Faizin Vergilendirilmesi
Maliye Bakanının basına yansıyan
açıklamaları çerçevesinde önümüzdeki dönemde yürürlüğe girecek olan vergi
reformunda faiz gelirlerinin stopaj yoluyla vergilendirilmesinin nihai vergileme
olmayacağı bu gelirlerin öteki gelirlerle birleştirilip beyan edilerek
müterakki (artan oranlı) tarifeyle yeniden vergilendirileceği anlaşılıyor.
Stopajın Nihai Vergi Olduğu Uygulama (Halen geçerli uygulama)
Bankalar bugün itibariyle 1 yıl
vadeli mevduata ortalama yüzde 6,5 faiz veriyor. Halen uygulanmakta olan
sisteme göre bankaların açıkladıkları nominal faizden 1 yıl vade sonunda % 12 gelir
vergisi stopajı yapılıyor. Bu vergi faizden alınan nihai vergidir ve faiz
gelirinin ayrıca beyan edilmesine gerek kalmamaktadır. Mevduat sahibinin eline
geçen faiz getirisi bu kesintiden sonraki tutardır. Bankaya yüzde 6,5 nominal
faizle bir yıllığına 1.000.000 TL mevduat yatıran bir kişinin net nominal faiz
getirisi şöyle hesaplanacaktır:
Hesaplama
|
Tutar (TL)
|
|
Nominal faiz getirisi
|
1.000.000 x 0,065 =
|
65.000
|
Gelir Vergisi
|
65.000 x 0.12 =
|
7,800
|
Net nominal faiz getirisi
|
65.000 – 7.800 =
|
57.200
|
Buna göre bu kişi 1.000.000 TL
anaparasını bir yıl vadeli % 6,5 faizli bir mevduat hesabında tutarak 65.000 TL
nominal faiz geliri elde etmiştir. Bu gelirden % 12 oranında 7.800 TL tutarında
gelir vergisi stopaj yoluyla kesilmiş ve kişinin eline net nominal faiz geliri
olarak 57.200 TL geçmiştir. Bu kişinin stopaj yoluyla ödediği 7.800 TL’lik
vergi nihai vergidir, yani bu kişinin ayrıca faiz gelirini beyan etmesine gerek
yoktur.
Faiz Gelirinin Beyana Tabi Olması Hali (Vergi reformuyla getirilecek düzenleme)
Bu kişinin beyanname vermekle
yükümlü tutulduğunu ve 65.000 TL’lik nominal faiz gelirini beyan ettiğini düşünelim.
Bu durumda 65.000 TL’lik getiriye Gelir Vergisi Kanunu’nun 103. Maddesindeki
gelir vergisi tarifesi uygulanacaktır. 2013 yılı gelirlerine uygulanacak tarife
aşağıdaki gibidir.
Gelir Vergisi Dilimleri
|
Oran (%)
|
10.700 TL’ye kadar gelirler
|
15
|
26.000 TL’nin 10.700 TL’si için
1.605 TL, fazlası
|
20
|
60.000 TL'nin 26.000 TL'si için 4.665 TL, fazlası
|
27
|
60.000 TL'den fazlasının 60.000 TL'si için 13.845 TL,
fazlası
|
35
|
Bu tarifeye göre bu kişinin
vergisi (13.845 + 1.750 =) 15.595 TL olarak hesaplanmaktadır. Bu miktardan vade
sonunda stopajla kesilen 7.800 TL’yi mahsup edersek stopaj yoluyla ödenmiş
vergiye ek olarak geriye beyan yoluyla ödenmesi gereken 7.795 TL kalır.
Eskiden 1.000.000 TL mevduata
yüzde 6,5 nominal faizle 7.800 TL vergi ödeyen kişi yeni düzenleme yürürlüğe
girdiğinde aynı mevduattan elde ettiği aynı miktarda faiz geliri için 7.795 TL
fazlasıyla 15.595 TL gelir vergisi ödeyecektir.
Buna göre bu kişinin eline
geçecek net faiz gelirini bulmak için ödenen stopaj ile beyanname sonrası
ödenen ek verginin toplamını faiz gelirinden düşmek gerekir. Bu da (65.000 – 15.595
=) 49.405 TL olarak hesaplanmaktadır.
Reel Faiz Hesabı
Stopajın Nihai Vergi Olduğu Uygulama (Halen geçerli uygulama)
Yukarıdaki örnekte faiz gelirinin
stopajla vergilendirilmesi ve beyanname verilmesinin gerekmemesi (yani mevcut
uygulamanın devamı) halinde 1.000.000 TL’lik, 1 yıl vadeli, % 6,5 faizli
mevduat hesabı açan kişinin eline vergi öncesinde 65.000 TL, vergi sonrasında
ise net olarak 57.200 TL geçmektedir. Bu durumda net faiz oranı (57.200 /
1.000.000) x 100 = % 5,72 olmaktadır.
Buna göre reel faizi
hesaplayalım:
Reel Faiz = (1 + Net Nominal
Faiz) / (1 + Beklenen Enflasyon) -1
Reel Faiz = (1 + 0,0572) / (1 + 0,053)
= (artı) % 0,4
Yani reel faiz sıfırın biraz üstünde
(artı) olarak çıkmaktadır. 2013 yılı sonunda enflasyonun tahmin edilen % 5,3’ten
yüksek çıkması halinde reel faiz sıfıra ya da eksiye doğru, % 5,3’den küçük
çıkması halinde ise daha fazla artı bir oran olmaya yönelecektir.
Faiz Gelirinin Beyana Tabi Olması Hali (Vergi reformuyla getirilecek düzenleme)
Yine yukarıdaki örnekten
hareketle, bu kez beyanname verilmesi usulüne geçildiği durumda 1.000.000
TL’lik, 1 yıl vadeli, % 6,5 faizli mevduat hesabı açan kişinin eline vergi
öncesinde 65.000 TL, vergi sonrasında ise net olarak 49.405 TL geçmektedir. Bu
durumda net faiz oranı (49.405 / 1.000.000) x 100 = % 4,9 olmaktadır.
Buna göre reel faizi
hesaplayalım:
Reel Faiz = (1 + 0.049) / (1 +
0.053) = (eksi) % 0,4
Beyanname usulüne geçildiğinde
reel faiz eksiye dönüşmekte, yani anaparanın değer kaybı gerçeği ortaya
çıkmaktadır.
Her iki duruma ilişkin
hesaplamaya da anaparadaki enflasyon yıpranmasını dahil etmedim. Anaparanın bir
yıl süreyle bankada durmasının yarattığı satınalma gücü kaybını (enflasyon
aşınmasını) işin içine katarsak beyannameye geçilmesi halinde anaparadaki
satınalma gücü kaybının oldukça yüksek çıkacağı açıktır.
Artılar ve Eksiler
Dolaysız vergilerle dolaylı
vergilerin birbirine yakın ağırlığa sahip olduğu ve dolaysız vergilerin beyan
usulüyle toplandığı vergileme sistemi ileri düzeyde vergilendirme sistemi
olarak kabul ediliyor. Türkiye, 1950’lerden beri bu modele geçmeye çalışıyor.
Bugünkü görünüm, dolaysız vergilerin % 35, dolaylı vergilerin % 65 düzeyinde
olduğu ve dolaysız vergilerin bir bölümünün beyana dayalı olarak alınmadığı bir
sistemin görünümüdür. Bu çerçeveden bakıldığında hazırlanmakta olan vergi
reformu ileri bir aşamayı temsil ediyor. Yukarıda yalnızca faiz gelirlerinin bu
yeni düzenleme çerçevesinde nasıl vergilendirileceğini göstermeye çalıştım. Bu
yeni düzenleme benzer gelirler için de benzer çerçeveyi oluşturacak.
Yapılması planlanan düzenlemenin
ileri bir aşamayı temsi,l eder görünmesine karşılık faizlerin düştüğü bir
ortamda, açıklanan enflasyon verilerine inanmayan insanların çoğunlukta olduğu
bir toplumda, reel faiz gelirinin eksiye düşerek anaparanın vergilendirilmesine
yol açmasının tasarrufları teşvik etmeyeceği açıktır. Türkiye’de 2000’lerin
başından bu yana hızla düşen tasarruf oranlarındaki bu düşüşü faizdeki hızlı
düşüşten daha iyi açıklayan bir değişken şimdiye kadar gösterilemedi.
Notlar:
(1) Bu yazıda yaptığım hesaplamalarda 2013 yılı gelirlerini
esas aldığım için 1 yıl vadeli mevduatın faizine uygulanan stopaj oranını % 12
olarak aldım.
(2) Yukarıdaki hesaplamalar beyana tabi olma halinin 2013
yılına uygulandığı varsayımıyla yaptığım için vergi tarifesi olarak 2013 yılı
gelirlerine uygulanacak tarifeyi esas aldım.
Hocam Günaydın.
YanıtlaSilYine bir hafta sonu klasiği.Elinize ve kaleminize sağlık.Güzel bir karşılaştırma
Tüm vatandaşları vergi mükellefi yapma adına getirilen bu yeni düzenlemelerin pozitif katkı sağlayacağını düşünüyorum.
Tasarruf konusunda paradoks yaşıyoruz.Zaten yetersiz olan tasarruflar faizlerin düşmesiyle daha da azalıyor.Faizler yükselince yatırımlar azalıyor ve sıcak para olgusu ortaya çıkıyor.
Biz ne yapacağız hocam.
İyi Günler.
Tek çaremiz var: Enflasyonu % 2 - 3 düzeyine düşürüp orada tutmayı başarmak.
SilBu yorum yazar tarafından silindi.
SilHocam merhaba
SilEnflasyon bütün iktisadi kötülüklerin anasıdır.O vakit TCMB'nın tek hedefi fiyat istikrarı olmalıdır.Hem ekonomide düşük enflasyon seviyesi sürdürülebilir hale gelmeli hem de tasarrufları cezbedecek reel faiz oranı mevduat sahibine verilmelidir.Tasarruf oranının arttırılmasında BES'in olumlu katkı yapacağını düşünüyorum.
İyi akşamlar
İbrahim Bey tasarruf edeyim de önünden geçtiğim esnaf her gün gözümün içine bakıyor birşeyler satın alayım diye. şimdi siz ben tüketmesek bu adamlar dükkanı kapatacak. tasarrufları artırırken bunlara da alternatif bi çözüm yaratmak lazım
SilHocam kumestekı tavuklar artık olmek uzere buna bır care kumese yenı tavuklar ılave etmek veya mevcutların yasaması ıcın can suyu vermek
YanıtlaSilHayırlı sabahlar ıyı hafta sonları
Kümesteki tavukların sesi çıkmıyor
Silbaksanıza Gerard Depardieu servet vergisinden kaçmak için Rusya vatandaşı olmuş. keza Amerikada zenginlerin vergileri artırılmış. demek ki dünyada böyle bir furya var. bizimkiler de modaya uymuşlar
SilHocam televizyonda bir çok kişi bunun hakkında konuşuyor ama en açıklayıcısı sizin yazınız olduğunu söylesem yanılmamış olurum.benim sorum Türkiye gerekli sermaye,ara malı gibi girdiler üretilemediğinden bunu dışarıdan ithal etmekte üzerine katma değer katarak bunu satmaktadır ama ödediği malların sattığı mallardan katma değeri yüksek olduğundan cari açık vermektedir.hocam bu ithal edilen mallarına alabilmek için döviz büfelerinden yada bankalardan döviz talep etmemiz gerekir.bankalarda bunu gelen doğrudan yatırımlardan karşılarlar değil mi?ayrıca biz tasarruflarımızın azlığından yakınıyoruz hocam sonuçta tasarruflarımız şu anki durumdan fazla olsada biz mal ithal edebilmek için yine döviz talep etmemiz lazım değil mi?yoksa bu dövizi bankalardan yada döviz büfelerinden talep ederken önce bankalardan tasarrufçuların yatırdığı paraları talep edip sonra bunu döviz büfelerinde bozduruyormuyuz?eğer böyle oluyorsa bizim döviz talepleri döviz rezervlerinden karşılanmayacağına göre tasarruflar fazla olsada yine bizim doğrudan yabancı sermayeye,portföy yatırımlarına ihtiyacımız olmaz mı?hocam çok merak ettiğim bir konu bilgilendirirseniz sevinirim mümkün ise eğer detaylı olursa sevinirim
YanıtlaSilİhraç ettiğimiz malın katma değeri ihraç edilen malın üretiminde kullanılan ithal ara malı ve sermaye malından daha yüksek. Ama ithal edilen mallar sadece ihracata yönelik üretim amacıyla ithal edilmiyor, önemli bir kısmını da ülke içinde doğrudan veya dolaylı olarak tüketiyoruz.
Silİthalat yapabilmek için gerekli olan döviz doğrudan yatırımların yanı sıra portföy girişleri, krediler ve rezervler yoluyla da temin edilebilir.
Tasarruflarımız şu anki seviyesinden yüksek olursa bu durum aynı zamanda daha az ithalat daha fazla ihracat anlamına geleceğinden döviz ihtiyacımız azalır. Ancak iç tasarruflar yatırımların aşağısında kaldığı sürece dış tasarruflara ihtiyacımız var demektir. Döviz ihtiyacımızın sıfır olacağı nokta iç tasarrufların yatırımlara eşit olduğu noktadır.
Hocam bu soruyu siz cevaplarsanız sevinirim zira buradaki yazan arkadaşlar adamın kafasını daha da karıştırıyor
SilDışticaret açığı veren bir ülke bu açığını bir kaç yolla kapatır (illegal olanları saymıyorum) Ya doğrudan yabancı sermaye yatırımı gelir, ya portföy yatırımı gelir (borsaya) ya da borç alırsınız. Önce cari açık verip sonra kapanma yoluna gidilmez. Ne kadar döviz bulabiliyorsanız o kadar açık verirsiniz. Aksi takdirde ithalat yapamazsınız zaten. Bu finansman yollarından doğrudan yabancı sermaye girişini saymazsak gerisi yurtdışından tasarruf ithalidir. Bazen cari açıktan daha fazlası gelir ülkeye. Örneğin Türkiye'nin durumu budur. Bunun da nedeni Türkiye'nin yabancıya verdiği reel faizin çok yüksek olmasındandır (onlarda enflasyon düşük olduğu için.) Biz eğer daha fazla tasarrufa sahip olursak daha fazla yatırım için o tasarrufları kullanırız. Eğer yatırımlarımız bir bölüm itibariyle ihracata dönük yatırımlarsa döviz kazanırlar. O zaman da döviz bulmak için başka işlemlere pek gerek kalmaz.
SilHocam her zaman tartışıldı enflasyon olduğu için mi faiz var faiz olduğu için mi enflasyon var diye.hocam diyoruz ki faizler enflasyondan yüksek olsun ki paramızı enflasyona karşı koruyalım ve de bu bahaneylede yatırımlara kaynaklık eden tasarruflarımız biriksin.hocam peki reel faizlerin sıfır olması belki tasarruf sahibine parasını bankaya yatırmada cezbegelmeyecek ama bir müddet sonra parasının enflasyon karşısında erimesini istemediğinden parasını bankaya yatırmaz mı? Sizce reel faizin 0 olmasının savunulacak yeri var mıdır? Hocam sizin dediğiniz gibi kaç seneden beri I>s olduğundan cari açık veriyoruz.peki hocam tasarruflarımız az ama biz daha fazla yatırım yaparak büyümek istediğimizden mal ithal ediyoruz bunuda ülkeye gelen portföy doğudan yatırımlarla yapıyoruz.peki hocam ekonomide tasarruf az olduğundan gelen yabancı yatırımları,dövizleri ithalat yapmak için talep ederken ithalatçı bu tl miktarını tasarruflar az olduğundan nereden buluyor? Hocam bizi aydınlatırsanız sevinirim.
YanıtlaSilReel faiz sıfır hatta negatif olsa bile insanlar paralarını bankada tutmaya devam ederler çünkü nakit olarak tutsalar daha çok kaybederler. Ancak bu durum sonsuza dek sürdürülemez çünkü her geçen yıl parasal metallere olan talep artar. Parasal metallere olan talep "panik" moduna dönüşünce (ki tarih boyunca onlarca kez altına hücum-gold rush durumları yaşanmıştır) sıfır veya negatif olan faizler seve seve pozitif bölgeye çıkmak zorunda kalır. (bk. insanlık tarihi)
SilAltın veya gümüş karşılığı olmayan paranın reel faizinin pozitif olmaması eşyanın tabiatına aykırıdır ve sürdürülebilir bir durum değildir. (savaş veya diğer olağanüstü hal bahanesiyle altın ve gümüş mülkiyetinin yasaklandığı durumlar hariç)
2003 yılından bu yana I>S olduğu için cari açık veriyoruz.
Önemli olan ekonomiye döviz girişinin olmasıdır. Döviz girişi devam ettiği sürece merkez bankası öncülüğünde piyasaya TL verilir çünkü TL miktarını ayarlamak bizim kontrolümüzde. TL açısından sıkıntı olmaz hiç şüpheniz olmasın. Ancak tabi ki piyasaya verdiğiniz TL'nin de ölçülü olması lazım. 2011 seçimlerinden önceki 1 yıl zarfında olduğu gibi ölçüyü kaçırırsanız kur 1.50'lerden birden 1.90'lara sıçrar.
Hocam kusura bakmayın soruyu aşağıya alıyorum siz cevaplarsanız sevinirim.
SilReel faiz negatif ya da sıfır olursa insanlar paralarını tasarruf olarak tutmaz harcamaya başlarlar. Tabii hepsi değil. Ama tasarruf oranı düşer. 2000 yılında Türkiye'de tasarruf oranı % 22 idi. Bugün yüzde 13. Bunun nedeni insanların alıştığı yüksek faizlerin düşerek reel faizin sıfır düzeyine doğru ilerlemiş olmasıdır.
SilHocam merkez bankasının veri sisteminde mevduat faizlerine ilişkin verilere baktığımızda 1 ay vadeli mevduatın faizi %16 olarak gözüküyor! Mevduat faizi "ağırlıklandırılmış" yöntemle hesaplandığı için biraz daha yüksek çıkması normal ama bu kadar fark olur mu? %6-7 nire %16 nire?
YanıtlaSilTCMB'nin o hesabı çok farklı bir hesap.
Silgerçekten de çok fark var. ben de baktım az önce. "hesap" ne olursa olsun, hangi yöntem uygulanırsa uygulansın bu kadar fark olmaz. çok enteresan!
Silne olacak ki hocam vergileri zaten düşük gösteriyorlar.
YanıtlaSilyabancı futbolcunun asgari ücretli sigortasıyla gösterildiği ülkemde zenginden daha çok vergi alacağım desek ne olur ki!?
mesela messi gibi bir oyuncuya (kaba hesapla) ülkesinde kazandığının yarısını türkiye'de versek daha çok kazanır.
bir de serbest meslek erbapları özellikle de göze batan olarak sanatçılar gelirlerini düşük gösterdiği sürece bu reform havada kalır. denetim de şart.
İki gelir sahibi vergisini düşük gösteremez: (1) Ücret geliri olanlar, (2) Faiz geliri olanlar. İlkinde ücretten otomatik kesintiyi işveren yapıyor. İkincisinde banka faiz doğar doğmaz kesintiyi yapıyor. Bu ikisinin dışındaki tüm gelirler kayıp ve kaçağa açıktır.
SilSerbest meslek erbabında vergi kaçağının yüksek olduğunu düşünüyorum.
serbest meslek erbabından erbabına fark var. bazı serbest meslek sahipleri kurumsal firmalara iş yaparlar ve onun da istihkakından kaynakta vergi anında kesilir. o tarz kişileri dışarıda tutmak lazım diye düşünüyorum.
Silne olacak ki hocam vergileri zaten düşük gösteriyorlar.
YanıtlaSilyabancı futbolcunun asgari ücretli sigortasıyla gösterildiği ülkemde zenginden daha çok vergi alacağım desek ne olur ki!?
mesela messi gibi bir oyuncuya (kaba hesapla) ülkesinde kazandığının yarısını türkiye'de versek daha çok kazanır.
bir de serbest meslek erbapları özellikle de göze batan olarak sanatçılar gelirlerini düşük gösterdiği sürece bu reform havada kalır. denetim de şart.
Unıversıtede Ahmet Guner Sayar dıye hocamız vardı tesbıtlerı ortaya koyar bır cozum bulmazdı.Bunu sorunca ben bılmem derdı herhalde tum ıktısatcılar sorun tesbıt edıyor cozum bulmuyor.Cozum bulanada Nobel verılıyor herhalde.Hocam sıze yakısan somut cozum onerılerı sunmak,sorun tesbıt etmek standard ıktısatcıların ısı bence.Sız farklı olmalısınız....
YanıtlaSilSakıp Sabancı'yla röportaj yapmaya gelen gazeteciler ona ekonomiye dair birçok soru sorarlardı. Onun cevabı hep 3 kelime olmuştur: üretim, üretim, üretim. Sakıp Ağa'yı bile memlekette yıllarca dinlemediler. Mahfi Hoca'yı dinleyeceklerini hiç sanmam.
SilBenim her yazım kendi çapımda öneriler taşır. Ama biraz zahmet edip dikkatli okumak gerekir. Mesela bu yazının son satırları bu tür önerileri içeriyor. Diyor ki anaparayı vergilendirirseniz tasaruf oranı daha da düşer, faizi vergilemekle yetinin anaparayı vergilemeyin.
Silbizim insanımızın aklının başına gelmesi için bir dış şok veya doğal afet gibi birşey olmalı. yoksa akıllanmazlar. bir musibet bin nasihatten iyidir lafı boşa söylenmemiş.
Silİki üst kat komşum gemi kaptanı (Nevzat Kaptan) Nevzat Kaptan iyi hoş adamdır ama eli biraz sıkıdır. Bu yeni vergi düzenlemesi canını çok sıktı. Bir mali müşavire danışmış, "Nevzat Abi parayı eşinle çocukların arasında bölüştür o zaman vergiden kurtulursunuz, intikal vergisi gibi birşey çıkacağını da sanmam" demiş. Ama Nevzat Kaptan bu, para konusunda kimseye güvenmez. Zaten hem eşini hem de çocuklarını yakından tanıyorum, para harcamaya meyilli insanlardır :) sonra çarçur ederler filan. Şu an Nevzat Kaptan'ın hanesinde küçük çaplı bir aile krizi yaşanıyor. Nereden mi biliyorum? Eşiyle annem arasındaki konuşmalara istemeden de olsa kulak misafiri oldum :)
YanıtlaSilNevzat kaptan haklı ama henüz telaş edecek bir durum yok. Şükrü Kızılot'a göre bu düzenleme 2014 ya da 2015'de yürürlüğe girer.
SilDiyeceksiniz ki o zaman niçin şimdiden yazdın bunu? Ben sadece anaparayı vergileme hatasına düşülmesini önlemek adına yazdım. Çünkü o zaman tasarruf oranı daha da düşer ve ülke dış kaynaklara daha çok muhtaç hale gelir.
Nevzat kaptan gibi adamları bilirim. parayla yatar kalkarlar ama fazla bonkörlük de iyi değildir. tüket tüket bi yere kadar. ortayı bulmak lazım, memlekete sanırım biraz da böyle Alman kılıklı adamlar da lazım
SilHocam, 2014'te yürürlüğe girmesi herhalde 2013 yılı gelirlerine uygulanacak ancak vergi 2014'te beyan edilecek anlamına geliyor.
Sil
YanıtlaSilHocam televizyonda bir çok kişi bunun hakkında konuşuyor ama en açıklayıcısı sizin yazınız olduğunu söylesem yanılmamış olurum.benim sorum Türkiye gerekli sermaye,ara malı gibi girdiler üretilemediğinden bunu dışarıdan ithal etmekte üzerine katma değer katarak bunu satmaktadır ama ödediği malların sattığı mallardan katma değeri yüksek olduğundan cari açık vermektedir.hocam bu ithal edilen mallarına alabilmek için döviz büfelerinden yada bankalardan döviz talep etmemiz gerekir.bankalarda bunu gelen doğrudan yatırımlardan karşılarlar değil mi?ayrıca biz tasarruflarımızın azlığından yakınıyoruz hocam sonuçta tasarruflarımız şu anki durumdan fazla olsada biz mal ithal edebilmek için yine döviz talep etmemiz lazım değil mi?yoksa bu dövizi bankalardan yada döviz büfelerinden talep ederken önce bankalardan tasarrufçuların yatırdığı paraları talep edip sonra bunu döviz büfelerinde bozduruyormuyuz?eğer böyle oluyorsa bizim döviz talepleri döviz rezervlerinden karşılanmayacağına göre tasarruflar fazla olsada yine bizim doğrudan yabancı sermayeye,portföy yatırımlarına ihtiyacımız olmaz mı?hocam çok merak ettiğim bir konu bilgilendirirseniz sevinirim mümkün ise eğer detaylı olursa sevinirim
Bunu yukarıda yanıtladım.
Sil
YanıtlaSilHocam her zaman tartışıldı enflasyon olduğu için mi faiz var faiz olduğu için mi enflasyon var diye.hocam diyoruz ki faizler enflasyondan yüksek olsun ki paramızı enflasyona karşı koruyalım ve de bu bahaneylede yatırımlara kaynaklık eden tasarruflarımız biriksin.hocam peki reel faizlerin sıfır olması belki tasarruf sahibine parasını bankaya yatırmada cezbegelmeyecek ama bir müddet sonra parasının enflasyon karşısında erimesini istemediğinden parasını bankaya yatırmaz mı? Sizce reel faizin 0 olmasının savunulacak yeri var mıdır? Hocam sizin dediğiniz gibi kaç seneden beri I>s olduğundan cari açık veriyoruz.peki hocam tasarruflarımız az ama biz daha fazla yatırım yaparak büyümek istediğimizden mal ithal ediyoruz bunuda ülkeye gelen portföy doğudan yatırımlarla yapıyoruz.peki hocam ekonomide tasarruf az olduğundan gelen yabancı yatırımları,dövizleri ithalat yapmak için talep ederken ithalatçı bu tl miktarını tasarruflar az olduğundan nereden buluyor? Hocam bizi aydınlatırsanız sevinirim
Bunu da yanıtladım yukarıda.
SilHocam şu an politika faizi ve bor alma ve verme faizi ne durumdadır? Bu faizlerle bankanın maliyetlerini etkileyecek olan kredi faizleri ne durumdadır?
YanıtlaSilPolitika faizi %5.5 seviyesinde. Borç alma %5, borç verme ise %9 olarak gözüküyor ama piyasa yapıcılara uygulanan borç verme faizi daha önemlidir, o da %8.5 düzeyinde. %5.5'lik faiz miktarını TCMB'nin belirlediği 1 hafta vadeli repo ihalelerinde uygulanan faiz. %9'luk borç verme faizinde ise yeterli teminat gösterildiği sürece herhangi bir miktar sınırlaması yok.
YanıtlaSilTüketici kredi faizleri TCMB'nin verilerine göre %14.1 ticari krediler ise %11.6'larda.
Teşekkür ederim sağolun
SilSoruyu yanıtlayan arkadaşa teşekkürler.
SilBen bu uygulamanın Ülkeye fayda getireceğini sanmıyorum...8 yıldır çalışıyorum maaşlı olarak...benim maaşımdan kesilen vergiyi toplayın senelik olarak daha üzerinde vergi ödeyen mükellefleri , toplam mükellef sayısına orantılayın bakayım kaç çıkacak :) söylemek istediğim devletin vergi gelirlerinin çoğunu maaşlı çalışanlar ve KDV,ÖTV...vs oluşturmaktadır...Beyan usulü işe yarasaydı sattığı malı veya hizmeti pazarlarken çok dürüst ve doğru olan mükelleflerimiz doğru düzgün beyanname verirlerdi :)
YanıtlaSilFiş almasam kaça olur diyen bir dönemden geçtik biz..herksin kendi menfaatini düşünmesi sebebiyle birbirimizi vergi kaçırmaya teşvik ettik ve buna alıştık sanki çok doğal oldu bizim için .... doğru düzgün bir vergi bilincine kavuşmamız da şak diye olacak birşey değildir...umarım toplum yararını gözetecek bir bilince ve eğitime sahip oluruz birgün ama ben göreceğimi sanmıyorum bu günleri :)
Saygılar
Alper ÖZDEMİR
TC kimlik numarası birçok şeyi değiştiriyor. Artık bütün alışverişleriniz, banka işlemleriniz, kredi kartları üzerinden daha kolay izlenebiliyor. Önümüzdeki dönemde vergi kaçırmak veya kayıt dışı kalmak daha zor olacak gibi görünüyor.
Sileskiden de devlet istese takip ederdi. sonuçta adam diyelim ki gayrimenkul aldı kaydı vardı, araba alınca benzer şekilde. bankadaki mevduatı da öyle. amerikalılar 100 yıldır iyi vergi topluyor. 100 yıl önce kredi kartı, elektronik takip mi vardı? adam caydırıcı ceza uyguluyor, halk da bu uygulamayı benimseyince tıkır tıkır toplanıyor vergiler. vergi toplama işi tamam teknik boyutu da var ama öncelikle siyasi niteliği ağır basan bir iş. önce halkın iyi bir vergi sistemine oy mekanizmasıyla onay vermesi lazım
SilBu hesaba göre anparanız on yılda %10 eriyecek.hatta miktar daha da attarsa %30 anapara eriyecek.bu insafsızlıktır.insanlar dövize altına geçerler.yurtdışına taşırlar paralarını...denemesi bedava...ama bunu anlamak için Sayın mahfi eğilmez gibi hesap kitaptan anlamak lazım...tebrik ediyorum çok güzel bir yazı yazmış ....enayi söğüşlemek bu kadar kolay olmıyacaktır....
YanıtlaSilDoğru diyorsunuz, bankalarda tutulan tasarruflar daha da düşebilir. En azından anaparayı korumak için insanlar dövize geçerler. Bunu da ne kadar isteriz bilmiyorum. Döviz yükümlülüğünün artması bankalar için daima risktir.
Sildışarıda faizler düşük olmasa, Fed, AMB vesaire tuvalet kağıdı basar gibi para basmasa hükümet buna cesaret edebilir miydi? şimdi yolunan kazlar gidip dışarıda ticari yada benzer bir reel sektör faaliyetinde bulunamayacaklarına göre paşa paşa ödeyecekler vergileri. yalnız altın, gümüş vb. gibi şeylere para daha çok gidebilir. zaten dünyada da trend böyle. çok değil 3-5 yıl önce altının rengini bilmeyen hedge fon yöneticileri altın tahminleri yapmaya başladılar, uzman kesildiler
Silsayın hocam peki
YanıtlaSil1-100 000 tl faiz geliri olan ve 75000 ve üzeri diye bir sınır açıklarlarsa.100-75=25000TL
gelir vergisi dilimlerine sokarak vergi ödeyin demeleri ihtimali yokmu.daha doğru olmazmı?
2-faiz+borsa +kira +maaşlar derlerse ne olur?yani tüm gelirler bir sepete konursa...
3-ABD nasıl uyguluyor bu işi gelir vergisini..?450000 üstü diye bir açıklama geldi geçende...
ABD de 450000 bizde 40000 üstü olması çok garip değilmi...orda zengin 450000....
Bu dediklerinizin hepsi olabilir. Ben eldeki bilgileri ve verileri derleyerek bir yazı yazdım. Maliye Bakanı istisna ve muaflıkları kaldıracağız dediği için 100 - 75 hesabına girmedim. Ama bu dedikleriniz olabilir.
Sil"beyaz turk'sunuz" diyelim. Ailenizin fedakarliklari sonucu ve liyakata dayali olduguna dair simdikine gore daha kuvvetli dayanaklar olan okul/sinav sistemimizin eski halinden 70, 80, 90larda basariyla gectiniz, universiteyi bitirmis, bordro mahkumu, akilli, uretken bir calisansiniz. Herhalde bu profilde 5-10 milyon insan vardir, coluk cocugu, dede nineyi de sayinca 15-20 milyona cikar.
YanıtlaSilBu insanlar maaslarindan kesilen direkt vergileri, yil icinde yaptiklari her turlu harcamadan kesilen absurd vergileri ve harclari, arabaya yakit + arac vergisi + araba alirlarsa 20-30 bin TL OTV + dogalgaz + elektrik + cep telefonu konusmasi + icki sigara vergileri + dunyanin en pahali pasaport ucretleri vs. vs., liste cok uzar, her turlu vergiyi alt alta yazip toplayacak olurlarsa, bir de bunlara birikimlerine uygulanan vergileri eklerlerse, ne buyuk bir dumenin icinde olduklarini anlarlar. Isvereniniz size 60 bin TL brut maas vermeye razi ise mesela, bankada da 150 bin TL birikiminiz var ise, net maas gelirinin %90'ini harcayip %10'unu biriktiren tipik bir tuketici iseniz cok cok rahat 25-30 bin TL vergi/stopaj/harc odersiniz ortalama bir yilda. Ortalama diyorum, cunku mesela 60 bin TL'lik uyduruk bir araba satin aldiginiz bir yilda sadece 25 bin TL o arabanin vergisi var listede devlete giden.
Devletin 300 kusur milyarlik yillik gelirinin buyuk kismini bu profildeki insanlar oder. Maaslarindan gelir vergisi kesilir, aldiklari enflasyonu karsilamayan faiz gelirinden %10-18 stopaj kesilir, bir depo benzin alirlar 200 TL vergi oderler, bir sise uyduruk sarap icerler 30 TL vergi oderler, camasir makinesi alirlar 200 TL KDV oderler, dogalgazla medeni bir sekilde isinarak sehirlerinin odun komur kirligine katki yapmazlar ama gunde 3-4 TL vergi oderler kisin, pasaport alirlar yillik 150 TL harc oderler, notere giderler en ufak vekalet icin 300-400 TL oderler, arabalarini kendi vergileriyle insa edilmis sokaga park ederlerse 5-20 TL Ispark oderler, telefonla konusurlar OTV oderler, vs. vs.
Oy vermeye gelince, coklukla iktidara oy vermezler, ama bu onlarin iktidari finanse ederek cezalandirilmalarina yol acar. Ironik degil mi?
İyi özet.
SilSayın Adsız, bu yazıya yapılan en iyi yorum açık ara sizinki ama böyle yorumlar genelde bir iki teselli edici sözle geçiştirilir. bizim millet hesap kitap sevmez. ödedikleri vergilerin istatistiğini değil de FB-GS maçlarının istatistiğini ver o zaman kulak kesilirler.
SilHocam bu yatırımcı 1 milyon lirası ile bir gayrimenkul alıp kiraya verseydi ve yılda 65000 TL kira geliri elde etseydi o zaman nasıl bir durumla karşılaşacaktı? Bu güzel yazıya, kira geliri senaryosunuda eklemeniz mümkün mü? (Diğer bir alternatif senaryoda aynı miktarda borsa getirisi olabilir)
YanıtlaSilSaygılar,
Aykut
konutunu kiraya verseydi 10,305 TL vergi öderdi. işyerini kiraya verseydi 13,000 TL stopaj kesilirdi ve 2,000 TL kadar bir vergi iadesi alırdı. borsa ise faiz gibi %15 stopaja tabi ama "vergi reformunda" borsa kazançları olur mu bilinmez.
SilKonut muhtemelen değer kazanıyor olurdu. Yani bir yandan kira geliri alırken bir yandan da konutun değeri yükseliyor olurdu. Oysa bankaya yatan anapara enflasyon nedeniyle değer kaybettiği için eğer reel faiz o kaybı karşılayamıyorsa bırakın faizden kazanmayı adam anaparayı yemeye başlamış oluyor.
Silhesaplamaya amortisman payının da dahil edilmesi lazım. bi evin ömrü en fazla 60-70 yıl, o da %1.5 aşınma payı eder. 1 milyon TL üzerinden 15,000 TL amortisman demektir. bir de emlak vergileri var. mevduatta fiziki aşınma yok, şimdilik "aleni" servet vergisi de yok ama her an gelebilir :)
SilHocam iyi akşamlar dilerim...
YanıtlaSilSizce 2013 yılında banka mevduat faizlerinin durumu ne olur???
Saygılarımla
Benim tahminim bu düzenlemenin 2014'de yürürlüğe girebileceği şeklinde.
SilMahfi Bey, 2000 yılında özel kesimin tasarrufları %22 idi, bugün %12 diyoruz. ve bu düşüşü faizlerin düşüşüne bağlıyoruz ama az önce merkez bankasının sitesine baktım. 2000 yılında 3 ay vadeli mevduatın ortalama faizi %45'miş, enflasyon ise ortalama %55. %10'luk bir negatif reel faiz söz konusu (%16,5'lik stopaj kesintisini saymıyorum). bugün itibarıyla da reel faizler negatif ama 2000 senesindeki kadar negatif değil. ama tasarruflar bugünden daha yüksek. insanlarda o yıllarda "para aldanması" olduğu sonucuna ulaşabilir miyiz? veya kamu bugüne kıyasla daha fazla bütçe açığı verdiği için olabilir mi? teşekkürler
YanıtlaSilTCMB sitesindeki mevduat faizi oranları ağırlıklandırılmış yöntemle hesaplanan faiz oranları. Bizim açımızdan karşılaştırmaya baz oluşturacak bir hesaplama yöntemi değil. Hazinenin sitesine bakmakta yarar var. Orada Hazine tahvillerinin faiz oranları yer alıyor. Örneğin 2002 yılında faiz % 63,9 enflasyon 47,2. 2003'de faiz 46,4 enflasyon 25,6. 2004'de faiz 24,8 enflasyon 10,7.
Silcevabınız için teşekkür ederim. bir kez daha baktım, merkez bankası mevduat faizi verilerini kendisi hesaplamamış, bankalar birliğinden almış. örneğin en son veri Ekim 2012'ye ait ve %6.9 olarak gözüküyor. 2002'de 3 ay vadeli ortalama mevduat faizi %53.4 ortalama enflasyon %45 - 2003'de ortalama faiz %38.6 ortalama enflasyon %21.6 - 2004'te ortalama faiz %22.4 ortalama enflasyon %8.6 olarak yer alıyor. bu yıllarda reel faiz pozitifmiş ama betam'ın verilerine göre 2004 yılında tasarruflar %17.5'e düşmüş. 2002 yılında %24.6 gibi oldukça yüksek bir seviyeye ulaşmış. bu verilerden hareketle reel faizin tasarruflar üzerinde ikincil bir etkisi olduğu sonucuna ulaşabilir miyiz? şimdiden teşekkürler
SilTürkiye'de farklı yerlerden aldığınız veriler farklı çıkıyor. Kimisi ortalamayı alıyor, kimisi ay sonunu, kimisi düzeltme yapıyor kimisi ham veri kullanıyor. Hiç değişmeyen faiz verisi Hazine'nin DİBS faizleri.
SilReel faizin tasarruflar üzerinde etkisi oldukça yüksektir. Bazı yılların özellikleri olabilir. 2004 yılının farklı bir özelliği olabilir, araştırmak lazım.
Mahfi Bey, vaktinizi alıyorum biliyorum ama 2005'e ilişkin veri daha bir ilginç. 2005'te 3 ay vadeli ortalama mevduat faizi %17.7 ortalama enflasyon ise %8.2 olarak gerçekleşmiş. ancak tasarruflar %17.5'ten %12.3'e feci şekilde düşmüş. bu anormal düşüşün nedeni ne olabilir sizce? galiba pozitif reel faiz her zaman daha yüksek tasarruf anlamına gelmiyor. gerçekten kafa karıştırıcı. şimdiden teşekkür ederim.
Silbence 2005 yılının GSYH verisiyle "feci" şekilde oynamışlar :) yoksa o derece düşüş olacağını sanmam.
SilHocam Emeğinize sağlık. Tasarruf için BES in faydalı olacagını düşünenlerdenim, faizlerin yüksek olması çok fazla sıcak parayı çekmez mi zaten bu da ülke için zararlıdır diye düşünüyorum. Birde çevremde bir çok işyeri iyi iş yapmasına ragmen fiş kesmediği için matrahsız yada 3 sene üst üste aynı vergiyi vermş fakat gelirini 3 e 5 e katlamış bunun önüne geçilmesi gerekmez mi, sonuçta devletten vergi kaçırıyor. örneğin yapılan işlemlerin belli oranını kartla yapılma zorunlulugu getirilse gerek bankamatik kartı gerekse kredi kartı bunun önüne bu şekilde geçilemez mi?
YanıtlaSilFaizin yüksekliği yabancı için geçerli. Eğer TL'nin değeri değişmezse örneğin bir Amerikalı buraya getirdiği dolarla TL alıp vadeli hesap açsa dönem sonunda kazandığı % 6,5 faizden kendi ülkesinin enflasyonunu (% 2,5) düşse reel olarak kabaca 4 puan faiz geliri elde etmiş olur. Oysa aynı işi yapan Türk bizde enflasyon yüzde 6,2 olduğu için sıfır dolayında reel faiz almış olur.
SilVergi kaçıramayan iki kesim var: (1) Ücret geliri elde edenler (2) Faiz geliri elde edenler. İkisinin geliri de kaynakta kesilerek vergilendiriliyor. Bunların dışındakileri yakalayabilmek için iyi denetim şart.
hocam, bu hükümet en çok içki masalarında eleştiriliyor ama içkilerin vergileriyle kimbilir kaç tane oy fakir fukara edebiyatıyla satın alınıyor? bunu bir keresinde içki içerken hükümeti eleştiren bir gruba söyledim az kalsın dayak yiyordum.
SilHocam Türkiye'nin mal ve hizmete konu olan döviz giderleri gelirlerinden fazla olduğundan ülkeden döviz çıkışı olmuştur bu döviz çıkışından daha fazlada döviz girmiştir faizlerden dolayı cari açık finanse edildi diyince bunumu anlamalıyım yani ülkeden döviz çıkışı oluyor ama bir miktarda ihracattan dolayı döviz girişi oluyor ama çıkışdan fazla girmediğinden aradaki tutar diğer ekonomilerden geldiğinden finanse edildi mi diyoruz?hocam biz herhalde mal ithal ederken rezervlerimizi fazla kullanmıyoruz herhalde değilmi?
YanıtlaSilHayır rezerv kullanmıyoruz, kullansak rezervlerde azalma olur, oysa tam tersine rezervler yıldan yıla artıyor. Biz kazandığımız dövizden fazlasını harcıyoruz. Gelişmekte olan bir ülke olarak kalkınmaya çalıştığımız ve petrolümüz, doğal gazımız olmadığı için bu normal. Aradaki farkı eğer doğrudan yabancı sermaye yatırımıyla karşılayabilsek fazla sorun olmayacak ama farkın çoğunu borçla karşılıyoruz.
SilHocam yani şunu söyleyebilirmiyiz biz ithalat yapabilmek için kendi ekonomimizden bulabildiğimiz kadar döviz talep ediyoruz.ödemeler bilançosunda ise yılsonu şu varsayım yapılıyor;mal ve hizmetlerden elde ettiğimiz gelirler mal ve hizmetlere ödediğimiz giderleri aştığından giderlerimizin bir kısmı böyle karşılanmış varsayıyoruz ama bu giderler hala kapanmadığından aradaki fark diğer ülkelerden gelen yatırımlar ve borçlardan kapatılmış varsayılıyor.ama sonuçta biz dönem içerisinde ithalat yaparken bunu kendi ekonomimizdeki doğrudan yatırımlardan karşılamış olabiliriz ama dönem sonunda ihracat gelirlerine bakıldığında bir kısmı buradan karşılanmış yetmeyen kısmıda doğrudan yatırımlardan ve borçlardan karşılanmıştır diyebilirmiyiz?
SilKabaca böyle özetlemek mümkün.
Silhocam birbirinin aynısı soruları üst üste cevaplamaktan sıkılmıyorsunuz ya size helal olsun diyorum. adam neredeyse sormaktan usanacak siz cevaplamaktan usanmıyorsunuz.
SilHocam merhaba.2000 yılında yüzde yirmiler civarında olan özel kesim tasarrufları yüzde onlara kadar düştü.Bunun tek sebebi faizlerin düşmesi mi?
YanıtlaSilHiç bir şeyin tek bir nedeni yoktur. Ama bazı nedenler vardır ki onlar ötekileri ya tetikler ya da ötekilerden daha ağır basar. Tasarruflarla faizler arasındaki ilişki de böyledir. Gelirler artmış (kişi başına gelir 3 bin dolardan 10 bin dolara çıkmış), riskler azalmış (ekonomi 2001 krizinden çıkıp daha az riskli bir görünüme girmiş), küresel kriz her yerden daha az Türkiye'yi etkilemiş. Geriye iki şey kalıyor konut kampanyalarının etkileri ve faizlerin düşüşü. Ben tasarruf oranlarının düşüşünde ikincinin daha etkili olduğunu düşünüyorum. Hatta ikincisi ilkini de etkilemiş görünüyor (faiz düşükken konut alma fikri.)
Sildüşen özel sektörün tasarrufları. 10-12 sene önce özel sektör daha çok tasarruf ediyordu ama kamunun tasarruf açığı çok fazlaydı. şimdilerde kamunun açığı azaldı. onu da hesaba katmak lazım. ama sonuçta ülke içi tasarruflarda bi 10 yıl öncesine düşüş olduğu kesin. zaten cari açık aldı başını gitti
SilMerhaba hocam.Özel kesimin tasarrufları %22 den %12 ye düşmüş 2000 yılından 2012 yılına kadar.Bunun bence çeşitli nedenleri var.Örnek verecek olursak 2000 lerin başında ki ihtiyaçlarla günümüz ihtiyaçları arasında büyük farklılıklar olduğunu düşünüyorum.Örneğin 2000 yılında bir çok evde bilgisayar yokken bugün neredeyse bilgisayar olmayan ev kalmadı ya da o zaman evlerde bir araba varken şimdi birçok evde bir den fazla araba var.Ya da bilgisayarın kullanımının artmasıyla İnternet kullanımının da artması gibi.Böyle bir çok örnek verebiliriz bana göre ve bu durum da tasarruf oranlarını ciddi manada düşürdü diye düşünüyorum.Çünkü yukarıda verdiğim örneklere çok önemli miktarlarda harcama yaptık ve tasarrufa ayıracak bütçemiz kalmadı sanki.
YanıtlaSil2000 yılında kişi başına gelir 2.965 dolardı, bugün 10.500 dolar. Yani gelirler ortalama 3,5 kattan fazla artmış.
Sil2000 yılında 128 MB bellekli dandik bi bilgisayara 1500-2000 dolar para veriyorduk. 56K denilen berbat modem bağlantısına eşek yüküyle para ödüyorduk. şimdi varoştaki adam çocuğuna 300 dolara bilgisayar alabiliyor. bence bilgisayar ve internete verilen paranın ülke gelirine oranı 2000 yılında bugüne kıyasla çok daha yüksektir.
SilHesabınız doğru ancak çok iyimser. Bankada bulunan 1.000.000 TL mevduatın ötesini kapsamıyor. Hesap sahibinin bu faiz gelirinin haricinde 60.000 TL daha geliri olması halinde faiz için ödeyeceği vergi oranı %35 olacak ve net faiz geliri %4,2'ye düşecektir. Bu durumda reel faiz (eksi) %1,1 olacaktır. Enflasyon oranı düşürülmeden böyle bir adım atılabilmesi mantıklı görünmüyor.
YanıtlaSilDoğru diyorsunuz. Bu hesabı ben de yaptım ama Türkiye'de 1 milyon TL'den fazla hesabı olan kişi sayısı 50 binin altında olduğu için siyasetçinin bu konuya fazla aldıracağını düşünmek ne kadar doğru olur bilemem.
Silo 50 bin kişinin bi beşte biri parasını ülke dışına aktarsa "devletin güvenliğine karşı işlenen suçlarla" itham edilme ihtimalleri çok yüksek :) hatta Ergenekon'un faiz lobisi ayağı bile olabilir
SilHocam yani anlattıklarınızdan şu çıkartılsa yanlış olur mu; tasarruflar ile cari açık arasındaki ilişki tasarruflar yatırım kaynağı olduğundan katma değeri yüksek ürünleri üretenilmemiz için ekonomimizde yeterli düzeyde tasarruf olursa bu tasarruflar ile yatırım yapıp ürün üretebiliriz ve de bu ürünleri dışarıya pazarlarsak ticarete konu olan mal ve hizmet giderlerini karşılayabilir bu sayede dışarıdan finansmana gerek kalmadan kendi yağımızda kavrulabiliriz.hocam tasarruf ile çları açık arasındaki iliski bu müdür? Bundan dolayı mı tasarrufların artırılması gerektiğini düşünmeyesiniz?başka bir sebebide var mı?son olarakta tasarrufların artsada ithalat yapabilmek için belirli bir miktarda ekonomiden döviz talebinde bulunmamız gerekmekte olduğundan tasarrufların artmasıyla atıl sermaye daha fazla olacağından piyasadan daha fazla döviz talebinde bulunma imkanı doğar mı?kısacası yukarıda ki dediğiniz gerekçeden başka tasarrufların artırılmasını neden savunuyoruz ki; sonuçta dış piyasadan mal ithalinde bulunabilmek için döviz gerektiğinden ve de bu döviz de ülke ekonomisine girmediği müddetçe tasarruflarımızı artırsak ne olur ki (tabi ilk gerekçe hariç)
YanıtlaSilİlk gerekçe doğru.
SilAncak burada kritik husus, bireylerin tasarruflarını artırması ve daha az tüketmeleri neticesinde yerli üretici başta olmak üzere ekonomideki diğer aktörlerin gelirlerini ve tasarruflarını azaltmamaları gereğidir. Yerli üretici tasarrufunu artıran kişiye satamadığı malı dışarıya satabilmelidir. Tasarrufunu artıran kişinin daha az ithal mal satın alması neticesinde geliri düşen ithalatçı bu gelir kaybını başka bir faaliyetten karşılamalıdır.
Silhocam bir kez daha takdirlerimi iletiyorum size
Silsayın hocam ekonomistler iç talepteki canlanma beklentisiyle 2013 yılında büyümenin birazdaha artacağı görüşündeler.Hane halkında para olmadığına göre bu canlanma nasıl gerçekleşecek yada bizim bilmediğimiz başka yontemlermi var.saygılarımla
YanıtlaSilSözünü ettiğiniz ekonomistler herhalde hane halkının biraz daha borçlanarak talebi artıracağını varsayıyordur. Ekonomide varsayım serbesttir biliyorsunuz.
Silbu ekonomistlerin banka ekonomisti olduğu anlaşıldı hocam. anlayana sivrisinek saz
SilHocam, altın fiyatlarıyla reel faizler arasında güçlü bir negatif korelasyon olduğu söyleniyor. 2008 sonbaharından bu yana altına ve altın cinsi varlıklara 1 trilyon dolar kadar bir para girdiği söyleniyor. küresel finansal varlıkların değerinin ise 200 trilyon doların üzerinde olduğu düşünülürse o zaman reel faizler negatifken 1 trilyon dolar daha para girse altın 2500 dolar olur diyenler var. bu konuda bir yazı yazmayı düşünüyor musunuz?
YanıtlaSilAltın konusu bu tür tahminlerden uzaklaşalı ve tümüyle spekülasyonun sahasına gireli epeyce oldu. O nedenle o konuda yazmayı şimdilik düşünmüyorum.
Sil1 trilyon dolarla buralara geldiyse bence pekala bi ilave trilyon dolar daha girebilir. 2500 dolar çok uçuk değil. artık eskisi gibi kapalı ekonomi kalmadı. altın bulundurmanın yasak olduğu bir ülke de yok yanlış hatırlamıyorsam.
Silbazı uzmanlara göre dolar arzı ve altın stoku sabit kalsa bile, para arzı ve altın stoku değeri arasındaki tarihi oranlara geri dönülmesi için ons başına fiyatın 3500 dolar olması gerekiyormuş.
SilHocam az önce bir yabancı sitede ilginç bir yazı okudum. Amerikada reel faizlerin en yüksek olduğu 1982 yılında hanehalklarının doğrudan ve dolaylı olarak sahip olduğu hisse senetlerinin toplam finansal varlıklarına oranı %15'lerdeymiş. reel faizlerin düştüğü günümüzde bu rasyo %38'e çıkmış. şimdi piyasalarda bi çalkantı olsa hisseler yarıya inse adamlar servetlerinin neredeyse beşte birini kaybediyor. reel faizlerin düşmesi ekonomiyi daha da kırılgan hale sokuyor.
YanıtlaSil1982'lerde sistem bu kadar açık değildi. O dönemin koşullarıyla bugünküler arasındaki farklar benzerliklerden daha fazla.
Silgazetelerde köşesi olan bazı ekonomistler bu yıl amerikadaki vergi artışları ve harcamalardaki azalışın Fed'in para politikasıyla telafi edileceğini ve sıcak para akımlarının gelişmekte olan ülkelere yönelmesiyle iç talebin canlanacağını söylüyorlar. bu öngörüye katılıyor musunuz? fakat üstad diğer taraftan Bernanke 2014 başında görevden ayrılacağını söyledi. Bernanke'nin ayrılacak olması piyasalar açısından bir belirsizlik olmaz mı? son olarak amerika bütçe nedeniyle durgunluğa girerse bu durum gelişmekte olan ülkelere yönelik para akımlarını azaltmaz mı?
YanıtlaSilSıcak paranın gittiği GYÜ lerde yapılan üretim ABD ve AB'ye satılamayacaksa bambaşka sorunlar yaratır.
Silamerikada tarihsel olarak en çok şubat ve mart aylarında bütçe açığı veriliyor. borç tavanı çözülmezse işler yaş. teknik de olsa resesyon olur bence
SilHocam sorularımla sabahtan beri belkide kafanızı şişirdim beni maruz görün sabahtan beri şu soruya mantıklı bir izah bulamadım.hocam deniyor ki Türkiye tasarruflarını artırırsa dışarıdan tasarruf ithal etmesine gerek kalmaz.beni aklıma şu takıldı tamam yatırımların kaynağı ülkede tasarruflardır daha fazla tasarruf yaparak yatırımın finansmanı teminnederiz elde ettiğimiz paraylada yatırım hamlesine girişiriz Türkiye'de son yıllarda bu sıkıntıyı çekmektedir.örneğin Türkiye'nin tasarruflarının bir anlık fazla olduğunu düşünelim ve bir işletme piyasada faliyete geçeceğini düşünürsek o firmanın işleyebilmesi için gerekli girdileri hammaddeleri doğalgazı ithal etmesi lazım .tamam eskiye göre tasarruflarımız arttı ama yine bunları ithal edebilmemiz için dövize ihtiyacımız var,sonuçta tasarruflar arttı ama yine dövize ihtiyacımız var değişen ne oldu?elbette biz bu girdileri temin ettikten sonra üzerine katmadeğer katarak satıp döviz geliri elde ediyoruz (ama çok küçük bir kar marjıyla çünkü sattığımız ürünler rekabete açıkken ithal ettiğimiz ürünler rekabeti düşük).eğer bu girdileri ekonomimizde üretebiliyor olsaydık yaptığımız tasarrufun bir anlamı olacak ve diğer ülkelere döviz kazandırmamış olacaktık aksine döviz gelirlerimiz artmış olacaktı ve cari açığımız arasındaki makas daralacaktı ve bu sayede de fazla faiz vererek tasarruf çekmeye çalışmayacaktık .ama malesef durumumuz böyle değil.hocam bunun mantıklı izahı var mı?
YanıtlaSilCari açık dediğimiz şey döviz ödeyerek aldıklarımızın döviz alarak sattıklarımızdan fazla olmasından kaynaklanıyor.
SilTasarruf dediğimiz şey ise iki şekilde etkili oluyor: (1) Daha az tüketirsek daha az ithalat yaparız ve daha az cari açık veririz. (2)Tasarrufumuz yüksek olursa dışarıdan daha az borçlanırız.
bence ekonomimizde reel faizlerin sıfır olmasının bir anlamı yok çünkü faizi biz ekonomi politikası olarak kullanıyorsak aşırı talep artışları olduğunda ve arz bunlara yetersiz kalıyorsa daraltıcı bir maliye politikasının yanında faizleri yukarı çekerek talebi denetim altına almaya çalışırız.o yüzden sizin dediğiniz gibi faizde bilimsel bir konu olduğundan tartışması da ona göre yapılmalıdır.ilk görüşüme katılırmısınız?
YanıtlaSilDoğru tespit.
Silülke olarak bir yığın yapısal sorunumuz varken ve dışa açık bir ekonomiyken zaten bize dayatılan bir faiz oranı mevcut. bu faiz oranını belli bir müddet aşağıya çekebiliriz fakat bir süre sonra kur ve enflasyon artışı olarak geri döner (örn.2011'in ikinci yarısı)
SilSayın Hocam,
YanıtlaSilYazınızda enflasyon verilerine güvensizlikten söz etmişsiniz. Bu konuda sizin görüşünüz nedir? Türkiye'deki enflasyon rakamları ne kadar gerçekçidir?
Bu konuda bir yargılamada bulunmam için TÜİK ile aynı sepeti ve ağırlıkları kullanarak aynı ölçümü yapmam, binlerce maddenin ayda bir kaç kez fiyatını derlemem gerekir ki bu imkan dışı. Benim başka bir ölçüm var. Aşağı yukarı her hafta aynı marketten aynı malları alıyorum. Bunu bir seper olarak düşünürsek son üç dört haftadır bu sepetin toplam fiyatı % 15 - 20 dolayında arttı. Ama bu enflasyonu tam yansıtan bir öçlü değil. Çünkü bu işin yalnızca gıda ve içecek bölümünün bir parçası. Bunun dışında pek çok mal ve hizmet giriyor sepete. İnsanlar benim ilk söylediğim sepete bakarak enflasyonun açıklananın çok üzerinde arttığını düşünüyorlar.
SilTeşekkürler hocam,
SilBir de elektrik, doğalgaz gibi maddelere gelen yüksek oranlı zamların girdi maliyetlerini artıracağını düşünmekle beraber bunun bir yansımasını enflasyon rakamlarında göremediğimi belirtmek isterim. Bu konudaki yorumlarınızı da paylaşmanızı rica ederim.
Saygılarımla
Avrupa'da başlayan ve Amerika'da devam eden "zenginleri vergilendirme" maskesi altında harcamaları kısma furyası galiba bize de sıçramış. Doğrudur son 4-5 yılda Amerika olsun Avrupa olsun az buz para çarçur etmediler. Ama bu harcamaları kısmak pek popüler olmadığı için bir ambalaja sokmak lazımdı. O ambalaj da "zenginlerin vergilerini artırıyoruz" retoriğiydi. Amerika'da "zenginlerin" vergileri artıyor ama artan verginin 2 katı kadar da sosyal güvenlik indiriminin kalkmasıyla ücretlilerin vergisi artıyor. Ayrıca çoğunluğu alt-orta gelir gruplarını etkileyecek ve 9-10 yıla yayılacak 2 trilyon dolar kadar da harcama azalışı var. Ama hakkını yemeyelim bizim hükümet "zenginden" topladığı parayı anında vatandaşına harcar. buna da şükür :)
YanıtlaSilEvet bu işler tuhaf bir şekilde modadan etkileniyor.
Silamerikada 20.yüzyılda firmaların totalde zarar ettiği tek kriz 30'lardaki krizmiş. zaten o yüzden "büyük depresyon" demişler. patronlar zarar etmeseydi o krize "büyük depresyon" demezlerdi bence :)
SilHocam, 2002 yılı başında 100 dolarını TL'ye çevirerek vadeli mevduata yatıran bir yabancı yatırımcı, parasını 2007 sonuna kadar tutup tekrar dolara çevirdiğinde stopaj sonrası ve dolar bazında %335 gibi anormal bir getiri elde ediyor. Ancak 2008 başında 100 dolarını TL'ye çevirerek vadeli mevduata yatıran ve 2012 sonunda TL'sini tekrar dolara çeviren yabancı yatırımcı ise bu dönemde stopaj sonrası ve dolar bazında yalnızca %5 kazanıyor. Genel anlamda "2002-2007 dönemi iyiydi, 2008-2012 zor geçti" kanısı bu anlamda geçerli değil gibi. En azından dışarıya daha az faiz aktaran bir ülke olmuşuz.
YanıtlaSilDoğru ama bir tek göstergeye bakarak bu sonuca varmak pek doğru olmaz.
Sil6 yılda %335, yılda ortalama %50'nin üzerinde. müthiş para! tam "sucker country"yiz yani
SilMahfi Bey, ABD'de 2007'de 3 aylık hazine kağıdının reel faizi ortalama +%2 iken 2011'de ortalama -%3'e inmiş. Ancak 2007'de özel sektör tasarruflarının GDP'ye oranı %14.2 iken 2011'de %18.8'e çıkmış. Tasarrufların artmasında ekonomiye ilişkin belirsizliklerin ve beklentilerdeki bozulmanın reel faiz etkisinin önüne geçtiğini söyleyebilir miyiz?
YanıtlaSilİki nedeni olduğunu düşünüyorum: 1) Sizin dediğiniz gibi beklentiler faizden daha önemli hale gelmiş durumda. (2) Ortalığa o kadar fazla para saçıldı ki bu kadar para bir yandan tasarruf artışı olarak bankalara gitti bir yandan para bolluğu faizleri daha da düşürdü.
Siltasarruf oranimizin son 10 yilda bu denli dusmesinin ana nedeni tasarrufu yapan kesimin umugune devlet tarafindan basilmis olmasidir. Bu kadar basit. Adamin disposable income'ini vergi/harclarla kusa cevirirseniz, onun tasarruf orani duser. Devlet topladigi bu parayi tuketime harcarsa, ki harciyor, krizin ustunden 12 yil gecti daha butcenin fazla verdigi tek bir yil dahi yok, ulke capinda tasarruf oraniniz duser.
YanıtlaSilAsıl neden yüzde 10 dolayında bir reel faiz elde etmeye alışmış olan tasarruf sahibinin bu faiz gelirindeki hızlı düşüştür.
SilHocam burada bahsettiğimiz 60000 sınırı alınan maaşı kapsıyor mu. yıllık brüt 60000 lira maaş alan bir kimse otomatikman elde ettiği her faiz, temettü veya kira geliri için %35 vergi mi ödeyecektir. teşekkürler.
YanıtlaSilMerhaba, stres ve kişisel veya işletme kredisi Onay olmadan hızlı ihtiyacınız var mı? Eğer öyleyse, şimdi% 3 temel faiz oranı kredi teklifi olarak bizimle irtibata geçiniz. Bizim kredi güvenli, daha fazla bilgi ve uygulamalar için, bu e-postayı yanıtlayın. Saygılarımızla gerekli kredinin (libertyloaninvestment@ymail.com) adı ve miktarı,
YanıtlaSilAm xavi Gerad jude, Aiicco inssurance plc bir temsilcisi.
YanıtlaSilSize bir kredi ihtiyaci varsa bugün e-posta yoluyla bugün bize ulasin, istediginiz kredi ile size yardimci olabilir:
(xavigeradloanfirm@yahoo.com)
Yilbasi kredileri% 3 faiz orani sadece avelable vardir. Ciddi basvuran, ancak daha fazla bilgi için irtibata geçiniz. Biz renging krediler
sunuyoruz
3000 sadece US $ Euro ve pound 50,000.000 için.
Biz dahil kredi her türlü teklif
Bireysel krediler:
Isletme Kredileri:
Ögrenci Kredileri:
Insaati krediler:
Ev kredileri:
Is expandsion krediler:
Borç konsolidasyonu kredi:
Biz hizli ve dinamik test edilmis ve güvenilir bulunmaktadir.
Daha fazla bilgi için (xavigeradloanfirm@yahoo.com): E-posta Iletisim.
Sr Gerad jude görüyoruz.