2017'yi Keynesyen Yaklaşım Kurtardı
Adam Smith ile başlayan, yirminci
yüzyılın başlarına kadar gelen ve kendilerine klasik iktisatçılar denilen iktisatçı
kuşakları, devletin piyasalara karışmaması durumunda dengenin kendiliğinden oluşacağını,
zaman içinde bozulsa bile yeniden kendiliğinden kurulacağını
savunurlardı.
Derken 1929 Büyük Depresyonu
çıktı ortaya. Ekonomiyi yönetenler, siyasete yön verenler uzunca bir süre
görünmez elin gelip ekonomideki dengesizliği düzeltmesini beklediler. Ne gelen
oldu ne giden. Bir süre sonra hükümetler boş durmakla bir şey olmayacağını fark
edince John Maynard Keynes tarafından önerilen politika araçlarını kullanarak ekonomiye
müdahale ettiler. Kamu harcamalarını artırdılar, vergileri düşürdüler ve
insanların eline daha çok para geçmesini sağladılar. Böylece harcamalar arttı,
talep yükseldi, talep artışı üretimi uyardı ve üretim arttı. Üretim artışı yeni
yatırımları uyardı, yatırımlar arttı. Sonuçta ekonomiler canlandı ve yaşanan depresyon
ortamından çıkılması sağlandı. Kapitalist sistemi Büyük Depresyonda batmaktan
Keynesyen ekonomi yaklaşımı kurtardı.
Aradan 20 – 30 yıl geçince
yeniden eski yaklaşımlar ortaya çıktı. Klasik ekonominin devlet müdahalesini
dışlayan yaklaşımı bu kez monetarizm, yeni klasik iktisat, arz yönlü ekonomi
gibi çeşitli adlar altında piyasaya çıktı ve Keynesyen yaklaşım unutulmaya terk
edildi. Kurallar kaldırılıyor, devlet küçültülüyor, özelleştirmeler hızla
sürüyor, denetim terk ediliyor, oluşan balonlara aldırış edilmiyordu. Ekonomiler,
sürekli daha hızlı büyüyor, merkez bankaları da dahil olmak üzere, karar alıcılar, büyümenin yarattığı büyünün etkisi altında olayları izlemekle yetiniyordu.
2008 Küresel Krizi her şeyi alt
üst etti. Önce ABD, ardından Avrupa, sonra da neredeyse bütün dünya krizden
etkilendi. Japonya zaten kriz içindeydi, bir darbe de küresel krizle yemiş
oldu. Ekonomiler bir kez daha krizle karşılaşmış ve devlet müdahalesine muhtaç
kalmışlardı. Çünkü bu kez de sistem kendiliğinden dengeye gelememişti.
Çaresiz yeniden Keynesyen ekonomi
politikası imdada çağırıldı ve bu kez modifiye edilmiş bir uygulama ile devreye
sokuldu. Maliye politikasının yerini para politikası almıştı. ABD merkez
bankası FED ve diğer büyük merkez bankaları, piyasadan tahvil alıp karşılığında
para vermeye başladılar. Böylece piyasada parasal bolluk yaratarak harcamaları
teşvik etmeye yöneldiler. Politika farklıydı ama sonuç aynıydı. Piyasada
bollaşan para, talebi artıracak, talep artışı üretim artışını (arzı) uyaracak,
üretim artışı yeni yatırımların devreye girmesine yol açacak ve böylece ekonomi
yeniden büyüme rayına oturmuş olacaktı. Bu yaklaşım gerçekten de sonuç verdi.
ABD ile başlayan toparlanma İngiltere’ye oradan Avrupa’ya ve hatta Japonya’ya
kadar yayıldı. Bugün dünya artık küresel krizden çıkmaya hazırlanıyor.
Türkiye, küresel krizden 2009
yılındaki eksi 4,7 oranındaki büyüme (yani küçülme) dışında GSYH büyümesi
açısından fazlaca etkilenmedi. Cari açık, işsizlik, enflasyon gibi alanlarda
sorunlar yaşadı ve yaşamaya devam ediyor. Ama bu sorunları yüksek büyüme
ortalaması sayesinde geride tutmayı başardı. Ne var ki 2016 yılında ekonomi
büyüme konusunda sıkıntıya girdi. Özellikle 2016 yılının üçüncü çeyreğinde
büyümenin eksi 0,8 çıkması belirli bir panik havası yarattı. Ve ekonomi
yönetimi 2017 yılı için genişletici maliye ve kredi politikası uygulamaya karar
verdi. Kredi garanti fonu ile Hazine garantisi altında bankaların reel kesime çok
daha kolay kredi vermesi sağlandı. Bazı sektörlerde vergi oranları geçici
süreler için düşürüldü, bu yolla talep canlanması sağlandı. Sosyal güvenlik
işveren primlerinin ödemeleri ertelendi, ayrıca istihdam artışı sağlayan
kuruluşlara bunun karşılığında devlet desteği verildi ve bu yolla istihdam
artışına ve büyümeye katkı yapıldı. Bu uygulamaların sonucunda büyüme yıllık
bazda yüzde 7 dolayında bir düzeye yükseldi.
Türkiye’nin 2017 yılında
uyguladığı bu politika, daralan ekonomiye Keynesyen maliye politikası
aracılığıyla yapılmış bir devlet müdahalesiydi.
Bir zamanlar Keynesyen
yaklaşımdan söz edince “siz Keynes’te kalmışsınız oysa köprünün altından çok
sular aktı” diye eleştiri yapılıyordu. Keynesyen politikaların küresel krizden gelişmiş
ekonomileri, 2016’da başlayan büyüme kaybından da Türkiye ekonomisini kurtardığına
bakılırsa demek ki köprünün altından fazla da su akmamış.
Hiçbir siyasi partiye yakınlık duymadığınızı devamlı söylersiniz.
YanıtlaSilSizce, Selahattin Demirtaş'ın, Enis Berberoğlu'nun, pek çok gazetecinin hapishanede olması normal mi?
Bu isimlerin siyasetteki tavırlarını onaylamıyor olmamız, hapsedilmelerini meşru görmemizi gerektirir mi?
Benim söylediğim tam olarak bu değil. Ben de her insan gibi bir yerlere, bazı görüşlere, teorilere, yaklaşımlara yakınlık duyarım hatta desteklerim.
SilBenim dediğim şey bir araştırma, inceleme ve ya değerlendirme yaparken elimden geldiği kadar bu yakınlıklardan, desteklemelerden kendimi soyutlayarak konulara objektif bakmaya çalışırım. Yakınlık veya sempati duygularımının düşüncemi ve yazdıklarımı etkilememesine çaba gösteririm.
Düşüncenin ifade edilmesinin suç olarak sınıflandırılmasının doğru olmadığını ve bunun demokrasiyle bağdaşmadığını düşünüyorum. Bunu sadece ben düşünmüyorum. Bütün uygar dünya da böyle düşünüyor olacak ki Türkiye özgürlüğün olmadığı ülke olarak sınıflandırılır oldu.
İş artık siyasetten çoktan çıktı. Bu yapılan durumları siyaset bilimi açısından artık ne yazık ki değerlendiremeyiz.
SilŞöyle ki işi devleti yönetmek olan müesses nizam, mevcut sorumluluk bize çok geldi diye hala OHAL ile yönetmeye devam etmektedir.
Yürütme organı artık normal yürütme organı değil. Ki normalleşemezde.
Teşkilatları niteliksiz velet dolu.
Göç.
İç ve dış göz yaşıyoruz. Nitelikli olanlar ve umudunu kaybedenler dışarı gidiyor. Gelenler ise niteliksiz. Piramitin üstünde en azından önceden belirli prensipleri olan ahlağı olan kaliteli insanlar vardır. Şimdi ise malumunuz efendim.
"Piramitin üstünde en azından önceden belirli prensipleri olan ahlağı olan kaliteli insanlar vardır."
SilBunu yazmışsınız da, Celal Şengör'ün birkaç hafta söylediklerini tasvip ediyor musunuz peki?
Celal bey, "ben monarşiyi uygun bulurum" demişti. "Demokrasi"nin bir tür "eblehler hegemonyası" olduğuna işaret etmişti. ("Oklokrasi" terimini daha çok kullanır, "demokrasi"yi de eleştirir sık sık.)
Burada çok ince bir ayrım var:
"Meritokrasi" ile "demokrasi" bağdaşan şeyler midir, değil midir?
"Meritokrasi", elitlerin hegemonyası ve baldırıçıplakların ezilmesi midir?
Meritokrasiyi savunmak, "elitçi"lik midir?
Meritokrasinin, demokrasi içinden inşa edilemeyeceğini zannedenler, "monarşi"yi savunmaya mı yönelir?
"Philosopher king" diye bir şey var mıdır? Yoksa bu, boş bir fantezi midir?
Celal bey kim oluyor,Elon Musk ı tanımayan bir jeolog bu adamlara rehberliğiniz daha çok çıkmaz sokaklara girersiniz.
SilCelal hoca bizim için çocuk adamdır. Zira ilber hoca gibi bilgilerini bulunduğu toplumla pek ilişkilendiremiyor. Bu şekilde filtreli bakabilirseniz kendisinden çok şey alacağınıza eminim.
Sil2017'yi kurtardi ama 'ekonomisi duzelen' Ingiltere'de 100 yillik tarihi olan Carillion'u kurtaramadi. 6 milyar dolar cirolu sirket iflas etti.
YanıtlaSilBu tür modeller "kalan sağlar bizimdir" yaklaşımı üzerine kuruludur.
SilToo big to fail is not an option anymore!
SilHocam 2008 krizinin temelinde dot.com krizi var deniyor bu konuda ne dersiniz
SilO bir balondu. Balon kriz yaratmaz, krizi balonu üfleyen yaratır.
SilKoprunun altindan cok sular akti ama ne kopru ne islevi degismedi
YanıtlaSilHocam, 2018 yılı için de Keynesyen yaklaşıma ihtiyaç var gibi görünüyor. Bu sürdürülebilir bir şey mi? Keynesyen yaklaşım geçici iyileşme sağlamakla birlikte sorunları ortadan kaldırmayıp halının altına süpürüyor gibi geliyor bana.
YanıtlaSilSorunları ortadan kaldırmayıp halı altına düşürmekten kastınız devletin suni bir talep yaratıp ekonominin yeniden yapılanmasına engel olması mı ?
SilKalıcı bir çözüm değil ama bu yapılanın yanlış olduğunu düşünmüyorum. Toparlanma süreciyle beraber yeni krizlerin doğmasını engelleyecek yapısal reformların yapılması gerekiyor.
SilKapitalizm in dogasinda kriz var ihtiyaclar tatmin edildikce davranışi teşvik etmez kurali var bu durumda inişli çıkışli bir grafik hep olacak mesele inislerde çok derine inmemek gerekiyor bitcoin diye birşey cikardilar 20bine cikti şimdi 10binin altinda spekülasyonlar sistemin bir parçası
SilHocam 2017yi kurtardılar belki ama 2018 imkansız gibi. Baksanıza savaşa götürüyor birileri ülkeyi. Fed faiz artırımı,, Avrupa merkez bankası sırada, bütçe daraltma ve yetmezmiş gibi Reza Zarrab dan Nisan ayında yiyeceğimiz milyar dolarlık ceza, 2018de 210 milyar dolar bulmamız gerektiği gerçeği . 2017 öyle böyle kurtarıldı ama 2018 savaş riskide eklenince resmen ortaya karışık olacak gibi. Anlamadığım dışborç bulmamız gereken ülkeler ile aynı zamanda dalaşıyor olmamız hatta abd ile savaş durumuna gelmemiz. Aklımızı koru Allahım. Saygılar hocam.
YanıtlaSilBesbelli Mahfi Hoca da o kitapları yakmamış! Vah ki vah!...
YanıtlaSilFaiz tartışmasına Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci de katıldı. Zeybekci, ''Önceki Merkez Bankası Başkanı 'O zaman Keynes'in kitaplarını yakmak lazım' diyor. Ben ona şöyle soracağım, O hala Keynes'te mi kalmış, hala yakmamış mı o kitapları? Sonuçta ayrılığımızın en büyük sebepleri ortaya çıkmış oluyor. Onlar hala Keynes'te kaldıysa, Keynes'in teorilerinde kaldılarsa, 'vah vah' diyorum ben memleketin haline' diye konuştu. (Gazeteler, 6 ŞUBAT 2015)
Hocam sizce jeopolitik sorunları (suriye irak diğer müslüman devletleri ve filistini destekliyip israile az da olsa karşı çıkmamazı) bi kenqra atarsak yapılan ekonomi politikaları ne kadar doğrudur
YanıtlaSilKenara atsak da atmasak da ekonomi politikası uygulamamız yanlıştır.
SilFiyat istikrarı politikaları uygulanacağı Mehmet Şimşek tarafından açıklandı, dediğiniz gibi kalan sağlar bizimdir şeklinde ilerlenecek olursa çok fazla küçük işletme bu daralmadan sağ çıkamayacakv bu konuda ne düşünüyorsunuz? Yeni klasik yaklaşıma doğru bir yakınlaşma var gibi devlet görüşünde
YanıtlaSilBen Mehmet beyin açıklamaları doğrultusunda bir uygulama izleneceği kanısında değilim.
SilHocam selamlar. Sanırım şu cümlede bir yazım yanlışlığı var "...kimse bu büyüyü bozacak adım atmaya yanaşmıyordu."
YanıtlaSilDüzelttim, sağ olun.
Silkabına sığmayan potansiyelle kabını doldurmaya çalışan ekonomi olmak....
YanıtlaSilMUHTEŞEM Bİ TABİR
Siltabi bu tam da böyle değil. iddia odur ki, krize girilmesi serbest piyasa ekonomisinin tam olarak işletilmemesinden kaynaklanır, buna sebep de kamu harcamaları ve yüksek vergilerdir.
YanıtlaSilHocam bir sonraki krizde sanırım helikopter para dağıtırlar merkez bankaları sanırım.
YanıtlaSilHocam sizce Keynes Adam Smith'ten önce ortaya çıkarmış olsaydı tezlerini, liberal düşünce oluşur muydu? Yoksa 29da büyük buhran olmayıp liberal düşünce çökmeseydi Keynesyen düşünce zaten oluşmayacak mıydı? Biliyorum böyle bir varsayım biraz uzak oluyor bilimsellikten ama fikrinizi merak ettim:) Yani ekonomiye özetle ilk önce arz değil de talep cephesinden bakılmış olsaydı neler konuşurduk acaba bugün :)
YanıtlaSilSaygılar ve yazı için elinize sağlık, teşekkürler...
Bunları bilemeyiz tabii hepsi spekülatif varsayımlara dayanır.
SilSorularınızın cevabını vermek çok zor ama ilgilenirseniz external history of science ya da economics olarak araştırma yapabilirsiniz .
SilHocam yazı çok güzel elinize sağlık ama ben özellikle şu kısma bayıldım. Muazzam :))
YanıtlaSil"Derken 1929 Büyük Depresyonu çıktı ortaya. Ekonomiyi yönetenler, siyasete yön verenler uzunca bir süre görünmez elin gelip ekonomideki dengesizliği düzeltmesini beklediler. Ne gelen oldu ne giden"
Teşekkür ederim.
SilKeynesyen ekonomi
YanıtlaSilAcaba Eğilmezyen ekonomi de var mı?
Heee var. 2 Kilo göndereyim sana, günde 3 defa tok karnina bir corba kasigi yut.
Sil3 hafta sonunda kafatasinin icinde hareketlenmeler hissettigin anda, buraya birkac cümle yazmaya basladiginda düsünen ve düsüncelerini paylasabilen bir canli oldugunu anlayacaksin.
Egilmezyen ekonomi böyle birseydir.. Denemeden anlayamazsin..
Hocam bircok ekonomist kuresel finans sisteminin cokmenin esiginde oldugunu soyluyor.Ben sizi ornek olan bir ekonomi ogrencisi olarak neden aksi ni dusundugunuzu merak ediyorum.Aykiri bir fikir duymak benim icin cok ogretici olacaktir.Saygilarimla
YanıtlaSilTeşekkür ederim.
SilBen aynı kanıda değilim. ABD, Avrupa ve hatta Japonya toparlanma sürecine girdiler dolayısıyla şimdi bir yıl öncesine göre daha iyimser durumdayız.
Hocam Avrupada tahvil balonu varken Euro neden Dolara karsi bu kadar degerli ?
YanıtlaSilEuro bölgesi fazla veriyor cari fazla ABD ise cari açık veriyor
SilAyrıca Euro un başladığı 2002yilibdan bugüne abd doları ile arasında aynı dönemlerde enflasyon farkı var.yani ayni dönemi son 15 yılı ele alırsak ABD'nin enflasyonu daha yüksek
Almanya faktörünü ununmamak gerekir.
SilFaiz farkina ragmen euro dolardan her zamna degerli olacak
SilBelki abd de faizler 4 falan olur euro bolgesinde 0 olur o zaman belki esitlenirler o da belki bi ihtimal 1euro 1 dollar olur. Onun da nedeni cari farklar ve enflasyondaki kucuk de olsa farkliliklardan kaynaklaniyor-
Yazılanların hepsinin katkısı var ama asıl mesele Trump faktörü.
SilBu büyük kukla oyununda(bazılarının hayalleri kimilerinin alelâde yasantisi saygıdeğer hocam
YanıtlaSilCümlenin ikinci yarısı doğru ama hayat bir kukla oyunu değil.
SilDevletlerin partilerin yardımlarını arttırmaları lazım.
YanıtlaSilMesela devlet vatandaşına yardım yaparken siyasi partilerde üyelerine yardımlar yapabilmelidir. Zengin seçmenler parti üyeleri partinin fakir üyeleri i tutmak için yardimlar yapabilir. Böylelikle sosyal devlet görevini icra ederken partilerde yandaşlarına sosyal parti olmanın gereği olarak yardımlar yaparak toplumda fakir kalmaz.hemde siyasette seçmenleri tutmak üzerinden rekabet artar temiz siyaset artar. Bir taşla birden fazla kuş avlanır.
Parti başkanları da daha nitelikli olur parti yönetiminde nasıl olduğu sosyal parti başkanı olup olmadığı denenir.
Bu dediğiniz ülkemizde görmeye çok alışık olduğumuz popülist seçim propagandasının parti ölçeğinde bir tezahürü .
Sildediğinizi yanlış buluyorum. devletin parası kime göre neye göre kime verilecek... bu işi partiler değil devlettin sosyal yardımlaşma kurumu çalışanları yardıma ihtiyacı olan ailelerin yerlerinde görerek verilmeli. bu ülkede bmw x5 ile engelli maaşı alan insan da var. yoksa partilerde o para ancak partiler içerinse kendi eş dost ve akrabalarına dağıtılır ve gerçekten ihtiyacı olanlara ulaşmaz
SilUnknown20 Ocak 2018 01:3
Silpartinin baslari yandaslarina dagittigi zaman millet parti basina demez mi bize niye dagitymadin diye`?
Parti baskanlari ne derse o olmali. yandaslarda halkin nabzini tutmali
O kadar para abd de neden enflasyon yaratmadı hemen ? Bizde yaratacağı için mi para yerine maliye politikasını seçtik hocam?
YanıtlaSilLikidite tuzağından hemen çıkış olmaz ve enflasyon hemen oluşmaz.
SilBizde zaten çok yüksek enflasyon olduğu için mecburen maliye politikasına girdik.
Hocam peki sizce Keynesyen ekonomi ne zamana kadar krizler için can yeleği olacak?
YanıtlaSilSanıyorum bir sonraki krizde olamaz. Çünkü para artık basıldığı yerde durmuyor, faiz nerede yüksekse oraya akıyor. Öyle olunca da basıldığı yere katkısı çok sınırlı kalıyor.
SilHocam esnek kur sisteminde para politikası milli geliri arttırırsa bizdeki maliye pol nasıl büyümeyi yukarı çekiyor? Para politikasıyla desteklendiği için mi? Ya da başka nedeni var midir?
YanıtlaSilSonuçta ikisi de farklı yöntemlerle aynı kapıya çıkıyor; insanların harcanabilir gelirini artırıyor.
SilMahfi Bey yazınız için çok teşekkür ederim.
YanıtlaSilKeynesyen modeller kullanalım ama Keynes'in durgunluk dönemleri için tavsiye ettiğini yapıp diğer dönemlerde Keynes'i kenara bırakmak sorun oluyor gibi. Durgunluk döneminde harcamalarını artırıyor kamu kesimi, güzel ama durgunluktan çıkıldıktan sonra gerekli tasarrufları da yapmıyor benim gördüğüm kadarı ile. Yapmıyor, çünkü yatırım ve kamu harcamasının getirdiği kısıtlı süreli istihdam ve ekonomik etkileri aynı zamanda oy demek. Benim hatırladığım kadarı ile Ali Babacan mali kural getirelim derken "Dur şimdi, kendi kendimizin elini neden kelepçeleyelim?" gibi bir yaklaşım sergilendi. Kamu borçları da Kamu Özel Sektör İşbirliği (KÖİ) gibi yöntemler sayesinde düşük görünüyor. Büyük projelerin finansman yükü -riski kamunun üstlenmesi garantisi altında- özel sektör üzerinde görünüyor. Önceki yazılarınızda kamu/özel sektör arasındaki dış borç dağılımının nasıl değiştiğini göstermiştiniz (sebeplerine girmeden). Keynesyen yaklaşımı nasıl kullandığımızın detayına girmek gerekiyor. Keynes transfer harcamaları yerine yatırım harcamalarının GSYİH'yı artırıcı etkisinden bahsediyor. Bu açıdan da incelemek lazım kamunun harcamalarını diye düşünüyorum. Finansman yükü özel sektörde görünen yatırım projelerinin gerçek aktif karlılığı ile ortalama faiz yükünü bir kıyaslamak lazım örneğin. 2017 için gerekliydi kamunun ekonomiye desteği. KGF'nin de son derece başarılı olduğun düşünüyorum ama ilerleyen dönemde bizim artık özel sektör yatırımlarının artışını görmemiz gerekir normalleşmek için. Keynesyen yöntemleri kullanmanın bin çeşit tonu/şekli var. Biz ihtimallerimizden ne kadar akıllıcasını tercih ettik? Daha iyisi ne olabilirdi? Bunların üzerinde durmakta fayda var.
Saygılarımla,
Haklısınız doğru tespitler. Ya da durgunluğa girmemek için yapısal önlemleri alalım.
SilMerhabalar,
YanıtlaSilSayın Eğilmez ve Sevgili Okuyucular,
Keynesyenler ve Fonksiyonalistlerin yanılgılarını [1] detaylandırmak yerine, bu paylaşıma atfen John Maynard Keynes'in şu sözünü paylaşmak istiyorum:
''Güçlük, yeni düşünceleri anlamakta değil, insan ruhunun her köşesine dal budak salmış olan ve içimizden çoğunun aynı formasyonu almış bulunduğu eski düşüncelerden kurtulabilmektir.'' [2]
______
DİPÇE:
[1]: Söz konusu yanılgılar için bkz.: AKTAN, C. C. - DİLEYİCİ, D. - VURAL, İ. Y. (Ed.): Kuramsal Maliye Politikası., 1. Baskı, Seçkin Yayıncılık San. ve Tic. A.Ş., Ankara - Şubat 2007, s. 46-51.
[2]: KEYNES, John Maynard: İstihdam, Faiz ve Para Genel Teorisi., Çeviren: Asım Baltacıgil, Fakülteler Maatbası, İstanbul - 1969, s. xııı.
_________________________________________________________________________________________________
Çok doğru. Keynes'in en beğendiğim sözlerinden birisidir.
SilDerste İktisat hocamız, İngiliz iktisatçı J.M.Keynes'in deflasyonist 1929 büyük bunalımında kendisine ne yapalım diye sorulduğunda şu enteresan cevabı verdiğini söylemişti ki hiç aklımdan çıkmaz: "Çukur kazdırın, çukur doldurun!"Bunu neden söylediğini de izah etmişti: Çukur kazdırmak için işçi istihdam edeceksiniz ve üretim faktörü olarak emeğe ücret ödeyeceksiniz, çukuru doldururken de hakeza tekrar ücret ödeyeceksiniz, akabinde o işçinin gelirini harcaması sözgelimi esnafın geliri olacak ve böyle böyle durgunluk içindeki ekonomide canlanma görüleceğini ifade etmişti. Ben bunu ülkemize uyarlayınca halihazırda istihdamdaki daralma, esnafın işlerindeki azalma için emekli-memur-işçi maaşlarının arttırılmasının ekonomimizi daralmadan kurtaracağı kanaatine varıyorum. Doğru mu düşünüyorum Sayın Hocam?
YanıtlaSilÇok doğru düşünüyorsunuz. Ama unutmamak lazım ki Keyneyen ekonomi sonuçta gelişmiş ekonomiler için öngörülmüş bir yaklaşımdır. Türkiye gibi ekonomilerin boş yere çukur kazdırıp dolduracak imkânı yoktur.
Silİstiklal Caddesi, Üsküdar sahili vs bu görüş doğrultusunda son hallerini almis olabilir.
SilHocam klasikçilerin devlet mudahalesi olmasin yaklasimi uygulansaydi Türkiye'de (siyasi kaygilarin olmadigi dolayısıyla apolitik bir ortam varsayiyorum) uzun vadede daha nitelikli ve kalici sonuclar mi olurdu? Cunku klasikçilerin de bir bildigi olmali diye düşünüyorum, yoksa niye elimde kotu giden bir seyi iyi yapma imkani varken (maliye/para politikalari) ben o imkani kullanmayayim?
YanıtlaSilKusura bakmayın ama bu düzeltmeyi yapmak zorundayım. Klasikçiler diye bir deyim yanlış. Doğrusu Klasikler.
SilKlasik iktisatçıların çoğu dinsel inanç kökenli yaklaşımlara sahiptiler ve dünyanın, evrenin dolayısıyla bütün ilişkilerin Tanrının eliyle düzenleneceğini, bozulsa da aynı şekilde düzeleceğini düşünürlerdi. O çerçevede bakmak lazım görüşlerine.
Hocam soru şu;
YanıtlaSilYeni bir ekonomi modeli olusmalimi yoksa bunlardan karma yapip devammi etmeli.
Ayrica ekonomisi disa bagimli bizim gibi ulkeler kendi ekonomisine yon veremezken, disardan yapilan mudehalelerde savasa zorlama, goce zorlama, piyasadan para cekme, borca mahkum etme politikalari ile bizim kendi ekonomi modelimizi olusturmamiz gerekmiyor mu sizce ?
Gariptir ki, kimse kimseyi bir şey yapmaya zorlamıyor. Öyle hissediyor olabiliriz ama büyük ihtimal yanılıyoruz.
SilKendimiz buna sebep oluyoruz. Her zaman bu şekilde düşünüp önlemini kendimiz almamız lazım. Bu yeteneği kazanmadıktan sonra hiç bir ekonomik model bizi uzun vadede kurtaramaz.
Dunyada basili olan usd toplaminin 1.5 trilyon oldugu FED'in sitesinde yer aliyor, dunyadaki toplam dolarin ise 50 trilyon oldugu soyleniyor.
YanıtlaSil1) Bu durumda 50 trilyonun sadece 1.5 trilyonu basilmis; 48.5 trilyon usd'lik mevduat, kagit vs. varligi elinde tutan insanlar bu parayi ellerine almak isteseler FED 48.5 trilyon para basmak zorunda kalacak. Bu tabi olmayacak bir sey ama olsa da bir sey degismez cunku karsiligi olan bir parayi basmis olur.
2) Amerika'nin 50 trilyon dolar kadar uretimi var mi, yani bu karsiligi olan bir para mi? Olmasi gerekir mi? Para kaydi olarak serbestçe olusturulabilen bir sey mi?
3) Diger taraftan aradaki bu kadar fark neyi gösteriyor hocam dolara olan korkunç talebin disinda? Dunyadaki herhangi biri kendi parasini belirlenen kur karşılığında dolara cevirebilir. Amerika bunu takip ediyor mu, sınır koyuyor mu, dunyada bu kadar cok dolar hesabinin olmasinin negatif bir etkisi var mi Amerika'ya hocam?
Cehaletimi bagislayin. Anladigim..
SilEger dogru ise, 1,5 Trilyon basilmis 48,8 Trilyon fiziki olarak var olmayan sistemler arasindaki mevduat, kagit vs. dolar bazli degerler ise..
ABD BitCoin"e yillardir gecmis de haberimiz mi yoktu.
Yoksa gercek Bitcoin e aniden saldiriya gecilmesi ve degerinin tepetaklak olmasi birseylerin saltanatinin sallanmasindan mi acaba.
Aradaki fark insanların/firmaların (normal olarak) dolarlarının tamamını banknot olarak tutma gereği hissetmediklerini, ABD Merkez Bankası'nın da sadece fiziki banknot ihtiyacını karşılacak kadar banknot bastığını, ihtiyaç olmayan bir bankntu basmaya zahmet etmediğini gösteriyor; başka birey değil.Siz bütün paranızı banknot olarak cebinizde mi taşıyorsunuz?
SilHocam merhabalar.. Ben lafı çok fazla uzatmak istemiyorum fakat bir yorumla birlikle bağlayacı bir soru sormak istiyorum..biz bence eğitim eksikliğimizden kaynaklı çok fazla analiz etmeden ya da sormadan sorgulamadan hemen ön yargılar ve yorumlarda bulunuyoruz ki bu da bence kişisel yada kurumsal kutuplaşmalara neden oluyor..her alan için bence böyle siyaset olsun spor olsun fakat ekonomi bence böyle bir şey değil.. yani ben arkadaşımla sohbet sırasında sen keynesyenci misin yoksa tarzında dışlayıcı bir geri bildirim alıyorum yani bunda ne var bilmiyorum fakat bu ekonomi bizim sorun varsa çözüm bulmak bunun için uğraşmak gerekiyor fakat kapital düzenin yansımaları buna izin vermiyor herkes kendini düşünüyor kimse ekonomiyi düşünmüyor.. Bunlara binaen aslında ekonomi bir denge olduğundan devletin fazla müdahale de bulunması da sakıncalı bir durum ve paranın bollaşması çok ta hoş bir durum değil.. kapitalin sebep olduğu irili ufaklı krizlerin iri olanından bizi beklediğini düşünüyorum açıkçası.. Sizin bu konuda fikriniz nedir acaba..? ÇOK TEŞEKKÜRLER
YanıtlaSilKapitalin sebep olduğu irili ufaklı krizler burda ne demek istediniz ?
SilTeşekkürler Mahfi bey. Talep enflasyonu yaşanan bir ekonomide faizlerin mb tarafindan azaltılması kısa dönemde enflasyonist baskıyı arttırmasına rağmen; uzun dönemde, hali hazır tasarruflarin yatırıma dönüşmesiyle birlikte uretimi yatirimi arttirip enflasyonist baskiyi azaltmaz mi? Kısaca Cumhurbaşkanımızın hiç bir teoriye uymayan " faizleri düşürün bakın enflasyon kalıyor mu " sözü bu söylediklerimle açıklanıyor mu açıklanmıyor mu ?
YanıtlaSilüretimin talebi karşılayamaması nedeniyle yaşanan talep enflasyonunu ,faiz indirerek üretim kapasitesini arttırmak suretiyle düşürmeye çalışmak etkili olmaz . Faiz indirdiğimizde insanlar daha çok tüketmeye ( daha az tasarruf etmeye) yöneleceklerdir . Bu fiyatlar üzerinde yukarı yönlü bir baskıya neden olur. Yatırımların maliyeti olan faiz düştüğünde eski yüksek seviyedeki faiz oranında feasible olmayan yatırım projeleri yapılabilir hale gelir fakat tasarruf açığı olan bir ülkede yabancı sermaye düşük faize razı olur mu ? Türkiye için finansman ve maliyeti asıl problem gibi görünse de yatırım ortamı asıl sorun kaynağı.
SilBende tam olarak böyle düşünmüştüm teşekkür ederim. Kısaca tasarruf açığı olan ülkelerin faiz oranları yüksek olmaya mahkumdur diyebiliriz.
SilMahfi bey burayada bir yorum bekliyoruz :)
SilTeori dediğimiz şey yaşamın özeti ve karmaşık yapısının soyutlanmasından başka bir şey değildir.
SilFaizi düşürerek enflasyonu düşürebilmek için talep enflasyonunun değil, kur baskısının değil maliyet enflasyonunun var olması ve bunun içinde de faizlerin payının oldukça yüksek olması lazım. Oysa bizde talep enflasyonu var ve kurların fiyatlar üzerindeki baskısı oldukça yüksek. Öte yandan faizlerin toplam firma maliyetleri içindeki payı da (ortalama olarak) yüzde 3,5 dolayında. Dolayısıyla bizim gibi ekonomilerde gerekli ekonomik altyapı oluşmadan faizi düşürürseniz enflasyonu artırırsınız.
Hocam hem teori hem de ülke guncelini birarada sunmanizdan ötürü teşekkür ederim.
YanıtlaSilSağ olun.
SilMerhaba Mahfi Bey,
YanıtlaSilPeki bu buyume dolar olarak hesaplandiginda bizi bir yere getiriyor mu? GSYH'nin 2016'ya gore dolar üzerinden azalmis olmasi nasil yorumlanmali?
Selamlar
Kurları doğru tutamayınca durum aynen dediğiniz gibi oluyor. Yüzde 7 de büyüsek dolar bazında küçülmüşüz aslında.
SilÜlkemizde Keynesyen Yaklaşımı 100 yıl daha gider.Uzun vadede zaten herkes ölmüş olur :)
YanıtlaSilHocam geri sayım programında olduğu gibi yarım saat reklam verip sonra "onunla bununla beraberdik görüşmek üzere" deyip programı kapatmanın reklamlara ne yararı var? Yazıktır böyle bekleyenlere. Çok gülüyoruz :D
YanıtlaSilmalesef seçimler = büyüme,
YanıtlaSilkeynesyen politika = seçim kaybı.
büyük şoklar olmadıkça ki bu şoklarda politikacılar da çok büyük şirketler de bir günah keçisini bulup öne attıkları için bir değişiklik olmuyor. Nitekim 2008 finansal krizi aslında bir yolsuzluk durumu olmasına rağmen tutuklanan bankacı sayısı 1 ve o da kendi salaklığından dolayı tutuklanıyor. onun dışında kimse sorumluluğu almıyor. ne hükümetler, ne de şirket sahip/yöneticileri.
2018'i Monetaristler kurtaracaktır.
YanıtlaSilHocam para basarak yatırım yaparsak ne olur? Para basarak katma değerli ürünler üreten fabrika kursak ve zarar etse bile zararını para basarak telafi etsek ne olur? Neden böyle bişey yapılamaz? Hem yatırım için gerekli olan tasarrufu bulmaya da gerek kalmaz
YanıtlaSilBence de enflasyon 5%oldugu müddetçe bir kural koyup para basılarak finanse etmek yöntemi isletilebilir. Tek şart para basmak için en flasyon besi geçmeyecek.
SilCon Ahmet'e telif ücreti ödememiz gerekir bence.
SilKeynesyen politikalar ulus devletleri kurtarıyor lakin hükümet eliyle piyasaya müdahale sonucunda gelir farklılaşması giderek artıyor. Hükümete yakınsan onun propagandasını yaparsan her türlü devlet desteğini alıyorsun piyasada ki tüm engeller devlet eliyle önünden çekiliyor. Bu da paylaşımda adaletsizliği artırıyor. Dünyanın her yerinde keynesyen politikalar bu sonuçları doğuruyor.
YanıtlaSilSayın Eğilmez, izniniz ile konu hakkında bir ekonomist olmayan bir profesyonel bir yöneticiolarak görüşümü sunmak isterim. Keynesyen politikaların uygulanmaya konulması sizin de işaret ettiğiniz üzere 1929 Büyük Buhranı sonrasında olmuştur. 1929 Krizini oluşturan sebepler ise Versay Anlaşmasının yarattığı tazminat sisteminin Almanlar tarafgından ödenmemesi ve Dawes ve Young Planları ile ABD finansal sistemi ile finanse edilmesinin yarattığı parasal genişleme, finansal piyasalardaki derülasyon ve ABD bankacılık sistemindeki kontrolün yitirilmesi olmuştur. Keynesyen tedbirler 1930'lı yıllarda ABD Ekonomisini topladığı doğrudur ancak II. Dünya Savaşı çıkıp, ABD sanayisi tam istim ile çalışmasaydı ne olurdu sorusu bence kolay bir soru olmasa gerek diye düşünürüm. 2008 Küresel Ekonomik Krizinin çıkışı doğru kontrol edilmeyen bir kredi ve finansal varlıklar piyasasının tetiklediği bir kriz olmasının yanısıra; 1990'lı yıllardan beri oluşan arz fazlasının da yarattığı bir kriz olduğunu düşünüyorum. Keynesyen politikalar kamu harcamalarını arttırarak talebi canlandırsa dahi, bu krizlerin kökenindeki sorunları tama çözemiyorlar. Belki de iddialı bir tez olacak ama bu politikalar ile vergi verenlerin parası talebi arttırmak ve işsizliği azaltmak amacı ile too big to fail olarak isimlendirilen kurumları kurtarıyor.2008 Krizi vurduğunda pek çok finansal kurum ki içlerinde başta Citibank olmak üzere oldukça zor duruma düşereken; şimdi bu kurumlar yerlerini muhafaza ettiği gibi önemli karlar açıklar duruma geldiler. Keynesyen politikalar doğru yönetilemeyen kapitalizmin zaman zaman ortaya çıkardığı krizleri yatıştıran ama kalıcı bir düzelme yaratamayan bir yaklaşım olabileceği gibi; kamu harcamlarının aktığı yön itibari ile de servet ve gelir paylaşımını uzun vadede bozabilen bir etkiye sahip olabilir mi sorusu akla geliyor. Bu politikalar ile kısa vadede talebin arttırılması, işsizliğin tırmanmasının engellenmesi hepsi oldukça pozitif sonuçlar ancak uzun vadeli etkisi ne olurun yanıtını şahsen bulamıyorum. Saygılar işle.
YanıtlaSilBurak bey, profesyonel olduğunuz cümlelerinizden belli, piyasanın içindesiniz, tecrübelisiniz, peki, sizin şirketinizin mevcut durumu ne?
Sil"Ülkemizin geleceğini pek parlak görmüyoruz ama bizim şirketin hali vakti yerinde, sıkıntımız yok" mu diyorsunuz?
Lütfen samimiyetle cevaplar mısınız?
"Uzun dönemde herkes ölüdür."
SilJohn Maynard Keynes
Sn. Adsız 16:29,
SilBen profesyonel bir yönetici olarak görev yapıyorum. Alanım mali işler ve hazine yönetimi.Bu konumdaki bir yöneticinin başlıca görevlerinden biri de iç ve dış riskleri saptamak ve bu riskleri yönetmektir. Bu anlamda sorunuza yanıt vermek gerekirse, bir şirketi bir gemi, dışsal ortamı deniz olarak görürseniz, geminin tasarımından rotasına kadar denizde her türlü hava koşulunda seyir etmesini sağlamak durumundasınız. Bu görev tüm kurumların üst yönetimi için geçerlidir. Üst yönetimi ister yönetim kurulu, ister CEO, ister CFO isterseniz pazarlama direktörü, vs. olarak tanımlayabilirsiniz.
Sn.Adsız 18:19
SilAlıntı yaptığınız sözün tamamı aşağıdaki gibidir. Bu söz nedeni ile muhafazakar çevrelerce Keynes'in özel hayatı da alıntı yapılarak çok ağır eleştirilmiş olduğunu not düşelim. Ancak bence bu sözün anlamı kısa vadede yangın varken ateşi söndürmeye odaklanılması gerektiğidir. Ki burada da Keynes haklıdır. Yukarıdaki yorumumda tezim Keynesyen çözümlerin belki de kapitalizmin doğurduğu krizleri temel olarak çözmek yerine krizin etkilerini hafiflettiği yönündedir.
"But this long run is a misleading guide to current affairs. In the long run we are all dead. Economists set themselves too easy, too useless a task, if in tempestuous seasons they can only tell us, that when the storm is long past, the ocean is flat again."
Evet Burak Bey biliyorum söylediklerinize katılıyorum. Ben sadece ufak bir tebessüm amacı ile yazmıştım.
SilKeynes'in kendi tezlerinde enflasyon, uzun dönem gibi konularda tamamlayıcıları kendisinden sonrakş Keynesgil ekonomistler olduğunu da düşünürsek ve Keynesyen ekonomiyi değerlendirirken Yeni Keynesyenlerin de modele yaptığı katkıyı göz önüne alırsak aslında günümüzdeki "karma" modele yani para politikasının Keynes'in maliye politikası için önerdiği gibi kullanımının kısa ve uzun vadede etkilerinin daha net olacağı kanaatindeyim
Ben de tartışmaya ufak da olsa bir katkıda bulunmak isterim . Klasik iktisatçılar piyasanın fiyat mekanizması ve serbest giriş ve çıkışlarla uzun vadede kendiliğinden dengeye geleceğini iddia etmişlerdir . Örneğin klasik iktisada göre tasarruflarla yatırımı dengeye getiren fiyat faizdir halbuki Keynes faizin para talebi ile para arzını dengeye getiren bir fiyat olarak tanımlar ve likidite tuzağının bir sonucu olarak para politikasının işlevsiz olacağını öne sürer . Bu durumda çare devletin harcamaları artırarak ekonomin tam istihdam seviyesine gelmesini sağlamaktır . O dönemdeki hakim paradigma için bu bilimsel bir devrim niteliğindedir . Keynes uzun vadede hepimiz ölüyüz sözünü depresyonun daha uzun yıllar sürebileceğini ve bir önlem alınmazsa derinleşerek devam edeceğini vurgulamak için söylemiştir.
SilHocam, Bence kapitalizm bir grup insandan diğer bir gruba gelir/kaynak transferi yeteri kadar olduğu sürece gayet iyi işliyor. Ne zaman transfer yavaşlarsa, yani tüketici pozisyonunda olan grubun devredecek kaynağı yeteri kadar olmadığında sistem kilitleniyor. Devletler bundan önce borçlanarak (geniş halk kitlesi adına)bu kilidi açmayı başardı, fakat küreselleşmenin geldiği boyut ve devletlerin para basma imtiyazı kripto paralar yoluyla ciddi tehdit altındayken bu işin bundan sonra o kadar kolay olmayacağını düşünüyorum.
YanıtlaSilBir tarafta patent, piyasa/pazar/fiyat kontrolü gibi imtiyazlarla diğerlerinin kaynaklarını ele geçirmeye çalışanlar, diğer tarafta tüketim çılgınlığı içindeki halk, bunların arasında (?) ise devlet aygıtı. Devlet aygıtı denge sağlayıcı görünse de, eninde sonunda aygıtı yönetenlerin çıkar hesaplarına kapılıp, aslında imtiyazlı grubun değirmenine su taşır hale geliyor.
hırsızlar, aptallar ve bozacılar üçgeni.
Saygılarımla,
Hocam Tr mali tesvik ve kredilerle buyume sagladi. Bu sene Fed yaklasik 420b$ para cekecek ve iyimser tahminle 3 kez faiz artisi yapacak. Eylulde de AMB para vermeyi kesecek. Bu sene belki sene sonunu ayakta karsilayacaguz. Ama 2019 cok farkli.
YanıtlaSil1-Sizce sicak paranin Tr'yi terketmeye baslamasi hangi tarihde baslar.
2-Eger buzim Mb si 2019a kadar faiz arttirmasa bile 2019da cok cok ciddi 250-400 baz gibi arttirmak zorunda kalirmi?
3-bu faizler bize sicak para girisine devam etmeye yeyermi?
4-2019 sonunda resesyon ve dusuk enflasyon gorurmuyuz? saygilar
1- Faiz yeterince yüksek olduğu sürece (ki başka çare görünmüyor şimdilik) sıcak para buraya gelmeye devam eder.
Sil2- Benim tahminim TCMB bu yıl bir kaç kez faiz artırmak zorunda kalır.
3- Eğer çok daha büyük riskler yaratmazsak bu faizler sıcak parayı çekmeye yeter.
4- Şu anki görünüm böyle bir duruma işaret etmiyor.
teknik analiz bir ihtimal ocak ayında enflasyonun yükseleceği sonrasında yavaş tempoda 1.5 yıl içinde inişli çıkışlı %9-10.5 seviyelerine ancak gelebileceğini söylüyor(üretici enflasyonu nedeniyle?)... özetle enflasyon artmasada bizimle beraber kalacak.MB geçici zannediyordu? ancak pek geçici değil(gibi) o nedenle politika faizlerini yükseltecektir(belki)? ancak verdiği nominal faizi pek değişmez gibime geliyor...mbnin faiz arttırması için enflasyonun daha da yükselmesi gerek ancak 4-6 aylık döngüler halinde devam eden enflasyon 5. dalganın sonunda(gibi). teknik analiz herzaman doğru çıkmaz ama bakalım (bu iyi senaryoydu).
SilSayin Hocam,
YanıtlaSilOktay Yenal Uluslarin Zenginligi ve Uygarligi (Egitim Boyutu) kitabinin bir yerinde Bertrand Russell'in 'Arastirilsa uygarlik duzeyi ile enflasyon arasinda bir iliski bulunur' sozunu paylasiyor. Kitabin bu yerinde uygar insanin ileriye donuk dusunme (foresight) ozelliginden bahsediyor. Insanlarin ileriye donuk dusunme yetisi kazanmasiyla enflasyon orani arasinda sizce bir iliski var midir?
Bertrand Russell in sözünü kurumların kalitesi ve enflasyon olarak değiştirerek düşünebiliriz zira artık dünyada uygarlık düzeyi bir ülkedeki kurumların kalitesini ölçmeyi hedefleyen bir endeksle ( adını şimdi hatırlayamadım ) belirleniyor . Uygar gelişmiş toplumlar baktığınızda demokratik kurumların kapsayıcılık ve hesap verebilirlik ilkesi temelinde tasarlanması sayesinde oluşuyor . Günümüzde enflasyon merkez bankalarının kontrolüne bırakılmış durumda ve bir merkez bankası ne kadar bağımsız karar alabiliyorsa o ülkede enflasyon o kadar düşük seyrediyor bu ampirik bir gözlem sonucu . Merkez bankaları enflasyonu kontrol altında tutabilmek için ekonomide karar alıcıların nasıl beklenti oluşturduklarını modellemek zorunda. Rasyonel beklentiler teorisi bu konuda en doğru tercih gibi görünüyor elimizdeki verilere bakarak . Bu teori kısaca insanların ellerindeki tüm bilgileri en doğru şekilde kullanma kapasiteleri olduğunu dolayısıyla geçmiş tecrübelerinden yararlanarak ileriye dönük bir tahmin yaptıklarını ve tüketim ile tasarruf kararlarını bu doğrultuda aldıklarını söyler . Dolayısıyla merkez bankalarının şu anki temel görevi beklentileri yönlendirebilme becerisi bunu hangi araçlarla yapar derseniz iletişim politikası ve para politikası ilk akla gelen ama daha önemlisi reputasyon yani merkez bankasının güvenilir olması çünkü insanları bir kere kandırabilirsiniz ama rasyonel beklentiler kuramı iki kere kandıramazsınız der. Umarım açıklayıcı olabilmişimdir.
SilTesekkur ederim :)
SilHocam merhabalar,dünyada bu denli büyük miktarlarda parasal genişleme yaşanırken neden dünya genelinde başta parasal genişleme yaşayan ekonomilerde enflasyon önceki dönemlere nispeten çok yükselmedi?Teşekkürler.
YanıtlaSilBahsettiginiz paralar, uretim odakli calisan endustrilere gitmedi; buyuk fonlari yoneten finans kuruluslarinin kasasina 'faizden kazanc saglamak icin hazir sicak para' olarak kullanildi ilk QE'den beri.
SilSirketler QE'den istifade edemedi ve uretim yapamadi, iscilerine maas odeyecek parayi kazanamadi, sonucta insanlar harcama yapmaktan vazgecti ve enflasyon yukselmedi. Bu vaziyet halen devam ediyor.
Finansal kuruluslar, fon yonetim sirketleri & araci kurumlar ve dunyadaki butun bankalar kapatilmadikca, 15 Eylul 2008'de baslayan kriz bitmeyecek.
Butun bankalar, tehlikelidir ve ekonomik krizlerin sebebidir. Bankalari kapatmali ve binalarini yikmaliyiz, bu gunler yaklasiyor...
Hocam bu ekonomi teorileri biraz su fil hikayesine benzemiyor mu? Herkes tuttugu yer itibariyle bir tanımlama yapıyor. Oysaki bu teorilerin hepsinin belirli şartlarda geçerliliği söz konusu olabiliyor. Bir gerçekliğin farklı yüzlerini tanimliyorlar sadece. Ancak isin içinde bilimsellik kilifiyla gizlenen ciddi bir ideolojik kavga olduğu için resmin bütününü görmekten ziyade birbirlerini çürütmeye çalışıyorlar.
YanıtlaSilAynen, çok doğru bir tespit. Yaşam değişiyor, zevkler, anlayışlar, yaklaşımlar değişiyor. İnsanlar dün beğendiklerini bugün beğenmiyor. Yani özetle insanların anlayışı, yaklaşımı değişiyor. Böyle bir durumda bu yaklaşımlar, anlayışlar kurulu sosyal teorilerin aynı yerde değişmeden kalması düşünülemez. Değişime ayak uyduramayan teoriler de işe yaramaz zaten.
SilEkonominin psikolojisi mi ?
YanıtlaSilPisikolojinin ekonomisi mi ?
Nereye kadar matematik ?
Bilginin uygulama alanı bulabilmesi kimlerin boşluk bırakması ile oluşur?
Cehaletin ekonomi anlayışını çözmeden, bilginin hakimiyeti oluşmaz mı ?
Ekonomideki Hayır matematiği nedir ?
Teşekkürler
Bu hikayede senin sözün ediliyor!(Karl Marx, Das Kapitalin önsözü)
YanıtlaSilÜlkemizdeki vergi dilimleri yüzde 15,20,27,35.
Asgari ücretli bir işçinin bir üst vergi dilimine geçmemesi için 2018 yılı kümülatif vergi matrahının 20.700,92 tl olması gerekmektedir.
Açıklanan 2018 kümülatif vergi matrahı yüzde 15lik dilim için 14.200 tl. Yani asgari ücretli birey yılın 9uncu ayı bir üst vergi dilimine girmektedir. Dolayısıyla yılın son 4 ayı geliri asgari ücretten aşağı olmaktadır.
Açıklanan torba yasayla beraber asgari ücretli birey, yılın son 4 ayı için asgari ücretten az aldığı tutar kadar bir sonraki yıl aradaki farkı almaktadır.
Peki ya geliri asgari ücretten biraz fazla olan, daha erken vergi dilimine giren kişiye ödenmesi gereken aradaki fark nerede?
Maliye bakanlığı bu buluşuyla patent almalı!
Mesele 3 lira, 5 lira meselesi değildir. Mesele vatandaşını enayi yerine koymaktır mesele.
Asgari ücrette bir üst dilimden işlem görülmüyor. Yılın son aylarında aşan kısım ilave agi yöntemiyle ücrete ilave ediliyor. Tabi bu söylediğim bekar bir asgari ücretlide geçerli. Yani ücret hiçbir dönem 2017 yılı için 1.400 TL nin altına düşmedi.
SilYazıyı dikkatli okuyunuz.
Silİlkinde de okudum. Asgari ücretlinin yılın son dört ayında eksik aldığı tutarı sonraki yıl alması gibi bir durum söz konusu değil. Buradaki hatalı bilgiyi düzelttim.
SilSizin son üç paragrafta bahsettiğiniz durum hep vardı zaten yeni bulunmuş bir cinlik değil. Son iki yılda asgari ücret son aylarda üst vergi dilimine giriyor. Hatırlarsınız 2016 yılında asgari ücrete yüzde 30 zam yapılınca bu durum ortaya çıktı. Vergi dilimlerine bu oranda bir artış yapılmayınca asgari ücretliler zarar görmesin diye ücretler son aylarda bekar agi dahil net asgari ücretin altına düşmüyor.
Yalnız ülkemizde sizin bahsettiğiniz seviyelerde ücret alanlar çoğunlukla net üzerinden anlaştıkları için vergi dilimlerinden etkilenmezler. Diğer önemli bir kısmı da ücret yüksek olsa da SGK ya asgari ücretten bildirim yapıldığı için onlarda etkilenmez.
Sizin bahsettiğiniz durumdan ücretini brütten anlaşmış, ücretini SGK ya tam ücretten bildirilen şanslı azınlıklar etkileniyor.
Şanslı azınlık mı? Asgari ücretten fazla kazanan herkes etkileniyor bu olaydan. Hatta asgari ücretli dahi etkileniyor parası eline daha geç ulaştığı için enflasyondan etkileniyor
SilÜlkenin kanunlarına göre işlem yapan işçi/işveren şanslı azınlık mı oluyor?
SilAdsız 13:33 ücretten kesilen vergi olayında atladığın bir şey var ve ben sana bunu izah edemedim bu benim hatam.
SilBugün kesilen tutar sonraki yılda iade ediliyor diye bir şey yok. Yüksek ücret alanlar eğer ki net üzerinden anlaşmışlarsa bir kayıbı yok. Brüt üzerinden anlaşmışlarsa yıl ortasında sonlarına doğru net ücretlerde azalma olur. Ülkemizde bu durumda olan çalışan sayısı çok mudur sizce. O yüzden şanslı dedim, vurgu yapmak için. Şu an olmada da emekliliğine çok katkısı olacaktır.
Adsız 22:29, Cümle doğruysa farklı açılardan da doğru olur. O mana da düşünerek yazmadım ama şanslı kelimesini ironi yaptığımı farz ederek de okuyabilirsiniz. Kötü manada şanslı yani. Kümeste olmalarından doğan bir şans.
Yine belirtmeden geçemeyeceğim kanuna göre işlem yapan derken sadece işvereni kullanmak durumundasınız. Çünkü işçinin ücret aşamasında tam/eksik beyan etme gibi bir durumu yok. Beyan eden işveren.
Fikirlerimizi ortaya koyarken yanlış bilgiler dökmeyelim.
Hani denilse işverenlere tonlarca teşvik, biz de istiyoruz işçi olarak. Ne yazacaktım bu cümlelere karşı. Hayır olmaz mı diyecektim.
Ama olmayan bir şeyi yazınca, ben de bildiğim bir konuda düzeltme ihtiyacı hissettim o kadar.
Kendinizi iktisaden 'vakanüvis' görür müsünüz?
YanıtlaSilBir zaman cetveliniz var mıdır yıllara yayılan, günün önemli iktisadi olaylarını kısa notlarla kaydettiğiniz?
Bu blogdan bahsetmiyorum.
Şunun gibi bir şey:
18 Ocak 2018: Bugün bir şey olmadı.
19 Ocak 2018: TCMB, faizi 600 baz puan arttırdı, başkan istifa etti... gibi?
Görmem çünkü vakanüvis olanları kaydeden kişidir. O anlamda sadece olaylara tanıklık eder. Kendi yorumunu katmaz. Ben yorumumu katarım.
SilBöyle bir cetvelim yok. Ama günlük bazı verileri düzenli kaydettiğim excell tablolarım var. Onlardan hareketle grafikler çiziyorum.
Hocam öncelikle derin bilginizi ve tecrübenizi bizlerden esirgemediginiz için teşekkür ederim. Bizim gibi üçüz açık plan ülkelerde genişletici politikalar oldukça riskli ve ancak günü kurtarmaya yönelik olduğu da ortada. Dünyadaki mevcut daralma döneminde, denk bütçe politikalarına tekrar geri dönmek değerlendirilmesi gereken bir seçenek olabilir mi?
YanıtlaSilIkincisi, cok fazla olmasada beyaz eşya gibi bazı sektörlerde dünyada rekabetçi bir yapıda olduğumuz gözüküyor. Zira cep telefonu gibi alanlarda da varlık göstermeye çalışan firmalarımız var.Fakat yöneticilerimizden bu ürünlere yönelik olumlu bir söylem ya da davranış ile tuketimine ozendirdiklerine pek rastlamadık. Insanimiz yabancı ürün tüketmeyi oldukça seviyor. Bunu neye bagliyorsunuz? Zira firmalarımızın uluslararasi piyasada var olabilmesi icin bunun hayati öneme sahip olduğunu düşünüyorum...
Kendileri de ithal ürün kullanıyorlar. Türkiye'de üretilen markası,tasarımı bize ait olan ürünleri desteklemeliyiz. Bu anlarda bütçemizi değil milli geliri düşünmeliyiz.
SilTimur Cimen, neden tercihlerimizi bu yonde yapmaliyiz? Bu tavsiyeyi iyi niyetli goruyorum ancak, sadece yerli oldugu icin bir urunu secmenin acikcasi o urunun ureticisine bir fayda sagladigini hic dusunmuyorum. Bu tip bir tercih serbest rekabeti engelleyen bir durum olusturuyor, ve kapitalist bir sistemde serbest rekabetin olmamasi sistemi anlamsiz, ve hatta zarali kiliyor.
SilSayet GSMH'yi dusunuyorsaniz; markasi, tasarimi bize ait olmayan ancak Turk isciler tarafindan uretilen urunler de GSMH'yi arttirir.
Evet arttırır ama diğeri daha fazla arttırmaz mı?
SilMarka ve tasarım bize ait olan bir ürün/hizmet daha çok ihracat olanağı sunmaz mı?
İstihdamın kalitesi artmaz mı?
Bu desteğin büyüyeceğini düşünün; bu ülkedeki yatırımı arttırmaz mı? Bu durum istihdam artışına yol açmaz mı?
Bu konuda üreticiler gazetelere beyanatta da bulunuyorlar; ülkede üretimi olan ürün yerine tamamı ithal olan ürünleri görüyoruz devlet kurumlarında. Bir yandan da teşvikler dağıtıyoruz üretimi ve istihdamı arttırma için.
Artık her geçen gün daha zorlu bir güne uyanıyoruz. Ve bu ülkede üretimi ve istihdamı arttırmak için her kesimin destek vermesi şart.
Ben yüzde yüz destek demiyorum yine de. Ama hep ithalini tercih edersek, işsizliği, cari açığı, enflasyonu, düşük gelire mahkum olmayı nasıl çözeceğiz?
Belki daha farklı ifade etmek istersiniz. Neden bir ürünü tercih etmemiz o ürünü üreten üreticiye bir fayda sağlamasın? Başka birşeyi ifade etmek istemiş olabilirsiniz. Bizler hep yerli üretimi desteklersek, firmalarımız kendini geliştirmek istemeyebilirler diyebilirsiniz ama sorunumuz bu olsun. Bu sorunu çözmek diğerini çözmekten çok daha kolay. Zaten yeterli talebe ulaşan bir ürün gözünü yurtdışına da dikecektir. Küresel çapta rekabet bu sorunu ortadan kaldırır.
SilTabi başka bir düşünceniz de olabilir.
Kaldıki bu sefer rekabeti ithal ürün üreticisi yapma durumunda olacak.
SilDışa kapalı olmayan bir ekonomide serbest rekabetin olması kaçınılmaz. Direk örnek verirsek Arçelik, Vestel gibi firmalarımız varken ve bunlar dünya standartlarında kaliteli ürünler ortaya koyarken ve hatta bunlar çogu zaman fiyat ya da performans olarak daha makul ürünler sunarken Siemens, Bosch gibi firmaları tercih etmek yabancı marka sevdasından başka bir sey değildir. Ekonomik kalkinma ve gelismeyi sadece GSMH'ya baglamakta pek dogru bir tutum olmAz. Zaten bu anlayışın da çıkmaz sokağa gittiği görülüyor. Kimse kimseye git en kotu yerli mali tuket demiyor fakat ortada bir esitlik / rakabet gucu varsa yerli uretimleri de tuketici olarak desteklemek milli sorumlulugumuzdur. Herkes yeşil renkteki buzdolaplarini hatırlar, su an o firmanın geldiği nokta ve ülkeye sağladığı istihdam bir sır değil. Çin ve hizla gelismekte olan kore örneklerini gelişim açısından iyi incelemek gerekiyor. Umarım Mahfi hocamız bizlerle bu konuda güzel bir yazı paylaşır.
SilTimur Cimen, bir urunun ihtiyaclari karsilayip karsilamadiginin en guzel olcutu satis rakamlaridir. Sizin oncelikle manevi duygularla yapacaginiz satin alma tercihi, ureticinin bu referansini kirletmis olacaktir.
SilBu durumdaki bir ureticinin yabanci bir pazarda basarisiz olmaktan baska hicbir sansi olamaz. Kendi pazarinda, kayirmayla degil, gercekten urununu begendirerek basarili olan bir firma ise, yabanci pazarlarda da ayni basariyi gosterebilir. Cunku insanlarin ayni kosullar altinda ihtiyaclari evrenseldir.
Ureticiye zarar veriyor dememin sebebi budur.
Adsiz 23:07, Arcelik, Vestel gibi firmalarin urunlerinin Siemens, Bosch gibi firmalarin urunlerinden daha kaliteli ve ihtiyaclari daha iyi karsiliyor oldugu fikri sizin kendi tecrubelerinizle edindiginiz fikriniz. Bu firmalarin yoneticileri bile bu konularda bu kadar iddiali degildir eminim. Hatta ne Zorlu ailesinin, ne Koc ailesinin fertlerinin kendi yasam alanlarinda Arcelik ve Vestel disinda baska bir sey kullandirtmadigini hic ama hic dusunmuyorum. Karsilastirdiginiz firmalar arasinda ciddi tecrube ve sermaye farki var. Kapitalist bir sistemde tercih yaparken maneviyat yerine maddiyati kullanmaniz hem kendinizin hem de ulkenizin ekonomisi acisindan daha faydali olur diye dusunuyorum. "Yerli" urun tuketmek psikolojik acidan rahatlatacaksa da tuketilsin, sonucta o da bir rekabet unsurudur, buna da itirazim yok.
Bu duygular sadece maneviyat değil maddiyat da içerir; bu anlarda bütçemizi değil milli geliri düşünmeliyiz derken. Bu tüketici davranışına bir örnek. Peki üretici davranışına da örnek olamaz mı, ya da devletin. Bu üçlü güzel bir kurguda buluşamazlar mı; birinin yapacağı hatayı önleyen, piyasayı dengeleyen, daha iyi yapmaya yönelten gibi. Daha kolay değil mi şu anki sorunlarımızdan. Belki ben de zararı gösteriyorum ama daha az bir zararı ve daha güçlü bir pozisyonu esasında.
SilHemen bu kadar çabuk red etmeyin. Bu sadece onu alma bunu al demek değil. Gizli özne gibi, gizli fiil de var bu cümlelerde. Kolaya kaçma, aklını kullan tasarla daha iyisini yap. Arkanda güç olarak bizi gör.
Merak etme bayağı serbest piyasa şartlarında rekabet ediyor üreticilerimiz. Yine de her ürüne talep olacaktır.
Biz yeter ki oyunu anlayalım.
Acaba istatistik kurumu tüik in verilerine güvenebilirmiyiz?
YanıtlaSilbabanıza güveniniz var mı ?
Silşimdi hoca senin soruna evet ya da hayır dese ne değişecek senin için.güvenmiyorsan başka alternatifin var mı ?. IMF ve diğer kuruluşlar bu verilere göre türkiye hakkında konuşuyor, yorum yapıyor..kişinin sorusundan kalitesi anlaşılır.
adsız 13:10 genel anlamda benim (yukardaki adsız değilim) mahfi hocadan başkasına güvenim yok. O yüzden ekonomiyi sadece bu blogdan takip ederim.
SilAdsiz 14:02, guven zaten zincirler uzerine insa edilir. Yani "Mahfi Hoca"ya guveniyorsaniz, baska bir suru seye daha guveniyorsunuz demektir.
SilAdsiz 14:02 ne kadar objektif bir yaklasim. Ekonomiyi sadece bir pencereden takip ederek dogru yaklasimlar sergilemek kolay olmasa gerek.
SilBen Mahfi hocayi da baska iktisatcilari da takip ederim, sonra analiz yaparim.
SilMesela faiz konusunda Mahfi hoca hala Bretton Woods sablonu ile dusunur, 21. yuzyil piyasalarinin hizliligini pas gecer.
Bir de, Bitcoin konusunda Mahfi hocanin muazzam onyargilari var.
Bunlar disinda pek cok konuda Mahfi hocayla uyumluyum, yapisal reformlar konusu gibi.
Evet bitcoini 19.000 usd alıp 10.000 usd düşünce, arkadaşlarımız da sizin gibi düşünüyordur şu sıralar😊
Siladsız 17:11 eleştirinize yanıt vereyim: siz mahfi eğilmezi yeterince tanımamışsınız. Pencerenin sayısına değil nereye baktığına dikkat edin. Sizin gibi kırkıda apartman boşluğuna bakan pencereyi neyleyim (!) Mahfi'nin penceresi bilimle açılır hep ufku hedef alır....!!!!
SilMahfi'nin penceresinden bilimi görürsün, Atatürk'ü görürsün, mantığı görürsün daha sayayım mı?
1- Ben Mahfi egilmezi tanimam gerektigi kadar arastirdim, tanidim, okudum ve buraya birseyler yazabiliyorsam kendisini takdir ediyor ve görüslerine deger veriyorum demektir.
Sil2-Hocanin görüslerine deger vermem, baska görüs ve fikirlere kapali kalmami gerektirmez.
3- " Pencerenin sayısına değil nereye baktığına dikkat edin. Sizin gibi kırkıda apartman boşluğuna bakan pencereyi neyleyim "
Bu ne sacma sapan bir kavram. bu ne kibir. bu nasil kendini begenmislik. Sen beni tanimadigin halde benim ile ilgili nasil böyle bir hüküm verebilirsin.
4-Mahfinin penceresinin neyi hedef aldigini sen mi bana izah edeceksin. Ben onu degerlendiremezmiyim.
5-Kaptirmis salliyor.. Gördüm de bu kadar yalakasini görmedim. RTE ye Gözünün kil i olayim diyen bacidan farki yok neredeyse.
Sanki ben Hocayi elestiriyorum.. onun meziyet ve niteliklerini yalakalik seviyesinde siralayarak aklinca bana cevap veriyor. Hadi yaa.. biz Hocanin Atatürkcü ve cumhuriyetci bir ilim adami oldugunu anlayamamistik. kendisini Imam saniyordum ben.
Atatürkcü yalaka Badem..
Değerli arkadaşlar, kimsenin benim düşüncelerimi aynen benimsemesi gerekmez. Herkesin kendi okuduğu, öğrendiği şeylerden ve kendi analizlerinden yararlanarak kendi düşüncelerini oluşturması ideal durumdur. Kimseyi körü körüne takip etmeyin dedikten sonra beni gözü kapalı izleyin demem gibi bir şey beklenemez herhalde. Beni de izleyin başkalarının görüşlerine de bakın ve sonunda kendi özgün düşüncelerinize ulaşın. Ben öyle yaptım. Marks'ı da okudum, Keynes'i de okudum, Aristo da okudum, Osmanlı tarihi de çalıştım. Hala da çalışıyorum ve okuyorum. Sonuçta kendi sentezimi oluşturdum. Size de aynı şeyi tavsiye ederim.
Silİkinci olarak da birbirinizi eleştirirken lütfen belirli sınırları koruyun.
Sevgiler
Adsız19 Ocak 2018 13:10, Sen kalite kontrol uzmanimisin ? ben bir Produkt muyumki benim kalitemi ölcüyorsun ? Insanlara tepeden bakma ! Benimde sorularima yanit verme ! Ben hocaya soru sordum ister yayinlar ister se de cevaplar sen niye araya giriyorsun ?
SilMahfi hocam yazınız için teşekkür ederim.
YanıtlaSilMerkez bankasının 22 Kasım'dan beri piyasaları geç likidite penceresinden fonlanması tam olarak ne oluyor. Repo açmıyor mu veya ağırlıklı ortalama marjinal fonlaması piyasaları etkileniyor mu?
Bu dediklerinizi çok sınırlı tutuyor. Asıl olarak % 12,75 lik geç likidite penceresi fonlamasını kullanıyor.
SilİSTANBUL KANALI NE KADAR MANTIKLI:bizi kıskkanan ülkelerden 50 milyar dolara yakın kredi kullanıp karadenizle marmarayı birleştireceğiz.neden bunu yapacağız?bir gereği var mı. İstanbul boğazı zaten var.ama plan şu kanalın etrafına ev yapıp satacaklar oradan para kazanılacak deniz manzaralı olacak vs. saçma bir görüşte yabancı gemileri kanaldan geçirip para kazanmak. bedava boğaz varken neden kanaldan geçsinler?boğazıda paralı yapmanız gerek. boğazı paralı yapabilirmisiniz? İslamcılara göre evet yapabilirler.tabiki yapılamaz. uluslar arası sözleşmelere göre davranmak zorundasınız. boğazdan geçişleri kısıtlarsanız önce ruslar isyan eder sonra dünya. siz bir yere gidemez. hiç bir ülkeye de uçmazsınız.ama İslamcılar burasını düşünmüyor. atatürkü kötülemek yeterli. bak buradanda bedava geçiyorlar diyorlar
YanıtlaSilBu konu ile ilgili YouTube ta Prof.Dr Cemal Saydam"in 1 saatten fazlan inanilmaz bilimsel aciklamalari var. duymak ve paylasmak isteyenlere öneriririm. Gercekten de insaat sektöründen baska hicbir konuya faydasi degil inanilmaz yikimlari olacak bir proje..
SilKONYA OVASI ÇÖKERKEN AFRİN:konya ovasına yağan yağmur miktarı 40cm/ yıl altında. 25 cm yağan yerler yarı çöl olarak kabul ediliyor. konya ovasında eskiden buğday ekilirdi. sorun yoktu. ama şimdi sulu tarıma geçildi.yer altından çekilen sularla sulu tarım yapılıyor. toprakta yer yer çökmeler başladı.çünkü yağan yağmur ve barajlar yeterli gelmiyor. boşalan yer altı kaynakları suyla dolmadığından çöküyor. çöken yerlerde bir daha su toplanmasıda imkansız hale geliyor..bir diğer proplemde trakyada ergene nehri zehirlenmiş olarak akıyor. çiftçiler o suyla prinç suluyor bizde afiyetle yiyoruz. ama bu anlattıklarım sorun değil. çünkü bir taraftan kanal İstanbul diye 50 milyar dolar harcayıp rant yaratmaya çalışıyoruz bir taraftanda suriyenin uydurk bir kendi afrinde ruslar ve Amerikalılar izin verirse lidercilik oynayacağız. İslamcı kardeşlerimiz atatürkcü kardeşlerimizde İsrail tohumu paylaşıp duruyorlar
YanıtlaSilMahfi Hocam kitaplarınızda, yorumlarınızda ve yazılarınızda genelde sherlock holmesden kesitler sunuyorsunuz. Ancak araştırdığımda bircok yazar yayinevi çıkıyor. Siz hangisini öneriyorsunuz Hocam
YanıtlaSilEn kalitelileri T. İş Bankası Yayınlarından çıkanlar ama onlar çok sınırlı.
SilMahfi hocam beyin jimnastiği yapalım. Asgari ücret 2 bin lira olsa. İşverenin ekstra maliyetini devlet vergi indirimi nedeniyle indirse ve devlet de kendi vergi gelirlerinin bir kısmını saçma sapan yerlere ayıracağına vazgeçeceği vergi geliriyle dengelerse insanların alim gücü bir nebze olsa da artmaz mıdır?
YanıtlaSilArtar ama bu işler sürekli devlet desteğiyle olmaz.
SilHocam trlibor sizce uygulandığı andan günümüze başarılı oldu mu?
YanıtlaSilSizce oldu mu? Ben hiç trlibor uygulamasıyla ilgili bir şey duymuyorum.
SilHocam, yüksek enflasyon döviz kurunu yükselten nedenlerden birimidir?
YanıtlaSilen onemli nendenlerden biridir. Cunku sen ve diger ulkeler arasinda enflasyon farki olusuyor. Senin kullnadigin para birimi bir yilda mal ve hizmetler karsisinda eriyorken mal ve hizmetlerin fiyatlari artiyorken diger ulkede o ulkenin kullandigi para biriminde ise bu erime daha az oluyorsa senin kullandigin para birimi de diger ulkelerin para birimi karsisinda erir.
SilMesela
ABDde enflasyon bir yil icinde %2 olsun
Senin ulkende ise ayni yil icinde %20 olsun
aranizda %18lik fark olusur bu fark ise abdnin dolarinin senin kullandigin para birimine karsi yukselmesiyle kapanir.
Doviz kurunda istikrarin ana sartlarindan biri o ulkede enflasyonu makul seviyelere cekmektir.
Bu gelismis ulkeler icin %1.94-%2.6 arasinda orta nokta olarak %2.2
Gelismekte olan ulkeler icin ise %3.5 oranlaridir kabaca.
Hocam şuan içinde bulunduğumuz operasyon sürecinin ve ABD hükümet kapanma olayının Türkiye, ABD ve küresel ekonomi üzerine ne gibi yansımaları olacağını öngörüyorsunuz? Bu konuda yazınız mevcut mu? Saygılar, teşekkürler.
YanıtlaSilABD'de bütçenin Kongrede onaylanmaması Dolara değer kaybettirir. Buna karşılık Türkiye'nin yaptığı operasyon da TL'ye değer kaybettirir. Yani Dolar diğer paralara karşı değer kaybederken TL'ye karşı değer kazanır.
SilHocam merhaba, finansal piyasalar ve yatırım yönetimi alanında tez konusu belirleyeceğim. nasıl bir şeyler önerirsiniz ?
YanıtlaSil'Kriz dönemlerinde finansal riskler ve yatırım yönetimi' olabilir mesela. Küresel kriz dönemini esas alıp inceleyebilirsiniz.
SilJapon yeni yatirimi yapanlar çevremde giderek artiyor bunun sebebi nedir ? Güvenli liman deniyor bu doğru mu ?
YanıtlaSilBir zamanlar Yenzedeler diye bir grup vardı bilir misiniz? Başbakanlığın önünde bizi kurtarın diye gösteri yaparlardı. Bu konularda ilke şudur: "Üzerindeki resmi tanımadığınız paraya yatırım yapmayın."
SilSebebi neyse , bedeli neyse öderim.
YanıtlaSilinternetten dolar neye gore basılıyor konusunu dinledim hocam. bir sorum var bu konuda: internete giriyorum hesabimdaki tl'yi dolara dönüyorum. kimse bana bir sınır koymuyor ne türkiye ne amerika. ben bu dolarla amazondan bir urun aliyorum ya da parayi amerikadaki bir atm'den cekiyorum. kendi yarattigim parayi baska bir ülkede kullaniyorum. bu kısım cok havada kaliyor. diyelim ki bir bilgisayar sistemi kuruldu, ortada nakit para dönmüyor. sadece birbirine cevriliyor. istediğim kurdan dolar aliyorum. mesela 1 usd= 0,5 tl yarattigim bu parayi da amerika'da atm'den cekiyorum. boyle bir sistemi yapmaya engel olan seyler ne?
YanıtlaSilBunu engelleyen bir şey yok. Ya da bu nu engelleyen tek şey sizin sahip olduğunuz paranın limiti. Benim o anlattığım mesele nakit para idi. Kaydi paranın engeli yok.
SilNasıl istediğiniz kurdan dolar alabiliyorsunuz ? Bu kısım yanlış geldi bana . Kurlar forex piyasasında bolluk/kıtlık , risk/ getiri hesaplamalarıyla speküle edilen fiyatlardır. Sorunuzda diyelim ki demişsiniz ama varsayımın da bir mantığı olur siz kafanızda bir kur belirleyip işlem yapabilir misiniz evet yaparsınız fakat kur piyasada oluşacak fiyattan ucuzsa yani bir arbitraj fırsatı veriyorsa karşı tarafa işlem gerçekleşir . Kaldı ki bahsettiğiniz sistem mevcut sistem sadece şahsi fiyatlamalar piyasa fiyatlamasından çok fazla sapma gösteremiyor ya da şöyle ifade edeyim piyasada hakim konumda değilseniz fiyat üzerinde etkiniz yok denecek kadar az . Bahsettiğiniz farazi sistemde sanırım merkezi bir otorite yok bu durumda paranın arzı neye göre belirlenecek bunlar fiyatlamada kritik olduğu için gerekli bilgiler .
SilHocam sizi örnek alan bir iktisat öğrencisiyim bu bloğ'u nasıl açtınız?
YanıtlaSilBlog açmak çok kolay. Mesela bu sitede nasıl açılacağı anlatılıyor: https://wpmavi.com/blog/blog-nasil-acilir.html
SilDeğerli hocam,
YanıtlaSilDevlet lüks mallara uygulanan vergiyi azaltması vergi gelirini nasıl arttırabilir ?
Vergiyi azaltınca lüks mallara talep artabilir ve artan taleple toplam vergi tahsilatı artabilir. Ne var ki lüks mallara talep sınırlı olduğu için vergisini düşürerek talep artışı sağlanması o kadar kolay değildir.
SilBu yorum yazar tarafından silindi.
Silhocam konuyla alakası yok ama kafama çok takıldı. Lütfeen basit bir şekilde anlatırsanız çok sevinirim. MB nin faiz artırımının borsaya olan etkisini anlayamıyorum nasıl oluyor ve tahvil piyasasını nasıl etkiliyor? şimdiden teşekkürler
YanıtlaSilBir ekonomideki bütün faizler MB nin uyguladığı faizden etkilenir. Çünkü MB bankaları fonlar. Ne kadar yüksek faizle fonlarsa bankalar da faizlerini o kadar artırır. Bununla rekabet etmek durumunda olan tahvillerin faizi de artar. Tahvil faizleri artarsa tahviller çekici hale gelir ve insanlar borsadan çıkıp tahvile dönmeye yönelirler.
SilMahfi Bey, abd ekonomisi zor durumda mı ; sürekli faiz artırımı meselesi gündemde...
YanıtlaSilZor duruma girmemek için faizi artırıyorlar.
SilHocam yazdıklarınızı büyük bir ilgi ile okuyorum. Emeğinize sağlık...
YanıtlaSilBir kaç konuda fikrinizi merak ediyorum.
Görünen şu ki ulusal kalkınma modelleri iflas ediyor. Küresel ölçekte devasa şirketlerin aslında ulus devletlere de ihtiyacı kalmamış görünüyor. Sizce bu saatten sonra devleti yönetenler elde ettikleri gelirleri ,toplanan vergileri , bunun gibi bir çok kalemde elde edilen gelirleri kendilerine yakın kurdukları işletme ve organizasyonlarla beraber tüketip ulusal kalkınmayı tamamen göz ardı mı edecekler?
Bu dediğiniz zaten dünyanın bazı ülkelerinde yaşanıyor. Ama henüz kamuoyunun güçlü olduğu ekonomilere yayılmadı.
SilLütfen söyleyeceklerinizi dolandırmadan, net yanıtlar mısınız:
YanıtlaSilTürkiye'nin şu an içinde olduğu ekonomik kriz "yavaş" ekonomik kriz mi? "Gizli kanser" gibi mi? Yavaş yavaş mı yayılıyor, Türkiye'deki sektörlerin kılcal damarlarını boğa boğa mı yayılıyor ekonomik kriz?
Krizden ne anladığınızı tanımlarsanız ben de size ne olduğunu anlatabilirim.
SilSevgili Mahfi Eğilmez, haberiniz yoksa, şimdi öğrenmiş oldunuz:
YanıtlaSilNeil deGrasse Tyson twitter hesabından, "COSMOS: Possible Worlds" belgesel serisinin çekimlerine başladıklarını duyurdu. 2019 ilkbaharında yayınlanacakmış:
https://twitter.com/neiltyson/status/952265886110502912
2008 yılında ki parasal genişlemeden dolayı varlık fiyatlarının aşırı değerlenmiş olması bir balon olarak görülüyor bu balonun patlama riski var bu patlarsa tekrar kriz olma ihtimali yüksek olur mu ?
YanıtlaSilArtık eski etkileri olmuyor krizlerin. Finansal piyasalar esneklik kazandı.
Silİyi günler Mahfi hocam,
YanıtlaSilYazınızı gününde okudum, fakat soru biraz geç geldi aklıma. Keynes'in öne sürdüğü yaklaşım, ekonomi başarılıyken hükumetin cari fazla vereceği ve ekonomik buhran durumunda da bu elindeki fazlayı (ya da borçlanabilme kabiliyetini) ekonomiyi canlandırmak için kamunun faydasına kullanması gerektiği üzerine değil miydi? Şu an kredibilitemiz var ama ekonomi rahatken cari fazla verdik mi?
Saygılar,
Sinan
Hocam monetarist ve keynesyen iktisat yaklaşımını karşılaştırarak türkiye açısından hangi iktisat okulunun uygulanabilir olduğunu düşünüyorsunuz
YanıtlaSil