IMF Tahminleriyle OVP Tahminlerinin Karşılaştırmalı Değerlendirmesi

Genellikle önce IMF, Dünyanın Ekonomik Görünümü Raporunu yayınlar, o raporda (IMF WEO) üye ülkelere ve o arada Türkiye’ye ilişkin tahminlerini açıklar, Orta Vadeli Program (OVP) ondan sonra açıklanırdı. Bu yıl tersi oldu ve önce OVP açıklandı. IMF de tahminlerini açıkladığına göre bu tahminleri karşılaştırmalı olarak değerlendirebiliriz. IMF tahminleriyle OVP tahminlerini bir arada gösteren tabloyu yazının altındaki ekte dikkatinize sunuyorum. Peş peşe şokların yaşandığı, her gün göstergelerin değiştiği ve dolayısıyla tahminlerin revize edilmek zorunda kalındığı bugünkü ortamda 2018’den ötesine ilişkin tahminler pek anlam taşımayacağı için tabloya ve değerlendirmelere yalnızca bu iki yılı alıyorum.

Büyüme Oranı: GSYH büyümesi 2017 yılı için IMF WEO’da yüzde 5,1, OVP’de ise yüzde 5,5 olarak tahmin edilmiş bulunuyor. İlk yarı büyümesi yüzde 5,2 olarak gerçekleşti. Eldeki veriler üçüncü çeyrek büyümesinin oldukça yüksek çıkacağını gösteriyor. Buna karşılık ekonominin dördüncü çeyrekte hız kesmeye başladığına ilişkin emareler ortaya çıkıyor. Yine de ikinci altı ayın büyüme ortalamasının yüzde 6’ya yakın çıkma olasılığı bulunuyor. Ki bu bizi yıllık kabaca yüzde 5,5’luk bir ortalamaya götürür. Bu durumda 2017 yılı büyüme tahmini olarak OVP’nin tahmini daha gerçekçi duruyor.

2018 yılı için IMF WEO’da yüzde 3,5, OVP’de yüzde 5,5 büyüme tahminleri yer alıyor. Türkiye’nin 2018’de yüzde 5,5 büyümesi içinde bulunduğumuz koşullarda çok kolay görünmüyor. Her şeyden önce Türkiye dış finansmana son derecede bağımlı bir ekonomik yapıya sahip bulunuyor. Fed’in faiz artırımına devam edeceği ve bilanço küçültme eyleminin giderek hızlanacağı, Avrupa Merkez Bankası’nın da büyük olasılıkla parasal genişlemeyi giderek kısacağı bir dönemde kurların yükselmesi ve Türkiye’nin dış finansmana bugüne kadar olduğu gibi kolayca erişmesi pek mümkün görünmüyor. Böyle bir ortamda büyümenin düşmesi ise kaçınılmaz bir sonuç olacak. O nedenle 2018 yılı için IMF WEO’da öngörülen yüzde 3,5’luk büyüme oranının gerçekleşme olasılığı çok daha yüksek.  

Enflasyon Oranı: Enflasyon oranlarını karşılaştırdığımızda karşımıza tuhaf bir durum çıkıyor. IMF WEO’ya göre 2017’de yüzde 10 olması beklenen yılsonu enflasyon oranı yüzde 9,5’e, OVP’ye göre de 2017’de yüzde 9,5 olması beklenen enflasyon ortanı 2018’de yüzde 7’ye düşecek. Yani gerek IMF WEO, gerekse OVP 2017’den 2018’e geçişte yılsonu enflasyon oranlarının düşeceği tahminini öne sürüyorlar. IMF WEO, 2017’den 2018’e geçişte büyüme oranının düşeceğini tahmin ettiği için burada tutarlı bir ilişki görünüyor. Buna karşılık OVP, her iki yılda büyümeyi yüzde 5,5 olarak tahmin ettiği halde enflasyonda ciddi bir düşüş öngörüyor. Bu bana çok tutarlı gelmedi açıkçası. Öte yandan IMF’nin yıllık ortalama enflasyon tahminiyle yılsonu enflasyon tahmininde de tutarsızlık görünüyor. IMF WEO’ya göre 2017 yılsonu yüzde 10 enflasyon ile bitiyor 2018 yıllık ortalama enflasyon oranı da yüzde 9,3 olduğuna göre yılsonu enflasyon oranının 9,5 değil 8,6 olması gerekir.

Bütçe Dengesi: IMF, bütçe açığının 2017’de yüzde 3,2’ye varacağı tahminini yaparken, OVP açığın yüzde 2’de kalacağını tahmin ediyor. Benim tahminim bütçe açığının ikisinin ortasında bir yerde yüzde 2,5 dolayında olacağı yönünde. IMF, 2018’e geçerken düşen büyüme hızı tahminine paralel olarak bütçe açığının da yüzde 2,4’e gerileyeceğini tahmin ediyor. Bu tahmin tutarlı bir tahmin olarak karşımıza çıkıyor. Buna karşılık OVP, büyüme hızını yüzde 5,5’de tutarken bütçe açığının yüzde 1,9’a gerileyeceği tahminini yapıyor. Büyümenin yüzde 5,5 düzeyinde tutulması demek bütçe açığının da artması demektir. Çünkü 2017’den itibaren büyüme modeli bütçe açığına dayalı büyümeye geri dönmüş görünüyor.

Dolar / TL Kuru: Bu tür programlarda en zor iş kur tahmini yapmaktır. Çünkü kur, iç göstergelerin yanı sıra pek çok dış göstergeye bağlı bir büyüklüktür. IMF WEO’da öngörülen kurlar daha anlamlı gibi görünüyor olsa da enflasyon oranları, cari açık, bütçe açığı ve büyüme oranıyla birlikte ele alındığında gerek IMF WEO ve gerekse OVP’deki kurların en azından tam olarak ikna edici görünmediğini söyleyebilirim.

IMF ve OVP Eski Tahminlerinin Tutarlılığı: 2016 yılı Ekim ayında yayınlanan IMF WEO ve OVP tahminleri ek 2’de dikkatinize sunuyorum. Bu tahminlere baktığımızda OVP tahminlerinin bugün düzeltilmiş tahminlere çok daha yakın ve gerçekçi olduğunu görebiliyoruz. 


Ek: IMF ve OVP Tahminleri 2017 - 2018

Makroekonomik Göstergeler
IMF 2017
OVP 2017
IMF 2018
OVP 2018
GSYH Büyümesi (%)
5,1
5,5
3,5
5,5
GSYH (Cari Fiyatlarla, Milyar TL)
3.031
3.035
3.433
3.446
GSYH (Cari Fiyatlarla, Milyar USD)
841
847
906
923
GSYH (SAGP, Milyar USD)
2.133
2.094
2.250
2.258
Kişi Başına Gelir (Cari Fiyatlarla, USD)
10.434
10.579
11.125
11.409
Kişi Başına Gelir (SAGP, USD)
26.453
26.140
27.635
27.915
Toplam Yatırımlar / GSYH (%)
29,6
29,6
30,0
29,8
Toplam Tasarruflar / GSYH (%)
25,1
25,0
25,5
25,5
Yıllık Ortalama Enflasyon (%)
10,9
10,3
9,3
7,6
Yılsonu Enflasyonu (%)
10,0
9,5
9,5
7,0
USD/TL Kuru Ortalama
3,60
3,58
3,79
3,73
USD / TL Kuru Yılsonu
3,68
3,64
3,90
3,82
İşsizlik Oranı (%)
11,2
10,8
10,7
10,5
Bütçe Dengesi / GSYH (%)
-3,2
-2,0
-2,4
-1,9
Kamu Kesimi Borç Stoku / GSYH (%)
27,9
28,5
28,0
28,5
Cari Denge (Milyar USD)
-38,9
-39,2
-41,5
-40,0
Cari Denge / GSYH (%)
-4,6
-4,6
-4,6
-4,3


Ek 2: IMF WEO ve OVP’nin 2016 Yılında Açıkladıkları 2017 Tahminleri

2017 Tahminleri (2016)
IMF
OVP
Büyüme (%)
3,0
4,4
Enflasyon (%)
6,2
6,5
İşsizlik Oranı (%)
10,2
10,2
Bütçe Dengesi / GSYH (%)
-1,6
-1,9
Cari Denge / GSYH (%)
-5,6
-4,2



Yorumlar

  1. Bütün yıl, özellikle Dolar/TL kuru için, "2017'de tahminlerimi açıklamayacağım" demiş ve gerekçelerinizi sıralamıştınız.

    2018 yaklaşıyor. 2018 için de aynı tavrı mı sergileyeceksiniz?

    Yoksa, tahminlerinizi 1 Ocak 2018'de açıklayacak mısınız? Evetse, 2018'i sizin için daha öngörülebilir kılan sebepler ne?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bakalım hele bir Aralık ayı ortalarını görelim sonra karar vereceğim ne yapacağıma.

      Sil
    2. Hocam artan maliyetler ve 1 milyona yaklasan ev stogu sebebi ile bitme noktasina gelmis insaat sektorunun tetikleyecegi bir krizden bahsediliyor. Ne dersiniz?

      Sil
  2. Hocam merhaba,
    Minik bir sorum var:Bir onceki donem ongorulen 5%'lik buyumeyle issizlik 11% ongorulurken, bir sonraki donem icin ongorulen 3,5%'luk buyumeyle issizlik nasil 10,7% ongoruluyor? Cok kabaca ulkenin buyumesi is alanlarinin arttirilmasi boylece issizlik oranin azaltilmasi demek degil midir? Daha az buyurken issizlik orani azalabilir mi?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Senin nasıl büyüdüğüne bağlı. Kamu harcamalarıyla, düşük teknolojili ürünlerle büyümen işsizliği çok fazla düşürmez. Nitekim 2002 2016 arası iyi büyüdük ancak işsizlikte bir arpa boyu yol aldık. Ancak büyüme niteliksiz olsa bile işsizlik yine bir miktar düşer eski milli gelir serisinde de öyleydi. Yeni milli gelir serisinde bir tutarsızlık var.

      Sil
    2. nasıl bir tutarsızlık?

      Sil
    3. Renkleri farkli. OVP kareli kagida yazilmis digeri cizgili kagida. Hoca gunlerdir yaziyor bunu bu blogda okumadin mi? Neredeydin simdiye kadar Abdullah?

      Sil
  3. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  4. Hocam, bütçe açığına dayalı büyüme ne kadar sürdürülebilir ? Açık oldukça vergi geliri ihtiyacı doğmayacak mı? Bu ihtiyaç vatandaşın sırtına binmek demek. Bu büyüme kime büyüme peki ?

    YanıtlaSil
  5. 2018, 2017den daha mi karmasık yoksa beklentiler ayni oranda mi gelisir

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bizim için daha karmaşık görünüyor.

      Sil
    2. Hocam iyimser bir bakış açısıyla yaklaşmışsınız bence imkansız.Yada benim acizane görüşüm ekomnomik büyüme belirli yabancı sermaye sermaye grupları için büyeyecek ve bizler Türk Milleti olarak bunun altında ezileceğiz

      Sil
  6. Monşer veya mösyö kılıklı iktisatçıların hazırladığı analizlerin geçerliliği tartışılır

    Bir operasyon yapıldı Dolar 2,92'ye kasıtlı olarak yükseltildi ama ülkemizde ekonomik kriz halâ yok ve sonuçta Dolar düşmeye başladı

    Ülkemizin geleceği teminat altında çünkü vatandaşı ile bütünleşen bir hükümetin yolu daima açıktır

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Cehalet eğitimle giderilebilir ama eblehlik ne yapsan kalır.

      Sil
    2. Yandas troll olmanin sarti zaten eblehlik. Kafa calismayinca bir baltaya sap olamiyor trolluk yapip bedava makarna ve nohutla yolunu buluyor gariban.

      Sil
    3. Eğitim cehaleti azaltır ancak Bağnazlık (inat, nispet, haset, hiddet, kin) baki kalır.

      Sil
    4. Neden bağnazlık baki kalıyor olabilir? Problem nedir de bunlar oluyor? Hiddet kin haset nispet inat sorunu nasil asılır?

      Sil
    5. Bağnazlık bir yaşam tarzıdır, eğitimle değiştirilmesi mümkün ama kolay değil.

      Sil
    6. O monşer dediğin değerli ve nadir bulunan insanları (sayenizde ülkeden beyin göçü ile kaçtılar) biraz dinleseydi saray, bugün buraya gelmezdik. Kriz yok. Çöküş var!

      Sil
    7. Tartisilir derken? Kim tartisacak bu analizleri, kücümsemiyorum ama kahvedeki ocakcilar mi, okeye dönen dayilar mi? Tartisabilecek ve elestririleri sindirebilecek kapasitesi olan insanlar olsa bu noktalara gelmezdi ya bu is zaten.

      Sil
    8. Monşerler diyerek yetişmiş diplomatlarımızı kızağa çekenlerin Ortadoğu Politikamızı nasıl iflas ettirdiğini gördük.Bence cahil halk tahsilli yetişmiş kesimden hiç hoşlanmıyor bunun doğal sonucu bize kalitesiz yöneticiler olarak dönüyor

      Sil
  7. Merhaba hocam

    Osmangazi koprusu gibi yapilar kamu harcamalarina giriyor mu?
    Sonucta ihaleyle yabanci sirketlere veriliyorsa devletin cebinden para cikmamasi gerekiyor degil mi? Peki devlete masraf olan sey nedir?

    Tesekkurler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Mesela ayda 100.000 araç geçeceği garanti ediliyor. 40.000 araç geçmişse geçmeyen 60.000 aracın köprü geçiş ücretini özel şirkete devlet ödüyor. Sizin ve benim vergilerimle. Devlete ve dolayısıyla size ve bana masraf olan şey budur.

      Sil
    2. Ama eger garanti edilen miktarda arac gecmesi durumunda, devletin cebinden hic para cikmiyor olmasi gerekiyor degil mi?

      Osmangazi koprusu kamu israfidir demistiniz. O yuzden kafama takildi.

      Sil
  8. Hocam, şu anda Türkiye'de ki vergilerin yüzde kaçı dolaylı, yüzde kaçı dolaysız acaba?...Bu verilere nereden ulaşıyoruz?..Teşekkürler...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yanlış hatırlamıyorsam dolaylı %63, dolaysız %36

      Sil
    2. Vergi tahsilatımızın kabaca % 65'i dolaylı vergilerden, % 35'i dolaysız vergilerden oluşuyor.

      Sil
  9. Hocam yabancılar sürekli türkiyeden ev almakta özellikle araplar.Günün birinde aklı başında bi iktidar çıkıp hepsini kovup evlerinize el koyuyorum artık bizim bu evler diyebilir mi

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Uluslararası skandal çıkar diye yapmazlar herhalde.

      Sil
    2. Türkiyeden sürekli ev alan o Araplar Dünyanin baska hicbir ülkesinden ev alamayacaklari icin aliyorlar. gidecek baska yerleri de yok. Insaat sektörü ile ekonomiyi yürütenler icin ise bulunmaz bir firsat. üretilen milyonlarca konut nasil satilacakti.

      Belki de bu durum bazilari icin su anda güzel görünebilir. 15-20 yil sonra acisi cok fena cikacak.

      Sil
  10. Varlik fonu 6 ay icinde 200b$ olacakmis ve %0 faizle kredi verecekmis. Bu konuda ne dusunuyorsünuz? Teorik olarak bu rakama cikilabilinirmi? Bu sistem uygulanirsa badarili olabilirmi yoksa nadide banka ve arazilerimizdendemi olacagiz?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Varlık Fonu böyle bir şey değil. % 11 enflasyon olan bir ülkede % 0 faizle kredi verirsen fon batar.

      Sil
    2. Bu nasil bir aciklama o zaman hocam? Kandiriliyormuyuz?
      http://m.sabah.com.tr/ekonomi/2017/10/10/varlik-fonu-sifir-faizli-kredi-verecek

      Sil
    3. Hayır ama biz varlık fonunu banka sanıyoruz.

      Sil
    4. Sabah ve atv ise haberi veren degil sifir faiz, hibe şeklinde para dağıtacak bile yazabilir normaldir.

      Sil
  11. Yüzde 30 yatırım orani goü lerle kıyaslarsak iyi mi hocam ? Bu yatirimin ne kadarı makine ne kadari insaat o ayrı tabi..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Biliyorsunuz bunlar yeni seri GSYH ile revize edilmiş oranlar. Eski seriye göre bu oran yüzde 20 dolayındaydı.

      Sil
  12. Ekonomist Andrew Lawrence “gökdelen yapma yarışı ile ekonomik kriz” arasında güçlü bir ilişki olduğunu iddia ediyor.

    Teorinin varsayımı şöyle: Kaynaklar, dünyanın veya ülkenin en uzun gökdelenini inşa etmeye ayrılırken, ekonomik büyüme yavaşlıyor. Ekonominin aşırı büyüme evresinde yüksek riskli ve ekonomik olmayan yatırımlar gündeme geliyor. Ucuz kredi sayesinde konut balonu şişerken, bir güç gösterisi olarak gökdelen yapma yarışı da kızışıyor.

    İnşaata dayalı bir büyüme modeline sahip ülkemizde bu teoriye sizce de geçerli mi?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İşsizliği çözemediğimize göre doğruluk payı olsa gerek.

      Sil
  13. Mahfi bey,

    Öncelikle bilgilendirici, yol gösterici ve yalın üslubunuzla yazdığinız yazilariniz icin teşekkurler.

    IMF nin buyume tahminini %2.5 tan 2 katina cikarmasi rapora damga vurdu deniyor haberlerde. Bu tahmin rakamlarini, Türkiye nin OVP yi erken aciklamasina ve sundugu verilere gore revize etmis olabilirler mi? IMF raporu cok daha erken taslak halinde hazirlanmistir diye düşünmek gerekir ama eğer benim dusundugum gibi sonradan revize edilebilirliği varsa ne kadar ilkesel hazirlanmistir insanin aklina gelmiyor da degil?

    Bu konudaki düşüncenizi tecrübelerinize istinaden merak ettim acikcasi

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim.
      Böyle olduğunu sanmıyorum. Eldeki veriler bu yılın büyüme oranının yüzde 5'in üzerinde olacağını gösteriyor. Bütün kuruluşlar Türkiye'ye ilişkin 2017 büyüme tahminlerini yüzde 5'in üzerine çıkardı.
      Eğer IMF OVP den etkilenerek tahmin düzeltmiş olsa 2018 için de yüzde 5'in üzerinde tahmin yapardı diye düşünüyorum.

      Sil
  14. A) bilgisizlik
    B) işine gelmeme
    C) basiretsizlik
    D) farkında olmama
    E) yanlış bilgilendirme

    Hocam bir siyasi güç yukarıdaki şıklardan en çok hangisi sebebiyle yapısal reformları bir türlü yapmaz?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hocam, eğitim alanında Fen liselerini yeniden canlandırmak vb. eğitim reformlarını yapıyor olmak ne gibi bir oy kaybı getirebilir?

      Yök bu konuda sonunda bir adım attı gibi gözüküyor. Araştırma üniversiteleri belirlediler ve bu üniversitelerde lisans eğitim sayılarını düşürüp lisans üstü sayılarını arttırarak bu üniversiteleri çeşitli alanlarda uzmanlaştırmayı özel fonlar vermeyi düşünüyorlar. Bu çalışmaları olumlu olarak görmekle beraber; tabandan gelen eğitimi düzeltmedikçe yukarıda yapılan çalışmaların uzun vadede çok başarılı olacağını düşünmek yanlış bir düşünce olur diye düşünüyorum.

      Bunun dışında verdiğiniz cevaptan ekonomi ve hukuk alanındaki yapısal düzenlemelerin sizin F şıkkı ile direkt alakası var sanırım. Eğitim alanındakilerin ise daha çok C şıkkı ile alakası var gibi gözüküyor.

      Sil
  15. hocam öncelikle elinize sağlık. bazı anlamakta zorlandığım yerler oldu bunlardan ilki;
    Enflasyon ile yıllık büyüme arasında OVP'ye göre ters oratılı IMF WEO'ya göre doğru orantılı bir ilişki var bu ilişkiyi neye göre ve nasıl değerlendiririz?
    bir diğer sorum;
    torba yasa ile yürürlüğe giren borçlanma limitinin arttırılması sonucu bütçe açığındaki veriler yüzdesel olarak düşük mü gösteriliyor?
    şimdiden teşekkür ediyorum...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sağ olun.
      İlk sorunuzun yanıtı için bu tahminlerin altındaki varsayımları bilmemiz gerekiyor. Bu konu çok açık değil. Bu varsayımları tam bilmediğimiz halde ilk bakışta ben IMF'nin büyüme ile enflasyon arasındaki tahmininin daha tutarlı olduğunu düşünüyorum.
      İkinci sorunuzdaki ilişki tam öyle değil. Yani bütçe açığı normal olarak gösteriliyor ama aylar arasında bazı kaymalar olabiliyor. Yılsonunda nereye geldiğimize bakmak gerekir.

      Sil
  16. Ekonomiyi bir şekilde dolaylı olarak etkiler. Özellikle buraya seyahat edecekleri veya burada yatırım düşünenleri. Çünkü WSJ dikkate alınan bir gazete ve birçok Avrupalı tarafından da izleniyor.

    YanıtlaSil
  17. Merhaba
    Acaba büyüme, vatandaşın enflasyon daha da artacak döviz daha da pahalılanacak ben şimdiden gelecekte alacağım şeyleri daha da pahalılanmadan alayım (borçlanıpta) alayım mantığı ile yükselmiş olabilir mi?
    Saygılar.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. O da var tabii zaten enflasyonun yüksekliği biraz da ondan. Öte yandan KGF ve vergi indirimleri de talebi coşturdu.

      Sil
    2. Suan tl ye guven zayif. Bilmiyorum "yerli paraya guven itibar endeksi"boyle bir arastirma veri var mi yapiliyor mu?? tipki sanayi guven endeksi gibi ya da tuketici guven endeksi gibi...

      Fakat su anki durumda tlye guven itibar ic piyasada yerliler bu ulkenin normal siradan insanlari icin konusacak olursak zayif.inanlar kullandiklari paraya guveni sarsilmis bir sekilde..
      Su an tl ye guven 2004-2012 arasindaki gibi degil ama 90lardaki gibi de cok kotu degil.

      Boyle olunca ki bu siyasal ekonomik yonetimsel(zamansiz ani kararlar vergi koymalar vs) hatta dogal afetler nedeniyle de olabilir....yerli paraya itibar guven sarsulinca insanlar ellerinden parayi cikartmak isteyecektir dogal olarak...

      Bu da tasartuf azalisina tuketime buyumeye ve enflasyona etki edecektir ekonominin dogal yapisi geregi.

      Sil
  18. Butce fazlalagi veya acigi bir ekonominin gelismis veya gelismekte oldugunu gostergesi degil bence yapisal olan cari acigi duzeltememiz gerekir bu da yerlilik orani artirmakla olur

    YanıtlaSil
  19. hocam değerli yorumlarınız için tşkler. hocam en kötü senaryoda doların aşırı değerlenmesi bankacılık sektörü kaynaklı bir krize sebep olabilir mi yoksa bankacılar hedge yaparak bu problemi çözmüş müdür. sorumun ikinci kısmı böyle bir durumda bankacılık sektörü olmasa bile reel sektör kaynaklı kriz çıkma ihtimalini nasıl değerlendiriyorsunuz. saygılar

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kriz dediğimiz şeyle neyi kastettiğimiz tam olarak net değil. Ya da kavram üzerinde görüş birliği yok. Büyüme potansiyel düzeydeyse kriz yok demekle kriz yok olmuyor. Dükkanı kapatan esnafa göre zaten kriz içindeyiz. Reel sektör bu kadar kur oynamasından belirli bir krizin içinde zaten.

      Sil
  20. Hocam ellerinize sağlık. Dolar'ın TL'ye bozdurulması olayının kuru düşürmesinin etkisini hala tam kavrayamıyorum. Zaten bankada dolarım var, TL ye bozdurdum yine dolar bankada kalıyor. Yani piyasadaki dolar miktarı değişmiyor sadece el değiştiriyor diye bir mantığım var. Dolara talep arttıkça kur artar, TL ye talep artarsa düşer bunu biliyorum ama bozdurma olayının sanki buna etkisi çok yokmuş gibi geliyor. Yardımcı olursanız sevinirim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Diyelim ki ülkenin bankalarında toplam 100 milyar TL ve 35 milyar Dolar mevduat var. Kur 3,50 iken bankalardaki toplam mevduat 100 + (25 x 3,5) 187,5 milyar TL idi. Bu durumda yabancı para mevduatın toplamdaki payı % 47 idi. Ve diyelim ki insanlar Dolardan TL'ye geçmeye başladılar ve 25 milyar doların 5 milyar Dolarını 3,50 TL kurla bozdurup TL mevduat yaptılar. Bu durumda bankalardaki mevduat 117,5 milyar TL'si TL mevduat 20 milyar doları da yabancı para mevduat olur. Toplam mevduat 117,5 + (20 x 3,50) 187,5 milyar TL de kalır. Ama bu kez yabancı para mevduatın toplamdaki payı (70 / 187,5 =) % 37'ye düşer. Böylece bankalar herhangi bir para çıkışı yaşamadan Dolar yükümlülüğünü 20 milyar Dolara ve yabancı para payını da % 47'den 37'ye düşürmüş olur. Bu gelişme bankaların döviz yükümlülüğünü azalttığı için onların daha sağlam görünmesini ve daha kolay dış borç bulmasını sağlar.

      Sil
  21. Sayin hocam,

    Sant manukyan ve diger yorumcularin dedigi;
    Ecb, fed gibi zamani ve sartlari(hem siyasal hem ekonomik birlik farklilik dagilma vb nedenlerle) bile olmayacak piyasalara verdigi parayi cekebilmek icin.

    Kisaca ecb tahvil alip para verdigi ile kalacak bir nevii helikopter para mevzusu ya da bizim eskiden uyguladigimiz hazine avansi olayi gibi..belki alirsa da "dostlar alis da gorsun misali" 100 200 milyar euro alacak...boyle anilacak parasal genisleme dusturu

    Siz butun bunlara bu argumana katiliyor musinuz sizce de boyle olma olasiligi var mi ??

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Fed, parasal sıkılaştırma programını açıkladı. Bu programa göre 5 yıl içinde piyasadan en az 2 trilyon dolar çekecek. ECB henüz bir program açıklamadı.

      Sil
  22. Sayın Hocam,

    Düşen enflasyon ortamında yılsonu enflasyon oranının ortalamanın altında olması bir zorunluluk değil. Örneğin 2008 yılı sonunda enflasyon %10,06'ydı. 2009 yılında ortalama enflasyon %6,28 oldu, 2009 kapanış enflasyonu ise %6,53 olarak gerçekleşti.

    Bu kadar belirgin olmayan bir örnek 2016 yılında da yaşandı. 2015 kapanış enflasyonu %8,81 olarak ilan edildi. 2016 ortalama enflasyon %7,79 olarak gerçekleşti ancak 2016 kapanış enflasyonu %8,53 oldu.

    Bilgilerinize sunarım.


    "Öte yandan IMF’nin yıllık ortalama enflasyon tahminiyle yılsonu enflasyon tahmininde de tutarsızlık görünüyor. IMF WEO’ya göre 2017 yılsonu yüzde 10 enflasyon ile bitiyor 2018 yıllık ortalama enflasyon oranı da yüzde 9,3 olduğuna göre yılsonu enflasyon oranının 9,5 değil 8,6 olması gerekir."

    YanıtlaSil
  23. Buyumeyle issizlik orani arasindaki iliskiyi hic anlayamadim. Buyume orani duserken nasil oluyor da issizlik de dusuyor?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben de anlamadım hocam. nasıl oluyor bu? yanlış yazılmış olabilir mi? ben kendimce anlamadım

      Sil
    2. Populizmle oliyor.

      Kaynak yaratmayan kaynak harcayan dis ticarete konu olmayan uretim kanaliyla kamu ve ozel kisi ve kurumlari borclandirma sebbiyle piyasada canlilik olur issizlik duser buyume ise dusuktur en azindan ulkenin potansiyel buyumesinde dusik olur yuksek olsa bile diger ceyrekte tikanir.bu arada artan enflasyon neticesinde issizlik ise duser.

      Sil
    3. Normalde ekonomi buyudukce istihdam yaratilmasi yani issizligin azalmasi beklenir. Ya da tam tersi. Turkiye'de ise buyumeyle orantılı olarak istihdam artmiyor, cunku nüfus yani is gucu artiyor. Ama ekonomi küçüldükçe dogal olarak issizlik artiyor.
      Normalde işsizlik arttinca ucretlerin azalmasi, bunun tekrar istihdami arttirmasi yani sonuc olarak ekonominin tekrar buyumeye gecmesi beklenir bildiğim kadariyla.
      Yukaridaki rapora bu gozle bakarsak issizlik azaliyor, yani çalışacak is var, bu durumda reel ucretler yukselecek, bu da maliyetleri yukselttiginden istihdami dusurecek, yani buyume dusecek.
      Ilk olarak issizlik oraninin mi yoksa büyüme oraninin mi referans alindigina bagli olarak analiz degisiyor galiba.

      Sil
    4. Ya da bir onceki donemin buyumesi bir sonraki donemin issizlik oranina yansıyor aslinda. Is verenler ya da yatirimcilar, ortamin oturmasini bekleyerek tepki veriyorlar gelişmelere.

      Sil
  24. https://m.gercekgundem.com/telekom-turkcell-ve-vodafoneun-5-milyarlik-borcu-siliniyor-296166h.htm

    YanıtlaSil
  25. Sorumu size, yapısal reformlara karşı olMAyan, bu reformları savunan biri olarak soruyorum. Yıllardır hem kamuda hem özel sektörde tecrübeli akademisyensiniz, yazacağınız cevap önemli.

    Varsayalım, mevcut hükümet despotluğundan vazgeçti, gerçek anlamda yapısal reformları yapmaya başladı, kaypaklığa mahal vermeden.

    Veya varsayalım, seçim oldu, yeni bir hükümet (koalisyon da olabilir) kuruldu ve bu yeni hükümet hiç ertelemeden gerçek anlamda yapısal reformları yapmaya başladı.

    Soru şu:

    İsimleri açık açık yazıyorum: Google, Microsoft, Apple, Samsung, Xiaomi, Huawei, Foxconn, Lenovo, Acer, Asus, Hewlett-Packard, Tesla, SpaceX, Netflix, Facebook, Twitter... bunlar gibi yüzbinlerce şirket, dünyada muazzam bir rekabet içinde, tutunabilmek ve daha da büyümek için.

    Diyelim ki Türkiye de yapısal reformları ciddi ciddi yapmaya başladı ve rekabet ortamına adım atacak seviyeye geldi, şirketler, ürünler ve hizmetler gün yüzüne çıkmaya başladı.

    Yukarıda isimlerini sıraladığım şirketler, adeta kartelleşmiş vaziyette. Türkiye'den ve bizim gibi ülkelerden yükselmeye başlayan şirketleri, daha büyümeden, engellemeye çalışmazlar mı? Satın almaya çalışmazlar mı? Kurdukları kartelin erimemesi için, bizim gibi ülkelerden çıkan şirket, ürün ve hizmetleri ya kadük tutmak ya da tamamen yok etmek için stratejiler geliştirmezler mi?

    Örnek: ABD merkezli pek çok şirketin CEO'ları ve üst düzey yöneticilerinin çoğu Hintli. Ama gelin görün, Hindistan'ın, dünya geneline yükseltebildiği şirket, ürün ve hizmet sayısı iki elin parmaklarını geçmez.

    Siz, bir akademisyen olarak, ne cevap verirsiniz buna? ("Vazgeçelim" demiyorum, yanlış anlamayın. "Keskin rekabet ortamı"na göre size sorduğum soru.)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bunları bilemem tabii. Ama bildiğim bir tek şey var: Doğru neyse onu yapmak. Bu şirketler bizimkileri satın alırsa en azından biz de para kazanmış oluruz, başlarız yenilerini kurmaya.

      Sil
    2. Sayın Adsız 17:41 Twitter ne zaman kuruldu? O kurulduğunda Google büyüktü, Yahoo vardı zamanında büyüktü. Twitter`ı kuran sizin gibi düşünseydi kurmazdı, twitterda olmazdı. Kaza yapabilirim bu kadar kamyonun arasında diye otomobile binmeyelim gibi birşey.
      Biz elimizden geleni yapsak, firmalar kursak, iyi birşeyler ortaya koysak bizde pastadan pay yeriz. Ama küçük ama büyük.
      Ayrıca devir teknoloji devri, kendini yenileyemeyen siliniyor. Bu firmalarında sonu gelebilir, başka firmalar, başka trendler çıkabilir. Nokia vardı, Ericson vardı şimdi hangi firmalar var? Bilime teknolojiye bakmak lazım.

      Sil
    3. Adsız 17:41
      İzninle yazındaki bir hatayı düzzeltmek isterim. Şöyle ki: "Nis.'17 sonrası artık TR da koalisyon hükümeti kurmak imkansızdır".

      Sil
  26. Hocam 1) normal zamanlarda TCMB hem gecelik hem haftalık veriyor fonlamaları. Sadece gecelik veya sadece haftalık olarak verebilirler mi bir sakıncası var mı?
    2) Dünyanın diğer ülkelerinde de bu şekilde hem haftalık hem gecelik mi veriyorlar?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. 1) Hiç bir sakıncası yok. TCMB, bankalara şu anda (yılbaşından beri) sadece gecelik borç veriyor zaten.
      2) Dünyadaki genel uygulama tek bir politika faizi olması yönündedir. Bu da genellikle gecelik oluyor.

      Sil
  27. Hocam vergilerin milli gelire dahil olduğunu dikkate alırsak devletin topladığı vergiyle harcama veya yatırım yapması çifte mükerrer gibi geliyor bana. Vergiler hariç tutulup milli gelir hesaplansa olmaz mı?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. O zaman zorunlu tasarrufları sistem dışı bırakmış oluruz. Çifte sayım çeşitli yöntemlerle önleniyor.

      Sil
  28. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  29. Hocam iyi akşamlar, enflasyon önlemede sıkı para politikası ile fiyat ve ücretleri sınırlandırmak arasındaki farklardan bahseder misiniz? Teşekkürler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sıkı para politikası ortodoks yaklaşımın bir ürünü. Genellikle yüksek faiz ve zorunlu karşılıkların yükseltilmesi gibi yöntemlerle uygulanıyor.
      Fiyat ve ücret sınırlandırmaları heterodoks yaklaşımın aracı. Burada fiyatlar ve ücretler belirli bir aşamada donduruluyor ve enflasyona katkıda bulunması önleniyor. Bu uygulama uzun süre gündemde tutulamaz çünkü özellikle fiyat dondurma karaborsaya neden oluyor.

      Sil
  30. Hocam, sitede eski heyecan yok. Bence biraz dinlenin, kitaplara geri dönün. Site de bir süre sonra size geri dönecektir :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Her yazıda aynı tepkiyi beklemek mümkün değil. Ben de zaten heyecan olsun diye değil belki düşünceye bir katkım olsun diye yazıyorum.

      Sil
  31. Hocam;
    Siz aritmetik ortalamadan yola çıkarak ((10%+8.6%)/2)=9.3% olması gerekir 2018 ortalama enflasyon tahmininin diyorsunuz. Ancak bence IMF hesaplamayı "monthly phasing" methodolojisiyle yapmış. Yani, 2018'in ilk aylarında kuvvetle muhtemel baz etkisinin de etkisiyle enflasyonun 7% lere kadar düşeceğini düşünüyorlar...
    Saygılaarımla,

    YanıtlaSil
  32. hocam tablodaki büyüme oranlarını kullanarak, GSYH rakamlarından hiçbirine ulaşılamıyor, bir hata olabilir mi?

    YanıtlaSil
  33. Hocam merhaba

    "Buna karşılık OVP, her iki yılda büyümeyi yüzde 5,5 olarak tahmin ettiği halde enflasyonda ciddi bir düşüş öngörüyor. Bu bana çok tutarlı gelmedi açıkçası."

    Burayı tam anlamadım. Yüksek büyüme enflasyonun düşmesini neden engelliyor?

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kapitalizm

Paradan Para Kaybetme Dönemi

Faizin Doğuşu ve Yasaklanışı