Kayıtlar

2025 Yılsonu Tahminleri

Resim
IMF, Nisan ayında yapılan ara toplantısı için hazırladığı tahminleri yayınladı (World Economic Outlook Database, April 2025.) Önce dünya tahminlerine bir bakalım. Aşağıdaki tablo dünya tahminlerini gösteriyor: IMF’nin 2025 tahminleri, Ekim 2024 tahminlerine göre daha olumsuz bir durumu gösteriyor. Dünya genelinde yaşanan büyüme düşüşlerine ek olarak Trump yönetiminin getirdiği gümrük vergilerinin de etkisiyle dünya ticaret hacminde önemli bir gerileme olması bekleniyor. Bu gerileme, IMF’ye göre, dünya genelinde bir GSYH büyüme düşüşünü de birlikte getirecek gibi görünüyor. Eğer IMF’nin bu tahminleri tutarsa o zaman dış ticaret kısıtlamalarının dünya refahını (ekonomik büyümeyi) düşürücü etkisi verilerle de kanıtlanmış olacak. Tabloya göre ABD ciddi bir büyüme ivmesi kaybetmekle birlikte resesyona girmeyecek gibi duruyor. Buna karşılık Euro Bölgesi ciddi anlamda bir resesyon eşiğinde görünüyor. Bölgenin en büyük ekonomisi konumundaki Almanya’nın resesyonda olduğunu da (burada ayrıca g...

Bu Faizle Üretim Yapmak Mümkün Değil

TCMB faizi artırınca iş dünyasından faizlerin yüksekliğiyle ilgili şikâyetlerde ciddi artış oldu. İş dünyası temsilcileri “bu faizlerle, bu kadar yüksek finansman maliyetleriyle üretim yapmak mümkün değil” diyorlar. Şikâyetler, faiz oranlarıyla sınırlı değil. İhracatçılar ve turizmciler de bir yandan yüksek faizden bir yandan da uzunca bir süredir kurun sabitleşme eğilimi içinde olmasından rahatsızlar. Aynı kişiler, tıpkı tüketicilerin büyük çoğunluğu gibi, gerçek enflasyonun aslında TUIK’in açıkladığı enflasyon oranının en az yüzde elli üzerinde olduğundan şikâyet ediyorlar. Eğer bu şikâyetleri doğruysa yani enflasyon gerçekte yüzde 38,1 değil de yüzde 75 dolayındaysa o zaman yüzde 75’e kadar kredi faizi düşük oranlı faiz demektir. Eğer faiz oranı yüksekse o zaman enflasyon onların dediği gibi yüzde 75 değil, TUIK’in açıkladığı gibi yüzde 38,1 demektir. Bir başka ifadeyle bu şikâyetlerin ikisi aynı anda haklı olamaz. 2021 Eylülünde TCMB faizi düşürmeye başladığında bunun yanlış bi...

Faiz Koridoru

Resim
17 Nisan kararı sonrasında TCMB’nin bankalara uyguladığı faizler şöyle oldu: TCMB, 17 Nisan kararı öncesinde bankalara gecelik borç veriyordu, bu karar sonrası normal borç verme kanalı olan haftalık repo ihalesiyle borç vermeye geri döndü. Buna göre bankalara repo ihalesi açıyor ve yüzde 46 faizle verilecek borç miktarının nasıl paylaştırılacağını kararlaştırıyor. TCMB’nin bankalara kullandırdığı fonların ortalama faizi, haftalık repo ihalesinde, verilen tekliflere ve geç likidite penceresi imkânından yapılan kullanımlara göre, gecelik faizlerin belirlediği alt ve üst limitler arasında bir yerde oluşuyor. Bu sisteme faiz koridoru sistemi deniyor. Bunu bir şekil yardımıyla açıklayalım. Şekilde dikey eksende faiz oranı (i), yatay eksende likidite (L) yer alıyor. Siyah kırıklı çizgi geç likidite penceresi faizini (GLPF), düz çizgi gecelik borç verme faizini (GBVF) TCMB’nin gecelik borç verme faizini, gri düz çizgi gecelik borç alma faizini (GBAF), kırıklı gri çizgi haftalık repo ihalesi...

Merkez Bankası Aslında Ne Yaptı?

Gün sonlarında ödeme sistemlerinde ortaya çıkabilecek sorunların önlenmesi için bankalara geçici nitelikteki likidite ihtiyaçlarını karşılamaları için sağladığı geç likidite imkânını saymazsak TCMB’nin bankalarla borçlanma ve borç verme ilişkisine yön veren iki uygulaması var: Gecelik borç verme, borç alma ve haftalık repo ihalesi yoluyla borç verme. TCMB, 21 Mart 2025 tarihine kadar akşamları ellerinde kalan likidite fazlasını kendisine gecelik olarak borç veren bankalara yüzde 41 faiz veriyor, bankaların kendisinden gecelik vadeyle aldığı borca da yüzde 44 faiz uyguluyordu (bu oranlar yıllık oranlardır, gecelik fazi bulmak için bu oranı 365’e bölmek gerekiyor.) Bu ikisi arasında oluşan aralığa faiz koridoru deniyor. TCMB bir ay öncesine kadar gecelik borç verme uygulamasını kullanmıyor, yalnızca haftalık repo ihalesiyle borç vermede bu iki faiz oranının arasında hareket edilmesini (alt ve üst limitler olarak) sağlıyordu. TCMB’nin asıl borç verme imkânı olan haftalık repo ihalesi ...

Altına Hücum

Resim
Dünyada altının ons (1 Troy Ons = 31,1035 gram) fiyatı 2025 yılına başlarken 2.606 Dolardı. Bugün 3.237 Dolar. Demek ki üç buçuk ayda yüzde 24 değer kazanmış. Türkiye’de altının gram fiyatı 2.960 TL idi. Bugün 3.960 TL. Demek ki üç buçuk ayda Türkiye’de gram altın yüzde 34 değer kazanmış. Buna göre Türk altın yatırımcısı mesela Amerikalı altın yatırımcısına göre 10 puan daha yüksek getiri elde etmiş. Bunun nedeni USD/TL kurunun yılbaşından bu yana TL aleyhine yüzde 7,5 düşmesi (Türk Lirasının Dolara karşı değer kaybetmesi.) Amerikalı altın yatırımcısı altın değer kazandığında kazanırken Türk altın yatırımcısı altın değer kazandığında kazanmaya ek olarak Türk Lirası değer kaybettiğinde ek olarak kazanıyor. Altının değer kazandığı dönemler belirsizliklerin arttığı dönemler. Dünyada belirsizlikler ne kadar artmışsa altına dönüş o kadar artıyor ve sonuçta altına talep arttığı için de altın fiyatları yükseliyor. Aşağıdaki grafiklerden ilki 1990’dan 2025 ilk çeyrek sonuna kadar Dünya B...

Borsalar Yanıyor

Resim
Yakın geçmişe kadar ticaret savaşları döviz kuru aracılığıyla yürütülüyordu. Çin, tam anlamıyla bir dalgalı kur rejimi uygulamadığı için merkez bankası (PboC) Yuan’ı müdahalelerle düşük düzeyde tutabiliyor ve bu yolla ithalatı kısıtlayıp ihracatı artırabiliyordu. Dolar, dalgalı kur rejimine göre piyasada belirlendiği için ABD’nin elinde kuru kullanarak ithalatı kısıtlayıp ihracatı artırma imkânı yoktu. ABD, Çin’in kur yoluyla yürüttüğü ihracat politikasına öteden beri karşı çıkıyor, Dünya Ticaret Örgütüne baskı yaparak Yuan’ı gerçek değerine getirmeye uğraşıyordu. Çin, bu konuda düzeltme yapacağına söz verdiği halde hiçbir zaman ABD’nin istediği ölçüde düzeltme yapmadı. Bu baskılardan sonuç alamayınca ABD, ticaret savaşlarını çok daha sert bir alana taşıyarak gümrük vergilerini artırma yoluna gitti. Bir sonraki aşama muhtemelen ithalata kotalar konulması ve yasaklamalar olacak. Bütün dünya nefesini tutmuş hangi ülkenin nasıl bir ithalat sınırlaması getireceğini anlamaya çalışıyor. Düny...

Herkesin Kaybedeceği Oyun

Satranç ya da tavla gibi iki kişilik oyunlarda bir kazanan varsa mutlaka bir de kaybeden vardır. Poker gibi ikiden çok kişinin oynadığı oyunlarda kazanan sayısı artmaz, kaybeden sayısı artar. Futbol, basketbol, voleybol gibi oyunlarda çok kişi kazanmış gibi görünse de gerçekte bir takım kazanır bir takım kaybeder. Herkesin kaybettiği bir oyun yoktur. Ancak bilgisayara karşı oynanıp da kaybedilen oyunlarda oyuncular kaybeder ve bilgisayar kazanmış olur. Ekonomide, farklı sonuçlar söz konusu olabilir. Örneğin fiyatlarda indirim yapan bir satıcı indirim sonrası çok daha fazla mal satarak her bir maldan daha az ama toplamda daha büyük kazanç elde ederken tüketiciler de zihinlerinde oluşan fiyattan daha ucuza aldıkları için kazançlı çıkabilirler (tüketici rantı.) Böylece herkes kazanmış olur. Ya da fiyatlarını astronomik bir şekilde artıran bir satıcı, sattığı maldan çok kazansa da toplam satışları düşeceği için eskiye göre daha az toplam kazanç elde eder. Bu malları alan tüketiciler de e...

Trump Vergilerinin Finans Piyasalarına Etkisi

Trump’ın “Kurtuluş Günü” (liberation day) olarak ilan ettiği 2 Nisan’da ABD’nin dış ticaret ilişkisinde olduğu ülkelere karşı uygulayacağı standart ve ek gümrük vergisi oranlarını ve bazı mallara hangi ülkeden ithal edilirse edilsin uygulayacağı gümrük vergisi oranlarını ilan etmesinden sonraki 3 işgünü içinde finansal piyasalarda ciddi gerilemeler yaşandı. Standart gümrük vergisi oranı olarak belirlenen yüzde 10 oranındaki vergiler 5 Nisan’da yürürlüğe girdi, bugünden başlayarak uygulamaya yansıyacak. Ülkelere göre farklı oranlar içeren ek gümrük vergileri de Çarşamba günü yürürlüğe giriyor. Özellikle standart oranların üzerinde ek vergi uygulamasıyla karşılaşan ülkeler misilleme uygulayarak ABD’den yapılacak ithalata aynı oranlarda gümrük vergisi koyarak karşılık vereceklerini açıkladılar. Çin, geçen hafta sonunda 10 Nisan gününden itibaren ABD'ye yüzde 34 gümrük vergisi uygulayacağını açıklayarak misillemeyi yaşama geçirdi. Bu karşılıklı hamlelerin, iki dünya savaşı arasında...

Komşuyu Yoksullaştırma Politikası

Ekonomide, kendini kurtarmak için komşuyu yoksullaştırma politikası (İngilizcesi beggar thy neighbour policy), bir ülkenin, ekonomik sorunlarını, diğer ülkelerin ekonomilerini bozacak yollara başvurarak çözmekte kullandığı yaklaşımlara verilen isimdir. İlk kez Adam Smith tarafından Ulusların Zenginliği adlı kitabında merkantilist ekonomi politikasının eleştirisi olarak gündeme getirilmiştir. 15’inci yüzyıl ortalarından 19’uncu yüzyıl ortalarına kadar geçen uzun dönemde bir yandan emperyalist fetihlerle uzak ülkelerden değerli madenleri alıp ülkeye getirmeyi bir yandan da ithalatı kısıtlayıp, ihracatı artırmayı özendiren merkantilist doktrin bütün Avrupa ülkelerinin o dönemde temel politikası olmuştur. Avrupa ülkeleri ithalatı kısıtlayabilmek için gümrük vergileri, kotalar uygulamışlardır. Zamanla bu yaklaşım, ithal ikamesi adı altında aşağı yukarı aynı çerçevede ama daha farklı bir sunum altında uygulanır olmuştur. Sanayi devrimi sonrasında bu görüşler yavaş yavaş değiştiyse de...

Trump’ın Gümrük Vergileri ve Türkiye

Resim
Trump yönetimi, bir süreden beri duyurduğu adımı attı ve ABD’nin dış ticaret ortaklarına karşı uygulayacağı gümrük vergilerini açıkladı. [1]  Buna göre ABD, 5 Nisandan itibaren bütün ülkelere yüzde 10 oranında gümrük vergisini standart olarak uygulayacak. Bazı ülkeler için bu standart oranın üzerine getirilen cezalandırıcı vergi olarak da anılan ek gümrük vergisi 9 Nisan’dan itibaren yürürlüğe girecek. Ülkelere uygulanan bu farklılaştırılmış gümrük vergilerine ek olarak bazı mallara da, ihraç eden ülkeye bakılmaksızın, ek vergiler getiriliyor (örneğin otomobil ithalatında yüzde 25 ek vergi söz konusu.)   Trump, bu yeni gümrük vergilerini yürürlüğe sokarak ABD’nin ticaret açığı verdiği ülkelerle olan negatif dış ticaret dengesini düzeltmeyi, bir başka ifadeyle dış ticaret açığını düşürmeyi hedefliyor. Buna ek olarak yükseltilen bu vergiler sonucunda, başta uzak doğu ülkelerine yatırım yapmış olan Amerikan şirketleri olmak üzere, ABD’ye mal satan üreticilerin, ABD’ye gelmel...