleri karma egitime son veriyor. Bu saatten sonra bu halkin ITER e itelenmesi mümkün degil. 16 yilda gelinen nokta buysa 10 yil sonra nerede olacagiz.? elestirisidir.

    Egitim sistemimiz böyle olunca, bizler de bunu elestirince yanlis mi yapiyoruz. Sorarim size siradan bir vatandas olarak düsüncelerimizi bu blogda oldugu gibi buna benzer ortamlarda özgürce yazmaktan ve paylasmaktan baska sesimizi nasil yükseltebiliriz.

    Bu ülkenin en elit akademisyenleri, hukukculari, kurmay subaylari, Genelkurmaybaskanlari, ögretmenleri ve sayamadigimiz binlerce degerli insanlari kumpaslar ile hücrelere tikildi. Bir ses duydunuz mu? Bu saatten sonra cikar mi? ciksa bile duyulur mu?

    Hepsini geciyorum..

    Devletimizin Kozmik odasina girdiler talan ettiler bir tek kisinin sesi cikmadi, cikamadi, karsi gelemedi. siz bana bu satten sonra sesinizi yükseltin ugrasin diyorsunuz. Bir yolu var ise söyleyin öyle yapalim.

    Sesimi yükseltebilecegim birkac yerden birisi de sizin bu blogunuz. Sesimi cikariyorum firca yiyorum.

    Demem odur ki.. Bu saatten sonra bu ülkede hele bireysel yükselen bir ses hicbir sonuc alamaz. milyonlarca bireysel sesler kisilmis durumda siginacaklari bir Liman aramaktalar. Ya da terketmekteler.

    Hadi buyurun. Bu limanlardan bir tanesi de bu blog olsun. Seslerden ses getiren hale getiriniz. Seslerin sahipleri önlerinde yol gösterecek öncü aramaktalar. ki seslerini topluca daha güclü duyurabilsinler.Etki edebilsinler.

    Yillarca burada cok degerli ve önemli yazilar yazabilir, bir o kadar da yorumlar yapilabilir. Sonuc..?

    Yazilanlari okuyacagiz, dogruluguna katilacagiz cok iyi bir yazi olmus diyecegiz. Baska.?

    Burada bile en kücük bir elestiriye tahammül edilmez ise, Türkiyede sesimizi yükseltebilecegimiz baska bir yer var ise söyleyin de oraya gidelim.

    Selam ve saygilarimla


    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Şu anda Türkiye'de 45 yaşın altında olan hiç bir vatandaş,

      demokratik kurulların, dernekleşmenin,
      sivil toplum örgütünün, sendikalaşmanın,
      adaletin ve hak aramanın ne olduğunu bilmiyor,
      hayatlarında böyle bir düzende hiç yaşamadılar,

      yaşamadıkları için hükümetin çıkardığı uygunsuz yasaların nasıl iptal ettirilebileceğini,
      nasıl toplu olarak örgütlenip(kurumsallaşıp) tepki vererek yasaları değiştirebileceklerini bilmiyorlar.

      Bilmedikleri için hayatlarında asla istemedikleri yasalar ile yönetiliyorlar.

      Şu anda Türkiye'de 25 yaş altında yaşayan hiç kimse, üsttekilere ek olarak,
      farklı partilerin, politikanın, farklı liderlerin çözüm üretmesinin,
      siyasi hayatın, parlamenter sistemin ne olduğunu bilmiyor,
      hiç yaşamadılar, hiç bir zaman artık yaşayamayacaklar.

      45 yaş altındakiler nasıl demokratik bir sistem getiremediyse,
      25 yaş altındakiler büyüdükçe, çok sesliliği, parlementer sistemi ve
      tek adam dışında bir yönetimi getiremeyecekler.

      Şu anda 55 yaş civarında olan insanlardan özellikle, eğitimli kısmı
      demokrasi ve parlementer sistemin önemini biliyor.
      Onların sorunu toplumu etkileyecek güç ve sayıları yok,
      Her sene yaşlanıyorlar,
      Her gün onların aleyhine işliyor,
      10 sene sonra hiç biri sosyal hayatta kalmayacak,
      emekli hayatına sakin yörelere gidecekler.

      Çok azı Mahfi hoca gibi kendi çapında sesini duyurmaya çalışıyor,
      Bu sesler Türkiye'ye yetmez. Avrupa bile havlu attı, bıraktı.

      Bu toplumun gidişi budur,
      Türkiye'den Mahfi Hocanın hep yazdığı gibi bir Avrupa ülkesi olma
      ihtimali 38 sene önce bitti.

      18 sene önce, Avrupa biraz iteleme ile Türkiye yi dönüştürebileceğini düşündü,
      ama bunun için ihtiyaç duyulan kaynak Avrupa bütçesinin çok ötesinde,
      o yüzden Türkiye'yi kendi haline bıraktılar.

      Türkiye'de insanlar ellerinden ülkelerinin gittiğini görmeye başladılar.

      Onların yaşadıkları tahammülsüzlük değil,
      ellerinden ülkenin nasıl gittiğini anlamanın getirdiği üzüntü.
      O yüzden artık ülkelerini ve geleceklerini ellerinden alan cehaleti
      görünce yaşadıkları üzüntüyü tepkiye vuruyorlar.

      Bu insanlar tahammülsüz değil, zaten ülkeyi ellerinden alanlara
      çok fazla tahammül gösterdiler ve daha fazlasını gösteriyorlar,
      farkında değillerdi, şimdi farkına varmaya başladılar.

      Hepsini öpüyorum, hepsine geçmiş olsun.

      Sil
    2. Guzel tespit.
      yalniz 55 ustu egitimli kesim bu yas grubunda cok cok az. Yani durum bu yas grubu icin bahsettiginizden de vahim. Ayrica bu yas grubunda AKPnin ciddi bir tabani itici gucu de var ozellikle esnaf feoburjuvazisinde

      Sil
  58. Avrupalilara Nazi demek kizilan bir anda kotu mudur?
    Siz kizdiginiz bir durumda soyler misiniz?
    Ben soyluyorum

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Avrupalıların bir kısmı da sana Ermeni katili diyor,
      Büyük bir kısmı zaten Türkiye'nin Avrupa'da yeri olmadığını söylüyor,
      Bazıları da işgalci diyor.

      Böylece hepiniz birbiriniz ile ödeşmiş oluyorsunuz.

      Sil
    2. ben de derim, benzer fikirdeyiz

      Sil
    3. 02.49
      bana diyeni duymadim
      zaten ben de Turkiyenin hem kultur hem cografi zaten de ekonomik olarak Avrupada ozelinde ABde yeri olmadigimizi dusunuyorum. Bu ifade arguman gayet hakli ve dogru bir arguman
      Hem Avrupa icinden hem de Turkiye icinden degisik gorus farkli fikir ideolojilerde egitimde insanlar ve gruplar tarafindan da paylasilan desteklenen bir fikir.

      Sil
  59. Afganistan da veya Pakistan da çöplükte plastik yiyen bakteri bulunmuş. Bizim gibi ülkelerin bilim dünyasına katkısı ancak böyle olur zaten.

    YanıtlaSil
  60. Hocam merhabalar. Ben Gazi Üniversitesi İşletme bölümü son sınıf öğrencisiyim. Sizin bloğunuzdan ve kitaplarınızdan faydalanarak kendime bir ders notu çıkarttım, hatta nottan ziyade bir atıf gibi de oldu diyebilirim. Herhangi bir mecrada paylaşmadım ya da fotokopi vb. yoluyla çoğaltmadım. Size karşı mahcubum ve biraz da geç oldu ama sizden izin istiyorum hocam. Bide mümkünse size ulaştırabileceğim bir mail adresi gibi veya farklı bir araç varsa yazımı sizinle paylaşmak isterim. Görüşleriniz benim için önemli ve naçizane bir tavsiyeniz olursa da yararlanmak isterim. Saygılarımla

    YanıtlaSil
  61. Hocam 13 eylülde olası bir faiz artırımı ön görüyor musunuz ?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Faiz artırımı olmaz ama faizcik olur. yani yine pantalonun paçası eksik kalır göstermelik kısa don ile giyilir bende kapattım biraz demek gibi birşey olur.

      Sil
  62. Bugunki toplanti icin bir iki kelam edeyim.
    Oncelikle sok faiz arttiriminin suan ki kosullarda daha zarar verici oldugunu duusnuyorum. Sok faizden kastim 400-500 bazi ekonomi yorumculara gore 800bp gibi

    Sok tarzi faiz arttiirminin ekonomiye zarari katlayacagini dusunuyorum. Oncelikle sok faiz arttirimi kurda asagi yonlu hareketi doguracak doviz icin piyasa oyunculari hatta yerliler baglaminda alim firsati yaratacak ve kurda kisa vadede asagi ilerleyen zamanlarda da dovizde artisin zeminini saglayacaktir.Bu da kurda fiyat absurdlugu degiskenligini arttiracaktir.Dahasi artan ihracata dusen ithalata sok faiz arttirimi, dusen dovizle darbe vuracaktir. Dahasi sonbahar mevsimine istinaden kacamak yapmak isteyen yaz tatilini bi sekilde yapamamis ya da bir kez daha ucuzdan gelmek turistleri de caydiracaktir, bu da turizm sektorune darbe vuracak sezonun tahmin edilenden erken kapanmasina sebep olacaktir. Dahasi sok faiz arttirimi piyasayi iyice kitleyecek paranin dolanimini alim satimi vuracaktir. Uretim tuketim iliskilerini iyice zora sokacaktir.

    Bu baglamda,

    Ben olsam MB yerinde 17.75lik politika faizini direk 20ye cikartir yani 225 bplik arttirim yapar piyasalara mesaj vermek adina ve uygulama icin de yil basina kadar her ay 0.50 faiz arttirim programi sunar uygularim.

    Boylesi bir politikanin daha akillica olacagini dusunuyorum. Ancak tek 225bplik faiz arttirmi yapip sadece bununla kalip, yilbasina kadar da her ay 50bplik arttirmayacagim derse sayet yani boyle bir program sunmazsa iste o zaman kurun yonu yukari dogru surer.225 bplik faiz arttirminin da bir faydasi olmaz. Bu durumda sok faiz arttirimcilari hakli cikmis olur.

    Kisaca; 225bp faiz arttirimi. Onumuzdeki ay dahil olmak uzere yilbasina kadar her ay 50pb aylik faiz arttirim programi...
    Piyasalara guven verir. Dovizde oynakligi hem asagi yonlu hem de yukari yonlu derin kivrakligi engeller. Faiz ve kurda istikrari saglar

    YanıtlaSil
  63. Merhabalar hocam ,bu tercih dönemlerinde tavsiyelerinize çok ihtiyacım var. Ben Çukurova üniversitesi Ekonometri (İngilizce) 1. sınıf öğrencisiyim. aynı zamanda açıköğretimden lisans ve önlisans kaydı yapıp 3 üniversite devam ettireceğim. Hangi bölüm yazacağıma karar veremiyorum. Mezun olduğumda çalışmak istediğim alan banka . Hedefim bir şube müdürü/ genel müdür olmak. Bu doğrultuda hangi bölümler yazmam doğru olacaktır yardımınızı istiyorum.lisans programı olarak ; İktisat- İşletme - Uluslararası ilişkiler - Uluslararası ticaret ve lojistik bölümleri varönlisans olarak : dış ticaret- bankacılık ve sigortacılık - menkul kıymetler ve sermaye piyasası - muhasebe ve vergi uygulamaları.lisans ve önlisans olarak hangi bölüm hedefimi gerçekleştirmek için avantaj sağlar

    YanıtlaSil
  64. Dolar düşse bile altının fiyatı düşmüyor bunun nedeni nedir ?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Pazartesi gramı 252 TL idi bu sabah 236 TL. Yani düşmüş.

      Sil
  65. Hocam bu projeden Kanada gibi gelişmiş bir ülkenin çıkmasını nasıl yorumlayabiliriz. Projeye yeterince inanmadılar mı? yoksa mali külfeti fazla mı geldi? Sizin düşünceniz nedir?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Küresel krizdeki sıkıntılara denk geldiği için çıkmış olabilir.

      Sil
  66. Atay akdevelioglu bayılır bu makaleye umarım göz atmıştır 😃

    YanıtlaSil
  67. Hocam faize yorumunuz nedir?Görünüşe göre doğrusu yapıldı ama yapısal reformlardan yine eser yok. İşe yarayacak mı?

    YanıtlaSil
  68. faiz yükseldiği için yatırımlar azalacak mı

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Azalir artmaz. Cunku bu sok edici faiz arttirimidir.Bunun suan etkisini kisa vadede 10gun belki 15 gun doviz kurunda stabilize duragnlasma hatta dusme olarak gorebilecegiz bu bize iyi gorunecek bizi hos tutacak. AmmmmA velakin bu sok faiz arttirimi onumuzdeki aylardan itibaren piyasa sikisikligi likitide sorunu kredi bulamama borc cevirememe piyasa hareketinin olmamasi gibi sonuclar yaratacagi cok acik. Iste o zaman bu agir sok faiz arttiriminin tadinin e ksi hatta aci oldugunu gorecegiz.Bu direk yatirimlari vuracak

      Sil
    2. Bizim ekonominin büyük bir kısmı kayıt dışıdır.

      Döviz, özellikle Euro b2b tarafında, büyük esnaf ve fabrikalar tarafından
      ben kendimi bildim bileli kullanılır. Çoğu büyük tüccar TL yi ticarette değil,
      son kullanıcı ile değişim aracı olarak kullanır.

      Faiz artışı ekonominin %30 kadar kayıtlı kesimini vuracaktır. Nasıl hissedersiniz?

      Mahalledeki büyük market zinciri etkilenir, etkilendiği ölçüde kapatır veya ürün çeşidini azaltır.

      Bakkal aynen yerinde durur.

      Büyük market kredi ile işlerini döndürür,
      üreticiden malı alır para vermez, malı raflara koyar,
      mal eskir ise raflardan alıp üreticiden yenisini ister,
      malı sattıktan 60 gün sonra üreticiye parasını verir,
      dükkana kira verir. Operasyonel işlerini döndüremezse banka kredisi alır.

      Bakkal ne yapar, malı toptancıdan alır, rafa malı koymadan parasını peşin verir
      veya bankadaki kredibilitesi karşılığı malı alabilir,
      kriz zamanında üretici ürünü sattıktan 60 gün sonra veren market yerine nakit bakkala
      mal vermek ister.

      (Tabi sermayesi güçlü olup, ürünü teminat karşılığı alan marketler hariç)

      İşlerini kredi ile dönderenler %40 civarı karlılık ile çalışmıyorsa zorlanır,
      batar mı? eğer işlerini küçülterek ayakta kalır ise batmaz, kredi faizleri düşene kadar küçük kalır, faizler düşünce tekrar büyütür işlerini.

      Türkiye de ticari hayatı baltalayan şeyler, devletin faizi veya avrupanın eurosu veya bizim devletin dandik parası değildir. Türkiye ticaretini zorlayanlar, mahkemelerin çalışmaması,
      siyasetçilerin düzgün sistemli bir programlarının olmaması, devletin çok hantal ve verimsiz çalışması, verimsiz çalışan devletin eğitimi de benzer durumdan muzdarip olduğu için kaliteli iş gücünün piyasaya çıkmamasıdır.

      Faizlerin yükselmesi inmesi döviz iniş çıkışları bizim iş adamlarını çok etkilemez. Aksine, kalitesiz işçiler sebebi ile iş yerindeki sirkülasyonun çok olması, verimsiz devlet sebebi ile vergi yükünün orta sınıfa binmesi, dolaylı vergilerin yüksek olması daha çok sorun yapar.

      Sil
    3. Bir başka konu da şudur;
      Türkiye pazarı avrupaya göre daha spot çalışır.
      Yani , uzun vadeli işlemler yapılmaz.
      Bu yüzden bizde vadeli işlemler çalışmaz.

      İş adamları birbirlerine kredi açar,
      veya kredi açmaz, bankadaki teminatını
      kullanıp o teminat kadar piyasaya çek verir,
      senet verir. Türkiye de vadeli işlem demek bu demektir.

      Kimse piyasaya güvenip, vadeli işlemlerini kendisi yapmaz.
      Hacimler vadeli işlemlerde çok ama çok düşüktür.

      Bu yapı sorunundan dolayı, Türk insanı nakdi bedel ile iş yapar,
      bu işleri genelde euro ve dolar ile yapar. Yani ticareti kadar
      parası bir kenarda durur.

      Faiz yükselmesi, bu insanların birbirlerine tanıdıkları vadelerin düşmesini
      ticaretlerinin azalmasını sağlar.
      Faiz düşmesi sürekli piyasada işlem yapan bu insanların dolar ve euro talep
      etmesini sağlar, çünkü onların işlem hacimlerine göre düşen dövizi alarak aslında
      sermayelerini kuvvetlendirirler.

      Türkiye de dikkat ederseniz, döviz mevduatları 90 larda da çok yüksek idi,
      şimdi de çok yüksek. Sadece ülkeye döviz giren yıllarda düştü, çünkü yukardaki iş
      kesimi için dövizi tutmak yerine döviz ile iş yapıp TL ile değişim yapmak daha
      avantajlı idi.

      Sil
  69. Değerli Hocam,
    Yazılarınızdan ve kitaplarınizdan çok istifade ediyorum. Teşekkürler...

    YanıtlaSil
  70. Hocam,
    Diyelim sonsuz enerji ureten bir buluş oldu. Bu parayla satılır değil mi? Ben buluşlar yapan insanlık istemiyorum Hocam. .ben adaletli olan, sömurmeyen, savaşmayan, öldürmeyen, kirletmeyen, yok etmeyen,tuketmeyen insanlık istiyorum. .insan binlerce yıldır buluşlar yaptı, ama yıl MS 2018 halaa kendini bulmuş değil. .konu bu, öz bu, sıkıntı bu, ana problem bu. BUNU NEDEN AŞAMIYORUZ hocam?..Bunun cevabı ve sırrı nerde?

    YanıtlaSil
  71. Hocam Abd , Çin'e neden ticari kısıtlama yapıyor, Abd'nin çıkarı ne ?

    YanıtlaSil
  72. Ekonomiyle ilgili olma, onu inceleme tarzınıza çok saygı duyuyorum. Ne kadar kapsamlı düşünmeye çalıştığınızı da nükleer füzyon hakkında bir yazarak bir kez daha gösterdiniz.
    Fakat özellikle sayısal ifadeler verirken ve özellikle herkesin dikkatini çekecek "bire on verecek" gibi bir veri sunarken tanımını daha dikkatli yapmanızı veya kaynak vermenizi beklerdim. Ve 10'un okuyucuya bir şey ifade etmesi için mevcut verileri de sunmanızı beklerdim. Tıpkı kendi alanınıza olduğunuz gibi titiz olmanızı yani.

    Tahmin ediyorum bu sayfayı okudunuz:
    https://www.iter.org/newsline/-/3121
    Aynı sayfada yer alan "Q=10" ifadesinin yönlendirdiği sayfada (https://www.iter.org/newsline/-/2845):
    Plazmaya verilen "termal" enerjinin 10 katı "termal" enerji çıktısı gibi bir hedeften söz edilmiş. Yalnız değilsiniz, ITER'in böyle bir aldanma yaratmak isteyip bunu da başardığını gören bir yazar durumu netleştirmek adına bir yazı yazmış:
    http://newenergytimes.com/v2/sr/iter/ITER-Power-Amplification-Myth-20171006.pdf
    ITER'in 0'a yakın bir net enerji üretimi hedeflediğini, bunun gayet iyi bir oran olduğunu amacın da zaten pozitif bir net enerji üretimi olmadığını belirtmiş.

    İyi günler dilerim

    YanıtlaSil
  73. Hocam öncelikle teşekkür ederim üniversite ögrencisiyim , türkçe kaynak sayısı çok az , az olanlardan birtaneside sizin kaynak.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kapitalizm

Paradan Para Kaybetme Dönemi

Faizin Doğuşu ve Yasaklanışı