Kur Niçin Yükseldi

Dünden itibaren gelişme yolundaki ülke paraları başlıca rezerv paralara karşı hızlı değer kaybı içine girdi. Brezilya’daki iktidar değişiminin yarattığı olumlu rüzgârın Brezilya Real’inin olumlu biçimde ayrışmasına yol açması dışında gelişme yolundaki ekonomilerin paraları hep birlikte değer kaybetti. Bu gelişmede özellikle Çin’in büyüme hızının daha da düşebileceği beklentisi ve bunu esas alan Apple’ın iphone’a yönelik talep daralmasını da gerekçe göstererek satış tahminlerini düşürmesi etkili oldu. Bu gelişmeler, dünya genelinde büyümede bir yavaşlama olacağı izlenimi doğurdu. Bu izlenim, piyasaları olumsuz etkiledi ve sonuç olarak gelişmekte olan ekonomilerin para birimleri değer kaybı yaşadı.

Aslında burada olumlu ve olumsuz durumların bir karması söz konusu. Dünyada bir yavaşlama ortaya çıkması Fed ve Avrupa Merkez Bankası’nın parasal sıkılaştırma konusunu yeniden düşünmesinin ve örneğin faiz artışları konusunda acele etmemesinin yolunu açacak. Bu durum gelişmekte olan ekonomilerin dış kaynağa ulaşmasında 2019’da karşılaşmaları beklenen sıkıntıların bir süre ertelenmesini sağlayacak. Bu yönden bakıldığında gelişmekte olan ülke paraları açısından bu durumun olumlu görünmesi ve paralarının değer kazanması gerektiği düşünülebilir. Buna karşılık işin bir de olumsuz yönü var: Dünyada büyümenin yavaşlaması gelişmekte olan ekonomilerin ihracatında düşüşlere yol açacak ve Çin’den başlayarak krizin bu ülkelere bulaşmasına yol açabilecek. Yıllar önce yazdığım küresel krizin üçüncü aşaması[i] ortaya çıkarsa kriz çok uzun bir süreye yayılabilir. Şimdilik olumsuz yön ağır basıyor gibi görünüyor.

Dünyada bunlar olurken TL, öteki paralara göre olumsuz ayrışarak en fazla değer kaybeden para oldu. Bugün öğlen saatleri itibarıyla durum aşağıdaki tabloda gösterildiği gibiydi.

USD    Karşısında   Paralar
1
2
3
4 (2 vs 1)
5 (3 vs 2)
6
7
2017
2018
3.01.2019
Değişim %
Değişim %
Enflasyon
MB Faizi
Brezilya (Real)
3,3125
3,8812
3,7868
17,2
-2,4
4,05
6,50
Endonezya (Rupiah)
13,5550
14,3900
14,4565
6,2
0,5
3,13
6,00
Hindistan (Rupee)
63,8725
69,7675
70,4100
9,2
0,9
2,33
6,50
G. Afrika (Rand)
12,3828
14,3467
14,5444
15,9
1,4
5,20
6,75
Türkiye (TL)
3,7872
5,2894
5,4346
39,7
2,7
20,30
24,00
Türkiye Dışı Ortalama
12,1
0,1
3,68
6,44

Tablodan görüleceği gibi TL, öteki ülke paralarına göre negatif ayrışma yaşamış bulunuyor. Brezilya’daki olumlu ayrışmayı bir yana bırakırsak Türk Lirasının da öteki paralar kadar değer kaybına uğraması gerekirdi. Demek ki Türkiye’ye özgü farklı bir şeyler var ki TL’de böyle bir negatif ayrışma söz konusu oldu. Tahmin edilebileceği gibi enflasyonda iki aydır yaşanan düşüşler nedeniyle faizlerin düşürülmesi konusunun yine gündeme gelmiş olması beklentiler üzerinde olumsuz etkiler yaratıyor. Merkez Bankası’nın farklı bir nedenle yapacağı olağanüstü genel kurul toplantısı da bu döneme denk gelince bu konudaki kuşkular arttı. Piyasa, enflasyonda kalıcı düşüş görülmeden ya da bir başka ifadeyle düşüş kalıcı hale gelmeden yapılacak faiz indirimlerinin, yarardan çok zarar getireceğini düşünüyor ve o nedenle bu tür bir eylem yapılabileceği endişesiyle döviz talebi yaratıyor.

Yorumlar

  1. hocam ben naçizane abd ekonomisinin özellikle euro bölgesinden pozitif fazda ayrışacağına inanıyorum 2019 yılında. bir nevi dünya ekonomisi yavaşlama evresine geçmeye hazırlanırken abd nin büyüme hızının ortalama dünya ekonomisi üzerinde büyümesini ve buna paralel olarak da fed in 2019 yılının özellikle de ikinci yarısında daha abd ekonomisi odaklı hareket etmek zorunda kalabileceğini düşünüyorum. ve belki de 2 değil 3 faiz artırımı yapabileceğini düşünüyorum. ve başta dolar olmak üzere tl karşısında dövizin değer kazanmasının yüksek olasılık olduğunu düşünmekteyim. çünkü abd de trump iktisat politikaları ve maliye politikaları net büyüme artışını isteyen yönde ilerlemektedir. enflasyonist baskı artışı devam ediyor. eğer fed faiz artırımını durdurursa ya da azaltırsa 2008 benzeri bir krize girme riski yükselir. muhtemelen fed önce abd ekonomisinin aşırı ısınmamasını sonra da büyümeyi biraz yavaşlatıp ılımlı bir büyüme trendini yakalamak istiyor. işte burada euro bölgesi olumsuzluk yaratacak gibi görünüyor. kuvvetle muhtemel v2019 içerisinde fed in faiz artırımlarına ecb de katılarak parasal sıkılaşma işaretlerini vermeye başlayacak. çinin de belirgin bir yavaşlama trendinin başında olduğu görülüyor zira iç talebini de istenilen ölçüde artıramıyor çin ekonomisi. tabi güçlü bir tasarruf ve üretim kültü oluştu çinde son 30-35 yılda. haliyle bunu kısa vadede tüketim kültü haline çevirmesi zaman alacaktır. hocam birçok iktisadi gelişmenin yönü abd ekonomisini başta euro bölgesi olmak üzere global ekonomiden biraz ayrıştıracağını ve bunun da fed in faiz artırımlarını 4 olmasa da beklenildiği gibi 2 değil 3 faiz artırımı yapabileceğini gösteriyor derim. hocam sizce fed 2019 genelinde kaç defa faiz artırımı yapabilir?. iyi yıllar ve saygılar hocam.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Mevcut koşulların devam etmesi halinde benim tahminim Fed'in 2 artırımla yetineceği yolunda. Fed, dünyada bir kriz çıkmasının ABD ekonomisini de olumsuz etkileyeceğinin farkında.

      Sil
    2. FED bu sene faiz arttirimlarina son verir.
      Euro Bolgesine gelince bu yil en az 150 milyar tahvil alacakti.

      Sil
  2. Hocam Merhaba,

    TL'nin seçim öncesinde tekrar hızlı bir değer kaybı yaşayıp IMF ile anlaşma yapılma olasılığı var mı?

    YanıtlaSil
  3. Hocam 'borca dayalı para sistemi' veya 'kısmi rezerv sistemi' ile ilgili internette eleştirel birtakım yazılar var, bu konuda bizi aydınlatan bir yazı yazabilir misiniz?

    YanıtlaSil
  4. (paraharekati-yasar erdinc ) içeriğinde sizden bahseden güzel bir anlatım artık olayların değişik yönden bakabilmek gerktiğini aslında bizim gibi ülkelere oynanan oyunların nerelerde baslayıp ne zaman nasıl sonuclanabileceğini anlatıyor tabiki okuyup önlem alınabilme yeteneğinin gerekli olduğunuda..... sizin yazılarınızı takıp eden arkadasların 3 saatte bıtırebıleceklerıne ınandıgım için ismini yazdım .. saygılarımla

    YanıtlaSil
  5. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  6. Hocam yeni algoritmalar tl karşısında doları tetikler mi?

    YanıtlaSil
  7. Merhaba hocam,

    Aslında Brezilya, Endonezya ve Hindistan'a baktığımızda, ülkelerin merkez bankalarının enflasyon oranının %50'si ve daha fazlası seviyesinde tuttuğunu görüyoruz. Bu oranın altında olan Türkiye ve Güney Afrika'nın ise biraz da bu nedenle daha hızlı olumsuz etkilendiğini düşünüyorum. Bu şekilde kabul görmüş bir enflasyon-merkez bankası oranı var mıdır acaba? Çünkü bu verilere baktığımızda bizim MB faizi yüksek değil, düşük bile kalıyor.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Selam,
      O iki sütundaki enflasyon ve faiz rakamlarına 100 ekleyin ve çıkarma işlemini öyle yapın, durumun değiştiğini göreceksiniz.

      Aradaki farkı Libor ile kıyaslayın, Libor faizi içeren para birimlerinin enflasyonunu ilk bulduğunuz değerlerden çıkarın.

      Ülkelerin MB larının kendi para birimlerini nasıl konumlandırmak istedikleri hakkında iyi-kötü bir fikriniz olacaktır.

      Eğer yazdığınız gibi olsa,
      20 enflasyon üzerine diğerleri gibi oranlayıp 30 filan faiz verilir ise,
      Cem Yılmaz'ın tabiri ile o ülkeyi yıkarlar, yani harbi harbi (para ile) yıkarlar.

      Sil
  8. Merhaba hocam,
    Ben size teşekkür etmek istedim .Neden mi 😀
    Bizim gibi ekonomi bilgisi açısından sıradan yurttaşları ekonomi okur yazarlığı bakımından bilgilendirdiniz için .Bunu yapar iken entellektüel bir birikim ile hiç sıkmadan tarihsel ve Sosyolojik acıdan değerlendirmeler ile ufkumuzu genislettiginiz için. Mantık bilimine inanan insanların söylediklerinizi mantık süzgecinden geçirdikten sonra çok faydalıklarını bilmenizi istedim.
    Bu blokta yazılan tüm yorumları zevk ile okuyorum ve faydalı bilgi ve analiz yapan arkadaşlarada çok teşekkür ederim. Bazı yorumcularinda bu sayfada olduğuna inanamayacak kadar kızıyor sonrada gülüyorum .meselâ hiç unutmadığım söyle bir yorum vardi;
    ""Hocam tutturmusunuz bilimde bilim diye doğada bilim mi var .ağaçların ineklerin bilime ihtiyacı olmadan yaşadığını görüyoruz "anlamında bir yorumdu .😂🤣
    Ben 'de kendisine şu yanıtı vermek istemiştim "onlar kereste ve sucuk oluyor "Bilimin yolundan ayrılır isen farklı yada daha cok yakın coğrafyalarda olduğu gibi bizide kereste gibi keserler sucuk gibi satarlar demek istedim .😀sonra baktım ki
    Mantık bilimine inanmayan insanlar ile mantıklı konuşmak olmaz .
    Neyse amacımın dışına çıkmak istemem .
    Amacım size teşekkür etmek,saygılar sunmak ve bu bloğun sıkı takipçisi olduğumu bildirmekti. Birde burada mantıklı ve saygılı yorumları ile katkı sunan tüm arkadaşlara bir merhaba demekti .
    Saygı ve sevgilerimle

    YanıtlaSil
  9. Hocam 9.5 senedir genişleyen Amerikan ekonomisine ilişkin (rekor 10 yıl) gayet olağan ve doğal kabul edilebilecek konjonktürel ekonomik durgunluk-daralma olasılığı gündeme gelince neden insanlar bunu anormal bir durum olarak algılar? Liverpool'da oynayan, sanki genetik mühendislerinin özel olarak tasarladığı bir savunma oyuncusu izlenimi veren Van Dijk bile maç içinde 5-10 dakika dinlenmeye geçerken, insanlardan oluşan bir ekonominin dinlenmeye hakkı olmadığı neden düşünülür?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bilmiyorum ama zorlamayla sağlanan büyüme eninde sonunda bir düzeltme yaşıyor.

      Sil
  10. Hocam srçim sonrası genel durum iktidar partisinin galibiyeti ile sonuçlanırsa dış ülkelerece istikrar göstergesi olarak algılanıp güven arttırıcı bir unsur olabilir mi?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Selam,
      Seçimler iktidar partisi galibiyeti ile sonuçlanacak.

      Dış ülkeleri Türkiyedeki seçim sonuçları etkilemez,
      beklenen bir sonuç olacak.

      İstikrar göstergesi olarak ne anladığımıza bağlı olarak değişir;

      2019 seçimleri öncesi iktidar belediyelerin büyük bir kısmına sahipken,
      2019 seçimleri sonrası iktidar belediyelerin büyük bir kısmına sahip olacak.

      İktidar için istikrarlı bir gidişat olduğu kesin.

      Sil
    2. Sehabettin, iktidar icin istikrarli gidisata birkac örnek verebilirmisin.?

      Bir de iktidari icin giden bu istikrarda Halkin konumunu da söylermisiniz.? Yani Halk bu istikrarin neresinde?

      Haa. Halk bu secimde iktidarin istikrari icin oy verecek ve degismeyacak diyorsaniz.. onu bilemem..

      Sil
    3. Ülkemizde bazı kelimeleri internet ortamında dile getirmek riskli hale geldi, İngilizcesi "dictator" olan kelime mesela!

      Trump gibi, Putin gibi hem siyasi hem ekonomik hem de askeri olarak hegemonyaları kuvvetli ülkelerin siyasi sistemleri veya siyasi aktörleri değişime uğramadıkça, Türkiye gibi orta boyun altında/üstünde olan bir ülkenin "" içindeki şahsı ve siyasi görünümü, dış ülkeleri, yabancı yatırımcıyı pek enterese etmez. Kısa vadede kâr edip edemeyeceğine bakar, ülkenin ekonomik durumu "carry trade" için hâlâ uygunsa sıcak parayı getirir, kârını realize eder ve hemen çıkar gider.

      Halihazırda, Türk şirketlerinin çoğu, ya sermayelerini ve cirolarını yurt dışına çıkarıyor, ya da en yakın çevrelerini de katarak yurt dışında vatandaşlık satın alıyor. 2,5 yıldır beyin göçü zaten vardı, şimdi buna kapitali epey çok olan şirketlerin sahiplerinin göçü de eklendi, sayı hızla artıyor.

      Yabancı yatırımcı, Türkiye'yi cazibe merkezi olarak görmeyi çoktan bıraktı zaten. (Hükümetin, kendi hegemonyasını sürdürmek ve ekonomiyi bir müddet daha ayakta tutabilmek için birkaç zengin körfez ülkesinden "yabancı yatırımcı" getirmesi ve bunu büyük bir başarıymış gibi sunmasını hariç tutunuz.)

      2019'un ikinci yarısından itibaren, Türkiye'yi, hem ekonomik hem de entelektüel anlamda "çoraklık" bekliyor. Daha kötüsünü yaşamaya başlamadık bile...

      Sil
    4. 2017-2017 döneminde 253 Bin Türk vatandasi bu ülkeden göc etmis. Bu rakamin 12 Bin tanesi milyoner dedigimiz kesimden. Yetismis beyin dedigimiz 23-30 Yas gurubundaki oran inanilmaz.

      Dediginiz gibi.. Bunun adi olsa olsa coraklik olur. Yazik oluyor bu ülkeye.

      Sil
    5. Beyin gocu meselesi cok tartismalidir. Her insanda beyin olduguna gore her goc gocudur. Aksi halde yetenegin kaybolmasi ya da milli olmayan kurumlara gitmesi icin kisilerin ulke degistirmesi gerekmiyor, Turkiye icinde yabanci bir firmada calisan kisi de yeteneklerini milli olmayan kurumlara aktariyor demektir.

      Goc meselesi de tartisilir. Apple'in kurucusu Steve Jobs bir Suriye gocmeninin cocugudur, sanirim bu konuda daha fazla laf soylemeye gerek yok. Tartisilmasi gereken goc degil, gocun olusturdugu degisimden nasil faydalanilabilmecegi ya da zararinin nasil engellenebilecegidir.

      Bu noktada savunma sanai icinde yurt disina giden muhendisler bence en cok uzerinde durulmasi gereken, acil cozulmesi gereken konudur, zira esas vatan hainligi budur. Vatan hainligi dememin sebebi gidenlerin o degerli beyinlerini Turkiye'de kullanmamalari degil, kendilerine guvenilerek emanet edilen sistemleri, verilen egitimleri karsiligini odemeksizin kendi menfaatlerine cevirmeleridir. Bir ulkenin 10 tane savas ucagi ureten sirketi, 20 tane roket ureten sirketi olmaz. Hemen hemen tum ulkelerde kamunun fonladigi bir iki sirket olur, ve bu sistemleri ancak bu sirketlerde calisarak ogrenirsiniz, kendi cabalarinizda ya da yeteneklerinizle bu tecrubeleri edinemezsiniz.

      Dolayisiyla hayatlarinda goremeyecekleri sistemlerin egitimini alip, 'hands-on' tecrube edinip, pek tabi yurt disinda is bulursunuz. Bunun icin ne super zekali olmaya gerek var, ne de ustun diger yeteneklere sahip olmak. Hollanda'da F16 simulasyonu uretecek bir firma, senelerdir gercek bir F16 kokpiti ile calismis birisini hic dusunmeden calistirir. Ancak esas mesele bu kisinin o F16'nin kokpitine nasil girebildigir.

      Anlasiliyor ki savunma sanai sirketleri sozlesmeleri tam bir fecaat. Hicbir profesyonel sirket verdigi egitimlerin, calisanina yaptigi yatirimin bedelini geri almadan calisaninin gitmesine izin vermez. Bu ben istifa ediyorum hadi eyvallah diyerek ayrilabileceginiz bir durum degil. Bunun bir an once calisanlarin sozlesmeleri yenilenerek duzeltilmesi gerekiyor. Buradaki sorun 'yetismis beyinlerin gitmesi' degil, hedge edilmemis bir yatirimdir. Milyarlarca dolarlik projeleri kafasinin estiginde bavulunu toplayabilecek sorumsuzluktaki sahsiyetlere teslim etmek yaptigimiz en buyuk yanlis.

      Sil
    6. CHP Tekirdağ Milletvekili İlhami Özcan Aygun, ‘beyin göçüyle’ ilgili araştırma önergesi verdi. Önergede, çarpıcı bilgilere yer verildi. Buna göre, özellikle son bir yıllık süreçte ASELSAN, TÜBİTAK SAGE ve TUSAŞ (Türk Havacılık ve Uzay Sanayii)’den 100’e yakın mühendis Hollanda’daki teknoloji ve savunma şirketlerine transfer oldu.

      Sil
    7. Adsız (4 Ocak 2019 12:32)

      Sanki, ülkede, savunma sanayiinde çalışan mühendislerin bencilce davranışları, basiretsiz tavırları asıl problem; o mühendisleri yurt dışında (örneğin Hollanda’daki şirketlerde) çalışmaya Türkiye’deki hangi koşulların sevk ettiğini sorgulamak asıl problem değil, gibi yazmışsınız yazacaklarınızı.

      Sanki, o mühendisleri istihdam eden Türkiye’deki şirketler, o mühendislerin maaş seviyelerini yükseltse idi; o mühendisler seslerini soluklarını hiç çıkarmayacaklar, mışıl mışıl, ‘uslu uslu’ Türkiye’de çalışmaya devam edeceklermiş, gibi yazmışsınız yazacaklarınızı.

      Sanki, savunma sanayiinde ürettikleri, geliştirdikleri, emek verdikleri teknolojiye ihanet etmemeleri için, eğer bu sanayi kolundan ayrılmayı ve hâttâ yurt dışına taşınmayı akıllarından geçirirlerse; yüklü bir para ödemeleri şart koşulmalı o mühendislere, gibi bir tehdit sıralamışsınız yazdıklarınız arasında.

      Sanki bütün mesele, maaşmış, paraymış gibi..

      Yazdığınız onca kelime kalabalığı arasında, o bahsi geçen mühendislere (lafta) dayak atmak istemişsiniz ama tutmamış sanki..

      Steve Jobs, eğer Suriye’de kalmış, orada yetişmiş-büyümüş olsa idi; ya sıradan bir tekniker olacak sabah 8 akşam 5 işinde-gücünde ‘uslu uslu’ yaşayıp gidecekti, ya da Baas rejiminin kıdemli, pohpohlanmış ve ‘uslu’ bir mühendisi olacaktı, unutmayınız!

      Türkiye’deki savunma sanayiinde istihdam edilen mühendisleri, ‘portföy piyasasında birer yatırım enstrümanı’ gibi analiz etmişsiniz, yazık..

      Ekonomi, içinde ‘insan’ varsa vardır; ‘insan’ yoksa yoktur.

      Türkiye’deki savunma sanayiinde istihdam edilen mühendislere istediğiniz kadar çok maaş verip, onları Türkiye’de tutmak için çırpınabilirsiniz; eğer o mühendislerin çocuklarının eğitim görecekleri okullar gittikçe İmam-Hatipleşiyorsa, özel okullarda verilen eğitim bile ‘Lise 1 düzeyi’ni aşamıyorsa, o mühendislerin hiçbirini Türkiye sınırları içinde tutamazsınız.

      Mesele, o mühendislerin, sadece ‘iş akitlerinin, iş sözleşmelerinin fecaatsiz bir şekilde yenilenmesi’, sadece daha yüksek maaş ödenmesi meselesi değildir!

      ‘Eğer Hiroşima ve Nagazaki’ye bu bombaların atılacağını öngörebilseydim; bırakın fizikçi-mizikçi olmayı, ayakkabı tamircisi olmayı tercih ederdim.’ (Albert Einstein)

      ‘Eğer çocuklarım, bilimin gösterdiği yönde eğitimden uzaklaştırılıyorsa artık Türkiye’de; savunma sanayiinde en iyi şirkette, en iyi maaşla istihdam edilen mühendis bile olsam, ve bu sanayi kolundan ayrılırken yüklü miktarda para ödemekle tehdit bile edilsem, yine de, Türkiye’yi terk ederim.’ (Göç eden ve edecek olan mühendisler)

      Sil
    8. Adsız4 Ocak 2019 12:32,

      Madem o projeler çok değerli ve milyarlarca dolares değerinde,
      Niçin o projeleri üreten mühendis ve personele daha iyi şartlar sunulmuyor?

      Üniversite öğrencisi iken, Arçelik'ten bir kaç yönetici okula HR günü için
      geldiler.

      Bizi kafalayacak üst düzey yönetici kimdi hatırlamıyorum, sunumunun bir yerinde
      Arçelik cirosunun Avrupa'daki bazı firmalar ile kıyaslamasını gösterdi.
      Dedi ki ciromuz onlar ile kafa kafaya.

      Soru almaya başladı,
      Nazikçe sordum, mühendise ne maaş veriyorsunuz?
      Adamcağız, gak dedi guk dedi bir türlü maaş söyleyemedi,
      Yuvarlak laflar ile,
      işte şu kadar bu kadara olur kişiye göre yeteneğe göre diye epey bir zırvaladı.

      (Bir de HR gününe gelmişsin kardeşim, HR günü maaş sorulur, başka ne sorayım
      Arçelik'in çaycısı nasıl mı diye sorayım? Bir de amatör İK'cıların yem bilgisidir,
      sakın maaş konusunu dile getirmeyin. Çok komiktir, hayatının her günü harcama yapan,
      kredi ödeyen-ödeyecek olan, maddi sorumlulukları olan insanlara Türkiye'de maaş
      konuşmayın demek. Başka bir tartışma konusu, neyse)

      Adam o kadar çok zırvalamıştı ki,
      bilgisayarı açıp o günlerin yavaş internet ortamında Glassdoor gibi bir siteye girip,
      kafa kafaya ciro yapıyoruz dediği Avrupalı firmanın işe giriş mühendis maaş baremini bulup,
      adama sizin kafa kafaya olan firma işe girişte şu kadar veriyor,
      bunun yarısını verin yarın geleyim dedim.
      Aynı mühendislik yeteneğini size sunarım, istediğiniz iş kültür ortamına uyarım,
      istediğiniz mühendisiniz ile yeteneklerimi test edebilirsiniz, demiştim.

      Adamda hitabet yeteneği bile yoktu ki iki laf bulup söyleyemedi.
      Bu tipin yönettiği firmanın nesine girip çalışayım?

      Bu sözde tecrübeli bir yönetici,
      Arçelik sözde kurumsal bir firma, rakibim dedikleri
      firmaların internette yayınlanan verilerini,
      bize gelince gizli bilgi olarak bizden saklıyor.

      Madem yerli ve milli! firma bunlar,
      Madem yerli ve milli bir yönetim anlayışımız var,
      neden kendi yerli ve milli insanının maaşına gelince kapitalistin âlası kesilirler?
      Madem ciron kafa kafaya, işçine verdiğin maaş niye kafa kafaya değil?

      İmkanı olan, yeteneğini yurt dışı pazarda satabilen herkesin gitmesi gerekir.


      Sil
    9. Adsiz 15:21 Yazdiklarinizin üzerine söylenecek bir kelime bile yoktur.

      Maalesef ülkemizin geldigi nokta bu. Baska da izahi yoktur. Bence dönüsü de yoktur. Birkac ay önce yine bu blogda nacizane syle yazmistim. Kaybolan sadece 15 yil degildir. Bu öyle bir 15 yildir ki icinde bulundugumuz cagda 50 yila bedeldir. Dönüsümü neredeyse imkansiz bir yola girdi bu millet. Ektigini bicecek.

      Gidis hic iyi degil. Hele hele sadece 5 milyonu suriyeli olmak üzere 7 milyonu bulmus siginmacilar ile hic degil.

      Yazik oldu canim ülkeye sadece 20 yilda yerle bir ettik.

      Sil
    10. Onlar sektördeki yurt içi ücretleri IK danışmanlık firmaları üzerinden paylaşirken, siz pazar karteli kuruyorsunuz demediği gibi iş gücü piyasasinda da kartel kuruyorsunuz demez.

      Sil
    11. Adsiz 15:21, dunyanin hicbir ulkesi mukemmel degil ve surekli degisim halinde. Sorunlar birikip sartlar degisince de 'devrim' (revolution) oluyor. Dikkat ederseniz 'evrim' (evolution) olmuyor yani bir sonraki sistem bir oncekinden daha 'ileri' olacak diye bir kural yok. Siyasal degisimler benzer sorunlara farkli cozumler getirirler, bu 15 sene once de ayni idi, 100 sene once de, 1000 sene once de ayni. Bundan sonra da ayni olacak. Bu degisimin bir parcasi olursunuz ya da gidip baska bir ulke de baska bir degisimin parcasi olursunuz. Tercih sizin. Her toplumda oturup aglayanlarla, tasin altina elini koyanlar vardir.

      Buraya gocen Suriyeliler, ya da Avrupa'ya gocen Turkiyeliler. Her ikisi de bulunduklari siyasi sisteme bir etki yapiyorlar. Ben bir fark goremiyorum. Bugun Suriye'de kalmis gocmemis milyonlarca insan var, herhalde Suriye'nin durumu buradan daha kotu degildir. Onlarin yuzunden Turkiye'dekiler gocuyorsa, yarin Avrupa'dakiler de buradan giden muhendisler yuzunden baska yerlere gocebilirler.

      Bunu yavaslatabilirsiniz ancak engelleyemezsiniz. Her zaman gocen giden birileri olacaktir. Siz kimi sacma sapan siyasal ogretilerle bu cografyadaki tarihinizi 5bin yil geriye tasiyabilirsiniz ancak hakikat cok degil bin yil evvel atalariniz bir kisminin kimbilir hangi bahanelerle buralara goctugudur. Gocun siyasi etkisini de lehinize cevirmek elinizde, ceviremezseniz baska sorunlar sizi cevirir.

      Haliyle ben siyasal bir konudan bahsetmiyorum, ahlaki ve yonetimsel problemlerden bahsediyorum. Bu degistirebileceginiz bir konudur. Ahlak insanla var oldugu insan da evrimlestigi icin ahlaki problemlerler giderilebilir.

      Is hayatindaki iki tip insani dusunun. Birisi is ahlakina sahip olarak, gelecek ile planlarini yoneticisi ile paylasip, ulke veya sirket degistirecegini belirtir, yonetim de bu kisiyi uzun vadeli projelere dahil etmez belki kiralamaz bile. Baska bir tip ise sessiz sedasiz kendi cikarlari icin planlarini yapar, bundan kimseye bahsetmez, daha sonra bir anda istifa eder ve isten ayrilir. Sizin o vakte kadar yaptiginiz tum yatirimlar riske girer. Dahasi bu personel gidecegini ongordugu icin verimli calismaz, bu kacinilmazdir. Bu ikinci siniftaki ahlaksiz, maymun gibi bir dali birakmadan digerine hoplamayanlar yuzunden kurumlarin tum calisanlara karsi benzer tedbirleri almasi gerekiyor. Belli ki savunma sanai'nde bu temel yonetim hatasi var. Supheniz olmasin yurt disinda gittikleri sirketlerde imzaladiklari sozlesmeler buradakinden cok daha agir ve uygulanabilirdir.

      Kurumsal firmalar ve kurumlar bu konuda tedbir almak zorundadirlar. Bunun calisanlarin yasam kosulu, maasi vs. ile alakasi yok. Nasil bir mali uretirken namuslu hareket edip eksik, kusur ne ise belirtmeniz gerekirse, emegini satanlarin da namuslu hareket edip gelecek planlarini calistiklari kurumlarla paylasmalari gerekir. Eger onlar planlarindan bahsetmis buna ragmen buna goz yuman yoneticileri varsa, yoneticiler islerini beceremiyor demektir.

      Yoneticiler de, muhendisler de vazgecilmez degiller.

      Sahabeddin Batarel 12:32, yukarida anlattiklarim herhalde bir nebze sorunuza cevap olur, mesele calisma sartlari, ucret degil, ahlaki bir meseleden bahsediyorum. Bir calisanin bence farkli ulkelerde calismasi, ve hatta farkli kurumlarda calismasi kendisini gelistirmesi acisindan cok onemlidir. Ise baska bir acidan bakarsaniz yurt disina gidenlerin ulkeye katkisi burada oldugundan daha fazla. Genellikle bu kesim gelirinin cogunu ithal mallara harcadigi icin net doviz acigi verdiriyorlar, yurt disina gidince bari arada tatile felan gelince ulkeye doviz girer, muhendisden daha cok dovize ihtiyacimiz var cunku. Ben sonuna kadar gitmelerini destekliyorum, ancak ahlakli hareket etmek kosuluyla.

      Sil
    12. Akıllı ve alanında kendini geliştirmiş yetenekli genç arkadaşlara tavsiyem ingilizcenizi geliştirip kendinize yurt dışı kariyer imkanı bulun olur. Biz ayağımıza gelen fırsatları aile vb gibi bahanelerle kaçırdık ve başımızdaki yönetimlerin basiretsizliği yüzünden yatığımız tercih de ezilen sömürülen üç otuz parayla geçinmeye zorlanan yetenekler olarak kaldık. Kendi işimizi kurduğumuzda ise yine siyasilerin saçma ekonomik ve mali politikaları çerçevesinde piyasa alacaklarımızı alamayıp işyerimizi kapama noktasına kadar geldik. Yaş itibariyle ülke dışına çıkma şansını yitirdik. Ancak evli ve aile babası olsaydım çocuklarımı bu zihniyetin çarklarına sıkışıp kalmasını önleme adına yurt dışında yaşamayı ciddi olarak düşünürdüm.

      Sil
    13. Adsız (5 Ocak 2019 15:59)

      Konuyu ya yanlış anlıyorsunuz, ya da yukarıdaki (4 Ocak 2019 15:21) metinde işaret edilen ‘çıplak gerçeği’ görmezden geliyorsunuz.

      Tarihsel süreci,
      Evrimi,
      Devrimi,
      ‘Superior’ ve ‘inferior’ mukayeselerini,
      Göç akımlarının tetikleyici, sosyal-katmanları oynatıcı, iterek yer değiştirici (forceful replacement) özelliklerini,
      Ahlâk türlerini,
      Yönetimsel basiret ve basiretsizlikleri,
      Parasal problemleri,
      Disiplini ve kolaya kaçmacılığı,
      Vefayı ve aldatmacayı,
      (...)

      Bunlara benzer (veya farklı) yine tarihsel süreç içinde olan pek çok yaşanmışlığı, tabiri, terimi, kavramı birer ‘case study’ kıvamına getirip yazabilir, örneklerinizi daha da çeşitlendirebilirsiniz. Emin olunuz, bunların çoğundan haberim var. Bunları buraya tek tek yazarak kendinizi yormayınız, yazınızı gereksiz yere uzatmayınız; yine de siz bilirsiniz, sadece tavsiye..

      Mevcut durumda, Türkiye’de apaçık ve devasa bir problem var (diğer problemleri küçümsemek amacı taşıMAmaktadır):

      Konuyu arapsaçına çevirmemek için ve ‘devlet merkezli’ bir önkabûl yaratmadan, öz hâlde, kısaca; Türkiye’de hem ‘devlet’ alanında hem ‘devlet dışı’ alanlarda muazzam bir ‘İslamcı tektipleşme’ olduğu tespitini kabul ettiğinizi varsayıyorum. Ve bir başka mühim tespit daha: Kemalist tektipleşme, daima, İslamcı tektipleşmeden ‘daha az’ bağnaz olmuştur. Bu tespit, bir kıstas olarak, bilerek yazıldı; ‘Kemalist tektipleşme’yi savunmak için değil. A ile B, X ile Y, Elma ile Armut arasındaki ‘temel farkı’ göstermek için yazıldı, birini bırakıp diğerini tercihe mecbur bırakmak için değil. Şuna da emin olabilirsiniz; mevcut gidişatta, ‘İslamcı tektipleşme’nin yarattığı tehlikeleri acıyla, kahırla tecrübe edenler, ‘Kemalizm’i de, ‘Kemalist tektipleşme’yi de yeniden sorgulamaya, eleştirmeye başlamışlardır; sayı olarak az olabilirler ama bu sorgulama, eleştiri başlamıştır.

      Türkiye’deki savunma sanayiinde ‘toplu olarak yurtdışına göç eden mühendisler’ haberlerini hiç duymazdık, okumazdık, TV’de haber bültenlerinde izlemezdik, telefonlarımızın ‘newsfeed’ kısmına, ‘twitter’da TrendingTopic listesine böyle haberler neredeyse hiç gelmezdi. Şöyle haberler gelirdi genellikle: “‘ASELSAN’ bünyesinde falan proje ile uluslararası filan yarışmasına girip kazanan mühendislerimiz ödüllerini almak için; ABD’ye gitti (göç etMEdi), Japonya’ya gitti (göç etMEdi), Almanya’ya gitti (göç etMEdi), Güney Kore’ye gitti (göç etMEdi), Hollanda’ya gitti (göç etMEdi)...” Bu kadar.

      Dikkat ediniz: ‘Mühendislerin toplu göçü’ neredeyse yok gibiydi! (‘Mühendislerin toplu göçü’ belki de hiç yoktu!)

      Özellikle son 2,5 yıldır göç etmiş (ve yakın gelecekte göç edecek olan) her bir mühendisin; ‘az ahlâklı’ olMAdığı, ‘az disiplinli’ olMAdığı, paragöz olMAdığı, Türkiye’deki savunma sanayiinde yıllarca emek verdiği teknolojiye, projelere, ekipmanlara, cihazlara, ‘insanlara’ vb.’lerine ihanet etmeye eğilimli olMAdığı aşikâr. Böyle ‘epey kalifiye’ insanların, yıllardır düzenlerini kurdukları bir ülkeyi terk edip başka ülkelere ‘toplu hâlde göç etmeye’ karar vermeleri, ciddiyetle kafa yorulması gereken alarmdır, siren sesidir; otomatikman komplo teorisyenliğine soyunulMAmalı, ‘ihanet etme potansiyelleri var’ yargısına peşin peşin varılMAmalıdır.

      Soru:
      2016-17-18-19... gibi bir süreçte, bu mühendisler niçin yurtdışına göç eder hâle getirildi?

      Cevap:
      (4 Ocak 2019 15:21) metinde kısaca, arapsaçına çevirmeden yazıldı, isterseniz tekrar okuyabilir, ‘çıplak gerçeği’ anlamaya gayret edebilirsiniz.

      Sil
    14. Kim neye inanır bilmem, ben bu ülkede ekonomik ortamın tamamen güçlünün kuralları koyduğu sömürücü bir yapi olduğunu düşünüyorum. Bu yapının sadece ekonomi düzeni kaynakli olduğunu düşünmek aptallık olur. Sosyal, siyasal, kültürel ortam bu yapının yan bileşenlerini oluştururken, insan kaynaklarinin nasil değerlendirildiği, içinde başarma arzusu yüksek yetenekli gençlerin bu ortamda yaşam alanı bulup bulamayacaği yine aynı ekosistemin çıktısı.
      Turkiye de ekosistem çok baskın olarak esnaf mantalitesi taşıyor. Yeni ve gelişmiş birşeyler yapmak yerine ticaret yapacak birseyler getir veya üretim teknolojisini getir ve ülkedeki kazlara sat.
      Bu yüzden muhendisin önemi yok, yeteneğin önemi yok, kendini beslemeyen insanın önemi yok, sadakatin, davanin, statükonun, rantın, yandasın yerini hiçbirşey tutamaz.
      Yalnız artık batida da durum çok farklı değil, firsat eşitliği hayal olalı çok oldu.

      Bence kendisi ve insanlik için iyi birşeyler yapmayı, bu soygun duzenine rağmen göze alan, mücadele edenler ister bu ülkede isterse başka ülkede olsun tebriği hak ediyor. Başkalarının emeğini gasp etmek yerine kendisi ter dokenlere selam olsun.

      Sil
    15. Adsiz 02:20, ideolojik pencereden bakiyorsunuz. Muhendislerin toplu gocunun olmadigini nereden cikartiyorsunuz. Bu insanlar 2011'de 2012'de ergenekon, balyoz davalari gorulurken 'islamci tekellesme'den rahatsiz olmadi da 15 temmuz ve sonrasi surecte tasviye edilen askerlerin buyuk bir kisminin tekrar gorevlerine donmesinden sonra mi bundan rahatsiz oldu? Haliyle ortaya koydugunuz siyasal gerekcelerin hicbir tutarliligi yok ve ben ikna olmadim.

      O yuzden isin siyasi kisminin tartisilmasinin gereksiz oldugunu dusunuyorum. Sayet bir sirketten onlarca muhendis kisa bir surede ayrilabiliyorsa, burada idari ve sistemsel bir sorun var demektir. Bu sorunlar icerisinde insan kaynagini secmekten baslayarak, motive edilmesi ve bagliliginin saglanmasi ile alakali sorunlarin en onemlileri oldugu gorunuyor. Daha once bahsettigim gibi siz profesyonel davranmaz ve isi calisanlarin erdemine birakirsaniz, insanlarin riyakarligi agzinizi acik birakir.

      Sil
    16. Adsız (6 Ocak 2019 23:02)

      ‘İdeolojik pencerelere hapsolmak’ ile ‘siyaset’ arasındaki farkı en kısa zamanda öğrenmenizi tavsiye ederim.

      ‘Ergenekon’, ‘Balyoz’ ve bunlar gibi (bilinen-bilinmeyen) pek çok kumpası kuranlar ile, 15 Temmuz 2016 darbe girişimine kalkışanların; aynı kişiler olduğu gerçeğini ıskalıyorsunuz.

      15 Temmuz 2016 darbe girişiminden hemen sonra, ‘mevcut iktidar’ın; Türkiye genelinde ‘İslamcı tektipleşme’yi daha hızlı yaymaya uğraştığı gerçeğini de ıskalıyorsunuz.

      İkisi de birbirinden beter!...

      ‘Ergenekon’, ‘Balyoz’ ve benzeri kumpasları kuranlar; ‘Ya bizdensin, ya değil. Eğer zorluk çıkartırsan, aramızdan kovmayı çok iyi biliriz!’ tehdidi ile güçlerini pekiştirdi. Savunma sanayiinde onlara boyun eğmek isteMEyen mühendisler, elbette, yurtdışına göç etti.

      15 Temmuz 2016 darbe girişiminden günümüze ise, ‘mevcut iktidar’, bütün Türkiye’ye; ‘Eğer, ‘İslamcı tektipleşme’ye boyun eğmezseniz, sizleri potansiyel ‘darbeci’, potansiyel ‘terörist’ olarak damgalarız!’ tehdidini yayıyor. Savunma sanayiinde onlara boyun eğmek isteMEyen mühendisler, elbette, yurtdışına göç etti, ediyor ve edecek.

      ‘Mühendislerin toplu göçü’ sebebiyle, bizzat mühendisleri suçlamaya teşne olmayı bırakın artık. O mühendisleri göçe zorlayan siyasi plânların ve aktörlerin kimler olduğu apaçık ortada, bunları; ‘siz’, ıskalıyorsunuz.

      Olay tamamen ‘siyasi’. Bunu, ‘siz’, anlamak isteMİyorsunuz.

      Sizin ikna olMAmanız, şu an Türkiye’de, ‘İslamcı tektipleşme’nin hızla yayılmakta olduğu gerçeğini değiştirmiyor.

      Siz hâlâ ‘mühendislere motivasyon desteği’ kısmına takılıp kalmışsınız. Ülkede, ‘tek adam rejimi’ ve ‘İslamcı tektipleşme’ her tarafı kaplamaya uğraşıyor, sizin ısrarla işaret ettiğiniz ‘profesyonel insan kaynakları yönetimi’ni bile lime lime ediyor; siz hâlâ ‘erdemli mühendisleri işe almalıyız’ nakaratını tekrarlıyorsunuz. Erdemli mühendisler, eğer Türkiye’de kalmaya devam ederlerse, bütün ‘erdem’lerini kaybedeceklerini bildikleri için yurtdışına göçmeye karar veriyor, hâlâ anlaMIyorsunuz! (Ve toplu hâlde göç eden mühendisleri, ‘potansiyel riyakâr’ olmakla itham ediyorsunuz!)

      Türkiye’deki savuma sanayiinin insan kaynakları yöneticilerinin ‘profesyonel davranması’nı istiyorsanız; önce, ‘tek adam rejimi’ne ve ‘İslamcı tektipleşme’ye karşı mücadele edilmelidir. Bunu unutmayın.

      Son olarak:

      Siyaset, hayatla iç içedir.

      ‘İdeolojilere bağnazlık seviyesinde hapsolmak’la, ‘siyaset’; aynı şey değildir.

      Sil
  11. Sayin Mahfi Bey maillerinize bakar misiniz lutfen

    YanıtlaSil
  12. sayın hocam,bazı ekonomi hocalarının türkiye ımf ile anlaşmak zorunda haberlerini görsel ve yazılı basında okuyoruz.türkiyenin ımf ile anlaşması türkiye için iyimi olur yoksa kötümü.bana ilk anda olumlu olur gibime geliyor ama ımf nin parayı verirken şartlar öne sürmesi daha sonra kötü etkiler gibime geliyor.siz ne dersiniz sayın hocam.sizin görüşünüz benim için önemli.saygılar sevgiler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. En iyisi Türkiye'nin bu badireden kendi başına çıkmasıdır. Ama onun için de doğru politikalara yönelmesi gerekir.

      Sil
  13. Hocam altın ne olur alıp bekleyelim mi yoksa al sat yapalım mı.

    YanıtlaSil
  14. Merhaba hocam
    Son açıklanan finansak istiklal raporu çerçevesinde Türkiyede ki finansal kesimin temel riskleri nelerdir?2019 yılında nasıl bir gelişmeyi muhtemel değerlendiriyorsunuz?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Asıl riske reel kesimde ama reel kesim sıkıntıya girerse finansal kesim yerinde duramaz.

      Sil
  15. Mahfi bey biliyorsununuz, yeni fiyat tarifesine göre, avukatlara sözlü olarak danışmanın ücreti 880 TL oldu. Bir (1) saatten sonraki her 15 dk için 360 TL ücret alınacak.

    Korkuyorum, siz de gün gelecek sitenizde yayınladığınız bilgiler için para isteyeceksiniz diye..

    Kurlar yükseldikçe fiyatı artan, düştükçe fiyatı azalan bir tarife ;-)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu blog böyle devam edecek meraklanmayın. Para pul yok. Sadece karşılıklı saygı var.

      Sil
  16. Hocam ABD piyasalarında globalciler ile ulusalcılar arasında çatışma artacak gibi. Borsalardaki düşüşü FED in sıkılaşma politikasını durdurmak için kullanıyor gibi bir kısım global finansçı.
    Bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz? Tekrar parasal genişleme politikası gündeme gelebilir mi?

    YanıtlaSil
  17. 2019 yılında ÜFE ARTACAK MI? YOKSA DÜŞECEK Mİ?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Maliyetler arttığında ÜFE artar, TÜFE fiyatlara yansıdığına göre ve bu fiyatlara yeni enflasyonlar ekleneceğine göre dolar düşmeyeceğine göre enerji maliyetleri düşmeyecek devletin ve reel sektörün kredi maliyetleri artacağına göre ozaman ÜFE yerinde durmaz demek.

      Sil
  18. Hocam,Türkiye ekonomisi için: yeni klasik teori(rasyonel beklentiler) ve Keynesyen teori arasında bir yerde diyebilir miyiz?

    YanıtlaSil
  19. Hocam Akbank in 4.99 dolar satışı fiyaskosu sermaye artirimi kararı ve karşılık alamaması durumunda batışı kesinlesirmi akbankin stres .testi neden aciklanmaz yoksa sabancı bankanın içinmi boşaltıyor fikriniz nedir?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Stres testleri açıklanmaz zaten sebebi çok basittir sıkıntıda olduğunu gördüğünüz bankaya siz mevduat yatırmazsınız kimse parası o bankada güvende hissetmez işte ozaman banka hemen gümler çünkü güven yoktur para girişi olmaz kimse parasını o bankada tutmaz.

      Sil
    2. Sabanci hanimefendi yep aciklandiginda ekonomi bakanina ve hükümete methiyeler dizmisti. Karsiligi olmali muhakkak.

      Sil
    3. Sabancı ailesi Malta'dan vatandaşlık aldı. Bunlar hayra alamet değil. Artık bu ülkeden kaçan kaçana. Yakın zaman içinde bir sabah uyandığınızda bir de bakmışsınız ki; Sabancı'lar uçağa atlayıp kaçmış, bu haber üzerine borsa %10 çakılmış, dolar=7 TL. Tam millet ne oluyor derken, bir hafta sonra şırakkkk Ülker ailesi kaçmış, dolar 8 TL. Tam yabancılar -Rezervlerinde ne kadar da çok ülkesinden bıkmış iş adamları varmış- diyerek afalladığı anda şıraakkk iki büyük firma daha kaçmış, dolar 15 TL.

      Bütün bunlarda sadece bu iktidara oy verenlerin değil vermeyenlerin de en az onlar kadar payı var. Müslüman bir ülke olduğunu unutup, Ortadoğu kültürlü olduğunu anlayamayıp kendini Avrupalı seviyesinde sanıp, onlarda olan her şeyi kendisinin de hak ettiğini zannedip, ona göre yaşamanın bir bedeli olacaktı elbette.


      https://tr.euronews.com/2019/01/03/turkiye-nin-unlu-zenginleri-malta-vatandasligina-geciyor-listenin-basinda-sabancilar-var

      Sil
    4. Tehlikeli laflar böyle şeyler söylememeli. sonuçta bu sistemin ana taşıyıcı kolonu bankacılık sistemidir.onlar sarsılırsa herkes altında kalır aman dikkat,

      Sil
    5. Selam Yakup abi,

      Katılıyorum, tehlikeli sözler söylenmemeli,
      çok şükür sistemin ana taşıyıcı kolonları ülkemizde sorumluluk sahibidir, halkını düşünür.

      Bizim devlet yöneticilerimiz ülkemizin birleştirici unsuru ve huzurumuzun teminatıdır.

      Patagonya gibi ülkeler öyle mi?

      Bakın herkes bilmez;

      Patagonya devlet başkanı, bankalarını geçtim,
      askerine alınacak silah ve üreticilecek araçlarlardan bile komisyon alıyormuş.

      Hatta Patagon yerli ve milli üreticilerinden rüşvet ver(e)meyen olursa,
      onları Avrupalı rakiplerini piyasaya sokup batırmakla tehdit eder hale gelmiş.

      Denilen odur ki, Patagon bir üretici önemli bir Arge maliyeti ve çalışması ile araç üretmiş, rüşvet konusunda anlaşılamadığı için ortada bırakılmış.

      Bankacılık sistemine girmiyorum bile, kim bilir neler neler dönüyordur Patagonya'da?

      Bunları gördükten sonra ülkemize baktıkça huzur buluyor ve rahatlıyorum.

      Devletimizin güvenilir insanlar elinde olması geleceğim için bana huzur veriyor.

      Sil
    6. Sahabeddin bey oglum bayagi rahatladim. Agzina kalemine saglik. Neyse ki dediklerin Patagonya ülkesinde oluyomus. Icimde hep bir korku vardi, acaba benim güzel ülkemde böyle seyler oluyor mu diye.

      Neyse ki yokmus. Megersem Patagonyada oluyormus. Komsum Kamil Bey yanlis duymus o zaman.

      Sil
    7. Şahabeddin bey, savunma sanayimizin geliştirildiğini söylüyorlar. iyi de aselsanın üzerinde ingilterenin etkisi büyümektedir. 1.dünya harbi öncesi nasıl ki Osmanlı ordusunun teçhizatının silahlarının büyük kısmını almanya üretip tedarik ettiyse şimdi ise hükümetin büyük destekçisi ve ortağı İngiltere ordunun teçhizatından silah üretimine kadar üstlenmiş durumdadır. bmc den sonra aselsandan sonra tank paletlerimizi de İngilizler üstleniyor. normal çünkü bizi savaşa hazırlıyor ingiltere. rothschilde yakın isimlerden büyük para spekülatörü g.soros un da dediği gibi türkiyenin en iyi ihraç ürünü ordusudur. adamların bakışı bizlere bu şekilde. suriye-iran artık büyük abi İngiltere hangisini isterse savaş diyecek bize. boşuna savaş teçhizatlarımızı geliştirmemizi finanse etmiyor adamlar.

      Sil
    8. Sabancı ailesi ağızlara sakız olmuş siz bir araştırın bakalım hangi yandaşların nerelerde servet transferleri var nerelerde oturma hakları ve vatandaşlıkları mevcut. Rahmetli Sakıp ağanın ülkenin birliği ve gelişmesi adına yaptıkları ve yine rahmetli şehit Özdemir Sabancının hatıraları ve ülkeye katkıları ne çabuk unutuluverdi. Katılıyorum yep toplantısı sonrası aileyi temsil edemeyen hanımefendinin beyanatları yağcılık ötesi olmasına rağmen yazdıklarımızda ölçülü olmayı tevsiye ederim.

      Saygılar.

      Sil
  20. Hocam 2011 den sonra ne oldu. Büyüme uzun yıllar % 5'ler civarındaydı. O zaman akıllıca bulduğunuz politikalar neydi. Şimdi sizi eleştiriyor gibi olacak ama. 2011'e kadar yapılan neyse 2011'den sonra yapılan da o. İnşaat sektörünü güçlendir, özelleştir özelleştirdiğin yerin arsasına AVM, konut vb yap. Kağıt üretimini özelleştir. Daha ucuz diye dışarıdan kağıt al. Şimdi şekeri özelleştir. 2011'den öncede, sonrada her tür üretimde parçaları dışarıdan getir, burada vidala sat. Yani o zaman akıllıca yapılan neydi de sonradan yapılmadı. % 5 büyümelerin kalitesi o zamanlar nasıldı. 2011 den sonra nasıl oldu. Neyse hocam biraz daha zorlarsam eleştiriden suçlamaya doğru gideceğim. Sağlıcakla kalın.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hoca o donemde, yuzde 5 buyume duzeyi ile mali disiplin ve tasaruf edilebilen bir miktar kaynak ta bulunuyor, demisti. Sonraki donem Turk ekonomisi olagan buyumesinin uzerinde buyutuldu.

      Sil

  21. Bu kis odun simidine zam gelir mi?
    Spagetti fiyatlari ne olur?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Gelecek
      Spagetti fiyatlari da artacak
      Makarna fiyatlari da
      Pasta Fiyatlari da
      Pastane Simidi de
      Tasfirin Simidi de
      Odun Simidi de
      Artacak
      Rabbime Sukurler olsun

      Sil
    2. Amin kardes. Dualarina duaciyiz.

      Sil
    3. Artsin Bro

      Sil
  22. Hocam bir çiftçi olarak tarımın hali ne olur yeni yılda.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Tarimin hali cillop gibi olur.. Sen hic merak etme kardesim. Etrafina ve komsu köylere bak. 16 yildir kime oy veriyorlar az cok kayitlarda var. Böyle devam edin. (Seni tenzih ediyorum kardesim). Ciftciler de layik olduklari sekilde yönetilecek ve yasayacaklar.

      Sil
    2. Kapitalizmin en büyük kandırması arz-talep dengesinin fiyatları belirlediği iddiasıdır.
      Gerçekte başta sanayi olmak üzere örgütlü ve üyelerinin güçlü olduğu sektörlerde fiyatı güçlü olan belirlerken, tarim da ise birkaç ülkedeki benzer güce ulaşmış olanlari istisna kabul edersek, devlet baskısı altında vahşi piyasa belirliyor. Üretici kıyasıya rekabetin içinde hergeçen gün daha fazla yoksulluğa sürükleniyor.

      Bir traktör fabrikası talep düştüğünde hemen üretimi düşürerek kâr marjını koruyor, çiftçi teknolojik gelişme, gida teknolojisinin kalitesiz fakat yüksek miktarli ve uzun raf ömürlü ürün baskısı yanında birde devletin haksız rekabete zorlamasiyla karşı karşıya kalıyor, daha fazla üreterek sorunu aşabileceğini sanarak çabaladıkça bir kısmı batıp şehirlere göçüyor.
      Haksiz rekabete birkaç örnek vermek gerekirse;
      Eski sovyetler birliğindeki geniş kamu arazilerinde bize göre yari fiyatina mazot ve gübre kullanilarak üretilen buğday ile rekabete zorlanmasi, (sözde bunlar DIR kapsaminda ithal edilse de gerçekte ne kadar buğdaydan ne kadar kepek ve un edildiğine bakılmalı).
      Diğer kalem artan tağşişli ürünler; Ayçiceğinde hayvan yemi olarak ithal edilen küspe yeniden sıkılarak kaliteli ayçicek yağı olarak satilmasi, zeytinyağında yine tağşiş ya başka bitkisel yağların karistirilmasi yada rafine edilmiş düşük kalite yağların sızma yağ olarak piyasaya sunulması, peynirde içinde süt veya süt tozu olmayan peynirlerin raflarda cirit atmasi gibi tağşiş örnekleri tarımda fiyatların devlet eliyle düşük tutulmak için herşeye göz yumulduğunu açıkça gösteriyor.

      Haksız rekabet örneklerini saysak sayfalar tutar fakat bir başka konu ise desteklemelerin rekabet edilmek zorunda kalınan yerlerdeki şartları dengelemekten çok uzak olması . hayvancilik bunun en göze çarpanı, ülkedeki yaşam maliyeti ve girdi fiyatlarindaki aşırı yüksek seviyelere rağmen rekabet mümkün olabilir mi. Bir taraftan suriye de üretilen zeytinyağının %60 i 20 yıldır bu ülkede cirit atacak diğer taraftan sadece zeytinyağına kilogram başina 1.3€ deskleme yapilan avrupa menşeiyli yağ ile rekabet edeceksin. Kazanan sadece tüccar ve besledikleri.

      Çiftçi ya üretmemeyi ve tuketmemeyi ogrenecek yada yol yakinken şehrin yolunu tutacak.

      Sil
    3. Arazi sahipleri rün ekmeme ürün yetiştirmeme karşılığı tarla başına prim destek aldığından sanırım çiftçi için sorun yok. Sorun biz şehirdekilerin yurt dışından gelen gdo lu ürünlerin tüketilmeai sonucu ileride yakalanacağımız kanser illetidir.
      Tarımda sorun olsaydı siyasi tablo böyle olmadı ülkede sanıeım.

      Sil
    4. Yılda aldıkları 1000 lira ile mazotu bile ödeyemiyorler, çalışarak zarar etmeleri daha kötü olduğundan, sıfırı tüketmeden başlarına geleceği önden görüp tedbir almaları daha akıllıca. Neredeyse 70 yil once hepsi çiftçi olan dedelerimizden bugüne kadar olan değişime baktiğimizda geriye kalanların nasil bir sömürü duzeni içinde ezildiği ortada. Teknoloji, devlet ve dağıtım ağı üzerlerine yoğun baskı yaparken onların hiçbir şansı yok.

      Sil
  23. Hocam Merhaba
    Öncelikle böyle kaliteli ve ekonomiyi sevdiren yazılarınız için teşekkür ederim.
    Hocam benim sorum şu :
    Ben gerçekten kaliteli finansçı olmak istiyorum, ve daha da özelinde iyi bir firma kar zarar analistçisi olmak istiyorum. Ve bende sizin geçmişte olduğu gibi Maliye Bakanlığında Uzman kadrosundayım ama finansla hiç işimiz yok. Şimdi ben iyi bir finansçı olmak için ne yapmam lazım. Sadece yüksek lisans ve doktora yeter mi? Kamudayken özel sektör firma analize yapamam yani saha tecrübem olmayacak. Sadece okuma ile iyi bir finansçı olunabilir mi? Sahada olmadan nasıl tecrübe sahibi olabilirim. İyi bir finansçı için hangi adımları izlemeliyim. Lütfen bu konuda bir yazı yazarsanız çok sevinirim.

    Not: İyi bir ekonomist nasıl olur yazmışsınız. Bir de finansçı için yazmanız için buraya yazdım.

    YanıtlaSil
  24. Kamyonun tekeri patladı galiba.Duvara çarpıcaz.Son gelişmeler onu gösteriyor.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teker patlayinca duvara carpilmaz. Keske sadece duvara carpsak da herseyin farkina varsak. Yokus asagi giderken teker patladi. Takla atacagiz. Tuz buz olacak kamyonun kasasindakiler.

      Sil
  25. Hocam iyi çalışmalar diliyorum. Kur çıkmazı ile ilgili daha önce dünyada tek para(world money) ve tek merkez bankası önerimi yazmıştım her halde ülkeler senyoraj gelirinden vaz geçmeyeceği için uygulanabilir bulmadınız ve yorumda bulunmamıştınız. Kur çıkmazı veya kur savaşı dünyadaki tüm ülkelere zarar vermektedir. Özellikle gelişmemiş ve gelişmekte olan ülkelere enflasyon ihraç ettiği için dünyanın genel büyümesinide olumsuz etkilemektedir. Bu sorunun çözümü için farklı bir önerim var hocam. Modelimin adı 'basamak'. Basamağı çıkmak için belli bir ağırlığa uygun bir kuvvet gerektiği için bu ismi verdim. Şu anda devam eden serbest kur fiyatlamasına kural eklemek istiyorum. Kur fiyatlarının aşırı zıplaması hacimsiz işlemlerle oluyor. Tekrar geri dönse bile ekonomilerde ağır hasar bırakıyor. Modelim tüm dünyada uygulanırsa sonuç verebilir. Buna göre;
    1- Ülkeler kur fiyatlaması için basamak hacmi belirlesin(ülkedeki tüm doların veya başka para biriminin'her para için ayrı' miktarının binde biri. 'ikiyüz milyar dolar ise ikiyüz milyon dolar' bu hacim alıcı ve satıcı arasında oluşmadan basamak artmasın azalmasın.
    2- fiyat emirleri 15er dakikalık beş basamak aşağı ve beş basamak yukarı olacak şekilde sisteme girilsin. Eşleşme sonuçları 5 dakikada açıklansın.Hacme göre fiyat artmışsa veya azalmışsa yeni emirler yeni basamak orta noktasından beş basamak aşağı ve beş basamak yukarı girilsin.
    3-Eğer alıcı çok satıcı az veya satıcı çok alıcı az ise ( talep arz dengesizliği) var ise merkez bankası devreye girsin ve rezervinin binde yarımını geçmeyecek şekilde her basamak değeri için piyasa yapıcısı olsun.
    4- Ülkeler kendi piyasalarını kapadıktan sonra diğer ülkelerdeki kendi paralarının fiyatlamasına yine merkez bankaları ile piyasadaki dönen günlük kendi parasının' emisyon hacminin' binde birini geçmeyecek şekilde piyasa yapıcısı olsun.
    Bu model ile çok kısa sürede kurdaki manipülatif hareketliliğin önüne geçilebileceğini ve her ülkenin para birimini bir ölçüde istikrara kavuşabileceğini düşünüyorum hocam ne dersiniz?
    Saygılarımla.

    YanıtlaSil
  26. hocam marketlerde poşet'e kampanya çıkar mı? 25 TL alışverişe poşet bizden :=)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Eskiden oyleydi zaten posetin fiyati urunleri icindeydi, simdi bedelsiz poset vermek yasak. Once yonetmelik ile hallederiz sandilar baktilar cevresinden dolanilabilecek kanun cikarttilar bunun icin.

      Sil
  27. Sayın Eğilmez,

    Eğer Ankara'da ikamet ediyor olsaydınız, Mansur Yavaş'a oy verir miydiniz?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu sorunun cevabindan ne cikaracaksin.?

      Sil
  28. boşuna konuşuyoruz türkiye hakkında. ekonomide de siyasette de küresel sermaye ve o nun efendilerinin dedikleri oluyor. bundan sonra da öyle olacaktır. akepe den tek memnun olan küresel sermayedir. çünkü akepe ülkeyi tapusuna kadar onlara teslim etti. hatta bakınız mesela seçimden sonra her vatandaş 90 tl yılda bir kereye mahsus vatandaşlık aidatı verecek. eh bizim vatandaşımız da sever sermayeye çalışan siyasileri. 90 tl yi kira olarak her yıl sermayenin efendilerinin evinde artık kiracı olduğumuz için ödeyeceğiz. bunların en başında da Britanya gizli hanedanı geliyor. eh artık o nu da sizler bilirsiniz sanırım. bilmeyen varsa da ayıp ediyor demektir. Ro…….ld...

    YanıtlaSil
  29. Hocam yazılarınız sayesinde bir çok bilgi ediniyoruz sağolun varolun. Bir konu hakkında bilginize ihtiyacım var.
    Bu aylık ve Yıllık Enflasyon rakamlarını kafamda bir türlü oturtamıyorum. Değişimler ile tablodaki rakamları mantığıma oturtamıyorum. Mesela Tüfe de Aralık/2018 Aylık Bazda -0,40 düşüş olmuş bu neye göre hesaplanıyor yada bu değişimin Aralık Ayı Yıllık Tüfe rakamı olan 20,30 'a bir etkisi varmıdır. Kısacası Tüfe/Üfe Tablosu okuma konulu bir yazı yazarsanız çok faydalı olacağını düşünüyorum. Bu konu hakkında açıklayıcı ve bilgilendirici bir yazı bulamadım.Yardımcı olabilirseniz sevinirim..

    YanıtlaSil
  30. Ekonomide önce sıcak paranın bir kısmı kaçtı dolar 7,24 tl yi gördü sonra bir kısmı döndü merkez milyarlarca dolar rezervinden harcadı ve kullanılabilir rezerv 17 milyar dolara geriledi altınlar hariç. hükümete yakın iş adamlarına ve kamu bankalarına döviz satmaları salık verildi. net hata noksan denilen esasen gladyonun dışarıdaki parasının bir kısmı ülkeye sokularak abd ye boyun eğip bazı gizli tavizler de verilerek 5,16 kadar geriletildi dolar. şimdi ise artık sabit sermayenin kaçış zamanı geliyor. daha başındayız belki de!. milyarca dolar reel sermaye kaçışı hızlanınca ve sıcak paranın daha büyük kısmı da sürü güdüsüyle buna eşlik edince önce borsa göçecektir. buradan çıkan paralar da hızla dolar-euro ya giderek kurları füze gibi zıplatıp piyasalardan çıkacaktır. ve gerçek deprem o zaman yaşanacaktır. temmuz-ağustos 2018 dönemi öncü depremdi sadece salladı. ara ara artçı sarsıntı olacaktır ama 2019 ikinci yarısından sonra tufan olabilir. herkes hazırlıklı olmalıdır.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ya buna ne dersiniz?

      ""Batman İl Sağlık Müdürlüğü'nde sözleşmeli olarak istihdam edilmek üzere 39 kişilik kadro için 5 bin işsiz, Çalışma ve İş Kurumu İl Müdürlüğü'ne başvurdu.""

      Hüülloooooogg...


      Sil
  31. Sizin hesaplamalarınıza göre, TCMB faiz kararı için (olağan üstü veya değil) PPK'yı topladığında, ne karar almalı? Yükseltmeli mi? Sabit mi tutmalı? Düşürmeli mi?

    ("Ne karar alır?" diye sormuyorum.)

    YanıtlaSil
  32. *Dolar kuru 6,20den asagi inmeyecekti.
    *Faizlerde 625 baz puan degil de en fazla 450 baz puan arttirilacakti(ilerleyen aylarda da duruma kosullara gore piyasaya guven vermek namina 25ser puanliik arttirimlarla yil sonunda PF:500 puan)

    YanıtlaSil
  33. Mahfi bey

    Lütfen "eğilmeyin", tamam mı?!

    Sizi seviyoruz, her zaman desteğe hazırız!

    --Okuyucularınız

    YanıtlaSil
  34. Kerem İNANIR4 Ocak 2019 23:42

    Hocam son iki yazınız, aydınlatıcı çok güzel yazılar olmuş. Teşekkürler, ellerinize, emeğinize sağlık 🙂

    YanıtlaSil
  35. İşveren-3P5 Ocak 2019 07:52

    Ekonomiyi yorumlayanları ikiye ayıracak olursak 1-)İş hayatının bizzat içinde olanlar 2-)Teorisyenler.

    Teorisyen-ekonomist yorumcuların çoğu, faizi düşürmenin enflasyonu azdıracağını söylüyor. Öte yandan iş hayatının içindeki insanlar ve reis ,bunun tam tersini söylüyor. Elbette bunda dünya görüşü de etkili olabilir.

    Sebep ne olursa olsun faizi arttırma ve yüksek tutma ,kan kaybetmiş hastaya kan vermektir eğer hastanın kanı normal seviyeye geldikten sonra buna devam ederseniz hastayı öldürürsünüz.

    Şimdi gelinen noktada artık hasta iyileşti. Kansızlık seviyesi 7.25 ten 5.30 a düştü. Hasta kendi kanını üretebiliyor artık (Cari dengede fazlaya geçildi)

    Şimdi olası senaryolar.

    Cari denge fazlaya geçtiği için ve faizler yüksek olduğu için ülkede dolar
    Bolluğu yaşanacak ve dolar 5in altına düşecek(Fed ve Amb nin faiz artışlarının psikolojik etkisi 3 haftadan fazla sürmüyor). İthalat ucuzlayacak, maliyet enflasyonuyla gelen düşüş, talep enflasyonuyla gelen artışa yenilecek ve enflasyon azacak tekrar cari fazladan cari açığa geçeceğiz.

    İhracatın ithalatı karşılama oranı yine 80nin altına inecek.

    Devlet, faizlerin yüksek olmasına bağlı olarak rahat para bulabildiği için savurganlığa devam edecek tasarruf tedbirleri unutulacak.

    Oysaki faizler düşürülürse

    -Merkez Bankası piyasa faizlerinin altında para vereceği için zarar yazacak ve devleti tasarruf yapmaya zorlayacak. Çünkü devlet tasarruf yapınca piyasa faizleri de düşecek.

    -Cari fazla devam ettirilecek

    -Cari fazla devam edince dış borcun iç borca çevrilmesi gibi muhteşem bir süreç başlayacak

    -Türk eurobond faizleri ile Tl dibs faizleri eşitlenecek( 7 seviyelerinde) ve Dış borçlanma ihtiyacımız kalmayacak

    -Turizm sektörü talep patlaması yaşayacak ve fiyatlarını arttırıp kaliteli turist çekecek.

    -Resesyon sona erecek tekrar büyümeye geçilecek.
    -Tasarruf yapmayı öğrenen Halk,tasarrufa devam edecek bu da piyasa faizine olan talebi düşürecek ve sanayicinin büyümesini ve işini kurtarmasını sağlayacak ..

    TCMB nin faiz düşürmesinin sayısız faydası olacak. Dolar 6nın üstüne çıktığında tekrar faiz silahını çekersin. Ama şuanda bu silah bizi vuruyor.

    Konjonktürden bağımsız değerlendirme yapılamaz. Şuanda cari fazla veriyoruz ve cari fazla veren bir ülkede faizler olabildiğince düşük olmalıdır.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. ...isler tam duzeldi derien bir ses duydum...
      "Baran , kalk oglum, okula gec kalacksin"...

      Baran 13 yasinda, arkadaslari ona ekonomist dio...

      Sil
    2. İşveren-3P5 Ocak 2019 17:11

      Ati, hayatın kitaplarda yazıldığı gibi olmadığını yavaş yavaş öğreniyordu, lakin ömrü buna yetmedi, hayatı okumak, kitap okumaya benzemiyordu çünkü ,bu bambaşka bir yetenekti.

      Dolar marta kadar değil , 2025'e kadar 7 tlyi görmeyecekti. Bir daha dolar tahmini yapmayacağına yemin etti. Yeminini tuttu.Falcılığı bıraktı, geleceği değil geçmişi konuşmaya devam etti itibarını tekrar kazandı ve herkes, sonsuza dek mutlu yaşadı..

      Sil
  36. Efendim herkesin merak ettigi konu dolar tl kuru ne olacak? Gercektende bu konuda en yetkin agizlar bile kesin bir rakami telaffuz etme ongurusune sahip degillerdir.Kuru etkiliyen icte ve dista o kadar cok faktor var ki kura mudahale yetisinde bulunan agentler dahi yapilan mudahalenin boyutu olcusunde sonucun ne olacagini onden kestiremexler.Bu acidan yapilan siddetli mudahaleler ters tepki verebilir.Kurda dogal akisin engellenmesi ekonomiyi carpitir.Basinc odaciklarini olusturur.Cogalan bu basinc odaciklarinin kuvveti bunlari cendere eden kuvvetleri astigi takdirde ayni deprem gibi stres bosalmasi olur.Kelebek etkisi misali en son kuvvet hangisidir?Ne zaman olusur?bunu ongormek kolay degildir.Ama burada bir ip ucu basinc odacikkari ve bunu baskiliyan kuvvet gittikce kuculerek limitine ulasacaktir.Bu acidan yeni olusacak kur hareketlerinin oncekiler gibi olmayacagi aciktir.Fiziki islem hacimlerindeki olaganustu daralma bir sinyal olabilir.Saygilar.

    YanıtlaSil
  37. Mahfi bey suan Turkiyenin kisi basi milli geliri dolar bazinda ne kadar ?

    YanıtlaSil
  38. Hocam cevap verirseniz çok sevinirim. Hicam dolar 5.33 tl . Bu önümüzdeki 1 ay içind e ne olur. 5 leri görürmüyüz..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. 5 olur da, sen görürmüsün bu sekilde bilinmez.

      Sil
  39. Hocam kış geldi ya dolarlar sıcak piyasalara göç etmiş olabilir. Ekonomik olarak baktığımızda çıkmazdayız. Bir de coğrafi bakalim:)

    YanıtlaSil
  40. Sevgili Hocam,
    Eski yazılarınızı okurken bir okurun sorduğu emisyon ve banknot hacmi sorusunu ben emisyon ve emisyon hacmi aynı mı diye sormak isterim. Saygılarımla...

    YanıtlaSil
  41. Sayın hocam yazılarınızı yakından takip ediyoruz. Değerli bilgilerinizi, tecrübelerinizi bizlerle paylaşıp; bizlerin önünde ışık olduğunuz için size sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum.

    YanıtlaSil
  42. Hocam,

    Bazı teknik analizci Elliot çular, kurda ki 5,80 yükselmesini MB kontrolünde uzak doğuda yapıldığını, Elliot prensibi gereği 4 aydır düşen kurun teknik olarak 5,8 lere kadar yükselmesi gerektiği için kimsenin işlem yapamayacağı bir saatde kontrollü yapılarak kurun manipule edildiğini dillendiriyorlar.
    Böyle birşey mümkün olabilir mi ? Bu derece büyük bir organızasyon gerçekten yapılabilir mi diye sesli düşündüğümüz zaman gördüğümüz şu, BIST 100 10 kadar yabancı firmasının takas oranını artırarak Endexi 87 binden 103 binlere çıkartabiliyorsa, Arkasında devlet gücü olan bir kurum bunu niye yapamıyor olsun.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kapitalizm

Paradan Para Kaybetme Dönemi

Lozan Antlaşması 2023'de Bitecek, Biz de Madenlerimizi Çıkarabileceğiz!