Kayıtlar

Dünyanın Ekonomik Görünümü

Resim
Gelişmiş ve Gelişmekte Olan Ekonomiler Karşılaştırması IMF’nin World Economic Outlook October 2025 (Dünyanın Ekonomik Görünümü Ekim 2025) raporundaki tahminlerden yararlanarak 2025 ve 2026 yıllarına ilişkin durumu ele alalım. Aşağıdaki iki tablo satın alma gücü paritesine (SAGP) göre 1999 yılı ve 2024 yılı verilerini karşılaştırmalı olarak ortaya koyuyor (IMF’nin World Economic Outlook, Ekim 2000 ve Ekim 2025 raporlarından yer alan veriler kullanılarak tarafımızdan hazırlanmıştır): Bu iki tabloya karşılaştırmalı olarak baktığımızda aradan geçen 26 yılda şu gelişmeler olmuş: (1) Kapsanan ekonomi sayısı 184’den 197’ye yükselmiş. 1999’da gelişmiş ülke sayısı 28 iken 2024’de 42’ye yükselmiş, gelişmekte olan ülke sayısı 1999’da 156 iken 2024’de 155’e düşmüş. (2) 1999’da gelişmiş ülkelerin dünya GSYH’sindeki payı yüzde 57,4 iken 2024’de yüzde 39,6’ya gerilemiş buna karşılık gelişmekte olan ülkelerin dünya GSYH’sindeki payı 42,6’dan yüzde 60,4’e yükselmiş. ABD’nin dünya GSYH’sindeki payı yü...

Yaratıcı Yıkım ve Sürdürülebilir Büyüme

Bu yılın Nobel Ekonomi Ödülü, büyüme kavramına yeni bakış açıları getiren üç iktisatçı arasında paylaştırıldı. İsveç Kraliyet Bilimler Akademisi Sveriges Riksbank İsveç Merkez bankası) tarafından Alfred Nobel anısına konulan 11 milyon İsveç Kronu (yaklaşık 1.210 bin dolar) tutarındaki ödülün yarısını Joel Mokyr’e yarısını da Philippe Aghion ve Peter Howitt’e verdi. Joel Mokyr (Northwestern Üniversitesi, Tel Aviv Üniversitesi), uzun süredir üzerinde çalıştığı ve çeşitli yayınlar yaptığı bilginin ekonomik büyümeye dönüşme tezi nedeniyle ödüllendirildi. Akademi, ödülün verilme gerekçesi olarak Mokyr’in “teknolojik ilerleme yoluyla sürdürülebilir büyümenin ön koşulları üzerindeki çalışmalarını” esas aldığını açıkladı. Mokyr, bilginin niçin ve nasıl işe yaradığını öğrenen insanoğlunun büyümeyi sürdürülebilir hale getirdiğini öne sürüyor. Mokyr’e göre bu netlik sanayi devriminde ve ondan sonraki dönemde olmadığı için büyüme o dönemde sürdürülebilir bir nitelik kazanamadı. Mokyr’in önemli y...

Distimi

Geçenlerde youtube’da izledim: Mehmet Demirkol, futbol üzerine yorum yaparken Fenerbahçe’nin durumunu sürekli depresyon hali olarak tanımladı ve buna tıp biliminde “distimi” denildiğini söyledi. Bu tespit, yalnızca Fenerbahçe için değil Türk toplumu için de anlamlı göründüğü için çok ilgimi çekti.  Kişinin duygu, düşünce ve davranışlarını olumsuz etkileyen ciddi bir ruh sağlığı bozukluğu olarak tanımlanan depresyon (diğerlerinden ayırmak için majör depresyon deniyor), sürekli üzüntü, ilgi kaybı ve enerji düşüklüğü gibi belirtilerle kendini gösteriyor. Günlük yaşamı zorlaştırarak sosyal ilişkilerden iş hayatına kadar birçok alanda olumsuz etkilere yol açabiliyor. Kişide umutsuzluk hissi, hayattan zevk alamama, uyku ve iştah değişiklikleri, konsantrasyon bozukluğu gibi belirtiler ortaya çıkarıyor. Majör depresyonun gelişmesinde genetik faktörler, beyin kimyasındaki dengesizlikler, kronik hastalıklar, travmatik yaşantılar ve stres gibi birçok neden etkili olabiliyor. Üretkenliği aza...

Güvenli Liman: Altın ve Gümüş

Resim
Güvenli liman deyimi bir hukuk deyimidir. Uluslararası deniz hukuku gereğince fırtınadan veya kötü hava koşullarından korunmak isteyen ya da başka bir nedenle sıkıntıya giren bir geminin bir limana sığınması önlenemez. İşte bu tür sığınılan limanlara güvenli liman denir. Güvenli liman deyimi finans alanında, risklerin arttığı, piyasaların karıştığı dönemlerde değerini koruması beklenen yatırım araçlarını tanımlamak için kullanılıyor. Altının güvenli liman olarak kabul edilmesi rezervinin az olması, istendiği kadar çoğaltılamamasından kaynaklanıyor. Dünyada bugüne kadar çıkarılmış altınların tamamının 250 bin ton dolayında olduğu tahmin ediliyor. Kıt olan her şey gibi altın da değerlidir ve riskler arttıkça insanlar diğer yatırımlarını elden çıkarıp altına dönerler. Son yıllarda gümüş de benzer bir duruma yükselmiş ve güvenli liman olarak altının yanında yer almış bulunuyor. Aşağıdaki grafik dünya belirsizlik endeksindeki gelişmeyi gösteriyor. Özellikle Trump’ın ABD Başkanı olarak gör...

Yatırım Araçlarının Son 10 Yıldaki Getirileri Üzerine Bir Karşılaştırma

Resim
Son dönemlerde özellikle altın, gümüş, kripto paralarda görülen yüksek artışlar yatırımcıları, portföylerini sürekli gözden geçirip yenilemeye yöneltiyor. Aşağıdaki tablolardan üstteki 2015 yılından bugüne kadar BIST 100 endeksi, dolar (USD), Euro, gram altın (TL) ve kripto paraları temsilen Bitcoin’in (USD olarak) ve konut fiyatlarının geçirdiği gelişmeleri gösteriyor. Alttaki tablo 2015 yılını bütün bu araçlar için 100 kabul ederek oluşturduğumuz endekse göre yıllar içinde aldıkları değerleri ortaya koyuyor (üstteki tablo; BIST, Bloomberg HT, Paratic Piyasalar, CNBCe, trading view, TCMB sitelerindeki veriler kullanılarak tarafımdan hazırlanmış, alttaki tablo 2015 yılı 100 kabul edilmek suretiyle üstteki tablonun verileri endekslenerek oluşturulmuştur): Alttaki tablonun sondan bir üstteki satırı (Fark %) Ekim 2025 ile 2016 yılsonu değerleri arasındaki yüzde farkı, son satır (Fark, Kat) ise Ekim 2025 ile 2016 yılsonu değeri arasında kaç kat fark olduğunu gösteriyor. Buna göre Bitcoin...

Fenerbahçe'nin Yeni Yönetimine İlk Açık Mektup

Sayın Başkan, göreve geldiğinizden bu yana takıma ve taraftara pozitif enerji vermeye çalıştınız, birlik olursak, aile olursak çözemeyeceğimiz sorun yok dediniz. Bu tabii ki çok olumlu ve takdir edilmesi gereken bir tavır, ama ne yazık ki çözüm burada değil. Dünyanın bütün Fenerbahçelileri birlik olsa bu teknik direktörle ve bu oyuncularla olumlu sonuçlar almak mümkün olmaz. Tedesco göreve ilk geldiğinde mühendislik ve yöneticilik kökenine bakarak benim görebildiğim eksikleri onun da göreceğini ve ona göre önlem alacağını düşünmüştüm, fena halde yanılmışım. Takımı bir buçuk yıldır on kişi oynattığı halde Mourinho tarafından ısrarla oyunda tutulan Szymnaski’yi oynatmaya devam ettiğinde Tedesco hakkında yanıldığımı anladım. Bu oyuncunun bir torpili mi var bilmiyorum. Her gelen teknik direktör oyuna üç kuruşluk katkısı olmadığı halde ısrarla bu adamı oynatıyor. Bütün korner atışlarını bu oyuncu kullanıyor ve iki yıldır Fenerbahçe hiçbir korner atışından bir tehlike yaratamıyor. U21 takımı...

Washington Uzlaşısı, Beijing Uzlaşısı, Londra Uzlaşısı

Resim
Bugünün dünya ekonomik düzenine biçim veren neoliberal yaklaşımlar 1970’lerde ortaya çıkmaya başladı, 1980’lerden itibaren yaygınlık kazandı. Sovyet sisteminin dağılmaya başlamasıyla birlikte bu yaklaşım, iktisatçı John Williamson tarafından, 1989 yılında Washington Uzlaşısı (Washington Consensus) adı verilen 10 ilke altında toplandı. Bu ilkeler o tarihten sonra neoliberal yaklaşımın 10 Emiri haline geldi. [i] Giderek bağımsızlıklarını yitiren ve ABD Hazine Bakanlığı’nın güdümü altına giren IMF ve Dünya Bankası, gelişmekte olan ülkelerle program kredisi ilişkisi kurduklarında bu ilkelere uygun programları dayattılar.   Washington Uzlaşısının on temel ilkesini şöylece sıralamak mümkün: (1) GSYH’ye oranla büyük sayılacak mali açıkları önleyecek bir maliye politikası izlenmeli. (2) Kamu harcamaları, sübvansiyonlardan çok altyapı yatırımlarının desteklenmesi gibi büyüme odaklı ve fakirleri koruma amaçlı alanlara kaydırılmalı. (3) Vergi tabanının yaygınlaştırılmasını ve ılımlı m...

Ekonomideki Gelişmelerin Değerlendirilmesi

Resim
ABD’de devlet kapandı. ABD’de yönetimin bütçesinin kabul edilmeyeceği anlaşılınca geçici bütçe Kongre’ye getirilmişti. Temsilciler Meclisinde onaylanan bütçenin yürürlüğe girebilmesi için Senato’da da onaylanması gerekiyordu. Mali yıl bugün başladı. Bütçenin dün gece yarısına kadar Senato’da onaylanmaması sonucu ABD kapanmaya gitti. Bu durumda sosyal güvenlik ödemeleri, hava trafik kontrolörleri ücretleri, ordu gibi bazı işler ve görevler dışında devlet ödemeleri yapılamayacak. Yüzbinlerce çalışan zorunlu olarak ücretsiz izinli olacak. Bu kararın sonuçları doların, TL dışındaki, diğer paralara karşı değer kaybetmesi, altın ve gümüşün değer kazanması olarak görülmeye başlandı. Dünya borsalarında bu kapanma meselesi dolayısıyla düşüşler yaşanacak, zaten olumlu gelişmeler olmadığı anlaşıldığında düşüşler başlamıştı bu gidiş daha da hızlanacak. Kapanma meselesi kısa sürede çözümlenemezse dünya üzerindeki olumsuz etkileri daha fazla olacak. TÜİK, Ağustos ayı işsizlik oranını yüzde 8,5 ola...

ABD Bugün Kapanabilir

ABD’de bütçe harcamalarının yapılmasının önünde iki engel olabilir: (1) Hazine’nin kamu kesimi adına borçlanma limitinin tavanına ulaşılması. (2) Federal bütçenin Kongreden onay alamaması ve buna ek olarak geçici bütçe için de yetki alınamaması. Her iki durumda da harcama yetkisi kalmadığı için sistem duruyor. Buna “devletin kapanması” deniyor. Amerikan Anayasası’na göre devletin borçlanmasına karar verme yetkisi yalnızca Kongre’ye aittir. 1776’dan 1917’ye kadar borçlanmaya yol açacak bütün harcamalar için tek tek Kongre’den yasa geçiriliyordu. I. Dünya Savaşı’nın gerektirdiği harcamaların karşılanabilmesi amacıyla daha esnek bir sistem arayışı sonucu 1917 yılında Kongre borçlanma için bir tavan belirledi ve bu tavana ulaşılıncaya kadar yapılacak borçlanmalar için Kongre’den tek tek yasa geçirilmesi zorunluluğunu kaldırdı. 1941 yılında çıkarılan Federal Borçlanma Yasası ile borç tavanıyla ilgili düzenlemelerin nasıl yapılacağı belirlendi. IMF verilerine göre 2025 yılı için ABD’nin ta...

Yapay Zekâ İşimizi Elimizden Alacak mı?

Yapay zekânın hemen her alana girmesi ve pek çok konuda insan becerilerinden ötesini yapabilmesi mavi yakalılar olarak adlandırılan kol emeğine dayalı çalışanlarla beyaz yakalılar olarak adlandırılan zihin emeğine dayalı çalışanlar arasında işlerini kaybetme endişesi yaratıyor. Bu durum çalışanlarla sınırlı kalmıyor, öğrenciler arasında da mezun olunca iş bulamama endişesi giderek büyüyor. Çalışanlar, serbest meslek sahipleri ve öğrenciler işlerine yaradığı sürece saygı duysalar da sonrasında kendilerine rakip gördükleri için yapay zekâya karşı husumet beslemeye yöneliyorlar.   Bu eğilim yeni değil, geçmişte de birkaç kez yaşandı. En bilinenlerinden birisi Ludizm diye adlandırılan bir olgu. Sanayi devrimiyle birlikte buharla çalışan ve kol emeğine dayalı üretime göre kat kat daha hızlı üretim yapılmasını sağlayan tekstil makineleri devreye sokulunca işçiler, makinelerin kendilerinin yerini alacağı korkusuna kapıldılar. 19’uncu yüzyılın başlarında İngiltere’de işçiler ayaklan...