Aktif Rasyosu Aktive Oluyor

Büyük bir özel kesim bankasının müşterilerine yolladığı bir mektupla başlayan tartışmalar son birkaç günün gündeminde ağırlıklı yer aldı. Söz konusu banka mektubunda özetle döviz tevdiat hesabı açılması ya da mevcutların devam edebilmesi için belirli bir asgari miktar koyduğunu bunun altında vadeli döviz tevdiat hesabı açılmayacağını, mevcut mevduatlardan vadesi dolanların da yenilenmeyerek vadesiz hesaba dönüştürüleceğini yazıyordu. Bir süre bunun ne amaçla yapıldığı anlaşılamadı, sonra da bankanın niçin bu yola gittiği konusu tartışılmaya başlandı.

Söz konusu bankanın bu yola gitmesinin nedeni BDDK tarafından yürürlüğe konulan aktif rasyosudur. Hatırlayacaksınız BDDK, nisan ayının ortasında bankaların uyması gereken aktif rasyosu adı altında yeni bir düzenleme getirmişti. Bu yeni düzenlemenin amacı bankaları daha fazla kredi vermeye ve daha az döviz mevduatı tutmaya yöneltmekti. Bunu sağlamak için BDDK, bankaların açıklanan formüle göre hesaplanacak aktif rasyosuna uymaları gerektiğini, aksi taktirde ceza uygulamasıyla karşılaşacaklarını duyurmuştu. Daha sonra bu rasyonun hesaplanmasına yarayan formülde düzeltmeler yapıldı. Formülün son hali şöyledir:


Bu formül, açık biçimde görüleceği gibi bankaları bu rasyoyu tutturmak için iki yoldan birisine (ya da ikisine birden) itiyor: Ya kredileri artıracaklar ya da mevduatı düşürecekler. Formüle bakınca mevduat konusunda en akıllıca yolun (katsayı nedeniyle) yabancı para mevduatını en azından yabancı parayla verilmiş kredi düzeyine kadar düşürmek olduğu anlaşılıyor. Çünkü uygulama, yabancı kredi miktarını aşan yabancı para mevduatını ağır biçimde cezalandırıyor.

Bu formül gündeme geldiğinden beri özel kesim bankaları, kredilerini genişletip riskleri artırmak yerine yabancı para mevduata verilen faizi hızla düşürdüler. Bugün neredeyse hiç faiz vermiyorlar. Zaten döviz kredisi de veremedikleri için yabancı para mevduatı tutmaları kendileri açısından zarar oluşturuyor. Müşterilerine bu mektubu göndermiş olan bankayı önümüzdeki dönemde diğer özel kesim bankalarının da izlemesi sürpriz olmaz.

Özel kesim bankalarının rasyo ile ilgili sorunlarına karşılık son dönemde bol keseden kredi dağıtmış olan kamu bankalarının böyle bir sorunu bulunmuyor. Ayrıca kamu bankaları sermaye sorunu da yaşamıyor çünkü böyle bir sorun ortaya çıktığında kamu kesimi bu bankalarda sermaye artırımına gidebiliyor. O nedenle TL mevduata düşük, yabancı mevduata yüksek faiz vererek yabancı mevduatı çekiyorlar ve bu dövizleri de kurlara müdahale amacıyla kullanıyorlar. Dalgalı kur rejimi uygulayan bir ülkede piyasada oluşan kurlara müdahale edilmemesi gerekiyor. Bazı anormal hallerde kısa dönemli müdahale yapılacaksa bunu döviz satarak Merkez Bankası’nın yapması gerekiyor. Eğer kura sürekli müdahale ediliyorsa o zaman Merkez Bankası’nın rezervleri azalıyor ve gidiş başka sorunlar doğuruyor ve o aşamada kamu bankaları devreye sokuluyor.  

Aktif rasyosu düzenlemesi yürürlüğe girdiğinde 18.04.2020 tarih ve Aktif Rasyosu başlıklı yazımda bu rasyonun neden olacağı gelişmelerin şöyle olacağını tahmin etmiştim: “Bankalar yeni kredilerle kredi stokunu artırırken yabancı para mevduatı başta olmak üzere mevduat miktarını düşürmeye ve menkul kıymet mevcudunu arttırmaya yönelecek. Sonuç olarak bu yeni uygulamanın kredi ve mevduat faizlerinde sınırlı da olsa bir düşüş sağlayacağını, özellikle yabancı para mevduat faizlerinin sıfıra yaklaşacağını, kredilerde daha çok ihtiyacı olmayan müşterilere yönelik bir artış ortaya çıkacağını, mevduatta azalmaya veya bankalar arası yer değiştirmeye yol açacağını, bankaların tuttuğu menkul kıymet portföyünde bir miktar artış yaratacağını söylemek mümkün. Bunlara karşılık bankaların, asıl olarak amaçlanan düşük kredibilite sahibi kuruluşlara kredi vermeye pek yanaşmayacağını tahmin etmek pek de zor olmasa gerek.” 

O gün yazdıklarım aynen yaşama geçiyor.

Yorumlar

  1. Durum net okunuyor. Elinize saglik hocam. Ben en çok bu çözüm yollarını üretenleri merak ediyorum. Uyurken rüyada mı yoksa kenefte mi?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Mahfi abi aklınıza elinize sağlık çok güzel bir yazı olmuş

      Sil
    2. Mahfi Bey merhabalar,

      İktisadi Kalkınma yolunda maliye politikasının kullanımını ülkemiz açısından siz olsanız nasıl şekillendirirsiniz ?

      Teşekkürler..

      Sil
  2. Mahfi Bey sizi severek takip ediyorum, Sizi seviyor olmam elbette eleştirmemem anlamına gelmiyor. Takip ettiğim kadarı ile dik duruşunuz ve boyun eymemeniz sevdiğim karakterlerinizden .Twitter hesabım olmadığından orada yazamadım ama fakat https://twitter.com/mahfiegilmez/status/1265272233435504645 twitte yer alan şahsa "Başkanım" olarak hitap etmişsiniz. Ben oldum olası bu tür hitabet şeklinden hoşlanmam ve bana açık ve net boyun eğmek hissi verir. Sizin buradaki karşı şahsa "Başkanım" demeniz ne anlamalıyız?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sizin neden hoşlandığınızı tabii ki bilemem. Ama bu hitap bir nezaket hitabıdır. Kendisi Mahfi Eğilmez hocamıza teşekkür ederiz demiş bende kendisine sayın başkanım diye hitap etmişim. Ali bey benden hiç ders almamış bir kişi ama bana saygı gösterip hocam diyor, ben de kendisiyle hiç çalışmamış bir kişiyim ama kendisine saygı gösterip sayın başkanım diyorum. Bu hitaplar sadece nezaketle ilgilidir. Sanırım herkes de bunu böyle yorumlar.

      Sil
    2. Ev sahibi generalse paşam da dersiniz, akademisyense hocam da dersiniz, misafirliğe gittiğiniz platformun başkanıysa başkanım da dersiniz. Karşılıklı saygıya dayalı nezaket çerçevesi bunlar... Fazlası değil.

      Sil
    3. Hocam çok ciddi para basılıyor. Basılan para sisteme nasıl girer?

      Sil
  3. İkinci çeyrek verileri açıklanınca oluşan panikte tüm bu müdahaleler yetersiz kalır mı hocam?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sayın anonim,,ikinci çeyrek bilgileri elinizde mevcutmu ? ,,şahsınıza ait beklentimi? pozisyon almak açısından soruyorum ,sayenizde çok kazanabilirim .

      Sil
    2. şahsıma ait beklentilerdir. ben o beklentiye karşı geçen hafta pozisyonumu aldım.

      Sil
    3. Ne gibi bir önlem.

      Sil
  4. hocam, kanımca Yabanci para ile banka hesabi acilmasi yanlis idi. Yani sovereign bir ülkede başka para hesabı olmaz. Muhabir banka ile offshore hesap açar ihtiyaç sahibi. Ya da başka yöntem bulur. Bu kadar dolarize edince domestik ekonomiyi, dth rezaleti oluşur. Basamadığın paradan borçlanınca, arada bir oyunu bozmak gerekiyor. Balık hafızalı piyasalar da, fırsat dalgasını sürerken mutlu, dans bittiğinde ayakta kalanlar, vah vah tüh tüh.. Kalabalıklarsa.. Kurtar bizi baba! Nano boyutta finans mı olur? Birkaç dolarlık hesap açan rockfeller havasına giriyor. Acaba birkaç hafta kımıldamadan duran, dth ortalama bakiye ne kadardır bankalarda?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Eğer sermaye hareketlerinin serbestliği ilkesini benimsemiş ve paranızı konvertibl para olarak ilan etmişseniz yani IMF Anasözleşmesinin 8. maddesi kapsamına girmek için başvurmuşsanız o zaman yabancı para hesabı açmak durumundasınız demektir. Konvertibilite budur.

      Sil
    2. Ağzınıza sağlık, Sayın Hocam.

      Sil
  5. O nedenle TL mevduata düşük, yabancı mevduata yüksek faiz vererek yabancı mevduatı çekiyorlar ve bu dövizleri de kurlara müdahale amacıyla kullanıyorlar. Dalgalı kur rejimi uygulayan bir ülkede piyasada oluşan kurlara müdahale edilmemesi gerekiyor.

    Hocam burası çok can alıcı bir durum gibi duruyor ilerleyen zamanlarda daha büyük sıkıntılara neden olmaz mı?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hocam diğer ülkelerin herhangi enstrümanla yaptığı müdahelelerden farkı nedir , kesinlikle öğrenmek amacıyla soruyorum.

      Sil
  6. Mahfi bey çok teşekkürler elinize sağlık.
    Yöneticilerin günü kurtarma sevdası yüzünden güçlü olan bankacılık ve banka sistemleri de
    zayıflayacaktır.Karaborsa gibi riskleri artıracaktır.

    YanıtlaSil
  7. Bu tip uygulamalar sonucunda özel bankaların sorunlu batık kredi toplamının daha da artacağı, bilançolarının bozulacağı ve bir finansal kriz ortamına gidilebileceği söylenebilir mi hocam? Bu bankalar biat ettikten sonra nasıl toparlanacaklar ki...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Eğer rasyoyu tutturmak için kredilere yüklenirlerse riskler artabilir tabii.

      Sil
  8. Hocam maalesef mevduat oranı yetersizliğinden/sıfırlanmasından kaçan bir çok bireysel yatırımcı borsa için yatırım hesabı açtı. Birçoğunun borsa bilgisi yok. mevcut birikimleri için daha Tehlikeli bir durumla karşı karşıya değil miyiz?

    YanıtlaSil
  9. Sayın Mahfi hocam...
    Hazineye Kaynak yaratmak veya dolarizasyonu engellemek amaçlı artık hemen hemen her gün yeni bir mevzuat, khk, kanun degisir oldu (pazar gunleri bile) yeni vergiler icat edilmekte, yada mevcut vergiler arttırılmakta, yada dolarizasyonu engellemwk icin serbest piyasa ilkeleriyle hic bagdasmayacak isler (yasaklamalar) yapılmakta...

    Zaten mevcut piyasa şartları (ekonomik daralma, işsizlik, pabdemi vb) vede TL nin hızlı deger kaybından dolayı fakirlesen halk birde bu agır vergi ve yaptırimlarla yuzyuze kalmakta, 3 kurus birikimi olupta bunun sadece degerini koorumaya calisan insanlar devlet eliyle cezalandırılmakta...

    Size sorum şu; bu durum sürdürülebilirmi... ? Daha nereye kadar devam edebilir...? Zira bu yapılanların ekonomide hicbirseyi düzeltmedihini, belki sadece o günü gecistirdigini göruyoruz... Selamlar...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Haklısınız ama bu bize özgü değil. Bütün dünyada benzeri adımlar atılıyor. Kimse işin özüyle uğraşmaz oldu.

      Sil
  10. Hocam, dünya bankacılık literatüründe aktif rasyosu uygulaması var mıdır? varsa bizdeki gibi mi uygulanıyor? Başka bir sorum :madem vadeli DTH'ın cazibesi kalmadı, o zaman halk(!) bankacılık sistemi dışında bir yatırım aracına yönelmez mi? Altına mesela... O zaman da yastık altı tekrar hor(t)lar. Zaten tasarruf miktarı düşük olan toplumumuzda yatırımcılar yatırım yapmak için krediyi nereden bulacaklar?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Benim bildiğim böyle bir uygulama yok. Kimse bankaları riskleri arttırıp daha çok kredi vermeye zorlamıyor.

      Sil
    2. Olmaz demeyin hocam, Turump var, adamın aklına karpuz kabuğunu biri sokarsa...

      Sil
  11. Bu durum özel bankaların karliliginin iyice azalmasıyla kamuya satılmasına (kamulastirilmasina) da neden olabilir mi böyle devam ederse sizce?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Karlılıkları azalmasın diye mevduat faizlerini düşürüyorlar ki zaten hükümetin de istediği bu.

      Sil
  12. Üretmeyen bir ülkede bir takım finans hareketleriyle ekonomi ayakta kalabilir mi? Esas soruna kimse odaklanmıyor tehlike burada!

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bence çoğu insan bu dediğiniz soruna odaklanıyor ama dinleyen yok.

      Sil
  13. Hocam bu uygulama sonucunda fiziki dolara talep yaratılmış olmaz mı, bu durum TL 'yi daha da olumsuz etkilemez mi?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. O dediğiniz olursa işler karışabilir.

      Sil
    2. Fiziki dolar demeyim, ama, swift yapılabilir dolara ciddi bir talep var.

      Yaşanan sıkıntının temelinde de bu yatıyor. İşi bilen insanlar, paralarını yurt dışına aktarıyor.
      Benim tanıdığım küçük ihracatçı firma sahibi arkadaşım bile yurtdışında hesap açtı, para işlerini oradan yürütüyor. Döviz al/sat arasında bile yüzde 1 gibi yüksek marj var.

      Fiziki olarak döviz dediğimizde ise, eli ile parayı tutabilen halk kesimi geliyor. Onlar arasında iki yüz bin dolar ve üzerinde para tutanların çok büyük bir kısmı, kendilerini güvende hissedecek kadar yani 50 bin 100 bin gibi ihtiyaç duyacakları doları fiziki olarak evlerine çekmişlerdir. Bankada tuttukları para, ticari işlemleri için tuttukları para.

      Benim dayım anadoluda kuyumcu ve döviz işlemleri yapıyor. 2.5 milyon euro kadar bir para ve bir milyon euro kadar altını yavaş yavaş bankadan çekti, dededen kalma tarla evi vardı, evin altına güvenli bir sistem yaptı, oraya da oturmak için taşındı.

      Sil
  14. Hocam kaleminize sağlık.
    Piyasada kamu bankalarının ağırlığını hissediyoruz. Bu durumda sistemden çıkmak isteyecek olan yabancı sermayeli bankalar olabilir mi? Bu durum gerçekleşirse piyasalar bunu nasıl algılar ?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İmkan bulsalar çıkarlar diye düşünüyorum.

      Sil
    2. Hocamız güzel bir cevap verdi.

      Adı üstünde yabancı banka, bankayı bir yabancıya satıp çıkmalı, çünkü hiç bir yerli sermayede banka yatırımı yapacak kadar sermaye gücü yok, isteği yok, sektör teknik bilgisi yok. Yabancının çıkmak istediği yere, yabancı da girmiyor, onlar da bu diyardan gidemediği için bu deveyi güdüyor, tabi küçüle küçüle güdüyor.

      Sil
  15. Hocam , dövizde hedge mekanizmasını(fx) mecbur tutarak , bireysel tüketicilere de döviz kredisi kullandırmak , sistem dışına çıkabilecek dövizi sistemde daha efektif kullanılabilmesini ve dövizin ilerideki fiyatını daha öngörülebilir yapıp , aslında tam da ihtiyacımız olan kaynağa ulaşmamızı sağlamaz mı.
    Saygılarımla.
    Erkan

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Oraları biraz geçtik gibi ne dersiniz?

      Sil
    2. Finans 101 konularına Damat daha gelemedi :)

      Sil
  16. Paramın değerini korumak istiyorum. Ne yapmalıyım! :( Borsa dışında bir alternatif bırakmadılar. Faizler enflasyonun altında emtia fiyatları sürekli artıyor. Ne yapacağımızı şaşırdık.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Para değerini korumak ülke içindeki herkesi aynı etkiliyor.

      İllaki paramın değerini korumak istiyorum derseniz, Avrupa da yabancılara banka hesabı açan bir ülke bulacaksınız, o ülkedeki banka hesabınıza paranızı aktarıp, o banka üzerinde yabancı borsalardan hisse, tahvil, türk tahvili vs yatırım imkanlarını değerlendirmeniz lazım.

      Türkiye sınırları içinde en fazla altın alırsınız, döviz alıp yastık altı yaparsınız. Belki borsadan alım yapar, satış zamanını tutturmaya çalışırsınız.

      Sil
  17. Değerli Mahfi Hocam, her zamanki gibi aydınlatıcı bilgileriniz ve başarılı öngörüleriniz için teşekkür ve tebrik ederim.
    Bankaların yapacağı işlemde kafama takılan bir konu var: vadeli yp mevduatları, vadesiz yp mevduat hesabına dönüştürdüklerinde yp mevduatları vadesiz de olsa yine toplamda yp mevduat hesabı olarak görünmüyor mu? Yoksa vadeli yp mevduatlarını vadesiz TL hesabına mı dönüştüreceklerini anlamalıydım?
    Çok teşekkürler, saygılar.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sağ olun.
      Vadesiz olunca insanlar paralarını nispeten yüksek faiz veren (kamu bankalarına) götürürler diye düşünüyorlar sanırım.

      Sil
  18. merhaba hocam, yazınızı okuduğumda bazı hususun bilinmesine ihtiyacım oldu. Yazınızda kura müdahale olması durumunda merkez bankasının rezervleri azalıyor ifadesine yer vermişsiniz. Nasıl bir müdahale merkez bankasının rezervlerini azaltır? Bu konuyu pek anlamadım. Teşekkürler.

    YanıtlaSil
  19. hocam bu uygulama dövüzün yastık altına kaçışına neden olabilirmi.

    YanıtlaSil
  20. Hocam iyi günler,
    Özel bankalar döviz mevduat faiz oranlarını çok düşürmek zorunda kalır ya da sıfırlarsa bu durumda hala dövizde kalmayı tercih edenleri yastık altına itmez mi? Sonuçta alınan bu karar kayıt dışı ya da yastık altını artırır diye düşünüyorum. Saygılarımla.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İter, itiyor da yavaş yavaş. Doğru düşünüyorsunuz.

      Sil
  21. Sayın Eğilmez, Banka mevduatları kuralları ile çok uğraşmaya başladılar. Bu durum insanlarda bir tedirginliğe sebep oluyor, acaba ileride Banka mevduatlarına el konulabilir mi diye? Çünkü uygulamaların gidişatı o yöne doğru. Ayrıca Bankaları Ev ve araba için kredi vermeye zorluyorlar. Ev ve araba satışları artarsa ekonominin düzelmesine ne kadar katkısı olabilir ki?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evey sık değişiklikler riskleri artıran başlıca unsurlardan birisi. O nedenle Türkiye'nin CDS primi bir türlü 300'ün altına gerilemiyor.

      Sil
  22. hocam,mudiz bugün hükümete imefeye git yoksa temerrüte düşüceksin demiş..konuyla ilgili iki sorum olucaktı?
    i)türkiyenin şu anda temerrüte düşme ihtimalini %kaç görüyorsunuz?
    ii)gerçekleşmesi durumunda bunun vatandasın cebini nasıl etkileyeceginden kısaca bahsedermisiniz?
    tşekkürler..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Türkiye'nin temerrüde düşmesi için, bir süre daha geçmesi gerekir.
      Ekonominin bir miktar daha küçülmesi gerekmektedir.

      Moody's ve diğerleri Türkiye'nin bugün batmayacağını çok iyi bilirler.
      Türkiye'de ekonominin en büyük sorunu, artık ekonominin artık değer yaratabilecek kurumsal yapısını kaybetmesidir. Ekonominin son 4-5 yılda düzenli olarak küçülmesinin sebebi budur.
      Bu kavramda Türkiye ekonomisi daha da küçülecektir.

      Türk ihracat sektörleri, yabancı yatırım ve teknolojisi olmadan sadece ucuz iş gücü pazarlayan sektörlerdir. Arbitraj olarak ucuz Türk işçisi ile pahalı Avrupa işçisi arasındaki farkı kullanırlar. Aradaki farkın bir kısmı ile teknoloji satın alır, üretime devam ederler.

      Türkiye de devletin de kaynak ihtiyacı bu aradaki katma değerin üzerinde olduğu için, ekonomi küçülmektedir. Geriye yabancı yatırımcının gelmesi, turizm sektörünün canlanması kalmaktadır.
      Yabancı yatırımcı gelmemektedir. Turizm ise ucuz et, yemek, içecek ve yatak satışı ile kısıtlıdır.

      Benim çok arkadaşım Türkiye'de tatile gider. Fransa ve İtalya da konaklama parasına Türkiye'de hem konaklar, hem uçak bileti parası çıkar, hem yer hem içersiniz. Otel sistemi içinde genellikle turistler olduğu için yerli halk ile de muhatap olmamak hoşlarına gidiyor. Kapalı devre tesiste hem hizmet kalitesi yüksek, hem de fiyat düşük. Bu sistem ülkeye çok ciddi yabancı para getirir.

      Türkiye default olursa, fakirlik dışında halk önemli bir sorun hissetmez. Ülke Nato bünyesinde olduğu için dışardan direk bir saldırıya uğramaz.

      Ülke default olursa, önce dışardaki savaşları bitirir, sonra borç verenlere askeri hizmet de ihraç eder, yapılandırılmış borcu iyi kötü öder, bu işleri milliyetçilik sosu ile pazarlamak da hükümetin beceri alanına girer.

      Sil
  23. ,Twitter hesabım olmadığı için kitapla alakalı soruyu buradan iletiyorum Hocam; hariri nin sapiens i sonrasında Alaaddin Şenel in kemirgenlerden sömürgenlere kitabını tavsiye eder misiniz, içerik açısından çok yakınlar mı?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hariri tam bir Ortadoğulu entellektüeldir.

      Bu tarz adamlar binlerce yıl önce yaşasa, din adamı! sıfatı ile ya tapınaklarda finans işlemleri yapardı, ya kral ve prenslere akıl verirdi, ya da halka din anlatırdı.

      Hariri, Tanrı'yı bizim Ortadoğuda nasıl yarattığımızı, sosyal hayata koyduğumuzu, toplumu yönetmek için Tanrı adına nasıl kurallar koyduğumuzu (kural koyanlar din adamı) en iyi bilen isimlerdendir. Mahfi bey bile bir kere faiz ve din ilişkisine girmiştir.

      Günümüzde (Kuran dahil) tüm kutsal kitapların insanlar tarafından Tanrı(Allah dahil) ismi bahanesi ile nasıl yazıldığını bilimsel olarak ispatlıyoruz. Hariri bu sürecin tarihini en iyi bilenlerden. (Türkiye ve Ortadoğuda milyarlarca insanın hala anlamaması, gerçeği inkar etmeleri, gerçeğin ne olduğunu değiştirmez.)

      Din kitapları, insanlığın geçmiş ve geleceğini açıklama konusunda artık seçenek olarak kalmadığı için, elde kalan tek bilgi kaynağı olan bilimin açıklamalarına geçmek gerekir. Kemirgenlerden sürüngenlere bu aşamada okunabilecek bir kitaptır.

      Sil
    2. Bana bir virüsün dünyayı dize getirmesini bilimle açıklar mısın, güneş, ay, yıldız ile hayvan ve bitkilerin vs insana hizmet etmesini de.. Bizden korksalardı önce corona korkardı

      Sil
  24. MERHABA değerli Mahfi bey,

    peki bu "bol kepçeden kredi" verdirme hususu - mevcut ekonomik durum da göz önüne alındığında- ihtimalen kredilerin önemli bir kısmının müşteri tarafından ödenmemesine sebep olur gözüküyor.

    Bu zararlardan ötürü ekonominin daha da kötüye gitme ihtimalini ve boyutunu nasıl görüyorsunuz/değerlendiriyorsunuz?

    Cevabınıza teferruatlı olursa, daha da fazla sevinirim..

    Teşekkürümle

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Selam SM,

      Bol kredi hükümet politikasıdır.

      Bu sebepten dolayı bol bol kredi veren firmaların kredileri batarsa, -özellikle kamu bankaları nezdinde- hükümet onlara ek sermaye aktarıp kurtaracaktır.

      İşin esasında kredinin kaybından dolayı ekonomide bir zarar oluşmayacak, kredinin ödenememe sebebi kredi alanın batması olduğu için ekonomi dara düşecek. Karışık anlatmış olabilirim.

      Kredi batarsa, devlet bankaya para basıp verecek. Banka tarafında sorun yok. Kredi batarsa, batık kredi kadar para basılmış olacak, para basmanın sorunları kadar bir sorun oluşacak.

      Reel sektör tarafında ise, bol bol verilen krediye rağmen firma batıyorsa, yeni firma kurmak, iş imkanı oluşturmak çok zorlaşmış demektir. Sorun buradadır.

      Sil
    2. Tşkr ederim;
      çok firma batıp, para basılmasının o oranda artması enflasyondan ve güven kaybından başka neleri körükler? Mesela kurlar ve vatandaş gelirleri ve de yoksulluk sınırı bazında?
      Gözünüze ve gönlünüze sağlık (sizin de Mahfi bey; katkılarınızı bekleyebilir miyim?)

      Sil
    3. Selam SM,

      Çok firma batması, işlerin az sayıda firmaya toplanması, verimsizlik artışı, kaynak dağılımı sorunu, işsizlik artışı, gelir seviyesi düşüklüğü, zengin-fakir uçurumunun artmasını beraberinde getirir.

      Türkiye, uzun zamandır bu yolda ilerleyen bir ülke idi.

      Covid tarzı krizler, hatta her hangi bir tarz kriz bile, yapının çarpıklaşmasına yardımcı olacaktır.

      Türkiye hali hazırda yoksullaşmaktadır. Vatandaşın eline geçen reel gelir azalmaktadır. Döviz kuru önemli değildir. Kur seviyesi ne olursa olsun, fakirleşen insanların alım güçleri yurt dışına göre düşer.

      Türkiye'de şu anda fiilen 3 adet döviz kuru uygulanmaktadır.

      1- TV ekranında gördüğümüz.
      2- İthalatçının mal fiyatlarına, yeni mal almak için belirleyip eklediği,
      3- Hükümetin yabancı devletlerden swap, borç, hatır dövizi alırken uyguladığı.

      1. sini hepimiz görüyoruz. 6.80 TL - USDdir.

      2. sini halk seviyesinde göremiyoruz,
      çünkü yasa gereği tüm ürünler TL fiyatlar üzerinden satılıyor, ancak
      yurtdışındaki cari ürün fiyatlarını, ithalatçının bayi fiyatı ile kıyaslayanlar görüyor.

      Benim internetten 300 dolara aldığım ürünü ithalatçım bana bayi fiyatından, tüm vergiler hariç 2900TL ye satıyor. Kabaca 9.65TL dolar kuru uyguluyor. Vergiler dahil yabancı fiyatı 324 dolar olurken Türkiye son kullanıcı fiyatı 3900TL oluyor. Yani Son Kullanıcı kuru 12TL gibi alıyor.

      3. işlemi bankalar dahil kimse göremiyor, MB ve Hükümet seviyesinde hesapları yapılıyor. Bunun etkisini görmek için TL nin dünya genelinde convertible olması lazım. Yani, eğer Katar gibi bir yer 12.5 TL - USD kurundan işlem yapmış ise, riskini kırdırabileceği bir uluslar arası TL pazarı olmalı ki, biz o fiyatı görebilelim. Katar riskini günümüz fiyatına dünyada kırdıramadığı için bizim bilgimiz olmuyor.

      Sil
  25. Hocam elinize saglik ama sanki sizin o gun dediklerinin degil, bir gun sonra yapilan bir yorum dogrultusunda yeni seklini verdiginiz yazidakiler cikiyor.

    YanıtlaSil
  26. Hocam merhaba, AR ile istenen özel bankaların zorda bırakılarak(döviz mevduat alirsa riskli de olsa kredi vermek zorunda, almaz ise iş yapamayacak ) sadece kamu bankalarının ayakta kalmasını sağlamak ve dolayısı ile hem sermaye ve hem de siyaseti kontrol etme gücünü tamamen ele gecirme amacı olarak görüyorum, siz ne dersiniz ?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Doğrudur.

      İran mollaları bankaları kontrol ettikten sonra, molla rejimine muhalif hiç kimse kredi alamadı. Mollalara rüştünü ispat eden esnaflar iş yapabildi, mollalar ile çalışmayan esnaf bugün kredi kartı poz cihazı bile alamaz.

      Sil
  27. Ben de niye bankamin USD faizi 0.01 oldu diyordum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bankaya 2 katını vereyim, dövizleri bana havale etsin.

      Sil
  28. Bol para bas.Faizleri hem dövizi baskıla.Hazine borçlanmayı dolar la yap.Kamu bankalarını büyük zarara sokarak düşük faizlerle kred verdir.Hocam buna benzer uygulamalar ikibin öncesi çiller kriziyle başlayıp 2001 krizine kadar getirmedi mi ulke ekekonomisini.
    ikibin öncesi de mesela borsa yine rekorlar kırdı ve sonrasi tam bir felaket.ile sonuçlandı.Bir fark bugün bankacilik sistemimizin görüntü olarak daha sağlam gözükmesi gibi görülür belki de.Bir takım göstergelerin geldigi yer 2002 kriz oncesi duruma geldigi de söyleniyor.Hocam size sorum ülkemiz hem reel hem döviz finans krizini bir arada hiç yaşadı mı Boyle bir risk ülkemiz için yuksek mi.Bugün kü uygulamalarla 2000 öncesi uygulamalar arasinfa bir fark var sa söyleyebilirmisiniz.Çok tesekkurler ayrica değerli yazınız için

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Adamlar Türkiye'yi bitirmeye yemin etmişler. Çok profesyoneller.

      Sil
    2. türkiye gibi ekonomi yapısına sahip ülkelerde çoğunlukla kriz finansal tarafta başlayıp reel ekonomi tarafına sirayet eder 1994- 2001 krizleri yakın örneklerdir. keza 2018 yılından bu yana ise reel kesimde kur şoku nedeniyle kriz başladı. daha önce bankaların yaptığı yüksek kur riskiyle çalışma hatasını özellikle son 11-12 yıldır reel kesim yapmıştır. şu anda yapılanlar kamu ağırlıklı olacak biçimde 94-01 dönemine benzer bankacılık sisteminin hatta TCMB nin dahi ciddi kur riski almaya başlamış olduğudur. eskiden türkiye bütçe açığı yüzünden krizlere girerdi çünkü bankalar kamunun finansörü yapılırdı merkez bankası da dahil. fakat o dönemlerde cari dengesizlik sorunumuz pek yoktu. çünkü eskiden kamu yatırımları ve borçlanmaları büyümenin motoruydu. oysa 2001 sonrasında özelleştirmeler yoluyla ekonominin motoru özel sektör yapıldı. bütçe açığının yerini büyük ölçüde cari açık aldı. ancak özel sektör çok borçlu olduğundan artık yeterli yatırım yapma alanına sahip değildir. bu yüzden de kamu ön plana çıkarılıyor fakat kamunun da elinde ciddi bir sermaye stoku bırakılmadığı için çok harcamaya karşın istenilen güçte iktisadi aktivasyon artışı sağlanamıyor. üstelik de bu yüzden bütçe ila cari denge arasındaki negatif fazlı ilişki de giderek pozitif faza geçmeye başladı. bütçe açığı artışı cari açığın da büyümesini tetikliyor artık. bu gidişle önümüzdeki ilk krizde türkiye yakın tarihinde görülmemiş biçimde hem reel hem de finansal olarak eşgüdümlü ağır kriz yaşayabilir. 94-01 krizleri sadece bankacılık krizleriydi ve fonlanınca sistem hemen çalışmaya başlamıştı o yüzden de v tipi krizlerdi. bu sefer ki kriz çok daha zincirleme olacak gibi görünüyor.reel taraf finansal tarafı finansal tarafta reel tarafın krizini besleyecek gibi görünüyor yani büyük bir kısır döngü yaşanabilir.

      Sil
  29. Merhaba Hocam,

    Elinize sağlık, yine oldukça bilgilendirici bir yazı olmuş. Ben formüle bakınca şunu görüyorum, bankalar yabancı para cinsinden mevduatları kadar yabancı para kredi verseler bile zarardalar, hele swapla M.B.'ye bunları iletseler, iyice zarardalar. Yani MB diyor ki, bana ödünç verecek olsan bile Y.P. mevduat tutma, ben kamu bankalarıyla bu işi hallederim!

    Ayrıca riskli kredi vermek istemeyen bankalar artık TL cinsinden de mevduat kabul etmeyecek, kısmen özsermayelerinden kullanarak ceza yemeden hayatta kalmaya çalışacaklar. Özel bankaların küçülmeye gitmesi, çalışan ve şube sayısını azaltması gibi yan etkiler ortaya çıkabilir mi?

    Saygılar

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yabancı para kredi verme işi sınırlandırıldı biliyorsunuz. Dediğiniz yan etkiler doğabilir.

      Sil
  30. Merkez bankası ve Kamu bankalarının topladıkları dövizleri, döviz fiyatlarını düşük tutmak için satmaları normaldir, bir yerde de döviz borçlanmakla da kendi risklerini artırmazlar.

    Eğer mevduat sahiplerine olan döviz yükümlülüklerini ödeyemeyecek duruma gelirlerse, bir gecede tüm DTH lar vadesiz TL hesaplarına dönüştürülür, risk sıfırlanır.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. O anlamdaki risk sıfırlanır ama ülke riski (CDS primi) iyice yükselir.

      Sil
  31. Hocam, "kamu bankaları DTH toplayıp piyasaya dolar satıyor" şeklindeki görüşünüz çok doğru olmayabilir. Bankalar döviz pozisyonlarını tutturmak zorundalar. Döviz yükümlülükleri varken döviz varlıklarını azaltamazlar. (Ellerindeki dövizi merkez bankasına verip TL swap yapabilirler ama.) Merkez ise kamu bankaları vasıtasıyla döviz satışı yapabilir. Yapılan hesaplamalar merkezin bu yolla geçen sene 30-35 milyar dolar döviz sattığını gösteriyor. Bunun etkisi ise döviz rezervlerimizin düşük kalması.

    YanıtlaSil
  32. hocam öncelikle emeğinize sağlık.

    aktif rasyosu düzenlemesi ya da dayatması belli ki tüketim odaklı ekonomiyi canlandırmaya yönelik bir yaklaşım. bu formül ile, tüketim teşvik edilirken, tasarrufçular cezalandırılıyor. tasarrufların erimesi, ki bu kayıtdışına kaçışı da kapsayabilir, bizimki gibi zaten yıllardır tasarruf açığı ile boğuşan bir ekonominin halihazırda bozuk olan temellerini ciddi şekilde sarsacaktır diye düşünüyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Haklısınız. Ekonomideki sıkıntılar finansal operasyonlarla giderilemez. Bunlar sadece zaman kazandırır.

      Sil
  33. Fatih Kömürcüoğlu8 Haziran 2020 18:35

    Bankalar kendileri etti kendileri buldu. Daha çok mevduat çekmek, hisse değerlerini arttırmak için yüksek karlar açıklayıp durdular. İktidar da bu kadar da çok kar etmesinler, ellerini taşın altına koysunlar demeye başladı.
    Benim bir sorum olacak Hocam:
    Daha çok kredi vermek ile para basmak arasında enflasyona etki açısından bir fark var mı?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kredi döndüğünde yenilenmiyorsa enflasyonist etkisi sürekli olmaz. Para basmanın etkisi devam eder.

      Sil
  34. Selam Hocam, bir kullanıcınız Twitter da Kazakistan dan sitenize erişim problemi ile ilgili yazmış.

    Site ile ilgili bir sorun yok.

    Kazakistan ara ara Amazon, Google gibi firmaların servislerini kapatıyor. O zamanlarda sitenizi açamazlar.

    Kazakistan'da Çinlilerin geliştirdiği ve tüm Çin'de kullanılan bir internet firewall sistemi var, ülke trafiğini site içindeki kelimelere göre ara ara kapatır. Yazdığınız bir yazı o kelimelere yakalanmış ise, memurun teki onay verene kadar yine açılmaz.

    Kazaklarda da Türkçe bazı kelimeler firewall a takıldığı için sizin yazılar bazen süzgeçten geçmiyordur.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Anladım. Çok teşekkürler paylaşımınız için.

      Sil
    2. Çin'in az gelişmiş yöresinde iyi eğitimli bir çinli ile konuşursanız, adam Çin'in dünyaya diz çöktürdüğünü filan düşünüyor.

      Çin Komünist Partisi dışında hiç bir haber kaynağı adamlara ulaşmıyor.

      Millet dünyada Çin komünist partisini eleştirirken, 40 lı yaşlardaki iki üniversite bitirmiş çok iyi işi olan, entellektüel! bir Çinli demokrasinin ne kadar hatalı, çok partinin ne kadar gereksiz, tek partinin bitmeyen nimetlerini size sıralar. Dünyanın ne kadar geri kaldığını filan anlatır.

      Böyle de 1 milyar adet kafa vardır yeryüzünde.

      Sil
  35. Hocam salgın dönemi yaratılan kredi bolluğu ve bunun geri dönüşleri bankaları zora sokar mı? Yoksa gecen yılın karlılık düzeyi onları bu dönem idare eder mi?
    Dünyadaki durumu göz önüne alınca büyük yabancı bankalar diğer ülkelerde varlıklarını çeker mi? Yoksa onlar içinde yeni (banka) satın alma fırsatı mı olur?
    Banka ceo tanıdıklarınız bu dönemi nasıl yorumluyor

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu dönemde kredi geri dönüşlerinde sıkıntılar olması normaldir. Geçen yılın karı bu yılı idare etmez.
      Bugün kimse yeni satın alma düşünmüyor sanırım, herkes ayakta kalmaya çabalıyor.

      Sil
  36. Sanki sizin ne yazdığınızı okuyup tam tersini yapıyorlar. Bir tek “para basmak gerek” önerinizi dinlediler, onu da mahvettiler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet aynen dediğiniz gibi oluyor.
      Para basma önerisinden önce de para basıyorlardı zaten. Önemli olan nerede kullanılacağıydı. Dediğiniz gibi o da mahvoldu.

      Sil
  37. Mahfi bey biliyorsunuz, konuşmalarında "şahsım" kelimesini çok sık kullanan bir siyasetçimiz var.

    O ne derse, o olur.

    Bu yazınızı beğenmemiş, haberiniz olsun...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Şahsım denilen kişi bu yazıyı okuyacak kapasitede olsaydı, ülke bu halde olmazdı.
      Onun bu işlerden hiç anlamadığını aklı başında herkes çok iyi biliyor, eline almış bir bakkal defteri siyasi ikbali için kime ne verdiğini kimden ne aldığını hesaplar o.

      Yazıyı beğenmese ne olur?

      Sil
  38. Mahfi hocam, elinize sağlık. Çok güzel bir yazı olmuş. Aklıma takılan bir soruya cevap verirseniz sevinirim. Bankalara iki seçenek sunulduğundan bahsettiniz. Peki bankalar TL üzerinden kredi vermeyi artırırsa (ya da abartırsa) uzun vadede olası bir devalüasyonun faturası bankalara mı çıkar, yoksa kredi çekenin faiz oranlarını değiştirebilmek gibi bir yasal dayanakları var mı?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sağ olun.
      Aslında ikiden fazla seçenek var. Mesela menkul kıymet stokunu da arttırabilirler ama bu iki seçenek en ağırlıklı olanlar.
      TL kredi açısından önemli bir devalüasyon bir sorun yaratmaz. Kredi koşulları nasıl ise ona göre devam edilir. Bunların kredi sözleşmesinde belirtilmesi gerekir.

      Sil
  39. Ellerine sağlık hocam, yazınız süper açıklayıcı olmuş. Aslında keşke bu kadar net olmasaydı diye düşünüyor insan :(
    Sizin dedikleriniz, gene, yavaş yavaş gerçekleşiyor 😞
    Sevgi ve saygılarımla :)

    YanıtlaSil
  40. Çok teşekkürler hocam, yazdığınız yazıların mürekkebi kurumadan, öngörüleriniz gerçekleşiyor. Ekonomi yönetimi sizi haklı çıkarmakta gecikmiyor

    YanıtlaSil
  41. Hocam basılan nakit oara sisteme nasıl giriyor?

    YanıtlaSil
  42. selçuk çelik9 Haziran 2020 11:16

    Hocam selamlar,
    18.04.2020 tarihli aktif rasyosu yazınızda, YP çarpanı 1.25 olarak görünüyor fakat burada 1.75 alınmış. (YP mevduatı/YP krediler oranı 1 ise bu katsayı 1 olarak alınıyor diye anlıyorum) bu durumda YP mevduatı/YP kredileri 1 den büyükse, paydada bulunan YP katsayısı 1.25 mi olacak 1.75 mi ?
    Teşekkürler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İlk çıktığında 1,25 idi sonra BDDK bunu 1,75'e çıkardı ama yp kredi hacmine kadar 1 olarak belirledi. Doğru anlamışsınız. YP kredi / YP mevduat 1 ise bu oran 1, 1'den fazla ise fazla olan kısım 1,75 ile çarpılacak.

      Sil
  43. Hocam selamlar, yazınız için teşekkürler. Paylaşım ekonomisi hakkında çalışma yapıyor musunuz? Geleceğin dünyasında paylaşım ekonomisinin yeri giderek artıyor ve gelecekte size göre bizi neler bekliyor paylaşım ekonomisinde? Uber gibi bir çok firma milyar dolar değerinde ve bunlar paylaşım ekonomisinin birer ürünü. Sizin görüşlerinizi merak ediyorum. Teşekkürler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim. O konuda bir çalışma yapmadım. Bir bakayım.

      Sil
  44. Bu yazı geçenlerde bana da geldi.
    Kısa süre içerisinde yabancı para faizlerinin 0.25'e kadar düşürülmesine ek olarak böyle bir adım atılmasının amacının hükümetin baskısı ile yabancı para mevduatını azaltmak olduğu belli idi ama buna neden olan asıl gerekçenin aktif radyosuna bağlı uygulanan ceza olduğunu yazınız çok güzel bir şekilde açıklıyor. Faizlerin sıfıra yakın olduğu bu ortamda yabancı paranın vadeli veya vadesiz tutulması pek önem arzetmediğine göre bu önlemin herhangi bir yararı olacak mıdır Sayın Hocam? Teşekkürler, saygılar...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim. Eğer bankalar buradan umduklarını alamazsa miktar 10 bin doların üzerine de geçerli olacaktır. Sonrasında ne yaparlar ben de bilmiyorum.

      Sil
  45. 2000 sonrası sıkışan kapitalist sistem düşük faiz ve parasal genislemelerle statükoyu korumaya çalıştı, onlar için çanlar çoktan çalıyor, fakat biz kendimize bakalım. Bu süreçte atılan zokayı çok fena yuttuk. Yabancı kaynak ve özelleştirme + yabancıya varlık satışlarıyla hormonlanan ekonomik aktiviteyi yeni normal (büyüme) zannerek başta insaat olmak üzere bence neredeyse her sektörde ülkenin özkaynaklarıyla çevrilen ekonomik sistemde fizible olmayan yatırımlar yaptık. Bundan sonra ekonomik yapısı aniden değiştirilemeyeceğine göre, hızla büyük miktarda doğal kaynak bulamaz isek kendi yağımızla kavrulmak zorundayız artık.
    İşte bu! fatura ödeme zamanı geldi demektir. Mesele ise faturayı ödeyenin paralar harcanır iken nimetten faydalananlar mı, yoksa sofraya oturamayanlar mı olacağı.
    Bütün bu yapılanlar bence sonuca etkisiz fakat faturayı kimin ödeyeceğini etkileyecek şeyler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. kapitalist sistem 2000 başlarında değil daha 1980 başlarında sıkışmaya başlamıştı. sanayide prodüktivite kayıpları başlamıştı. işçi ücretlerindeki artışlar da giderek yavaşlama evresine giriyordu. ve bu durumun sürdürülebilir talebi imkansız kılacağı aşikardı. dolayısıyla da sermaye birikimi zayıflamaya başlayacaktı. işte burada devreye finans kapitalizmini soktular. artık paranın girdisi ile mal-hizmet çıktıları hacmi düşürülecek bunun yerini paranın girdi olduğu ama çıktının da yine para ve paraya endeksli kağıtlar olduğu finans kapitalizmi ikame edilecek. böylece sermaye birikim modelinde değişim yapılmış olacak ve parasal genleşme üretim artışıyla ve doğal olarak ücret artışlarıyla değil krediler kanalıyla yapılacaktı. sürdürülebilir talep ya da talep eksikliğinin giderilmesi bu yolla sağlanacaktı. ücret artışlarının yerini düşük faiz maliyetleriyle borçlanma alacaktı. kapitalizmin hızla finansallaşması sermayenin tabana yayılımını giderek daralttı. kapitalizm üretim proseslerinden koparıldı. her finansal kriz hatta her türlü iktisadi kriz ister yerel ister global düzeyde olsun daha fazla finansallaşmayı beraberinde getirdi. bilgi artışı giderek para tabanlı ekonomiyi sıkıştırdı. bu sıkışıklıktan kurtulmak adına da parasal genişlemeleri sağlayarak para tabanlı iktisadi yapının devamını sağlamaya çalıştılar. ama bu da 2008 krizini ve bence ondan daha da büyüğünü getirecek olan şu anki devasa parasal genleşmelerini getirmiştir.

      Sil
    2. Bilgi artışı giderek para tabanlı ekonomiyi sıkıştırdı burda ne anlatmak istediniz biraz açar mısınız?

      Sil
    3. biraz açayım anonim... mesela bugün bir Microsoft un ürettiği bir yazılımı bu konuda yüksek bilgisi olan kendisini bu alanda iyi geliştirmiş bir birey çok daha ucuza üretebiliyor. Microsoft 10 milyar dolara yazılım üretirken en az onun kadar iyi bir yazılım üretebilen birisi bunu 100 bin dolara da yapabiliyor. bir tarafta 10 milyar dolar bir tarafta 100 bin dolar. aradaki 9.99 milyar dolarlık para esasen atıl hale gelebiliyor. keza uber olayında da benzer durum vardır. yani bilgi özellikle doğru bilgiye ulaşım giderek paradan bile önemli hale geliyor. paranın girdisinden yaratılan çıktıların yerini yavaş yavaş bilgi girdilerinin çıktılara dönüşeceği bir iktisadi paradigma değişimine şahit olmaya başladık.

      Sil
  46. Hele bir düşmeye gör. Gelen vurur giden vurur. Türk ekonomisi böyle işte. Kurtlukta düşeni yemek haktır.

    YanıtlaSil
  47. Şu an bir banka çalışanı olarak gözlemlediğim uygulama banka yabancı para ve altın mevduatı bir milyon veya 1 kg üstü olan müşterilerinin mevduatını usd ve altın cinsinden hazine bonosu ve sukuk gibi yatırım araçlarına çevirmeyi teklif ediyor. Bunun için müşterilerine bir çok kolaylık sağlamayada çalışıyor

    YanıtlaSil
  48. Hocam benim kafamda oturtamadığım bir konu var, size daha önce soru da sormuştum ama hala tam emin olamadım. Şimdi Türkiye'de yerleşikler örneğin döviz hesaplarından 50 milyar dolar satıp tlye dönse dolar düşer. Bu ödemeler dengesinin hangi kaleminde yer alır?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hiçbir kaleminde yer almaz çünkü ödemeler dengesi yurt dışında yerleşiklerle yurtiçinde yerleşikler arasındaki ilişkileri gösterir.

      Sil
  49. Hocam aktif rasyosu ile ilgili ilk yazınızda katılım banklarının menkul kıymet alma şansı olmadığı için aktif rasyo oranının 0,8 olarak değerlendirildiğini söylemiştiniz. Şu an devlet tarafından gerçekleştirilen ve katılım bankalarının aracılık ettiği kira sertifikaları menkul kıymet olarak geçmiyor mu?

    YanıtlaSil
  50. hocam yurt içi yerleşik yabancı bankalardan da özel sektör ve kamu kesimleri dövizle borçlanmıştır. ama yurt içi yerleşik olduklarından ötürü iç borç sayılıyor ancak bu bankalar sonuçta tahsil edecekleri bu dövizleri yurtdışına ana merkezlerine transfer edeceklerdir. aslında bizim iç borçların da ciddi bir kısmı yabancı sermayedarlaradır. ve dünya genelinde de sanırım ülkelerin ve özellikle siyasilerin işine geldiği için milli sermaye kesimleri dışındaki kurumlara olan borçlar salt bu kurumların söz konusu ülkede şubeleri ofisleri olduğu için o ülkenin içeriye olan borcu olarak bilançolandırılıyor. bence yanlıştır. örneğin türkiyede a şirketi kamu bankasına döviz borcu varsa döviz bazında iç borç olarak kaydedilmelidir. ancak aynı şirketin döviz borcu yabancı sermayeli bankaya ise veya finans kurumun ise bence her halükarda dış borç olarak kaydedilmelidir. dolayısıyla türkiyenin bana göre dış borç stoku daha da fazladır.

    YanıtlaSil
  51. Mahfi Hocam öncelikle tecrübelerinizi ve bilgilerinizi bizimle böyle açık bir ortamda paylaştığınız için çok teşekkür ederim.

    Bir sorum var. Pandemi döneminde çok fazla kredinin vadesinin ötelendiğini zaten biliyoruz. Şimdi bu rasyo nedeniyle de özel kesim bankalar elinden geldiğince kredi veriyorlar, müşterileri için eski sorgulama yoğunluğu da yok malum nedenden dolayı.

    Peki birkaç ay sonra biz bu rasyoyu yine değiştirdik artık kredi oranı bizim için önemli değil demelerinin önünde bir engel var mı? Bu bankalar rasyoyu tutturmak adına verdikleri sorunlu kredilerle başbaşa kaldıklarında ne olacak?

    Saygılarımla hocam.

    YanıtlaSil
  52. Hocam selamlar, Haziran ayinda yazdiginiz tüm yazilari okudum, elinize saglik.

    Almanya, kendi ülkesinden AB disina seyahat kisitlamasini 31 Agustos'a kadar uzatti.Erdogan hafta icinde Merkel ile görüsme gerceklestirecegini belirtti,kisitlamanin mümkün olamayacagini söyledi. Sonuc henüz belli degil, ama Agustos sonuna kadar yasagin kalkmamamasi muhtemel, Almanlarin 3. büyük tatil destinasyonu Türkiye ve turizmcimiz tedirgin.

    Turizm sektöründeki bu olasi daralma diger sektörleri de etkiler mi?
    Öte yandan Banglades ve Hindistan'da Corona virüsün etkisini artirmasi nedeniyle tekstil üretiminde Türkiye'ye kayacak siparislerin turizmdeki daralmayi kompanse etme ihtimali var midir?
    Tesekkürler

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kapitalizm

Paradan Para Kaybetme Dönemi

Faizin Doğuşu ve Yasaklanışı