2017'den 2018'e Geçerken
2017 Yılının
Değerlendirilmesi
2017 yılı inişli çıkışlı bir yıl
olarak arkamızda aklıyor. Küresel sistemde olduğu kadar Türkiye’de de
siyasetten sosyal yapıya, ekonomiden finans piyasalarına kadar ciddi savrulmalar
yaşandı. Küresel çerçevede bu dalgalanmalara yol açan olayların en önemlileri
arasında Trump’ın yaklaşımlarının yarattığı rahatsızlıklar, Brexit olayı,
Fed’in faiz artırımları, ortadoğuda yaşanan olumsuz gelişmeler, Kuzey Kore
liderinin füze denemeleri, Avrupa’da ortaya çıkan hükümet bunalımları ve Kudüs
sorunu sayılabilir. Türkiye açısından bu dalgalanmalara ek olarak düşürülen Rus
Uçağının yarattığı olumsuz etkilerin devamı, darbe girişiminin yarattığı
olumsuzlukların devamı, referandumun bütçe üzerinde yarattığı olumsuzluklar,
enflasyonun denetlenememesi, işsizliğin düşürülememesi, turizmde yaşanan
sorunlar, ABD ile çıkan vize sorununun etkileri, Zarrab davasının yarattığı
çeşitli olumsuzluklar sıralanabilir.
Bu sayılanlardan herhangi birisi
küresel krizden önceki dönemde ortaya çıksa finansal piyasaların uzun süre alt
üst olmasına yol açar, göstergeleri ciddi biçimde etkilerdi. Oysa bu olaylar yıl
boyunca peş peşe geldiği halde finansal piyasalarda yaşanan dalgalanmaların
etkisi kısa süreli oldu. Bunun nedenlerini daha önceki bir yazımda “piyasa
aldırmazlığı” kavramıyla açıklamıştım (http://www.mahfiegilmez.com/2017/12/piyasa-aldrmazlg.html.)
Bütün bu gelişmelere karşın
piyasaların kazandığı direncin de etkisiyle 2017 yılı tahmin ettiğimden daha
iyi sonuçlandı. Küresel sisteme baktığımızda en hızlı toparlanan ekonomi olarak
ABD ekonomisini görüyoruz. 2017 sonundaki göstergelere bakılırsa ABD
ekonomisinin küresel krizi artık atlattığını söyleyebiliyoruz. Avrupa,
İngiltere ve Japonya ekonomileri toparlanmaya devam ediyor. İngiltere’nin,
Brexit’in yarattığı olumsuz duruma karşın gösterdiği ekonomik performans
beklentilerin oldukça ilerisine geçmiş bulunuyor. Gelişmiş ekonomiler bu
toparlanmayı büyük ölçüde uzun süredir yaptıkları parasal genişlemeye
borçlular.
2017 yılına girerken gelişme
yolundaki ülkeler arasında en fazla tedirginlik yaratan ülke, büyüklüğü
nedeniyle Çin’di. Çin, büyümede kaybettiği ivmeye karşın diğer alanlarda kriz
ortamından giderek uzaklaşan bir görünüm çizerek endişelerin önemli ölçüde
ortadan kalkmasını başardı.
Türkiye, gerek 2016 yılından
devren gelen sorunlar ve gerekse de 2017’de yaşadığı sorunlara karşın oldukça
ciddi bir büyüme ivmesi yakaladı. Buna karşılık ekonominin diğer
göstergelerinde önemli bozulmalar ortaya çıktı. İşsizlik, enflasyon, bütçe
açığı, cari açık, dış borç stoku 2016 yılına göre artış gösterdi. TL, önceki
iki yıla göre daha düşük oranda olsa da, yabancı paralara karşı değer
kaybetmeye devam etti. Brent petrolün ortalama olarak beklentilerin üstüne
çıkması cari açığa olumsuz etki eden unsurlar arasında yer aldı.
2018 Yılına İlişkin Küresel Beklentiler
Bundan iki ay kadar önce 2018
yılına ilişkin beklentiler daha kötümserdi. Özellikle gelişmiş ekonomilerin
iyiye gidişlerinin devam edeceğine ilişkin gözlemlerle birlikte son dönemde
beklentilerde iyileşme ortaya çıktı.
2018 yılında küresel sistemde
Brent petrolün yükseleceğine ilişkin tahminlere ek olarak Fed’in faiz artırmaya
devam edeceği beklentisi ve bilanço küçültmeye devam edeceği gerçeği, olumsuz
beklentileri en fazla tetikleyen unsurlar olarak karşımıza çıkıyor. Bu
olumsuzluklara jeopolitik risklerin devam ediyor olması da eklenebilir. Buna
karşılık ABD ekonomisi önderliğinde başlayan krizden çıkış eğiliminin
Avrupa’ya, İngiltere’ye ve hatta Japonya’ya da olumlu biçimde yayılması ve
bunun 2018’de hızlanarak devam edeceği görüşü pozitif beklentilerin en önemlisi
olarak kabul ediliyor.
2018 yılında uluslararası
likiditenin daralmasına yol açacak gelişmelerin başında Fed’in faiz artırması
ve bilanço küçültmesi geliyor. Fed’in, 2018 yılında piyasalardan çekeceği tutar
420 milyar Dolar olacak. Buna karşılık Avrupa Merkez Bankası ve İngiltere Merkez
Bankası’nın 2018 yılı içinde, parasal genişlemeyi azaltma kararı alması
olasılık içinde olsa da, genişlemeyi durdurma hamleleri 2019 yılından önce
olmayacak gibi duruyor. Japonya Merkez Bankası’nın ufkunda henüz parasal
genişlemeyi azaltmaya başlamak gibi bir seçenek görünmüyor. Bu durumda 2018’de
uluslararası likiditede ortaya çıkacak olan daralmanın sınırlı kalacağı anlaşılıyor.
2018 yılında ortaya çıkacak olan
sınırlı daralmayı dengeleyecek iki önemli unsurdan söz etmemiz gerekiyor: (1)
Sermaye hareketlerinin serbestliği, dijital teknolojinin de gelişmesiyle
birlikte, paranın kısacık sürelerde bütün dünyada tur atabilmesine olanak
sağladı. Eskiden bir yerde sorun çıktığında paranın oradan çıkması izinlere
tabiyken şimdi anında bir dijital işlemle çıkıp başka yere gidebiliyor. Bu
konularda belirli limitler içinde otomatik olarak emir veren finansal algoritma
programları çalışıyor. Bu esneklik sermayenin korkaklığını aşmasını sağlayan en
önemli gelişme olarak görülüyor. Dolayısıyla eskiden ‘bir an önce çıkmaya
yönelik panik atakların’ yerini artık ‘sakin biçimde biraz daha bekleme
davranışı’ aldı. (2) Küresel krizle birlikte ve özellikle de son bir iki yılda
pek çok siyasal, sosyal, jeopolitik ve ekonomik sorunun peş peşe ve bazen bir
arada yaşanmış olması, diğer olaylarda olduğu gibi bu olaylarda da bir anlamda
kanıksama etkisi yarattı.
2018 Yılında Türkiye’ye ilişkin Beklentiler
Türkiye ekonomisi açısından 2018
yılında küresel etkilerden gelecek yansımalar oldukça etkili olacak. Örneğin
Brent petrolde ortaya çıkacak artışlar cari açığın büyümesine katkı yapabilir. Fed’in
faiz artırması ve bilanço küçültmeye devam etmesi Türkiye gibi dış finansmana
bağımlı ekonomilerin dış finansmana erişimini zorlaştıracak ve maliyet artışına
yol açabilir. Buna karşılık gelişmiş ekonomilerin ve özellikle Avrupa’nın hızlı
toparlanmasının Türkiye açısından olumlu bir katkı sağlayacağı tahmin ediliyor.
Çünkü Türkiye’nin, bir yandan bu ekonomilere ihracatının artması, bir yandan da
bu ülkelerden Türkiye’ye gelen turist sayısının artması bekleniyor. Dolayısıyla
bu gelişmeler Türkiye’ye girecek döviz miktarını yükselterek cari açığa olumlu
etki yapacak.
Türkiye, 2017 yılında büyümeyi
yükseltip işsizliği düşürme politikasına döndü. Bu politika, bütçe açığının,
cari açığın ve enflasyonun yükselmesi pahasına yaşama geçirildi. Sonuçta
gerçekten de bütçe açığı, cari açık ve enflasyon hızla yükselirken büyüme de
yılın ilk 9 ayında ortalama yüzde 7,3 düzeyine çıktı. Buna karşılık bu politika
işsizlik oranını aşağıya çekemedi. Benzer bir yaklaşım 2018 yılında da sürdürülecek
gibi görünüyor. Taşeron kuruluş çalışanlarının kamu kadrolarına alınması, kamu
kesimine atama yapılması için yeni 110 bin kadro yaratılması, kredi garanti
fonu uygulamasına devam edilmesi, Varlık Fonunun borçlanma yapabilmesi için
altyapının hazırlanması bu tahminimizin kanıtları olarak görülebilir.
2018 yılında Türkiye’nin önünde
210 milyar Dolardan fazla bir dış finansman kaynağı bulma meselesi var. Bu
mesele 2018 yılı için en önemli sorun olarak ortaya çıkıyor. Bu sorunları
mümkün mertebe kolay çözebilmek için yeni sorunlar ve dolayısıyla riskler
yaratmamak gerekiyor. Ama ne yazık ki Türkiye, bu konuda gereken önlemleri
almaya çaba göstermiyor, hatta tam tersine risk yaratmaya devam ediyor.
Türkiye, ekonomisindeki zorluk ve
sıkıntılara karşın, önerdiği yüksek faiz nedeniyle yabancı portföy
yatırımcıları için çekici olmaya büyük bir olasılıkla 2018 yılında da devam edecek.
Bugünkü görünüm çerçevesinde Türkiye’nin sıcak para yerine doğrudan yabancı
sermaye yatırımlarını çekmesi, bir başka deyişle dış finansman kalitesini artırması
pek mümkün görünmüyor.
Özetle söylemek gerekirse 2018
yılının dünya ekonomisi için 2017 yılına göre daha rahat, Türkiye ekonomisi için
ise çelişkilerle biçimlenecek bir yıl olacağını tahmin ediyorum.
Umarim yeni yil herkes icin huzurlu, saglikli ve bereketli bir yil olur.
YanıtlaSilGecmiste ekilen nifak tohumlarinin curudugu herkesin baris ve kardeslik icinde isine gucune sarildigi, kendini ve cevresini gelistirdigi bir yil olur.
Hocam 2018 secim yili olacak gibi gorunuyor taseron isciye kadro 110 bin memur alimi secim icin start verildiginin sinyalleri cunku 2 yil sonra secime gidilmis olsa ekonomi daha kotu olacak ve elektrikten dogalgaza herseye zam yapilmasi gerekecek ozaman kadar secimi bitirip sonra zamlari patlatirlar. Ekonomi patlasada secime daha 5 yil var derler ve secime kadar millet unutur herseyi yeni politika dis gucler yeni dusmanlar bulunup yine korku salinir bu is boyle devam eder.
YanıtlaSilNezamanki yeni nesil oy kullanmaya baslayacak ozaman bu duzen degisir cunku yeni nesili tuketim toplumu yaptilar ve tuketemeyen yeni nesil herseye cabuk tepki veren ve rahatina duskun yasam standartlari farkli bir nesil. Ozaman isler degisir. Bence genclerin oy kullanim alanlari siyasete ciddi yon verecek ama 2019 kasimda secim olursa cunku 30 milyon 1980 ve sonrasi oy kullanacak bir nesil var.
Yeni yıl size sağlık ve mutluluk getirsin bizlere katkılarınız için çok teşekkür ederiz
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim, yeni yıl sizlere de sağlık ve mutluluk getirsin.
SilBorsa 2018de iyi bir cikis yapabilecek mi sizce Borsanin yukselmesini bekliyor musunuz
YanıtlaSilSizce nukleerAtomsantrallerinin devreye girmesi cari acigimizi fazlaya cevirebilir mi?
Nukleer Atom santrallerinin istanbulda izmirde daha bir cok yerde yapilmasi fikrine nasil bakarsiniz bir ekonomist olarak
Borsa KAPLANI
2018'de eğer TL değer kaybetmeye devam ederse ve faizler de reel olarak artıya geçmezse borsa değer kazanmayı sürdürür. Tersi olursa yükselmez.
SilNükleer santrallerin devreye girmesi değil sanayiciye ucuz elektrik verilmesi bu dediğiniz sonucu getirebilir. Nükleer santralden elektrik üretimi maliyeti düşürür mü ona bakmak lazım.
Nükleer santrallerin yapılmasına bir iktisatçı olarak bakamam. Çevre açısından bakarım ve yapılmaması gerektiğini savunurum.
Tesekkurler, kanimca ruzgar tribunleri daha saglikli gibi. yoksa bir nukleer gaz sizintisi olsa Allah muhafaza millet bogulur gider.
SilBen sadece ekonomik acidan sordugum icin boyle yazdim cari acik kavrami ile ele aldim.
BORSA KAPLANI
tuzlada kokudan boğulduk zaten. Eksik olma
SilRüzgar ve güneş enerjisinde yatırım maliyetlerinin düştüğü dönemde ve de bütün enerji ihtiyacımızı karşılayacak potansiyele rağmen, olası büyük tehlikeleride düşünürsek nükleer enerjiye yönelmek akıl dışı bir karar.
SilNÜKLEER SANTRAL:nükleer santral cari açığın azalmasına değil artmasına katkıda bulunacak.nükeer santral rusların. 40 yıl boyunca ruslar işletecek. elektiriğin alım fiyatı dünyanın en yüksek fiyatlarından garanti edildi.12.5 cent/kwh. rüzgar ve güneş enerjileri için verilen 6cent/kwh düşünülürse ne kadarda pahalı olduğu görülürkömürden 4 cent sudan ise 1 centten enerji elde edilir.12.5 cent fiyatı taner yıldız açıklamıştı. ne yol yapımı ne köprü yapımı ne nükleer santral cari açığın giderilmesine katıkıda bulunmaz.
SilYıldız, Akkuyu nükleer santrali için verilen 12.35 sent olan alım garantisinin, Sinop için 11.80 sent civarı olacağını belirtti. 3.nükleer santral konusunda değinen Yıldız, lokasyon seçiminin 2 yıl içinde tamamlanacağını sözlerine ekledi.(http://enerjienstitusu.com/2013/05/06/akkuyu-nukleer-santrali-icin-12-35-sent-olan-alim-garantisi-sinop-icin-11-80-sent-olacak/
SilYigit Kezer in söylediklerine katki yapmak isterim.
SilAlmanyanin 2000 yilinda %6 olan yenilenebilir enerji kapasitesi simdi %30
2025 hedefi %45 2050 hedefi ise %80
2002 ye Kadar Almanya kademeli olarak tüm nükleer santralleri kabatmayi planladi bile
Almanyanin en büyük Elektrik firmasi E ON Kömür gaz ve nükleer enerjiden cikarak yatirimlarini rüzgar ve Solar gibi yenilenebilir enerjiye kaydiracagini acikladi.
yukaridaki bilgiler cok net ve genel bilgiler
Almanyada hal böyleyken
Günes cenneti ülkemizin Günes enerjisi kapasitesi ne kadar biliyormusunuz.?
Almanyanin sadece Binde 4 ü Kadar.
Dogalgaza Elektrik üretimi icin ödedigimiz paralar ile ülkeler yeniden yaratilir.
Akilsiz ve rant a dayali enerji politikalari bu fakir ülkeye ne bedeller ödetti bilenimiz var mi.?
Nukleere gerek yok yer altindan cikan kanserojen gazlarla zaten boguluyoruz. Milletce boguluyoruz zamlarla gazlarla vergilerle kanunlarla hayatimiz bogucu oluyor her gecen gun
SilKaradenizde Araplar yer arazi aliyor ailecek evler oteller insaa ediyorlar butun bunlar bize doviz getiriyor mu? Bu karadenizin gelismesine kalkinmasina fayda saglar mi
YanıtlaSilGetiriyor. Tabii mutlaka katkı sağlar ama o dövizlerin nerede kullanıldığı da önemli.
SilTrabzonluyum Mali musavirlik yapayorum. Ilimizde ve bolgemizde Turizmin gelismesi ozellikle gurcistan gecisleri bolgemizde konaklayan turistler firmalarin kucuk esnafin mali tablolarina olumlu yansiyor.
SilAdsız16:07, gerçek Trabzon bu mu?
Silhttp://www.hurriyet.com.tr/video/portekizli-turist-trabzonda-mescid-i-aksa-maketine-yaslanarak-oturdu-ortalik-karisti-40689866
...önerdiği yüksek faiz nedeniyle yabancı portföy yatırımcıları için çekici olmaya...
YanıtlaSilhocam bu görüşünüze katılmıyorum. enflasyon %13, faiz %13. reel faiz sıfır.
http://www.mahfiegilmez.com/2012/09/turke-baska-yabancya-baska-reel-faiz.html
Silyurtdışında yerleşik yatırımcılar %13 enflasyondan etkilenmediği, kendi ülkelerinde enflasyon düşük olduğu için onlar için faiz yüksek ve onları cezbediyor
SilEvet ama onları da TL'nin hızlı değer kaybı etkiliyor. Yani reel faiz yüksek ama kur riski var. O nedenle çok kısa sürelerde işlem yapıyorlar.
SilHocam, size kısa dönemde ne olacağını yazayım: ABD'de 3 Ocak'ta Hakan Atilla suçlu bulunacak. Ardından başta Halkbank olmak üzere davada adı geçen bankalara 50-100 milyar dolar ceza çıkacak. Elbette, bu cezayı ödememek için tüm dünyaya atarlanacağız. Ardından Türkiye uluslararası bankacılık sisteminden çıkarılacak, THY uçaklarına falan görüldükleri yerde el konulacak. Bunun ardından Türkiye delilerin yerinin tımarhane olduğunu anlayacak.
YanıtlaSilGece ustunuz acik kalmis, havalar malum sogudu, yatarken yorgani ustunuze iyice cekmeyi unutmayin.
SilHakan Atilla suclu bulunsa bile baska davalar acilabilme durumu soz konusu. Cunku mevzu bahis dava cok kapsamli ve orgutlu organize bir unsurlar uzerinden gidiyor.
SilSayın Adsız 14:59 çok kasvetli olmuş bu yorum. :) ama olursa da en azından her son bir başlangıçtır. Yeniden oturur biryerlerden başlarız.
SilEğer sizin dediğiniz olursa ki ihtimaldir...O zaman içeride ayrı bir hava eser bu da poyraz gibi olur bence...Ama asıl sıkıntı vatandaki birliği bölünmeye götürür...
SilDış finansman ihtiyacı ve risklerin arttığı bir ortam yabancı yatırımcıyı uzaklaştırır. Türkiye'de kurun yükselme eğilimi göstermesi yabancılar için karsız şartlar oluşturuyor. Döviz bozup 1 yıl yerli piyasada kullanıp çıkmak istediğinde kur yükselmişse bu aldıkları faizi yükselen kurdan dolayı kaybetmeleri demek. Böyle bir riski ancak gerçekten yüksek faiz varsa alabilir yatırımcı.
YanıtlaSilBu bir trend meselesi aslında. Sermaye ya akıyor, ya kaçıyor. Şartları tersine çevirmek de mümkün.
2017 başında yanlış hatırlamıyorsam faiz %11 civarındaydı. Dolar 2 ocak 2017'den bugüne %8 değer kazanmış yani TL %8 değer kaybetmiş yatırımcı %3 kazançlı görünüyor. TL daha çok değer kaybederse dış yatırımcılar bu kez ucuzlamış olan hisselere yönelip yine kazanıyorlar. Kısacası onlar için değişen pek de bir şey yok bana göre borsanın yüksek seyretmesinin temelinde de bu yatıyor.
SilMahfi Hocam zorunlu bes hakkında ne düşünüyorsunuz bende kamu kurumuna yeni atandım sistemden çıksam bişe kaybeder miyim?
YanıtlaSilBirkaç yıl içinde, aylık ödeyeceğin miktara ihtiyacın olmayacaksa devam et. Şunu unutma İstediğin zaman çıkabilirsin. Fon kazancın üzerinden vergilendirilirsin sadece. Zaten vadeli mevduattan da vergi veriliyor.
SilTasarruf yapma imkanın varsa BES eniyi seçeneklerden.
Timur beyin söylediklerine ben de katılıyorum.
SilÇok teşekkür ederim görüşleriniz için.Saygılar
Sil210 milyar dolar, eh? Varlik Fonu'na borclanma yetkisi verilmesi, eh? Pazardan cin misir alin, tencereye koyun, patlarken seyredin; bu yerin ulkesinin ekonomisi de oyle patlayacak 2018-19'da. Kredi garanti fonu uygulamasi da ise yaramiyorsa halkin bankadaki parasina 'kanunen' el koyulur mu?
YanıtlaSilBu konular spekülasyona girer. Bildiğimiz bir şey olmadan tahmin yapmak doğru olmaz.
Sil2017 için izlenimim: Yaşandı Bitti Saygısızca
YanıtlaSilGüzel özet.
SilTasarruflar(S) neden sizintiya giriyor? Benim bankadaki param kredi olarak piyasaya girmiyor mu?
YanıtlaSilDiyelim 10 bin TL yatırdınız bankaya. Bunka bunun yüzde 10'unu yani 1.000 TL'sini zorunlu karşılık olarak MB'ye yatırır ve 9.000 TL'sini kredi olarak verebilir.
Sil2017 çok zor bir yıldı. Kgf ler varlık fonları devlet destekli bir çok destek sayesinde ekonomi çökmekten kurtarıldı. 2018 e şapkada tavşan kalmadı. Bence 2018 veya engeç 2019 da Türkiye Cumhuriyeti Devleti memur ve emekli maaşı ödemesi yapmakta zorlanacak ve korkum odurki bu ödemeler duracak. Sonuç da heryıl 210 milyar dolar gibi büyük rakamlar bularak ekonomi döndürmenin bir sonu olacaktır diye düşünüyorum. Son çıkarılan 696 sayılı ohal KHK sı kararı da bununla ilgili bir kanun bence. Toplumsal ayaklanma için ek bir önlem gibi düşünüyorum. İnşallah yanılırım. Hocam hayırlı güzel yıllar dilerim. Size ve tüm takipçilere. Saygılar.
YanıtlaSilsöylediğine doğru gidiyoruz.sürekli borç bulunarak ekonomi dönmez.
SilÇok teşekkür ederim, yanılmayacaksınız gibi duruyor şimdilik. Umarım hep birlikte yanılırız. Ben de sizlere iyi yıllar dilerim.
Sil2018'de Reza Zarrab davası sonucu bankalara ceza kesilirse (tahminen 5 milyar dolar civarı) bu miktar bankacılık sektörü ve Türkiye ekonomisi için sonuçları ne kadar ağır olur?
YanıtlaSilDavid ne kadar mütevazisin.
SilSimdi Koskoca ABD, Koskoca Türkiyenin Koskoca Bankasinin, koskoca müdürünü ve ugruna tarihimizde ABD ye ilk defa nota verdigimiz Koskoca hayirsever rezayi sadece 5 Milyar Dolar icin mi kodese atip aylardir davayi neredeyse savasacak duruma getirdi.
Ben sana birsey diyeyim mi. Bu 5 milyara bizimkiler emin ol Ankara sokaklarinda Halay ceker.
Bir Fransız bankası 9 milyar dolar ceza almış. Bence de bize 5 milyar ödül gibi gelir. Ayrıca Flynn olayı var asıl hasarı oradan alırız gibime geliyor.
SilNe 5 milyarı 100 milyardan bahsediliyor.
Sil2017 çok zor bir yıldı. Kgf ler varlık fonları devlet destekli bir çok destek sayesinde ekonomi çökmekten kurtarıldı. 2018 e şapkada tavşan kalmadı. Bence 2018 veya engeç 2019 da Türkiye Cumhuriyeti Devleti memur ve emekli maaşı ödemesi yapmakta zorlanacak ve korkum odurki bu ödemeler duracak. Sonuç da heryıl 210 milyar dolar gibi büyük rakamlar bularak ekonomi döndürmenin bir sonu olacaktır diye düşünüyorum. Son çıkarılan 696 sayılı ohal KHK sı kararı da bununla ilgili bir kanun bence. Toplumsal ayaklanma için ek bir önlem gibi düşünüyorum. İnşallah yanılırım. Hocam hayırlı güzel yıllar dilerim. Size ve tüm takipçilere. Saygılar.
YanıtlaSilSayın hocam sizin yazılarınızı az, Yaşar Erdinç hocamın yazılarını daha çok takip ederim.Nedeni ise sizin Fed öyle yaparsa böyle olur, Yaşar hoca ise öyle olmasa böyle olur demesinden dolayı. Ama yine de Yaşar hocama teşekkür ederim en azın dan ara sıra sizin yazılarınızı okuttuğu için saygılarımla,
YanıtlaSilYaşar Erdinç çok değerli bir akademisyen, uygulamacı. Onu okumakla kazançlı çıkarsınız. Sevgiler
SilMahfi hocam utana sıkıla yazıyorum, kendimi tutamadım.
YanıtlaSilVefat etmenizden sonra bu siteye ne olacak?
Eşiniz ve varsa çocuklarınız mı sizin yerinize yazmaya devam edecek?
Siteyi akrabalarınıza, yakın arkadaşlarınıza mı devredeceksiniz, onlar mı yazacak?
Hocayı klonladık, henüz küçük olduğu için yetiştiriyoruz. Bu yıl Atatürk lisesine yazdırdık, bitirince SBF'ye girecek inşallah...
Silhahahahahaha.
SilNe diyor Hayyam?
Sil"Ben olmayınca bu güller, bu serviler yok
Kızıl dudaklar, mis kokulu şaraplar yok
Sabahlar, akşamlar, sevinçler, tasalar yok
Ben düşündükçe var dünya, ben yok o da yok"
Demek ki neymiş: Ben yok site de yok.
Hocam, Allah sağlıklı ömür versin, çok şey öğreniyoruz. esprili bakış açınız ile bu ciddi konuları keyifli hale getiriyorsunuz. Huzurlu mutlu yıllar .rengin
Silherkes bir gün doğru ekonomiyi tatacaktır.
Silhaaahahahah hocam saglikli ve mutlu uzun yillar diliyorum size. Hayyam cuk oturmus. Saygilar...
SilBeyin gocu hakkinda ne dusunuyorsunuz? Yakin etrafimda IT ve bilimum muhendislik egitimi almis kisiler Yurtdisina is kontrati ve ya arastirma universitelerine argeye gidiyor. Bunun semeresi ulkemize ne olur sizce?
YanıtlaSilHissiyatim, ülkeye ciddi zarar verecek boyutta oldugu yönünde. Sadece savunma sanayisinin en bilindik sirketinde, yüzlerce yetismis eleman, son iki yilda farkli diyarlara göc etti. Bilisim sektörü hele, on binler seviyesinde bu rakamlar. Kalanlar da ya gitmemek icin direniyor, ya da henüz yeterli sartlari elde etme sansini bulamadi. Rakamsal büyüklük hesaplamak kolay degil, ancak sadece bir kisiyi egitip yetistirirken harcanan kaynaklara bakarsaniz etkinin capini görebilirsiniz. Sonucta göc edilen ülkelerin bu kaynaklara gereksinimi var ve neredeyse bedavaya elde ediyorlar.
SilBir süre önce göc etmis biri olarak nacizane düsüncem su; bu bir sorun ise ülke icin, "Vatani sattilar!" basitligine düsmeden bu sorunun temelini anlamak gerekiyor. Tabii bunu cözebilecek zihniyet bulunmuyor su anda, orasi da gerceklerin en büyügü. Degil ise de, herkes mutlu oldugu yerde yasasin, kime ne?
Nereye gitmeli? Bence gittikçe daha çekici hale gelen ülke Suriye. Sırasını atlattı, toparlanmaya başladı. Rus üslerinin bulunduğu bölgeler çekici bir alternatif. Kalan ömrünüzü Akdeniz kıyısında rakı-balık-meze yaparak güven içinde geçirebilirsiniz. Elbette emekliler için yazıyorum ama bir süre sonra gençler için de çekici bir alternatif olabilir.
SilMahfi Hocam merhaba,
YanıtlaSilYazınızı büyük bir merakla okudum.
Kafamın takıldığı şöyle bir husus bulunuyor: Dış finansman gereğinin 210 milyar dolar olması durumu.
Aslında bu rakam gerek derecelendirme kuruluşları gerekse uluslararası yatırım bankaları tarafından sıklıkla kullanılıyor. Hesaplanma metodolojileri ise "cari açık için beklenen değer" ile "kısa vadeli dış borcun" toplanması.
Benim dikkatinizi çekmek istediğim husus kısa vadeli dış borç kalemine ilişkin. Daha doğrusu bu kalemin kompozisyonuna ilişkin.
Ekim 2017 itibarıyla “Kalan Vadeye Göre Kısa Vadeli Dış Borç Stoku” toplamımız yaklaşık 173 milyar dolar.
bu tutarın yaklaşık 96 milyar doları
- mevduat (44,8 milyar dolar; bu tutarın da 11,6 milyar doları yurtdışı yerleşiklerin yurt içindeki bankalarda TL cinsinden tuttuğu mevduattır)
- gelir karşılığı olan hesaplar, ticari krediler (43,3 milyar dolar), ve
- kamunun yükümlülüklerinden (7,9 milyar dolar) oluşuyor.
173 milyar doların 77 milyar dolarlık kısmı "kredi borcu" (ki bu tutar da 2014’de 80,6 milyar dolar, 2015’te 79,2 milyar dolar, 2016’da 73 milyar dolar olarak gerçekleşmiş).
Dolayısıyla, dış finansman gereğini hesaplarken "cari açık", "kamu yükümlülükleri" ve "krediler (bankalar + diğer sektörler-diğer krediler) toplamının dikkate alınmasının daha doğru olduğunu düşünüyorum. Bu da bize yaklaşık 125 milyar dolar gibi bir rakamı veriyor (cari açık için 40 milyar dolarlık bir tahmin yaptım)
görüşlerinizi merakla bekliyorum,
çok teşekkür ederim,
Diğerlerini dikkate almıyorsunuz ama; bir nedenle bu hesaplardan çıkış olursa ve bu çıkışın yönü yurtdışı olursa ne olur sizce?
SilHesabınızdan yola çıkarak 45 milyar USD'nin ülkemizden çıkış yaptığını varsayalım. Ne olur sizce?
Yerine mevduat olarak koyamadığımızda bu tutar kadar borçlanmamız gerekmez mi? Gerekmiyorsa dediğiniz doğru olabilir. Ama gerekiyorsa 45 milyar USD den daha fazla borçlanmamız gerekebilir. Çünkü mevduatta sadece faiz ödüyorken, kredide ise anapara+faiz ödüyorsunuz.
Timur beye teşekkürler, çok iyi toparlamış.
SilGelen yanıtlar için öncelikle teşekkür ediyorum.
SilBen bu mevduat risk yaratmaz demiyorum, aslında bankaların topladıkları mevduatlar üzerinden karşılık ayırmaları (munzam ve zorunlu karşılıklar) bu riske karşı alınan önlemlerden birisi.
Vurgulamak istediğim husus "kredi borcu", "kamu yükümlülükleri (hazine nin tahvil geri ödemeleri vs)"ve "cari açığın finansmanı" için gereken tutar toplamının kısa vadeli dış finansman hesaplamalarında öncelikle dikkate alınmasıdır.
45 milyar doların çıkış yapması durumu (ki bunun 11 milyar doları TL cinsi mevduattır) ancak ekonomide sistematik ve çok ciddi bir şokun olması durumunda mümkün olabilecek bir hadisedir. Başka bir deyişle "bank run" ile başlayıp, bankacılık krizi ile tamamlanan bir sürecin yaşanması durumunda o tutarı borçlanmak gerekir. Mevduat faizinin oldukça yüksek seyrettiği bir ortamda mudilerin mevduatlarını geri çekmeleri için bankacılık sistemine ilişkin çok ciddi kuşkularının olması gerekir.
Temel derdim özetle şu=>
- 210 milyar dolar olarak konuşuyoruz, ama bu 210'un bileşenleri üzerine hiç değinmiyoruz,
- Rakamı azaltmanın ya da artırmanın peşinde değilim, sonuçta dış finansmana bağlı olmak ekonominin önündeki en temel sorunlardan birisi
- Fakat, finansman ihtiyacını hesaplarken her bir kalemin kendine özgü özellikleri de dikkate alınmalı diye düşünüyorum.
Haklısınız ama yine de hepsi ele alınmalı ki eğilim görülebilsin. Yoksa analiziniz eksik kalır. Düşünün sizin de verdiğiniz bir örnekte bankaların kredi borcu 7 milyar usd azalmış. Bu azalma nasıl gerçekleşmiş? O yıl da cari açık verdiğimize göre nasıl 7 milyar usd borcumuz azalmış? Bunun cevabını resmin tamamına bakarak cevap verebilirsiniz.
SilBuradan yola çıkarak finansmanın kalitesi ile alakalı olarak bu dediklerinizi ortaya koyarsınız. Çok da güzel bir analiz olur.
Eğilimi dikkate alırken:
Sil- tüm bileşenler yerine
- finansmanı en riskli kalemlerden riski az olan kalemlere göre bir sınıflandırma yoluyla yapmak çok daha doğru olur düşüncesindeyim.
Cari açık, dış finansman gereğinin önemli bileşenlerinden birisi (akım değişken olarak düşünün). Kısa vadeli yükümlülükler ise stok değer, mevcut borç stoğunuz (ki 210 milyar dolar olarak hesaplanan kısmın yaklaşık 170 milyar doları buradan geliyor).
Ben yukarıdaki hesapta yaklaşık 40 milyar dolarlık bir cari açık tahmini yaptım; bu tahmin finansmanının kalitesinden bağımsızdır. Evet açığı nasıl finanse ettiğiniz çok mühim; doğrudan yabancı yatırımlar, portföy akımları, krediler, mevduat, hatta Türkiye örneğinde zaman zaman net hata noksan.
2002-2007 dönemlerinde doğrudan yabancı yatırımların payı çok yüksekken, son dönemlerde bunun giderek azaldığını görüyoruz ve bu üzerinde dikkatle durulması gereken bir husus.
Bankaların kredi borçlarının aylık roll-over'larını da ödemeler dengesinden takip edebilirsiniz. Sektör, bazı aylar düşük roll-over, bazı aylarda ise yüksek roll-over'lar ile çalışıyor. Yani borçlanma piyasasının koşullarına (sendikasyonların maliyeti, likidite durumu vs) göre borç alıp almamaya karar veriliyor.
mutlu bir 2018 dileklerimle...
Hocam
YanıtlaSil1- 2018 ilk 4-5 ayinda baz etkisi ile enflasyon dusecekse otomatik olarak 13 civari baglanan mevduatlarin rewl getirisi olusacaktir. O zaman sizin deyiminizle birsanin dusmesi gerekir. Ama enf.un dusrcegi herkezce bilinmesine ragmen ilk 4-5 ay birsanin yukselecegini ama sonrasinda dio dip yapacagini soyluyorlar. Sizinle celismis olmuyormu bu tahmin? Yani herkez enf.un birkac ay duseceginde hemfikir ama ama borsa konysunda farklu gorusler var. Sizce bu nereden kaynaklaniyor?
2- 2018 icin ort doviz ve enf tahminiz olacakmi? iyi yillar
1. Borsanın Dolar bazında hala oldukça ucuz olmasından.
Sil2. Olacak ama paylaşmayacağım.
İyi yıllar
Demekki gene kalan moralide bozmamak icin paylasmiyorsunuz. Benim tahminim soyle. Yilin 2.ci yarisina girerken $ min o gunku degerinden %15 yukselme olacak ve yil sonunu 4.70 civarini gorebiliriz. Enflasyon 15+ rahatca gececek. 10 yillik faizler 20ye yaklasmaya baslayacak. Tahvilde duran yabanci para cok zarar etmeye devam edecek ve artik beklemeyip zararini minimize etme yolunu sececek. Borda mayis haziranda once 90.000 sonra 80-85 bandina cekilecek ve yil sonu bugunku degerinin altinda kapatacak. Bu surecde secimlerin 2019da olmasini beklemekte hayak bence. 2018de secim olacak. Secimlerin sonycuna gore yil sonu tahminlerim degisebilir. Belki gercekten siki para polutikasina gecilirse hersey faeklu ilerler. zarrab ve suriye olasi etkilerini tagminlerume yansitmadim bile. Ki zarrab olayi daha yeni basliyor. orda 3-4 asamali bir olan olmasindan korkuyorum.
SilHocam bu yapi sektorunu bir ekonomist olarak ele alirsaniz
YanıtlaSilyapilan gokdelenler is ofis yerleri yeni yasam yerleri sizce ekonomiye hic mi katkisi yok?
mesela bu turlu yapilar yapiliyor yapilirken insanlar calisiyor bittikten sonra ofislerde insanlar calismaya basliyor sonra temizligi vs bir istihdam ortaya cikiyor. Bu ofisleri kiralayan isrketler alan bulup daha iyi sartlarda calisiyorlar belki konuk ettikleri kisilerin ulkelerine ihracta yapabiliyorlar.
Elbette katkısı var. Ama imalat sanayiinde ya da elektronik sanayiin de yapılan yatırımlar kadar değil.
Silbu hükümetten olumlu hiç bir şey beklemiyorum.tam aksine gitgide araplaşıyoruz,yobazlaşıyoruz,hurafeler,yalanlar dolanlar din gibi gösteriliyor.2018 dede yalanlar,baskılar,diktatör tavırlar devam edecek,kendimizi kandırmaya gerek yok.bu hükümetin 2002 den beri yaptıgı tek olumlu şey SİGARA YASAGIDIR.ülke yobaz,cahil,karanlık bir ortadogu ülkesi olma yolunda hızla ilerliyor.bunlar ilerlemekse,büyümekse,böyle büyümenin böyle ilerlemenin canı cehenneme.adamlar kendi çocuklarını özel okullarda,avrupa okullarında,amerikada okuturken bizim halka imamhatipleri gösteriyor.gün geçmiyorku bi tane imam veya hükümetten bir yetkili din konusunda yobazca ,cahilce açıklama yapmasın.bu açıklamalarda hükümet yetkililerinden tepki almıyor.demekki aynı görüşteler.ve biz bu kafalardan türkiyeyi büyütecegini ilerletecegini bekliyoruz.en azından ben saf ve salak degilim.en son çıkan KHK yla hükümet türkiyede ne yapmak istedigini açık açık göstermiştir.(HALKI HALKA KIRDIRMAK).SON ÇIKAN KHK NIN TERCÜMESİ BUDUR.ve biz hala büyüme diyoruz,ilerleme diyoruz,muasır medeniyet seviyesine ulaşma diyoruz, ve bunu şu anki hükümetten bekliyoruz.biz daha çok GODOYU bekler gibi bekleriz.
YanıtlaSilhepimiz kardesiz
SilOlumsuz birçok şey var doğrudur ama bankalarla ilgili yapılan düzenlemeyi, bütçe ve kamu mali disiplinini sağlama yönündeki adımları, sağlıkta yapılan reformu, kentlerin altyapısındaki iyileşmeyi göz ardı edemeyiz. Tek olumlu adım sigaranın yasaklanması dersek haksızlık olur.
Silsayın hocam ne disiplini, yagma hasanın böregi gibi bir durum var.ne altyapısı ,en ufak yagmurda her yer göl oluyor,taşkınlar oluyor.ne saglıkta reformu sayın hocam,parasız hiç bir ciddi ameliyatınızı olamıyorsunuz.nezleyi gribi ben zaten eczaneden alıyorum.bana saglık ciddi rahatsızlıklarda lazım.ilaç bulunmuyor,parasız ameliyat olmuyor.ameliyatlar döner sermayeye dahil oldugu için en ufak nezle olsan doktor bey ameliyat şart diyor.bir sürü zart parası zurt parası katkı payı ,muayene parası. reçete parası.genel saglık sigortası gibi abes bi şey çıkartıp tüm ülkeyi borçlu yaptılar.adamın parası yok ödeyecek,ailesiyle kalıyorsa ailesinden borcu alıyorlar.parası olsa adam zaten kendi öder,evlenir ayrı eve çıkar.benim anneme bir cihaz lazım oldu,cihaz 30.000 ile 50.000 arası.devlet bana bunun sadece 9.500 lirasını veriyor.gerisine karışmam diyor.cihazı alamadan annemde öldü zaten.babama bi tahlil lazım oldu adam bana istanbulda ankarada yaptırırsanız daha çabuk olur diyor.şikayet dilekçesi yazdım.babamın öldügü gün aradılar,şikayetimi bi daha söylermisiniz dediler.dedim gerek kalmadı babamı şu an gömüyoruz dedim.başsaglıgı dileyip kapattılar.bumu saglık reformu sayın hocam.allah saglık versin hastanede pek işiniz olmuyor,yada siz medyatik birisi oldugunuzdan siz zorluk görmediniz herhalde hocam.özel hastanelerde cebinizden artı para çıkmadan muayene olamazsınız.param olsa zaten ben eskidende özel hastane vardı oraya giderim zaten.özel hastanede bi yatsan hocam yandı gülüm keten helva.günlük 300 den başlar yukarı dogru artık ne olursa.mezarda yatarım daha iyi ya sayın hocam.allahtan tek dilegim beni hastanelere doktorlara düşürmeden ayakta canımı alması.ve siz bu hükümetin saglık reformunu,altyapısını ve kamu disiplinini övüyorsunuz.ya biz türkiyede yaşamıyoruz yada birileri başka bi yerde yaşıyor
Silayrıca sayın hocam bankalarla ilgili kanun kirizin akabinde ecevit koalisyonunda çıkmıştı .öyle hatırlıyorum.kaymagınıda bunlar yedi
SilŞükrü Bey 10:58 de topa sert girmiş ama haklı hocam, bende kendisine sonuna kadar katılıyorum. Sağlık, eğitim ve dış ilişkiler konularında iktidar sahiplerinin olumlu hiç bir şeyini görmediğim gibi eskisinden kötü hale geldi. Ekonomide de Kemal Derviş programına devam ettiler sadece. Onunda kaymağını yediler. Şimdi o konuda kötü gidiyor çünkü kendi kafalarına göre yön vermeye çalışıyorlar ama bilgi birikim öngürü yetmiyor malum tek adamın herşeyi bilmesi mümkün olmasada herşey onun ağzına bakıyor.
SilŞükrü Beye ben de katılıyorum. Örn. Bu gün SMA hastası çocuklar için valilik onaylı yardım hesabı açılıp yardım isteniyor.Eymen bebeği tedavi olamadığı için kaybettik. Ölümcül hastalıklarda devlet tedavi masraflarını karşılamıyorsa lazım değil sosyal devlet. GSS zorunlu diye diye abimin ısrarıyla yaptırdım,hiç gelirim olmadığı halde her ay 70 lira borç çıkardılar. İnşaat için kesilen ağaç katliamı yaptılar. Yaptıkları kötülükleri anlatmayacağım, burada konu değil. Bütçe disiplininin neye mal olduğunu en iyi siz bilirsiniz.
SilSMA hastalığı da SGK kapsamında. Bir çok ülkede bu hastalık kapsamda değil. Ödenen rakamlarda ciddi boyutlara ulaştığı için evlenecek olan çiftlere ücretsiz olarak bu test yapılması planlandığı yazıldı yakın zamanda.
SilHocam merhaba. Çin ve Hindistan gibi ülkelerin son 10-20 yılda hızlı bir şekilde gelişmesinin en önemli nedenlerinden biri gerekli yapısal değişimleri sağlamış olmasıdır. Peki nüfus büyüklükleri de buna katkıda bulunmuş mudur sizce ve nasıl bir katkıda bulunmuştur?
YanıtlaSilNüfus fazlası ucuz emek sağlanması yönünde katkıda bulunmuştur.
SilÖRDEĞE TAVŞAN DERSEN:toplum gerçeği görmesin diye teknik tabirler kullanılıyor. ithalat ve ihracaat arasındaki farka cari açık diyoruz. cari açığın toplum gözünde bir anlamı yok. bu aslında borçla mal hizmet alma demek. dış ticaret takas işleminden ibarettir.mal hizmet satacaksınız mal hizmet satın alacaksınız. sattığınız mal aldığınız malın değerini karşılamıyorsa borçlanıyorsunuz demektir.topluma boçlanıyoruz denseydi zamanında bu kadar yüksek seviyede borçlanmazdık.ama borçlanma gizlendi. hatta borç yiğidin kamçısıdır anlamına gelen bizim gibi ülkeler borçlanmadan kalkınamaz gibi veciz laflar üretildi. şimdi bedel ödeme zamanı geliyor. bu borçlar ama öyle ama böyle ödenecek.
YanıtlaSilbencede ,halk cari açık deyince halk anlamıyor.bunu ülkemizin borcu olarak söylemeliyiz.ekonomik terimler olayı gizliyor bencede
SilMATEMATİK VE MANTIK:bitcoin hesapları yapılırken bitcoin sayısı ile bitcoin piyasa değeri çarpılıyor. 250 milyar dolarlara ulaşan rakamlar bulunuyor.bu mantıksız bir yaklaşım.böyle kullanılıyor ama bitcoin için harcanan para elbette bu değil. belki 50 milyar dolardırhesaplaması çok güç. her bit coinin kaç dolardan alınıp satıldığına bakmak gerek.bitcoinin değeri sıfır olsa dünya dolar miktarında azalma yada çoğalma olmaz.bitcoin bir değer değildir. dünyada gerçek bir peroplemde olmaz. sadece son bitcoin sahibinin parası diğerlerine transfer olur
YanıtlaSilÇÖZÜM NE:borcumuzun nasıl ödeneceği üzerine görüş bildiren yok. türkiyenin 500 milyar dolar civarındaki borcu nasıl ödenecektir.bu soruyu sormamız cevabını bulmamız gerekir. ama dikkat edin her yazar ekonomist sadece borcun nasıl döndürüleceği üzerine görüş bildiriyor. borcun ödenmesi gerekitği netameli bir konu kimse bulaşmak istemiyor. bu durumda görüş bildirmiş olunuyor mu. hayır
YanıtlaSilcevap tek kelime "ödemeyecez" biraz finans bilgin olsa orana, finans kalitesine vs. bakarsın onu eleştirirsin. ama güzel ülkede işine geldiği gibi sonuç-rakam-fikir üretme alışkanlığı her yerde, kendini "bilimsel" zannedenlerde dahil...
Siladsız 02:14. ödemeyeceğiz derken neyi söylemek istiyorsun?nasıl ve neden ödemeyeceksin. alacaklılar bu duruma neden rıza göstersin.buyrun... lütfen anlatın.
Silbu borçlar kişisel borçlar gibi ödedim bitirdim mantığıyla işlemez; borç ekonomi büyüdükçe artar sadece faiz ödersin ana para neredeyse hiç bir zaman ödenmez(belli bir amaç güdülmüyorsa; örneğin yaklaşan krize daha az borçlu makyajlanmış rakamlarla girilmek isteniyor ve elde cari fazla falan varsa fiili borç azaltımı yapılabilir) onun dışında hemen her zaman ekonomi büyütülerek borç arttırılmayarak oran düşürülmeye çalışılır; Türkiyenin 300 milyar dolar borcu yıllık %5 faizle sadece 15 milyar dolar ödeme ile sürdürülür; gerçekten hiç bir zaman ödenmez (belki duymuşundur faiz dışı fazla diye bir şey varya işte onunla ilintili)... bu noktada finansman kalitesi gündeme gelir; bu finansmanı sıcak para ile yaparsanız bu borcu her yıl çevirmek için borç ararsınız; borç neredeyse her zaman bulunur ancak faizi her zaman güzel olmayabilir ve sıcak para çok hızlı maliyet değişimi getirebilir; bu durumda nakit akışına dikkat etmezseniz teminatınızı yakabilirsiniz. özetle bu borç çok muhtemel hiç bir zaman ödenmeyecek; işler yolunda giderse borç ekonomiyi büyütüp oransal olarak sorun yaratmayacak ve faizi kolay şekilde döndürülecek; eğer işler yolunda gitmezse yine çok mutemel teminatlar el değiştirecek. Şöyle düşünün sizin dedeniz 20 yıllık borç almış tarla almış üretim yapıp faiz ödemiş geri kalanı yemiş enflasyon ana parayı zamanla öldürmüş ürünlerde çeşitleme yapıp yeni tarlalar almışsınız (yeni kredilerle). siz yıllık 30 lira kazanıyorsunuz; 10 lira faiz ödüyorsunuz geri kalan 20 cebinizde ister risk fonu oluşturun ister yiyin sizin bileceğiniz iş...
SilÖzetle finansman işi kişisel borçları algıladığınız gibi algılamayın. Borç kısa vadeli fonlarla idame ettiriliyor deyin; ne bileyim tl likit fazlası var (neredeyse olması gerekenin 2 katı); ne bileyim borç oranı standtları aşıyor artık riskli gruba yavaş yavaş giriyoruz deyin... ama 500 milyar borç nasıl ödenecek tüğü bitmemiş merkür halkı ne yapacak falan biraz aşırı politika kokan hareketler; akıllı insanların tenezzül etmeyeceği şeyler; hani karşı tarafı cahil falan buluyorsunuz ya hah işte onun gibi bir şey... o nedenle dedim bu kültürel bir problem (sağı solu osu busu yok yani) bende dahil ettim kendimi...
yazınızın ilk bölümü bir mantığı anlatıyor. ama ikinci bölümü biraz aşağılayıcı olmuş.ama önemli değil. 500 milyar doların varsa ve her ay 5 milyar dolar borçlanmaya devam ediyorsan batıyorsun demektir. 500 milyar dolar borç alablirsin. ama aldığın kredilerle yatırım yapıp cari fazla veriyor olman gerekir.yani krediyle kamyon otobüs alırsan mantıklıdr.ve bunun bir sınırı vardır. ama kredi ile otomobil alınmaz. şimdi Bloomberg iktisatçılarının finansman kalitesine gelirsek bu komik.meslenin özüne neden sürekli borçlarımızn arttığına borçların ne zaman ne şekilde ödeneceğine değinmeden ekonomik görüş olmaz.kalkınan ülkeler hep ihracaat fazlası ile kalkınabildiler. bunun aksini İslamcı siyaset iddia ediyor ama sonuç varlık fonu ile para aramaya kadar düştü
SilHocam ROK uygulamasinda bankalar zorunlu karsiliklarin bir kismini tl degil de doviz olarak yatirabiliyorlar. Ayni mevduat icin yatirilan doviz zorunlu karsiligi arttikça da katsayi yukseliyor, daha cok doviz yatirmis oluyorlar, yani daha cok TL dövize dönüyor. Buraya kadar umarim dogru anlamisimdir.
YanıtlaSil1.MB'na bu paralar nakden mi yatiyor, yani bankanin elinde bu doviz var mi gercekten, yoksa bu kaydi bir islem mi? Sistem uzerinden dovize donulup, MB ilgili hesabina mi aktarılıyor?
2.Bu katsayi neden uygulanıyor? 10 TL'ye karsilik 13,9 TL karsilik yatırmakla ne yapmış oluyoruz?
Hocam bu zor bir konudur umarim cunku okuyorum ama anlamiyorum.
1. Zorunlu karşılıklar ister TL olsun ister döviz ister altın olsun MB'ye fiilen yatırılıyor. Kaydi değil.
Sil2. ROK da bir katsayı uygulaması var. Bankalar, kendilerinden dövizle değil de TL ile kredi talebi fazla olduğu için TL zorunlu karşılıklarını ellerinde krediye dönüştüremedikleri dövizle yatırınca ellerinde kredi verilebilir TL kalıyor.
Merhaba Hocam, AKP döneminde borçlanma özele deredildiğini söylemiştiniz. Şimdi tekrar kamuya mı geçiyor? Geçen yıl ve bu yıl bütçe açığı vererek büyüdük. 2018 de bütçeye ek yükler gelecek.
YanıtlaSilhem kamu hem ozel ikisi bir arada. Kamu kaynaklarini harvurup harman savuruyor. suanda....boyle gidisle butce dengesi kalmaz.|
SilÖzel kesim dış borçlanmasında bir duraklama olması kaçınılmaz, çünkü limitlere gelinmiş görünüyor. Kamu kesiminin de fazla dış borçlanmaya gidebileceğini sanmıyorum. Belki Varlık Fonu kanalıyla zorlanabilir.
SilŞimdide emeklilere bankalar mesaj geçmeye başladı.Şu kadar krediniz hazır bankamıza gelin hemen verelim gibi..Herhalde seçimlerde emeklilere hitaben ;''ey emekliler istikrar için.........''
SilTeşekkürler. Yanıtlar tatmin edici.
SilEn agresif para politikasını Japonya Merkez Bankası mı uyguluyor?
YanıtlaSilŞimdilik öyle görünüyor.
SilDünya Gazetesinde okudum: Prof. Michael Petti, Çin'in reform yapmaması durumunda ekonomik büyüme oranının 💯 3 lere kadar düşeceğini iddia ediyor. Siz ne düşünüyorsunuz bu konuda?
YanıtlaSilCinin yapmasi gereken halkina biraz daha refah sunmak olmali. Dahasi Tarim alaninda yatirimlar yapmaya calismali Cin. KUltur olarak tarimsal urunlerden pek beslenen bir toplum degil. Ama bana kalirsa tarimda yapacagi bir devrim. uretimi arttirarak ihracata yonelebilir. Topralari cok genis iklimi elverisili br yulke
SilÇin'de bir takım reformların yapılmasına ihtiyaç olduğu kesin. Çünkü Çin, büyümesini ABD ve Avrupa'ya yaptığı ihracata bağlamış bulunuyor. Buralarda aksama olduğunda Çin'in büyümesi hızla düşüyor. Bu ekonomiler de artık yavaş yavaş Çin'den ithalatı yavaşlatma eğilimie giriyor.
SilCInde degisim buyuk artik fifty fifty diyebilecegimiz turden. Kazan kazan ABD AB ulkleri eskisi gibi cinden mal almiyor hatta zamanla cine mal ihracati artti. Cin zenginlestikce halki bati urunlerini alir oldu. Bati ulkelerine gider oldu. Cin artik kuru da degerli olmasi gereken seviyelere cekti. Son olarak Benim bildigim Cinde asgari ucret Turkiyeden daha yuksek suan
SilVakifbank neden Hazine'ye devredildi hocam? Faydasi nedir?
YanıtlaSilBir de Hazine'nin hisse sahiplerine yapacagi odemeler icin borç senedi cikaracagini ama borçlanmis sayilmayacagini okudum. Bu tam olarak ne demek hocam? Hazine'nin butce aciginin biraz fazlasiyla sınırlı bir borclanma lüksü var. O haddi harcamak istemedigi icin böyle bir madde getirdi diye anliyorum.
Peki o zaman neden Vakifbank'i satin aldi Hazine? Almasaydi, dolayısıyla borçlanmasaydi ne olurdu ya da ne olmazdi?
Vakıfbank'ın sermayesinin yüzde 58,5'i Vakıflar Genel Müdürlüğü'ne aitti. Vakıflar Genel Müdürlüğü genel yönetimin içinde bir genel müdürlük. Bu hisseler bedeli karşılığı Hazine'ye devredildi. Bu çok eski bir konuydu. Bu durum Vakıfbank'ın kamu kuruluşu mu özel kuruluş mu olduğunu hep tartışmalı kılıyordu. Şimdi bu tartışma bitti ve Vakıfbank artık kamu kuruluşu oldu.
SilO hisseler zaten genel yonetimin oldugu icin hazineye devredilince devletin bir cebinden digerine girmis oldu, o yuzden de hazine borcu sayilmamasinda aykiri bir durum yok diyebiliriz degil mi hocam?
Silvarlık fonundaki 460 milyar dolarlık assetlerin (basitçe 1923'ten beri elde edilen bütün kazanımların) teminat olarak gösterilip alınacak borçla, USD - TL 2.7, 3.0 civarına düşürülülebileceği konusuluyormus,
YanıtlaSilBoyle bir ihtimal var mi hocam,mumkun mudur,mantikli midir ?
Varsayalım ki böyle bir şey yapıldı ve alınan borç getirilip piyasaya sunuldu ve kur dediğiniz düzeye düştü. Peki bu borç ödenirken ne olacak?
Silhocam her yazınızda dikkatimi çekti sanki hepsi ödenecekmiş gibi bir havadasınız; sizde çok iyi biliyorsunuzki 460 milyar dolar örneğin borç alınsa %5 gibi çok cazip bir faizle bile yıllık 23 milyar dolar faiz ödemesi yapılır; siz para bulunmaz havasındasınız ancak yine biliyorsunuzki para bir şekilde teminat varsa bulunur ama faizi yüksek olur o ayrı.. herhalde 460 milyar dolardan yılda 10-15 milyar dolar kar edilecek iş yapılır geri kalanda risk pirimi olarak artarak devam eder en erken patlaması 15-20 yılı bulur...
SilNÜKLEER SANTRAL ÜZERİNE:nükleer santrallar dünyada 5-6 cent dolar maliyeti ile üretim yaparlar. türkiyenin ruslarla anlaşmasına göre türkiye bir süre için 12.5 cent dolar 1 kwh enerjiye para ödeyecek. üstelik alım garantisi de verildi.bu anlayış hava alanı köprü ve diğer yapılan büyük yatırımlarda da aynı.eğer yapımcı firma yabancı bir firma yada devletse bu direkt olarak cari açığın yükselmesine neden olacak. bu yatırmların tümü devletin ilerdeki alacaklarından vaz geçmesi ile yapılıyor.nükleer santral örneğinde olduğu gibide çok pahalıya mal oluyor.bu konuyu bir çok kimse bilmiyor santral devreye girince türkiyede enerji ucuzlayacak sanıyor.her ay 5 milyar dolar borçlanır üstelik ilerdeki alacaklarınızdan vaz geçerseniz elbette kendinizi zengin sanırsınız. türkiye bugün hak etmediği refahı yaşıyor
YanıtlaSilBırak artık bu boş pahalılık şikayetlerini tanerus,bizim ecdadımızdan gönlümüz zengindir,yoksa pembe incili kaftanıda mı okumadın.
Sil"Türkiye bugün hak etmedigi refahi yasiyor." Bence de hersey burada dügümleniyor.
SilHocam hemen hemen bütün makro kitaplarında birim talep esnekliği durumunda fiyat değişimleri firmanın hasılatını değiştirmez deniyor. Ben rakam veriyorum sonuç bu şekilde çıkmıyor. Örneğin 100 birim mal 10 liraya satılıyor hasılat 1000 tl. Birim esneklik old. için fiyat %10 arttığında talep %10 düşüyor. Toplam hasılat 110*9=990.
YanıtlaSilMerhaba Mahfi Bey...Yazılarınızı ,yorumlarınızı her zaman takip ediyor ve önem veriyorum.Sadece bu dönem de herkes gibi sadece parasının değerini korumak,(kazanmak değil)amacını güden bir yatırımcıya orta-uzun vadeli ne tafsıye edersiniz..tesekkür ederim.
YanıtlaSilSerbest piyasa fiyat sinyalleriyle kendini regüle etmeye yetiyorsa neden bir takım çevreler belli alanlara kaynak ayrılmasını istiyor hocam?
YanıtlaSilÇünkü kar maksimizasyonuyla hareket edenler sosyal faydayı önemsemezler bu yüzden devlet bazı alanlara yatırımı arttırmak için teşvik verir . Fiyat sinyalleri sadece bireysel fayda ve maliyeti yansıtır ( özgür bireyler toplumsal refah kaygısıyla hareket etmek zorunda değil tabii ki) bu yüzden devlet toplum refahını arttıran ya da azaltan bir faaliyeti ya teşvik eder ya da vergilendirerek maliyetli hale getirip azaltmayı amaçlar .
SilGüzel eleştiri liberalizm için.
SilHocam hamsi sever misiniz?
YanıtlaSilHamsi + bol limonlu roka salatasi+ yine bol limonlu mercimek corbasi+ yaninda en kallavisinden ufak boy bira
Buyrun gelin
Yoruma uygun olmayacak ama 2 senedir evde erinmeden yaptığım Türk Kahvesi benim vazgecilmezim. Sağlığınıza.
SilÇok teşekkür ederim nazik davetinize. Gelmiş yemiş ve içmiş kadar oldum sağ olun var olun.
SilEn kallavi ufak boy ne demektir hocam?
SilAdsız27 Aralık 2017 14:39
SilTESEKKURLER USTAD KEYIFLE KAL
Hamsiyle mercimek çorbası içen, rakı yerine birayı tercihen eden birilerinin yanında hoca ne yapsın? Görünen o ki sizin muhabbetinizden de bir cacık olmaz.
YanıtlaSilGit derdini Marco Paşa'ya anlat dediler.
SilNe kadar cirkin bir yorum ne kadar cirkin birisin sen!
SilBu benim kulturum! ikramim kibar davetim. Cirkinliginde ve nefretinde bogul
Siz mi karar vereceksiniz hoca adina? yoksa birileri adina karar mercii siz misiniz de haberimiz yok! Neye kime nasil dayanarak insanlar hakkinda bu turlu nefret verici asagilayici cirkin ifadeleri kullaniyorsunuz!
SilHadsiz biri oldugunuz dahasi iftira atma potansiyeli tasidiginiz cok bariz!
Sevgili arkadaşlar, birbirinize saygıyla hitap etmenizi rica ediyorum. Herkesin yiyecek, içecek tercihi kendine.
SilOrtada gayet nazikçe yapılmış bir davet var. Bizde adettir davete icabet edilir, ne yiyeceğiz filan diye de sorulmaz.
Muhabbet konusunda da haklı çıktım :))) Mercimekle hamsiyi düşünemiyorum bile....
SilMuhabbet konusunda haklı çıkmamış olabilirsiniz. Marco Paşa sabırlı, dinlemeyi seven bir hekim. Muhabbetten söz açılınca araya kaynadım:)
Sil
SilAdsız27 Aralık 2017 16:20
Senin gibilere ancak boyle bir ifadeler pak. Cunku provakatif usluba sahipsin! Neye nicin bu ifadeler onu bile bilmiyorsun :D
Tesekkur ederim hocam gelmis kadar buyurmus kadar oldunuz
sevgiler
Hocam merhaba. Günümüzde arzı talebin yarattığı genel bir kanı. Bu durumda talep artışı karşısında arz artınca fiyatlar sabit mi kalır yoksa yükselir mi? Yani talep eğrisinin sağa kaydığını düşünelim. Talep artışı karşısında arz eğrisi sağa kayıp fiyatlar sabit mi kalır yoksa arz kendi eğrisi üzerinde hareket edip fiyatlar artar mı?
YanıtlaSilGenellikle talep artışı karşısında arz hemen artış biçiminde yanıt veremez. Çünkü talep artışını karşılayacak bir üretim artışı gerekir ki bu da zaman alır.İşte o zaman farkı sırasında fiyatlar artabilir. Sonra eğer arz da artarsa o zaman fiyatlar yine eski denge noktasına dönebilir.
SilEğer talep edilen malın üreticide stoku varsa ve hemen piyasaya sürülebiliyorsa o zaman fiyat artışı ortaya çıkmaz.
Hocam merhaba,
YanıtlaSilBir soruya cevabınızda nükleer santrallerin kurulmasını istemediğinizi yazmışsınız.Gelişmiş ülkelerde durum böyle midir?Sorun çevre mi yoksa gelişmiş ülkelerin gelişmekte olan ülkelerin nükleer güce sahip olmalarını istememesi midir?
bir mühendis olarak ben cevap vereyim.1. kurulan santral 40 yıl boyunca bizim değil rusların.40 yıl sonra bize geçecek. 2.santralin yapımına 5 kuruş vermiyoruz.yatırım yapmıyoruz. ruslar yapacak. sonra kwh 12.5 cent ten alım garantisi verdik. dünyanın en pahalı enerisini satın alacağız. 3.santralın yakıtı rusyadan gelecek türkiyenin uranyumu yok. daha doğrusu var olan uranyumu 2 santral da 5 yılda bitiyor.4.ruslar zenginleştirilmiş uranyum teknolojisini türkiyeye vermez. santral kurulunca atom bombası yapamazsın.5.bu nedenle almanya Amerika nükleer güce sahip olmamızı istemiyorlar uydurmadır.6.nükleer santral yapımı bugün güneş ve rüzgar enerjileri yanında demode bir teknolojidir. ve bu anlaşmayla türkiyeden rusyaya büyük çapta döviz transferi gerçekleşecek.
SilNÜKLEER SANTRAL ÇEVRE SORUNU.bugün ruslara yada Japonlara yaptırlan santrallara bakınca ekonomik bir tarafı yoktur. 12.5 centten enerji satın almanın ekonomik bir tarafı olmaz.bu santrallar atom bombasına sahip olup dünyaya posta koyma niyetiyle yapıldı.o zamanlar hayaller Ortadoğu liderliğiydi.şimdi pyd ye hayır düzeyine düştü.atom bombasına sahip bir türkiyeye dünya izin vermez. santralı küraralar ama teknolojiyi vermezler
Silayrıca santral türkiyede kurulsa bile türklerin 40 yıl olmayacak 40 yıl boyunca işletme yetkisi ruslarda.santralın yakıtı rusyadan gelecek.gelirler rusyaya akacak.türkiyenin uranyumu iki santrala ancak 15 yıl yetiyor.
SilTam tersine fazlasıyla istiyorlar,çnkü kendi nükleer atıklarını satmak için sürekli yeni ülkeler arayışı içindeler.
SilHocam bankalar taşıt kredisi kullandırırken neden aracın değerinin belli bir kısmını veriyor bu konuda bir yasa mı var?
YanıtlaSil"The Doors: People Are Strange" mi?
YanıtlaSil"The Moody Blues: Melancholy Man" mi?
Ikis de. İkisi birbirini tamamlıyor.
SilThe Moody Blues "Night in White Satin"
SilTam tersine fazlasıyla istiyorlar,çnkü kendi nükleer atıklarını satmak için sürekli yeni ülkeler arayışı içindeler.
YanıtlaSilSayın çok sayın sevgili mahfi hocam bloğunuzun 6.Yılı olduğunu görünce yazmak istedim son 4 yıldır bende buradayım sürekli yamacinizda bilgeliginiz izinde .. Çok teşekkür ederim sevgili hocam yoluma hep ışık tuttuğunuz için çünkü sizin gibi kıymetli ışık tutan her şeye rağmen ülkemize sarilmamizi sağlayan umut vardır diyen o kadar az o kadar az ..
YanıtlaSilBiz sadece bu ülkenin iibf mezunları diğer meslek arkadaşlarım da tabiki bir
yerlere tutunmak için değil de görevimizi namusumuzla serefimizle yapmaya gece gündüz emek harcayan
Emekle kendi mücadelemizle bir yerlere gelmeye çalışan topluluk ..Su an ülke gündeminde keza yakın çevremde özel insanlar için kadrolar bekletilirken biz kütüphane yollarında ..bunları göre göre duya duya ..
İyiki varsınız Hocam biz bunları duya duya kütüphane yollarında ilerlerken siz umut vardır bilim vardır adalet vardır ülkemiz en guzelimiz sarilmaliyiz diyerek bu yola hep ışık tuttunuz.. Ricardoyi anlatırken merkez bankasını çizerken ...arka fonda ..kendi adima çok teşekkürler hocam çok ..bugün Tam da Su an ben müfettiş olacağım diye hala su masanin basindaysam sizin sayenizde sariliyorum ..bu blog ekonomi değil çok ve çok ötesi benim için ...saygılar
Çok teşekkür ederim, çok naziksiniz. Başarılar dilerim.
SilSitenizi ziyaret edenlerden %4'lük kitlenin ülkelerini sıralamışsınız. Bir ülke hariç diğer ülkelerde Türk nüfusu ele avuca gelecek kadar var eminim de, o "bir" ülkede Türk sayısı yok denecek kadar az, varsa bile sizin sitenizin takipçi profili ile uyumlu kimseler değildir: Hindistan.
YanıtlaSilHindistan'da yaşayıp (ikamet edip), sizin sitenizi ziyaret eden Türklerin olduğunu hiç sanmıyorum Mahfi bey. Bir hata mı var? Yeni Delhi ve Mumbai'deki elçilik-konsolosluk çalışanları Türk. Onlar da, sizin sitenizi ziyaret edecek profilde Türkler değil. Başka kimler olabilir ki taaa Hindistan'dan sizin sitenize erişen Türkler?
Hindistan listeye benim hatam sonucu yazılmış. Doğrusu İspanya olacak. Bu düzeltme için ayrıca bir tweet attım. Teşekkür ederim uyarı için.
Sil@Adsız 21:04,
Sil%4 lük kitlenin ülkeleri sıralanmamış,yanlış anlamışsınız.Okuyucuların %85i TR, %4ü ABD 'den bağlanıyor.Kalan %11'i ise farklı ülkelerden,bunlar sıralanmış. Ben mesela %11'e dahilim. Almanya'dan katılıyorum. Ama maalesef buradaki Türkler arasındaki çok küçük bir azınlığa dahil olduğumu düşünüyorum.Buradaki Türk'lerin bırakın bu siteyi okumak, herhangi bir şeyi okuduklarından şüpheliyim.
YanıtlaSilYazılarınızı düzenli okuyorum. Fakat bir konudan tam olarak emin olmak istiyorum.
Gayriresmi işlerin türkiye ekonomisi üstündeki etkisini doğru mu anlıyorum yanlış mı, bilenler beni aydınlatırsa çok memnun olurum.
Gsyih yaratılan katma değerle ölçülüyor. Buraya kadar tamam.
Diyelim ki bir tacir gayriresmi olarak bir hizmet veya ürün satıyor. Dolayısıyla kazancı kayda girmiyor. Daha sonra o kazancı ile yine gerçekte aldığı değerden çok daha düşük bir bedelle kayıtlı bir gayrimenkul alıyor(ev veya arazi). Dolayısıyla o parayı kayıtlı olarak harcamıyor.
Bu kişinin ne kazancı ne de birikimi (iktisaden birikim sayılmasa da) hesaplamaya dahil olmuyor.
Ben Türkiye'de bunun benzeri örneklerin çok fazla olduğunu düşünüyorum.
Haklısınız kayıt dışılık da böyle doğuyor zaten. Gerçek değerler ancak banka kredisi kullanılarak alım yapılmışsa ortaya çıkıyor. Bütün bu nedenlerle Türkiye'de kayıt dışılığın % 25 - 30 dolayında olduğu tahmin ediliyor.
SilSanırım hükümetin bu işi gerçekten bitirmek istemesi gerekiyor. Zamanında çek yasası ile bir adım atılmıştı ama hala piyasada çek karşılığı yapılmasına rağmen kayıtdışı sürdürülen çok fazla faaliyet var. Çünkü devlet bununla ilgili hiçbir inceleme girişiminde bulunmadı. Bunların rakamları çok ciddi boyutlarda. Aslında tespit edebilmekte bir o kadar kolay. Çek verenlerin ve çek alanların tümü bankacılık sistemlerinde kayıtlı. Bir muhasebe raporu alabilmek kadar kolay olması gerekiyor bu tespitin.
SilBu kadar dışarıya bağımlıyken, rakamları düzelteceğiz diye binbir takla atıyorken, hali hazırda olan, hem devlete gelir getirecek, hem de ekonomik göstergeleri düzeltecek adımlar neden atılmaz?
Bu esneklik dürüst esnafı zor duruma sokuyor, kayıt içi çalışan kişi de zamanla rekabette geri düşmemek için kayıtdışına yöneliyor.
2010 yılında bilançoları şeffaf ,kamuya açık mali tabloların paylaşıldığı şirket düzenine geçmek üzereyken(o zamanki yeni TTK taslağı) 2017 yılında hala bunlarla uğraşan bir Türkiye...
Hocam öncelikle tüm yazılarınız için çok teşekkürler çok faydalı ve anlamlı bir iş yaptığınızı düşünüyorum.
YanıtlaSilBenim size bir sorum var konuyla alakalı değil ama hazine müsteşarlığı görevinizden neden kısa süre sonra ayrıldınız merak etmişimdir mahsuru yok ise sizin için
Ben o göreve gelirken bazı şartlarım vardı. Bunlar ekonomi alanında bazı yapısal reformların yapılmasıydı. Yapılmadığını ve yapılamayacağını görünce zamanın Başbakanına bir mektup yazarak nelerin yapılması gerektiğini bir kez daha hatırlattım. Olumlu bir gelişme olmayınca da istifa ettim. Bu konudaki gelişmeleri ve sözünü ettiğim mektubu Light Günlük kitabımda yazdım.
Sillight günlük kitabında Mahfi Beyin ağzından neden kabul etitği, neden ayrıldığı yazılı. Bu blogu okuyan herkese tavsiye ederim. Türkiye'de samimice yazılmış otobiyografi bulmak zor. Mahfi Beyin kitabı onlardan biri...
SilÇeyrek asır geçmiş Hocanın istediği yapısal gerçekleşmedi,maalesef ömrümüz vefa etmeyecek.
SilHocam 2018 icin kimileri faiz oraninin ozellikle cari acigin finansmani icin %17-18 olmasi gerektigini söylerken, kimileri de Türkiye'nin yillardir dusuk büyümeyle ozellikle baskılandigini, soz sahiplerinin dusuk faiz politikasinin bu anlamda cok cesur oldugunu söylüyor.
YanıtlaSilBu normal bir celiski mi?
Cari açığın finansmanında dış finansman bulma konusunda mevcut faiz oranının yeterli olduğunu düşünüyorum. Çünkü yabancı fonları bizim buradaki enflasyon değil kendi ülkelerindeki enflasyon ilgilendiriyor. Asıl sorun yerli yatırımcılar. Onlar reel faiz alamadığı için yeterince tasarruf yapmıyorlar ve bu da cari açığı büyütüyor.
SilYerli yatirimci neden altin alip tasarruf yapmiyor?
SilÖncelikle mutlu yıllara herkese,
YanıtlaSil2018 tahminlerinde ve kişisel reel olarak gelirin korunması ile ilgili sorularımı sormak istiyorum.
Bireysel bir yatırımcı 100 birimlik bir tasarrufunu reel olarak korumuş mudur, bunu neye göre kıyas yapmamız gerekecek (faiz,bono,enflasyon,bist ,usd ,euro ,altın ...).
2018 tahminlerinde petrol fiyatları yılın genelinde 70$ ve üstü beklenmeli, abd 10y faiz 2,80 -3,20 bandında , Tahvil faizi 13,40 olan da 16-18 bandında dalgalanması.
Teşekkürler, size de mutlu yıllar.
SilBunu yaparken bütün bu kalemlerin yılbaşı ve yılsonu değerlerini alıp yıllık enflasyondan arındırarak bakmak lazım. Böyle bakarsak BIST 100 açık ara önde çıkar. Dolar ve Euro mevduat yapmış oılanlar da reel değeri korumuş ve üste bir miktar gelir elede etmiş çıkarlar. TL mevduat ve TL tahvil zarar etmiş çıkar.
Hocam şimdiden iyi yıllar diliyorum, yeni yılda da ufkumuzu aydınlatmanız dileğiyle.
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim, size de iyi yıllar.
SilDünyanın en büyük e-ticaret şirketlerinden Alibaba’nın kurucusu Jack Ma’nın girişimcilere ve ülkelere çok önemli öneri ve tavsiyeleri var.
YanıtlaSilEn önemlisi bence şu:
Bir girişimciyseniz, olumlu düşünmek zorundasınız. Geleceğe inanmak zorundasınız. Gelecekteki sorunlara değil, onları başkalarından farklı şekilde nasıl çözeceğinize odaklanmalısınız. Kötümserlikle başarılı olamazsınız. Hatta tam tersine başarısız olursunuz.
ABD’de iş yapan bir girişimcinin Trump’ın politikasıyla ilgisi vergi indirimi, gelir vergisi ya da sektörünü ilgilendiren teşvik kadardır. Sevebilir, sevmeyebilir. Ancak işiyle ilgili kararını genellikle Trump’a değil işine bakarak verir. Bizde ise bu denklemde siyaset bazen yarı yarıya, bazen daha da fazla yer tutuyor. Almanya seçimlerinde Merkel yerine Sosyal Demokratlar iktidar olsa şirketlerin işleyişi değişecek miydi? Fransa’da Macron ya da Sarkozy’nin iş dünyası açsından sosyal güvenlik politikası ve korumacılık bakışı haricinde ehemmiyeti nedir?
Bu ülkede siyasi riskin en uç noktası yaşandı geçen sene. Darbe girişimi oldu. Pazartesi günü herkes işinin başındaydı. Üreten üretti, tüketen tüketti. Tarihi bir travmanın şoku sadece bir çeyrek sürdü.
Bunca kavganın yaşandığı ülkede bunları yapabilmenin kolay olmadığını biliyorum.
İdeolojiler insanın hayata bakışını belirler, katılırım.
İdeolojinize yaşam tarzınıza sahip çıkmak, daha fazlasını istemek şarttır, bilirim.
Buna rağmen söylüyorum.
İdeolojinizin, işinizi esir almasına izin vermeyin.
Abicim, boğazına kadar en berbat ideolojinin içine batmışsın, buradan millete ahkâm kesiyorsun. Aylardır sağdan soldan yaptığın alıntılarla senin gibi düşünmeyenleri "aklınca" doğru yola getirmeye çalışıyorsun, sonra da büyük bilge gibi kalkıp şu mesajları yazmıyor musun, pes yani...
Sil@Ali Hakan bey,
SilSanırım daha etkili olacağını düşündüğünüzden sadece kendi düşüncelerinizi yazmak yerine genelde uluslarararası iş dünyasından tanınmış kişilerin veya S&P , Fitch gibi değerlendirme kuruluşlarının düşüncelerini copy paste yazıp,hadi ben yanlış düşünüyorum ,bakın bu koskoca firmalar işadamları da mı yanlış düşünüyor? şeklinde insanları etkilemeye çalışıyorsunuz.İnanın bende size inanmayı , haksız çıkmayı, ülkemin coşmasını çok isterim. İdeolojim beni esir almıyor, sadece tarafsız olarak gördüklerimi,yaşadıklarımı,okuduklarımı karşılaştırıyorum.Ama o zaman rahatsız oluyorum, çünkü vardığım sonuç iyi olmuyor.Eleştirilerimizin nedeni bu.Yoksa biz de bu ülkeyi seviyor ve ülkenin iyi bir yerde olmasını en az siz kadar çok istiyoruz.
Ali Hakan Bey, keşke bu seferde nerden alıntı yaptığınızı belirtseydiniz.
SilYazınız Dünya Gazetesi, Açıl Sezen'e ait.
Bizim vatandaş girişimci değil ki be Ali hakan orasını atlamışsın.
SilSayın Adsız 16;15-18:05-TÇimen ;
SilAteşli bir şekilde savunulan görüşler,asla iyi bir temele dayanmayan görüşlerdir.Şiddetli duygusallık, görüş sahibinin rasyonel kararlardan yoksun olduğunun bir göstergesidir.
Kişilerin duyguları bildikleriyle ters orantılıdır.Ne kadar az bilirsen,o kadar çok kızarsın.Benim zaman zaman özellikle bazı uluslararası ekonomik kurum ve kuruluşlarından alıntılar yaparak ülkemiz ekonomisine dıştan,daha bilimsel,daha objektif daha nesnel bir bakış sağlayarak, spekülasyon, polemik, dedi koduların dışında, ölçülebilir,ölçümlenebilir bilgi ve verilerle yorum, eleştiri yapma ve yazmanın ülkemiz için daha yararlı, faydalı sonuçlar getirebileceğini olan inanç sebebiyledir.
Son olarak hakikati ve doğruları bir ideoloji dar daire içinde,idrak etmek, algılamak,kuşu bir kafes içinde tanımaya benzer.
Hocam kasap döner ceo'su bitcoin ile satış yapacaklarını açıkladı. pek çok başka teknik engel var fakat ben başka bir konuya takıldım.
YanıtlaSilkambiyo rejimine göre tl dışı bir para birimiyle tahsilat yapmak suç değil mi. hele de bitcoin gibi ne idüğü belirsiz bir araçla satış yapmanın yasal dayanağı nedir ?
Kambiyo rejimi mi kaldı?
SilHocam bizler de "işsizler" olarak sitenizi sürekli izliyoruz. İş aramaktan bunaldığımızda, girdiğimiz mülakatların sonucu hüsranla sonuçlandığında siteniz bizler için derya deniz..
YanıtlaSilBizi de, işsizleri de unutmuyorsunuz değil mi?
2018 içinde "prekarya - precariat" kavramıyla ilgili anazliler yazmayı planlıyor musunuz hocam?
Çok teşekkür ederim.
SilSizi unutmak söz konusu değil. Maalesef bugün dünyanın en önemli sorunlarından birisi bu. Eskiden niteliksiz insanlar çoğunlukla işsiz kalırdı. Şimdi artık nitelikli insanlar da işsiz kalıyor.
Prekarya konusunu işleyeceğim. NTV Radyodaki Ekonomi Dersleri için bir hazırlığı var ama belki bloga da yazarım.
Yazılarınızı geçmişe dönük şöyle bir taradım, kızılderili mesajları içeren birkaç yazınızı görünce hakkınızda şöyle bir görüş edindim:
YanıtlaSilAnladığım kadarıyla siz, para düşkünü, parayı hayatın merkezine koyan bir iktisatçı değilsiniz.
'Zenginler yaşasın, fakirler ölmesin ama sürünürlerse umrumda olmaz' gibi ötekileştirici bir yaklaşımınız yok sizin.
Kârcı değilsiniz, doğru mudur?
Teşekkür ederim doğru tespitleriniz için.
SilHocam,yazınızı merakla okudum ve tüm yorumları da sonuna kadar okudum. Tek net olarak anladığım siz yokken bu siteyi yönetecek kişi adayının Timur Bey olduğu :)
YanıtlaSil2003 den bu yana bu yönetim öyle yada böyle geldi, ve kendi lerinin kurduğu tercih ettiği Kişiler ile Ekonomiyi yönetiyor.
Herkesin bir etki alanı var ve maalesef bizim etki alanımız önümüze belli aralıklarda koyulan sandığa oy vermek.
Bilmiyorum vakit ayırıp bunları anlatmanız değerlendirmeniz ne kadar etkili oluyor.
Şahsen ya oyunun içinde aktif rol alıp siyasete girip kendinizce doğru olanı yapacaksınız yada oynayanları izleyeceksiniz.
Öbür türlü onca yaz çiz tartış yorum yapki neye yarar bilemiyorum.
saygısızlık yapmak istemem emeğinize yorumlarınıza.
Düşüncemi paylaşmak istedim sadece.
Iyi seneler dilerim herkese.