Yoksullaştıran Büyüme
2017 yılının ikinci çeyrek büyüme oranı açıklandı. Onunla kalmadı
1. Çeyrek ve 2016 yılı büyümesi de revize edildi ve oranlar yükseldi. Büyüme
üzerine birçok yorum yapıldı, yazı yazıldı, tartışmaya girişildi. Bunlara
tekrarlamaya girişmeyeceğim. Ben, büyüme konusunda dikkatlerden kaçmış ya da yeterince dikkat
edilmemiş bazı konulara değineceğim.
TL bazında büyüsek de Dolar bazında küçüldük
GSYH büyümesi ikinci çeyrek için
yüzde 5,1 olarak açıklandı. TÜİK ilk çeyrek büyüme verisini de revize ederek
5’den 5,2’ye yükseltti. Böylece yılın ilk yarısında büyümemiz kabaca yüzde 5,2
(5,15) oldu. Şimdi meseleye bir de uluslararası karşılaştırmalarda kullanıldığı
gibi Dolar hesabıyla bakalım.2016 yılının ilk iki çeyreğinin toplam GSYH’si
değer olarak 409,0 milyar Dolar ediyordu. Bu yılın ilk iki çeyrek GSYH’Si
toplamı ise 380,7 milyar Dolar ediyor. Demek ki GSYH 2017 yılının ilk yarısında
Dolar bazında 2016 yılının ilk yarısına göre 28,3 milyar Dolar (ya da yüzde
6,9) küçülmüş. Bir başka ifadeyle GSYH TL bazında artmış ama Dolar bazında azalmış.
Suriyelileri işimize nasıl geliyorsa hesaba öyle kattık
Türkiye’de bulunan ve sayıları 3
milyonu bulan Suriyeli göçmenlerin üretime katkıları, devletin onlara yaptığı
harcamalar vb GSYH hesaplarına katılıyor. Buna karşılık sığınmacı statüsünde
olduklarından Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi çerçevesinde Türkiye’nin
nüfusuna dahil edilmiyorlar. Dolayısıyla kişi başına gelir hesabına da
girmiyorlar.[i]
Bu şekilde Suriyelilerin kişi başına gelir hesabına katılmamaları sonucu olarak
kişi başına gelirimiz 397 Dolar yüksek görünüyor.[ii]
Buna göre hesaplanan kişi başına gelir, revizyon sonrasında zaten tartışmalı
hale gelmiş bulunan GSYH hesaplarını iyice tartışmalı hale getiriyor.
Kamu harcamaları arttı, kamu açığı arttı ama devletin tüketimi azaldı
Harcamalar yöntemiyle hesaplanan GSYH’da ‘devletin nihai tüketim harcamaları’
başlıklı kalemde yüzde 4,3’lük küçülme (eksi) görünüyor. 2017 yılının
ikinci çeyreğinde Hazine nakit açığı 10,8 milyar TL oldu. 2016 yılının ikinci
çeyreğinde Hazine 1,8 milyar TL fazla vermişti. Benzer biçimde 2017 yılının
ikinci çeyreğinde Hazine’nin net borçlanması 24,5 milyar TL olmuş. 2016 yılının
ikinci çeyreğinde Hazine’nin net borçlanması 10,9 milyar TL idi. Bütün bunlar
kamu kesiminin harcamalarının ikinci çeyrekte geçen yılın ikinci çeyreğine göre
ciddi biçimde arttığının göstergeleri. Buna karşılık GSYH verilerine göre devletin
nihai tüketim harcamaları yüzde 4,3 eksi çıkıyor. Özetle söylemek gerekirse; kamu kesiminin açığı 12,6 milyar TL
artıyor, kamu kesiminin net borçlanması 13,6 milyar TL artıyor buna karşılık
devletin nihai tüketim harcamaları yüzde 4,3 oranında eksi çıkıyor. Burada
tutarsızlıklar var.
Bhagwati’nin yoksullaştıran büyüme hipotezi: Teorik altyapı
Hindistanlı iktisatçı Jagdish
Bhagwati bazı hallerde büyümenin net bir biçimde refah düşüşüne yol
açabileceğini ortaya koyarak yoksullaştıran büyüme tezini ortaya atmıştır. Önce
bu hipotezin ne anlama geldiğini ve nasıl çalıştığını açıklamaya çalışalım.
Aşağıdaki şekil yalnızca iki mal
üreten ve bunların bir bölümünü yurt dışına satan bir ekonomiyi temsil ediyor.
Mallardan ilki (A Malı) dikey eksende ve diğeri (B Malı) yatay eksende yer
alıyor. PP1 eğrisi ekonominin ilk durumdaki üretim imkânları eğrisidir.
Başlangıçta ekonomi, PP1 üretim
imkânları eğrisi üzerindeki X noktasında dengededir. Bu noktada ticaret hadleri
eğrisi TT1, C1 tüketim farksızlık eğrisine teğet olmakta ve ülke C1 düzeyinde
tüketim yapabilmektedir. Şimdi ülkenin daha fazla üretim ve ihracat yapacak
şekilde büyüdüğünü ve üretimi artırarak PP2 üretim imkânları eğrisine
geçtiğini, dış ticaret hadlerinin ise önceki duruma göre bozulduğunu ve TT2
eğrisi halini aldığını düşünelim. Ülke daha fazla üretim ve ihracat yapar hale
gelmiş olsa da TT2 eğrisinin teğet olduğu tüketim farksızlık eğrisi olan C2,
bir önceki C1 eğrisine göre daha düşük düzeydedir.
Yani ülke daha fazla üretip daha
fazla ihraç eder hale gelmiş ama dış ticaret hadleri bozulduğu için daha az
tüketebilir olmuş. Bir başka ifadeyle ülke büyümüş ama refahı azalmış oluyor.
İşte Bhagwati buna yoksullaştıran büyüme diyor.
Türkiye yoksullaştıran büyüme olgusuyla mı karşılaşıyor?
Türkiye, 2017 yılının ilk yarısında ortalama
yüzde 5,2 oranında büyüdü. Büyümenin kaynaklarına baktığımızda iki çeyrekte de ihracat
artışının büyümeye önemli katkı yaptığını görüyoruz. İhracat ilk çeyrekte yüzde
10,9, ikinci çeyrekte ise yüzde 10,5 büyüyerek, ekonominin büyümesinin adeta
lokomotifi olmuş görünüyor. Demek ki ekonomi yeni bir üretim imkânları eğrisi
üzerine geçmiş bulunuyor. Acaba dışticaret hadleri nasıl değişmiş ona da
bakalım.
Tabloya göre dışticaret hadleri 2017 yılında bir önceki yıla göre (hatta ondan önceki yıla göre de) önemli oranda gerilemiş. Yani dışticaret hadleri tıpkı şekilde gösterildiği gibi bozulmuş. Bu durumda Türkiye’nin tüketim düzeyi yani refahı gerilemiş.
Demek ki Türkiye, 2017 yılının ilk yarısında
yüzde 5,15 büyümüş ama refahı büyümemiş tam tersine küçülmüş. Özetle Türkiye
2017 yılının ilk yarısında yoksullaştıran büyüme olgusunu yaşamış görünüyor.
Ek 1: Dışticaret Hadleri Nedir?
Dış ticaret hadleri;
ihracat birim değer endeksinin ithalat birim değer endeksine bölünüp çıkan
sonucun 100 ile çarpılmasıyla elde edilir. Dış ticaret haddinin 100'ün üzerinde
bulunması; dış ticarete konu malları baz yılına göre pahalıya satıp, ucuza
satın aldığımız için ülke lehine bir gelişmeye işaret eder. Dış ticaret
haddinin 100'ün altında olması ise; dış ticarete konu malları baz yılına göre
pahalıya alıp, ucuza sattığımız için ülke aleyhine bir gelişmeyi gösterir. Bu
hesaplamada kullanılan birim değer endekslerindeki değişimler toplam ihracat ve toplam ithalat değerlerinde bir önceki yılın aynı
ayındaki endeks değerine göre değişimi ölçmektedir. Dışticaret verileri Dolar üzerinden
hesaplanıp yayınlandığı için dışticaret haddi hesaplamaları da Dolar değeri
üzerinden yapılır.
Dışticaret hadleri bir önceki yıla göre gerilemişse bu, dışticarete konu malları önceki yıla göre daha pahalı alıp daha ucuza sattığımızı, dolayısıyla önceki yıla göre dışticarette kayıp yaşadığımızı gösterir. Bunu basit bir örnekle açıklayalım: Bir ekonomi t yılında 100 birim malı toplam 100 Dolara satarken t+1 yılında 130 birim malı 110 Dolara satmaya başlamışsa bu miktar ve değer artışı GSYH büyümesine olumlu katkı yapar. Yani t+1 yılında bu ekonominin GSYH’si 10 Dolar artmış olur. Ne var ki bu ekonomi 1 birim ihracattan t yılında (100 / 100 =) 1 Dolar kazanırken t+1 yılında (110 / 130 =) 0,85 Dolar kazanır olmuştur. Bunun sonucunda da göreli olarak yoksullaşmıştır.
Ek 2: Türkiye'nin 2016 ve 2017 yılları ilk 6 aylarındaki dış ticaret hadleri
Aşağıdaki tabloda ihracat ve ithalatın gerek miktar gerekse birim değer olarak endeksleri, 2016 ve 2017 yıllarının ilk 6 aylık sonuçları itibariyle yer alıyor:
Buradan çok daha net bir biçimde görüleceği gibi Türkiye 2017 yılının 6 ayında 2916 yılına göre daha fazla mal ihraç etmiş ama birim ihracatında gerileme yaşamış. Bu, içeride tüketilebilecek malların bir bölümünün de dışarıya üstelik önceki yıla göre daha ucuza satılması demektir. Refah kaybı da burada ortaya çıkmaktadır. Çünkü bu mallar içeride satılmış olsa enflasyonun daha düşük çıkmasına yol açacaktı.
Dışticaret hadleri bir önceki yıla göre gerilemişse bu, dışticarete konu malları önceki yıla göre daha pahalı alıp daha ucuza sattığımızı, dolayısıyla önceki yıla göre dışticarette kayıp yaşadığımızı gösterir. Bunu basit bir örnekle açıklayalım: Bir ekonomi t yılında 100 birim malı toplam 100 Dolara satarken t+1 yılında 130 birim malı 110 Dolara satmaya başlamışsa bu miktar ve değer artışı GSYH büyümesine olumlu katkı yapar. Yani t+1 yılında bu ekonominin GSYH’si 10 Dolar artmış olur. Ne var ki bu ekonomi 1 birim ihracattan t yılında (100 / 100 =) 1 Dolar kazanırken t+1 yılında (110 / 130 =) 0,85 Dolar kazanır olmuştur. Bunun sonucunda da göreli olarak yoksullaşmıştır.
Ek 2: Türkiye'nin 2016 ve 2017 yılları ilk 6 aylarındaki dış ticaret hadleri
Aşağıdaki tabloda ihracat ve ithalatın gerek miktar gerekse birim değer olarak endeksleri, 2016 ve 2017 yıllarının ilk 6 aylık sonuçları itibariyle yer alıyor:
Buradan çok daha net bir biçimde görüleceği gibi Türkiye 2017 yılının 6 ayında 2916 yılına göre daha fazla mal ihraç etmiş ama birim ihracatında gerileme yaşamış. Bu, içeride tüketilebilecek malların bir bölümünün de dışarıya üstelik önceki yıla göre daha ucuza satılması demektir. Refah kaybı da burada ortaya çıkmaktadır. Çünkü bu mallar içeride satılmış olsa enflasyonun daha düşük çıkmasına yol açacaktı.
Hocam, bu büyüme oranında baz yılının 2009 olarak seçilmesi temel etken değil midir?.....
YanıtlaSilSabit fiyatlarla milli gelir açıklansa büyüme olduğundan yüksek olabilirdi. Zincirleme hacim endeksinde her yıl baz fiyatlar yenileniyor. Bu yüzden bazı iktisatçılar baz yılı önemli değil diyor bazıları önemli diyor. Bence bunda ziyade milli gelir hesaplarında yapısal hatalar önemli gibi duruyor.
SilBir tanesi o.
SilSayın Eğilmez dış ticaret hadlerindeki bozulmayı Cemil ERTEM' in bugünkü şu yazısı sizce açıklayıcı olabilir mi?" Bugün Türkiye’nin ekonomide iki temel sorunu enflasyon ve dış açık olduğunu kabul edenler bu sorunların temelleri konusunda -nedense- kör, sağır ve dilsizdir. Örneğin, hem dış açığın hem de enflasyonun temel nedenlerinden biri sanayimizin ölçek yapılanması ve girdi tedariki konusunda yanlış konumlandırılmasıdır.
SilBu yanlışın da temelinde, bize dayatılan para ve maliye politikaları vardır. Gereksiz değerli TL ve yüksek faiz ara malı sanayiini yerle bir etmiştir.
İçeride üretme imkânı olan ara malları ithali ve buradaki fiyat çarpıklığı bugün önemli bir sorundur. Örneğin, sanayinin belkemiğini oluşturan otomotiv sektörümüzün ara malı tedariki bu yüzden sorunludur.
Türkiye’de üretilip, serbest bölgelerden yurt dışına ihraç edilen birçok parçayı bizim ana sanayicilerimiz yalnız etiket değişikliğiyle yeniden Türkiye’ye ithal ediyor.
İşte şimdi bu ne kadar akıl dışı ise, sanayiciye bunu yaptıran ekonomi-politikaları da o kadar akıl dışıdır."
@Adsız: 2009 yılı gibi 'dip' bir noktayı baz almak demek, sonraki yıllardaki artan fiyat endeksinin tesirine açık olmak demek. Nitekim, 2009'da %6 bandındaki TÜFE, sonraki yıllarda 8-10 aralığına oturmuştur. Not: Zincirleme endeks hesaplama yöntemi, dalgalı ve yüksek enflasyona sahip ülkelerde cortlar.
Siljohn grisham in yeni kitabi cikmis okudunuz mu ? grisham analitik dusunmemizi gelistirir mi?
YanıtlaSilOkumadım. Analitik düşünmeyi geliştirebilir.
SilŞirket, Pelikan Dosyası vb kitapların yazarı John Grisham mı??? Çok şaşırdım. Bahsettiğim yazarsa analitik düşünmeyle ilgisini çözemedim. Sıradanın biraz üstü adli gerilim diyebileceğimiz romanlar yazıyor bu adam. Ekonomist bir John Grisham daha mı var? Google'da arama yaptım ama bulamadım.
SilHocam öncelikle bu güzel yazınızı bizlerle paylaştığınız için teşekkürler. Soruma gelecek olursam bir ülkede para biriminin değer kaybetmesi ülkedeki üretim miktarını, ihraç edilecek mal ve hizmeti ne yönde etkiler ?
YanıtlaSilHocam daha iyi cevap verir ama sorduğunuz sorunun cevabı sözkonusu ülkeye ve zamana göre değişebilir. Örneğin ithal ettiği malların talep esneklikleri düşükse ( yani fiyat değişimlerine tepki azsa) muhtemelen bir süre cari denge kötüleşecek ( cari denge üzerinde zaman içinde ortaya çıkacak etki J Curve diye geçer iktisatta) sonra ikame yapılabilir bir ürün ya da hizmetse ithalat faturası azalabilir zamanla . Üretim miktarı için ülkenin tasarruf açığı olup olmadığına küresel sermayenin maliyetine ( sıcak para bol mu ? ) risk iştahına bakmak gerekir. İhracat için konuşacak olursak fiyat tabii ki önemli bir unsur fakat ihraç ettiğiniz malları alan ülkenin geliri de etkili sorduğunuz sorunun cevabını bulmada. Özetle iktisatta kolay kolay evet ya da hayır cevabı alabileceğiniz sorular yoktur. Dani Rodrik ' in bir yazısında bahsettiği gibi iktisatta bir kanun varsa bu " it depends " dir. ( yani duruma , ülkeye , koşullara göre değişir )
SilDeğer kaybeden para birimi mal ve hizmet ihracatını artırır teorik olarak. Ama ihracatın esnekliği, ihracatın içindeki ithal girdi payı ve ihraç ettiğimiz ülkelerin ekonomik iyileşmeleri teoriyle çatışabilir bazen. Mesela 2-3 yıl önce tl değer kaybettiğinde bu ihracatımıza olumlu yansımıyordu ama 2017'nin başından itibaren yansıyor Avrupa'daki iyileşmeye paralel olarak. Paranın değer kaybetmesi uzun vadede üretimle ilgili çok alakalı değil bence. Belki kısa vadede etkili olabilir. Son büyüme oranımızda ihracatın epey katkısı oldu.
SilHocam büyüme hesaplanırken bir önceki yılın aynı çeyreğiyle mi kıyaslama yapılıyor? Eğer böyleyse geçen yıl 3. çeyrek büyüme negatif geldiğinden dolayı bu yılın 3. çeyrek büyümesinin çok yüksek çıkması söz konusu olmaz mı? Teşekkür ederim.
YanıtlaSilEvet büyüme olduğundan yüksek gelecek muhtemelen. Ama yanıltıcı bir büyüme olacak.
SilFarklı yöntemler var ama bizde bir önceki yılın aynı dönemiyle karşılaştırma yapılıyor.
SilGeçen yılın 3. çeyrek büyümesi eksi olduğundan bu yıl 3. çeyrek muhtemelen baz etkisiyle yüksek gelecek.
Hocam hangi dersi önerirsiniz?
YanıtlaSilUygarlık Tarihi
İktisatçılar İçin Bilgisayar Becerileri
Felsefeye Giriş
Önce mezuniyet sonrasında ne yapacağınıza karar verin, sonra o amaca en uygun gördüğünüz dersi seçin derim.
SilDeveye boynun neden eğri diye sormuşlar, deve TUİK öyle demiyor, dümdüz diyor demiş.
YanıtlaSilYani çok çalışıp az kazanıyoruz. Üretimimizi ve teknolojimizi geliştiremez isek daha çok çalışıp daha az kazanmaya devam edeceğiz. Bu arada da kaynaklarımızı tüketmiş olacağız tabi.
YanıtlaSilHocam yazınız için teşekkürler.
Sağolun
Silhocam parasının değeri günbegün oynayan bir ülkede neyin hesabını yapıyorsun bunlar teorik yazılar
YanıtlaSilO hesapları yapmadığımız için paramızın değeri gün be gün oynuyor.
SilTeori dediğiniz uygulamada karşımıza çıkan konuların genellenmiş halidir.
Hocam, sizi, ve bu, sabırla verdiğiniz aklı başında cevapları çok seviyorum... :)
Silİstihdamsız Büyüme bir AKP klasiğidir... Amaç esnek, güvencesiz, örgütsüz muhtaç işgücüdür.
YanıtlaSilHocam font değiştirmişsiniz. Bu tırnaklı font eskisi kadar rahat okunmuyor. Yorumlardaki fontlar daha kibar...
YanıtlaSilBu dediğiniz yapalı 2 yıl oldu.
SilHayır hocam, bu yazınızda kullandığınız font Times New Roman ama bundan bir önceki ve sonraki yazılarınızda ise diğer fontu kullanıyorsunuz. Bu yazıya özgü bir değişiklik olmuş. Word üzerinde yazıp kopyalayıp yapıştırdıysanız olmuştur. Sadece dikkat çekmek istedim. Tırnaklı fontlar rahat okunmuyor da.
SilYazılarınız için teşekkürler.
Önceki yazıda bir adsız arkadaş şunu sormuş:
YanıtlaSilBüyüme oranı dendiğinde herkes toplam milli geliri konuşuyor ama kişi başına düşen milli gelirdeki büyümeyi konuşmuyor. İkincisi daha önemli bana göre. Bunun bir nedeni nüfus artışının dünyanın hemen hemen her yerinde azalıyor olması olabilir mi?
Ben de şunu soruyorum
https://intvd.gib.gov.tr/borclumukellefler/1b.jsp?pageNo=1 Bu borçlar alınamıyor zengin paşalardan. Fakat alt gelirlilerden cayır cayır kuruşuna kadar vergi alınıyor. Adalet de zengine, sağlık da zengine, güvenlik de zengine. Bize de kârlardan kâr payı vermeniz gerekir. Biz de nasiplenelim bu adaletten, sağlıktan, güvenlikten.
Bakalım kapitalist abiler ne diyecek bu duruma?
5-6 yıl önce bir ara şirket olarak elimiz sıkıştı, o ay için tahakkuk eden KDV'yi kısmi ödedik. 1 hafta sonra icradan yazı geldi, ödemezseniz hacze geliyoruz diye. Bu paşalar nasıl yıllarca vergi ödemeden oturuyorlar, bize de öğetirlerse en azından vatana-millete bir katkıları olur.
SilSuriyelilerin iyi yönlerini almalıyız, kötü yönlerini almamalıyız.
YanıtlaSilNasıl olacaksa o iş?
SilTuik yapmış!
SilHocam baz 2010 yılı, 2010 yilinda dolar nerede, simdi dolar nerede, ancak dis ticaret haddi yalniz 6 puan oynamis, bu cok olumsuz bir sey degil mi?
YanıtlaSilHocam milli gelirde hanehalkı tüketim harcamalarının alt dallarının büyüme hızı yayınlanıyor ama payları yok endeks şeklinde vermişler. Payları nerden bulabilirim?
YanıtlaSilBilmiyorum
SilHastayim size... net cevap
SilHocam merhaba. Yukarıda aklıma takılan bir şey var. GSYH 2016 yılı ilk yarısına göre dolar bazında %6.9 gerilemiş. Burada daha sağlıklı bir yorum için Dolar/TL paritesini de incelememiz gerekmez mi? Dolar 2016 başından beri neredeyse %20 değer kazanmış. Benim kafama takılan şu: burada hem pariteye hem de sizin yazdıklarınıza bakarak nasıl yorumlayabiliriz.
YanıtlaSilHocam banka mevduat teel getiri %1-2 arasinda. oda hosgeldin faiziyle. su an garanti yenilenen mevduata 1o.75 brut veriyor. Yani bankafa bekleyen patadan zarar edilir. o zaman irda duracagina araba alalim veya tatile gidelim deniyor. Yani tasarruf yok tuketim tesvik ediliyor. Tuketim demek enflasyon demek. o halde biz nasil bir yol izliyoruz ki krizden cikmayi hsyal edelim? Sanki MB faizlerini birakin dusurmeyi %13-14 lere cikarmak lazim degilmi?
YanıtlaSilÇünkü uyguladığımız politika net değil. Bir enflasyon diyoruz bir tasarruf diyoruz bir büyüme diyoruz.
SilÜstadım kapsamlı ve yararlı bir çalışma olmuş. Geçmişte yapmış olduğum, dış ticaret hadlerinin cari işlemler dengesi ve büyümeye ilişkin bir çalışmamı ekte gönderiyorum. İyi günler dilerim.
YanıtlaSilhttps://www.researchgate.net/publication/259073067_DIS_TICARET_HADLERINDE_DEGISIMIN_CARI_ISLEMLER_DENGESI_VE_GSYIH_UZERINE_ETKILERI_1987-2006
Sevgili Zafer, çok teşekkür ederim. Bu çalışmanı, daha doğrusu yayınladığın bütün çalışmalarını biliyor ve okuyorum. GSYH serisi üzerine yazdığın makale de çok iyiydi. Emeğine sağlık. Sevgiler.
SilHocam size özelden ulaşabilecek bi yer bulamadım. Bu sene 3. Sınıfım dokuz eylül üni. İşletme okuyorum ve KPSS A kadrodan hazırlanmak istiyorum. Sizce erken mi hazırlanmak için yoksa belli bi program dahilinde ucundan tutmaya başlasam mı acaba artık ? Yardımcı olursanız çok sevinirim
YanıtlaSilGeç kalmışsın. Niye işletme okudun ayrıca? Başka güzel bölümler vardı. Referanssız girerim diyorsan yolun açık olsun. 3 senedir boşta olan arkadaşlar var. Benim gibi talihsizlik yapıp 2.senende gidip hazırlık da okuyup üstüne bir takım sıkıntılar da yaşadıysan dokunma keyfine:) Ben sahsen B lisansa çalışmayı düşünüyorum. Sen de düşünebilirsin.
SilHocam işsizlik sigortasına ödenen primler zorunlu primler değil mi? İşçi isteğe bağlı prim ödüyor mu?
YanıtlaSilBenim bildiğim zorunlu.
SilHocam maliye bakanlığı ile hazine müsteşarlığı arasındaki fark nedir?
YanıtlaSilBirisi hesap tutar diğeri nakit işini yürütür. Kabaca. Daha birçok fark var.
SilHazine mustesarligi daha uygulayici teknik geliyor daha teknisyen tarzi daha mesaketli daha bir uyanikli ki bunu kotu manada yazmiyorum bir is gibi bakanliga gore
Sil1-)Hocam ikinci çeyrek büyümesinde yatırımlar yüzde 9.5 artmış ancak bu durumda bizim rekor cari açık vermemiz gerekmez mi? Eğer gerekmezse bu yatırımlar nasıl karşılandı?
YanıtlaSil2-)Hocam kgf tarzı dolambaçlı yollardan ziyade ithal ettiğimiz sanayi ürünlerine sübvansiyon versek nasıl bir etki olur?
1) Cari açık büyüyor zaten
Sil2) Subvansiyon değilse bile teşvikleri doğru versek daha iyi sonuç alabiliriz.
1) Yatırımların büyümesini büyük ölçüde inşaat yatırımları karşıladı. Makine ve teçhizat yatırımları azaldı. Birincisi bizim bağımlı olmadığımız ikincisi bağımlı olduğumuz bir alan.
Sil2) KGF daha mantıklı çünkü devlet verdiği teminatı geri alabilir. Eğer şirketin işleri iyi giderse devlet teminatı ödemek zorunda kalmaz ve parasını geri alır. Sübvansiyonda ise devlet şirketin zarara girip girmeyeceğini bilmeden cebinden para veriyor.
Hocam hesaplarıma göre bu cari açık seviyesi yıl sonuna kadar giderse %12 cari açık oluyor. Hesabımda hata yoktur umarım. Hesabı kontrol ederseniz sevinirim.
SilIthalatta devlet destekleri gümrük vergilerinde indirim veya muafiyet (0 gümrük vergisi) uygulanması şeklinde veriliyor.
SilBu destekler sektör veya ürün bazında olabiliyor. Uygulamaları ise
Yatırım Teşvik Belgesi
Nihai Kullanım
Tarife Kontenjanı
Ithalat Rejimi Kararı EK5 ve EK6 kapsamında yapılan ithalat,
şeklinde sıralayabiliriz.
Hocam biz 15 yıldır neredeyse hep cari açık verdik ve bu açığı sıcak parayla kapattık. Peki hocam bu sıcak para sürekli olarak bizden getirdiğinden çok döviz götürdü. Bu borçlanmanın ne kadar olduğunu görebilir miyiz(sayı olarak)? Bu borçlanmanın limiti nereye kadar gider?
YanıtlaSilTabii görebiliriz. Son verilere göre 412 milyar Dolar dış borcumuz görünüyor. Gittiği kadar gidecek.
SilPeki hocam buna bakarak faizleri çok düşük olan ve dışarıya sıcak para dağıtan ülkeler alacaklı sayılabilir mi bu konuda?
SilMahfi Bey,
YanıtlaSilDeli misiniz?
Herhangi bir maddi karşılığı olmaksızın her gün bu blogda yazılar yazıp, soruları yanıtlayıp, bildiklerimi paylaşmak çok da akıl işi gibi görünmüyor farkındayım.
SilDeli olmak iyidir. Dünyayı deliler değiştirmişlerdir. Deli olmayanlar hep vagon olmuşlardır, deliler de lokomotif. Siz de bunu adınızı soyadınızı belirterek yazma cesaretine sahip olsaydınız belki siz de deli olabilirdiniz.
SilMuhteşemsiniz hocam hergün girip yeni yazı var mı diye bakıp okuyup notlarımı alıyorum. Belki de bu yaptığınız büyük özverinin müthiş getirisi samimi bir duadır..
SilAdsız 19:14. Sana bir fıkra anlatayım. Delinin biri bir gün hastane bahçesinin tel örgülerinden dışarı bakıyormuş. O sırada yoldan geçen bir adama seslenip şöyle demiş :
Sil" Şşşttt baksana! İçeride durumlar nasıl? "
Hocam yazılarınızı ve yorumlarınızı hergun onemle takip eden binlerce insan var. Harcadığınız emek boşa gitmiyor buna emin olun
YanıtlaSilSaygılarımla
Biliyorum, onun için de devam ediyorum, teşekkür ederim.
SilHocam yazılarınızı ve yorumlarınızı merakla, ilgiyle bekleyen binlerce insan var. Emeğinizin boşa gitmediğini emin olun. Şahsım adına teşekkür ediyorum
YanıtlaSilSaygılarımla
Çok teşekkür ederim.
SilMahfi bey, "iktisat" ve "insan davranışı" ile ilgili iki mühim sorum var:
YanıtlaSilSoru 1: Siz, her sene, yeni model cep telefonları piyasaya sürüldüğünde hemen satın alır mısınız?
Soru 2: Biliyorsunuz, geçen gün (12 Eylül) bir teknoloji şirketi yeni model cep telefonunu tanıttı.
Türkiye'de satış fiyatının 5.000 TL ile 6.000 TL arası olacağı yönünde pek çok iddia var.
Bu fiyat aralığı, "uçuk" mu? / "değil" mi?; bunları tartışmayı niçin bıraktık?
O teknoloji için biçilen fiyat o olabilir, ama Türkiye gibi bir ülkede, bir vatandaşın S.A.G.P.'si, o fiyatta bir telefonu satın almaya yetecek kadar mı?
Eğer "rasyonellik" arayacaksak; yoksulluk ve açlık sınırı altında maaş & ücret alan vatandaşların, 5.000 TL ile 6.000 TL fiyat aralığında olacağı söylenen bir telefona yönelmeyi istemesi "rasyonellik" midir?
Bu meselenin; "Almak isteyen alır kardeşim, 3 ay bekler, 2 yıl bekler, bankadan tüketici kredisi çeker ve 180 ay taksit yaptırır, hâttâ isterse böbreğini satar, yine alır! Başkasının rasyonelliği seni mi gerdi!" basitliğinde geçiştirilemeyeceği kanaatindeyim.
Cevaplarınız nedir Mahfi bey?
(Not: Sorularımı size, ütü masasından gönderdim, benim kullandığım teknoloji çok eski! Kedi değilim ve ciğeri sevmem!)
Size göre Türkiye'de çok yüksek vergilerden dolayı Ferrari de satılmaması lazım. Ama satılıyor değil mi. Peynir ekmek gibi olmasa da satılacaktır merak etmeyin.
Sil(1) Almam. Halen kullandığım cep telefonu 3 yıllık.
Sil(2) Geliri yeterli olmayan kişilerin bu yeni telefonlara borç harç yönelmesi rasyonel değil. Biz buna ekonomide gösteriş tüketimi diyoruz. Gelişmekte olan ekonomilerde çok yaygın bir gerçektir.
Engin bey,
SilSanırım sorduğum soruyu anlamak istediğiniz şekilde anladığınızdan, sanki bazı ürünler Türkiye'de hiç satılMAmalı, düye düşünerek hatalı sonuca ulaşmışsınız.
Sizi hariç tutarak yazıyorum çünkü mesleğinizi bilmiyorum.
Pek çok mali müşavir, hesap uzmanı, yani vergi & vergilendirme alanında uzman kişiler; bu tür ürünlerin "pahalı" olmasını, Türkiye'de vergilerin yüksekliğine bağlayarak, tek çırpıda işin içinden çıkıyorlar, başka gerekçe aramayı boş buluyorlar, konuyu kapatıp geçiyorlar.
Dikkat ediniz; "O teknoloji için biçilen fiyat o olabilir" diye yazmıştım. Yani, o cihazların, Türkiye'de satış fiyatının niçin yüksek olduğunu ben de biliyorum.
İşaret ettiğim husus ise: Türkiye'de satış fiyatının 5.000 TL ile 6.000 TL arası olacağı yönünde pek çok iddia var. Bu fiyat aralığı, "uçuk" mu? - "değil" mi?; bunları tartışmayı niçin bıraktık?
Tartışmayı, sorgulamayı niçin bıraktık?
Hepimiz, vergilerin yüksekliğini gerekçe gösteriyor olabiliriz, fakat; TÜİK ve benzeri kurumların, S.A.G.P.'yi kozmetik dokunuşlarla yüksek göstermesiyle, sanki, vatandaşlar, bu yüksek fiyatlı cihazları istediği an alabilirmiş gibi sahte bir atmosfer yaratıyoruz, sonra, 6.000 TL fiyatı raflarda görünce, konuyu hemen "vergiler"e bağlıyoruz ve soru sormayı istemiyoruz.
İşaret etmek istediklerim bunlar idi.
1 - 2 yıl içinde, 10.000 TL'lik fiyatları raflarda görünce, yine "vergilerin yüksekliğindendir efendim yüksekliğinden!" der, yine üzerine yatar geçeriz!
(Not: Problemin, S.A.G.P. ile sınırlı olduğunu da sanmıyorum.)
Gösteri Toplumu
Guy Debord
Ayrıntı Yayınları
http://www.kitapyurdu.com/kitap/gosteri-toplumu/9700.html
Aylak Sınıfın Teorisi "Kurumların İktisadi İncelemesi"
Thorstein Bunde Veblen
Babil Yayıncları
http://www.kitapyurdu.com/kitap/aylak-sinifin-teorisi/68349.html
Kuralların Ütopyası "Teknoloji, Aptallık ve Bürokrasinin Gizli Zevkleri Üzerine"
David Graeber
Everest Yayınları
http://www.kitapyurdu.com/kitap/kurallarin-utopyasi--teknoloji-aptallik-ve-burokrasinin-gizli-zevkleri-uzerine/395423.html
ABD'de kişi başı yıllık geliri yaklaşık 48.000 USD aylık 4.000 USD yapar.
SilTürkiye'de kişi başı geliri yaklaşık 10.000 USD aylık 830 USD TL'ye çevirecek olursak 35.000 TL yıllık aylık 2.900 TL
O ürün ABD'de 1.000 usd satılırken Türkiye'de 1.000 USD x 3,5 TL x %10 TRT payı %25 ÖTV + genel toplam üzerinden %18 KDV ile satılmakta bu durumda fiyatı dediğiniz 5.000 hatta 6.000 TL gibi rakamlara çıkarmakta.
Ortalama bir amerikalı o ürünü aylık gelirinin 1/4 ü ile alırken ortalama bir türk iki aylık gelirinin tamamını vermesi gerekir.
malın fiyatı global talebe göre satıcı tarafından belirlenir, satar satmaz bunu ancak gözlemleyebiliriz ama bu işten en büyük kazancı Türkiy'de kamu sağlar, çünkü hiçbirşey yapmadan neredeyse ürün fiyatına yakın vergi toplar.
Merhaba hocam öncelikle değerli zamanınızı böyle faydalı bir işe tahsis ettiğiniz için teşekkür ederim. Yazıda bahsettiğiniz olgunun Singer-Prebisch hipoteziyle benzer durumu açıkladığını düşünüyorum.Bu hipoteze göre basit ürünler ihraç eden ( katma değeri düşük , teknolojik dinamizmi olmayan) ülkeler zamanla bozulan ticaret haddi sebebiyle yoksullaşacaklardır. Sınai ürünler ihraç eden ülkelerde ise inovasyon sonucu çeşitlenen ürünler ve yüksek katma değerli malların fiyatlarında göreli bir düşüş yaşanmayacaktır. Bu , gelişme yolundaki ülkelere serbest ticareti sermaye serbestisini öneren iktisatçılar tarafından sert eleştirilerle karşılansa da gerçeklik payı yok değil bence.
YanıtlaSilInovasyon sebebiyle aşırı zenginlesen ülkeler tam tersi sebeple fakirleşen ülkelere o çok değerli mallarını nasıl satabilecekler? Satamayıp fiyatları ister istemez makul seviyelere düşürecek ve bir süre inovasyona ara verecekler. Bence
SilSermaye serbestisi bunun için var zaten mallarını satabilmek için dövizi olmayan ülkelere borç vererek döngüyü sürdürmeye çalışıyorlar .
SilYüksek teknolojiye sahip ülkeler, katma değeri yüksek ürünler üretirken katma değeri nispeten daha az olan ürünleri çevre ülkelere ürettirerek onlardan ithal ediyor.
SilAvrupa'da çimento üretiminde birinci sırada olmamızın sebebi bu.
Kilosu 0.20 TL den çimento üretip satıyoruz 200 gramı 3000 TL den cep telefonu alıyoruz.
Yaklaşık 15 ton çimento = 1 IPhone7
Sayın 20.53 siz kg 1TL olan patates ile 10TL olan avokadoyu karşılaştırmıssınız. Çimento inşaat sektörünün ve genelde gelişen ülke ekonomilerinin en büyük itici gücü lokomotifidir. Lütfen borsada işlem gören çimento firmaları ve kar marjlarına bakınız. üretip üretmemek ise o ülkenin aklına fiziki durumuna ve moraline bağlıdır. Avokadonum bizim ülkede yetişme şansı fiziki koşullar nedeniyle yok benzer şekilde akıllı insanları yutdışına kaptırıyoruz teknoloji geliştirme şansımızda azalıyor bu nedenle toplama telefon üretiyoruz yerli diyoruz alan sayısı belli...
SilSayın Cihan Çakır, ne demek istediğinizi anlaymadım maalesef. Kanımca zaten akıllı insanları yurtdışına kaptırmıyoruz, tam tersine burada yaşama sansı bırakmıyoruz; çünkü aklını kullanan soru sormaya başlıyor. Soru sormayıp, el etek öpenlerle idare ediyoruz bu kadar oluyor.
SilYukarıda verdiğim örnek geçerliliğini koruyor.
emekleriniz için çok teşekkürler sayın hocam bu zamanda sizin gibi karşılıksız bilgilendiren bilinçlendiren bilim insanı bulmak zor
YanıtlaSilSağolun
SilHocam merhaba.
YanıtlaSil2009 bazlı milli gelir serisinde cari fiyatlarla gsyh zincirlemeden düşük. 1998 ve 87 serilerinde de baz yılından önceki yıllarda cari milli gelir sabit m.g.den düşük çıkıyor. Bu durumun nedeni nedir?
Hocam biz benzini direk ithal mı ediyoruz yoksa petrolü ithal edip işleyip mi üretiyoruz. Elektriği de ithal mı ediyoruz doğalgaz,kömür ile içeride mi üretiyoruz?
YanıtlaSilHam petrol ithal edip burada rafienerilerimizde rafine ederek benzin elde ediyoruz. Elektriği zaman zaman ithal ettiğimiz oldu ama artık içeride üretiyoruz. Ne var ki üretiminde kullandığımız doğalgaz ile kömürün bir bölümü ithal.
SilMerhaba hocam
YanıtlaSilArasıra diger gelişmekte olan ülkelerle türk lirasının negatif yada pozitif ayrışmasıni yayınlıyordunuz...son verilerle birlikte bu ayrışma şuan ne durumda...
Bugün yine yayınlarım.
Silsayın hocam dış ticaret hadlerini belirlerken ilk tic had dik diğeri yatay seyrediyor bunun nedeni nedir sayısal olarak?yani hangi etken ilk durumda bozulmuş ki eğrinin eğimi değişmiş?
YanıtlaSilŞekil tamamen teorik durumu anlatıyor, Türkiye ile ilgili değil.
SilHocam,kaleminize sağlık. Teşekürler..
YanıtlaSilSalah BİRSEL'İN Boğaziçi Şıngır Mıngır adlı kitabını okudunuz mu bir istanbul sakini olarak?
Okudum, diğer bazı kitaplarını da okudum. Tarzını beğenirim.
SilMerhaba hocam
YanıtlaSilkonu disi bir sorum olacak.
Komunist ve sosyalist rejimlerle yönetilen ülkelerde gini katsayısı ne kadar olmalıdır ve sovyet rusya, kuzey kore gibi ülkelerde gini katsayısı kaçtır?
2. Olarak gini katsayisi tam 0 olan bir ulkenin vatandaslarinin kazanacagi para kisi basina gelire mi esittir?
Yardimci olabilirseniz sevinirim tesekkurler
Gini katsayısı sıfır ise tüm bireysel gelirler birbirine eşittir. Böyle bir şey sosyalist sistemde bile geçerli değildir. Küba gibi ülkelerde de gibi katsayısı epey düşüktür ama internette bu ülkelerin ginisiyle ilgili pek bir bilgi yok.
Sil1. Böyle bir ideal ölçü bilmiyorum. Rusya'da Gini katsayısı 0,42. Kuzey Kore'nin bilgileri bilinmiyor.
Sil2. Evet öyle bir ütopik ülkede herkes eşit gelir elde ediyor demektir ki bu sisin dediğiniz gibi herkesin aynı kişi başına gelirde eşitlenmiş olması demektir.
Hocam euro/dolar arttığına göre 3. Çeyrek için yayınlanacak verilerde Türkiye için dış ticaret hadlerinde gerileme değil artma olmasını beklemeliyiz o zaman değil mi? Yoksullaştıran büyüme etkisi de hafifleyebilir bu durumda.
YanıtlaSilBu arada sizin sayfanızı günde birkaç kez refresh eder oldum yeni yazı var mı diye. Ekşisözlük'ten daha çok bakar oldum :) Yazdıklarınız boşa gitmiyor merak etmeyin.
Haklısınız, ikinci yarıda düzelme bekliyorum ben de.
SilTeşekkür ederim.
Hocam grafikte yanlışlık yok mu?
YanıtlaSilAtıl kaynaklarla üretim nasıl artabilir?
Grafikte yanlışlık yok. Kaynaklar da atıl değil. Sadece dışticaretten elde edilen birim başına gelir düşmüş durumda.
Silİşsiz toplumda emek atıl oluyor mu 9olmuyor mu?
SilKonu dışında soru:
YanıtlaSilfinans sistemi olmasaydı dünya bu kadar borçlu olur muydu?
Finans sistemi olmasaydı borç denen şey ilkel şartlarda meydana gelirdi. Sanayi birikimi de olmazdı. Finans sisteminde icat edilen türev ürünler tartışılabilir
SilAdsiz 11:22, modern sartlarda borclanma nasil oluyor gercekten merak ettim, biraz aciklar misiniz?
SilBenim bildigim borc borctur. Vadesi vardir, odenir. Bugunun "modern" sartlarinda olup da, soz gelimi ilkel dediginiz zaman bin sene once ise, o zaman olmayan ne var mesela?
Adsız 12.45 Eskiden de bankalar mevduat alıp kredi veriyordu tabi ki. Ama eskiden günümüzde bulunan imkanlar yoktu. Atıyorum panayırlar düzenlenirdi burada para, kredi ilişkileri konuşulurdu. Doğu ülkelerinde bu Avrupa'daki kadar sık görülmüyordu. Bu Avrupa'da sermaye birikimini hızlandırdı. Şimdi bu işlemler çok daha standart. Ayrıca finans sisteminde çok fazla kural yoktu. Tefecilik de cabasıydı.
SilŞöyle düşünelim; aylık 1000 TL tasarrufunuz var. (birazdan açıklayacağım üzere borçlanma olmasaydı 1000 TL lik tasarrufunda olamayacağı ortaya koyacağım)
SilBir ev almayı düşünüyorsunuz. Hesap kolay olsun, evin fiyatı 120 milyar TL. Yılda 12 binden 10 yılda bu parayı biriktirirsiniz.
Borçlanma imkanı yok ama, geleceği şimdiden harcamayalım.
Peki borçlanıp şimdiden satın alamayacağınıza göre sizi 10 yıl bekleyecek bir müteahhit bana gösterebilir misiniz?
Binayı şimdi yapacak, seni 10 yıl bekleyecek. Veya 10 yıl sonra yapacak. Kimse beklemez.
O zaman inşaat sektörü doğamaz, o sektör olmayınca bunun malzemesini üreten makinesini yapan firmalarda olamaz. O firmalara mal ve hizmet satan işletmeler de. Doğal olarak burada çalışan istihdam edilen işçi, memur, yönetici olamaz. Bu istihdama mal ve hizmet üreten firmalar da olmaz.
Çağdaş şehircilik gelişemez, toprağa bağımlı olmayan sektörler doğamıyor çünkü.
Ne kadarlık bir istihdam oluşur nakit/peşin ekonominin yaratabileceği imkan kadar istihdam olur.
Hani kriz çıksa da iş yapan sektörler vardır ya, işte o kadarlık bir ekonomi ortaya çıkar.
Yani o 1000 TL lik tasarruf sadece o ekonominin aktörlerine has bir durum olur.
Borçlanma değil kötü olan, basiretsiz borçlanmadır.
Mayer rothschild ve oğulları uluslararasi yatirim bankasi insasina baslamislar. Kendi fonlarini baris ve refahin oldugu herhangi bir yere transfer edebiliyor ve boylece kosullar ne olursa olsun yatirimlari sayesinde yuksek faizin keyfini cikarabiliyorlardi. Onemli nokta, borc para vererek ozel girisimlerine ve hukumet girisimlerine kaynak saglarken ayni sekilde mutlu olmalariydi. Bu iki etken onlari butunuyle yeni turden bir mali makine haline getirdi. Napolyon savaslarinda aile ingilterenin tarafini tutmayi tercih etti. Ingiliz hukumetine borc para vererek onun muttefiklerine yaptigi yuklu subvansiyonlari finanse ettiler.
SilBaskasinin parasiyla gerdege girmek iste bu noktalara kadar getiriyor insani. Ayrica fullbright anlasmasiyla miili egitim ne hale gelmis gorun. Birileri milli sefe laf soyletmeyebilir ama ulkenin beline kilit vurulan anlasmadir.
Hocam merak ettigim bir soru var lutfen cevaplandirirsaniz cok sevinirim.
YanıtlaSilTrandingeconomics sitesinde ulkelerin verilerini inceliyorum. Fakat kafam karisti.
Mesela bir ulkenin Merkez bankasi politika faizi 0 iken Mevduat faiz orani - negatifte 10 yillik Devlet Tahvil faiz orani 1.5 larda dalgalaniyor.
Sizce bu ulkede gercek faiz orani nedir boyle bir ulkede reel faizi bulurken nasil hesaplama yapacagiz
mesela boyle bir ulkede hangi faize bakacagiz
ya da
boyle bir ulkede is yapan bir yatirimci bankaya gitigi zaman ne tur bir faizle kredi cekmek istedigi zaman hangi oranla muhattap olur
Negatif faizler bankalar MB'ye para yatırdığında geçerli.
SilCevap çok doğru. Bankalar negatif ya da sıfır faizle kredi vermiyor.
SilHocam büyüme ve milli gelirle ilgili benim anlamadığım iki konu var:
YanıtlaSil1) Dünyada milli gelir niye cari fiyatlarla ifade ediliyor da enflasyondan arındırılmış verilerle ifade edilmiyor? Büyüme böyle ifade edilirken milli gelir niye cari fiyatlarla ifade ediliyor, bu enflasyonu yüksek ülkelerin milli gelirinin yüksek gözükmesine neden olur.
2) Büyüme oranı dendiğinde herkes toplam milli geliri konuşuyor ama kişi başına düşen milli gelirdeki büyümeyi konuşmuyor. İkincisi daha önemli bana göre. Bunun bir nedeni nüfus artışının dünyanın hemen hemen her yerinde azalıyor olması olabilir mi?
1) Aslında öyle de ifade ediliyor sabit fiyatlarla da hesaplanıyor ama karşılaştırmalarda cari fiyatlar kullanılıyor. Buna karşılık büyüme hesabı sabit fiyatla GSYH dan yapılıyor.
Sil2) Sanmam çünkü ikisi de kullanılıyor. Hatta gelişmişlik göstergelerinde kişi başına gelir esas alınıyor. Biz işimize öyle geldiği için toplamı konuşuyoruz.
ABD'de kişi başı yıllık geliri yaklaşık 48.000 USD aylık 4.000 USD yapar.
YanıtlaSilTürkiye'de kişi başı geliri yaklaşık 10.000 USD aylık 830 USD TL'ye çevirecek olursak 35.000 TL yıllık aylık 2.900 TL
O ürün ABD'de 1.000 usd satılırken Türkiye'de 1.000 USD x 3,5 TL x %10 TRT payı %25 ÖTV + genel toplam üzerinden %18 KDV ile satılmakta bu durumda fiyatı dediğiniz 5.000 hatta 6.000 TL gibi rakamlara çıkarmakta.
Ortalama bir amerikalı o ürünü aylık gelirinin 1/4 ü ile alırken ortalama bir türk iki aylık gelirinin tamamını vermesi gerekir.
malın fiyatı global talebe göre satıcı tarafından belirlenir, satar satmaz bunu ancak gözlemleyebiliriz ama bu işten en büyük kazancı Türkiy'de kamu sağlar, çünkü hiçbirşey yapmadan neredeyse ürün fiyatına yakın vergi toplar.
Bütçe açığı nasıl veriliyor?
SilBu yorum yazar tarafından silindi.
SilSayın Hocam sade bir vatandaş emekli olarak soruyorum.Bu yılda hala Ekonomik yapısal düzenleme ile ilgili kanunlar çıkartılamadı. Avrupa birliği bile bizi askıya aldı. Niyetleri ne olursa olsun. Bu durumlardı göz önüne alırsak 2018 yılı nasıl geçecek. Bizim halimiz ne olacak 2019 da da seçim ekonomisiyle kepçeyle para dağıtılıp seçmene şirin gözükecekler de Bu ülkenin ekonomisi ne olacak. Tamam Merkez bankası sıkı para politikası faiz uygulaması yapıyor da parayı bol keseden harcayan siyasiler var o ne olacak.?? Merkez Bankasının gücü bu siyasilere yeter mi, Ülke ekonomisi niye önemsenmiyor. Lütfen Sade bir dille ihtiyar emekli vatandaşa bunu izah edin. SAYGILARIMLA....
YanıtlaSilBozuk bir ulke ekonomisi ile bir iktidar ayakta durabilir mi?
SilÖnümüzdeki 1 yılda bulmamız gereken dış finansman miktarı yaklaşık olarak 190 milyar Dolar. Bunun çok önemli bir bölümünü borçlanarak bulduğumuz için faizimiz bir türlü düşmüyor. Bir yandan da ekonomik büyümeyi başarmak gerektiğinden bütçe açığı da artıyor bu iç borçlanmayı artırıyor. Öte yandan şirketler ve vatandaşlar da kendi şirket veya evlerini çevirebilmek için borçlanıyorlar. Özetle sistem borçla dönüyor. Gelecekte bu borçların azalacağına dair bir beklenti var mı? Yok çünkü o yolda önlem alınmıyor.
SilTürkiye ile Fenerbahçe arasında ciddi bir benzerlik var. Borçlar nedeniyle gereken yapılamıyor. Ama bir maç kazanılsa sanki sorun çözülmüş gibi gösterilip yola devam ediliyor.
Ithalata bagimli ihracat yapanlar kendi ayaklarinda durabiliyorsa dursunlar bu tup yapisal kusuru olanlara subvansyon kesinlikle verilmemeli
YanıtlaSilIthal girdisi olmayan (sanayi) ihrac mali yok denecek kadar azdir. Gozunuze ilk carpan urunu zihninizde uretmeye calisin, hic bir ithal girdi bulamasaniz dahi enerji girdisi ithal edilecektir. Bu sadece bizim icin degil, tum ulkeler icin gecerli bir durumdur. Ithalat olmasin, sadece ihracat olsun diye dusunmek, ekonominin gereklerine ve hatta sagligina aykiridir.
SilAslında arkadaşımızın hatasına neden olanın, ekonomi gazetelerinde büyüme verisi açıklandığında sarf edilen şu cümlenin büyük etkisi olduğuna inanıyorum; net ihracat büyümeye eksi katkı yaptı.
SilE tabi bakıyorlar net ihracat neymiş; ihracattan ithalatın çıkmasıymış. Düz mantıkla da ithalatın tamamının ihracat için yapıldığı sonucunu çıkartıyorlar. Böyle olunca da bu tarz yorumlar ortaya çıkabiliyor.
150 milyar USD ihracatımız mı var. Yüzde 70 ithalat bağımlılığımız var ise, elde 45 milyar USD döviz kalır.
Yani o dönemde, 40 milyar USD cari açığımız mı var, ihracat olmasaydı 85 milyar USD cari açığımız olurdu demek. Hadi diyelim 20 milyar USD de ihracat için yatırım yaptığımızı düşünelim, bu rakamı da düşelim geriye kalır 65 milyar USD cari açık.
Turizmi hesaba katmadım. Biliyorsunuz turizm cari açığın düşmesinde büyük katkıları var. Bu etkiyi de çıkarttığımızda, turizm de hizmet ihracatı sayılır, çıktı mı yine en az 80 milyar USD cari açığa.
Hala ithalata bağımlı ihracatın mı tökezlettiğini düşünüyorsunuz ülke ekonomisini?
Mahfi Bey,
YanıtlaSilyazınızda şöyle bir ifade var: "Tabloya göre dışticaret hadleri 2017 yılında bir önceki yıla göre (hatta ondan önceki yıla göre de) önemli oranda gerilemiş. Yani dışticaret hadleri tıpkı şekilde gösterildiği gibi bozulmuş. Bu durumda Türkiye’nin tüketim düzeyi yani refahı gerilemiş."
Dış ticaret hadlerinin gerilediği doğru ancak buradan hareketle "bu durumda Türkiye’nin tüketim düzeyi yani refahı gerilemiş." ifadesinin doğruluğunu da göstermeniz gerekir.
Dış ticaret hadlerinin bozulması tüketim düzeyinin gerilediğine kanıt olamaz. Ama siz doğrudan ikinci ifadenin doğruluğunu göstermeden ve ikisi arasında bir ilişki olduğunu ortaya koymadan bir varsayım yapmışsınız. Bunu doğrulayacak bir veri sunulabileceğini düşünmüyorum.
?
SilTL bazında büyüsek de dolar bazında küçüldük kısmına bir daha göz atın isterseniz. Biz dolarla iş yapmıyoruz denebilir ama dışticaret hadleri dolarla ölçüldüğü için gelire de dolarla bakmak doğrudur.
SilYanıtınız için teşekkür ederim. Vakit ayırıp buradaki yorumları yanıtlamanız çok ince bir tutum.
SilBu konuyu dolara bakarak tabi ki inceleyebiliriz.
Ancak bu durumda da, "Şimdi ülkenin daha fazla üretim ve ihracat yapacak şekilde büyüdüğünü ve üretimi artırarak PP2 üretim imkânları eğrisine geçtiğini ... düşünelim" derken zaten büyüme olduğunu kabul eden bir analiz içindeyiz. Yoksullaştıran büyüme ile iddia edilen: Büyüme var ama ticaret hadleri öyle geriledi ki ortaya refah kaybı çıktı. Önce TL ile başlayarak üretim büyüdü deyip, sonra dolara dönüp ama küçüldük diyemeyiz.
TL cinsinden bakarsak: Büyüme var, ama yoksullaştıran büyüme olduğunu gösteren bir veri yok.
Dolar cinsinden bakarsak: zaten büyüme yok, o yüzden yoksullaştıran büyümeden söz edemeyiz.
Gerçek: Türkiye'de TL fiyatlarla büyüme, Dolar fiyatlarla küçülme, dış ticaret hadlerinde gerileme var. Ama yoksullaştıran büyümenin gerçekleştiğine dair elimizde veri yok.
Saygılar, Bilgehan.
Sevgili Bilgehan, anlatmak istediğimi buraya sığdıramadığım ve tabloyu da doğru olarak burada yansıtamadığım için cevabımı yazıya Ek 2 başlığıyla ekledim.
SilÇok teşekkürler.
SilEk 2'de belirtilen refah kaybının var olduğu konusunda hemfikiriz ancak yoksullaştıran büyüme olgusunun Türkiye'de varlığı için dış ticaret hadlerindeki düşüşün toplam refahı azaltacak kadar yüksek olduğunu destekleyecek bir veri bulunmadığını düşünüyorum.
Saygılar sunarım.
Bu fantazi uretim den ithalata bagimli ihracat modelinden cok para kazananlar var ama sonuc olarak bu model ortalama yi yukari tasimiyor ve gelismekte olanda gelismis ekonomiye donusmemizim onunde en buyuk engel
YanıtlaSilHocam doğalgaz ile petrol bazı açılardan ikame mal olabilir mi?
YanıtlaSilVe petrol dünyada her ülkeye aynı fiyatta satılırken doğalgaz neden farklı ülkelere farklı fiyatta satılıyor?
Doğal gaz ile petrol mesela otomobilde doğal gaz - benzin şeklinde yakıt olarak kullanıldığında ya da ısıtmada doğal gaz - fuel oil olarak kullanıldığında ikame mal halini alır.
SilFarklı fiyat almasının birçok nedeni var. Taşınması, nakledilmesinin daha zor olması, kaynakların dağılımının farklı olması bu nedenlerden bazıları.
Hocam petrolde OPEC karteli varken doğalgazda böyle bir kartelin olmaması önemli bir neden olabilir mi?
SilHocam ben bu iktisatçıyı tanımıyordum ama kendi gözlemim olarak buna arkadaş ortamında "Zenginleştiğimizi zannederek fakirleşiyoruz." tabirini kullanıyordum.
YanıtlaSilBirde MB faizleri değiştirmedi fakat bir yandan KGF ile kredi pompalanmaya devam edecekmiş hocam(2. Dalga) Peki böyle bir durumda hükümet MB'nin yaptıklarını etkisiz hale getirmiyor mu? Yani MB sıkarken piyasaya kredi pompalanırsa nasıl enflasyon ile mücadele edeceğiz hocam? Zaten açıklanan veriler şuana kadar edemediğimizi ispatlar nitelikte maalesef.
Çok doğru bir soru. Ama ben zaten enflasyonla mücadelenin çok geri plana düştüğünü asıl hedefin büyüme ve işsizlik olduğunu düşünüyorum.
SilAra mali ihracatcisi degil ara mali ithalatcisi bizi gelismis ekonomi degi tersi emek ihracati anlamina gelir bununla zenginlesen ornek yok
YanıtlaSil"Üretim yöntemiyle hesaplanan GSYH’da ‘kamu yönetimi, eğitim, insan sağlığı ve sosyal hizmet faaliyetleri’ başlıklı alt kalemde yüzde 5,5 oranında büyüme gerçekleşmiş bulunuyor" hocam %5,5 oranına nerden bulaştınız. Tüik sitesinde bulamadım da....
YanıtlaSilOrada bir kayma olmuş o ifadeyi çıkarttım, hatırlatma için teşekkür ederim.
Silhocam bir konu hakkında size danışacağım; platon un diyaloglarını okumayı düşünüyorum say yayınları seri halinde yayınlamış sorum şu; bu diyalogları okumak analitik düşünmemizi geliştirir mi ?
YanıtlaSilTürkiye ekonomisinin bugünü ve ve yarınına dair kendi içimizde " rivayet"muhtelif, bir de yabancı gözüyle ne dersiniz?
YanıtlaSilKredi derecelendirme kuruluşu Fitch Ratings, Türkiye’nin 2017 yıl sonu enflasyon tahminini yüzde 10,7, büyüme tahminini yüzde 4,7 olarak belirledi. Fitch Ratings'in Gelişmekte Olan Avrupa Reytingleri Başkanı Paul Gamble, Türkiye'de üçüncü çeyrekte büyüme verilerinin daha güçlü olacağını bildirdi.
Gamble, Türkiye’de Kasım 2019'dan önce erken seçim beklemediklerini ifade ederek, muhalefetin cumhurbaşkanlığı seçimini kazanmasını da öngörmediklerini söyledi.
Türkiye ekonomisinin dirençli olduğunu vurgulayan Gamble, "Türkiye'de üçüncü çeyrekte büyüme verileri daha güçlü olacak. Konjonktürel tedbirler büyümede toparlanmayı destekliyor. Türkiye'nin mali tedbirleri güçlü ve hareket alanı mevcut."
Enflasyonda TL etkisi
Paul Gamble, Türkiye ekonomisinin bu yılın sonunda yüzde 4,7, gelecek yıl ve 2019'da yüzde 4,1 seviyesinde büyüme kaydetmesini beklediklerini söyledi. Türkiye’nin gelişmeler karşısında hızlı tedbirler alabildiğini belirten Gamble, "Dış koşullar değiştiğinde nasıl karşılık vermek gerektiğine ilişkin olarak Türkiye'den alabileceğimiz dersler söz konusu."
Enflasyonun çift hanelerde olduğunu hatırlatan Gamble, enflasyonun yüksek seyretmesinin en büyük sebeplerinden birinin para birimindeki değer kaybı olduğunu söyledi. Gamble, enflasyonun bu yılın sonunda yüzde 10,7; 2018'de yüzde 8,4 ;2019'da ise yüzde 7,4 seviyesinde olmasının öngörüldüğünü bildirdi.
Gamble, gelecek dönemde Türk bankalarının döviz erişimini sürdüreceğine inandığını belirtti.
"Türkiye’nin kamu finansmanı benzerlerine göre güçlü"
Fitch Ratings'in Gelişmekte Olan Avrupa Reytingleri Başkanı Paul Gamble, Türkiye’nin kamu finansmanında son dönemde bir miktar zayıflama görüldü.
2001 krizi öncesi Türkiye'nin notları:
SilMoody's: 24.07.2000 B1(Pozitif)(Olası not artırımı için izleme)
S&P: 25.04.2000 B (Pozitif)
Fitch: 10.04.2000 B (Pozitif izleme)
JCR: 28.01.2000 BB
2008 krizinden önce devasa miktarlardaki düşük kaliteli seküritizasyon yani varlığa dayalı menkul kıymetlere yüksek kalitede yani AAA kredi notu veren de bu kuruluşlar değil miydi?. eğer bunlar olumlu konuşuyorsa mutlaka uluslar arası sermaye lehine manipülasyona başlamışlardır. yakında gerçekleri acı biçimde göreceğiz. bu kuruluşların iktisadi değerlendirmeleri toptan yanlış bir kere!. borçluluğun önemli değil önemli olan borç bulabilmendir işte tam da borçlanma ekonomisine çıpalanmış sözde kredi değerlendirme kuruluşlarıdır bunlar!. çünkü borçlanma olmazsa bunlar yiyecek ekmek bile bulamazlar. borçlanabilirsen iyisin borçlanmazsan ya da borçlanamazsan kötüsün!.
SilMaster ve doktora yapan öğrencilere de bir kitap listesi verebilir misiniz ?
YanıtlaSilVeremem çünkü hangi alanda hangi konuda master ya da doktora yaptığı çok fark eder. Bir de artık o düzeye gelmiş kişiler kendi listelerini kendileri oluşturabilmeli diye düşünüyorum açıkçası.
Siliktisat alanında merkez bankacılığı ve para politikası. Bildiğiniz üzere akıl akıldan üstündür ve öğrenmenin yaşı yoktur.
SilHocam FED'in QE politikası sonucu tahvil faizleri epey düştü. Bu aynı zamanda bütçe açığını kapatmak için borçlanmanın zorlaşması anlamına geliyor? Bu durumda ABD hazinesi açığı kapatmak için dışarıdan mı borçlandı çoğunluk?
YanıtlaSilplaton un diyaloglarını okumayı düşünüyorum say yayınları seri halinde yayınlamış sorum şu; bu diyalogları okumak analitik düşünmemizi geliştirir mi ?
YanıtlaSilOkumadığım için bilmiyorum.
Silhocam, daha ilköğretimde başlayarak tasarruf konusuna yönelik ders konulsa ve bu konu eğitim sistemine dahil edilse iyi olmaz mı?. çünkü hem tasarruf edebilmek hem de bu tasarrufların başka tasarruf yaratması şeklinde kullanılabilmesi için bu sanki gereklidir gibi. saygılar...
YanıtlaSilBenim çocukluğumda her gün tasarruf konusu işlenirdi. Hiç bir işe yaramadı.
SilKırtasiyecilik vardı hocam. Gerçi şimdi de var.
SilHocam bahsettiğiniz dış ticaret durumumuz devalüasyon sonrası görülen etkileri göstermiyor mu tam olarak?
YanıtlaSilAslında biz de bir nevi devalüasyon yaşadık değil mi kur değerinin artması sonucunda?
Cevabınız için şimdiden teşekkürler.
Ekonom
Dalgalı kurda bu değer kaybına değer kaybı deniyor. Devalüasyon, idari kararla yapılan bir uygulama yani sabit kur rejimlerinde geçerli bir tanım. Oysa dalgalı kur rejiminde her an değer kaybı ya da kazancı yaşandığı için buna sadece değer kaybı deniyor. Sorunuzdaki devalüasyon yerine TL'de değer kaybı ifadelerini koyarsak yorumunuz doğru oluyor.
SilHocam merhabalar.
YanıtlaSil1)Euro'nun artması bizim enflasyonumuzu artırır mı tıpkı dolarda olduğu gibi?
2)Euro'nun artmasının olumlu yanları mı olumsuz yanları mı daha ağır basar sizce?
(1) Artırır çünkü Euro ile de ithalatımız var
Sil(2) Dövizin fazla oynamaması en iyi durumdur. Artış veya azalış oranına göre değişebilir.
Mahfi bey su diyalog ile ilgili yorumunuz nedir:
YanıtlaSilAvukat Pierre-Antoine Berryer'e sormuslar:
- Ustadim, onunuze hazine serdiler, nicin almadiniz?
Beryyer cevap vermis: Almak icin egilmek gerekirdi.
Uzaktan akrabam olur (eğilmez) :-)
Sil:) mahfi hocam, bu yorumun ustune bu cevap guzel olmus. Ahlak boyle bir olgu, din ile de olculemez. Ama gercek su ki siz egilmeseniz baska egilecekler hep bulunur:)
SilTarihimizde bir devir kapandı,yeni bir çağa girdik artık teferruatları bırakıp büyük resmi görelim.
YanıtlaSilDemek ki sizin oradan bakınca öyle görünüyor.
SilBu durum 2017'ye özgü değil aslında. örneğin 2002'de 100 dolarlık mal-hizmet ihracatıyla (turizm gelirleri dahil) 98.8 birim ithalat yaparken, 2017'de 100 dolarlık ihracatla 92.9 birim ithalat yapar hale gelmişiz. kademeli olarak ticaret hadlerinde aleyhimize bozulma var.
YanıtlaSilHocam bir de "yoksullaştıran büyüme" hipotezi daha çok büyük ülkeler için geçerli diye okumuştum. bir ülkenin ticaret hadlerinde aleyhine ciddi bir bozulma yaratabilmesi için dünya fiyatlarına etki eder durumda olması gerekir diye biliyorum. ama siz muhtemelen fikir vermesi açısından teoriden bahsettiniz ki Türkiye'ye tam olmasa da uyan tarafları var. sonuçta 2017 dolar cinsi GSYH ile 2016'ya kıyasla %12-13 daha az ithalat yapar haldeyiz.
Aynen.
SilHizmet sektörü inşaat sektörüyle olmaz bu iş. Sanayi ağırlığını yeni şeylerle geliştirmemiz gerekir. İthal urunleri de az ithal etmemiz gerekir. Eğitimdeki boyunduruktan kurtulursak bunlar olur. Fullbright anlasmasina bakiniz.
YanıtlaSilEğitimdeki en büyük düşüş Fullbright anlaşmasıyla değil son 15 yılda bilimden iyice uzaklaşmayla oldu.
SilKademe kademe oluyor bu işler hocam.
Sil"Herşey zıttı ile kaimdir"sözünden hareketle, iktisat okullarında veya ekollerinde," büyüten küçülme" diye bir kavram geliştirilmiş midir?Acaba?
YanıtlaSilHocam EUR-USD paritesindeki yükseliş nedeniyle, ihracat USD üzerinden raporlandığına göre, aynı miktardaki ihracat raporlara büyüme olarak yansır mı?
YanıtlaSilHocam 1980 den sonra turkiyenin dış ticaret yapısını biraz anlatır mısınız
YanıtlaSilHOCAM MERHABA BEN GAZİANTEP ÜNİVERSİTESİ İKTİSAT BÖLÜMÜ ÖĞRENCİSİYİM,ŞÖYLE BİR SORUM OLACAK,BİR ÜLKENİN HER NE KADAR İHRACAT KALEMLERİNDE ARTIŞ YAŞANSA DA VE CARİ İŞLEMLER BİLANÇOSUNDAKİ AÇIK GİDEREK İYİLEŞME GÖSTERSE DE REFAH SEVİYESİNDE YAŞANACAK OLAN KAYBIN ORTAYA ÇIKTIĞI MODELE NE AD VERİLİR.
YanıtlaSilmerhabalar hocam şuan yoksullaştıran büyüme yaşayan ülkeler var mıdır?
YanıtlaSilSayın Mahfi Eğilmez Bey,
YanıtlaSilNeden iktidarın ekonomi politikalarına çözüm getirmek için görev talep etmiyorsunuz ? Yoksa, Böyle bir talebinizin kabul edilmemesi için aranızda çok büyük ideolojik farklılıklar mı var ? Öğrenebilir miyiz ?
Birkaç nedeni var: (1) Ben yaşamımda hiç görev talebinde bulunmadım. Ya sınav açıldı girdim kazandım ya da bana teklif yapıldı öyle görev aldım. (2) Devlette görev alabilmek için ortada bir devlet olması lazım. (3) Devlette görev almam için bana bu teklifi getirecek olanların yapısal reformların yapılması şartımı kabul etmesi lazım.
SilBu saydıklarım ideolojik fark mıdır bilmiyorum. Farksa da farktır yapacak bir şey yok.
Yoksullaştıran büyüme
YanıtlaSilGüncel konu
Emeğiniz için teşekkürler.