Açık Vermeden Büyüyemeyen Ekonomi

İki önemli veri aynı anda açıklandı. Buna göre; 2018 yılının ilk çeyreğinde büyüme yüzde 7,4 olmuş, ilk 4 ayda cari açık / GSYH oranı da yüzde 6,2’ye yükselmiş bulunuyor.

İlk çeyrek için yüzde 7,4 oranında büyüme son derecede güçlü bir büyüme performansına işaret ediyor. Büyük olasılıkla dünyada en üst sıralarda çıkacak bir peformans göstermiş Türkiye. Büyümenin ayrıntılarına bir tablo eşliğinde bakalım.

2017 I Ç Sektör Payı
2017 I Ç
2018 I.Ç Sektör Payı
2018 I Ç
Üretim Yönünden
Büyüme
100
5,4
100
7,4
Tarım Sektörü
2,7
5,6
2,5
4,6
Sanayi Sektörü
22,0
6,7
22,7
8,8
İnşaat Sektörü
7,9
5,2
7,7
6,9
Hizmetler Sektörü
55,9
6,5
55,7
10,0
Vergi-Sübvansiyon
11,5
0,7
11,4
6,5
Harcamalar Yönünden
Büyüme
100
5,4
100
7,4
Hane halkı Tüketimi
60,0
3,8
60,4
11,0
Devlet Tüketimi
15,0
9,0
14,2
3,4
Yatırım
28,8
3,0
30,0
9,7
Stok Değişimi
-0,1
-
2,2
-
İhracat
26,8
10,1
25,0
0,5
İthalat (Eksi)
30,5
0,9
31,7
15,6

Konuya üretim yönünden bakalım. GSYH’de en büyük pay yüzde 56 dolayında bir oranla hizmetler kesimine ait bulunuyor. Hizmetler kesimi geçen yılın ilk çeyreğinde yüzde 6,5 büyümüşken bu yıl yüzde 10 gibi yüksek bir büyüme oranı yakalamış. GSYH’nin yüzde 56’lık bölümünün yüzde 10 büyümesi, genel büyüme üzerinde son derece pozitif bir etki yaratıyor. Onun dışındaki kesimlerin büyüme oranları geçen yıla göre o kadar yüksek farklar yaratmıyor. Tarım kesimi büyümesi geçen yıla göre gerilemiş, sanayi kesimi 2,1, inşaat kesimi 1,7 puan artmış. Buna karşılık bu kesimlerin ve özellikle sanayi ve inşaat kesimlerinin hizmetler kesimi büyümesine olumlu katkı yaptığını gözden kaçırmamak gerekir.

Konuya harcamalar açısından bakalım. GSYH içinde en büyük pay yüzde 60 ile hane halkı tüketim harcamalarına ait. Hane halkı tüketim harcamaları geçen yılın ilk çeyreğinde yüzde 3,8 artmışken bu yılın ilk çeyreğinde yüzde11 büyümüş. Yine GSYH’deki payı yüzde 30 gibi yüksek bir oranda olan yatırımlar geçen yıl yüzde 3 artmışken bu yıl yüzde 9,7 büyümüş. Bu iki ağırlıklı kalem GSYH’nin bu kadar yüksek büyümesinde en önemli katkıyı yapmışlar. Geçen yılın ilk çeyreğinde yüzde 12,7 küçülmüş olan makine ve teçhizat yatırımlarının bu yılın ilk çeyreğinde yüzde 7 artmış olması en olumlu gelişmedir. Net ihracatın (ihracat – ithalat) getirdiği olumsuz katkı bu olumlu görünümün daha parlak olmasını önleyen bir gelişme olarak karşımıza çıkıyor. TL’nin bu kadar değer kaybettiği bir ortamda ithalatın ihracattan çok daha yüksek oranda artmasının temel nedeni ihraç ettiğimiz malların daha çok tüketim malı (otomotiv, tekstil ürünleri vb) olmasına karşılık ithal ettiğimiz malların daha çok üretimde kullandığımız girdi veya makine (petrol, doğalgaz, makine – teçhizat vb.) olmasıdır. İhraç mallarımızın fiyatını artırırsak satışı düşüyor çünkü bunlar zorunlu mallar değil. Buna karşılık ithal mallarının fiyatı artınca bizim talebimiz fazla düşmüyor çünkü o malları ithal etmezsek üretim yapamıyoruz.

Bu özetten giderek 2018 yılının ilk çeyreğinde gördüğümüz yüzde 7,4 oranındaki yüksek büyümenin iç tüketim, ithalata dayalı yatırım ve hizmet kesimi ağırlıklı bir büyüme olduğunu söyleyebiliriz.

Nisan ayı verilerine göre Türkiye’nin ilk 4 aydaki cari açığı 57,4 milyar dolara yükselmiş bulunuyor. Orta Vadeli Programda öngörülen 3.446 milyar TL’lik GSYH’yi veri kabul eder, yıllık ortalama USD/TL kurunu da 4,25 alırsak GSYH dolar cinsinden 810 milyar dolara denk gelir. Bu durumda mevcut cari açık beklenen GSYH’nin yüzde 7’si eder. Ki bu giderek kırılgan hale gelen Türkiye ekonomisi açısından çok ciddi bir sorun oluşturur. Bir yıl içinde yenilenmesi gereken dış finansman tutarı 240 milyar dolar dolayında olan Türkiye açısından dış finansman bulmak giderek zorlaşacak demektir.

Türkiye, son 12 aylık sürede yüzde 8’e yakın büyürken ekonominin risk primi (CDS primi) 187’den 278’e, gösterge faiz yüzde 10,97’den 18,86’ya, USD/TL kuru 3,51’den 4,51’e çıkıyorsa bu işte bir yanlışlık var demektir.

2000’lere kadar yüksek bütçe açıkları vererek büyüdük. Bu modelde büyümeyi sürdürebilmenin yolu her geçen yıl daha fazla bütçe açığı vermekten geçiyordu. 2000’ler sonrasında yüksek cari açık vererek büyür olduk. Bu modelde de büyümeyi sürdürebilmek için her geçen yıl artan oranlarda cari açık vermek gerekiyor. Türkiye, ikiz açığı denetim altında tutarak büyümenin bir yolunu bulamazsa önümüzdeki dönemde büyümesini ciddi biçimde düşürmek zorunda kalacak demektir.

Yorumlar

  1. Sayın Hocam,

    %6.2 cari açık veren ekonomi %7.4 büyüse de gerçekte %1.2 büyümüştür diyebilir miyiz? Bu bize bu kadar yüksek büyümeye rağmen işsizliğin neden düşmediğini açıklayabilir.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yok, öyle ölçülmüyor. Birisi reel fiziki büyüme öteki finansman meselesi.

      Sil

    2. Sn Simsek aslinda sordugunuz soru ve icindeki yanit sayisal olarak olmasada gelecek acisindan dogru olabilir.Bu acidan hakli bir soru.
      Bizim gibi cari acik veren ekonomiler buyuduklerinde cari aciklari artiyorsa ki cogunlukla artar bu oncelikle kurda etkisini gosterir kur tepki verir sonrasinda ise enflasyonda belirginlik artar. Bunun yolu da faiz artisi ile ekonomiyi kontrol etmek kuru ziplamalrdan kurtarmak enflasyonu talep eksenli bastirmak son olarak da buyumeyi dusurmektir. Belki de bu buyume %7.4 degil de %1.2dir.Boyle bir buyumede cari acik tehlikesiz oranlarda kalir kur artisi ve enflasyon kontrol altinda olur. Bunu 2011 baharinda yazinda gorduk sonbaharindan 2012 boyunca da yasadik.

      Fikrim odur ki Cari acik veren ekonomiler eninde sonunda buyumeyi hastaliklardan korunmak icin dusurmek zorundadirlar.

      Gelelim cari fazla veren ekonomileri bizzat yasadim ve gordum. Cari fazlasi arttiginda piayasada buyumede bir canlilik oluyor ve yerel paranin kiymetlenmesi ile aratn guven verimlilik yok ise artan enflasyon hastaligi. Mesela %6 cari fazla veren %2 buyuyen bir ekonomi dusunelim eger bu ekeonomi %4 uzerinde bir enflasyona sahipse sorun yasayabilir

      Sil
  2. %7 düzeltilebilir br oran benim anlamadığım bu 240 milyar dolar nerden geldi kimin döndürmesi gereken borç? Onu da rasyoya katmalımıyız?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Selam,
      Ben bildim bileli hep 240 milyar dolar kısa vadeli borç derler.
      Sanki hiç varlığımız, nakdimiz yok gibi,
      Bankalara baktığınızda millet dolar turşusu kurmuş bekliyor,
      Bu ne demektir? Elde dolarımız var demektir, o yüzden 240 milyar dolar açık sözüne çok fazla güvenmeyin.

      Açık var ise karşılığı da var. Türkiye gibi sürekli büyüyen bir ülke ister istemez açık verir, çünkü T zamanında X-M i gösteriyor analistler ve ekonomistler, halbuki T zamanındaki M i biz T+1 zamanındaki X ile kapatıyoruz. Arada pozitif bir fark olduğu için dış finansman ile açığı kapatıyoruz. Ekonomistler zaman serilerinde bunları kullanmıyorlar.

      Ekonomimiz şu anda iyi gidiyor, sağlam temellere sahip.

      Sil
    2. Adsiz 19:03

      240 milyar Dolar kisa vadeli borca karsi.. Sanki hiç varlığımız, nakdimiz yok gibi,

      Diyorsunuz ya..

      Bu nakit ve varlik miktarini da bir aciklasaniz da, yazdiklarinizinbir temeli olsun havada kalmasin.

      Sil
    3. Yani el mi koysunlar milletin dolar hesaplarina? Ayrica sen bu dolarlarin bankada kuzu kuzu yattigini filan mi zannediyorsun? Karsiligi yok bankadaki dolarlarin. Onlar sadece fiktif kayit o kadar.

      Sil
    4. Adsız11 Haziran 2018 19:03 a katılıyorum,

      Bankalarda 160 milyar dolara yakın para var, çoğu dolar borcu olanların parası.
      Arada kalan açık bakiye 80 milyar dolar.

      Milletin banka dışında yastık altında da parası var.
      Böyle olunca gerçek açık ister istemez küçük olur.

      Dolar borcumuzun çok olmasının tek sebebi, firmaların dolar cinsinden mal alıp satarken,
      ucuz olan dolar faizi ile borç almalarıdır.

      Piyasanın çoğu TL faiz ile borç yerine Euro ve Dolar borcu alır, bunun en büyük sebebi, aldıkları malı Euro ve Dolar ile satmalarıdır. Euro ile satılan mal için TL faizli kredi almak, kur riski ve belirsizlik satın almak demektir.

      Türkiye ye iş adamları güven duymadıkları için Euro cinsinden ciddi miktarlarda borç alırlar, risklerini düşürürler.

      Çünkü bu insanların büyük kısmı ürünlerini Euro alır Euro satar. Mesela, otomobilciler, mesela bilgisayar satıcıları, mesela benzinciler, mesela gübreciler, mesela tohumcular, mesela yurtdışından hazır gıda, meyve, sebze, tahıl getiren iş adamları.

      Hepsi Euro olarak aldıkları ürününe Euro cinsinden kaar marjı koyup, Euro karşılığı TL ile satarlar, ürün fiyatlarını günlük/haftalık olarak düzenli olarak güncellerler. Bu insanlar ister istemez risk almamak için Euro borç alırlar, çünkü kredilerde kur riskine girmek istemezler.

      Biraz uzun oldu ama Türkiye deki kısa dönem döviz borçlarının sebebini açıkladım.

      Şimdi hükümet çoğu kuruma Euro kredileri yasaklıyor, Euro cinsinden kredi alamayan firmalar, TL krediye zorlanıyorlar, bu serbest ticaret ruhuna aykırıdır. Bu sebeple artık Euro kredi alamayan firmalarımız, malesef, ticari hacimlerini nakde çevirmeye başladılar, bu ticaretimize zarar vermeye başlayacak.

      Sil
    5. Euro ve dolar olarak borçlanmalarının sebebi bu paralar cinsinden satış yaptıkları demek biraz yanlış oldu hocam.
      Euro ve Dolar cinsinden borçlanmaların en önemli sebebi TL cinsinden bankadaki mevduatın yatırımcıların talebini karşılayamıyor olması ve aradaki ihtiyacı kapatmak için yatırımcıların yabancı bankalardan borçlanıyor olması (ki bunu ben değil, eski bakan Ali Babacan kendisi söylemiştir, youtube-dan rahatca ulaşabilirsiniz).
      Ülke ekonomisinin bankacılık temeli hariç sağlam olduğunu düşünmüyorum. 2001 benzeri bir kriz gelmez belki ama ekonomi islamın faiz önyargısıyla yönetilmeye devam ederse 1994 benzeri yüksek faiz ve enflasyonlu bir kriz gelebilir. Eğer büyüme frenine basılmazsa tabi. Bu seçim havasında 2019 seçilerine kadar zor görünüyor.
      Reel sektörün temellerinin sağlam olduğunu söyleyen arkadaş, reel sektörle ne kadar içli dışlı bir düşünsün öyle konuşsun derim. Sektörün sorunları ortadayken, bilmem kaç milyar borç yapılandırmaları konuşulurken temel sağlam demek için kafayı kuma gömmüş olmak gerekir. Ya da sektörle alakadar olmadan atıp tutmak, hangisi olduğuna kendisi karar versin.

      Sil
    6. Adsiz 00:21, euro ile borclanip TL ile alis veris yapmak ticarete zarar vermiyor da, bu mu zarar verecek?

      Sil
    7. Adsız13 Haziran 2018 03:40,

      Yazıda bahsettiği şu,
      domates tohumunu Almanya'dan 100Euroya alıyorsa,
      yine 100Euro karşılığında TL ile satıyor,
      yani TL sadece günlük değişim aracı,
      TL den bağımsız fiyat belirliyorlar,
      hem alırken hem satarken, TL ile işleri yok.

      Sil
    8. Doviz karsiliginda aldigim urunu piyasada TL'ye cevirir satarim luksu bitmistir. Onumuzdeki donemde fiyat artislarinin talep uzerinde etkisini hissedecegiz... Ekonomik daralmayla birlikte luks ya da zorunlu tum mallar icin bu talep dususu yasanacaktir.

      Ote yandan, doviz kurunda artislarinin yasandigi bir donemde kimse yastik altinda duran dovizlerini TLye donusturmeye gonullu olmayacaktir. Bu dovizlere zorla mudahale edilerek de ancak bankacilik sistemi cokertilebilir. Sonuc olarak ulkede doviz var dis finansman acigi gorundugu kadar buyuk degil diye dusunmek biraz hayalci bir yaklasimdir...

      Sil
  3. Selam Hocam,

    Yazınız için teşekkür ederiz.

    O zaman, şunu diyebiliriz değil mi? Ekonomi büyüdüğü için ister istemez dolar da büyüyor.
    Çünkü biz büyüdükçe dış dünyadan daha çok dolar ihtiyacımız oluyor, dolar talebimizi arttırdıkça da doların fiyatını büyütüyoruz.

    Ekonomimiz de büyüdüğü için değerli doları kaldırabiliyor.

    Saygılarımla

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim.
      Hayır ama şunu diyebiliriz: Büyümemiz için gereken finansmanı dışarıdan borçlanarak buluyoruz.

      Sil
  4. Yurtdışı bankaların yurtiçindeki mevduatlarının artmasına yurtiçi bankaların ise yurtdışındaki muhabirlerinde bulunan mevduatlarının azalmasına ve bu rakamların çalışma büyüklüğünün yaklaşık 10 milyar dolar civarında olmasına rağmen cari açığın önünü kesemiyoruz. Maalesef borçla harçla büyüyoruz geleceğimizi satarak büyüdüğümüzü zannediyoruz. Kalkınamıyoruz.

    2. çeyrekte seçim sonrası genişleyici maliye politikasının etkilerinin ve turizm gelirlerinin etkilerinin cari açığa bir miktar olumlu etki edeceğini düşünsem de ana sebep olan üretim için kolların sıvanacağını zannetmiyorum.

    YanıtlaSil
  5. Üstat geçmiş yıllarda ekonomik büyüme oranları ile iktidarın oy oranları arasindaki bağlantıyı gösteren durumu açıklayan yazılar yazmıştınız. Bu seçim için de böyle bir planiniz var mı?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Zaten oy orani yuksek gozuksun diye buyume rakamlari konusunda manipulasyon yapiyorlar, boyle bir korelasyona guvenilebilir mi?

      Sil
    2. Ben bu ilişkiyi kurarken seçimden önceki üç çeyreği alıp son çeyreğe biraz daha ağırlık vererek hesaba katıyordum. TÜİK, GSYH serisini revize ederek çeyrekleri revize etmedi ve son iki yık hariç yayınlamadı. Dolayısıyla seri bozuldu. Bunun yerine ben yıllık oranları alarak baktım ve bir sonuç buldum. Bulduğum sonuç iktidar partisinin bu seçimden yüzde 42,8 oranında oy alacağını gösteriyor. Ne var ki çeyrekleri kullanarak yaptığım tahminde iki değişken arasındaki korelasyon katsayısı yüzde 83 gibi oldukça yüksek bir orandı. Bu yeni sistemde ise katsayı yüzde 63 dolayında yani eskisine göre oldukça düşük çıkıyor ve bu düşük katsayı nedeniyle bu tahmini yeterince tatmin edici bulmadığım için yayınlamayacağım.

      Sil
    3. Cevap için çok teşekkürler

      Sil
    4. Büyüme ile oy oranı arasında diğer ülkelerde de korelasyon bulunuyor mu hocam, yoksa bize has bir durum mu bu?

      Sil
    5. Hocam, her ne Kadar..

      Düşük katsayı nedeniyle bu tahmini yeterince tatmin edici bulmamaniza ragmen orani rica etsem yayinlarmisiniz?

      Sil
    6. dediginiz korelasyon katsayisinin degisimini kullanirsak oy orani %32.48 olarak cikiyor dogru mu?

      Sil
    7. onurgenccelep bende hesap ettim oy orani %32,6 cikiyor

      Sil
  6. Sayın Eğilmez,

    Sizin, "Türkiye ekonomisinin gidişatı" ile "seçim sonuçları" arasındaki ilişkiler üzerine analizler yaptığınız birkaç yazınız var.

    Dikkatinize şu analizi de sunuyorum:


    Grafiğe göre; yurttaşlar en önemli sorun olarak "terör"ü gördüklerinde AKP'nin oyu artıyor. Yurttaşlar en önemli sorun olarak "ekonomi"yi gördüğünde ise AKP'nin oyu düşüyor.

    (Linkte virüs yok)

    https://pbs.twimg.com/media/DfWWi7bW4AEGbVy.jpg:large

    24 Haziran seçimlerine sayılı günler kala miting alanları da ısındı.

    Ancak meydanlarda dikkat çeken bir ayrıntı var.

    Muhalefet adayları meydanlarda Türkiye'deki kötü ekonomik gidişattan söz ediyor.

    Ancak son dönemde başta Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan olmak üzere, AKP'li yöneticiler de meydanlarda terör operasyonlarını konu alıyor. Öyle ki, Erdoğan bugünkü Niğde konuşmasında, "Kandil'e operasyon başlattık" ifadelerini kullandı.

    Erdoğan ve AKP seçime günler kala konuşmalarında terör operasyonlarına ağırlık verirken, Metropoll Araştırma şirketi çok dikkat çeken bir grafik yayımladı.

    GRAFİK, AKP'NİN SEÇİM MEYDANLARINDA NEDEN "TERÖR" DEDİĞİNİN YANITINI VERİYOR

    Metropoll Araştırma, "Mayıs 2018 Türkiye'nin Nabzı" araştırmasında "Türkiye'nin en önemli sorunu nedir?" sorusunun yanıtı arandı. Ankete katılanların yüzde 51.5'i soruya ekonomi yanıtını verirken terör diyenlerin oranı yüzde 13.4'te kaldı.

    Metropoll'ün Ağustos 2007'den bu yana yaptığı araştırma sonuçlarının yer aldığı grafiğe göre, Temmuz 2016'dan bu yana en önemli sorunun ekonomi olduğunu düşünenlerin oranı düzenli biçimde artarken, terörün en önemli sorun olduğunu düşünenlerin oranı dönemsel olarak artış ve azalış eğilimi gösteriyor.

    Metropoll şirketi sosyal medya hesabından 2007'den bu yana devam eden araştırmasının grafiğini paylaştı. Grafikte dikkat çeken unsur ise; kamuoyu araştırmalarında yurttaşlar en önemli sorun olarak "terör"ü gördüklerinde AKP'nin oyu da artıyor. Ancak araştırmada yurttaşların en önemli sorun olarak "ekonomi"yi gördüğünde ise AKP'nin oyu düşüyor.

    İşte bu grafik, "AKP neden bir anda meydanlarda sürekli terör operasyonlarından söz eder hale geldi" sorusuna da yanıt verir nitelikte. Keza TSK, yaz aylarının gelmesiyle birlikte neredeyse her yıl, PKK terör örgütüne karşı operasyonlara başlıyor.

    Metropoll Araştırma Başkanı Özer Sencar da, söz konusu araştırma sonucunu "Sevgili dostlar, bu grafiği dikkatle incelerseniz 24 Haziran sonucunu yaklaşık olarak tahmin edebilirsiniz diye düşünüyorum" yorumu ile paylaştı.

    Bugün Hürriyet yazarı Abdulkadir Selvi de, "Hesaplar böyle ama son haftaya girildiğinde size bu denkleme Kandil'den önce ve Kandil'den sonra seçeneğini de ekleyin derim" yazmıştı.

    Öyle anlaşılıyor ki iktidar 24 Haziran'a kadar Türkiye'nin terörü tartışmasını isterken, muhalefet ise ekonomideki durumla halkı yüzleştirmeye çalışacak.

    https://odatv.com/erdogan-neden-meydanlarda-teror-diye-bagiriyor-11061843.html

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İlginç bir durum. Paylaşım için teşekkürler.
      Bu arada bu konuda niçin analizimi paylaşmadığımı bir üstteki yoruma yanıtta açıkladım.

      Sil
  7. El parasıyla tüketim yapıp büyümüşüz yine, hem de hepsini tüketerek. Bozuk oligapol pazarlarda zengin daha zenginleşmiş, tabiki bulabilirse kuru soğanda,borçta fakire kalmiş bu mübarek ramazan ayında. RTE da iyi biliyor para getirip verdikçe bu millete karada ölüm yok. Kadir gecesini bile 3 vakit siyaset propagandasına çevirmesine bir tane müslümanın itiraz etmediği bir ülke olduk. Her türlü yanlış sıradan oldu, kaniksandi.

    YanıtlaSil
  8. Hocam Türk lirası yabancı paralar karşısında bu kadar değer kaybetmişken ithalatımız nasıl artabiliyor? Kur mantığına göre dışarıdan alacağımız şeylerin fiyatı artacağı için talebin iç piyasaya kayması gerekmiyor mu?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yazının içeriğinde var açıklaması. Bizim ithal ettiğimiz mallar üretimde girsi olarak kullandığımız petrol, doğal gaz, makine teçhizat. Bunları ithal edemezsek zaten üretim yapamayız.

      Sil
    2. üretmek icin dışarıdaki girdiye bağımlı olduğumuzdan talep esnekligi azalıyor sonuçta ithalatı kısamıyoruz

      Sil
    3. Petrolu ic piyasadan alamiyoruz malesef. Zaten baktiginizda enerjiyi cikartinca ticaret acigi kalmiyor. Birinci dunya savasi'nda izlenen strateji tutturulmus gorunuyor. Dusunun Cumhuriyet donemi sanal Turk-Kurt ayrismasi olmasaydi ve su an musul-kerkuk gibi zengin bir petrol yatagi kullanimimizda olsa idi tablo nasil olurdu. Simdi ayagimizda pranga ile cebellesiyoruz.

      Sil
    4. tablo değişmezdi daha da tembel olurduk, birde üstüne devamlı sağımızdan solumuzdan daha da fazla çekiştirilirdik.

      Sil
  9. Tüketerek büyüme tercih edilmiş ama sonuçta üreterek büyümeye dönmediğimiz sürece mutlaka dışa bağımlılığımız daha çok artıyor buda riskimizin ve geri dönüşü olmayan cari açık büyüklüğümüzün bir noktada artık sona gelmesi demek. İnsanların yanlış beslenmesi sonucu aşırı kilo alıp daha sonra kilolarını vermek için uzun zaman yememesi gibi bir modele dönecek bu saçma sistem.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yakında tüketemeyecezde çünkü ekonomi daralıyor para suyunu çekiyor.

      Sil
  10. Hocam, stok degisimi ne demek?
    Tablodan harcamalar yonunden 2018 1.Ç buyumeyi hesaplarken..
    (60%×11)+(14.2%×3.4)+(30%
    ×9.7)+(25%×0.5)−(31.7%×15.6) =5.17
    buldum, artis yuzdesi 0 olan stok degisimini 2.2%×0=0 olacagindan eklememistim. 7.4 ile 5.17 arasindaki fark 2.2. Yani (2.2%×1) eklenmesi lazim. Ama stok degisiminin buyume yüzdesi 0, neden 1 ile çarpiyoruz?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aslında sıfır değil benim tabloda öyle çıkmış.

      Sil
    2. Biraz gec olacak ama Adsiz 17:36'da yanlışlik yok mu hocam? 2.2'lik farki kapatmak icin %2.2x100 olmasi lazim ki 2.2 olsun.
      O zaman stoklar 100% artmis oluyor.

      Sil
  11. Hocam sürdürülebilir büyüme için yapısal reformları yapmamızın zamanı geldi de geçiyor diyebilir miyiz?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hocam israfı olmayan iki yıllık bir oruç dönemi ile herhalde biz bu felaketten sıyırırız gibi geliyor bana.

      Sil
  12. Hocam, İkiniz açık verilen bir ortamda ve bu açıklar gittikçe büyürken biz bu ekonomiyi soğutmak için bir yandan para politikası aracılığıyla sıkılaştırma yapmaya çalışıyoruz(talebi bir nevi düşürmeye çalışıyoruz) ama maliye tarafı teşvik vermeye devam ederek bir taraftan genişlemeyi sürdürmeye çalışıyor(para arzı yapılıyor) ve bu süre içerisinde bizim girdi maliyetlerimiz artıyor, tabi birde dış finansman sağlamak için borçlama maliyetlerimiz de artıyor. Böyle bir ortam varken sizce yumuşak iniş söz konusu olabilir mi?(Bu arada naçizane tespitlerim de hata varsa lütfen düzeltir misiniz hocam?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Görünüm sizin dediğiniz gibi ama işin aslı öyle değil. Para politikası hala sıkı değil. Bir ekonomide piyasa faizi yüzde 19 ise MB'nin yüzde 17,75 lik faizi işe yaramaz. Bu kadar sorun varken de yumuşak iniş olmaz.

      Sil
    2. Teşekkür ediyorum hocam iyi çalışmalar.

      Sil
  13. oy kullanma internetten olsa bu yapisal reform mudur?ABDde bu tip oylama oluyor.Baskanlik secimleri internet uzerinden yapiliyor Bizde de denenmeli sonucta inavasyon sayesinde sandik kurmaya bosuna masraf yapmaya maas odemeye gerek kalmaz. PC basinda internette oyumuzu kullaniriz.saniyesinde sonuclar belli olur.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. e-devlet ile yapilabilir. Sonucta kisiye ozel. Milletin parasi carcur olmaz.internet sandiklari kurulabilir okullarda imzasini atip kagida sonra kapali bilgisayar sandik kabinine gecip herkes e-devlet sifresi daha onceden de YSKnin postaladigi "O secime ozel Sifre" ile okullarda dijital olarak internet sandik kabininde oyunu kullanabilir. Her kullanilan oy ise partilere bildirilir. Mesela kisi A partisine verdiyse e - devlet uzerinden A partisinin dijital kutusuna duser oy En mantiklisi bu olmali. Boylelikle ne kavga gurultu olur ne de yok oy caldin mi calmadin mi gurultusu..Kullanamayanlar icinse de normal sandiklar alternatif olarak kurulur. BU ikisi de birbirne saglama yapar.
      Bir tasla birden fazla kus vurulur.

      Sil
    2. Kesinlikle mükemmel bir sistem ama Türkiye gibi "gelişmemiş ülkeler" deki siyasiler oy çalmanın engelleneceğini bildikleri için böyle bir girişimde bulunmazlar kanımca. Brezilya 1994 te buna benzer bir sisteme geçmişti en son 2016 da bu şekilde seçime gittiler. Kendimizi Brezilya ile aynı kefeye koyup ikimizde gelişmekte olan ülkeleriz diyoruz ya,işte o ülkeler yapısal reformların babasını yapıyor ve sürdürülebilir hale getiriyorlar. Hukuk,adalet,eşitlik,şeffaflık bu genel kavramlar toplumda ve siyasilerde oluşmadığı sürece Türkiye ekonomisi çok batıp çıkacak. Neyse haydin millet gırathanesine iki kek attırıp tv'de reisi dinleyip vadiyi bekleyelim

      Sil
    3. Ülke de okuma yazma bilmeyen,bilgisayar okur yazarlığı olmayan onca insan varken; pek mümkün değil. Atm'den kendi parasını çekemeyen insanlar varken, o kabinde yok şifre girecek, oy verecek, çok zor. Mümkün değil. Bilmeyene birileri yardım etmeye kalkar bir kişinin tercihleri binlerce insanın tercihi oluverir.

      Sil
    4. U.T
      demokrasi alternatifler rejimidir.Yazmisim zaten

      "Kullanamayanlar icinse de normal sandiklar alternatif olarak kurulur. BU ikisi de birbirne saglama yapar."

      Birbirlerini imlerler birinde uckagit oldu mu digerinde bagirir belli olur.

      20.27
      1994deki kosullar ile simdiki kosullar tekonolojik olarak farkli takdir edersen. 2016da yapmislar ama ben sadece internet tabanli e-sifreli ve o secime ozel numarali internet sandigi demiyorum. Alternatif olarak kullanamayan tercihini tahta analog sandiktan kullanmak isteyenlere de kapi aciyorum.Okuma yazma bilmeyen kisi zaten gidip sandikta oyunu kullanacak.

      Sil
    5. Türkiyede bu dediğinizi sizden önce söyleyen çok oldu dijital ortamda oy kullanma işleminin sıkıntısı güvenlik sorunu yani ülkemizde olmayan adalet yüzünden hükümete oy vermeyenlerin fişleneceği korkusu yaratması bu sefer sıkıntı dahada vahim durumlara gelir. herkesin kime oy verdiği belli olur. bunlar adaletin güvenliğin seffaflığın ve kurumlar arası dengenin olduğu yerde olur ama bizim gibi kuvvetler ayrılığının yok olduğu ülkede reform değil katliam olur.

      Sil
    6. Ulkede demokrasinin sorunu hicbir zaman secim sonuclarinin aciklanmasinin gecikmesi olmadi.

      Ulke ekonomisinin sorunu da hicbir zaman 'masraf'lar degildir. Uretme yetersizligidir.

      Ne zaman ABD gibi Internet altyapisi, PC'ler vs. icin yerli uretim gucune sahip oluruz, o zaman bu tip secenekler mantikli olabilir, cunku 'masraf'lar aslinda is yaratan sektorler icin yapilabilir. ABD ve benzeri ulkeler gerektiginde bu teknolojilerini damat reklami seviyesinde degil, gercekten milli uretecek guce ve bilgi birikimine sahipler.

      Biz ise simdi gercekten 100% yerli uretebildigimiz nufus cuzdanlari icin bile ithalat (akilli chip kullanarak) yapmaya basladik. Yani ulkenin dovizi kalmasa millete kimlik veremeyecegiz. Bu kosullarda Internet/ag bazli bir sistem kullanirsak, doviz kalmadiginda secim de yapamayiz.

      Biz genellikte boyle teknolojilerin ureteni degil, tuketeni oldugumuz icin boyle bir seyden ekonomik fayda gorebilmemiz, farkli bilesenleri 'milli'lestirmemiz icin bu gidisle cok daha fazla ic guveysine ihtiyacimiz var.

      Sil
    7. ABDde pc uretilmiyor cinde uzakdoguda uretiliyor. Benim bildigim bilgisayarlarin uretimi irlanda macaristan haric cogunlukla bati-disi ulkelerde
      Turkiyedeki secimlerin masrafli olup olmamasi zamaninda aciklanip aciklanmamsi sorunu yok
      sorun secimlerin guvenirliligi veri akisinin verilisinin seffaf olmamasi
      kaldiki secimler ekonomistlerin deyisiyle ulkenin butcesine yuk getiriyor

      Sil
    8. ABD bir PC uretmek icin gerekli bilgi birikimi ve uretim gucune sahip. Yazdiklarimi tekrar okuyun. Gerektiginde uretecek guce sahip. Ayrica bildigim kadariyla devlet icin uretilen PCler ABD' uretiliyor.

      Sil
  14. Hocam, diyorsunuz ki..

    ""2000’lere kadar yüksek bütçe açıkları vererek büyüdük. Bu modelde büyümeyi sürdürebilmenin yolu her geçen yıl daha fazla bütçe açığı vermekten geçiyordu. 2000’ler sonrasında yüksek cari açık vererek büyür olduk. Bu modelde de büyümeyi sürdürebilmek için her geçen yıl artan oranlarda cari açık vermek gerekiyor.""

    Bu sekil bizi 2001 krizine götürdü.

    Yani biz büyük bir ekonomik krizine mi yol aliyoruz. Yoksa kriizin icindeyiz de, OHAL ve secimler yüzünden mi hissetmiyoruz.?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Krizi nasıl tanımladığımıza bağlı.

      Sil
    2. Hocam şu krizi hissedemeyenlere şaşırıyorum, yediğimiz içtiğimiz arabanın mazotu evin kirası çocuğun bezi elektrik su telefon derken yine eksi bakiyedim. Hissetmeyen biri açıklarsa sevinirim sizin çocuk püsküvit yemiyor mu araba suyla mı gidiyor nerde yaşıyorsunuz....

      Sil
  15. Peki, birçok veri eksi gösterirken hükümet neden büyümeyi cari açığa veya diğer olumsuz verilere tercih ediyor?

    YanıtlaSil
  16. Hocam,

    TCMB Eski Başkanı Durmuş Yilmaz

    "Türkiye'nin bu büyümeyi sürdürmesi mümkün gözükmüyor. Ama bunu düzeltmek bizim elimizde. Ben kriz lafını kullanmak istemiyorum ama bize doğru yaklaşan ne olduğunu bilmediğimiz bir cisim var. O cismin ne olduğunu fark edebilmemiz için bizim akıllı davranmamız lazım. Kamuoyuyla iletişimimizi güçlendirmemiz lazım" demis.


    Katilirmisiniz.?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Selam Adsız11 Haziran 2018 19:38,

      Sn Durmuş Yılmaz, siyasetçi kimliği ile artık tarafsızlığını kaybetmiştir.
      Benim gözümde, ekonomi bakanının ekonomi yorumundan bir farkı yoktur.
      Tüm yorumları siyasi olacaktır.

      % 7 üzerinde büyüyen bir ekonominin bazı artıları vardır, iktidar bu artıları abartır,
      muhalefet negatif unsurlarını abartır, gerçek ikisi arasında bir yerdedir.

      Sil
    2. Durmuş Yılmaz iktisat perspektifiyle bakıldığında haksız değil .

      Sil
    3. Sahsen sn Yilmazi begenmiyorum bir ekonomist olarak. Merkez bankasi baskaniyken aldigi kararlari gorduk. Turkiyenin en baba ekonominin maliyenin en kral doneminde enflasyonun indigi buyumenin oldugu donemde merkez bankasinin bagimsizliginin sindirildigi donemde geldi

      sicak para+faiz+kur ziplamasi(2006)+enflasyon hedefi tuturamama+dunya,2008 martinda krizi fiyatlarken ayni yilin temmuzunda kriz geldi derken devam eden anlamsiz faiz arttirimlari+2008 eylulunde kriz gelmis 2008 ekim basinda turkiyede kriz piyasayi vurmus bizim faizler hala ayni.

      Bana gore basarili degildi hic kimse kusura bakmasin

      Sil
  17. Mahfi bey

    13 Haziran Çarşamba saat 20.00'de planınız yoksa,

    Tamer Durak'ın moderatörlüğünde, "2000'li yıllarda Türkiye'de demokrasi ve iktisadi performans" konulu bir canlı yayın olacak.

    Konuşmacılar: Daron Acemoğlu ve Refet Gürkaynak.

    Program, YouTube'dan canlı yayınlanacak. Eğer izleyemezseniz, video kaydı, birkaç saat içinde "medyascope.tv" YouTube kanalına yüklenecek.

    Kanal: https://www.youtube.com/channel/UCNCVuaQDvPrZ4oTKG90iqOA/videos

    Duyuru: https://pbs.twimg.com/media/DfZqB4wWAAANQPq.jpg

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim bilgi için.

      Sil
    2. Hocam bu karşılıksız para basımı enflasyonu hızlandırarak faiz artışını geçersiz kılmayacak mı?

      Sil
  18. Bu trump bize ornek. Acik ve net ne kambiyo sistemi ki boyle bir sey bizi piyasalardan uzaklastirir ne surekli develuasyon ne de sabitlenmis kur.

    Trump tarzi hangi urunde disa bagimliyiz ithal gumruk vergilerini yukselteceksin. Evet biraz enflasyon olur uretimde aksamalar olur ama en azindan cari acik duser ozellikle bu kur duzeyiyle. Ithalattan gumruk vergisini KDVyi hatta yeni vergileri arttirdikca sektorlere vergi tesviki getireceksin esnaftan kobilerden vergi almayacaksin. Ihracatci kuruluslardan kurumlar vergisini 0 yapacaksin ihracatci firmalarda calisanlardan isveren primi almayacaksin. O zaman cari acik falan akliyor mu

    YanıtlaSil
  19. sevgılı hocam bu buyume cok anlamlı gelmıyor enerjı tuketımı ve calısan saatı ve sayısı bu verılerı desteklıyormu tsk

    YanıtlaSil
  20. Hocam merhaba,
    Benim babam 90lı yıllarda işportacılık yapmaya başlamış. İlk zamanlarda malı azmış, bir gün müşterinin biri tüm mallarını satın almak istemiş. Babam satmamış. Çünkü her gün pazara çıkıyormuş, ertesi gün satacak mal kalmazsa pazara çıkamayacakmış. Babam hala pazarcılık yapıyor doğru dürüst hiç para kazanamadı, bildim bileli hep sıkışık.
    Öğretmen açığını kapatırsak okuyanları ne yapacağız gibisinden bir bürokrat açıklama yapmış. Birden babamın bu anısı geldi aklıma.

    YanıtlaSil
  21. Hocam yazınız için çok teşekkürler hızınıza yetişemiyoruz.
    1-Hocam hane halkı tüketiminin %10 artması bize hane halkının alım gücünün arttığını göstermez mi?
    2-Hocam seçimde muhalefetten bir partiye oy vermek istiyorum lakin seçim vaatlerinin bütçeyi aşındırıp makro ekonomik dengeleri sarsacağını düşünüyorum sizce seçimden muhalefet bir parti seçimin kazananı olursa bu yatırımcı tarafından nasıl fiyatlanır?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. 1. sorunuzun yanıtı enflasyonla ilgili . Enflasyonun paranın alım gücünü erittiği için refah artışından söz etmek zor .

      Sil
    2. 1- Borçlanmanın arttığını da gösterebilir.
      2- An itibariyle yatırımcı nezdinde Türkiye'nin itibarı çok düşük. Bunu CDS (risk) primlerinden görebiliyoruz. CDS primi yılbaşında 155 idi bugün 285. Bunun anlamı yatırımcı Türkiye'yi bu haliyle yatırım açısından çok riskli görüyor demektir.

      Sil
  22. Hanehalki tuketimi nasil artiyor hocam? 11% buyuk bir oran bu enflasyon ortaminda. Reel artış bu, degil mi hocam? Talep artisi var yani. Bu talep artisi enflasyonu da arttiriyordur. Burada bir celiski yok mu?

    YanıtlaSil
  23. Hocam bu enflasyonla faiz arasindaki iliski
    sanki;
    Tansiyonla Kolestrol arasindaki iliskiye benziyor
    Ne dersiniz?
    Doga kanunlari ne kadar cok birbirine benziyor hocam. Her sey var bir diyaliktik ve denge unsuru haksiz miyim?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Enflasyonla faiz arasındaki ilişki daha çok yüksek tansiyonla tansiyon ilacı arasındaki ilişkiye benziyor.

      Sil
  24. Selam Mahfi Hocam,

    Güzel yazınız için çok teşekkür ederim, şu durumda olan bizim gibi insanlar ne yapsınlar?

    9 yıldır bilgisayar ürünleri alım satımı yaparım.
    Bu ürünleri Türkiyenin büyük sermayesi ithal eder, bizim gibi bayilere satar.
    Bize bu ürünleri Euro olarak satarlar, kur riski almamak için bizde Euro cinsinden satarız.

    Yani 1000 Euroya aldığım bir telefonu, 1070Euro ya satarım.
    Kira ve İşçilik Maliyetlerimiz hep TL dir.

    Uygun fiyatlı ürün almak için, ithalatçı toplu alım ister, o yüzden giderim
    en uygun Euro faiz veren banka veya faktöring şirketinden Euro kredi alırım.
    %3 %4 artık ne ise günün oranına göre, çünkü malı alışım Euro, satışım Eurodur,
    Karlılık hesabımı buna göre yaparım.

    Şimdi devlet bana Euro değil TL kredi al diyor. Ne yapsam hesabın içinden çıkamıyorum.
    Bu yüzden elimdekilerden olmamak için TL kredi almıyorum.
    Euro TL oynaklığı o kadar fazla ki, banka bize %21 %22 TL faizi öneriyor.
    Euro fiyatı yükselse de, düşse de ben bu faiz ile zarar ederim.
    2 aydır soranlara mal yok diyorum, personeli çıkardım.

    Niçin bu Euro kredilerini durdurdular? Bunun bir zararı yok mu? Bakan diyor ki firmalar
    kur riskini yönetemiyor, ama sermayesi olmayan bizim gibi firmalar için hiç bir risk yok.

    Eğer TL kredi almamızı istiyorlar ise, ürün fiyatlarımızı niçin TL yapmıyorlar?

    Çok zor durumdayız. Siz ne önerebilirsiniz, riski düşürmek için bu durumda?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Burada önerebilecek pek bir şey yok. Yeni düzenleme sizin işinize sekte vurmuş.

      Sil
  25. Merhaba

    "Nisan ayı verilerine göre Türkiye’nin ilk 4 aydaki cari açığı 57,4 milyar dolara yükselmiş bulunuyor."

    Yorumcular yıllık 6.5 mia usd seviyesinde olan altın ithalatıni göz ardı ettiğimizde çarı açığın daha makul seviyede olduğunu ifade ediyor

    Bu seviyede ve yıllar içinde artış trendinde olan altın ithalatıni ne ile ilişkilendirmeliyiz

    YanıtlaSil
  26. Merhaba hocam;
    Türkiye'nin büyümesi dengesiz büyüme degilmi ? Eski büyüme rakamlarına bakacak olursak Türkiye 1978,1994,2000,2008 krizleri dışında surekli büyümüş ancak bu büyümeler ekonomik krizlerin önüne geçememiş. Sizce bunun en temel sebebi yapısal reform eksikliğimi? Önümüzde bir kriz var mı hanehalkı olarak ne yapmalıyız ,tasarruf ?

    Mülkiyeli,iktisata meraklı hariciyeli olarak sormak istiyorum :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bizim makul bir bütçe açığı ve cari açıkla sağlayabileceğimiz büyüme kabaca yüzde 4 dolayında bir büyüme. Bunu zorladığımızda kadranında 180 yazan bir otomobili 200 ile sürmek gibi oluyor. Otomobil gidiyor ama birçok sorun çıkarıyor. Bu durumda iki şeyden birisini yapmak gerekiyor: (1) Otomobili kadran hızında sürmek yani yüzde 3,5 - 4 oranında büyümeye razı olmak. (2) Yapısal reformları yapıp otomobilin hızını artıracak değişikliği yapmak. Biz ikisini de yapmıyor ve gaza basıyoruz.
      Bu gidiş sağlıklı değil. Kriz değilse bile ciddi sıkıntılar yaşayacağımızı düşünüyorum. Tasarruf yapmak en azından kişisel çözüm sağlayabilir.

      Sil
    2. Yani hocam normal treni hızlı sürmek için adını 'Hızlandırılmış Tren' koyup gaza yüklenmek gibi mi? Sanki böyle bir olay hatırlıyorum başka bir ülkede. Kaza mi olmuştu ne .

      Sil
  27. Büyüme hormonlu. Başka söze gerek yok. her konuda olduğu gibi bu konuda da illüzyon yapılıyor.

    YanıtlaSil
  28. Hocam Arjantinden sonra en fazla faizi veren ülke olmak yabancılar gözünde nasıl bir Türkiye ekonomisi imajı çiziyor ve sizin hesaplamalariniz cercevesinde faizlerin tam denge noktası neresidir. Teşekkürler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Faizin yüksekliğinden ziyade hatada ısrar etmek daha olumsuz bir tablo çiziyor. Faizin denge noktası piyasadaki faizdir. O da gösterge faizde özetleniyor: % 19.

      Sil
  29. 2 yıl önce idi.Bursa dan polyester. saten kumaş almaya gittik.Çin den ithal.sordum, bu mal Bursa da üretilebilir bir mal idi,dolar kaç liraya yükselirse biz tekrar bunu içerde üretmeye başlarız dedim.
    Farketmezki, Çinliler fiyat 1 dolar ise 0,90-0,80 yapıyorlar dediler.Senin içerde üretmeye fırsat vermiyorlar.
    Zaten içerde üretecek ne tezgah, ne sermaye kaldı

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Maalesef esnafın ve sanayicinin en yaygın şikayeti bu.

      Sil
    2. Sayin Emin bey,
      Benim bildigim Cin Yuani eskisi gibi manipule edilmiyor.Degerli olmaya basladi eskisi gibi degil.
      Dahasi Cinde bugun itibariyle asgari ucret Turkiyeden %2 daha fazla ve reel olarak da her yil %8 ortalama asgari ucret artiyor Cinde.
      Bunu soyleyenler size sanki 2005lerden kalma soz soylemisler gibi geldi.

      Sil
  30. secmen sayisi 60milyon
    basilan zarf pusula sayisi 550 milyon(mubarek sanki hindistaniz)
    ya sandik sayisi kac ? bilen var mi?

    YanıtlaSil
  31. Merhaba hocam, çarı açık dolar olarak hesaplanırken, büyüme neden TL olarak hesaplanıyor, doların ilk çeyrekte yüzde 15 arttığı düşünülürse aslında dolar bazlı olarak yüzde 7 küçülmüş sayılmaz mıyız? saygılar, teşekkürler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çünkü yurt dışıyla işlemlerimizi dövizle, yurt içi işlemlerimizi TL ile yapıyoruz.

      Sil
  32. Hocam 10 sene boyunca en fazla eğitime (teknoloji özelinde) kaynak ayırıp nüfus artış oranında büyürsek ne olur sizce ?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Eğer eğitimin yapısını değiştirecek ve bilim içerikli (felsefe, mantık, sosyoloji, matematik, fizik, biyoloji yoğunluklu) bir eğitim vereceksek ve bunun içinde evrim kuramını filan ayıklamadan öğreteceksek 10 yılın sonunda başka bir yer oluruz.

      Sil
  33. Üstat yazılarınızı ilgi ile takip ediyorum. Emeğinize sağlık.
    Bildiğim kadarıyla büyüme hesaplanırken enflasyondan arındırılarak hesap yapılıyor. Bu durumda açıklanan enflasyon gerçek değerden düşükse olandan fazla suni bir büyüme değeri tam tersi açıklanan enflasyon gerçek enflasyondan daha büyükse de açıklanan büyüme değeri gerçek büyüme değerinden daha düşük olmaz mı?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. GSYH cari fiyatlarla hesaplanıyor ve zincirleme endeks kullanılarak endekse bağlanıyor. Sonra bu endeks sayısından bir önceki yılın endeks sayısı çıkarılıp yine bir önceki yılın endeks sayısına bölünerek büyüme hesaplanıyor. Reel GSYH endeks yoluyla hesaplanırken fiyat etkisi gideriliyor. Buna deflatör kullanarak reele döndürme deniyor. GSYH Zımni Deflatörü genellikle enflasyondan biraz farklı. Çünkü o bütün mal ve hizmetleri kapsıyor oysa enflasyon endeksleri sepetteki mal ve hizmetleri kapsıyor.

      Sil
    2. Hocam GSYH Zimmi Deflatorü kim hesaplıyor. Herkes Tüik enflasyon rakamına şüphe ile bakıyor. Diyelim ki Tüik enflasyon rakamı gibi bu da olduğundan düşük gösterilsin. O zaman büyüme de otomatikman olduğundan büyük çıkar.

      Sil
  34. Evet ama yerli oto ya karsi cikan anlayisi da kiramazsak ozendigimiz ulkeler grubunun arasina giremeyigiz

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Haci abi.. Yerli otoya karsi cikan anlayis yok.

      Yerli oto üretecegiz diye milleti 15 yildir kandiran bir anlayis var. Biz de bu anlayisi anlayamiyoruz.

      Bu saatten sonra sadece yerli oto yaparak özendigin ülkeler gurubuna giecegini saniyorsan sen bilirsin.

      Dünya egitim siralamasi basta olmak üzere tüm verilere bak sonra bir guruba mi gireceksin yoksa oldugun yerde mi kalacaksin karar ver.

      Sil
    2. Yerli otomobile karsi cikan mi var? Yillardir yerli oto uretiliyor Turkiyede? Hatta ihrac ediliyor. Karsi cikilan devletin bunu organize edip zara edecegi simdiden belli olan bir ise kalkismasi. Ayrica yurt icindeki otomobil uretimi ile devletin rekabet etmeye kalkmasi. Her zaman oldugu gibi bu isi de batiracaklar, sonucta olan israf edilen kaynaklara olacak.

      Sil
    3. Millet elektrikli otomobile geçiyor biz eski model haline gelecek otomobili üretsek ne olur elimizde patlayacak projelere kaynak harcamakta üzerine yok bu akepenin!.. pes doğrusu. sanayi 3.0 bile yok değil ki sanayi 4.0 yakalayabilelim. zaten bu toplum yapısıyla sanayi 4.0 ancak rüyamızda görürüz.

      Sil
  35. Daha onceki bir yazinizda (22 Mayis tarihli) GLP ve gosterge faizinden bahsederken, GLP'nin gösterge faizden dusuk olmasi bankalarin ucuza fonlanmasi anlamina geliyor demissiniz Hocam. Bankalar ucuza aldiklari parayi daha yuksek faizli tahvile yatirirlarsa kâr ederler, evet, ki zaten bu piyasada dolasan para, MB ayrica para basmiyor, ihtiyacı olmayandan ihtiyaci olana aktariyor. Bunun disinda bu marjli islemin baska bir etkisi var mi? Baska bir deyisle enflasyon veya kur üzerinde nasil bir etkisi var?

    YanıtlaSil
  36. Ak partyliyim sizin ekonomi yazilarinizi okurken aydinlaniyorum

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim. Ben de yazılarımı olabildiğince tarafsız kalarak yazmaya çalışıyorum.

      Sil
  37. Ak partiliyim sizi seviyorum

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ak partili oldugunu özellikle belirtmeden sevdigini söyleyebilirdin.

      Sil
    2. Dışlamadan en azından aklını kiraya vermemiş doğruya doğru eğriye eğri diyebilen kişiler oldukları için haklısınız bizde sizi seviyoruz arkadaşlar diyebilirdiniz.

      Sil

    3. 16 yil yapilan egrileri gördügü halde hala AKP li olacak, Yapilan bunca yanlisi görecek ve evet bunlar "egri" diyecek.

      Ayni zamanda yillardir burada, bu egrileri düzeltmek icin yazilan dogrulara da "Dogru" diyecek.

      Yani bizim aklimizla dalga gececek.. Elestirince de bizler dislayan olacagiz.

      Fakat, Beyefendi "aklini kiraya vermeyen" birisi olarak beni aptal yerine koymaya ve aklim ile alay etmeye devam edecek.

      Aklini kiraya vermenin daniskasi böyle bir seydir.

      Bu ne perhiz bu ne lahana tursusu.. Yemezler, Metin Bey.

      Bu ülke ve insanlari geldigimiz noktadan sonra bu lüx"ü kaldiramaz artik.

      Sil
    4. Benim için sizlerin hangi siyasal görüşte olduğunuzun önemi yok. Önemli olan ön yargılardan, kabullerden kurtularak bilimle ilgilenmektir. Öyle olunca herkes birbirini anlamaya, ortak doğruyu bulmaya başlar.

      Sil
  38. Hocam ozel sektorun borcu 224 milyar usd. .. siz de hep belirtiyorsunuz.. bu borçlanma nasil yapılıyor? Kayserideki Ozkayseri ltd. sti. nasil yurtdisiyla baglanti kuruyor, bu sirketleri kim tanıyor, kim borc veriyor?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Fon arz edenlerle fon talep edenler bir yerde buluşur. Sizi çikita muzla pazarda markette kim buluşturuyor aracılar. Paranında aracıları var. En basit örnek bankalar. Büyük firmalar yabancı piyasalara doğrudan erişim imkanına sahip, bunlar banka kredisi kullanabileceği gibi kendi borç senetlerini de satabilirler.
      Bidönem Japon kadınları parasını Türkiye de değerlendiriyor muhabbeti vardı hatırlarsanız, kadınları tanıyan yok ama aracıları tanıyanlar çıkıyor.
      Bu nedenle özkayseri ltd şirketini küçümsemeyin, kredi değerliliğine göre yp borçlanabilirdi ama bu sene yasal değişiklik oldu yp borçlanamaz zaten borçlanmak da istemez. Bu aralar siz nasıl yp borçlanmak istemezseniz şirketler de istemez.

      Sil
  39. Hocam dunyada sosyal demokrasinin krizi var mi? Bazi AKPli arkadaslarimla konustum onlar bana sosyal demokrasinin dunyada suan buyuk bir krizde oldugunu soylediler.
    Sizce sosyal demokratlar sosyal demokrat partiler ya da sosyal demokrat ekonomik modeller icin bir kriz oldugunu dusunur musunuz neoliberallerin ise refah verdigini vs..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Dönem dönem eğilimler değişir. Bir sonraki on yılda bu kez muhafazakarlar krize girer sosyal demokratlar çıkar.

      Sil
  40. Rahmetli Zeyyat Hatipoğlu'nun dediği gibi, memleketimin iktisatçıları/üniversite hocaları yabancı sermayenin ülke ekonomisindeki rolünü hiçbir zaman konuşmadığı-irdelemediği için biz iktisat falan bilmiyoruz. Dolar indi-çıktı/cari açık yükseldi geyikleri yapılıyor ama o geyikleri bilimsel olarak incelemesi ve çözüm üretmesi gerekenler sessiz kalıyor.

    http://www.kobi-efor.com.tr/soylesi/ekonomist/profdr-zeyyat-hatipoglu-turkiyede-iktisat-bilinmiyor-h618.html

    Bizim kalkınmak için bilim kadar doğruyu konuşanlara da ihtiyacımız var. Yalancı-ahlaksız-köyü niyetli adam bilim adamı olsa sadece verebileceği zararın çapı artar (bkz: Nazi doktor ve mühendisleri). Adamcağız doğruları konuştuğundan yapayalnız kalmış, diğer bütün "bilim adamı" iktisatçılar tarafından dışlanmış. Geride de 1-2 tane röportaj ve hiç adı duyulmamış kitaplar bırakmış. Yıllar öncesinden anlattığı her şeyi bugün gene yaşıyoruz işte. Yazık.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yabancı sermayenin rolünü iktisatçılar konuşmuyor demek doğru bir tespit değil.

      Sil
  41. enflasyon yükselmesi faizlerin artması ve kurdaki büyük değişimin etkisi altında olması bu sonuçları yüksek göstermez mi ? yani bu sonucun artışının pek bir etkisini göremiyorum. ekonominin büyümesi halk için bir etki göstermediğini düşünüyorum. tabi ki borsa da dahil. yatırım artışının doların yükselmesinden kaynaklı olup faiz artışı da önemli bir etki gösterdiği görülüyor. Bu faiz artışları olmasaydı kur yükselmesi olmasaydı nasıl bir görüntü alırdı?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Faiz tek başına kullanıldığında bir çözüm getirmez ya da geçici çözümler getirebilir. Bunu yıllardır yazıyoruz, söylüyoruz. Eğer sürekli risk yaratan bir sisteminiz varsa faiz bu riskleri gideremez. Önce risk yaratmayı terk etmeniz gerekir.

      Sil
    2. Iyi ki faiz diye bir sey icat etmisler, yoksa ne yapardik, sorunlarimizi nasil cozerdik. Kafaya bak.

      Sil
    3. Her icat bir ihtiyaçtan doğar.

      Sil
  42. Hala mono liberal göstergeler konuşuluyor 4milyon Suriyeli yap işlet modeli sosyal yardımlar Rusya ve abd ye verilen anlamsız devasa siparişler anlat anlat bitmez neyi ölçelim

    YanıtlaSil
  43. Merhaba hocam. Söyleyeceğim şey biraz konuyla alakasız. Ben maliye 3.sınıf öğrencisiyim. Ekonimiye merakim inanilmaz fazla.Alan sınavına hazırlanıyorum. Ve çok zorlaniyorum. Okulda gördüklerim derslerle baya uzak kalıyor. Nasıl çalışacağım hakkında beni aydınlatabilir mısınız.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Secimleri bekle, eger acilirsa millet kiraathanelerine gider orada bedava kek ve cay alip calisabilirsin. Bu sirada mezun olunca nerede is bulabilecegim ki ne demeye calisiyorum bunlari diye de dusunebilirsin. Kekteki seker zihnini acmis olur.

      Sil
    2. Benim Kamu Maliyesi kitabıma bir bakın isterseniz.

      Sil
  44. merhaba hocam, tüik ilk çeyrek büyümeyi %7,4 büyüdük deyivermiş!. büyüme motorumuz olan inşaat sektöründe 2 milyonu aşkın bir stok birikimi varken nasıl oluyor da hala inşaat bu derece büyüme gösterebiliyor. müteahhitler hala yeni konutlar mı üretiyor yoksa yarım kalmış olanları tamamlıyorlar da bunu yeni konut üretimi olarak mı verilere kaydediyorlar?. makine-teçhizat ithalatı artmış nasıl oluyor da müteşebbis giderek artan döviz kurları ve yükselen risklere rağmen hala yatırım diyor üstelik sürekli pahalılaşan ithalata rağmen?. ayrıca madem bu derece iyi bir ekonomimiz var neden döviz kurları bu kadar faiz artırımlarına rağmen bir türlü 4,50 altına inmiyor?. sanırım yabancılar bizim gibi kanmıyor tüikin kalemle yarattığı büyüme rakamlarına. onlar gerçekleri ve en önemlisi ekonomi bilimini bizden çok daha iyi biliyorlar. ayrıca üreterek değil tüketerek büyüdüğümüz aşikardır. çünkü dış ticaret açığımız ve cari açığımız büyüme oranlarımızın çok üzerinde seyretmektedir. bu da risklerimizin daha da arttığını ve adeta zararına büyüdüğümüzü gösteriyor kanaatimce. bana göre tüike seçimlere yönelik olarak hazırlattırılmış ve üzerinde kalemle çokça oynanmış bir büyüme rakamı ilan ettirilmiştir. ben vatandaş olarak sahada asla böyle bir canlılık görmedim. eğer %4,4 büyümüş isek bunu şişirip 7,4 yapmışlar gibi geliyor bana. zaten son yıllarda büyüme hesaplamalarını da değiştirip şişirme yaptılar. tarım bile hayvancılık bile ithalatla büyüyorsa söylenecek tek şey : yurt dışı piyasalara kaynak transferleri yaparak büyümüş gibi göründük. oysa bizden ziyade ithalat yaptığımız ekonomiler büyüdü bu çok nettir. ne dersiniz hocam yanılıyor muyum?. saygılar...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. TÜİK'in revize ettiği GSYH hesaplarına fazla güvenmediğimi söyleyebilirim.

      Sil
  45. Tutku Ayvaz Erdem13 Haziran 2018 11:05

    Değerli hocam merhaba,

    MB'nin faiz kararlarına ilişkin bir sorum olacak. PPK, (haftalık repo ihale faizini politika faizi olarak 16.50 şeklinde ilan ettiği ve buna bağlı gecelik ile GLP faiz için +/-1.5 puan hesaplamasını açıkladığı) 28 mayıs kararıyla gecelik ve GLP faizi 18.00 ve 19.50'ye artırmış mıdır yoksa sabit tutarak sonraki kararına dair mi bir yol haritası sunmuştur? Umarım doğru ifade edebilmişimdir.

    İktisat bilimini öğrenme çabasında yolun başında bir öğrenciniz olarak yazılarınız, sorularımıza yanıtlarınız ve tevazunuz için çok teşekkür ediyorum.

    Saygılar

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim.
      An itibariyle
      TCMB'nin faizleri şöyle:
      Gecelik borç alma % 16,25 Gecelik Borç Verme % 19,25
      Haftalık repo ihalesi faizi (politika faizi) % 17,75
      GLP Faizi borç alma % 0 borç verme % 20,75

      Sil
  46. yandaş firmalar iş adamları %20 büyümüştür diğerleri %12,6 küçülmüştür aradaki pozitif marjı da bizlere ekonomi %7,4 büyüdü diye yutturmuşlardır. yalan mı mahfi hocam?...

    YanıtlaSil
  47. resmen stoklarla büyümüşüz. stoklar bir hayli artmış görünüyor. bu da büyümenin sağlıklı olmadığını gösteriyor. kaldı ki cari açığa ve doğal olarak da ithalatı artırmaya dayalı büyüme zaten çok sağlıksız büyüme dinamiğidir değil mi hocam?. saygılar.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Başka çare yok çünkü üretimimizin % 65'i ithal girdiyle yapılıyor.

      Sil
  48. eskiden daha çok iç borç stokumuzu büyüterek büyüyorduk son 16 yıldır neredeyse tamamen cari işlemler açığına dayanarak yani dış borç stokumuzu büyüterek '' sözde '' büyüyoruz. yani büyümemizin dayanak kalitesi daha bozuk ve kırılgandır. katılır mısınız hocam?.

    YanıtlaSil
  49. Mahfi bey, lütfen samimi cevaplayınız.

    Siz, PKK'ya karşısınız.

    Peki, HDP'ye de karşı mısınız?

    "Kürt sorunu", TBMM'de diyalog ile çözülemez mi?

    40 küsür yıldır ölümler var diye, hiç ama hiç konuşmadan çözüme ulaşmak mümkün mü?

    TBMM'de herkes eteğindeki taşları ortaya dökse, konuşa konuşa çözüm yolları arasak, olmaz mı?

    Demokrasi, konuşarak dengeye ulaşmak demek değil mi?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kürt Sorunu meselesini yeni kitabım Değişim Sürecinde Türkiye'de ele aldım.

      Sil
    2. Türk ulusu içindeki herhangi bir etnik için özel yasa çıkarılabilir mi?
      Arab Boşnak Çerkez vb. herhangi bir etnik için özel yasa çıkarılmış mı ki Kürtler için çıkarılsın?
      PKK-HDP'in asıl derdi Kürtçe eğitimdilidir. Ayrı devletlerin birleşerek federasyon olduğu devletler dışında hiçbir ülkede çift eğitim dili yoktur. Kürtçe eğitimdili de Kürdistandan başka hiçbiryerde olamaz çünkü mezunlar ancak Kürdistanda iş bulabilir. Eğitimdili Türkçe olmayan bir yer de Türkiyeye ait değildir.. Türkiye dışında elli milyon etnik Türk var ve eğitimdilleri de Türkçe değil, dünyanın düzeni böyledir.

      Sil
  50. Sayın Hocam,

    Bildiğiniz üzere, Erdoğan yeniden seçilirse, 'millet kıraathaneleri' kurulacağını söyledi. İçinde kitapların olacağını da sonradan ekledi.

    Merak ediyorum, özellikle şu 4 kitap:

    'Değişim Sürecinde Türkiye: Osmanlı'dan Cumhuriyet'e Sosyo-Ekonomik Bir Değerlendirme, Mahfi Eğilmez'

    'Das Kapital, Karl Marx & Friedrich Engels (3 cilt birlikte, hem Sol yayınlarından hem Yordam yayınlarından çıkan setler beraberce)'

    'Türlerin Kökeni, Charles Darwin'

    'Yolda, Jack Kerouac'


    'millet kıraathaneleri'ndeki kitap raflarında yerlerini alacak mı?

    Yanıtınızı bekliyorum...

    YanıtlaSil
  51. TÜİK İşsizlik verisini 10,3 açıklayacak!

    YanıtlaSil
  52. Hocam, söyle bir sorum olacak.

    Su andaki OHAL kapsaminda firmalarin iflas beyan etmeleri mümkün mü?

    Ya da herhangi KHK ile firmalarin iflas beyani engellenmis mi.?

    Bu sorulara vereceginiz evaba göre bir sorum daha olacak.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben hukukçu değilim bu konuyu tam olarak bilmiyorum. Bilen birisi yanıtlarsa hep beraber öğrenmiş oluruz.

      Sil
    2. Olağanüstü hal kapsamında dün Resmi Gazete’de yayımlanan kanun hükmündeki kararnameden (KHK), ekonomi dünyasını yakından ilgilendiren bir karar çıktı. Kararnameyle, iflas erteleme talepleri OHAL süresince yasaklandı. Bu yönde yapılan taleplerin de mahkemece reddedilmesi benimsendi. Halen, İcra İflas Yasası’nın 179. maddesi, iflas ertelemelerinin temelini oluşturuyor. Bu maddeye göre, sermaye şirketleri ile kooperatiflerin borçlarının aktifinden fazla olduğu beyan edilip, bu mahkemece onanırsa bu yapılar için iflas kararı verilebiliyor. Ancak yine bu kişiler, şirket veya kooperatifin mali durumunun iyileştirilmesinin mümkün olduğuna dair bir iyileştirme projesini mahkemeye sunarak iflasın ertelenmesini isteyebiliyor. Mahkeme projeyi ciddi ve inandırıcı bulursa, iflasın ertelenmesine karar veriliyor. İflas erteleme verildiğinde, borçluyla ilgili hiçbir takip yapılamıyor. Hatta daha önce başlamış takipler duruyor. Bu da şirketlere, 2 yıllık bir zaman kazandırıyor.

      Sil
    3. ÜLKEMİZDE 15 Temmuz tarihinde yaşanan darbe girişimi sonrası Hükümet tarafından bir dizi tedbir alındı ve alınmaya da devam ediliyor. Bu düzenlemelerin bir tanesi “Yatırım Ortamının İyileştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” ile iflas ertelemesi mevzuatına yönelik olanıdır. Uzun zamandır eleştiri konusu olan ve piyasaları sıkıntıya sokan “iflas ertelemesi” mevzuatına yeni düzenlemeler getiren yasa TBMM’de kabul edildi ancak, daha Resmi Gazete’de yayımlanmadan, Olağanüstü Hal (OHAL) kapsamında Kanun Hükmünde Kararnameler devreye sokuldu.

      31 Temmuz tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanan 669 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname gereği, bazı kötü niyetli firmalara yönelik tedbir amaçlı, “olağanüstü halin devamı süresince, sermaye şirketleri ile kooperatifler tarafından iflasın ertelenmesi talebinde bulunulamaz, bu yönde yapılan talepler mahkemelerce reddedilir” düzenlemesi getirildi.

      Sil
    4. 669 KHK ile İflas erteleme OHAL boyunca yasaklandı. Kısaca şirketi kurtarmak için iflas erteleme isteyemezsiniz çünkü kötü amaçlı olarak şirketin içini boşaltıp alacaklılara karşı tedbir aldırıp dokunulmaz pozisyonda şirketi boşaltıp kaçmamanız için yapılmış bir düzenleme diye geçer. Bunun yerine Konkordato getirildi bunda sistem biraz farklı konkordato nedir diye bakarsanız görürsünüz.
      İflas eden firma iflas beyanı verir.
      KHK ile iflas beyanı engellenmez, İflas erteleme talebi kaldırılmıştır.
      Kısaca iflas edene iflas edemezsin denilmez. Fakat İslasını ertelemek için başvuru kaldırılmıştır sebebinide kötü amaçlı kullanımı önlemek için çückü 1,5 yıllık dönemde iflas erteleme isteyen şirket sayısı 3000 rakamını geçmişti.

      Sil
    5. Selam,
      Bir hukukçu olarak bu soruya cevap verebilirim.

      Firmalar Ohal uygulamamızda mevcut durumda iflas edebilir ama iflas erteleme talep edemez.

      Yasa yukardaki arkadaşın dediği gibi kötü niyeti önlemek amacıyla iflas ertelemeyi Ohal boyunca yasakladı.

      Fakat bu daha da kötüye kullanımlara sebebiyet verdi, çünkü, önceden zorda olan firmalar iflas etmemek için iflas erteleme ister, böylece tüm piyasa bu firma ile çalışırken dikkatli davranırdı.

      Şimdi ise, iflas edeceğini anlayan firma, kötü niyetli olarak vadeli ödeme koşulu ile piyasadan mal topluyor, malı ucuza satıp, parayı ya yurtdışına veya başka bir firma üzerinden patrona aktarıyor, alacaklıya hiç para vermiyor. Ya da tam tersine parayı alıyorlar, malı vermiyorlar.

      Kimse hangi firmanın kötü niyetli olduğunu o aşamada bilemediği için daha fazla firma ve insanı mağdur ediyorlar.

      Sil
    6. Bitmedi bu "OHAL'de iflas yasaklandı, firmalar iflas edecek ama edemiyor" geyiği.

      OHAL'de iflas erteleme yasaklandı, iflas değil. Firmalar iflas edebiliyor, "ben zor durumdayım ama iflas etmek istemiyorum, benim borçlarımı öteleyip beni kurtarın" diyemiyor. Çünkü bu uygulama kötüye kullanıldı.

      İktisat yasaları doğa yasalarıdır, insanların çıkardığı yasalarla değişmezler. Kanun çıkarıp ölmeyi yasaklamakla insanlar ölümsüz oluyor mu? Ödemelerini yapamaz hale gelen işletme de iflas etmiştir. Devlet iflas ertelemeyi değil iflası yasaklasa bile bu gerçek değişmez.

      Memleketin cahili zaten cahil de, okumuşu katmerli cahil.

      Sil
    7. Cevaplariniz icin tesekkürler.


      Bu soruyu sormamdaki amac.. Net bir bildi sahibi olmamam, ve özellikle son aylarda medyaya yansiyan ve dikkatimi ceken Fabrika yanginlari.

      Söylenen, son 5 Ayda sadece istanbulda 65 fabrika yangini gerceklesmis. Bu dikkat cekici sayi farkli düsünmeme sebep oldu. Kimsenin günahini almak istemem. insallah yaniliyorumdur.

      Sil
  53. Hocam merhabalar öncelikle;
    Aklıma takılan şu oldu. Büyümek adına anladığım kadarıyla ekonomi yönetimi cari açık vermiş olmayı normal karşılıyor. Peki bu durumda, her şeye rağmen ya da büyüme rakamı için aldığımız risklere karşılık olarak işsizlik oranın düşmesi, piyasa da canlılığın olması beklenmez mi? Ufuk açıcı yazılarınız için teşekkür ederim.

    YanıtlaSil
  54. Hocam şu konuyu anlayamiyorum: Insanlarin harcamalari artıyorsa eger para var demektir, yazida hanehalki harcamasinda artis oldukca yüksek, bu; benim, arkadaşımın, komşumun siradan harcamalari yani. Bazi seyler krediyle alıniyorsa bile, sonuçta o kredi de yurticindeki bir bankadan TL olarak alinacak ve bir teminata dayali olacak. Yani banka bu parayi geri odeyecek kriterlere sahip kisilere kredi verecek.

    Bu durumda halkin alim gucu yuksek ki harcamasi da yuksek. Ornegin; her yer kafe, bir cok insan disarida yemegini yiyor, ustelik nereye giderseniz gidin en basit yemege 20.-TL vermek durumundasiniz. Giysi dolaplarimiz esya dolu olmali cunku en ufak bir indirimde 50 kisilik siralara giriyoruz.

    Sonuçta, olan bitenin sonucu halkin cebindeki, evindeki durumsa Turkiyedeki sorunu bana, yani teknik bilgisi olmayan birine nasıl aciklamak lazim? Yardimci olursaniz cok sevinirim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sayın Adsız 04:28

      Hani "anlatılmaz, yaşanır" diye bir söz vardır. Bu sözün anlamını Türkiye Cumhuriyeti halkı çok yakında iliklerine kadar hissederek kavrayacak. Anomalilerin öyle ya da böyle, er ya da geç düzelip dengeye gelmesi değişmez bir kuraldır.

      Sil
  55. Türkiye'deki kadar dükkan lokanta avrupada yok. Demek fazlaymış krizde kapatmışlar. Türkiyede öyle olacak. Türkiyede bence rekabet fazlası var. Ülke artık bu rekabeti kaldırmayacak ve çoğu elenecek.

    YanıtlaSil
  56. Merhabalar, ECB yaptığı açıklamada bu yılın sonu itibariyle varlık alımını durduracağını açıkladı. Aynı açıklamada gerektiğinde parasal genişleme devam edecek demiş. Varlık alımını durdurarak parasal genişlemeyi kısmış olmuyor mu? Sanki bir çelişki var? Yanlış mı düşünüyorum?

    YanıtlaSil
  57. Adsız14 Haziran 2018 04:28,
    Ortada abartılacak önemli bir durum yok,
    sadece normal büyümesi 5 seviyesinde olan ekonomiyi, hükümet biraz hızlı büyüttü.

    İnsanların abartılarına kulak vermeyin, siz hesabınızı kitabınızı iyi yapın,
    düzenli yaşantınıza devam edin.

    Hiç bir şeyin geleceği filan yok.

    YanıtlaSil
  58. Hocam tüketime dayalı büyüme nedir? Tüketimin artması sonucu bunu karşılamak için üretimin de artması gerekmez mi? Yok eğer bu tüketim dışarıdan karşılanıp ithalat artacaksa bu da gsyh ı azaltmaz mı? Bunun sonucu tüketimin dışarıdan karşılanan kısmı büyümeyi etkilememiş olmaz mı?Bu konuda kafam çok karışık tüketime dayalı büyüme tam olarak nedir anlatırsanız çok sevinirim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Tabir yanlış anlaşılmalara neden oluyor olabilir. Kast edilen üretmeden tüketmek değil.

      1- Ürettiğinden elde ettiğin gelir ağırlıklı olarak TL.

      2- Yurt dışına sattığın Mal ve hizmet üretiminden elde ettiğin döviz kazancın döviz giderini karşılamıyor. Ki cari açık vermiş oluyorsun.

      Tüketime dayalı büyüme derken, yurtiçi yerleşikler için yapılan üretimin aslan payını alması kastediliyor.

      Yurtiçi yerleşikler TL olarak ödeme yapıyor, ama üretimin içinde ithal girdiler için dövize ihtiyaç var. Ve mal ve hizmet ihracatımızdan elde ettiğimiz net döviz geliri ( ihracatın içindeki ithal girdinin düşülmüş hali) bunu karşılamaya yetmiyor.

      Üretimin tamamı ithal girdilerden oluşmuyor. Bu yüzden ithalatın artması GSYH nin düşürmüyor. 1 birim üretim için 0,40 ithal girdi kullansan, 0,60 birim katmadeğer yaratmış oluyorsun. Üretimini yüzde yüz arttırsan 0,6 yerine 1,2 birimlik katma değer yaratmış oluyorsun. Eksiye düşmesi için ithal girdinin üretimdeki payının artması gerekir. Bu örnekte de 1 birim için 0,4 birim değilde 0,80 birim ithal girdi kullanılırsa 1 birimde 0,20 birimlik katma değer oluşmuş olur.

      Sil
  59. hocam, öncelikle bayramınızı kutlarım. hocam, önceden düşük kur nedeniyle reel olarak veya dolar bazında büyüyorduk artık kurlar yükseldiği için reel olarak değil de daha çok cari fiyatlarla yani enflasyonla büyüyoruz kanaatimce. bunun da sonucu er ya da geç sert stagflasyon değil midir hocam?. saygılar.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kapitalizm

Paradan Para Kaybetme Dönemi

Lozan Antlaşması 2023'de Bitecek, Biz de Madenlerimizi Çıkarabileceğiz!