Bağımsızlık Nedir?

100 yıl önce toplanan Sivas Kongresi bu ülkenin bağımsızlık mücadelesinin somut biçim aldığı kongreydi. Sonrasında çok zorlu yollardan geçerek bağımsızlığına ulaştı bu ülke.

Atatürk’ün bu ülkeye getirdiği en büyük yeniliklerden birisi kendi kararlarını verebilen ve uygulayabilen bir yönetim şekliydi. Bilimde mucizeye yer yoktur, ama eğer mucizeye benzer bir şey varsa Osmanlı’nın başka devletlerin güdümüne girmiş sultanlarından, başka devletlerin yönetimine terk edilmiş mali yapısından, başka devlet tüccarlarının biçimlendirmesine tabi kalmış ticaret yapısından böyle bir yapıya geçmek mucizeye benzer bir şeydi.

Bağımsızlık böyle bir şeydir. Eğer kendi kararlarını kendin verebiliyorsan, kararını verirken kimsenin sana bir şey empoze etmesine izin vermiyorsan, başkalarıyla görüşmen talimat almak şeklinde değil de danışma şeklindeyse o zaman bağımsızsın demektir. Osmanlı’nın emperyalist güçlere bağımlı yapısından çıkıp Türkiye Cumhuriyeti’ni kurarken Atatürk’ün en fazla üzerinde durduğu şeydi bu.

Bağımsızlık sadece bir ülkenin bağımsızlığı biçiminde çıkmaz ortaya. Bazen kurumların veya piyasaların bağımsızlığı biçiminde de karşımıza çıkabilir. Mesela Merkez Bankası’nın bağımsızlığı böyledir. Merkez Bankası, siyasal iktidarların para basma yetkisini kötüye kullanmasını önlemek için bağımsız kılınmıştır. Merkez Bankası’nın para disiplinini sağlamak için uyguladığı para politikasına siyasal iktidar karışmaya başlarsa bu bağımsızlık elden gider. Merkez Bankası’nın bağımsızlığının gitmesi belki para arzını artırmaz ama ülkenin itibarını düşürür, risklerin ve dolayısıyla CDS priminin düşmesini engeller.

Piyasalar da benzer durumdadır. Piyasaların bağımsızlığı daha çok kendi başına hareket etme genişliğiyle ölçülür. Eğer piyasalara, ekonomi politikasının kuralları ve araçları dışında karışılıyorsa, örneğin talimatla faizler belirleniyor, krediler biçimlendiriliyorsa o zaman piyasa devletten bağımsız olamaz. Piyasaların bağımsız olmadığı yerde göstergeler anlam taşımamaya başlar.

Üniversiteler bağımsız değil özerktir. Devlet üniversiteleri ücretsiz olduğu için masraflarını devlet karşılar. Eğer devlet verdiği bu paralar karşılığında üniversitelerin bağımsız fikir üretme, bağımsız tartışma ve bağımsız yayın yapma yetkisi onların elinden alırsa artık özerlikten söz etmenin olanağı kalmaz. Devletin bu işi kendi başına yapması da şart değildir. Bir kurum kurarak ona da yaptırabilir. Ve o zaman üniversiteler bilim üretemez hale gelir. Bilim üretilemeyen yerde genellikle hurafe üretilir.

Eğer bir ekonomide Merkez Bankası’nın, bağımsız kurumların, piyasaların, üniversitelerin bağımsızlığı elden gitmişse orada önce yargı bağımsızlığı kaybolmuş demektir. Çünkü yargı bağımsızlığı gitmeden ötekilerin gitmesi pek de mümkün değildir. 

Onun için böyle durumlarda sistemi düzeltmek için önce yargı bağımsızlığını yeniden oluşturmak gerekir.

Ne diyor Atatürk? “Bağımsızlık ve özgürlük benim karakterimdir.”

Bu ilkeyi topluma benimsetemediğimiz sürece ne merkez bankası ne piyasalar ve ne de yargı bağımsız olabilir. Ve onlar bağımsız değilse ülke de bağımsız değil demektir.

Yorumlar

  1. Hocam döktürmüşsünüz yine kaleminize sağlık

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Muhteşem bir yazı emeklerinize sağlık teşekkür ediyorum sayın hocam

      Sil
  2. ''Bilim üretilemeyen yerde genellikle hurafe üretilir.'' daha ne söylenebilir ki!

    YanıtlaSil
  3. Sayın Mahfi hocam, Yakın zaman önce (4-5 ay) hem faizi hem dövizi birlikte kontrol etme deneyinin sonuçlarını hep birlikte gördük...!
    Lakin halen ders almadıkmı...? sizin düşünceniz nedir hocam, sizce ne yapılmaya çalışılmakta yine...? Selamlar...

    YanıtlaSil
  4. Ülkemizin en temel sorunu bağımsız yargı,bağımsız merkez bankası ya da bağımsız piyasanın olmaması değil
    Bağımsız,özgür düşüncenin olmamasıdır.
    Düşüncenin özgür olmamasının sebebiyse sadece siyasi baskı değildir sorun çok daha temelde
    Ben böyle düşünüyorum.

    YanıtlaSil
  5. Sayin hocam, bu kadar yazdiklarinizdan sonra sizce hala bir umut var mi peki?

    YanıtlaSil
  6. a dan z ye herşeye zam üzerine zam gelmesine rağmen enflasyon %16,64 den %15,01 e geriledi. tam 243 ürünün fiyatları yükseldi 43 ürünün fiyatları sabit kaldı ama bunlara rağmen enflasyonu düşürmeyi başaran tek ülke dünyada türkiye oldu. ne kadar gurur duysak azdır. sepetteki ürünlerin %60 ı na yakınının fiyatları yükselmesine rağmen dünyada yine de enflasyonu düşen ülkeyiz. hatta bakın küçük bir atak yapıp Uzakdoğu piyasasında hızla 6.40 ı aşan dolar hemencecik olumlu tepkiler verdi. önce 5,84 e şimdi de 5.65 tl ye kadar geriledi. hükümetimizle ne kadar gurur duysak azdır. dolar başını kaldırınca hemen balyozu indiriyorlar. ne de olsa balyoz london of city marka!. markanın sahibi ülkemizi ve necip hükümetimizi çok ama çok seviyor. o kadar çok seviyor ki tüm yalanlarımızla bizi olduğumuz gibi kabulleniyor.ne de olsa türkiye Ortadoğu d.akdeniz suriye üçgeni yani günümüzün bermuda şeytan üçgenin de o nun operasyon üssü halindedir yıllardır. o büyüyünce türkiyede büyüyecektir. bir zamanlar türkiyede çok daha ilkeli kurumlar olan tüik merkez bankası gibi kurumlar daha gerçekçi veriler paylaşsa da zat-ı muhteremler anında dövizi zıplatıp devalüasyon baskıları kuruyordu. demek ki yalan çok ama çok seviliyormuş. canım ülkemde iç talep çok yüksek piyasa çok canlı ama biz daha fazlasını bile üretme kapasitelerine sahip olduğumuz için ve üstelik de bu üretimin en az %70 ini iç pazardan sağladığımız için dış ticaret fazlamız ve buna paralel olarak cari fazlamız da oluşmaktadır. enflasyonumuz giderek sertleşerek geriliyor. paramızın amortismanı düşüyor. reel satın alma gücü arttıkça talep hızla artıyor. işçilik ve memur maaşları enflasyon kadar hatta biraz üzerinde bile artırılıyor. işletmelerin stok devir hızı ciddi artış içinde. pmı verileri 55 leri aşmaya başladı .merkez bankamızın brüt döviz rezervi 250 milyar dolara net döviz rezervi ise 150 milyar dolara kadar çıkmış bulunuyor. rezervimiz kısa vadeli dış finansal yükümlülüklerimizi karşılayacak kadar güçlü pozisyonda görülüyor ki zaten cds primimiz de buna paralel olarak 100 puanın da altında seyretmeye başladı. dolar yakında 3 tl ye euro 3,5 tl ye kadar gerileyecektir. ne dersiniz sayın hocam kıskanılmayacak bir ülke miyiz?. doğru söylememiş mi reislei!. saygılar...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ne güzel yazmışsın. Güzel de yazsan anlamazlar, anlaşılmaz...

      Sil
    2. He he kardeş dolar 3tl euro 3,5 tl oldu. Bak sallaniyor..

      Sil
    3. O sırada doların 28 tl ye çıkması

      Sil
  7. Hocam ikinci öğretimlerin harç vermesi, yaz okulunda ücret alınması, öğrencilere geri ödemeli burs verirmesini nasıl değerlendirilsiniz?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Niteliksiz bir mühendis olacağına nitelikli bir usta ol. Hem kendine hem çevrene hem de ülkene daha faydalı olursun. İkinci öğretim bir israfdır, bir ülke gençliğinin israfı. Bana sormadınız ama naçizane kanaatim.

      Sil
  8. İşte bunlar 90 yıllık reklam arası idi.

    Film şimdi kaldığı yerden devam ediyor.
    Önce, sanayimiz ve ekonomik kurumlarımız ve ekonomik bağımlılığımız
    Cumhuriyet öncesi dönemdeki gibi oldu.

    Sonra, halkımızın eğitim imkanı, dini cemaatlerin yeniden oluşturulması gibi sosyal konular Osmanlı son dönemi ile eş hale getirildi.

    Basın, Sayın 2. Abdülhamit Beyefendinin dönemi ile aynı seviyede bile değil.

    Ordu da tıpkı Osmanlı son dönemindeki gibi siyasi etkilere açık hale geldi.

    Türkiye Cumhuriyeti Devletinin 3 önemli bacağı, Bürokrasi, Yargı ve Ordu tamamen tasfiye edildiler. Günümüz devleti ile 40 yıl önceki devlet aynı devlet değiller. Günümüz devleti daha çok Osmanlı Devletine benzer bir devlettir.

    Özetle, 90 yıllık reklam arası bitmiştir.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Eksigin var bu konuda "Ordu da tıpkı Osmanlı son dönemindeki gibi siyasi etkilere açık hale geldi."
      Ordu da tıpkı Osmanlı son dönemindeki gibi siyasi etkilere açık hale geldi ve tipki mondros mutarekesindeki gibi 3/2si terhis edildi askerlik kanundaki son degisiklikle askerlik suresinin kislatilmasiyla ve bedellide ki suresiz uygulamayla birlikte

      Sil
  9. Dinin egemen olduğu bir eğitim sisteminde bağımsız ve özgür düşünebilen bireylerin yetişmesi mümkün değildir. Eğitim sistemi her türlü hurafeden arındırılıp bilimsel temele oturtulmadıkça ne yapsak, ne söylesek boştur.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. 1/2
      Din konusu tartışmalı hale geldi. Din konusuna girmeyi sevmiyorum, gereksiz yere gündem işgal ettiği ve istismar edildiği için girmek gerekiyor fırsat bulundukça. Kavramları net bilmenin herkes için faydası vardır.

      Türkiye Türkleri genel olarak Deisttirler. Türkiye Türkleri derken sadece aydın kesimi kastetmiyorum, köyünde sakin hayatını yaşayan, eğitimi düşük, günde 5 vakit namazını kılan kişiler de Deisttirler. Yani, Türkiye insanı bir yaratıcıya inanır. Türk insanı, İslam ile veya Müslümanlık ile ilgili değildir.

      Türkiye insanı düzensiz eğitim sistemi ve okumamış olması sebebi ile kendisinin Müslüman olmadığını ve İslam Şeriatı ile hayatını sürdürmediğini bilmez. Atalarından duydukları ile kendini Müslüman zanneder, devlet ve cemaatlerin propagandaları ile sürekli olarak İslam ile ilgili kendi gündelik yaşamına benzeyen kuralların ona sürekli İslam olarak aktarılmasından ibarettir.

      Ben hayatım boyunca 5 vakit namaz kılan insanların Türkçe Kuran okuduklarını görmedim. Kuranı Türkçe okuyan insanların da 5 vakit namaz kıldıklarına hiç şahit olmadım.

      (Misal, kendim, diyanet ve başka mealler ile bir kaç tefsiri okudum, hala Kuranın 6 cüz kadarını arapça ezbere okuyabiliyorum. )( Mesela Kuran ayetlerini indiriliş sırasına göre okursanız İslam peygamberinin değişik dönemlerdeki psikolojisini net olarak görürsünüz. Yine misal, peygamberliğin ilk yıllarında Yahudi'lerin bazı özellikleri övülürken, Medine yıllarında güç sahibi olan peygamber ile beraber Yahudiler hakkında daha sert ayetler gelmiştir. Keza namaz Kıblesi Kudüs iken, o dönemde Mekke olmuştur. ve yine keza Kudüs, Kuranın ilk yıllarında Yahudilerin nesillerden beri gelen kutsal toprağıdır -yani yahudiye tapuyu kuran ayeti veriyor-). Örnekler çoktur, bazı kurallar vardır ki, 5 vakit namaz kılan Türk insanı tarafından asla kabul edilmezler, örneğin kadınların yasal hakları ve adaletteki temsilleri.

      Bazen, 50 - 60 yaşındaki Müslüman amcaları test etmek için bazı Kuran ayetlerini kelimesi kelimesine Türkçe okurum, bana hadi oradan öyle şey asla olmaz derler. Biraz aklını kurcalamak istersem, açar diyanetin sitesinden gösteririm, yine de inanmazlar, internette yanlış yazmış derler. Netice de bu insanlar müslüman değiller, Deistler ama kendileri bunu bilmezler.

      Din konusuna bilimsel yaklaşıp, eğitim ile insanlara doğruyu aktarmak sonrasında da kenare çekilmek en güzelidir. Kesinlikle dini çok kurcalamamak, dindar olduğunu söyleyen insanları incitmemek gerekir. Çünkü İslam kendisi ile oynayanı maymun haline getirir, bize düşen bilimsel olarak gerçek olanı insanlara vermek, düşüncelerimizi aktarmak ve başka bir şeye karışmamaktır.

      Ben, asker olarak, Bosna Hersek'ten Pakistan ve Afganistan'a kadar farklı ülkelerde çalıştım. Türkiye dahil tüm bu coğrafya ülkelerinde dine bulaşan ve dini kontrol etmek isteyen devletin nasıl madara olduğunu bizzat gözlemledim.

      Sil
    2. 2/2

      Atatürk'ün de bence en büyük hatası Diyanet'i kurmasıdır. Diyanet'i kurmak yerine, temel ve aile eğitimi ile din konusunu bilimsel olarak ele almalı, din ile vergiyi asla karıştırmamalı idi.

      Diyanet gibi kurumlar eninde sonunda siyasal islama dönerler. Bugün gördük ki, Diyanet artık Atatürk'ü saymıyor.

      Daha kötüsü, Diyanet Başkanı Deizmi ülkenin büyük tehlikesi olarak görüyor. Ben hayatımda Müslüman bir İlahiyat Uzmanı tanımadım. Diyanetin Başkanı, biliyorum, dini öğrendikten sonra kendisi de ya Deist, ya da Ateist olmuştur. Yaptığı söylem tamamen Politiktir, İslamı Politize olarak kullanmaktır. (Keza, Afgan Taliban liderlerinin de Deist olduklarına şahit oldum.).

      Size din ile ilgili kolay duyamayacağınız enteresan bir gerçek daha iletmeliyim. Bugün Rusya da, üç adet sahte müslüman köyü vardır. O köylerde en az 4 er aylık periyotlar ile Rus istihbarat ajanları yetiştirilir, islamı öğrenirler, böylece müslüman ülkelerde barınırlar.

      Bu köyler, Şii, Hanefi ve diğer mezhep imamlarının içtihatları farkına kadar detaylı eğitim verir. O ajanlar, levanten arapçası, standard arapça ve mısır arapçası ile eğitim alırlar, bu lehçeleri de iyi bilirler. Eminim, Türkiye de Diyanetin kadroları içinde de vardırlar.

      İşin özü, din konusu özel ilgi isteyen bir konudur. Bilimsel bir uslüp ve yaklaşım ile insanlara anlatılması gerekir. Türkiye'de diyanet olduğu sürece devlet tarafından böyle bir eğitim verilmeyecektir.

      O sebeple, iş yine Türk aydın insanlarına düşmektedir. Mümkün oldukça, ailemiz olmak üzere gerçekleri aktarmalı, fırsat buldukça çevrenize de dine pozitif bakışınızı aktarmalısınız ki, sizlerin çocukları da din sömürücülerinin yönetimi altında yaşamasınlar.

      Sessiz kalmak onların önlerini açmak demektir. İmkan oldukça sessiz kalmayın. Unutmayın ki, günümüz Türk insanı, her ne kadar badire atlatmış olsa bile, hala Orta Doğu'nun en güçlü toplumudur.

      Türk insanında tüm orta doğunun geleneklerini alt edebilecek güç ve yetenek vardır, yeter ki istesin.

      Sevgiler.

      Sil
    3. Katkılarınıza teşekkürler Şahabeddin bey.

      Din konusu, daha doğrusu ortadoğu kökenli dinler ve özelde islam -diğer pek çok şeyin yanında- benim özel ilgi alanımdır. Kur'an'ın değişik meallerinden tutun da Buhari'in ünlü "sahih" eserine, İbn Hişam'ın siretinden İlahiyat fakültelerinin ilgimi çeken konulardaki doktora tezlerine, İlhan Arsel, Turan Dursun gibi gerçek aydınların kitaplarından yabancı kaynaklara kadar okuyup incelemediğim şey kalmadı. Okudun da ne oldu derseniz, Arif Tekin'in, kitaplarında yazının ortasında zaman zaman "ben bu saçmalıklarla ne diye uğraşıyorum" diye okuyucularıyla dertleşmesi gibi ben de hem çok şey öğrendim, hem de 20 yıldan uzun bir süre ne gibi saçmalıklarla uğraştığımı gördüm. Bu girişten sonra yazdıklarınızdan esinlenerek birkaç noktaya değinmek isterim:

      Ortalama Türk insanının kendisini müslüman zannederken gerçekte müslüman olmadığı, zira kendi dinini hiç ama hiç bilmediği saptamanız doğru olmakla birlikte Türk halkının çoğunluğunu deist olarak tanımlamak yanlış olur bence. Onlar binlerce yıldan süzülerek gelen Anadolu hümanizmini islam zannettikleri için kendilerini müslüman olarak tanımlıyorlar ve islamla ilgili olumsuz bir şey duyduklarında "gerçek islam bu değil" diye feryat ediyorlar. Bu konuda islami fetihlerden kendilerini korumak isteyenlerin geliştirdikleri ve görüntüde islami, özde ise islam dışı olan tasavvufi yaklaşımların çok etkili olduğunu düşünüyorum.

      İlahiyatçıların çoğunun deist ya da "inançsız" oldukları bence de gerçektir. Ben onlara ateist diyemiyorum zira ateizm derin bir felsefedir ve ilahiyatçıların ateizmi kavrayabilecek derinlikte bilgiye sahip olduklarını düşünmüyorum. İslam tarihini, "felsefe"sini öğrenmek insanı islamdan çıkarır ama ateist olmak için fazlası gerekir.

      Politik islam ya da daha popüler adı ile siyasal islam dışında başka bir islam mevcut değildir zira islam bir din değil bir ideoloji, emperyalist bir devlet düzenidir. Kendi hazinesi, kendi hukuk düzeni, kendi devlet başkanı (4 halife döneminde emir-ül müminin, daha sonra halifetullah) kendi yönetim biçimi (şeriat) v.s. olan bir sistemi siyasetten bağımsız, sadece "uhrevi" yönü olan bir din şeklinde tutamazsınız, eninde sonunda siyasallaşır ve bulunduğu ülkede baskın ideoloji olabilmek için her türlü ahlaki-gayriahlaki yöntemi kullanmayı kendisine hak görür zira ideolojisinin temeli buna dayanır.

      Elbette aydınlara düşen, bu gerçekleri anlatmak ve halkı aydınlatmaktır ama ne yazık ki bizim "aydın"larımızın pek çok eksiklerinden biri de islam konusundaki cehaletleridir. Bu konularda önce onları aydınlatmak lazım ki onlar da çevrelerini aydınlatabilsinler.

      Bence asıl önemli nokta ise inanmanın mutlak bir ihtiyaç olmadığına, aslolanın "inanmak" değil "bilmek" olduğuna halkı ikna edebilmektir. Bu işe de eğitimden başlamak, eğitim sistemini tüm hurafelerden arındırıp tamamen bilimsel temellere oturtmak şarttır.

      Sevgiler...

      Sil
    4. Sahabettin Batarel, kesin vardirlar. Hatta kesin sadece Turkce konusulan, hatta karadeniz, dogu, bati aksanlari ile Turkce konusulan sahte koyler de vardir. Dorter aylik periyodlarla da orada dil ogreniyorlardir. Zaten dort ay gibi oldukca uzun bir sure yasadiktan sonra kimse o kulturlerde dogup buyuyenler arasindaki farki kolay kolay anlayamaz. Bence bu derin analizleri yapabilen siz bile anlayamazsiniz.

      Standart Arapca da neymis onu da cok merak ettim dogrusu. Bir de ciddi ciddi yazip, Orta Dogu felan beylik laflar etmissiniz. Komiksiniz vessalam.

      Sil
  10. madem kriz var ben neden ucuza bilet bulamıyorum her yer kapılmış ist - bodrum, valla zengine kriz yok azizim

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Demek ki, fakirsiniz..
      16 milyon nüfuslu kentte, 5000 kişinin "kalburüstü" Restaurant ları doldurması,
      82 milyon nüfusu olan ülkede Bodrum a uçak bileti bulamamanız, refah göstergesi değildir..

      Sil
  11. Hocam iki yuzlu deyiminin Osmanli padisahlarindan geldigi soyleniyor, bu konuda bir bilginiz var mi acaba?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Peki iki yuzlu deyiminin anlami konusunda bir bilginiz var mi acaba?

      Sil
    2. Bildiğim kadarıyla Roma Tanrılarından Janus iki yüzlüdür. Bir yüzü bir yöne bir yüzü de diğer yöne bakar. Ocak ayı anlamına gelen January'nin adı da buradan gelir. Yani Ocak ayı bir yandan giden yıla bir yandan da yeni yıla bakışı temsil eder. Romada kapıların tanrısıdır Janus. Bir yüzü girişe bir yüzü çıkışa bakar. İki yüzlülüğün bununla bir ilgisi var mı bilmiyorum. Aradım ama bulamadım.

      Sil
    3. Eski Yunanda Poli-Tika , Poli - > Çoklu, çok anlamında, Tika -> Yüz anlamında,
      Politika Çok yüzlü, nabza göre şerbet veren anlamında.

      İki yüzlü, avam, sıradan insanlar için kullanılır, bunların kodamanları ikiden fazla yüzlüdür, politikacıdır.

      :)

      Sil
    4. Burda yanlışınız var. "Politics" Antik Yunan'dan Polis + Ics olarak gelir. Polis eski yerleşim birimi, şehir devleti demektir. -İcs eki de geldiğinde "affairs of the state", "science of government", yani şehir/devlet yönetme bilimi anlamını alır.

      Sil
  12. Erdoğan gittikten sonra bırakacağı ağır enkaz nasıl kaldırılacak? Daha doğrusu kaldırılabilir mi? Ve bu iş Kılıçdaroğlu gibi sıradan siyasetçiler tarafından yapılabilir mi? İnsan düşünmeden edemiyor.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu tür düzeltmeleri siyasetçilerden çok teknisyenler yapar. Önemli olan siyasetçinin doğru teknisyeni seçmesi ve dinlemesidir.

      Sil
    2. Çok güzel😍💓 yazmış sınız

      Sil
  13. "Osmanlı’nın başka devletlerin güdümüne girmiş sultanlarından" Sizin bu yaptığınızın adı Balkan milliyetçiliği, birini övmek, yüceltmek için başka birinin omuzlarına basmak. Birinin büyüklüğünü anlatmak için yapılacak en aciz iş. Atatürk'ün büyüklüğünü göstermek için onu başkalarının sırtına bindirmenize gerek yok. Size saygım büyük ve iş hayatım adına idol olarak aldığım birisiniz lakin sizin bu zihniyetiniz ile Cuma hutbesinde 30 Ağustos anlatıp Atatürk'ten bahsetmeyen zihniyet arasında bir fark göremiyorum. Saygılarımla

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. 30 Ağustosta bahsetmedi demi Diyanetimiz,

      Çanakkale Savaşı sonrası Dönemin Sultanı Mustafa Kemal'e bir madalya vermiş (nişane diyorlar) normalde madalya yakaya takılır ya, komutanın yakasına taksan yakası yırtılır O KADAR BÜYÜK BİR MADALYA, DİYANET GÖRMEDİYSE ANITKANBİR MÜZESİNDE.

      Sil
  14. Tüik enflasyon rakamlarını küçük çıkardı, çünkü faizlerin düşmesine devletin ihtiyacı var.
    Bu rakamlara Temmuz sonunda yapılan doğalgaz zammı ve diğer zamlar dahil edilmemişler.
    Önümüzdeki ayın rakamına da büyük ihtimalle bir şekilde dahil edilmeyecekler.

    Faizlerin düşmesi gerekiyor çünkü devletin harcamalarını frenleme gücü yok, borçları yeniden çevirmesi gerekiyor, en azından içerdeki tahvil yatırımcılarına kağıt üzerinde de olsa reel getiri sunmak durumunda, bu sebeple enflasyonu indiriyor.

    Enflasyon düşerse, faizler de peşinden düşürülecek.

    Haftaya MB faizlerde indirim yapacak.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bende bunu merak ettim enflasyonla kur bağımsız, yabancı reel getiriyi nasıl hesaplıyor

      Sil
  15. "Bağımsızlıktan yoksun bir ulus, uygar insanlık karşısında uşak olmaktan kurtulamaz.” Mustafa Kemal Atatürk

    YanıtlaSil
  16. Dünya Reel Politiğinde, güç dengesinin korunması için Türkiye'nin malesef politik İslam ile yönetilmesi, Türk halkının da bu duruma uyum sağlayabilmesi gerekiyor.

    Acı ama gerçek, Türk halkı bu zinciri kır(a)madı.

    Yaşananlar ve yaşanacaklar politik islamın Türk insanının hayatına daha fazla nüfuz etmesidir.

    Türk basını, Türk halkı ve çok Türk aydını fark etmedi, Türkiye'yi kendi parlamenter sistemine bağlayan insan sermayesi ortadan kaldırıldı. Türkiye'deki değişimi yapanlar bundan emin oldukları için artık daha rahat davranmaktadırlar.

    Pek çok kişi Türkiye Cumhuriyet'inin kurucu kadroları ile günümüz arasında yanlış bir bağ kurup, parlamenter sistemin geri getirilebileceğine dair umut veriyorlar.

    Bizim işimiz gerçek iledir, söylenti ve beklentiler ile umut oluşturmanın bir anlamı yoktur.

    On yıl önceki Türkiye Cumhuriyeti, devlet yönetiminde yapılan hataları telafi edebilecek bir beşeri sermayeye sahipti. Osmanlı Devleti'de yıkıldığında, elinde yeni bir devlet kurabilecek beşeri sermaye vardı.

    Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşlarının umutlu olmalarının sebebi ellerinde gördükleri beşeri sermaye idi. O sermayeyi görmemiş olsalardı, Kurtuluş Savaşına girmezler, büyük ihtimalle Osmanlı Devleti batınca, Batılı devletlere veya Mısır gibi sonradan kurulan devletlere çalışmaya veya devlet görevlisi olarak hizmet vermeye giderlerdi.( Onların jenerasyonlarında bu tarz insanlar vardır. Misal, Halide Edip Adıvar ve Eşi isteselerdi Birleşik Devletler veya İngiltere'de çok iyi konumda iş bulabilirlerdi.)

    Günümüz Türkiye'si elindeki yetiştirdiği beşeri sermayeyi kaybetti, üstüne üstlük onların yetişebilecekleri özel kurumları da kapattı. Kimi kurum 9 yıl, kimisi 5 yıl kimisi de 3 yıldır kapalılar. Yani yeni nesiller yetişmiyor, eskileri de pasifize edilip temizlendiler.

    Genel Kurmay Eski Başkanı İlker Başbuğ'a göre 800'ün üzerinde devlet görevlisi bu süreçte şehit edildi. Tahmini olarak 2000 civarındakiler de pasifize edildi, bunların %90 kadarı artık Türkiye de yaşamıyor, yurt dışında kendi başlarının çaresine bakıyorlar, artık Türkiye ye gelme ihtimalleri de bulunmuyor. Böyle bir insan kıyımını Osmanlı Devleti kendi insanına asla yapmadı, hatta Mustafa Kemal ve arkadaşları hapis yatsalar bile asla öldürülmediler. Osmanlı Devleti, belki de 600 yıllık bir gelenek ile insanını korudu, korunan insanlar da Türkiye Cumhuriyetini kurabilecek cesareti buldular.

    Bugün, Türkiye iktidarı değişse bile, elinde, Türkiye'yi dönüştürebilecek bir insan sermayesi bulamayacaktır.

    Not: Geçen görmüştüm yorumlarda, bir merak var, birinin damadı bir hatun ile gönül eğlendirmiş filan diye.

    Önemli olan kimin kimle gönül eğlendirdiği değildir. Önemli olan o hatunu oraya kimin koyduğu, kimin bunları kayıt altına aldığı ve daha başka nelerin kayıt altında olduğudur. Damat, Hatun ve Kayınbaba artık önemsiz kişilerdir. Hatta Kayınbaba'nın işlerinde bozulmalar olması, işini kaybetme riski bile artık o kişiler için önemsizdir.

    Meselelere bu şekilde bakmalısınız. O sebeple, işlerin başına kayınbaba yerine başka bir hacıbaba da gelse, yağız bir delikanlı da gelse gidişat aynıdır.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sayın Batarel yine döktürmüşsünüz maşallah. u sitede Mahfi hocadan sonra en çok sizin yazılarınızdan faydalanıyorum.

      Sil
    2. Siz pek anlayamamışsınız ama tekrardan hatırlatalım. "Umutsuz durumlar yoktur, umutsuz insanlar vardır. Ben hiçbir zaman umudumu yitirmedim." Mustafa kemal Atatürk

      Sil
    3. Şu anda ülkenin durumu ne yazık ki kurtuluş savaşı döneminden daha kötü. O zaman herkes savaşmak ve mücadele peşindeyken şimdi herkes kaçmak peşinde ve ben onlarda suç bulmuyorum. Çünkü umudu tükettik. Artık bu ülkenin geleceğine dair hiç bir umut yok.

      Sil
  17. iktisadi analizleriniz bilgi yuklu ve cok sey ogreniyorum elinize saglik ama su yuz yillik anakronik safsatalari, nedensellikten yoksun ezberleri ayni beyne nasil sigdiriyorsunuz? su suna yol acar, bundan da bu sonuc cikar formatindaki her cumlenizi bilimsel olarak teste tabi tutmanizi oneririm. yoksa bu kolayci cikarimlarla herseyi birbiriyle iliskilendirebilirsiniz.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim. Söylediklerimin hepsi analitik ilişkilerin sonucudur.

      Sil
  18. merhaba hocam,
    Dünya tarihinin en büyük krizini 2020 yılında yaşayacağımız konusunda bir çok
    iktisatçı hemfikir.Siz bu konuda bir yazı yazar mısınız?

    YanıtlaSil
  19. Merhaba hocam,
    Daha önce iktisatçılar için oluşturduğunuz kitap listenizin çok faydasını gördüm, teşekkürü borç bilirim.
    Kendisini finans alanında geliştirmek isteyenlere okuma listesi hazırlama imkanınız olur mu?

    Allah sizi başımızdan eksik etmesin.🙏

    YanıtlaSil
  20. M.KEMAL ATATÜRK EMPERYALİZME BAĞIMLI OSMANLIDAN KURTARDI ANCAK NEVCİP HALK YOK DEDİ İLLA OSMANLI OLSUN BAĞIMLILIK ÖNEMLİ DEĞİL DEDİ. EMPERYALİST GÜÇ MERKEZİNİN SICAK PARALARIYLA HALK GÖNÜLLÜ OLARAK YENİ OSMANLICILIK HAYALLERİ KURAN KAFALARA DESTEK VERDİ BAĞLANDI. ATATÜRK BENCE HATA ETTİ BU HALKI KURTARARAK. BIRAKACAKTI İNGİLİZLER TIPKI HİNDİSTAN GİBİ DAHA DA İYİSİ Y.ZELANDA AVUSTRALYA GİBİ BU HALKI DA ADAMA ÇEVİRİRDİ. KİMSE BURADA ÇIKIP DA BU HALKI SAVUNMASIN. SON 70 YILDIR HALKIN NE YAPTIĞI NELERİ SÜREKLİ TERCİH ETTİĞİ ORTADADIR. TAPINAKÇILARIN KURDUĞU İSVİÇRE GİBİ İSKANDİNAV ÜLKELERİ GİBİ TOPLUMLARDA HALK HÜKÜMETİN FAZLADAN MAAŞ VERELİM TEKLİFLERİNE HAYIR OLMAZ ÇÜNKÜ BU BİZLERİ REHAVETE SÜRÜKLEYİP ÜLKEMİZİN GELECEĞİNE OLUMSUZ ETKİLERDE BULUNUR DEYİP REDDETMİŞTİR. BİZ DE OLSA HEMEN VERİN BOL BOL VERİN DERİZ AMA NEYİ ÜRETTİK DE NEYİN KARŞILIĞINDA VERECEKSİNİZ BU MAAŞLARI BİZE İSTİHDAM SAĞLAYIN ÇALIŞALIM ÜRETELİM ÜRETTİĞİMİZ İKTİSADİ DEĞER KADAR MAAŞ VERİN HEM BİZ HEM ÜLKEMİZ VE GELECEK NESİLLERİMİZ KAZANSIN DEMEYİZ. M.KEMAL ATATÜRK BU HALKIN O DÖNEMDE ŞİMDİ DE ÇOK ÖTESİNDE BİR ZEKAYA VE VİZYONA SAHİPTİ. HALA DA ONUN VİZYONUNUN ÇOK GERİSİNDEYİZ. ÜSTELİK O NU SİLMEYE ÇALIŞANLARI DA KRAL YAPTIK. RAHMETLİ ATATÜRK KEŞKE KURTARMASAYDIN BU HALKI. BAĞIMSIZLIĞIN KIYMETİNİ ÇALIŞMANIN ÜRETMENİN MEDENİYETİN VE TÜM BUNLARIN TEMELİNDE OLAN LAİKLİĞİN DEĞERİNİ ANLARDIK BELKİ DE!.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sevgili yari cahil, caps lock acik kalmis, normalde cumle baslarinda kullaniyoruz biz onu, cok matah bir seyler soyluyor izlenimi vermek icin degil. Inat ettim cok zorlansam da yazini bastan sona okudum. Isvicre'de halkin fazladan maasi reddettigi hakkinda ciddi bir kaynak verir misin?
      kirk senedir okurum Ataturk un iktisadi vizyonu neymis anlayamadim, anlayanlari da anlayamadim. ufur ufur ipe diz. kahvedekilere selam.

      Sil
    2. adsız 02:55, caps lock u bilinçli olarak açık tuttum. senin gibi cahiller belki büyük puntolu yazıları görünce kıt algısında biraz artış olur dedim ama faydası olmamış. sizin gibilerin asla düzeltilemeyeceği konusunda daha da emin oldum yanıt yazışınızla. İsviçre halkının fazladan maaşı reddettiği referansı google amcayı bilir misiniz?. o amcaya isviçrede fazla maaş teklifi reddedildi yazarsanız çok sayıda kaynak görebilirsiniz. bunu dahi bilmeyen birisinin M.K.ATATÜRKÜN iktisat vizyonunu anlamaması gayet doğaldır. O nu anlamak zeka ve feraset gerektirir. o da bu halkın büyük kısmında ve siz de yok ne yazık ki!.

      Sil
  21. Bagimsizlik demisken bir de su asamada Merkez bankasi bagimsizligi ve arac bagimsiligina bakalim.

    Bana gore AKPnin elinde avucunda gard mard kalmadi! Bu artik acik ve net ekonomik sosyal olarak. Belki onumuzdeki donemde KDVde 2serlik bir artis yapabilir ocaktan itibaren %8likler %10 %18likler %20ye...! Gecmis deneyimlerimiz bize sunu ogretti Turkiyede. Her yapilan develuasyonlarin ardindan KDVnin artigi OLGUSU! Mesela 1980 Develuasyonundan sonra 83 ve 84de KDV li yasam basladi. 1994 develuasyonun ardindan KDV orani artti 2001 develuasyonunda yine kadv orani 1 puan artti ya simdi ???? :))) Onumuzdeki donem KDV artisina gebedir. Gelelim konumuza; Mamafih, AKP, merkez bankasini calistiracagi cok acik onumuzdeki donemde. Malum,"Hazine Avansi" sistemini tekrar uygulamaya koyup tabir-i uygun hikmette parasala genisleme yapacak. Bana kalirsa da bundan baska caresi kalmadigi gibi de en iyi care de maalesef bu! Her neyse bu zamana kadar niye yapmadi derseniz hazine avansi sistemi uzerinden parasal genisleme? Bu sorunun yaniti da gayet basit 2017-2018 doneminde KGF ile parasal kredi genislemesi yapti sirketlere cansuyu babinda. Bu yil ise Merkez bankasi kari ve merkez bankasi ihtiyat akcesi ile bir parasal gensileme yapti. Acikcasi her ucunde de buyuk faydalar gordu. 2017de yapilan KGF ile buyume sagladi 2019da yapilan kar ve akce ile de butceyi yamadi. Kisaca milleti ve piyasalari yava s yavas alistirdi.....! Bundan sonra ne olur acikcasi 2 senedir soyledigim hazine avansi sistemi isler hale getirilir. Yani merkez bankasi surekli hazineye avans acar geri donusunun gelmeyecegini bile bile..Boylelikle hukumet harcamalara gaz verir enflasyon firlar issizlik duser kur artisindan oturu cari denge kalici olur ,buyume tekrar canlanabilir. Bu bir kumar tutar mi tutmaz mi bilemiyorum. Ancak gecmis deneyimlerimiz var bu konuda yani uzun salinimli Philips egrisi Turkiye icin Hazine avansi dahilinde. Yani 90li yiullar taktigi hazine avansi ile parasal genisleme ve uzun salinimli Philisps Egrisi sayesinde hem buyume hem populist harcamalar hem dusuk issizlik cari denege ve hatta fazla!!!! hem de piyasa hareketliligi saglandi 80lerin ortasindan ozellikle 90li yillar boyunca Tam da bu noktada AKPli kurmaylarin bu deneyimleri bilmemesi imkansiz. Bu vesile ile onumuzdeki donemde Hazine avansi sitemei dahilinde philis egrisi denkleminde bir parasal genisleme olmasi cok yuksek. Zaten Merkez bankasi baskanin yerinden edilip yerine istedikleri bir adami yerine getirmeleri bunun en buyuk gostergesi. Ancak AKP niye simdi yapmiyor derseniz suan hazirlik asamasinda ekonomik olarak oncelikle gecen seneki doviz sokunun ustunden daha yeni 1 yil gecti enflasyonda istedikleri seviyelere yeni yeni gelmek uzereler dahasi FED faiz indirdi ECBnin eli kulaginda o da parasal genislemeye gidecek gibi kisaca y.disi merkez banakalarinin hepsi genislemeden yana gelismekte olanlarda dahil Cin sili vs...Bu AKP icin bulunmaz bir firsat yani sartlar hemen hemen hazine avansina dayali parasal genisleme icin olgunlasiyor. Onumuzdeki yil hazine avansinin yili olacak akp icin ve hatta Turkiyede yasayanlar icin enflasyonun bir onemi yok. Is olsun da enflasyon isterse %30-70 olsun sikinti degil. Kamyoncularin tircilarin bir sozu bunu iyi ifade eder "Abi mazota isterse hergun zam gelsin sikinti yok yeterki Is olsun! Bilmem analatabildim mi!


    YanıtlaSil
  22. Adli yılın açılışında yapılması gereken konuşmayı/uyarıları, hocamıza bıraktılar..

    YanıtlaSil
  23. Bu ülke 3 tane lider gördü.

    1. Merhum Adnan Menderes.

    Çok zor bir dönemde iktidara geldi. Laik kadroların en kemik ve sert hali ile mücadele etti. Mücadelesinde ülke geneline ektiği tohumlar sayesinde yıllar sonra kendisini tanıyor ve hayır ile anıyoruz. O katı laik kadroya kalsa idi, o tohumlar olmasa idi, kendisini vatan haini bir işbirlikçi olarak bilecekti nesiller.

    Öyle bir zor dönemde geldi ki, bedelini canı ile ödedi, asıldı.

    2. Merhum Turgut Özal

    Adnan Menderes'in yerleştirdiği kadrolar sayesinde iktidara geldi. Adnan Menderes'e göre daha rahat hareket etme ve konuşma imkanı buldu. Çalışmalarını daha açık ve anlaşılır yapabildi. Menderes'ten bile ileri gitti, daha güçlü oldu. Menderes, Başbakan iken, Özal Cumhurbaşkanlığı makamına kadar yükselebildi.

    Dönemi yine de zordu, çok mücadele etti, çok yıprandı. Ama Cumhurbaşkanı olduğunda ektiği kadrolar Menderes'in kadrolarından daha etkili dava mücadelesi verdiler.

    Şüpheli bir şekilde aramızdan ayrıldı, kim bilir gizli eller tıpkı Menderes gibi onun da ortadan kaldırılmasını istiyordu.

    3. Recep Tayyip Erdoğan

    En güçlü, en heybetli lider olarak geldi. Gelişinde çok ama çok zorluklar yaşadı, hapse attılar, oradan bile çıktı geldi, muhtar bile olamaz dediler. Davasına o kadar bağlı idi ki, ilk iş olarak Menderes'ten sonra parçalanan blokları bir araya getirdi. Özal bunu başaramamıştı, Erdoğan bunu başardı. Parti kapatmaları, davalar ve darbeler ile çok uğraştı. Özal'ın makamına çıkması uzun sürmedi. Öyle güçlü geldi ki ülkenin rejimi ve sistemini değiştirdi.

    Menderes'i indiren orduyu alaşağı etti. Devletin tüm kılcallarına nüfuz etti. Halkımız da kendisini asla ve asla bırakmadı. Şimdi bazı kendini bilmezler, ekonomi bahanesine sığınarak bizi ayırabileceklerini düşünüyorlar. Bırakalım öyle zannetsinler.

    Erdoğan'dan sonra gelecek olan liderimiz ise en güçlüsü olacak.

    Türkiye, tam bağımsız, güçlü ve sözü dinlenir bir ülke haline gelecek.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hangisini alayım bilemedim.

      Sil
    2. Bahsettikleriniz, elbette "siyasi kişi likler ve liderlerdir.
      Üçünün de ortak özelliği," Yurt dışından aldıkları destektir.
      1.ABD maddi YARDIM, ülkenin dindar kesimini oya tahvil edecek politikalar gütmek, Kore ye asker göndermek, dış borçlanma ile geçici refah;
      2. Seçilmeden ABD ziyareti, ülkenin dindar kesimini oya tahvil edecek politikalar gütmek, ABD'nin bölgeye yönelik siyasetine tam destek, Irak'ın bölünmesi için hava sahamızı açmak, IMF ve dış borçlanma ile geçici refah,
      3. Seçilmeden önce ABD ziyareti, Irak'ın işgali için, "hemen" Güneydoğu sınırlarımızı ABD ye açma girişimi, ülkenin dindar kesimini oya tahvil edecek adımlar atmak, "yüksek faizli dış borçlanma ile büyük yatırımlar yapmak (dış borç kesilince yatırımların durması), ABD NİN planı Büyük Orta Doğu projesinin eş başkanı olduğunu açıklamak, vizelerin bile kaldırıldığı" dost Suriye ile bir kaç ay içerisinde düşman olmak, Suriye de, ABD ve Arap ülkeleri ile pozisyon almak, Suriye yi destekleyen Rus uçağını düşürüp bununla övünmek, çok kısa bir süre içerisinde özür dileyip Rusya ile "Eset" e destek verecek adımlar atmak, iki büyük gücün ortak politika oluşturduğunu anlayamamak, ABD açık bir şekilde sınırımızda bir Kürt kantonu kurarken, bu bölgede etkin ABD uçaklarının İNCİRLİK'TEN iniş kalkışına hala izin vermek, Analar ağlamasın diye bakanları ile açılım yaparken "bunu tasvip etmemek, vs..

      Kısaca, saygı duyarım. Saydığınız tüm liderler, tarihte yerini almıştır, alacaktır.
      Siz, bence "Kendisinden sonra gelenlerin yaptığını düşündüğünüz hatalar nedeni ile" geçici körlük yaşıyorsunuz..
      Yakın tarihi bir kez daha okuyun! TV dizilerinden değil..
      Elbette, Türkiye'nin, dini referanslı bir sistemle yönetilmesi taraftarı iseniz, HAKLISINIZ
      M. K. ATATÜRK ün ve kurduğu Cumhuriyet'innçağdaşları, Hitler, Franko ve Mussolini idi, Bu, hep gözden kaçırılır.
      Kenan Evren anayasasının % 92 halk desteği aldığı da unutuldu.
      Analitik düşünce dün olanları, bu gün yaşananları ve yarın olacakları tüm girdilerle "analiz etmeyi gerektirir.
      Gazetede haber okuyup, tv de dizi izleyerek olmaz!

      Sil
    3. Sayılan üç "lider" de oy uğruna Türkiye'yi islamaştırmak konusunda ellerinden geleni yapmışlardır. Birincisinin en büyük özelliği, islami tarikatları-cemaatleri siyasete sokup ağırlıklı hale getirmektir. Diğerlerinin özellikleri ise onun açtığı bu yolu kendi çıkarları uğruna sonuna kadar kullanırken halkı cahil bırakmak ve eğitim sistemini dinsel ağırlıklı hale çevirmek, kurdukları sömürü sisteminin devamını garantiye almak için ellerinden geleni yapmaktır. Onların ve iç-dış destekçilerinin hesap edemedikleri şey ise şudur: Bu ülkenin gördüğü tek lider Mustafa Kemal Atatürk ve yoldaşları Cumhuriyeti kurarken o kadar sağlam bir temel atmışlardır ki bu islamcıların ülkeyi tümüyle ele geçirmeleri hiçbir şekilde mümkün değildir.

      Sanuçta saydığınız üç lider ülkenin aydınlanma, çağdaşlaşma yolundaki ilerlemesini engellemek konusunda mevzi zaferler kazanmayı başarmış olsalar da tümüyle sonlandıramamışlardır. İlk ikisi tarihte hakettikleri yeri almışlardır, üçüncüsü de eninde sonunda alacak ve bu süreç bitecek, Türkiye; yeni ve güçlü bir lidere ihtiyaç duymadan, sayılan "lider"lerin bütün çabalarına rağmen yok edemedikleri tüm vatanseverlerinin katkılarıyla Atatürk'ün belirlediği hedefler doğrultusunda yoluna kaldığı yerden devam edecektir.

      Sil
    4. fdogans, hangi büyük yatırımdan bahsettiğinizi anlamadım. bol bol beton dökmek mi büyük yatırımlar oluyor.318 milyar dolarlık cumhuriyet kazanımlarını 71 milyar dolara satmak mı büyük yatırım oluyor. ortada büyük bir şey olduğu kesin o da; büyük peşkeş çekişlerdir. peşkeşlerden gelen az parayla bir tane TÜPRAŞ,petkim Telekom Sümerbank tekel fabrika yapılmadı. üstelik dış borç 4 kat artırıldı. dışa bağımlılık hem reel bazda hem finansal bazda fazlasıyla artırıldı. bu arada adsız 23:22 ye gelince bu ülke üç tane karşı devrimci gördü. 1-menderes 2-özal 3 en beteri ve büyüğü erdoğandır. menderes uçak fabrikasını kapatıp sanayimize ilk darbeyi vurdu. süttozunu ve margarini abd den ithal izinleri verip tarıma ilk darbeyi vurdu. köy enstitülerini kapatıp eğitime ilk sert darbeyi vurdu. bugünkü büyük cehaletin temellerini attı. abd nin ve gladyonun kontrolü etkisi azalmaya başlayınca asılmasına ses çıkarılmadı. 2- özal, türkiyeyi tek yanlı a.b ye bağlayan gümrük birliği ucubesi için düğmeye bastı. serbest piyasa güzellemeleriyle serbest faiz dedi ve faiz lobisinin ülkemizde temellerini attı. üreticiler faizcilere çalışır hale getirildi. cargill monsanto onun sayesinde tarımda etkinlik kazandı. benim memurum işini bilir diyerek rüşveti meşrulaştırdı. anayasa bir kere delinirse kıyamet kopmaz diyerek anayasasız türkiyenin temellerini zihnilerimize atmış oldu. o da kontrolden çıkmaya başlayınca öldürüldü. 3- gelelim bunların padişahı erdoğana!. onun bu ülkeye yaptığı kötülüğü hiç bir örgüt ve şahıs siyasetçi yapamadı. önce bop eşbaşkanı olduğunu defalarca gururla meydanlarda haykırdı. abd ve nato ile birlik olup türk ordusunu kafese aldı.ergenekon-balyoz-poyrazköy gibi kumpasları geçmişte kardeş olduğu örgütle hazırladı. bu sayede türk deniz kuvvetleri ağır yara aldı.ege ve akdenizde tüm üstünlüğümüz kaybedildi. böylece 18 ada yunana d.akdeniz enerji kaynakları küresel dev şirketlere verildi. yetmedi. yerli tohum ekimi ve üretimi yasaklandı monsanto cargili bayer brf gibi küresel tarım şirketlerinin ürettiği hibrit tohumları türk çiftçisi üstelik sertifikasına 10.000 tl ödeyerek almak zorunda bırakıldı. üselik bbunu da yine aynı küresel sermayenin bankalarından kredi çekerek alabildi. çiftçi borç batağına sürüklendi. tüm fabrikalar değerli ve karlı tüm kamu işletmeleri küresel sermayeye peşkeş çekildi. karşılığında bol bol beton dikilerek havuza rantlar yaratıldı üstelik ülkenin canım doğası katledilerek. eğitim bitirildi. tarikatlar gibi yobaz gerici skolastik kafalara eğitim peşkeş çekildi bize eğitimli değil cahil sorgulamayan biatçı nesiller lazım denildi. çok sayıda işçimiz yer altında emekleriyle güzel öldürüldüler. 15 temmuz kumpasıyla tiyatrosuyla tek adama giden yol ardına kadar açıldı erdoğana. gladyo- mı6 mossad mit genelkurmay çok iyi tiyatro hazırlamıştı. 15 temmuzla ve sonraki 20 temmuz hakiki kravatlı sivil darbeyle cumhuriyetin tabutuna son çivi de çakıldı. ülkeye ne bir sanayi ne ar-ge ne know-how ne yüksek istihdam ve katma değer sağlayacak bir çivi bile çakılmadı. bu ülkeye tarih şunu göstermiştir ki; eğer bu ülkede birileri uzun süre iktidarda kalıyorsa mutlak surette dış finansman ve derin politik destekler sayesindedir. erdoğan önce bop sonra da gokap eşbaşkanı olmayı kabul ederek tahtını sağlama aldı. sizin gibi aslaklar da ancak bu zihniyetlerden nemalandıkça destek olursunuz. bugün erdoğana Britanya hanedanlığı finansal desteklerini kessin sizlere para dağıtamaz hale gelsin bakalım o zaman da bu ülkenin başına gelmiş gelecek bu üç kötülüğü aynı arzuyla istekle böyle savunabilecek misin. erdoğanı parlatmak için hapse attılar. salt mağdur göstermek için. 28 şubatta erbakanı salt akepe kurmak ve onun devamıymış gibi gösterebilmek ve halk destekleri sağlamak için harcadılar. 12 eylülü 12 martı ve 28 şubatı yapan gladyo aynı zamanda 15 temmuz kumpasını da tek adam anayasasını da hazırlayan küresel gücün buradaki acentalarıdır. bu ülkede iki defa laiklik karşıtı cumhuriyet karşıtı yani türk rönesansı karşıtı mendres gibi erdoğan gibi kafaları bu sistem iktidar izni verdi

      Sil
    5. yazımın devamıdır: o beğenmedikleri cumhuriyet rejimi menderes gibi özal gibi erdoğan gibi emperyalist güçlerin beslediği karşı devrimcilere salt oy aldıkları için siyaset yapma ve başbakan olma cumhurbaşkanı olma olanakları verdi. onlar ne yaptı!. nankörlük üzerine nankörlük edip cumhuriyetin tüm iktisadi değerlerini sanatsal değerlerini eğitim değerlerini birikimlerini bitirip peşkeş çekmeye çalıştılar ve hala da çalışıyorlar. menderes xor şartlar altında gelmiş - miş bak hele!. menderes geldiğinde ona 48 fabrikalı okur yazar oranı %2 lerden %30 ları aşmış Osmanlının şatafatlı borçlarını bitirme noktasına getirmiş bankaları olan öğretmenleri olan çiftçileri olan Sovyetler birliğiyle beraber dünyanın en hızlı büyüyen iki ekonomisinden birisi olan sanayisi olan bir ülke emenet edilmişti. İnönü koltuğu seve seve menderese seçildiği için bıraktı. bugün birilerinin koltuğu bırakmamak adına neler yaptığı aşikarken bu büyük bir demokratlıktır bence. aynısını sayın Baykal 3 kasım 2002 seçimi sonrasında salt halk seçti diye erdoğanın önünü açmaya çalışmış ve demokrasi dersi vermiştir. bunlar hep mağdur canım. laik cumhuriyet bunları hep mağdur etmiş miş. defalarca bunları iyi yerlere getirip emanet eden bu rejim hala kötüdür. darbelerden dem vururlar ya hep . araştırınız hep darbelerde siyasal islamcılar güçlenerek çıkmışlardır. bgün açık ara iktidar olmalarından ve devleti tasfiye edip yerini kendilerinin doldurmasından yeşil gladyonun egemen güç haline gelmesinden bellidir.utanmadan bu güzel ve bilimsel blog da dahi hala bu muaviye yezid zihniyetini savunanlar türeyebiliyor.

      Sil
    6. Eğitimle, kültürle, sistemle, birikimle, demokrasiyle değil otokrat bir lider figürüyle kalkınabileceğini savunan koyun tayfasını okudunuz.

      Sil
    7. adsız 14:17 ve 14:27 olarak mahdut mesuliyetli nickli şahsın yazdıklarına katıldığımı belirtiyorum. benim iki ayrı parçalı yazımla anlatmak istediğimi daha kısa şekilde açıklamış kendisi.

      Sil
    8. Bu ülkenin görüp göreceği tek lider Mustafa Kemal Atatürk'tü, ondan sonrakiler yanına bile yaklaşamadı...

      Sil
    9. Her 3 siyasetçi de Türkiye'de karanlığın yolunu açanlar arasında yerlerini alacaktır.

      Sil
  24. Hocam Almanyada AFDnin 2. parti olmasi hakkinda ne dusunuyorsunuz?

    Almanyada multeci ve goc krizi AKPnin salarim multecileri uzerinize tehditi ve diger avrupayla ilgili soylemleri hatta gecen secimde AKPnin paravan bir parti kurup sokak sokak bangir bangir sn Erdogan posterleriyle BMWlerin Berlinde dolasmasi bu partinin oyunu arttirmasinda etkili oldugu dusunuluyor
    Diger taraftan Almanyada yasayan muhfazakar gocmenlerimizin Gecen secimlerde oy kullanma cagrisina uyup oy kullanmamasi bu secimlerde de az katilimin olmasi

    YanıtlaSil
  25. Ne zaman anlayacagiz acaba ekonominin sadece iktisat olmadigini? Hukuk, fikirlere saygi, adalet, sanat ve kultur olmadan, adalet, ozgurluk,dunyayi kavramak icin egitim, bilim olmadan ekonomik gelisme, buyume ve refah olmayacagini ne zaman anlayacagiz acaba? Sayin hocamizin kalemine saglik, umarim boyle hocalarimizin, aydinlarimizin sayisinin artmasi dilegiyle.

    YanıtlaSil
  26. Hocam merkez bankası veya piyasa bağımsızlığı gerçekten çok önemli mi ekonomi açısından? Hatta ülkede demokrasinin olup olmaması ? Çünkü önümüzde kocaman bir Çin Örneği var. Biliyorum şeytanın avukatlığını yapıyorum ama sanki bize demokrasi fazla gibi. Sanki bize güçlü bir lider lazım ve kurtarıcı.. Sanki bu bizim makus talihimiz gibi. Atatürk den bu yana hep bir demir yumruk, güçlü bir lider aradık. Bireyselligin önemini bir kenara atarak.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. 21'inci yüzyılda artık güçlü lider değil güçlü demokrasi ve yüksek hukuka ihtiyaç var.

      Sil
  27. Sizce en doğru birikim nedir?
    Gram altın mı?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. En dogru yatirim beynine yapilan yatirim. Bilgi seviyeni artirmak.

      Gram gram beyin ...

      Millete anlatmak zor.

      Sil
    2. "Millete anlatmak zor"
      ne kadar millet ortalamasi ustunde adam varmis memlekette, kim cekiyor bizim ortalamayi asagiya?

      Sil
  28. Sevgili üstad, usunuza elinize sağlık, bu düşünceleri sürekli yaşayan ve nasıl çözümlenir sorunsalı ile uğraşan kişiler yazdıklarınıza zaten tam tamına katılıyor ama toplumun buna duyarsız, ferasetsiz ve ahlaksız kesimine nasıl anlatacağımızı ya da nasıl kabul ettireceğimizi bilemiyoruz ! Bilsek de müdahale edemiyoruz ! Sivas Kongresini teşkil eden Heyeti Temsiliye bizden daha ilerdeymiş gibi !

    YanıtlaSil
  29. (3 lider e yönelik yorumumun size ulaşmadığını düşündüm; ulaşmış.
    Az önce gönderidğim benzer yorumu, yayınlamazsanız, alınmam.
    En derin saygı ve sevgilerimle..
    Fikret Bayram DOĞANLAR.
    Dibe not:
    Hocam, okunma oranınız yüksek ki, bu hacıyatmazlar buralarda boy gösteriyor. Bu, elbette iyi bir şey..

    YanıtlaSil
  30. Cengiz Özdemir5 Eylül 2019 14:26

    En doğru birikim cocuklar ve genclerdir.Onlara yapacağımız yatırım (zaman,ilgi,eğitim,özgüven ....)ile ailemize ve vatana en büyük kazancı sağlayacağımıza eminim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bir geri donusu olsun diye insan cocuguyla ilgilenmez. Sanki inek besliyor da, etinden sutunden faydalanacak. Ileride bana bakar diye cocuk yapan kafanin baska bir tezahuru.

      Sil
    2. Çok güzel bir söz.

      Eğitimli bir çocuk, meslek sahibi bir çocuk, dünyanın her yerinde iş yapar.
      Dine dayalı siyasetçilere denge getirir (bkz. güce denge getirmek).

      Bir kaç kere yazdım, bana kızanlar oluyor, ancak imkanı olan gençler yurt dışına çıksınlar orada iş bulsunlar.

      Dışarı çıkan gençler, buldukları yeni imkanlar, Türkiye ile bağları ülkemizin daha hızlı gelişimine yardımcı olur. Türkiye den çıkan her Türk'ün en az 5-6 tane Türkiye'de yakın bağı vardır, bu bağlar kopmaz. Türkiye'den çıkan her başarılı Türk, burada 5-6 kişinin ufkunu genişletir.

      Yurt dışına çıkan aydın Türkler, sosyal medyada özgürce, korkusuzca düşüncelerini paylaşıyorlar, bizler çok şeyler öğreniyoruz.

      Bulunduğum yerde bir genç tanıdım, 18 ay önce Türkiye'den çıkmış. Parasız ve işsiz kaldığı bir dönem, Amazon'dan ürün satmak istemiş. Satılacak ürün araştırırken, tshirt ve gömlek üreten bir arkadaşının babası aklına gelmiş, onları aramış. Onlar da kırmamışlar, ücretsiz bir miktar gömlek göndermişler, bizimki onları satmış. Şimdi düzenli işi var ama Amazon sitesi de aktif. Maaşı kadar parayı da oradan kazandığını söylüyor.

      Gençliğimizin önünü açalım, onlara eğitim verelim, bırakalım onlar o eğitimi nerede ve nasıl kullanacaklarına kendileri karar versinler. Emin olun, ister ülke içinde, ister ülke dışında hepimiz için en iyisini yapacaklardır.

      Sil
  31. Fatih Kömürcüoğlu5 Eylül 2019 17:09

    Bağımsızlık, haklının ve doğrunun yanında olma zamanı geldiğinde bahanelerin arkasına sığınmamaktır.

    YanıtlaSil
  32. Şerif Mardin'in öğretmeniniz olduğunu söylemiştiniz.

    Muazzez İlmiye Çığ da öğretmeniniz miydi?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hayır ama kitaplarını okudum.

      Sil
    2. Muazzez İlmiye Çığ nerede ogretmenlik yapmis ki, Mahfi Egilmez onun ogrencisi olsun? Serif Mardin profesor olmus bir akademisyendi.

      Sil
    3. Muazzez İlmiye Çığ:

      The Origins of the Koran, the Bible and the Torah in Sumer,1995

      Ludingirra the Sumerian, a retrospective science-fiction, 1996 (İbrahim Peygamber Efsanesini anlatıyor)

      The Prophet Abram, According to Sumerian Writings and Archeological Findings(1997)

      Cult of Fertility and Holy Prostitution,2005 (Tapınak fahişelerinin nasıl başörtüsü kullandıklarını ve sonra Semitikler arasında başörtüsünün nasıl kutsal olarak kabul edilmeye başladığını anlatır).

      Antropolojiye çok girmez, dünya çapındaki Antropologlar tarafından eserleri incelenmiş ve atıf almıştır.

      Tanrı kavramının, tarımsal üretimin başlamasıyla insanlar arasında yaygınlaştığını açıklayan çalışmalara kaynak olabilmiştir.

      Ekonomi bloğunda, Tanrı kavramını bağdaştırmak için, şöyle diyebiliriz, insanlık artık değeri (üretimi) somut bir şekilde saklamaya (sermaye oluşumu) başladıktan beridir Tanrı'da vardır.

      Tanrı, kapital birikimi ve günümüz ekonomik kuramlarının temelleri oluşmaya başladığı dönemlerde insan hayatına girmiştir. :)

      Sil
    4. Sahabettin Batarel, vaktiniz cok anliyorum da, yazmaya ayirdiginiz zamanin bir kismini okudugunuzu anlamaya ayirirsaniz hepimizin zamanini daha az israf etmis oluruz. Saniyorum benim yorumuma cevaben yazdiniz. Yorumlarda ismi gecen sahsin bibliyografyasini arastirdiginizi sanmiyorum.

      Her kim neden bu kadindan olmadigi bir seyi cikartmaya calisiyor, ilk arkadasin sordugu gibi kendisinin akademisyenler ile mukayese edilmesi, ya da isminin basina 'Prof. Dr.' koyup haberlestirilmesine sebep oluyor bilmiyorum. (Gerci din allerjisinin kasintisina iyi gelen kitaplari oldugunu tahmin ediyorum ama gene de tek sebebin bu olmadigini dusunuyorum).

      Muazzez Ilmiye Cig, bana gore komik kavramlar olsa bile kullanimlari yaygin oldugu icin bir 'Cumhuriyet kadini', bir 'Sumerolog', 'Dinler tarihi arastirmacisi' olabilir.

      Ama birilerinin ogretmeni olmasi icin ilkokul, ortaokul, lise egitimcisi olmasi, ya da bir akademide ders vermis olmasi gerekiyor. Ogrencilerine sabirla, ilgiyle, konulari onlarin anlayabilecegi bicimde anlatmis, bu amacta caba harcamis, emek vermis olmasi gerekiyor.

      Yoksa siz bir seyler yazmissinizdir, baskalari da bundan bir sekilde feyzalmistir, bu ogretmen olmak icin yeterli degildir. Oyle olsaydi su an benim yazdiklarimdan bir seyler ogrenebildiyseniz benim de sizin ogretmeniniz sayilmam gerekirdi. Halbu ki benim sizin ogretmeniniz olmak gibi zorlu bir goreve hic hevesim yok.

      Sil
  33. Mahfi bey

    "Köy Enstitüleri", yapısal reform muydu?

    YanıtlaSil
  34. Hoca, Bağımsızlık üzerine yazı yazmış ise işimiz bitik demektir.

    Hoca, ekonomi ekonomi diye yazdı, ortada ekonomi kalmadı, sıra şimdi bağımsızlığa gelmiş demekki.

    YanıtlaSil
  35. Hocam son paragrafta belirttiginiz Ataturk’un ilkesini gunumuz kosullarinda topluma benimsetme olasiligimiz nedir? Bu hangi sartlarda gerceklesebilir?

    YanıtlaSil
  36. Kerem İNANIR6 Eylül 2019 01:13

    Ne kadar doğru, çok doğru, gene doğru 🙁
    Teşekkürler hocam güzel yazınız için, ileride güzel günler olması umudu ile, sevgiler :)

    YanıtlaSil
  37. Atatürk gibi her alanda bağımsızlığımız için mücadele eden bir lideri, çok uluslu şirketlere hizmet eden ve kapitalizmin can damarı olan serbest piyasa ekonomisiyle bağdaştırmanız, bir de üstüne Merkez Bankası'nın bağımsız olmasına dem vurmanız Atatürk'ten prim yapmanın bu ülkede ne kadar kolay olduğunu göstermesi açısından dikkate şayandır.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Birinci İktisat Kongresi tutanaklarını incelerseniz Atatürk'ün serbest piyasa ekonomisinden yana olduğunu göreceksiniz. Benim Değişim Sürecinde Türkiye kitabımı okursanız Atatürk'ün devletçiliğe yönelmesinin çaresizlikten olduğunu, o dönemde özel kesimin bulunmaması sonucunda böyle bir tercih yapmak zorunda kaldığını anlarsınız.
      Biraz okuyun lütfen. Ezber iyi bir şey değildir.

      Sil
  38. Turumuzun ve diger turlerin hayatiyeten var olabildigi su an bilinen tek gezegen dunyamizdir.Dunyamizin bize sagladigi havaya suya gidaya bagimliyiz.Dunya uzerindeki bir alanda korunmaya barinmaya bagimliyiz.Bu gun var olan insan turu homosapiens bir turdur ve ayni genetik kodlara sahiptir.Diger turler gibi insan turude neslini surdurme icgudusunu genetik kodlarindan almaktadir.Bu bakimdan hem dayaniklilik acisindan doga tarafindan hemde kendi arasinda faydacilik acisindan seleksyona tabii tutulmaktadir.Ilk bakildiginda seleksyonon ters calistigi gorulsede uzun vadede deger yaratamiyan topluluklar ya diger topluluklarin icinde kaybolarak yada doga veya diger topluluklar eliyle eritilerek ortadan kaldirilirlar.Insanliga katma deger yaratmadan hamasetle bagimsizlik olmaz.Curumus toplumlarda insanliga katama deger yaratamaz.Abd cin hindistan japonya israil rusya ve kismi avrupa calistigi urettigi icin insanlikta soz sahibi sozu dinlenir ulkeler.Beyinlerin bedenlerin alinterinin uretimi yerine agizlarin ezberlerin sloganlarin uretiminin itibar gordugu ulkeler iste bizim gibi olur.Obama parlemontada bu topraklarin onemi uzerinde yasiyanlardan degil cografi konumundandir diye TBBM de nutuk cekerken bunun ne manaya geldigini anlamayan bu topraklarda yasiyanlarin vekilleri bu nutku cilginca alkisliyolardi.Daha istikbalden ne beklenecek bagimsizlikmi.Verdikleri ile idare edecegiz.at-ba saygilar.

    YanıtlaSil
  39. Dunya da bagimsiz olan sayabilirmisiniz hocam bence 2 veya 3 gecmez

    YanıtlaSil
  40. Değerli hocam merhabalar, yazılarınız için teşekkür ederim. Ekonomi anlamında gündemle ilgili büyük bir düşünsel alan dolduruyorsunuz. Dikkatimi çeken bir husus paylaşmak istedim; daha çok sizin de dikkatinizi bu yöne çekmek istedim zira ekonomi yazınında tartışılmıyor gördüğüm kadarıyla.
    "Türkiye'de Serbest Rekabetin Katledilmesi". İktidarın yandaş mehmetlere, kalyonlara, sancaklara çalışması ülkemizde NORMAL ticaret yapabilme kabiliyetini malesef felç etmekte, serbest rekabet fonksiyonunu boğmaktadır. Bunun diğer bir olumsuz sonucu da küresel rekabet gücümüz üzerine yansımakta, kg başına ihraç değeri düşüş eğilimi göstermektedir. Yerel müteahhitler-sermaye grupları bile bu ortamda Kredi Yurtlar Kurumu vb. devlet kurumlarından "AK-İŞ"ler bağlayarak günlerini kurtarma yolunu seçmektedir. Bal tutanın parmağını yalaması, dürüst vatandaşın hakkıyla iş geliştirme potansiyelini köreltmekte ve bir süre sonra yok etmektedir. Ülke ekonomimiz üzerinde önemli bir tehdit oluşturmaktadır.

    YanıtlaSil
  41. ÇELİŞKİ
    Eski başkan Murat Çetinkaya bilimsel gerekliliğe rağmen faiz indirmez, hükümet ve halk fatura ödememek için görevden alınır.
    Görev alımı sonrası yeni başkan faiz indirir. Bu sefer zaten faiz indirilmeliydi der sizin gibi yorumcular.
    Bir taraftan hükümetin yaptığı bağımsız merkez bankasına müdahalesi bilimsel olarak desteklenirken, bir taraftanda bağımsızlık yazıları yazılır.
    O Zaman şu soru çıkıyor; Mesela bağımsız merkez bankası başkanı faiz lobisi tarafından satın alınırsa çözüm öneriniz nedir? Olduğu için söylemiyorum, örnek veriyorum.
    Bu arada parasal bağımsızlığın içerisine konuyla bütünsellik oluşturmayan üniversite bağımsızlığını nasıl eklediniz bunu anlayamadım. Sanırım dini terim "hurafe" yi kullanmak için.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. 1. Faiz lobisi diye bir şey yoktur bu deyim faiz fobisi olanlarca uydurulmuş ve konuyubilmeyenlere yutturulmuş bir ifadedir.
      2. Konu parasal bağımsızlık değil genel olarak bağımsızlıktır. Bir kez daha okursanız o bütünlüğü anlayıp bu yanlış sorudan vazgeçeceğinizi sanıyorum.

      Sil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kapitalizm

Paradan Para Kaybetme Dönemi

Faizin Doğuşu ve Yasaklanışı