Türkiye Ekonomisi Isınıyor mu?

Ekonominin Isınması Ne Demektir?
Son dönemde Türkiye ekonomisinin ısındığı yolunda iddialar ortaya atılıyor. Bunun doğru olup olmadığını değerlendirmeye geçmeden önce ekonomide ısınma ile neyin kastedildiğine bir bakalım.

Ekonomide ısınma dendiği zaman genellikle ekonominin zorlama sonucu potansiyel büyüme oranının üzerinde ve sürdürülemez bir oranda büyümeye başlaması anlaşılır. Genellikle bu tür zorlanmış bir büyüme ile yüksek enflasyon oranı, yüksek bütçe açığı ve/veya yüksek cari açık birlikte ortaya çıkar.

Isınan bir ekonomide kısa dönemde toplam talep, ekonominin uzun dönemli toplam arz kapasitesini aşar. Toplam talepte ortaya çıkan artışı karşılayabilmek için üç yol vardır: (1) Yeni yatırımlarla üretim kapasitesini artırmak. (2) Mevcut üretim kapasitesinin kullanımını artırmak. (3) İthalatı artırmak.

Eğer bir ekonomide her şey yolunda giderken bir talep artışı ortaya çıkmışsa yani bu artışın geçici ve zorlama olmadığı düşünülüyorsa o zaman firma sahipleri yeni yatırımlara giderek üretim kapasitesini artırır ve bu talep artışını arz artışıyla karşılamaya yönelirler. Buna karşılık ekonomide enflasyon, bütçe açığı, cari açık, faizler ve dolayısıyla risk algısı yüksekse firma sahipleri talepteki bu artışın geçici olduğunu düşünür ve yeni yatırıma girmezler. Buna karşılık toplam talepteki artışın olumlu sonucunu da kaçırmak istemedikleri için üretim birimlerinin kapasite kullanım oranını artırarak bu talep artışına cevap verecek arz artışına giderler. Bunu yaptıklarında ister istemez istihdam artar, işsizlik oranı geriler. Böyle bir dönemin sonunda toplam talep düşerse firmalar, kapasite kullanımını eski düzeyine çekerek üretimi düşürürler. Bu arada daha fazla kapasiteyle üretim yapmak için işe yeni alınan işçiler işten çıkarılır ve azalmış görünen işsizlik oranı yeniden yükselir. Eğer firma sahipleri talep artışının geçici olduğunu düşünüyor ve üretim birimlerinde ek istihdam vb yoluyla artıracakları kapasite de bulunmuyorsa o zaman bu talep artışını ithalat yoluyla karşılamaya giderler.

Ekonominin Isınması Nasıl Sonuçlanır?
Ekonominin ısınması, artan talebe kısa dönemde tam olarak cevap veremeyen arz nedeniyle genellikle enflasyonun artmasına yol açar. Eğer büyüme artışı bütçe açığı ve cari açık artışı, dolayısıyla risk artışını da birlikte getiriyorsa o zaman yerli para değer kaybeder yani kur artışı ortaya çıkar. Eğer ekonomide üretimde kullanılan girdilerin (petrol, doğalgaz, ara malları ve sermaye malları vb) ithalat içindeki payı yüksekse bu kez kur artışı enflasyon artışı yaratır.

Enflasyon artmaya devam ederse Merkez Bankası’nın enflasyonu ve dolayısıyla kur artışını denetim altına alabilmek için faizlerde artışa gitmesi kaçınılmaz olur. Sonuçta büyüme hızı da düşer. 

Türkiye Ekonomisi Isınıyor mu?
Türkiye ekonomisinin ısınıp ısınmadığını eldeki veriler çerçevesinde inceleyelim. Önce eldeki verileri bir tabloya dökelim. 

Gösterge
2015
2016
Artış (%)
2017
Artış (%)
Büyüme
6,1
3,2
7,2 (*)
Sanayi Üretim Endeksi
100
103,4
3,4
112,3
8,6
İstihdam
26.676
27.067
1,5
28.515
5,3
Kredi Miktarı (Milyar TL)
1.500
1.752
16,8
2.121
21,1
Bütçe Dengesi / GSYH (%)
-1
-1,1
-1,5

Cari Denge / GSYH (%)
-3,8
-3,8
-5,5
TÜFE (%)
8,81
8,53
11,92
USD / TL
2,73
3,03
-11,0
3,66
-20,8
İmalat Sanayii Kap. Kul. Oranı (%)
76,8
77,4
0,8
78,5
1,4
(*) Tahmin

Tablodaki veriler, yukarıda ekonominin ısınmasıyla ilgili anlattıklarımızı doğruluyor. 2017’de büyüme önceki yıla göre ikiye katlanmış ve bu katlanma banka kredilerinde, bütçe açığında, cari açıkta, enflasyonda (TÜFE) ve kurda ciddi artışlar sonucunda gerçekleşmiş. Tablonun son satırı sanayi üretim endeksinde ve dolayısıyla büyümede ortaya çıkan artışın bir ölçüde kapasite kullanım oranının artışından kaynaklandığını gösteriyor. Demek ki firma sahipleri bu büyümeye yol açan talep artışını geçici bir artış olarak görmüş ve yeni yatırım yapmak yerine kapasite kullanımını artırma yoluna gitmişler. Bu durumda talep gerilediği anda eski üretim kapasitesine geri dönecekler demektir. Ki bu da işsizlikte artışı getirecektir.

Isınan Ekonominin Dış Finansmanı
Merkez Bankası verilerine göre Ocak ayı itibariyle bir yıl içinde vadesi gelecek olan dış borçlar, dış krediler, DTH vb dış finansman yükümlülüklerinin toplamı 184,7 milyar Dolar. Buna yaklaşık 50 milyar Dolar da bir yılda oluşacak cari açığı eklersek bir yıl içindeki toplam dış finansman ihtiyacı kabaca 235 milyar Dolar olarak hesaplanıyor. Bu miktar yakın zamana kadar 210 milyar Dolar dolayındaydı. Demek ki hızlı büyümenin ya da bir başka ifadeyle ekonomiyi ısıtmanın bedeli burada da böyle çıkıyor.

235 milyar Dolarlık yük zor bir dış finansman tablosu demektir. Moody's'in not düşürmesinin bir nedeni böylece ortaya çıkmış bulunuyor.

Sonuç
Verilere baktığımızda Türkiye ekonomisinin ısınmasıyla ilgili iddiaların doğru olduğunu ve bu ısınmanın bir soğumayla yani büyüme oranı düşüşüyle dengelenmesinin kaçınılmaz olduğunu söylemek mümkündür. Türkiye, 2011 yılında yaşanan aşırı ısınmayı (yüzde 11,1 oranında büyüme ve yüzde 9,7 oranında cari açık), izleyen dönemde denetimli olarak soğutmayı başarmıştı. Bu aşamada yanıtlanması gereken soru; soğumanın 2011 sonrasında olduğu gibi denetimli bir biçimde mi olacağı yoksa denetim dışı olarak mı gerçekleşeceği sorusudur.

Yorumlar

  1. Havalarda ısındığı için normaldir.

    YanıtlaSil
  2. Bunların yanında milli formüller ile hesaplanan ekonomi verilerini düşünür isek, işsizliğin artmaya devam edeceğini varsayabiliriz. Acaba Türkiye ekonomisi bir daha soğumamak üzere kaynamaya başlamış olabilir mi?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Isınan her şey bir süre sonra soğur.

      Sil
    2. Hocam, Isinan sey kaynamaya baslar ve kaynadikca buharlasip yok olamaz mi.?

      Sil
    3. Işıl çok artıp yangın çıkarabilir. Yangın yani kriz olmadan soğutmak gerek bence.

      Sil
    4. Krizin eşiğinde mi yok sa göbeğinde miyiz? hocam.

      Sil
    5. Ekonomi fazla ısınırsa buharlaşıp gaz haline geçer.

      Sil
  3. Hocam tabloda dolar/TL'deki artış oranları "-" verilmiş; "+" olması gerekmiyor mu?Talep artışının kaynağı ne derece iç tüketim ne derece ihracat kaynaklı hocam?Bu durumda 4.cemre ekonomiye düştü diyebilir miyiz?:D

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben daima TL'nin değer kaybı açısından baktığım için eksi yazıyorum. İhracat kaynaklı kısmı da var tabii.

      Sil
    2. Türkiye de kapasite artıran işletmelerin çok azı yeni ilave elaman alır.
      Mevcut elamanların iş yükünü arttırır.
      Ayrıca:Eski fabrikasını yenileyenler, Yeni teknoloji kullandıkları için Elamanların bir kısmını çıkarıyor. İşyerinin kapasitesi %100 arttığı halde elamanların %20-30 nu çıkaran Fabrika biliyorum. Benim en son proje çalışması yaptığım fabrikanın kapasitesi % 150 arttığı halde 160.işçinin 40.tanesi işiz kalacak. İnşaat yapımında dahi eskisi kadar insan gücü kullanmıyoruz. İşsizlik çok zor.. Elbette çözümü var.. Siz daha iyi biliyorunuz.:)))

      Sil
  4. "Aktaş ayrıca yeni hesaplama yöntemi ile kalite değişimlerinin de endekse dahil edildiğini belirterek “Örneğin ürettiğiniz bir telefona ilave bir yetenek kattığınızı düşünün. Bu yeteneği kattığınız için değeri değişiyor. Kalitesindeki artıştan dolayı fiyatı artıyorsa buradaki artı değer de endekse girerek bir hacim oluşturuyor” ifadelerini kullandı."
    Hocam merhabalar. Bu TUİK Başkan vekilinin basına yaptığı açıklama. Hocam bu yeni yöntemle yapılan hesaplama:
    1- Kalite artışının hesaplanması rakamları sübjektif ve fiktif hale getirmez mi?
    2-Yeni hesaplama yöntemi gerçek üretim verilerinden kopmamıza neden olmaz mı?
    3- Verilerin denetimini ve sağlamasını çok zor hale getirmez mi?
    4-Bu şekilde bir hesaplama dünyada da kullanılıyor mu ?
    Sanki TUİK nasıl olurda milli gelir ve sanayi üretimi gibi verileri daha yüksek hesaplayabiliriz gibi bir zorlamaya girmiş gibi bir izlenim veriyor. Teşekkürler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Keşke eldeki rakamları düzeltmeye harcadığımız zamanı ekonomiyi ve sistemi değiştirmeye harcasaydık.

      Sil
    2. Hocam daha dun gece Hawking, C. Sagan ve A. Clarke uclüsünün programıni izledim, orada da kozmik enflasyona değinmişlerdi. Haklısınız.

      Sil
  5. Ekonomik konularda fiziksel terminoloji kullanildiginda o terminolojiyi iyi analiz etmek gerekiyor. Cunku ekonomi kurallari ile mukayese edilemeyecek katilikta doga kurallari ile benzer konular anlatilamaz, dogru analoji kurulamaz. Isinmak, sogumak gibi kavramlar maddeler icin kullanilabilir ancak ekonomi gibi sosyal bir alan icin kullanmak dogru bir anlatim olmaz. Demir belli bir seviyede isinip soguyunca eski haline gelebilir ancak ekonomi tanimlandigi gibi "isinirsa", tekrar "sogumak" zorunda kalmayabilir, "sogudugunda" eski haline gelmeyebilir.

    Genellikle para piyasalarinda cok kullanilan bu metod cogunlukla bir amaca hizmet eder.

    Bu makalede de benzer bir problemi 'isinirsa ne olur' bolumunde goruyoruz ki isin ozet kismi sanirim burasi.

    "Enflasyon artmaya devam ederse Merkez Bankası’nın enflasyonu ve dolayısıyla kur artışını denetim altına alabilmek için faizlerde artışa gitmesi kaçınılmaz olur. Sonuçta büyüme hızı da düşer."

    Faizleri arttirmak neden 'kacinilmaz' olsun? Kurun yukselmesi neden problem olsun? Yuksek kurun olusturdugu enflasyon artisi, yuksek kurun getirecegi ihracat artisi ile engellenemez mi? Ya da kur artisi baska onlemler ile engellenemez mi? Illa faizi mi arttirmak gereklidir?

    Bu sorular tartismaya oldukca cok acik seylerdir, kesin dogru ya da yanlisi yoktur.

    Yani 'isinmak' gibi negatif bir algi olusturan bir terim kullanmak belli ki bir sorun oldugunu one suruyor, ve bu soruna 'cozum' oneriyor. Aksi halde 'yanacak' imasi olusturuyor.

    Ancak bu tip 'isinma', 'soguma', 'yumusak inis/cikis', 'sismek, inmek', 'balon gibi patlamak' vs. fiziksel terimlerle izahlar daha cok ekonomi ile yuzeysel ilgilenenlere yonelik 'basit' aciklamalarda kullanilir, ve genellikle bu aciklamalar ile 'birileri' bir seylere ikna edilmeye calisilir.

    Okuyucularin bunlara dikkat etmesini, kim derse desin, 'dogru' denilen her seyi tekrar tekrar sorgulamalarini tavsiye ediyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ekonomi pek çok kavramı fizik bilimlerden ödünç almıştır. Bunların en önde geleni denge kavramıdır. Isınma konusunda endişe etmeyin her ekonomi ısınır da soğur da. Hiçbir ekonomi ısındığında sonsuza kadar öyle kalmaz.
      Faiz konusuna gelince kurduğunuz ilişkilerden ekonomiyi çok iyi bilmediğiniz anlaşılıyor yazdıklarınızdan.
      Okuyuculara öneride bulunmadan önce bence siz doğru sandığınız konuları bir daha sorgulayın.

      Sil
    2. Analoji gayet doğru. Elektriksel veya mekaniksel bir direnç varsa sonunda ısınma olur. Ekonomide zorlama ve direnç varsa buda ısınma ile sonuçlanır.

      Sil
    3. Adisz 08:54, siz hic doga bilimleriyle ugrasan birisinin 'molekuller arasinda cari acik var, bu yuzden sicaklik artiyor' gibi bir izah yaptigini duydunuz mu? Sosyal bilimler insana doga bilimlerinden daha yakindir, buna ragmen ekonomik konularin, fiziksel terminoloji ile anlatilmasi size de garip gelmiyor mu? Bir tek bu ornekte degil, ozellikle para piyasasi ile mesgul olanlarin yorumlarini dinleyin, bir cok ornek bulacaksiniz.

      Ben amacin cogunluklar korku, belirsizlik ve suphe olusturmak icin oldugunu dusunuyorum. Sport olsun diye de yapilmiyor herhalde.

      Sil
    4. Moleküller arasında cari açık var ifadesini duymadık ama size fiziğin ekonomiden ödünç aldığı bir kavram vereyim: Fizik bilimi, enflasyon kavramını ekonomiden ödünç almıştır. Big Bang sonrasında başlayan kozmik genişlemeye kozmik enflasyon ya da evrensel enflasyon deniyor.

      Sil
    5. Mahfi hocam, maalesef kozmik enflasyon yanlış bir örnek oldu. Orada sadece inflation-inflate Türkçede şişmek anlamına gelen tesadüfi aynı kelime kullanımı var. Ekonomideki enflasyon fikrinin bu Cosmic Inflation teorisine her hangi bir katkısı olmamıştır. Nash dengesi kavramının doğa bilimlerine katkısı aklıma çok iyi bir örenek olarak geliyor.

      Sil
    6. Kozmik enflasyon teorisinin kurucusu olan Alan Guth bir konuşmasında teorideki enflasyon teriminin ekonomideki enflasyondan esinlenerek konulduğunu söylemişti. Ama o konuşmayı aradım bulamadım.

      Sil
    7. Hocam bu konuda yanılıyor olabilirsiniz:
      “Guth found that the decay of the false vacuum at the beginning of the universe could produce some amazing results, including a rapid expansion at ever-increasing rates, which he called cosmic inflation.

      The incredibly vast expansion of the universe caused by inflation “solved” both Robert Dickes flatness problem and Guth’s own monopole problem.”

      Asıl konumuza gelirsek, yukarıda sizi eleştiren vatandaş ne termodinamikten ne de faiz-kur ilişkisinden haberdar. Ekonomide ısınma terimini neredeyse sizin uydurduğunuzu ima etmek üzere. “Overheated economy” terimini google’da yazarsa bir nebze olsun aydınlanabileceğini düşünüyorum. Siz isteseydiniz “aşırı” ısınma da yazabilirdiniz ama bunu tercih etmemişsiniz. Yani bu yorumcunun iddia ettiği şeyin tam tersini yapmış, negatif mesaj vermemek adına mesajınızı törpüleyerek iletmişsiniz. Anlayabilene...

      Sil
    8. tabirlere ve terimlere bu kadar takılmak yerine yazının ve bu yorumun tamamına baktığımda gördüğüm bir kaç şey var. 1.si ısınmak, şişmek gibi kavramların kullanımının negatif izlenim yaratmak için kasten kullanıldığını söylemişsiniz. hiç bir isim vermeden (ısınma-soğuma gibi, x/y durumu diye de incelediğinizde durumun rehavetini görebilirsiniz).
      2. si döviz kurundaki artışı dengelemek için faiz artırmak zorunda kalır teorisine karşı çıkmışsınız, normalde verdiğiniz öneri gelişmiş ekonomilerde iş görebilir ama bizim gibi bir ülkede, tohumlarını kendi sattığımız ürünleri ithal eder hale gelmişken, ihracat evresinde döviz kurunun artışının olumlu olacağını düşünmek biraz polyannacılık gibi geldi. vadesi gelmiş dış borçların ve dış ödemelerin toplam tutarı 235 milyar Dolarlık yük haline gelmişken döviz kuru artışına ihracatta kar gözüyle bakmak ... son olarak cnn türk 02.01.2018 tarihli haberinden bir alıntı yapmak istiyorum "Dış ticaret hacmi geçen yılın ocak-aralık döneminde bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 14,70 artarak, 341 milyar 108 milyon dolardan 391 milyar 250 milyon dolara çıktı. Dış ticaret açığı ise söz konusu dönemde yüzde 37,50 artışla 77 milyar 62 milyon dolar olarak hesaplandı. 2016 yılında dış ticaret açığı 56 milyar 44 milyon dolar seviyesindeydi. İhracatın ithalatı karşılama oranı da 2016'da yüzde 71,8 iken geçen yıl yüzde 67,1'e indi."

      Sil
    9. Ilker Gursoy, ben Mahfi Egilmez'i 'isinma' tabirini kullaniyor diye elestirmedim, bir tespit yaptim. Mahfi Egilmez'in ekonomi icin cozum onerilerine katilmiyorum. O yuzden yazisinda 'cozum' diye sundugu seylerin tartisilabilir seyler oldugunu soyluyorum.

      Siz ve sizin gibiler bunlari tartisilmaz kesin dogrular olarak goruyorsaniz da ekonomi konusunda muritlikten pek bir fayda gelmeyecegini belirteyim. Birilerinin yolundan ayrilmayip, muritlik yaparsaniz ancak kendinize yazarsiniz. Gidebileceginiz yol bellidir.

      Yorumumun sonuna da bakarsaniz, bu tespitimi sadece 'isinma' ile sinirlamadigimi gormus olacaksiniz. Yazdiklarimi sakinlestirici bir seyler kullanip tekrar okuyabilirsiniz o zaman belki siz de ozunu kavrayabilirsiniz.

      Yukarida soyledigim seylerin hepsi global para piyasalari icin de gecerlidir. Zaten bizdeki para piyasalari global piyasalalarin parcasidir. Egitirler, buraya gonderirler.

      Neyse, soylediklerimden faydalanip, faydalanmamak da size kalmis.

      Sil
    10. “Isinmak, sogumak gibi kavramlar maddeler icin kullanilabilir ancak ekonomi gibi sosyal bir alan icin kullanmak dogru bir anlatim olmaz.”

      Evet ısınma tabirini kullanıyor diye eleştirmemişsiniz(!) gerçekten.

      Ayrıca ben sadece ısınma tespitini eleştirmedim, yazınızın bütününde eksik ekonomi bilgisi işe yorum yazmanızı eleştirdim.Yükselen kura karşı İhracatı arttırırız oh ne güzel. Bakın bakalım ihracatın ithalatı karşılama oranı dolar uçup giderken nerelere düşmüş. Cari açık artarken, üretmekten çok tüketirken dış borcu nasıl çevireceksiniz? Üretimle, ihracatla yaparsınız ancak bunlar uzun vadeli programlarla yapılabilecek şeyler. Örneğin paranın bol finansmanın ucuz olduğu 2000li yıllarda ekonomiyi beton dökmekten daha katma değerli işlere yönlendirecek vizyona sahip yönetimlerin yapabileceği şeyler. Biz o treni geçmiş olsun kaçırdık. Şimdi ancak kısa vadeli etkisi olacak teşvik programları ile bütçe dengesini bozacak adımlar atılabiliyor, kötü mü değil. Ancak büyük resmi zamanında göremediğimiz için şimdi yangını söndürecek önlemler almaktan başkasını yapamıyoruz. Siz ve sizin gibi dar görüşlü insanlar yüzünden de bu yakın bir zamanda değişeceğe benzemiyor. Müritlik ismi kendinden müsemma “Adsız” gezinip doğruları söyleyenlere sataşan tipleri tanımlayacak sıfattır. Önce aynaya bakın sonra belki iki üç kelimeyi doğru şekilde bir araya getirmeyi öğrenebilirsiniz.

      Selametle...

      Sil
    11. Adsız18 Mart 2018 17:15 diyor ki:

      "Yuksek kurun olusturdugu enflasyon artisi, yuksek kurun getirecegi ihracat artisi ile engellenemez mi?" ve ekliyor;

      "Ya da kur artisi baska onlemler ile engellenemez mi? Illa faizi mi arttirmak gereklidir?"

      Cok güldüm. Ilahi "Adsız18 Mart 2018 17:15", hay siz cok yasayin e mi.

      En güzeli Siz ekonomik gelişmeleri izlemeye devam edin. Bizim gibi cahil ve bağnaz birer mürit olmayin, lütfen. Bunun sonucunda "Yuksek kurun olusturdugu enflasyon artisinin faziletlerini, yuksek kurun getirecegi ihracat artisini" mutlaka göreceksiniz. Inancinizi kaybetmeyin.

      Sil
    12. Ilker Gursoy, gene para piyasasi agziyla ekonomi dersi vermeye calisiyorsunuz. Para bollugu diye bir ekonomist olamaz. Boyle muglak bir tabir ile bir sey anlatilamaz.

      Simdi soruyorum size 2000'li yillarda para boldu diyorsunuz. Madem para boldu, faizler neden yuksekti? Siz o zamanki faizleri biliyor musunuz? Hadi 'dunya konjonkturu' gibi sacma sapan bir limana siginalim, nominal faizleri izah edelim, reel faizler neden yuksek bol paranin oldugu yerde? Bugun para yok, kriz kapida, hatta 'bundan ala kriz mi olur' durumunu yasiyoruz, reel faizler sifir, 2000'li yillarda para bol, gokten dolar yagiyor ama biz degerlendiremiyoruz, fakat gelin gorun ki faizler 60%'larda... Sizce de bu iste bir yanlislik yok mu? Alin inceleyin asagida faiz oranlari,

      http://www.tcmb.gov.tr/wps/wcm/connect/TR/TCMB+TR/Main+Menu/Temel+Faaliyetler/Para+Politikasi/Merkez+Bankasi+Faiz+Oranlari/faiz-oranlari

      Ismail Kilic, ithal etmeden uretim yapamazsiniz. Ihracat artarsa ithalat da artar. Vadesi gelmis borclarin cogu para piyasalarinin borcu. Gecmis haberlere bakin, surekli vadesi gelmis borc yuku su kadar bu kadar diye duyarsiniz. Bu borclar 'bu sene iyi kriz yapacak' denildigi yillardan beri surekli gundemde ama her nasilsa odeniyor, aciyorlar bize herhalde. Para piyasalari demisken ettikleri karlar ortada, yani bir tarafta 'kriz tam tam'lari calip, caldirirken, bir taraftan keseyi dolduruyorlar. Bankalara astronomik faizi dolayli ya da dogrudan odeyen millet kisa vadeli borc derdine dusmus, bu borclari yapanlar giderek daha fazla borclaniyorlar.

      Adsiz 09:49, yorumunuz fikriyatinizi cok guzel ozetliyor. Olaylara katabileceginiz bir dusunceniz yok, ancak baskalarinin soylediklerini tekrarlayabiliyorsunuz. Bu da size komik geliyor, muritlik de boyle bir seydir zaten.

      Sil
    13. "Moleküller arasında cari açık var ifadesini duymadık ama size fiziğin ekonomiden ödünç aldığı bir kavram vereyim: Fizik bilimi, enflasyon kavramını ekonomiden ödünç almıştır. Big Bang sonrasında başlayan kozmik genişlemeye kozmik enflasyon ya da evrensel enflasyon deniyor.

      Kozmik enflasyon teorisinin kurucusu olan Alan Guth bir konuşmasında teorideki enflasyon teriminin ekonomideki enflasyondan esinlenerek konulduğunu söylemişti. Ama o konuşmayı aradım bulamadım."

      Yahu Mahfi hoca, yeme bizi.

      Tereciye tere satma, hoca.

      Alan Guth diye bir adam kafasından kozmik enflasyon diye bir şey uydurmuş ve bu "uyduruş" her koşulda ispatlanabilen "genel" bir teori bile değil, siz bunun linkini bile bulamamışsınız, sonra, "fizik biliminin ekonomiden ödünç aldığı falan filan" yazaduruyorsunuz.

      Olmuyor Mahfi hoca, olmuyor.

      "İktisat"ın bilim olduğunu ispatlamaya uğraşıyorsunuz ama tıkanıyorsunuz...

      Sil
    14. Ülkende, bir Tesla yok, bir SpaceX yok, bir Amazon yok, bir Google yok, bir Apple yok, bir Samsung yok, bir UBER yok, bir Siemens yok, bir ASUS yok, bir Xiaomi yok, bir Windows yok, bir Android yok, neymiş "Yuksek kurun olusturdugu enflasyon artisinin faziletlerini, yuksek kurun getirecegi ihracat artisini" bla bla bla...

      Rusya'ya yaptığın domates ihracatından elde ettiğin gelirle, Türkiye ekonomisini şaha kaldırabileceğini mi sanıyorsun?!

      Millet, "Mars"a gitmek için teknoloji geliştiriyor. İhracat ürünleri, yüksek teknoloji üzerine.

      Sen, domates ihracatından elde edeceğin gelirle, Türkiye'yi güzel günlerin beklediğini zannediyorsun.

      Tabi tabi.

      Soru: Yüksek teknolojili ürün üretebiliyor musun ve ihracatını yapabiliyor musun?
      Cevap: Beyin terk!

      "Durmak yok, domates ihracatıyla kalkınmaya 'inanmaya' devam!"

      Sil
    15. Adsiz 15:25, android ve windows sirket degil marka.

      Ayrica imrendiginizi disundugum cogu bati ulkesinin en cok ihrac ettigi kalemler genellikle ya petrol/petrol urunleri ya da hizmettir. En fazla yuksek teknolojili urunu Asya ihrac ediyor bati degil.

      Neyse... Siz haklisiniz sanirim ben yaniliyorum.

      Sil
    16. Atomun kararlılığını dolar, Euro paritesi değil, proton elektron paritesi belirler. Molekül, cari açık veren atom ile cari fazlası olan atomların deneyeyim bulmak için kurdukları ekonomik bir teşkilattır. Covalent bağ ise aynı cari değerin iki farklı birim tarafından ortak kullanılarak ihtiyacın karşılanmasıdır.
      Evrenin ya da fiziğin ya da kimyanın ya da biyolojinin ekonomisi olmadığını düşünüyorsanız ya da düşünemiyorsanız aldığınız uçurucu molekülleri azaltmanızı tavsiye ediyorum. Sonuçta uçmanın carisi kütle çekimiyle ilgilidir dan dun konuşarak uçulamıyor.

      Sil
  6. Bu ısınmaya müsade edilmesinde temel neden erken seçim düşüncesi olabilir mi?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Olabilir, hatta büyük olasılıkla öyledir.

      Sil
  7. Şu zamanlarda olan politik gelecek kaygısı içte ve dışta gerçekleştirilen güvenlik politikaları, artan faizler, emtiaların değerlenmesi, küresel algımızın bozulması gibi nedenler varken hala daha soğumanın emarelerini görmememiz ve üstüne hala daha yüksek büyümenin istenmesi ciddi bir risk yaratıyor. Hocam şimdi tüm bunlara rağmen önümüzdeki seçimler geçene kadar ekonominin ısıtılması sonrasında tekrar toparlanmamız ne kadar sürer.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Göstergelerin ne kadar bozulacağına, sistemin ne kadar bozulacağına bağlıdır.

      Sil
  8. Hocam, son dönemde Türkiye'den ciddi döviz çıkışı olduğu söyleniyor. Bunun da ağırlıklı olarak Türk tahvillerinden olduğu yönünde söylentiler var. Ekonomist olmayan bizler bunun sadece söylenti mi, gerçek mi olduğunu bilebilecek durumda değiliz. Bizi bu konuda bir nebze de olsa bilgilendirmeniz mümkün mü?

    Teşekkürler...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet bu konuda Dünya Gazetesinde Alaattin Aktaş'ın saptamaları var:
      https://www.dunya.com/kose-yazisi/doviz-cikisi-hizlandi-bir-haftada-454-milyon-dolar-gitti/28558

      Sil
    2. Eldeki son veriler burada. Buna göre çıkış var.
      http://www.tcmb.gov.tr/wps/wcm/connect/7a7248fa-0b48-40fc-a51c-7266adac2c96/hmkexcel.pdf?MOD=AJPERES&CACHEID=ROOTWORKSPACE-7a7248fa-0b48-40fc-a51c-7266adac2c96-m8Fr95O

      Sil
    3. Çok teşekkürler, saygılar...

      Sil
  9. Sayın hocam cüzdanım da yangın var.

    YanıtlaSil
  10. Bu sefer soğuma büyük olasılıkla denetim dışı gerçekleşeceğe benziyor.TL de ani ve ciddi bir değer kaybıyla ekonomi buz kesebilir.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. TL bu cari acigi su haliyle daha fazla tasiyamaz. Dis konjokturu belirleyen dis konjokturun belli basli paralari olan dollar ve euroda degerlenme soz konsu birinde faiz artisi ile digerinde sozlu yonlendirlmeler ve ekonomik guven artisiyla tum bunlardan yola cikarak bu durumda onumuzdeki surecte dovizde ciddi sicramalar soz konusu olabilir, Bu durumda ekonomiyi yoneten hukumet kanadinin sogumayla ugracagini sanmam ancak top yine merkez bankasinda eger ilk toplantidan baslamak uzere 0.25 puan olmak uzere ustuste iki ya da uc kere faiz arttirmasi hem boylesi bir kur sicrama riskini bertaraf eder hem de ekonomide sogumayi denetim altina alir.
      tabi yapabilir mi pek emin degilim

      Sil
  11. Marmara Üniversitesi'nde yaptığınız konuşmanın linki varsa, twitter hesabınızdan paylaşır mısınız?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. O konuşmanın linki yok.

      Sil
    2. sevgili hocam bu linkten ulaşabiliyoruz saygılar https://m.facebook.com/ikf.marmara/

      Sil
  12. Hocam,seçim öncesi ekonomiyi soğutmak oy kaybettirmez mi? Hükümet ekonomiyi daha ne kadar ısıtabilir?

    YanıtlaSil
  13. Merhaba Hocam. Fed beklendiği gibi 4 kez faiz artırırsa Türkiyede de faizler yükselecek. Faizlerdeki bu yükseliş konut fiyatlarını aşağı çeker mi?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hocam faiz oranlarının artmasıyla konut maliyetleri daha çok artmaz mı? Konut fiyatları bu durumda yükselmez mi ? Türkiye şuan maliyet enflasyonu yaşamıyor mu ? Sorularım bilgilerimi çek etmek içindir şimdiden teşekkürler.

      Sil
  14. Önümüzdeki yıl içerisinde sırasıyla FED ve AMB'nın faiz arttırımına devam edeceğini düşünürsek gelişmekte olan ülkelerden de sermaye çıkışı hızlanacak. TCMB'nın faiz direnci de kırılmaya başlayınca hem içerdeki hem de yurt dışındaki kredi maliyetleri artacağından bırakın büyümeyi borçlu firmaların iflasları art arda gelmeye başlar. Diğer taraftan seçim öncesi popülist politikalar bütçede ve cari açıkta da artışın devam edeceğinin sinyalcisi gibi. Sürecin hızını düşündüğümüzde soğuma işlemi kontrollü değil koşullar gereği ve oldukça sert olacağa benziyor. KGF'nun pembe bulutları da dağıldığında stagflasyon ve değersizleşen TL öngörüyorum, ya siz ?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yeterince değersizleşmişti zaten ama haklısınız. 2013'den bu yana TL'nin değer kaybı yüzde 83.

      Sil
    2. türk lirası henüz çok değerli. gerçek değerine geldiğinde ihracatımız ithalatımızı karşılar duruma gelir. işte o zaman yeterince değer kaybetti diyebiliriz.

      Sil
    3. Mevcut üretim yapısıyla ihracatın ithalatı tam olarak karşılayabileceğini düşünmüyorum. İhraç ürünlerimizin çoğu başta enerji olmak üzere ithal ara malı ve hammadde kaynaklı. İhracata yönelik üretim arttıkça diğer taraftan ithalatı da besliyor. Kur konusunda ise TL'nin daha fazla değer kaybedeceği yönünde hemfikirim.

      Sil
    4. tanerus8 katılıyorum tl nin yenden değerli olması mantıksız.

      Sil
    5. Pekiyi böyle bir tabloda Stagflasyonlu bir Türkiye ekonomisi neye benzer.?

      Sil
    6. Bir şeye benzemez.ama olacagi bu.sorunu cözmeyip ötelemek boyle sorunlara yol acar

      Sil
    7. Kredilerle şişirilmiş suni talebin sönümlenmesiyle kapasite kullanımlarının doğal seviyeye düşmesi -yani daralma- buna paralel işssizlikte artış muhtemel. Faiz baskısının hem potansiyel hem de mevcut yatırımlar için kredi maliyetlerini yükselteceğini de düşünürsek başta inşaat sektörü olmak üzere tıkanıklık resmiyet kazanacaktır. Diğer taraftan değersizleşen TL'ye (Ya da artan kur) gıda ve enerji maliyetlerindeki artış eklendiğinde de dört nala enflasyon tehlikesi yüksek bir ihtimal.

      Sil
    8. Anlamaya calistigim ve tahminim de Adsiz 15:23 ün dedigi gibi. Özellikle kredi maliyetlerinin yükselecegi bir piyasada ekonominin insaat sektörüne yaslandigi Türkiyede bu sektörünün cökmesinin sonuclari ne ola ki.? Düsünmek bile istemiyorum.

      Sil
    9. Bu yorum yazar tarafından silindi.

      Sil
  15. Hocam alaattin Aktaş yazısında haziran ayından bahsetmiş kastettiği 2017 yılı mı o kısmı tam anlayamadım. Yardımcı olabilir misiniz saygılar hocam

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. http://www.tcmb.gov.tr/wps/wcm/connect/7a7248fa-0b48-40fc-a51c-7266adac2c96/hmkexcel.pdf?MOD=AJPERES&CACHEID=ROOTWORKSPACE-7a7248fa-0b48-40fc-a51c-7266adac2c96-m8Fr95O

      Sil
  16. Hocam selamlar,
    Yazılarınızı ilgiyle takip ediyorum. Öncelikle yazılarımızda bizi aydınlattığınız için teşekkürler. Nazende yazılarınızı canınızı sıkıyor. Biz büyüdük güçlendik diye düşünürken böyle yazilar canınızı sıkmıyor da değil. Hocam hiç mi iyi bir şey olmuyor? Ekonomi ile ilgili size göre varsa olumlu olan yazılarınızı da görmek istiyoruz. Teşekkürler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Olumlu olanları yazanlar çok. Asıl olan yanlış gideni gösterebilmek.

      Sil
    2. Hocam daha gün aymadan bu kadar insanın yazdıklarını okuyup kısa sürede cevaplamanıza şaşırdım. Ne yapıyorsunuz hocam o saatte? Çin’de misiniz yoksa ?

      Sil
  17. Günümüzde, bir kişinin kredi kartı sahibi olmadan yaşaması mümkün mü?

    (Düzenli geliri olan bir kişiyi kastediyorum.)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben son bir senedir kredi kartı kullanmıyorum. Cebimdeki parayı, aylık sabitlerimi biliyorum ve ona göre harcıyorum. Kredi kartı kullanırken de ay sonunda bütün borcu kapatırdım. Sonraki aya asla borcum sarkmadı ve bugüne kadar hiç faiz ödemedim. Kişisel yıllık tasarruf oranım %40 civarında. Atalarım Japon falan herhalde :)

      Sil
    2. Büyük adamsın Engin Sevim.

      Sil
  18. Kamu borcunun GSMH oranı iyi durumda gözüküyor.bence kredi Garanti fonuna benzer birkaç adım daha atılacak ve kamu iyice borclandirilacak daha sonra Türkiye tarihinde görülmemis soğuma gelecek buda 2021 de olur bence.

    YanıtlaSil
  19. Hocam bu kdv iadeleri direkt sene sonunda gider olarak yazılsa, gelir ve kurumlar vergisi azalış gösterse ve sonraki sene gider olarak yazılan iadeler tahsilat olarak gerçekleşip kdv geliri artsa bütçe açığı üzerinde çok büyük bir değişim olur mu sizce?

    YanıtlaSil
  20. Hocam 28 yaşındayım para kazanmaya başladığımda beri böyle enflasyon yaşamadım,bilmiyorum bu enflasyona nasıl dayanabiliriz,olumlu bir değişim ne zaman mümkün olur?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Türkiye, çift haneli yüksek enflasyona 1980 - 1994 arasında 10 yıldan uzun süreyle dayanmıştı.

      Sil
    2. Lira kazanarak geçim sağlayanların Allah yar ve yardımcısı olsun.

      Sil
  21. sn mahfi eğilmez;
    Gerçekçi ve tarafsız yazılarınızdan dolayı size öncelikle teşekkür ederim.
    Türkiye ekonomisin artık kronik olmuş sorunlarını hepimiz biliyoruz.Bir kalkınma modeli çizmek isterseniz, Türkiye için hangi modeli uygun görürsünüz.
    Türkiye'nin enerji açığı,eğitimli insan sıkıntısı,politik problemler,global rekabet ..vs gibi kriterleri de göze alarak

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sağ olun.
      Burada bunu yazmak mümkün değil çünkü böyle bir model uzun çalışmayı ve pek çok yan araştırmayla desteklenmesi gerekir. Ama işe ilk önce eğitim ve hukuk reformlarıyla başlanmasını önerirdim. Çünkü bu ikisi yanlışsa gerisinin doğru olma şansı çok az.

      Sil
    2. Tespitiniz çok doğru hocam;İlk düğme doğru ilikte değilse gerisi hep yanlış ilikte olur.Selamlar

      Sil
  22. Turkiye hali ihracatinda Cinden sonra ikinci, Hali ustune hali dokuyor uretiyor bu ulkenin hanimlari calisiyor ve ihracat ustune ihracat patlatiyoruz. Hem koyun sektorune faydasi oluyor hem de kulturel imajimiz firliyor.
    Keske btun sektorlerde boyle durumda olsak Tekstilde bilisimde vs....

    YanıtlaSil
  23. Özlem Köroğlu19 Mart 2018 03:44

    Hocam ben bu yıl ekonomiyle alakalı bir bölüme başladım ünv de ve sizin çok değerli bir ekonomist oldugunuzu duyup sizi takip etmeye başladım. 1. Sınıf olmama rağmen açıklayıcı diliniz ve yalın anlatımınızla bize ışık tuttuğunuz için size çok müteşekkirim.

    YanıtlaSil
  24. Burada hem araştırmalarınız ve yazdıklarınızla bizi aydınlatıyor hem de belki de daha zor olanı yapıp bütün yorumlara sabırla tek tek cevap veriyorsunuz hocam. Emeğinize sağlık

    Hakkınız ödenmez hocam sağ olun var olun.

    Saygılarımla

    YanıtlaSil
  25. Tabloya bakarak ısınmanın olduğunu söylerken, tablo nasıl olsaydı sağlıklı olurduyu merak ettim, tşkler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Cok basit. Tablonun tam tersi olsaydi saglikli olurdu. Bunun icin de mi yardim istiyorsun,

      Yine de.

      En azindan merak etmissin. bu da bir ilerlemedir.

      Sil
    2. Mesele yüzde 5 büyüme, yüzde 4 - 5 enflasyon, yüzde 3,5 - 4 cari açık ve yüzde 1,5 bütçe açığı şeklindeki bir görünüm sağlıklı bir görünüm olurdu. Finansman açısından önemli sorunlar çıkarmaz, kredi notunun düşmesine yol açmazdı.

      Sil
  26. Mahfi Bey, Yazınızın başlangıcında ısınma ile ilgili tespitlerde Kapasite Artışı dışında yeni "Yatırımla" sağlıklı bir büyüme olacğaını bahsetmişsiniz ancak tablonuzda 2015, 2016 ve 2017'e dair herhangi bir yatırım parametresi göremedim. Bu durumda yatırımın artıp artmadığını görmeden neye göre ekonomi ısınmış diyoruz?

    Evet kapasite kullanım oranı artmış ama belki yatırımlar daha fazla artmıştır? Bunun göstergesini incelemeden ekonomi ısınmış demek doğru mu?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yatırımlarla ilgili veriler henüz açıklanmadı ama artmış olsa bile enflasyonun yüksekliği ve cari açığın hızlı artışı ısınmanın temel göstergeleri. Nitekim TCMB verileri, Ocak 2018 - Ocak 2019 arasın dönemde Türkiye'nin dış finansman ihtiyacının 235 milyar dolara yükseldiğini gösteriyor. Bu bile tek başına bir ısınma göstergesi.

      Sil
  27. Hocam sebep sonuc iliskisi alenen ortada olmasina ragmen, sadece % 1.4 artisi olan kapasite kullanim orani ile 2 kati buyume, % 8.5 sanayi uretim endeksi, % 5.3 istihdam artisinin karsilandigini aciklamak ne kadar dogru emin olamadim. Ben, cok mu yuzeysel dusunuyorum acaba

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hayır tersine çok mantıklı bir soru soruyorsunuz ama kapasite kullanımındaki küçük görünen artışın etkisi az değildir. Öte yandan sanayi üretiminde de ciddi artış var. Ama bunlar yıllık 235 milyar dolarlık dış finansman bulma ihtiyacı gözönüne alındığında zaten ekonominin ısınma göstergeleri.

      Sil
  28. Hocam Merhaba,

    Arac fiyatlari son 13 - 14 ay icinde inanilmaz yukseldi. Gecen sene 115.000,00 TL ye alinabilen bir arac su anda 180.000,00 TL civari satilabiliyor. Ben bu yukselis yuzunden degistirememistim aracimi. Ama goruyorum ki cevremizde insanlar otomobile bu inanilmaz paralari verebiliyorlar. Isinmanin veya cari acigimizin nedenlerinden biri de sanirim bu anladigim kadari ile. Halkimizin fiyati ne olursa olsun ne kadar zamlanmis olursa olsun kredi ceker, borclanir ve alirim anlayisi da etkili midir?

    Saygilar,
    Onur Kacmaz

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Araba fiyatlari ozellikle de ikinci el fiyatlari enflasyonun yuksek oldugu kur hareketlerinin yogun oldugu ulkelerde yuksek seyreder kiymetlenir her zaman prim yapar.
      Eskiden enflasyonun cok yuksek oldugu yillarda bir araba bir ev formulu vardi Turkiyede. Buradaki araba kavrami oyle donemin sartlarina gore en luks en konforlu en pahalli araba da degildi.

      Suanda Turkiye oyle bir surece girdi. Mesela enflasyonun indigi doviz kurunda stabilizayonun istikrarin oldugu 2000lerin ortalarinda ozellikle 2004 ile 2012 arasinda insanlar dusen istikrara kazanan enflasyonla birlikte aniden dusen kredi faizleriyle ve istikrarli kur sayesinde sifir araclari aliyorlardi alabiliyorlardi. Piyasada yeni ve kaliteli her cesit turden arac bollugu olusuyor. Ikinci el otoda bu bolluktan nasibini aliyor dusen enflasyon karsisinda ikinci elde fiyatlar rekabetten dusuyrodu cunku herkes biliyordu ki 6 ay sonra bu arabin fiyati suanki fiyattan daha az edecek musterisi de cikmayacak. Dolayisiyla o donemde bir cok kisi araba sahibi oldu ozellikle tasarda fakir muhitlerde yasayanlar otomobil imkanina kavustular. Dahasi 90li 80li yillardaki gibi bir araba bir ev formulunun de bittigine o donemde insanimiz hemen idrak etti dolayisiyla arabnin bir ulasim ve ticaret araci belki de bir keyif oldugu bilinci ile tuketici davranisini gerceklestirdiler. Tipki abd ve avrupa ulkelerinde olan bizde de oldu.

      Ama suanki durum yine yavas yavas bir araba bir ev formulune giriyor hem ikinci elde hemde sifirda. Ornegin kisi sifir arac alirim ya da bir senelik temiz arac alirim bir iki sene kullanirim satarim degeri artar kulladigim yanima kar kalir sattigim para ile de ev alirim ya da evin pesinatinin buyuk bolumunu oderim mantigina giriyor. Bunun da en buyuk muessibi enflasyondur.Kisaca paradan kacistir artan mal ve hizmet fiyatlaridir.

      Kisaca 80li 90li ve suanki olan olay arabayi bir yatirim araci hatta odeme araci olarak gormedir. Halbuki 2004-2012 arasinda araraba alan kitle sunu cok iyi biliyordu aliyorum 1.el 2.el ama zarar ediyorum sadece biniyorum geziyorum isime yariyorsa da arabamla ticaret yapiyorum diyebiliyordu. Suanda ise arabanin konumu bir cek gibi bir emtia gibi hurdasi bile deger kazaniyor. Cunku o km giris eskiye oranla nufus ve ekonomik buyukluge oranla az ikinci el de enflasyona dayali sekilde fiyat artislarina gebe kaliyor

      Sil
    2. Isinmis ekonomilerde okm arac alimi yuksek seyreder. Ikinci el piyasasi ise alim satimda canlidir. Hatta bizim Turkiyede piyasada hareketin ilk kayangi cogu zaman ikinci el arac alim satimlaridir canli ise piyas hareketlidir piyasada para donuyordur. Ozellikle de mevsimsel olarak da ilkbaharda ikinci el alim satimi ivme kazanir.
      Aracta fiyatlarin yukselmesi evdeki gibi balon vs soz konusu degildir en azindan benim bildigim boyle ekonomik deneyim yok dunya ekonomi tarihinde ve literaturunde.Otomobil balonu patladi vs...

      Turkiyede fiyat artisinin sebebi yuksek enflasyon, artan yuksek seyreden vergiler yukselen kurlar ve piyasada nufusa oranla(genc ve cocuklu aileler nitelikte) Turkiye toplumunun ihtiyacini karsilayacak sayida aracin bulunmamasidir.Tum sebebler Boyle olunca insanlarin talebi bir sekilde olusuyor ve ikinci elde ve okmde arac fiyatlari yuksek seyerediyor ve her gecen gunde yukseliyor.

      Sil
  29. Çok güzel bir yazı hocam.Teşeķķürler...

    YanıtlaSil
  30. KAR ZARAR HESABI: türk lirasının değeri ne olmalı sorusunun tek bir cevabı var. ithalat ve ihracaatınız eşit olduğunda paranız gerçek değerinde demmektir.paramız düştü yada yükseldi diye üzülmenin sevinmenin anlamı yok.pakacağımız yer ihracatımız ithalatımızı karşılıyor mu olmalıdır.biz nerji etihal ediyoruz şunu alıyoruz bunu alıyoruz boş ve saçma dır. nasıl asgari ücretli biri asgari ücretle yaşamk zorunda ise bizde ürettiğimiz kadar yaşamak zorundayız.daha iyi yaşamak istiyorsak üretmeyi öğreneceğiz. borç alarak bugünkü gibi yaşamaya çalışmayacağız.

    YanıtlaSil
  31. SAVAŞ- MUHAREBE-ZAFER:savaşlarla muharebeler birbirine karıştırılıyor.savaş tek muharebe olabileceği gibi bir çok muharebelerdende oluşabilir.örneğin 1. dünya savaşı Çanakkale suriye kanal sarıkamış vs gibi bir çok cepheden oluşmuştur.kıbrısa yaptığımız çıkartma ise tek cephedir. zafer muharebenin sonunda tanımlanmaz. savaşın sonunda tanımlanır.osmanlı bir çok cephede kazanmasına rağmen savaşın sonunda yenildi.prensip olarak kaybedilmiş savaşlarında cepheleri kutlanmaz. almanların 2. dünya savaşının cephelerini kutlamaları ne kadar saçma olur değilmi.çanakkale ve kutul ammare zafer günleri değil. ama daha küçük başarılar olmasına rağmen sakarya ve Dumlupınar zafer günleridir. çünkü 1. dünya savaşını kazndık

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bir duzeltme.kurtulus savasini kazandik.kurtulus savasi cepheleri kutlanabilir

      Sil
  32. Sayin Hocam öncelikle yazi karakterim icin özur dilerim. Isvec'te yasiyorum ve Turkce klavye bulmam pek olasi degil.

    Sayin Hocam, Marksist birisi olarak sizi yillarca ilgiyle takip etmisimdir. Bilimsel yaklasiminiz nedeniyle yazdiklariniz benim icin cok önemli bir yerdedir. Hocam burada calistigim firma bir grup sirketi ve bu grup dunyada celik uretiminde ust siralarda olan enerji, demiryolari yatirimlari yapan yari özerk bir KIT tipi kurulus. Bu kurum 2019 yili icerisinde Turkiye'yi cok ciddi yatirim bölgesi olarak göruyor ve halihazirdaki yatirimlarini arttirmayi planliyor. Böyle bir konjuktur ve ekonomik-siyasi istikrarsizlik ya da istikrarsizliga acik bir ortamda diyelim yatirim fikri gercekci midir? Turkiye bu gelen yatirim ve dövizleri kendi Ar-Ge sureclerine ve uretime yonlendirebiliyor mu veya boyle yapmasi bir cözum mudur?

    Cok tesekkur ederim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sayın betrayer,

      İsveç'de yaşayıp yazı karakterleri için özür dilemeniz büyük incelik. Türkiye'de yaşayıp Türkçe'nin canına okuyan bunca insan arasında gerçekten fark yaratmışsınız, bu inceliğiniz için bir okur olarak ben de size teşekkür ederim.

      Sil
    2. Hakkımdaki sözleriniz için çok teşekkür ederim.
      Kuruluşun tam olarak ne yatırımı yapacağını bilmeden bir şey söylemek mümkün değil ama o çapta bir kuruluş fizibilite yapmadan buralara girmez. Mutlaka gördükleri bir getiri vardır. Türkiye, ilginç bir ülke biliyorsunuz. Bazen batıda istikrarsızlık gibi görünen durum burada istikrar anlamına gelebiliyor. Öte yandan bu tür uluslararası yatırımlar muhtemelen MİGA kapsamında siyasal risklere karşı sigortalı olarak yapılıyordur.
      Türkiye, kazandığı bu dövizleri bu dediğiniz alanlara pek yönlendiremiyor çünkü hep dış finansman ihtiyacı içinde bulunuyor. Dolayısıyla gelen döviz bu ihtiyaca gidiyor.

      Sil
    3. Çalıştığınız firmanın adı Jernkontoret midir acaba? Sektörü takip eden biri olarak merak edip sordum.

      Sil
    4. Merhabalar, öncelikle Sayin Adsiz tesekkur ederim. Kulturun dille yasadigina ve zenginligin ancak dile ile gelisecegine inan birisiyim.

      Sayin Mahfi hocam cok tesekkur ederim cevabiniz icin. Daha önceki cevaplariniz ve yorumlarinizdan da cikardigim sekli ile bir klise olacak ama egitim ve hukuk olmazsa hicbir sey olamayacak gibi duruyor.

      Ilker Bey Uddeholms AB firmasinda calisiyorum. Firma Avusturyali voestalpine grubunun bunyesinde. yatirim da orasi uzerinden ilerliyor.

      Sil
  33. Hocam merhaba..para politikalarında istikrar yok..guvensizlik var.. buda kurlarda artışa enflasyonda artışa neden oluyor.buda yüksek faizi tetikliyor...secimlere kadar.. yüksek faiz..yüksek kur yüksek enflasyon..ve yüksek büyüme devam edecek..yuzde 20 borsa..20 dolar..50 faiz 10 nakit şeklinde bir strateji korumacı ve biraz da kazançlı olacaktır.. iyi çalışmalar.. not..altin ithalatı yavaslatilirsa (zaten reel altın kazancı yok) cari acık ve kur tutulabilir..bir miktar ekonomide soğuma olur..

    YanıtlaSil
  34. Hocam devamli verilen cari acik ve dolayisiyla borclanmaya dayali büyüyoruz. Büyümek yurt ici ve yurt disi piyasadan mal ve hizmet talebinde artisini getiriyor. Bu da talep enflasyonunu.
    Ama enflasyon kotu bir sey. Hele ki cift haneli olursa. Paramızın degeri düşüyor. 1 TL'ye 2 elma alirken 1 elma aliyoruz.
    Peki neden talep düşmüyor. Yani talep artti enflasyon yukseldi, enflasyon yukseldi neden talep düşmüyor. Insanlar neden daha az talep etmiyor?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Temel ihtiyaçlara talep düşmez. Milletin açlıktan ölecek hali yok. Ama o kadar da gerekli olmayan şeylerden tasarruf yapabiliyoruz. Misal ben artık taksiye binmiyorum( aslında binemiyorum), toplu taşıma kullanıyorum. Son 6 ayda bir kere içki içtim. Ama ilk önce vazgeçtiğim harcamam ev almak oldu.

      Sil
  35. Hocam benim koreli arkadasim var cebindeki durudk yere parayi haracamaz
    Bir de arjantinli arkadasim var o da cebinde para tutmaz.10 tane kredi karti almis birbirni donduruyor kartlarin odemesini kartla yapiyor resmen bizdeki ciftlikbank tarzi ponzi sistem kurmus herif.Masallah hergun de biriyle takiliyor
    Yunanli arkadasim ben sabah 5te ise gitmek icin yataktan kalkarken bizimkisi o saatte tavernadan masadan yeni kalkiyor.Bazen arabayla beni al clupten diyor, zannediyorum eve gelecek parasi dahi kalmiyor cogu zaman
    Ucumuzde ev arkadasiyiz asagi yukari ayni gemideyiz gelir duzeyimizde buyuk farkliliklar yok ama ekonomik davranislarimiz birbirinden farkli. Iktisat bilimi bunu nasil acikliyor

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Öteden beri anlatmaya çalıştığım konuya güzel bir örnek vermişsiniz.
      Ekonomi bilimi Alfred Marshall'ın deyimiyle genel eğilimlşer üzerine kurulu bir bilimdir. Ve temelinde insan vardır. İnsanlar her yerde az çok farklıdır. Gelenekler, görenekler, alışkanlıklar toplumsal farklılıklar yaratmıştır. O nedenle Türk ile Arjantinli ve Koreli birbirine benzemez. Mesela arz ve talep kanunları her üç ülkede de geçerlidir ama tüketim, tasarruf, yatırım alışkanlıkları farklıdır. Arjantin, yıllar yılı yüksek enflasyonla yaşadığı için Arjantinlilerin eline geçen parayı, değeri düşmeden harcamak gibi bir alışkanlığı söz konusudur. Buna karşılık Koreliler, geleceklerini düşünmeye alıştıkları için ellerine geçen parayı tasarruf ederler. Türk tam da bu ikisinin arasında bir yerdedir.
      O nedenle ekonomi evrensel olsa bile (ki o da tartışmalı) ekonomi politikası tamamen yerel olarak dizayn edilip uygulanmak zorundadır.

      Sil
    2. Ya, bizim yunanliya ne demeli?
      Ben saat 5de sicacik yatagimdan kalkarken bu herif saat 5de tavernadan masadan kalkiyor

      Sil
    3. Bu su mu demek hocam, enflasyon ongorusu arttikça insanlar daha cok aliyor cunku paranin degeri düşünce daha az alabilecek. Bu sebeple var olan enflasyon da düşmüyor. Enflasyon da dusurmezse insanlarin talebini ne dusurur?

      Sil
    4. "O nedenle ekonomi evrensel olsa bile (ki o da tartışmalı) ekonomi politikası tamamen yerel olarak dizayn edilip uygulanmak zorundadır."

      Kendi kendini yalanlamak işte böyle olur.

      Defalarca yazdık hâlâ anlamadınız: "İktisat", bilim değildir.

      "2x2=4" kesinliği olMAyan "iktisat", bilim değildir.

      Mahfi Bey'in 68 yıllık ömrünün büyük bir bölümünü, "iktisat"ın bilim olduğunu söyleye söyleye kandırmışlar, şimdi Mahfi Bey de başkalarını kandırmaya çalışıyor.

      "Cambridge Analytica" olayı bile tek başına, "iktisat"ın bilim olmadığının ispatıdır.

      "Bretton Woods zihniyeti"nde takılıp kalmış kişiler, çürümeye mahkumdur.

      İnsan davranışlarının değişkenliğini ve saptırılabileceğini gayet iyi bilen "Cambridge Analytica", ABD'de başkanlık seçimlerinde oy verecek insanların davranışlarını, Trump'ın kazanacağı şekilde dizayn etti ve Trump kazandı.

      "İktisat" denen şey için de aynısı geçerli. Matematik kesinliği olmayan yerde bilim yoktur. İnsan davranışlarının değişkenliğini ve saptırılabileceğini gayet iyi bilen "iktisat", bilim değildir.

      Sil
    5. Bilim dali degilse nedir? Bir inanç sistemi mi? FED Baskani da Papadir o halde.

      Sil
    6. Sayın Adsız 14:49 açtığınız tartışma size de fayda getirmez.

      Plüton gezegen mi, değil mi? Gezegen olarak kabul edilmiyor artık. Hayatınızda ne değişti?

      Sil
  36. vergiden kaçmak ile vergiden kaçınmak
    arasindaki fark nedir? Birinde vergi kaciriyoruz digerinde vergiden kaciniyoruz ben cozemedim

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Eğer bir ticari gelir elde etmiş ve bu geliri beyan etmemiş vergisini ödememişseniz bu vergi kaçırma olur.
      Eğer bu ticari gelirinizin bir kısmını bir spor kulübüne bağışlamışsanız o zaman o kısmın belirli bölümünü doğacak olan verginizden düşebilirsiniz. Bu da vergiden kaçınma olur.

      Sil
    2. Evlerde üretilen bira kaçınmaya mı girer kaçırmayamı?Ticari olmadığı için kaçınmaya girer diye düşünüyorum.Birde rahmetli Şükrü Kızılot hocayı analım;'Fazla vergi iyi vergiyi öldürür'

      Sil
  37. sayın hocam,bu anlattıklarınızdam moodys in çokta siyasi davranmadıgı gerçekleri görüp notumuzu düşürdügü ve adamlara veryansın etmenin dogru olmadıgı hatta modddys eleştirenlerin siyasi davrandıgını söyleyebilirmiyiz.sayın hükümetimiz, kendini her eleştireni düşman ilan ediyor,kendi yaptıklarını hiç görmüyor,ne yaparsa yapsın desteklenmesini istiyor.bu türkiyede korku ,endişe ve makam kaygılarından dolayı olabilir ama yabancılar için bu geçerli olmuyor.her olumlu işin kendilerinden her kötü olayın allahtan geldigi tavrını artık bizi yönetenlerin bırakması şart.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet her açıklanan yeni veri Moody's'in haksız olmadığını gösteriyor. Daha 6 ay önce dış finansman ihtiyacının 210 milyar Dolar olacağını konuşuyorduk oysa şimdi 235 milyar Dolara çıktı.

      Sil
  38. Tam seçimler öncesi ısınma, seçim öncesi soğutma işsizlik eğrisinin yukarı dönmesi demek. İki uç pis değnek!

    YanıtlaSil
  39. Hocam
    Dunyada bu para bollugu oldugu surece bu sarmal devam eder fed yaptigi bu yanlistan donemiyor oda kisir donguye dondu bizde bu sarmala girdik sonunda patladigi zaman herkes
    Ucucak

    YanıtlaSil
  40. Hocam hep dersiniz yazilarinizda
    Once egitim, sonra hukuk. Her yazinizin sonucu bir oneriyle sonuclandiginda yine Egitim-Hukuk diyorsunuz. Sonrasi Ekonomi gelirki, sizin akademik olarak egitimci yaniniz on planda ve ekonomi isiniz uzmanliginiz. Cok guzel noktaya parmak basiyorsunuz taktir ediyorum, ama okuyan ve degerlendirenler hep cebini dusnuyor, eger bir yok takip edilecekse cumhuriyet kurulurken planlanan ekonomi modeli takip edilebilir ki hem gelecek adina anlatmak hemde ne kadar dogru bir model oldugunu gosterilebilir.
    Bu analizleri yapan kac tane Mahfi Egilmez vardir su an bilinmez ama Gelecekte kac tane sizin gibi yetisen model insan olacak, bu konuda karamsar ve iyimser degilim.
    Saygilar

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Estağfurullah, sağ olun. Ben bu tür analizleri yapan çok kişi olduğuna eminim. Çoğunun sesi çıkmıyordur.

      Sil
  41. Bizim oğlan bina okur döner döner gene okur yillardir aynı hikaye ... Ama bu sefer borç büyük açık büyük soğuma öncekiler gibi pek kolay olmaz.

    YanıtlaSil
  42. Dolar firliyor ne usunuyorsunuz daha da cikar mi

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Dolar kısa sürede düşebilir ama uzun dönemde yön hep yukarıyı gösteriyor.

      Sil
  43. Bu arada belirtmek de fayda var. 6 sifir atildigi Ocak 2005den bugune fiyatlar %193 artmis durumda
    ekim 2009dan beri fiyatlar %100 artmis. Yani ekim 2009da 1 liraya aldiginiz bir urun bugun 2 lira

    bu hallice gidersek fiyatlar daha da artacak gibi
    suanki tlnin reel alim gucu 1975 subat ayindaki tl nin alim gucu ile esit
    Ytl ilk ciktiginda 1958daki tlnin alim gucu ile esitti hemen hemen

    YanıtlaSil
  44. Isınmayı arttırmakta ısrarcılığın sebebi açıklanan büyüme ve enflasyon verileri çerçevesinde herşeyin daha iyi olacağı düşüncesini tahkim etmek.. Geçen sürede bazı istatistiki verilerin hesaplama şeklinin değiştirilmesi geçmişten gelen bağın kopartılarak kendi istediği yönde verilerin oluşması arzusu.. Bunlar beni gelecek konusunda çok endişelendiriyor. Bence en önemli sorun veri güvenilirliği umarım böyle bir yola girmemişizdir. Girenlerin sonu malum.. çok yazık olacak masum insanlara..

    YanıtlaSil
  45. Hocam ülkemizde tasarruflar yatırımlara dönüşüyor ve yatırımların bir kısmını tasarruflarımız yeterli olmadığından dış ticaret açığı ile kapatıyoruz. Bu ifadede kafama yatmayan iki konu var.
    1) Tasarruflarımız sadece yatırımlara mı dönüşüyor bu tasarruflarla bireysel kredi, tüketici kredisi verilmiyor mu?
    2) Yatırım açığını kapatmak için dışarıdan ithalat yapıyoruz. Halbuki yapılan ithalatın tümü yatırım malı ithalatı değil tüketim malı ithalatı da yapıyoruz?
    Teşekkürler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. 1) Tabii ki veriliyor o miktar kadar sızıntı oluyor.
      2) İthalatımızın sadece % 15'i tüketim malı.

      Sil
    2. Peki hocam geçmiş tasarruflar yani stok tasarruflar yatırımcıya kredi olarak gitmiyor mu? %5 tasarruf açığı neden geçmiş yılların tasarrufu ile kapatılamıyor?

      Sil
    3. Tasarruf fazlamız yanı tasarruf stoğumuz olmadığı için.

      Eldeki tüm tasarruflar o yıl için kullanılıyor, o yetmiyor üstü borçlanılıyor.

      Tasarruflar yatırıma da, tüketime de, ithalata da, ihracata da kullanılıyor. Tasarruflar yatırım için kullanılıyor derken bir bakıma sadeleştirme yapılıyor ve şu mantık kuruluyor;

      Tüm harcamalarına, gelirine hakim olduğunu düşünelim. Tüketim harcamaların içinde kısa vadeli kredi kullandığını tamamını da ödediğini düşünelim. Yatırım sayılmaz ama bizim ölçekte 5000 TL tutarında peşin ödeyerek bir mobilya aldığını düşünelim.

      Şimdi sen bir değerlendirme yapıyorsun. İlk etapta şöyle düşünürsün. Ben peşin ödeyerek 5.000 TL lik mobilya almamış olsaydım, 3000 TL lik kredi kullanmayacaktım.Ödediğiniz faizleri hesap etmedim.

      Esasında krediyi her nekadar tüketim harcamaların için almış olsanda, mobilyayı nakit aldığın için kredi kullanmak durumunda kaldın. Mobilya harcaman olmasaydı krediyi de kullanmazdın.

      Sil
  46. Hipertansiyon hastası doktora başvurur. Doktor tanaiyonun nedenini damar sertliğine bağlar ama asıl nedeni sorgulamaz. Çünkü hastanın yaşı ilerlemiştir ve bunu doğru olarak kabul ederek ek tansiyon ilacı kullanılmasına karar verir. Hasta yine tansiyon şikayetiyle doktora gider. Doktor, tansiyon ek tansiyon ilacı kullanması getektiğini söyler. Tansiyon hastasının kullandığı ilaç 4 e çukar fakat hasta hala tansiyondan şikayetçidir. Tekrar başvurur ve tansiyon ilaçlarını değiştirmesin karar verilir. Bu hikaye böyle uzar gider. (Başımdan geçen olay). Bu arada her komşunun ayrı önerisi vardır. Her gidilen farklı doktorun farklı bir ilacı.

    Aslında sorun doktorda değildir sorun yıllardır yapılan hata yanlış beslenmededir. Türkiye'nin içinde bulunduğu durum işte bu. Artık tansiyon düşürücü ilaçlarla bu iş gitmez.

    YanıtlaSil
  47. Her zamanki gibi çok güzel bir analiz olmuş.

    YanıtlaSil
  48. http://www.diken.com.tr/suriyeli-gocmenlere-ucretsiz-telefon-hakki-abd-ve-ab-ulkeleriyle-de-konusabilecekler/
    Suriyelilere ucretsiz telefonla konusabilecekler bu hususda ne dusunuyorsunuz?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bir ülke kendi vatandaşına sağladığı olanaktan ötesini başkasına sağlamaz. İşin essası budur. Demek ki bir yerde yanlış yapıyoruz.

      Sil
    2. Bravo ustad!

      Sil
  49. Euro neden sürekli yükseliyor hocam? Specifik bir sey mi oluyor?

    YanıtlaSil
  50. Ekonomik verilerin saglikli olmadigi gercegi yansitmadigina dair bilirkisi statüsündeki insanlarin aciklamalari cogaliyor. Bu veriler nasil degistirilebiliyor hocam? Başka bir deyişle biz böyle bir sey yapmasak bile ornegin Yunanistan bunu nasil yapti? Sirketlerin bilanço makyaji yapmasi kadar kolay bir sey olmasa gerek.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Denetlenmesi çok zor. Şirket küçük denetleyebilirsiniz, ama mesela TÜFE için 400.00 fiyat derleniyor. Bun u kolay denetleyemezsiniz.

      Sil
  51. Şu anda Türkiyedeki yabanci yatirimcilar tahvillerini satarak cikis yapiyorlarmis. Buna sebep olarak yabanci yatirimcinin cekirdek enflasyonda bekledigi düşüşün gerceklesmemesini gosteriyorlar...Türkiye icindeki enflasyon yabanci yatirimciyi neden ilgilendiriyor hocam?..Onlar icin onemli olan reel faizler degil midir?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Enflasyonun tek neden olduğunu sanmıyorum. Yukarıda yazımda değindiğim gibi Türkiye'nin 1 yıl içinde bulması gereken dış kaynak miktarı 235 milyar dolar. Yani risk yüksek. Bazen risk yüksekliği faiz ne kadar yükselirse yükselsin yabancı yatırımcının kaçmasına yol açar. Sıcak para böyle çalışır.

      Sil
    2. Enflasyonla yabanci yatirimci arasinda bir bağ var mi ki Hocam?

      Sil
  52. hocam ekonomiyi soğutmanın bir yolu bulunur, bulunur elbet de, şu işsizlikten motoru yakıp her yazınızı türlü komikliklerle yorumlamayı iş edinenleri nasıl serinletecekler orası muamma.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sayin, atos Portos aramis aphros bu sayfalarda yapilan komiklikler disinda herhangi bir konuya ciddi yorumlar bekliyoruz.

      Sil
  53. Hocam erken secim tahmininizi guncelleme (siz bunu tahmininizin tutmadigini itiraf etme ve ozelestiri yapma diye de okuyabilirsiniz) vakti geldi. Ekonomiyle ilgili varsayimlariniz -yukaridaki makalede de gorundugu uzere- hala gecerli olmasina ragmen neden yanildigizi aciklayacak misiniz? Hatta ekonomiyle ilgili olmayan onemli bir varsayiminiz da fazlasiyla tuttu, Afrin dustu, herkes bundan memnun, vs. Ama erken secim gene de yok (ben size o zaman da dedim olasiligi cok ama cok dusuk diye), acaba nerede yanildiniz?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ortada bir hata ya da eksiklik yok. Bütün göstergeler erken seçime işaret ediyor. Yalnız anladığım kadarıyla henüz anketlerden aradıkları oy oranını hala bulamadılar. Tereddüt ve gecikme ondan.

      Sil
    2. Mahfi bey, erken seçim olacağını tahmin ederken yaptığınız kabullerde sıkıntı var. Atılan oylar ile çıkan sonuç arasında doğrudan bir alaka olacağı kabulünüz doğru olmayabilir. Oylar doğru sayılmayacak ise seçimi erken yapmanın iktidar için herhangi bir faydası da olmayacaktır.

      Sil
  54. Sayın Eğilmez,siz o zaman ne düşünüyorsunuz bilmiyorum ama, başta TÜSİAD çevreleri olmak üzere birçok çevre 2008 yılında, bundan tam on yıl önce, o zamanın Başbakan' nına bugün olduğu gibi“Ödemeler dengesi sorunu var, acil IMF ile 20. Stand-By yapalım ve 35 milyar dolar alalım, yoksa yola devam demeyiz” diyorlardı. Ama o zamanın başbakanı bunlara prim vermedi ve yeni Stand-By’ı da yapmadı. Tam aksine, büyük bir yatırım hamlesinin kapılarını açtı. Türkiye’nin geldiği yer ortada... 

    O zaman IMF’den 35 milyar dolar alalım, kemerleri sıkalım, 35 milyar da birkaç tekelin borcu için kullanılsın diyen malum sermaye yapıları ve onların sözcüleri bugün de aynısını yapıyor: “Türkiye’de ekonomi ısındı, frene basalım, faizleri yükseltelim, yatırımları durduralım, bankalar kaynaklarını üç beş tekelin borcu için kullansın, KGF bitsin, yatırımlar dursun, kaynaklar dışarıya ve tekellere gitsin.”Sonuçta o malum çevreler yıllık karlarını sekize,ona katladılar, Türkiye o günden bugüne 7 milyon istihdam yarattı, büyük projelerini adım adım hayata geçirdi, geçiriyor, ekonomik ve siyasi, askeri darbelere göğüs gerdi,ve dahi savunma sanayindeki % 25'lerdeki yerli üretimio% 65 yükseltip sınır ötesi başarılı Afrin Harekatını ABD,AB'ye rağmen gerçekleştirebildi.
    Bugünden o günleri hatırlayıp yanlış yapmışız,yazmışız diyen varmı acaba ?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sayın Ali Hakan, o zaman bu dediğinizi diyen yani IMF ile devam edelim diyen kimse yoktu. Sadece bazı insanlar bazılarının böyle dediğini iddia ediyordu. O zaman Türkiye AB ile tam üyelik görüşmelerini yürütüyor ve ülkeye yılda 20 milyar dolar doğrudan yabancı sermaye yatırımı giriyordu.
      Öte yandan Türkiye'nin bir yıl içinde bulması gereken 235 milyar doların yaklaşık 100 milyar dolarını dünyanın en yüksek dolar faizi olan yüzde 5 - 6 dolayındaki faizle aldığını biliyor musunuz? Bu parayı bulamazsa üretimin duracağının farkında mısınız?

      Sil
    2. ""Türkiye o günden bugüne 7 milyon istihdam yarattı, büyük projelerini adım adım hayata geçirdi, geçiriyor,""

      Diyen Sayin Ali Hakan..

      Rica etsem, bu büyük projelerden sadece 5 tanesini sayabilir mi?

      Fakat lütfen icinde Otoyol, Köprü, Tünel ve Havaalani olmasin.

      Sil
    3. Niye Otoyol, Köprü, Tünel ve Havaalani proje degil mi yatirim degil mi?`
      Binlerce insana istihdam saglayan daha yuzbinlercesine firsat ve gelir saglayan aileleriyle birlikte yatirmlar.

      Soyle dusun 3. havalimani acildiginda milyonlarca yolcu bu havalimanina akacak Almanyanin havalimanlari resmen sinek avlayacak her bir kimse bir pet sise su alsa 7 liradan Turkiye olarak dovizde kazaniriz koseyi de doneriz.Binlerce istahdami saymiyorum bile.....

      Yeterki yatirimlar bitmesin dev ve cilgin projler dis guclerin komplosuna gurban gitmesin

      Sil
    4. TAM ARADIĞIM KİŞİSİN.burada bir kaç kez sordum.istanbula büyük hava alanı yapılınca hangi ülkelerin nereye giden uçakları almanya yerine türkiyeye gelecek.?yılda ne kadar yolcu gelecek ne kadar kar edeceğiz.. lütfen nedenleri ile açıklayabilirmisiniz.şimdiden teşekkür ederim(adsız 20.21 e sordum )

      Sil
    5. YİNE YENİDEN CEVAP ALAMADIM:dedimki 3. hava alanın almanların işini bozacağını ve çok işimize yarayacağını bilen birne rasladım. bu iş nasıl olacak hangi uçaklar türkiyeyi almanya yerine tercih edecek neden tercih edecek bu iş sonunda ne kadar döviz kazanacağız öğrenebileceğiz diye umut ettim.ama her zaman olduğu gibi bir cevap yok. nedeni de belli aslında herkes duyduğunu tekrarlıyor ama olay hakkında en ufak bir fikri yok.klasik düşünme biçimimiz burada da aynı . bir yalan at herkes düşünmeden inansın.

      Sil
    6. buradan varacağımız sonuç şu. ne almanya bizi kıskanıyor ne havalanı yapılınca uçacağız. kaldıki hava alanı için krediyi ab den aldık

      Sil
  55. Cemil Ertem 20 marttaki yazısında yazmış %193 faize sevinildigi zamanlari.ekonomi isiniyorcuların boş hezeyanlarını.

    YanıtlaSil
  56. Hocam konuyla alakasız ama klasikçilerin değindiği ''görünmez el'' tanrı mı? tabi bir teori ama tanrı'yla bir bağlantısı var mı? sonuçta daha dine yakın adamlar gibi klasikçiler?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bir anlamda evet. Yani klasik iktisatçılar bir doğal düzen olduğu, bozulma olsa bile kendiliğinden dengesini bulacağı iddiasındaydılar. Yeter ki müdahale edip işleri karıştırmayalım.

      Sil
  57. selamlar hocam. yazılarınızı 2014'den bu yana keyifle takip ediyorum. ekonomi ile alakam sizin yazılarınızı okumak ve kurları takip etmek. bu yüzden cehaletimi mazur görün lütfen.

    2014-2016 arasındaki çoğu yazınızda yüzde 5 civarı büyüme değerlerini yakalamamız lazım ve bunun için yapısal reformlar şart diyordunuz. hatırlamıyorum, 2011'deki yüksek büyümeden dolayı kontrollü iniş yapıyoruz dediğinizi. ama bugün böyle diyorsunuz.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. 2011 yılındaki % 11,1 lik yüksek büyüne % 9,7 gibi bir yüksek cari açıkla yakalanmıştı. Ve o zamanki hükümet bunun sürdürülemez olduğunu görüp kontrollü bir iniş (soğutma) yapmış ekonomiyi bir döviz krizine girmekten uzak tutmuştu. Yapılan doğruydu. Bugün geldiğimiz noktada yine yüksek bir büyüme var ve yine yüksek cari açık sayesinde o büyüme gerçekleşmiş bulunuyor. Yani ekonomi yine ısınmış bulunuyor. Ekonomi 2012 de soğutulmuş ama aradan geçen 3 - 4 yılda yeniden ısınmaya yönelmiş. Dolayısıyla dediklerimizde bir çelişki yok.

      Sil
    2. 2011de is yaratan bir buyume vardi.90li yillar tarzi bir buyume tarziydi. Tabii bunda en buyuk etken o donemde disaridaki bol paranin ve bizdeki merkez bankasinin yeni deneysel para politikasiyla yaratilan rekor negatif reel faizin etkisi buyuktu 2011deki buyumede Bu buyumenin etkisini de hem 2011de hem de 2012de gorduk. 2012de, AKPli yillardan beri daha genis tanimlarsak 2001den beri en dusuk issizlik rakamlarina kisa donem bile olsa karsilasmistik 2012 bahar ve yaz aylarinda.
      2011deki buyume ivmesinin yarattigi atmosfer 2012 ve 2013 ilk yarisina kadar etkisini gosterdi. Ki 2012 ve 2013de dusuk buyumemize ragmen ekonomide hareketlilik vardi ve is piyasasinda tum sektorlerde canlilik devam ediyordu.

      Sil
    3. Adsiz 13:27, rekor negatif reel faiz?

      Sil
    4. evet rekor negatif faiz neye sasirdin?

      Sil
    5. Adsiz 13:39, paylassana rakamlari gorelim neymis su negatif reel faiz rekoru.

      Sil
    6. Bu sayfada o doneme verilere git yanda bulursun

      Sil
    7. Adsiz 16:22, nasil bir sorunun var acaba bilmiyorum ama acil sifalar dilerim.

      Sil
  58. Hocam, 2018 yılında, ülkemizde mali sürüklenme görüyor musunuz? Eğer görüyorsanız, sebepleri nelerdir veya görmüyorsanız sebepleri nelerdir? Saygılarımla...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Mali sürüklenme görünmüyor. Bazı vergi oranlarında artış söz konusu ama bunlar kurumsal yatırımları etkileyecek düzeyde değil.

      Sil
  59. Hocam, neden kimse en geç Nisan'da gelmesi beklenen banka ceza haberlerini konuşmuyor?
    Hem FED 4 faiz arttırır hem de ceza gelirse çok büyük bir darbe olmaz mı bizim için?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Etkisi olur tabii ama dediğiniz kadar çok büyük bir darbe olmaz.

      Sil
    2. 4 arttiracagini sanmiyorum her sey enflasyona bagli tabii. Enflasyon verileri cok onemli bir donemece girdik. Bundan sonra enflasyon verisi daha etkili olacakfaiz ayarlamalrinda tum dunyada. Daha oncesinde buyume ve issizlik golgesindeydi faiz ayarlamalari cogunlukla simdi top enflasyonda.

      Sil
  60. Hüseyn Sayın21 Mart 2018 10:40

    Hocam, bu durumda ekonominin ısınmasını bir nevi "yalancı büyüme" olarak tanımlayabilirmiyiz? Çünkü siyaset kanadı hazine rezervleri arttı, büyüme gerçekleşti diye övünürken gerçekte bahsedilen "büyüme" olgusunun ileriki süreçte başımıza daha büyük sorunlar çıkarabileceği aşikar. Üreterek büyümek gerektiğini anlamak için inşallah büyük bir kriz yaşamamız gerekmez. Saygılarımla..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Umarım o aşamaya gelmeden önlem alınır. Gerçi açıklamalar pek öyle olacağını göstermiyor.

      Sil
    2. Sayın Hüseyin Sayın ; üreterek büyümek ne demek . Gsyih hesabı gereği büyüme = üretim . Milli gelir hesaplarında tüketimle büyüme üretimle büyüme diye bir ayrım yok . Büyümeye katkı anlamında iç talep dış talep ayrımı yapabilirsiniz ama. Ya da büyümenin gittikçe büyüyen bir oranının dış borçla finanse edildiğini iddia edebilirsiniz ve bunun sağlıksız olduğundan sürdürülemez olduğundan bahsedebilirsiniz . Ya da ihraç ettiğimiz ürünlerin düşük teknolojik katma değer içerdiğini bunun ihracatın ithalatı karşılama oranını düşürdüğünü söyleyebilirsiniz . Ama lütfen üretmeden büyüme gibi yanlışlar yapmayın .

      Sil
    3. Hüseyin Sayın23 Mart 2018 09:25

      Sayın Adsız 12:27. Üreterek büyümek derken kastettiğim şu; ekonomiye katma değer oluşturan üretimlerden bahsediyorum. Bu daha çok rekabetçi alanlarda olmalı. Örneğin teknoloji alanında. Dün akşam NTV'de bir haberde yurtdışına Telekomünikasyon alanında satış gerçekleşeceğini izledim. Bunun gibi katma değeri yüksek alanlarda girdi sağlamaktan bahsediyorum. Ayrıca tarım temelli toplum olmamıza rağmen ana kalemleri ithal etmeye başladık. Teknolojinin yanı sıra ülke olarak kendi kendimize yetecek ve ihracat yapabileceğimiz miktarda tarım ve hayvancılığa da yönlenmemiz gerektiğini düşünüyorum. Tabii ki herşeyin temelinde üreteceğimiz ürünlerin hammaddelerini de ülkemizde üretme ayrıcalığına sahip olmalıyız ki ihracat- ithalat dengesi tutturulabilsin. Sonuç olarak; kontrol edemediğimiz parametrelerle "büyümüş gibi görünmek" yerine üretim-tüketim dengesini katma değeri yüksek üretimle gerçekleştirebileceğimizi düşünüyorum. Saygılarımla..

      Sil
  61. Net cevaplar veriniz:

    1. Konut sektöründe kalıcı kriz mi var, geçici yavaşlama mı var? Hangisi?

    2. İleride canlanma olur mu? Evetse, canlanma ne zaman başlar?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Net cevap veriyorum ; siz ihtimaller üzerinden düşünemeyecek kadar dogmatiksiniz .

      Sil
    2. Mahfi hoca'ya soru sorarken böyle küstahça, yukarıdan tavırlara neden gerek görüyorsunuz? Kibar olmak çok mu zor geliyor? Böyle davranarak "ben seni aslında takmıyorum" demek istiyorsanız neden soru soruyorsunuz?

      Sil
    3. Haber bültenlerinde konut satışlarının ve fiyatlarının düştüğü söylenir oldu sık sık.

      Bakalım Mahfi beyin cevabı ne olacak, ama "net cevap" mı olacak, orası muamma.

      Sil
    4. 1. kalıcı kriz geliyor daha gelmedi. İstanbul harici konut fiyatları en az %80 düşecek(dolar bazında-maksimum fiyatına göre).
      2. Kamu garantili köprü vsnin ödemeleri bitmeden başlamaz. Kamu garantili harcamalar bugün kısılırsa 10-15 sene sonra canlanma başlayabilir.

      Sil
    5. Bana kalirsa sen Mahfi Hocanin net cevabini bekleme. Bütün parani istanbulda konuta yatir. 2 yil Kadar bekle o Zaman ne olacagini görürsün. iste o Zaman hemen sat.

      Sil
  62. türkiye nüfus artış hızı ile Kisibasina dusen gelir arasinda ne turde iliski var? Ters mi yoksa dogru oranti mi

    YanıtlaSil
  63. mahfi hocam, bu fed de bu yıl 4 değil 3 faiz artırımı yapacağını duyurdu az önce!. hocam anlamıyorum abd ekonomisinde işsizlik %4 gibi son 20-25 yılın en düşüğüne gerilemiş. sonra petrol fiyatları yükselişte brent yeniden 70 dolara dayanmış. haftalık ücret artışları da ciddi derecede toparlanmış. inşaat başlangıçları olsun ikinci el ev satışları olsun hızlanmaya başlamış ki abd ekonomisinde inşaat verilerine ayrıca önem arzedilir. yani makro iktisadi bazda 4 faiz artırımına hazır gibi abd ekonomisi çünkü bu derece zayıf ve düşük kademeli faiz artışı ileriye dönük ani enflasyonist baskıların önüne geçilememesine neden olabilir. balonlar yine ve 2008 i bile aratacak şekilde patlayabilir. zaten abd tahvillerinde özellikle 10 yıllıklarda balon etkisi malumunuzdur hocam. kanaatimce fed 3 faiz sinyali vererek piyasaların risk iştahını kesmemeyi tercih etti ve hata yaptı. bunun acısını hem kendisi en başta da bizim gibi gelişmekte olan ekonomiler çekecektir. piyasada büyük risk almış büyük fonların baskısına boyun eğmiş bir fed görüyorum. yani salt onları düşünerek onların keriz silkelemelerine yardım etmek için 4 değil 3 faiz artırımına vurgu yaptı ve üstelik de sadece 25 baz puan artırdı ve ileriye dönük 50 baz puan da artırabilirim mesajı vermedi yani piyasalara risk almaya ve keriz silkelemeye devam dedi. ben de hayal kırıklığı yarattı. çünkü bu kararın sonu 2018 ortalarından sonra daha ciddi ve büyük dalgalı ve kademeli yaşanacak ağır bir kriz olabilir. hocam ne düşünüyorsunuz bu konuda?.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Masallah faiz arttirimi icin her rakama bakmissiniz ama faizin ana konusu olan borc yukune bakmamissiniz. ABD bu borc yuku ile faizleri arttiramaz.

      Sil
  64. Hocam Keynes'in ''uzun vade kavramı olaylara bakışımızı yanlış yönlendirir, çünkü uzun vadede hepimiz ölmüş olacağız.'' cümlesi tamamen bilimsel bir cümle değil mi? Bugün biliyoruz ki yaşam dediğimiz şey dinamik. Mesela bu yüzden ütopyalar gerçekleşmez. Çünkü ütopyalar sabit, yaşam dinamiktir. Bununla ilgili en güzel tartışma nükleer silah tartışmasıydı hatırlarsınız. Bir kısım nükleer silahların barışı koruyacağına inanıyordu, diğer kısım yaşamın dinamikliği dolayısıyla tarihin yeniden cahil bir diktatör yaratma ihtimalini düşünüyor ve karşı çıkıyorlardı. Dolayısıyla Keynes'in bu cümlesi aslında her devre uygun bir cümle gibi geliyor. Sanki bizler Keynes'ten asla kopamayacağız gibi geliyor. Siz ne düşünüyorsunuz?

    YanıtlaSil
  65. Giray Darmaz21 Mart 2018 23:19

    Mahfi Bey,
    Güzel yazı tebrikler.
    Yükselen dövizin yarattığı tahribatın önlenmesi için merkez bankası tek seferde faizleri 300 baz puan arttırsa, aynı zamanda bütçede oluşan kara deliğin kapanması için KDV oranı %18'den %20'ye çıkarılsa.(Benzeri kdv artışı krize girince ispanya ve yunanistanda yapıldı.)
    Bu iki aksiyon ekonomiyi ağır hasar görmeden düzgün bir şekilde soğutmazmı?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Biz(Türkiye Cumhuriyeti) vatandaş çok para harcadığı için krize girmiyoruz ki. Vatandaşta para kalmadığı için giriyoruz. ÖTV'yi de eklerseniz biz zaten harcamalarda ortalama %40 larda ek vergi ödüyoruz. Ve bu nedenle vatandaş olarak bizim nakit paramız bitti.
      Paramız bittiği için sadece türkiyedeki insanları için değeri olan şeylerin fiyatı düşüyor(Döviz sepeti üstünden bakarsanız daha sağlıklı sonuç alırsınız ama tl olarak da düşüyor). Örnek: Konut.

      Sil
    2. Giray Darmaz, ne yahribati yapmis doviz? Buyume iyi, borc yuku normal. Asil tahribati faizi arttirmak yapar, ekonomi kuculur , refah fakirden zengine daha hizli akar.

      Tabi bir de bankalar var sayet faiz yukselirse bankalar zarar ediyor. Zaten onumuz kriz, bir de banka iflaslari ile ugrasmayalilm.

      Sil
    3. Sn Giray Darmaz,
      Merkez bankasinin problemi bana kalirsa "durus guvenilirlilik" problemidir. Merkez bankasinin 0,25 puanlik ust uste gelen 3 aylarda faiz arttirimina gitmesi daha olumlu goruyorum.
      Maliye butce denklemine gelince Bazi ithal vergilerde artislar yapilabilir. Mesela degerli kagitlarda trafik cezalarinda yurtdisina cikis harclarinda artis yapilabilir. Bunun cok faydasi olur. Kdvde ise gida tekstil disinda 18den 20 KDV artisi piyasalarca olumlu olur. Yalniz Gidada Ben ne olursa olsun KDV indiriminden yaanayim ozellikle temel gida maddelerinde.Mesela peynirde KDV %2 olmalidir.
      Bu arada ekonomi sogutulurken hurda indirimi 2003de yapildigi gibi yapilirsa durgunluga meyal vermeden cok sey basarilmis olur.

      Eger bunlar yapilirsa hem issizlik duser hem butce guclenir hem de ithalatta doviz artisi ile birlikte yukselis yasanir

      Sil
    4. ak parti kdv artisi yapmali asgari ucreti dusurmelidir. boylelikle issizlik duser butve guclenir oylari da artar

      Sil
    5. Adsız 13:00

      Bence az söylemişsiniz. Emekli maaşları tümden kesilmeli, SGK primleri ikiye katlanmalı. Böylece SGK'nın borçları hızla düşer, bütçeye yük olmaktan çıkar. Sadece KDV'yi artırırsak ÖTV'nin hatırı kalır, o da artırılmalı, meselâ KDV ve ÖTV tüm ürünlere uygulanıp en düşük %40'a çıkarılmalı, hükümete bu oranı duruma göre %240'a kadar yükseltme yetkisi verilmelidir. Asgari ücret yarıya düşürülmeli, mevcut çalışanlara da 5 yıl boyunca zam yapılmayacağı karara bağlanmalıdır. Elektrik, su, doğalgaz gibi ürünlere mevcut vergilere ilaveten bir de SV vergisi (sorma, ver vergisi) ilave edilmeli, oranı en az %50 yapılmalıdır. Bakın o zaman bütçe açığı kalıyor mu? Bunların hepsi bir torba yasa ya da KHK ile yapılabilir. Bu gidişle muhtemelen yakında yapılacak zaten, müsterih olun!...

      Sil
    6. Adsız 15:28,

      Ben zaten emekli maaslarindan gelir vergisi alinmasi taraftariyim. Dusuk emekli maaslarindan %5 gelir vergisi ortaduzey emekli maaslarindan %15 ila 20 arasinda degisen duzeylerde vergi burokrat profesor tarzi emekli olanlarda ise %25 vergi alinmasinin fayda getirecegine inaniyorum. Burdan alinan paralarin bir kismi ile butce ve sosyal guvenlik yamanir bir kismi ile genclere is ve egitim olanaklari yaratilir.

      Hatirlatmak isterim ki IMF 2001 krizinden sonra Turkiyeye onerdigi ekonomik reformlardan biri de emekli maaslarina gelir vergisiydi az cok demeden formalite dahi olsa boyle bir gelir vergisinin konulmasi yonunde tebligi vardi IMFnin. Keske o gunlerde bu teblig yerine getirilseydi. Unutmamak gerekir ki insanlarin vergi bilinci ancak ve ancak gelirinden kesildigi zaman olusur yine belirtmek gerekir ki tum dunyada gelir dagilimina zarar vermeyen bir vergi turu de gelire gore alinan vergidir yine hatirlatmak da fyada var dunyanin cogu ulkesind e vergi bilinci olan ulkelerinde emekliler gelirleri uzerinden vergilendirirlir.

      Ak partinin yapmasi gereken emeklilerden formalite dahi olsa bir katlanan oranlarda gelir vergisi almasidir. %0,5 den %5 kadar bile olsa yine yeter. Dusuk emekliden %0,5 alirsin yuksek maasli emekliden %5 alirsin

      Saygilarimla.

      Sil
    7. Maaslar duserse issizlik azalir mi azalmaz mi?

      Sil
  66. Hocam altin ile ilgili bir sey sormak istiyorum. Altinin dolar karsisinda deger kazanmasi bir Amerikan vatandaşı icin altinini satip kâr etmesi icin yeterli bir ortam. Ancak Turk vatandasi icin oyle degil cunku Türk vatandasi bir de kura bakacak, cunku TL'sini vererek o altini almisti. Altin-TL mantigi bu sanirim.
    Altinin USD karsisinda deger kazanmasi dolar endeksinin dusmesi anlamına mi gelir? Altinin Ons fiyatinin yukseldigi ornegin 1 ons=1330 Usd'den 1400 usd'ye ciktigi her anda baska bir grafikte dolar endeksinin düştüğünü mu görürüz?

    YanıtlaSil
  67. Sayın Öğretmenim LIBOR-OIS ile ilgili son donemde çok konuşulmaya başlandı bununla ilgili bir yazınız var mı ? Yoksa bize biraz bilgi verebilir misiniz? Bir de malum biz de borçluyuz.Dünyada genel bir sıkıntı
    olur ise biz altinda mi kalmaliyiz yoksa yabanci parada mi? Böyle bir durumda Enflasyonumuza yenik düşmeyecek fakat mevduat faizi gibi riski olmayan bir yatırım aracı ne olabilir? Libor korkutuyor gerçekten zaten cari açığımız saatli bomba

    YanıtlaSil
  68. Türkiye ekonomisi ısınmıyor, istikrarlı ve kapsayıcı bir büyümeyi gerçekleştiriyor. CEMİL ERTEM

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kapitalizm

Paradan Para Kaybetme Dönemi

Lozan Antlaşması 2023'de Bitecek, Biz de Madenlerimizi Çıkarabileceğiz!