Kayıtlar

Laiklik Üzerine

Devlet yönetiminde dinin referans olarak alınmamasını, devletin inançlar ve inançsızlıklar karşısında tarafsız olmasını savunan yaklaşım anlamına gelen laik sözcüğünün günümüze uzanan yolculuğunun başlangıcı Yunanca’da halka ait, ruhban olmayan anlamına gelen laikos’a kadar gidiyor. Roma İmparatorluğu’nda din adamlarına ‘clerici, din adamı olmayanlara da ‘laici’ adı veriliyordu. Yunanca’dan Latince’ye ‘laicus’ olarak geçmiş olan sözcük Fransızca’ya ‘laicite’ olarak yansımış. Laisizmin İngilizce’deki karşılığı ‘secularism’dir. Türkçe’de laik de seküler de kullanılmakla birlikte yaygın olarak kullanılanı laik sözcüğüdür. Her iki ifade de din ve devlet işlerinin ayrılması anlamına geliyor.  Ortaçağ tarihi uzmanı Joseph Strayer, kilisenin, kamusal yetki ya da görevleri bulunmayan bir özel topluluk olarak kabul edilmesinin, laik yönetim tarzının temel çıkış noktası olduğunu vurguluyor. [ *]  Strayer’e göre bir toplum, laik yönetim tarzına geçtiğinde, siyasal yönetimde kilisenin etkisi tüm

Hukukun Üstünlüğü, Yolsuzluk ve Türkiye

Resim
World Justice Project (WJP, Dünya Adalet Projesi) dünyada hukukun üstünlüğünün geliştirilmesini görev edinmiş bağımsız bir kuruluştur. WJP, hukukun üstünlüğünü şöyle tanımlıyor: Hukukun üstünlüğü; hesap verebilirlik, adil hukuk, açık hükümet ve erişilebilir tarafsız adalet olarak sıralanan dört evrensel ilkeyi sağlayan sürdürülebilir bir yasalar, kurumlar, kurallar ve toplum mutabakatı sistemidir. WJP başta hukukun üstünlüğü ve yolsuzluk yokluğu endeksleri olmak üzere dünyada adaletin yaygınlığı ve etkinliği üzerine ölçümler yapmakta ve bu ölçümleri endeksler olarak ülkeleri sıralayarak yayınlamaktadır. Bu endeksler arasında hukukun üstünlüğü açısından ikisi çok önemli: Hukukun üstünlüğü endeksi ve yolsuzluk yokluğu endeksi. Ülkelerde hukukun üstünlüğünü ölçerken dört temel ilkeye göre ölçüm yapıyor: (1) Hesap verebilirlik ilkesi; devletin ve özel kişi ve kurumların hukuk karşısında hesap verebilir konumda olmasını öngörüyor. (2) Adil hukuk ilkesi; yasaların herkese eşit biçimde uygu

2024 Biterken Ekonomide Artılar ve Eksiler

Resim
Enflasyon Türkiye ekonomisinin en uzun soluklu derdi enflasyondur. Yarım yüzyıldan bu yana enflasyonla mücadele hiç bitmedi. Bu uzun mücadeleye karşın enflasyon bu süre içinde ideal oran olarak tanımlanan yüzde 2 -3 düzeylerine hiç indirilemedi. 2021 yılının Eylül ayında “faiz sebep enflasyon sonuçtur” söylemine dayanarak yola çıkan Merkez Bankası’nın faiz indirimiyle başlayan enflasyon patlaması 2023 Haziran ayında rasyonel yaklaşımlara dönülerek yani faiz artırılarak denetim altına alındı. Aşağıdaki grafik enflasyonun 2020 başından 2024 Ekim ayına kadar olan seyrini gösteriyor (grafik; TÜİK TÜFE verilerinden tarafımdan hazırlanmıştır.) Enflasyonda düşüş yaşanmasına karşılık bu düşüş beklendiği kadar hızlı değil. Merkez Bankası 2024 sonu için enflasyon tahminini yüzde 38’den yüzde 44’e revize etmek zorunda kaldı. Bu ağır düşüş 2025 yılını da olumsuz etkileyecek gibi görünüyor. Döviz kurları, TL’ye verilen faizin çekiciliği nedeniyle bir yandan carry trade yoluyla dışarıdan gelen d

Fenerbahçe, Türkiye'nin Özetidir

Transfermarkt adlı futbol sitesindeki bilgilere göre Fenerbahçe 226,1 milyon, AZ Alkmaar 73,6 milyon Euro değerinde. Bir başka ifadeyle AZ Alkmaar, Fenerbahçe’nin üçte biri değere sahip oyunculardan kurulu. Fenerbahçe’nin yaş ortalaması 28, AZ Alkmaar’ın yaş ortalaması 23,6. Stadyumların tamamen dolu olduğunu varsayarsak Fenerbahçe maçlarını 50 bin seyirciyle, AZ Alkmaar ise 19.500 seyirciyle oynuyor. AZ Alkmaar 27 yıldır Hollanda Eredivise Liginde, Fenerbahçe 67 yıldır Süper Lig’de (ligin adı zaman içinde değişmiş bulunuyor.)   Fenerbahçe’nin teknik direktörü Jose Mourinho, Portekiz, İspanya, İtalya ve İngiltere’de yönettiği takımlarla lig ve kupa şampiyonlukları yaşamış, ayrıca çeşitli takımlarla iki kez UEFA şampiyonlar şampiyonluğu, iki kez UEFA Avrupa Ligi şampiyonluğu, bir kez UEFA Konferans ligi şampiyonluğu kazanmış. AZ Alkmaar’ın teknik direktörü Maarten Martens’in herhangi bir kupa başarısı yok. Maç başlamadan önce bu iki takıma bakıldığında “Fenerbahçe bu maçı rahat kaza

Ekonominin Genel Dengesi 2025

Resim
Bir ekonominin genel dengesini bize aslında Gayrı Safi Yurtiçi Hasıla (GSYH) verir. GSYH’yi harcamalar yönünden ayrıntılı olarak yazarsak şu şekilde bir denklem yazabiliriz: Y = C + I + G + (X – M) Bunu açık yazalım: GSYH = Özel Tüketim Harcamaları + Özel Yatırım Harcamaları + Kamu Kesiminin Tüketim ve Yatırım Harcamaları + (İhracat – İthalat) 2025 yılı tahmin edilen harcamaları bir tablo halinde sunalım: Bu tabloda yer alan değerleri yerlerine koyarsak şu sonuca varırız: GSYH = 37.732,1 + 16.363,1 + 8.186,9 + (16.384 – 17.126) = 61.540,1 milyar TL ya da GSYH = 898,3 + 389,5 + 194,9 + (390 – 407,7) = 1.465 milyar USD. Bu tablodan çıkan önemli bir sonuç tüketim harcamalarının GSYH’de en büyük ağırlığı tutuyor olmasıdır. Buna göre 2025 yılında GSYH’nin yüzde 61,3’ü özel tüketim harcamalarından, yüzde 26,6’sı özel kesim yatırım harcamalarından, yüzde 13,3’ü kamu kesimi tüketim ve yatırım harcamalarından, yüzde eksi 1,2’si de net ihracattan (ihracat eksi ithalat) oluşmaktadır

Asgari Ücret Ne Kadar Artırılmalı?

Yılsonu yaklaşırken 2025 yılında asgari ücretin ne kadar artırılması gereği tartışması da gündemin ön sırasına çıktı. Bu tartışma asgari ücretle sınırlı değil kuşkusuz, çünkü bütün ücretler aynı şekilde ayarlanmak zorunda. Asgari ücretin geçmiş enflasyon kadar artırılmasının dezenflasyon mücadelesine zarar vereceğini öne süren güçlü bir grup var. Bu grubun içinde IMF, Dünya Bankası, yabancı bankalar, yabancı fonlar, bir bölüm iş insanı ve hükümet yapılacak ücret artışlarının 2025 yılında beklenen enflasyondan fazla olmaması gerektiğini öne sürüyor. Ücretlerde geçmiş enflasyona göre artış yapılırsa eline fazla ücret geçenlerin bu farkı talebe dönüştüreceği ve bu talep artışının enflasyonu yeniden yükselteceği düşüncesi öne sürdükleri görüşün temelini oluşturuyor.    Bu görüşün karşısındaki grup ise emeği temsil edenler, bazı akademisyenler, bazı iktisatçılar ve emeği açlığa mahkûm ederlerse bunun önünde sonunda sermayeyi de vuracağının bilincinde olan az sayıda iş insanından oluşuyo

Dünyanın Ekonomik Görünümü ve Türkiye

Resim
IMF’nin yeni yayınlanmış olan World Economic Outlook raporundaki verileri kullanarak dünyanın ekonomik görümü ve gidişini, analize Türkiye’yi de katarak değerlendirmeye çalışacağım (aksi belirtilmedikçe bu yazıda kullanılan verilerin tamamı IMF, World Economic Outlook, October 2024 Raporundan alınmıştır.) Dünya Ekonomisinin Genel Görünümü ve Gidişi Öncelikle dünyanın ekonomik görünümünü genel ve özet olarak birisi 1999 yılına diğeri de 2023 yılına ait iki tabloda bir tabloda gösterelim: 1999 ve 2023 yıllarının dünya ekonomik görünümünü karşılaştırdığımızda dikkat çeken konuları sıralayalım: (1) Özellikle Sovyet blokunun dağılmasıyla birlikte IMF’ye yeni üyeler girmesiyle üye sayısı 184’den 196’ya yükselmiş bulunuyor. (2) Gelişmiş ekonomi sayısı 28’den 41’e yükselmiş bulunuyor. (3) Gelişmiş ekonomilerin dünyadaki ağırlığı azalırken gelişmekte olan ekonomilerin ağırlığı artıyor. Örneğin dünya toplam GSYH’si içinde gelişmiş ekonomilerin payı 1999’da yüzde 57,4 ve toplam ihracattaki pa

Anayasanın Değiştirilemez Maddeleri ve Nobel Ekonomi Ödülü

1901 yılından başlayarak Nobel ödülleri; fizik, kimya, tıp, edebiyat ve barış alanlarında insanlığa hizmet eden eser ve buluşların sahiplerine veriliyor. Ödüllerin kaynağını Alfred Nobel’in kendi adıyla kurduğu vakfa yaptığı bağış oluşturuyor. Ödüller, ayrı birer komite tarafından veriliyor: İsveç Kraliyet Bilimler Akademisi fizik, kimya alanlarındaki ödülleri; Karolinska Enstitüsü fizyoloji veya tıp alanındaki ödülleri ve Norveç Nobel Komitesi edebiyat alanındaki ödülleri veriyor. Norveç Parlamentosunca İsveç Akademisinden seçilen beş kişilik bir kurul ise barış alanındaki ödülün sahibini belirliyor. Ödül almayı hak eden kişi veya kurum bir madalya, bir diploma ve yıllar içinde değişen miktarda para ödülünün sahibi oluyor (günümüzde 1 milyon doların biraz üzerinde.) Nobel Ekonomi Ödülü, orijinal Nobel ödülleri arasında yer almıyor. İsveç Merkez Bankası (Sveriges Riksbank) 1969 yılından itibaren, Nobel Vakfı’nın desteğiyle yürütülen bir ekonomi ödülünü finanse etmeye başladı ve bu öd

Kitaplar ve Yorumlar 2024 - 4

  Ahmet Ümit, Yırtıcı Kuşlar Zamanı, YKY Yayınları, 2024 Ahmet Ümit, yalnızca bir yazar, edebiyatçı değil aynı zamanda bu ülkenin yetiştirdiği önde gelen aydınlardan birisidir. Her yerde karşımıza çıkabilen suçları inceleyen komiserleri, dedektiflerinin yanı sıra ülkenin siyasetçisiyle, iş insanıyla, tarikat liderleriyle iç içe girmiş suçları araştıran Başkomser Nevzat’ıyla yaşamımızda önemli bir yer edindi. Bu çok önemli romanında günümüz Türkiye’sinde yaşanan ekonomik bozulmanın yarattığı çöküş ortamının getirdiği ahlaki çürümeyi ele alıyor. Ve çok çarpıcı bir ifadeyle özetliyor durumu “Alıştığımız ülke, alıştığımız İstanbul, alıştığımız hayat kayıp gidiyordu avuçlarımızın arasından.” Başkomser Nevzat’ın bu macerası bir polisiyenin ötesine geçerek hatta kara roman türünü de geride bırakarak bir eleştiri öyküsüne dönüşüyor. Okunması şart desem yeridir. C.W. Ceram, Tanrıların Vatanı Anadolu (Türkçesi: Esat Mermi Erendor), Remzi Kitapevi, Gözden Geçirilmiş 9. Basım, 2024 Ceram’ın

Enflasyon Düşerken Neler Oluyor?

Bu sorunun kestirme yanıtı şudur: Enflasyon yükselirken neler olduysa onların tersi oluyor. O halde enflasyon yükselirken neler olmuştu sorusunun yanıtıyla başlayalım. Enflasyon yükselirken faizi yükselteceğimize düşürmüştük. Bunun sonucu olarak insanlar tasarruf edip faiz geliriyle enflasyonu göğüsleyemeyeceklerini görünce dolar, altın ve mal almaya başlamışlardı. Mal alımı gayrimenkulden, otomobile, dayanıklı tüketim mallarından (buzdolabı, çamaşır makinesi vb.) dayanıksız tüketim mallarına (deterjan, şampuan, bulgur, nohut vb.) kadar uzanan geniş bir yelpazeye yayılıyordu. İnsanlar imkânları çerçevesinde tüketim taleplerini öne çekerek (öne çekilmiş talep) harcamalarını artırmışlar ve bu talep artışı da enflasyona yol açmıştı. İşte şimdi bunların tersi oluyor. Şimdi faiz gerçi hane halklarının olduğunu düşündüğü yüzde 90 oranındaki enflasyonu karşılayacak kadar yüksek değil ama döviz kuru pek oynamıyor. Öyle olunca Türk Lirası faizi döviz faizi haline geliyor ve insanlar tüketim