30 Ağustos
Bir fotoğraf ve Nazım Hikmet’in
Kuvayı Milliye Destanı’ndan bir bölüm en iyi anlatımıdır 30 Ağustos’un:
“Nureddin Eşfak baktı
saatına:
— Beş otuz...
Ve başladı topçu ateşiyle
ve fecirle birlikte büyük taarruz...
Ve başladı topçu ateşiyle
ve fecirle birlikte büyük taarruz...
Sonra.
Sonra, düşmanın müstahkem cepheleri düştü.
Bunlar:
Karahisar güneyinde 50
ve doğusunda 20-30 kilometredeydiler.
Sonra, düşmanın müstahkem cepheleri düştü.
Bunlar:
Karahisar güneyinde 50
ve doğusunda 20-30 kilometredeydiler.
Sonra.
Sonra, düşman ordusu kuvâyi külliyesini ihata ettik Aslıhanlar civarında 30 Ağustosa kadar.
Sonra, düşman ordusu kuvâyi külliyesini ihata ettik Aslıhanlar civarında 30 Ağustosa kadar.
Sonra.
Sonra, 30 Ağustosta düşman kuvâyi külliyesi imha ve esir olundu.
Sonra, 30 Ağustosta düşman kuvâyi külliyesi imha ve esir olundu.
Esirler arasında
General Trikopis: alaturka sopa yemiş bir temiz ve sırmaları kopuk firenk
uşağı...
Yaralı bir düşman
ölüsüne takıldı Nureddin Eşfak'ın ayağı.
Nureddin dedi ki:
'Teselyalı Çoban Mihail,'
Nureddin dedi ki:
'Teselyalı Çoban Mihail,'
Nureddin dedi
ki:
'Seni biz değil, buraya gönderenler öldürdü seni...'”
'Seni biz değil, buraya gönderenler öldürdü seni...'”
Düşman eline düşmüş, egemenliğini
yitirmiş bir imparatorluktan toprakları üzerinde egemen bir Türkiye yaratmanın
yolunu açan başta Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, Türk Kurtuluş Savaşının
kahramanlarını, bir kez daha saygıyla, hayranlıkla ve yaşam boyu sürecek minnetle anar, büyük Türk ulusunun Zafer bayramını kutlarım.
Zafer Bayramimiz kutlu olsun,basta Mustafa Kemal Ataturk ve silah arkadaslari olmak uzere, vatan icin sehid olmus tum kahramanlarimizin yattigi yer nur olsun, Allah rahmet eylesin
YanıtlaSilNazım Hikmet bir kısım yurttaşımız için önemli bir vatan şairidir. Üstelik Nazım Hikmet’i seven insanların büyük bir bölümü samimi Atatürkçüdür ve/veya CHP’lidir. Oysa Nazım Hikmet en basit anlatımı ile eylemleri ile bir Atatürk ve CHP düşmanıdır. “28 Kanuni Sani” adlı şiirinde şöyle yazar: “Trabzon’dan bir motor açılıyor. Sa-hil-de-ka-la-ba-lık! Motoru taşlıyorlar. Son perdeye başlıyorlar. Burjuva Kemal’in kordonuna binmiş Kumandan kahyanın cebine inmiş. Kahya adamların donuna. Uluyorlar. Hav..Hav...Hav..tü” . Bu şiiri yazdığında Nazım, tarih 1923’tür. Mustafa Kemal Paşa, 1683’den bu yana devam eden geri çekilişi Sakarya önünde durdurmuş ve İzmir’e ve İstanbul’a, Edirne’ye kadar geri püskürtmüştür. Nazım’a göre ise burjuva Kemal havlamaktadır. 1928’de yazdığı “Arpa Çayının İki Yanı” şiirinde şöyle der: “Bir yanda kuru bir çınar gibi toprağından sökülen köylülerin sarı paslı dişlerinde ölüm kenetlidir.(Atatürk Türkiye’sini kastetmektedir.) Öbür yanda toprağın efendisi fakir kentlidir.(Stalin Rusya’sını kastetmektedir.)” “Seni Düşünüyorum” başlıklı şiirinde “Seni düşünüyorum Hasan oğlu Hüseyin. Mangalardan, birinin bilmem kaçıncı eri, Selam vermedin diye, çipil teğmen, basıyor tokadı sana, Sen sımsıkı duruyorsun, yüzünde beş parmağın yeri. Biliyorum, Hasan oğlu Hüseyin kaçacaksın, katletmeye gitmeyeceksin, Kore’de kardeşleri” diyerek asker kaçaklığını önermektedir. Tarihsel planda Nazım’ın savunduğu Kuzey Kore rejiminin bugünkü durumu da ortadadır. “Mektup” adlı şiirinde Kore’de savaşan Türk askerine şöyle sesleniyor: “Teslim ol ananın başı için, Teslim ol Türk halkı adına, Ahmet kardeşim, kardeşlerine teslim ol” diyerek, Çin veya Kuzey Kore askerlerine teslim olmasını önermektedir. “Asker Kaçağı” şiirinde asker kaçaklığını ve jandarma ile çatışmayı övmektedir. “İzmirli teğmen” şiirinde dağa çıkmayı ve isyanı savunmaktadır. 7 Aralık 1961 tarihli mektubunda Sovyetler Birliği Komünist Partisi Genel Sekreteri Kruçev’e şöyle demektedir: “19 yaşımdan beri, yalnızca kalbim ve kafamla değil, geçmişimle de Sovyetler Birliği’ne bağlıyım. Bolşevik Partisi’ne, ilk olarak 1923 yılında üye oldum. ...1925 yılı sonunda Ankara’da yer altı çalışmaları gösterdiğim için gıyaben 15 yıl hapis cezasına çarptırıldım. (Çalışmaların amacı Atatürk’ü devirmek) Sonra, yine Moskova’ya geri döndüm. 1928 yılında Türkiye’de parti işleriyle uğraştım. O zamandan 1950 yılına kadar toplam 56 yıl hapis cezasına çarptırılmama karşın, toplam 17 yıl cezaevinde kaldım. (Atatürk ve İnönü döneminde) Başta Sovyet halkı olmak üzere, ilerici insanların mücadelesi sonucu cezaevinden çıkarıldım. Ben, sayılı komünist şairlerdenim. Çok mutluyum, çünkü Büyük Ekim Devrimi’nin beşinci yıldönümünü Moskova’da kutladım. (10. Yılı Ankara’da kutlamaktan bahsetmiyor.)Yardım edin, ben Sovyet vatandaşı olmak istiyorum.” Nazım Hikmet, İstiklal Savaşına katılmadı. Kendisine verilen görevi yerine getirmeyerek bir Deniz Subayı olmasına rağmen Moskova’ya gitmeyi tercih etti. Türk Milleti Anadolu’da bir varoluş yok oluş mücadelesi verirken, o Moskova’da SSCB’nin varlığının mücadelesini verdi. Atatürk döneminde Atatürk’e karşı yer altı mücadelesi verdiğini kendisi itiraf ediyor. Bence hem Atatürk’ü sevmek ve inanmak hem de Nazım Hikmet’e sevgi duymak çok zordur ve doğru da değildir. Nazım ile ilgili davaların tamamı Atatürk döneminde açılmıştır ve sayısı 11’dir.Derler ki, 1937’de “Kurtuluş Savaşı Destanını” yazmıştır. Keşke o destanın yazılmasına biraz katkısı olsaydı. Keşke o destanı yazan Mustafa Kemal Atatürk’e karşı yer altı faaliyetlerinde bulunmasaydı. Moskova’da İkinci Dünya Savaşı’nda Kızıl Ordu’nun zaferi ile ilgili bir şiir-destan yazmak istediğini söylediğinde çevresindeki İkinci Dünya Savaşı’na katılmış Ruslar soruyorlar: “Sen İkinci Dünya Savaşı’nda Kızıl Ordu’da savaştın mı?” “Hayır” diyor Nazım. “Öyle ise katılmadığın bir savaşın destanını nasıl yazacaksın?” diye sordular. Nazım bunun üzerine Kızılordu ile ilgili destan projesinden vazgeçmiştir.
YanıtlaSilBiz Atatürk'ü de Nazım'ı da severiz.
SilKim Okurdu Kim Yazardı
SilBu Düğümü Kim Çözerdi
Koyun Kurt İle Gezerdi
Fikri Başka Başk'olmasa.
Aşık Veysel Şatıroğlu - Sivas
Biz Nazım'ı Türk diline yaptığı unutulmaz katkılardan dolayı severiz. Türkçe ki bu milletin en önemli varlığıdır.
SilBayramınız kutlu olsun hocam. Nazım'la Atatürk'ün hikayesini bilir misiniz? Atatürk ünlü rakı sofralarının birinde "Çağırın şu şairi gelsin" diyor. Nazım da geceleri erken yatıyor. gece saat 10'da kapı çalınıyor, Nazım uyku sersemi, kapıyı açıyor. Bakıyor kapıda jandarma.
YanıtlaSil"Paşa seni çağırıyor" diyor jandarma...
Nazım da "söyle o paşaya, ben deniz kızı Eftalya değilim" diyor ve kapıyı kapatıyor...
Jandarma köşke dönüyor ama ıkına sıkına. Neyse, bir şekilde Atatürk'e bu cevabı iletiyorlar..
Bir kahkaha atıyor, "helal olsun, şair dediğin böyle olur" diyor...
Biliyordum ama hatırlatma için teşekkür ederim.
Silİşte bunun için her ikisini de seviyoruz :)
SilO zamanlar yani bir otokratın (Atatürk'e diktatör demeye dili varmayanlar otokrat diyor) hüküm sürdüğü ve zinhar demokrasi olmayan dönemdeki o şairin ( Nazım) ve o otokratın( Atatürk) sergilediği davranışları ve yaklaşımları bugünün ileri demokrasi ülkesi Türkiye'de sergileme cesareti ve duruşu gösterecek kaç sanatçı vardır acaba? Aradan geçen 95 yılda ülke rejimi ileri mi gitmiş, geri mi?
Sil30 Ağustos Zafer Bayramımız kutlu olsun. Atamızın ve silah arkadaşlarının ruhları şad olsun.
YanıtlaSilHocam Türk Telekomun hortumlanması hakkında ne düşünüyorsunuz? Özelleştirme mantığı her zaman doğru işlemiyor olabilir mi?
YanıtlaSilHer türlü uygulamanın iyisi de vardır kötüsü de. Özelleştirme, piyasa ekonomisine dayalı bir sistemde genel olarak doğru bir uygulamadır. Ama eğer tarafsız ve doğru uygulanırsa. Dünyanın en iyi düşüncesi bile yanlış uygulandığında kötü sonuçlar verir. Telekom özelleştirmesine bakarak özelleştirmenin kötü bir uygulama olduğunu söyleyemeyiz. Buna karşılık Türkiye'de özelleştirme uygulamalarının çoğu kötü sonuçlar verdiğine göre biz bu işi doğru uygulamıyoruz demektir diye bir sonuca varmamız kaçınılmazdır.
SilHocam özelleştirmenin, dönemin bütçe açıklarını kapatmaktan çok daha önemli amaçları var ise özelleştirilen kurum üzerinde gelecek hükümetlerin hakları olduğu da göz önünde bulundurularak özelleştirme gelirinin kurumun kiralanma sürecine dağıtılması daha doğru olmaz mı?Böylece sırf bütçe açığını kapatmak için kullanılamaz.
Silhocam bence özelleştirme ve serbest piyasa ekonomisi gibi liberal uygulamalar fazla toptancı yaklaşımlardır. kanaatim odur ki;kamu eliyle verimli çalışan üretim araçları özelleştirilmemeli buna karşın verimli çalıştırılamayan üretim araçları özel müteşebbise verilerek verimli hale getirilmelidir. yani devlet ve girişimci ortak şekilde karma ekonomik model diyebileceğimiz bir iktisat teoremi ve bunun pratikleştirilebileceği bir taban oluşturulmalıdır hocam. saygılar.
Sil'Askeri zaferler ne kadar büyük olursa olsun iktisadi zaferlerle taçlandırılmadıkça sonuçsuz kalır.'
YanıtlaSilMustafa Kemal Atatürk
Teşekkürler hocam
YanıtlaSilGazi Mustafa Kemal Atatürk'ü anlamak başlı başına medeniyeti çözmektir. Onu anlamak; barıştır, huzurdur, bilimsel ilerlemedir, gerici ve yobazlara atılmış bir tokattır, kadına ve gençlere hak ettiği yeri vermektir....
YanıtlaSilAma nerde onu anlayacak ? Sabah akşam insanlara bolbol dezenformasyon çorbası içiriyorlar.
hocam ilerde atatük ve cumhuriyet üzerine kitap yazmayı düşünüyorsunuz?
YanıtlaSilYok. O konuda çok güzel kitaplar var.
Sil30 Ağustos Zafer Bayramımız hepimize kutlu olsun.
YanıtlaSilTürk Ulusu Atatürk'ün önderliğinde emperyalizme karşı inançla yürütülen ve 30 Ağustos 1922'de zaferle sonuçlanan Kurtuluş Savaşıyla bağımsızlığını kazandı.
30 Ağustos zaferi, ülkemizin içinde bulunduğumuz zamanda yaşadığı bu karanlık günleri aydınlatacak olan ışıktır.
30 Ağustos zaferi yolunuza ışık tutsun. Bayramınız kutlu olsun.
Sevgi , özlem ve minnetle ..
YanıtlaSilSayın Eğilmez, bloğunuzda İzmir İktisat Kongresi üzerine yazınız var mı diye baktım ama bir yazı bulamadım. Eğer vaktiniz olursa bu konu üzerine yazarsanız sevinirim. Sevgiler.
YanıtlaSilBakalım.
SilMustafa Kemal Atatürk demek bilim demektir, akıl demektir, cesaret ve dürüstlük demektir. Saygılar saygılar ve milyonlarca saygılar hocam!
YanıtlaSilBu millete kurucusunu ve tarihi unutturmaya çalışanlara, alternatif getirme derdinde olanlara yazıklar olsun.
YanıtlaSilİçinde Atatürk olmayan ne kadar tarihi olay varsa, kutlamanın moda olduğu bugünlerde; insanı asıl üzen,içinde Atatürk olan tarihi olayların,Atatürk’ü anmadan kutlanmaya çalışılması.Oysa güneş balçıkla sıvanmaz. 30 Ağustos zaferi kutlu olsun. Yaşasın, tam bağımsız, demokratik, laik, çağdaş hukuk anlayışına uygun, Türkiye Cumhuriyeti ideali.Mahfi Hocam;siz,Atatürk'ün hayal ettiği ülkenin insanlarının nasıl olması gerektiğinin somut bir örneğisiniz.Varlığınız benim için paha biçilmez bir rol modeldir.Saygılar.
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim.
SilMahfi hocam alın size ve tüm okuyucularınıza ekonomi tarihi sorusu.
YanıtlaSilSorum şu :
Türk parası;
30 Ağustos 1922 savaş günü mü daha çok değer kaybetmiştir,
Yoksa 30 Ağustos 2018 barışın ve huzurun egemen olduğu,
kimsenin üretimimize, hiç bir baskı yapmadığı, üretin satın
dediği bir ekonomik ortamda mı?
(Malum birileri diyor ya dış güçler bizle savaş yapıyor diye,
savaşın alasını 30 Ağustos 1922 de yapmışlardı.
Bakalım hangi gün daha çok değer kaybetmiş.)
30 Ağustos 1922'de Osmanlı Lirası yürürlükte ama o zaman sabit kur sistemi var. Yani para bugünkü gibi her an her saniye değer kaybedip kazanmıyor. O nedenle böyle bir karşılaştırma anlamlı olmaz ve bir sonuca varamaz.
SilHocam sizin Atatürk’le ilgili olan yazılarınıza ekonomiyle ilgili yazılarınıza kıyasla çok daha az yorum ve katkı geliyor. Bunun nedeni nedir?
YanıtlaSilGeyik yapamıyorlar
SilEkonomi dışındaki yazılarım daima daha az okunuyor ve daha az yorum alıyor. İnsanlar beni iktisatçı olarak gördüğü için farklı konularda yazdıklarımı ötekiler kadar okumuyor.
SilHocam, siz yine de yazmaya devam edin lütfen. Bir iktisatçinin gözünden gezi yerlerini, kitap yorumlarını hatta bayram kutlamalarını merak edip okumak isteyenler var.
Sil
SilOkuyoruz hocam okuyoruz.. Sadece bu konuya artik eskisi kadar yorum beklemeyiniz.
Bunun nedeni bikkinlik. Bikkinlik derken. fayda etmiyor artik. yillardir yüzlerce yorum yapildi. Dogrular anlatildi. Parlak sözler yazilar yazildi. Her kesimin anlayacagi sekilde izah edilmeye calisildi. Binlerce kitap basildi. Aklin ve ilimin izahi ile yorumlandi.
Sonuc..
Koskoca bir sifir..
Bu millet farkli bir yolu tercih etti. Bu yüzden hickimsenin icinden yorum yazmak gelmiyor artik.
Artik insanlar imkanlari ölcüsünde farkli arayislar icerisinde. Bireysel hareket ediyorlar. Sessizce.. Ya terk ediyor, ya da bir sekilde sistemin icine saklaniyor.
Karsilarinda öyle bir toplum var ki.. hicbir sekilde bunlarla basedebilmek mümkün degil.
Belki yasi 50-60 olanlar göremeyecek fakat iste bunlar Yakin bir gelecekte kaderleriyle basbasa kalacaklar. Ektiklerini cocuklari(miz) bicecek ve cok büyük bedeller ödeyecekler. iste yorum yapmayan artik sessiz olan bu kesim bile yardim etmeyecek. yanlarinda kimse olmayacak. Yakin cografyamizda örneklerde oldugu gibi..Son belli.
Hocam ellerinize kaleminize sağlık. Kısa ama çok anlamlı bir yazı olmus. Teşekkürler 🙂
YanıtlaSilSağ olun.
SilTeşekkürler hocam...
YanıtlaSilAskerde 4kg'lik g3 tüfekle 5km koşmuş biri olarak. Sonunda kollarımın tükendiğini ve silahı elimden bırakmak için ne olur bu işkence bitsin diye düşündüğümü anımsıyorum. Afyondan İzmire 400km'yi elinde tüfekle savaşarak 14 günde yaya götüren iradeye denebilecek hiçbirşey yok.
YanıtlaSilSavaş'a dair fotoğraflara günün anlamı dolayısıyla inceledim. Tüm komutanlar (Yunan ve Türk) paltolu ve çizmeli, askerler uzun kollu. Yani kavurucu sıcakların olmadığı serin günlerin hüküm sürdüğü bir aymış Ağustos o zamanlar. Askerde paltolu, parkalı hareket etmek, savaşmak daha zordu üstelik durunca daha beter terin buz olup tenine yapışır, sürekli ısınmak için hareket etmek istersin.
SilElinize sağlık hocam, yaklaşık 40 yıldır Atatürk hakkında okuma yapıyorum; buna rağmen hala yeni öğrendiğim şeyler oluyor. Bizim okumakla bitiremediğimizi "O", kısacık ömründe yaşayarak yaptı. Saygı, sevgi ve minnetle anıyorum. Ama bazen yanlış bir millete önderlik yaptı diye düşünmeden de edemiyorum.
YanıtlaSilHocam malesef artık olumlu bakamıyoruz ve artık buna eminim akp bizi uçuruma götürüyor belki beş belki on ama bu ülke de büyük kaos olacak akp nifak tohumları ekiyor kene gibi turkiyenin yakasına yapıştı arkasına aldığı cahil sürüsü ve 90 lardan sonra zenginleşen sağcı kesimin eğitim gören ancak sadece sozde hala yobaz iç dünyasında binlerce sapıklık olan pislik okadar insan çoğaldı ki şimdi bir çoğu devlet kurumunda yargıda finans sektöründe birzamanlar feto ile elele olan dolarla vatanperverlik yapan bu insanlar aynı feto gibi sona uğrayacak ama malesef bu pis ilişki dışında olan muhalif kesimde bundan mağdur olacak. Atatürk nal varlığını tdk thk hazine vb kurumlara miras bıraktı erdoğan milyar dolarlarını çocuklarına ailesine ikram ediyor turkiyenin tüm kaynaklarını harcıyor sonra çomarlar dolar ile vatanperverlik yapıyor.
YanıtlaSil5e 10a kalmaz kaos.
SilZaten suanda yasaniyor
Sadece sonucuna daha nail olmadik yasanan kaosun
O da cok yakin mevzide
Hocam kaleminize sağlık.
YanıtlaSilBirkaç ay önceki öngörülerinizde, son çeyrekte sıfıra yakın büyüme, 2019'da daralma tahmininiz vardı yanlış hatırlamıyorsam. Kur şoku (10.08) öncesindeki öngörülerinizle, şimdiki öngörüleriniz tutarlı mı yoksa daha kötümser misiniz merak ediyorum.
Tutarlı
SilHocam siz bir ara bir kitap önermiştiniz. Hangi Atatürk'tü. Yazarı kimdi hatırlayamadım. Almak istiyorum.
YanıtlaSilAtilla İlhan.
SilÇok teşekkürler hocam :)
SilHocam teşekkürler ederiz çoğu zaman ekonomi bazen spor,tarih,edebiyat-kültür fark etmez artık sizi okuyorum birikiminiz üslubunuza yansımış kendini belli ediyor. Yazılarınıza yapılan yorumları da okuyorum hatta iyi gördüklerimi defalarca... Bence yorum yapanlar kendilerini geliştirmeli sizleri çok okumalı bir yerleri eleştiriyorum diye kendi batık halini hiç unutmamalı.
YanıtlaSilSelamlar
Sağ olun.
Sil20-24 Agustos tarihlerine denk gelen Kurban Bayrami ve arife gununde kartlarla 6.1 milyar TL odeme yapildi. Bu deger, 2017 yilinin Kurban Bayrami na gore kartli odemelerde yuzde 23 oraninda buyume oldugunu gosteriyor.
YanıtlaSilEnflasyon hesaba katilmis mi
Silhocam, kararname ile döviz tevdiat hesaplarına stopajlar getirildi. tl cinsinden mevduatlarda ise stopajlar indirildi hatta bazılarında sıfırlandı. hocam bu eylem ilk başta dövizden kaçmayı sağlayabilir ancak hesap sahibi yerleşikler dövizlerini önümüzdeki süreçte bankacılık sisteminden çekmeye başlarsa döviz kurları üzerinde yeniden yukarı yönlü baskı oluşturmaz mı?. bir de hocam bu kararın faiz artırımına karşıyım ve merkeze faiz artırma mesajı olabileceğini düşünüyor musunuz?. iyi günler.
YanıtlaSilSonuçları pek de umulduğu gibi çıkmayabilir.
SilHocam sözlükte soracaktım ama geç kalmışım kusura bakmayın :)
YanıtlaSilsizce medyada sık sık söylendiği gibi bize uygulanan bir abd operasyonu mu var yoksa yıllardır yaptığımız hataların sonucunu mu göreceğiz? türkiye'nin ab ülkeleriyle olan ticaretinin hacmini ve türk bankalarının ab bankalarına borçlarını da hesaba katarak trump'ın türkiye'yi kullanarak ab'yi baskı altına aldığı görüşüne katılır mısınız?
Teşekkürler yaptığınız her şey için
İkisi de.
SilTrump'ın ne yaptığını, neyi hedeflediğini anlamak çok zor. Kendisinin bile tam anlayabildiğini sanmıyorum.
16 yildir sana operasyon yapiyorlar farkinda degilsin. Sana 16 yildir operasyon yapanlar tikandiklari icin ve her zamanki gibi magdur vaziyette sana dis mihraklarin operasyon yaptigini söylediklerinde, sana operasyon yapildigini anladiysan sana gecmis olsun.
SilHerseyi son 2 yildir Trump"a bagliyoruz ya.. Ben buna korkunc kil oluyorum.
Operasyon gözlerinin önünde yapildi. sadece 10 yilda 15 milyar Dolar götürdüler cebinden..
Nasil mi.? Türk Telekom olayini incele.. hatta inceleme.. Yilmaz özdilin bugünkü yazisi genel hatlari ile sonuc bildirgesidir.
Sadece Türk Telekom mu.. ? Daha neler neler.. Yillardir birileri sana operasyon yapiliyor ac gözünü dediklerinde.. Darbeci, askeri vesayetci, Kemalist kafa, daha sonra fetöcü, chp zihniyetli simdi de dis mihraklar, vatan haini, gayri milli dediler alkislandi..
Simdi kalkmis abd operasyon mu yapiyor yoksa hatalarin sonucu mu seklinde sormak kadar akil disi bir soru olamaz.
2019 sonu için gsyh tahmininiz var mı ?
YanıtlaSil700 milyar Doların biraz üzerinde bir yerde olacağını tahmin ediyorum.
Silarjantin'in yaşadığı krizle türkiye'deki kriz arasında bir benzerlik var mı ?
YanıtlaSilHer krizin benzer yanları vardır mutlaka ama iki ülkenin koşulları ve sorunları farklı olduğu için farklar daha fazladır.
Siliktisatçı ile ekonomist arasındaki temel fark nedir ?
YanıtlaSilAynı kelimenin Arapça'dan Türkçeye uyarlanmış hali ile Latin dillerinden Türkçe'ye uyarlanmış hali.
Silhocam ne olacak bu ülkenin hali, geleceğimizi nasıl görüyorsunuz ?
YanıtlaSilDoğru adımları atarsak parlak, mevcut hatalarda ısrar edersek parlak değil.
SilPekiyi, Hocam siz bu saatten sonra bu ülkede Dogru adimlarin atilacagini düsünüyormusunuz?
SilMahfi Hocam elinize yüreğinize sağlık. Okumanın önemini çok vurguluyorsunuz. Atatürk 'ü seven bir sınıföğretmeni olarak öğrencilerime hep, okumayı teşvik ederim. Hep, "NEDEN" sorusu üzerinde dururum. Sınıfımda kontrollü kaos uygularım. Çalıştığım okullardaki katı Atatürkçü! öğretmenler ise , sert disiplinli ve testten başka hiçbir şey uygulamalar. En gözde öğretmenler de onlar. Yorum yapamayan , düşünemeyen, fikir beyan edemeyen nesiller yetişiyor. Kısa vadeli planlar yapıyoruz. Uzgörü(vizyon) yok.
YanıtlaSilİkinci bir konu da, öğretmenlere, her yaz başka illerde seminer verilsin. Ailesi de gitsin, uygun konaklama MEB tarafından sağlansın. Yine MEB'in katkısıyla uygun kredilerle, öğretmenler yurt dışına gezilere gönderilsin. Gelişen dünyada, öğretmenlerin diğer ülke öğretmenlerinden geri kalmaması gerekir.
Saygılarımla
hocam, bankacılık sisteminin sendikasyon , seküritizasyon şekillerinde toplam olarak 170 milyar dolar civarında dış finansal yükümlülük altına girdiğinden söz ediliyor. bankaların merkezde 70 milyar dolar ve üzerinde başta döviz tevdiat hesapları kaynaklı olmak üzere tuttuğu hesapları vardır. hocam 170 milyar dolar borçluluğa karşın 70-75 milyar dolarlık döviz varlığı varsa aradaki fark yaklaşık 100 milyar dolardır. tabii ardaki farkın ne kadarı döviz cinsinden kredi olarak aktifleştirildi bilemiyorum hocam ancak yine de sistemin dövizde açık pozisyon hacmi göründüğünden fazla olabilir mi?. yani salt geri dönemeyebilecek krediler dışında kur riski de taşımıyor mu bankacılık sistemimiz?. saygılar.
YanıtlaSilarjantinin kişi başı milli geliri demografik özelliklerinden dolayı bizden yüksek olmakla beraber son iki yıldır büyüme ivmesi negatifleşmiştir. arjantinin dış borç servisi yıllık toplam ihracatının neredeyse tamamına yaklaşmıştır. ayrıca kümülatif dış borç stoku GSYH sinin neredeyse %55 ine dayanmıştır. özellikle son 12 yıldır özel sektör borç stoku bilhassa da dış borç stoku ciddi oranda yükselmiştir. ama hala kamu borç stoku nispeten daha yüksek gibi görünüyor. hocam, cds puanımız şu anda yanılmıyorsam Arjantin kadar risk pirimi kadar. bu durumda bizim de Arjantin olma yolunda ilerlediğimizi söylemek yanlış olur mu hocam?.
YanıtlaSilarjantinin borç stoku 290 milyar dolardır. merkez bankasının rezervi 50 milyar dolar civarındadır. 100 milyar dolarlık kamu borç stoku GSYH sinin %33 üne yakındır. özel sektör borcu 70 milyar dolar civarında olup GSYH sinin %16 sı kadardır. kümülatif olarak borç stokunun GSYH ye oranı yaklaşık olarak %63 ü kadardır. tasarrufların GSMH ye oranı %15 civarındadır. türkiye ile karşılaştırma yapacak olursak kamunun borç stokunun milli gelire oranı bizden biraz daha yüksektir. buna karşın özel sektör borç stoku olarak arjantinin hayli üzerindeyiz. dış borçlarının %62 si dolar bazındadır.ki bizde de en az bu kadar olduğunu tahmin ediyorum. bizim tasarruflarımızın oranı kalem oyunlarıyla yükseltilmiş olsa da gerçekte milli gelirin %13-14 ü kadardır. tasarruf-yatırım dengesi,cari denge konularında en az Arjantin kadara negatif durumdayız üstelik Arjantin krizin 2 yılını yaşamış bulunurken biz kanaatimce daha çok başındayız. kısacası birçok makro iktisadi veri Arjantin seviyelerinde iken bazıları sanki ondan bile negatif hale gelmiş görünüyor. hatta bizim kümülatif borç stokumuzun milli gelire oranı bakımından arjantinden bile yüksek olduğunu söyleyebiliriz.hocam, bizim ikinci Arjantin olma olasılığımız arttı diyebilir miyiz?. saygılar.
YanıtlaSilHocam iyi günler.Banka ve bankacılığı anlayan kitap önerinizi paylaşabilir misiniz ?
YanıtlaSilahbap-çavuş kapitalizminin en önemli dinamiklerinden birisi de sosyal hayatımızdaki sık sık karşılaştığımız '' memleket nere, nerelisin vb gibi yaklaşımlardır. bizde bu tip ilişki kurma tabanı çok geniş olduğu için yani hemşehrilik algısı çok genel geçer bir kriter haline getirildiği için iktisadi ilişkilerde de bu geniş taban oluşturmuştur. yani eğitim,bilgi düzeyi,yetenekler gibi kriterler göz ardı edilip salt hemşehricilik yapıp bunu fırsatçılığa çeviren bir anlayış yaygınsa bir toplumda o toplumun ekonomik sistemi ve/veya rejimi ne olursa olsun bunu krizden çıkmaz. ve krizleri hak ediyor da!. bence biz toplum olarak hak ettiklerimizi yaşamaya başladık. ve dibine kadar da yaşamalıyız. bu anlayış dibe vurmadan bu ülkede bir şeylerin düzelmesini sağlamak artık mümkün değildir hocam. ne dersiniz yanılıyor muyum?.
YanıtlaSileğer bir toplum ülkesini yönetenlerin yolsuzluklarını , hırsızlıklarını, yanlışlarını salt kendisine de pay düşüyor diye görmezden geliyorsa o toplum erdemini yitirmiş demektir. erdemini yitiren bir toplum sonunda ülkesini de yitirecektir. niccolo maciavelli!... ne kadar da doğru söylemiş maciavelli. her seçim öncesi dönemde koli koli gıda alıp da bizden çaldıklarını bizlere sadaka olarak mı veriyorsunuz diye sormak yerine kapış kapış götürenler, beyaz eşya verilenlerin bize iş olanakları sağlayın da bunları kendimiz çalışarak alabilelim demeyip fırsatçı kafayla emek vermeden mal sahibi olmak isteyenlerin olduğu bir ülkenin düzelme şansı sıfırdır. bu halkın ne eğitim talebi ne bilim talebi ne de iş-çalışma talebi vardır. kim cebine bir kuruş fazla para koyarsa o nun borusuna üflerim diyor. bu kafadaki toplum sadece güce tapar ve güç o anda kimin elinde ise o na yönelir. bugün Erdoğan olur yarın bir başkası!. bu ülkenin sorunu ne terördür ne ekonomidir ne de siyasidir. bu ülkenin sorunu hep halkıydı. şimdi de üstelik daha da büyümüş bir sorun olarak halkıdır....
YanıtlaSil