Kitaplar ve Dergiler

Ahmet Mumcu, Osmanlı Devletinde Siyaseten Katl, 4. Baskı, Phoenix Yayınları, 2017
Siyaseten katl yani siyasetin öngördüğünü yapabilmek için idam uygulaması eskiden beri var olan bir uygulamadır. Osmanlı Devletinde siyaseten katlin bir gelenek halini alması Fatih Sultan Mehmet’in Başveziri konumundaki Çandarlı Halil Paşa’yı idam ettirmesiyle başlamış ve artarak devam etmiştir. Fatih, ayrıca siyaseten katli kardeşin kardeşi öldürtmesine kadar getirmiştir. Fatih Kanunnamesinde yer alan “Ve her kimesneye evladımdan saltanat müyesser ola, karındaşların nizam-ı alem içün katl etmek münasiptir. Ekser ulema dahi tecviz itmiştir. Anında amil olalar.”  hükmü bu işi yasalaştırmıştır. Ahmet Mumcu bu çok önemli eserinde bu konuyu tarihsel perspektifi, geleneksel ve hukuki yönleriyle ele alıp derinlemesine inceliyor. Ben bu eseri sanırım 1980’lerde ilk kez okudum. Sonra kitabı birisine verdim ama kime verdiğimi hatırlayamadığım için kitabı geri de alamadım. Şimdi yeni baskısını görünce tekrar alıp tekrar okudum. İyi ki de kitabı geri almamışım, bu vesileyle tekrar okumak fırsatı buldum. Osmanlı’nın farklı bir yönünü tanımak ve anlamak için mutlaka okunması gereken bir kitap.

Ahmet Mumcu, Osmanlı Devletinde Rüşvet, 3. Baskı, İnkılap yayınları, 2005
Bu sıralarda Ahmet Mumcu’nun iki kitabını birden okudum. İkisi de çok önemli kitaplar. Mumcu, bu kitabında bu kez Osmanlı’da rüşvet konusunu yine tarihsel bağlamda, geleneksel ve hukuki yönlerini ele alarak incelemiş. Rüşvet Türk toplumunda Osmanlı’dan gerilere giden bir gelenek ama kurumsallaşması Osmanlı ile olmuş. Öyle bir dönem gelmiş ki rüşvet almadan karar veren kadı bulunamaz olmuş. Özellikle Hürrem Sultan, Kösem Sultan gibi kadınların iktidarda ağırlığı arttıkça rüşvet, Devletin en önemli makamlarının parayla satılır hele gelmesine kadar varmış. Ve işin en ilginç yanı, birçok bozulmanın başlangıcını oluşturan Kanuni Sultan Süleyman dönemi rüşvetin de tavan yaptığı dönem olmuş. Mumcu’nun bu kitabı da Osmanlı’yı kusursuz bir imparatorluk gibi göklere çıkarmaya hevesli olanlara adeta bir ders niteliği taşıyor. Mutlaka okunması gereken bir kitap olduğunu belirtmek isterim.

Tevfik Güran, Resmi İstatistiklere Göre Osmanlı Toplum ve Ekonomisi, T. İş Bankası Kültür Yayınları, 2017
Siyaseten katl de olsa rüşvet de olsa Osmanlı, dünyanın en önemli imparatorluklarından birisi olduğunda hiç kuşku yok. 600 yıl boyunca böylesine devasa bir imparatorluğu ayakta tutmak kolay bir iş değil. Tevfik Güran’ın Osmanlı istatistiklerinden derlediği bu kitaptaki veriler Türkiye’nin nasıl bir ekonomi ve toplum yapısı devraldığını görmek isteyenler ve bu alanda çalışma yapacak olanlar için tam bir kaynak niteliği taşıyor. Kitapta nüfus yapısından eğitime, ekonomiden dış ticarete, adaletten kültüre kadar çeşitli alanlarda çarpıcı istatistik veriler var. Veriler 1800’lerin sonlarıyla 1900’lerin başlarına ilişkin dönemi kapsıyor. Kitaptaki verilere çarpıcı bir örnek olarak 1894 – 95 döneminde Mülkiye’de okutulan ders programını vereyim:

Kelâm
Maliye
Ceza Muhakemeleri Usulü
Tefsir ve Hadis
İktisat
Arazi Kanunu
Fıkıh
Ticaret Hukuku
Vakıf Hukuku
Mecelle
Devletler Hukuku
Askerlik Kanunu ve İç Güvenlik Nizamı
Ahlâk
Ceza Hukuku
Sınai ve Ticari Coğrafya ve İstatistik
Resmi Yazışma
İdare Hukuku
Yabancı Dil
Osmanlı Tarihi
Hukuk Muhakemeleri Usulü

  
Hakan Karabacak, Müzakere Oyunları, Optimist Yayınları, 2017
Oyun teorisi ve uygulamaları üzerine çalışan ve bu konuda kitap yazan Hakan Karabacak bu kez müzakere teknikleri üzerine bir kitap yazmış. Kitabın önemli özelliklerinden ve benzer kitaplardan farkı oyun teorisini müzakere masasına taşıması. Bir başka deyişle herhangi bir konuyu karşı tarafla müzakere ederek ortak bir noktaya varmaya çalışırken oyun teorisinden nasıl yararlanılabileceğini anlatıyor kitap. Dünya Bankası ile pek çok kredi müzakeresi yaptım. Başlarda müzakere teknikleri diye bir kitap var mı diye aradığımda ABD’de bu konuda pek çok kitap olduğunu hatta bu konunun işletme okullarında ve yüksek lisansta ders olarak okutulduğunu saptadım. Sonra bu kitaplardan bir kaçını okudum ve müzakere tarzım değişti. Çeşitli konularda müzakere yapmak durumunda olanların daha bilimsel bir düzeyde müzakere yapabilmeleri için bu kitabı okumalarını öneriyorum.

İki Türkçe Ekonomi Dergisi Tavsiyesi
Benden çok sayıda izleyici, yerli yabancı ekonomi dergisi tavsiyesi istiyor. Yabancı dergi olarak hep The Economist’i öneriyorum. Yıllardır izlerim ve halen en beğendiğim yabancı ekonomi dergisidir. Yerli dergiler içinde de en beğendiğim iki dergi İ.Ü. İktisat Fakültesi Mezunları Cemiyeti tarafından üç ayda bir yayınladığı İktisat Dergisi ile Efil Yayınevi tarafından aylık olarak yayınlanan İktisat ve Toplum Dergisi. Her iki dergi de güncel konuları ve tartışmaları teorik çerçeveye oturtarak analiz ederek yazan önde gelen iktisatçıların makalelerine yer veriyor. Ekonomiyle ve toplum sorunlarıyla ilgilenenlere izlemelerini öneriyorum. 

Yorumlar

  1. Kitap önerilerinizin devamı dileğilye çok teşekkür ediyorum hocam.

    YanıtlaSil
  2. Hocam teşekkür ederim güzel önerileriniz için.
    Bende bu aralar Joseph Stiglitz'in Eşitsizliğin Bedeli adlı eserini,
    Tanıl Bora'nın Cereyanlar adlı eserini, ve D.H.Lawrence'ın Kayıp Kız adlı eserini okuyorum. Üç eseri de şiddetle tavsiye ederim.
    Tabii ki bugün doğum günü olan Yaşar Kemal'in bütün eserlerini de.

    YanıtlaSil
  3. Turkiye Cumhuriyeti'ndeki rusvetten kulliyat olusturulur da, Turkiye Cumhuriyeti'nde Siyaseten Katl: Istiklal Mahkemeleri diye bir kitap da yazilmis mi acaba? Bir bilginiz var mi?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Elbette bilgim var. Bu konuda pek çok kitap ve makale de var. Osmanlı'da siyaseten katl ve rüşvet denince hemen "ama bunlar cumhuriyette de vardı" diyerek savunmaya geçmek kadar bilgisizce bir şey olamaz. Varsa var. Yani bunlar sonradan da oldu diye Osmanlı'da yapılanları haklı mı bulalım?

      Sil
    2. Gonul isterdi ki Osmanli'yi bilen ve elestiren bakabilen objektif bir goz bir de Turkiye Cumhuriyeti'ndekini yazsin karsilastirsin, ancak Ahmet Mumcu'nun Ataturk guzellemelerinden baska o doneme iliskin bir "eser"ini goremedim.

      Bu arada Istiklal Mahkemeleri hakkinda su "pek cok" kitaptan, bir tanesini onerebilir misiniz? Size soz veriyorum okuyacagim, icerisinde varsa "ama"lari, "donemin sartlari" kisimlarini listeleyecegim. Lutfen en acimasiz elestireni paylasin.

      Sil
    3. http://www.benlikitap.com/Iskilipli-Atif-Hoca-Istiklal-Mahkemelerinin-Tarihi-Misyonu-ve-Sapka-Inkilabi,PR-2737.html?gclid=Cj0KCQjw09zOBRCqARIsAH8XF1ZFO7K--iDDCVlXgS0VOvcU_E3QLASoM7bRG5poZ2MOOEyCl6vtpU8aAnOqEALw_wcB

      Sil
    4. Tarihi incelemeler bugünün düşüncesinden bakarak yapılmaz. Dolayısıyla Osmanlı'da siyaseten katli incelemek Osmanlı'ya bir saldırı anlamına gelmez.

      Tarih boyunca devrimlere veya ihtilallere karşı duranlar olmuştur. Bunun bedelini de ödemişlerdir. Türkiye Cumhuriyeti kuruluş felsefesi devamı olduğu imparatorluğun yönetim felsefesine taban tabana zıttır. Dolayısıyla bu kuruluş felsefesine karşı duranlar bedelini ödemiştir. Tıpkı bu topraklar Osmanlı'ya, Selçuklu'ya, Hitit'e aitken, farklı şekillerde bedel ödeyenler gibi...

      Sil
  4. Hocam, Osmanlı Devletin'de ki durum bu kadar berbat olmasına rağmen; nasıl oluyor da günümüzde Osmanlı'yı savunan insanlar olabiliyor?....

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Osmanlı'nın iyi zamanları da olmuş kötü zamanları da. Yaptığı çok iyi işler de var. Bir kalemde silip atmak da bugüne model almak da yanlış. Aslında çoğu insan Osmanlı'yı değil onun uyguladığı şeriat devleti modelini savunuyor ama bunu dillendiremediği için Osmanlı'yı savunur görünüyor.

      Sil
    2. "Seriat devleti" modeli gibi Turkish sosyoloji kavramlarini bilmiyorum ancak Osmanli devleti'ne duz anlami ile "Seriat devleti" demek Osmanli'nin yonetim ve hukuk sistemini bilmemekten gecer. Zimmi hukuk arastirilarak ne demek istedigim anlasilabilir. Osmanli devleti'nde seriata inanmayan kisi sayisi Turkiye Cumhuriyeti'nde olandan kat ve kat daha fazla idi.

      Sil
    3. Bir devletin şeriat devleti olması o devletin şer'i hukuk sistemini uygulaması demektir. İnsanların bu konulara inanıp inanmamasıyla bunun ilgisi yoktur. Osmanlı devletinde şer'i hukuk sistemi ve şeriata dayalı yönetim modeli geçerliydi. Osmanlı'nın bunu Mecelle ile yumuşatmış olması bu durumu değiştirmez. Şer'i yönetim düzeni hilafetin kaldırılmasıyla şer'i hukuk düzeni de Medeni Kanunun kabul edilmesiyle resmen kalkmış oldu.

      Sil
    4. Hocam, diyorsunuz ki "Osmanlı'nın iyi zamanları da olmuş kötü zamanları da. Yaptığı çok iyi işler de var"

      asla bir Polemik yaratmak icin sormuyorum da, bana lütfen 600 yil hüküm sürmüs bu imparatorlugun yaptigi cok iyi islerden sadece 3 tane örnek verebilirmisiniz.?

      olayi sadece buraya baglamak ve bu örnek üzerinden gitmek istemiyorum ama. Istanbulun 1920 1930 lu yillarin fotograflarina baktigimizda Bogazdaki pasa yalilarindan ve topkapi sarayindan baska tüm sehrin bir yikinti yigini seklinde oldugunu görüyoruz. 600 yillik bir imparatorlugun baskenti ne olursa olsun böyle mi olmaliydi. cikarin 5 tane camiyi geriye hicbirsey kalmiyor. Dedigim gibi verdigim bu örnek üzerinden gitmek Dogru olmaz biliyorum.

      yine de bu cok iyi sadece 3 seyin ne oldugunu merak ediyorum.



      Sil
    5. curumuslugunden icinden cikan bir devlet var. Osmanli manda icinde yasamaya devam etseydi sizce 600 yilin uzerine kac yil daha katabilirdi? Bu zaman icin de dusunecek olursak durumumuz nedir?
      Eser olarak bakacak olursak cahilligimi itiraf etmeliyom ki su an aklimda bir sey yok. Egitim sistemimizde han hamam cami geciyor. Bunlar guzel eserler uzerine baska seyler de ilave edilebilirdi ama nasil?

      Sil
    6. Adsız 21:42 :

      İyi şeyden kastınız nedir bilmiyorum ama devletleri tarihsel manada incelerken bir kaç şey söz konusu :

      1) Kültürel birikim ve etki alanı
      2) Siyasi güç ve etki alanı
      3) Tüm bu olguların tarihsel dönemde neye karşılık geldiği

      Bu bağlamda baktığınızda ilk etapta 3. maddeden ilerlersek endüstriyel devrim ve rönesans dönemine kadar dünyayı ayrı kulvarda, bu dönemin öncesinde ise ayrı kulvarda değerlendirmek gerekir.

      Osmanlı bir imparatorluktur yani Roma tipi bir devlet yapısıdır. İmparatorluklar da etki alanlarına göre değerlendirilirler. Sizin iyi örnekten kastınız benim anladığım kadarıyla daha çok kültürel miras ve geride kalanlar perspektifinden bakıyor. Doğu kültürlerinin arkasında bıraktığı kültürel miras endüstri veya rönesans döneminin arkasında bıraktığı kültürel mirasla bir olmaz. Örneğin Bağdat bir zamanlar İslam alimlerinin ve bilimin merkezi olmuştur. Geriye ne kaldı diye sorarsanız, endülüs zamanında rönesansın temelini oluşturan bir çok bilimsel çeviri ve külliyat bu dönemden kalan birikimle gelmiştir ve Rönesans'ı pozitif yönde beslemiştir. Fazla uzatmadan sorduğunuz sorunun cevabı olarak bir örnek vereyim :

      Macar imparatorluğu ile yapılan Mohaç meydan muharebesi Osmanlı ordusunun 300 top ile çıktığı savaşta sadece 3 saat gibi rekor bir süre ile zafere ulaşmıştır. Macar imparatorluğu gibi dönemin çok büyük avrupa güçlerinden birinin sonu olmuştur. Bu topları savaş meydanında kullanabilmek o dönemde teknolojik gelişmelerin ve askeri becerilerin üst düzeyde kullanımı ile mümkündür. Bunun sonucunda Avrupa'da ciddi bir hakimiyet elde edilmiştir. Bunun ise siyasi ve ekonomik birçok sonucu olmuştur. Tıpkı Osmanlı'nın Yavuz döneminde çölü geçerek Mısır seferini yapması ve Moğol istilasını durdurma gücü olan Memlük devletinin sonunu getirmesi ve sonucunda Batı ile Doğu arasındaki ticari yolların Osmanlı hegamonyasına geçmesi gibi... Bunun da sonuçları dönemsel olarak düşünüldüğünde çok büyüktür ve Avrupa'daki coğrafi keşifleri tetikliyici güç olmuştur.

      Osmanlı bu sebeplerle çağları ve dünyanın seyrine etki eden dönemin en büyük imparatorluklarından biridir. Böylesi bir yapıya geriye kaç tane yapı bıraktı diye bakmak sizin de belirttiğiniz gibi derin bir bakış açısı olmuyor.

      Tarihteki Türk devletlerinin karakteristik özelliği Asker devletleri olması ve etki alanlarının bu doğrultuda gelişmesidir.

      Saygılarımla.

      Sil
    7. tesekkür ederim. gercekten cok iyi bir degerlendirme. Bana göre cok farkli bir Bakis acisi. özünde kesinlikle Dogru.

      Beni rahatsiz eden de tam sizin örnegini verdiginizde sakli. 300 top ile 3 saatte imparatorluk yikan bir neslin gelecek yüzyillara cok farkli hazirlanmasi gerekmezmiydi.
      kesinlikle haklisiniz caglara ve dünyanin seyrine sadece savaslar kazanarak etki etmis. benim kac tane yapi birakti diye sormamdaki amac eldeki yapi sayisi ile ilgili degil.
      Bu Kadar Güclü bir imparatorluk yikildiktan sonra geriye baktiginizda o Güclü dönemlerinin kaniti olarak cami ve birkac kervansaraydan baska birsey birakmamis.

      dediginiz gibi sadece askeri beceriler ile avrupada ciddi hakimiyet kurmasi, Yavuzun
      yaptigi seferlerinin sonucunda bu Kadar siyasi, ticari ve askeri üstünlügün yarattigi zenginlikler ile ne yapilmis. iste ben buna bakiyorum

      cok basit bir örnek verdim bu yüzden. bana deyin ki osmanli bitti ama öyle bir baskent birakti ki bir saheser.

      tipki diger büyük medeniyetlerin biraktiklari gibi. oysa ki 1923 e Kadar bu büyük imparatorlugun baskenti meger bir yikintiymis. Tüm Anadolu gibi.


      Sil
    8. Adsız 22:32 :

      Değerlendirmelerinize katılıyorum. Yazıda da belirttiğim gibi Osmanlı'ya tarihsel dönem olarak 2 boyuttan bakmak lazım. Rönesans ve endüstriyel gelişmeler öncesindeki durum ve sonrası şeklinde. Avrupa'da bu dönemde basılan kitap sayısı ile bizim durumumuza baktığınızda aradaki farkın nereden kaynaklandığını açıkça görebiliyorsunuz. Osmanlı bu gelişmeleri ancak ve ancak savaşlarda aldığı yenilgiler ile anlayabilmiştir ve birkaç padişah bu konuya el atmıştır.

      Bununla beraber padişah etkilerini unutmamak lazım. Bu bağlamda Fatih döneminde yapılan atılımlar ve devletleşme süreci muazzam. Zaten Fatih çok ayrı bir hükümdar olarak gözüküyor. Okuduğu kitaplar ve bildiği dilleri incelediğinizde adamın dahi olduğunu görebiliyorsunuz.

      Osmanlı'da şehircilik ile ilgili Halil İnalcık hocanın yayınları var. Bu konuya isterseniz bakabilirsiniz. Zannettiğiniz kadar da başı boş bir yapılanma değil. Tüm bunlarla beraber sadece Osmanlı değil İslam medeniyetlerinin geride bıraktığı eserler ve düşünce zenginliği sığ düzeyde. Zaten sorun da bu. Yani geriye kalan kültürel birikim, bilim alanında yaptıkları insanlığa ne bıraktı diye sorarsanız eleştiriniz doğru bir eleştiri olur.
      Tüm bunlara rağmen Osmanlı tarihsel düzlemde çok önemli bir devlettir ve tarihteki kırılma noktalarına ciddi anlamda etki etmiştir.

      İstanbul'u yıkıntı olarak değerlendirirken neye göre bu yorumda bulunuyorsunuz bilmiyorum. Bununla beraber Topkapı sarayına bakarsanız abartıdan uzak bir yapı görürsünüz. Yani bir yandan baktığınızda milyonlarca km kareye hükmeden imparatorluk sarayı diğer medeniyetlerin sarayları ile kıyasladığınızda çok mütevazidir. Tüm bunlarla değerlendirdiğinizde bu konunun nedenlerini daha derin incelemek lazım. Halil İnalcık yayınlarından faydalanılabilir.

      Görüşmek üzere.

      Sil
  5. Mahfi Bey, Celâl Şengör hakkında ne düşünüyorsunuz?....

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Celal Şengör dünya çapında bir bilim adamıdır.

      Sil
    2. Tanışıklığınız var mı hocam?

      Sil
    3. C. Şengör makalelerine yapılan bilimsel atıf sayısı 10.000'in üzerindedir.

      Sil
  6. Hocam madem Osmanlı din kurallarına göre yönetiliyordu deniliyor,madem padişahlar müslüman insanlardı, neden rüşvet,kardeşin kardeşi öldürtmesi gibi eylemler oluyordu?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İktidar ve güç hırsı din iman dinlemez.

      Sil
    2. Sayın Eğilmez; Oryantalist ve Avrupa merkezli görüşe göre gücünün doruğundaki Osmanlı İmparatorluğu, Avrupa üstünlüğü ve gelişen teknolojik gelişmeler karşısında kendini yenilemeyip gerilemeye başladı.İleri sürülen tüm bu tezlere göre, Osmanlılar" muhafazakar" oldukları için dünyada meydana gelen dönüşüm sürecine mesafeli kalmayı tercih ediyor,bu da"teknolojik gerilik"olarak tezahür ediyordu.
      Osmanlılar, Avrupa askeri teknoloji dindeki gelişmeleri oldukça yakından takip etmiş, Avrupa ve Ortadoğulu rakipleri üzerinde üstünlük kurmuş ve kurdukları bu üstünlüğü asırlar boyu muhafaza etmeyi başarabilmişlerdir.Dahası,sahip olduğu ateşli silah üretim gücü İstanbul'a kendi kendine yetebilirlik noktasında uzun vadeli bir avantaj sağlamıştı.
      Yukarıdaki saptama ve ifadeler, ABD'nin başkentinde bulunan ve ülkenin diplomat ve aydınlarının yetiştirilmesinde önemli payı olan Georgetown Üniversitesi'nde Osmanlı, Avrupa ve Ortadoğu tarihi dersleri veren Macar bir tarihçi dışarıdan bakarak Osmanlı stratejisi ve değişen askeri gücünü ortaya koyuyor.
      Kimdir, bu saptama ve fikirleri bilimsel metodlarla ortaya çıkaran kişi?GABOR AGOSTON;Budabeşte Üniversitesi Tarih ve Türkoloji bölümü mezunu olan AGOSTON 1998'den Georgetown Üniversitesi Tarih Bölüm'nde öğretim üyesi olarak görev yapan yazar,15. ve 18.yy arası Osmanlı, Habsburg ve Macar tarihi üzerine İngilizce, Türkçe,Macarca ve Almanca dillerinde yayımlanmış altmışı aşkın bilimsel makalenin ve beş kitabın yazarıdır.

      Sil
    3. güzel paylaşım Ali Bey.

      Sil
  7. Hangi ressamlari ve eserlerini seversiniz?
    resimde begendiniz ilginizi ceken bir akim var mi ?

    cevap vermeme hakkinizi sakli tutarak soruyorum

    YanıtlaSil
  8. Takip ettiğiniz bir tarih dergisi var mı hocam? Tarihten konu açılmışken.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben Derin Tarih'i okuyorum. Ne yazarsa tem tersine inanıyorum :) Tarih bilgim çok gelişti.

      Sil
    2. "#Tarih" 10 numara dergi. "Kafa" Dergisi ile aynı grup çıkarıyor. Her iki dergiyi de her ay soluksuz okuyorum...

      Sil
  9. Hocam bugün ABD ve AB ülkeleri enflasyonun artmasını istiyorlar. Bunun talep enflasyonu olmasını istiyorlardır. Peki maliyet enflasyonu ile onların enflasyonu istedikleri düzeye gelse bunu nasıl karşılarlar? Mesela petrol fiyatları fırlasa onların enflasyonu %2-3 olsa. Bu onlar için olumlu mudur olumsuz mudur yoksa nötr müdür?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ucretler yetersiz oranda arttigi icin de enflasyon artmayabilir. Uretimdeki girdilerini cok iyi bilmiyorum. Hocamiz iyi bilir. Siz ne dusunuyorsunuz acaba yorumcu arkadas?

      Sil
    2. ben olumlu olur diye düşündüm.

      Sil
    3. Ben olumlu olmayacağını düşünüyorum. Mesela talep olduğunda enflasyon artar, firmalar da talebi görüp üretimlerini artırırlar. Bunu AB olumlu karşılar. Ama maliyet enflasyonu olduğunda bu girdi maliyetinin artışından kaynaklanır. Enflasyon artsa da firmalar yeterli talep potansiyelini görmediğinden üretimlerini arttırmazlar. Dolayısıyla olumlu karşılanmaz.
      Ancak bir hocamız petrol fiyatları artışı AB'ye olumlu yansır demişti. O yüzden sordum.

      Sil
    4. Her halikarda deflasyondan daha olumlu etkisi olur çünkü insanlar enflasyonun 0'a yakın olduğu yerde ellerindeki ürünleri değiştirmek için satınalma kararlarında atalette kalırlar. Nasıl olsa bir sonraki sene de fiyatlar aynı olacak beklentisi...

      Sil
    5. Ama aynı durum maliyet enflasyonunun olmadığı dönemlerde geçerli değil. Mesela firmalar sattığı malların fiyatlarını %3 artırsa yine dediğinizin geçerli olması yani insanların tüketimlerini ertelememesi harcama yapması lazım. Ama firmalar talep potansiyelini görmediğinden bunu yapmıyor. Maliyet enflasyonu dolayısıyla insanları tüketim yapmaya sevketmez. Bunun ücret artışlarıyla desteklenmesi lazım.

      Sil
  10. Hocam sizin, Türk vergi sitemi ile ilgili bir kitabınız var mı?..Yok ise vergi sistemimizi anlayabileceğim bir kitap önerebilir misiniz?...

    YanıtlaSil
  11. Buna faiz arttirimi olarak yanit vermeleri yuksek ihtimal.boylesi bir durum onlar icin olumsizfur. Buyumeyi etkiler tum dengelerin yeniden tesis edilmesine neden olur

    YanıtlaSil
  12. okunacak cok kitap sirada beklediginde nasil işin içinden cikiyorsunuz hocam

    YanıtlaSil
  13. Polisiye roman tutkunu olduğunuzu söylemiştiniz.

    John le Carré'ı tanır mısınız?

    Kitaplarını okuduysanız, en sık kullandığı karakter "George Smiley"i hatırlayacağınızı tahmin ediyorum (?)

    Sizin gençlik fotoğrafınızı görünce, aklıma nedense, Smiley'in o müthiş yüz ifadesiyle verdiği pozlar aklıma geldi Mahfi bey ;-)

    Mahfi Eğilmez, 1971: https://pbs.twimg.com/media/DLZiZA9XkAAH6OV.jpg

    "George Smiley" fotoğrafları:

    1 https://i.pinimg.com/736x/81/f5/f2/81f5f211bfacf30d33cb65ce4fa33ca8--george-smiley-smileys.jpg

    2 http://i.dailymail.co.uk/i/pix/2017/03/08/01/002DD20C00000258-0-image-m-5_1488935376320.jpg

    3 http://2.bp.blogspot.com/-QKCdAmFcyAU/TuSPab_tCsI/AAAAAAAAH1c/KWbBlOQrlZ0/s1600/Smiley+Alec+Guinness+in+glasses+spectacles+Smiley%2527s+People.png

    Smiley ile gözlükleriniz ve yüz hatlarınız benziyor Mahfi bey, yoksa siz... ;-)

    YanıtlaSil
  14. Jerzy kosinski Boyalı kuş,dostoyevski ezilenler insancıklar, biz adam olmayız, doğan avcı oğlu türkiyenin duzeni dün bugün yarın, kemal Tahir devlet ana.. bunları tavsiye edebilirim sizce de uygun mudur mahfi hocam

    YanıtlaSil
  15. hocam, kgf ile varlık fonu nasıl işbirliği yapabileceği söyleniyor sizce nasıl yapabilir ? varlık fonuna ait işletmelerin yıllık gelirlerinin bir kısmı kgfde oluşan zararların bir kısmını kapatarak mı yapabilirler. ne düşünüyorsunuz bu konuda hocam

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Böyle yapmaları çok saçma olur. KGF zararları TVF diye birşey olmasa bütçeden kapatılacak. Dediğiniz gibi bunu TVF kapatırsa bu sefer Hazine'den TVF'ye devredilen para kapatacak çünkü hazinenin bazı gelirleri geçen sene TVF'ye devredildi. Yani değişen birşey görünüşte olmayacak. Ama aslında değişen şey çok. Bu iki tane hazinenin olması demek ve bu durum da belirsizlik ve çelişki yaratır. Çünkü TVF biraz özerk bir kurum.
      Ayrıca, KGF ile TVF'nin yan yana anılması bile tuhaf. TVF'nin amacı birşeyleri finanse etmek değildir, elde olan artığı gelecek kuşaklar için en verimli şekilde kullanmaktır.

      Sil
    2. elde olan artığı gelecek kuşaklar için nasıl kullanacağız? cari fazla değil cari açık veren bir ülkeyiz. bu şey gibi ayranı yok içmeye tahterevalliyle gider s.........

      tvf nin bizde kullanılış şekli gelirler teminat gösterilerek daha fazla finansman desteği bulabilmek olacak.

      Sil
    3. Adsız 21.32 benim de dediğim o zaten. Gelecek kuşaklar için kullanmak istiyorsak öncelikle fazlamız olması lazım. Ayrıca tahterevalli değil tahtırevan dır o.

      Sil
  16. Hocam ekonomi politikası kitabinizda 18.basimda tümüyle yenilenmiş diyor önceki basimlarla arasinda cok fark var mi acaba?
    Bu arada kitaplarinizda okuyucu yorumlari ve gazete makalelerine yer vermeniz cok hos bu sayede çeşitli görüşlere de bakabiliyoruz. Ekonomiyi bu şekilde anlatan daha nice eserler vermeniz dileğiyle...

    YanıtlaSil
  17. Çok güzel bir paylaşım olmuş. Teşekkürler.

    YanıtlaSil
  18. Hocam merhaba, FED faiz arttırmaya uğraşıyor, bir taraftan parasal daralma için uğraşıyor. Öte taraftan Avrupa Merkez Bankası henüz faiz arttırma, parasal daralma düşünmüyor gibi duruyor. En azından avrupada halen kredi faizleri çok düşük seyrediyor. Amerika`ya bağlı olarak Avrupa`nında faiz arttırımına gitmesi gerekmeyecek mi?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. hocamız ne düşünür bu konuda ben de merak ediyorum ancak şu anki euro/dolar paritesi Avrupa merkez bankasına faiz konusunda belli bir esneklik sağlıyor zaten. yani fed in faiz artırıp dolara değer kazandırmasıyla bu parite gerilerse bu Avrupa ekonomisinin de işine yarar. çünkü euro hali hazırda dolara karşı fazla değerli duruyor. rekabet gücü açısından euronun biraz değer kaybetmesi ab ekonomisi için iyi olabilir derim. mahfi hocam ne dersiniz bu hususta?. saygılar.

      Sil
    2. Bence AB parasal genişlemenin yan etkilerinden faydalınıyordur (euro değer kaybı ihracat artışı). Ama asıl amaç enflasyonun artması olduğundan ve ekonomi ısınmaya başladığında faizi artırmakta çekinmezler. Faiz artırarak beklenen enflasyonu düşürmeye çalışırlar. Bu durumda faiz artışı euro'yu değerlendirir ihracat azalır diye çok düşünmezler. Çünkü tek bir makroekonomik değişkenle değil birçok değişken arasında denge tutturmaya çalışıyorlar.

      Sil
  19. http://www.ntv.com.tr/galeri/teknoloji/bill-gates-14-yasina-kadar-cocuklarima-telefon-vermedim,0xbrtqMbpUCiC1749xSPlA/PAVOFrRRLEieYTidbk_GhA

    Çocuklarımızın, gençlerimizin, hatta büyüklerin bile sosyal medyada çok fazla zaman kaybettiğini düşünürsek bence akıllıca. Teknolojiyi ihtiyacımıza göre şekillendirmezsek Türkiye gibi bir toplumla karşı karşıya kalıyoruz. Çok değil, yarım saatlik bir gözlem ne halde olduğumuzu gösterir.

    YanıtlaSil
  20. Hocam merhaba. Tütün ile ilgili bir yazı yazabilir misiniz? Tekel’in özelleştirilmesi, ürün üzerindeki vergiler, son yapılan tepki çeken düzenleme ile ilgili. Sizin için de uygunsa.

    YanıtlaSil
  21. Hocam iyi günler, iki gün önce Fatih Altaylı, Habertürk'teki köşesinde Türk Telekom ile ilgili çok enteresan bir yazı yazdı. Siz de bu konuda bir şeyler yazabilir misiniz? Sonuçta burası konvansiyonel bir mecra değil, siz, Altaylı'nin yazamadiklarini da yazabilirsiniz.

    YanıtlaSil
  22. Mahfi bey,

    Aamir Khan'ı tanıyor musunuz?

    Hintli oyuncu, ilk kez Türkiye'ye geldi. Hem yeni filminin promosyonunu yapmak, hem Türkiye'yi tanımak ve arkadaşlığını geliştirmek için.

    Daha önce hiç Türk filmi izlemediğini, oyuncu tanımadığını söyledi ve bundan mutsuz olduğunu belirtti.

    2 yıl önce Hindistan'da film çektiği sırada, Türkiye'den radyo-sinema-televizyon bölümünde okuyan bir üniversite öğrencisini, film setini gezmesi ve gözlem yapması için kabul etmiş.

    Bu arkadaşımız, hediye olarak, Yaşar Kemal'in 'İnce Memed' kitabının İngilizce çevirisini Aamir Khan'a film setinde vermiş.

    Khan, Türkiye'yi ve kültürünü ilk olarak bu kitapla tanımaya başladığını ve Hindistan'ın özellikle kırsal bölgelerinde yaşanan zorlukların neredeyse aynısının Türkiye'de de yaşandığını bu kitap sayesinde öğrendiğini söyledi, 4-5-6 Ekim 2017'de İstanbul ve Ankara'da yaptığı basın toplantılarında.

    Anıtkabir'i de ziyaret etti ve Atatürk hakkında şunları söyledi: "Anıtkabir'i gezmeyi gerçekten sevdim. Çok önemli bir insanın yattığı bir yer. Hepimizin ondan öğreneceği çok şey var."

    Mahfi bey,

    Filmlerini izlediniz mi?

    Eğer izlemediyseniz, ne zaman izleyeceksiniz?

    2007 - Taare Zameen Par (Like Stars on Earth)
    http://www.imdb.com/title/tt0986264/

    2009 - 3 Idiots
    http://www.imdb.com/title/tt1187043/

    2014 - PeeKay
    http://www.imdb.com/title/tt2338151/

    2016 - Dangal
    http://www.imdb.com/title/tt5074352/

    20 Ekim 2017 - Secret Superstar
    http://www.imdb.com/title/tt6108090/

    7 Ekim 2018 - Thugs of Hindostan
    http://www.imdb.com/title/tt5970844/

    YanıtlaSil
  23. hocam bir de "İSRAF" dosyası mı açsanız?
    Göz göre göre ülkenin paraları nasıl harcanıyor bir ortaya dökmek gerek.

    En ama en küçük örneği: https://m.gercekgundem.com/sayistay-raporu-yok-avukatlari-zengin-etti-295513h.htm

    YanıtlaSil
  24. Hocam ithal-ikamesi rejiminde üretimi devlet yapmak zorunda mıdır? Mesela yüksek gümrük tarifeleri ve kotalarla içeride üretim özel sektör sağlayabilir mi? Genelde bu durumlarda devlet öncü olur ama özel sektör öncü olsa bu çelişkili bir durum yaratır mı?

    YanıtlaSil
  25. Hocam Putin Türkiye ikbyden petrol ithalatını keserse petrol fiyatları artar demiş. Bu niye Putin’e dert oluyor. Zaten petrol zengini ülkeler petrol fiyatlarının artmasını istemiyor mu?

    YanıtlaSil
  26. Mahfi Hocam bu güzel paylasimlariniz için şükranlarımı sunuyorum. Ben deniz dile getireceğim cumlelerde eksiklik olma ihtimalini hesaba katarak şunları soylemek istiyorum; Bizde konu tarih olunca bir türlü kendi ideolojik atmosferimiz dışında meseleri tahlil edemiyoruz galiba. Oysaki tarih sahasında Ömer Lütfi Barkan, Halil Inalcik, Mehmet Genç Ahmet Güneri Sayar, Niyazi Berkes ve benzeri isimleri bilmeden Osmanlı üzerine nasılda kolayca yargılara varıyoruz. Aynı şekilde Felsefe ve bilim tarihi sahasında çeşitli itiraz kaydı açık olmakla, Ihsan Fazlıoğlu,Sabri Ülgener vb. isimlerden anlayabildiğim kadarıyla henüz genel tarihi vesikalarımızın dokümanını çıkarıp sosyolojik,felsefi,hukuki,estetik etüdünü yapabilmiş değiliz. Yani tek çıkar yol Şükrü Hanioğlu'nun dediği gibi bir Osmanlı- Cumhuriyet kavgası değil tarihsel şartları hesaba katıp bu iki olgunun birbirinin devamı olduğunu gorebilmek gibime geliyor. Nitekim sayılı sosyolog ve sosyal bilimcilerimiz Cumhuriyetimizde yeralan birçok problemin kökenini Osmanli'ya bağlamışlardı.Eşeğin caliskanligindan ilhamla oturup emek sarfedip anlamak zorundayız.Saygılarımla...

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kapitalizm

Paradan Para Kaybetme Dönemi

Faizin Doğuşu ve Yasaklanışı