Aristokrasi, Burjuvazi, İşçi Sınıfı ve Küçük Burjuvalar

Kapitalizm, üretim araçlarının mülkiyetinin özel kesimde olduğu ekonomik sistemin adıdır. Ekonominin üç temel sorunu olan kim için, kim tarafından ve ne miktarda üretim yapılacağı sorularını kapitalist sitemde, sistemin özünü oluşturan piyasa mekanizması çözer. Bu sistemde devletin görevleri sınırlıdır. Devlet genellikle mal ya da hizmet üretmez, üretimin kalitesini denetler, kesintisiz olmasını sağlamaya çalışır. Kapitalizmin temel unsuru olan piyasa mekanizmasının iyi işleyebilmesi yargının bağımsız olmasına, devletin liyakat sahibi kişilerce yönetilmesine, iş sahiplerinin ve devletle iş yapanların kayırılmamasına, yolsuzlukları gün yüzüne çıkarabilecek denetim mekanizmalarının iyi kurulup işletilebilmesine bağlıdır.  

Ahbap çavuş kapitalizmi; kapitalizmin, bazı unsurlarının eksik olması sonucu ortaya çıkmış bir çeşididir. Bu sistemde yargı bağımsız değildir, yönetimin güdümündedir. Devlet liyakat sahibi kişilerin yönetiminde değil iktidar sahiplerinin yakınlığına dayalı kimselerce yönetilmektedir. Devletle iş yapanlar karşılıklı çıkar paylaşımları içindedir o nedenle kayırma esası geçerlidir. Yolsuzlukları gün yüzüne çıkaracak mekanizmalar yoktur ya da zayıftır.

Kapitalizm üç temel sınıfa dayanır: Aristokrasi, burjuvazi ve işçi sınıfı.

Aristokrasi, ekonomik, toplumsal ve siyasal gücün soylular sınıfının elinde bulunduğu yönetim biçimidir. Günümüzde artık böyle bir yönetim şekli kalmadığı için sözcük daha çok "soylular sınıfı" (aristokratlar) anlamında kullanılmaktadır. Aristokrasi, kapitalizme feodalizmden miras kalmıştır. Feodal düzen, malikâne ve toprak sahibi lordlarla onların malikânelerinin bulunduğu topraklarda çalışıp, tarımsal üretim yapan serflerden oluşurdu. Serfler, lorda ait topraklarda ürettikleri tarımsal üründen lorda belirli bir pay verir, ürünün gerisini kendileri alırdı. Feodal sistem zaman içinde tasfiye olurken lordlar, toprakları küçülmüş olan malikânelerinde yaşamaya devam ettiler. Aristokrasinin temeli böyle ortaya çıktı. Bugün günümüzde eski zenginlik ve gücü kalan aristokrat aileler ancak sanayi ya da ticaretle uğraşmaya başlamış olanlardır.

Burjuvazi, kentlerde yaşayan, köylü olmayan, aristokratlar sınıfına da dahil olmayan kişilerin, ailelerin oluşturduğu toplum kesiminin genel adıdır. Bu sınıf, sosyal statüsünü ve gücünü, eğitiminden, işveren konumundan ve zenginliğinden alır. Marksist analizden hareket edersek asıl burjuva sınıfı sanayi ve ticaretle uğraşan varlıklı ailelerdir. Bir de küçük burjuvalar vardır. Bunlar kentlerde doğup, büyüyen memurlar, yöneticiler gibi gruplardır. Bu iki grubun çıkarları zaman zaman birleşse de çoğu zaman çatışır.

İşçi sınıfı, fabrikalarda, üretim birimlerinde çalışan emek sahipleridir. Bazı ülkelerde işçi sınıfı sendikalı olarak örgütlenmiş ve daha güçlü bir sınıf haline gelmiştir. Kapitalizmde her üretim faktörü üretimden pay alır. İşçi de üretime kattığı emeğinin karşılığında ücret adı altında bir pay alır. Sendikalar, ücretlerin artırılması, işçi sınıfının haklarının artırılması için çalışırlar.

Aristokrasi, bir ülkede kültür, sanat ve bilimin ilerlemesine destek olur. Aristokratlar, bu işlerle uğraşan kişilere, kurumlara maddi ve manevi destek sağlarlar. Onları korumaya alırlar, burs verirler, okuturlar. Müzeler açarlar, okullar kurarlar, okullara, bilim ve sanat kürsülerine destek sağlarlar.

Burjuvazi bir ülkede sanayinin, ticaretin gelişmesine, kalitenin artmasına, gerekli yatırımların yapılmasına ön ayak olur. Öte yandan burjuvazi üretim birimlerinin sahibi olarak ülkede söz sahibi olur ve ülkenin ekonomik, sosyal ve siyasal politikalarının yönlendirilmesinde etkin rol oynar.

İşçi sınıfı, eğer emeğinin karşılığında yeterli ücret alabiliyorsa üretime katkısını en üst düzeye çıkarır.

Bir de Marx’ın küçük burjuvalar dediği bir grup vardır. Bu grup; gelir düzeyi düşük ya da orta düzeyde olan kentli sınıfları tanımlar. İşçi sınıfı ile burjuvazi arasında yer alan esnaflar, zanaatkârlar, memurlar bu grubun üyesi kabul edilir.

Türkiye’nin durumu ilginçtir. Aristokrasi, Osmanlı’da da Cumhuriyet döneminde de olmamıştır. Bunun temel nedeni Osmanlı’da, batıda görülen feodal yapının olmamasıydı. Her ne kadar kendisine timar adı altında toprak verilmiş sınıf olsa da bunlar hiçbir zaman kendi başlarına buyruk, Sultan karşısında güçlü yerel güçler olamadılar. O nedenle bizde yerel yönetimler de güçlenemedi ve hep merkeze bağımlı kaldılar. Dolayısıyla feodal beylikten aristokrasiye geçiş olmadı.

Osmanlı’da da Türkiye’de de burjuvazi, hiçbir zaman geniş sayıda bir sanayi ve ticaret burjuvazisi düzeyine çıkamadı. Daha çok bir bölüm esnafın biraz daha üst düzey gelir elde etmesiyle sermaye sahibi olmasına dayalı bir esnaf burjuvazisi düzeyinde kaldı. Ya devletten aldığı işlerle geçinmeye çalıştı ya da devletin dediklerinin dışına çıkmamaya özen gösterdi. O nedenle burjuvazi, az sayıdaki istisnası dışında, bizde daha ileri bir demokrasi için, eğitimde bilime dayalı bir yapı kurulması için, yargının bağımsız olabilmesi için mücadele verecek bir bütünsel yaklaşıma ulaşamadı.

1960’lardan başlayarak güçlenir gibi görünen işçi sınıfı ise güç anlamında, son 30 yılda iyice geri gitti. Bir dönem sendikalar güçlenmişti, askeri darbelerin de etkisiyle güçlerini yitirdiler ve bir daha eski güçlerine kavuşamadılar. SGK kayıtlarına göre bugün Türkiye’de sendikalı işçi sayısı toplam işçi sayısının sadece yüzde 11’ini oluşturuyor.

Türkiye’de tam anlamıyla var diyebileceğimiz grup küçük burjuvaların oluşturduğu gruptur. Küçük burjuvalar, gelirinin etkilenmemesi için birçok şeyden vazgeçebilecek eğilimdedir. Ne burjuvazi kadar güçlü ne de işçi sınıfı kadar devrimcidir.

Başka nedenleri de var kuşkusuz ama bir yandan da bu sınıfsal eksikler nedeniyle Türkiye hiçbir zaman kapitalizme tam olarak geçemedi, hep ahbap çavuş kapitalizmi içerisinde bocaladı durdu.

Yorumlar

  1. Hocam eğer fırsatınız olursa bizleri Turkiye'nin geç kapitalistleşmesi konusunda bilgilendirir misiniz ya da önerebileceğiniz bir kaynak var mi?

    YanıtlaSil
  2. Hocam bizim aristokrasimiz üst düzey askerler değil miydi?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. O çök zorlama bir benzetme olur.

      Sil
    2. Hocam saygılar. senedi ittifakta padişah ile ayan arasındaki ilişki ayan sınıfının arsitokrasi oldugold gösterir mi?

      Sil
    3. Çok güzel bir örnek ama takiben 50yıl Osmanlının 3ncu kuruluş hikayesi, Merkezi otoritenin tesis edilme mücadelesidir. 1800-1850 arası Merkez'in ezebildiği ayanları ezerek (tepedelenli ali paşa, alemdar mustafa paşa, çapanoğlu, kara osmanoğlu, aynacıoğlu ve sepetçioğlu gibi) otorite kurması, ezemediklerinin (Kavalalı gibi) bağımsızlığını ilan etmesi tarihidir.

      Sil
    4. Generallik aile içinde devam etse öyle olurdu

      Sil
  3. Mahfi Hocam merhaba,

    Geçmişte, Eğer 2018 yılını atlatabilirsek artık 2019 yılı itibariyle ülkede toparlanma olabilir gibi bir sözünüz vardı.. Şu an için bunun hakkında ne düşünüyorsunuz?

    Ayrıca şu an gelişmekte olan ülkeler ve biz krizin hangi aşamasındayız..

    Saygılarımla

    YanıtlaSil
  4. Hocam bu ahbab çavuş kapitalizmi Mediokrasi ile ilişkili değil mi

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Şart değil ama mediokraside ahbap çavuş kapitalizminin oluşması çok daha fazla ihtimal içinde.

      Sil
  5. Hocam kaleminize sağlık Türkiye'nin durumunu son cumlenizle anlatmissiniz.Peki bnmde size sorum şu olacaktır bu ahbap cavus kapitalizmin den kurtulmak için ne yapılmalıdır ?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Niçin zor Hocam?Dürüst olmak ,siyaseti ülkeye hizmet yerine ,meslek ve zenginleşme olarak seçmemek yeter.

      Sil
    2. Sayın Eğilmez,

      Bu sorunun bana kalırsa yanıtı yargı reformudur: evrensel bir anayasa, işeyen bir yasama-yürütme-yargı sistemi ve kuvvetler ayrılığıdır. Ancak bu talep toplumun tabanından gelmedikçe bunu vaat eden bir siyasi yapının seçim kazanması mümkün değil maalesef.
      Kaldı ki tarihimizde böyle bir toplumsal talep hiç olmamıştır.

      Ben 32 yaşındayım ve şunu biliyorum: Hepimizin değil bazılarının ülkesi burası. Memleket sevdalısı olduğunu iddia eden yalancıların kazandığı bir yarı muz cumhuriyeti. Kendi kuşağımın eğitimli kaybedenleri adına şunu söyleyebilirim: Her geçen gün daha az bu ülkeye kendimizi borçlu hissediyoruz. En büyük kriz yakın zamanda ilan edilecek ve zaten patlamış olan kriz değildir, bu tip krizler zamlarla ve utançla atlatılabilir. Esas kriz bir ülkenin eğitimli insanlarının kendi geleceklerini kendi ülkelerinde görmemesidir.

      Çok karamsar olmamıştır umarım. Sevgiler.

      Sil
    3. Adsız 00.56 arkadaşım. Çok karamsar olmamış, tam tersine çok gerçekçi olmuş. Düşüncelerimi birebir yansıtmış yazdıkların.
      Ben de her gün biraz daha kendimi bu ülkeye ve halkına yabancılaşmış hissediyorum. Adeta olan biteni film gibi seyreden misafir konumundayım.

      Sil
    4. Ben 50 yaşında iyi bir universiteden mezun olmuş bir elektronik muhendisiyim. Analitik dusunme, fark yaratma gibi birçok ülkede çok değerli olabilecek konularda kendime güvenirim ve de defalarca yaptıklarımla bunu ispatladim. Şunu bilin böyle insanların çok büyük kısmı bu ülkede cezalandırılır. Şimdi keşke okul bittiğinde yurt dışına çikma hayalimi o zaman rafa kaldirmasaydim diyorum.

      Sil
    5. @20:20 İnsan kendinden kurtulamaz,neysen o sun.

      Sil
    6. sorun sadece egitimli egitimsiz kitle sorunu degildir. Esas sorun insan kalitesiyle ilgilidir.Egitimli kesim bile menfaati oldugu surece yanlışa yanlış diyememektedir.İnsanımızda " benim işim olsunda nasıl olursa olsun " mantıgı hakimdir. Ornek olarak imar barısına milyonlarca muracaatın yapılmış olması , bedelli askerlige binlerce muracaat oluşunu gösterebilirim. Askerliğin sadece maddi gücü olmayanlara reva görulmesi veya imarlı yerlere dunya kadar para verenlere imar affıyla yapılan haksızlık kimseleri rahatsız etmemektedir. Bu ornekler cogaltılabilir. Sapkamızı onumuze koyup dusunelim kimbilir kac kere araya adam koyup işimizi halletmeye kalkışmışızdır

      Sil
    7. Bulent Yalazkan verdiginiz orneklerde de goruldugu gibi hepimiz ogrenilmis caresizligi yasiyoruz. Son 20 yilimi isim geregi dunyanin degisik yerlerini gezerek gecirdim. Gelismis ulke vatandaslarinin olaylara bakis acisi ile bizim gibi gelismemis ulkelerin insanlari arasindaki bakis acisi farkini anlamaya calistim. Ama temelde gozlemledigim en buyuk farklilik dusunce yapisi veya bakis farki degil, bu ulkelerdeki sistemlerin bize gore gorece daha iyi isledigi, erk sahiplerinin mevcut sistem uzerinde ne sekilde olursa olsun dogrudan bir egemenlik kuramadigi oldu. Yani orneklendirmek gerekirse bir Alman trafik kuralini cignedigi zaman yakalanacagini ve caydirici bir sekilde cezalandirilacagini cok iyi bilir ve trafik kurallarina uyar. Kendisi uydugu icin baskalari tarafindan uyulmasina da ozen gosterir.

      Sil
    8. İktisatçıların "kurumsallaşma" olarak adlandırdğı olgu yani. Kuurumsl gelişimini tamamlayan toplumlarda sistemler, bizde ise kişiler üzerine kuruludur işler. Almanyadaki kural ihlalcisinin yakalanma riski kadar bizdekinin de var, ancak bizdekinin bir biçimde "yırtma" ihtimali de var, Almanyadaki adam "yırtma" nın ne olduğunu bilmiyor.

      Sil
    9. 2.sıradaki arkadaşın tespitlerini ben de aynen yaşamaktayım

      Sil
  6. basimiza gelen felaketlerin bas sorumlusu feodalizm. Islamda feodal bir din. Bu ikisi illet bu nedenle feodalizme karsi burjuva sinifinin yanindayim. Isci sinifindan gelmis olmama ragmen feodalizm yok edilmelidir yeryuzunden. Bununicin insan haklari rafa kaldirilmalidir

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. "Bunun için gerekirse insan hakları rafa kaldırılmalıdır."
      Bu sözünüze bakılırsa insan hayatının, özgürlüklerin, adaletin sizin hiç önemi yok. Düşündüğünüz sistemi mutlak doğru kabul ederek, bu sistemi hayata geçirmek için insan hakları gibi bir mefhumu tek çırpıda silebiliyorsunuz. Buna ne söylenebilir ki...
      Yazın, yazın ki insanlar sol ekonomi politikalarının gerçek yüzünü görsün.

      Sil
    2. Arkadaş yanlış ifade etse de doğru bir şey söylüyor aslında. Tersten okumak lazım. O da bir şeyin yok edilmesi gerektiğini anlamış aslında da yanlış anlamış. Rafa kaldırılması gereken şeyin islam olduğunu bir türlü ifade edememiş. E haklı, bunca yılın beyin yıkaması. Peki, islam rafa kalkarsa işler düzelir mi? Bizim gibi toplumlarda en azından bir umut doğar ama çözülmez. İslam gider, mislam gelir.

      Sil
    3. insan hakları hangi gerekçeyle olursa olsun rafa kaldırılmalı tezini savunan kimsenin insani duyguları sorgulanmalıdır.

      Sil
    4. Sorun İslamiyette değil doğru İslamiyetin yaşanmamasında ve Müslümanların yanlışlarının islamiyete mal edilmesindedir.

      Yapısal reformları ve bilimi İslam yasaklamaz, tam tersine teşvik eder. Yanılmayalım.

      Sil
    5. Şu doğru islamiyeti birisi tanımlasa da öğrensek. Yanlışını hepimiz biliyor, görüyor, yaşıyoruz da doğrusunu anlatan yok. Anlatmaya kalkanlar arada çıksa da sonunda pes edip "insanlığın kurtuluşu deizmdedir" falan diyorlar...

      Sil
    6. Doğruyu bulmak için araştırmak gerek, sahih islami kaynaklar ortada geziyor ve artık ulaşmak çok kolay, anlatan da çok. Siz araştırın ve dinleyin yeter. Anlatmaya kalkanların pes ettiği de doğru değil. Söyledikleriniz sağlıklı değil bir daha düşünün derim.

      Sil
    7. Sahih islami kaynakların listesini rica edebilir miyim?

      Sil
    8. Bir de o sahih kaynaklara şu aşağıda yazılanlardan fazla ne var, yazabilir misiniz?

      http://www.ihd.org.tr/insan-haklari-evrensel-beyannames/

      Sil
    9. siyasal islam ve yaşattıkları için "diğer" müslümanları suçlayıp sorunu öteleyen zihniyet siyasal islam'dan daha rahatsız edici. fransa'da müslüman teröristlerin bombalı saldırıları sonrası şehrin meydanlarında nispeten seküler bir yaşam süren müslüman gençlerin gözlerini bağlayıp "ben müslümanım, gel ve sarıl bana" yazılı pankartlarla hiçbir şeye çare olmayan humanist ama temelde "diğer" müslümanlardan çok müslüman olmayanları hedefleyen içi boş eylemlerini andırıyor. aynı gençler hiçbir zaman radikal olduğunu düşündüğü "diğer" müslümanlar'ı düzeltme ya da yanlış olduklarını onların yüzüne söyleme çabasında olmayacaktır. parçası olduğu seküler yaşamın içinde kendince islam'ı ve ne kadar sevmese de "diğer" müslümanları temsile devam edecektir. benzer şekilde bizde de kendini müslüman olarak tanımlayıp, ortalama Türk'e islam savunması yapan zihniyet de aynı gafleti yaşamaktadır.

      söze gelince %99'u müslüman olan halkımızın, bu islam güzellemesi yapanlarca bir kısmının islam dışı görülmesi, radikal de olsa islam'ın ucundan tuttuğunu düşündüğü zehirli kesimi sahiplenmesi de bundandır. İslam sadece ve sadece bir tercihtir. vatandaşlık duygusunu kavrayamamış, bireyle sınırlı kalması gereken değerleri çeşitli sosyolojik ve ekonomik sebeplerle topluma maleden bu zihniyet malesef toplumsal ilerleyişin önündeki en büyük engeldir. islam feudal bir dindir değildir önemli değil, bir dini dinin içeriği kadar onu uygulayanların içeriği de belirler. ki halihazırda islam gayet zengine, burjuvaya hitabeden bir din iken, aileden müslüman kişiler olarak mensubu olduğu dini bilmeyenlerin sürekli islam'ı fakir edebiyatına yakıştırması da bundandır. ekonomi ve yurttaşların refahı sermaye sahiplerinin vicdanına bırakılamayacak kadar önemlidir. Mahfi Hocamız'ın yazısında değindiği üzere %11 sendikalaşma oranı dehşet vericidir.

      dini reflekslerini dünyayı ve toplumsal olayları yorumlamak ile meşgul edeceğinize iç huzurunuza öncelik vermede kullanıp, dindışı gördüğünüz diğer yurttaşlarınızla aynı ülküyü paylaşmak için çabalamanız herkes için hayırlı olacaktır. şöyle sorarak bağlayayım, ortada islam olmasaydı, tüm yaşananlara ragmen mevcut hükümet halk tabanından aynı desteği bulabilir miydi? islam olmasaydı toplum ahlakımız şimdikinden daha aşağıda olur muydu? bireyin birey olduğu, toplumun her ferdinin refaha kavuştuğu bir Türkiye dileğiyle...

      Sil
    10. gerçek islam diyip duruyola. gerçek islam yaşanıyor işte suudi arabistan'da. oradan örnek alabilirsin sayın genius.

      Sil
    11. İslamı anlamak için vakit harcamadan islam hakkında sağlıklı yorum yapılamaz. İnsan ne olduğunu bilmediği şeyi ancak kafasına göre veya kafasındaki şeylere göre değerlendirir, yanlış eder.

      Ekonomiyi anlamak için Mahfi Hocayı takip etmezsen, iktisat kitaplarını devirmezsen ekonomi hakkındaki konuşmaların boştur. Yanılırsın ve yanıltırsın.

      İslamı da anlamak için okumazsan araştırmazsan ne olduğunu bilemezsin, gördüklerine göre hüküm verirsin, dini iç huzur için zannedersin, sahih kaynaklar ne diye sorarsın vs. vs.

      Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmamak dileğiyle...

      Sil
    12. İyi be kardeşim, madem sen okumuşsun, anlamışsın, araştırmışsın, ver o kitapların isimlerini, bizler de okuyup hidayete erelim, bilgi sahibi olalım.

      Sil
    13. emrah049 Ağustos 2018 08:29

      "insan hakları hangi gerekçeyle olursa olsun rafa kaldırılmalı tezini savunan kimsenin insani duyguları sorgulanmalıdır"

      Bunu Feodal Aga babalarina soracaksin. Feodalizmden beslenen kadinlara tecavuz eden kadinlari birak 2. sinif 10. sinif yapan babadan mirastan belki de yagmadan toprak mal mulk sahibi olup zeka kirintisi olmayan kendinden olmayan topraksizlari ezen agabalarina sorsan daha iyi edersin. Sanirim insani duygular bu sistemde yoktur!

      Sil
    14. Selam Herkese,

      Gerçek islam Kurandır, başka gerçek islam yoktur.

      Bakın Ankebut Suresi 14. Ayet ne diyor? iki farklı meal, bütün mealleri aynı çevrilmiş.

      29/ANKEBÛT-14: Ve celâlim hakkı için Nuhu kavmine gönderdik de içlerinde elli yılı müstesna bin sene durdu derken onları tufan yakalayıverdi hep zulmediyorlardı) / Elmalılı (sadeleştirilmiş)

      (29/ANKEBÛT-14: Andolsun ki, Nuh'u kavmine gönderdik de içlerinde elli eksik bin (dokuz yüz elli) yıl kaldı, derken zulümlerini sürdürürlerken onları tufan yakalayıverdi.


      Hz Nuh, 950 yıl yaşamış diyor. Yaratan bazı insanlara böyle 950 yıl ömür vermiş, bir kaç bin yıl önce.

      İnanmıyor isen kendi de yazdığı kitapta bunu demiş, daha ötesi var mı?

      Gerçek islam budur.

      Sil

    15. İslamı, çevremizde yaşanan İslam olarak kabul edip yargılarsak yanlış yapmış oluruz. Klasik İslam anlayışının ne kadar Kuran'a dayandığı en iyimser söyleyişle tartışmalıdır (Bence hiç alakası yoktur, hatta bilerek Kuran yerine başka kaynaklar insanlara din olarak sunulmaktadır). Kuran bilimsel ilerlemeyi engellemez hatta bunu dinin gereği olarak görür. Mesela, Evrenle ilgili bazı ipuçları verip bunların araştırılmasını ister. Yaratılışla ilgili Kuran'daki bütün bilgiler evrim teorisini desteklerken, bugünkü hakim "İslam" anlayışı evrim teorisini İslam adına ders kitaplarından çıkarmaktadır. Ekonomik hayattan bazı örnekler verip, biriktirmenin (tekasür) Dünya'yı nasıl bir yangın yerine çevirdiğinin araştırıldığında ortaya konulabileceğini söyler. İslam'ı mezhep imamlarının, tarikat şeyhlerinin ya da hadis bilginlerinin kendi hayat felsefelerine göre yazdıklarıyla değil, Kuran'ın kendisini anlamaya çalışarak değerlendirmek lazım. Bu konuda bilgilenmek için Hakkı Yılmaz, Caner Taslaman, Emre Dorman, Edip Yüksel ve daha bir çok değerli insan okunabilir.

      Sil
    16. Gerçek islam yaşansaydı konusu icin gecmisten örnekler vermek daha saglikli olacaktir. 1-Islam peygamberi hendek savasinda kendisi karsit goruste olduğu halde cogunluga uyarak hendek savunmasina karar verdi
      2- yonetici secerken akrabaya degil isi en iyi yapacak kisiye istişare ile görev verdi.
      3- zekat muessesesi tam uygulandigi icin bir donem zekat verecek insan bulunamadigindan zekat paralari sehir meydanlarina asilirdi.
      5-Parayi saklayanlar icin faiz, zekat vs. gibi yasak ve emirler dolayisiyla tüm para ticaret ve yatirimla piyasada döndü.
      6- halife omerin kendi isleri icin kendi mumunu, devlet isleri icin devletin mumunu kullandigi kissasini bilmeyen yoktur.
      7- hak , hukuk adalet kim olursa olsun adilce uygulandi.
      8- peygamberimiz vefat edince miras olarak bir hırka bıraktı. Yasami boyunca hep mutevazi bir yasam surdu.
      9- Bedir savasinda esirleri okuma yazma ogretmesi karşiligi salivermesi eğitime verdigi önemi gösterir.
      Vs.vs. ornekler cogalir . Insanlarin cok buyuk cogunlugu islama gore yasamiyorsa bu islamin suçu degildir. Kıssadan hisse
      Eğitim,Adalet,Tasarruf,Üretim,Calısmak,Liyakat, Çalmamak anahtar kelimeler. Tabiyki anlayana. Emin olun her dindar müsluman bu yönetimi desteklemiyor. Genellemek en büyük hastalık maalesef...

      Sil
    17. İnsan hakları demek:
      Senin bir hayat ve yaşama hakkın var. Bunu sana ben veriyorum demektir.

      İnsan hayat ve yaşama hakkını ne devlet ne de bir başka kişi veremez.
      Annesi, babası dahi veremez. Bir toplumda herkes üzerine düşeni yerine getirir.

      Eğer bir kişi veya kurum sana hayat ve yaşama hakkını ben veriyorum. Benim istediğim şekilde hareket edeceksin diyorsa bu işin tamamı insana yapılan zulümdür.

      Demokrasi, insan hakları, eşitlikler vd. bu gibi kavramlar insanın yabancılaştırılması sonucu doğmuş kavramlardır.
      İnsan vasfı taşımayan varlıkların tabii olması gereken kurallar manzumesidir.
      İnsan vasfı taşıyan bir kişinin bu gibi devlet sınırlandırmaları ile işi olmaz.

      Bir işleyiş vardır ve işlerini bu çerçevede halleder.

      Havanda su dövmenin anlamı yoktur. Bunları savunanlar boş konuşur.

      Sil
  7. Şu cümle en vurucu olanı. Anlayan anlamıştır. “Küçük burjuvalar, gelirinin etkilenmemesi için birçok şeyden vazgeçebilecek bir sınıftır.”

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu benim Piyasa Aldırmazlığı hipotezimin genişletilmiş hali.

      Sil
    2. Hocam saygılar. Ben de belki bir küçük burjuvayım. Paramızın alım gücü enflasyon ve kur artışları sebebiyle gün geçtikçe düşüyor yani gelirimiz düşüyor. Bu halde ne olur? Demek istiyorum ki eğer küçük burjuvalar her şeyden vazgeçtikleri halde gelirleri düşüyorsa ne olur? Eğer sorunun cevabı fazla siyaset içeriyorsa lütfen cevap vermeyin.

      Sil
    3. Bunun yaniti zaten pratikteki ekonominin teorik ongorusunde var. Mevcut ekonomik gidisatta insanlar dogal olarak fakirlesir. Yasam standartlari ya cok duser ya da Kucuk Burjuva veya ayni anlama gelmemekle birlikte orta direk bir alt seviyeye gecmis olur.

      Sil
  8. Marksizmdeki muhafazakarların devrim koşullarına kısa sürede uyum sağlaması, Türkiye'de, Kurtuluş S. sonrasında aynen gerçekleşmiş. Kurtuluş Savaşı'nın kazanılması koşullarını kuran, M. K. Atatürk'ün tinsel belirlenimi yansısı bittiğinde, karşı-devrimin adi yüzü ortaya çıkmıştır. F. R. Atay'ın eserlerinde, Erol Toy'un 'İmparator' romanında bunlar çok güzel anlatılmıştır.

    Ayrıca; Sayın Eğilmez'in yukarıdaki çözümlemesine katılmakla birlikte, Türkiye'ye özgü, okuduğum en iyi sınıfsal çözümleme, demokrasi-laiklik temelinde, Emre Kongar'ın 'Demokrasi ve Laiklik' kitabında geçmektedir. Bu kitabı herkese öneririm.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkürler katkı ve öneriler için.

      Sil
    2. M.K.Atatürk'ün tinsel belirlenimi yansısı derken neyi kastediyorsunuz acaba?

      Sil
    3. Şöyle bir şey buldum...
      https://www.google.com.tr/search?q=kars+damal+atatürk+silüeti&oq=kars+damal&aqs=chrome.2.69i57j0l3.6577j0j7&client=ms-android-samsung&sourceid=chrome-mobile&ie=UTF-8#imgrc=UUg7jKx-JrbhDM:

      Sil
    4. Türkiye'nin sınıfsal yapısı Atatürk Devrimi ile belirlendiğinden, idealizmden kaynaklanır: Kurtuluş S.'nda Kuvay-ı Milliye yanında yer alanlarla, açıkça karşı çıkanlar, ihanet edenler arasında bir fark oluşmuştur: Laik-Anti-laik, Turancı-Ulusçu vb.

      Türkiye toplumunu Marksist kuram kavramlarıyla incelemek olası ancak küçük burjuva vb. kavramları, bizdeki Kurtuluş S.'nı yapan askeri burjuvaziyle karıştırırsak yanlış olur! Bizdeki askeri burjuvazi herşeyden önce emektardır. Türk milleti ile birlikte başarısı Atatürk'ün özünden ileri gelmiştir. Kendi kendine özümsediği bilgi, görgü vb. özelliklerinden ileri gelmez. Atatürk Devrimi toplumun yapısını devrimci, ilerici bakımdan dönüştürmüştür.

      Nasıl?!

      M. K. Atatürk'ün tinsel belirlenimi (özü) çocukluk yıllarından başlayarak yaşadığı özel koşullarının bireşimidir. İçinde bulunduğu topluma, saltanat rejimine olan tepkisi, ülkesine yönelik dış tehditle pekişmiş ve bilinçaltında bu tehditleri nasıl altedebileceğine dair bir alt-bilinç geliştirebilmiş, sonra bunu askeri eğitimiyle bilinç düzeyinde tekrar değerlendirip çözüm yolları bulabilmiştir. Mustafa Kemal'in hiçbir akranı, rakibi bu aşamalardan geçmediğinden, kendi çözümleri kültürel düzeyde, yüzeysel kalmıştır. Dolayısıyla yeterli derinlikten yoksun olduklarından, toplumsal olguların karmaşıklığı, onların olguların maddesel koşullarını anlamasını engellemiştir. Basit mantıksal çıkarımlar yeterli olmamıştır. Atatürk'ün dahi olmasının nedeni budur.

      M. K. Atatürk'ün tinsel belirlenimi Kurtuluş S.'nı yapan Türk halkının bilinç altına yansıtılması tinbilimin ve dirimbilimin konusudur:

      Mustafa Kemal Osmanlı İmp.'nun yıkılış buhranını Türk halkı ile birlikte yaşamıştır. Mustafa Kemal halkın içinden biridir ancak bunu ideal (kendine özgü) koşullar içerisinde yaşamıştır. Mustafa Kemal'in halkın içinden biri olması fiziksel anlamda değil, sezgiseldir. Öyle olmasaydı, Mustafa Kemal, rasyonel olmayan (sadece inanç geliştirebilen) bireylerle olan bu etkileşimden olumsuz yönde etkilenebilirdi.

      Aynı koşullar içinde olan ya da olduğunu sanan bireyler ortak bir bilinç geliştirirler; bu toplumun bilinçaltı'dır. Beyincik ve beyin sapı ortak bilincin oluşturulmasında en temel dirimbilimsel unsurlardır: Bilincimizin yapıtaşları olan sinirlerin oluşturulmasında temel görevleri vardır.

      Mustafa Kemal gelişimin bütün aşamalarında kendi kişisel sorunlarından çok, daha yaşamsal bulduğu toplumun genel sorunlarına eğilmiş, kendi iç dünyasında bilinç düzeyinde çözüm yollarına ulaştığından düşünsel zaferini ilan etmiştir. Türk halkı bunu içinde bulunduğu etkileşimden yararlanarak, kendi iç dünyasında bu zafer sevincini duymuş ve başarıya ulaşacaklarına ilişkin bir inanç geliştirmeye başlamıştır. İnanç, burada bir başkasının çözüm yolunu izlemek olduğundan, her aşamada kaydettiği başarı inancını pekiştirmesini sağlamıştır. M. Kemal'in tinsel belirleniminin yansıması bu biçimde olmuştur. Atatürk'ün tanrısallaştığı andır.

      Atatürk, Tanrı'dır!...

      Sil
  9. Hocam biz de iktidar yakını olmadan kendi çabalarımızla liyakatımız ile devlet kadrolarında yerimizi almak istiyoruz çok mu zor,çalışıp çaba gösteren birisi olarak sizden iyi şeyler de duymak istiyoruz

    YanıtlaSil
  10. Hocam Liberallerin ülkemizi yakın bir gelecekte yönetebilme gibi bir durumları var mıdır? Yöneteceklerse bu nasıl olacak?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Görünürde öyle bir durum yok.

      Sil
    2. kemalistler izin vermez en çok korktukları siyasi iktisadi harekettir.

      Sil
    3. "Kemalizm" ya da daha doğrusu Türkiye Cumhuriyeti, yerli burjuvaya dayanan bir planla yola çıkmıştır, büyük buhran dönemi ile bu düşüncesinden piyasa koşulları çerçevesinde bir müddet sapmıştır ve kısaca liberalizm gayet de Atatürkçü düşünceye uygundur. Kemalist diye aslında düşman olduğu şehirli ortalama Türk'e laf sokma çabasıyla genelleme uydurmak hakaretten öte bir yorum değildir.

      Sil
  11. Burjuvazinin olmamasında Osmanlı ahilik sisteminin güçlü olması bir neden midir?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sanmıyorum. İngiltere'de ve diğer Avrupa ülkelerinin bir bölümünde de güçlü bir lonca sistemi vardı.

      Sil
  12. Mahfi Hocam yazınız için teşekkürler. Imf Türkiye gibi ülkelere borç verirken bu gibi şartlar öne sürüyor. Merkez bankasının bağımsızlığı, Kitlerin özelleştirilmesi, Devletin üretime katılmaması ve müdahalesinin sınırlı olması vs. Bu da kapitalizmi yaşatmak için. Fakat hocam bu tarz şartlar bizim gibi gelişmekte olan ülkeleri bir pazar haline getirmez mi ?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Doğru uygulanırsa getirmez. Ama buradan bir ahbap çavuş kapitalizmi çıkarsa getirir.

      Sil
    2. IMF önerileri doğru uygulanırsa gerçek bir piyasa ekonomisi kurulur, ahbap çavuş kapitalizmi değil. Ama tabii ayıya dayı denilerek uygulanır ve yarı yolda bırakılırsa aynen yrım kalmış antibiyotik tedavisi gibi yararından çok zararı olur.

      Sil
  13. Çoğunun yaptığı gibi günlük polemiklere girmektense, büyük resmi işaret etmişsiniz. Tebrik ederim

    YanıtlaSil
  14. Acikcasi ben buraya tam katilamiyorum, her sinif kendi sinifsal cikarlari dogrultusunda rasyonel oldugunu dusundugu kararlar alabilir. Cumhuriyeti kuranlar bürokrasinin temsilcileriydiler ve kendi celiskilerini icinde barindirdi bu durum. Burjuvazi öyle ya da böyle bayragi gercek anlamda teslim aldiginda taslar yerli yerine oturacak, cok uzak olmayan bir gelecekte belki de.

    YanıtlaSil
  15. Hocam tam da Politzer in Felsefenin Temel İlkeleri kitabını (2.defa) okuyordum. Bu yazınız üzerine çok iyi oldu... Bizde burjuvazi tam anlamıyla oluşmadığı gibi. 17. ve 18.yy dan burjuvazinin mücadelesinin ürünlerini özgürlükler, temel hak ve hukuklar vs.hiçbir zaman içselleştiremedik. Hep hikayemiz şark ile garbın ikileminde kaldı.Hala aynı salıncakta sallanmamız bundan değil midir?

    YanıtlaSil
  16. Hocam su anda asiri zenginligi olmayan, kendi kendini idare eden ancak daha once ornegin Anadolu'da beylikleri yoneten aileler gibi aileleri sosyal bakimdan hangi sinifa koymaliyiz? Ekonomik acidan kucuk burjuvazi olabilirler aslinda, ama sosyal acidan farklari benzerliklerinden cok daha fazla olmali; aile gelenegi, gorgu, egitim, altyapi gibi kriterlerle.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Tabii bu üçlü sınıflama çok daraltılmış bir yapı. Bunların yanında, altında birçok küçük gruplar olabilir. Ama bunlar ayrı bir sınıf oluşturmaz. Sınıf olması için bir sınıf bilinci olmalı.

      Sil
  17. Selamlar. Ahbap çavuş kapitalizmi teriminin literatürde ingilizce karşılığı varmı? Ya da kendi tabirinizmi?

    YanıtlaSil
  18. Aslında hepsi birbirine bağlı. Bir burjuva sınıfı ve yikabilecegi bir aristokrasi yoktu. Burjuvazi olmayınca ticari kapitalizm olmadı. Sonrasında sanayi kapitalizmi yaşanmadı ve bunun getirisi serfin iscilesmesi, devrimler, hakkını savasarak elde etme gibi süreçler yaşanmadı. Tepeden inmeci burjuvalaşmayla da ancak buraya gelinebildi. Batıda bu süreç kanli geçti ama toplum sindirebildi. Biz ozumseyemedik.

    YanıtlaSil
  19. İslam feodal bir din mi? Feodal ve din bu nasıl bir benzetmedir yahu?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İslam bir din değildir, sıkıntı burada. Feodal de olur, burjuva da, aristokrat da. İçinde hepsini barındıran ilkel bir Arap yönetim şeklidir. Siz bunu din olarak kabul ederseniz işte böyle şaşar kalırsınız.

      Sil
    2. Islam ciktigi donemde feodalizmin dunyada egemen oldugu bir donemdi. Dahasi Islamdaki rituellere toplumlara baktigimizda feodalizmi cok acik goruluyor.
      Son olarak Tesbihte hata olmaz.

      Sil
    3. Aslina bakarsaniz tum dinler feodal kalintilardir. Feodalizm insanlara ruhani algilayislari tarim doga toprak etkilesimli ekonomi oldugu icin siginacak limnalarin olmasini saglar. Insan doga karsisinda ekonomisi dogal afetler karsisinda korunaksizdir bilgisi azdir. Feodalizmle din yanyanadir. Feodal toplumlarda din olgusu belirgin ve gucludur.

      Sil
    4. Teolog olmamakla birlikte bir konuda katki yapmak isterim. Her din ozunde bir devrim olarak ortaya cikar. Yani koken olarak bir devrimdir.

      Tebligci ve yayilmaci ozelligi ortaya ciktigi zaman, metod ve pratigine bakarak feodal mi degil mi analiz edilebilir. Bu acidan bakarak Islam teblig ve yayilma sureci feodal bir sekilde mi olmustur yoksa bizim ulkemizde cok sevilen teoriye gore gonullu mu olmustur onu arastirmak gerekir.

      Islam ilkel bir Arap yonetim sekli degildir, Vahabilik ilkel bir Arap yonetim sekli olarak dusunulebilir. Islam bir dindir ve her inanc siteminde oldugu gibi kimseye dogru oldugunu ispatlamak zorunda da degildir. Cunku zaten ispatlansa din ya da inanc olma ozelligi kaybolur. Bu baglamda bakinca isteyen inanir, isteyen inanmaz.

      Her insan kendi durdugu yerden bir din aciklamasi yapabilir. Bir paleontolojist ile bir teolog din ile ilgili ayni sekilde dusunmez.

      Sil
    5. Bu isimsiz amcamızda bir garip ruh hali var. 1.5 milyar inanan insan aptal sen akıllısın. Einstein'dan Edison'a Goethe'den Fuat Sezgin'e yabancısı, dinsizi, imansızı, inananı inanmayanı İslâmın din olduğunu tüm bilim alemi kabul etmiş senin beyinciğin kabul etmeyince yok öyle mi sen böyle yaşamaya devam et. Allah akıl fikir versin. Ölünce anlarsın...

      Sil
  20. “Küçük burjuvalar, gelirinin etkilenmemesi için birçok şeyden vazgeçebilecek bir sınıftır.”
    Birçok şeyi biraz açabilirmisiniz

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Demokrasi, yargı bağımsızlığı, düşünce özgürlüğü.

      Sil
    2. Birçok şeyin kendisi zaten yanıtın kendisi değil mi. Kendi konfor alanını maksimize ettikten sonra dünya umrunda değil gibi.

      Sil
  21. Aslinda Kücük burjuvanin karsiligi bizde Köylü kurnazlaridir. Kücük hesaplar/ akillar

    YanıtlaSil
  22. Hocam ‘’İşçi sınıfı, eğer emeğinin karşılığında yeterli ücret alabiliyorsa üretime katkısını en üst düzeye çıkarır’’ şeklinde bir ifade kullanmışsınız. Marksist düşünceye göre artı değeri oluşturan işçiyse , artı değerin tamamını işçi sınıfı ücret olarak almadağı sürece emeğinin karşılığını almış olmayacak. Artı değer işveren tarafından sömürüldükçe işçi sınıfı nasıl yeterli düzeyde ücret almış olacak ?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok doğru ama ben Marksist düşünceyi bir analiz aracı olarak kullanıyorum burada Marksizme geçilmesini savunmuyorum. Dolayısıyla artı değerden sermayedara ne kadar az aktarılırsa işçi sınıfı o kadar çok rahatlayarak üretime katkı yapar diyorum.

      Sil
    2. Mahfi Bey, marksizmi bir analiz aracı olarak kullanmanın bazı önemli sonuçları olduğunun farkındasınızdır tahminen.

      Birincisi, örneğin bir analiz aracı olarak değer teorisini bir kez kabul ettiğinizde değerin kaynağının emek gücü olduğunu ve dolayısıyla sermayedarların tüm servetinin artı değere serbest piyasa üzerinden el koyulmasından kaynaklandığını kabul etmiş oluyorsunuz. Dolayısıyla işçi sınıfının hak ettiği artı değerin tamamı olmaktadır çünkü değerin kaynağı emek gücüdür.

      İşçi sınıfı artı değerin tamamını aldığında ise burjuvazinin el koyma süreci ve dolayısıyla servetinin kaynağı ortadan kalkar ve dolayısıyla bir sınıf olarak ortadan kalkma süreci de başlamış olur. İşçi sınıfının artı değerin tamamını alması kuşkusuz maaş biçiminde değil, bugün yaşanan gelişmelerin de dayattığı gibi tüm bankaların ve üretim tesislerinin devletleştirilmesiyle gerçekleşebilecektir. Sömürünün ortadan kalkması bu nedenle merkezi planlamaya dayalı devletçiliği gerektirmektedir ki, bunu savunmadığınızı biliyoruz.

      İkincisi, artı değerin sınıflar arasındaki paylaşımı niyetlere dayanan “aktarımlarla” değil sınıf mücadelesiyle gerçekleşir. Dolayısıyla “artı değerden sermayedara daha az aktarılsa” şeklindeki temenninizin gerçekleşmesi sermayedarlara danışmanlık yaparak veya ahlaki iyilik vaaz ederek değil, örneğin kilit sektörlerde kitlesel grevlerle gerçekleşebilecek bir süreçtir. Benzer şekilde kitlesel grevlere destek olan bir pozisyonda olmayacağınızı tahmin ediyoruz.

      Sonuç olarak yukarıda açıkladığımız nedenlerden ötürü marksizmi analitik olarak savunmadığınızı ve savunamayacağınızı söylemek durumundayız. Marksizmin analitik ve sentetik boyutları ayrılmaz bir bütün oluşturur.

      Sil
  23. Hocam burjuva komprodor bürokrasi rüşvetçi bu kaba gerçeklik bu kadar kibar anlatılabilirdi nezaketinize kurban olayım.

    YanıtlaSil
  24. Hocam yazdıklarınıza katılmakla beraber, ülkemizde kapitalizmin gelişmemesinin de bir nedeni ülkedeki iş kanunlarının yıllardır devlet tarafından bir türlü düzenlenmemesinden kaynaklandığını düşünüyorum. Mevcut iş kanunları, oy kazanmak amacıyla yıllardır verilen anlamsız haklar ile ne yazık ki insanımızı çalışmamaya teşvik etmekte bu nedenle üretimde devamlılık ve verimlilik sağlanamamakta, burjuvaziyi de sanayi ve ticaretin gelişmesi adına yatırım yapmaktan soğutmaktadır. Sendika ile ilgili de kanunların aynı şekilde düzenlenmesi gerekmekte olup, ülkedeki tüm sigortalı çalışanların zorunlu olarak sendikaya üye olmalarının sağlanması böylece sendikaların rekabet ve ücret eşitsizliği yaratmalarının engellenmesi, salt aylık aidat toplama amacıyla burjuvayı tehtid aracı olmaktan çıkartılarak işçi ve yatırımcı için ortak kazanç sağlayan örgütler olmasının sağlanması gerekmektedir. Mevcut ekonomik ortamda, ülkemizdeki iş yapma zorlukları da göz önüne alındığında kapitalizme geçilmesi daha çok uzun yıllar alacak gibi duruyor.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu dediğiniz çok doğru ama onların hepsinin nedeni işçi sınıfının örgütlenememesi ya da örgütlendiği halde bunu sürdürememesidir.

      Sil
    2. Hocam kaleminize sağlık, keşke işçi sınıfı örgütlenmesi mümkün olabilse. Bunu engelleyen, engellemek için elinden geleni yapan o kadar büyük firma/sirket var ki 😔

      Sil
  25. Hocam, soylular sınıfı yerine soysuzlar sınıfı desek ve sınıflamayı tekrar yapsak nasıl olur?

    YanıtlaSil
  26. hocam, sosyalizmin devlet kapitalizmi olduğunu düşünüyorum. yanlış mı doğru mu?. çünkü hocam sosyalist sistemde üretim araçları devlet aygıtının elindedir ve nelerin ne kadar ve kimler için üretileceğine devlet karar veriyor. ne dersiniz hocam?.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sosyalizm, Marks'ın sisteminde, biliyorsunuz bir geçiş aşamasıdır. Son aşama devletin ortadan kalktığı komünizmdir. Ama uygulamada bambaşka yönlere yönelmiş ve sizin dediğiniz olgu ortaya çıkmıştır.

      Sil
  27. Küçük burjuva sınıfının gelirinin etkilenmemesi için demokrasi, yargı bağımsızlığı, düşünce özgürlüğü gibi birçok şeyden vazgeçebilmesi durumu sadece Türkiye gibi bu kavramlar için tarihinde hiç mücadele vermemiş ülkelerde mi geçerlidir yoksa gelişmiş batı ülkelerinde de aynı durum sözkonusu mudur ?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu gerçekten çok ilginç bir soru. Ben de dahil olduğum bu küçük burjuva sınıfının neden bu kadar korkak ve ürkek olduğunu çözemedim. Aklıma gelen tek şey 12 Eylül darbesi. Acaba küçük burjuvalar 12 Eylül darbesi ile ( ki aslında dinci muhafazakar kesime hizmet etmiştir) işçi kesiminin başına gelenlerin kendi başlarına da gelebileceğinden mi korkuyorlar bilemiyorum. Yani devletin( hükümetin) yapabileceklerini 12 Eylülde gördüler ve hala tırsıyorlar.

      Sil
    2. Küçük burjuvalar bir sınıf değildir. Sınıf bilinci yoktur. O nedenle yazıda sınıf değil grup kelimesini kullandım küçük burjuvalar için.
      Her ülkede küçük burjuva öncelikle gelirinin, geçiminin peşindedir. O nedenle onu kaybetmemek için birçok şeye razı olur. Bu, batı ülkelerinde de böyledir. Oralarda demokrasiyi, iyi yönetimi empoze eden ve kabul ettirenler aristokratlar, burvuvazi ve işçi sınıfıdır. Onlar öyle davranınca küçük burjuvalar da benzer davranışın içine girebiliyor.

      Sil
    3. kucuk burjuva bna gore esraf ve esnaf kesimi esen yele gore tavir ve sukunet alir. Belli bzsli basat iliskileri kaygilari onlari o yone evrir.

      Sil
  28. Modern dönem filozoflarının bir tokat atmadan geçmediği küçük burjuvazi, bugünün orta sınıfı.

    Sınıflar arası geçişlerin mümkün olduğu her sistemde, düzende bu sınıfın hayalleri, çabası yerleşik burjuvaziyi değişime zorlar, işçiye de basit tabirle 'çalış senin de olsun' der. Kendi menfaatini korumak için örgütlenme becerisi de var. Avrupa'nın sivil toplumun güçlü olduğu kuzey taraflarında örnekleri de mevcut.

    Mesele sistem meselesi değil, kimin Marx'ın hangi etiketine uyduğu değil, kim devrimciliğe yatkın bunu bulmak da değil. Mesela toplum içinde hiyerarşileri azaltmak, azaltılamayacak durumdaki doğal hiyerarşilerde de geçişkenliği sağlamak, fırsat eşitliğini korumak.

    Syg.

    YanıtlaSil
  29. Mahfi Bey, yazınızı T24 de okudum. Ama yazı başlığını baya ilginç yazmışlar, yazı içerisinden böyle bir tespit göremedim. "Mahfi Eğilmez: Türkiye'de tam anlamıyla var diyebileceğimiz tek grup küçük burjuvalardır" siz özetle bunu mu söylemek istediniz? Sanmıyorum. Tespitlerinize katılıyorum. Türkiye de burjuvazinin tarihsel geçmişi olmadığını düşünüyorum. Devlet eliyle yaratılmış bir burjuvazi bizi nereye götürebilirdi ki.? Zaten sosyalist düşüncede burjuvazinin ilerleyici rolünün yitirdiğini savunulur. Bizde bu ilerleyeci güç bir zaman olmadı diye düşünüyorum.Saygılarımla.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Dijital veya basılı gazeteler ve haber organları bu tür çarpıcı başlıkları kullanmayı seviyorlar. Çünkü okuyucuyu bu başlıklar çekiyor. Haklısınız yazımın bir fikri o ama hepsi o değil tabii.
      Aslında birçok ülkede burjuvazi devlet eliyle desteklenir ama sonradan devletten ayrı bir güç haline gelirler. Bizde böyle bir şey yok. Devlet destekliyor onlar da güçlense bile devletten ayrılamıyor, devletin yanlışlarına yanlış diyemiyor. Diyenler var tabii ama sayıları ve etkileri çok az.

      Sil
    2. Teşekkürler hocam, saygılar.

      Sil
  30. Teşekkürler ederim Mahfi hocam. Kitabınızı okudum. Bu yazınızla da ufkumuzu açmaya, farklı görüş açıları sunmaya devam ediyorsunuz.

    YanıtlaSil
  31. Hocam cumhuriyet ilk kurulduğundan beri yapılan devlet fabrikalar bir süre sonra özelleştirilseydi şimdi üretken bir burjuvazi sınıfı kurulamaz mıydı?

    YanıtlaSil
  32. Hocam yazılarınız çölde bir vaha gibi. Ne kadar teşekkür etsem azdır.

    Yazınızı doğru anladıysam, özet olarak Türkiye’deki ahbap çavuş ilişkisini burjuva sınıfına tam anlamıyla geçiş yapamamıza bağlıyorsunuz (yani 3. Dünya klasmanına sıkışma nedenimiz bu). Bu eksiklik yüzünden kapitalizmle gelmesi gereken mekanizmalar (denetim, organizasyon, eşit hak ve fırsat gibi) gelmiyor. Size katılmakla birlikte analizinizde sanki bir eksik var gibi geliyor.

    Burjuvalara sanki hiç olmadıkları kadar büyük bir anlam yüklemiş olmuyor muyuz? Sanki batıyı batı yapan itici güç onlarmış gibi oluyor. Burjuvaları her ne kadar çok sevsem de onlara böyle bir tarihsel anlam (politik demokrasi miğferi) yüklemek istemem ki sosyal bilimlerde zannediyorum ki bu teoriler fazlaca çürütüldü.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim.
      Sadece burjuvazi değil. Bizde aristokrasi ve işçi sınıfı da etkin ve güçlü değil. Dolayısıyla demokrasi isteyecek güçler yeterince güçlü değil.

      Sil
  33. Hocam bence hic bunlara gerek yok adam akıllı islam dinini uygulasak her alanda peygamber efendimizi ornek alsak hersey duzelir bununda en basi bebeklik ve cocukluk caginda iyi bir ahlak dersi

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu dediğinizi yaptıkça işler daha kötüye gitti. Eskiden benim çocukluğumda kız erkek karma okullarda okunur, din dersi de seçimlik uygulanırdı. Ahlâk çok daha iyi bir düzeydeydi. İnsanalar iyi ahlâklı olmayı önce aile sonra okul ve en sonra da rol modeller öğretir.

      Sil
    2. Ramazan abi, sen çocukları ensar'a ver, bak orada nasıl bir ahlak dersi alıyorlar görürsün. Geçen ben de peygamber sünnetidir diye 18 hanım nikâhlamak istedim, şimdilik yasakmış. O zaman gittim, benim bi yahudi komşu var, onun hurmalığına el koydum. Fedek Rezidans yapacağım rabbim kısmet ederse. Altına da bir AVM, şahane olacak, seni de beklerim. Çocukları da al gel...

      Sil
    3. Yapamadığımız şey şu Ramazan kardeş:Dindar nesil diyoruz ama okumayan,yazmayan,fikir üretmeyen,eleştirmeyen,sorgulamayan,dünyaya kapalı adamlar yetiştiriyoruz.Şimdi bu adam dindar ama kime ne faydası var?

      Sil
    4. Benim kastettiğim gercek anlamda islam kuranin ilk inen ayeti oku dur ordan burdan ornek vererek dini kotuleyemezsiniz sen gercek anlamda islam dinini arastir gor bak bakalim mahfi hocam da iktisat icin harcadigi eforun binde birini peygamberimizin hayatina ayirsaydi su anda cok farkli dusuncede olurdu yani oyle umuyorum saygılar

      Sil
    5. Sn. ramazan turan 10 Ağustos 2018 10:17, bu soylediginiz diger pek cok sistem icin de gecerli. Ornegin gercek kapitalizmi uygulasak da daha iyi oluruz, veya gercek komunizmi uygulasak da daha iyi oluruz. Yani oradan buradan ornek vererek Islam'i yada herhangi bir dini kotulemek degil mevcut pratige bakarak degerlendirme yapip bir kaniya varir insanlar. Elestirilerini de buna gore dile getirirler.
      Mahfi Hocanin neye zaman ayirip ayirmadigini tam olarak bilemem ama sizin gibi degil onun gibi dusunmek reel olarak daha mantikli geliyor bana.

      Sil
  34. "Küçük burjuvalar, gelirinin etkilenmemesi için birçok şeyden vazgeçebilecek bir sınıftır." Tespitinize katilmiyorum. Zira kucuk burjuvaziyi gorece iyi egitim almis, belli bir ücret düzeyinde çalışan memurlar ve beyaz yakalilar olarak kabul edersek, ülke'nin kurumsal kapasitesinin(demokrasi, insan hakları, cogulculuk vs..) geriye gitmemesi için ulkenin son 20 yılında bu insanlarin gösterdikleri durus, takındıkları siyasi tavır dışında demokratik işleyişin yerlesmesi için yapılan hiçbir şey yok! Küçük esnafla bu grubu ayni sekilde nitelemek yanlis olmus. Bu bahsettigim grup disinda burjuvazi ve hatta siyaset kurumunun hali zaten ortada..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Memur neyin devletin burjuvası mı;)ücretli sınıfları "küçük"burjuva olarak nitelendirmek yanlış.

      Sil
  35. Sayın Eğilmez, yazınızı ilgiyle okudum. Evet Türkiye uzun süredir ahbap çavuş kapitalizmiyle idare edilmektedir. Bunu her yönetimin her noktasında görmek mümkün. Asıl bizi düşündüren bu yapı n3 kadar sürdürülebilir. Bu yapı nasil bir yönetim çıkarabilir nasıl anayasa yapabilir?
    Rejim değişikliği, anayasa değişikliği gibi ülke genelini etkileyecek kararlarda %51-52 çıkan sonucu geçerli saymak son derece hatalıdır. Bunu bir maç sonucu gibi düşünüp getireceği ciddi sıkıntılari göremeyenler, toplumun ortadan ikiye bolundugunun de farkinda değiller.
    Şöyle açıklamak gerekir: İki uçlu bir tercih setinde en iyi sonuc tercihlerin hepsinin bir tercihte toplamasidir. %0' a %100 çıkan bir sonuç seçime katılanların hepsinin ayni tercihi seçtiğini ve tüm secmenlerin hem fikir olduğunu gösterir. Bu uç bir sonuçtur bir seçim için bundan iyi bir sonuç olamaz. Diğer bir uç sonuç ise seçmenlerin %51-52'i bir tercihi kalan %48-49'u diğer tercihi seçmiş olmasıdır. Yani neredeyse toplumun yarısı bir tercihi diğer yarısı diğer bir tercihi seçmiştir. Dolayısıyla aslında toplumsal mutabakat saglanamamistir. Bu olup olabilecek en kötü sonuçtur.  Ingiltere de bretix surecinde buna cok benzer bir hataya düşülmüştür. Bu tip kararlar deneme yanılma yöntemiyle uygulanamazlar, sonuçları çok ciddi olabilir. Toplumun bir yarısının istemediği sonucu gecerli saymak ve radikal kararlarda uygulamak hatalıdır. Bu tip radikal kararlarda bir tercihin uygulanabilmesi icin belli bir baraj olmalidir, örneğin, toplam nüfusun minimum %80i secime katilmali, katilan insan sayısınında minimum %70 inin sectigi tercih uygulanabilir gibi bir ön kural olmalıdır. %49a %51 civarı sonuçlar istatistiksel olarak da son derece risklidir. Boyle bir sonuçta birileri iktidardan yana oldugu icin rahatlar, diğerleri kendi ülkelerinde azınlık duruma düşebilirler, işleri bozulabilir, yargilanabilirler, iktidari elinde tutanlar tarafından kolaylıkla piyasadan silinebilirler, senelerce sürmüş olan sermayenin temerkuzu süreci kısa sürede yitirilebilir, hatta iktidar sahipleri kendi çıkarları için hukuksuzlugu normallestirip ülke mehfaatlerini kendi çıkarlarının önüne gecirebilirler nihayetinde ekonomi ciddi zararlar görebilir.
    Anayasa yapımı bir mühendislik işidir ve bu niteliklere sahip olmayan insanlar tarafindan imal edilemez, hele ki toplumsal mutabakatin sağlanmadığı ortamda bir anayasa imalatinin sonuclari bitmek bilmeyen skandallara yol açabilir.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aynen dediğiniz gibi de oldu zaten.

      Sil
    2. Oldu ve olacak Mahfi Bey. Bu kaçınılmaz sonuç. Insanlar demokrasi kazandı diye kandırılıyor. Demokrasi sasece sandık demek değildir. Oy kullanmayı, seçimi bir futbol maçına çevirip sayısal üstünlüğü güç saymayı, güçlünün haklılığını demokrasi sanıyorlar. Alabildiğine cehaletten devrisilmis din istismari üzerine insaa edilmiş mafya devlet...halimiz net budur...ve bu kadro hicbir sekilde modern bir ürün üretecek kafaya sahip degildir...

      Sil
  36. Hocam Merhaba,
    Çok toparlayıcı bir analiz olmuş teşekkürler.
    Ekleyebileceğim not; Osmanlı da burjuva sınıfını oluşturan, daha çok ticaret ve üretim ile uğraşan sınıfın gayrimüslümler olduğu, ancak, Osmanlı nın son dönemleri ve Cumhuriyetin ilk dönemlerinde, Üretim kaynaklarının bu kesimin elinde bulundurulmasının risk olarak görüldüğü ve planlı bir kaynak transferi ile bu gayrimüslüm burjuva sınıfının bir kısmı mübadele, bir kısmı da varlık vergisi ve 6-7 Eylül olayları gibi müdahaleler ile ülke dışına çıkarıldığıdır. Bu transfer sonucu kaynaklar verimli bir şekilde dağıtılamamış ve sürekli devlet ve yönetim otoritesine yakın olanların ödüllendiirldiği bir system ile paylaştırılmış, ve bu da "başarı için devlete yakın ol" anlayışını ticaret ve üretim de yakın tarihte yaygınlaştırmıştır.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Gayrimüslimlerin ticari sahadan çekilmeye zorlandığı ilk büyük eylem olan 1934 Trakya olaylarını da eklemek lazım.

      Sil
  37. Boyle yazilar ve dusunceleri okuyunca ya da dinleyince zihnimde, kocaman elleri ve kalin parmaklariyla bahcedeki cicekleri yolan insanlarin resmi olusuyor.

    YanıtlaSil
  38. tekbaşına bu yazı bile sade açık birşekilde ülkenin nasıl bir demokrasi beklentisi içinde yönetildiğini acik seçik ortaya koymakta yani yapısal reformları unutmak daha doğru olur

    YanıtlaSil
  39. Hocam sınav ücretleri tutarlarini yazmıştım bilerek mi onaylamadiniz yoksa gözünüzden mi kaçtı?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yorum sayısı 200'ü geçtiğinde sistem yayınlamamaya başlıyor. Bir daha yollar mısınız lütfen buraya?

      Sil
  40. Sayın hocam, temel sınıfları anlatan yazınız için çok teşekkürler.
    Prekarya adında yeni bir sınıftan bahsedilmekte ve akademik olarak da yeni bir literatür bu konuda oluşuyor.
    Araştırmak isteyen arkadaşlara ek bir bilgi olarak sunmak istedim.
    Saygilar.

    YanıtlaSil
  41. Sadece yorum olarak;
    Bizim gibi ahbap çavuş kapitalizminin (cronyism/crony capitalism) hakim olduğu ülkelerde esas sorunlardan birisi de sizin küçük burjuva tanımınız içinde gelişen lümpenleşme eğilimi ve siyaset sahnesine taşınan lümpenleşen söylem. “Yalan söylediyse ne olmuş?/Yalan söylesem ne olur?…ya da çalıyor ama iş yapıyor ... gibisinden.
    Sosyolojik bu kavramı biraz da Marx’tan esinlenerek günümüze, özellikle ülkemizdeki toplum yapısına uyarlarsak: Üretim sürecinden yada ilişkilerinden kopuk, büyük ölçüde başkalarının sırtından sürdürülen bir yaşam tarzını benimsemiş; varlığını altakini (yani gücü yettiğini) biraz daha dibe iterek korumaya çalışan; ahlak deseniz nerdeyse dibe vurmuş yani yıpranmıştan öte sıfırı tüketmiş; kendine özgü düşünceleri olmadığı için Tv'lerden yakın çevresinden duyduğu ya da hasbelkader dinlediği ile yetinen; çevresiyle ilişkileri neredeyse tümüyle tepkisel olan; başkasının fikrini duymaya dahi tahammülü olmayan öfkeli kişi ve grupların davranış kalıbı oluyor. Yoksul ya da düşük gelir düzeyi diye anlamamak gerek, belli bir geçim standardı içindekilerle ilgilidir. Lümpenleşme belli zengin katmanları da içeren alt orta sınıfların daha çok kriz/gerginlik durumları ya da beka sorunları ortaya koyduğu davranış kalıplarından biridir. Baudrillard’ın tanımıyla “Toplumların içe göçüşü”nü sağlayan ahlaki normların erozyonu ve dışlanan entellektüeller....

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aslında Aristokrasi, burjuvazi, işçi sınıfı ve küçük burjuvalara lümpen sınıfı ve prekaryayı da eklemek gerekir.

      Sil
    2. yazıda "...başkasının fikrini duymaya dahi tahammülü olmayan..." demişsiniz ama ben bugün şahit oldum, bir grup arkadaş, hepsi de ahaber, atv ve sabah'ın fikirlerini duyuyor, tahammül ediyor ve seve seve bana aktarıyor.

      Adamlar bana dolar 10 TL bile olsa bizim işimiz olmaz dediler. Bu tipler yağ, ekmek kuyruğuna girse, "bunlara şükür, eskiden cehape zamanında kuyruklar iki sokak uzuyordu, şimdi bir sokağın başına kadar gidiyor" derler.

      Bunlara laf anlatılmaz, yaşasalar anlamazlar.

      Sil
  42. Merhaba Hocam;

    Bankadaki döviz mevduatlarına devlet el koyabilir mi. Mevduatlar tehlikede mi?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Selam Adsız9 Ağustos 2018 13:06,

      Devlet döviz mevduatlarına asla el koymaz.
      Bunu geçmişinde hiç yapmadı.

      Ancak, yeni devlet ile eski devlet arasında çok büyük farklar var,
      şimdi Başkan ne dilerse devlet önce onu yapıyor.

      Doğru soru;
      Başkan döviz mevduatlarına el koyabilir mi? Mevduatlar tehlikede mi?
      olacak.

      Böyle sorunca cevap daha belirgin.

      Sil
    2. Teşekkürler Cevap için Adsız9 Ağustos 2018 15:04;

      Peki Başkan Mevduatlara nasıl bir işlem yapar?Süreç nasıl olur.Dünyada örnekleri varmıdır?

      Sil
    3. Yakin zamanda ornek olarak Guney Kibris var, mevduatlarin kullaniminda sinirlandirmaya gidilen. Baska varsa ben bilemiyorum.

      Sil
  43. Hocam merhaba, deneysel iktisat ile ilgili bir yazınız var mı?

    YanıtlaSil
  44. Merhaba hocam,
    Kitabınızda (son çıkan) da bahsetmiştiniz küçük esnaf kapitalizminden (Esnaf burjuvazisi). Gizliden gizliye takip ediyorum bayadır yazıp çizdiklerinizi (Halbuki mesleğimle hiç alakası yok). Ama şimdiye kadar hiç yorum yazmamıştım. Bazen zor bir konuyu sanki dünyanın en basitiymiş gibi somutlaştırarak anlatıyorsunuz. Bu açıdan beğeniyorum yazılarınızı. En önemlisi de objektif olmaya çalışıyorsunuz. Ama Acemoğlu ve Robinson'un eserlerinden de baya etkilenmişsiniz bu belli ve doğal. Son kitabınızıda da anlaşılabiliyor bu. Devam Hocam. Derine bakmaya devam. Teşekkürler.

    YanıtlaSil
  45. Hocam elinize sağlık. Yazınızla ilgili değil ama gündemle ilgili olarak sormak istedim: Sizce Türkiye için "para kurulu" uygulaması uygun olur mu? Uygun bir çözümse uygulaması günümüz Türkiye şartlarında mümkün olur mu?

    YanıtlaSil
  46. Hocam ahbap çavuş kapitalizmi olmasa bile batı kapitalizmi mevcut durum da politik ve iktisadi krizlerden azade midir? Hayır. Sorun kapitalizmin çarpık işlemesi değil. Sorun kapitalizmin ta kendisidir. Dünyanın gidişatı bizzat bunu kanıtlıyor.

    YanıtlaSil
  47. Hocam Türkiye sıcak para ekonomisi ile dolarizasyon ekonomisi arasında kısır döngü yaşadığını kabul edersek hangisinin daha az zararı vardır ? Biliyorum ikisi de istenen durum değil. Ben bugunlerde yaşadığımız dolarizasyon durumunun sıcak para ekonomisine göre insanları toplumu daha bir zor durumda bıraktığını görüyorum. Siz bu konuda neler düşünüyorsunuz?

    YanıtlaSil
  48. Agalik bir cesit burjuvazimidir ?

    YanıtlaSil
  49. Dunun toprak agalari simdinin Anadolu aslanlari oldular, ve kucuk birjuvaziyi temsil ediyorlar. Belirgin sekilde merkeziyetciler ve merkezi yonetimde onlarin gelisimini ve devamini destekliyor.

    YanıtlaSil
  50. Ayanlar, Sened-i İttifak’ı imzalayan ve imzlatanlar, Kavalalı Mehmet Ali Paşa, Tepedelenli Ali Paşa, Sadrazam bile olan Alemdar Mustafa Paşa vs. Eğer bunlar sanayi ve ticaretle ilgilenip burjuva olabilselerdi ülke çok ileri bir noktaya ulaşabilirdi.

    YanıtlaSil
  51. Türkiye'de Aristokrasi grubu yoktur olmamıştır.
    Türkiye'de Burjuvazi grup çok az miktarda iz element miktarın olarak vardır.
    Türkiye'de Küçük Burjuvazi denilen ( Sonradan görme ) düzensiz sermaye, eğitim, siyaset ve az miktarda kendini kültürlü sanan miktar ciddi oranda fazladır ve gerçek anlamda hiçbirşeyden tam anlamı ile yoktur bu sınıfta tamamen sonradan görüp yaparak oluşmuş grup yani Aileden gelen bir yapı değil.
    Türkiye'de İşci sınıfı yoktur bunun yerine Köle sınıfı vardır hemde Türkiyenin en fazla nüfusuna sahip kısım Köle olarak yaşar. İşçi emeğinin karşılığı olarak çalışan insan bu emeğin karşılığını alan insan demek sosyalist devletlerde olduğu gibi tüm haklarını koruyan savunan ve arayan kimse. Köle ise ne verirse kabul eden dilenci gibi hakkını bilmeyen savunamayan ve haklarını arayıp korumayı nasıl korunacağını bilmeyen kimse.
    Ülkemizde İşci sınıfı olması için emeğin karşılığı olan aylık maaşı geçim standardının altında olamaz bu grup bizde yoktur yada yüksek eğitim marka olup çok iz miktarda çalışan insanlar mühendisler ekonomistler vs. gibi grup burada işci sayılır ve bu kişilerden kendi çıkarları iin diğerlerinin haklarını görmezden gelen insanlardır. susarlar çünkü benimde başıma gelmesin korkusu vardır cesaret adalet liyakat hakikat bu kesimdede yoktur sadece olduğunu söylerler.
    Türkiye denklemi buna göre Sonradan görme yada sermaye aktarımı ile refaha kavuşan küçük burjuvazi ve köle grubu yoğunluğu ile yaşamaktadır.
    İstanbul ortalama ev kiraları açıklandı : 1600- 1800 TL arası çok ilginç Asgari ücret 1600 TL ve maaşını sadece kiraya veren insana işci denilmez KÖLE denir.
    Son 8 ay içerisinde enflasyon ve kur farkından asgari ücrette 700 TL ye yakın kayıp var.
    08.08.2017 dolar kuru 3.53 TL
    09.08.2018 dolar kuru 5.43 TL
    1 yıl içerisinde 2 TL dolar fırlamış enfasyon hesabını herkes biliyor zaten

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok sade ve net anlatmissiniz rakamlarla gerçekleri de tarihe not gibi olmuş süper sunum.

      Sil
    2. 09.08.2017 dolar 3.53 TL
      09.08.2018 dolar 5.53 TL
      Tam 2 TL fark siz 0.10 kuruş eksik yazmışsınız 5.53 TL olacak bugünkü kur.

      Sil
    3. 09.08.2018 Perşembe günü Dolar 5,55 TL ile Euro 6,40 TL ile günü tamamladı 1 yılda %58 değer kaybetmiş Türk Lirası dolar karşısında gerçekten müthiş fark oluşmuş. Demek ki dolara para yatıran kazanmış Yiğit Bulut dediği gibi tutmadı ekranları kırdık dolar almayın diye demiş çok kötü ekonomik analiz yapmış hiç yakışmadı.

      Sil
    4. 10.08.2018 dolar 6.20 TL Euro 7.00 TL olmuş uçuyoruz 1 günde 1 TL fiyat

      Sil
  52. Turkiye de ise yaramayan montaj sanayisi uzerine kurulu burhuvazi hatta tekel var,bu iki yuzlu kapitalizm demek guney kore nin farki burda kendi katma degerini ihrac ediyor

    YanıtlaSil
  53. iyi günler hocam. Konu disi olacak ama, BIST ile döviz kuru arasinda ne gibi bir baglanti var. Bu aralar Kur arttikca BIST de artis gösteriyor.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Döviz arttıkça şirketlerimizin ihracatı ve karlılığı artıyor,
      O yüzden borsa artıyor.

      Sil
  54. Burjuva koyluluk icinden de cikar; koylunun ensesine tokat atip lokmasini alan aga burjuvadir. Koylu de zenginlesip oyle olmak ister, koylu toplumlarinda bir anlamda burjuvalik esastir. Soylular aganin, yani mafyanin (Roma, Osmanli gibi) en tepe noktasidir.

    Sanayi devrimi olunca ve yeni tur zenginler ortaya cikinca bu adamlar mevcut soylularin davranislarini taklit ettiler, bir bakima ona dahil oldular. Windsor ailesi bu gecisi iyi idare etti, sovalyelik, movalyelik filan vererek hala isi idare ediyorlar.

    Sanayici kapitalistler bu anlamda yeni bir sinif yaratmadilar. Koylu isci oldu, aga fabrikator oldu, ya da fabrikator aganin hallerini taklit etti.

    YanıtlaSil
  55. Hocam Merhaba,
    Türkiye’de dolar 5 yıldır istikrarlı bir şekilde yükseliyordu ancak son bir yılda yükselişi dahada ivme kazandı.Kuşkusuz son aylarda yaşadığımız siyasi nedenler,Abd ile olan ilişkilerimiz bunun bir sebebi olabilir ama bir gün içinde Türk Lirası dolar karşısında nasıl 30 kuruş değer kaybedebilir aklım almıyor, siz ne düşünüyorsunuz?

    YanıtlaSil
  56. Ekonomik ve toplumsal yapı ile ilgili en temel bilgiler, herkesin anlayabileceği bir sadelikle ve çok güzel anlatılmış. Emeğinize teşekkürler.

    YanıtlaSil
  57. https://data.worldbank.org/indicator/FP.CPI.TOTL.ZG?end=1999&locations=BE-AU-CA-FR-NO-DK-ES-US-GB-IT&start=1960

    Yüzde 15 enflasyonu çok görenlere şu grafiğe bakmalarını tavsiye ediyorum. 20. yy'da %15 enflasyonun olduğu periyotlar gelişmiş ülkelerde bile çok yaygındı. Bu ülkeler batmadı %15 enflasyon ile bizde batmayız nokta.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. kardeşime bir soru, dünyada yüzde 15 enflasyon ile kaçıncı sıradayız bir söylesin bakalım.

      Sil
    2. 15 artık hayal. yıl sonu 25in altında kalırsa mucize olur.

      Sil
    3. Enflasyon analizi yaparken donemsel yapilmali. Yani soz ettiginiz ulkelerin enflasyonlari yuksek iken dunyada nasil bir trend varmis ona bakilir. Su an yuzumuzun donuk oldugu dunyaya bakarsak -bati ulkelerini kastediyorum,%15 enflasyonu olan tek bir ulke bile yok...

      Sil
  58. Hocam, zaman zaman kendinizi "plutonyum verirsek akciğer kanseri olacak mı bakalım" tarzı bir deneyin uygulandığı bilimsel bir laboratuardaki denek gibi hissediyor musunuz? İhtimal %100'dür bu arada ama bakalım bir de bu doktor uygulasın, belki o zaman olmaz tarzında :))

    YanıtlaSil
  59. Mahfi hocam,
    2008 krizi sonrası bankaların menkul kıymet portföyünde bir artış yaşanmış
    Şu an içinde bulunduğumuz durumda böyle bir durum söz konusu değil
    Bu durumu o dönem düşen faizler ve şimdiki dönemde artan faizlerle açıklayabilir miyiz

    YanıtlaSil
  60. Hocam konuyla ilgili degil ama bir sorum olacak: Net doviz rezervi bulunurken brut rezervden bankalarin zorunlu karsilik icin ayirdiklari miktari düşüyoruz, bir de muhabir borcunu dusuyoruz diye okudum onceki bir yazinizdan. Buradaki muhabir borcu ne demek Hocam?

    YanıtlaSil
  61. ABD, Japonya, Batı Avrupa ülkeleri vb. ülkeler kapitalizme tam olarak geçiş yapmadan önce hepsi ahbap çavuş kapitalizminin yaşandılar ve Türkiye'de bu geçiş dönemindedir şuanda.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. O kadar iyimser olma. Pek çok ülke de ahbap çavuş kapitalizmi aşamasında takıldı. İleri gidemedi. Şaron Acemoglunun kitabını okumani öneririm.

      Sil
  62. Hocam oldukça bilgilendirici bir yazı olmuş.
    Yazınızdan biraz bağımsız birkaç sorum olacak. Bu son dalga tl'deki değer kaybı geleneksel medya'da Rahip Brunson'a ve Abd'ye bağlanıyor. Bu bana 2001 krizinin nedeninin Ecevit'e anayasa kitapçığının fırlatılmasına bağlanmasını hatırlatıyor. Aslında İki olay da aynı değil mi?
    Sosyal medya giderek güçlense de halk üzerinde hala en etkilisi geleneksel medya. Sosyal medya etkili kullanmayan birçok seçmenin tercihini belirleyen, dünyaya bakışını belirleyen şeyler buralarda konuşanlar, konuşulanlar.İktidar(lar) geçen süreçte kendi burjuvazi sınıfını yarattı. Onlarda, devletle birlikte ideolojik aygıtlarla kitlelerin büyük bir kısmına başka gerçekler anlatıp uyutabiliyor. Sizce Ana akım medya da birileri çıkıp 'Ekonomik kriz var' demeden yığınlar bununasıl anlar? Büyük kitleler Kendi kendine 'ekonomik kriz var' diyebilmeleri için ne olması gerekiyor?
    72 siyasal mezunu olduğunuzu gördüm. Farklı bölümler olsa da aynı üniversitesiden mezunuz. Eğitimin her geçen gün "millileşmesi" düşüncenin temeline milli eğitimin oturtup, üzerine kat çıkılmaya çalışması, dialektiğin, farklı düşüncelerin terörist muamelesi görmesi yetişecek olan gelecek nesil ekonomistleri nasıl etkiler?
    Saygılar.

    YanıtlaSil
  63. Hocam günaydın,
    Bu kurla bankalar dayanabilir mi?
    Saygılar
    Murat

    YanıtlaSil
  64. onların doları varsa bizim de m.kemalimiz var,
    bu söz daha doğru gibi

    YanıtlaSil
  65. mahfi bey bu doloar neden 5.70 oldu. neden bu kadar yükseldi. hangi yazınızda anlattınız acaba ben bulamadım. arkadaş ortamında konuşuyoz ama nedenini bilmiyoz. aydınlatırsanız bizi seviniriz...

    YanıtlaSil
  66. Mahfi hocam, sizin seçim dönemlerinde yaptığınız ekonomik verilere dayalı tahminleriniz doların şu anda 6.19 lira olduğu durumda ve önümüzdeki dönemlerde geçerli olmaya devam edecek midir yoksa hükümet çıkıp dış güçler argümanında ısrar edecektir de destekcileri ikna olmuş mu olacaktır?

    Saygılarımla,

    YanıtlaSil
  67. dolar an itibariyla 6.57
    herkese gecmis olsun.
    sabit kurda bile boyle bir develuasyon olmazdi.
    dalgali kur develuasyonu da garipmis her gecen dakika baska bir rakam basak yuksek veri....
    faiz arttirimi diyenlere sozum arttirsan da artik biseycik degismez.. sistem verisini verdi 900puan arttirdan senin guzel hatirina en fazla 500 insin bir hafta oracikta takilsin misali.....

    YanıtlaSil
  68. satis yasagi ile birlikte 6,46 an itibariyla. demek ki satis yasagi olmasa....zaten 7.03u saniye de olsa gordu

    YanıtlaSil
  69. Sayın hocam yazılarınızı whatsapp'dan paylaşmak istiyorum. Bu imkanı sağlarsaniz çok sevinirim. Teşekkürler.

    YanıtlaSil
  70. "Ahbap-Çavuş Kapitalizmi" adı verilen Yakın Dönem Türk Despotizmi'nin kısa bir tarihçesi:

    1) Abdülaziz istibdadı ve 1. Meşrutiyet'in ilanıyla son bulması
    2) Çok kısa süren 1. Meşrutiyet'in ardından Abdülhamid istibdadı ve 2. Meşrutiyet'in ilanıyla son bulması
    3) Çok kısa süren bir çoğulcu meclisin ardından İttihat-Terakki diktatörlüğü
    4) Çok kısa süren bir çoğulcu TBMM'nin ardından CHP diktatörlüğü
    5) Çok kısa süren bir çoğulcu TBMM'nin ardından DP diktatörlüğü
    6) Çok kısa süren bir 27 Mayıs çoğulculuğunun ardından 12 Mart diktatörlüğü
    7) Hükümet krizleri ve sağ-sol çatışmalarının ardından 12 Eylül diktatörlüğü
    8) 28 Şubat süreci
    9) AKP diktatörlüğünün önce Cemaat ile birlikte, ardından tek başına iktidarı

    Sonuç:
    "Ahbap-Çavuş Kapitalizmi" yerine "Abdülaziz-Abdülhamid Kapitalizmi", "İttihatçı-Kemalist Kapitalizmi", "12 Mart-12 Eylül Kapitalizmi", "AKP-Cemaat Kapitalizmi" vb. de koyabilirsiniz.
    Çünkü Abdülaziz'den AKP'ye "Doğu Cephesi'nde değişen bir şey yok".

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kapitalizm

Paradan Para Kaybetme Dönemi

Faizin Doğuşu ve Yasaklanışı