Dolarizasyon Yeniden Zirveye Giderken

Dolarizasyon (teknik ifadesiyle para ikamesi); bir ekonomideki kişi ve kurumların yerel parayla birlikte döviz kullanmaları ve tasarruflarının bir kısmını döviz hesaplarında tutmaları olgusuna verilen isimdir. Bu olgunun tersine dönmesine yani döviz kullanan veya döviz mevduatında paralarını tutanların dövizlerini bozdurup yerel parayı tercih etmeye başlamalarına da ters dolarizasyon (teknik ifadesiyle ters para ikamesi) adı veriliyor. 

Adı dolarizasyon olmakla birlikte bu olgu yerel para yerine ikame edilen diğer bütün yabancı para birimleri için geçerlidir. Bu olgunun en üst derecesi yerel para yerine tümüyle bir yabancı paranın kullanılmasıdır. Buna tam dolarizasyon deniyor. Mesela Ekvador ve Panama’da ABD Doları, KKTC’de de TL, Lihtenştayn’da İsviçre Frangı yerel para olarak kullanıldığı için bu ülkelerde tam dolarizasyon geçerlidir. Bunun yanı sıra konvertibiliteye geçmiş yani sermaye hareketlerini serbest bırakmış yüksek enflasyon yaşayan ekonomilerde yerel paranın yanında yabancı paralar kullanılmaya başlandığında bu duruma yarı dolarizasyon ya da yalnızca dolarizasyon deniyor. Birçok gelişme yolunda ülke ve Türkiye bu durumdadır.

Bir ülkede dolarizasyon oranını ölçmenin en kestirme yolu bankalardaki yabancı para mevduatının toplam mevduat içindeki payını hesaplamaktır (Dolarizasyon Oranı = Yabancı Para Mevduatı / Toplam Mevduat.) Aşağıdaki tablo 2002’den bu yana dolarizasyondaki gelişmeyi gösteriyor (tablo; BDDK, TCMB ve TÜİK verileri kullanılarak tarafımdan hazırlanmıştır.)

2002

2005

2007

2010

2013

2017

2018

2019

22 Eylül 2020

Milyar TL

Mevduat Toplamı

138,0

236,2

338,5

584,1

903,8

1.668,9

2.036,1

2.334,2

3.432,7

TL Mevduat

58,9

150,9

220,7

413,5

566,5

897,8

1.041,9

1.106,9

1.590,4

YP Mevduat

79,1

85,3

117,8

170,6

337,3

771,1

994,2

1.227,3

1.842,3

Yüzde

Mevduat Toplamı

100,0

100,0

100,0

100,0

100,0

100,0

100,0

100,0

100,0

TL Mevduat/Toplam Mevduat

42,7

63,9

65,2

70,8

62,7

53,8

51,2

47,4

46,3

YP Mevduat/Toplam Mevduat

57,3

36,1

34,8

29,2

37,3

46,2

48,8

52,6

53,7

YP Mevduat (USD Cinsinden)

48,8

63,5

100,6

110,9

156,1

196,1

189,0

196,0

242,0

Enflasyon

29,8

7,7

8,4

6,4

7,4

11,9

20,3

11,8

11,8

USD/ TL Kuru

1,50

1,34

1,30

1,50

1,90

3,65

4,81

5,85

7,66

Türkiye, 1990 yılında konvertibiliteye geçtikten sonra yüksek enflasyonla birlikte dolarizasyon olgusunu birlikte yaşadı. İnsanlar ellerine geçen paralardan harcamalarına yetecek kadar olanını TL cinsinden alıkoyup geri kalanını döviz cinsinden tutmaya yöneldiler. Mevduat olarak bankalarda tutulan paralarda da yabancı para mevduatın ağırlığı artış gösterdi ve para ikamesi ortaya çıktı. 2001 krizine gidilirken dolarizasyon zirvedeydi. Tablo bize 2001 krizinin de etkisiyle 2002 yılında dolarizasyon oranının (YP Mevduat / Toplam Mevduat) yüzde 57,3 düzeyine yükseldiğini gösteriyor. Sonraki yıllarda ekonomide yaşanan düzelmenin, enflasyon ve faiz oranının düşmesinin, AB ile tam üyelik müzakerelerinin ve komşularla yaşanan yumuşamanın sonucu olarak TL’ye dönüş ve dolayısıyla ters dolarizasyon yaşandı. Ters dolarizasyon eğilimi 2010 yılı sonuna kadar sürdü. Dikkat edilecek olursa 2002 – 2010 arasında USD/TL kuru da pek değişmeden kalmış görünüyor. Dolar kurundaki bu durağanlık büyük ölçüde ters dolarizasyon ve güven artışı sonucu ülkeye döviz girişinin karşılıklı etkileşimi sonucunda ortaya çıktı. Sonrasında ekonomiye güven kaybıyla birlikte yeniden dolarizasyona dönüş başladı. Bu eğilim 2017’den başlayarak TL’nin iç ve dış değerindeki hızlanan değer kaybıyla birlikte artış sergilendi. Bugün geldiğimiz yüzde 53,7 oranı 2002’deki yüzde 57,3 oranına çok yaklaşmış görünüyor. 2010 sonrasında TL’nin iç değer kaybını (enflasyon) tablonun sondan ikinci satırından ve dış değer kaybını tablonun son satırından izlemek mümkün.

Bu anlattıklarımızı daha açık gösterebilmek için tablodaki dolarizasyon oranlarını (YP Mevduat/Toplam Mevduat) ve USD/TL kurlarını bir grafikte gösterelim: 

Dolarizasyon olgusunun altında birçok neden yatıyor. Bunlar arasında yüksek enflasyon, negatif reel faiz, paranın dış değerinin hızla düşmesi en önemlileri. Bu saydıklarımızı besleyen neden de risk artışıyla ortaya çıkan ekonomiye ve yerel paraya karşı güven kaybı. Eğer 2002 – 2010 arasında başardığımız ters dolarizasyonu yeniden gerçekleştirmek istiyorsak riskleri düşürüp ekonomi ve TL için güven artırıcı önlemlerle işe başlamamız gerecek.


Yorumlar

  1. Hocam sizlere minettarim, bu kadar güzel açık ifadelerinizden dolayı.

    YanıtlaSil
  2. Hocam döviz kurları ve enflasyon arasında geçiş etkisi konusunda tez yazıyorum, önerebileceğiniz makale ve yazıları duymayı çok isterim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. TCMB ve IMF sitelerine bakmanızı öneririm. Bir de yerel Fed dergilerini araştırın. Mesela Richmnond Fed gibi.

      Sil
  3. "Dolar dolsa ne olur, dolmasa ne olur; bize ne..."

    (Not: Yukarıdaki söz, Nisan 2018'de bir siyasetçi tarafından söylenmiştir.)

    Herkese iyi haftasonları...

    YanıtlaSil
  4. Bankalardaki altın varlıkları da dolarizasyon hesabına dahil midir?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Peki 2002 yılında şimdiki gibi altın mevduatı var mıydı bankalarda?

      Sil
    2. Altın ve gümüş mevduatlarını da dolarizasyon hesabına dahil etmek gerekmez mi? Onlar da dövize endekli sonuçta...

      Sil
    3. Sayın anonım 19:13 dolar artarken altın niyr düşüyor? Diyordunuz ki altın dolara endeksli..

      Sil
    4. Unknown, altinin ons fiyati dunya piyasasinda belirleniyor. Bir suredir altinin ons fiyati dusuyor. Turkiye'de gram altin fiyati dolara endeksli cunku dolar ile ithal ediliyor. Dolayisi ile dunyada altinin ons fiyati duserken Turkiye'de dolar kuru yukselirse gram altin fiyati Turkiye'de yukselebiliyor.

      Sil
  5. Hâlâ Kanal İstanbul ısrarını sürdüren bir hükümete nasıl güven duymalıyız sayın hocam ?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kanal İstanbul'dan vazgeçince

      Sil
    2. Sizce Kanal İstanbul dan vazgeçme ihtimali var mıdır?

      Sil
    3. Neden vazgeçilmeli hocam?

      Sil
    4. Vazgecemezler.Katarlikara ne diyecekler. Adamlar Swaplamazlarsa Dolar 10 Tl olur.

      Sil
    5. Unknown, aptalca bir proje oldugu icin, sadece belli kisilere arsa ranti yaratmak amaci ile yapilacagi icin ve Turkiye butcesine muazzam bir gereksiz masraf getirecegi icin vazgecilmeli. ODTU'lu musun, neden herkese hocam diye hitap ediyorsun? Sorduklarina bakilacak olursa pek ODTU'lu birisinin zihinsel kapasitesini goremiyorum da o yuzden sordum yani.

      Sil
  6. türkiye 100 birim üretim için 70-75 birim ithalat yapmak zorunda ise kur istikrarsızlıklarına ve dönem dönem yoğun dolarizasyona mahkumdur.

    YanıtlaSil
  7. Riskleri düşürüp ekonomi ve Tl için güven arttırıcı önlemler uzun vadede parlamenter sisteme dönüş, yargısal ve idari düzenlemeler, özgürlük tanımı ve algısının avrupa düzeyine çıkarılabilmesi için tekrar olumlu müzakereler gibi birtakım yapısal düzenlemelerden geçiyor sanki hocam. Fakat bunu yapabilecek yöneticilere ve halk iradesine sahip miyiz bilemiyorum. Bunlar olmazsa uzun veya kısa vadede yazınızda anlattıgınız dolarizasyon kavramı devam edecek midir sizce ? Bilgilendirmeleriniz ve emeğiniz için teşekkürler hocam.Sağlıcakla...

    YanıtlaSil
  8. hocam, 2001 krizinde dış borç stoku gsmh nin %56 sı kadardı. modddy's yıl sonunda dış borç stokumuzun gsmh ye oranının %65 i bulabileceğini söylemiş raporunda. bir de hocam genellikle para arzı artışının ister emisyon şeklinde ister kaydi para şeklinde olsun ortalama olarak 6-9 ay gibi enflasyon yükselişlerini ve kurları zıplattığı düşünülür. buna ne derece katılıyorsunuz tabi türkiye ekonomişi özelinde?.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Gelişmiş ülkelerde böyle olmadı ama bizde olur.

      Sil
  9. Papağan gibi aynı şeyi tekrar edip duruyoruz:
    Devlet ihaleleri €/$ üzerinden yapılırken, vatandaş üç kuruşluk birikimini neden TL olarak tutsun?
    Üstelik ihaleler şeffaf değil ve "ticari sır" kapsamında!
    Güven olmadan hiç bir şey olmaz!

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Devlet ihaleleri verilen 5 sirketin gizli ortaginin (gizli sahibi diye okuyun) kim oldugunu halk cok iyi bildigi icin boyle yapiyor. Ihaleler de ticari sir kapsaminda. Bu kadar gizli tutulmasina ragmen bu kadar cok bilinen baska birsey var mi dunyada (burasi Turkiye abicim). Sn. Selin Sayek Boke'nin soyledigi sey gerceklesinceye kadar yerli tasarruflarin doviz ve altina yonelmesi devam edecek. Bunun icin gerekli sart da iktidarin el degistirmesi.

      Sil
    2. Gecen yil galiba, dunyada devletten en cok ihale alan ilk 10 sirketin 5i Turk!.. bu nasil fahis karlardir boyle dedirtiyor ve sozlesmelere erisim de ticari sir!.. bu yasal mi ya, benim parami nasil harcadigini bana beyan etmek, hesabini vermek zorunda degil midir secilmis gorevliler?? Mahfi Hocam hakkaten bu yasal mi?:(

      Sil
    3. Bu nasil soru yahu? anayasaya, AIHM kararlarina ve kendi cikardiklari kanunlara uymayan bir hukumet var. Bunun yasal olup olmamasi kimi baglar ki? Padisah karar verdi ve oldu, hepsi bundan ibaret artik Turkiye'de.

      Sil
    4. Sonra da diktatör deyince, diktatör olsa sen buraya diktatör yazamazdın diyorlar.

      Sil
  10. Hocam merak ettiğim bir şey var ve bulamıyorum kendim çözümünü 2001 krizi ile günümüzde nasıl farklar var şuan kriz varsa neden hissedilmiyor gazeteler o zaman yazmış simdi neden yazilmiyor vatandaş hissetmiş simdi neden hissedilmiyor o zaman kaçan para ülkenin parasi bitiyor denirken bugün yatırımcı kaçarken neden onlar zaten dış mihrak oldu teşekkür ederim

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Seni bilmemde ben açık açık hissediyorum. Geçen ay şok marketten aldığım evim ayçiçek yağı 40 lira idi dün almak için gittim aynı yağ 44.5 lira. Yıl başında aldığım maaş ile 500 dolar alırken şimdi 400 dolar bile alamıyorum ve bunun gibi niceleri sayabilirim. Sen hissetmek için ne olmasını bekliyorsun anlamadım.

      Sil
    2. 2001 de medya yandaş değildi sivil toplum kuruluşları sendikalar bugünden daha güçlü idi. toplumdan ses çıkıyordu. ayrıca 2001 de vatandaş borçlu değildi bugün her 100 vatandaştan 74 ü borçludur. insanlar borcumu nasıl öderim derdinde siyaseti bile takip edemiyor. ayrıca hükümet rant havuzundan toplumun bazı kesimlerini besliyor parasal destek sağlıyor. tabi medya da bu rant havuzundan ciddi şekilde nemalanıyor. yani kısacası hükümet bir nevi paralel ekonomi kurdu adeta. bu ekonomiden çıkar çevreleri sağlandığı için de ayrıca fazla ses seda çıkmıyor toplumdan. ancak işsizlikten çocuklarının temel ihtiyaçlarını karşılayamayan babanın kendini yaktığı kimisinin intihar ettiği duyuluyor. durum 2001 in çok ötesinde kötüdür. 2001 de hukuk yargı sistemi olsun demokrasinin işleyişi olsun asla bu derece bozuk değildi. kriz hissediliyor türkiye'de işsizlik sürekli çift haneli hale geldi. krizin en temel göstergelerinden birisidir işsizlik oranı üstelik bu oran da dar tanımlı işsizliktir uluslar arası çalışma örgütü (İLO ) tanımlı işsizlik çok daha yüksektir. ülke kurumsallığını yitirip tek kişinin iki dudağı arasından yönetilirse elbette ki kriz olsa da hissettirilmemeye çalışılır. özellikle inşaat ekonominin motoru haline getirilip bu motor üzerinden rant havuzu kurulup bu havuzdan belli kesimler nemalandırılınca sosyal patlamanın geçici olarak önüne geçiliyor ancak bir gün havuz tamamen kuruyunca işte o zaman seyrediniz gümbürtüyü!. rahmetli Ecevit rant havuzları kurmamıştı. medyayı yandaşlaştırmamıştı. baskı yapmamıştı. sivil toplum kurumlarına baskı yapmamıştı. kolayca hedef olmuştu bu yüzden. çünkü bu topluma demokrasi fazla lükstür de ondan!.

      Sil
    3. Söylediklerinize katılıyorum.Ama Demokrasi bu topluma lüks değil.Daha iyisi yok. Hiçbir zaman demokrasi işlemedi zaten.İşlemesi için toplumun sistemi işletecek sosyal ve kültürel gelişimi yetmiyor ama,demokrasi olmayınca bu günkü iktidarları da görmek durumunda kalıyoruz.Sonuç 19. yüzyıl düzeyinde faşizm. Hümanist, karakterli,genetik alt yapısı iyi bir lideri mutlak otorite olması belki yaşanacak acıları,adaletsizlikleri önleyebilir belki.Ama bizim (vatandaşların) ''Berlin'de Yargıçlar var''güvenini duyacağımız bağımsız bir yargı sistemi olmazsa bütün vatanseverliğimizi,millet bağımızı boş ver gitsin.Bağımsız yargı olmazsa hangi yönetici gelirse gelsin işe yaramaz.Demokrat görünümlü arızalı yönetimler bir süre katlanılabilir de, adalet ve tarafsızlık ilkesiyle çalışan bir yargı olmayınca boşa ümitlenmeyelim. Hayal kırıklığının baş ülkesinde çile çekmeye devam.Demokrasi değilde Ecevit gibi biri bu ülkeye fazla geldi.Bir köye muhtar olacaksan bile iyi niyetli olursan başarılı olamazsın.Ama çevrene korku salacak koşulların varsa (Recep Yazıcıoğlu Karakteri,zengin,mafyatik tip) o zaman gayet iyi yöneticilik yaparsın. Doğal olarak benim gibi;şiddete eğilimi olmayan,hassas bir karakterin varsa bu ülkede toplumla ilgili işlere girme.Kendini yıpratırsın. Israr edersen hayal ettiğin noktadan çok uzak düzenbaz işlere imza atmak zorunda kalırsın.Rahmetli Erdal İnönü,siyaseti bireysel çıkarı için girmeyip,olmayacağını görünce kendi kararıyla terk eden ülkenin nadir siyasetçilerinden biri olmuştur.Ama iktidar paydaşı iken Sivas_Madımak katliamını önleyemeyerek ülkeyi yönetmenin zorluğunu çok açık görmek zorunda kaldı.Liyakatli insanımız var.Ama çoğunluk liyakatli insan değil,kuralsız ayrıcalık yapacak düzenbaz adam istiyor.

      Sil
    4. O zaman yaşanılanlar asıl siyasi bir krizdi ve faturası ekonomiyle yansıdı...Şu an Bahçeli AKP'ye desteğini çektiğini açıklasa kriz yeniden patlak verir...

      Sil
  11. Hocam merhaba bazı tasarruf sahipleri yabancı parayada güvenmeyip internet bankacılığından gram altın alıyor yerli paraya olan guven kaybını gormek için DTH yanında gram altın gram gümüş gibi tasarrufları da hesaplamaya dahil etmek tl den kaçışı daha rasyonel olarak gösterir sanırım, saygılarımla, lutfen sosyal medyada ki seviyesizlikleri dikkate almayın sizi çok seviyor okurlarınız

    YanıtlaSil
  12. Hocam dolarizasyon'un doğrudan yabancı yatırımlar üzerinde ne gibi etkileri olabiliyor.
    Teşekkür ederim .

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Dolarizasyondan ziyade dolarizasyona yol açan risk artışı ve güven kaybının olumsuz etkileri olur.

      Sil
  13. "Eğer 2002 – 2010 arasında başardığımız ters dolarizasyonu yeniden gerçekleştirmek istiyorsak riskleri düşürüp ekonomi ve TL için güven artırıcı önlemlerle işe başlamamız gerecek" diye bitirmişsiniz hocam ama sanırım bu mümkün olmayacak. Çünkü piyasaları vaadlerle oyalıyoruz ve günün birinde piyasalar boş lafa karnımız tok diyecek.

    YanıtlaSil
  14. Hocam sade anlatımınız için teşekkürler artık ekonominin toparlanması veyahut yeni bir düzene girmesi için seçim yolu tek seçenek gibi duruyor yoksa hep umut vardır diyerek devam etmelimiyiz?

    YanıtlaSil
  15. Mahfi bey, bankalardaki toplam yp mevduata yine bankalardaki altın ve gümüş hesaplarını da ilave etmek yanlış olmayabilir kanaatimce. Görüşünüz nedir?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Altın mevduatını eklersek daha kötü görünür.

      Sil
  16. Siyasal islamcılar 12 Eylül 1980’den itibaren pamuklara sarılıp iktidara hazırlandılar. İktidara gelebilmeleri için 28 Şubat süreci ve 2001 krizi yaratıldı. Yetersizlikleri tüm dünyaca bilindiğinden, işi öğreninceye kadar uygulanmak üzere ellerine Kemal Derviş programı verildi ama tüm bunları planlayıp uygulayanların da bilmedikleri şey, bunların öğrenme yeteneklerinin bulunmaması ve kerameti kendilerinden menkul bilmeleriydi. 2010-11 yılından beri yaşadığımız dolarizasyon dahil her şeyin nedeni budur...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. 2001 den 2010 a kadar ülkede yaşanan özgürlük ve reform ortamı 2010dan sonra maalesef korunamadı.

      Sil
    2. Öyle bir ortam hiç yaşanmadı sayın Abc, sizlere inanın diye öyle bir illüzyon sunuldu...

      Sil
    3. Ben gayet iyi hatırlıyorum Mahdut bey, türkiyenin gece yarısı operasyonlarla, gözaltılarla uyanmaya başladığı yıl 2010-2011 dir. Öyle bir ülkenin dikiş tutması da mümkün değildir, tutmuyor da zaten. Cezai sorumluluğun istisnai olması en basit bir hukuk kaidesidir. Hukuğun zarar gördüğü bir toplumdan da ne iktisadi ne toplumsal bir gelişme beklemiyorum ben açıkçası.

      Sil
    4. Sayın Abc, bence hafızanızı tazeleyin. Ahmet Necdet Sezer'in cumhurbaşkanlığı 2007'de sona erdi. Ergenekon tutuklamaları aynı yıl başladı, dava 2008'de açıldı. Eğer o davayı da "reform" olarak görüyorsanız bilemem ama siyasal islamı az çok tanıyan hiç kimse, bırakın reformu, onların akıl ve mantık çerçevesinde bir şey yapabileceklerine inanmaz çünkü ideolojilerinin buna izin vermeyeceğini bilir...

      Sil
    5. Mahdut bey yazınızın altına imza atarım.

      Sil
    6. Sayın Abc'nin neden işine geldiği gibi 2010 öncesi ve sonrası diye ayırdığına ilişkin benim bir tahminim var. Tahminim bende kalsın ama yanıldığımı da hiç sanmıyorum.

      Sil
    7. Tarih olarak haklısınız Mahdut bey, ama yazımdan ergenekon tutuklamalarıyla birlikte kötüye gidişin başladığını savunduğum anlaşılır. İdeolojiler geniş bir konu, genel olarak özgürlükçülük faydalı bir ideoloji. İşime de ne geliyor merak ettim.

      Sil
    8. Sayın Abc, işinize neyin geldiğini ben bilemem elbette, 2010-2011 derken 2007’yi kastettiğinizi bilemeyeceğim gibi...

      Sil
    9. sayın Mahdut; En kötüsü demokrat olabileceklerine inanan sözde aydın (demek zorundayım)kesimin olmasıydı.Kendi yaşamını idame etmekle uğraşan,ülkenin meselelerini devlet büyüklerine (!) bırakanlara kızmıyorumda,12 Eylül'ü yargılıyor diye veya 12 Eylül'de yaşadığı inanılmaz acılar nedeniyle askere ve kurumlara kin besleyen (Ki çürük elmaları ayıklamak gerektiğini,kurumlara düşmanlık olmayacağını bilmek gerekirdi.Ya da gelişmemiş,psikopat insanları iktidar yapan millete sitem etmeliydiler.) ''yetmez ama evet'' diyen liberal, çağdaş,ilerici veya solcu kesimin cehaleti kabul edilir gibi değil. Bunların yetiştikleri dönemi,öğrenci evlerini,ilm yayma yurtlarını,cemaat yurtlarındaki yapıyı bilen biri olarak buradan demokrasi ve adaletin çıkmayacağı çok açıktı.Köprüyü geçene kadar kuzu postuna bürünmüş kurtlardı.Sonuç siyasal İslamın iktidar olduğu her ülkede olduğu gibi ilkellik,akıl ve mantıktan yoksunluk,adaletsizlik. Ama iyi öğrendikleri bazı şeyler var.Toplum bunlara benzediğinden mi,yoksa toplumu mu çok iyi tanıyorlar(hangisi bilemiyorum) Nabza uygun şerbet vermeyi iyi öğrenmişler. Bir de yasal üçkağıtçılığı,nepotizmin tarihini bu iktidar yazabilir.

      Sil
    10. Sn Abc,

      2010 öncesinde, bugünler yaşanmasın diye ordu irtica raporunu hükümete sundu, hükümet uygulatmadı. Hükümetin siyasi destek için libarel ve merkez oylara ihtiyacı vardı. Takiye yapıldı. Siz o takiye dönemini özgürlük ortamı olarak görüyorsunuz.

      Arka planda bu günler yaşanmasın diye Sn Sabih Kanadoğlu, cumhurbaşkanlığı makamını muhafaza etmek istedi.

      Cumhurbaşkanlığı makamı gidince, Ergenekon/Balyoz ile ordu temizlendi. Halk tekrar organize olamasın diye Kozmik odadan tüm ilgili görevlilerin listeleri alındı ve kendileri öldürüldü.

      Her şey göz önünde, her şey sıra ile oldu. Şimdi tek adam rejimi var.

      Bu rejimi itibarsızlaştırmak için Batı medyası düzenli hareketlere başladı.
      Tek adamların (Saddam Kaddafi ve diğerleri) tüm özelliklerini belirten haberler servis ediliyor.
      1. Tek adamlar sarayda yaşar.
      2. Tek adamlar komşulara saldırır.
      3. Tek adamların haremleri vardır.
      4. Tek adamlar gazetecileri susturur, interneti yasaklar, sivil toplum örgütlerini kapatır.
      5. Tek adamlar kendi muhafızlarını kurar.
      6. Tek adamlar değiştirilemez. Kendi keyiflerine göre ülkeleri yönetirler. Uluslar arası ve iç hukuku tanımazlar.
      vs vs diye giden tüm haberleri tek adam için çıkardılar. Düzenli aralıklarla da çıkarıyorlar.

      Batı kamuoyları, bir yerlerde tek adam olduğuna ikna olacak kadar yukardaki başlıklardaki haberi her hafta en az bir kere okuyor.

      Sevgi pıtırcığı canlarıma sevgiler.

      k].N_tJ6mS2\7ut

      Sil
    11. Şahabettin Bey anonim yazmanızı anladım ama şu en sondaki kriptolama gibi duran kısım nedir?

      Sil
    12. O zaman bir daha "yetmez ama evet" der miyiz sayin abc?

      Sil
    13. sn anonim 12:37
      Blogu daha fazla işgal etmemek adına yazmayacaktım (tabi diğer yazılarda fikir alışverişine devam etmek isterim) ama son kez şunu söyleyim, iyiye iyi kötüye kötü demeyi bilmek lazım. 2000li yılların başında yapılan uluslararası tahkim kanununun kabulü, bazı kurumların özelleştirilmesi, kamulaştırma kanununun ödenek ayrılmadan kamulaştırma yapılmaması düzenlemesi getirilerek mülkiyeti güvence altına alacak şekilde değiştirilmesi ve diğer rekabeti arttırıcı düzenlemeler ekonomide yukarıdaki grafikte ve aynı zamanda gsyih, kişibaşına gsyihde de görülen yükselişi ortaya çıkarmıştır. Ak parti bunları gerçekleştirmedi ama en azından ilk zamanlarda bu anlayışı devam ettirdi. Piyasaya güven verebildi. Niyeti neydi, ajandasında ne vardı bilmem. Piyasa şu an ise şu mesajı veriyor: "Sevgili Türk Milleti, çalışma biçiminiz yeterli katma değer ve değer üretmiyor. Lütfen çalışma sisteminizi (ve mümkünse eğitim sisteminizi ve sosyal sisteminizi) tekrar gözden geçiriniz." Ve evet, bu sadece anayasa ve mevzuat değişikliğiyle olur. Yapısal reform denilen de bunlardır. Yoksa bakın bu durum daha kötüye gider. Bu açık. Ülkenin muhalefetinin tek vizyonunun hesaplaşma, yüzleşme, restleşme olmaması gerekiyor. Bari siz yapmayın, etmeyin.

      Sil
    14. Selam Emre Efendioğlu,

      Gmail hesabımın şifresi alındı erişemiyorum. Yenisini alsam yine aynısı olur.

      Kriptoyu aramızda kimin yazdığını takip için kullanıyoruz. Uzaktayız. Anonimleri nasıl tanıyoruz?

      Hikaye 1: Değer verdiğim bir dostum vardı. Babamın da asker arkadaşıydı, benim de askerde akademi hocalarımdan. 6 yaşında iken tanışmıştım. 6-7 yıl önce intihar etti dediler. İç anadoluda bir ırmakta cesedini, ırmak kenarında ölmeden önce içtiği içki şişelerini ve intihar mektubunu bulmuşlar. Uluorta içen biri değil, sportif biridir. Ardına düştüm, mektubunun bir resmini buldum. Kendi el yazısıyla niye intihar ettiğini yazmış. Altına ismi, isminin altına da çizik atmış. Aramızdaki askeri kripto da bana zorla yazdırdılar demektir. Öldürmüşler.

      Bu kripto kendiliğinden oluştu, samimi tanıdıklar arasında sosyal medyada birbirimizi tanıdık, kripto mesaj attık, kripto mesaj aldık, anladık. Anlık üretiyoruz kodu. Bu bize yetiyor.

      Önemli olan bilgiyi ve düşünceyi paylaşmak. İsimlerin önemi yok. Yazan ve okuyan olduğu, fayda verdiği sürece etiket önemini yitiriyor.

      Sevgiler.
      Şahabeddin

      wBkA>5a?J(UQ)Y]

      Sil
  17. Hocam iyi ki varsınız...

    YanıtlaSil
  18. Rahmetli Babaannemin bir sözü vardı. Amiyane bir söz ama çok anlamlı... Babaannem derdi ki " Az yiyen çok yemiş çok yiyen b*k" yemiş. Bu sözün monte edilemeyeceği hiçbir cümle, hâl ve durum yok. Her şeye uyuyor. Hele ki ülkenin geldiği bu durumda, getirenlere...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Resul bey, rahmetli babaanneniz guzel soylemis de bu bir zugurt tesellisinden oteye gitmiyor malesef. Altin musluklu saraylarda oturup yurt disi gizli hesaplarinda milyarlarca dolar parasi olan ve dunyanin sayili zenginleri arasina giren liderlerin, babaannenizin guzel sozundeki gibi hissetmediginden emin olabilirsiniz.

      Sil
  19. Hocam yıllık "gerçek" tüketici enflasyonunu takriben hesaplar mısınız?

    YanıtlaSil
  20. Kur,faiz,borsa bunlar zamanla istikrara kavuşur fakat imf kapısında dilenci olursak bir daha belimizi doğrultamayız.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu sistemle o dedikleriniz istikrara kavuşana kadar büyük hasar alır ülke.

      Sil
    2. Siyasal rantçı iseniz IMF ile anlaşmaya varılırsa gerçekten de belinizi doğrultamazsınız zira IMF hayır kuruluşu değil, uygun koşullu kredi sağladığı ülkelerden şeffaflık istiyor. Sırf bu koşula uymamak için kimlerin kapısında çok daha ağır koşullarla para bulabilmek için dilendiğimizi ve ne siyasi ödünler vermekte olduğumuzu bilseniz şaşarsınız...

      Sil
    3. Açıklama ram iktidar partisi ağzı ile olmuş arada başka kaynaklar okuyun ingilizce biliyorsanız arada yabancı kaynaklardan Türkiyede durumu açıklayan yazılar sizi aydınlatabilir yok illede klasik ampul ışığı dersen o da bir yete kadar

      Sil
    4. Selam 2157;

      IMF Kapısında dilenci olmak kelimesini biraz açmak istiyorum.

      Doğrusu şudur: "IMF kendisi gelir."

      IMF, bize gösterildiği çağrılan bir organizasyon değildir. Alacaklıların, borcunu ödeyemeyen borçlu için bir süre sonra dünya düzeninin de bozulmaması için koyduları bir aracıdır IMF.

      Eğer, ülke hükümeti borcunu ödeyemeyecek duruma gelir ise, o hükümet öyle bir sıkıştırılır ki, sonunda hükümetin yazdığı mektup bile IMF ile görüşülür.

      İşte bu mektup sebebi ile, kamuoyu, IMF'yi hükümetin çağırdığı izlenimine kapılırlar.
      IMF kapısında dilenmek diye bir deyim bu sebeple çıkmış olabilir.

      IMF, savaş olmadan, ekonomik yaptırımlar olmadan, halk sıcak savaş veya ambargoların acısını çekmeden borç ödeme reçetesinin ismidir.

      IMF ucuz maliyetli kredi verir, eski borçlar bu teminat ile yapılandırılır, iç bilançolara etki eden yüksek bakiyeli ödeme kalemlerinin düzenlenme yetkileri vs IMF tarafından hükümetlere dikte ettirilir. Düzenlemeyi hükümet yaptığı için biz hükümetin kararı gibi algılarız. Kabul etmeyen tüm hükümetler, siyasetten temizlenir. Alacaklının eli her zaman daha güçlüdür.

      Dünya düzeni, diğer ülkelerin iç işlerine karışmama prensibi üzerine kurulduktan sonra, alacak tahsilatçısı olarak IMF özel olarak kurulmuştur. İç işlerine karışmama prensibinin etrafından dolanmak için mutlaka ve mutlaka hükümetin daveti beklenir.

      Saygılar.

      Vbzf6,Q?_#Xd[N?

      Sil
    5. Sevgili Anonim 21:57
      IMF kendisi gelmez. Ödemeler dengesi sıkıntısına düşen ülke IMF'ye bir niyet mektubuyla başvurur IMF ondan sonra gelir. Ayrıca biz de IMF'nin üyesiyiz.

      Sil
    6. Selam Hocam,

      Resmi prosedür aynen sizin yazdığınız gibidir. Ben o resmi prosedür öncesinde hükümetlere yapılan baskıların sonucu olarak IMF nazik bir niyet mektubu ile çağırdıklarını belirtiyorum.
      Sizin hepimizden daha iyi bildiğiniz gibi, o niyet mektubu yazılmaz ise neler olur. Ülke dünya sisteminden nasıl hemen hızlıca dışlanır ve bir anda sosyal çalkantıların içinde bulur.

      Alacaklılar da bu durumu iyi bilir. Alacağını alamadığında sektörleri bir sıkıntıya düşecek ise, alacaklıların kendi hükümetleri de borçlu hükümete yaptırımlarını diplomasi yoluyla aktarırlar.

      Misal, sağlık ödemelerini yapamayan bir hükümeti uluorta teşhir ederler ve bir daha ilaç vermeyeceklerini deklare ederler. Bu bir dönem sonra o ülke insanının hayati önemdeki ilaçları alamaması, çocuklarına aşı yaptıramaması gibi acı bir sorun yanında, ulu orta söylenmeyen diğer yaptırımlarında olduğunu belli eder.

      Kaç hükümet bu baskıya dayanabilir, kaç halk o baski ile huzur bulabilir?

      Emekleriniz için sonsuz teşekkürler.

      !CK{s+6aLhzPdv-

      Sil
    7. Selamlar Mahfi Bey. imf neden halk arasında bu kadar kötü biliniyor. Basit bir örnek ile açıklar mısınız? İmf para verdiği ülkeye ne yaptırabilir ki ?

      Sil
    8. Ergenler bir dersten basarisiz olduklarinda ileri surdukleri bir bahane vardir: "Bu ogretmen bana takti." Nasil ki ogretmenin durup dururken bir ogrenciye giciklik yapip tahsil hayatini zorlastirmasi mantiksiz bir varsayim ise, IMF'nin Turk halkina gicik olmasi, surundurmek icin elinden geleni yapmasi vb. algilamalar anlamsizdir. Odevlerimizi duzgun yapip dersimizi calissak notlarimiz yukselecek ama bunu yapmayip israrla ogretmene bok atiyoruz.

      Sil
    9. IMF ve Cengiz inşaat,

      IMF olmaz.

      Sil
  21. Sizin gibi insanlar oldukça, bu ülkede umut her zaman olacaktır hocam. Size minnettarım. Hem üniversite yıllarında hem de meslek hayatımda sizin yazılarınızdan çok fazla şey öğreniyorum. Size sonsuz teşekkürler. İyi ki varsınız .

    YanıtlaSil
  22. Hocam yüzde bir vergiye rağmen durumumuz bu. Bunu da eklemek lazim

    YanıtlaSil
  23. Lan 2001 den-2010 a kadar Ergenekonlar,Balyozlar,Muhtıralar,Terör olayları,Karakol Basılmaları,onca şehit yoktu da bizim mi haberimiz olmadı? Adamlar sistemlerine uymayan ülkeleri bir şekilde yola getiriyorlar Mahfi bey evet iyi bir ekonomisttir tamam ama bunları uygulayarak ekonominin düzeleceği bir hayal.Selametle

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Taha bey, hitap seklinizi gorunce isminizdeki semer kelimesinin tam denk geldigini dusunuyorum.

      Sil
  24. Kısa, net, öz bir yazı olmuş, teşekkürler hocam ellerinize sağlık, sevgiler 🤗

    YanıtlaSil
  25. Hocam öncelikle merhaba, belirtmek isterim ki yazılarınız severek okuyorum. 24 yaşında bir genç olarak bu dönemde iktisat mezunu olmuş ve olacak gençlere ne gibi tavsiyelerde bulunursunuz. Bildiğiniz gibi Covid-19 sürecinde gençlerin sektör içerisinde deneyim kazanma olasılıkları da oldukça düştü. Bankalar da dahil olmak üzere birçok firma stajyer alımlarını bile askıya almış durumdalar. Eve sıkışıp kalmış iktisat öğrencilerine ne gibi tavsiyeleriniz olur acaba?

    YanıtlaSil
  26. Aklımıza, kaleminize sağlık. Herkesin anlayabileceği sadelik ve düzende yazdığınız için ayrıca teşekkür ederiz.

    YanıtlaSil
  27. Hocam coğrafya öğretmeni olarak bir harf hatanızı düzeltmek isterim. Ülke olarak belirttiğiniz yer Ekvator değil Ekvador olacak. Malum bildiğiniz üzere Ekvator, güney ve kuzey yarım küreyi birbirinden ayıran çizginin adı.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Haklısınız, düzelttim, teşekkür ederim.

      Sil
    2. Coğrafya hocamız güzel bir bilgi verdiler, teşekkür ederim.

      İngilizce bilen için çizginin ismi Equator, bir nevi eş bölen anlamında.
      Ülkenin ismi ise "Ecuador" çizginin İspanyolca ismi.

      Türkçeye geçirirken, d harfini ispanyolca orjininden almışlar.

      YwrZD6+_68jU^-z

      Sil
  28. 20:03 babaannenizi allah yerinde dinlendirsin , bu zamana kadar daha güzel bir deyiş duymadım, iktisa literatürüne geçicek ,yaşananlardan mütevellit tecrübeyle sabit bir sözü olmuş.duymak isteyipte duyan olursa anlar , işine gelmeyip duymak istemeyen kulaklarını tıkar

    YanıtlaSil
  29. Hocam şöyle bir soru sorsam.

    Türkiyede ki toplam para miktarı 3 trilyon Türk lirası ve bu paranın yarısından fazlası 1.6 trilyon Türk lirası zenginlerin parası.

    Bu zenginlerin de yaklaşık olarak 850 milyondan fazla parası döviz tevdiat hesaplarında.

    Şimdi bu zenginler kimler diye sormuyorum hkümwte kim yakınsa zaten onlar zengin hemde ballı zenginler dehşet zenginler. Bu hükümet yakın insanlar paralarını dövizde tutmasa zaten bu denli dolarizasyon olmaz.

    Demekki yandaş olanlar hükümet güvenmiyor ve paralarını döviz hesabında tutuyor ozaman bu dış güçler hikayesi kendileri oluyor.

    Kısaca şuan türkiyede zengin olan hükümet yakın kişiler ve bunlar parasını dövizde tutmasa zaten sıkıntı olmaz çünkü 210 milyar dolar yaklaşık 1.5 trilyon Türk lirası yapar.

    Ülkedeki dış güçleri bulmuş sayılırmıyız.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Acaba hükümettekiler TL kullanıyor mu :) onlar bile güvenmiyor artık TL ye emim ol

      Sil
    2. Devlet bile KOİ ihalelerinde TL kullanmıyor, vatandaş niye kullansın? Devlet ile iş yapanlar TL ile iş yapmak istemiyorlar, devleti de zorlayıp kabul ettiriyorlar.

      SGK, ilaçları düşürülmüş döviz fiyatı üzerinden alıyor. SGK bile sözde TL ile indirimli döviz fiyatı üzerinden borçlanıyor.

      Bizzat başımıza geldi. İlaç firmasına örneğin Euro 8 TL iken, 5TL Euro kuru üzerinden ilaç satın diyorlar. O durumda 10 Euro olan ilaca 80 TL fatura yerine 50 TL fatura kesilmesi gerekecek. O zaman da ilaç firması, ilacın fiyatını 16 Euro olarak fatura ediyor, altına 5 Euro kuru üzerinden 80 TL satılmıştır yazıyor.

      Devlet ne yaparsa yapsın, piyasayı kontrol edemiyor. Piyasa her zaman sözünü geçiriyor.

      Xq8%Z~jHGj*D"6j

      Sil
  30. Güven derken acaba ekonomik hiçbir veriyi tutturamayan hükümet nasıloluyorda her sene ekonomimiz daha da büyüyecek diyor.

    Bunun açıklaması basit aslında iyi olmayacağını biliyor sadece rakamlarla oynanıyor işsizlik rakamları saklanıyor enflasyon düşük gösteriliyor vs. Ancak dolara müdahale edemiyorlar çünkü ellerinde değil.

    Mesela yep denilen her yıl açıklanan yeni ekonomi programında 2020 dolar kuru tahmini 6 TL olarak açıklandı ancak şuan dolar 7.66 TL

    Haftaya yeni bir yep açıklanacak burada da tutmayacak rakamlar açıklanacak ülke gerçekleri ile alakası olmayan bir dizi rakamdan bahsedilecek. Tabiki hiçbiri tutmayacak ve bunda biliyorlar.

    Peki neden açıklıyorlar bu rakamları algı için. Biz iyiyiz havası vermeye çalışılıyor olmayacağı bildikleri için mutlaka bir düşman lazım dış güçler. Yakında göreceksiniz bize dolar üzerinden saldırıyorlar diyecekler.

    Bize saldırı yapıldı yoksa biz uçuracaktık denilecek. Çok kısa zamanda göreceksiniz türkiyeye dolar üzerinden saldıracaklar diye haberler yapılacak borç verilmediği için para bulamadıkları için suçlu dış güçler olacak sebep borç vermemeleri.

    Merkez bankası hedef enflasyon herzaman tutmayan yüzde 5 yazar. Ancak kendilerinde inanmadığı bir rakamdır.

    Yep programı hiç tutmaz ama seneye kadar unutulur yenisi açıklanır. Enflasyon sorsanız ne vereyim abime. İşsizlik rakamı deseniz hangi rakamı yazayım abime. Büyüme deseniz aynı tüm dünya dehşet küçüldü corona döneminde ancak bizdeki küçülme tek hane 9.9 olarak açıklandı.

    Açıklanan verilere güvenmeyince insanlar. Kimse kusura bakmasın o ekonominin para birimine güvenmeyi beklemesin kimse.

    Benim tahminim 2021 de IMF ile anlaşılacak şuan için başka seçenek kalmadı.



    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. IMF eninde sonunda gelecek. 2021 sonunda ödemeler dengesi sorunu yaşanınca gelecektir.

      Hükümet erken davranıp, ödemeler dengesi krizi çıkmadan seçime gidebilir, seçim kazandıktan sonra IMF ile anlaşır. Acı reçete uygulanır. İktidar 4-5 sene daha kazanır.

      Türk hükümeti, IMF yi çağırmaz ise bir şekilde silahlı müdahaleye uğrayacağını biliyor. O sebeple çağıracaklardır IMFyi. IMF i çağırmaz ise, iktidarı korumak için Rusya ile beraber hareket etmesi gerekir ki, bu durumda bizim halk epey acılar çeker.

      IMF li veya IMFsiz halkımızı bekleyen ciddi maddi acılar var. Tercih hükümette. Sizce hangisini seçer?

      RLM9v/'!!P\Pm[z

      Sil
    2. dış güçler vs

      şizofreni neydi?

      Sil
  31. Hocam TL nin son 12 yıllık dünya para birimlerine karşı değer kaybı da göz önüne alınarak bakıldığında TL nin bu içindeki durumdan çıkması için nasıl Bi yol izlenmeli hükmet sermaye ve dünya piyasasına tekrar güven vermesi için yapabileceği bişey var mı yoksa çözüm seçim ile yeni hükmet kurmakla mı olur

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Güçler ayrımından ve hukukun üstünlüğünden başlayarak yapısal reformlar.

      Sil
    2. Selam 0515,
      Türkiye için yapılabilecek bir şey kalmadı. Böyle devam edecektir.
      Yapısal reform yapabilecek irade halkta ve hükümetlerinde yoktur.

      DQAJJVL&Y[=6MmC

      Sil
  32. Bir ülkenin parasını başka bir paraya endekslemesi de dolarizasyon mudur?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hayır öyle kabul edilmiyor. Bu duruma peg deniyor.

      Sil
  33. Sevgili üstat merhaba,

    Türkiye cumhuriyeti Merkez Bankası para kurulu son toplantısında politika faizini 200 baz puan artırdı. Takip eden toplantılarında da faizleri artırma yönündeki davranışını sürdürürse dövizden TL’ye tekrar geri dönüş konusunda ne düşünüyorsunuz?

    İyi pazarlar, sağlıklı günler diliyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu dediğiniz artık çok zor. İtibar kaybı had safhada

      Sil
  34. Vergi reformu hukuk reformu siyasi partiler reformu şeffaflık çocukluğumda duyardım 20 yaşında çocukların var aynı şeyler 1980 bbc turkiyede ekonomik kriz belgeseli var inananın aynı reçete hocamım Allah aşkına biz nezaman şarkı dinlemek yerine söyleyeceğiz sağlıcakla kalınız

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. şark-ı dinlemekten vaz gecip garp-i dinlemeye basladigimizda. Yani garp'in (batinin) hukuk, demokrasi, insan haklari, seffaflik gibi normlarini icsellestirip uygulamaya basladigimizda.
      Islam cografyasinda bunu yapabilen ulke var mi?

      Sil
    2. MiG.29 Pakistan yapiyor. Misir yapmaya calisiyor.Malezya keza oyle.
      Turkiyede partiler icinde bu ulkelerle kardeslik muhabbet ve gonul bagini karsilikli gidip-gelme misafirlik komsuluk iliskilerini kurabilecek olan tek parti var o da sn Ahmet Davutoglunun partisi Gelecek Partysi.

      Sil
    3. IMF'nin halk tarafından kötü bilinmesinin nedeni bir önceki dönemde siyasetçinin har vurup harman savurduğu ekonomiyi toparlamak için ağır önlemler uygulatmasıdır. Halk, faturayı, ülkeyi bu hale getiren siyasetçilere çıkaracak yerde, siyasetçilerin dolduruşuyla IMF'ye çıkarır.

      Sil
  35. Sayın Hocam malum MB faiz kararı ile dolar 7.70 seviyesinden 7,50 lere çekilip akabinde yükselişini sürdürdü bu dalgalanma bilerek hükümet tarafından yapılarak rant sağlanmış olabilirmi? Neticede türbülansa neden olmadan piyasalarda faiz artışı yapılabilirmiydi.

    YanıtlaSil
  36. Sermaye kontrolleri bekliyor musunuz

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Mevcuttaki 1 gun valorlu doviz alim islemleri, doviz ve altin alimina getirilen ek vergiler sermaye kontrolu degil mi zaten? Bunlarin agirlasmasi beklenebilir. Asil yapilabilecek olan nakit doviz cekilmesine %60'a varan vergiler ve doviz miktarina getirilecek sinirlamalar, gercek kisilerin yurt disina tasarruf amacli doviz transferinin engellenmesi (yurt disinda cocuk okutanlar haric), ve bir sonraki asamada da nakit doviz tasinmasinin yasaklanmasi ve cezai mueyyide uygulanmasi olabilir. Bunlari beklemek bence kotumserlik degildir, Turkiye sartlarinda gercekcilik daha dogru bir tanim olabilir.

      Sil
    2. Tesekkur ederim. 2023 Seciminde sandikta ekonomideki tahribatin bedeli odenir. Ama Erken Secim olursa Turkiye icin daha guzel olacak.

      Sil
    3. Selam 1951,

      2023 te sandıkta ekonomik tahribatın bedelinin ödeneceğini nereden çıkarıyorsunuz?

      2017 seçimi kazanılmamıştı ki 2023 kazanılsın. 2017 de ne olmuş ise, 2023 te de olacak olan odur.

      Daha geçen sene aynı sandıktaki belediye başkanı seçim oylarından biri geçersiz biri geçerli sayılır iken; şu anda belediye meclislerinde haksız yere oturanlar var iken, o haksızlıklara ses çıkarmayan, hayatı boyunca pısırıklığı ile meşhur olmuş halkın 2023 de bir gün için cesur olacağını niçin düşünüyorsunuz?

      !TJ8aR&&VPc;CPJ

      Sil
    4. 21:13
      2023de yapilacak secimde iktidar degistigi vakit her sey guzel olacak.
      Turkiye erken secimle daha guzel olacak.

      Sil
    5. bu toplum varken bu ülkede hiçbir zaman güzel günler göremeyiz. bu toplum en iyi yöneticiyi dahi yoldan çıkarır.

      Sil
    6. 13:06 Turkiye Toplumuna guveneceksin Toplum iyiyi adaleti muhabbeti durustlugu bilen bir toplumdur. Turkiye Toplumu durust ahlakli hakkaniyetli her zaman mazlumun yaninda olmustur.

      Sil
  37. Merkez bankalarinin reeskont faizini dusurup f kredilerini acmasi ulkelerinde bulunan bankalara paranin olabildigince esit paylastirmasi kendi aralarindaki faizi politika faizine yaklastirmaya calismasi parasal genisleme midir? Yerel paranin doviz karsisinda degerini dusurur mu?

    YanıtlaSil
  38. https://twitter.com/mahfiegilmez/status/1308044015007342593?s=19
    Türkiye'de sorun çözmenin yolu; daha büyük bir sorun yaratıp eskisini unutturmaktır.(M.E)
    Hocam bu sozunuze hayran kaldim. Bunun temeli egitim sisteminden kaynakladigini dusunebiliriz. Test usulu coktan secmeli dogru-yanlis ikilemine dayali sinava ve sacma ucuz rekabete dayali sistem yuzunden olabildigi asikardir bu zihniyeti doguran temellerin.
    Dusunsenize elinizde bir kitap universite sinavi ya da devlet personeli icin kurum icin sinava hazirlaniyorsunuz kolay sorulari cozdunuz hatta sinav formatina uygun sorulari rahatlikla cozuyorsunuz ama sisteme guvensizlik ve ucuz ucube rekabet sizi hep daha zor gereksiz ayrintilara dayali sorulari cozmeye itiyor. O olmazsa TAM degilsiniz hazir ve guvende degilsiniz sanki... Bu da guncel yasamda kendini tanimayan bireyin kendine ve cevresine guveni olusammamis bireyin turemesine surekli sorunlarla karmasikliklarla debelenmesine hatta bu karmasiklari bilerek ve isteyerek ve ya buyuk cogunlukla bilincaltindan olusturmasina yaratmasina sebeb veriyor. Bu da yasami zor kiliyor zehir ediyor.Isleri isin icinden cikilmaz kiliyor sonunda sizin sozunuze dayali bir yasam ortaya cikiyor...Halbuki doga bu kadar karmasik degil.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Selam, ortadoğu toplumlarının neredeyse tamamı bu şekilde bir halk kitlesine sahiptir.
      Sorun türkiye ile sınırlı bir sorun değil.
      türkiye aralarında en düzgün olan idi, idi diyorum günümüzdeki iç kargaşalar yüzünden bölgesel nüfusların geçişkenliği arttı.

      10 yıl önce Türkiye nüfusu (ki Türkiye ortadoğunun en kalabalık ülkesi) üzerine yapılan hiç bir projeksiyon da ülkenin 2040 yılında nüfusu içinde Suriyeli olacağı öngörülemez iken, 10 yıl gibi çok kısa bir dönem içinde 2040 yılında Türkiye nüfusunun yüzde 8 i Suriye kökenli diyoruz. Ki daha 10 yıl sonra neler neler olur bilinmez. Yüzde 8 demek siyasette, ülke geleceğinde belirleyici olmak demektir.

      Bu tarz toplum hareketlerinin yoğun olduğu yerlerde düzen tutturmak imkansızdır. Tarihte yapan devlet olmamış, şimdi olur diyenler var ise kendilerine şapka çıkarırım.

      Bu ortamlarda, Güvensizlik artışı, artarak devam edecektir. Siyasi tekleşme daha katı kuralları ile devam edecektir. Servet çıkışı artacaktır. (bkz Suriye savaşı olduğunda on bin dolara avrupaya uçak bileti alanlar oldu. o kişiler daha önce avrupadan mülk alıp oturma hakkı elde etmiş insanlardı. günümüz orta halin biraz üzerindeki türkler bile avrupadan oturma hakkı alabilecekleri yatırımlara yöneliyorlar.)

      Mahfi hocamızın o sözüne gelir isek, hükümet daha büyük sorun yaratmak için hiç bir zaman zorlanmayacaktır. Her zaman, eski sorunları unutturan daha büyük bir sorun bulunacaktır.

      gx_B<YVHXP[$b7U

      Sil
  39. Emre, hic uzulme, diploma denkligini filan da kafana takma. Merkez Bankasi baskani bile olabiliyorsun artik. Yapman gereken sey once bir partiye uye olmak. Bedava saray gezisi de bonus. Herkes diploma ile mi bir yere geldi (bkz ...).

    YanıtlaSil
  40. Hocam, 200 baz puan faiz artisina ve egedeki durulmaya ragmen dolar beklenenden daha az tepki verip tekrar 7.60 ustune atti. Swap hatlarini da gevsetmeleri onumuzdeki gunlerde TL aciga satilip dolarin alinarak cikisin hizlanmasini tetikler mi? Fikriniz nedir acaba?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. TL fiyatlarının biraz daha düşmesini istiyor hükümet. Cari dengeden bu sene ciddi bir açık veriyoruz. O açığı TL değerini düşürüp ihracat artışı ile karşılamak istiyorlar.

      Ciddi bir değer kaybı olana kadar hükümet faizleri yükseltmeyecektir. TL ciddi bir değer kaybı yaşadığında faizler artırılacak, sıcak para girişi istenecektir.

      ".3Be(nS&6a;sy@

      Sil
    2. Ciddi bir değer kaybı sizce nedir sn anonim? Bir yılda %100 keser mi?

      Gaziantep’te açtığımız 300 fabrikadan bol bol ihracat yapıp cari açığı kapatırız o zaman belki :)

      Sil
  41. Buyuk mevduatlar devletler ve buyuk fonlar icin tek yapilan dogru altin mevduati ama bunun da fiziki karsiliğinda problem daha da karisiyor.

    YanıtlaSil
  42. Hocam merhaba, ülkelerin para birimlerinin birbirlerine olan değer hesaplamaları ithalat ihracat dengesiyle kurulmuyor mu? Yani ülkelerin dünya üretimine yapmış olduğu katma değerin bir yansıması değil midir kur dediğimiz olgu? Eğer öyle ise kurun yükselmesi diğer bir deyişle paramızın değer kaybetmesi bizim aslında dünya arenasındaki üretimdeki payımızın azalmasını göstermiyor mu bir nevi. Şayet öyle ise bu hastalığa neden teşhis koymayıp farklı farklı isimlerle telaffuz ediyoruz büyüklerimiz. Ez cümle üretimin önündeki engelleri kaldırmak bu kadar mı zor? Yapısal reformlar bize illa imf ile mi dayatılmalı? Teşekkür ediyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. IMF dayatmadan yapamıyoruz. En azından şu ana kadarki görünüm öyle.

      Sil
  43. Hocam bir dünya savaşına girsek,yada bölgesel bir savaş ama kazanıyor olsak,yani bildiğiniz toprak kazanıyor olsak,örneğin 1878-1918 arasında kaybedilen tüm toprakları geri alsak yine de tl nin değeri düşermi?şunun için söylüyorum buna belki gülebilirsiniz ama büyük resmi görmek lazım,dünya tuhaf bir yöne gidiyor,önümüzdeki yıllarda dünya haritası,20.yüzyılın ilk yarısındakinden çok daha fazla degişmeye gebe,bu pandemi bir zemin oluştursun diye çıkartılmışsa hiç şaşırmayalım,savaş kapıda

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Büyük resmi gören bir arkadaş daha :)

      ABD, Rusya, AB ve Çin’e cihad açıp 1878 sınırlarına dönmek nasıl bir hayaldir anlayamadım. Neden 1878 mesela? Neden Viyana kapılarına dayanmıyor, yola çıkmışken Zülkarneyn gibi doğuya ve batıya gitmiyoruz? Şöyle Atlantik’ten Pasifik’e uzanan bir ülke yakışmaz mı bu büyük resme? O zaman euro, ruble ve yuanı da ele geçireceğimiz için Tl kesin değer kazanır, emin olabilirsiniz :)

      Sil
    2. Arkadaş dalga geçmiş ben daha ciddi olayım. Bu yıllarda bir ülkenin başka bir ülkeye fiziksel savaş açması hemen hemen imkansız. Artık savaşlar psikolojik savaş, terör örgütleri vs. aracılığıyla yapılıyor. Bunların amaçları da fethetmek değil iç karışıklık çıkarmak. Niye mi? Çünkü başka bir ülkeyi fethetmenin maliyeti bu devirde çok yüksek. Sadece para maliyetinden bahsetmiyorum yönetim maliyeti de var. Orayı fethettiğinde başka bir kültürü fethediyorsun yani yönetimi o bölgeden olan güvendiğin kişilere vermek zorundasın yoksa isyanların başını alamazsın. Ayrıca o bölgeden olan güvendiğin kişinin isyan etmeyeceğini nereden biliyorsun? (Bakınız: Saddam Olayları) Bu sebeplerden dolayı bugünlerde ticaret anlaşmaları, psikolojik savaşlar, terör örgütleri gibi yöntemlerle iç karışıklık yaratılarak o ülkenin ekonomisinin zayıflatılması ve ekonomik olarak ülkenin bağlanması yöntemi kullanılıyor. Ama bunu sakın erdoğanın çıkıp "bize dolar kuru savaşı yapıyorlar, yılmayacağız" şeklindeki yorumlarıyla karıştırma sakın. Orada eşşeklik bizim yöneticilerde.

      Sil
    3. 1878 sınırları,2023 gibi sembol,bu tarihte avrupada batı trakya,12adalar,makedonya,kosova,arnavutluk ve bosna-hersek bizdeydi.topraklarımız adriyatiğe kadar uzanıyordu.yunanistan ve bulgaristan sadece kendi nüfuz bölgelerine sahipti,doğuda kıbrıs,ermenistan,gürcistan,suriye,ırak,kuveyt,ürdün,filistin,mısır,trablusgarp,cezayir ile mekke ve medine osmanlı toprağıydı..viyana mevzusuna gelince,1699-1878 arasında kaybedilen topraklar esasen zaten bizim olmayan,kılıç hakkı diye işgal ettiğimiz topraklardı,1.balkan savaşından itibaren ise çoğunluğu müslüman ve türk olan toprakları kaybetmeye başladık..hedef 1878 sınırlarına geri dönmek olmalıdır,sihalar bu yüzden önemli,1940larda almanya başaramadı ama tayyip hoca başarabilir,2031e kadar süre verilmeli kendisine..kızılelma 1878 sınırlarıdır,milliyetçi hareketin bugünkü desteginin arkasında esas bu sebep vardır,vatan partisi de bu ülküye katılmıstır,çin,rusya ve hatta ingiltere dahi bu 1878 sınırlarına geri dönme mevzusunu destekler görünmektedir.ingilterenin desteği burda anlatılamayacak kadar uzun ve stratejik,gizli kalması gereken bir iştir.bu hareketin karşısında abd vardır,israil vardır,fransa vardır,yunanistan&ermenistan vardır,feto vardır,pkk vardır,hdp vardır,(bakın hepsi demiyorum,biz atatürkcüyüz,kemalistiz)chp nin içine sızmışlar vardır,ip in içine sızmışlar vardır,atatürk neden misakı milli dedi derseniz,misak-ı milli 1878 sınırlarıdır,1923 değil.bu bir,ikincisi ogünkü şartlar öncelikle kızıl elmanın çekirdeğini kurtarmak üzerineydi,büyük atatürk zaten yakında yeni bir dünya savaşı çıkacağını biliyordu(bknz..1936daki adolf hitler-kemal atatürk telefon görüşmesi),eğer yasasaydı emin olun türkiye 2.dünya savaşında almanya ve italyanın yanında savaşa girip osmanlı imparatorluğunun son 30 yılında kaybettiği bütün toprakları geri alacaktı,belki de dünya tarihinin seyri değişecekti,10.yıl,devrimler hep bunun içindi ama ne yazıkki ismet paşa bu vizyondan çok uzak,belki de dünyanın eniyi,en yetenekli,en parlak 2.adamıydı ama sadece okadar,ve bugün dahi chp de atatürkün ismi var ama ismet paşa zihniyeti var.işte büyük resim budur..

      Sil
    4. Bundan sonra bu blog'un banner'ine yazmak lazim "Moloz Dokmek Yasaktir". Her buyuk resmi goren bu sitede solugu alacak olursa isimiz var.

      Sil
    5. Sn Anonim, bunlara ciddi şekilde inanıyorsanız bence acilen tedavi olun diyeceğim de, sadece siz değil sizin gibi yüzbinlerce insanın büyük resmi görüyoruz zannıyla bu deli saçmalarına inandığını biliyorum ne yazık ki. Sizin inanıyor olmanız çok önemli değil belki ama ülkemizi şu anda yönetmekte olan zihniyetin de bunun gibi bir şey olduğunu bilmek dehşet verici...

      Sil
    6. Almanya'yla İtalya'nın yanında savaşa girerdi dedi ya! Arkadaş 2. Dünya Savaşı'nın galibi kimler bilmiyor galiba

      Sil
    7. Sayın Ebu Kerem, siz de büyük resmi görememişsiniz. Eğer Türkiye; Almanya ve İtalya’nın yanında savaşa girseydi o zaman savaşı kazanır, 1878 sınırlarımıza dönerdik demek istiyor arkadaşımız.

      Rusların kuzeyde, ABD’nin güneyde tam da bunu, yani Türkiye’nin Almanya’nın yanında savaşa girmesini beklediklerini bilmeyince böyle oluyor işte. 1945’ten 75 yıl sonra önüne bir coğrafya atlası, bir de eski osmanlı sınırları haritası alıp savaş stratejisi geliştirince normaldir.

      Suriye’de, Libya’da ne halt etmeye osmanlıcılık oynayıp duruyor, hem kendimizi rezil ediyor hem de ülkenin kaynaklarını hortumla akıtır gibi oralara akıtıyoruz diyenler yukarıdaki anonimin yazısını tekrar okusunlar bence, işte sebep bu çocukça hayallerdir...

      Sil
  44. Hocam merhaba, bu tablonuza altın ve diğer emtiaları eklediğimizde 2001 ve 2020 yıllarındaki oranlar hakkında mini bir bilgilendirme eklemeniz mümkün müdür? Birde bugün güncel durumumuz 2001 deki kadar hissedilir ve yıkıcı etkisi için öngördüğünüz zaman dilimi var mıdır?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ekonomi, 2001'deklinden daha büyük. O nedenle bir tahmin yapmak kolay değil. Bu tabloya altını eklesek durum daha kötü çıkabilir. Çünkü 2002'den bu yana altın hesapları da çok arttı.

      Sil
  45. Aslında burada yönetimsel analizde vardır.parlementer sistem ve ali babacan mehmet şimşek dönemleri ve tokinin hunharca kirli işlere sürüklenmediği dönemdir.Bu durum çok başarılı olmasada kötünün iyisidir.Ypaılacak tek şeyin ülkede yönetim şekli ve yönetenlerin değişmesidir.yönetenlerin değişmesi derken yedi göbek sulelesininde bu işler den uzaklaştırılması gereklidir.Bu saaten sonra nasıl batılmaz onun yoluna bakılmalı ,aslında oda kolayda başa benim gelmem lazım...allah hayırlısını versin.keşke hocam ntv eskiden program yapardı şimdide öyle bir oluşum olsa güzel olur aslında sevgiler...

    YanıtlaSil
  46. Hocam ilk öncelikle yazınız için teşekkürler. Ben ekonomist değilim dolayısıyla yazdıklarımla alanı katledersem lütfen kusura bakmayın. Sadece bilmiyor ve öğrenmek istiyorum. Geçen hafta perşembe günü merkez bankasında yapılan toplantıda arttırılan faiz sanırım bir haftalık repo faiziydi. Bugünse merkez bankası haftalık repo ihalesi açmadı. Bunun sonucu olarak dolar indeksi değişmediği halde dolar arttı diyebilir miyiz? En cevabını almaya korktuğum soruysa eğer iki-üç hafta daha merkez bankası repo ihalesi açmazsa asgari ücretle manavdan ekmek alıp alamayacağımız?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Maalesef artik manavdan hic ekmek alamayacaksiniz. Zaten simdiye kadar da alamiyordunuz (uzun suredir manava gitmiyorsun herhalde). Manavda ekmek satilmaz ki. Kusura bakma saka yapma firsatini kaciramazdim. Simdi cekilip meydani daha ciddi cevap verebileceklere birakayim.

      Sil
    2. MIG.29
      Oyun atmosferi var suan ulkemizin uzerinde. Farkinda degilmisiniz? Ulkemizin muhabbet ve kardesligi bozulmadiktan sonra bize bisey olmaz. Ekmegimizi bulgurumuzu komurumuzu belediyeler veriyor size ne oluyor. Birlik olursak kardeslik muhabbetinde uzerimizeki oyun havasini dagitabiliriz yeterki muhabbet ortamimiz olsun

      Sil
    3. Yeni mezun mühendisim, işsizim.

      Hem Dolar/TL hem Euro/TL kuru yükseldiği için, dizüstü bilgisayar alamıyorum. Fiyatlar uçtu!

      İş bulabilmem için, üniversitede aldığım eğitimin üzerine yeni şeyler eklemem gerek. Bunun da ilk şartı, dizüstü bilgisayar alabilmem!

      Hem 'katma değeri yüksek, ihraç potansiyeli olan ürünler üretmeli mühendislerimiz' diye gaz veriyorsunuz, ama kuru sakinleştirmek için hiçbir şey yapmıyorsunuz! Dizüstü bilgisayar bile alamıyoruz, ne ihracatından bahsediyorsunuz siz!

      Şimdi, ben ve benim gibiler ne yapsın?! Manava gidip armut mu seçsin?!

      Sil
    4. Armutu sectiniz bile farkinda degil misiniz? Her sey armut yuzunden degil mi bugun?

      Sil
    5. İşsiz kardeşim,

      Midye-limon satarak para kazanabilirsin mesela.

      Tırnak makası satarak para kazanabilirsin mesela.

      Çakmak gazı satarak para kazanabilirsin mesela.

      Cep telefonu koruma kılıfı satarak para kazanabilirsin mesela.

      Siz üniversite mezunları, masa başında, kolay, bol maaşlı iş istiyorsunuz hep. Yok öyle. Hayal dünyasında yaşamayı bırakın artık.

      Niye Mahfi beyin sitesine gelip şikayet ediyorsun ki, işsizsen bu senin sorunun, başka kimsenin değil. Bak, yukarıda birkaç tane yol gösterdim sana.

      Sil
    6. 16:55
      Bilgisyara ihtiyacin varsa cok da istiyorsan calisir kazanir alirsin. Eger bu sitede yazabiliyorsan mevcut olanla idare etmesini bil. Caresizlik insana yaratici cozumleri aralar. Bir cok icat yeni fikir ve anlayislar caresizlik ve imkansizliklardan turemistir. Aglamayi birak. Is bulamiyorsan kendin is kuracaksin. Hep baskasindan is verecek diye bilgisayar vs verecek diye bekleme kendin isini kendin kuracaksin. Tabii bizim egitim sistemimiz insanlari vagon yapmaya itiyor lokomotif olmaya degil. Bizim egitim sistemimiz insanlari tabiattan kopariyor isleri karmasik hale getiriyor temel bilimlere cevreye yabanci nesil yetistiriyor. Hazir statik bilgi veremeye dayali arastirma meraka dayali olmayan bir anlayis bu. Bu anlayisin ortaya cikardigi insan tipi de hep baskalarindan biseyler bekler hale geliyor...Boyle olunca hic egitim almamis kisiler cobanliktan zirveye cikabiliyor is kurabiliyor lokomotif olabiliyor en kotu ihtimalle kendi isinin sahibi olabiliyor.

      Artik gunumuzde ki gecmiste de bu boyleydi temel bilimleri bilmeyen yabanci lisana vakif olmayan arastirmayan sorgulamayan kendine itimat etmeyen tabiat sartlarina yabanci olan insanlar uzgunum yasam dongusunde geri kalmaya mahkumdur.

      Sil
    7. 19:39'a cevap:

      "Is bulamiyorsan kendin is kuracaksin".

      İş kurabilmem için, önce, dizüstü bilgisayar şart diyorum, siz ise dalga geçiyorsunuz!

      Hangi parayla iş kurayım peki, nerede para?! Kafamdaki projeleri dinleyecek, sermayesini & parasını ortaya koyacak, projemi başlatmam için yatırım yapacak vizyoner bir iş-veren, mentor yok ki Türkiye'de!

      Türkiye'de iş-verenler, en kısa ve en kolay yoldan "çok" para kazanma derdinde, o kadar! Ötesi yok!

      "Çobanlık" örneği, konuyu sulandırmak için verdiğiniz bir örnek, hiç darılmayın! "Steve Jobs müritleri" gibi yazmışsınız siz de! Klasik "kişisel gelişim endüstrisi" dayatması!

      Kaç dil konuştuğum hakkında en ufak bir bilginiz yok, gelmişsiniz buraya ahkâm kesiyorsunuz! Size Dolar/TL ve Euro/TL kurlarının yüksek olması yüzünden, hiçbir adım atamıyorum diyorum, siz gelmişsiniz "araştırmadığım, sorgulamadığım" gibi boş boş nasihat vermeye kalkıyorsunuz!

      "Doğa"ya dönüş bile artık "pahalı"! Bir çiftlik alıp, orayı donatmak bile artık kimsenin rüyasına giremez, o kadar uzak bir gaye!

      Lütfen, ahkâmınızı yazmadan önce, iyice ölçünüz-tartınız!

      Titreyiniz ve kendinize geliniz 19:39!

      Sil
    8. Sayin 22:46
      Dalga malga gecmiyorum bunu nerden nasil cikardiniz bilmiyorum. Eger oyle bir anlam cikardiniz ise bilmiyorum.

      Siz surekli birilerinden umut para yonlendirme ihtiyaci ve beklentisindesiniz "
      """"Hangi parayla iş kurayım peki, nerede para?! Kafamdaki projeleri dinleyecek, sermayesini & parasını ortaya koyacak, projemi başlatmam için yatırım yapacak vizyoner bir iş-veren, mentor yok ki Türkiye'de!"""" Tamam bilgisayarin yok proje yapamiyorsun burda yaziyorsun!!! mentor nereden cikti? :))

      Tum dunyada isverenler en kisa en kolay en ucuz yoldan cok para kazanma derdindedir. Bu bu kadar basit bir denklemdir! Bu denklemi bilmek icin muhendis olmaya gerek yok!

      Cobanlik bir ornek doga ile basbasa kalan insanin tek basina hayatta kalmasina doga ile mucadele etmesine dogayi tanimasina dayali bir ornek! Steve jobs nereden cikti? kisisel gelisim ne alaka! Ben doga-insan-mucadele diyorum. Sen steveden bahsediyorsun bana ne!

      Ben sizin kac dil konustugunuz uzerine bir sey yazmadim. Sanirim okuma anlama algilama yeteneginiz yok! Bu acidan ahkam kesen sizsiniz! Ben Turkiye egitim sistemini sorguluyor onun uzerinde "Ahkam" kesiyorum af buyurrusaniz.
      Siz en iyisimi bilgisayari bulunca gidin "vizyoner bir mentor" bulun onun nasihatlarini izleyin benimkini degil!

      "Dogaya donus mu" bu nereden cikti? Bana ne pahalliysa ne ciftligi bu nereden cikti? Benim bildigim insan dogaya aittir! dogaya donus nedir yav!!! Benim dedigim su insani dogayla bulusturmayan hatta koparan bir egitim sistemi var dogayi tanimayan temel bilimleri sevdirmeyen egitim sisteminin cikardigi insanlar hazirci pisirik oluyor diyorum. Lutfen her seyi kendi uzerinize almayin carpitmayin. Gidin temiz hava alin treking yapin ne bileyim izcilik kisa orman yuruyusleri vs.

      Sizden istirham ediyorum lutfen ama lutfen herseyi uzerinize almayin alinmayin ve en onemlisi iyi okuyun algilayin analiz edin carpitmayin!

      Size derhal temiz bir hava lazim 22:46!

      Sil
    9. 1655 ve 2246,

      Ben de aynen sizin gibiydim. 2002 krizi sonrasında bir bankaya iş görüşmesine gittim.

      Bir kaç görüşme olumlu geçtikten sonra, son görüşmede banka verebilir diye asgari ücretin bir buçuk katı maaş istedim. Bana IK dedi ki; "Hiç tecrüben yok, az önce 5 yıl tecrübeli bir bankacı ile görüştük, çocuğuna bez ve mama alacak paraya çalışmaya razı olduğunu söyledi." O an benle dalga mı geçiyor, insanların darlığından faydalanmaya mı çalışıyor, anlamadım. Ben de cevaben, ücret baremini siz belirliyorsunuz, uzun dönemli bankada çalışmak istiyorum, bu ücret düzeyinin konum için uygun olduğunu düşünmüştüm, sizin bareminiz ile çalışırım dedim. Kabul edilmedim. (Ama ne kallavi küfürler ettim) Yüzlerce iş görüşmesinden red aldım.

      O günlerde;
      Sakıp Sabancı üçün biri var diye TV ekranında konuşurken, yemek yiyordum, yediğim tek yemek makarna idi. Adama o an gayri ihtiyari küfretmiştim. Evde buzdolabı yok, şampuan alamazdım, saçlarımı 3 numaraya evde kendim keser, sabun ile yıkanırdım. Kombi arızalıydı, bir buçuk yıl tamir ettiremedim, normal su ile duş aldım. Gittiğim okul ve yakındaki özel hastanelerde su sebilleri vardı, onlardan içme suyunu doldurur evde içerdim.

      Şaka gibi gelecek, kriz öncesinde 2 yıl kabul şartları çok zor olan İTÜ'nün Bilgisayar Yüksek Lisans programı vardı. Seçtiğim derslere girer, sessizce dinlerdim, kimse de bu kim filan diye sormadı :) Taktik de şu, ilk derslerde tanışırken hocaya ders öncesi hocam filan lisans öğrencisiyim, dersi dinleyebilir miyim derdim, o ilk olur kafa sallaması bir dönemi kurtarırdı. Onu da beleşe getirdim.

      Bir haftasonu akşamüstü, İTÜ Gümüşsuyu öğrenci yurdu arkasında bir araba park etmeye çalışıyordu. İyilik olsun diye gel gel gel yaptım. Adam indi. Ne kadar diye soru sordu. Şaşırdım, belki verir diye 5 milyon lira dedim (6 sıfır günleri) adam cebinden çıkardı verdi. Meğer Beşiktaş maçı varmış, stada gelmiş. Başka araçlara el salladım, geldiler, anahtar verip, park ettiler. O gece nerdeyse yarım asgari ücret maaş kadar param oldu. Tabi sonra her maçı takip etmeye başladım. Her maç öyle değil, ama ayda asgari ücrete yaklaşan bir gelir imkanı verirdi.

      Freelance bir sürü iş almaya çalıştım, hepsi ayrı bir sorun, ödemeyi yapmaz, yapamaz, çok iş ister ama gelir olsun, işi öğrenelim diye he diyoruz.

      Türkiye'de kimse size mentorluk yapmaz. Mentor diye ortalıkta geçinen adamların da hiç birinin kendine faydası yoktur. Önce kendilerine mentorluk yapsınlar.

      Yabancı bir kaç yazılım firmasının Türkiye ofisine stajyer olarak başvurdum. Büyüklerden birine rast geldi girdim. Maksadım staj filan da değildi. Onların çok iyi eğitim materyalleri var, onları öğrenip sertifika sınavlarına ücretsiz girmekti. Bir kaç uluslar arası geçer sertifika alıp, bu sefer İngiltere İrlanda firmalarına staj başvurdum. İrlandadan bir yer kabul etti. Kalacak yer ve yemek için yeterli maaşı verirlerdi. Orada çalışma izni aldım, bir daha da Türkiye ile hiç bir çalışma bağım kalmadı.

      Yurtdışına çıktığımda yaşım 24 idi. Orada staj yapanlar 19 20. Düşün ne kadar düşük profile razı olmuşum. İlk maaşımı alana kadar Türkiye'de hep asgari ücrete yakın gelirim oldu. Bir kaç kere hastaneye gitmiştim, almazlardı.

      Türkiye de kalan arkadaşlarımın çoğu 30 lu yaşlarına kadar düzgün iş bulamadı. Kariyerleri o yaşlarda başladı. Şimdi çok iyi firmaların kilit veya orta-üst düzey çalışanları.

      Herkesin hikayesi farklı, ben yurtdışını tavsiye ederim. Başkası devlet kapısını, kararı vercek olan sizsiniz. Başka kimse bilmez.

      Maddi durumun iyi mi dersen? Türkiye'de kalanların hepsine 10 basar.

      Sil
    10. ===== 1 =====

      Burada "iletişim kazası" var gibi görünüyor.

      Muhtemelen yaşı genç olan, mühendis ve işsiz bir arkadaşımız (16:55), üzerinde var olduğu belli olan bir miktar kızgınlıkla beraber Mahfi beyin sitesinde kendi durumunu yazmış.

      Cevaben yazan diğer bir yorumcu ise (19:39), aslında kalp kırmayı amaçlamadan öğütlerini sıralarken sanki bu arkadaşımızın büsbütün toy, büsbütün tecrübesiz olMAdığına pek dikkat etmeden (ve/veya bunu kendisine direkt sormadan) meramını epey karışık yazmış. Genç arkadaşımız da, belli ki, tamamen tecrübesiz olduğunun zannedildiğini düşünmüş ve cevabını öfkeli bir şekilde yazmış.

      "İletişim kazası"da iki tarafın da payı var.

      Şimdi, bu durumu gidermek için hem yorumcularımıza hem sitenin diğer ziyaretçilerine birkaç tavsiye:

      Öncelikle "günümüzde işsizlik", iş "beğenMEmek" kalıpları içinde değerlendirilmekten yavaş da olsa sıyrılıyor. Yaşı epey ileri olan kıdemli insanlar bile, "günümüz gençliği"nin uzmanlaştığı alanlarda iş bulmaları ve/veya iş kurmaları konusunda artık gençlerle hemfikir olmaya başladılar-başlıyorlar. İşsizlik, artık, iş "beğenMEmek" demek değil.

      İkinci husus, "doğa" meselesi. Bırakalım birkaç tahta parçası ile basit bir kedi-köpek-kuş kulübesi inşa edip bunu sokağın bir kenarına yerleştirmeyi, evdeki ampûlü değiştirmekten bile aciz bir genç kitle var, fakat buradan hareketle, bütün gençlerin aynı acziyeti yaşadığı sonucunu çıkaramayız. Gençlerimizi "doğa"dan koparıp, onları birer robotlaşmış bireye dönüştürmek meselesinde, yaşı epey ilerlemiş patronların, siyasetçilerin, eğitmenlerin, ebeveynlerin payı da var. Onyıllardır varlıklarını borçlu oldukları bürokratik ve kevgire dönmüş kâr kaynaklarının sürekliliğini koruması için, gençlerin, sadece kendilerine verilen komutları yerine getiren birer robot gibi davranmalarını bekliyorlar. Bunu tasarlamak için de en makûl yöntem, okulların, üniversitelerin ve ilişkili kurumların müfredatını kendi amaçları doğrultusunda dizayn etmek. "Doğa"dan koparılan, "doğa"dan uzakta eğitim verilen her birey, ister-istemez, hem kendine hem diğer insanlara hem de "doğa"ya yabancılaşır. Bu sonucun yegâne sorumlusunun sadece gençlerin kendisi olduğunu iddia etmek, gençlere haksızlık etmek olur.

      "Doğa"dan uzaklaşmanın sonuçları neler oldu? Bu konuda en net tespitleri yapan, ve "doğa"ya yeniden kavuşmak için neler yapmak gerektiği konusunda tavsiyeler:

      Kentsiz Kentleşme, Murray Bookchin, Sümer Yayıncılık:
      http://www.sumeryayincilik.com/?product=kentsiz-kentlesme

      Toplumsal Ekolojinin Felsefesi, M. Bookchin:
      http://www.sumeryayincilik.com/?product=toplumsal-ekolojinin-felsefesi

      Ekolojik Bir Topluma Doğru, M. Bookchin:
      http://www.sumeryayincilik.com/?product=ekolojik-bir-topluma-dogru

      Toplumu Yeniden Kurmak, M. Bookchin:
      http://www.sumeryayincilik.com/?product=toplumu-yeniden-kurmak

      Özgürlüğün Ekolojisi, M. Bookchin:
      http://www.sumeryayincilik.com/?product=ozgurlugun-ekolojisi

      İkinci tavsiye ise, "günümüzdeki işsizlik" algısı ile ilgili:

      Sil
    11. ===== 2 =====

      Günümüzdeki işsizlik meselesinin, salt "para kazanmak/kazanmamak", salt "sigorta primlerinin işveren tarafından yatırılıp/yatırılmaması" gibi yozlaşmış kriterlere göre algılanmasının yarattığı çok tehlikeli bir sonuç var: Prekarya.

      Prekarya, sadece gençleri ilgilendiren bir tehlike değil. İş güvencesizliğinin devasa boyutlara yükseldiği günümüzde, yıllardır alanlarında uzmanlaşmış ve "yaşlı" kişiler de her an prekaryalaşabilir.

      Bu, fabrikalardaki üretim hatlarında, artık, insanların (kas gücünün) androidlerle (bilgisayarla, yapay zekâyla çalışan robotlarla) ikâme edilmesiyle açıklanacak kadar dar kapsamlı bir tehlike değil. Çünkü, "fabrikalarda 'istihdam edilen' androidler"in ürettiği ürünleri satın alacak olan, yine, "insan". Eğer "insan" istihdam edilmezse, herhangi bir gelire de sahip olmaz, ve son teknoloji ile donatılmış, yapay zekâyla çalışan fabrikalarda üretilen ürünleri de satın alamaz.

      Bu çıkmazın nasıl aşılabileceği konusunda araştırmalar yapan iktisatçı Guy Standing'in kitapları yardımcı olabilir:

      Prekarya: Yeni Tehlikeli Sınıf, İletişim Yayınları:
      https://www.iletisim.com.tr/kitap/prekarya/8982

      Prekarya Bildirgesi: Hakların Kısılmasından Yurttaşlığa, İletişim Yayınları:
      https://www.iletisim.com.tr/kitap/prekarya-bildirgesi/9485

      Sonuç:

      Yukarıdaki "iletişim kazası"nda, %100 suçlu taraf ya da %100 suçsuz taraf yok.

      Fakat, muhtemelen genç arkadaşımızın "isyanı", her ne kadar üslubu sert olsa da, haklı bir isyandır, dikkate alınmalıdır.

      "Parmak sallayarak nasihat vermek" davranışımızdan da vazgeçmek gerekir.

      Sil
  47. Selam Hocam,

    Sizin bloğunuzu okuyan insanlar iyi insanlar, iyi olmaları doğruyu ve gerçeği görebildiklerini göstermiyor.

    Hala seçim ile bir şeylerin değişeceğini, birilerinin gideceğini düşünenler var.

    Ne diyelim, bunu okuyan tüm okuyucularınıza geçmiş olsun.

    Bu dönemin dolarizasyonu ile 90 ların dolarizasyonu arasında fark var.
    90 larda insanların ana amacı paralarının değer kaybını engellemek için döviz tutardı.
    90 ların insanları orduya güvenirdi, Türkiye'nin geleceğini emin görürdü.
    Bugün insanının döviz tutmaktaki ana amacı devlete ve orduya güven duymamamasıdır.
    Çelişkileri bilgisizliklerinden geliyor, güven duymadıkları devletin bankadaki dövizi düzgün
    hesaplayıp kendilerine verecekleri yanılgısındalar. O gün geldiğinde bankadaki dövizlerinin
    karşılığı olmadığını görecekler.

    SONSÖZ: Enflasyonu yanlış hesaplayan, sandıktaki oyları da yanlış hesaplar.

    M]6zr`]>Mn\FerZ

    YanıtlaSil
  48. Yüksek bir dış finansman ihtiyacı, düşük rezervler ve Türkiye'den çıkan dolarlar. SONUÇ: Dolar 7,83

    Bu politikalar ile daha çok yeni rekorlar görürüz.

    YanıtlaSil
  49. Mahfi bey bir akademisyen olarak nasıl yapıyorsunuz, merak ettiğim için soruyorum.

    Bundan 100 yıl önce kitle iletişim araçları yaygın olmadığından, insanların gün içinde haberdar oldukları şeyler sınırlıydı, günümüze kıyasla azdı. Bugün öyle değil.

    Özellikle sizin gibi ince eleyip sık dokuyarak analiz yapmaya dikkat eden bir akademisyen, "saniyelik, dakikalık, saatlik, günlük, yoğun haber bombardımanı" altında neyi nasıl analiz edeceğinize nasıl karar veriyorsunuz? Yönteminizden kısaca bahseder misiniz?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. En önemlileri seçmek zorundayız.

      Sil
    2. Hocam, peki bu yoğunlukta, kitap okumaya vakit yaratabiliyor musunuz? Ben de bunu sorayım öyleyse.

      Epey süredir "Son Okuduğum Kitaplar, Önerilerim" başlıklı yazınızı yazmadınız, ne zaman yazacaksınız? Ekim'e az kaldı...

      Sil
  50. Bakkala gittiğimizde ekmeği, suyu Dolar'la almadığımıza göre, Dolar'ın ne yaptığı kimseyi ilgilendirmez.

    Gerçekçi olmak zorundasınız.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Cok haklisin, ithal ettigimiz bugdayi, ekmegi pisen firinin yaktigi dogal gazi, ekmegi bayilere tasiyan kamyonun mazotunu, musluktan akan suyu dezenfekte eden Klor'u, vs. dolar ile almiyoruz, bunlarin parasini gazoz kapaklari ile oduyoruz. Bunlar sadece ekmek ve su icin, bu yorumu yazdigin cep telefonu veya laptop gokten zembille bedavaya inmiyor. Diger ithal mallarini ve bunlari kullanip yapilan uretimi buraya yazmak icin yer bile yok.

      Mahfi hocam bu blog'a "Moloz Dokmek Yasaktir" uyarisini yazma konusunu ciddiye alin lutfen.

      Sil
    2. 1637 için;

      Türk insanında böyle garip bir şekilde, hükümetin yaptığı bir saçmalığı dalga geçmek için orada burada yazan insanlar türediler.

      İnsan hırsızın kendinden, çocuğundan, geleceğinden çaldığını niye dalga malzemesi yapar. Nasıl bir psikoloji? benim anlamam mümkün değil.

      Neyse hem zihnine hem cebine hem geleceğine geçmiş olsun. Dalgaya devam, Sn Bakanı takip ederseniz daha başka espriler de duyacaksınız, hemen buraya yazmayı unutmayın. Bence tencere kapak uyumu gibisiniz Sn Bakan ile, o yüzsüzce sizle dalga geçiyor, sizin hoşunuza gidiyor, siz de herkesle defalarca paylaşıyorsunuz.

      Sil
    3. Ya dolar ihaleleri?

      Fatura kime geliyor sonunda?

      Sil
    4. Mahfi hocamız bir Tweet ile konuyu belirtmiş.
      Hükümetin çıkardığı tüm maliyet halkın maliyetidir.

      Hükümetin attığı her imza halkın yükümlülüğüdür.

      Efendim biz bilmiyordur, bunlar islamcı idi, bunlar işi bilmiyordu, bunları biz seçmedik gibi bahaneler uluslar arası hukukta geçersizdir. Halk tüm maliyeti ödemek ile yükümlüdür.

      'C,K8yh5@g*cuTa

      Sil
  51. Hocam memurluğu bırakıp yurtdışına gitmeyi planlıyorum sıfır umudum var sizin umuttan biraz ödünç alabilirmiyim

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. O hikaye bitti artik! Hem multeci krizleri hem bu kovid olaylari ve etkileri o hikayeyi bitirdi bitti artik bitti...
      Ayrica sen memur adamsin zora gelemezsin. Sokakta ormanda yatabilir misin? Dogayla aran nasil? fizikten biyolojiden matematikten ufakta olsa anliyor musun? Zorluklara gogus germe mukavemet hayatta kalma pratik cozumler bulma analitik dusunme intoleransin nedir? kac dil biliyorsun? Ingilizce ne alemde? ikinci bir meslegin var mi memurluk disinda? kuru temizlemecilik oto tamiri ustalik kalfalik el emegi vs.. Gittin diyelim meslekte yok diyelim zaten koronadan dolayi hangi hizmet sektorunde is bulacaksin? garsonluk vs... Diyelim ki Kalifiye adamsin muhendis mimar doktor vs..o zaman niye zamaninda gitmedin? Baskalarindan umut vs dilenme ve bekleme. Once kendine guven inan umudunu kendin kur diri tut sonra isine gucune bak

      Sil
    2. Selam isimsiz,

      Benim bazı arkadaşlarım evlerini sermaye yapıp gittiler.

      Ankara anlaşması ile ingiltereye giden çok oldu. Şu ana kadar memnun olmayan görmedim.
      Gidenlerin eğitim düzeyi ne kadar yüksek olursa, adaptasyonları o kadar hızlı oluyor.
      Niğde SGK da 44 yaşında iki çocuklu memur olan bir arkadaşımdı giden. Her şey çok kolay ve prosedürel dedi. Kimseye bir şey sormadım, akıl danışmadım, hükümetin web sitelerindeki bilgiler yeterli demişti. Tek sıkıntıları, çocukların yabancı ortama uyum sağlaması, kendilerini o aksana uyum sağlaması, eşi ingilizce bilmiyordu, ingilizce öğrenmesi için geçen zaman idi. 3 yıl oldu, kafasının rahat olduğunu söylüyor.

      Bir arkadaşım Kanadaya gitti. Oradan ucuz bir ev almış. İki araba aldı. Arabanın birini eşi çocukları okula götürüp getirmek için kullanıyor. Kendine de ucuz bir honda civic almış, düzgün iş bulana kadar über yapmış. iki yıldır hukuk çalışıyordu, lisanslarını almış, avukatlık ofisinde danışmanlık yapıyor. kendi ofisini açmak istiyor.

      Başka bir memur arkadaşımız Connecticut'a gitti. Onun hobisi dans idi. Türkiye de tu kaka olduğu için ailesi ve çevresince anlaşılmazdı. Kendi mesleğinde iş bulana kadar bir dans kursundan eğitmenlik sertifikası aldı, dans eğitmeni oldu.

      Yazılımcı ve mühendisleri saymıyorum, onlar her türlü iş buluyorlar.

      Plan yapın, hedef ülkenizi seçin, oturum ve çalışma izin şartlarını inceleyin. Bu kadar, yetenekli ve istekli bir insan için zor değil.

      Sil
    3. Isimsiz,

      İki sene önce, bir arkadaşim bir süredir depresyondaydı ve işsizdi. Ne yapacağını bilemiyordu. Adeta intiharın eşiğine gelmişti, kendisi grafik tasarımı okumuş biriydi. Türkiye'den gitmek istiyordu. Sonra bir karar verip kod öğrenmeye başladı. 0'dan başladı, kod hakkında hiçbirşey bilmiyordu. O zamanlar kodlamayla ilgili ben de birşey bilmediğimden hangi kod üzerine gitti bilmiyorum. Şuankı bilgim olsaydı sorardım, python mu, php mi, java mı...vs.

      Neyse, 1 senenin sonunda internetten freelance işler almaya başladı. Ondan 6 ay sonrada Almanya'da iş bulup Almanya'ya yerleşti. Oturum izni 3 haftada çıktı. Özet olarak 1.5 seneden biraz uzun bir süre içinde, 0 kodlama bilgisinden başlayıp kendisini internet üzerinden geliştirip Almanya'ya yazılımcı olarak yerleşti. Maaşı da iyi. Eğer istiyorsanız organize olun, planınızı yapın. Bu kadar basit. Gitmek istediğiniz yerlerde torpil, adam kayırma gibi hadiseler olmadığından verdiğiniz emeğin karşılığını çok hızlı görürsünüz.

      Bir de merak ediyorsanız arkadaşın ingilizcesi mükemmel değil ama iyi ve yeterliydi.

      Sil
    4. Bir de bir şey daha eklemek istiyorum. Şu devirdeki sınırsız internet ve bilgi erişimi sayesinde, her branşta olmasa bile pek çoğunda, 1 seneden az bir sürede 4 senelik bir lisans programında öğretilen bilgiyi öğrenme imkanınız var.

      Sil
    5. yetenekli memursun_" tasi siksan suyunu cikartirsin odunc emanete gerek yok umut icin

      Sil
    6. Kurulu duzenini bozma oturdugun masanin koltugun degerini bil..Senin yerinde olmak isteyenleri dusun. Hic duzenini bozma derim pisman da olabilme basarisizda olabilme ihtimalini de goz onunde bulundur

      Sil
  52. Anonim 16:37 gerçekçi olalım:
    2014 yılına kadar sepet kurda hedef 2.20 nın altı idi.
    1$+1€/2 ortalaması 2.20 yi zorlandığında müdahale edilirdi.
    Yoğurtçu, yumurtacı, besici, müteahhit bu gayrı resmi garanti ile döviz üzerinden kredi kullanıp yatırım yaptı.
    Bu sorunun yansımalarını yaşıyoruz.
    Ekmek küçülüyor, yoğurt pahalılaşıyor.
    Siz yazılanlardan "Böyle giderse, bakkal yoğurdu Cent ile satacak!" anlamını çıkarıyorsanız haklisiniz. Öyle bir şey olmayacak..

    YanıtlaSil
  53. Hocam dolarizasyon kurları etkiler mi? Biz bankada döviz bulundurduğumuzda banka bunu aktifinde mevduatlarda yabancı para olarak kaydediyor. Ama bu kaydi bir işlem değil mi? Bu banka fiilen bir döviz alıp satmıyor ki? Bu bir varlık-yükümlülük meselesi değil midir?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Selam Cem Bulut,

      Banka tarafında Banka-Müşteri muhasebesinde sizin dediğiniz gibidir. Kur etkilenmez.

      Banka açısından risktir. Çünkü DTH hesabı ile bankanın dövize endeksli TL borcu vardır.
      Riski düşürmesi için TL borcuna nasıl bir karşılık ayırır ise, döviz cinsi için de karşılık ayırması gerekir.

      Bu risk için Banka - Yurtdışı Muhbir banka arasında gerçek dövize dayalı bir döviz alımı yapması gerekir. O arada TL satıp, döviz alması lazım. Ülke içinde döviz olmadığı durumda, TL shortlanmış, döviz alınmış olur. (Meşhur Londralılar TL satıyor hikayesi). Yurtiçi Türklerin döviz talebi Londra piyasasında TL-Döviz işlemleri ile riski azaltan karşı işlemi yaptırır bankaya.

      Tabi banka her 100 dövizlik karşılığında yasal limit kadar, eğer yüzde 10 ise, 10 dövizlik talep oluşturur. Arada kalan 90 birim gerçek bir alım satım değildir.

      Diğer işlem de, Türk şirketlerin borçları iledir. İlaç alan firmalar, ilaç ödemelerini yapmak için, otomobil alan firmalar otomobil ödemesi için döviz ister. Bunların karşısına da iç piyasada ihracatçının getirdiği döviz konur. Eğer, ithalatçının istediği döviz miktarı ihracatçını getirdiği döviz ile denk ise, yine kur fiyatı değişmez.

      Açık olursa döviz talebi artar. Kur yukarı hareket eder.

      Türk ithalatçı döviz bulmak yerine teminat karşılığı borçlanabilir. Borcun yıllık faizi kadar ödeme mutlaka yapılmalıdır ki borcu tekrar yenilesin. Faiz kadar döviz talep eder.

      Eğer ithalatçının Türkiyedeki varlıkları teminatlandırılır ise iş kolaydır. Ben ithalat yaptığım dönemde, teminatlarımı yurt dışında tutmuştum. Yani Türkiyedeki evlerimi satıp, ingiltereden ev almıştım. O evleri Barclays bankasında teminat gösterip, döviz almıştım. Benim açımdan değişken kur ile varlık fiyatlarının değişmesi arasındaki fark teminatımı etkilemezdi. Bir diğeri de İngiliz bankası daha ucuza Pound verirdi. Başka bir avantajı da Türk varlığın teminatlandırma maliyeti her sene İngiliz varlığın teminatlandırma maliyetinden çok yüksek olduğu için varlık taşımak çok pratik ve kazançlı bir işlemdi.

      Eğer, diğer ithalatçılar da bu yolu seçerler ise, Türk varlıklarının satışından gelen paralar da döviz talebine gider, kurlar baskı altında kalır.

      *pCd+E\8+4^hQ)<

      Sil
  54. Hocam şu hergün üstümüze meni dökülüyor hissiyatı yaratan kur artışı nezaman bitecek yeter artık,işten geldim 5saattir iktidar yalakası bütün tivileri geziyorum sırasıyla.,trt,ahaber,aparası,24,haberturk,ntv,cnn,ülketv,akit,tvnet,kontv..ya allahaşkına bir tanesinde kurla ilgili bir haber yok,başka ülkede birgünde ülke parası %2değer kaybetse ihtilal olur beyfendi konferans çıkışı kestane partisinde..insanda biraz utanma arlanma olur,çıkar bir açıklama yapar noluyoruz diye,millet seni kestane tarlasında bostan korkuluğu diyemi seçti.biz türk milleti maalesef dünyanın en edepli,en naif,saygıdeğer milletiyiz,başka bir ülkede hafta içi hergün tüm halkın cebinden para çalınsa yeryerinden oynar,bizden gık çıkmıyor,neymiş halk seçmiş,2023e kadar yetkiliymiş.senin yetkin batsın,hırsız!
    nor:hocam ben hicbir hakaret içerikli birsey yazmadım,bunu da yayınlamazsan teessüflerimi bildiririm,ellerinden öperim..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Turk milletinin yapamayacagi hicbirsey olmadigi konusundaki kanaatim tekrar pekisti. Icinde bulundugumuz berbat ekonomik krizi bir cinsel fantaziye donusturebilmek nasil bir hayal gucudur? Basina ne gelirse gelsin bu millet kullerinden tekrar dogar ayaga kalkar. Bravo vallahi. You've made my day my friend.

      Sil
  55. senin efendin olan köylüye ananı da al git dedin,bunca yıldır sineye çektik,başkanlık sistemi bizi uçuracak dedirttin o çocuğa,ona da eyvalla dedik.fransayı dedigin gibi genç,tecrubesiz bir 'dünki çocuk' idare ediyor ama fransada bir yıl önce asgari ücretle ne alınıyosa bugün de aynısı alınıyor.türkiyede geçen sene bugün asgari ücret 500dolar ediyodu bugün 300dolar bile etmiyor,bütün dünyada korona var ama son bir yılda dünyada bu kadar fakirleşen türkiyeden başka bir ülke yok,anamın üzerine yemin ediyorumki yok,sen dünyanın en çapsız maliye bakanına sahip dünyanın en beceriksiz başkanısın,eğer dediğim şeylerden bir tanesi bile dogru değilse ben sana anamı vericem,başkan eğer dediğim şeylerden sadece bir tanesi bile doğru değilse sen bize neyini vericen?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. 0332;
      Çapsız, lümpen, kaba ve boş bir yorum olmuş.
      Libya'da Kaddafi'yi de hiç bir şey yapmadın diye linç edenler ile aynı mantıkda bir yorum bu.

      Bu günlerin gelişi, 2002 yılından ve öncesindeki siyasi tecrübelerinden belli olan birisinin hiç bir dediğine inanılmaması gerektiği defalarca vurgulandı, defalarca engellemek yerine insanlar ona oy verdiler.

      Anneniz, size olan sevgisi ve ailenize faydası dışında kimsenin istediği bir şey değildir. Varın gidin annenizle mutlu ve güzel bir yaşam sürün. Orada burada cinsiyet ayrımcı bir yaklaşım ile iddia peşkeşi çekilecek bir varlık konumuna düşürmeyin size yıllarca emek veren insanları.

      Bizim, köylü ve lümpen dediğimiz, devlete bilerek ve isteyerek almak istemediğimiz insan tipi bu. Karşımızda her zaman ezilen bu güruh o kadar çoklar ki, birileri onların ezikliğini siyaseten kullandı, bizim dışlamamızı din ve başörtü meselesine kadar da indirgedi bunları sözde demokrasi ile konsolide edip kendi dikta iktidarını kurdu.

      Biz yine efendiyiz, artık devlet ile ilgilenmiyoruz, bugün Türkiye'ye bir şey olsa ben ailemi bu lümpen kalabalığın içinde bırakmam, kendi önlemimi aldım. Maddi değerleri, yukarda kendi yazmış 500 dolar imiş eskiden, şimdi 300 dolar ediyormuş. Bize ne?

      Bunları dile getirince de, efendim bu halkı siz soğutuyorsunuz diye kendilerince geçerli, mantıken ve dünya normlarında geçersiz ucuz slogan söylemleri ile konsolide oluyorlar.

      Hani boş denir ya, neresinden tutsan boş. Böyle insanlar yorum yazınca, yüzlerine hemen hatalarını vurmak lazımdır.

      Sevgiler
      p"SHrF;y7Ng"Nw=

      Sil
    2. Hicbirseyini vermeyecek, sen her zamanki gibi ucun birini almaya devam edeceksin. Bunu coktan anlamis olman gerekiyordu. Bunu yillardir ona oy verirken dusunecektin, artik cok gec kaldin.

      Sil
  56. Bir camide imamlik yapiyorum. Blogunuzu takip ediyorum. Gecim artik kolay degil maaslar fiyatlara uzanamiyor. Allah bu millete sabir ve ihsan versin. Dualarim yoksul yetim yolda kalmis acikta kalmislara

    Selametle kalin

    YanıtlaSil
  57. Hocam, çalıştığım firmada 2021 bütçesini hazırlıyorum. 2021 USD/TRL ortalama kur tahmini (sağlıklı) için hangi kaynakları tavsiye edersiniz? Teşekkürler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Tahmini 10 alın düz hesap olsun.

      Sil
    2. Bizim damat da bunu sormustu danismanlarina gecenlerde, bugunku sunumunu hazirlayabilmek icin. 6 kisi birer rakam soyledi , ortalamasini aldilar. Bu ortamda ancak boyle idare edilebiliyor. Tavsiye ederim.

      Sil
  58. yurt içi yerleşikler, yurt dışı yerleşikler,kıymetli metal hesapları vade yapısı nedir.devletin iç borç olarak dolar,altın toplam borcu nedir.dış borcun toplamı nedir faizi nedir bilmiyoruz.net uyp işe yaramaz varlıklara alınan faiz ile borçlara ödenen faiz aynı degil.merkezin elindeki gerçek dövüzü bilmiyoruz.katar riyali ve çin yuanı işe yaramaz sadece bilançoda süs olarak görülür.hastanede yatan kovid hastası sayısını bilmiyoruz bu dövüz ihtiyacını belirtir.tıbbi italat zaruridir fiyattan bagımsız illaki nakit dövüzle yapılacak.ne önümüzü görüyoruz nede ne olacagını.yalçın hoca vergi incelemelerinin yurt dışı yerleşiklerin 21 milyar dolarlık hesabında çıkışa yol açma riskini gündeme getirdi.dövüz faizleri çok düşük vatandaş yastık altına kaçarsa ne olur.

    YanıtlaSil
  59. "bir de bakmışız ki türkiye enerji ihrac eden bir ülke olmuş" b.a
    "bir de bakmışız ki hepiniz gitmişiniz" biz

    YanıtlaSil
  60. siz b.a görevden alıncak diye bekleyedurun ben ankaradan ilk ağızdan size bir tüyo vereyim,ilk kabine revizyonunda akarın yerine droncu damat geliyor,çokomelli damat ise yerinde duracak hatta terfi ettirilcek yardımcılıkta verilip suanki görevinin yanında

    YanıtlaSil
  61. Hocam bundan tam 6ay önce böyle bir soru sormuştum. Daha doğrusu düşüncemi soru olarak ifade etmiştim. Bu gün aklıma geldi baktim ki tam altı ay olmuş. Ben ki Aktif bir bilişim teknolojileri öğretmeni ve pasif sosyolog olarak bunu öngorebiliyorsam bunun için dahi olmaya da gerek yok.
    Yöneticilerimiz için düşüncelerim hiç olumlu olamıyor. Maalesef bilinçli olarak üst tabaka yandaş zenginlestiriliyor. Halk ise bilinçli olarak fakirlestiriliyor.
    Çok üzülüyorum...

    Anonim1 Mayıs 2020 19:16
    Hocam ellerinize sağlık. Yazılarınızı keyifle takip ediyorum. Hatta yazılan yorumlar bile kıymetli. Yorumları ve verilen cevapları okumak için bile bakıyorum günlük olarak. Bu rezerv eritme yoluyla satılan dövizler ilerleyen süreçte şok faiz artışı ile kur düşürülerek tekrar yerine mu koyulacak acaba. 2018 deki oyun tekrar oynanır mı. USD 8 civarı şok faiz artışı ve çıkan dövizler yerine gelir mi. (6 aylık bir süreçte)

    Mahfi Eğilmez2 Mayıs 2020 07:08
    Teşekkür ederim.
    Bu dediğiniz olabilir. Eğer 30 - 40 milyar dolarlık bir swap imkanı sağlanamazsa olacağı budur. Yalnız bu sefer faiz artışı bu toparlanmaya yeterli olur mu onu tam çıkarmak mümkün değil.

    http://www.mahfiegilmez.com/2020/04/covid-19-pandemisinin-beklentilerde.html?m=1


    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Düzeltme daha 5 ay olmuş. 6ay bile olmamış..

      Sil
  62. sayın hocam aktif rasyo yüzünden bankalar ellerinde tuttukları TLden vatandaşa kredi vermek zorunda bırakıldı,bankalar bundan kaçmak için ellerindeki fazla TLyi dövize bağlıyor şeklindeki düşünce doğru mudur sizce?

    YanıtlaSil
  63. Neanderthaller döneminde ekonomi diye bir şey yoktu ki Mahfi bey

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. O dönemde yaşamış gibi yorum yaptınız.

      Sil
    2. Hocam, arkadaşın soyu neanderthallerden geliyormuş, normaldir.

      Sil
  64. Hocam merhaba,
    Enflasyonun aynı yönlü devri değişken olması ile, enflasyonla iktisadi büyüme arasında ters yönlü bir ampirik ilişki olması arasında bir çelişki yok mu acaba?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu tür ilişkiler mutlak ilişkiler değil, değişebiliyor.

      Sil
  65. "Kur benim için hiç önemli değil, ben hiç işin o tarafına bakmıyorum. Sanayi sağlam, üretim tarafı sağlam."

    Berat Albayrak
    29 Eylül 2020 Salı

    Kaynak: https://t24.com.tr/haber/bakan-albayrak-tan-gazetecilere-doviz-kuru-benim-icin-onemli-degil-oraya-hic-bakmiyorum,906143

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Demek ki bir sonraki dönem, sanayi ve üretim tarafı da göçecek.
      Sanayiciler sıkı tutunsunlar.
      Damat işaret fişeğini çakmış.

      Sil
    2. Iyi de adama sormazlar mi kuru 6.85 de 2 ay tutabilmek icin 105 milyar dolari neden yaktin o zaman diye. Sormadilar, soramadilar tabiiki. Alkislayip cikmislardir salondan.

      Sil
  66. Bana göre konu vergi toplayamamaktan ve kamusal israftan geçiyor. Şöyle ki; bizim gibi gelişmekte olan toplumlarda vergi adil olarak toplanamaz, toplanamayan vergiler dolayısı ile kamu harcamalarının yapılmasında sıkıntı olur, önce borç alınır, sonra buda yetmez ve para basılır. Para basılması ile aslında herkesin cebindeki paranın bir bölümü otomatik vergi olarak kamuya geçmiş olur. Vatandaş bundan rahatsız olunca cebinde yerel para yerine başka bir değişim aracı bulunsun ister. Bu bazen dolar bazen altın ve bazen de emtia olur. Yani konu verginin adil şekilde toplanamaması ve kamusal israftır.

    YanıtlaSil
  67. Hocam türk lirasının arjantin pezosu karşısında da sürekli deger kaybetmesini neye bağlıyorsunuz?cds i bizden daha fazla,enflasyon da keza bizden daha yüksek,bizde %8-9,onlarda %30larda şu anda,ancak arjantinde üç haneli enflasyon olduğunda dahi pezo liraya karşı değer kazanmıs..bana tl deki değer kaybının ana sebebi jeopolitik+manupülatif değil gibi geliyor,asıl sebep bizde enflasyon %9 dense de eger 80lerdeki yöntemle hesaplansaydı %40-50 cıkardı.eminim çünkü ben bakkalım ordan biliyorum.dolayısıyla düşük faiz problemi var türk lirasının,ben 200baz puan arttırdım faizi diyorsun 8 den 10a çıkarttım ama enflasyon aslında %10 değilki enaz %40.iddaa ediyorum murat uysal bey sen şuan %20 yapsan o faizi önce kur bi düser 7ye hatta daha bile altına ama biray sonra yine trend yukarı olur,çünkü şuanda vermen gereken %30..ozaman ancak avrupanın verdigi - faizi karşılamıs olursun çünkü enflasyon %40-50 aslında zaten.%40yapsan faizi işte ozaman düsük kur-yüksek faiz politikasına geçmiş olursun ve sıcak para işte ozaman akar türkiyeye,ben mahalle bakkalı olarak bunu görüyorum,damat bey görmüyor.demekki senden mahalle bakkalı olmaz damat bey.

    YanıtlaSil
  68. Mahfi bey yasama-yürütme-yargının tek kişide toplanması niye riskli olsun?

    Biliyorsunuz, hayat hızlı. Çabuk karar almak ve uygulamak zorundayız. Eğer yasama-yürütme-yargı tek kişide toplanmazsa, o ülke hantallaşır, diğer ülkelerle olan rekabette geri düşer.

    Türkiye, hızlı olmaya mecbur.

    Yasamayı-yürütmeyi-yargıyı ayırmak istemeniz, Türkiye'yi yavaşlatmaz mı, hantallaştırmaz mı?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu değişiklik sonrası hangi konuda hızlandığımızı söylerseniz daha kolay yanıtlayabilirim. Demokraside ilerleme konusunda mı hızlandık? Hukukun üstünlüğünü sağlamakta mı? Yoksa eğitimi bilim temeline oturtmakta mı? Ekonomiyi düzeltmekte mi hızlandık? Kuru düşürmekte mi, enflasyonu indirmekte mi? Bir tane örnek verin.

      Sil
    2. Komisyonları aktarmakta hızlandık...

      Sil
  69. Hocam, şu fotoğrafınızdaki gözlüğünüzü bana gönderir misiniz:

    https://www.instagram.com/p/CFNcUC2niKC/

    Adresimi yazacağım ve kargo bedelini ben ödeyeceğim.

    Gönderecek misiniz?

    YanıtlaSil
  70. "Kur benim için hiç önemli değil, hiç oraya bakmıyorum. Elimiz güçlü. Oraya hiç bakmıyorum. Kur artık bizim elimizde" b.a
    bugünkü tema'şa'dan..

    YanıtlaSil
  71. tl'den atılan 6 sıfırdan biri geri geldi.5 tane daha geldi mi 6'lı'yı tutturmuş olacağız..

    YanıtlaSil
  72. Hocam ons ile ilgili düşünceleriniz nedir.
    Terazinin bir kefesinde 1500$
    Terazinin diğer kefesinde 2500-3000$
    Olsa sizce hangi ihtimal daha yüksektir. 2021 Fed faiz artirmayacagini varsayarsak...

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kapitalizm

Paradan Para Kaybetme Dönemi

Lozan Antlaşması 2023'de Bitecek, Biz de Madenlerimizi Çıkarabileceğiz!