Uluslararası Doğrudan Yatırımlar
Bir ülkeye yönelik uluslararası
yatırımları iki başlıkta incelemek mümkündür: (1) Uluslararası doğrudan yatırımlar;
bir ülke sınırları dışındaki yatırımcıların ilgili ülkeye fabrika gibi üretim
tesisleri kurarak, şube açarak, taşınmaz mal edinerek veya var olan bir şirketi
tamamen ya da kısmen satın alarak yaptıkları yatırımlardır. (2) Uluslararası dolaylı
yatırımlar; bir ülke sınırları dışındaki yatırımcıların o ülkeden hisse senedi
alımı, tahvil alımı gibi yollarla gerçekleştirdikleri portföy yatırımlarıdır
(plasman).
Uluslararası doğrudan ve dolaylı
yatırımlar arasındaki üç temel fark vardır: (1) Doğrudan yatırımlar kalıcıdır
(uzun vadeli) buna karşılık dolaylı yatırımlar geçicidir (kısa vadeli.) O
nedenle dolaylı yatırımlar, borçlar, krediler, mevduat gibi kaynaklarla
birlikte sıcak para kategorisinde değerlendirilir. (2) Doğrudan yatırımlar,
yatırımcısına yönetim yetkisi vermesine karşılık dolaylı yatırımlar
yatırımcısına yönetime karışma yetkisi vermez. (3) Doğrudan yatırım yapanlar,
kârlılığı artırmak için verimliliği artırmaya dolayısıyla yeni teknoloji
getirmeye veya üretim biçiminde değişikliğe gitmeye dönük değişiklikler yapmaya
odaklanırlar. Oysa dolaylı yatırımları yapanların bu yatırımları yaptıkları
şirketler üzerinde yönetim yetkisi olmadığı için böyle değişikliklere gitme
hakkı yoktur.
Bütün bu nedenlerle özellikle
gelişmekte olan ülkeler uluslararası doğrudan yatırımları çekmeye uğraşırlar.
Gelişmiş ülkeler de geliştirmek istedikleri sektörlere, benzer biçimde uluslararası
doğrudan yatırımları çekmeye çabalarlar.
Gelişmekte olan ülkelerin yüksek
miktarlı uluslararası doğrudan yatırım çekebilmesinin bazı koşulları vardır:
(1) Diğer ülkelere göre daha çekici bir ekonomik ortamın bulunması önemli bir
koşuldur. Ücretlerin diğer ülkelere göre düşüklüğü ya da verimliliğin
yüksekliği, nüfus ve buna bağlı iç talep yüksekliği, potansiyel olarak büyüme
eğilimi göstermesi bu alanda ilk ağızda sıralanacak koşullardır. (2) Siyasal,
sosyal ve ekonomik istikrarın bulunması gerekliliği de önemli bir koşuldur. İstikrarsız
bir ülke, risklerin büyük olduğu bir ülke demektir. Ki yabancı sermayeyi en çok
ürkütecek konu budur. Böyle bir durumda faizler artacağı, borsada hisseler önce
düşüp sonra toparlanacağı için yabancı yatırımcılar, uluslararası doğrudan
yatırım formundan sıcak para olarak adlandırılan uluslararası dolaylı yatırım
formuna dönerler.
Uluslararası doğrudan yatırımlar
iki farklı biçimde gelir: (1) Doğrudan yabancı sermaye yatırımları; bir ülke
sınırları dışındaki yatırımcıların ilgili ülkeye fabrika gibi üretim tesisleri
kurarak, şube açarak veya var olan bir şirketi tamamen ya da kısmen satın
alarak yaptıkları yatırımlardır. (2) Gayrimenkul yatırımları; bir ülke
sınırları dışındaki yatırımcıların ilgili ülkede taşınmaz mal edinerek
yaptıkları yatırımlardır.
Bu iki farklı yatırım türü içinde
tercih edileni doğrudan yabancı sermaye yatırımıdır. Çünkü bu yolla ülkeye yeni
teknoloji girer, sürekli üretim yapan bir birim kurulmuş veya devralınmış olur,
yeni istihdam alanları açılır ve ihracat imkânları ortaya çıkar. Oysa
gayrimenkul satın alma şeklinde yapılan yatırımın katkısı, satın alma için para
getirildiğinde ortaya çıkan bir seferlik katkıdan ibaret kalır.
Aşağıdaki tablo 2002’den bu yana
Türkiye’ye gelen uluslararası doğrudan yatırımları ve bunun doğrudan yabancı
sermaye yatırımı (DYS) ve gayrimenkul yatırımı formunda bölünüşünü gösteriyor (Kaynak:
Ticaret Bakanlığı, Uluslararası doğrudan yatırım istatistikleri, sayılar milyon
Dolar olarak okunmalı.)
Yıllar
|
UA Doğrudan Yatırımlar
|
DYS Yatırımı
|
Gayrimenkul Yatırımı
|
2002
|
1.082
|
1.082
|
0
|
2003
|
1.702
|
704
|
998
|
2004
|
2.785
|
1.442
|
1.343
|
2005
|
10.031
|
8.190
|
1.841
|
2006
|
20.185
|
17.263
|
2.922
|
2007
|
22.047
|
19.121
|
2.926
|
2008
|
18.269
|
15.332
|
2.937
|
2009
|
8.585
|
6.803
|
1.782
|
2010
|
9.095
|
6.601
|
2.494
|
2011
|
16.114
|
14.101
|
2.013
|
2012
|
13.286
|
10.650
|
2.636
|
2013
|
13.563
|
10.514
|
3.049
|
2014
|
13.119
|
8.798
|
4.321
|
2015
|
18.002
|
13.846
|
4.156
|
2016
|
13.343
|
9.453
|
3.890
|
2017
|
10.904
|
6.261
|
4.643
|
2018
(5 ay)
|
3.097
|
1.556
|
1.541
|
Tabloya göre Avrupa Birliği ile
tam üyelik müzakerelerinin başladığı 2005 yılı ile küresel krizin çıktığı 2008
yılına kadar (2008 dahil) Türkiye, tarihinin en yüksek uluslararası doğrudan
yatırım miktarını çekmeyi başarmış görünüyor. İzleyen yıllarda doğrudan yabancı
sermaye yatırımlarında ivme kaybı yaşanmış, buna karşılık gayrimenkul edinimi
biçimindeki yabancı yatırımlar ağırlık kazanmaya başlamış. Bu gelişimi bir
grafik yardımıyla izlemek daha kolay olabilir.
Grafikte mavi çizgi doğrudan
yabancı sermaye yatırımını, yeşil çizgi gayrimenkul alımı için gelen yabancı
sermayeyi, kırıklı çizgiler de bunlardaki eğilimleri gösteriyor. Eğilim
çizgileri bize zaman içinde ağırlığın gayrimenkul alımına doğru kaydığını
açıkça gösteriyor.
En çok üzerinde durulan konulardan birisi; doğrudan yatırım için gelmiş de olsa gelen yabancı sermayenin yeni bir üretim birimi kurmaktan çok mevcut üretim birimlerini satın aldığı, dolayısıyla üretimde ve istihdamda bir artış yaratmadığı sadece sahipliğin el değiştirdiği eleştirisidir. Bu eleştiri doğrudur. Ancak söz konusu üretim birimlerini yabancılara satan Türkler eğer ellerine geçen kazançları Türkiye'de yeni üretim birimleri için yatırım yapmaya yönlendirselerdi gelen yabancı yatırımcının yeni yatırım yapması gibi bir sonuç elde edilmiş olurdu.
En çok üzerinde durulan konulardan birisi; doğrudan yatırım için gelmiş de olsa gelen yabancı sermayenin yeni bir üretim birimi kurmaktan çok mevcut üretim birimlerini satın aldığı, dolayısıyla üretimde ve istihdamda bir artış yaratmadığı sadece sahipliğin el değiştirdiği eleştirisidir. Bu eleştiri doğrudur. Ancak söz konusu üretim birimlerini yabancılara satan Türkler eğer ellerine geçen kazançları Türkiye'de yeni üretim birimleri için yatırım yapmaya yönlendirselerdi gelen yabancı yatırımcının yeni yatırım yapması gibi bir sonuç elde edilmiş olurdu.
Türkiye’nin doğrudan yabancı
sermaye girişi için yatırım iklimini yeniden 2005 - 2008 arasındaki dönemde
olduğu gibi canlandırması, cari açığın sağlıklı finansmanı açısından önemli bir
gelişme olacaktır.
Geri sayım başladı 1.5 sene kaldı 2020'ye artık iflaslar ne demek ve kriz nedir öğreneceğiz sadece uzatmaları oynuyoruz. Bankalardaki batık kredileri saklayarak ekonomi çok iyi demekle olmuyor yakın zamanda iflaslar konkordato isteyenler başlar sebebi yazmaya gerek yok. Günü kurtararak devam etmeyecek küçülme kaçınılmaz resesyon uzak değil hepsi bizim için gerçekler seçimi bekliyor ve seçim geçince gerçekler ortaya saçılacak. 2020 herkesin hissedeceği tarih.
YanıtlaSilEski Başbakan Tansu Çiller, ekonomi ilişkin olarak değerlendirmelerde bulunurken yeni yönetim sisteminin 'krizi aşmada çok büyük fırsat verdiği görüşünü dile getirdi.
SilÇiller, "Özel kesimde çok ciddi bir kriz beklentisi görüyorum" dedi.
Yazdığınıza bakar mısınız öngörüden çok dilek gibi. (Maşallah) Muhtemelen sevmiyorsunuzdur kullanmayı ama "inşallah" derseniz söylediklerinizin tutma ihtimali biraz daha artar. İstanbul'da ikamet ediyorsanız çok süper bir kına var Mısır çarşısında deniz tarafından girince soldan 3'üncü baharatçıda.
SilBütün uzmanların ortak görüşü sert bir çöküşün yakın olduğu, ama demokrasi anlayışı ile de pek çok Avrupa ülkesini kıskandıran bir ülkede, her şeyi açıklıkla ifade edebilmek çok da kolay değil. Bu bakımdan genel yaklaşım "kızım sana söylüyorum" şeklinde ya da oldukça yuvarlak hatlarla -Polyanna'nın bile zorlanacağı bir iyimserlikle- tehlikeleri ifade edebilmek.
SilKrizi aşmada elbette kısmen makyajlı da olsa ciddi bir desteği olan ve çoğunluğa göre elimizdekilerin en iyisi şeklinde duran- bu da bizim talihsizliğimiz- bir yönetim aslında yine de ciddi ve akılcı bir çaba ortaya koyabilse; en azından ciddi hasarları minimize etme şansımız olacak. Ama Titanik misali anlamsız bir güven ve dahi, matematiksel gerçekleri yok sayan; sonuçta da her şeyi algı ve beklentilerden ibaret gören ve bu noktada da beklentileri manipule edebilmekten başka hedefi olmayan ve tüm bunların ışığında buna da kabil olmayacak , maalesef artık inandırıcılığını dahi yitirmiş bir kadroyla başbayız.
Aslında uzmanların genel önerileri dahi, bir noktada ele alınsa, belki şansımız ve bazı kurumlarla yapılabilecek pazarlık şansımız da bir nebze olsun, daha yüksek olabilirdi. Bunula beraber kesin inancım, uzmanların gerçekten kaale alınmadığı ve idarenin ve halkın da bambaşka hayallerle oyalanmaya devam ederek, arka arkaya kaybedilen irili ufaklı ekonomik muharebelere rağmen; yine de bir zafer edası ve coşkuyla bu durumu karşılayacağı. Hasta olduğuna inanmayan tedaviye de inanmaz, her olumsuzluğu başkalarından bilen, hatalarını nasıl tespit edebilir ve nasıl kendisine çeki düzen verebilir ki.
Sonuçta bazı gerçekler ve umursamazlık elimizde veri ve bunun pek çok nedeni olabilir; daha önce bir şekilde atlatılmış krizlerin verdiği güven, bazı gerçeklerin yüzleşileyemeyecek kadar acı olması ve yıllarca sistemden beslenmiş kitlenin idare ile girift ilişkisi bir yana, bunun getirdiği tartışılmaz baskı -öyle ki bu grupların alışkanlıkları değiştirmek ya da kısmen askıya almak,üç yaşında bir çocuğun elinden onu ağlatmadan dondurmasını almaktan daha zor- tabii sonuçta bazı bilgileri saklamanın ve bu bilgileri herkes uyanmadan, bazı özel dostlarla paylaşabilecek olmanın çekiciliği; son kertede de şahsi olarak hasar alınmayacağına olan inanç. Başka nedenlerde olabilir elbette.
Sonuçta şahsi olarak önümüze bakarsak, ki buna da bir nebze mecburuz, artık buzdağına çarptık veya en iyimser açıyla artık çarpışma kaçınılmaz.
Diğer yandan Tansu Hanım gibi ekonomi eğitimi almış, ve üst düzeyde ülke yönetim deneyimi olan bir zatın fırsat olarak düşündüğü kanımca bunu gizlemede, örtbas edebilmede eskiye göre elde olan avantajlar olsa gerek. Ama nasıl sadece bir khk ile temmuz sıcağını bir kısmını ocak ayına kaydırmak; vaya şubattan da bir nebze serinliği hiç olmazsa turizm bölgeleri haricine, bir iki ay süreyle dağıtmak imkansızsa; ekonominin gerçeklerine de khklarla müdahale o derece imkansız: Son kertede ne gerçekler ne de güneş balçıkla sıvanmaz.
Evet biraz da olumlu tarafından bakmak şart, belki bu deneyim hepimizde az çok acı hatıralar da bırakacak, ama ülke ve toplum açısından düşünüldüğünde dünyayla uyumun – yasalardan, anlayışa kadar- aslında ne kadar anlamlı ve gerekli olduğunu da gelecek nesillere, uzun yıllar boyunca hatırlatacak.
unknown 19 temmuz 2018 11:13
SilKimse kendi kolunu kesmek ister mi yada kanser olmak ister mi? Türkiyede kriz olacağını söylemeyen kalmadı artık öenmli olan önlemi almaktı yapısal reform yada daha öncesinde yapılacaklar şimdi bunlara girmeye gerek yok. yapılması gerekeni yapmayanlar sorumlu suçlu değil de, öngörüde bulunmak yada gerçeklerle yüzleşmek mi suç. Allah aşkına Markette çay 25 TL peynir 25 TL zeytin 35 TL Domates ve Salatalık 7 TL hepsini geçelim dolar ve euro 5 TL olmuş siz kimi kandırıyorsunuz. Devlet 3 yıldır varlık barışı, KDV istisnası, Vergi muafiyeti, doları boz altını bankaya yatır piyasa canlansın diye demekki piyasa bozuk ki bunlar yapılıyor dimi.
Allah herşeye kadirdir gücü yetendir kudret sahibidir. Eminim siz 1800 TL maaş alıp 1300 TL ev kirası vermiyorsunuz. Yeğeniniz dondurma çikolata istedi diye yeğeninize kızmıyorsunuzdur çünkü tuzunuz kurudur. Herşeyi bilip gören Allah var torpilli koltuklarda iş yapamayanların suçu bizim değil anladınız mı. Konuşturmayın insanı işinize gelmeyenede dinsiz muamelesi yaparak suçlamayın inşallahı'da maşallahı'da biliyoruz.
Ben insallah diyorum. Iyi kalite kina da aldim ama hanim saclarini boyamak icin kullaniyor onu. Ben mi? Benim tuzum kuru, yurt disinda yasiyorum. Siz dusunun.
SilKamu-özel işbirliği projelerinin yükü
Silİçinde bulunduğumuz günlerde pek hissetmiyoruz fakat kamu özel işbirliği projeleriyle çok büyük yük altına girdik. Kullanmadığımız köprü için de para ödüyoruz, tedavi olmadığımız hastane içinde para ödüyoruz. Dövize endeksli bu projelerin ödeme yükleri gelecekte daha da artacak ve ağırlaşacak. Bizim sorunumuz ise bu projeleri yapmak yada yapmamak değil de farklı şekilde yapılmasında anlaşamıyor olmamızdan kaynaklanıyor. Hükümet sadece proje yaptım demek için halkı gelecekte çok ağır bedeller ödemesine razı görünüyor. Halk uyanmasın diye de hazineden ödeniyor ama halktan vergi olarak isteniyor. Madem vergi alıp çoğaltıp proje yapacaksın ozaman devlet olarak bizim paramız kadar yaptır proje bitince de halk tekrar ücret ödemesin. İşte bunu söylemek halkçılık, Devletçilik olduğu için kabul edilmiyor. İstenilen ise Özel sektör mantığı ile A.Ş. olarak devleti yönetmek.
Gayrimenkul yatırımları yüksek kira getirisi sebebi ile mi çok tercih ediliyor yoksa gelecekte ciddi kazanç olacağını düşündükleri için mi.
YanıtlaSilDoğrudan yabancı sermaye yatırımları genelde yeni yatırımlar değil türklerin sattıkları fabrikalar vb. Yani istihdam yaratacak yatırımlar değil zaten halihazırda çalışan işletmeler değil mi hocam.
Yazınız için teşekkür ederim sayenizde kolay bilgi sahibi oluyoruz.
Gayrimenkul yatırımı 3 - 4 yıl öncesine kadar batılı emeklilerin ucuza yaşamak için tercih ettikleri güneş, kum, deniz yatırımı gibiydi. Şimdilerde daha çok Arapların tercih ettiği yatırımlar oldu.
SilEvet çoğunluğu Türklerin sattığı birimler. Ama eğer Türkler oradan elde ettikleri kazançlarla başka yatırımlar yapmışlarsa üretim hacmi artmış demektir.
Peki bu evleri alan Araplar kalıcı olarak mı yerleşiyor yoksa yazlık gibi mi kullanıyorlar aldıkları evleri? Bunun bir yüzdesi var mı? Birde kalıcı olarak yerleşenler nereye yerleşiyor ve ne iş yapıyor?
SilMahfi Bey bu saatten sonra yabancı yatırımcı TR ye yatırım yapma noktasında daha fazla risk alır mı?
YanıtlaSilAlmıyor pek.
SilSaygılar Hocam. Güzel yazı için teşekkürler. 2005-2008 yılları arasındaki uluslararası doğrudan yatırım miktarlarının artmasının nedeni özel sektörün ve devletin elinde bulunan kurumların sahipliğinin değişmesi yani yabancılara satılması olabilir mi ?
YanıtlaSilŞu anki geldiğimiz noktada her ne kadar 5 aylık da olsa hem gayrimenkul yatırımları hem de doğrudan yatırımlar ivme kaybetmiş gözüküyor. Yatırımlara tekrar ivme kazandırmak için kalıcı çözümleriniz yine yapısal reformlar olacak değil mi ?
Teşekkür ederim.
SilEvet büyük bölümü oradan yani yabancı sermaye gelip yeni yatırım yapmak yerine mevcutları satın aldı. Bu satış karşılığında özel kesim ve devlet aldığı paralarla benzer yatırımları yapsaydı Türkiye'nin üretim ve istihdam kapasitesi ciddi biçimde artardı. Ama ne yazık ki alınan paraların çoğu inşaata ve AVM yatırımlarına gitti.
Yeniden ivme kazandırmak için yabancıyı bu alanlara yatırım yapmaya çekecek güven ve istikrar ortamını oluşturmak lazım.
Hocam biraz konu dısi olacak ama,bir sahsin elinde bir miktar nakit var diyelim nasil bir yatirim yolu izlemesini önerirsiniz?
SilUnknown19 Temmuz 2018 19:41,
SilIban no vereyim mi, benim hesaba gönderin parayı, ben onu borsada 4 katına çıkartırım, ama 1 ini alır 3 ünü veririm.
Hocam Avrupa Birliği müzakere sürecinde olumlu sonuçlar olmuş sanırım. Çünkü daha önceki yazılarınızda da bu dönem de diger ekonomik gostergelerde olumlu gelişmeler vardı.
YanıtlaSilIkinvi olarak, Hocam rica etsem uluslararası ticaret anlamında, ithalat-ihracat sektörü konusunda teori dışında kişisel gelişim olarak hangi kitapları önerirsiniz? Simdiden teşekkürler
Evet başta 3 - 4 yıl her şey olumlu idi.
Silhttps://www.dr.com.tr/Kitap/Ihracat-ve-Ithalat-Yonetimi/Kolektif/Egitim-Basvuru/Is-Ekonomi-Hukuk/Satis-Pazarlama-Halkla-Iliskiler/urunno=0000000667488?gclid=CjwKCAjw7cDaBRBtEiwAsxprXS5q15w6VASVoPpVzgHYRmLyNe3S-OANYfaXD58poJvGUTmjF3QA7hoCqZAQAvD_BwE
Uluslarası sermayenin Türkiye'ye gelebilmesi içinde öncelikle sağlam bir piyasa mekanizması ve oturmuş kurumlar şart. Peki hocam yapısal reform diye diye dilinizde tüy bitti ancak hala gereken reformlar bir türlü ortaya çıkmıyor. Bu dönüşümü sağlamak çok mu maliyetli birşey ki uygulamalara geçilmiyor yoksa problem ekonomik değil de bakış açısında mı ?
YanıtlaSilMaliyetten ziyade üzerinde uzlaşma sağlanması zor. Mesela yapısal reformların olmazsa olmazı yargı bağımsızlığıdır. Bunu deyince duruyor insanlar.
SilYargı bağımsızlığının ekonomi ile alakası yok bununla alakalı kaç kere örnek verdik Güney Kore'yi ve Çin'i. Bu iki ülke yargı bağımsızlığı filan dinlemeden ekonomiyi tıkır tıkır işletiyor.
SilSelam Adsız19 Temmuz 2018 17:19,
SilBence de yargı margı hikaye, hakimler zaten bir işe yaramıyor,
vatandaş kendi işini kendi görüyor.
Ama gel gör ki, millet tutturmuş bir yargı diye, hepsi hikaye,
avrupa da yargı mı vardı eskiden.
Bence yargı reformu, eğitim reformundan daha öncelikli. Yargı düzelirse, eğitim de kendine çeki düzen vermek zorunda kalır. Yargı yoksa, piyasalar ve sistemler iyi çalışmaz, iyi eğitimliler olsa bile yapacağı sınırlanır kötü işleyen bir platform üzerinde.
SilHocam konu dışı bir sorum olacak dolar 2 3 sene önce düşük seviyelerde iken fed paraları toplama kararı aldı dönem dönem faiz artışlarıyla dünya piyasasındaki dolarları toplamaya ve dolar değerlenmeye başladı. Şuan 4.80 seviyelerinde daha faiz artışı gelirse usd daha da değerlenecek gibi. Dolar açısından bu değerlenemeyi böyle açıklayabilliyorken diğer para birimlerini açıklayamıyorum. Diğer ülkelerin yada avrupa merkez bankasını fed kadar takip etmiyoruz tamam ama fed gibi bir hamleye giriştikleriini de duymadım. Kısacası dolar artıyor neden belli. Ama diğer para birimleri neden artıyor. ??
YanıtlaSilAslında bizim para değer kaybediyor, ötekilerin artmasından çok.
Silhocam dolar karsında değer kaybetmemı fed kararlarına baglayabılıyorken, AVrupa merkez bankasının 4 5 senedır cok fed gıbı bır kararı ortada yokken eur nasıl bu kadar degerlenıyor ? bır önermem var Eur/dolar parıtesı korumak adına dolar degerlendıgınde eur da degerlenıyor. Ama su durum ortaya çıkıyor Fed kararı ıle eur yu dıger ülkeler karsında degerlı kılabılıyoruz ? Cvp verebılırsenız sevınırım.
SilDiğer ülkeleri gelişmekte olan ve gelişmiş olarak ayırırsak, dolara karşı gelişmiş ülkelerin para birimleri gelişmekte olan ülkelere göre daha az değer kaybetti. Yanılmıyorsam bizde gelişmekte olan bir ülke içinde Venezueladan sonra parası en çok değer kaybeden ülkeyiz. Bundaki temel neden sıcak paraya olan bağımlılığımız ve ülkenin riskinin nispeten daha yüksek olması (Suriye vb.)
SilEuro veya gelismis ulkelerin yaninda bizim segmentte gelismekte olan ülkelerin para birimine göre de tl degerd kaybediyor. Mesela riyal dahi 1.25oldu. sebebi iç sorunlar ulkeden kaynakli yabanci yatırımcının dogrudand.dolayl sekilde çekilmesi ve sicak paranin turkiyeyi terk etmesi
SilHocam yabancı yatırımcıları da kaçırdığımıza göre artık yatırımlarımız da yerli ve milli olmuştur diyebilir miyiz :-)
YanıtlaSilBiraz daha devam edersek diyeceğiz.
SilHocam son birkaç yıldır "Türkiye'nin zenginleri yurtdışına sürekli para kaçırıyor" şeklinde iddialar ortaya atılıyor. Uluslararası yatırım pozisyonu verilerine baktığımızda, portföy yatırımları ve efektif/mevduatlar kısmında "Diğer sektörler" olarak adlandırılan finans dışı kesim ve gerçek kişilerin yurtdışı varlıklarında 2015 sonuna kıyasla bırakın artışı 3 milyar dolarlık bir azalma olduğu görülüyor. Bu veri bize Türkiye'den çıkış değil Türkiye'ye giriş olduğunu mu gösteriyor yoksa zenginlerimiz merkez bankası ve devletin sağlıklı bilgi alamayacağı ülkelerde mi (aklıma ilk İsviçre geliyor) paralarını tutuyorlar?
YanıtlaSilBunu bilemiyoruz doğal olarak.
SilBu tarz haberlerin hepsi algı oyunları,
Silhükümet ve ekonomi yönetimini zaafa düşürmek için uydurulmuş haberler,
itibar etmeyiniz.
>Adsız 19 Temmuz 2018 16:48
SilKatılıyorum kardeşim. Dombıra şarkımızı kıskanan tayfa yapıyor bu fake haberleri hep.
Yani vergi cennetlerinde park etmiş 20 trilyon dolar paranın hiçbiri bizimkilerin değil. Hayatları boyunca batıyı taklit ederek zengin olmuş bu tipler bu konuda namuslu mu takılıyor sizce. Kayıtlara girmeden yurtdışına para park etmenin bin bir yolu var.
SilHocam sermaye el açacagimiza planlı üretim devlet destekli üretim milli politika gibi konularda iyi bir yönetim ülke kaynaklarıyla kalkınma yapamazmı
YanıtlaSilYazdığınıza göre bu dediğiniz yapabilmek için olması gerekenler şunlar: (1) Plan, (2) Üretim, ((3) Devlet desteği (4) Milli (5) Politika (6) İyi bir yönetim (7) Ülke kaynakları. Şimdi bir düşünün bunların kaçı var elimizde? Ona göre kendi sorunuzu yanıtlayabilirsiniz.
Sil26 yaşındayım, kendimin farkına vardığımdan beri; kaygı ve stres esir aldı benliğimi. Ara sıra, acaba sulara birşeyler mi katıyorlar diye paranoyak düşüncelere bile sahip oldum. Çünkü insanlarımızın düşüncesizliğinin başka bir izahını bulamadım. Evet kaygı ve stresin yanına paranoya da ekleyelim. Şöyle bir bakıyorum etrafa da sanırım lanetliyiz. Neyse, Eylülde ülkemden ayrılıyorum. Zerre gözüm arkada kalmıyor. Arap kültürü bu topraklardan ayrılırsa, osmanlı seviciliği yok olursa, ortadoğunun pisliği oryantalizm olarak yücelirse o zaman dönerim ancak. Size de cok tesekkurler hocam. Bilgi daragacinizi bizlerle paylastiginiz icin. Sizin sayenizde cok sey ogrendim. tipki Atamızın hayalindeki genclik gibisiniz valla. Okuyan, kulturlu, cagdas.
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim. Ama umutsuzluğa kapılmak yok.
SilSizin biraz batida yasayip gozunuzun acilmasi lazim. Ondan sonra ne Arap'lardan nefret edeceksiniz ne de dogup buyudugunuz cografyadan ve gecmisinizden. Bir bakmissiniz sizin begenmediginiz Arap'lar sizin hayran olduklarinizi pesinde dolandiriyor. Gidip gormeniz lazim, ne kadar anlatsak bos. Zamana ihtiyac var.
SilSulara birsey katmiyorlar. Daha guclu teknolojiler var. Elektromanyetik dalga yayilimi yapiyorlar. Herkesin evine yerlestirilen bir kutu bu dalgalari alip goruntu ve sese donusturuyor. Buna kutuya TV deniyor. TV'de her gun her kanalda en cok kimi gordugunu dusunursen kaygi ve stresinin kaynagini da bulmus olursun. Yurt disina git kurtul, bir daha da arkana bakma. Cok iyi yapiyorsun. Yarin bu gunden iyi olmayacak Turkiye de. Umut? Umut askere gitti, yardimci olamaz artik.
Sil17.27’de yazan arkadaş, hem Arap hem Batı ülkesinde yaşadım. Batılılar, Arapların peşinden gidiyor ama bu peşinden gitmek onlardan ilham almak, öğrenmek için değil, mal ve hizmetlerini satmak için. Araplar daha radyoyu tamir etmeyi bilmiyor, Hintlileri çalıştırıyorlar. Batılılarda Arapların parasını yiyor. Para, kar olan yere herkes üşüşür. Araplar da toprak altından çıkan gazı, petrolü yiyor. Bir yere kadar. Kimin kimi oynattığı açık. Araplar çok çekecekler, sanki lanetlenmişler. Araplar Batılıları yönettiklerini düşünüyor ama Batılılar onların neyi var neyi yoksa hortum gibi emiyor.
SilBatıda eğitimim dolayısıyla senelerce yaşadım. Çok güzeldi. Keşke dönebilsem. Siz hiç yaşadınız mı bilmiyorum ama bence herkesin deneyiminin farklı olması çok doğal. Açıkcası oradaki arkadaşlarımın hepsi iş bulurken ben hala işsizim ve kazansam bile onların kazandıklarına kıyasla ne kadar olacak ki? Ben de şu anda Kanada'ya gitmek için para biriktiyorum. Orada daha iyi yaşacağımı biliyorum. Can Bey'e iyi şanslar dilerim.
SilAdsiz 00:37, lanetliler mi degiller mi bilemem. Bizimkiler de batinin pesinde zengin olduklari icin dolaniyor zaten. Farkeden bir sey yok. Ancak su bir gercek ki petrol, dogalgaz 150 yillik bir mevzudur. (Ekonomi kanallarindaki gibi konusursak 150 yillik bir hikayedir). Gelin gorun ki araplarin hikayesi daha uzun. Petrol felan olmadan once de buyuk ve gelismis medeniyetler kurabilmisler, kulturlerini koruyabilmislerdir. Yani su 'petrol olmasa hicler' lafi alti bos bir retorikten oteye gitmiyor.
SilKaldi ki bizde yesertilen nefret onlara da dayatilmis. Bilhassa hiristiyan araplar Osmanli'nin onlari geri biraktigini dusunuyor, 'seferberlik' den baska bir iste kullanmadigini dusunuyor. Musluman araplarla bir problemleri yok.
Er ya da gec bu cografyada halklar gene dayanisarak ve kardesce yasayacaklardir, buna bugun katkiniz olursa ne ala, olmazsa da nefretle dolu omrunuzu ziyan etmis olursunuz.
Zamanında beton yerine , '' teklonoji ve bilime '' yatırım yapsaydık. Şuan bu durumlarda olmuyor olurduk. Çok üzücü.
YanıtlaSilVe zamanında pek çok kişi bunu söyledi.
SilYaptik iste herkesin elinde akilli telefon var.
SilSiyasal, sosyal ve ekonomik istikrar sağlanabilmesi için, iç ve dış siyasal baskıdan arındırılmış üstün ve bağımsız hukuk sisteminin varlığı ve devamlılığı olmazsa olmazdır. Herkes için adalet sağlanamazsa bir gün adaletsizlikten herkes payına düşeni alacaktır. "Adalet Mülkün Temelidir".
YanıtlaSilVe bağımsız yargı yoksa yapısal reform filan da olmaz.
SilSayın Eğilmez, siz yabancı bir Ülkenin reel yatırımcısı olsanız, Türkiye'ye doğrudan sermaye yatırımı yapar mısınız? Tek adam yönetiminin olduğu bir Ülke size güven ve istikrar ortamı sağlayabilir mi? Son seçimlerde AKP nin en büyük sloganlarından biri; "Büyük Türkiye Güçlü Lider İster" sloganı idi. Böyle yanlış bir slogana oy verildi. Halbuki Büyük Türkiye Güçlü Lider değil, Güçlü Kurumlar ister. Güçlü Lider bütün Kurumları siler atar, yok eder. Liderler Fani, Kurumlar ise Baki dir ler. Güçlü Kurumların olmadığı Ülke Demokratik olamaz. Şimdiye kadar Güçlü Türkiye için hep "yapısal reformlar" dan bahsettiniz. Ülkemiz artık bu ortamı geride bıraktı geçti. Artık "yapısal reformlar" dan önce "yıkılan kurumlarımızın" yeniden tesis edilmesi ve güçlendirilmesi gerekmektedir. Ancak bundan sonra "yapısal reformlar" dan bahsedebiliriz. Yıkılan Kurumlarımızın yeniden tesisi de bana göre en az 25 sene alacaktır. Acaba yanlış mı düşünüyorum?
YanıtlaSilBazn sorular çok zor ama yanıtla kolay olur. Sizi sorular da öyle. Yanıtlar ise ortak: Evet.
SilEvet yaniti "yanlış mı düşünüyorum" sorusuna dogru cevap vermiyor bence hocam.
SilSelam Adsız19 Temmuz 2018 18:54,
SilAdsız19 Temmuz 2018 11:03 türkçeyi yara yara öyle anlamsız soruları arka arkaya sıralamış ki, ne cevap verirsen ver diğerine uymuyor.
Bence hoca doğru yazmış da okuyanlar anlamıyor. Haddim olmadan biraz açayım.
SilYabancı yatırımcı, tek adama üç adama beş adama bakmaz. İstikrarlı bir tek adam varsa ve yabancıya hizmet ediyor ise gelir. Dünyada böyle belki on örnek sayarsınız. Mesela Malezya, Endonezya mesela Rusya... Yabancı yatırımcı gelip yatırımı yaptığında, karını alıp istediği zaman gidip gidemeyeceğine bakar. Başına birşey gelmeden karını alıp ülkesine götürebiliyorsa adam sayısından ona ne?
Demokratik ülke olmadan bir ülke ekonomik anlamda gelişir mi? Verim ve üretim otokratik ülkede artar mı? Evet artar(hocam bu konuda yazarsan valla mutlu olcam)... Ama kalıcı olmaz. Hitler Almanya'sında işsizlikte, enflasyonda, ekonomik bağımlılıkta (eskisine nazaran) savaşa kadar yoktu. Ford dahil herkes de fabrika kurmaya çalışıyordu.
Yıkılan kurumları yeniden yapmamız 25 sene alır mı? Ona da evet. Belki de daha fazla.
Yanlış mı düşünüyorsunuz? Evet
Haddimi aştımsa affola :)
2008 sonrası merkez bankaları 12 trilyon dolarlık niceliksel gevşeme yani piyasaya para aktarımı yaptılar. Bu da faizlerin düşük kalmasının en önemli sebebiydi. Homer ve New York Üniversitesi profesörü Sylla’nın ‘ Faiz Oranlarının Tarihi ‘isimli kitabındaki verilere göre 2008 sonrası dönemde faizler son 5 bin senenin en düşük seviyelerini gördü. Fakat 2016 ve 2017’de 4 trilyon dolar olan niceliksel gevşemenin 2018’de 400 milyar dolara düşmesi bekleniyor. Bazı ülkelerde borç kamu ve özel arasında yer değiştirdiyse de yok olmadı, aksine artmaya devam etti ve küresel borç tarihi zirvesine ulaştı.
YanıtlaSilKonut satışları haziran’da yıllık % 22,4 arttı.
YanıtlaSilTürkiye genelinde konut satışları 2018 Haziran ayında bir önceki yılın aynı ayına göre %22,4 oranında artarak 119 bin 413 oldu. Beklenti % 2,7 artıştı. Türkiye genelinde ipotekli konut satışları bir önceki yılın aynı ayına göre %35,3 oranında artış göstererek 47 bin 648 oldu.
Toplam konut satışları içinde ipotekli satışların payı %39,9 olarak gerçekleşti.
Diğer satış türleri sonucunda 71 bin 765 konut el değiştirdi, İlk defa satılan konut sayısı 57 bin 064 konut oldu. Toplam konut satışları içinde ilk satışın payı %47,8 oldu. Türkiye genelinde ikinci el konut satışları bir önceki yılın aynı ayına göre %19,6 artış göstererek 62 bin 349 oldu.
Yabancılara yapılan konut satışları bir önceki yılın aynı ayına göre %7 artarak 2 bin 060 oldu. Yabancılara yapılan konut satışlarında, Haziran 2018’de ilk sırayı 764 konut satışı ile İstanbul aldı. İstanbul ilini sırasıyla 525 konut satışı ile Antalya, 117 konut satışı ile Bursa, 83 konut satışı ile Ankara ve 74 konut satışı ile Yalova izledi.
Haziran ayında Irak vatandaşları Türkiye’den 315 konut satın aldı. Irak'ı sırasıyla, 228 konut ile İran, 169 konut ile Rusya Federasyonu, 139 konut ile Afganistan ve 110 konut ile Suudi Arabistan izledi.
BKM’ye göre, kartlı ödemeler bu yılın ilk 6 ayında % 20 artarak 380 milyar TL’ye ulaştı.
BKM bu yılın ilk 6 aylık verilerini açıkladı. Verilere göre, haziran ayı sonu itibarıyla Türkiye’de 64,8 milyon adet kredi kartı ve 136,4 milyon adet banka kartı kullanılıyor.
Geçen yılın haziran ayı ile kıyaslandığında kredi kartı sayısında yüzde 7’lik artış, banka kartı sayısında ise yüzde 10’luk artış görülüyor. Toplam kart sayısı ise 201 milyon adedi geçerek, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 9 artış gösterdi.
Yabancı kartlarla yapılan ödemeler incelendiğinde ise yılın ilk yarısında yabancı kartlarla yurt içinde toplam 15,8 milyar TL tutarında ödeme yapıldı.
Bu tutar, önceki yılın aynı döneminde 9,5 milyar TL olan kartlı ödeme tutarıyla kıyaslandığında yüzde 67 oranında büyümeyle son yıllarda gözlenen en büyük artışın gerçekleştiği dikkati çekiyor. İşlem başına yapılan kartlı ödeme tutarının ise 457 TL’den 573 TL’ye çıktığı görülüyor.
Beklenti % 2,7 gerceklesme %22,4. Bu rakamlar gercek olsaydi tum ekonomik gostergeler etkilenirdi herhalde. Belkide soyle olmustur; 0,98 oranindan faizi kacirmak istemeyen bazi kisiler ev satmis gibi kredi cekmislerdir...
SilAdsız@18,24
SilSöz konusu düşük faiz sadece yeni yani sıfır ev satışları için geçerliydi.
Adsiz 23:52 hayir sadece sifir ev satislari icin gecerli degildi... Halkbank, Ziraat Bankasi ve Sekerbank bu faiz oranindan sifir olmayan evler icon de kredi verdiler.
SilAdsız20 Temmuz 2018 10:21,
SilBen bankaya gittim, mevcut krediyi yapılandırmak için banka olumsuz yanıt verdi,
evi başka bir akrabama da satmama izin vermedi, sadece proje, belli markalı konut ve yeni yapılar için geçerli bir faiz oranı dediler.
Eniştemin dairesi vardı, onu da ben almak istedim, ikinci el konut diye izin vermediler.
Adsiz 18:24, durgun bir ekonomide 0 faiz de verseniz ev satislari artmazdi. Ayrica aylik 1% dusuk bir faiz degil. Sene sonu banka karlarinda da goreceksiniz hicbir kamu bankasi zarar aciklamayacak. Ekonominin sorunu cari acik yani dusuk kurdur. Kuru kontrollu bir sekilde yukseltebildigimiz muddetce Cin gibi surdurulebilir bir buyume yasamamamiz icin hicbir sebep yok.
SilAncak bu meseleleri tartisabilmek icin demokrasiye ihtiyacimiz var. Turkiy de her gecen gun ifade ve fikir ozgurlugunden uzaklasiyor.
Kredi yapilandirmaya izin vermediklerini biliyorum. Akraba satisina hic bir donemde izin vermiyorlar zaten. Ama bunlar sadece sifir konuta kredi verildi anlamina gelmiyor.
SilAdsiz 16:08 %1 TL faizinin dusuk olmadigini yazmanizi hayretle karsiliyorum....
Merhaba Hocam gerçekten çok anlaşılır bir yazı, 2005 ve 2008 iyi yatırımlar gelmiş ama alınan bu tesislerin iyileştirmeye gitme ihtiyaçları gerekmezmi nasıl rekabet edecekler 2008 den sonra gelen yatırımlar yeni gelen yatırımlar mı hali hazırda gelmiş yatırımların bir devamı mı ? teşekkürler hocam
YanıtlaSilSağ olun. Aslında gelen yatırımların çoğu mevcut tesislerin alımına gitti. Yenileştirme ve iyileştirme hepsi için gerekir.
SilHocam merhaba,
YanıtlaSilBiçimsel bir eleştiride bulunacağım.
Bir şey açıklarken madde madde açıklamaları (1)...(2)... Yazmak yerine
(1)...
(2)... Yazarsanız daha okunur olur bence.
Teşekkürler.
Teşekkürler, düşüneceğim.
Sil2017’de Doğrudan sermaye yatırımları % 23 daraldı ve 1.43 trilyon dolar olarak gerçekleşti. Bunun ana nedeni uluslararası birleşme ve satın almalarda meydana gelen yüzde 22’lik düşüş. Sıfırdan doğrudan yatırımlar ise 2017’de yüzde 14 azaldı. UNCTAD raporu dünyada artık doğrudan yabancı sermaye çekmenin giderek zorlaştığına işaret ediyor. Çünkü dünya genelinde bol ve ucuz para maksimum düzeyini gördü, parasal gevşemenin sonuna gelindi. Buna paralel olarak şirket kârlarındaki yükselme artık sona eriyor. Bu nedenledir ki, doğrudan yabancı sermaye yatırımları hem azaldı hem de artık daha seçici hale geldi. Bu da yabancı sermaye bağımlısı olan ülkeler için zor bir dönemin başlaması demek.
YanıtlaSilNitekim Türkiye’ye yönelik doğrudan sermaye girişlerine baktığımızda 2015 yılından bu yana hızlı bir düşüş olduğu görülüyor. Yabancı sermaye yatırımlarından gayrimenkul yatırımlarını düşerek doğrudan yatırımları hesapladığımızda. 2015’te 13.8 milyar dolara çıkan gayrimenkul hariç doğrudan yatırımlar 2016’da 9.4 milyar dolara indi, 2017’de de 6.3 milyar dolara geriledi.
2018 yılının dört aylık döneminde ise gayrimenkul hariç doğrudan yabancı sermaye yatırımı 1.55 milyar dolara indi. Rakam 2017’nin aynı döneminde 2.51 milyar dolardı ve 4 ayda 1 milyar dolarlık azalma gerçekleşti.
2018 yılı 4 aylık döneminin gayrimenkul hariç doğrudan yatırımları geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 38 ile son yılların en büyük oranında azaldı. Doğrudan yatırımlar 2017’de yüzde 33, 2016’da yüzde 32 azalma gösterdi. Sonuçta da iki yıl içinde gayrimenkul hariç net doğrudan yatırımlar 13.8 milyar dolardan 6.3 milyar dolara indi.
Doğrudan sermaye yatırımlarının azalmasında Türkiye’nin artan jeopolitik riskleri, düşen kredi notu ve siyasi belirsizlikleri ile makro ekonomik dengelerindeki bozulma kısmen etkili olabilir.
Ancak bundan da önemlisi küresel çapta sıcak para diye tanınan kısa vadeli sermaye yatırımları yanında, uzun vadeli ve kalıcı olan doğrudan sermaye yatırımları da, artık geçmiş yıllara göre daha nazlı davranıyor. Gelecek yıllarda da durum pek değişmeyecek, hatta daha zorlaşacak.
sayın hocam, ege cansen bey bloomberg tvde türkiye ımf ile anlaşmalı ve arkasında ımf gibi güçlü bir kuruluşun oldugunu herkese göstermelidir dedi.siz ne dersiniz,fikriniz nedir.
YanıtlaSilEge bey haklı,işler iyice tavsamadan imf desteği sağlanmalı piyasalardan pozitif geridönüş alınmalıdır.
SilIMF, kamu harcamalarını kısın der, vergileri artırın der, büyümeyi yavaşlatın der. Yani o kadar kolay değil o sorumluluğu almak.
SilAydınlatıcı bilgilendirme için teşekkür ederim.2006 yılı rakamlarında bir yanlış tapaj olduğunu düşünüyorum; 17 263 ila 2 922 toplamı yanılmıyorsam 20 185 milyon dolar ediyor.yanılıyormuyum? Ayrıca, DYS doğrudan yabancı sermaye yatırımının komple yeni bir tesis kurmak için mi geldiğini ya da mevcut işletmeyi mi aldığını gösterir bir tablo mevcut mu? Şayet böyle bir tablo mevcut ise komple yeni yatırımın yeni teknoloji ve ekipman getirdiğini, satın alma ya da ortaklık yoluyla gelen yatırımın ise mevcut teknoloji ve ekpmanla yetindiğini söyleyebilir miyiz?
YanıtlaSilTeşekkür ederim.
Haklısınız, düzelttim, teşekkür ederim.
SilMaalesef yayınlanan veriler arasında bu ayrım yok.
Öncelikle yazınız için teşekkür ederiz.hocam ben konu dışı bir sey soracağım . Borsa istanbul 90.000 değeri ne ifade eder bu değerin oluşumu nasıldır
YanıtlaSilTeşekkürler.
SilBorsa İstanbul BIST 100 endeksi 100 şirketin borsadaki payları üzerinden hesaplanan bir endekstir. Bu şirketler endekse ağırlıkları oranında katılır, borsada oluşan değerleri bu ağırlıklarla çarpılarak BIST 100 endeksine alınır.
ekonomide enflasyonun payı nedir ?
YanıtlaSilImf + başkanlık nasıl yürür ?
TURKIYE YE IMF KAYYUM ATAR MI?
Bir dostum : karşılıksız paralardan uzak dur dedi siz ne diyorsunuz?
Karşılıklı olan bir para bulsak hep beraber oraya gidelim ama yok.
SilAvrupa kafası üretim Arap kafası yatırım olduğu için Avrupalılar gitti Araplar geldi. Nerde bina var alıyorlar nerde rezidans var ortak oluyorlar. Rize’nin yarısı onların oldu şimdiden İstanbul malum zaten Ağaoğluna ortak oluyorlar hep, tatil yerleri de öyle... Allah vermiş gazı petrolü onlar da olmasa Afrika’dan kötü durumda olacaklar. Anca yiyip içip yatıyorlar.
YanıtlaSilNargile filan da icer bunlar. Onca paraya ragmen taksici ile taksimetre acmamasi icin pazarlik da yaparlar.
SilHocam yabanci bir markanin, ornegin bir giyim markasinin Türkiye'de actigi magazalari hangi kategoride yer alir?
YanıtlaSilDoğrudan yabancı sermaye yatırımı.
SilDogrudan yatirimlarin yukseldigi dönemde yapılan dogrudan yatirimlardan ulkeden çıkış yapip satış yapan yabanci yatirimcilar oldu mu hocam?
YanıtlaSilMutlaka vardır ama azdır. Tersi ise yaygın.
SilKriz yılı 2001'de Türkiye TÜFE 55.06 (2003=100) son 12 aylık ortalama TÜFE 329.83 yani 5.99 katına gelmiş
YanıtlaSil2001'de ABD TÜFE 177.1, son 12 aylık ortalama ABD TÜFE 248.13 yani 1.4 katına gelmiş.
2001'de ortalama dolar kuru 1.22 (6 sıfır atılmış hali)
(5.99 / 1.4) X 1.22 = 5.22 oluyor.
şu sıralar kur 4.80 civarında seyrediyor, 5.22'ye çok bir şey kalmadı. Bu hesaba dayanarak kur aslında olması gereken yerlere geldi diyebilir miyiz? Dersek o zaman IMF'lik mi olduk? yoksa basit TÜFE hesabıyla olayı çok mu basite indirgemiş oluruz?
Benim hesabima gore dolar 6.18
SilBunlar sadece kurla açıklanacak ilişkiler değil.
SilMB'nın yılbaşında yaptığı yıl sonu dolar tahminlerini 10 yıl bazında alın, o yılların sonunda gerçekleşmelere bakın. Aradaki farkların 10 yıllık medyanını alıp bugünkü kura ekleyin, yıl sonu kurunu bulursunuz. Benim aklım bu kadar hesaba basmaz, sadece tüyo vermek istedim :))
SilHocam öncelikle elinize sağlık, çok teşekkür ederiz. Doktora çalışmalarımda yazılarınızdan çok faydalanıyorum. Türkiye'nin bu yıl ihtiyaç duyacağı toplam dış kaynak ihtiyacıyla ilgili bir yazı kaleme alır mısınız? saygılarımla...
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim.
Sil175 milyar Dolar bir yıl içinde vadesi gelecek dövizli ödemeler + 60 milyar Dolar Cari Açık dersek 235 milyar Dolar eder.
Sayın Hocam
YanıtlaSilGeçen gün tarımsal Sanayi dediğimde bazı arkadaşlar karşı çıkmıştı.
Sağolun siz desteklemiş idiniz.
Şimdi onlardan aşağıdaki bağlantıyı okumalarını rica edeceğim.
http://ozguruniversite.org/2018/07/11/ekolojik-tarim-ve-olumcul-kapitalist-tarima-karsi-colin-todhunter/
Reiz IMF ile görüşmüştür çoktan merak etmeyin siz.
YanıtlaSilParalar bile hazırlanmıştır, pazarlıkları yapılmıştır,
IMF nin parayı nasıl vereceği, bizim neler yapacağımız belli olmuştur,
uygun zamanı gelince bir bakmışsınız paralar küt diye gelmiş.
Çocuklara CEEE yapar gibi Reiz piyasa oyuncularına ve eleştirmenlerine
CEEEE yapar, meydanlarda durumu anlatır,
siz yine kös kös eleştirdiğiniz ile kalırsınız.
Çok şükür bu ülkeyi gerçekten seven bir liderimiz var.
Yani IMF'ye gidiyoruz diyorsunuz öyle mi? İtiraflar.
SilHocam Türkiye IMF'den borç alsa "ya bi ara IMF'ye 40-50 milyar dolar borç vermiştik. şimdi lazım oldu onu geri alıyoruz" deseler toplumun en az 3'te 1'i buna inanır, hiç şüpheniz olmasın. artan vergilere, kısılan harcamalara da "terörle mücadele ediyoruz, savaşıyoruz" filan diye bahane bulurlar.
SilIMF'ye gidecekler o kesin ama dolar yerine altinla borclandik filan diye yutturacaklar. Ama IMF'nin isteklerini nasil yerine getireblecekler ve halka nasil pazarlayacaklar o ayri mesele.
SilAynen de Adsız 18:59 arkadaşın dediği gibi olur. Verdiğimiz borçları IMF bize geri ödüyor derler, olur biter.
SilPardon ama halka ne IMF'ye gitmekten gelmekten. Halk yasantisina bakar. Standarti suruyor ya da yukseliyorsa IMF den mi finans saglanmis, Ozellestirmeden mi saglanmis umursamaz. Bu da normaldir.
SilAma standarti duserse o zaman feristahi gelse kimseyi ikna edemez. Sayet iktidar hem IMF'den kaynak saglayip hem de mevcut standarti surdurtebilirse helal olsun denir ancak. Pek bir ihtimal yok buna.
Merhaba hocam, eğer seçim yapmak zorunda olsaydınız 100 tane ördek büyüklüğündeki at ile mi yoksa 1 tane at büyüklüğündeki ördek ile mi dövüşmeyi tercih ederdiniz?
YanıtlaSilDövüşmek çözüm getirmez ama bunu 100 tane ördek büyüklüğündeki ata ya da 1 tane at büyüklüğündeki ördeğe nasıl anlatırdım bilmiyorum.
SilBu arkadaş ilaçlarını almayı unutunca hep bu soruyu soruyor. At büyüklüğündeki ördekle diye cevap verin, olay çözülsün...
Silhttp://www.cumhuriyet.com.tr/haber/turkiye/1029064/Ekonomist_Murat_Muratoglu__Esas_patlama_agustos_sonunda_yasanacak.html
YanıtlaSilNasıl yazı iyi mi?
Ekonomik kriz çok yakında tam anlamıyla başlıyor. Bu olaydan para yapmak isteyenlere çok basit tavsiyem: 1- Robinhood indir 2- TUR endeksi için satış opsiyonu al 3- Bu satış opsiyonunu Türkiye ekonomisi dibi gördüğünde sat
YanıtlaSilTürkiye’den yurt dışına yapılan doğrudan yatırımların, yurt dışından türkiye’ye doğrudan yatırımlarla karşılaştırılması.
YanıtlaSil2002-2007 ortalaması 15,7
2008-2017 ortalaması 24,9
2012-2017 ortalaması 31,2
Türkiye’den dışarıya yatırım Dışarıdan Türkiye’ye yatırım Oran%
(milyon dolar) (milyon dolar)
2002 143 1.082 13
2003 480 1.702 28
2004 780 2.785 28
2005 1.064 10.031 11
2006 924 20.185 5
2007 2.106 22.047 10
2008 2.549 19.851 13
2009 1.553 8.585 18
2010 1.482 9.099 16
2011 2.370 16.182 15
2012 4.106 13.744 30
2013 3.636 13.563 27
2014 7.050 13.119 54
2015 5.096 18.002 28
2016 3.147 13.343 24
2017 2.702 10.830 25
Hocam Hitit İmparatorluğu neden yıkıldı?
YanıtlaSilEkonomik sorunları vardı. Anadolu'da uzun süreli kuraklık nedeniyle tarım çöktü. Öteki krallıklar güçlendiği için artık haraç da alamaz olmuştu. Ege'den gelen akınlara engel olamadılar, çünkü öyle bir güçleri kalmamıştı.
SilHocam, bu Hititler de Romalılar gibi yıkılmış,
Silo dönemlerin ortak özelliği üretim tarıma dayalı,
gelir kalemleri haraç, vergi ve tarım üretimi kabaca.
Tarım gidince ülke pat diye gidiyor.
Roma da da son dönemlerinde uzun süren kuraklık yaşamıştı, bazı bölgelerden
7 - 8 yıl kadar vergi alamadı.
O ülkeler güçlü iken kurak olmayan ülkelerden haraç olarak para ve gıda malzemeleri toplayıp, kuraklığı atlatıyorlardı, güçleri azalınca haraç veren sayısı azalıyor, bunlar sıkıntıya giriyorlar.
Hititlerin bir imparatorluk olduğunu düşünmüyorum. Onların ne sanatsal ne yazınsal bir kültürleri vardı,askeri uygulamaları bile farklı idi.Ben Hititlerin yapısının daha farklı olduğunu düşünüyorum. Sanki anadoluya bir Amerikanın yeni kurulması gibi oluşturulmuş bir yapı gibi çok saçmaladım. Sadece arkelojik bulunumlarına ait bir kitap okumuştum. Görgüsüzlük yapmamayım
Silhttps://data.worldbank.org/indicator/NY.GDP.PCAP.PP.CD?end=2017&locations=TR-GR&start=2001
YanıtlaSilDünya Bankasının verilerine göre kişi başına GSYİH’ye (SAGP) sıralamasında Türkiye Yunanistan'ı geçmiş 2018 yılında. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?
Daha ülkemiz pek çok Avrupa ülkesini geride bırakacak,
SilBaşkanlık sistemi başlayalı iki hafta olmadı daha,
Çok şükür ekonomimiz büyüyor, daha da büyüyecek, her ne kadar
büyümemizi istemeyen dış mihraklar olsa bile biz bu ekonomiyi büyüteceğiz.
Ekonomistler her şeyden şikayet ediyorlar, büyümeyen ekonomide ne yapabilirler ki?
Önce büyüyeceğiz, sonra diğer sorunlara sıra gelecek, o sorunları çözmek için para ve güç lazım, o yüzden ekonominin büyümesi en önemlisi şu aşamada.
Bakın Mahfi hoca yazmış, dışardan yatırımcı gelmiyor diye,
Peki bu ekonomi nasıl büyüyor?
Türk insanının emekleri ve çabaları ile büyüyor. Borç alıyor, para buluyor, Türk insanı ekonomisini büyütüyor.
Nasıl büyüdüğümüzü soran arkadaşa yanıt: (1) Borçlanarak (2) Enflasyonu artırarak (3) Bol kredi dağıtarak. Gelecek sene de niçin küçülmeye başladığımızı anlatırım.
SilHocam çok merak ettiğim için soruyorum kusuruma bakmayın. Sorum şu: Türkiye ekonomisinin yönetiminde olsanız, 1- düşük oranda büyüyen ama enflasyon ve cari açığın yüksek seyrini koruduğu bir ekonomiyi mi tercih edersiniz yoksa 2- olası bir küresel durgunluk nedeniyle ihracatı-üretimi gerilediği için küçülen ancak düşen emtia fiyatları sayesinde enflasyonu ve cari açığı azalan bir ekonomi mi istersiniz?
YanıtlaSilCevap Türkiye ekonomisinin yönetiminde olamam. Olsam da bu dediğiniz soruları yanıtlayacak yetkim olmaz. Yeni sistemi incelemenizi öneririm.
SilHocam Altınbaş Üniversite'simdeki yeni göreviniz nedir? Öğrenciler olarak merak ediyoruz. Sizi derslerimizde görebilecek miyiz?
YanıtlaSilGörevim hocalık. Ders vereceğim.
SilÇok sevindik hocam. Umarım değerinize karşılık verebiliriz.
SilLiberal iyimserlik, muhafazakarlıktan yüz buldukça, sayısal verileri inançlarıyla özdeşleştirdikleri yerde belirli izlenimler edinecekler, bilimden ve felsefeden uzaklaşacaklar. Türkiye Cumhuriyeti bu esaslar üzerine kurulmadı. Atatürk'ün düşüncesi, eylemi bilimseldir. Bu esaslardan uzaklaşırsanız, para babası ülkelerin oyuncağı olursunuz.
YanıtlaSilBu dediklerinizin hepsi son 50 yıldır oluyor.
Sil
SilÖzdal Tavşanlı 50 yıl sonra mı döndün memlekete..
Merhaba Mahfi hocam. Blogunuzdan yeni haberim oldu, sizi daha once de TV'de seyrederdim. Size ve fikirlerinize cok saygi duydugumu belirtmeliyim. Size sunu sormak istiyorum: Ben Amerika'da yasiyorum ve burada dolar faizi 1.75% civarinda. Turkiye'de ise TL faizleri %18 dolaylarinda. Hemen hemen tum parami dolar olarak sakliyorum. Simdi birikimlerimi TL'ye cevirip Turkiye'de faize koysam ve esit oranda VIOP'tan dolar kontrati alip TL'nin deger kaybetmesine karsi kendimi hedge etsem dolar bazinda %18 faiz almis oluyorum. Hal boyleylen neden yabanci yatirimci bu sekilde yapip Turkiye'deki yuksek faizlerden faydalanmiyor? Ya da faydalaniyorlar mi? Tesekkur ederim.
YanıtlaSilFaydalanıyorlar.
SilDogrudan yatirimin buyutme yaratmadigi sayisal bir sekilde curutuldu. "Parayla inovasyon gelir" - bunlar peri masalidir. Ne bicim bir paradir ki bu yaninda inovasyon yasimaktadir... Kuresellesme savunucularinin argumanlari bunlar. TR de ihtiyac olan bilgi transferi.
YanıtlaSilhttps://www.tandfonline.com/doi/full/10.1080/00130095.2017.1393312
Yatirim cari acigi kapatmasi icin faydali olabilir, o baska.
Siz bir de Çin, Hindistan ve Kore'deki durumu inceleyin bakın bakalım inovasyon yaratmış mı yaratmamış mı?
SilCin demistiniz,
Silhttps://www.tandfonline.com/doi/abs/10.1080/14765280310001631381
FDI katkisi "tutarli degil (uneven)" diyor.
Cin'de yabanci sermayeye yerli ortak almayi sart getirir ve teknoloji transferi mecbur tutarsaniz bu gelismeye katkis yapabilir, ama o bile surekli olamiyor Tesla mesela gecende ortaksiz fabrika acma izni alacagini soyledi. Bu ve diger sebeplerden kategorik olarak "dogrudan yatirim gelisme yaratir" denemez. "DY ile baska seyler olursa belki yaratir" denebilir.
Benzer bir durum Malezya icin gecerli. Malezya on yillardir yuksek teknolojili urun ihrac ediyor. Oransal olarak Cin'den bile kat ve kat fazla. Ancak dogru duzgun bir teknoloji markasi bile yok.
SilHocam ekonomik zenginligi basite indirgersek, daha dogrusu halka indirirsek asagidaki ornekte hangi ulke daha zengindir? Ya da ic alim gucu mu dis alim gucu mu daha onemli bir kriterdir?
YanıtlaSilDiyelim ki Amerikali biri 1 dolara ulkesinde 1 tane ekmek alamasin (ekmek fiyati 1.5 usd), ayni Amerikali Turkiye'de 1 dolara 4 tane ekmek alsin. Turk vatandasi ise 1 liraya ulkesinde 1 tane ekmek alabilsin ama Amerika'da hic ekmek alamasin.(iki kisinin gelirlerinin kendi ulkelerinde ayni miktarda ekmek aldigi varsayimiyla)
Bu karışık bir örnek. Amerikalının yıllık geliri 40.000 Dolar Türk'ün geliri 10.000 Dolar. Hesabı bir de geliri de dikkate alarak yapın.
SilŞöyle duzenledim Hocam..Istanbul ve Texas'i saat basi ucret ve bir alisveris sepeti uzerinden karsilastirdim cok kabaca. Istanbul icin Şok Market, Texas icin Walmart'in fiyatlarına baktim. Sepete de ekmek, sut, yumurta, kiyma, reçel, pirinç, deterjan, yesillik gibi 14 adet temel ürün koydum.
SilAyni sepetin fiyati (Usd/tl =4.80)
IST:134 TL(28 usd)Texas:48 USD(228TL)
Asgari ucrete gore saat basi ucret
IST:10 TL (2 Usd) Texas:7 USD (30 TL)
Sonuç olarak;
1) Amerikali ayni sepet icin 6 saat, Türk 13 saat calismak zorunda.
2) Amerikali ve Turk kendi paralariyla birbirlerinin ulkesinde yaklasik 1 kat daha fazla (Türkiye'de Amerikali), veya 1 kat daha az (Amerika'da Turk) market alışverişi yapiyorlar.
3) 1 ve 2'yi birlestirirsek Amerikali Turk'un yarisi kadar calisarak 2 kati kadar market alisverisi yapabiliyor Türkiye'de.
Her ne kadar kira, ulasimi icermese de sirf 3.maddeye bakarak bile USD/TL Kuru 2×2=4 civaridir diyebilir miyiz Hocam? Yani; yarisi kadar calis, iki kati kadar urun al.
Daha doğrusu dersek cok da mantiksiz olmayabilir mi?
@21:50 Böyle fuzuli sorular uydurmak,muhakemenin yokluğunu gösterir.
Sil
SilAdsız 01:32 bu soru tam bir mantıkızlık silsilesi.
ABD'de çalışan kişinin THY'de çalışan bir pilot akrabası varsa ekmekleri ona ısmarlasın, akşam elinde. pilota da 3-5 verir, sorun çözülür. Haftalık alışverişi de pilot BİM'den yapar, giderken poşet içinde götürür. Yolda soğuk depoya koyar, nasıl olsa yakıt THY'den.
Silhttps://www.google.com.tr/amp/m.haberturk.com/yerel-haberler/haber-amp/61568929-alisveris-icin-akin-akin-turkiyeye-geliyorlareuronun-yukselmesini-firsat-bilen-yunan
SilHocam, merak etmeyin güzel günler yakın,
YanıtlaSilBugün Trump bizim Reis gibi merkez bankasına çakmış,
Bu adam 4 yılda Amerikayı batırmaya karar vermiş,
Amerika faizleri düşürürse bizim borçlar da kuşa döner.
Amerika faizleri düşürmez. Trump'ın Fed'e çakmış gibi yapması danışıklı döğüş amaç Dolara değer kaybettirmek. Çünkü Trump değerli dolar istemiyor, ihracat düşmesin diye.
SilHocam emeginize saglik , ekomomiye merakli bir genç olarak sizden cok sey öğreniyorum. Hocam, Türkiye'nin bugüne ait vergi kapasitesi ile ilgili net bir veri var mıdır? Bir de mevcut vergilerin ülkede ne ölçüde Laffer etkisi yarattığını tespit edebileceğimiz bir ölçüt literatürde mevcut mudur?
YanıtlaSilTeşekkürler.
SilTürkiye'nin vergi kapasitesi üzerine bir çalışma var mı bilmiyorum.
Türkiye'deki vergi yükünün Laffer eğrisi yaratması söz konusu değil. Çünkü o etkinin ortaya çıkabilmesi için vergi yükünün yüzde 50'lere dayanması gerek. Oysa bizde vergi yükü yüzde 30'un altında.
İş yok, iş olsa da para yok
YanıtlaSilEsnaf, Tüccar Arkadaşlarla görüştüğümde işler nasıl gidiyor diye sorduğumda, İşler çok durgun , Zaten iş olsada ödeme alamıyoruz piyasada para yok para akışı çok yavaş iş yapsanda paranı alamıyorsun dedi. Herkes senet çek vermek istiyordu artık açık hesap çalışalım demeye başladı evrak vermek bile istemiyor dedi. Para dönemdiği zaman iş yapsak ne olur sürekli borçlanıyoruz ama işi kabul etmediğimizde de pazarımızı kaybediyoruz dedi.
İnşaat sektörü piyasayı çok sıkıntıya soktu ellerinde milyonu bulan bina stokları ile kaldılar ve satmak için kıvranıyor herkes. Konutlar nakde dönmeyince borçlarını ödeyemiyor yeni senetler yada yeni sözler veriliyor ama o firmalara malzeme verenlerde dayanamaz durumda artık. Faiz indirimi mümkün değil bankaların para maliyetleri belli sonuçta Merkez Bankası faizi ile borçlanıyorlar ve bu oranın altında parayı satamazlar. Kısa dönemli indirimde ise olan para ile değilde konutları satmak için başkaları bankalara borçlanmış oldu yani borç el değiştirmiş oldu aslında hepsi bu. Yanlış mı hocam
Bizim esnafa 30 yıldır sorarlar işler nasıl diye, bugüne kadar hep aynı cevabı verirler, işler durgun, ödeme alamıyoruz, piyasada para yok. Esnaf bu zaten, cebinde parası olmadan ticaret yapan adam, biraz parası olanlar da semtin gediklisi olur, yıllardır aynı yerde durur, etraftan dükkan filan alır kiraya verir, tüm dükkanları eşinin üzerinedir.
SilDöviz kurundaki artışın etkilerini minimize edebilmek için kamu olarak akaryakıtta ÖTV feragati gibi adımlar atıyoruz. Ama nereye kadar ve sanki bu feragatin maliyeti yok mu? Bütçe açığımız bu nedenle büyümüyor mu? Açık büyüdükçe daha yüksek faizle borçlanmamız gerekmiyor mu?
YanıtlaSilKamu bu şekilde karar alabiliyor. Ama ya özel sektör? İthal enflasyon gerçeği yalnızca akaryakıtla sınırlı olsa sorun yok tabii de, gerçek öyle değil.
Ya yurtdışına olan borçlar, özellikle de reel sektörün borçları, zaten ekonomide en büyük sorunlarımızdan biri de bu değil mi
Uğur gürses hürriyet gazetesinden ayrılmış. Sürekli sizin yazılarını gibi takip ediyordum çok güzel tesbitleri vardı. Aslında beklenen gelişme çünkü doğru bildiğini yazıyordu sizin gibi ve çekinmedende uzun zaman yazdı. Artık bloklarda youtubelarda buluşuruz sorun değil sizi seviyoruz iyiki varsınız.
YanıtlaSilSağ olun. Uğur Gürses'in Hürriyet'ten ayrılmış olması Türkiye için kayıptır. Gerçekleri söyleyen insanları susturarak bir yere varamayız.
SilÜstadiım yazı cok guzel olmakla birlikte kur daki bozukluğun matematiksel gostergesi.2018 yılı icin ise grafik daha kötüye gittiği görülüyor. 2018yili icin ilk 5ayda 3milyon dolar ise trendin de altında tahmin gözüküyor. 2017de 10milyon iken 2018de beklenti daha da asagısı 7milyon dolar civarına inecek malesef.
YanıtlaSilHocam iyi günler,
YanıtlaSilİki güncel ekonomi haberi:
** Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) toplam rezervleri, geçen hafta 305 milyon dolar azalarak 101 milyar 718 milyon dolara geriledi.
** TCMB'nin verilerine göre, Türkiye'nin net uluslararası rezervleri, 13 Temmuz ile biten hafta itibariyle 27.7 milyar dolara indi. Bu rakam 6 Temmuz ile biten haftada 28.3 milyon dolar idi.
Yukarıdaki "MB Toplam rezervi" ile "MB net uluslararası rezervi" rakamlarından hangisi daha önemlidir?
Ülkenin kısa vadeli döviz riski (kısa vadeli borçları karşılama ya da bir yıllık dış ticaret açığını karşılama gibi) için azalan net uluslararası rezerv rakamının bir önemi var mıdır?
Net uluslararası rezervlerin azalan trende girmesi ne anlama gelir?
Cari açığın bir bölümünün rezervlerdeki dövizler kullanılarak karşılanmış demektir.
SilHocam iki yeni ekonomi haberi:
YanıtlaSil-- En geniş tanımlı para arzı M3, geçen hafta yüzde 2,13 artarak 1 trilyon 907,1 milyar lira seviyesine yükseldi.
-- Bankacılık sektörünün kredi hacmi, geçen hafta 46 milyar 468 milyon lira artarak 2 trilyon 458 milyar 891 milyon liraya çıktı.
Para arzı ile ilgili yeni bir yazı yazmıştınız. Bu yazınızda 2016'da düşük büyüme fakat artan emisyonun sonraki yıl yüksek enflasyon olarak karşımıza çıktığını belirtmiştiniz.
Yukardaki rakamlar, düşeceği tahmin edilen 2018 ikinci yarıyıl büyümesini de hesaba katarsak, gelecek aylardaki enflasyonun ciddi oranda artacağını göstermez mi?
hocam forex piyasasıyla ilgili araştırmalar yapıyorum.. önerir misiniz girmeyi
YanıtlaSilHayır
Silhttps://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-44876072
YanıtlaSilHocam ABD'li bazı senatörler şöyle bir tasarı sunmuş. Eğer bu tasarı kabul edilirse nasıl bi etki yaratır Türkiye için?
Bişi olmaz bize, Ameriga zararlı çıkar.
SilKıbrıs harekatında da ambargo koydulardı ne oldu?
İbadeti oruç olan milleti,
Açlık ile korkutamazlar.
Hocam.. benim sorum Gsyh ile ilgili. Uretim ve tuketim yoluyla ayni sonucu verdigini biliyoruz ama örnegin bir konut yapiliyor fakat satilmiyor, uretilmis ama tüketilmemis olmuyor mu? Konut uretilirken kullanilan malzemeler tuketildi diye bakiliyor sanirim. O zaman; satilmamis olsa da, atıl dursa da o konutu yine de uretilen kategorisine koyuyor muyuz? Ilk yil satilmayabilir ama ornegin 10 yil sonra da atil durumdaysa, bir nevi çöpse, geriye donup 10 yil onceki Gsyh'yi degistirmek gerekir mi?
YanıtlaSilKonut yapıldığında üretilmiş oluyor. Satın alındığında da tüketilmiş oluyor. Satılmamış üretim stok hesabına konuyor.
SilHocam merhaba,
YanıtlaSilKonu dışı olacak ama tıp fakültesi 3.sınıf öğrencisiyim. Ülkenin geldiği ekonomik durum ve kendimi geliştirmek istemem ile birlikte ekonomi-finans okur yazarlığı bilincine sahip olmak istemekteyim. Bu konuda basit anlamlarla topluma en çok hitap eden sizin yazılarınızı ve amatörler için belirlediğiniz kitapları okumaktayım. Bu konuda herhangi başka yazar veya kitap/film/belgesel öneriniz var mıdır?
Teşekkürler
Sadun Aren'in Ekonomi Dersleri biraz eskidir ama iyidir.
SilÖncelikle bu araştırmaları bizlerle paylaştığınız için teşekkür ederim, dijital sektöre yatırımda giderek artmakta ve ülkemizde dijital sektöre yatırım yapılması gerektiğini düşünüyorum hocam.
YanıtlaSilHocam saygılar sunarım. Borsamızdaki hisselerin yuzde 60 ından fazlasi yabancıların elinde. Böyleyse bir anda satıp çıkamayacaklarına göre bunlar da uzun vadeli yatırım sayılmaz mı? Sonucta bazı şirketleri satın almışlar gibi olmuyor mu. Teşekkürler
YanıtlaSilYine bilgilendirici bir içerik olmuş.Teşekkürler Hocam.
YanıtlaSilpaylaştığınız için teşekkür ederim,
YanıtlaSilbilgilendirici bir bilgi saolun
YanıtlaSilBu güzel bilgi dolu içerik için teşekkürler, çok işime yaradı
YanıtlaSilmerhaba hocam, türkiyeye en fazla yabancı sermaye girişi hangi yıllarda ve ne düzeyde olmuştur acaba ?
YanıtlaSilBilgilendirici yazınız için çok teşekkür ederim gerçekten oldukça faydalı bir yazı olmuş.
YanıtlaSil