Getiri Eğrisi Yatay Olursa Ne Olur?

Getiri Eğrisi Nedir?
Merkez Bankası’nın faiz konusundaki kararlarında etkili olan konuların başında borçlanma enstrümanlarının getiri eğrisinin şekli geliyor. Merkez Bankası Başkanı’nın açıklamalarında sıklıkla yer alan bir ifade var: “Getiri eğrisinin yatay olması.”

Getiri eğrisi, borçlanma enstrümanlarının (DİBS gibi) faiz oranları ile vadeleri arasındaki ilişkiyi gösteren eğriye verilen addır.

Getiri eğrisi üç şekilde olabilir:
   
Yukarıdaki şekilde kırmızı eğri artan eğimli bir getiri eğrisidir. Artan eğimli getiri eğrisi uzun vadeli borçlanma kağıtlarının faizinin kısa vadeli olanların faizinden yüksek olduğunu gösteriyor. Bir başka ifadeyle vade uzadıkça faizin artması söz konusu oluyor. Böyle bir durum bu kağıtlara talip olanların uzun vadede enflasyonda artış beklentisi içinde olduklarını, o nedenle de uzun vadeli borç vermek için daha yüksek faiz talep ettiklerini ortaya koyuyor.    

Mavi eğri azalan eğimli bir getiri eğrisidir. Azalan eğimli getiri eğrisi kısa vadeli borçlanma kağıtlarının faizinin uzun vadeli olanların faizinden yüksek olduğunu gösteriyor. Bir başka ifadeyle vade uzadıkça faizin düşmesi söz konusu oluyor. Böyle bir durum borç verecek olanların uzun vadede enflasyonda düşüş beklentisi içinde olduklarını, o nedenle de kısa vadede daha yüksek enflasyon nedeniyle daha yüksek faiz istediklerini, uzun vadede düşeceğini bekledikleri enflasyon nedeniyle daha düşük faize razı olduklarını gösteriyor.    

Siyah eğri yatay bir getiri eğrisidir. Yatay getiri eğrisi uzun vadeli borçlanma kağıtlarının faiziyle kısa vadeli olanların faizinin birbirine eşit (ya da çok yakın) olduğunu gösteriyor. Bir başka deyişle vadenin uzamasına karşın faiz pek değişmemekte, kısa ve uzun vadede faiz aşağı yukarı aynı düzeyde seyretmektedir. Böyle bir durum borç verecek olanların uzun vadede enflasyonda bir değişiklik olmayacağı beklentisi içinde olduklarını, o nedenle de kısa vadede talep ettikleri faiz ile uzun vadede talep edecekleri faiz arasında bir fark düşünmediklerini ortaya koyuyor.   

Merkez Bankası Getiri Eğrisini Niçin İzler?
Merkez Bankası’nın enflasyonu ve enflasyon beklentilerini etkilemekte kullanabildiği faizler kısa vadeli faizlerdir. Bir başka ifadeyle Merkez Bankası’nın elinde uzun vadeli borç enstrümanı yoktur. Bu durumda kısa vadeli faizlerini belirlerken piyasada oluşan uzun vadeli faizlere bakmak ve ona göre davranmak zorundadır. Merkez Bankası, getiri eğrisindeki gidişi izleyerek kısa vadeli faizleri artırarak ya da duruma göre düşürerek uzun vadeli faizlere ve dolayısıyla enflasyona etki yapma şansına sahiptir.   

Aşağıdaki grafikte TCMB’nın izlediği getiri eğrisi göstergelerine göre oluşturduğu grafik yer alıyor (Grafik TCMB’nın 26 Eylül 2014 tarihli İktisadi Görünüm ve Para Politikası sunum dosyasından alınmış bulunuyor.
Sunum metni için bkz:


Kısa ve uzun vadeli faizlerin birbirine yakınlaştığı yani getiri eğrisinin yatay bir şekil aldığı aşamada enflasyonla ilgili artış beklentilerinin kırılacağını bekleyen Merkez Bankası bu eğriyi bir anlamda kerteriz[1] olarak kullanıyor.

Şimdi de uzun ve kısa vadeli faiz farkını (5 yıl – 3 ay vadeli faiz farkını) gösteren grafiği ayrıca ele alalım (bu grafik TCMB Başkanı Başçı’nın 31.10.2014 tarihinde yaptığı Enflasyon Raporu 2014 / IV’ün tanıtımına ilişkin bilgilendirme toplantısında yaptığı konuşma metninden alınmıştır.
Konuşma metni için bkz:

Bu grafik, 5 yıl vadeli Devlet Tahvili faiziyle 3 ay vadeli Hazine Bonosu faizi arasındaki fark alınarak, oluşturulmuştur. Aradaki fark sıfıra yaklaştıkça uzun vadeli kağıtların faizlerinin kısa vadelilerin faizine yakınlaştığı ve dolayısıyla enflasyonun düşeceği beklentisinin egemen olmaya başladığı anlaşılmaktadır.


Grafik bize uzun ve kısa vadeli faizler arasındaki açıklığın tarihsel seyrine göre kapanmaya başladığını ama getiri eğrisinin hala tam olarak yatay konuma gelemediğini gösteriyor. Eğer bu eğri sıfıra gelirse kısa ve uzun vadeli kağıtların faizi birbirine eşit olacak ve dolayısıyla enflasyon beklentileri kırılmış olacak, Merkez Bankası da kısa vadeli faizleri düşürmekte daha rahat davranabilecektir.  

Merkez Bankası’nın faizleri bütün baskılara karşın hızla indirmemesinin nedeni bu getiri eğrisinin şeklinde ve seyrinde aranmalıdır. Daha önce ‘Merkez Bankası Ne Anlatmaya Çalışıyor’ başlığı altında yazdığım ve bu blogda 4 Haziran 2014 tarihinde yayınladığım yazımın ilgili bölümünü buraya tekrar alarak konuyu tam olarak aydınlatayım.

Merkez Bankası Kısa Vadeli Faizi Niçin Hızla İndirmedi?
Önce Merkez Bankası’nın konuyu açıklamakta kullandığı ve benim de biraz değiştirerek sözünü ettiğim yazıma aktardığım şekli bir kez daha çizeyim.


Dikey eksende faiz oranları, yatay eksende enflasyon oranı yer alıyor. 2014 Ocak ayında enflasyon oranı yüzde 7,4 ve gösterge tahvil faiz oranı yüzde 7,5 iken ekonominin B noktasında bulunduğunu düşünelim. A noktası ise Merkez Bankası’nın enflasyon hedeflemesi uygulamasında hedef aldığı yüzde 5 oranını gösteriyor. Yani Merkez Bankası orta – uzun dönemde enflasyon oranını yüzde 5’lik A noktasına çekmeyi amaçlıyor. Enflasyon o noktaya indiğinde faiz oranı da onunla uyumlu gerilemiş olacak.

Ocak ayında ekonomi B noktasında iken birdenbire artan riskler ve kurlarda başlayan yükselişin etkisiyle enflasyonda artış eğilimlerinin ortaya çıktığını ve Merkez Bankası’nın enflasyonun C noktasına doğru ilerlediğini tahmin ettiğini varsayalım. Bu durumda Merkez Bankası’nın önünde iki seçenek vardır: (1) Faizleri arttırmayacak ve gidişata karışmayacak ya da zorunlu karşılık artışları gibi zaman alıcı ve daha zayıf araçlarla müdahale edecektir. (2) Şok bir faiz artışı yapacak ve enflasyondaki gidişe set çekecektir.

Merkez Bankası’nın ilk seçeneğe göre davrandığını ve faizleri artırmadığını düşünelim. Bu durumda ekonomi, şekilde faizin arttırılmaması hali olarak gösterilen patikada ilerleyecek, kısa vadeli faizler düşük kalacak ama enflasyon artmaya devam edecektir. Bu durum devam ederse ekonominin geleceği nokta D noktasıdır. Çünkü enflasyonun altındaki faizler, bankalardan tasarruf çekilişine ya da TL’den dövize geçişlere yol açacak bu da bankaların bu gidişi durdurmak için faizleri artırmasına yol açacaktır. D noktasında hem enflasyon ciddi biçimde artmış ve enflasyon hedefi elden kaçırılmış hem de bu yükü taşıyamayan sistem ister istemez uzun vadeli faizleri ciddi biçimde arttırmak zorunda kalmış olacaktır.

Merkez Bankası’nın ikinci seçeneği seçtiğini ve şok bir faiz artışı yaparak enflasyondaki gidişe set çektiğini düşünelim. Bu durumda uzun vadeli faiz – enflasyon dengesi E noktasına çıkmış olacaktır. Bu artış talep üzerinde baskı yaratacak tasarrufları özendirecek ve enflasyonu frenleyecektir. Ekonomi, bu noktadan geri dönecek, enflasyondaki artış, düşüşe dönmeye başlayacaktır. Bu aşama enflasyondaki düşüşe paralel olarak faizler yavaş yavaş indirilerek yeniden eski düzeye doğru gelinecektir. Enflasyondaki inişe paralel olarak faizlerde yavaş indirime devam ederek enflasyon hedefi olan yüzde 5’lik orana dönüşü sağlayan patikaya yeniden girilmiş olacaktır.

Bu ikinci seçeneğin tercih edilmesinde dikkat edilmesi gereken nokta faizlerin eski düzeyine inmesini sağlamak konusunda acele etmemektir. Eğer şok faiz artışıyla amaca ulaşıldığı düşünülüp kısa bir süre sonra sert bir faiz indirimi yapılırsa bu kez şekilde görüldüğü gibi yeniden B – C patikasına geri dönülerek aynı kısır döngüye girilmesi olasılığı çok yüksektir. 

Kıssadan Hisseler
Merkez Bankası, getiri eğrisini kullanarak uzun vadede enflasyon beklentisinin kırılıp kırılmadığını görmeye çalışıyor. Bunu görebilirse kısa vadeli faizleri düşürerek uzun vadeli faizleri etkilemeye ve o yolla da enflasyon beklentisini biraz daha kırmaya çalışacak.

Merkez Bankası’na şimdiye kadar faizi indirme konusunda verilen tavsiyeler bilimsel açıdan doğru görünmüyor. Ancak bu, Merkez Bankası’nın kısa vadeli faizleri hiç indirmemesi anlamına gelen bir saptama değil. Yukarıda değindiğimiz gibi uzun ve kısa vadeli borçlanmanın faizleri arasındaki fark sıfıra yaklaştığında bir indirim hamlesi yapılabilir.

Getiri eğrisinin yatay seyrine, TL’nin rezerv paralar karşısında değer kazanmasına ve gösterge faizin düşüşte olmasına baktığımda Merkez Bankası’nın bu haftaki para politikası kurulu toplantısında faiz indirimine gidebileceğini düşünüyorum.





[1] Kerteriz: Doğru yönde ilerlemek için esas alınan işaret. Örneğin gemiciler kutup yıldızının konumunu kerteriz olarak alıp rota belirler.   

Yorumlar

  1. Citibank CEO'su bir konuşmasında "hala resesyon ihtimalini getiri eğrisinin şekline göre belirleyen iktisatçılar var. Fed'in kısa vadeli faizleri bu kadar manipüle etmesine rağmen getiri eğrisinin şekline İncil'e inandıkları gibi inanıyorlar" demişti.
    tabii bizde bankalar TCMB'den borçlandıkları için getiri eğrisi önemli. ama hocam merkez bankasının sunduğu grafiklere baktığımda, 3 aylık faizler 5 yılık faizlere yaklaştıkça nedense fonlama faizinin arttığını görmekteyim. 5 yıllığın faizi 3 aylıktan uzaklaşınca (eğri dikeyleşince) fonlama faizi düşüyor. çünkü yabancı yatırımcı açısından getiri eğrisinin yataylaşması "resesyon beklentilerini" artırıyor. (gerçekten de 2012'nin son 2 çeyreğinde altın ticareti hariç çok düşük büyüme geldi. Başçı da Denizli'de yaptığı bir konuşmada altın ticaretinin büyümenin negatif gelmesini engellediğini söylemişti) büyüme beklentileri bozulduğu zaman öncelikle borsada sermaye çıkışları oluyor ve merkez bankası kuru düşürmek için faiz artırıyor. son haftalarda fark yine azalmaya başladı. bence TCMB faiz artırmayacak. ama OPEC toplantısı ve Aralık Fed açıklamalarını hafife alıp bir kumar da oynayabilir belli olmaz.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Her eleştiri yararlıdır doğru da Citibank'ın kimseyi eleştirecek hali var mı? Adama sen önce kendi durumuna bir bak demezler mi?

      Sil
    2. o da eski yönetimi ve ekonomistleri eleştiriyordu zaten. eski ekonomistler 2006'da 2 yıllıkların faizi 10 yıllıkları aşınca yönetime resesyon geliyor diye rapor vermiş. ama 2007'de getiri eğrisi tekrar pozitif eğime dönüp borsalar yükselişe devam edince bunlarda rehavet oluşmuş. ekonomistler riskler artmasına rağmen olumlu rapor vermeye başlamışlar. büyük bankaların türev işlemlerle varlık piyasasında yaptıkları manipülasyon ve Fed'in buna göz yummasını eleştiriyordu. şimdi ekonomi güçlü değil aslında en küçük bir olumsuzlukta resesyona girer ama getiri eğrisine bakınca işler sanki çok iyiymiş gibi görünüyor, diyor.

      Sil
  2. Hocam o halde merkez bankasının işine gelen egri negatif eğimli getiri egrisi midir ? Ve bu getiri egrileriyle dolar kurunu etkileme stratejisi arasında bağlanti nedir? Cunku merkez bankasi getiri egrisinin yatay seyretmesi dolara kurunu mudahale etmemez konusunda bize yardimci oluyor diye açıklama yapmisti zamanında

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. MB açısından bence asıl olan ikinci grafikteki durumdur. Yani kısa ve uzun vadeli faizlerin farkının sıfıra yakın olduğu durum. Getiri eğrisinin negatif olmasının da başka sorunları var. O zaman da insanların kafasında deflasyon korkuları beliriyor. Tabii bu dediğim enflasyonun çok yüksek olduğu haller için değil de daha çok yüzde 5'lerde olduğu haller için geçerli.

      Sil
  3. Hocam o zaman enflasyonla mücadele etmek isteyen Merkez Bankası kısa vadeli faizleri yükselterek getiri eğrisinin negatif eğimliye çevirmiş olmaz mı ? Negatif eğimli getiri eğriside gelecekte faiz oranlarının düşük olacağı algısı ekonomide gelecekte durgunluk algısına neden olmayacak mı ? Yani M.B sının enflasyon ve kur hedefleri göz önüne alınırsa hangi getiri eğrisini tercih etmeli ?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. MB eğriyi yatay tutmayı tercih ediyor. Bence doğru bir tercih.

      Sil
    2. Getiri eğrisinin eğimi bir politika aracı değil uygulanan politikaların sonucudur. Sağlıklı bir ekonomide getiri eğrisi pozitif olmalıdır. Bankaların karlılığı pozitif getiri eğrisi ile doğrudan ilişkilidir.Çünkü bankalar kısa vade borçlanıp uzun vade borç vererek kar ederler. Ekonomide belirsizlikler artarsa orta uzun vade borçlanma azalır ve faizler düşmeye başlar. Yataylaşan getiri eğrisi ise yatırımların azaldığını, bankaların borç veremediğini ve ekonominin durgunluğa girdiğini ya da girmekte olduğunu gösterir. Bankalar sıkıntı yaşamaya başlar ve para politikaları tek başına yeterli olmaz mali politikalar devreye girmelidir. Negatif getiri eğrisi teoride mümkünse de pratikte mümkün değildir. Çünkü eğri negatif olmaya başladığında ekonomi krize girmiş demektir ve MB faizleri hızla indirerek (hatta sıfırlayarak) getiri eğrisini yeniden pozitif hale getirir. TCMB açısından getiri eğrisinin yatay olması tek başına faiz indirimi için yeterli değildir. Diğer ülkelerin faiz seviyeleri de önemlidir. Faiz indirimi yabancı fonların çıkışına ve kurun yükselmesine neden olursa TCMB krizi tetiklemiş olur. Bu nedenle getiri eğrisi yataylaşmaya başlayınca mali tedbirlerle ekonominin canlandırılması politikaları devreye alınmalıdır aksi halde resesyon kaçınılmaz olur.

      Sil
  4. getiri eğrsinin negatif pozitif yada sabit olmasının kur ve enflasyon üzerine etkisi nedir ?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Faize etkisi var ötekiler faizden kaynaklanan dolaylı etkiler.

      Sil
  5. 5 yıllık faizlerle 3 aylık faizler arasındaki farkla, bankalar arası gecelik repo faizi (fonlama faizi olarak da kabul edilebilir) arasında çok güçlü bir negatif korelasyon var. 5 yıllıkların faizi 3 aylıklardan ne kadar fazlaysa faizlerde düşme eğilimi, aradaki fark kapandıkça faizlerde artış eğilimi oluyor. sanırım Eylül'den itibaren fark kapanmaya başlıyor. bu durumda faizlerde düşüş olasılığı azalıyor.
    (merkez bankası sitesinde BIST-gecelik repo faiz verisinin aylık ortalamalarını alıp grafiğini oluşturduktan sonra grafiği ters çevirip, yazınızdaki "uzun ve kısa vadeli faiz farkı" grafiğinin üzerine oturttuğunuzda birbirlerine ikiz kardeş kadar benziyorlar.)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aynen. Ama sadece bu grafiğe bakmıyor MB. Bunun yanında TL'nin değerine, gösterge faize vb de bakıyor.

      Sil
  6. Merkez Bankası'nın hiç hak etmediği kadar medyatik ve popüler olduğu kanısındayım.
    Hollywood yıldızı türünden yapılan ve bütün kanallardan canlı yayınlanan açıklamalar gerçeği yansıtmıyor.

    MB'nin ne söylediği değil, ne yapmak istediği degil, NE YAPTIĞI ÖNEMLİ.
    Enflasyon hedefi % 100 şaşmış bir MB'dir söz konusu olan.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Haklısınız ama öte yandan bağımsız olması gereken Merkez Bankası'na o bağımsızlığı kullandırmayan bir siyaset ortamı var.

      Sil
  7. Hocam,
    Çok güzel açıkladınız. AdetaTCMB ile aramızda bir bağ kurdunuz. Çok keyif aldım.
    Ne kadar teşekkür etsek azdır.

    YanıtlaSil
  8. Hocam merhaba,
    Brezilya'da faizler bildiğim kadarıyla %11,25 seviyesinde ve enflasyon bizden daha düşük. Sizce Brezilya faizleri neden yüksek tutuyor?
    Saygılar..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet Brezilya'da enfasyon % 6,5 dolayında ama MB faizi % 11,25. Bunun nedeni Brezilya'nın dış finansman ihtiyacının yüksekliği. Brezilya dış kaynakları çekebilmek için faizi yüksek tutuyor.

      Sil
  9. Hocam saygılar
    Merakım şu, merkez bankası dışarıdan görüş öneri alıyormu? siz veya bir başkası veya bir toplulukla bir araya gelip dışarıdan gözlemleriniz nedir? olayları nasıl görüyorsunuz? tavsiyeler eleştiriler noksatında bir faaliyeti varmı acaba? yoksada olsa daha verimli olmazmı acaba

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. MB belirli aralıklarla banka iktisatçılarıyla toplantılar yapıyor ve görüş alış verişinde bulunuyor. Bizlerle toplantı yapmıyor.

      Sil
  10. Hocam, bir kaç satır üstte yer alan yorumlarda uzun-kısa vade arasındaki faiz farkının açıldığında fonlama faizinin düşme eğilimine girdiğinden bahsedilmiş. Uzun vade ile kısa vade arasındaki fark açıldığında ileriye dönük enflasyonun artacağı beklentilerinin varlığı söz konusu olduğundan getiri eğrisini yatay tutmak için kısa vadeli faizlerin belirleyicisi olan fonlama faizini yükseltmek gerekmez mi, MB'sının uygulamaları dikkate alındığında..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yukarıda Yıldırım Aktugan'ın yorumuna bir göz atın isterseniz, güzel özetlemiş durumu.

      Sil
  11. Hocam merhaba,
    IS-LM modeli üzerine çalışıyorum. Reel para arzının reel para talebinden çok olduğu durumda insanlar nakit fazlasını eritmek için tahvil satın alıyorlar. Tahvil satın alınca tahvil talebi ve dolayısıyla da tahvil fiyatları artıyor. Tahvil fiyatları ile faiz oranı arasında negatif yönlü bir ilişki olduğu için fiyatlar artınca faiz oranı düşüyor ve para talebi artıyor. Başlangıçtaki reel arz fazlası elemine ediliyor. Ama burada hangi değişkenin bağımlı hangisinin bağımsız olduğunu çıkaramıyorum. Tahvil piyasalarını işlerken faiz bağımsız değişken olarak kalmış aklımda. Ama sanki burada tahvil talebi yükseldiği (azaldığı) için faiz oranı düşüyor(artıyor). Hangisi bağımlı hangisi bağımsız hocam?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bir parametre bir denklemde bağımlı değişken iken diğerinde bağımsız olabilir. Denklemlerden bir model kurduğunuzda ise, aynı parametre hem bağımlı hem bağımsız değişken olabilir. Yukarıdaki örnekte, tahvil denkleminde bağımsız değişken olan faiz, model içinde bağımlı değişken olmuştur.

      Sil
    2. Yanıt / katkı için Yıldırım Aktugan'a teşekkürler.

      Sil
  12. Hocam banka iktisatçılarıyla sizin gibi iktisatçılar arasında ne tür farlçklar varda onlardan görüş talep edipte sizin gibi veya akedemisyen iktisatçılardan görüş almıyorlar?birde bu banka iktisatçıları tam olarak ne iş yapar yada bankalar bunları ne amaçla nasıl istihdam eder ve kimlerden seçer? Saygılar..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Banka iktisatçıları uygulamanın içinde. MB'ye uygulamayı aktarıyor karşılıklı bilgi alış verişi aypıyorlar. Bizler uygulamanın dışındayız.
      Bankalar iktisatçılarını genellikle kendileri alıp yetiştiriyor. Banka iktisatçıları, ekonomi bilgisinin yanı sıra finans bilgisine de sahip oluyorlar. Sınavla alınırlar. Bazen de kamuda görev yapanlardan üst düzeyde bankalara geçenler oluyor.

      Sil
  13. hocam konuyla alakası yok ama konut balonu varmıdır?konut sektörü hakkında neler düşünüyorsunuz?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. konut bedelini hesaplamak için formül: kira*12(ay) *15(yıl) eğer çıkan sonuç; konutun bugünkü rayiç bedelinin %100 üzerindeyse o bölgede bir konut balonundan söz etmek mümkün olabilir diye hatırlıyorum. (Bu bilgiyi de yanlış hatırlamıyorsam Mahfi Bey'in bir kitabında okumuştum. Umarım doğru hatırlamışımdır.Mahfi Hocam yanlışım varsa kusuruma bakmayın lütfen. Serdar Kelleci.

      Sil
    2. Doğrudur, herhangi bir yanlış yok.

      Sil
    3. "kira*12(ay) *15(yıl) eğer çıkan sonuç; konutun bugünkü rayiç bedelinin %100 üzerindeyse o bölgede bir konut balonundan söz etmek mümkün olabilir "
      Bu olursa kira balonu olmuş olmaz mı?

      Sil
  14. hocam bankalar için ideal olan kırmızı renk mi mavi renk olan getiri eğrisi mi? burda bankaların bulunduğu ülkenın eflasyon oranıda önemlı olsa gerek yanı hocam amerıkan bankası ıcın ıdeal olan bızım bankamız ıcınde ıdeal mıdır ornegın genelleme yaparak kırmızı rengin daha ıdeal oldugunu soyleyebılırmıyız?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kırmızı eğri enflasyon beklentisinin yüksek olduğunu, mavi eğri deflasyonist beklentilerin egemen olduğunu gösteriyor. Siyah eğri de aslında biraz durgunluk işareti. İdeal olan siyaha yakın bir kırmızı eğri. MB bunu yapmaya çalışıyor.

      Sil
  15. Mahfi Bey; altınla ilgili son zamanlarda sürekli değer kaybedecek açıklamaları yapılmakta. Benim bugüne kadar okuduklarımla paralel olmayan açıklamalar olduğunu düşünüyorum. Dünyadaki hemen hemen tüm ekonomistler altın değer kaybedecek derken benim karşıt görüşü savunmam; yanlış bir perspektiften baktığımın göstergesi, ya da bazı verileri atladığımdan kaynaklanıyor olabilir.
    Değerli görüşlerinize ihtiyacım var.
    Keza kendi sosyal platformumda aşağıdaki düşüncelerimle bunu dile getirmeye çalıştım.
    "Ekonomi tarihinde, piyasalara olan güvensizliğin arttığı dönemler, altına olan güven her zaman kuvvetlenmiştir.
    Son 1 aydır altın düştü düşecek yorumları artmaya başladı. Kapitalizmde bir gerçek vardır. Sen ben kazanırız ancak biz kazanamayız. (Sanırım kolay ekonomi kitabınızın ön sayfasında yer alıyordu bu söz)
    Tüm dünyada altın düşecek yorumları yapılması bana hiç inandırıcı gelemiyor. Akla hemen şu soru geliyor. Acaba birileri toplu altın alımı mı yapacak? Herkes elindeki altını ucuza versin ve bu toplu altın alımı yapacak olanlar için ucuzdan altın alımı için fırsat ortaya çıksın. Evet; 30 kasımda isviçre m.b. 1500 ton altın alımı için referandum yapacak. Akabinde birkaç ülke daha bu alımları yapmaya devam edecek. Çünkü 2015 yılı dünya ekonomisi için hiç parlak geçeceğe benzemiyor. Ekonomiye olan güvensizliğin arttığı dönemlerde insanlar değerli madenlere yönelirler. Kapitalist düzenlerde Hepimizin altın satarak kazanmayı umut etmesi çok iyimser gözüküyor. Benden hatırlatması..."
    Bu yorumumun doğru ya da yanlış olmasından öte, benim için önemli olan dünyadaki ekonomik gelişmeleri bir şekilde muhakeme etme kabiliyeti kazanmış olmaktır. Bu melekemin kazanılmasında bana en çok yardımcı olan zatınıza teşekkürü bir borç bilirim.
    Yanılgıya düştüğüm konulara ışık tutmanızı istirham edeceğim. Saygılarımla Serdar Kelleci

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Genel olarak söyledikleriniz doğru. Yani ekonomilerin kötüye gittiği, konjonktürün tersine döndüğü, jeopolitik risklerin arttığı ortamlarda insanlar paradan kaçar ve altına dönerler. Ne var ki bugün farklı bir konumdayız. Bunun iki nedeni var: (1) Altın fiyatı 600 - 700 USD/Ons tan çok hızlı bir şekilde 1900 USD /Ons'a yükseldi. BUna bakarak altının tekrar gelmesi gereken nokta 1900 USD/Ons gibi düşünüyoruz. Bu, doğru bir yaklaşım değil. Çünkü altının 600 - 700 USD/Ons'tan çıkışa başladığını düşünürsek aslında bugün bulunduğu 1150 - 1200 USD/Ons düzeyi oldukça yüksek bir düzey. Yani altın, zaten 6 - 7 yıl önce çıkışa başladığı yere göre yüksek bir düzeyde bulunuyor. (2) MB'ları bir süre altın sattılar. Bu da altın arzını artırdı. Dolayısıyla artmış olan fiyatlar düştü. Bugün artık satış yok. Hatta tam tersine alımlar yeniden başlayacak gibi duruyor.
      Dolayısıyla yaklaşımınız doğrudur. Altın fiyatları kısa vadede düşse de orta uzun vadede artacak gibi duruyor.

      Sil
  16. Mahfi Bey umarım 5,6 kez aynı yorumu göndermemişimdir. çünkü yayınla butonuna bastığımda sürekli hata verdi. eğer 5,6 kez yorum tarafınıza düştüyse özür dilerim. serdar kelleci

    YanıtlaSil
  17. Mahfi Bey,
    Gösterge faizi biraz daha açıklar mısınız, okuduklarımı tam anlayamadım. Bir de ikincil piyasa derken ? Saygılar efendim...

    YanıtlaSil
  18. Hocam öncelikle yazınız için teşekkür ederim.. Yalnız aklıma bir soru takıldı. Getiri eğrilerini belirlemek M.B. ler ve ticari bankalar açısından çok önemli. Şimdi krize bir adım (bardağı taşıracak son damla) kalmış bir ekonominin getiri eğrisi pozitif ve neredeyse y eksenine paralel bir hal alıyor. Benim sorum şu: Getiri eğrisini belirlemek bu kadar önemliyken neden son damlaya kadar krize önlem alınmıyor ve bu gidişat daha bardağa düşen ilk damladan anlaşılmıyor? İlk damla ile son damla arasındaki fark nedir? ilginiz için şimdiden teşekkürler..

    YanıtlaSil
  19. Merhaba Mahfi bey, getiri eğrisinin şekli borçlananın vade tercihini etkiler mi?

    YanıtlaSil
  20. GETİRİ EĞRİSİNİN NEGATİF EĞİMLİ OLMASININ İKTİSADİ AÇIDAN ANLAMI NEDİR PEKİ ?

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kapitalizm

Paradan Para Kaybetme Dönemi

Lozan Antlaşması 2023'de Bitecek, Biz de Madenlerimizi Çıkarabileceğiz!