Dış Borçların ve Borç Servisinin Kuşbakışı Analizi
Eldeki son verilere göre (2017
yılı üçüncü çeyrek sonuçları) Türkiye’nin toplam brüt dış borç stoku 438 milyar
Dolar. Bu miktarın 129,4 milyar Doları (yüzde 29,6’sı) kamu kesimine 704 milyon
Doları (yüzde 0,2’si) Merkez Bankası’na ve 307,9 milyar Doları (yüzde 70,2’si)
özel kesime ait bulunuyor (Ek 1.) 2017 yılı itibariyle Türkiye’nin brüt dış
borç stokunun GSYH’ye oranı yaklaşık yüzde 52’yi gösteriyor.
2002 yılsonunda Türkiye’nin
toplam dış borç stoku 129,6 milyar Dolardı. Bu tutarın yüzde 49,8’i kamu
kesimine, yüzde 17’si Merkez Bankası’na ve yüzde 33,2’side özel kesim
kuruluşlarına aitti. Demek ki AKP iktidarı döneminde dış borç stoku 129,6
milyar Dolardan yaklaşık 3,5 kat artarak 438 milyar Dolara çıkarken kamu
kesiminin payı 29,5’e, Merkez Bankası’nın payı yüzde 0,2’ye düşmüş, buna
karşılık özel kesim kuruluşlarının payı yüzde 70,2’ye yükselmiş.
Türkiye’nin net dış borç stoku 2017
yılı üçüncü çeyreği itibariyle 282,1 milyar Dolar (Ek 2) olarak hesaplanıyor. Buna
göre Türkiye’nin net dış borç stokunun GSYH’ye oranı da yaklaşık yüzde 33,4
olarak çıkıyor. Dış borç stoku 2002 yılında 88,5 milyar Dolardı. 2017’de bu
miktar 282,1 milyar Dolara yükselmiş olsa da GSYH’ya oran olarak yüzde 37,4’den
yüzde 33,4’e gerilemiş görünüyor.
Hazine’nin garantisi altında
bulunan kamu kesimi ve özel kesim borçlarının toplamı 2017 yılı itibariyle 24,8
milyar Dolar olarak karşımıza çıkıyor (Ek 3.) 2010 yılında 10,8 milyar Dolar
olan garantiler 2017 yılı sonunda 24,8 milyar Dolara yükselmiş bulunuyor. Bu
tabloda Hazine Garantileri 1 başlığı altında yer alan borçlardan kamu kesimi
alt başlığında yer alanlar belediyelerin ve diğer kamu kuruluşlarının Hazine
garantisi altındaki dış borçlarını, özel kesim başlığı altında yer alanlar ise
Türkiye Sınai Kalkınma Bankası’nın dış borçlarına verilmiş Hazine garantilerini
gösteriyor. Hazine Garantileri 2 başlığı altında yer alanlar ise KÖİ
(Kamu Özel İşbirliği) Projeleri olarak özel kesimin yaptığı yap işlet devret
projeleri için alınan dış borçlara verilen Hazine garantilerini kapsıyor. Bu
tür projelere Hazine dışındaki kamu kurum ve kuruluşlarınca verilen garantiler bu
tabloda yer almıyor.
Türkiye’nin 2017 yılındaki dış
borç servisi (yani dış borç geri ödemeleri) toplamı 69,9 milyar Doları Anapara
ve 11,9 milyar Doları da faiz olmak üzere toplam 81,8 milyar Dolar (Ek 4.) Toplam
dış borç servisi 2002 yılında 28,9 milyar Dolardı. Demek ki AKP iktidarı
döneminde Türkiye’nin dış borç ödemeleri yıllık olarak yaklaşık 2,8 kat artarak
53 milyar Dolar tutarında artış göstermiş bulunuyor.
Türkiye, 2013 yılından bu yana
kırılgan beşli diye adlandırılan ve Brezilya, Hindistan, Türkiye, Endonezya ve
Güney Afrika’dan oluşan bir grup içinde sınıflandırılıyor (Ek 5.) Bu grupta dış
borç stoku / GSYH oranı en yüksek olan ekonomi yüzde 52 oranıyla Türkiye.
Türkiye’yi yüzde 48 ile Güney Afrika izliyor. Diğer üç ülkenin dış borç / GSYH
oranları bu iki ülkeye göre düşük kalıyor.
Özetlemek gerekirse: Türkiye, yıllar
itibariyle artan bir dış borç yüküne sahip, aralarında yer aldığı kırılgan
beşli ülkelerine göre dış borç yükü yüksek düzeyde bulunuyor ve her yıl giderek
artan bir dış borç servisiyle karşı karşıya bulunuyor. Buna karşılık ekonomi,
net dış borç yükü açısından daha makul bir görünüm sergiliyor.
Türkiye’nin kırılgan beşli
kategorisinden çıkabilmesinin bir yolu dış borç yükünü azaltmak ve cari açık
finansmanını borçla yapmak yerine doğrudan yabancı sermayeyi çekmek. Bunun da
yolu hukukun üstünlüğünü sağlamak, demokrasi standartlarını yükseltmek, risk
yaratmaktan kaçınmak, toplumsal uzlaşmayı gerçekleştirmekten geçiyor.
Ek 1: Yıllar İtibariyle Brüt Dış Borç Stokundaki
Değişimler (Milyon Dolar)
Kamu
|
TCMB
|
Özel
|
Türkiye
|
GSYH Payı
|
|||||
Yıllar
|
Kısa
|
Uzun
|
Toplam
|
Toplam
|
Kısa
|
Uzun
|
Toplam
|
Toplam
|
(%)
|
2002
|
915
|
63.618
|
64.533
|
22.003
|
13.854
|
29.212
|
43.066
|
129.601
|
54,8
|
2005
|
2.133
|
68.278
|
70.411
|
15.425
|
34.018
|
50.921
|
84.939
|
170.775
|
34,2
|
2010
|
4.290
|
84.819
|
89.109
|
11.565
|
71.389
|
119.625
|
191.014
|
291.688
|
37,8
|
2016
|
16.279
|
103.568
|
119.847
|
821
|
81.660
|
202.807
|
284.467
|
405.135
|
47,0
|
2017
|
17.177
|
112.261
|
129.438
|
704
|
93.192
|
214.663
|
307.855
|
437.996
|
51,9
|
Ek 2: Yıllar İtibariyle Net Dış Borç Stokundaki
Değişimler (Milyon Dolar)
(Milyon USD)
|
Brüt Dış Borç Stoku
|
TCMB
(-)
|
Bankacılık Kesimi (-)
|
Toplam
|
Bankalar Net Varlıkları
|
Katılım ve Yatım Bankaları Net Varlıkları
|
Toplam
|
Net Dış Borç Stoku
|
Net Dış Borç / GSYH (%)
|
2002
|
129.601
|
22.003
|
10.393
|
97.206
|
9.565
|
-811
|
8.755
|
88.451
|
37,4
|
2005
|
170.775
|
15.425
|
31.851
|
123.499
|
25.906
|
-1.398
|
24.508
|
98.991
|
19,8
|
2010
|
291.688
|
11.565
|
81.368
|
198.755
|
31.630
|
-5.589
|
26.041
|
172.714
|
22,4
|
2015
|
396.412
|
1.327
|
163.691
|
231.394
|
-4.629
|
-16.623
|
-21.252
|
252.646
|
29,3
|
2016
|
405.135
|
821
|
161.343
|
242.971
|
7.651
|
-18.399
|
-10.748
|
253.719
|
29,4
|
2017 III. Ç
|
437.996
|
704
|
172.217
|
265.075
|
3.285
|
-20.357
|
-17.072
|
282.147
|
33,4
|
Ek 3: Hazine Garantilerinin Yılar İtibariyle Gelişimi
(Milyon Dolar)
2010
|
2015
|
2017
|
|
Toplam
Hazine Garantisi
|
10.784
|
19.732
|
24.836
|
Hazine
Garantileri 1
|
7.506
|
11.498
|
13.508
|
Kamu
Kesimi
|
4.393
|
8.317
|
10.386
|
Özel
Kesim
|
3.113
|
3.181
|
3.122
|
Hazine
Garantileri 2
|
3.278
|
8.234
|
11.328
|
Avrasya Tüneli
|
960
|
960
|
960
|
Kuzey Marmara Otoyolu
|
2.318
|
2.318
|
2.738
|
Gebze-Orhangazi-İzmir Otoyolu
|
4.956
|
4.956
|
|
Kuzey Marmara Otoyolu Odayeri
|
1.040
|
||
Kuzey Marmara Otoyolu Kurtköy Akyazı
|
1.634
|
Ek 4: Türkiye’nin 2002 ve 2017 Yıllarındaki Dış Borç
Servisi (Milyon Dolar)
2002
|
2017 (3. Çeyrek)
|
|
Dış Borç Servisi Toplamı
|
28.853
|
81.811
|
Anapara Ödemeleri
|
22.450
|
69.920
|
Faiz Ödemeleri
|
6.402
|
11.891
|
Ek 5: Kırılgan Beşlinin 2017
Yılındaki Dış Borç Stoku / GSYH Miktarları (Milyon Dolar) ve Oranları (%)
Milyon Dolar
|
Dış borç / GSYH (%)
|
|
Türkiye
|
437.996
|
52
|
Güney Afrika
|
142.833
|
48
|
Endonezya
|
335.289
|
34
|
Brezilya
|
556.418
|
30
|
Hindistan
|
471.852
|
20
|
Veriler İçin Kaynak: Eklerde
yer alan verilerin tamamı Hazine Müsteşarlığı istatistik verilerinden ve Aylık Borç
Yönetimi Raporlarından alınmıştır.
Birisi kirilgan besli diye bir sey uydurmus siz de tekrarlayip duruyorsunuz. Kirilan dokulen bir sey de yok yillardir ama hosunuza gidiyor herhalde hala kullanmak.
YanıtlaSilHiçbir şey öyle boş yere çıkmaz.
SilYakinda savas tahvilleri piyasaya cikarsa o zaman anlarsin neyin kirilgan oldugunu.
SilNamık kemal her konuşmasında bu gidişle osmanlı batacak dermiş. Bir gün birisi, sende her konuşmada aynı şeyi söylüyorsun be adam hiç bir şey olduğu yok, osmanlı hala ayakta demiş. Üstad "sen 600 yıllık devletin 6 senede mi yıkılacağını zannediyorsun bre gafil" demiş. Bazıları elektriği yemeden anlamaz hocam.
SilAdamın biri patagonyada başkan olmuş, her konuşmasında "Ne aldatan olacağız, ne aldanan olacağız" dermiş.
SilArada bunu bi kaç kere aldatmışlar, sonra çıkmış
"Bizi 4-5 kere aldattılar, hep aldatıyorlar, sözlerini tutmuyorlar" demiş.
Ahali yine destek vermiş, ve vermeye devam ediyormuş.
Çok şükür ki ülkemiz böyle bir yer değil, güzel ve demokratik bir şekilde yönetiliyoruz.
biri de gsyh vs vs uydurmuş.o işinize geliyor ama değilmi ))) şöyle oldu gsyh böyle oldu gsyh. komiksiniz komik. ama ağlanacak halimiz var gülemiyoruz.
SilEklinize,gozunuze kısacası size sağlık hocam. Teşekkürler bbütün yazılar için. bu kez yaşınıza takılmamışlar şükür )))))
Sağolun Hocam,
SilHiç beynini kullanıp analiz etme ihtiyacı duymadan saldıran insanların olduğu bir dünyada gerçekten işiniz zor. Kolay gelsin.
Yetersiz İhracat, gereksiz ithalat.
SilSınırsız liberalizm gelişmekte olan ülkeleri sömürü haline getirmiştir. Bunun da sözümü bellidir. Siyasi iradenin, Atatürk'ün dediği gibi Vicdanı ve İrfanı hür olmalıdır. Bu iradeye de kimse muktedir olmadığına göre daha çok yazar çizeriz.
"Türkiye’yi yüzde 48 ile Brezilya izliyor." Güney Afrika olmalı tabloya göre hocam,
YanıtlaSilTeşekkürler
Düzelttim teşekkür ederim.
SilMahfi bey
YanıtlaSilUlkemizde ekonomik kriz varmis gibi gostermek icin mi boyle karmakarisik yazilar yaziyorsunuz?
Kimse size inanmiyor ki.
Mayis 2013 FED aciklamasindan beri, 'Turkiye'ye ekonomik kriz geliyor' diyorsunuz, 2018'e ulastik, hala ekonomik kriz yok.
Nasil aciklayacaksiniz bu durumu?
Dünyada enflasyon yok bizde çift haneli, işsizlik deseniz o da çift haneli, cari açık yüzde 5,5 olmuş, Türkiye 6 yıldır orta gelir tuzağında, kişisel borçlar almış başını gidiyor ve siz kriz olmadığını iddia ediyorsunuz. Sizin krizden anladığınız nedir?
SilTurkiye 2017'de %11 buyudu. Ama siz daima kriz 'oldugunu' iddia ediyorsunuz Mahfi bey.
SilSizin 'piyasalarin aldirmazligi' baslikli bir yaziniz var, hatirliyor musunuz?
Piyasalar, sizin burada yazdiklariniza aldirmiyor, krizin olmadigini gayet iyi biliyor ve buyumeye devam ediyor, farkinda misiniz?
Keşke bilmediğiniz, kulaktan duyma öğrendiğiniz konularda yarışmaya kalkışmasanız.
SilTürkiye 2017'de yüzde 11 büyümedi. 2017'nin 3. Çeyreğinde yüzde 11,1 büyüdü. 2017 büyümesi yüzde 7,2.
Yüzde 7,2 büyüdü de ne oldu? İşsizlik mi azaldı? Gençlere iş mi bulduk? Orta gelir tuzağından mı çıktık? Refahınız mı arttı yoksa borcunuz mu? Türkiye yüzde 7,2 büyüdü de size bir yararı mı oldu?
Keşke benim yazılarıma aldırsanız da yalan yanlış öğrendiklerinizin doğrusunu öğrenebilseniz.
Turkiye ile benzer politikalar uygulamış Arjantin ve Yunanistan 'ın yakın tarihi beni tedirgin ediyor. Umarım farklı yaptığımız az sayıdaki şey bizi kurtarır.
SilAdsiz, yerli ucagimiz da havada. Inandin mi?
Sil2018e ulastik, hala kriz yok diyebiliyorsan, yavas yavas batmissin da haberin yok.. Senin kazanamadigin para ne sekilde nasil kimlerin cebine giriyor bir haberin olsa, o buyume rakaminin ne anlama geldigini de cok iyi biliyorsundur tabiki. Anlamadigim, kendi durumunu duzeltmek icin bir sey yapacagina koyunlarin arasina karismis gidiyorsun..
SilBelli ki olmayacak. istediginiz kadar rakamsal veri koyunuz önüne. Asla onun icin birsey ifade etmeyecek.
SilAha buraya yaziyorum.. Acliktan ölüm noktasina gelse yine de ülkede kriz var demeyecek.
Biat ve itaat böyle birseydir. Aklini,vicdanini ve ruhunu baskalarina teslim etmek. Efendisi ne diyorsa o dur onun icin. Efendisi kriz yok diyorsa yok. var diyorsa vardir.
Siz istediginiz kadar son 15 yilda saman ve et ithal eder konuma geldik deyiniz.
Pekiyi.. Baska bir sekilde anlatmaya calissak acaba anlar mi.? Hic sanmiyorum.. yine de yazacagim.
""New World Wealth tarafından yapılan araştırmaya göre,""
""nüfusa ve milyoner sayısına göre en fazla göç veren ülke, Türkiye""
""2015'te bin olan sayı göc sayisi 2016'da 6 bin kişi olmuş. Türkiye, geçen yıl açıklanan rapora göre göç listesinde 5'inci ülkeyken bu yıl açıklanan raporda 3'üncü ülke konumuna yükselmiş. Son 3 yılda 13 bin Türk milyoner ülkeyi terk etmiş. Bunların 12 bini ise son 2 yılda göç etmiş..”
Evet.. 13 Bin milyoner refah ve zenginlik icindeki Türkiyeyi terketmis.
Hocam bütün cahillikleri ve bilgisizlikleri ile sadece provakatif mesajlar yazmak için bu siteyi takip eden ve hiçbir zaman bilgi veremeyen (bilgi verseler zaten kendi argümanlarını çürütmüş olurlar) yukarıdaki gibi ne idiğü belirsiz ak-trollere her defasında ağzının payını vermenizi zevkle takip ediyorum.
SilKarabatak, merak etmeyin hocaniz sizin kafanizi karistirabilecek yorumlari filtreliyor. Olaya bilimsel yaklasiyor.
SilHemen hemen tüm yazılarda hem ipe sapa gelmez hem de makul ama eleştirel yorumların varlığı pek de bir filtreleme mekanizmasının olmadığını gösteriyor. Örneğin Adsız 16.37'nin yazdığı "kimse size inanmıyor ki" yorumu. Cesaretini cahilliğinden aldığı çok belli olan bir yorum...
Silkarabatak: sizin kadar terbiyesizler var mı ?,,,hukuk,demokrasi ve özgürlüğe inandığınızı ve bilimle düşündüğünüzü söyleyeceksiniz ,diğer taraftan "ak-troller" tabirini kullanacaksın. sen nesin hele bir anlat bakalım. bu ülkenin vatandaşlarına hakaret etme hakkını "bilimsel düşüncelerin" !!! mi söylüyor. ben akp hiç oy vermedim, ve baştan aşağı politikalarını beğenmiyorum ancak asla hakaret etmedim. çünkü ağzımı kötü kelimelere alıştırmak istemiyorum,
SilÖncelikle, "troll" bir hakaret değil internetteki farklı mecralarda sadece provakasyon amacıyla çeşitli yorumlarda bulunan internet kullanıcılarını tanımlamak için kullanılan bir tabirdir. İkincisi "bu ülkenin vatandaşlarına" tabirini kullanarak klasik bir demagog olduğunu tekrar gösteriyorsun. Hepimiz bu ülkenin vatandaşıyız. Son olarak, sanki akp'ye oy vermeyenler de akp'ye muhalif kişilerin söylediklerini eleştiriyormuş gibi göstermek için "hayatımda hiç akp'ye oy vermedim" savunması yapıp tam bir akp'li ağzı ile konuşma numarası gerçekten çok bayatladı. Ve tekrar sana soruyorum adsız (artık hangi adsız isen), "kimse size inanmıyor ki?" gibi bir yorumu neye dayanarak yapıyorsun?
Sil'Demek ki AKP iktidarı döneminde dış borç stoku 129,6 milyar Dolardan yaklaşık 3,5 kat artarak 438 milyar Dolara çıkarken'
YanıtlaSilTamam da,
Gecen onca yilda vatandaslarimizin gelir seviyesi de artti, harcama kapasitesi de genisledi, refahimiz yukseldi.
Analiz yaparken, nicin bu kismi atliyorsunuz?
Yazıyı başlığıyla birlikte bir kez daha okursanız bu yazının gelirlerle ve refahla değil borçlarla ilgili olduğunu görecek ve sorunuzun anlamsızlığını fark edeceksiniz.
SilBorc artisi, vatandaslarimizin gelir seviyesini de yukseltti, harcamalari genisledi, refahimiz artti, yani konu birbiri ile baglantili.
SilBeyin kanamasi geciren bir insanin, bacaklari felc gecirirse ve tekerlekli sandalyeye mahkum olursa, siz, 'beyin ile bacaklar apayri seyler, alakasiz baglantilar kurmayiniz' mi diyeceksiniz Mahfi bey?
Hocam, Sn Süleyman Demirel demişti bi keresinde, "Hiç ödeyemeycek olana borç verirlee mi?"
SilTürkiye ödeyebilecek durumda ki, bu borçları vermişler.
Turkiye bu borclari odeyebilecek de neyle odeyecek o mesele. Toprakla filan olmasin sakin bu? Buyuk Ermenistan, yeni Kurdistan gibi olusumlara toprak vererek olabilir mi acaba? Yoksa gazoz kapaklariyla mi odemeyi dusunmustunuz, dollar-euro basamayacagimiza gore?
SilMiG.29
SilToprak satilabilir. Mesela devasa kamu hazine arazileri var buralarda cazibe merkezleri kurup yabanci yatirimciya peskes cekilebilir. Ak parti doneminde cok sayida yabanci yatirimci geldi ev almak icin. Ak parti hukumetleri de kendi insani kovdu gerektiginde bu insanlara kucak acti yer sagladi! Kendi insamizda sevindi
Selam Mig.29,
SilSeni çok heyecanlı gördüm bugün.
Borcu ben almadım ki ben ödeyeyim, alanlar/verenler düşünsün.
Artık toprak mı verir, fabrika mı verir beni ilgilendirmez.
Ben Süleyman Demirel'in borç üzerine olan bir sözünü aktardım,
demekki ödenebileceğine inanılan bir borç bu.
Netice de vatandaş bu borcun çoğalmasını seçti,
hem de büyük çoğunlukla seçti.
Ben topluma karşı olan uyarı görevimi seçim sandığında
ve yetmeyince gezi parkında yaptım, 3 gaz kapsülü yedim.
Daha ne yapsaydım? Benzin döküp mü yakaydım kendimi?
Baktım yukardakiler benim gibi 3 çocuk istemiyor,
ailemin sağlığı için ülke değiştirdim.
Hey AKTROLLER burası size göre bir yer değil. Mahfi hoca konusunda yetkin saygıdeğer bir akademisyen ve bürokrattır. Lütfen hocaya gerekli saygıyı gösterin.
SilMahfi beyin yazılarına yapılan yorumları fırsat buldukca okuyorum. Üzülerek görüyorum ki bu kadar net anlatılmasına ragmen tıpkı PİSA testlerinde oldugu gibi kendi dilinde okudugunu anlayamayan kişiler var. Asgari ucret alan bir kişi birkac kredi kartıyla bol harcama yaparak görunurde refah duzeyini arttırmış olsa da bu kişiye zenginleşmiş diyebilirmiyiz? Turkiye de kredi kartı magduru kac kişi var. Bu mudur refah artışı.
SilSayın Hocam, Yap işlet modellerine sağlanan hazine garantisi acaba bu rakamların içinde midir ?
YanıtlaSildijital ofisin ak trolleri buralara bile gelmiş. kaç kişi istihdam ediyolarsa artık.
YanıtlaSilHocam üçüncü paragrafta net dış borç stoğu yerine net servis demissiniz, karışmış sanırım.
YanıtlaSilEğer 2002 ve 2017'deki yıllara ait geri ödeme kalemlerine özel istisnai bir durum oluşmadiysa, ben ödenen net borçlardaki faiz oraninin neredeyse yarı yarıya düşmesini begendim.
Elinize sağlık.
Düzelttim, çok teşekkür ederim.
SilEvet işin en olumlu yanı o.
Evet Abd ninde 10 trilyon dolar borcu var. Borçsuz hayat boş hayattır. Borcsuzluk zaten bir krizdir. Borçluluk yiğidin kamçısıdır. Sırtında hissedeceksin
YanıtlaSilABD'nin dış borcu yok, hepsi kendi parası olan Dolarla. Canı istese basıp Dolarları öder borçları. Dolar değer kaybeder biz de eldeki değersiz Dolarlarla kalırız ortada. Oysa bizim dış borcumuz kendi paramız olmayan Dolarla. Ve biz Dolar basamıyoruz. Arada böyle bir fark var.
SilUnknown 17:47 ; Yiğit kendine kamçı vurdurtmaz.
SilKeşke öyle olsa,biz de ucuzdan dolar alır borcumuzu öderdik.
SilTeorik olarak soruyorum Hocam...
SilAbd cari acigini kapatmak icin para basarsa para arzindaki artistan dolayı usd'nin degeri dusecek. Bu kismi anladim.
Dunyada binlerce insan Abd'nin haberi olmadan hesaplarinda kur işlemleriyle Usd olusturuyor. Bu oluşturulan dolarlarla talep mi yaratılmış oluyor arz mi? Sonuçta piyasada dolar arzi da artmış olmuyor mu?
Abd'nin haberi bile olmadan olusturulan bu paralar usd'nin degerini dusurmezken kendi iradesiyle olusturdugu yani bastigi paralar neden usd'yi dusuruyor? Bu kismi anlamiyorum.
S,
Sayın Mahfi Eğilmez hocam,
SilMutlu Pazarlar hocam.
Ekonomik olarak dışa bağımlı omamızın alameti malumunuz Avrupa Merkez Bankası Başkanının özel hayatına göre Euro,Dolar'ımız anlık yükselip alçalıyor efendim maalesef.
Ben Eskişehir'den yazıyorum Sayın hocam bu mesajımı. Malumunuz Eskişehir Alpu ilçe mücavir sınırlarında bir kömür termik santrali kurulacak.Ziraatçimiz zaten olumsuz zararlı biliyorsunuz verdiği gösterdiği emek ve çaba karşısında.Tohumu,ilacı,sulaması,ıslahları vs derken çiftçimiz Merhum Atamız Uluönderimiz M.K.Atatürk'ümüzün Milletin Efendisidir diye bize gösterip işaret ettiği efendilerimiz dışa bağımlı bir sıkıntılar ve dar boğaz içindeler.Konuyu Sayın hocam şuraya bağlamak istiyorum.Şimdi ziraatte bu şekilde dışa bağımlıyken termik kömür santraller kurulup çoğalınca Sayın hocam ;
1)Ziraatçimiz iyice darboğaz girecek,
2)Belirli bir hektarlık orman mücavir alanı kesilince maalesef bitkisel oluşacak antropojen toprakla can hayat damarımız nefesimiz ciğerlerimiz tahrip olacak,
3)Bu belirli bir hektarlık orman tahribiyle kağıt üretimimiz çevre illerden her ne kadar birbirine transfer yardım yapılsa da bu yardımlaşma eskiden imece vardı nasıl bitti bu da tükenecek ve eskiden olduğu gubu Çin'e kağıt konusunda dışa bağımlı kalacağız,
4)Termik santralin verdiği sonumusal olumsuz etkilerden insanlar olarak bronş bronşçuklarımızdaki zararlı partiküller ve mikroplardan dolayı astım bronşit faranjit türü hastalıklar çoğalacak,
5)Bu ermik santrallerin olumsuz etkisiyle hem sağlığımızın olumsuz etkilenmesi yanında hem de ekonomik olarak hem zirai hem eğitim(kağıt kaynağı israfından mütevellit)hem sağlık hem ekosistem hem de verimli tarım toprağıyken antropojen bir zararlı ahval sonuca terkedilmişlik açılarından zarara uğrayacağız maliyeti kurtaralım da derken iyice dışa bağımlı kalacağız maalesef efendim
Saygılar Sayın Mahfi Eğilmez hocam
Hilal Yeşilçam,ESKİŞEHİR
E-mail:hilal8326@gmail.com
İletişim: 0535 797 74 64
Nice try :)
YanıtlaSilPeki % olarak özel kesim borcunun daha yüksek olması mı kamu kesiminin yüksek olması mı daha kötü bir durum?
YanıtlaSilAktroller fazla mesaide. Demek ki durumun vahameti her geçen gün artıyor. Bugün halkın yüzde doksanı borç çeviriyor gençlerin geleceğe dair umutları tükenmiş faizler bunca likidite bolluğuna rağmen almış başını gitmiş adam hala kriz nerde diyor.
YanıtlaSilBakın zuma nın başına gelenlerden ibret alın biraz. İşleri bittiğinde sizinkini de peçete gibi atacaklar.
Pecete cok temiz kalir onun yaninda. Kullanilmis tuvalet kagidi gibi atacaklar bence.
SilHocam ya sabır deyip geçin lütfen. Sizler çok az ve kiymetlisiniz. Emeğiniz için teşekkürler. Anlayana çok güzel özet olmuş.
YanıtlaSilHocam elinize sağlık. Muhteşem özet bie tablo. Boş yazanlar anlamadiklarindan değil hocam mide davası (ak torel) sonucda onlarında işi zor anlayin...
YanıtlaSilHocam elinize sağlık. Muhteşem özet bie tablo. Boş yazanlar anlamadiklarindan değil hocam mide davası (ak torel) sonucda onlarında işi zor anlayin...
YanıtlaSilSelam hocam,
YanıtlaSilYazılarınız çok güzel, okuyucuların yazılarınıza yorum yazmasına izin vermeniz daha da bir güzellik katıyor.
Bu yazınızda olduğu gibi bazı yazılarınızı vatandaşımızın tersinden anlaması ve sizle polemik yarışına girmelerini nasıl karşılıyorsunuz?
Bir de bu yazıları İngiltere'de İngilizce yazsaydınız, sizden sonra sizi okuyup, yazılarınıza atıfta bulunup, alıntı yapacak insan sayısı, sizi yaşatacak olan insan sayısı en az 10-15 kat daha fazla olacaktı, belki Linkedin gibi ortamlarda paylaşım listelerine girecektiniz.
Bu durum sizi üzüyor mu?
Hocam elinize sağlık borçlar özet ve aciklayici. Birçok sıkıntının nedeni burda görünüyor zaten. Anlamak istemeyenlere cevap vermeyin lütfen.Onlarida anlayın mide davası sonucda..
YanıtlaSilYorumları okuduğumda sanki borçlu olmanın çok normal olduğu,"başkasında da var bizde niye olmasın?" gibi düşüncelerin ağır bastığını gözlemledim.Eğer iyi plan yapılarsa,gelir getirecek şekilde bu alınan borçlar harcanırsa o zaman borçlanma makuldur. Fakat bu gözardı edilirse sonu kötü olacaktır.Çünkü alınan borçlar ödenemeyecek her defasında yeni borçlar alınması sonucu ortaya çıkacaktır.Tarihimizde de 1854 yılında başlayan dış borç serüvenimiz böyle devam etmiş,1881'de Duyumu Umumiye İdaresi kurulmuş,borçlar ancak 1954 yılında ödenebilmiştir.Sonrasında da çeşitli şekillerde aldığımız borçlarla bugüne geldik ve görüyoruz ki Türkiye'nin borçları niceliksel olarak giderek azalması gerektiği yerde artıyor,GSYH'a oranı da çok az düşmüş durumda. (Brüt dış borç için söylüyorum.)Bu kendi tarihimize baktığımızda bile tehlikeye işaret ediyor.Üstelik yine tarihsel süreçle de benzer şekilde; bugünkü gidişata göre borçlanma maliyeti artacak.Sadece bu özelliği itibariyle içinde bulunduğumuz sürecin bizi daha büyük bir krize götürebilecek bir kriz süreci olduğu bence söylenebilir.Kriz tellağı olarak değil; bu sürecin ve olası büyük bir krizin en büyük mağduru olan ve/veya olacak sade bir vatandaş olarak bunu söylüyorum.
YanıtlaSilBorçlanma, modern maliye anlayışında olağan bir gelir kalemidir. Ayrıca ; gelişmiş bir ülke olmadığımızdan,gerekli yatırımları yapacak sermaye birikimimizde yok , yabancı sermayeyi ülkemize de çekemediğimiz de düşünülürse, bence böyle bir ortamda bu düzeyde bir borç oranı , sahip olduğumuz büyüme oranları için göze alınabilir diye düşünüyorum.
SilHocam benim 4 tane sorum olacak size. Cok teşekkür ederim.
YanıtlaSil1.Ic borc stokunun icerigi nedir Hocam? (Hazinenin yani devletin DT, HB'yla yerlesik kisi ve kurumlardan yaptigi borclanma olarak tanimlanmis genelde)
2.Dis borc stokunda devlet disinda ozel sektor de varken ic borc stokunda niye ozel sektorun borclanmasi yok Hocam?
3. Bugun radyoda Türkiye'nin toplam borcunun milli hasılanin 1.5 kati oldugunu dinledim. Ic ve dis borc toplami mi bu Hocam? Eger oyleyse Ic Borç =(440+×)/880=1,5 ×=880 milyar dolar olarak cikiyor. Yanlis bir hesap yapiyorum sanirim.
4. Ic borc daha mi az onemli oldugundan borclanmadan veya oransal bir seyden bahsederken hep dis borc paydada oluyor Hocam?
Hocam merhaba , 2 mayıs ta yürürlüğe girecek olan 32 sayılı karar da yer alan döviz kredileri ile ilgili düzenlemeler özel kesimin borçluluğunun daha da artmamasını yardımcı olur mu ? Bu kararın genel olarak ekonomiye etkileri hakkına bir yazı yazmanızı rica eder , saygılarımı sunarım
YanıtlaSilEn önemli göstergelerden biri olan 2002 borç / 2002 GSYH’yi atlamış olmanız tesadüf mü?
YanıtlaSilHocam, ekonomiden fazla anlamayan biri olarak soracagim. Diger alanlarda, genellikle, ortada bir brut bir de net deger varken birincisine neredeyse bakilmaz bile ve ikincisi uzerinden analiz/yorum yapilir. Burada tersi soz konusu. Netten bahsetmissimniz ama odakta brut var, yorumlar/sonuclar brut uzerinden. Dis borc konusunda, brut ve net tam olarak neyi ifade ediyor ve neden brut daha onemli oluyor? Bence ekonomist olmayan herkesin aklina gelcek bariz bir sorudur. Onceki bir yaziya link vermek de soruyu cevaplayabilir belki.
YanıtlaSilHoca, bütün rakamları AKP kurumlarından almış, rakamla konuşuyor, buna bile itiraz ediyorlar. Memlekette en değerli şey beyin, karşı geleceksen argümanla gel, o da araştırma istiyor emek istiyor. Oturduğun yerden salla en kolayı, ne de olsa bundan ötesine çapları yetmiyor.
YanıtlaSilHocam ekonomide devletlerin sirketlerin ve bireylerin borclanma orani azami kac olmalidir?
YanıtlaSilMesela MaaS kriterlerine gore Avrupali devletlerin borclanma orani %60i gecmemelidir.
Ekonomiyi cogunlukla sayilar oransal ifadeler ve istatistiki ekonometrik analizler uzerinden ele alan bazi ekonomistlere gore de %35i gecmemelidir.
Aksi halde kriz ve borc sarmali ortaya cikabiliyor bunu hem 2009da Avrupada gorduk maastrik kriterlerinden uzaklasan ulkelerde.....hem de 2007-2009 arasinda turkiyede bireylerin kredi karti krizinde gorduk ozellikle de 2003-2006 arasinda ekonominin yarattigi atmosferden dusen enflasyondan ve faizden kaynakli bankalarin basta gencler univ ogrencileri isi sabit bir geliri olmayan olsa bile az sinirli olan kiislere bol keseden hesapsiz kart dagittigina sahit olduk....
Sizin borclanma orani konusunda ekleyeceginiz belirlediginiz bir oran var midir? mesela bireyler icin sirketler icin devletler icin? Ozellikle de normal stabil bir ekonomide yasayan bireyler icin soruyorum(kredi karti krediler es dost borc kredibilite vs..) nedir bu altin oran!!!!!????
Selam AB üyesi ülkelerin borçları %100lerin üzerine çıkabiliyor.
SilBunun sürdürülebilir olmasının iki sebebi var
1- Ülkelerin varlıklarına olan güven
2- Borçların çoğunun yine diğer AB üyesi ülkelere verilmiş olması, AB birlik bütünlüğünde düşünülünce seviye 100% ün çok altına düşüyor. Örn. Yunanistan nerdeyse tüm borcunu Almanya'ya ve AB kurmularına borçlu.
Türkiye, AB üyesi olsaydı mesela 2010 yılında bu borç çok komik bir rakam olarak kalacaktı, çünkü borcunun büyük kısmını AB den finanse edecek, birlik iç faiz kriterlerine göre borcu yeniden yapılandırıp, refinansman sağlayabilecekti. Şimdi ise Euro ve USD ile ihracat yapması gerekecek.
Adsiz 04:02, tum euro bolgesinin kumulatif kamu borcu / gdyh oraninin 90% oldugunu biliyor musunuz? AB'nin cok ciddi bir borc problemi var, bunu kendileri de fazlasiyla kabul ediyor ancak yapabilecekleri pek bir sey yok. Rahata alismislar.
SilSelam Adsız 1420,
SilEuro bölgesi için Euro borçları hiç bir ciddi bir sorun oluşturmaz. Ödenmeme riski hiç yoktur.
Euro bölgesi için sorun USD ve diğer para cinsinden borçlarıdır ki, bunun oranı çok düşüktür.
Euro ve ABD yi Türkiye gibi veya bir ailenin borçlanması gibi düşünmeyiniz.
Cari fazla veren hemen hemen neredeyse tum ulkeler bazinda tabana yayilmis cari fazlaligi olan Butce dengesini de son yillarda oturtmus olan bir ekonomik parasal alan birligi icin borc sorun olmaz borc odememe gibi bir sorunu olmaz. Kaldi ki euro bolgesinde borc krizi ulkelerin kendi aralarinda olusan bir krizde disariyla avrupa disindaki ulkelerle yasanan alacak verecek borc sarmal krizi degildi.
SilDahasi burda sorunlu olanda borc alan degildi ayni zamanda bu borclari verenlerdi de ustelik bunun da en buyuk nedeni dogru duzgun isleyen denetim istikrar mekanizmasinin olmayisiydi.En azindan bunun farkina vardilar onemini anladilar simdide bazi fonlar denetim mekanizmalari gelistiriyorlar....
Ulkelerin kendi icindeki borc sorunu ise de daha cok ucuz kredi ile yaratilan ucuz finansman bunun sonucu olarak da ispanya basta olmak uzere mortage odeme sorunlariydi.Dahasi Euro bolgesinde krize giren ozellikle guney avrupali ortaklardan ispanyada cari acik varken ayni donemde ciddi butce dengesi vardi Yunanistan ise hepten isi siyirmis bir sekilde hem cari acik hem butce acigi ile adeta kredi ile kumar oynayan kumarbaz gorunumundeydi 2008 krizine girerken.
Suan gelinen noktada basta yunanistan olmak uzere bu ulkelerin iyice terbiye edildigine sahit olduk. En azindan boyle bir intiba var. Bu ulkeler diger euro bolgesi ulkeleri ile olan borc iliskisini kurtarma programlari ile cozme yolunda iyice yol kat ettiler bu kurtarma programlari ile hem cari fazla verir konuma geldiler hem de butce fazlasini dengesini oturtular kisaca "adam ettirildiler" dahasi ecbnin yurttugu faizsiz para basimli program sayesinde de rahat nefes aldilar en azindan nefes alabildiklerine sahit olduk son bir kac yildir. Ayni sekilde bu ulkeler kendi iclerindeki borc ilsikisini sarmalini da ev konut alana altin vize vb kalici oturum vslerle de ulkelerindeki mortage sorunlarina konut krizine yaptiklari kanunlarla yurtdisindan cinli abdli rus son donemlerde de turkiyeli zenginleri cekerek cozum buldular. Ya da bulmaya calisiyorlar boylelikle ic piyasada paranin konutmortage yuzunden kitlenmesine bir nevi tedavi ettiler ediyorlar.
Dolayisiyla euro bolgesi icin bir borc sorunu acikcasi gormuyorum. ECBninde para basimina devam ettigi bir ortamda buyumenin yuksek oldugu enflasyonunda dusuk oldugu ortamda cari fazlanin devasa boyuta donustugu butce dengesinin olustugu bir bolgede borc morc sorun olmaz.
Borclar eger bir yerde buyume potansiyelin ustunde var ise enflasyonda buyumeye ragmen artmiyorsa hatta potansiyelin olmasi gereken seviyenin altindaysa olagandisi buyumeye ragmen orada borc odenmemesi gibi bir durum kolay kolay olmaz.Suan euro bolgesi boyle bir konumda
Adsiz 22:34, Euro bolgesinin borc krizinin sakinlesmesinin sebebi faizlerin dusuklugudur. Aslinda cozmus olduklari hicbir sey yok, hatta daha kotuye gittiler. Ancak dusuk faiz ortaminda borclari cevirebiliyorlar. Faizler artis egilimine girdiginde gene orasi batiyor, burasi batiyor duymaya baslarsiniz.
SilYukarida bir yorumda yazildigi gibi dis borcu yok, o yuzden onemli degil borcu mantigi oldukca yanlis. Borc borctur. Ic borcu da odeyemezsiniz iflas edersiniz, dis borcu da odeyemezseniz iflas edersiniz. Devletler ic borclarina karsilik da faiz oduyorlar, ve topladiklari vergilerle borcun sadece faiz kismini odemeleri yetiyor. Ancak bu borc oyle bir buyuyor ki, faiz yuku, toplanan vergilerle dahi odenemez hale geliyor. Japonya'nin ekonomisini incelerseniz icinde bulundugu cikmazi ne demek istedigimi anlarsiniz.
Selam Adsız 1027,
SilDevlet dış borçları bireysel borçlar gibi değildir. AB elinde bu borçları ödeyebilecek çok çeşitli araçlar vardır.
Bunlardan birisi sizin yazdığınız gibi faizleri düşük tutup az faiz ödemek,
ikincisi borçlarının Euro cinsinden olması ki, bu alacaklılar için daha büyük problemdir,
üçüncüsü ekonomiyi refah dengesinde tutuyorlar, verimliliği çok yüksek tutuyorlar, bazı masrafları kısmaları borçlarını bir anda %30 seviyelerine düşürür,
dördüncüsü varlıkları çok değerli %90 borçluluk onları etkilemez, yönetebilirler,
beşincisi ekonomik ve siyasi güçleri ile borçlarını Türkiye gibi ülkelerin sırtına yıkabilirler.
Adsız21 Şubat 2018 10:27
SilBen de zaten dusuk faiz bol para basimli ortamdan kaynaklanan buna mukabil de butce mali disiplin iceren uygulamalardan bahsettim.
Dedigin durum faiz arttirdiklarinda sikinti olabilecegine acikcasi ben de inaniyorum. ANcak soyle bir durum var euro bolgesinde
1)yasalnanan bir nufus
2)yeni teknolojiler
3)yaslanan nufusla birlikte artan tasarruf ve sermaye miras olgusu
butun bunlarin yarattigi faizlerin ve enflasyonun uzerindeki asagi yonlu etki
Tipki japonya gibi bir surec soz konusu bu surec enflasyonun olmayacagi bir durumu anlatiyor. Ben euro bolgesinde kolay kolay faizlerin yukselecegine inanmiyorum. En faqzla faizleri 0larlar eksi yapmazlar! Hatta bana kalirsa euro bolgesinin bastigi paralari FED gibi geri cekecegine de inanmiyorum cunku boyle bir sey olmasi icin ne zamani olacak ne de imkani. Olsa bile euro bolgesinde asil ciddi catlaklar o zaman cikar sonucta ekonomik olarak guclenen krizdeki euro bolgesi ulkeleri 2008 kriz baslarindaki sesizliklerini siyasi olarak bozabilir buna mudahil olurlar her neyse; Kisaca mario bastigi paralar aldigi tahvillerle kalacak zaten bana kalirsa mario dragni de bunu biliyor ona gore davraniyor. Euro bolgesinde bundan sonra enflasyonun 2.2lere cikmasi cok zor. Ciksa bile maliyet merkezli sekilde talepten kaynakli olmayan bir sekilde bir iki ay askida olur onsdan sonra tekrar ayni tas ayni hamam tipki japonya olayi gibi. Zaten yeni teknolojilerde goruldugu uzere deflasyonist etki yaratiyor hem uretim asamasinda dijitallesmeyle hem de tuketim asamasinda. Mesela Gcen bi bisiklet alayim diye bakindim 300 paralik butce belirlemistim kendimce internete bir girdim istedigim ozelliklerdeki bisiklet hatta daha fazlasi 100paralik ediyor. kokunc bir rekabet var internetten oduyorsun depolarindan hic bir kargo masrafi odemeden sana teslim ediyorlar. BU su demek oluyor 3 liralik mal dijitallesme ile birlikte bize 1 liraya biraz daha sabredip bir kac gun bekersek belki de 0.90 liraya alabilecegimizi gosteriyor. Suan dunyada boyle bir olgu var ozellikle abdde ve euro bolgesinde japonyada bu var.
Eger bir ulke bir ekonomik cografyada cari fazla varsa ki bu suna dalalettir uretim fazlaligi bollugu anlamina gelir cok kabaca ana hatlariyla yine ayni ulke cogrfayda enflasyon yoksa enflasyon cok dusuk duzeydeyse bu kadar para basmaya ve buyume oralarina ragmen bu da ayni sekilde uretim bollugu anlamindadir cok kabaca.
SilBu durum kusbaski baktigimizda euro bolgesinde mevcut yani mal var var olan mal o kadar bol ki cari fazlaya meydan veriyor deflasyonist taban olusturabiliyor boyle bir potansiyele sahip boyle bir durumda para cekmek paranin maliyetini yani faizi arttirmak tek kelimeyle maddenin tabiatina aykiridir.
Yapilmasi gereken bu kadar bol mal karsisinda yeterli miktarda piyasada parayi ucuz ve bol bulundurmaktan gecmekte.
Hocam net dış borç stokuyla brüt arasında ne fark var?
YanıtlaSilMB'deki doviz ve altin rezervi aradaki fark.
SilSayın Eğilmez;Sizden dostum diye bahsedip ve atıfda bulunan Ege CANSEN 18/02/2018 Pazar günkü yazısının bir bölümü şöyle....'Türk ekonomisi istikrarlı bir şekilde'en kırılgan ülkeler'listesinde yer alıyor.Aynı listede daha önce birlikte yer aldığımız ülkelerin hepsi,sırayla listeden çıktı.Yerlerine başka ülkeler girdi.Biz ise en kırılganlar listesindeki yerimizi koruduk.Ama kırılmadık.Dostum Mahfi Eğilmez'in yazılarından derlediğim bilgilere 2013'te yayımlanan ilk listede,Türkiye'nin yanında Brezilya,Rusya;Çin ve Hindistan listeden çıkmış,yerlerine Meksika ve Kolombiya girmiş.2013 listesinde yer alan Rusya ve Çin'de 2017'de listeden çıkarılmış.İlk listeden,yerini muhafaza eden bizden başka ülke kalmamış.Yeni liste Arjantin,Türkiye,Katar,Mısır ve Pakistan'dan oluşuyor.LİSTELERİ HAZIRLAYANLAR HER ZAMAN HAKLI DEĞİLDİR.Bu listelerin ilkini Morgan Stanley gibi bir banka,sonuncusunu Standart and Poor's adlı güvenilir bir derecelendirme firması hazırlamış.Ben hangi listeyi kim hazırlamış derdinde değilim.Netice itibariyle,bu 'en kırılganlar'listelerinde yer alan ülkelerden hiç biri kırılmamış.Yani bu listeleri hazırlayanların ÖNGÖRÜLERİ DOĞRU çıkmamış.2016'da adama'Sen hala en kırılganlardan birisin'diyorsun,2017'de onu listeden çıkarıyorsun.SORUM ŞU:'KIRILGANSIN'denince bu ülkeleri yönetenler,aldıkları önlemlerle ekonomilerini dayanıklı hale mi getirdi?Yoksa bunlar zaten o kadar da kırılgan değil miydi?Bunları listeden çıkaran uzmanlar'MEĞER BİZ YANILMIŞIZ'demişler midir acaba'?Ege CANSEN' de bir kısım yorumcular gibi sizin dile getirdiğiniz 'Kırılganlık' ve 'TÜRKİYE EKONOMİSİ'NİN','KIRILGANLIĞI' konusundaki çelişki ve tutarsızlıkları bu makalesinde dile getirmişler.Buna nasıl bir açıklama getirebilirsiniz.Umarım bu yorumu ve cevabınızı yayınlarsınız.
YanıtlaSilAli bey yukarıdaki yazıyı bir daha okursanız Türkiye'nin niçin o listede olduğunu anlayacaksınız. Standard and Poors'u ya da Morgan Stanley'i beğenmiyor ve güvenilir bulmuyor olabilirsiniz. Önemli olan sizin beğenip beğenmemeniz değil. Dünya o kuruluşları bizden daha güvenilir buluyor. Önemli olan o. Sonuçta buraya siz değil o kuruluşları okuyanlar borç veriyor. Bu tür konular hamasetle olmuyor.
SilHocam bi başkasınız ya seviyoruz sizi.
SilSelam Ali bey,
SilEge Hocamı bilirim naif ve görgülü bir beyefendidir, neşeli bir karakteri olduğu için kendisi soruyor "bu devletlerin hangisi kırılmış?" diye.
Devletler ekonomik olarak batmazlar, devletlerin ekonomileri mutlaka bir denge noktasına ulaşır, ama bu denge noktası fakirliğin arttığı bir yerde mi olur yoksa zenginliğin arttığı bir yerde mi olur ? Önemli olan budur.
Yukarda yazdım, TR eğer AB üyesi olsa idi, bu borç miktarı hiç önemli olmayacaktı. Çünkü parası Euro, faizleri Euro bölgesi faizleri olacak, Euro borcu için Euro bulmaya çaba harcamayacaktı. Şimdi ise AB ülkelerine bol bol mal satıp, Euro toplamak zorunda.
Türkiye kırıldı mı?
Yukarda Mahfi hoca yazmış, %10 üzeri işsizlik ve enflasyonu beğeniyor musunuz diye.
Yani ülkemiz aynı %7.2 büyüme ile %7 işsizlik %5 enflasyon düzeyinde de olabilirdi.
ama %7.2 büyüme ile %10 üzeri işsizlik ve enflasyon seviyesinde.
2018 de %10 büyüyebilir, ama işsizlik %14 enflasyon %15 olabilir, bu da bir dengedir.
2018 de %4 büyüyüp, %8 işsizlik %8 enflasyon da yaşayabilir, bu da bir dengedir.
Hangisinin tercih edilip uygulandığı önemli.
Merhabalar. Elektrikli Otomobilin neden teşvik edilmesi gerektiğini, yeni bir fırsatı ülkecek kaçırmamamız gerektiğini de bir yazınızda ele alabilir misiniz? Bu aralara elektrikli otoya bol bol yeni vergi gündemde. Son vergi gelişmeleri için;
YanıtlaSilhttps://www.youtube.com/watch?v=Wfye4nk66Ww
Bütün enerjisini benzinli milli otomobil yapmaya harcayan ve henüz bunu üretemeyen bir ülke, Elektrikli oto ile firsati ne yapmali ki kacirmasin.
SilElektrikli Otomobil tesvik edilmeli diyorsunuz.
Iyi de bu tesvik sadece bol miktarda Elektrikli Oto almaktan öteye gecebilir mi?
Karsinizda 80 milyonluk sürekli tüketen dev bir pazar. Bu pazari sana kaptirirlar mi saniyorsun..
Hocam dünya ticaretinin yüzde 80 i dolarla yapılıyorken, ülkemizde olduğu gibi dünyadada dolar sevilip tasarruf amaçlı kullanılıyorken , fed küresel büyüme oranında dolar arzını arttırdığında finansal istikrarı negatif yönde etkilemiyorken yıllardır doların bir itibarı mevcutken , dünyada sanal para birimlerinin çıkması ile dolara karşı ufak bir rüzgar esmesi yaşanıyorken siyasi gücü önemli ölçüde belirliyorken vs vs abd borcunu sıfırlamak için dolar musluklarını açar mı bir anda ?
YanıtlaSilKüresel krizde sonuna kadar açtı biliyorsunuz.
SilAslinda Isvicre, Kanada, Yeni Zelanda vs bu kirilgan Beşli'de olmaliydi ama taraf tutuldugu icin Rusya, Cin, Turkiye vs yer aldi listede. Bunu mu anlamaliyiz?
YanıtlaSilDünyadaki ülke sayisi belli. Birileri ilk 5'te olacak birileri son 5'te. Biz neredeyiz o cok onemli. Surekli listenin sonunda olmak taraf tutulsa bile hos değil. Bizi destekleyen yok demektir ki ben sahsen matematiksel olarak sonda olmayi buna tercih ederim. Umarim oyledir.
Adsız 22:59 Ege Cansen'in ilgili yazısını bir defa daha dikkat ile okursanız, yorum yapmış olmak için yorum yapmaktan vazgeçer olay ve olguyu anlamaya yönelik fikirler geliştirebilirsiniz.
SilAdsiz 22:59, ben de o zaman bir liste yapayim rezev altin (ton) / borc orani diye. Daha mantikli olur, Kanada ve Yeni Zelanda'da o listenin en sonlarinda olur. Isvicre kurtarir. Turkiye, Cin, Rusya son 5'e degil ilk 10'a oynar.
SilListeyi yapanlarin amacinin bu ulkelerde faizleri yukseltmek oldugunu unutmayin. Basardilar mi? Adamlardan daha fazla adamlarin olusturdugu listeyi savunanlar oldugu muddetce, basariz olmalari mumkun mu? Tabi ki o ulkelerin hepsinde faizi yukseltmeyi basardilar. Simdi de biz tartisirken paralarini sayiyorlar.
2018 de yerimiz maalesef son 5 dir.Sefalet endeksinde Yunanistanı yakalarken krizin varlığını sorgulayanlar trolden başkası değildir.
Sil[url="https://assets.bwbx.io/images/users/iqjWHBFdfxIU/iYZuq6XZP.kQ/v7/-1x-1.png]2018 sefalet endeksi[/url]
Hocam iyi gunler yazınızı hazinenin iç ve dış borç oranınlarınıda eklersiniz diye bekliyordum ama eklememişsınız. Bir yazınızda bunlarada değinirseniz değerlendirme yapmak için son bir taş daha eklenmiş olacaktır emeğinize sağlık teşkkürler.
YanıtlaSilBunları daha önce bşr kaç kez yazmıştım ama ileride tekrar yazarım çünkü veriler yenilendikçe görünüm de değişiyor.
SilMahfi Bey, yazınızı dikkatlice okudum. Paylaşımınız için teşekkür ederim. Ayrıca hafta içi her gün NTV' de yayınlanan ''geri sayım'' programını takip ediyorum. Umarım yaşamınız boyunca sizden daha nice ekonomi hakkında bilgiler öğreniriz.
YanıtlaSilKolay Ekonomi kitabınızı alıp, okudum. Bir sonraki aşamada hangi kitabınızı okumamı tavsiye edersiniz? Saygılarımla...
Teşekkür ederim.
SilBence sırada mikroekonomi var.
Sayın hocam, son zamanlarda gerek dünya gerek yerel ekonomiler olsun kriz anlayışının değiştiğini sanıyorum. yukarıda bir kaç yoruma baktım, haklıymış gibi görünüyor bazılarının dediği, yani "kriz çıkacak diyorsunuz, çıkmıyor" veya kripto paralar konusu, acaba ekonomi de bazı teoriler konular yeniden irdelenmeli mi? sanki bazı şeyler değişiyor, ben 45 yaşındayım, 1994, 1998, 2001 krizlerini yaşadım. o zaman ki krizlerin etkisi şiddetliydi belki ama şimdi de o şartlara yakın veya daha fazla olmasına rağmen kriz yok gibi görünüyor, buna en güzel örnek 2008 krizi, teğet geçecek denildi, aslında pek geçmedi ama, toplumsal bir ortak bilinç düzeyi (gibi uçuk kaçık gibi görünen bir kelime dizi yazdım ama daha hafifletilmişini bulamadım) olmadığını kabul edince yokmuş gibi yaşandı. tamam vardı, etkisi reel sektörü sarstı, ancak son dönemlerde gezi olaylarından sonra Türkiye'nin CDS'inin en düşük olduğu o tarihten sonra o kadar şey yaşandı ki bu beni geleneksel yaklaşımlardan uzaklaştırıyor, yeniden yorumlamalı krizin oluşumunu veya kriz ortamını :) diye düşünüyorum, sabahın bu saatinde :)
YanıtlaSilSaygılarımla...
Aynı kanıdayım. Bu kanımı Piyasa Aldırmazlığı başlıklı yazımda açıkladım.
SilDunyanin enerji politakasi degisiyor elektrik enerjisi artik cok fazlaca onem sahip bir yer aldi. Elektrik uretimi, petrol, gunes, ruzgar, su, bitkisel yaglar ve çopler dahil herseyi elektirge cevirebiliryorusnuz. Bizim gibi petrol fakiri ulkeler elektrik uretimi ve elektrikli tuketime donusmek zorundayiz dolasiyla enerji tuketiminde her ulke ayni degil farkli olusumlar gosterebilir. 2020 yilinda nerdeyse tum firmalar elektrikli arac satisi yapacaklarini soylediler biz bu donusume en hizli gecen ulkeler arasinda olmaliyiz hatta urettigimiz tum teknoloji elektrik ile calisan urunler olmali. Elektrikle isinmadan fabrikalarin motorlarin elektrikle calismasina kadar ciddi bir reform gerekir diye dusunuyorum. Elektrik uretimi bizim gibi gunes, ruzgar , su , komur madeni gibi cok cesitli ve farkli uretim alanlari olan ulkeler avantaj saglamali ve bu konuya cok onem vermeliyiz.
YanıtlaSilABD li bir jeoloji uzmaninin dedigi gibi petrol yalani artik ortaya cikti ve rokofellerin uydurdugu petrol kaynaklari tukeniyor yalanida dogru cikmadigi ve petrolun fosil yakitlardan degil yeraltinda dunyadaki en cok bulunan 2. Sıvı oldugunu soyleyen bilim adami. Petrol fosil yalani henry kisinger ile abd toplantimizda petrolun fiyatini belirlerken bu yalani soylediler. Eger petrol fosil yakit olsaydi yerin 5 km altinda olmazdi kaldiki bu seviyeler hergun depremlerin yasandigi alan. Petrol sinirli degil tuketerek bitecek yalanida rokofellerin petrolden ve petrol yasasini belirleyenlerin uydurdugu bir yalan. Biz buna yalan oldugu soylesek insanlar ders kitaplarina girmis bu yalanin oldugunu artik benimsemisler bize kimse inanmazdi ve karsinizda propaganda gucu yuksek bir petrol tekelleri ile basedemezsiniz diyor.
Dunku bir gazetede ABD eski ortadogu uzmanlarindan birisi ABD nin artik ortadoguda isi kalmadi evet onceden ortadogu petrolleri icin buradaydik fakat petrol artik heryerde var heryerde bulunan birsey diyor.
ABD bundan sonra ortadoguda petrol icin degil ama ulkelerin yonetimleri konusundada taseron olarak kullanacagi ve uzun zamandir ABD askeri kullanmadan teror orgutleri ve ABD de parali is yapan guvenlik sirketleri ile calisiyor yani kisaca ABD baskasinin guvenligi icin cok fazlaca para harcadi artikbunu nicin yapiyoruz diyor.
Hamaset ile degilde gercek bir bilgi paylasimi ile dogruya ulasabilmek icin turkiyede kendi kararlarini vermesi lazim ve ABD yada Ingiltere bizi ovuyor diye populist yaklasimi artik birakmasi lazim. Dunku yazida konusan yalanci uzman 2018 yilinda turkiye super guc olabilir ekonomik olarak cok guclu olacagina inaniyorum demissiniz buna ne diyeceksiniz denildiginde. Yalaninin ozamanki medya propagandasi oldugunu bilerek ve istedigi hukumet ayakta kalmasi icin bu yalani soyledim demedi tabiki. AB ile olan ilsikiler gibi kendi sacmaliklari.
Turkiye yanlis bir ekonomi politikasi uyguladi 1980 ve sonrasi genc nufusu mahvettiler bunu artik siyasi parti teskilatlarindada dile getiriyorlar ve cok yulsek genc nufusu kullanilmaz islevsiz hale getiren bu sistem bence artik durustce gerceklerle yuzlesmesi lazim. Yalan buyume rakamlari ile hicbiryere varamayiz. Zenginlerin kazandigi parayi kendi cebimizde gosteren gelirseviyemizin arttigini soylemek cok sacma ve anlamsiz. Bizler bu zenginlikten hic faydalanmiyoruz aksine her turlu ekonomik sikintida halk ceza cekerken zenginler vergi indirimi faiz iptalleri kira yardimi isci prim destegi gibi odullendirmelerle odullendiriliyor. Artik adaletli ve herkesin uretilenden hakkini almasi gereken bir sistem bekledigimizi soylerek ABD gibi bizdeki yalancilarinda ulkenin buyudugu soyleme yalanlari inandirici degil cunku buyuyen zenginler indirimler destekler krediler hibeler sadece zengine yapilan imtiyaz oldu. Halk ise sabredin canim bunu buldun yeter sukrey diyerek 1 ev kirasi parasina 1 ay calisiyor bu vebali kimse odeyemez bu yalana ortak olanda mutlaka birgun hesabi oldugunu bilmeli.
Hocam saygilarimla biraz farkli bir yaklasim ama sonuc olarak kimse pis elbise giymek istemez kendi pis dahi olsa temizlenmeden temiz elbise giymek kisinin elbiseyi kirletmedigi anlamina gelmez.
Doğru saptamalar.
SilHocam Ak Parti bir yolunu buluyor her seferinde altından girip üstünden çıkar çaktırmadan vergilere üçer beşer koyar kalkınma vergisi der, ihtiyaç var herkes aylığının %18'lik kısmına devlet el koyacak der bu borcun altından kalkar. Halkımız da reis emretti der geçer. Artık kafayı takmayı bıraktım işime gücüme bakıyorum daha mutluyum böyle. Suni bir mutluluk ama Akparti öyle bir halkı öyle bir hale getirdi ki yukarıda bahsettiğim şeylerin 10 katını yapsanız gene sesleri çıkmaz. Dediğim gibi bir üçkağıtçılık yaparlar, THY felan ne varsa satar gene bu oluşturdukları suni refahı (2002 Türkiye'si öncesine göre) devam ettirirler. Benden genç arkadaşlara tavsiye : kafanıza takmayın "Reis" bir yolunu bulur. Gidin işinize gücünüze bakın, kendinizi mutsuz etmeyin.
YanıtlaSilAferin David, olgunlaşmaya başlamışsınız
SilKirilmis kirilmamis kime neki rakamlar semsiyenin iyiyice acildigini soyler nitelikte.Burada atip tutanlar semsiye cikmadiginda anlayacaklar durumun vehamitini. Hocam devam ediniz bu aci gercekleri ortaya koyama. Tesekkurler...
YanıtlaSil"Savaşın içinde bile, alış-veriş pazarlık ve hatta sosyal hayat var, borç ve alacak var."
YanıtlaSilMahfi bey'in yazısını uyarısını anlamayan sadece midesini düşünenler işte bu kadar geniştirler. Ölür giderler hâlâ mideyi uçkurunu düşünür. Her pislik mübah , dinsel semboller kutsaldır.
Hocam, yazınız için çok teşekkür ederim, ancak takıldığım bir husus var. Yazınızın bir yerinde "Dış borç stoku 129,6 milyar Dolardan yaklaşık 3,5 kat artarak 438 milyar Dolara çıkmış" diyorsunuz, buradaki "3,5 kat" hesabı ne derece doğrudur? Bu hesabı yaparken enflasyonuda göz önüne almak gerekmiyor mu? 16 sene öncesi ile bugünü kıyaslarken "nominal verileri" dikkate alarak analiz yapmak bizi yanıltmaz mı?
YanıtlaSilDış borçlar Dolar ile olduğu ve Dolarda son 10 yılda fazla bir enflasyon olmadığı için hesap aşağı yukarı böyledir.
SilMahfi Hocam genelde ekonominin batık yılı olan 2002 ile ilgili karşılaştırılmalar yapılıyor. Oysa AKP o yılda ekonomik olarak her şeyin en kötüsünü devralmıştı. Ekonominin görece daha iyi olduğu 1999-2000 gibi yıllarla karşılaştırılma yapıldığında çok daha farklı sonuçlar göreceğimizi düşünmekteyim. Acaba yanılıyor muyum?
YanıtlaSilYanılmıyorsunuz, ben geçmişte o karşılaştırmaları içeren yazılar da yazdım.
SilHocam emeğinize sağlık, benim bu metinden ve tablodan anladığım
YanıtlaSil1-yıllara oranla hazine garantilerinin 2.5 kat kamu kesimi için artarken özel kesimde neredeyse aynı oranda kalması ( özel kesime sağlanmayan kaynaklar verimsiz kamu yatırımlarına aktarılmış )
2- hukuk sistemine olan güvensizliğin ülkeye yabancı para sokmaması ve özel kesimin yüksek döviz kurlarına rağmen yurt dışından borçlanmak zorunda kalması, benim için yeterince aydınlatıcı oldu teşekkür ederim.
Doğrudur.
SilHocam Türkiye'nin toplam borcu ne kadar?
YanıtlaSilKamunun ozel sektorun bizlerin?
http://www.mahfiegilmez.com/2017/03/son-14-ylda-turkiye-ekonomisi.html
SilHocam geçtiğimiz haftalarda dünya borsalarında çöküş yaşandı ve düzeltme hareketi dendi. Düzeltme hareketi aslında tam olarak ne oluyor? Teşekkürler
YanıtlaSilEğer piyasalardaki gerilemeler bir kriz yaratmamışsa buna düzeltme hareketi deniyor.
SilHocam, umarim sacma sapan ve saygisizca yapilan yorumlara dair moralinizi bozmuyorsunuzdur,degerli yazilariniz icin cok cok tesekkurler. (uzun zamandir sessizce takip eden bir okuyucunuz)
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim ilginize. Hayır bozmuyorum. Çünkü bu arkadaşlar görevli. Görevli bir kişi görevi neyse onu yapıyor. Ben yine de onların yazdıklarına yorum yaparak çok az bir olasılık olsa da özgür düşünmeye itmeye çalışıyorum ama ne yazık ki görevli birisine görevinin dışına çıktığında daha iyi bir dünya olduğunu anlatmak deveye hendek atlatmaktan kolay değil.
SilHocam cok komik bir soru olmaz umarim..Haberlerde guncel Merkezi Yonetim Brut Borç Stoku aciklandi: 890 Milyar TL.
YanıtlaSilSorum şu: Merkezi Yonetim dedikleri Hazine imis. Sizin yazinizdan okudum. Bu ikiye ayrılıyor. Hazine brut dis borç ve hazine brüt ic borc diye..Bir de brut dis borç stoku diye ayrica bir kavram var (440 milyar USD olan). Bu 440 milyar USD'nin icinde Hazine Brut Dis Borc Stoku da var mi..?
Dis Borc yazinizda borclanna maddelerinden bir tanesi Kamu Kesimi..Kamu yani Devlet..Devlet, Hazine disinda baska hangi kurumuyla borclaniyor..?
Brüt Dış Borç Stoku içinde Hazine dış borç stoku da var.
SilMerkezi yönetim hazne dış borçlarını kapsıyor. Çünkü merkezi yönetimde Hazine dışında bir kurum borçlanamıyor yasa gereği. Buna karşılık kamu dış borç stoku denince buna merkezi yönetimden başka KİT'ler ve belediyeler de dahil oluyor.
calistigimiz sirket doviz kredileri kullaniyor. calistigimiz banka dovizi nereden aliyor hocam.
YanıtlaSilalirken onlardan da bizden istedikleri gibi kefil isteniyor mu.
Bankalar dövizi çeşitli yerlerden alıyor. Yurtdışından borçlanıyorlar, MB den alıyorlar veya vatandaşın getirip yatırdığı döviz mevduatından alıyorlar. Bankalardan kefil istenmiyor.
SilKriz kelimesi incelediginizde ani bir şok veya birdenbire orataya cıkan bir durum demek. Kalp krizi ( örnek ). Ekonomik krizde ani bir şok demekse. Turkiye gibi tamamen tuketime endeskli ihracatın % 85 i ithalata bagli bir toplumda bukadar buyuk bir pazarin krize girmesini istemez borclandirir ve çöküşe kadar devam ettirir. Krizler atlatılır doğru müdahele ile ancak çöküş ölümle sonuçlanır.
YanıtlaSilEkonomi modelleri tartisildigi gibi yontemleride degisti ve herkesin malumu oldugu gibi. 2008 de donemin basbakani yunanistan batti diyodu batmadı ve batırılamazdıda. Şimdi ABD batacak diyenlerde kendi hayelini yasiyor hatta abdurrahman dilipak 1990 senesinden beri batirir ABD yi surekli batti batiyor der ama tabiki yalan bir senaryodur bu.
Kemal derviş 25.05.2015 CNN turkte ahmet hakanla konusmasinda turkiyede kriz olmayacak ama diyor; buyume yavaslayacak, enflasyon artacak, issizlik yava yavas artacak ancak kotu birsey olmazsa bu sekilde olur diyor. Yani bugunleri onceden biliyor nerden bildigini ABD biliyor zaten dimi.
Kriz lazimsa ve bunu yapacak olanlar bellidir herkes kimlerin yapabilecegini bilirler ancak hicbir ulkeninde suan turkiyeyi krize sokmak istiyorlar hikayesi dinlemez surekli yeni urunler elektrikli oto inavasyonel urun telefon silah ureten pazarlar bunu krizlerle degil çöküşlerle yapmak istiyor artik. Mudahele icin doktor bulursunuz fakat ölmüş olursaniz hicbir ulke yardim degil toprak ister pay sahibi olmak ister ve kimsede tek basina ölüyü diriltme gibi bir yanlisa dusmez.
Kriz istenirsede zaten ABD veya AB bizi istedigi zaman krize sokar bukadar acik bir konu bu. Tamamen disari bagli bir ulke olmak yerine, ureten ve ulkedeki degerlerine sahip cikan bir toplum olmaliyiz. Suan ki durum kimi icin kriz kimi icin hersey yolundadir. Fakat gercekler hava aydınlanınca ortaya çıkar halk için.
Umarım karanlıkta el feneri olanlar vardır durumu idrak etmek zor değil tarafsız karar verdiğimizde gercekler gün gibi ortadadır.
Mahfi Bey, malesef bu sitede siyasetin dozu biraz artmis gibi. Son iki uc yazinizin yorumlarina baktigimizda durum bunu gosteriyor. Bazen icerden anlasilmaz, ben disaridan bakan bir gozlemci olarak uyarmis olayim.
YanıtlaSilMesela bir noktada, sirf bir tartismayi kazanmak icin bugunku Turkiye'nin durumuna kriz demis, bunu diyebilmek icin de ekonomik kriz kavramini muallaklastirmissiniz. Oysa 94 krizi, 2001 krizi, 2009 krizi diyoruz ve bunlari dedigimizde hepsinin bariz bir ortak paydasi var, degil mi? Bu serinin devaminda 2017 krizi dersek abes olur. Siyasi bir atismaya girince boyle mantiksizliklar cikar tabi ortaya.
Baska bir yerde, elestiri yapan okuyuculara "gorevli" demissiniz, tarafinizda bir okuyucuyla birlik olup yerden yere vurmussunuz. Akademik prensipler acisindan ne kadar yanlis bir tutum oldugunu belirtmeye gerek yok. Siyasi acidan ise, ya baska biri de cikar ve "ne guzel yazmissiniz gene elinize saglik"tan oteye yorum yapmayanlara da "yagci" filan derse? Bu gidis kotudur ve siz de biraz korukluyormussunuz gibi geliyor.
Buna mukabil, ben kendim bir yerlerde net borcla brut borcun farki nedir ve hangisi daha onemlidir mealinde rasyonel bir soru sordum ama cevap bile alamadim, galiba yeterince siyasi degildi. :)
Daha geriye gidersek, cok iddiali (ve bir o kadar da isabetsiz) olan "Erken secime dogru" basligi hafizalarda tazedir...
Nacizane tavsiyem, en az soyle bir 2022 civarina kadar sitenizi siyasetle kirletmekten imtina edip, objektif ve akademik yaklasimlardan taviz vermemenizdir. Ondan sonra birakin siyasete bulasmayi, bence direk baskanliga adayliginizi koyun; ben de imza verecegim, soz! :) (ama oy vermeyebilirim cunku siz kesin Parlementer sisteme donmeyi vadedersiniz; bana terstir). Tayyip Erdogan, siyasi arena duzlestikten sonra bile bir 'sustainable growth' trendi yakalamayamazsa, sanirim 2024 secimlerinin tek konusu ekonomi olacaktir ve sizin gibi insanlarin degeri tavan yapacaktir.
Ama 2019 secimleri, 15 Temmuz'un cekim alani icinde yapilacak olan ve onemli sonuclari simdiden belli olan secimlerdir (15 Temmuz'u Amerika'yla ustu ortulu savas diye de okuyabilirsiniz). Bu halk, bu ortamda, ne kontrollu darbe diye sacmalayan bir adami lider secer, ne 15 Temmuz gecesi hic ortalarda gozukmeyen bir kadini, ne de bunlarin aday gosterecegi birisini (dogrusunu isterseniz bence cok da iyi eder secmeyerek). Zamanin ruhuna uygun baskan bellidir ve rakipsizdir, yasamada cogunlugu kaybetme ihtimali de ittifak formulleriyle sifirlanmistir, acikcasi 2019 secimleri icin hicbir heyecan kalmamistir (yok pardon, Anakara belediyesini hangi parti alir o hala belli degil galiba).
Yani hocam, sitenizin rating'i 120 bin de olsa, 1 milyon da olsa, 10 milyona da ciksa elinizden birsey gelmez (kesinlikle kucumsemek icin soylemiyorum; 120 bin cok buyuk bir basaridir, baska birsey soyluyorum). O yuzden, bosubosuna siyasetle kirlenmeyin, ve sizin sucunuz olmayan kutuplasmaya da katkida bulunmayin. Onun yerine 2019-24 doneminin sekillenmesini bekleyin, bakalim gorelim yeni donemde ne olacak. Eninde sonunda ekonomi (yapisal sorunlar) gundemin tepesine yerlesecektir. Belki de o zaman mecburen siyaset yapacaksiniz, bu neredeyse sizin sorumlulugunuz olacak. Ama su an icin siyaset meydaninda akademisyenlere degil arslanlara ihtiyac var, ve alemin krali olan da gorevini fena yapmiyor, birakin yapsin, bu donemi bir atlatalim...
Görüşlerinize saygı duyuyorum ama katılmıyorum.
SilBen siyasete girmeyeceğim için bana ne imza ne de oy verebilirsiniz yine de ilginize teşekkür ederim.
Erken seçim meselesi konusundaki değerlendirmeniz için henüz çok erken.
Akil adam edasıyla yaptığınız bu yorum, içinde bulunduğunuz ruh halini çok net yansıtmış. Ertuğrul dizisinde sıkışıp kalmışsınız gibi geldi.
SilSuriye meselesi konusunda ne düşünmemiz gerektiğini, daha doğrusu düşünüyormuş gibi yapıp, ne hissetmemiz gerektiğini söyleyen onca propagandadan sıyrılıp doğru yapmak çok zor.
Öncesi yapılan hatalara hiç girmeden 2014 te ABD Türkiye ile masaya oturup DEAŞ'ı yok etmek için, ya beraber operasyon yaparız yada PYD yi silahlandırıp onlarla operasyon yaparız dediğinde. Biz blöf yapıyorsunuz diyerek atıp tuttuk. Bugün aynı seçimle karşı karşıya gelsek acaba hangisini seçerdik.
İnsanımız gerçekten hür iradesini ortaya koymak istiyorsa, inanılmaz baskı altındaki aklını ve en önemlisi duygularını çok iyi korumalı. Gerçeğin genellikle kendisine gösterilmek istenmeyen olayların arka yüzünde saklı olduğunu unutmamalı bence.
Trol olmak böyle bir şey işte. Siyaset ekonomiyle bağlantılı birebir. İkisi birbirinden ayrı düşünülemez. Doğruları söyleyen bir kişi çıkmış, üstelik de son derece değerli bir insan. Ama yok bir tek farklı görüş, düşünce, muhalefet kalmasın. Pislikleri hep halının altına sürelim aman kimse uyanmasın. Elinden geleni yap bakalım. Güneş balçıkla sıvanmaz. Mahfi Bey her zaman doğruları gerçekleri söylüyor. Tebrik ederim hocam. Verdiğiniz değerli bilgiler için teşekkürler
SilSelam,
Silİnsanlar konuşamıyor, konuşanlar hapise tıkılıyor, kimsenin adalete güveni kalmamış, ordu desen ne yaptığını bilmez bir şekilde Suriye'ye daldı, ülkede kimse siyaset yapamıyor, tek adam rejimi gelmiş, millet yurtdışında mal/mülk alıp işlerini taşıyor, biri hala bunu savunuyor. Sanki o tek adam yönetimi bırakırmış gibi konuşuyor. Artık Türkiye'nin rejimi bellidir, tüm Türklere geçmiş olsun.
Birisi ne aldanan ne aldatan olacağız der sonra, 4-5 kere aldatıldım der, bu kitleye ne dersen boş, en iyisi ülkeden gitmektir, uğraşılmaz bunlar ile.
Degerli Hocam, goruslerime katilmadiginiza ve erken secimden de pek emin oldugunuza gore sitedeki siyasi kipirdanma herhalde secim kampanyasini simdiden baslattiginizi gosteriyor. Kampanya derken abartiyorum tabii, buralar yakinda baskanlik secimleri oncesindeki gibi olacak demek istiyorum.
SilGoruslerimin hicbirine katilmadiginiza gore secimlerin iktidari etkileme ihtimaline inaniyor olmalisiniz. Bu da herhalde 16 Nisandaki %49'a dayanan bir umuttur ki benim sosyal cevremdeki insanlarin cogu bunu sizinle paylasir, yani gozlemlerime gore genel bir gorustur bu, ama malesef onu arkasi dusunulmeden olusmus, matematiksel olarak zayif bir gorustur ayni zamanda.
Butun 16 Nisan saha calismalari AKP'den %10 civari fire oldugunu gosterdigine gore, o %49'un icinde 5 puan AKP oyu var. Indiniz mi %45'e (sizin hatiriniz icin fireyi 5 yerine 4 yaptim). Kalan %45'in icinde 7-8 puan HDP var. Baskanlik secimi ikinci tura kalsa Erdogan'a karsi lafi gecen adaylardan hangisi Guneydogu'daki bu kitleden tulum cikartir? Hicbiri cikartamaz (en azindan sandiga getiremez). 45'in icindeki Sadeti bilmemneyi hic saymiyorum, diyelim ki onlar da CHP'li olup da evet diyetlere denk gelsin (buradaki fire ise cok kucuktur, herhalde biliyorsunuzdur). Yani ne kadar kastirsaniz da muhalif aday icin upper limit %45'in altidir. Kastirmazsaniz %40 gercekci bir ikinci tur tahmini olur.
Ama sizin begenmediginiz baskanlik sisteminin bir avantaji olarak, yasama secimleri ayri yapildigi ve istikrari cok da etkilemedigi icin secmen meclisin kompozisyonunu epey bir degistirebilir tabii. Istikrar oyu kavrami masadan kalkinca herkesin eli serbest. Ama orada da ittifak partilerinin oy toplami, 300 milletvekili cikarmalari icin gereken %45 civarindan cok otede, %55'ten bile fazla. Arti HDP veya IP meclise giremezse %45 bile gerekmiyor, %40, hatta alti yetebiliyor.
Sanirim onumuzdeki gunlerde neden bosa kurek cekeceginizi anlatabildim. Site sizin, istediginizi yapabilirsiniz tabii. Ben sadece ben olsam gereksiz yere bu donemde siyasete bulasmam diyorum. Bir etki alaniniz var ve onu kullanmak istiyorsunuzdur, saygi duyarim, ama biseyi degistiremeyecekseniz kendinizi bosuna uzmus ve yiprattirmis olacaksiniz. Strese bile degmez, benden soylemesi... Ekonomide su sudur bu budur, dogrusu budur, bu yanlistir, bu benim gorusumdur dersiniz, bitti. Polemigin, siyasi atismalarin (ornegin kriz var diyebilmek icin ekonomik kriz kavramini zorlamanin) hic geregi yok.
Adamlar akıllarını kiraya vermiş. Birine verdim her türlü yetkiyi bekleyeceğim diyor, üzerine herkesten de bunu yapmasını istiyor. Yapmayana neden siyaset yapıyorsun, neden fikir üretiyorsun diyor. Kriz yok diyor, takmışlar at gözlüğünü. Eski krizler gibi kriz zaten dünyada da olmuyor artık, bunuda anlamakta zorlanıyorlar. Adamın biri 3 sene önce 1 milyon TL ye Kadıköy`den ev almış ( 2.3 kurla, 434 bin $ bozdurmuş) Şimdi gelmiş, 780 bine bana satacak. Kur 3.76, eder 207 bin $. Adamda aynı böyle konuşuyor. İçini mi rahatlatıyor anlamadım. Anlatamazsınız hocam, duvara anlat daha iyi.
SilAdsiz 20:11, hem bunlara anlatamazsin, bunlar soyel boyle diyorsunuz, ceneniz de bir turlu durmuyor, anlatmadan yapamiyorsunuz. Bosa ne ugrasiyorsunuz?
SilSelam Safak Yilmaz,
SilOlay hocanın siyaset yapması değil, sizin gibi birilerinin hocanın siyasi söylemde bulunmasına karışması ve hocaya usül öğretmeye çalışmasıdır.
Diktatörlük dediğimiz şey budur, tepede bulunan adam ve yakın çevresi dışında hiç kimseye yaşam/konuşma hakkı vermemek, verenlere akıl vermek, tepedekini öven düşünceleri yaymak, tepedekinin menfaatine olan düşünceleri tek doğru olarak düşünmek.
Demokrasi dediğimiz şey, her insanın her siyasi düşüncesini her yerde açıklayabilmesi ve düşüncelerini aktarabilmesini savunmaktır, beğenmesek bile.
Hocanın düşüncelerinin bir kısmını ben ondan farklı düşünüyorum. Hocanın bu ortamda ekonomik bilgilerinin yanına siyasi görüşlerini eklemesini destekliyorum.
Tabi sizin gibiler farklı düşünen herkesi hapise attığı için, anlamamanız normaldir.
Diktatör dünyanın her yerinde diktatördür.
Ben kimseyi tehdit etmedim, kimsenin de adami degilim, kendi halinde bir insanim. Sacma sapan yorumlar bunlar. Insanlar amma hassas olmus.
SilBu site secim atmosferinde taraf olup kampanya yapmaya baslarsa benim icin ekonomik bilgiler kaynagi olma huviyetini uzun bir sure yitirecek, cunku objektiflikten uzaklasacak. Bu bir kayiptir, bu kadar basit. Niyet okumanin alemi yoktur.
Adsiz 23:20, son cumlenize bir de ekleme yapayim.
SilDiktator her yuzyilda diktatordur.
hocam şeker fabrikaarı satııyormuş bu konuda fikriniz ne acaba...
YanıtlaSilŞeker Fabrikalarını doğru dürüst kullanmayalı yaklaşık 20 yıl oluyor. Tarım ve hayvancılıkta çöküş yaşamamızın nedenlerinden birisi budur. Bu fabrikaları pancar üreticisiyle, pancar kooperatifleriyle ve hayvancılıkla (küpesi yemdir) birlikte kullanabilseydik tarım ve hayvancılığımız bu kadar kötü durumda olmazdı. Ne yazık ki bu aşamada bir hata daha yapıyoruz.
SilHocam bu konu ile ilgisi yok ama birşey danışmak istiyorum.piyasadaki bazı değişiklikler TL mizi etkiliyor.Örneğin gelişmekte olan ülkeler ve risk kategorisinde olan ülkeler afrika ve mekdika parabirimlerinin değerlenmeleri ve değer düşüklükleri.Bugün şöyle bir haber yayınlandı.http://www.bloomberght.com/haberler/haber/2097426-hint-rupisi-dolarda-yukselisi-isaret-ediyor
YanıtlaSilUsd parabirimi degerlenmesi konusunda rupi gerçekten bir gösterge olabilir mi ? Bugune kadarki tum bilgilendirmeleriniz icin Teşekkür ederim.
Sağ olun.
SilBen teknik analiz yapmıyorum ama izliyorum. Teknik analiz yapanlar Hindistan Rupisi ile USD arasında ciddi bir paralellik bulmuşlar. Buna bakarak geleceğe ilişkin tahmin yapıyorlar ve Doların yakın gelecekte değer kazanacağını söylüyorlar.
Sizin gozleminize gore, insaat & emlak sektoru yavasladi mi? Bu piyasada durgunluk var mi sizin analizinize gore?
YanıtlaSilİstatistikler satışlarda artış gösteriyor ama bana sorarsanız bu daha çok ipotekli konutlarda. Yoksa konut satışları yavaşladı ve fiyatlarda da gerileme başladı.
SilButun TV kanallarinda luks konut reklami. Sıkıntı oldugunu belki buradan da görebiliriz.
SilAmerika'da yaşadığım için Türkiye emlak piyasasını kıyaslamalı değerlendirebiliyorum.
Sil2002 de İstanbul Nişantaşında bir daireyi 75000Dolar a almıştım. 104,000TL yapıyordu.
2006 yılında aynı daire 420,000USD yaklaşık 600,000TL oldu. Sattım.
2016 yılı sonuna doğru benden alan kişi satmaya çalıştı, önce bana sordu, 1,250,000TL istedi, 430,000USD ediyordu. Alamayacağımı söyledim.
3 hafta önce beni aradı, 1yıl boyunca satılmamış, 920,000TL ye bırakırım dedi, yaklaşık 242,000USD yapıyor.
Bir arkadaşım Ataşehirde yeni bir daire aldı kredi ile 2016 ortasında, 950,000TL ye o zaman 302,000USD yapıyormuş. Şimdi 870,000TL ye veririm krediden kurtulmak istiyorum işlerim iyi değil dedi 230,000USD ediyor.
Karar sizin.
Adsiz 23:30, iyi ki Amerika'da yasiyormussunuz. Yoksa buradaki ev fiyatlarini dolara cevirip Turkiye emlak piyasasini kiyaslamali degerlendiremeyecektiniz. Cok sanslisiniz.
Siladsiz2230
Silcok akillica hareket etmissin. keske 2007yi bekleseydin o zaman daha randimanli bir rakama satabilirdin. Cunku 2007de dolar 1.15leri dahi gormustu ev fiyatlari da ciddi manada hem tl bazinda hm dolar bazinda yukselmisti.Ama olmus bir kere yine de ciddi bir kar kisaca senin yaptigin good job!
Yorumlari okurken Galileo'nun mahkemede soyledigi, ona ithaf edilen su cumlesini dusundum: 'Dunya yine de dönüyor'
YanıtlaSilIrlanda'nin borclanma orani toplam uretiminin 7 katiymis. Bu oran Isveç'te ise 5'miş. Borçtan kasitlari tam olarak ne bilmiyorum ama bu oranlar asiri yuksek degil mi hocam? Ne anlamamiz gerekiyor ekonomileri hakkinda? Teşekkürler..
Çok yüksek tabii ve zaten bundan endişe de duyuyorlar.
SilSon 25 yılda dünya borçlanarak büyümeye ve refah artırmaya yöneldi. Bunun ilk olumsuz etkisi 2008 kriziyle çıktı.
Borç alanlar varsa borç verenler de var. Amerika borclu, Avrupa borclu, bizim durumumuz malum..Kimde fazla para var hocam? Asya ülkelerinden mi geliyor bu para? Bu döngüyü anlamak daha dogrusu hayalde canlandirmak cok zor.
SilHocam,
YanıtlaSilyazınız ve tablolar için elinize sağlık..benim sorum şu; bir de merkezi yönetim borç stoku diye bir veriyi paylaşıyor hazine..buradaki 2017 aralık toplam rakamı da 876.478 mio TL.. bu rakamı nasıl okumalıyız.. yukarıdaki borçlara dahil olan kısmı ya da onlara ilave edilecek bölümü nedir.. bu yönden de biraz aydınlatabilir misiniz bizi..
saygılarımla,
O rakamı da güncelleyelim. Ocak 2018 itibariyle Merkezi Yönetim Borç Stoku toplam 892,6 milyar TL. Bunun 539,8 milyar TL'si iç borç ve 352,7 milyar TL si de dış borç stoku.
SilYukarıdaki tabloda sadece dış borçlar yer alıyor. Yani 352,7 milyar TL (93 milyar Dolar) yukarıdaki tablodaki 129 milyar Dolarlık kamu borcunun içinde yer alıyor. Kalan miktar da KİT'lere ve belediyelere ait borçlar.
Yani pes ettim gerçekten! Yaaa arkadaş eşim de bende banka çalışanıyız, ülke ekonomisinin iflasa gittiğini hergün işimiz nedeni ile görüyoruz , hala burada mahfi eğilmez hocamıza şunu da yaz, bunuda yaz yok ehonami çoh eyiii tarzı yazanlar varya!!! Gerçekten yatacak yeriniz yok. Hele bir şu 11 Nisan gelsin o zaman görüşürüz kriz varmı? Yokmu? İktidar kemiği yalayıcısı insanlar sizi!
YanıtlaSilSiz, 'spi'lere 'derman' olan bir kisi misiniz?
SilMahlasinizin ne demek oldugunu anlamadim.
Zeka seviyen bukadar açık bir yorumu anlamaya yetmiyorsa, A Haber izle sabah gazetesi oku
SilHocam ekonomide arz talep genel olarak dengede midir? Benim gördüğüm dengede gibi duruyor. Liberal ekonominin istikrar yaratmadığını söyleyenler dengenin var olduğunu kabul ediyorlar ama olumsuz bir dengede olduğunu mu söylüyorlar mesela Keynes’in ekonominin eksik istihdamda dengede olduğunu söylemesi gibi?
YanıtlaSilEkonomideki dengeler anlık durumları yansıtır. Dengesizlik dediğimizde bile bir denge haki vardır ama o belki istenen bir denge değildir. Dengeler sürekli değişir.
SilKeynes'in konu ettiği eksik istihdam dengesi de bir dengedir ama olumsuz bir denge halidir.
Şeker fabrikalari kapanıyor? Bu işin sonucu ne olur hocam?
YanıtlaSilHocam tesviklerle ilgili bir yaziniz varmi yada bu yeni cikan tesvikler konusunda bir analiziniz varsa paylasabilirmisiniz.
YanıtlaSilMesela bugun isyerinde 9 kisi isten cikarildi yeni tesviklerden yararlanmak icin yeni isci alimi sirket isim degikligi yeni kuruluyormus imaji yapiliyor. Baska biriyle konustugumda tekstilde calistigi firma 1600 tl net asgari ucret veremeyecegini soylemis ustune isci cikaracak ve AGI den iscinin haberi bile yok. Maaslar ayin 20. Gununde veriliyor ve 1400 tl verilmis eski ucrete devam yani net asgari ve agi verilmedigi gibi birde cikarma korkusu yasatiliyor.
Tesvikler biraz ters tepki yaratirmi bu sekilde kotu niyetli isveren masallah cok oldugu icin ulkemizde. Bence maliyetleri dusurmek devletten tesvik almak faydalanmak icin ciddi bir isci donusum hizi ortaya cikacak gibi gorunuyor.
Bu konularda olumlu olumsuz terazinin iki tarafinida gosteren bir calismazniz varsa okumak isterim.
Dusuncelerinizi paylastiginiz icinde cok tesekkur ederim.
Ayrı bir yazım yok bu konuda ama bazı yazılarımda geçiyor. Ben uygulanan teşvik sisteminin tümüyle yanlış olduğunu düşünüyorum. Bu konuda bir yazı yazacağım.
SilİMF'NİN TÜRKİYE RAPORU
YanıtlaSilGeçen hafta IMF heyeti Türkiye'de resmi temaslarını tamamlayarak geleneksel gözden geçirme raporunu yayınladı.Rapor, "Türkiye’nin 2017 yılı büyümesinin çok güçlü olduğunu kabul ederek başlıyor. Bu büyümenin potansiyelin çok üzerinde, yüzde 7’nin üzerinde olacağı belirtiliyor. (Niye potansiyelin üzerinde!??) Faiz artışı olmadan enflasyonun düşmeyeceğini, para politikasında -daha da- sıkılaştırmaya gidilmesi gerektiği ve bunu maliye politikasının takip etmesi zorunluluğu IMF raporunda defalarca altı çizilen hususlar. IMF, Türkiye’nin, orta vadeli program hedefini aşan bir büyüme gerçekleşmesini potansiyel dışı görüyor ve bunun düşürülmesini tavsiye ediyor. Bu bağlamda Kredi Garanti Fonu (KGF) uygulamasının bir müddet seçili alanlara uygulandıktan sonra sonlandırılmasını istiyor ve bu yöndeki adımları memnuniyetle karşılıyor".
Türkiye'nin krize gireceğini yıllardan beri ısrarla iddia ve hatta maalesef, temenni edenler,veya halen ülkenin krizde olduğunu seslendiren çevreler,geçmiş yıllarda yaşanan krizler nedeniyle Türkiye'ye gözden geçirme raporu (ünlü 4.madde)için gelen heyetin gelişinde bu ülkede yer yerinden oynar,bilmeyen, duymayan kalmaz,medya günlerce manşetlerine bu ziyareti alır,heyet üyeleri hayatımızın bir parçası olurdu.Bu gelişlerinde bu tür yayınların olmaması, gelişlerinin, gidişlerinin sessizce gerçekleşiyor olması"kriz ısrarcıları"için bir anlamı olabilir mi?
İlk olarak potansiyel büyümeye işaret edeyim. Türkiye'nin potansiyel büyümesi yüzde 5'tir. Bunun üzerinde büyüme ekonominin ısındığını gösterir. Isıanan ekonomi enflasyon, cari açık ve bütçe açığı açısından sıkıntının başında demektir. IMF bunu bir tehlike olarak görüyor ve o nedenle faizin artırılması gerektiğini anlatıyor.
SilÖte yandan sessizlik her zaman iyiye işaret değildir.
Bir başka konu kimi kastettiğinizi bilmiyorum ama eksikleri anlatıp eleştirmek kriz ısrarcılığı değil iyiye gitmek için uyarıdır. Ve her şeyi alkışlamaktan da iyidir.
Ne utanc verici bir durum aslinda... herseyleri ile kendilerini ele veriyorlar.
SilYillardir Ülkemizin kanini emen sülüklerin en basinda gelen IMF nin bu raporunu aklinca nasil da yedirdim edalari ile savunur.
Diger taraftan Uluslararasi Derecelendirme kuruluslarinin raporlarinda Türkiyenin puani yarim birim azaltinca Eeeyyy bati..Eyyy Faiz lobisi.. Eeyyy CHP zihniyeti.
Bu ne yaman celiskidir.
(1) Ülkemizde, "mizah & muziplik" hem siyasetçiler hem sanatçılar hem vatadanaşlar arasında artık bitti mi?
YanıtlaSil(2) Siz 1970'leri yaşamış biri olarak, özellikle siyasi mizah örneklerinden birini aşağıya yazar mısınız?
Eski tolerans artık yok. Mizah olması için hoşgörü olması lazım. Hoşgörünün bittiği yerde mizah hakarete ve aşağılamaya dönüyor. Öyle olunca işler daha da karışıyor.
SilMahfi hocam türkiyede özelleştirme gelirlerinin hepsi özelleştirme fonuna mı gidiyor yoksa bir kısmı merkezi bütçeye mi gidiyor?
YanıtlaSilÖzelleştirme Fonuna gidiyor ama oradan Hazine'ye de devrediliyor.
SilOKUMALIK: https://evrimagaci.org/photo/tr/3-zeki-prens
YanıtlaSilMahfi hocam zaman makinaniz olsa siz hangi zamana giderdiniz?
YanıtlaSilhttps://static.birgun.net/resim/haber-ici-resim/2018/02/05/zaman-makinan-olsa-hangi-zamana-gitmek-isterdin-423548-1.jpg
Muhtemelen 1909 oncesine gidip Osmanli'nin yikilmasini engellemek icin caba gosterirdi.
Silhocam idam gelirse öldürmler azalır mı. fikirleriniz paylaşır mısınız.
YanıtlaSilBu tür cezalarla değil, doğru eğitim ve doğru bilgilendirmeyle suçların önleneceği düşüncesindeyim.
SilGandi der ki " Göze göz, dişe diş bir gün gelir herkesi kör ve dişsiz bırakır"
SilÖldüreni öldürmek, hata sonucu birini öldürmek, hele siyasi sebeplerle birine
terörist diyerek öldürmek, uzar gider.
Amerika da idam cezası var, suçlar idam cezası var diye azalmıyor, idam dışındaki
cezalarda adalet hızlı çalıştığı ve cezayı yüksek kestiği için idamlıklar kolay kolay
bu ortamda barınamıyor.
Bir de idam cezasının devlete maliyeti adamı beslemekten daha fazla, hele bir de haksız idamdan dolayı tazminat varsa adamı hapiste ömür boyu beslemek daha ucuz.
Teşhise belli ölçülerde katılıyorum ancak tedavi de neden bu kadar kısır bir hal olduğunu anlamadım dış yatırım dışında somut ne söylediniz en basit ürünleri dahi ithal eder olduk ithalat hem devletin hoşuna gidiyor (doğrudan kdv ve ötv kasaya giriyor) içerde devlet piyasadan aşırı para toplamaya yüklenmiş durumda (boşuna mı devletin dış borç oranı düşük) içerdeki devletin üretim üzerinde ki yüksek maliyeti (enerji işçilik ötv kdv verimsiz çalışan hatta çalışmayan ihiyacın çok üzrinde kamu personel stoku vs) dengesiz bölge planlamaları üretim değil rant ekonomisi planlaması bu şartlarda dış yatırım gelse ne olacak bakın şu an yerli otomobil meselesi dönüp duruyor Türkiye altyapısı bir yıl gibi kısa sürede dünyada söz sahibi bir otomobil markası üretimi gerçekleştirme potansiyeline sahiptir neden olmuyor basit yatırımcı bir sürü zor zahmet çabadan sonra yatırım yapacak üretim aşamalarında ki çekeceği zahmetler de cabası her bir ürettiği araba da ötv ve kdv olarak en basit arabada devletede bir araba üretecek yani her iki üretilen arabanın biri devlete verilecek daha vergi de ayrıca verilecek ötv ve jdv nin fiyat üzerindeki baskısı sebebiyle karlı bir satış yapması rekabet şartları dolayısı ile mümkün olmayacak bu şartlarda yatırımcı yol yapacak köprü yapacak vatandaş inek gibi sağalacak olan budur
YanıtlaSilBu yorumlara tamamiyle katılıyorum. Zaten alt ve orta teknoloji mallar üretiyoruz. Bu devlet yapısı rekabeti imkansız hale getiriyor. O zaman firmalar ne yapıyor, yurtiçinde anlaşıp pazar ve fiyatı kontrol ederken (Bu davranış enflasyonist ortamın oluşmasında en önemli faktör bence) dışarıya maliyetine veya çok komik karlarla mal satıyorlar. Olan sıradan vatandaşa oluyor.
SilHocam KİT'lerin yaptığı üretimler milli gelirin kamu harcamaları kısmında gözükmüyor değil mi?
YanıtlaSilGözüküyor. Kamu genel dengesi içinde KİTler de var.
SilHocam kitler üretim yaptığında bu nasıl milli gelirde kamu harcaması oluyor. Üretim ile harcama farklı şeyler. Özel sektörün ürettiği bir çay özel tüketime girerken, kitin ürettiği bir çayın da özel tüketime girmesi gerekmiyor mu harcamalar yoluyla GSYH'da? Teşekkürler.
SilMerhaba Hocam,
YanıtlaSilAslında verdiğiniz rakamlara baktığımızda hiçte öyle enseyi karartacak bir tablo göremiyoruz. Hatta tam tersine 2002 ye göre devletimizin yani kamunun borçluluk oranı %67 den, %30a düşmüş. Yani çok ciddi şekilde azalmış.
Özel sektör borcu ise ciddi şekilde artmış. Şimdi bu durumda özel sektör borç alarak büyüyüyor, yatırım yapıyorsa, bundan felaket senaryosumu çıkarmamız lazım? Yani evet Sabancı, Koç, Şahenk vb. yurtdışından borç alıyor ama aldığı borçları da takır takır ödüyor. Siz hiç bu güne kadar aldığı yabancı borcu ödeyemeyen ve batan bir tane bile özel sektör firması duydunuz mu? Hatta bu özel sektörün dış borcunun ne kadarının da gerçekten dış borç olduğu da ayrı bir soru (Yurtdışına örtülü kar transferi). Bizim işadamlarmız işini bilir, ödeyemeyeceği borcu almaz. Eğer o borç gerçekse de bugüne kadar ödendiği gibi takır takır ödenir. Ödeyemiyorsa da kendi düşünsün.
Mühim olan devletimizin yani kamunun borcudur ve o da şu anda sizin de verdiğiniz oranlarda da göründüğü gibi, 2002 ye göre %50 den fazla azalma göstermiştir ve bu enseyi karartmayı değil, bizi mutlu etmesi gerektiren bir durumdur. Saygılar...
Sayin Cumhurbaskanimiz biraz önce dedi ki.
YanıtlaSil"""Eğtim öğretim ve kültür konusunda niye nisbeten geri kaldığımız konusunda hep hayıflanıyorum. Demek ki bir şeyleri eksik bırakmışız"
Devam etmis....
"""Kültür ve sanat, ekonomi ve savunma sanayii kadar önemlidir. Kültür ve sanat somut olmayan unsurlar karşısındaki konumunuzu tahin eder. Türkiye'nin 2023 hedeflerinin somut unsurları için çalışırken kültür ve sanatı da ihmal edemeyiz. Biz Türk milleti olarak asla papağanlaşmayacağız. Önce kendi hazinelerimize sahip çıkacağız. Güçlü bir envantere sahibiz. Bu büyük brikimin ışığında yeni hazineleri üretmenin gayreti içinde olacağız. Şimdi birileri yine bu sözlerimize bakarak bizi batı düşmanlığıyla itham edecek. Bizim kimseye düşmanlığımız yoktur. Dünyada nerede güzel olan bir şey varsa onu bulmak ve değerlendirmek olmakla mükellef olduğumuza inanıyoruz."""
Ben artik birsey diyemiyorum..
Son defa diyorum ki..
Yaziklar olsun sana CHP.. 15 yilda ülkenin egitim sistemini ne hale getirdin.. darbeci fetöcü CHP yi bir defa daha kiniyorum.
Is yine Sayin cumhurbaskanimiza düstü.. 15 yilda dagitilan egitim sisteminizi yine herseyde oldugu gibi kendisi düzeltecek..
Türk milleti olarak sonsuz biat ve itaat icinde kendilerinin yanindayiz..
Hedef 2023
Not : Ne olacak ise bu 2023 te.. aciklasalar da bilsek.
Hocam yazılarınızı ilgiyle takip ettiğimizi biliyorsunuz. Adsız troller dışında isim vererek üstü kapalı tehditler savurarak rahat yazan trolleri de gördük bu arada..
YanıtlaSilHocam kondratieff dalgası ya da döngüsü hakkında bir yazı yazmayı düşünür müsünüz önümüzdeki günlerde.
Kondratieff Dalgası eskimiş bir teoridir.
Silhocam rek 85lerde. cari açık yüzde 4e ilerliyor. rek bu kadar düşük olmasına rağmen cari açık nasıl bu kadar yüksek olabiliyor?
YanıtlaSilÇünkü TL'nin değer kaybetmesi her zaman ihracat artışı anlamına gelmiyor. Başka koşullar da gerekli.
SilIhracat artmamis degil ki. Bizim ihracatimiz arttikca cari acigimiz da artiyor. Cunku cari acigin engellenmesi icin korunmaci tedbirler alinmiyor. Kazanilan dovizler populizme kurban ediliyor. 10 dolarlik mali bile insanlar yurt disindaki alis-veris sitesinden alabiliyorsa ulkeye doviz girdikce aninda gider, bunda sasilacak bir sey yok.
SilHer ne kadar kurun deger kaybi ihracati yukseltmis olsa bile, REK'i hesaplarken, ayni zamanda rekabeti on plana alan bir endeks gelistirmek gerekiyor. Soyle ki, REK hesaplanirken en cok ticaret yapilan ulkeler dikkate aliniyor. Bu onemli bir gosterge olmakla birlikte bu ulkelerin o mali surekli sizden alacaginin bir garantisi olmadigi icin sizin para biriminizin rekabet halinde oldugunuz ulkelerin para birimleri ve onlardaki degisimle takip etmeniz icin yeterli degil.
Ornegin Endonezya ile Turkiye'nin hatri sayilir bir ticari iliskisi olmayabilir. Ancak bunlar hedef pazarlar olarak rakip ulkelerdir. TL Euro'ya karsi 1 birim deger kaybederken, Endonezya Rupi'si 2 birim deger kaybetti ise, Endonezya'nin sizin pazarinizi calma ihtimali, haliyle sizin dusen kurunuza ragmen ihracatinizin artmamamsi sasirtici olmaz. Benzer iliski Hindistan ya da Malezya icin de gecerli. Bunlar Turkiye icin rakip ulkelerdir, ve surekli degisiklik gosterecektir. Mesela artik Cin 15-20 yil onceki gibi Turkiye icin kimi sektorlerde rakip degildir, artik hemen her sektorde bizden ust ligdedir.
Ozetle REK dustugunde ihracat artmiyorsa (ki henuz boyle bir durum yok) sebebi ancak pazar kaybidir, bu kayibin nereden olustugunu gorebilmek icin de REK disinda baska bir endeks gerekiyor. Benim bildigim boyle bir endeks yok.
Yukaridaki bir fikir tartismasindan oturu galiba "troll" ilan edilmisim. Mahfi Bey de artik yorumlarimi yayinlamamaya basladigina gore herhalde o da oyle dusunuyor.
YanıtlaSilBen de bugune kadar pek bilmedigim "troll" kelimesinin anlamini soyle bir arastirdim ve konu ilginc bir hal aldi. Troll diye internet ortaminda ortaligi bulandiracak, ajitasyon yapacak fikirler one surenlere deniyormus. Benim beyan ettigim fikirlerin bu sayfaya ters oldugu belli, o yuzden acaba ben gercekten troll muyum oldum birden!!
Sonra biraz daha okuyup rahatladim. Meger fikir gercekse ve niyet bulandirmak degilse troll olmuyormussun. Ama o zaman da troll kavrami, bu sayfadaki ekonomik kriz kavramindan bile cok daha buyuk felsefi sorunlar barindiriyor demektir (sana gore bana gore degisen, resesyon olmadan da ekonomik kriz olabilen seyden bahsediyorum). Oyle ya, fikrimin gercek oldugunu bir tek ben biliyorum, baskasi nerden bilsin?
Demek ki troll sacma bir kavrammis. 80 milyon insaniz, herhalde ayni dusunmek zorunda degiliz. Dahasi, internet ortaminda birbirimizi gormuyor ve tanimiyoruz. O yuzden duygusalligin alemi nedir? Ben diyorum ki fikirler sadece entelektuel degerleri acisindan degerlendirilmeli ve troll kavrami sozlugumuzden tamamen cikarilmalidir. Bir fikrin mantik silsilesi bozuksa zirva dersin, kendi icerisinde mantikli ama kendi goruslerine ters geliyosa niye katilmadigini anlatirsin, en guzeli de, zaten hicbir tepki vermek zorunda degilsin! Fikrin gerisinde kimin ve hangi niyetin oldugunun ne onemi var? Bunu nasilsa asla bilemeyeceksin ve olcemeyeceksin, demek ki onemi olabilemez (bknz. kuantum mekanigi).
Mahfi Bey isterseniz bunu da yayinlamayin, bunlar da benim "kendime yazilar"im olsun. Save edecegim.
Hocam merhaba ben 1,5 aydır iktisat öğrenmeye başladım malumunuz okullarda öğretmeye dayalı bir eğitim yok ve tabi ki biz öğrencilerin de kabahati var.İngilizce uluslarası ilşkiler mezunuyum daha yeni mezun oldum .Biraz da ekonomiyi İngilizce almaktan kaynaklanıyor öğrenememem.Bir şeyi merak ediyorum naçizane kendi fikrim yanlış -hatalı bir bakış açısı ise lütfen düzeltin .türkiyede siyasilerin bu kadar lüks makam arabalarının olması beni çıldırtıyor tabi çok değinilecek şey var ama bu konuda sormak istiyorum .Bu arabaların satılması ve milletvekili maaşlarının düşürülmesi daraltıcı maliye politikasına girer mi yoksa ben yanlış bir saptama mı yaptım.Şimdiden teşekkür ederim
YanıtlaSilİsraftan kaçınmanın daraltıcı maliye politikasıyla ilgisi uzaktır. Dünyanın hiçbir gelişmiş ülkesinde kamu kesiminde bu değindiğiniz israf yok. Bunlar az gelişmişliğe özgü "gösteriş tüketimi".
SilTeşekkür ederim cevabınız için hocam bu gösteriş tüketimi ve yatırım harcamalarının verimli kullanılmaması (doğru yerlere kullanılmaması ) bence baş sorun gibi ekonomide.umarım ehil ,ekonomiden iyi anlayan ,vicdanlı yöneticiler gelir artık
SilBizde makamın lüksü olmaz makam lüks demektir zaten.
SilHSBC MENAT CEO'su Georges Elhedery, bölgenin(Ortadoğu,K.Afrika, Türkiye) ekonomik görünümü ve bankanın strateji ilgili Türkiye'de kriz bekleyenlere "kötü" haber veren Elhedery, ülke bazında bazı zorluklar olsa da gelişen ülkelerde bütün olarak büyümenin devam etmesini beklediklerini söyledi. Elhedery, Ortadoğu, Kuzey Afrika ve Türkiye'yi kapsayan MENAT bölgesinde hareketli bir siyasi gündem olduğunu belirterek, "Burası hep hareketliydi ama şimdi buna ek olarak büyük bir ekonomik değişim de var. Bu değişim dünyanın herhangi bir yerinde olandan daha hızlı gerçekleşiyor" diye konuştu.
YanıtlaSil"Türkiye, Çin için cazip bir ülke"
Georges Elhedery, Türkiye'nin güçlü ekonomik temellere, Avrupa ve Körfez ülkeleriyle uzun süreli ilişkilere sahip olduğunun altını çizerek, şöyle konuştu: "Bu bölgelerden Türkiye'ye sağlıklı yatırımlar gelmeye devam ediyor. Türkiye, bunun dışında Çin için de cazip yatırım fırsatları sunuyor. Türkiye hikayesi, Çinli yatırımcılara özellikle altyapı, ulaşım ve emlak noktasında avantajlar sunuyor ve bu fırsatların devamını bekliyoruz.
Selam 0821, HSBC MENAT Ceosu gibi adamlar kendi ekmeklerinin derdinde,
Silkamuoyuna şurası kötü burası yamuk diyemezler,
derlerse müşteri kaybederler, bu adamları dinlemek iyidir ama dediklerini
doğru kabul etmemek gerekir.
İş yaptıkları tüm ülkelere pozitif mesaj vermek zorundalar.
Benim Piyasa Aldırmazlığı yazımdaki örnek.
Silİş adamı gemi batarken bile sakin olun biraz ıslanacağız diyen adamdır.
Silburası birbirini hazmedeyen terbiyesilerle dolmuş. bunların ülkeyi yönetiğini düşünmek bile ürpertici, demekki ülkenin yarısı birbirini kesecek konumda.
YanıtlaSilhocam selamlar,
YanıtlaSilgeçenler de bir sorumda yüksek cari açığın amerika ve UK de dahi olduğunu,açığın bir anlamda yatırım demek olduğunu sürdürüldüğü ölçüde büyüme ve gelişme demek olduğunu belirtmiştim, sizde buna tam olmasa da bir oranda katıldığınızı belirtmiştiniz. aynı şekilde bugün medyada da benzer yorum yapmış.
"....cari açık rakamları nedeniyle endişeli olmamak gerektiğini ifade ederek “İthalat kalemlerine baktığımızda yatırım veya ara malı oranının fazla olduğunu görüyoruz. Yatırım malı oranının yüksek olması bizi tedirgin etmemeli. Bu yatırımlarla neticede ihracat gerçekleştirilecek.” yorumunu yaptı."
dolayısıyla bu aslında hemen hemen her ticaretle uğraşanın bildiği ve içinde bulunduğu bir durumdur, yani siz dünyanın en çok teknoloji üreten ülkesi de olsanız yüksek gelir ve satış rakamları, bu açık ve borç ile gerçekleşebiliyor. bir de tersten düşünelim; yüksek borç ve cari açığa "bilerek" giren toplumlar ve -kişiler-bireylerde- aslında bir şekilde kendileri için ilerlemeyi ve evrimleşmeyi zorunlu hale getiriyor diyebiliriz.zira bu kadar yüksek borcu uzun vade taşımak çok riskli olacağından, o toplumun bu borcu kapatabilmek adına kendisini bilimsel ve teknik olarak evrilmesini zorunlu kılmasına yol açacaktır. tabi her yatırım ve ticaret risk demek olduğundan bu cari açıkta bir nevi bahis konusudur.
bir de hocam cari açığımızın gelebileceği herhangi bir tavan veya maximum limit düzey veya gösteren formül var mıdır?
tşk
Hasan
Cari açık bizim gibi petrol , doğalgaz vb kaynakları olmayan, bunları ithal ederek üretim yapmak durumunda olan, yurtdışına sattığı malların teknoloji düzeyi yurtdışından aldığı malların teknoloji düzeyinden düşük olan ve tasarrufları da düşük olan ülkeler için kaçınılmaz bir durumdur. Önemli olan bu açığın nasıl finanse edildiğidir. Eğer bu açığı ağırlıklı olarak doğrudan yabancı sermaye yatırımlarıyla finanse etmişsek o kadar sorun yok demektir. Ama eğer bu açığı borçlanarak finanse etmişsek bu ileride sorun yaratacak demektir. Bizim durumumu budur. Biz cari açığın 3/4'ünü sıcak para denilen borçla, krediyle veya hisse senetlerine yatan paralarla finanse ediyor kalan 1/4ünü doğrudan yabancı sermaye girişiyle finanse ediyoruz.
SilBizim durumumuzu İngiltere ile karşılaştırmak o kadar doğru değil. İki nedenle: (1) İngiltere'nin parası (Pound Sterlin) TL'den farklı olarak rezerv paralar arasında yer alıyor. (2) İngiltere'de enflasyon ve faizler bizdeki kadar yüksek değil. Yani borçlanmayı bize göre çok daha ucuza yapabiliyor.
Cari açığın tavanı finansman bulunamayacak kadar yükselmesidir. Bunun da bir oranı yok. Ülkeye göre değişir. Ama Türkiye için % 5'den yukarısı sıkıntılı bir finansman demektir.
Hocam siz ve birçok ekonomist cari açık doğrudan yatırımlarla finanse ediliyorsa sorun değil diyor. Bana nedense çok mantıklı gelmiyor. Gelen para ülkedeki teknoloji seviyesini artırıyor daha kaliteli ve rekabetçi üretim ve pazara yol açıyorsa tamam. Yoksa mevcut üretim kaynaklarını ve pazarı ele geçirmek için geliyorsa uzun vadede halk için sıcak paradan daha tehlikeli sonuçlar ortaya çıkabilir gibi geliyor. Bu durum kapitalisyonlardan bile yıkıcı olabilir. Siz sansliysaniz vergi vermeyen firmaların karın tokluğuna çalışan köleleri olmaya mahkum olabilirsiniz gibi geliyor.
SilMahfi Hocam, iktisadın tanımında da bahsettiğimiz gibi, "kıt kaynaklarla ihtiyaçları gidermek" için çabalıyoruz ama iktisattaki grafikleri çizerken de yatay ve dikey eksenlerdeki değişkenleri gösterdiğimiz doğruların ucuna sonsuzluğu simgeleyen "ok" işareti de koymayı ihmal etmiyoruz. En basitinden üretim imkanları eğrisini çiziyoruz, dikeye buğday, yataya bilgisayar diyoruz ama eksenleri oluştururken sadece düz çizgi çekip, ucunu sınırlandırmak yerine, ok işaretli bir doğru çiziyoruz ve malların sınırsızlığını da ima ediyoruz. Grafikleri bu şekilde çizerek aslında iktisat biliminden de uzaklaşmış olmuyor muyuz? Buğday ile bilgisayar üretimi en nihayetinde sınırlı değil midir ve tabi bunlar için kullandığımız diğer hammaddelerde...
YanıtlaSilİlginç bir detay yakalamışsınız. Aslında sanırım ok işareti sonsuzluktan ziyade gidecek yer olduğunu gösteriyor, aksi taktirde bildiğimiz sonsuzluk işareti konurdu.
SilHocam 2017 ocak ayında 3.81'den dolar aldım. Dolarlarım o günden beri %2.60 aylık faizde duruyor. 14 aydır dolarda bekliyorum. Dolar düştükçe maaşımla dolar alıyorum. ABD bilanço daraltma bitene kadar dolarda beklemeyi düşünüyorum. 3-4 yıl daha. Sizde TL faizini yakalabilir miyim, yoksa bu şekilde çok zarar mı ederim 4 sene sonra?
YanıtlaSilDevam et abd faizi arttiracak faiz artinca sana yansiyacak! dahasi dolarda degerlenecek sende dolarina dolara katacaksin
SilTL faizi dediğiniz an itibariyle yüzde 14. Gelir vergisi stopajı sonrası neti yüzde 11,9. 2017 yılının enflasyonu yüzde 11,9 oldu. Demek ki paranızı TL mevduatta tutsaydınız reel getiriniz sıfır olacaktı.
SilUSD/TL kuru Ocak 2017 de 3,54 idi bugün 3,79. Dolar faizi olarak yüzde 2,60'ın stopaj sonrası neti yüzde 2,21. ABD'de enflasyon (Doların değer kaybını öyle hesaplamak gerekir) yüzde 1,8. Reel getiri 0,41. Demek ki siz bir yandan kur dolayısıyla bir yandan da reel faiz dolayısıyla kazançlı çıkmışsınız.
Yani 3 - 4 yıl beklemeye gerek kalmadan daha ilk yılda TL faizini geçmişsiniz.
Mahfi bey dolar'ın reel getirisini hesaplarken ABD enflasyonunu kullanmak bana pek mantıklı gelmiyor.Örneğin yukarıdaki arkadaş eninde sonunda parasını TL'ye çevirecek ve o anda ABD enflasyonunun bir önemi kalmayacak.
SilSayin hocam, kamu borclarina kamunun garantör oldugu özel sektör borclari dahil mi ? Saygilar.
YanıtlaSilSelam 1935 ,
SilBunlar dahil değil.
Hayır, onlar özel kesim borçları içinde. Ancak özel kesim ödeyemez de kamu garantisi devreye girerse o zaman kamu kesimi borçlarına dahil olur.
SilHocam 90larda türjiyenin bütçe açıkları çok yüksekti. Peki bu harcamalar niye yapılıyordu ve ağırlıklı olarak nasıl yapılıyordu? Yatırıma mı görev zararları mı memurlara yüksek zam mı vs.?
YanıtlaSilHazine avansi sistemi ile kisaca para basarak
SilSadece Hazine avansı değil iç ve dış borçlanma da vardı. O dönemde bütçe açıkları yüksekti. Yani devlet harcamalarını karşılayacak kadar vergi almıyor, borçlanıyordu. Kamu harcamaları daha çok memur maaşlarına ve tarımın finansmanına gidiyordu. O zaman Türkiye tarım ve hayvancılıkta o destekler sayesinde kendine yeterli bir ülkeydi
SilŞimdi bütçe açığı yerine cari açık veriyoruz. Çiftçiye vereceğimiz parayı o malları ithal etmek için dışarıya ödüyoruz.
Bir makalede gordum bu soze katilir misiniz Mahfi hocam? :
YanıtlaSil"Çin'in hızlı kalkınmasının sırrı, değişen zaman ve ihtiyaçlara ayak uydururken Marksizm'in rehberliğine sıkı sıkıya bağlı kalması."
Katılmıyorum. Yorumun ilk kısmı yani "değişen zaman ve ihtiyaçlara ayak uydurma" kısmı doğru ama "Marksizmin rehberliğine sıkı sıkıya bağlı kalması" kısmı yanlış. Marksizmde piyasa sisteminin yeri yoktur. Üretim araçlarının mülkiyetini özel kesime ve kişilere bıraktığınız anda Marksizme veda etmiş olursunuz.
Silhocam sizleri beğeniyle takip ediyorum değerli görüşlerinizi bizimle paylaştığınız için teşekkür ediyorum. ak parti dönemindeki ekonomiyi ele alacak olursak teröre yapılan harcamaların ekonomideki payını ve terör sorunu olmaması durumdaki ekonomi hakkındaki düşüncelerinizi de birdahaki yazınızda paylaşmanızı istiyor konuyla ilgili görüşlerinizi merak ediyorum...
YanıtlaSilhttp://www.tercumeodasi.org/2018/02/komunist-manifesto-onemini-hala-koruyor-xinhua-cin-marksizm-marks-engels.html?m=1
YanıtlaSil25subat 10:46 daki yorum kaynagidir.
Turkiyede ekonomi iyi senaryosu yazan ABD ve Ingiltere gibi gayri ciddi ekonominin iyi oldugu tezi islendigi zamanlari yasadik fakat gercek tabiki oyle degildi ve olmadi. Surekli ekonomi ile ilgili verilerin hatali yada carpik eksik yani makyajlanmis oldugu bir ortamda bu senaryolari yazanlarda bilerek bunu iknaya calisma gayretleri kendi amaclari icin devam ederek bugune kadar geldi uzun zamandir.
YanıtlaSilGercekten verilere bakip analiz yapildiginda dahi hersey ortadayken sorun yokmus algisi yaratma cabasi icinde olanlar cok fazla gayri ciddi oldu artik. Son donemde devletin cok fazla vergi indirimi faiz iptalleri tesvikler yeni bir fon bes gibi bircok alanda yaptigi degisiklik ekonomi iyi gittigi icin degil kotu oldugu icin yapildi.
Akli basinda insanlar bukadar cok yapilan mudahelelere ragmen ekonominin iyi oldugu soylemesi acinacak bir travma yasiyor olmasi degil yalanci olmasindan kaynakli gercekler.
Son zamanlarda birakin ekonomi iyi diyebilen esnaf bulmayi, devlet dahi esnafi kotu durumdan kurtaracaz diyerek paketler torba yasalar cikarirken krediler vergi indirimi kdv duzenlemesi otelemeler gibi onlemler almaya calismasi zaten ekonomik durumu kendi ozetliyor. Bundan dolayi ekonomi iyi demek yalandan baska birsey degildir. Rakamlarla analiz yapmak onunu gormeye calismak ve degerlendirmek herkesin hakki fakat insan hakkini degilde , algiyi tercih ederek ekonomi iyi yalanina sarilarak yabancilarin dedigini yapar oldular.
Yapilan duzenlemelerin tesviklerin sozde reformlarin hicbir anlami olmadigi hekesin malumudur. Cunku ayni yasayan yasli hastaya surekli kan vermek gibi birsey bu ki zaten sanayisi teknolojisi degismesi gereken isletmeler gunu kurtarmak bircunu odemek icin bu imkanlari kullanmaktadir.
Devlet olanlarin devami degil yeni teknoloji ve endustri 4.0 gibi yeni kaliteli farkli ustun ozellikli inovasyonel urunleri uretecek tesis icin destekler yapmali ve elektrik enerjisi turkiyenin milli enerji kaynagi olarak lanse edilmesi gerekiyor.
Bu hizla devem edilirse yalanlara, turkiye gelismeyi birakin gerilemeye cokmeye ve sonuc olarak yabamcilatin yine oyuncagi olmaya mahkum olur. Hicbir ulke baskasinin kendinden guclu olmasini istemez , oyuzden icimizdekileri dinleyerek kendi organlarimizi iyilestirerek sagligimiza kavusmak onlem almak yatalak hasta olmadan tedaviye baslamali ve teshisi kendimiz koymaliyiz.
Yorum yapmak kolay herkesin dogru yanlis fikri var.
Dusuncelerini rakamlarla ortaya koymak analiz etmek bunu insanlarla paylasmak ve kendi imkanlari ile bunlari paylasanlara tesekkur etmek erdem degil borctur.
Fikirlerini bizimle paylasan Mahfi Egilmez hocamiza tesekkur ederim.
Cok tesekkurler degerli hocam.
YanıtlaSil