Kayıtlar

KKM'nin Maliyetinin Hesaplanması

Resim
Kur Korumalı Mevduat Hesapları (KKM), 2021 yılının Eylül ayında enflasyon (yüzde 19 idi) yükselme eğiliminde olduğu halde Merkez Bankası’nın (TCMB) faizi (yüzde 19 idi) indirmeye başlaması sonucu dövize başlayan hücumu önlemek amacıyla Aralık ayında devreye sokuldu. Bankalarda KKM hesabı açanlar, ya TL ya da döviz mevduat hesabındaki paralarını belirli bir vade ve faiz karşılığı KKM hesabına yatırıyorlardı. Vade sonu geldiğinde, TCMB tarafından ilan edilen döviz alış kuru ile hesap açılışındaki döviz alış kuru karşılaştırılıyor, vade sonundaki kur farkı, hesabın faiz  getirisinden yüksekse kur farkı, faiz getirisi kur farkından yüksekse o zaman da faiz ödeniyordu. Böylece bu modelle mevduat ister TL isterse döviz cinsinden olsun kurdaki değişmelere karşı korunmuş oluyordu. Başlangıçta TL mevduatın kur farkları Hazine tarafından bütçeden, döviz tevdiatından gelen kur korumalı hesapların kur farkları da TCMB tarafından ödeniyordu. 2023 yılı Temmuz ayında çıkarılan yasa ile her iki ...

KKM Faciası

2021 yılı Eylül ayında, enflasyon da politika faizi de yüzde 19 iken ve de enflasyon yükseliş sinyalleri verirken Merkez Bankası’nın faizleri düşürmeye başlamasıyla girilen irrasyonel sürecin faciaya doğru gittiği kurlarda başlayan yükselme sonucu kısa sürede anlaşıldı. Buna karşılık siyasilerce ortaya atılan faiz sebep enflasyon sonuç ve nas söylemlerinden geri adım atılmadığı için Merkez Bankası bu yanlıştan dönerek faizleri yükseltmeye gidemedi. Tam tersine düşürmeye devam etti. Ne var ki kurlardaki artış durmuyordu. Bu kez panzehir olarak kur korumalı mevduat hesabı (KKM) icat edilerek devreye sokuldu. Bu hesabı açanlar, ya TL ya da döviz mevduat hesabındaki paralarını belirli bir vade ve faiz karşılığı KKM’ye yatırıyorlardı. Vade sonu geldiğinde, Merkez Bankası tarafından ilan edilen döviz alış kuru ile hesap açılışındaki döviz alış kuru karşılaştırılıyor, vade sonundaki kur farkı, hesabın faiz  getirisinden yüksekse kur farkı, faiz getirisi kur farkından yüksekse o zaman da f...

Vergi İncelemeleri ve Vergi Müfettişleri

Resim
Hazine ve Maliye Bakanlığı’nda Vergi Müfettişlerinin ve destek görevlilerin yer aldığı Vergi Denetim Kurulu Başkanlığı var. Başkanlığın görevleri; vergi incelemeleri yapmak, vergi kayıp ve kaçağına neden olan kayıt dışı ekonomiyi en düşük düzeye indirmeye çalışmak, vergi mükelleflerinin vergiye uyumunu artırmaya çalışmak, idarenin etkin ve hukuka uygun işleyişini sağlamak amacıyla teftiş ve soruşturma faaliyetlerini yürütmek, maliye politikasının oluşturulmasına yönelik hukuki düzenlemelerin hazırlanmasına katkıda bulunmak. Kurulun, kamuoyunu asıl ilgilendiren görevi kuşkusuz vergi incelemeleri, vergide kayıp ve kaçağın azaltılması çalışmaları ve onların sonuçları. O nedenle bu yazımda 2024 yılı sonuçlarını ele alarak vergi müfettişlerinin bu amaçlara ulaşmak için nasıl sonuçlar elde ettiğini paylaşmaya çalışacağım (burada kullandığım bütün verileri Vergi Denetim Kurulu Başkanlığı 2024 Faaliyet Raporu’ndan aldım.)   2024 yılı itibarıyla Vergi Denetim Kurulu’nda (başkan ve başka...

Bir Eski Türkiye Bürokratı Daha Veda etti

“Biz Dört Kişiydik” yazısını bu blogda yayınlayalı iki ay oldu. Rüşdü Saraçoğlu'nun ardından Ercan Kumcu da bizi terk etti. Ercan Kumcu hepsinin arasında benim en yakın arkadaşımdı. Ne zaman canım sıkılsa arardım buluşurduk. Aynı şey onun için de geçerliydi. 1980’lerin başında dış borçlanma Merkez Bankası tarafından yapılıyordu sonra bu görevin Hazine’ye ait olması gerektiğine karar verildi ve dış borçlanma Hazine’ye devredildi. Hazine, o yıllarda döviz üzerine tahvil çıkarmaya ve yurt dışına satarak dış borçlanma yapmaya başlamıştı. Buna karşılık Türkiye’nin reyting notu yoktu. S&P ve Moody’s haber göndererek dış borçlanmamızın arttığını ve Türkiye için kredi derecelendirmesi yapmaları gerektiğini söyledi. Onlara Japon Kredi Derecelendirme Kuruluşu JCR da katıldı. O zaman kimse bu işin nasıl yapılacağını bilmiyordu. Biz Ercan’la başladık çalışmaya, araştırmalar yaptık, kitaplar, makaleler okuduk, bu üç kredi derecelendirme kuruluşunun yaptığı reytingleri inceledik. Bu işin y...

Ekonomiyi Düzeltmekle İş Bitmez

Resim
Bir ülkenin küresel sistemdeki yerini tam olarak belirleyebilmek öyle kolay bir iş değil. Pek çok gösterge söz konusu: Bunlardan bir bölümü ekonomik göstergeler, bir bölümü sosyal ve siyasal göstergeler. Gösterge sayısının çokluğu hepsini ele alıp değerlendirme yapmayı çok zorlaştırıyor. Ayrıca bazı göstergeler her yıl yayınlanmıyor. O nedenle küresel sistemdeki yerimizi belirlemek için zorunlu olarak iki ekonomik gösterge (cari Fiyatlarla GSYH ve cari fiyatlarla kişi başına gelir), bir siyasal gösterge demokrasi endeksi), iki de sosyal gösterge (hukukun üstünlüğü endeksi ve yolsuzluk algı endeksi) seçimi yaptım. Öncelikle ekonomik göstergeler açısından küresel sistemde nerede olduğumuzu belirleyelim (tablodaki veriler için kaynaklar: www.tradingeconomics.com , https://www.theglobaleconomy.com/ , www.imf.org .) GSYH’si en yüksek 20 ülkenin adlarının yer aldığı ilk sütunun yanında yer alan sütun ülkelerin milyar dolar cinsinden cari fiyatlarla GSYH’sini, onun sağındaki sütun da ülkel...

Finansal Özgürlük ve Kumar

Finansal özgürlük iki şekilde anlaşılabilir: (1) İnsanın çalışmaya bağımlı olmadan gelir elde edebilmesi. Bu tür gelirlerin kaynakları; kira geliri, temettü geliri, faiz geliri gibi pasif gelirlerden oluşur. (2) İnsanın kendi finansal yatırımlarını istediği gibi yapması veya yaptırmak üzere özgürce talimat vermesi. Finansal özgürlüklerin ilki gelir elde etmekle, ikincisi ise elde edilmiş servet veya gelirin harcanmasıyla ilgilidir. Harcama kısmında gelirin nasıl elde edildiğinin önemi yoktur, önemli olan o elde edilen gelirin nasıl kullanıldığıdır. Yirmi birinci yüzyıl, finans dünyasına getirdiği araç yenilikleriyle, teknolojik değişikliklerle ve belki de hepsinden önemlisi sermaye hareketlerinin serbest bırakılmasıyla finansal özgürlüğün ikinci biçimini yani gelir ve servetin özgürce kullanılması yeteneği zirveye taşıdı. Eskiden bir hisse senedine, tahvile, bir yatırım fonuna, yurt dışındaki bir varlığa yatırım yapmak isteyen kişiler bu yatırımların bazılarını yapabilme özgürlüğün...

Kuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye

Resim
1971 Nobel ekonomi ödülü sahibi iktisatçı Simon Kuznets (1901 – 1985) 1950’lerde Kuznets Eğrisi Hipotezi olarak anılan bir görüş ortaya atmıştı. Bu görüşe göre ekonomi gelişmeye devam ettikçe piyasa güçleri sisteme egemen olmaya başlar ve sonuçta ekonomik eşitsizlik azalır. [1] Bu hipotez şöyle bir şekille gösterilebilir: Kuznets Eğrisi Hipotezi açısından eşitsizlik (Inequality - In) gelir dağılımı ölçüsü olarak kullanılan Gini katsayısıyla ölçülür. Gini katsayısı, gelir dağılımı adaletini ölçmekte kullanılan bir katsayıdır. 0 ile 1 arasında değişir. Katsayı sıfıra yaklaştıkça gelir dağılımı adaleti yükselir, 1’e yaklaştıkça eşitlikten uzaklaşır. Yine bu hipotez açısından ekonomik gelişme de kişi başına gelir (per capita income - PCI) düzeyindeki değişimle ölçülür. Hipoteze göre kişi başına gelir arttıkça (şekilde PC1'den PC2'ye ilerledikçe) eşitsizlik azalır (şekilde In1'den In2'ye iniş.) Y noktası, X noktasına göre refahın arttığı ve eşitsizliğin azaldığı bir noktad...

Kitaplar ve Yorumlar 2025 2

Ivan T. Berend, 20. Yüzyıl Avrupa İktisat Tarihi (Çeviren: Serpil Çağlayan) T. İş Bankası Kültür Yayınları (Güncellenmiş Yeni Baskı), 2025 En sonda söyleyeceğimi en başta söyleyeyim: Son zamanlarda okuduğum en iyi kitap. Yirminci yüzyılda yaşanan, çoğunu zamanla unuttuğumuz ama hepsi birbirinden önemli ekonomik olayları, onların içinde yeşerdiği siyasal ortamı olağanüstü netlikte ve analitik olarak anlatmış Ivan Berend. Kapitalizmin şekil değiştirmeleri, sosyalizmin zaafları, sistem sorunları hepsi kronolojik olarak veriliyor kitapta. Kitabı bitirdiğinizde zihninizde 20’nci yüzyıla ilişkin soru işareti kalmıyor diyebilirim. Ekonomi, siyaset, uluslararası ilişkiler, Avrupa gibi konulara en ufak bir ilginiz varsa mutlaka okumalısınız. Murat Altıntaş, Ahmet Birincioğlu ve Engin Dumurcaklı, Türk Vergi Kanunlarının Uygulaması, Novus Kitap Yayınları, 2025 Vergi Müfettişi olan yazarlar harika bir kitap yazmışlar. Vergi gibi son derecede sıkıcı bir konuda harika bir kitap nasıl yazılır d...

Eski Türkiye’den Bir Sokak ve Bir Apartman

1950’lerin Ankara’sında iki katlı bahçeli evler vardı. Biz Atatürk Bulvarı’nın hemen altındaki sokakta, bahçe içinde iki katlı bir evin alt katında kirada otururduk. Oturduğumuz Adakale Sokak, Ankara’nın en iyi sokaklarından birisiydi ve babamın memur maaşıyla orada kirada oturabiliyorduk. Yanımızdaki evde üst katta ev sahibi bir anne kız, orta katta bir tüccar ve ailesi, bodrum katta da SSK’de çalışan dul bir anne ve üç çocuğu otururdu. Öteki yanımızda İngiliz Kültür Heyetinin üç katlı binası vardı. Onun hemen altında bir serbest avukatla eşi ve üç çocuğu vardı. Hepimiz arkadaştık, birlikte okula gider, okul sonrası birlikte oynardık. Bütün mahallede yalnızca tüccar ailesinin arabası vardı. Bir de babamın makam arabası. O arabaya bir kez bile ne annemi ne de bizi bindirdi babam. Kendisi de yalnızca evden işe giderken ve işten eve dönerken kullanırdı. Sokaktaki evlerin tamamı iki katlıydı: Genellikle üst katlarda ev sahipleri, alt katlarda bizim gibi kiracılar otururdu. Evlerin bahçele...

Eski Türkiye'den Bir Hoşgörü Anısı

1989 yılının Ekim ayıydı. ABD’deki görevimden (Washington Büyükelçiliği Ekonomi ve Ticaret Müşaviri) döneli iki gün olmuştu. Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarlığı Kamu Finansmanı Genel Müdürü olarak atanmıştım. Daha doğrusu ABD’deki üç yıllık görev süremi tamamlama fırsatı bulamadan Ankara’ya çağırılıp genel müdürlüğe getirilmiştim. Turgut Özal Başbakandı. Özal, genel müdürlüğe atanma kararnamemi imzaladıktan sonra özel kalem müdürü beni arayıp makama çağırmıştı. Başbakanın yanında kardeşi ekonomiden sorumlu devlet bakanı Yusuf Özal da vardı. Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarlığı Yusuf Bey’e bağlıydı, dolayısıyla benim de bakanımdı. Odaya girdiğimde iki kardeş karşılıklı olarak koltuklarda oturmuşlardı. Ben girince ayağa kalktılar, elimi sıktılar ve kutladılar. Yusuf Bey: “Efendim” dedi, “Mahfi, Hazinede genel müdür yardımcısıyken ben biliyorsunuz Devlet Planlama Müsteşarıydım ve bizimkilerle Hazineciler hep birlikte çalışırlardı. Mahfi’yi oradan tanırım, sabaha kadar çalıştıklarına defala...