Üniversitelerimizin Dünyadaki Yeri

Center for World University Rankings (CWUR) adlı kuruluş her yıl dünyadaki üniversiteleri belirli kriterlere göre gözden geçirip puan vererek sıralamaya tabi tutuyor. CWUR, söz konusu sıralamayı 7 faktöre puan vererek yapıyor: (1) Eğitimin kalitesi (%25), mezunların iş bulma oranı (%25), öğretim kadrosunun kalitesi (%10), araştırma sayısı (%10), yüksek kalite yayın sayısı (%10), dışarıdaki etki (%10) ve üniversitenin yayınladığı kitap ve makalelerden yapılan alıntı sayısı (%10.) CWUR’un bu değerlendirmesi dünya çapında 99 ülkeye ait 20 bin üniversiteyi kapsıyor ve bu haliyle küresel olarak yapılmış en geniş akademik değerlendirme niteliği taşıyor.

Bugün yayınlanan 2019 – 2020 küresel sıralamasını gösteren aşağıdaki tablo iki bölümden oluşuyor. Sol tarafta dünyada, sağ tarafta ise Türkiye’de önde gelen 10 üniversite yer alıyor. Dünya üniversitelerinin adlarının yanındaki ilk parantez hangi ülkede olduklarını, ikinci parantez CWUR değerlendirmesinde 100 üzerinden aldıkları puanı gösteriyor. Türk üniversitelerinin adlarının yanındaki ilk parantez üniversitenin dünya sıralamasındaki yerini, ikinci parantez CWUR değerlendirmesinde 100 üzerinden aldığı puanı gösteriyor.

1) Harvard University [USA] [100]
1) Ortadoğu Teknik Üniversitesi [582] [73.4]
2) Massachusetts Institute of Technology [USA] [96.7]
2) İstanbul Üniversitesi [644] [72.8]
3) Stanford University [USA] [95.2]
3) Hacettepe Üniversitesi [645] [72.8]
4) University of Cambridge [United Kingdom] [94.1]
4) Ankara Üniversitesi [683] [72.5]
5) University of Oxford [United Kingdom] [93.3]
5) Boğaziçi Üniversitesi [700] [72.3]
6) Columbia University [USA] [92.6]
6) İstanbul Teknik Üniversitesi [702] [72.3]
7) Princeton University [USA] [92.0]
7) Ege Üniversitesi [795] [71.6]
8) University of California, Berkeley [USA] [91.6]
8) Gazi Üniversitesi [841] [71.3]
9) University of Pennsylvania [USA] [91.1]
9) Bilkent Üniversitesi [ 843] [71.3]
10) University of Chicago [USA] [90.7]
10) Çukurova Üniversitesi [946] [70.6]

ABD’nin Harvard Üniversitesi 100 üzerinden 100 puanla peş peşe sekizinci yıldır ilk sırada yer alıyor. Onu yine ABD’li MIT ve Stanford Üniversiteleri izliyor. MIT, geçen yıl gerisinde olduğu Stanford’u bu yıl geçmiş. ABD üniversitelerinin küresel sıralamada tartışılmaz yeri devam ediyor. İlk sıralarda ABD üniversiteleriyle yarışabilen iki İngiliz Üniversitesi (Cambridge ve Oxford) var. İlk 10 sırada 8 ABD üniversitesi ve 2 İngiliz üniversitesi bulunuyor. İlk 50 sırada ABD’den 34, İngiltere ve Fransa’dan dörder, Japonya ve Kanada’dan ikişer, İsviçre, İsveç, Danimarka ve Güney Kore’den birer üniversite yer alıyor.  

Değerlendirmeye alınan 20.000 üniversiteden ilk 1.000 üniversite içinde geçen yıl 13 Türk üniversitesi yer alırken bu yıl bu sayı 10’a düşmüş görünüyor. Üstelik birkaç istisna dışında Türk üniversiteleri geçen yılki yerlerini de kaybederek daha alt sıralara inmiş bulunuyorlar. Türkiye sıralamasında birinci konumda olan Ortadoğu Teknik Üniversitesi dünya sıralamasında geçen yıla göre 14 sıra yükselerek 582’nci sıraya ilerlemiş. Hacettepe Üniversitesi geçen yıl sıralamada 525’inci sıradayken bu yıl 645’inciliğe, geçen yıl 560’ıncı sırada yer alan İstanbul Üniversitesi bu yıl 644’üncü sıraya gerilemiş. Sıralamada yukarıya çıkan istisnalardan birisi de Boğaziçi Üniversitesi. Geçen yıl 740’ıncı sıradayken bu yıl 700’üncü sıraya çıkmış.

2014, 2015 ve 2017 yıllarında ilk 500 üniversite arasında bir Türk üniversitesi (ODTÜ) yer alırken son iki yılda ilk 500 üniversite arasına hiçbir Türk üniversitesi giremedi. Ve işin kötüsü üniversitelerimiz bu sıralamada giderek geri sıralara düşüyorlar.

CWUR Başkanı Dr. Nadim Mahassen, Türk üniversitelerinin daha yüksek maddi devlet desteğine ihtiyaç duyduğunu ve bu destek sağlanmadıkça sıralamada yer kaybetmeye devam edeceğine dikkat çekiyor. Bu görüşte haklılık payı var tabii ama bence Türk üniversitelerinin sıralamada gerilerde kalmasının asıl nedeni özerk olmamaları, bir tepe kuruluşun devletin görüşüne göre yönlendirmesine tabi olmalarıdır. Bu yönlendirme, üniversitede özellikle sosyal bilimler alanında yazma ve araştırma özgürlüğünü kısıtlayan en önemli engellerden birisini oluşturuyor.

Üniversite sayısına değil kalitesine, üniversitede okuyan öğrenci sayısına değil onlara verilen eğitimin niteliğine odaklanmadığımız sürece dünya sıralamasında zemin kaybetmeye devam etmemiz kaçınılmaz görünüyor. Liseden itibaren sorgulayıcı, analitik ve yalnızca bilime dayalı eğitim uygulamadığımız, üniversitelere özerklik vererek ve yetki ve sorumluluğu doğrudan onlara devretmediğimiz sürece kaliteyi ve dolayısıyla sıralamadaki yerimizi yükseltme şansımız olmayacak. Bütün başarılı yönetim sistemlerinin özünde yetki ve sorumluluğun devri vardır. Bu devir yapılmadığı, yetkiler en yukarıda tutulduğu sürece yönetim yürümez. Bir kuruluş sorumluluk almıyor, yönetimi de kendisi yapmıyorsa oradan başarı beklemek hayal olur. Çünkü yukarıda kabahati atabileceği bir yer vardır. Bunu yıllardır üniversitelerin yönetimini tepeden yürüttüğümüz uygulama bize gösteriyor aslında, ama biz ya anlamak istemediğimiz için ya da gerçekten göremediğimiz için sorunu çözemiyoruz.


Yorumlar

  1. Ezbere dayalı, sınav zamanı çalışılan notlar, kampüste akşama kadar çekilen selfie yarışları, 1 kitap okumadan geçen 4 yıl ve sonuç ortada... bu ülkenin her alanına format atılmadan kimse başarı beklemesin... Her taraf virüslü ve kanserli bir halde hastalıklı yapılar ve kişilerin ürünü... Bu eser sizlerin mutluluklar...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aynen cok doğru...okul.bittigi gun kitaplarini para ile satan bir ogrenci kitlesi var...veya 4 yil.boyunca kitapsiz gelip notlardan calisip daha sonrada ben mezunum diyen....ve sonucu kurum sinavlarinda rezalet sonuclar...gecen bir iktisat y.lisans mulakatina hocalarim ile seyirci olarak girmistim....ankara univ.olsun izmir olsun veya baska bir sehir...%80 dökülüyordu... iktisat bitirip tasarruf fonk. tanimayan bircok kisi...

      Sil
    2. Istatistik mezunu olup varyansi bilmeyen var

      Sil
    3. Hocam biz kendi yerli ve milli dünya üniversiteleri derecelendirme kuruluşumuzu kurarsak inşallah ilk 10 a bir kaç ünversitemiz girecektir..

      Sil
    4. "Beyaz Zambaklar Ülkesi'nde" kitabında anlatıldığı gibi dejenerasyon toplumun her alanına sirayet etmiş durumda. Kitabı güzel kılansa sorunu anlattığı gibi çözümü de gösteriyor. Tek çaremiz kılcal damarlar gibi her yere nüfus edecek bir eğitim seferberliği.

      Sil
  2. Mahfi Bey, biliyorsunuz üniversite sıralama bir sektör haline dönüştü, sıralama yapan bir çok kurum var. Çoğu kurumun hangi veri kaynaklarını kullandığı belli değil, sırf ilgi çekmek, tıklama almak için yapılmış sıralamalar bile var. Bunun için herhangi bir sıralama ile karşılaşınca veri kaynaklarını ve metotu değerlendirmek çok önemli.

    Alıntı yaptığınız kaynak bu açıdan çok sorunlu. Örneğin puanlamada mezunların iş bulma oranı (%25) olarak gözüküyor. Sizce bu bilgiyi dünyadaki 20 bin üniversite için nasıl bulabilirler? Bırakın 20 bin üniversiteyi, herhangi bir üniversiteye sorun size iş bulma oranını vermekte zorlanacaklardır (ankete dayalı olduğu için). Zaten Türkiye'de ilk 10'da diğer çoğu sıralamalarda en önde olan, Avrupa ve TÜBİTAK'tan en çok araştırma fonu alan Koç ve Sabancı Üniversitelerinin olmaması da bir garip. Selamlar.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İkisi de var ama geri sıralarda.
      Daha iyi bir kaynak varsa ve paylaşırsanız çok sevinirim.

      Sil
    2. Bu siralama kurulusunu elestirmissiniz ama daha prestijli ve dunyaca taninirkigi olan Amerika, Çin, Ingiltere ve hatta Turkiye tabanli kuruluslarda (US News, Times Higher Education, QS ranking, URAP, Shanghai Ranking) bu siralamalar 3 asagi bes yukari ayni ve bizim yerimiz de malesef yine icler acisi. Bu siralamalrda da 450-500 araligina bazen bir universite ya giriyor ya giremiyor. Elestirinizin gereksizligini ve yersizligini farketmissinizdir umarim.

      Sil
    3. Selamlar, biliyorsunuz herhangi bir ölçümün geçerliliğini değerlendirirken bakmamız gereken ilk şey "face validity" - türkçesi sanırım yüzeysel geçerlilik. Yani ortaya çıkan değerler en azından mantıklı geliyor mu (tabii bu sadece ilk aşama). Bu sıralama daha bu ilk aşamada çuvallıyor - Adıyaman Üniversitesi'nin hangi kriterle olursa olsun Sabancı Üniversitesi'nin üzerinde yer alacağı bir ölçüm size mantıklı geliyor mu? Eminim ki gelmiyordur. Zaten 20 bin üniversitenin mezunların iş bulma oranını dikkate alıyoruz gibi absürt bir iddiadan başka bir sonuç beklenemez.

      Haklısınız, yazının genel fikrinde bir sorun yok. Fakat bu yazı bir çok medya kuruluşundan alınacak ve servis edilecek, tek amacı klik almak olduğunu zannettiğim sıralama web sitesi amacına ulaşacak. Bence buna prim vermenin bir gereği yoktu.

      Tüm sıralamalara şüpheyle yaklaşırım fakat tavsiye edebileceğim Times Higher Education'dır. Oradaki son sıralamada TR'den ilk 3 üniv: Sabancı (351-400. sıra aralığında), Koç (401-500) ve Bilkent (501-600). Selamlar.

      Sil
    4. Adsiz 16:31, valla bana astronomik ogrenim ucretini odeyemeyen ogrencilerini kapi disari eden bir kurumun egitim ve arastirmaya onem verdigini dusunmek kadar sacma gelmiyor begenmediginiz Adiyaman Universitesi'nin ust sirada olmasi. Cok fazla para veriyoruz o halde kesin iyidir demek peki size mantikli geliyor mu?

      Sil
    5. Parayla ne ilgisi var? Sabancı ve Koç gibi üniversitelerde öğrencilerin ödedikleri ücret okul giderlerinin %30-40'ını karşılar ancak, YÖK vakıf üniversiteleri raporuna bakabilirsiniz. Üniversitenin eğitim ve öğretime devam etmesi için Hacı Sabancı Vakfı ve Vehbi Koç Vakfı milyonlarca lira harcarlar. Araştırma üniversitesi pahalı bir iştir.

      Üniversitelerin araştırma performansları için çok basit kriterlere bakabilirsiniz. Biliyorsunuz her yıl TÜBİTAK, TÜBA ve BAGEP bilim insanlarına ödüller verirler. Acaba Sabancı'da bu ödülleri alan kaç kişi var, Adıyaman'da kaç kişi var? Veya AB'den araştırma fonlarının ne kadarı Sabancı'ya gitmiş ne kadarı Adıyaman'a?

      Sil
    6. Oldukça sübjektif olan "Eğitimin kalitesi", toplaması imkansız "İş bulma oranı" verisi üzerinden sıralama puanları yüksek yüzdeler alırken, toplanabilir ve ölçülebilir değerlere (atıf-yayın vb) az ağırlık vererek değerlendirme yapmak pek makbul sonuçlar vermese gerek. Mali destek konusunda ise, desteğin artırılmasıyla makale-atıf vb düşük ağırlık verildiği için diğer kıstaslar kadar olumlu sonuç vermeyecektir. Bizdeki genel mantıkla, öğrencileri mezun olur olmaz 1 ay ssk'lı yapsak durum baya düzelecek her halde :)

      Sil
  3. Sırf popülizm uğruna üniversite açıp oradaki esnaf kalkınsın diye niteliksel büyümeden uzaklaşıp niceliksel büyümeye odaklanırsak değil 500 ilk 1000 de üniversitemiz olmayacak...
    Askerlik süresinin 6 ay indirilmesiyle birlikte kontenjanlae git gide düşecek bakalım o zaman neler olacak...

    YanıtlaSil
  4. Hocam Bilkent dışında diğer hiçbir özel üniversitenin sıralamada olmayışını nasıl yorumluyorsunuz peki?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sıralamada var ama geri sıradalar.

      Sil
    2. Peki geri sırada olmalarını nasıl yorumluyorsunuz diyeyim o zaman? :)

      Sil
    3. Ben yanıtlayayım;
      Üniversite adında ortaokul olmaları şeklinde yorumluyorum.
      Pek çok yeni mezunla iş görüşmesinde bulundum.
      Mesleklerini içra edebilecek bilgileri olmadığı gibi, problemleri evirip çevirip bir sonuca ulaştıracak zihinsel kıvraklığa da sahip değiller.

      Çok büyük bir çöküş bekliyor bizi.

      Sil
  5. Mahfi Hocam; Türkiye deki özel üniversitelerin hiç bir tanesi yok. Sıralama dışı mı yoksa sadece devlet üniversitelerine yönelik bir araştırmamı?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bilkent ilk onda ötekilerden bazıları da ilk bin içinde varlar ama oldukça gerideler.

      Sil
  6. Bu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  7. Fatih Kömürcüoğlu5 Ağustos 2019 16:27

    Eğer CWUR değerlendirmesi nesnel ise YÖK desin ki üniversitesi sıralamada aşağı düşen rektörü anında görevden alırım. Diğer türlü rektörü tamamen özerk yapsanız sülalesini doldurur oraya. Mesela bizim buranın rektörü rektörlük harici 22 koltuğa daha oturdu. Üniversitede para getiren boş ne kadar koltuk varsa oturdu. Karısını önce üniversitenin bir birimine genel sekreter atadı, tepki gelince görevden alıp 1 yıl sonra bu sefer bilgisayar işletmeni olarak atadı.Ezcümle bunları başıboş bıraktığın zaman hiçbirisinin ben nasıl ülkeme faydalı teorik ve teknolojik bilgi üretirim diye bir derdi olmaz. Davulcu ile zurnacı bile kapağı üniversiteye atar benden söylemesi.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kusura bakmayın ama üniversiteler özerk olursa o dediğiniz tipteki rektörler oralara atanamaz zaten. Hatta atanmayı bırakın çoğu prof. da olamaz.

      Sil
    2. Fatih Kömürcüoğlu5 Ağustos 2019 17:25

      Hocam özerkten kastınız ne bilmiyorum ama eğer üniversitenin kendi bünyesinden seçimle gelsin diyorsanız rektör kendi tayfasını akademisyen yapıyor, mütevelli heyeti diyorsanız vakıf üniversitelerinde zaten var listede onların durumu daha kötü. Gerçi bu ülkede birini rektör yapabilmek için 3 yıllık profesör olma şartını kaldırıp o kişiyi rektör yaptıktan sonra aynı şartı kanuna geri koydular biz neyi tartışıyoruz ki. Kanuna saygısı olmayan üniversitelerin özerkliğine niye saygı göstersin. Özerklik kağıt üstünde kalır.

      Sil
  8. Hocam kronik bir soruna değinmişsiniz, teşekkür ederiz. Eğitim sistemimiz çok kötü durumda üstelik iyileştirilmesine yönelik bir çaba da yok maalesef. Bireysel çabalar da arada heba oluyor. Aslında eğitimden ziyade hayatımızın her alanında yanlış giden bir şeyler var. Ben kısa bir süre önce kamu kurumuna atandım. Burada insanlar sanki mahkeme kararıyla zorunlu kamu hizmeti cezası almış gibi çalışıyorlar. Bir iş yapılması gerektiğinde bu işten nasıl kaytarırım! onun hesabı yapılıyor. Herkes bitse de gitsek hesabında. Ulu önderimizin bahsettiği millet sanırım bizim nesile yetişmedi.
    "Tek bir şeye ihtiyacımız var, çalışkan olmak. Servet ve onun tabii neticesi olan refah ve saadet yalnız ve ancak çalışkanların hakkıdır." Kimse kusura bakmasın refahı da huzuru da hak etmiyoruz.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Tespitlerinizin çoğuna katılıyorum ama asıl sorun başkalarının üniversiteyi yönetmesi.

      Sil
  9. Sayın Hocam
    İyi niyetinizi anlıyorum,ülkemizin daha aydınlık daha gelişmiş bir medeniyet seviyesine çıkmasını istiyor ve buna göre bu yazıları yazıyorsunuz.
    Ancak belki de ülkenin iktidarı ve hatta geri kalan halkıyla beraber vatandaşları sizinle bu idealinizi paylaşmıyor,bu ihtimali düşündünüz mü?
    Belkide bu ülkenin vatandaşları gericiliği heves ediniyor.Onların rüyası hayali acı içinde kıvranan ama kafasındaki ideolojiyi serbestçe yayabileceği tipik 3. orta doğulu 3. dünya ülkesine dönüşmektir belki de?
    Belki de bu yüzden gerçekleri tarih boyunca ne halk ne de iktidar umursuyor,gerçeği söyleyenlerin elinden iş işten geçince "BİZ DEMİŞTİK" demekten başka bir şey gelmiyor
    Ben bu ülkede bunu gözlemliyorum,belki de böyledir.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. aynı fikirdeyim ve malesef görerek deneyimledim. geçenlerde mahalle esnafı odtüye küfredip böyle mektep mi olur, bu dinsiz yuvaları kapatılmalı diye konuşuyorlardı.

      Sil
    2. Ben de ayni fikirdeyim.
      Olmasi gereken onlar ayri bir ulke kuracak oyle yollarina devam edecek
      Aydinlik cagdas medeniyet seviyesine ulasmak isteyenler ise ayri bir ulke kuracak hayatina bakacak
      Ama
      oyle sinirdan gecmek yok sinirlar yuksek elektrikli adam carpan duvarlarla bolunecek
      Comarlar kendi dunyasinda yasasin surunsunler
      Bu bizi ilgilendirmiyor artik

      Sil
    3. Kartezyen bati zihniyetine alternatif olacak bir sosyal deneyin arifesindeyiz belki, belki de kapida abandon all hope who enter here yaziyor

      Sil
  10. Diyanetin bütçesi ARGE'ye ayrılan bütçenin dört katı olduğuna göre din devleti olmakta dünya birincisiyiz. Dua ederek mi kalkınacağız. Hiç bir gelişmiş ülkede papazların aylığını devlet vermiyor. Türkiye'de üniversiteler tasarrufa zorlanıyor. Eşit olmayan şartlarla gelişmiş ülkelerle nasıl yarışabiliriz ki...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. %100 aynı fikirdeyim. O kadar bedavacı, yan gelip yatıp ülkeye hiçbir katkısı olmadan para harcayan bir kurumun olmasından dolayı biz elbette gelişmiş ülkelerle rekabet edemeyiz. Zira belirttiğiniz gibi aynı şartlarda değiliz. Onların bizim ülkemizdeki gibi hazineyi sömüren, faydasız yüksek maliyetli din kurumları yok. Birde Diyanet kurumundaki yolsuzlukları bilseniz. görev yapmadan para kazanan namaz kıldırma memurları bilsenz...

      Sil
  11. Hocam koc ve sabanciya ayip olmus

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Eğer CWUR ölçüleri doğru uygulamışsa ayıp üniversitelerindir.

      Sil
    2. Koç ve Sabancı üniversitelerine pek ayıp olduğunu sanmam.Edirneden geçince hiçbir Türk üniversitesi tanınmıyor zira.Bu üniversitelerin ünü bağlı oldukları holding dolayısıyla kolay iş imkanı sağlamalarından geliyor.Bir de astronomik ücretlerinden :)

      Sil
  12. peki hocam Özel Üniversiteler bu listelere hiç mi girememişler ?

    YanıtlaSil
  13. Her veride olduğu gibi bu veride de neden sonuç ilişkisini anlamadan çözüm bulamayız. Okul öncesi, ilkokul, ortaokul, lise eğitimi ne kadar kaliteli ki üniversitemiz kaliteli olsun. Bu bir zincir. Başlıyorsak okul öncesi ve ilkokuldan işe başlamalıyız. Onu düzeltirsek gerisi kendiliğinden düzelecektir. Okul öncesi ve ilkokul eğitimini ne kadar kötü hale getirirsek bu listede o kadar gerileriz.

    YanıtlaSil
  14. Üniversitelerin akademik kadrolarında, beyan ettiği fikir bazılarını rahatsız ediyor diye, cadı avı yapılmasına rağmen ilk bine inadına girebiliyorsa bazı üniversitelerimiz potansiyel anlamındaki sorunun önünde başka sorunlar var demektir. Bağımsızlık sorunu yorumunuza katılıyorum.

    YanıtlaSil
  15. Mahfi bey, sizlere çok teşekkür ediyorum. İktisat okumak istediğimden dolayı sizi uzun zamandır takip ediyorum. Öğrenmeye çalışıyorum. Yatay geçişle ODTÜ iktisat mı yoksa Ankara Üni. iktisat'a geçmeyi tavsiye edersiniz?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Odtü birinci tercihin o olsun . O olmazsa ankara üniv yani mülkiye tabii ki. Sbf iktisat hacettepe ve gaziden daha iyidir

      Sil
    2. Eskiden olsa SBF derdim ama şimdi ODTÜ.

      Sil
    3. Çok teşekkür ederim size. Aklımın bir köşesine yazdım ODTÜ'yü.

      Sil
  16. Hukuk eksikliği,ülkenin her tarafında olumsuz etkisini sürdürdüğü gibi üniversitelerde de bu etki verilerde görüldüğü üzere gözler önüne serilmistir.Zira hükumet ile zıt tabanlarda yer alan akademisyenlere yapılanlar ile bunu gördük.Eğitim yerine siyasi istikrarın onemsendigi bir yerde bu tarz olumsuz göstergeler olusmaya devam edecektir.

    YanıtlaSil
  17. merhaba,
    Hocam ülkemizin derdi tasası bitmiyor ki nasıl düzeltecek eğitim sistemini biz ayrıştık,farklılaştık içimizde var sorun bunu düzeltmek bayağı zaman alacak biz normal leşe bilirsek o zaman tüm sistemler randıman verecek temel sorun bu içimizi düzeltelim.
    Bilgili ve eğitimli kişiler yok ki başımızda, biz ancak yol, bina, köprü ve vb .. yaparak dünyada ilk 10 oluruz birde bir şey den daha anlar baştakiler ben onu söylemeyim artık bundan dolayı artık vatandaş baştakileri taklit ederek nasıl kısa yoldan para kazanırım derdine düşmüş.

    YanıtlaSil
  18. Özel şirketlerin ünivesite sahibi olmasını doğru buluyormusunuz ?Batı da buna benzer örnekler bilmıyorum doğu ya baktığımda orda da göremiyorum

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. ABD'de var. Doğru uygulanan her şey iyidir. Önemli olan standartları koymak ve bunları denetlemektir.

      Sil
  19. cok degil, 20 yil oncesinin liseleri bugunun universitelerinin cogundan daha kaliteliydi...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Asıl sorun orada zaten. Liselerde kalite düştüğü için üniversiteye gelen öğrenci kalitesi de düşük.

      Sil
    2. Çok doğru

      Sil
  20. Gelismis ülkeler diğer ulkelerin egitim yapisinin nasil olacagina karar veriyorlar....isletme iktisat matematik vs. tüm kitaplar ve makeleler ABD ve İngiliz tekelinde..hadi az da Alman diyelim...az gelismislere yillar yili verilen kredilerin karsiligi olarak bu ülkelerin egitim sistemleri gelismislerin istedigi biçimde bicimlendirildi...yani bu ulkelerin az gelismis kalmasi icin...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Abartmayalım. Latin Amerika ekolü nasıl kabul ettirdi kendini? Çalışan bilim üretir. Çalışmıyor sonra da hep batı suçlu diyoruz

      Sil
    2. Bu dediğiniz kısmen doğru olsa bile kabahati başkalarına atarak yarattığımız bu feci milli eğitim ve YÖK sistemini temize çıkaramayız.

      Sil
    3. Mevcut uluslararasi koşullar ve bugüne kadarki anlasmalar, teknolojinin gelişmis bir ķaç ülkeden digerlerine yayilmasini ve uyarlanarak kullanilmasini engeller vaziyette....TRIPS, Uruguay Round vs.gecmiste yaşananlar ortada...bu Batiyi suclamakta değil..dünyanin gerçeği...birilerinin kalkinmasi digerlerinin geride kalmasini gerektiriyor...G.Kore ve Tayvan örnegi tabiki var..ama bu devlet eliyle ýürütülen bir sanayi ve teknoloji politikasiydi...her gecen gün eğitimin özellestirildiği bir durumda yapisal dönüşüm zor...

      Sil
  21. 1-Üniversiteler bağımsız ve özerk olmalı. 2- Ayrıca özgür olmalı. Özgür olmazsa istediğini söyleyemez bu da üniversitelerin en temel özelliği ile ters. 3-Ayağında çok çok uzun süredir pranga var. Adı da devlet ve YÖK. 4- Cumhurbaşkanı neden rektör atar 5- Bir çok üniversitede profesörlük memuriyetteki yükselme gibi oldu. 6- Öğretim üyelerinin İngilizceleri yok ya da zayıf. Nasıl dünyayı izleyecekler. 7- Dünya globalleşti. Verilen eğitim yerel olduğu kadar global de olmalı.8- İş ihtiyacı olmayan meslek alanlarında gereksiz eğitim veren bir çok bölüm var. 9- İktisadi ve ticari bilimler ile öğretmenlik alanlarında fazladan öğrenci eğitimi arzı var. 10- İşsizlik problemi nedeniyle işverenler lise mezunu istihdam edilecek alanlarda üniversite mezunu arıyor. Hem üniversite mezununa hem lise mezununa haksızlık oluyor. Ülke kaynakları heba ediliyor . Gerçek anlamda işsizlik oranı %4-5 civarına düşmeden ve üniversiteler paralı hale getirilmeden (herkes kredi alabilmeli ) bu sorun çözülemez.11- Üniversite eğitimi ve geçirilen 4 yıl, işsizlik sorunu nedeniyle babysitting yeri olmamalı. Millet lise mezunu olsun ama iş bulsun. Üniversite mezunları da kendi eğitimine uygun bir alanda, anlamlı bir ücretle çalıştırılsın.12- Hem üniversite öncesi, hem üniversite sırası hem de üniversite sonrası eğitimimiz içler acısı. Ağlanacak haldeyiz. 13- Eskiden olduğu gibi adamakıllı liseler olmalı. Vergilerimiz ziyan oluyor. 14- Öğretmenlik mesleğinin bir çok sorunu var. Bir bir çözülmeli. İnşaatçı kafayı bırakıp öğretmen inşaasına acilen önem verilmeli.15- İmam Hatipçi kafa bırakılıp bilimsel esaslara uygun ilk-orta- lise eğitimi verilmeli. 16- Nesillerimiz her alanda kalitesiz eğitim alıyor. Yarınlarımızı yakmayalım.

    YanıtlaSil
  22. QS ranking de baz alınabilir hocam. Bu site söylediklerinize ek olarak akademisyen ve öğrenci oranini da dikkate alarak değerlendirme yapıyor.Bu oran gözden kacırılmamalı.

    YanıtlaSil
  23. Hocam tam ustune parmak bastiniz.

    Maalesef yeni neslin en buyuk problemi anlamamak, onyargi, ust perdeden atmak vs...

    Boyle olunca toplumda korelmis beyinler hizla artmakta.

    Okudugunu bile anlamadan,
    ana temasi nedir, konunun hedefi nedir, amaclanan nedir ?

    Tamamen korelmis farkindalik sezgisel anlayis tamamen bitmis...

    Cehalet tam gaz..

    Tipki bir onceki konunuzdaki :

    (Enflasyon, Faiz, Neden ve Sonuc)

    son yorumlarda

    Butun siyasetciler zaten 5 kagitcidir kuralini koyup;

    Reise iliskin hayranligini belirten bir arkadasin yazisini tam tersi anlayip

    aksine olarak Reise ve siyasetcilere hakaret yapildigini iddia edip bambaska seyler anlayan genclerimiz maalesef cogunlukta..

    Bize dusen gorev daha fazla..

    O seviyeye gelmemiz icin
    gerekirse kaba olacak ama bagira bagira da olsa genclerimize farkindaligi anlamayi sezgisel olmayi matematiksel dusunmeyi vs... daha fazla anlatmamiz gerek.

    Ulkenin gelecegi daha karanlik olmadan, aydinlatmamiz gerekir genclerimizi..

    Bu yaziniz icin tesekkurler Hocam.

    YanıtlaSil
  24. Sayın Hocam, İstanbul Üniversitesi'den bu yıl mezun olmuş biri olarak gözlemlediğim kadarıyla üniversitemizin haline bakılırsa alttaki okullarımızın durumunu düşünmek bile istemiyorum. Aslında puanlamanın nesnel olduğuna dair şüphelerim var. Yedi etken neye göre notlandırılmış. Açıköğretim öğrencileri hesaplara katılmış mı? Akademisyen sayısı çok olan üniversitelerin makale sayısı da bundan etkilenmiş midir? Kalite çarpanı ölçülürken neye bakılmış vb. Dolayısıyla hata riski yüksek bir çalışma olduğunu düşünüyorum. Yalnız ülkemizdeki değer kaybını yansıtması bakımından önemli olduğuna inanıyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bilmiyorum ama benzer bütün çalışmalarda sonuçlar yakın çıkıyor.

      Sil
    2. Sonuçların gerçeğe yakınlığını bilemem ama her yıl aynı kriterler baz alındığına göre geriye gidişimizi göstermesi bakımından önemli bence.

      Sil
  25. hocam cin ve hindistan univeristeleri siralamaya dahil edilmemis mi?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İlk 500'de Çin'den 35 Üniversite, Hindistan'dan 1 üniversite var.

      Sil
  26. Üniversiteler aşırı çoğaldı.kontenjan çoğalınca puanlar düştü ve kalite düştü..artan üniv. sayısı ile mezun sayısı arttı ancak ihtiyaç fazlası nitelikli insan oluştu..eğitimli işsiz sayısı çoğaldı böylece. Bilinçsizce üniversite açmak marifet değil. Mezun olduğunda verilen eğitimle gerçek iş hayatı çok farklı olduğunu anlıyosun.liseye kadar tarih türkçe görmüş insana üniversite öğreniminde de mesleki gelişimine katkısı olmayacak aynı dersleri veriyosun.öğrencinin gelişimine teşvik destek yok. Eğitim araçları kısıtlı ve eski.. Sen işe başlayınca bakıyorsun o aletler nuh zamanından kalma tedavülden kalkmış.vs.vs.çok eksik ve saçmalık var kısaca.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aynen katılıyorum. Sıkıntı özerklik veya bilimsellikten uzaklık değil. Sıkıntı kontenjan fazlası ve eğitimin teorik olması, modern olmaması.

      Sil
  27. Her yerde yıkım ve her konuda gerileme var. Ülkeyi çõle çevirdiler. Dünya çapında heykeltıraş, ressam, yazarlarımız vardı. Çöle çevrilen ülkemizde artık dünya çapında ne sporcu ne de sanatçı yetişecek.

    YanıtlaSil
  28. Türkiye 2019 ekonomik krizini ötelemeye çalışıyor. Beklenti 2020 yılında çıkması beklenen dünya ekonomik krizine kadar dayanmak ve biz neyapalım dünyada kriz var demek.

    Türkiye için beklenen kriz 2019 yılı olmasına rağmen krizi gören siyasiler öncesinde sistemi değiştirerek tüm yetkileri eline aldı ve oluşabilecek hertürlü senaryoya karşı algı ile yönetmeye başladı. Şuan dövizdeki baskılama. Tuik verileri ile oynama dahil bu oyunun parçası.

    Kamu bankaları ile döviz baskılama enflasyon ve işsizlik verileri ile oynama kondarato ya gidecek firmaları ayakta tutmak için ve zombi şirketleri kurtarmak için vergi affı kredi imla ları tvf VS. Gibi birçok. Sgk prim ödeme kolaylığı işçi çalıştır parasının yarısını ben vereyim desteği gibi birçok uygulamaya ekstra olarak yapılan uygulamalar var. Mesela otellerde çalışan Kırgız vatandaşlarının parasını devlet ödüyor 1100 TL devlet veriyor 150 dolar otel veriyor antalyada oteller şuan bu şekilde çalışıyor.

    Nerden bulduğunu sorulmayan para varlık barışı. Bedelli askerlik. İmar affı. Özelleştirmeler kamu arazileri tarımsal alan olarak kullanılan alanların satışları gibi birçok uygulama 1 yıl içinde oldu.

    Türkiye ki ekonomik krizin boyutları sürekli değilşiyor. 2020 dünya krizine kendilerini atmak ve bu kriz bizim krizini değil demek için uğraşılıyor.

    YanıtlaSil
  29. Bir ülkede adalet ve hukuk olmazsa o ülkede ne ekonomi olur ne eğitim. Tamamen bunun sonucunu yaşıyoruz. Ne diyelim...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ne diyelim? ADALET ve KP var ya.

      Sil
    2. adsız 07:58 oun adına abdestli kapitalistler partisi diyorum ben. anlayan anladı. a-k-p !.

      Sil
  30. Bütün islâm ülkelerinin tek bir sorunu vardır, o da islâm ülkesi olmaları. Bu ülke iyi-kötü laik bir ülke iken her şeyin kalitesi -üniversiteler başta olmak üzere- çok daha yüksekti. Laik ülkelikten islâm ülkeliğine geçiş hızlandığından beri başta insan olmak üzere her şeyin kalitesi düşmeye başladı ve son 4-5 yıldır her konuda olduğu gibi eğitim konusunda da dibe vurduk. Bu nedenle tek tek kurumları eleştirmek yerine asıl sorun olan islâmlaşmaya odaklanmak gerekir diye düşünüyorum. İslâmcıların tarih boyunca en iyi bildikleri şey "yıkmak" olmuştur. Yıkmayı çok iyi bilirler ama yapmayı bilmezler. Tarih boyunca çok kısa bir dönem dışında sadece yakıp yıkmışlardır. O çok kısa dönem de antik Yunan alimlerinden, filozoflarından etkilendikleri Mutezile dönemidir ki ardılı olan Eşari islamcılar tarafından islâm dışı ilan edilmişlerdir. Mutezile dönemi öncesinde de sonrasında da islâm sadece mevcudu yıkmış ama fıtratı gereği yerine yeni bir şey koyamamıştır. Bugün de bu durum devam etmektedir. En canlı örneğini ülkemizde yaşamakta olduğumuz temel sorun budur. Bu sorunu açıklıkla kabul edip karşı gelmediğimiz takdirde kısa bir süre sonra bu üniversiteler bırakın uluslararası listelere girmeyi, kapılarına kilit vuracaklar ve yerlerini medrese tipi bir takım kurumlara bırakacaklardır.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. islam ülkelerinin en büyük sorunu yıl 2019 ve hala islamın bir inanç sistemi olup asla bir yönetim sistemi olmadığını ve sadece islamın değil hiçbir dinin de yönetim sistemi olamayacağını algılayamamış olmalarıdır. kıta Avrupası 1500 lü yıllarda bunu anlamaya başladı. ve batı medeniyetinin yükselişi böyle başladı. medenileşme ve uygar ülke haline gelmek bu keskin ayrımın farkına varmakla başlar. bakın olur demiyorum fakat olmasının yolu da başlamaktan geçiyor ve biz hala başlamayı bile başaramadık.

      Sil
    2. Sayın adsız 15:50

      Sözlerinize katılmakla birlikte şunu da ilave etmek isterim: İslâm dışında hiçbir din temelde bir yönetim sistemi olduğunu iddia etmez. Sadece islâmın bu iddiası vardır. Elbette diğer dinlerden nemalananlar da o dinleri bir yönetim biçimi haline getirmeye çalışmışlar ve uzun süre de bunu başarmışlardır ama bu dinler özlerinde sadece inanç sistemi oldukları için bunları temelde oldukları hale çevirmek için verilen mücadele nispeten daha kolay olmuştur. Halbuki islâm bizatihi bir yönetim biçimi olduğu iddiası ile ortaya çıkmış ve böyle devam etmiştir. Bu nedenle islâmı özüne döndürmek demek şeriat düzenine dönmek, islâmın medeni hukuku, ceza yasaları, insani değerleri v.s. ile yönetilmek demektir.

      Esasında islâm bir inanç sistemi bile değil, bildiğiniz Arap kültür emperyalizmidir. Zorla islâma geçirilen toplumlar aradan bir iki nesil geçtikten sonra gönüllü olarak Araplaşmakta ve öz benliklerini tamamen kaybetmektedirler. Bizim sıkıntımız, daha doğrusu çağdaşlaşmak isteyen islâm ülkelerinin en büyük açmazı bence budur.

      Saygılarımla...

      Sil
    3. Mahdut Mesliyetli, Nazi'ler de Yahudiligin bir din olmadigini, siyasi bir hareket oldugunu iddia ederek varligini sonlandirmaya calistilar.

      Bilmem aranizda bir benzerlik bulabildiniz mi?

      Sil
    4. Adsız 13:38

      Bu konuda Nazi'lerin değil Yahudilerin ne düşündüklerine bakmak gerekir. Nazi'ler öyle ya da böyle düşünmüş olabilirler ama bildiğim kadarı ile en radikal yahudiler bırakın yönetim biçimi olmayı, bir devlet sahibi olmaya bile karşı çıkarlar. Elbette ayrı din olarak kabul edilmesi gereken siyonizm'den bahsetmiyorum, o ayrı bir konu.

      Peki radikal İslâmcılar için aynı şeyi söyleyebilir misiniz? Bildiğinizi tahmin ediyorum, İslâmın temel amacı "din Allahın oluncaya kadar savaşmak", yani tüm dünya şeriat bayrağı altında toplanıncaya kadar cihaddır. Kendi hukuk düzeni, kendi hazinesi, v.s. olan başka bir "din" biliyorsanız söyleyin de öğrenelim.

      Sil
  31. O ülke, bu üniversite diye soracağınıza açıp listeye bakın, bu kadar beleşçi olmayın...

    YanıtlaSil
  32. Baz istasyonu etkisi ne demektir?

    Mesela enflasyon , 2018 eylülde %6 oldu. 2018 eylülden sonra hep aylık %1 gitti.2019 3 eylülde açıklanan 12 aylık enflasyon 6+11=17 yapar. 2018 eylül enflasyonu %6 ise ve 2019 eylül enflasyonu %1 ise 2019 3 ekimde açıklanan 12 aylık enflasyon, 2018 eylül enflasyonu hesaptan çıkacağı için %12 olur böyle birşey mi?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yemin ederim doğru anlamışım :)

      Sil
  33. Hocam selamlar, yazınız için teşekkürler.
    Asıl içeriğe katılmakla beraber, üniversite derecelendirme listeleri, listeyi yapan ülkeyi destekleyecek şekilde bir tutum sergilemekte olduğuna ilişkin genel bir inanış hakim(mesela sizin verdiğiniz sıralamayı ABD kuruluşu gerçekleştirmekte). O ülkenin üni.lerini daha önplanda tutma drumu ile her liste az vaya çok bu eleştirilere maruz kalmaktadır.
    Saygılarımla.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu bizim üniversitelerin durumunu kurtaracak bir savunma mıdır sizce?

      Sil
    2. Aynen buda amarıhanın oyunu gardaş iyi bildin...

      Sil
  34. Hocam bir odtü mezunu olarak özerklik konusunda size tamamen katılıyorum. Şu an odtü, başındaki seçilmiş değil atanmış rektör yüzünden çok çekiyor. Keşke bu yasakçı ve inşaatçı zihniyet yerine bilimle uğraşsak da tekrar ilk beş yüzlere girebilsek.

    YanıtlaSil
  35. Harward yazmissiniz hocam, onu Harvard olarak degistirseniz?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. hocam 2'şer böyle yazılır ikişer
      3'şer değil üçer

      Sil
  36. Hocam minik bir duzeltme: 3. Paragrafta belirttiginiz Harvard universitesi "w" ile yazilmiyor. Saygilarimla.

    YanıtlaSil
  37. Mahfi hocam. İstanbul'daki bir üniversite de lisans programın da okumuştum. Ozaman AKP yoktu. O zamanlar
    hocalarımızın geneli, Çay içer, Siyaset konuşur. Yabancı makaleleri takip eder,sanayi yi kontrol etmez, atölyede hiç bir şey denemez. Hazır da olan bilgileri öğrencilere aktarırlardı. Peki bugün ne değişti. Rektör, dekan, abd başkanları, hocalar şuan yine siyaset odaklı. Bir üsttekine nasıl yaranırım mantığı ile zaman geçiriyorlar. Aynı belediyelerdeki gibi. Çözüm. Bahsettiğiniz gibi özerk kurumlar. Lakin önceki dönemdeki gibi değil. Puanlama prestij meselesi olmalı. Maddi olmamalı. Puanlar düştükçe gerekirse bölüm kapatılmalı. Hatta üniversite. Zarar eden işletmeler yok olmuyor mu. Gerçek hayattaki realite üniversitelerde de yaşanmalı. 657 olmamalı. Çabalamalı hocalar. Öğrenciler. Sene 1970 in bilgileri temel bilgi olarak 2 hafta değil bir günde verilmeli. Biz özel sektörde. Kafa patlatıyoruz. Yeni bilginin herzaman heyecanını yaşıyoruz. Bu heyecanın üniversitelerin dna sına yerleşmesi gerekiyor. Saygılarımla

    YanıtlaSil
  38. neden şaşırıyoruz ki; akepe zaten cumhuriyeti orta Doğululaştırma yoluyla tasfiye etme için iktidar yapılmadı mı?. 17 yılda 663 milyar dolar küresel finans oligarşisi tarafından bu zihniyetin finansmanı için gönderilmedi mi?. bu gidişle ne yazık ki 5 yıl sonra dünyada ilk 500 sıralamasında hiç türkiye üniversitesi kalmayacaktır. yazık!. türkiyemizin geleceği gençlerimize yazık. cumhuriyetimize ona büyük emekler veren ATATÜRK VE SİLAH ARKADAŞLARINA çok yazık ediliyor.. sonra da iktisadımız neden bu derece kırılgan?. cevaplarından birisini bu yazısıyla sayın hocamız net şekilde ortaya koymuştur.

    YanıtlaSil
  39. Hocam doğru anlamışım teşekkürler

    YanıtlaSil
  40. Üniversitelerin yönetimini ve eğitim ve öğretimi düzenleyen temel yasa olan 2547 sayılı Yüksek Öğretim Kanunu 12 Eylül askeri yönetiminin ilk icraatlarından. Kasım 1981 de yürürlüğe girmiş ve dolayısıyla 1982 Anayasasından önce yürürlüğe giren bir yada. Yürürlük tarihinde 61 Anayasası lağvedilmiş olduğu için bir anayasaya göre bile hazırlanmamış. 2547 sayılı yasa aradan geçen yaklaşık 40 yılda çok az değişikliğe uğradı. Onların çoğu da maalesef bilimsel özgürlüğü ve özerkliği geriye götüren değişiklikler.Misal kısmi seçimle belirlenen rektörlerin doğrudan cumhurbaşkanınca atanması, disiplin suçları ve cezalarında 657 sayılı kanuna atıf yapılması vs. Bugün sadece rektörler değil rektör yardımcıları, danışmanlarının vs çok büyük kısmı ilahiyatçılardan oluşuyor. Bunların tamamına yakını sırandan bir AKP seçmeni gibi Erdoğana sadakati ve hizmeti dava olarak görüyor. Üniversite yönetimleri tarihin hiçbir döneminde olmadığı kadar siyasi iktidara, hatta bir kişiye bağlı hale gelmiş durumda..Bunlar iyi günlerimiz. Sıralamadaki yerimiz giderek düşecek..

    YanıtlaSil
  41. Bir İran üniversitesi bizim universitelerin üzerinde.. alıntı (hırsızlık) yapanlar akademik unvan ile taltif edilirse böyle olur.. ' tahsil seviyesi yükseldikçe bize itibar azalıyor' imza AKP

    YanıtlaSil
  42. Bilimle ilim arasında ne fark vardır? Hangi ülkeler bilimle hangi ülkeler ilimle uğraşır. İlahiyattan bahsedilirken neden ilim öğrenmek ifadesi kullanılır?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bilim Tükçe, İlim ise Arapça. Ama bizde bilim science karşılığı, ilim de din konularında yapılan çalışmalar anlamında kullanılıyor.

      Sil
  43. Dogruyu soylemek gerekirse bu konuda sucun en buyugu akademik kadrolarda kimse kusura bakmasin.

    Nerede 1950-60'lardaki akademik kadrolar, nerede simdikiler. Hos sonraki nesilleri dogru duzgun yetistiremedikleri icin onlarin da kabahati yok degil.

    Bugun ODTU bu noktada ise, Mustafa Kemal Kurdas'in o donemki vizyonundan arta kalanlar sayesindedir. O vizyonun yitip gitmesine de az kaldi.

    Zira o donemin akademisyenleri idealistlermis. Bir 'bati kulturu' ezikligi icerisinde degillermis. 'Milletin ne imkanlari var, en iyisi kapagi oralara atmak' diye aglamak yerine ellerindeki ile yapabildiklerini yapmaya calismislar. Sabah aksam kur degisimi ile zenginlesip fakirlestigini hesap edip hayiflanacaklarina, maaslarina degil, o maaslarin ileride artabilmesi icin gerekli olan seylere vakit harcamislar.

    Turkiye 1980'lerden beri ibresini asagi indirmis, bugun ki siyaset de dahil hemen tum kurumlarini, iclerinde calisanlarla birlikte yozlastirmistir. Hemen hemen herkes, ulkesini, yasadigi toplumu degil, kendi derdine dusmustur.

    Boyle bir ortamda ilerleme, hele hele kendi sinerjinisi yakalamis milletlerle rekabet etmek imkansizdir.

    Ya bir seyler olacak, bu bencillikten, ve faydaci/firsatci karakterimizden arinacagiz, ya da bir zaman sonra geride kalanlarla birileri bir seyler yapacak. Ama mevcut kafa yapimizla bu gidisin degismesi mumkun degildir.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. 1960, 1971, 1980 darbeleri üniversitede o sözünü ettiğiniz kadroları üniversiten atmıştır. Sonrası faciadır.

      Sil
  44. Hocam Merhaba,

    Eğitim sisteminin iyi çalışmadığı fikrine katılıyorum. Ancak mesele bilimsellikten uzak olmakla veya üniversitelerin özerkliği ile değişebileceğini düşünmüyorum. Sebeplerine gelince,

    - 4 yıllık üniversite eğitimimde aldığım bilgilerin yalnızca 60 saatlik kısmını kullanıyorum.
    Eğitim son derece teorik, üniversite hocalarımız maalesef bizi hayata hazırlayamıyor. Piyasa ile
    neredeyse hiç bir bağları yok.
    -Dışarıdaki piyasada çok fazla rant var. Bu rant ile bir yere gelebilmiş şirketlerde vizyon yok.Uzay mekiği yapacak kapasitede mühendis olun işverenin size bakış açısı diplomalı mühendis. İşyeri sahibi karını 2'ye 3'e katlayacak durumu var ama durumdan bihaber çünkü hakederek gelmemiş, çarkların nasıl döndüğünü hangi kararının neye mal olduğunu bilemiyor.
    - Türkiye'de üniversitelerde dahil olmak üzere araştırma bütçeleri son derece kısıtlı.
    (http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/ekonomi/1027826/Ar-
    Ge_harcamasinda_tum_Turkiye_bir_Amazon_etmedi.html)
    -Üniversite kontenjanları çok fazla arttırılmış durumda ve bu durum eğitim kalitesini son derece
    düşürüyor. Söz gelimi 60 kişilik bir sınıfta bir konu üzerine öğrencilerin düşünüp bir proje hazırlamasını isterseniz, (bu senaryoda sen ne yaparsın gibisinden) haftada 3 saatlik bir derste kişi başı 3 dakika düşüyor. Yani belki 10 saat düşünüp bir proje geliştirecek ama kendini ifade edebileceği 3 dakika var. Bu nedenle kantinden ödevi al, aynısını yap, kopyala yapıştır tarzı ödevlere geçiyoruz/ geçmek zorunda kalıyoruz.
    - Eğitim sistemimiz ezberci kimse kusura bakmasın, sınavda hala "formül verip/vermeyeceğini" tartışan hocalar var. Ya yıl olmuş 2019 google'a yazsam 1 dakikadan kısa sürede formül çıkıyor. Hala ezberliyceksin dayatması nedir ?
    - Bilgisayardan ödev yapmayın, elde yazın getirin diyen üniversite hocaları var.
    - Zaten Üniversite bir basamak, önceki basamaklarda da insanlar üniversite için doğru hazırlanmıyor
    (lise ilkokul vb.)
    - Üniversiteler ile ilgili en temel sorularımdan birisi şu Üniversitenin amacı araştırma yapmak mı ? Piyasaya mezun hazırlamak mı ? Eğer amacı araştırma yapmak ise, kontenjanlar azaltılarak çok daha az sayıda kişiye daha iyi bir eğitim verilebilir. Amaç piyasaya mezun vermek ise o fakültede okuyanların %90'ının oradaki bilgilere ihtiyacı yok, daha temel daha pratik bilgiler öğrenebilirler. Örnek mi ? Üniversite mezunlarının kaçı çift katlı integral kullanıyor hayatta ? Bırakın çift katlı integrali 5 yıllık mühendisim 4 işlemden fazlasını kullanma ihtiyacı duymadım.


    Bu yazıda amacım hiç kimseyi kırmak, üzmek değil, doğru gitmediğini düşündüğüm bir sistem içerisinde hatalı gördüğüm kişileri en objektif, en ideolojiden uzak, en samimi duygularımla eleştiriyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu tanımladığınız üniversite 1970'lerde bitti. Ondan sonra da zaten geriye sarmaya başladık.

      Sil
  45. Hocam,

    YÖK tam olarak üniversiteleri nasıl etkiliyor ? Hangi konularda üniversitelere sorun yaratıyor ?

    Sözgelimi araştırma yapmayın, notları kantine vermeyin öğrenciler kendi yazsın mı diyor ?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Her şeyden önce ders programlarını veriyor ve üniversitenin farklı bir şeyler öğretmesini kısıtlıyor. Ben kendi okuduğum Mülkiye'den biliyorum. Ben okurken Mülkiye ilk iki yılında herkese ortak olarak siyaset biliminden hukuka, ekonomiden maliyeye, sosyolojiden uluslararası ilişkilere kadar faklı ama yakın alanlarda eğitim verir sonra üçüncü sınıfta bölümlere ayrılınırdı. Bu eğitim sistemi öğrenci bütün sosyal bilimlerde genel bir kültür sahibi yapar bir alanda da uzmanlaşmasını sağlardı. İstanbul İktisat Fakültesi de benzer bir eğitim verirdi. YÖK, bunları kaldırdı, okuyanlar genel kültürü kaybetti.
      Kadrolara, atamalara okullar kendileri karar verirdi.
      O dönemin üniversitelerinde akademik kadro da eğitim de çok üstündü.
      YÖK'ten sonrası her geçen gün geriye gitti üniversite eğitimi.

      Sil
    2. Tektiplesitiriyor.

      Farkliligi olmayan ekosistemler ilerleyemezler. Birbirinin aynisi kurumlarin rekabet edemezler. Turkiye'de universiteler once birbirleriyle rekabet edecekler ki dunya universiteleriyle de yarisabilsinler.

      Sil
  46. Üniversitelere mümkün olduğu kadar ilahiyat fakültesinden rektör atanıyor.
    Ne bekliyorsunuz?

    Siz o harvardı bize verin beş seneye kalmaz sıralamada birkaç yüz sıra düşürürüz.

    YanıtlaSil
  47. Hocam, şu kartin, fotokopi işine ben bir el atayım.

    Bizim İTÜ deki fakültenin fotokopi odası vardı, sizin de malumunuz her öğrenci ders notlarını paylaşır.

    Bizim çakal kantinci, sınıflarda notları çok tutulan öğrencileri kafaya yazmış, onların notları başkasına çekerken makinada pdf olarak ta saklamış.

    2. sınıfa yeni geçmiştim, kantinci ile de bir tanışıklığımız oldu, geldi bana yahu hocam (lafın gelişi hocam diyor, işi düştüğü için), bende bazı öğrencilerin notları var, şimdi millet bunları çok istiyor, ama izinsiz de çoğaltamıyorum (emeğe de pek saygılıdır!), senin fotokopileri bedava yapayım, sen bana bunları bi temize çek, farklı el yazısıyla dedi, biraz da sayfa sayısını arttır.

    Ne demek canım kardeşim dedim, bizim bölüm notlarından başladım bir kaç taneyle, hepsi bizim Canan'ın el yazısı (Şimdi Kanada'da proje yöneticisi), 3 sayfayı 5 yaptık bizimki ekmek yesin diye, derledik toparladık, öğle yemeklerini, çayları, günde 2 tostu da beleşe getirdim, elemanın tezgahı zenginleştirdim. Kantinin ağası olduydum, cepten bi kuruş çıkmadan.

    15 yıl geçmiş, hala hatırlıyorum, her dersin, vize notları, final notları, ders kodu, hocasıyla filan. Sonraki senelerde de önceki senelerin notları diye de millete az itelemedi.

    Bana en büyük faydası beleş yemekler değil, tüm notları yazmak fayda getirmişti. 4 üzerinden 2.50-3.00 arası salınan notları, 3.40 - 3.90 bandına çekmiştim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hangi Fakülte ?

      Sil
    2. Benim bildigim itibarli bir hukuk fakultesinin cevrsinde bir fotokopici cok uzun yillardir ogrenci notlarindan derleme yapmis kitapcik halinde satiyordu. Hatta burais sadece bu Hukuk fakultesi ve ogrencilerine calisiyordu hatta daha da ileri giderek, her derse devam eden her daim not tutan ogrencilere para verip notlarini satin aliyor Aysenin esya hukuku ders notlari fatmanin ceza hukuku notlari burda diye kitapcik kitapcik fasikul fasikul satiyordu mesela aysenin notlari kafadan o dersin hocasi degismediyse 2-3 yil guncelligini koruyor piyasa yapoiyordu. Hakikaten de o notlara calisan o dersi geciyordu.
      Bu fotokopici sadece ve sadece o hukuk fakultesine ve derslerine notlarina calisiyordu o kampuste baska fakulteler olmasina ragmen ne o fakultelerin ogrencileri ne de o fofotkopici birbirleriyle is yapiyordu.Gittiginiz zaman sadece hukuk ogrencileri bulunuyordu. Aysenin esya gecen seneki notlarinin fasikulu burda fatmanin nihalin vs diye dukkanin icinde afisler vardi Sadece Hukuk baska bisey yok yani.

      Sil
    3. İTÜ'de hukuk mu var ?

      Sil
    4. ITUyu kastetmiyorum. Iyi oku. Itu nerden cikti.Bana ne ituden

      Sil
  48. Bundan 15 sene önce, üniversitede istatistik sınavına giricez.

    Sınavdan bir hafta önce dedi, sınavda defter kitap hesap makinesi ne bulursanız bulun hepsi açık.

    Tamam dedim, uygulamalı vaka soracak, işlediği her istatistik dağılım ile ilgili internetten örnek kullanımlarına baktım, sınava girdim. Aynen düşündüğüm gibi, 90 alıp çıktım, ortalama 45 de kalmıştı.

    Yüksek lisansta iken, Harvard da çalışmış bir hocamız oldu, kod yazmak üzerine, bir hocamız da yurt dışı üniversitelerde veritabanı üzerine ders veriyordu. Onlar da kitap defter internet açık sınav yapardı(Sadece chat yazılımları ve başka insanlar ile iletişim yasak idi). Yorum ve uygulama ağırlıklı sınavlarda, teorik bilginin önünde durmasının bir faydası olmuyor, daha önceden tecrübe etmek gerekiyor, 2-3 saatlik sınav süresinde imkansız olan bir şey.

    Bizim bir de Galatasaray Ün. kadrosu olup, misafir olarak gelen hocamız vardı, Matematik üzerine, differansiyel denklemlere gelirdi. Sınav öncesi bir pişkin arkadaş dedi, yahu hocam, veritabanı ile kodlama kitap defter açık, siz niye kapatıyorsunuz notları. O da dedi ki, iyi o zaman, şimdi notları açık yaparız, yalnız süreyi 30 dakika daha uzatır 1 soruda şimdi eklerim sınava. İyi dedik, notlarda olan bir soruyu aldığımız için kendisi bir soru ekleyiverdi tahtaya yazdı.

    Bunlar eğitimi güzel yapan hocalar. Hoca, zaten öğrencinin beş dakka ağzını açmasından ne not alacağını bilir, seviyesini bilir.

    Biz de YÖK, rektörlük, dekanlık filan deyip te politika da işin içine girince, ortam bozuluyor, hocaya insiyatif verilmiyor.

    Bir anı da Northwestern üniden Türk kökenli hoca, benim sınıftan İTÜ mezunu. Bir gün buluştuk, algoritmalar dersine girdiği bir sınıfta derse hiç girmeyen, devamsızlığı yüksek, derse katılımı düşük diğer dersleri de başarısız bir öğrencisi vize den çok yüksek puan almış. Şüphelenmiş, kırmızı kalemi almış, ben bu nottan şüphelendim sözlü mülakat yapacam demiş. Sözlüde öğrenci başarılı olamamış, sözlü notunu vize notu yapıp yollamış. Şimdi bunları Türkiye de hoca insiyatifine bırakmıyorlar, millet oradan atlar, sınavda kontrol edilseydi, şöyle olsaydı böyle olsaydı filan diye.

    Bu tarz işleri işin ehline vermek lazım. Yök'müş, siyasetçisiymiş, bakkalı esnafı diyanetiymiş, bunları üniversiteye bulaştırmamak lazım.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhaba,

      Defter kitap, internet vb. açık sınava kesinlikle katılıyorum. Bu çağda doğrusu kesinlikle bu.Çok güzel bir örnek vermişsiniz.

      Yazınızda katılmadığım kısım ise, hocalara insiyatif verilmesi. Tabiki "iyi niyetli" ve "doğru" kişilere insiyatif hakkı verilirse çok güzel sonuçlar elde edilebilir ama insanlar genellikle insiyatifi kötüye kullanırlar. Söz gelimi bugün Türkiye'de hocalara insiyatif verilirse (ki bence zaten çok olmamakla birlikte var) giyiniş şeklinden, hayata bakış tarzından, tanıdıkları ile dahi sınıfı çok rahat geçebilecek veya çok zor geçebilecek öğrenciler olacaktır. Çünkü insiyatif hocadadır.

      Sil
  49. Refah ve sağlığın yolu, bilim ve teknolojide keşif, patent ve üretimden geçer ama bilim dünyamız bu işleri bir türlü beceremedi. Yüzbinlerce molekülün pazarlandığı dünyada bize ait tek ilaç bile yok. Son 30 yıldır trilyonlarca doları, bu yüzden ithal teknolojiye ödedik. Lafa gelince herkes bilim yapıyor. Bilimde asıl konu kazanılan trilyon dolarların kimin cebine gittiği. Asıl Da Vinci'nin şifresi bu. Bu şifreyi kesintisiz çözen ülkeler zengin ve gelişmiş olur, çözemeyen sömürge olur. Türkiye son 10 yıldır bu şifreyi çözmeye ve teknolojik devrimi yapmaya çalışıyor.

    Bilim iki ayak üzerinde yükselir : Birincisi bilime harcadığınız paradır. İkincisi ise bilimden kazandığınız paradır. Bilimden kazandığınız para yoksa bilim için harcayacak para yok demektir. Bilim dünyası böyle dönüyor. Yüzlerce yıllık üniversitelerin finans kaynaklarını incelemeden Türkiye ile karşılaştırmak haksızlık olur.

    80 yıllık bilimde mandacılık, Fulbright eğitimi ve Fetönün doğal sonucu. Modern sömürü, patent ve paraya dönüşmeyen palavra araştırmalarla akademiyi meşgul etmeye dayanır, buna kendi kendini tatmin denir. Bilime harcanan para kazanca dönüşmezse yeni araştırmaları finanse edemezsiniz. Heryıl 7 milyar $ arge parasını Fetö devleti, üniversiteler dahil ele geçirmek için kullandı. Sonuçta patenti bize ait bir gazoz kapağı bile üretemedik. Başkalarının patentiyle yapılan montajın karşılığı ırgatlık ücretidir.

    Akademik zafiyet son iki asrın eseri. Özellikle II. Dünya savaşı sonrası Fulbright eğitimle modern sömürüye aracı yapıldı. Türkiye son 10 yıldır bilim ve teknoloji konusunda mandacılıktan kurtulmaya çalışıyor. Üniversite Sanayi işbirliği ve patent sayısındaki artış bunun kanıtı.

    Türkiye son 10 yıldır suikast, sabotaj, terör, beyin göçüne rağmen bilim ve teknolojide küresel boyunduruktan kurtulma savaşı veriyor. 2017 patent başvurusu % 25 arttı. Çinin artış oranı % 14. Teknolojik gelişmeleri görelim : İHA, SİHA, ATAK helikopteri, ALTAY tankı, füzeler...

    YanıtlaSil
  50. Sadece Amerika’da 2000 üniversite var. (Amerikada ki her üniversiteyi Stanford sanmayın)Keza Rusya da da bir o kadar. Ülkelerin zenginliği ile, o ülkenin üniversitelerinin kalitesi de paraleldir. Yani bu listelerde, devamlı batı hayranlığı yapılarak, biz bunu da beceremiyoruz havası yaratılarak bir yere gelinemez. Yukarıda , Amerika için bahsettiğim olayda, her köşesi-en ücra yerlerinde üniversiteler vardır. Ve bunların çoğuda, Adıyaman üniversitesi kalitesindedir. İlk 50 isr, Dünyadaki kaymak öğrenci tabakasını alır. Bu hale gelmelerinin bir sebebi de, ingilizce dir. Diğer sebebi de, batı dışındaki, devletlerin her birinin vatandaşlarında oluşturulan batı hayranlığı dır. Sorarım size, imkanınız olsa, paranız olsa Stanforda mı gitmek istersiniz yoksa ODTÜ ye mi? Bu tür tablolar hep var. Bunlar birazda kışkırtıcıdır.
    Herkes ister. Bu tabloların yıllık 200 milyar dolarlık eğitim pastasının şekillenmesini sağlamak olduğunu unutmayınız.
    Hani bize, bir turist başına 687 dolar Para bırakıyor diyorlar ya, İngiltere yılda yabancı öğrenciden, hemde seçerek bir yılda cebine 20 milyar dolar koyuyor.(bize gelen 38 milyon yabancı turistin bıraktığı para (25 milyar dolar-bir de her an bir şey olacak ta bizden kaçacak diye bakıyoruz)
    Bir okur, Üniversitede teorik eğitim veriyor diye yazmış. Hiç katılmıyorum. Üniversite teorik eğitim verir ve vermeli.
    -üniversiteler YÖK ten kurtulmalı.Ancak, kaliteye yönelik yine de, bir kurum olmalı.(yetkileri çok azaltılmış bir YÖK)
    -kısa, orta, uzun vadeli nasıl yabancı öğrenci çekeceğimize dair planlar
    -yurtdışında eğitim veren Türkiye kökenli olanların çeşitli imkanlar verilerek ülkeye çekilmesi.
    -bütçeden, hükümetler değişse bile şartların zorlanarak, iyi maddi kaynakların aktarılmasının sağlanması.
    -yurtdışından bazı alanlar için hocaların, özel üniversiteler aracılığı ile getirilmesi bunun teşvik edilmesi.
    -ülkenin yurtdışındaki, eğitime algısının çeşitli seminerlerle reklamlandırılması.
    -ülkede ki üniversitelerinde görev yapanların ücret , sosyal haklar vbg imkanlarının yükseltilmesi.
    -araştırma yapan kurum ve hocaların mükafatlandırılması.
    En önemlisi eğitim ve öğretimin her an yüceltilmesi.
    Son söz: İlk 50 de ki tüm üniversitelerde üniversite eğitimi teoriktir. Hem çok. Öncelikle bunda anlaşalım.


    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhaba,

      Üniversiteler teorik eğitim veriyor diyen okur olarak bana söz hakkı doğdu.

      "İlk 50 de ki tüm üniversitelerde üniversite eğitimi teoriktir." Doğru mu derseniz ? Kısmen doğru derim. Çünkü evet onlarda isim olarak bize benzer dersler alıyorlar ama ve lakin Coursera, Edx gibi sitelerden dersler alırsanız şu farklılığı görürsünüz. Teorik olarak anlatılan konuları pratik örnekleri ile destekliyorlar. Görselleştiriyorlar, yani bir teorik bilgi öğrenilirken pratikte kullanım alanıda gösteriliyor. Olay sadece teoride kalmıyor.

      Ödev olarak belirli bir okuma metni verilip, sonraki derste sınıfta hep birlikte bu metin tartışılıyor. Mesela Harvard Business School Review'leri. Bu metinler genellikle başarılı veya başarısız olmuş GERÇEK bir firmaya ait oluyor.

      Batı sistemlerinde amaç teorinin anlaşılması, nasıl kullanılacağının bilinmesi ve formülleri, kavramlara aşina olunması. Bizde sistem, teorinin ezberlenmesi(evet kelimesi kelimesine yoksa puan kıran hocalar var), fotokobiden çıkmış soruların ve notların alınarak sınıfın geçilerek diplomanın alınması. Bizde niye bu şekilde eğitim yapılmıyor derseniz bence sebepleri;

      Akademisyenlerin teorik bilgileri pratiğe çevirememesi inanmadınız mı ? Ekonomi Profesörü Tansu Çiller döneminde yaşadığımız krizden daha güzel örnek düşünemiyorum.



      Batı Sistemininde kişisel görüş olarak eksik olduğunu düşündüğüm kısım gereksiz teorik derslerin bulunması. (Hayata bizi hazırlamayan dersler matematik, kimya, fizik vb.), eğer bu dersler bizim diplomalarımızın Batı'da geçerliliği konusunda fayda sağlamıyorsa bence çıkarılmalı daha faydalı, daha mesleğe yönelik dersler konulabilir.(Batı'da geçerlilik konusunda faydaları varsa kalsın ama daha büyük sorun yaşarız :)

      Sizin diğer yazdıklarınızla ilgili olarak,

      -Evet YÖK'ün kapatılmasını konuşabiliriz ama daha önemlisi sizinde belirttiğiniz gibi yerine ne koyacağımız ? Yani Makina dersi almadan insanları Makina Mühendisi yapacak Özel Üniversitelerden nasıl korunuruz ? Ya da sosyal bilimler dersleriyle Tıp Diploması verecek ?
      Mesleki İmza yetkileri kimde olmalı ? Kimlerden alınmalı ? Evet Üniversiteler Özerk olsunda hiç mi denetim olmasın ?

      -Kesinlikle yabancı öğrenciyide ülkemize çekmeye çalışmamız gerekir ve bu konuda plan yapmalıyız.

      -Yurtdışında olanlar için (https://www.ntv.com.tr/teknoloji/24-bin-lira-aylikla-turkiyeye-geri-don-tersine-beyin-gocu,4F_P-NSWW0m5KkWjwowcmg) böyle bir teşvik var ama bu ekonomik bu durumun adalet ayağıda olmalı yoksa ABD'de görev yapmış birisini X örgütten içeri alınırsa adam dönmez.

      -Bütçeden Ar-ge ye para aktarmak zor :( Bütçe sıkıntılı ya zaten ekonomik kriz var. Asında benimde burada bir sorum Mahfi Hoca'ya olucak, biz Ar-ge yapmalı mıyız yoksa diğerlerinin yaptıklarını taklit mi etmeliyiz ? Sizce hangisi ile daha çabuk kalkınırız ?

      -Araştırma yapan kurum ve hocaların mükafatlandırılmasına bende %100 katılıyorum.

      Son olarak yazını okumadan önce zihnimde belirmeyen bir konu içinde sana teşekkür etmek istiyorum "İngilizce". ABD'deki tüm üniversitelerin tüm yayınları İngilizce.

      Sil
    2. Merhaba,
      Bir kaç konuda kendimi açıklama zorunluluğu içinde gördüm.
      28 yıldır çalışıyorum. Alman mühendislerle, Rus mühendislerle, az da olsa Fransız, Japon, Çinli Mühendislerle sahada çalışma şansı buldum.
      1-Kesinlikle bizden daha iyi değiller. Sistematikler. Disiplinliler. Sadece ve sadece kendi konularında, spesifik konularda ehler.
      2-Ben Tansu hanım taraftarı değilim. Ancak sizin yargınızda, sanki en üst eğitimi alan kişi devleti yönetirken bari kendi konusunda, başarılı olması beklenir. Yönetim apayrı bir konudur. Yanlış anlamayınız, öyle olsaydı, dünyanın ekonomisini iktisat profları yönetirdi. (Bu beklenti gerçekçi değildir) Ben makina mühendisiyim. Araç arıza yapınca , babamın benden arızayı tamir etmemi istemesi gibi bir şeydir.
      3-Bizde eğitim ve öğretim yanlış anlaşılır. Hayat başarısı ile ve para kazanma başarısı, eğitimle paralellendirilir. Bu global olarak, genelleme yapılırsa, devletler için doğrudur. Genel için, şahıslar içinde doğrudur. Ancak bunun olması içinde, eğitilmiş, öğretimlendirilmiş muazzam büyüklükteki halk kitlelerinin doğru yönlendirilmesi gerekir. (Örneğin Rusya çok eğitimli bir halka sahiptir-ancak sistemlerinden dolayı doğru yönlendirilememiştir ve çoğu teknolojide çinin çok gerisinde kalmıştır. Tabiki başka sebeplerde vardır)
      Yani doğru yönlendirme şarttır. Topluma kısa yoldan zengin olma kültürü yerine, işini iyi yapma kültürü aşılanmalıdır.
      Eğitim öğretim, her alanda bıkmadan usanmadan taçlandırılmalıdır.
      Bu blogun sahibi, bizim mahallenin köşesindeki ilkokul mezunu kebapçı kadar kazanamaz. (Bunu asla her iki taraf için küçümseme aracı olarak yazmadım)Bizler hariç, bu blogun sahibinin ister düşüncelerine katılalım-ister katılmayalım her zaman el üstünde tutmalıyız. Usanmadan bıkmadan, eğitimi, eğitimciyi yüceltmeliyiz.
      4-Harward üniversitesin, teori yanında, vaka yöntemiyle, gerçek firmalardan kesitler sunarak konuyu pratikleştirmesi tipi eğitimi istanbul üniversitesindede var.(ben aldım biliyorum)
      5-teorik eğitim konusuna gelince; size pratik bir örnek vereyim. Ve bununla , buna benzer binlerce örnekle, tümevarıma belki gidikebilir. Bir çok amerikan üniversitesini izliyorum. Kavaca bir izleme benimkisi. Mesleğimle ilgili, en az 7,8 Amerikan üniversitesinde, okutulan derslerde yine önceki yılların soruları var-hepside teorik. Kopyala yapıştır ordada var. Burada üniversite hocasının kalitesi ırtaya çıkıyor. Öyke bir soru soruyorki, eğer sen konuyu anlamamışsan, eski yıllardaki be kadar soruyu çözmüş olursan ol, eğer sorunun ve çözümlerin neden sonuç ilişkisini kuramamışsan çözemezsin. Bu hocanın , öğretme, konuyu sevdirme, öğrenciye yükleme, ve ondan sonuç alma becersi ile ilgilidir. Öğrenci inşaatı bitirdi. Dersler hep teorik derdi. Karşısına tekla yazılımı çıktı. Hemen ve hızla anlamaya başladı. O teorij eğitimi almasaydı, asla o orogramla bir ley yapamazdı. Cad orogramı var. Lise mezunu 2 aylık bir eğitimle çizer. Ancak yorumlayanaz, bakış açısını kullanamaz, problemin başja bir tarzda, çözümlenebileceğini göremez. Bu yetiler, teorij eğitimle sağlanır.


      Birde okulda hoca olmayı, üniversitede, prof Olmayı geçim kapısı olmaktan çıkarmalıyız. Ülkede herkes öğretmen olmak istiyor. Memur olup, bir an önce devletin, huzurlu kollarında bir şemsiyenin altına girmek için.
      Gerçekten, ideali olan kaç prof ve öğretmen var şu ülkede.
      Hocanın ortaya koyduğu tablo gibi yüzlerce tablo geziniyor webde. Çoğu pastayı yönlendirme şeklinin varyantları.

      İlk yazımda belirttiğim gibi bu birazda zenginlikle ilgili. Amerika Türkiye nin 30 katı milli gelire sahip. Harwardın bütçesi, bizim üniversitelerimizin toplam bütçesine yakın. bazı kesimlerden aldığı bağış miktarı ODTÜ nün bütçesinden fazla.
      Yazılacak çok şey varda, neyse. Uzadıkça uzadı

      Sil
    3. Merhaba,

      Üstteki yazıların sahibi benim. 3 aşağı 5 yukarı aynı şeyleri farklı kelimelerle ifade ettiğimiz kanaatindeyim.

      Bu yazıda eklediğiniz diğer milletlerin mühendislerinin bizden çokta fazla üstün olmadığı fikrine katılıyorum. Kesinlikle bizden daha sistematik ve disiplinliler.

      Sil
    4. Selam 1156,

      Aylık 24 bin TL teşvik, yurt dışında yaşayan ve iş yapan akademisyeni türkiye ye getirmez. Para miktarı düşük, şartları o kişinin hürriyetini kısıtlayıcı şekilde ağır.

      O madde, hükümet taraftarı firma sahiplerinden yurtdışında okumaya çıkan çocuklarından yurtdışında okuma izni olup, çalışma izni olmanların Türkiyeye dönünce rahat etmesi için hazırlanan bir teşviktir. Ben faydalanan 4 kişiyi biliyorum, 2 si kardeş diğer ikisi de bunların kuzenleri. O 1 milyon da onlara iş veren babalarının şirketine destek, miktarı bir milyon değil, 500 bin TL, işverenin cebine giden para.

      1456, yurtdışındaki mühendisler kesinlikle bizden iyi değiller ifadesi çok geniş olmuş, mantık hatası var.

      Şöyleki, onlar sizden daha iyi değillerdir, çünkü siz emeğinizi dünya çapında sunabilecek yetkinliğe ulaştığınız için o bölgedeki lokal mühendisler size göre az yetenekli gelebilir. Geneli düşündüğünüzde, bizim mühendislerden daha iyi olduklarını görebiliriz.

      Sizin de yazdığınız gibi Harvard daki pek çok eğitimi ben de yetersiz buluyorum. Benim yetersiz bulmamın sebebi o alanda artık uzmanlaşmış olmam ve teorisine eleştiri getirebilecek kadar bilgi düzeyimin artması. Ancak, İTÜ ile Harvard eğitim programlarını karşılaştırınca, aynı eleştiriyi İTÜ ye de getiriyorum.

      Türkiye de ideali olan ve etrafını aydınlatan hocaların hepsi öldürüldükleri ve toplum onlara sahip çıkmadığı için yeni aydınlar bundan sonra çıkmaz. Türkiye o konuda kurudu, çölleşti.

      Millete sizi en çok güldüren sanatçıların ismi söyleyin diyorum, Metin Akpınar, Zeki Alasya, Ferhan Şensoy, Kemal Sunal, Müjdat Gezen, Levent Kırca... Hepsi 70 lerde ve öncesinden yetişme. 80lerde hapisler ile tehditler almışlar.

      En genç söylenen isim Cem Yılmaz, 47 yaşından gün alıyor.

      Olay 30 kat milli kazanca sahip olmak değil, 30 kat daha fazla insanına sahip çıkmak. Gerisi boş laf.

      Madımak Otelinde yakılan aydınlar, Ahmet Taner Kışlalı, Uğur Mumcu, hapislerden hapislere atılan Aziz Nesin, Türkiye'den kovulan Neşet Ertaş, hapislere atılan gazeteciler, hapise tıkılan aydın insan genel kurmay başkanı, öldürülen Hrant Dink, katili bulunamayan Adnan Kahveci, ülkeden kovulan Can Dündar, ve ismi bu bloğa sığamayacak kadar çok Türk entellektüeli.

      Hepsi toplumun büyük kesimi tarafından dışlandı, bu topluma hiç bir çözüm dikiş tutmaz. İsteyen buyursun denesin.

      Sil
  51. Ortaöğretim kurumlarının mahalle mektebine, üniversitelerin de medreseye dönüştürülmesi belki de (hatta muhtemelen) bilinçli bir tercihtir. Belki bize (ülke ve birey olarak) uluslararası tekellerin uysal, sorgulamayan, analitik düşünemeyen iyi bir müşterisi (tüketicisi) olmak dışında bir rol biçilmemiştir. Mevcut hükümet (aslında bundan öncekiler de dahil) tüm aksi söylemlerine rağmen tarımda ve sanayide yalnızca ve yalnızca uluslararası tekellere ülkenin kapılarını ardına kadar açmış değil mi? Ne gerek var ki analitik düşünen (hatta sadece düşünen), sorgulayan, tartışan, teknoloji üreten, yeni buluşlara kafa yoran beyinlere ve nesillere... Meseleye bir de böyle bakarsak daha iyi mi kavrayabiliriz üniversitelerimizin, ülkemizin hatta ve hatta kendimizin halini diye düşünüyorum. Sadece düşünüyorum. Veriler bu tezin tartışılmaya değer olduğunu göstermiyor mu sizce?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Her halde su iktidarin en buyuk sansi muhaliflerindeki su kafadir.

      Sil
    2. 1159, iktidarin en buyuk sansi senin gibi bir kafa.

      Sil
  52. Kaliteli öğretmen yetistirebilsek bahsedilen sorunların çoğu çözülür. YÖK kapatılmalı tekrardan Yuksek Öğretmen Okulları açılmalı. O okullardan yetişecek kaliteli öğretmenler yetistirecekleri öğrencilerle bu sorunları 20 yıl içinde büyük oranda cozer. Bizim asıl.soronumuz kaliteli öğretmen azlıgıdır. Inanın çoban olamayacak, iki eşeğin arpasını bölemeyecek o kadar öğretmen kılıklı eğitim katili var ki...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Haksızlık ediyorsunuz,kaliteli öğretmenlerimiz var ve yetişiyor.
      Ancak kalitesizler hep el üstünde tutulup yetkilendiriliyor,sorun burada

      Sil
  53. Barış akademisyenlerinin düşürüldüğü durum üniversitenin hali pür melalidir. İhraçlardan sonra Akadenisyenler ya sustu, ya göc etti ya da Akapemisyen oldu. 1071 bildirisi içler acısı durumu zaten açığa çıkardı.

    Özel universitelerin ilk bine girememesi çok ilginç. Öğrenciler ve aileleri büyük emeklerle bu üniversiteleri ayakta tutuyor.

    Kamu üniversitelerinden ilk 1000'de olan 13'ün de en temel nedeni görece özerklik durumlarıdır. Kabul edelim ki tüm müdahalelere rağmen odtü, boğaziçi aykırı seslerin çıkabildiği yerler.

    Akademisyen düşünmekten korkmayan kişidir. Akapemisyen ise bol bol örneklerini gördüğümüz intihal ilminde uzman olmuş kişilerdir.

    YanıtlaSil
  54. Üniversiteler bilinçli bir çalışma ile kalitesiz hale getirildi. Açılan tabela üniversiteleride aynı planın sonucudur. Ülkenin teslim edildiği organizasyon kendi hedeflerini büyük bir başarıyla gerçekleştirmektedir.

    YanıtlaSil
  55. Bu iki insanın hayatı Türk üniversitelerinin sırasını açıklar.

    Daron Acemoğlu.
    https://www.youtube.com/watch?v=-uTFS52m--4

    Aziz Sancar.
    https://en.wikipedia.org/wiki/Aziz_Sancar

    YanıtlaSil
  56. https://cwur.org/2019-2020.php
    Bu linkten herkes kendi üniversitesini bulabilir. Tek tek sorup Hocamızı yormayalım.

    YanıtlaSil
  57. Hocam konuyla ilgile olmasada, enflasyon ve butce iliskisi T.C degerlendirmeniz nedir,

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kamu harcamalarının arttığı ortamda enflasyon da artıyor. Bunu bize 40 yıllık geçmişimiz gösterdi.

      Sil
  58. türkiyenin üretimdeki dış bağımlılığı son 10 yıldaki yapısal reformlarla %70 li seviyelerden %30 lara kadar geriletilmesi sağlandı. artık büyüdükçe cari açık değil cari fazla veriyoruz. her 100 birim üretimimizin %2 si değil %12 si katma değeri yüksek ürünlerden oluşuyor artık!. dolaylı vergilendirme artık yerini önemli oranda direkt vergilendirme yöntemine bıraktı ve bu sayede hem bütçe açığımız fazlaya dönüşmeye başladı hem de bütçemizde şeffaflık ciddi oranda arttı ve iç ve dış yatırımcılara fazlasıyla güven verir hale getirildi. yök kaldırıldı ve üniversitelerimiz çok daha özerk oldu hatta bu sayede üniversite ile şirketler işbirliği ciddi derecede artırıldı ve bu sayede hem eğitim kalitemiz hem de kalifiye personellerimiz hızla arttı. bu sayede makro bazda iktisadi verimliliğimiz de yükseldi. ar-ge ve know-how çalışmalarına tam gaz verildi. eğitim kalitemiz g.kore hatta Finlandiya gibi ülkelerle yarışır ve rekabet edebilir düzeylere eriştirildi. daha ilkokul çağından itibaren neslimize nasıl tasarruf edilebilir ve nasıl tasarruf kültümüzü oluşturabiliriz eğitimi verilmeye başlandı.deniz-kum turizmi odaklı dar turizm hizmeti anlayışı yerini doğa,tarih turizmi gibi daha geniş turizm hizmetleri yelpazesine bıraktı. bu sayede zengin ve nitelikli turist sayımız adeta patladı ve döviz gelirlerimiz de bu sayede bir hayli arttı. dış ticarette fazla verir hale geldik. güneş ve rüzgar gibi yenilenebilir kaynaklarımızı iyi kullanarak enerji ithalatını oldukça azalttık. işte bu ve benzer büyük reformlarla ve büyük eğitim-hukuk iktisadi ataklarla doların euronun başlarına balyozlarla vurarak gerilettik. boyun eğdirdik. daha da eğdireceğiz.... ne güzel değil mi. tüm bunları başardığımız için döviz kurları iniyor faizler iniyor. eh arz arttığı için ve total talebin bile üzerinde arz olduğu için enflasyon sert şekilde düşmekte!.

    YanıtlaSil
  59. Hocam, yazınız çok güzel, elinize sağlık, sizin yazılarınızı okumaktan keyif alıyorum.

    Hocam, bu kadar yazmaya ne gerek var,

    Bu üniversitelerin adam olmasını beklemek, ölmüş eşekten odun taşımasını beklemek ile aynı değil mi?

    Yukarda Şahabeddin beyin eklediği video da Daron Hocanın başına geleni gördüm, toplum yapısı insan dışlamaya çok meyilli hale gelmiş. Bir da Aziz Hocanın Türkiye'den gitmesi var.

    Bu toplumlardan kollektif bir hizmet üretmesini bekleyemeyiz. Bunun ile ilgili çok güzel bir doktora makalesi vardı, unuttum şimdi yazarını, institutional theory akademisyenlerinden biri yazmıştı.
    Özetle diyordi ki, bitkinin güzel verimli güneşli bir toprakta yetişmesi gibi üniversitelerinde çevre koşullarının iyi olması gerekir.

    Daron hocanın yaşadığı dışlanma ile buradan bağlayım, üniversite toplumsal saygının olduğu bir ortama ihtiyaç duyar, orada farklı düşünceleri geliştirir, sonra onun endüstri ile entegrasyonu ile finansal kaynaklarını toplar. Bu iki kök yok Türkiye'de.

    Ortam olmadığını gören Aziz hoca da ayrılmış gitmiş.

    Böyle bir ayrışma ortamında, üniversiteler de ister istemez ayrışmacı taraflardan güçlü olan lehine hareket eder. Kim gücü alır ise, toplum dinamikleri üniversiteyi o gruba doğru yanaştırır.

    Türkiye'nin Core Competency diyebileceğimiz varlığı bürokrasisidir. Siz de bir dönem içinde yer aldığınız için çok iyi bilirsiniz. Onu ele geçiren, Türkiye'yi ele geçirir. Şu anda bu hükümet elinde, gücü eline almak için 2007 ye kadar çok uğraştı. Hükümete bunu veren ise sızmak için 40 yılını veren FETÖ Cemaati oldu. Son kale olan ordu bürokrasisi için ise, 2 yıl daha uğraştılar, bürokratları hapislere attılar, yetmedi, genel kurmay başkanını da hapse tıktılar, sonunda o da yetmedi, ismi lazım olmayan bir iş daha yapıp orayı kendi isteklerine göre temizlediler.

    Cumhuriyet ilkeleri ile kurulan bu yapıya nüfuz etmek için yaklaşık 50 yıl kadar uğraştılar.

    Yukarda yorum yazarları çok güzel konulara değinmişler, ellerine sağlık hepsinin, ama bunlar boş ve işe yaramaz tartışmalar artık.

    Rahmetli Uğur Mumcu, 30 yıl önce bugünleri bize haber verdi. Ahmet Taner Kışlalı keza aynı şekilde. Ne dedi Sn Mumcu?

    "Cumhuriyet ve değerlerini hiç bir zaman yıkamadılar çünkü o cumhuriyetin içindeki kafalar Atatürk zihniyetini beyinlere aşılayan ilkokullardan liselerden çıktı, çok güçlüdür. Günümüzde ise (30 yıl önceyi kastediyor), imam hatip ve ilahiyatçıların alt seviyelere getirildiklerini görüyoruz. Bu demek olur ki, 20 yıl sonra (on yıl öncesini kastediyor) ordunun da, yargının da, genel olarak tüm bürokrasinin de tepesini bu insanlar oluşturacak..."

    Şimdi ne oldu? Sn Uğur Mumcu'nun söyledikleri gerçekleşti.

    Bu toplumun üniversite geleceği için ben yeni nesle, alt kademe bürokratların özgeçmişine ve yetişen nesillere bakıyorum. Yukarda yazanların hepsi baksınlar, ülkenin 30 yıl sonrasını orda bulacaklardır.

    Gerisi boş laftır.

    Bilim insanı olarak bizim işimiz, gerçeğe bakıp, gerçeği bulmaya çalışmaktır, gerçeğe dayalı tahminler yapmaktır.

    Topluma gelince, toplum bunu istedi. Sağ siyaset bilerek ve isteyerek gönülden bu günleri istedi. Sol siyaset, iktidara gelemeyeceğini bildiği için sağ siyasetçinin koltuk değneği olarak kırıntılara razı oldu.

    Yorumları ile katkı yapan arkadaşların bir kısmı kusura bakmasınlar, gerçek böyledir, çok iyi üniversiteleri çocukları için istiyorlar ise, ne yapıp edip, yurtdışına göndersinler onları. Türkiye hepsi için vakit kaybı olacaktır.

    YanıtlaSil
  60. Mahfi üstat,

    Kalamış'a en son ne zaman gittiniz?

    Gittiyseniz, huzur alabildiniz mi?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bütün bozulmuşluğuna karşın Kalamış hala insana huzur verebiliyor.

      Sil
  61. Hem AKP hem CHP’ye oy verenler dikkat edin kültürlü bilgili İran toplumunun düştüğü duruma düşmeyelim. Maddi manevi çok zor toparlanırız bir daha. 1-2 yüzyıl geçer. Osmanlı’nın 17 yüzyıl sonrası gibi olmayalım. Herşey demokraside. Bunun en iyi göstergesi de üniversitelerin özerkliği ve görüşlerin korkusuzca açıklanabilmesidir. Demokrasi diyerek gelenler demokrasiyi zayıflatmamalı. Kontrölsüz güç güç değildir. Bu başkanlık sistemi bize uymaz diyor İlber Hoca. Türkiye’nin nereden geldiğini, nasıl geldiğini ve nereye gidebileceğini, Türkiye’nin yapısını en iyi bilenlerdendir. Balance ve checks’in olduğu yerde üniversiteler gerçekten hayat bulur. Çünkü ifade etmekten korkmazlar. Bilimin hayat bulduğu yerde buluş olur, verim olur. Toplum maddi ve manevi gelişir. Aksi halde hem ekonomide fakirleşme, hem hukukta fakirleşme meydana gelir ki bunu istemeyiz. Bugün alım gücümüz başka ülkelere göre çok düşükse bunun nedenini bilimde aramalıyız. İhtiyacın ötesinde İmam Hatip eğitimine gerek yoktur. Bilim yolunda eğitim vermeliyiz. Bugünlerimizi aramayalım.

    YanıtlaSil
  62. İstanbul Üniversitesi'nde rektörlük seçimlerinde 1202 oyla en çok oyu aldığı halde Yüksek Öğretim Kurumu (YÖK) tarafından ikinci sıraya konulan Raşit Tükel'in yerine, seçimden 908 oyla ikinci olan ve YÖK'ün Cumhurbaşkanı'na önerdiği Mahmut AK, rektör seçildi.

    yukarıdaki durumu 207 ( üniversite sayısı) ile çarpın

    eşittir şimdiki durum

    YanıtlaSil
  63. hocaya sormak lazım, kendisinin çalıştığı üniversite (ki özel üniversitedir) acaba kaçıncı sırada,

    YanıtlaSil
  64. Hocam Dünyadaki kabul görmüş en prestijli sıralama THE (Times Higher Education) tarafından yapılmaktadır. Ona baktığınız zaman sizin sıralamadaki devlet okullarının esamesi okunmuyor. 2019 sıralamasına göre Sabancı 300-350 sırasında olup Türkiyenin en iyi okulu olurken Koç ta bir alt kategori ile 2 sırayı almaktadır. Sizin sıralamadaki bir çok okul ise maalesef Dünya sıralamasında yoklar.
    Zaten gerçekler de öyle değilmi. Ekonomiden mezun olup enflasyonu bilmeyenlere ben çok rastladım.

    YanıtlaSil
  65. Hocam her şeye rağmen Çukurova Üniv. ilk 10 da olması çok iyi değil mi

    YanıtlaSil
  66. Hocam gazi universitesi maliye bölümünde okuyorum ve yazılarınızı ilgi ile takip ediyorum ama bölümüm hakkında bazı kuşkularım var işsizlik endişesi oluşuyor maalesef ama yine de bölümümü seviyorum sizce ileride iibf bolumlerinin geleceği nasıl olur

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kapitalizm

Paradan Para Kaybetme Dönemi

Faizin Doğuşu ve Yasaklanışı