Faiz, Kur ve Risk İlişkisi

Bu analizde Türkiye’nin dış finansmana ihtiyacı olduğu, bu finansmanı çekebilmek için rakipleriyle faiz konusunda bir yarış içinde bulunduğu, risklerinin ekonomi içi ve ekonomi dışı nedenlerle yükseldiği, risklerindeki yükselişin frenlenebilmesinin dış finansmana ulaşmadaki zorlukları aşmasından geçtiği, bunun yolunun da faiz artışı yoluyla dış finansman kaynaklarını çekebilmek olduğu gerçeğinden hareket edilmiştir.


Aşağıdaki grafiklerde, girişte sözünü ettiğim risk yükselmesinin etkilerini gösteren Merkez Bankası’nın gecelik borç verme faiz tavanını yüzde 8’den yüzde 12’ye yükselttiği 27 Ocak 2014’den sonra dolar kuru ve CDS primlerinde yaşanan gelişmeler yer alıyor.


Grafiklerin gösterdiği durum, Merkez Bankası’nın yükselen riskler karşılığında faizi arttırması sonucunda hem kurun hem de risk priminin düştüğü gerçeğidir (Bu sonucun ortaya çıkmasında faiz artırımına eşlik eden siyasal tansiyon düşüşünün de etkisi olmuştur.)

Cari açık veren ve bu açığı borçlanma ağırlıklı dış finansman ile finanse etmeye çalışan bir ekonomide riskler artarsa ülkeye döviz girişi düşecek ve dolayısıyla kurlar artacak demektir. Böyle bir ortamda döviz kuruyla risk primi arasında ortaya çıkacak ilişkiyi aşağıdaki şekilde gösteriyorum.

Şekilden görüleceği gibi risklerin artması döviz kurunu da yukarı itmektedir. Bu durumun tersine dönebilmesinin iki yolu vardır: (1) Riskleri düşürmek, (2) Risk artışının bedelini borç verenlere daha yüksek faiz vererek ödemek.

Cari açık veren ve bu açığı ağırlıklı olarak dış borçlanmayla finanse eden bir ekonomide, riskler yükselmeye başlamışsa, faiz ile kur arasında ters yönlü bir ilişki söz konusu olacaktır. Bir başka ifadeyle bu ekonomi, dış kaynak çekebilmek için yüksek faiz vermek zorunda kalacak, döviz girişi azaldıkça faizi yükseltmek gerçeğiyle karşı karşıya olacak demektir. Bu durumu aşağıdaki şekilde gösteriyorum.


Şeklin de ifade ettiği gibi böyle bir durumda faizlerle kurlar aynı yönde bir ilişki sergiler. Döviz kurları yükselirse (Dk1’den Dk2’ye geçiş) faizler de yükselir (i1’den i2’ye geçiş.) Ülkeye giren döviz miktarı azaldığında ya da ülkeden döviz çıkışı olduğunda faizler yükselerek döviz girişinin artmasının yolunu açar.   

Ekonomik göstergelerinin yanı sıra sosyal ve siyasal alanlarda da riskleri artan bir ekonomiye borç verenler daha yüksek faiz talep ederler. Eğer riskleri düşürebilme ya da borçlanmayı azaltabilme imkânı yoksa faizler yükselecek demektir. 

Şeklin gösterdiği gibi böyle bir durumda faizlerle risk primleri aynı yönde bir ilişki sergilerler. Riskler artarsa faizler yükselir, tersi olur da riskler düşerse faizler de düşer.

Yukarıdan beri anlattığım bu ilişkileri biraz farklı bir gösterimle aynı şekil üzerine taşımaya çalışayım.  


Merkez Bankası’nın faizi i1’de iken çeşitli nedenlerle ülkenin risk priminin (CDS primi) yükselerek Rp2’ye çıktığını ve bu gelişme sonucunda ülkeden sıcak para çıkışı olduğunu, dolayısıyla dövize talebin arttığını ve dolar kurunun da Dk2’ye yükseldiğini düşünelim. Bu durumda Merkez Bankası’nın faizi i1’den i2’ye yükseltmesinin etkisi şekildeki gibi olacaktır. Riskler Rp1’den Rp2’ye ve bunun sonucunda döviz kuru Dk1’den Dk2’ye yükselirken bunların sonucu olarak faizler de i1’den i2’ye çıkacaktır.  


Not: Ekonomi teorisi evrensel bir teori olmakla birlikte koşullara, zamana ve toplumlara göre değişik görünümler alır. O nedenle buradaki analizin her yerde ve her koşulda geçerli bir analiz olarak algılanmaması gerekir. Bir ülke için risk artışına neden olan bir gelişme bir başka ülke için aynı etkiyi yaratmayabilir. Ya da risklerdeki artış her zaman faiz artışıyla frenlenemeyebilir. Hatta bazı hallerde faiz artırımı risklerin daha da yükselmesine yol açabilir. Burada yaptığım analiz Türkiye’nin 2014 yılının ilk 4 ayında geçerli olan durumu özetlemeyi amaçlamaktadır.   

Yorumlar

  1. Faiz lobisi ve faiz fobisi benzetmeniz ,grafiğe taşımanız çok güzel olmuş ,teşekkür ederim.

    YanıtlaSil
  2. Üstat,

    Son grafikte cds pirimi 270'e gittiğinde, faiz 0'a gidiyor gibi gözüküyor. Yanlış mı düşünüyorum.

    Çok selamlar.
    Cafer Demir

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Faiz açısından bakarsanız faiz düştükçe CDS primi yükseliyor. Burada ana eksen faiz.

      Sil
    2. faiz düştükçe CDS priminin de düşmesi gekmez mi?
      faizin yüksek olması riskin yüksek olması nedeniyle değil midir?
      Mesela ABD ve AB de faiz CDS ilişkisi nedir?

      Saygılarımla.

      Sil
    3. Bizde farklı. Düşük faiz döviz girişini düşürüyor o da kuru yükseltiyor ve risk artıyor.

      Sil
  3. Not 1 için bir düzeltme yapılması gerekiyor.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bşr daha baktım ama düzeltme gereğinin nereden kaynaklandığını anlayamadım.

      Sil
  4. Hocam varsayimlariniz yerine çok güzel bir şekilde oturmuş.fakat önümüzdeki günlerde merkez bankasının olası bir faiz indirimini piyasa olumlu karşılayıp kurda aşağı yönlü bir hareketlenme görürsek ve risk primindeki azalan trend devam ederse bahsi geçen faiz fobisi ekonomistler aynı argümanlarla tezlerini savunabilirler.benim düşünceme göre de piyasa merkezin faiz indirimine ki bu da 2-3 aylık bir surede olmaması kaydiyla olumlu tepki verecektir.saygilarimla

    YanıtlaSil
  5. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bana sorarsanız MB'nin ileride yapacağı faiz indirimi risk priminde ve kurlarda düşüş gerçekleştiği için olacaktır. Yani MB faizi indirdiği için riskler ve kurlar düşmeyecek tam tersine bunlar düşerse MB faizi düşürecektir. Ki zaten yazıda bunu anlatıyor bir bakıma.

      Sil
  6. Hocam, AMB'nin parasal genişlemeye gitmesi TCMB'yi faiz indirimine iter mi ? Ilerleyen dönemde FED'in faiz artırımı beklentisi kuvvetli ve içerdeki enflasyonu kısıp tasarrufu artırmamız için faizi düşürmememiz lazım.

    Draghi'nin parasal genişlemesi ile FED'in faiz artırımı arasında TCMB faiz indirimine gider mi ? Gitmeli mi ?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. AMB eğer parasal genişlemeye giderse büyük olasılıkla Türkiye'ye gelecek dış finansman miktarı yani döviz girişi artacaktır. Bu artış kurları ve riskleri düşüreceği için faizlerin de inmesine yola açabilir. Yine de işin bir de enflasyon boyutu olduğunu unutmamak gerekir. Bir önceki yazımda onu açıklamıştım.

      Sil
  7. Hocam rakamlara bakınca kafama takılan hususlar var. özetlemek gerekirse:
    - 24 Ocak-25 Nisan arasında yabancıların hisse senedi, DİBS, repo varlıklarında 5 milyar doların biraz üzerinde azalma olmuş. mevduatlarda ise artış 2 milyar dolar civarı. net çıkış 3 milyar dolar kadar ancak kur 2,31'den 2,13'e gerilemiş
    - eskiden faizlerde ani ve yüksek oranlarda artış olunca gerçek kişilerin döviz talebi azalırdı. bu sefer azalmak yerine arttı. gerçek kişilerin döviz mevduatlarında 8 milyar dolara yakın artış var (24 Ocak-25 Nisan arasında)
    peki kur neden düştü? TCMB 24 Ocak'tan bu yana 1,7 milyar dolar satmış. Kasım 2013'ten beri ihracat reeskont kredilerini tahsil etmiyor, yani döviz alımı yapmıyor. dış ticaret açığı da azalınca bankacılık sistemindeki dolar miktarı arttı. fakat Hocam bunlar kurda bu derece sert bir düşüşü açıklamaya yetmiyor. geriye türev, vadeli, kaldıraçlı piyasalarda USD/TL kurunun yoğun satış yemesi kalıyor. bilmediğimiz başka faktörler olabilir mi?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Mevduattaki artışın önemli bir bölümü yeni döviz girişinden değil kur artışından panikleyen Türklerin TL mevduatı dövize çevirmesinden kaynaklanıyor.

      Sil
  8. Hocam yazı için teşekkürler. Açık konuşmak lazım: Bu ülke 19 yy-20 yy larda sanayileşmede başarılı olamadı. "Tarımda uzmanlaşma" denen dış açık vermeye bağlı sömürgeci formülü 1960 lara kadar ciddi savunuldu. Bugün diğer devletler ileri teknolojide yarışırlarken biz hala sanayileşmede göz dolduran mesafeler kat edemedik. Kudretli ülkelerin sermayesiyle, ürettikleri ile yaşamaya alıştık. Ee adam niye bedava gelsin ki senin ülkene? Faiz vermeyeceksin yetmedi, bir de ülkende inanılmaz demokrasi, hukuk açığı olacak ama sermaye yine su gibi akacak ülkene. Bu da yetmezmiş gibi "ikide bir faiz insin" diye bağımsız kurumlara baskı yapacaksın. Yeri geldi mi ekonomist,yeri geldi mi din alimi, yeri geldi mi genel yayın yönetmeni, yeri geldimi hakim olacaksın.Kusura bakma kimse boğazına kadar belirsizliğe batmış bir ekonomiye dahil olmak istemez. Sonra da tüm bunlar vaka değilmiş gibi her faiz arttırımında "faiz lobisi" vs hezeyanlarla yakıştırmalar yapmak ekonomik geçmişimizden de ders alamadığımızın kanıtı. Bu ortamda cds de artar kur da. Bu artışı durdurmak için "dombıra mombıra çalmak fayda etmez" ekonomi araçları demogoji ve manipülasyona aldırılmadan kullanılmalıdır. Bunu sağlaması gerekenler paranoyak ruh halinden çıkabilirse memleketin hayrına olacaktır. Selamlar!

    YanıtlaSil
  9. Yazı için elinize sağlık hocam. Bugün açıklanan enflasyon verisi enflasyonun arttığını gösteriyor. Merkez Bankası'nın faizleri Ocak ayında 400 bp artırdığını ve buna rağmen enflasyonun hala artış içerisinde olduğunu varsayar isek bizim enflasyonda maliyet enflasyonu unsuru daha etkili diyebilir miyiz?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Unutmamak gerekir ki dolar kuru 1,80 den 2,40'lara kadar çıktı ve sonra 2,10'lara geriledi. Bunun yarattığı etkiler hemen silinmez. Ayrıca dediğiniz gibi bizde maliyet enflasyonu en az yarı yarıya etkili görünüyor.

      Sil
  10. Hocam bilgiler için teşekkürler.

    Hocam bu kur-faiz ve risk(cds)-faiz arasındaki ilişkinin paralel işleyebileceğinden de bahsettiniz.Bunu örneklendirebilir misiniz acaba?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Eğer riskler çok hızlı bir artış sergilemiş ve önlem alınamamışsa o zaman faiz artışı risk azalmasını getirmeyeceği gibi risk artışının yaratacağı sonuçtan korkarak çıkan yabancı sermayenin yarattığı etkiyle kurların daha da artmasına yola açabilir.

      Sil
  11. 3 boyutlu diyagram da kullanılabilirdi belki.
    1. eksene FAİZ LOBİSİ oranları,
    2. eksene FAİZ FOBİSİ oranları,
    3. eksene de tartışmanın ana nedeni olan , MEGA-UCUBE PROJELER üzerinden müteahhitlere aktarılan kamu kaynağı miktarı konulabilirdi.

    Cahil siyasetçinin yaptığına bakar mısınız :)
    Akademik konuları nasıl yönlendiriyor ve tartıştırıyor :)

    İlginç,
    Gerçekten çok ilginç bir ülkeyiz.

    YanıtlaSil
  12. Marmarisin ve köylerinin , Datça nın talan edilmesinin RİSk primini yükseltmesi gerekmez mi Hocam ?

    Avrupa gözümüzde çok düştü.Bu talancılarla çok işbirliği yaptılar ve desteklediler.

    Şu ağır şarlarda sert bir tepki göremiyoruz.Yalnız kaldık.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Tüp kaçağı olup olmadığını kibrit yakarak kontrol edenler için risk farklı bir şey sanırım. Avrupalı da sonuçta para kazanıyorsa riski ikinci plana itiyor. Ancak çok artarsa kaçıyor.

      Sil
  13. Hocam çok sağ olun yazınız için.Bir şeyler daha netleşti ekonomiye dair.
    Faizler yükselince yabancı sermaye buraya tahvil almayamı geliyor ? Faiz hangi araçlarla çekiyor sermayeyi ?
    Saygılar ,

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkürler.
      Mevduat ve tahvil çekiyor yabancı sermayeyi. Ayrıca borsa da çekici. Yüksek faizden alınan tahvilin değeri faiz düşünce artar.

      Sil
  14. Hocam Türkiye üretiminden daha fazla tüketim yaptığı için yaklaşık 60milyar$ açığı var .gerekli olan sermaye mallarını,doğalgaz , v.b şeyleri ithal etmek ve büyümesini artırmak için bu kadar dövizi bulmak zorunda olduğunu biliyorum. Önceki yazılarınızda da bahsetmiştiniz bir ülke eğer malı yükümlülüklerini karşılayamayacak kadar zor duruma düşmedikçe para bulur riskleri artmış olsa bile yüksek faizden bulacağını belirtmiştiniz .
    Ben şunu merak ediyorum ; eğer ülke 60 milyar$ döviz bulamassa örneğin 40milyar$ döviz bulursa 40 milyar$ kadar cari açık verir diyoruz peki bulacağı finasmanın 60milyardan 40 milyar$ a düşmesinin gerekçesi olarak şunu belşrtebilirmiyiz ülkedeki risklerin artışına bağlı olarak satıcıların veresiyeli olarak mallarını satmak istemede isteksiz davranması, aynı şekilde borç verenlerin Türkiye'deki risk artışına bağlı olarak Yüksek faiz talep etmesi ve bunun maliyetli olmasından dolayı borç almada ki azalma diyebilirmiyiz .

    YanıtlaSil
  15. Hocam tam emin olamadım ama şuna katılırmsınız ; bir ülkenin cari açığı ne miktarda olursa olsun kurlar yükselecek diyemeyiz kurlar hakkında yorum için sermaye hesabına bakmamız gerekir. Eğer cari açık tutarını dış sermayeyle(sıcak para,borçlanma yada doğrudan yatırım) ile finanse edilmişse kurlar yükselmez eğer cari açığın bir kısmını dış sermaye ile bir kısmınıda ülkenin rezervlerinden yada bankanın döviz varlıklarından karşılanmış şa bu durumda kurlar yükselme eğilimine girecektir diyebilşrmiyiz Önemli olan burda dövizi hangi piyasadan karşıladığımız değilmidir ?
    2).örneğin bir ülke döviz talebini içeriden değilde bunu ikame edecek şekilde dışardan borçlanması içeride dövize olan talebi artırmayacağından kur yüklemeyecektir tabi borç ödenirken bu tutarı ülkemizden karşılarsak o zaman kurlar etkileyecektir diyebilşrmiyiz.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. (1) e cevabım eğer cari açığın tümünü doğrudan yabancı sermaye girişiyle karşılıyorsak kurlar yükselmez şeklindedir.
      (2) Diyebiliriz. Ama burada hep bir ülkenin sanki yaşamının ilk yılı gibi düşünüyorsunuz. Oysa o ülke yıllardır borç alıyor ve ödüyor. Dolayısıyla o yıl borç alammış olsa bile geçmiş yıllardan gelen borç ödemeleri söz konusu.

      Sil
  16. Yabancı için kur düşerse durum daha da bal kaymak oluyor tabi, 1 milyon doları 1 usd=2 tlden dönüp tl faize yatırıyor, belli süre sonra faizini alıp bir de örneğin 1 usd=1,8 tlden usd'ye dönüp kazancını iyice arttırıp gidiyor.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Dediğiniz gibi yabancı borç verici için ideal durum faizin yüksek olmasının yanısıra TL'nin de değer kaybetmiş olmasıdır.

      Sil
  17. bloğunuzun tek eksiği "arama" butonu. anahtar kelimeyi girip o konudaki yazılarını okumak için.
    yazılarınız, görüşleriniz, cevaplarınız için ne kadar teşekkür etsem az. zamanımın daha değerli geçmesine katkıda bulunuyorsunuz. sağolun.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim.
      Blogda arama yapabilmek mümkün. Sağ tarafta (ortalara doğru) "Bu Blogda Ara" kutucuğuna ilgili kelimeyi girdiğinizde sonuçlar çıkıyor.

      Sil
  18. Hocam kur ile faiz her zaman ter orantılımıdır yoksa doğru orantılı olduğu zaman varmıdır ?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Vardır. Eğer ekonomide riskler anormal artmışsa o zaman faizi artırmak bazen ters sonuç verebiliyor ve kur da artmaya devam ediyor. Eğer tersine ekonomide riskler hızla düşmüş beklenenden daha iyi işler yapılmışsa (örneğin cari açığı küçültücü yapısal reformlar sonuç vermeye başlamışsa) o zaman faiz düşüşü kurdaki düşüşü engellemez.
      Bu durumların her ikisini de geçmişte Türkiye'de yaşadık.

      Sil
  19. CDS primlerindeki bu artis en az ekonomik dengeler kadar sosyal riskleride ve bu 4 ayda hükümetin anti demokratik uygulamalarinida içeriyor. Bu acidan ben CDS primlerini daha fazla önem atfediyorum. Diger taraftan dediğiniz gibi bu calisma bize ait bir ekonomi modellesinin son dort aydaki gelismelere bagli olarak yapilan basarili bir iktisadi analiz. Yazi için tesekkurler. Özellikle son iki yaziyi okurken bir iktisatci acisindan zevkli konular. Ayrica benim sevdiğim konulardir.

    YanıtlaSil
  20. o ilk cümlede bahsettiğiniz gerçek ne kadar acı bir gerçektir.

    YanıtlaSil
  21. Hocam faizle kur ve faizle enflasyon iliskisini son iki yazinizda anlattinuz.peki kur ile enflasyon arasindaki iliski nadildir

    YanıtlaSil
  22. Hocam 2. grafikte yanlışlık var. Negatif eğimli bir doğru olması gerekiyor. Faiz ve döviz kuru arasındaki ilişki...

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kapitalizm

Paradan Para Kaybetme Dönemi

Lozan Antlaşması 2023'de Bitecek, Biz de Madenlerimizi Çıkarabileceğiz!