2017 Yılı Büyümesinin Analizi

2017 Büyümesi ve Ayrıntıları
2017 yılı büyümesi yüzde 7,4 olarak açıklandı (I. Çeyrek yüzde 5,4, II. Çeyrek yüzde 5,4, III. Çeyrek yüzde 11,3 ve IV. Çeyrek yüzde 7,3.) Bu oran, yüzde 5 olarak kabul edilen Türkiye’nin potansiyel büyüme oranının yüzde 50 üzerinde bir oran. 2016 yılında büyüme oranı yüzde 3,2’de yani potansiyel büyüme oranının oldukça altında kalmıştı.

4. Çeyrek ve yıllık büyüme oranıyla birlikte yılın birinci ve üçüncü çeyrek verilerinde de yukarı yönlü revizyonlar yapıldı ve bu revizyonlar büyümeye 0,3 puan pozitif katkı getirdi.

Yüzde 7,4’lük büyümenin üretim sektörleri itibariyle ayrıntısına baktığımızda tarım kesiminden yüzde 4,7’lik, sanayi kesiminden yüzde 8,8’lik, inşaat kesiminden yüzde 8,9’luk katkı geldiğini görüyoruz. Büyümeye harcamalar yönünden bakarsak yerleşik hanehalkları tüketiminin yüzde 6,1, devletin nihai tüketiminin yüzde 5 ve yatırımların yüzde 7,3 oranında katkısını görüyoruz. Yatırımlarda ise asıl katkının yine inşaat kesiminden geldiği anlaşılıyor.  

TL ile Büyüdük Dolar ile Küçüldük
Bir ekonominin büyüme oranı o ekonominin bir yıldan ötekine kendi parasıyla hesaplanan GSYH’sinde fiyat artışlarından arındırılmış olarak ortaya çıkan reel artışla ölçülüyor. Buna göre 2017 GSYH’si 3.105 milyar TL (851 milyar USD) ve kişi başına gelir de 38.660 TL (10.597 USD) olarak hesaplanmış bulunuyor. Şimdi bu gelişmeyi 2013 yılından bu yana GSYH ve büyüme verileriyle birlikte ele alalım.

2013
2014
2015
2016
2017
GSYH (Cari Fiyatlarla, Milyar TL)
1.810
2.044
2.338
2.609
3.105
GSYH Zinc. Hac End. (2009=100)
137,0
144,1
152,9
157,8
169,5
GSYH Büyümesi (%)
4,2
5,2
6,1
3,2
7,4
Ortalama USD Kuru
1,90
2,19
2,74
3,03
3,65
GSYH (Milyar USD)
951
934
855
861
851
GSYH (Kişi Başına USD)
12.480
12.112
11.019
10.883
10.597

Tabloya göre cari fiyatlarla GSYH, TL bazında kesintisiz olarak hızla artıyor. GSYH’ye zincirleme hacim endeksi ile bakarsak orada da artışı görebiliyoruz. 2016 yılındaki düşüş dışında büyümede sürekli bir artış var. Konuya TL açısından baktığımızda görünüm böyle. Ne var ki uluslararası karşılaştırmalar ve yabancı yatırımcıyı ilgilendiren çeşitli oran hesaplamaları (Cari Açık / GSYH, Dış Borç Stoku / GSYH gibi) Dolar ile yapılıyor. Dolar ile yapılan hesaplama TL ile yapılan hesaplamaya göre içinde daha düşük enflasyon içerdiği için gerçeğe de daha yakın. Konuya Dolar gözlüğüyle baktığımızda 2013 yılındaki 951 milyar Dolarlık GSYH ve 12.480 Dolarlık kişi başına gelir düzeyini son dört yılda yakalayamadığımızı görüyoruz. İşin kötüsü 2017 yılındaki yüzde 7,4’lük çok yüksek büyümeye karşın GSYH’miz önceki yıla göre 10 milyar Dolar, kişi başına gelirimiz de 286 Dolar gerilemiş bulunuyor. Uluslararası karşılaştırmalar Dolarla yapıldığı ve yabancı yatırımcılar bu verileri esas aldığı için istediğimiz kadar yüzde 7,4 büyüdük diyelim durumu anlatmamız pek kolay değil.

Mesela yüzde 7,4 büyüyecek yerde yüzde 5 büyüyüp enflasyonu ve cari açığı daha düşük düzeylerde tutarak USD / TL kurunu 3,40’da tutabilseydik de Dolar cinsinden GSYH’mizi 913 milyar Dolara, kişi başına gelirimizi de 11.370 Dolara çıkarsaydık daha mı iyi olurdu? Muhtemelen daha iyi olurdu çünkü o zaman cari açık / GSYH oranı ve dış borç stoku / GSYH oranı daha düşük olacağı için yabancı yatırımcının risk algısı da daha düşük olurdu.

Büyümenin Dayanakları ve Tutarlılık Analizi
Aşağıdaki tabloda 2015, 2016 ve 2017 yıllarında büyümeyi etkileyecek olan başlıca göstergeler ve bunlarda bir önceki yıla göre ortaya çıkan değişimler (artış veya eksilme) yer alıyor.

Gösterge
2015
2016
Artış (%)
2017
Artış (%)
Büyümeyle
Büyüme
6,1
3,2
7,4
 Uyum
Sanayi Üretim Endeksi
100
103,4
3,4
112,3
8,6
Yüksek
Elektrik Tüketimi (Tw/Saat)
266
275
3,4
284
3,3
Uyumsuz
Doğalgaz Tük. (Milyon m3)
47.999
46.395
-3,3
51.898
11,9
Yüksek
Perakende Satış Hacim End.
100,0
102,1
2,1
107,9
5,7
Uyumlu
İstihdam
26.676
27.067
1,5
28.189
4,1
Orta
Satılan Konut Sayısı
1.289
1.342
4,1
1.409
5
Orta
Hizmet Sektörü Güven End.
99,9
94
-5,9
98,9
5,2
Yüksek
Perakende Tic. Sek. Güv. End.
102,8
102
-0,8
101,9
-0,1
Uyumsuz
İnşaat Sektörü Güven Endeksi
83,1
80,6
-3
83,4
3,5
Uyumsuz
Kredi Miktarı (Milyar TL)
1.500
1.752
16,8
2.121
21,1
Yüksek
Bütçe Dengesi / GSYH (%)
-1
-1,1
10
-1,5
36,4
Uyumlu
Cari Denge / GSYH (%)
-3,8
-3,8
0
-5,5
44,7
Yüksek
TÜFE (%)
8,81
8,53
-3,18
11,92
39,74
Yüksek
Para Arzı (M2, Milyar TL)
1.196
1.407
17,6
1.625
15,5
Uyumsuz

Tablodaki verileri tek tek ele alıp inceleyelim:
Sanayi üretim endeksi (mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış) bize sanayi üretiminin nasıl değiştiğini gösteriyor. 2016 yılında 2015 yılına göre yüzde 3,4 artmış. Bu artış yüzde 3,2’lik büyüme oranıyla oldukça yakın gerçekleşmiş. 2017 yılında 2016 yılına göre yüzde 8,6’lık artış göstermiş olması yüzde 7,4 oranındaki büyüme oranıyla tutarlı görünüyor.

TÜİK, sanayi üretim endeksi hesaplamalarıyla revize edilmiş GSYH hesabı arasında ortaya çıkan veri farklılığını giderdi. Buna karşılık GSYH ve büyüme verileri üzerinde doğan ‘anketlere dayalı olarak düzenlenen endekslerin idari – resmi kayıtlara göre düzenlenen serilere göre daha doğru olup olmadığı kuşkusu’ bu kez sanayi üretimi verilerine yansıtılmış oldu.

Elektrik tüketimi 2016 yılında 2015 yılına göre yüzde 3,4 artarken 2017 yılında 2016 yılına göre yüzde 3,3 artmış görünüyor. 2017 yılında elektrik tüketimi artışı bir önceki yıldan fazla olmadığına göre büyüme artışıyla çelişkili bir görünüm ortaya çıkıyor. 2017 yılında çok daha hafif bir kış geçtiği ve dolayısıyla ısınma amaçlı elektrik tüketiminin toplamdaki payının azaldığı, buna karşılık sanayi üretimi amaçlı tüketimin payının arttığı öne sürülebilir. Öyle olsa bile bu tüketim artışı bu büyümeyi desteklemiyor.

Perakende hacim endeksi, talepteki değişimi en iyi yansıtan ölçüdür. TÜİK bu veriyi de GSYH revizyonuna paralel olarak revize etti. 2016 yılında perakende satış endeksinde 2015 yılına göre ortaya çıkan artış yüzde 2,1. 2016 yılında iç talepteki (tüketimdeki) düşüklük zaten büyümenin düşük kalmasının nedenlerinin başında geliyordu. Dolayısıyla yüzde 2,1’lik oran yüzde 3,2’lik büyümeyle tutarlı görünüyor. 2017 yılında 2016 yılına göre görülen yüzde 5,7’lik artış yüzde 7,4’lük büyüme oranıyla uyumlu görünüyor.

İstihdam artışına baktığımızda gerek 2016 (yüzde 1,5) ve gerekse 2017 (yüzde 4,1) istihdam artışları büyüme oranlarıyla tutarlı görünüyor.

BIST 100 Borsa endeksi büyümenin düşük kaldığı 2016 yılında 2015 yılına göre yüzde 6,3 artarken, büyümenin yükseldiği 2017 yılında yüzde 48,2 gibi çok yüksek bir artış oranı sergilemiş bulunuyor. Borsa endeksinin her iki yıldaki artışı büyüme oranlarıyla tutarlı görünüyor.

2016’da ekonomi yüzde 3,2 büyürken satılan konut sayısı da 2015 yılına göre yüzde 4,1 artmış. Bu ikili birbiriyle tutarlı bir görünüm sergiliyor. Benzer bir tutarlılığı 2017 yılında göremiyoruz. Yüzde 7,4 olan 2017 büyümesine karşılık satılan konut sayısı yüzde 5 artmış görünüyor.

Tablonun son dört kalemi olan güven endekslerine baktığımızda 2016 yılının düşük büyüme oranına paralel olarak reel kesim beklentilerinin olumsuzluğunun bu endekslere yansıdığını görüyoruz. Buna karşılık 2017 yılının yüksek beklenen büyüme oranıyla tutarlı tek kalemin hizmet sektörü güven endeksinde olduğunu, perakende ticaret sektörü güven endeksinin eksi olduğunu görüyoruz. Hizmet sektörü güven endeksinin yüksek olmasının nedeni de büyük ölçüde istihdama verilen büyük teşvikler olsa gerektir. Tüketici güven endeksi de 2017 yılındaki büyümeyle uyum içinde görünmüyor.

Bu tabloya daha birçok gösterge eklemek mümkün, ama bu kadarı bile bize büyüme oranıyla onu desteklemesi gereken bazı göstergeler arasında bir takım çelişkiler olduğunu gösteriyor. 

2017 Büyümesini Sağlayan Politika ve Uygulamalar
2017 yılında sağlanan yüksek büyüme oranının temelinde bazı kesimler için uygulanan vergi oranlarını düşürerek, kamu harcamalarını artırarak, kredilerin genişlemesini KGF ile destekleyerek, taşeron işçileri devlet kadrolarına alarak, istihdama devlet desteği vererek yürütülen genişletici maliye politikası yatıyor. Genişletici maliye politikası iç talebin artmasını ve ekonomik faaliyetin canlanmasını sağladı. Para politikası da bütün söylemlerin aksine bu genişletici maliye politikasıyla uyumlu (İngilizcesi accommodative) bir uygulama içinde oldu. Enflasyonda hedefe göre iki kattan fazla sapma yaşanması bunun açık kanıtıdır. Bir yandan da ABD ve Avrupa’nın krizden çıkış yolunda ciddi gelişme kaydetmesi bu ekonomilerin ithalatında artışa yol açınca dış talepte de artış ortaya çıktı. Bütün bu gelişmeler Türkiye’nin büyümesini yukarıya itti.

Yavaşlayan bir ekonomide büyümeyi teşvik edici bir yaklaşım yanlış değildir. Ne var ki her zorlama gibi bunun da; yüksek enflasyon, değer kaybeden TL, artan cari açık, yükselen bütçe açığı, artan dış borç stoku gibi bazı sıkıntılı sonuçları var.

Aşağıdaki tablo bu yüksek büyümeye eşlik eden ekonomik göstergelerdeki bozulmaları gösteriyor. 

Gösterge
2015
2016
Artış (%)
2017
Artış (%)
Büyüme (%)
6,1
3,2
-47,5
7,4
131,3
Bütçe Açığı / GSYH (%)
-1
-1,1
10,0
-1,5
36,4
Cari Açık / GSYH (%)
-3,8
-3,8
0,0
-5,5
44,7
TÜFE (%)
8,81
8,53
-3,2
11,92
39,7
USD / TL
2,73
3,03
11,0
3,66
20,8
Gösterge Faiz (%)
11,15
10,63
-4,7
13,4
26,1
Dış Borç Stoku / GSYH (%)
46,3
47,3
2,2
53,3
12,7

2018’de Büyüme
Zorlanmış bir yüksek büyümeye bu gibi sıkıntılar eşlik ettiğinde en ciddi sorun bu yüksek büyümenin sürdürülemez olması gerçeğidir. Bugüne kadar yapılan açıklamalar 2017’de izlenen genişletici maliye politikasının 2018 yılında da sürdürüleceğine işaret ediyor. Gündemde daima seçimin bulunduğunu da dikkate alırsak bunun beklenen bir gelişme olduğunu söylemek mümkün. Burada kritik mesele birçok göstergesi sıkıntılı görünen ekonominin iki yıl üst üste bu kadar zorlanmaya nasıl yanıt vereceği meselesidir.


Ek: 2017'de En Hızlı Büyüyen 5 Ülkenin Göstergeleri (%)

En Yüksek Büyüyenler
Büyüme
Enflasyon
İşsizlik
Bütçe Den./GSYH
Cari Den./GSYH
Türkiye
7,4
11,9
10,9
-1,5
-5,5
Çin
6,8
1,8
3,9
-4,0
1,3
Hindistan
6,4
4,0
6,1
-3,5
-2,0
Endonezya
5,1
3,6
5,5
-2,3
-1,9
Kore
3,1
1,5
3,7
0,7
5,1
Türkiye Hariç Ortalama
5,4
2,7
4,8
-2,3
0,6



Yorumlar

  1. Sayın hocam selamlar konuyla ilgisi olmayan bir soru sorucam, iktisat ve ekonomi politikası ayrımı nasıl oluşmaktadir ? Hürmetler hocam

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Böyle bir ayrım yok çünkü İktisat Arapçası, Ekonomi de Fransızcadan Türkçeye uyarlanmış adı.

      Sil
  2. Twitter hesabınızda, çeşitli spor dallarındaki kadınlarımızın haberlerini paylaşır, bazen retweet yapardınız.

    Uzun süredir böyle tweetler yazmıyorsunuz. Niye?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ekonomi o kadar zaman alıyor ki onlara fırsat kalmıyor.

      Sil
  3. Yani ozetle kriz umutalarini bu seneye tasidik.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kriz ummak iyi bir şey değildir. Kriz hepimizi batırır unutmayın.

      Sil
  4. TÜİK perakende satış endekslerini de güncelledi hocam, sizdeki rakamlar güncel görünmüyor.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim ben onu görmemişim. Hemen düzelttim.

      Sil
    2. Hocam tl nin degerin yukselmesinin bize ne gibi yarar ve zararlari olur? Aciklarsaniz sevinirim saygilar birde tl nin degeri artarsa enflasyon duser mi

      Sil
  5. Sayın hocam, görünüşte yüksek olan bu büyümenin getireceği riskler hakkında da bir analiz yapabilirseniz hepimiz için daha aydınlatıcı olacaktır diye düşünüyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yazımın son bölümü bunu biraz kapsıyor ama belki daha ayrıntılı bir analiz yapmak gerekir.

      Sil
  6. Yine çok güzel, yalın ve doruyurucu bir yazılım olmuş. Teşekkürler.

    YanıtlaSil
  7. Mesela %4 gibi büyüsek o zaman da issizlik artar diye mi yüksek büyümeyi tercih ediyoruz

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hocam özür dilerim konuyla alakasız bir soru soracam

      Merkez bankaları normal zamanlarda kendisinde özel bankaların bulundurduğu serbest rezervlere faiz vermemektedir. Bir merkez bankasının bu uygulamadan vazgeçip serbest rezervlere faiz ödemeye başlaması durumunda serbest rezerv oranı (er/d) bundan nasıl etkilenir? Merkez Bankası bu hareketi ile neyi amaçlamış olabilir?

      Sil
    2. Adsiz 19:46, 90'larda TCMB zorunlu karsiliklara faiz oduyordu.

      Sil
  8. "BAŞKAN BULUNURSA PLAN DEĞİŞİR

    TÜİK başkanlığına aradan geçen 3 ayı aşkın zamana rağmen atama yapılamamasında hükümet ile Cumhurbaşkanlığı arasında yaşanan anlaşmazlığın etkili olduğu belirtiliyor. Davutoğlu Hükümeti'nin sona erdirilip yeni hükümetin kurulmasıyla atama sorununun tamamen ortadan kalktığı yeni başkanın kısa süre içinde atanabileceği ifade ediliyor. Hükümetin büyüme revizyonu konusunda acele ettiğini belirten kaynaklar, uygun başkanın bulunması halinde revizyonun yıl sonu beklenmeden eylül ayına yetiştirilebileceğini söylediler.

    ‘YÜZDE 30-35 OLMAZ' DEDİ, GİTTİ

    TÜİK eski Başkanı Aydemir, emekliliğinden önce gazetecilere bilgi verirken, geçmişte 1987 ve 2008 yıllarında milli gelirde yapılan revizyonlar sonrasında milli gelirde yüzde 30-35 civarında büyümeler yaşandığını hatırlatmış, bu yıl yapılacak revizyonda ise böyle bir büyümenin olamayacağını söylemişti. Aydemir, “Revizyonlarda artık bundan sonra böyle yüzde 30-35'lik artışlar olmayacak. Her yıl dönemlikleri de revize edeceğimiz için kümülatif revizyon yıllara yayılacak” demişti. Ancak Aydemir, bu açıklamasından kısa süre sonra emekliye ayrılmak durumunda kaldı. Aydemir'in ayrılışının milli gelir revizyonuyla ilgili olup olmadığı bilinmiyor. Ancak yeni yönetim döneminde yüzde 30'lara varan milli gelir revizyonunun sürpriz olmayacağı ifade ediliyor."

    bu alıntı Erdoğan Süzer'in 27.05.2016 tarihli yazısından.

    "IMF YANLIŞ DEDİ, DOĞRU OLDUĞUNU ISPATLADIK



    “Ürettiğimiz istatistiklerin doğruluğunu dünyanın her yerinden gelecek insanlara kanıtlayabilirim. Eldeki verilerle sonuçlar yüzde 100 doğru verilerdir. Geçen yıl kasım ayında IMF Türkiye temsilcisi geldi, sizin mevsimsel etki düzeltmelerine inanmıyoruz, doğru değil dedi. Sizinkinin yanlış olduğunu düşünüyoruz dedi. Ocak ayında uzmanları toplayalım dedim. Ocak ayında geldiler, metodolojiyi anlattık. Doğru yaptığımızı kabul ettiler. Biz en son en yeni metodolojiyi kullanıyoruz, onlarınki eski metodoloji olmuş. Anladılar, teşekkür ettiler."

    Bu da Birol Aydemir'in 2014 yılından yani eski hesaplama yöntemi kullanılırken yaptığı bir açıklama.

    Selamlar, Saygılar.

    YanıtlaSil
  9. Efsane yorumlama, tebrikler

    YanıtlaSil
  10. Hocam merhaba ekonomi yorumcusu olmak yerine aktif bir şekilde ekonomi de söz sahibi olmak ister misiniz?

    YanıtlaSil
  11. 2013deki 12480 Kişi Başına USDye gelebilmemiz icin reel olarak suanki Kişi Başına USDmizin 13130dolar olmasi lazim. Yani kisaca biz yerimizde saydik ama konumumuzu koruduk ne eksildik ne cogaldik orta karar takildik onumuzdeki maclar onemli onumuzdeki maclara bakalim dememiz icin bugun 13130dolarlik kisibasina milli gelirimiz olmaliydi

    Ama ne oldu ?
    %23.9luk bir gelir erimesi var reel olarak yani reel olarak nereden bakarsaniz bakin 2013e gore part time calisanindan isverenine asgari ucretlisinden ceoya kadar herkesin cebindeki reel gelir %23,9 erimis dunya olceginde reel ifadeyle

    Yani 2013de ABDye tatile giden bir Turkiyeli satin alma konumu ile
    bugun ABDye tatile giden bir Turkiyelinin satin alma gucu farkli
    Ayni sekilde bu ic piyasada da boyle pazarda alis verise cikan bir kimsenin 2013deki konumu ile 2017deki konumu satin alma gucu arasinda %23,9luk fark var.
    Muhtemelen bunun gelir dagilimina etkisi daha farklidir daha fecidir bozucudur. yani alt gelir kalemlerinde siniflarinda daha bozucu etkiye sahiptir.

    Yukarida bahsettigim durumun tanimlamasi en hafif tabiriyle "Hayat Pahalligi" Gecim Zorlugu ve Fakirlik" olarak karsimizda durmaktadir.

    Yani Turkiyede bireyler 2013e gore fakirlesmis Bireylere hayat 2013e gore daha pahalli gelmektedir

    YanıtlaSil
  12. Hocam ekonomi patladı , patlayacak az kaldı.

    YanıtlaSil
  13. MAHFİ BEYDEN BİR RİCAM :varsayalım ki bugün dolar 5 tl olsa bugün hesap yapsak kişi başına gelirimiz kaç dolar olurdu?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben hesapladim asagi yukari 7200dolar civari bir rakam elde ediliyor.

      Sil
    2. Melih beyin hesabı doğru.

      Sil
  14. bu durumda benim düşünce yapıma göre türkiyenin kişi başına 10 bin doarlık geliri tam anlamı ile uydurma.dolar ne kadar olmalı hesaplarınıda pek doğru bulmuyorum. enflasyonu göz önüne alarak yapıyorlar ama o da bir önceki yanlış üzerine inşaa edilmiş oluyor. doların gerçek değeri cari açığı sıfırlayan değerdir tezi bence en doğru olan tez.dolar ne kadar olursa cari açık sıfır olur donelerine sahip değilim.belki mahfi bey hesaplayabilir.sonuç olarak ne on bin dolarlık gelirimiz var nede tl gerçek değerinde.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Cari açığı sıfırlayan para değeri doğru görünmekle birlikte ütopik bir yaklaşım aslında. Çünkü cari açık paranın değerinden değil ülkede tasarrufun yatırımlara yetmemesinden kaynaklanıyor.

      Sil
    2. tasarruf açığımız var dan kaynaklansın. sanayimiz olmamasından petrolümüz olmamasından doğal ihtiyacımızdan vs de kayaklanabilir. oma sonuç değişmez. car açık vermemek zorundayız. bu durumda paramızın değerini düşürmekten başka kısa vade de bir çözüm yolu yok.

      Sil
    3. EGE CANSEN bu konuda şöyle yazmış. cari harcamamız fazla diyemeyenler tasarruf açığımız var derler.ben bu konuda ege cansen gibi düşünüyorum. aslında ege cansen böyle düşünmese de benim görüşüm değişmez. çünkü normal olarak insanlar hayatlarında da gelirlerinden fazla harcamamasını öğrenmeliler.bir devlette ihracatından fazla ithalat yapmamalıdır

      Sil
    4. Elinde döviz olmadan yatırım veya tüketim yapan geri ödeme kabiliyeti olduğuna, parayı veren tarafı ikna edebildiği sürece buna devam edebilir.
      Fakat bunun da sonu var. Ülkedeki varlıkların ekonomik değeri olanlarını bu döviz için sırayla verirsiniz, mevcut borcu ödeme kabiliyetiniz gittikçe düşer. Ülke halkın görünse de kılçık halkın elinde kalırken balığın eti yabancı yatırımcı ve içerdeki maşalarinin eline geçer. Bu süreç 50 yıl mi sürer yoksa 100 yıl mi yada çok daha kısamı bilmem. Dün köprüler halkındır sattirmayiz noktasından, kamunun veya özel sektörün elindeki satışa gelebilecek varliklari satip, neredeyse bitiriyoruz. Ondan sonra yaşam ömrü bitmiş süper lux binalardan oluşmuş şehirlerde bırakın yeni binalar yapmayı mevcutların bakımını bile yapamayacağımız günler bence yolun çok uzağında değil.
      Atalarimizin bu vatan için döktüğü kanları bugünlük keyfimiz için önemsemiyor olabiliriz fakat çocuklarımız veya torunlarımız yaşamak zorunda kaldıkları cehennemin hangi taşlarla inşa edildiğini anlayabilecek kadar en azından akıl/fikir hürriyeti ve donanımına sahip olurlar.
      Cari dengeyi çok geç olmadan sağlayacak üretim ve tüketim yapısına ulaşmayı temenni ediyorum . Yoksa mad max filmi gözlerimin önüne geliyor allah korusun.

      Sil
  15. Hocam bu büyüme oraniyla issizlik neden yuksek? Diger hizli büyüyen ulkelere kiyasla ozellikle. Bunun açıklaması ne olabilir?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bizim büyüme yeterince istihdam yaratan bir büyüme değil. Büyüme inşaat ağırlıklı olunca istihdam da sınırlı artıyor.

      Sil
    2. Hocam istihdam yaratmak için ne tür büyüme gerekir? Sanayi yatırımı mı yoksa üretime yönelik bütün sektörlerde mi?

      Sil
  16. Buyumenin en uyumlu oldugu alan sanayi endeksi. Sanayicimiz buyuyor yani. Bunun halka da yansimasi gerekmez mi? Daha sonra mi yansiyacak?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Halka yansıyana kadar bir sonraki dönemin enflasyonu alıp götürüyor.

      Sil
  17. Hocam yeni kitabınız hangi konu üzerine olacak ve ne zaman piyasaya çıkacak? Sabırsızlıkla bekliyoruz..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yeni kitabım Değişim Sürecinde Türkiye. An itibariyle baskıda.

      Sil
  18. Hocam bir ricam var Amerika’lı iktisatçı Irwing Fisher’in değişim denklemi M*V=P*Y olarak bilinmektedir. Bir ülkede normal koşullarda 5 olarak hesaplanan V değerinin aniden 10’a çıkması durumunda P bundan nasıl etkilenecektir?
    Ülkenin merkez bankası eski dengeyi korumak için hangi müdahale etmelidir ?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Fiyatlar artar. Paranın dolanım hızının artması demek talepte artış olması demektir. Bu kadar ani artışa arz yanıt veremez. Denklemin sol tarafında V de yani paranın dolanım hızında ortaya çıkan bu hızlı ve ani artışı karşılayabilmek için sağ tarafta P yani fiyatlar artar.
      Merkez Bankasının bunu önlemesinin yolu faizleri artırmaktır. O zaman talep düşeceği için V'deki artış da denetim altına alınmış olur.

      Sil
    2. eşitliğin solundaki M para arzı artışı ise M Friedman a göre P yani fiyatlarda daha fazla artışa neden oluyor (overshooting)

      Sil
  19. Hocam insanlar akıllı olsa biraz yetecek. Haberlerde yine büyüme rekoru kırıldı diyor ama enflasyon işsizlik nerde yok. Seçim kazandıktan sonra biraz oyalanıyorlar ama seçime bikaç sene kaldığı zaman İstanbul’da gökdelen dikilecek neresi var köprüyü nereye yapalım. Tek ilerleme betonlarda, üretim nerde yok.Büyümeyi neden halk hissedemiyor çünkü kazanırken değil harcarken büyüyoruz.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. O nedenle de işsizlik büyümeye paralel düşmüyor.

      Sil
  20. YILLARDIR NE YAPILIYOR:hükümete bakarsanız dünya bizi kıskanıyor uçak yapıyoruz deniz altı yapıyoruz. vs.ama bunun böyle olmadığınıda az çok düşünenler biliyor.şimdi ulsal gelirimizin 10 bin doları geçtiğide bir yanılsama. 10 bin dolarlık yaşadığımız doğru ama gelirimizin o kadar olduğu palavra. kasıtlı olarak doların düşürülmesi ile yüksek kişi başı gelir elde ediliyor. hepsi bu.

    YanıtlaSil
  21. Hocam ekonomiyi büyütürken aynı zamanda işsizliği düşürmek için nasıl bir ekonomi politikası izlenmelidir? Son 15 yıldır türkiyenin kanayan yarasına nasıl bir büyüme modeli öneriyorsunuz merak ediyorum, saygılar..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Eğitim sistemini değiştirerek başlamak lazım.

      Sil
  22. Hocam sanayi gerçek anlamda büyümemiş ki Tüik'in yayınladığı hatalı sanayi üretim ve büyümesi dışında her şey bunu gösteriyor zaten. Kgf kredileri hizmet sektörüne ve inşaat sektörüne yığılmış. Üretim kapasitemizi artıracak sektörlere yatırım yapmamışız yani.

    YanıtlaSil
  23. Gelişmekte olan ülkeler açısından Keynesyen veya Friedman politikalarından hangisinin daha etkin olacağını düşünüyorsunuz hocam

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Tek bir politika seçip izlemek doğru değil. Hepsinin doğruları yanlışları var. Her ikisinden de yararlanılacak zamanlar var.

      Sil
  24. Keynes’in spekülatif para talebi analizine göre bireyler faiz oranlarının yükseleceğine karar verirlerse bundan para talebi nasıl etkilenir sayın hocam ?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İhtiyat güdüsü ve spekülatif güdüyle tutulan para miktarı artar.

      Sil
  25. Merkez bankaları normal zamanlarda kendisinde özel bankaların bulundurduğu serbest rezervlere faiz vermemektedir. Bir merkez bankasının bu uygulamadan vazgeçip serbest rezervlere faiz ödemeye başlaması durumunda serbest rezerv oranı (er/d) bundan nasıl etkilenir? Merkez Bankası bu hareketi ile neyi amaçlamış olabilir?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Serbest rezervlerde artış olur. MB bu hareketle kredi hacmini daraltmayı amaçlamış olabilir.

      Sil
  26. Amaç ne pahasına olursa olsun büyüme olmamalı.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok doğru. Sonradan gelen faturalar sıkıntuılı olabiliyor.

      Sil
  27. SU KAÇ DERECEDE KAYNAR:cevabı basitçe 100 cantigrad deriz. ama tam doğru bir cevap olmaz. doğru cevap deniz yüzeyinde 100 derece olmalıdır. suyu yükseğe çıkardıkça örneğin Everest tepesine kaynama sıcaklığı 70 dereceye düşer.ekonomik konulardan da konuşurken standartlarımızı belirlemeliyiz.örnek verelim 10 bin dolar denen kişi başına gelirimiz eğer türkiye faizleri yükseltir dolar değer kaybederse bizim kişi başına düşen gelirimiz görünüş olarak artmaya başlar. yada tersi olur türkiye dolara verdiği faizi düşürürse doların değeri arta bu sefer ulusla gelirimizi azalmış olarak görürüz.peki ama bizim ulusal gelirimiz kişi başına gelirimiz ne kadar. bunu tanımlamak için standartlar belirlemeli ve ona göre bir tanım yapmalıyız.ama bunu yönetenler istemez.rakamlarla oynayıp türkiyede kişi başı geliri üç katına çıkardık deyip oy kazanmayı tercih ederler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Dolara çevirme yöntemi standart. Dünyada nasıl uygulanıyorsa bizde de öyle uygulanıyor.

      Eleştiri şu kısımda olabilir, doların değeri düşükken ve bu yüzden kişi başı gelir dolar cinsinden yüksek çıkarken bu yöntemi savunanlar, işlerin tersi cereyan ettiği bu zamanlarda ise bu yöntemi eleştiriyorlarsa harfiyen bunları söyleyebilirsiniz.

      Ama uluslararası karşılaştırmalar usd bazında yapılıyor ve uygulanan yöntem bu.

      Büyüme var iken USD bazında gelir düşük çıkıyor geçmiş yıllara göre.

      3 aylık hesaplanan GSYH o dönemin ortalama USD kuruna bölünüyor bildiğiniz gibi.

      Yalnız USD nin dramatik artış/azalışları GSYH mıza etki eder. Birbirinden bağımsız iki olay diyemeyiz. GSYH mızı hiç duymadığımız bir ülkenin para birimine bölmüyoruz ki?

      Ayrıca siyasetin doğası bu, oy kazanmak bu işin fıtratında var. Ekonomi kötü, bizim partiye oy vermeyin diyen bir siyasetçi görmedim ben. O yüzden siyasetçilerin söylediklerini iskontolu dinleyeceğiz.

      Sil
    2. timur bey yazdıklarınız doğru ama yazdığımın cevabını vermemişsiniz.standart belirlemek gerekir. yılda 100 milyar dolar açık verirken yada gümrüklerde aşırı vergi uygularken bir dolar değeri sağlayabilirsiniz. ama bu sizin paranızın yada doların değerini göstermez.aynı suyun everestte 70 derecede kaynaması gibi.bu nedenle hangi koşullarda dolar tl değeri söylenir standardını bilmek ortaya koymak gerekir.

      Sil
    3. İşte tanerus8 bey bu bir standart. Bence siz 10 bin USD için değil, haketmediğimizi düşündüğünüz refahın sıkıntılı olduğunu düşünüyorsunuz. 10 bin USD üzerinden bunu ne ispat edebilir ne de asıl anlatmak istediğinizi anlatabilirsiniz.

      Herkes gelirinin ne olduğunu biliyor. TUİK in söylediği bir hesabın sonucu. Siz de kendi gelirinizi biliyorsunuz ben de kendi gelirimi biliyorum. TUİK e ihtiyacımız yok bu konuda. Ama nereye doğru gidiyoruz o açıdan ulusal hesaplar bu açıdan önemli.

      GSYH, kişi başı gelir, cari açık, UYP'nin seyri, gini katsayısı, istihdam sayıları, teknolojik düzeyimiz vb.gibi verilerle değerlendiriyoruz zaten. Belirlenmiş standartlar ve açıklanan veriler mevcut. Bir çoğunu da bu blogda öğreniyoruz, tartışıyor, yorumluyoruz.

      Sizin önerdiğiniz bir başka yöntem varsa ortaya koyun onu da dikkate alalım.

      Sil
  28. ÇOK YAZI ÇOK ANLAM İFADE ETMEZ.kafanızı bir çok rakam bir çok yazı ile karıştırırlar.türkiyde bop hakkında on binlerce paylaşım yapıldı. gazete yazarlarına yorumculara göre bop 22 ülkenin sınırlarını değiştirecekti ve Amerika dış işleri bakanı bunu söylemişti. ama biliyormusunuz böyle bir yazı yada söz Amerika dış işleri bakanı tarafından hiç kullanılmadı.diğer bir konuda rusya fransa almanya türkiyede bop un kuruluşunda içindeydiler. basit bir araştırma bunları ortaya çıkarır yorumcular bunları bulabilirdi.ama hiç gerçeği aramadılar. kolayca birbirlerini taklit ettiler. ekonomi yazılarıda böyle.sanki biraz yüzeyden duyulanları tekrarlamak gibi geliyor bana. yaratcı araştırıcı yorum pek göremiyorum

    YanıtlaSil
  29. Hocam bahsettiğiniz "Genişletici maliye politikası" ne kadar kontrollü? Devlet harcaması eninde sonunda enflasyon şeklinde ekstra vergi yüküyle tüketicinin cebinden çıkacak. Yükselen faizler, tüketici kredileri ve enflasyon altında maaş artışlarıyla ekonomi daha ne kadar canlı kalabilir?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Pek de kontrollü değil göründüğü kadarıyla.

      Sil
  30. Hocam tl olarak büyümüş gözükse de dünya piyasası dolar çarkında dönüyor. dolar olarak küçülmüş sayılıyor. yani bizim alım gücümüz düşmüş görüküyor. Bunu neye göre büyüme olarak görüyorlar? Kamu harcamaları artıp vergi indirimleriyle mi sadece. Bence bu iktisat bizi kandırıyor. Geçen sene ki alım gücüm ve bu seneki alım gücüme bakmak lazım ki büyüme çıksın ortaya

    YanıtlaSil
  31. Hocam yazınız için teşekkürler.
    Ben gelir dağılımındaki adalet ile ilişkilendirilmeyen büyüme yorumlarını biraz anlamsız buluyorum.
    Ekonomi istatistiksel olduğu kadar sosyolojik bir olaydır.
    Ne pahasına olursa olsun,özellikle enflasyon pahasına büyüme benim nezdimde milletin cebindeki parayı çalmaktır. Enflasyon,senyoraj, borçlanma vb. durumlarla, hukuksal boşluklardan yararlanarak, milletten izin almadan onun cebindeki paradan vergi almak etik gelmiyor.
    Özellikle enflasyonlu büyümeyi engellemek için faizlerin piyasada belirlenmesi gerektiğini düşünüyorum. Tıpkı kur gibi serbest faize geçilmesi gerektiğini, enflasyon yükseldiğinde faizlerin otomatik artmasını; deflasyon oldugunda ise faizlerin bir müdahale olmadan düşmesi gerektiğini düşünüyorum. MB'nin, paranın fiyatını belirlemedeki tekelini kırmak gerektiğini düşünüyorum. Siyasette, kuvvetler ayrılığı ve bunlar arasındaki dengeyi sağlayan denge fren sistemi vardır. Bunun makro ekonomiye, en tesirli parametrelere uygulanması gerektiğini düşünüyorum.
    Görüşünüzü merak ediyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Haklısınız, Türkiye'de gelir dağılımı bozuk ve yıllardır da düzelmiyor.

      Sil
  32. Hocam bizim maliye hocasi gsmh hesaplanirken diger gelismis ulkelerden farkli olarak insaat sektoru katiliyor diyor.Abd ve Ab ulkelerinde gsmh hesaplamasinda insaat sektoru katilmiyor mu?

    YanıtlaSil
  33. Büyüme rakamının(7,8) enflasyonun (11.9) altında kalması
    Bu kadar büyüdük ama biz niye hissetmiyoruzun cevabı olabilir mi ? Sayın hocam

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Olmaz çünkü büyme oranı reeldir yani enflasyondan arındırılmıştır.

      Sil
    2. Peki hocam reel uyume orai reel faizlerde dusukse
      mesela büyme oranı yuzde 5
      reel faiz yuzde 6 ise
      ?

      Sil
    3. Gelir eşitsizliği , büyümeden nemalanamamanızın sebebi olabilir . Reel büyüme reel faizden düşük olması Thomas Piketty nin tezine göre eşitsizliği körükleyen bir olgu .

      Sil
  34. Hocam, hükümet maliye politikası ile birlikte 3.çeyrekte (dayanıklı mallarda ötv indirimi yapmıştı) piyasayı biraz canlandırmıştı ve büyüme %11 gerçekleşmişti. Son çeyrekteki büyümeyi para ve maliye politika ağırlığı bakımından nasıl değerlendiriyorsunuz? Bir de %7.4 2017 yılının genelini mi temsil ediyor? Son çeyreği mi? Teşekkürler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Son çeyrek büyümesi % 7,3, 2017'nin ortalama yıllık büyümesi % 7,4. Son çeyrekte öncekine göre ister istemez biraz yavaşlama olacaktı ve beklendiği gibi oldu da.

      Sil
    2. Hocam para ve maliye politikası açısından ne düşünüyorsunuz?

      Sil
    3. Maliye politikası genişletici olarak uygulandı, para politikası da onu destekledi en azından engel olmadı (accomodative). Böylece her ikisi de öncelikle büyümeyi hedeflediler, enflasyonu boşladılar.

      Sil
  35. Sayın Hocam,
    Devlette çalışmış biri olarak söyleyebilirmisiniz bürokrasinin bildiği iktisat ile bürokrasi dışındaki ekonomist arasındaki fark nedir... bizdemi bir sorun var onlarda mı ... anlamadım gitti... herşey bu kadar ortadayken durum neden böyle?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hiçbir fark yok, dışarıdakiler daha rahat konuşup eleştiri yapabilirken devlette çalışanlar bu kadar rahat konuşamıyor.

      Sil
  36. Hocam hanehalki harcamasi buyumeyle ayni oranda 10.5 enflasyona rağmen. Yani A kisisi hem birim harcamasini arttirmis hem de bunu daha yüksek para ödeyerek yapmis. Daha once 10 br harcama yaparken simdi 10.06 br harcama yapmis. Bu harcamaya daha once 100 TL oderken daha sonra 110.5 TL ödemiş.
    Bu durumda A kişisinin gelirinin artmış olmasi lazim ki hem harcadigi birim mal artsin hem de verdigi para. O zaman enflasyonun reelde olumsuz etkisi yok bu A kisisi icin. Bu dogru mu hocam?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hanehalkı tüketim harcaması % 6,1 ekonomik büyüme % 7,4.

      Sil
    2. Aradaki 1.3%'luk fark onemli bir fark mi hocam?

      Sil
    3. 10,00 br x 10,00 = 100,00 TL.-
      10,06 br x 11,05 = 111,16 TL.-

      Bir potada eritilen, ortalama veriler bunlar. Kiminin geliri enflasyona yenik düşüyor, hatta düşmesine rağmen borçlanarak harcamasını da arttırabiliyor, kimisi ise gelirini kat be kat arttırabiliyor.

      Bahsettiğiniz örnekte A kişisinin borç/alacak malvarlığı durumunu da değerlendirmek gerekir. Ancak o zaman net birşey söyleyebiliriz.

      Son olarak Yüzde 7,4 büyüdük derken herkes aynı oranda büyüdü demek olmuyor.

      Sil
  37. Süper teşvik paketinin ekonomiye olumlu/olumsuz ne gibi etkileri olur? Açıklandıktan sonra bununla ilgili yazınız olacak mı?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Açıklansın bakacağım.

      Sil
    2. bunlarin süperinden ne olacak sifir taşit alan bu kadar benden taksi plakasi servis araci falan

      Sil
  38. Hocam bir sorum olacak
    hocam merhaba
    faiz oranları azaldığında para arzı arttığı için ülkenin para birimi döviz piyasasında değer kaybeder arttığında ise değer kazanır ama satın alma gücü paritesi kuramında ise faiz oranları arttığında P= Ms/L(R,Y) denklemine göre reel para talebi azalır ve fiyatlar seviyesi yükselir,ülke para biriminin yabancı para birimi karşısında değer kaybeder deniliyor burda çelişki yok mu?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Faizi reel faiz (enflasyondan arındırılmış faiz) olarak alın ve öyle bakın.

      Sil
  39. Hocam Merhaba,
    Yazı için teşekkürler. Sayenizde bakış açımız her gün katlanıyor. Hocam bir sorum olacak; Angus Deaton'ın "Büyük Firar - Sağlık, Varlık ve Eşitsizliğin Kökenleri" isimli kitabı çıktı. Okudunuz mu? Tavsiye Eder misiniz? Teşekkürler Hocam.

    YanıtlaSil
  40. Tekrar tesekkurler hocam. Gazeteler bile parali, hatta internet uyelikleri ucretsiz olan gazeteler bile sayfalarina eklam aliyor. SIz yillarca kamu yararina karsiliksiz hizmet veriyorsunuz bu ve benzeri yayinlarla. Esi yok bu yaptiginizin...

    Harcama kalemlerinin hepsi 7.4'un altinda. Net ihracat da bu dengeyi saglayip ortalamayi 7.4'e cikarip dengeyi saglayamayacagina gore rakanmlarda bir yanlislik olmasin? (tüketim yüzde 6,1, devlet nihai tüketimi yüzde 5 ve yatırımlar yüzde 7,3 )

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim.
      Sayı ve oranlar tamamen TÜİK'den.

      Sil
    2. Bu konuda haklısınız. Büyümenin içerdiği bileşenlerin büyüme ortalaması toplama uygun değil gibi duruyor. Bunu inceleyip size yazacağım.

      Sil
    3. Tabloda olmayan bir şey var: Stok değişmesi. Ne yazık ki bu oran TÜİK verilerinde de boş geçilmiş. Aradaki fark o olabilir. Yani üretim yapılmış ama stoklara gitmiş, satılamamış.

      Sil
    4. http://www.bloomberght.com/haberler/haber/2107707-turk-ekonomisinde-guclu-buyumenin-ardinda-stok-artisi-var

      Sil
  41. Dünyanın en hızlı büyüyen ülkesi olarak hala size yaranamıyoruz. Nedense eski kriz dönemlerine bir özlem var. İş-aş olsun da varsın 3-5 enflasyon olsun, bu ülke 50 yıldır yüksek enflasyonla yaşıyor zaten. Yalnızca hızlı büyüme ile 2023'teki hedeflerimize ulaşabiliriz. O yüzde 3-5 puan enflasyon artışını önemsemenize gerek yok. Türkiye eski Türkiye değil artık.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bence siz yukaridaki yaziyi tekrar okuyun (ama gercekten anlayarak okuyun, gerekirse sozluk de kullanin), sonra kendi yorumunuzu tekrar okuyun. Bakin bakalim gercekten anlamis misiniz?

      Sil
  42. Hocam merhaba,

    Yazınız çok açıklayıcı, yanlız son cümlenin cevabı nedir?
    "ekonominin iki yıl üst üste bu kadar zorlanmaya nasıl yanıt vereceği" konusunda tek bir cümle ile ne dersiniz?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu durumlarda genellikle bir küçülme izliyor bu tür zorlamayla büyümeleri.

      Sil
  43. 10500 DOLAR NE KADAR EDER.kişi başına gelirimizin 10500 dolar olduğu söyleniyor.diyelim ki doğru.bu durumda ortalama 4 kişilik bir aileye 10500*4*4 =168000 tl para girmesi gerekir.bu durumda anne baba çalışıyorsa 168000/2/12= 7000 tl her birinin geliri olmalı.ortalama türk vatandaşı öğretmenler mühendisler esnaf kabul edersek her ay evine 14000 tl götürebilen kaç aile vardır acaba? burada ya gelir dağılımımız çok bozuk yada daha doğrusu 10500 dolarlık kişi başı gelirimiz yalan

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kişi başına GSYH ile haneye giren para arasındaki farkın en büyük sebebi "Gayrisafi" kelimesinde. İlki brüt hesaplanıyor. Eve gelen para ise NET. %40 vergilere vs gidiyor desek. Ortalama eve giren parayı aylık ortalama 10.000 TL olarak düşünmek gerekir.
      İkinci anahtar kelime ise "Ortalama". Sizin çevrenizdekilerin geliri bu tutarın altında olabilir ama bunun üzerinde kazanan (gelir dağılımı adaletsizliğinden dolayı) çok kişi de var.
      Açıklanan istatistik tamamen doğruyu gösteriyor olsa bile siz ve etrafınızdakiler birey olarak bunu hissetmeyebilirsiniz.
      İstatistik doğru demiyorum ama eve giren (etrafınızdakilerin kazandığı) gelirle karşılaştırarak kafadan yanlış kabul etmek de doğru değil.

      Sil
    2. Etrafimi kast etmedim kast ettiklerim orta direk sayilanlar .asgariucretlideseydim hakli olurdunuz

      Sil
    3. Şunu da düşünmek gerekir mi, kişi başı geliri değerlendirirken?

      Olur ya o yıl hiç bir gelirim yok ve yine oldu banka kredisiyle ev aldım. Ev 200.000 TL o yılki ödemem 20.000 TL.-. Bu ev için 40.000 TL ithalat yapılmış olsun.Rakamlara bakmayın önemli değil çünkü. Yine olur ya o konut ben talep ettiğim için hemen o yıl inşa edilmiş olsun.

      Basit bir hesapla ben 160.000 TL'lik bir katkı yapmış oluyorum GSYH hesaplarına. Ama benim o yıl ki gelirim o kadar değil hatta örnekte sıfır. Bunu sağlayan ise bankadan uzun vadeli kredi ile borçlanmam. GSYH hesaplarında borç alacak işlemleri dikkate alınmamakta. Yani ödemenin yapılıp yapılmaması hesabı değiştirmiyor. Üretilmiş olması yeterli.

      Bu hesabı müteahhit bazında da düşünebilirsiniz. Müteaahhit toplam inşatı banka kredisiyle yapmış olabilir ve önemli bir kısmını bankaya gelirinden ödememiş olabilir.

      O yüzden sadece gelir açısından bakmamak gerekir. Borçlanma imkanıyla gelirinden daha fazla GSYH hesaplarına katkı yapabilirsin.

      Sil
    4. timur bey bu yaptığın hesap zahiri bir GSYH oluşturacak. yani aynadaki görüntü gibi, gerçek bir gelirden üretimden söz edemeyeceğiz.benim sözünü ettiğim konuda bu gerçek gelirimiz hangi donelerle standartlarla hesaplanacak?zaten herkesin şikayeti bu. büyüdük ama bize yararı olmadı diyenlerin şikayeti buradan kaynaklanıyor.burada yapılan asıl yanıltıcı şey doların değerini belirleyen standardı bir türlü ortaya koymamak.diğeride hasap hilleri yapmak

      Sil
    5. Çok doğru bir noktaya değinmişsiniz. İşte tam bu yüzden GSYH artarken borç bundan daha hızlı artıyor. Geçen seneye göre borç/GSYH oranı %5 civarında arttı. Yani yarın ödeyeceğimiz parayla bugünün ekonomisini makyajlıyoruz. Ödeme sırası gelince biz buralarda olmayacağız herhalde

      Sil
    6. Tabi buradan borçlanma kötüdür anlamı çıkmasın. Borçlanma olmadan büyüme olmuyor. Olması gereken ülke ekonomisindeki ihracatın payının artmasıdır. Döviz cinsinden tasarrufumuzun artması riskimizi düşürür.

      Sil
    7. Tabi buradan borçlanma kötüdür anlamı çıkmasın. Borçlanma olmadan büyüme olmuyor. Olması gereken ülke ekonomisindeki ihracatın payının artmasıdır. Döviz cinsinden tasarrufumuzun artması riskimizi düşürür.

      Sil
    8. borçlanma olmadan büyüme olmuyor diyorsunuz.güney kore borçlanarak mı büyüdü yoksa cari fazlayla mı büyüdü?(ege cansen cari fazla vererek büyüdüğünü yazıyor)

      Sil
    9. Cari fazla vermek demek kredi kullanmıyor mu demek. Güney Kore tasarruf fazlası mevduata dönüşmüyor mu? Dönüşen mevduat kredi olarak kullandırılmıyor mu?

      Hanehalkı, şirketler, devlet hiç mi borçları yok?

      Şöyle düşünün borçlanma imkanı yok. Ve senin aylık 1000 TL tasarrufun var. Almak isteyeceğin konutun fiyatı 120.000 bin. Ne kadar zamanda biriktirirsin bu parayı? 120 ayda. Yani 10 yıl. O da o zamana kadar fiyatı artmazsa. Hangi müteaahhit seni 10 yıl bekler?
      Borçlanma imkanı yoksa, ev alma çok sınırlı kişiye nasip olur ve konut sektörü oluşmaz. O sektöre destek veren diğer sektörlerde. Yatırım da yapılamaz. Peşin paran varsa yapabiliyorsun çünkü. Yani istihdam olmaz. Olan sadece tarım ekonomisi olur o da eski usul. Var olan tüm sektörler mevcudiyetini borçlanma mekanizmasına borçlu. Hepimiz öyle.

      Sorun borçlanmada değil, kaynağı etkin kullanamamakta. Doğru alanlara yatırılmayan kaynaklar başımıza dert oluyor. Teşhisi doğru yapalım.

      Borçlanma olmazsa herkes işsiz kalır. Çoğunluk tarım ve hayvancılığı da unuttu ya da bilmiyor. İşimiz zor olur.

      Sil
    10. Bu arada Türkiye'de son ölçüme göre Gini katsayısı 0,40 dolayında. Yani oldukça yüksek bir gelir dağılımı bozukluğu var. Ona da dikkat etmek gerek.

      Sil
    11. TİMUR BEY.hayvancılık ve tarım konusundan başlayayım. biz eskiden tarım ve hayvancılığı bilmiyorduk. yeni yeni öğrenmeye başladık.bizim yaptığımız tarım 1965 yıllarda karasabanla geleneksel tarımdı. hayvancılık ise neredeyse ilkel koşullarda yapılıyordu.bir tavuk yılda 60 yumurta verir bir inek günde 3-4 lt kadar süt verirdi. büyük baş hayvanlarda 300-400 kg kadar olurdu. bin m2 den de 300 kg kadar buğday alınırdı. biliyorum. çükü o dönemi yaşadım.

      Sil
    12. gelelim kredi meselesine kendi paranızla içerde istediğiniz krediyi kullanabilirsiniz. birinin borcu diğerinin alacağıdır.ama dışardan döviz aldığınızda bu gerçek borçdur.bu borcu yatırma sanayiye yada tarıma dönüştürüp dışarıya borcunuzu ödeyecek bir hale getirirseniz mantıklı olur. ama bu dövizi alıp yol havalanı konut yaparsanız büyümek denilen aptal bir anlama gelmeyen bir rakam ortaya çıkar ama batarsınız. büyümek farklı bir kavram. rakamlara bakarak büyük denemez.cari açığımız cok büyük bir proplem. kesinlikle ve ivedilikle çözümlenmeli

      Sil
    13. Bugünkü borçlanma mekanizması kurulmasaydı dünya feodal düzenden çıkamazdı anlamında söyledim. Ki onu da eski usullerde diye de belirttim.

      Aynı şekilde borçlanma mekanızmasından bahsederken genel amlamda bahsettim, ne ülke ne de yerel para/döviz kırılımında bahsetmedim.

      Bu sistemde herbir alışverişin kaynağında, bir öncesinde borç vardır. Ülke bir ihracat yapar gelir o ülkeye yazılır, borç ithalatı yapan ülkenin istatistiğinde yer alır.

      İhracata dayalı büyümenin püf noktası budur. İthalat yapan ülke parayı/borcu bulamazsa ihracat gerçekleşmez. Ben bu mekanizmadan bahsediyorum.

      Sil
  44. Hocam mrb,açıklayıcı bir yazı olmuş,tşk,
    2018 içinde aynı maliye politikası uygulanacaksa burada sanayici desteklenecekse,üretimin artması
    istihdam artışı büyüme sağlanacaksa yani ekonomi durumu belliyse neden işadamları yatırım yapmada belirsizler?neyi bekliyorlar ? banka faizlerinin yüksekliğinin bu belirsizlikleri artırmadaki rolü nedir ? belirleyici olan faiz midir ?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Faizin mutlaka etkisi var ama asıl belirsizlik risk artışından kaynaklanıyor. Yılbaşında Türkiye'nin CDS primi 155 idi bugün 195.

      Sil
  45. Tablolarda gösterilen verilerin kaynağı neresi? Kaynak paylaşımı yapmanız mümkün mü?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kaynaklar:
      http://www.tuik.gov.tr/HbGetirHTML.do?id=27851
      http://www.enerjiatlasi.com/elektrik-tuketimi/
      http://www.enerjiatlasi.com/dogalgaz-tuketimi/
      http://www.tuik.gov.tr/PreHaberBultenleri.do?id=27856
      http://www.tuik.gov.tr/HbGetirHTML.do?id=27687
      http://www.sgk.gov.tr/wps/portal/sgk/tr/kurumsal/istatistik/aylik_istatistik_bilgileri
      http://www.tuik.gov.tr/PreHaberBultenleri.do?id=27781
      http://www.tuik.gov.tr/PreHaberBultenleri.do?id=24892
      https://www.bddk.org.tr/WebSitesi/default.aspx

      Sil
  46. Hocam bu gelişmeler ve gidişin Türk bankalarındaki yabancı para mevduatlarını büyük riske attığını düşünüyor musunuz? şayet bu soruya "hayır" diye cevap verirseniz. Yabancılar halen % 5 USD ve %2.5 Eur faizlerini cazip bulmadıkları için mi kaçıyor ?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yabancılar muhtemelen riskler arttığı için çıkıyor. Faiz/Risk dengesi değişirse yine gelirler.

      Sil
  47. Hocam gayet sade ve açıklayıcı bir yazı olmuş teşekkürler. Yazınızı okurken bir yandan araştırma yapıyorum. Dünkü haberlerde Merkez Bankası'nın stok Dolar rezervlerinin 900 milyon dolar azaldığı yazıyor. %7.4 büyüyen ekonomide rezerv düşüşü olması normal midir? Ekonominin negatif yönlü olduğunu gösterir mi?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Normaldir çünkü cari açık kadar finansman bulunamadığında rezervler kullanılır. Yani ekonomi büyüyor ama cari açığı artırarak büyüyor. Riskler arttığı için de eskisi kadar dış kaynak bulunması kolay olmuyor.

      Sil
  48. Hocam milli gelirin dolar ile hesaplanmasında daha az enflasyon içerdiği için gerçeğe daha yakın olduğunu ifade etmişsiniz. Bunu cari fiyatlarla hesaplanan milli gelirin enflasyon içermesine bağlı olarak mi söylüyorsunuz.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet çünkü Dolara çevrilerek bakılan seri cari fiyatlarla GSYH.

      Sil
  49. Mahfi bey, sizi köşeye sıkıştırmak için değil, öğrenmek için soruyorum. Maksadım bu sadece.

    Yazılarınızın ekseriyeti, "analiz".

    Peki sizin analizlerinizin yanlışlığını/doğruluğunu nasıl araştıracağız? Kontrolünü nasıl yapacağız? Sitenizin yorumlar bölümünde yazanların çoğu, ya kendi görüşlerini yazıyor ya da size sorular soruyor. Fakat sizin analizlerinizi kontrol eden, en az sizin kadar tecrübeli "kontrol yazıları" yazacak kimse neredeyse hiç yok.

    Hal böyle olunca, yegane doğruyu sizin analizleriniz söylüyormuş gibi bir durum oluşuyor.

    Bu "denetimsiz analizler", sağlıksız sonuçlar doğurmaz mı?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Allah size akıl vermemişmi?Oturun analiz edip sağlamasını yapın ,nihayetinde hoca yeni teori üretip yorum yapmıyor.

      Sil
    2. "Akıl" sahibi olmak, iktisadi analiz yapmak için çok önemli bir ihtiyaç. Ama tek başına yetmiyor.

      Metin bey, şurada yazdığımı daha dikkatli düşünmenizi öneririm: "Fakat sizin analizlerinizi kontrol eden, en az sizin kadar tecrübeli 'kontrol yazıları' yazacak kimse neredeyse hiç yok."

      Sil
    3. Analizlerin doğruluğunu şöyle araştırabilirsiniz. Mahfi bey, genelde önce bir tablo hazırlıyor, bu tabloları da genelde TÜİK gibi resmi kurumlardan aldığı verilerle dolduruyor. Mutlaka veriyi nereden aldığını belirtiyor bir kere. Buradaki arkadaşların bazıları da bu verileri kontrol ediyor, hatta arada hocayı uyarıyorlar burası yanlış olmuş, şurası güncellendi vs. diye. Hoca hemen herkesin önünde teşekkür edip bunları düzeltiyor. Sonra bu tabloya bakıp bir yorum yazıyor senin kafana yatarsa tamam diyorsun, yatmazsa soru soruyorsun veya eleştiriyorsun. Mesela, benim ekonomi eğitimim yok ama Tablo 2 de gördüğüm kadarıyla sanayi üretim endeksi %8 küsür artmış, elektrik tüketimi %3 gibi, bunun hiçbir izahı yok, kış mevsimi ılıman geçti ile açıklanamaz. Çünkü öncelikle elektriğin ısınma içindeki payı, soğutma-klima içindeki payından az. Kış sıcak geçtiyse yazda sıcak geçti ve o elektrik evlerin-işyerlerinin klimalarında harcandı. Sadece bu değer bile bence buyume rakamlarının pek gerçek olmadığını ıspatlıyor bence. İlgilenenler elektrik tüketimi ile ekonomik büyüme, sanayi üretimi arasındaki ilişkiyi görmek için eneji bakanlığı ve sanayi bakanlığının geçmiş istatistiklerine bakabilirler. Bu seneki gibi bir uyumsuzluk önceki senelerde hiç olmamış.

      Sil
    4. Sagolun, zaten benim söylemek istediğim sorunu akılla küçük parçalara bölüp analiz edilmesi ve sonra kanaat oluşturulması anlamında idi.

      Sil
    5. Burada hocanın paylaştığı verilerdeki hatalar okuyucular tarafından hızlıca kritik ediliyor ve yanlış varsa tartışılıyor. Siz belli ki doğru düzgün okumuyorsunuz bu blogu

      Sil
    6. Arkadaşlar soruyu son derecede güzel ve ayrıntılı yanıtlamışlar o nedenle benim ek bir şeyler yazmama gerek yok. Kendilerine teşekkür ederim.

      Sil
  50. 1-)Yazınızda borsa endeksindeki artış ile ekonomik büyüme doğru orantılı olduğunu söylemişsiniz ancak -borsaya gelen para akışı genellikle doğrudan yatırım olmayıp 'sıcak para' oluşu ekonomimizdeki kağıt üzerinde olumlu büyümeye sebep olup bunun piyasaya yansımamasının sebebi olabilir mi ?
    2-)Enflasyon bu kadar yüksek iken devletin teşvik ve muafiyetlerle ekonomiyi genişletici politikası uygulaması ileri süreçte bu enflasyonun maliyetlere pozitif yansıyıp işşizlik ve üretim sorunlarına neden olmaz mı?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. 1) Olabilir.
      2) Kesinlikle olur. O nedenle zorlanmış büyüme ileride sorun yaratır diyoruz.

      Sil
  51. Bugün yeni bir şey öğrendim.

    19. yüzyıla kadar, ister düşünür olsun, ister bilimle uğraşıp icat yapan insanlar olsun, bütün bu kişilere (kolektif bir tabir olarak) "philosopher" deniyormuş. Bugün sözlükten bildiğimiz anlamda, derin tefekküre dalıp buradan çıkarımlar yapan "filozof" anlamında değil.

    19. yüzyılla beraber, "scientist & biliminsanı" tabiri kullanılmaya başlanmış. İşte o andan itibaren, "filozof" kelimesi, sadece düşünsel faaliyette bulunan (felsefe, siyaset, din, sosyoloji vb.) kişileri tanımlamak için kullanılmaya başlanmış, kapsamı yıllar geçtikçe daralmış.

    Eğer bu ayrım olmasaydı, siz de, "philosopher Mahfi Eğilmez" diye biliniyor olabilirdiniz herhalde. Ama "scientist Mahfi Eğilmez" olarak tanıyoruz sizi.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İkisi de değil. Ben sadece iktisatçıyım.

      Sil
  52. Saygıdeğer Hocam,

    Eğer hükümet akaryakıttan aldığı vergiyi çok ciddi oranda indirse mesela 80 % doğru bir şey yapmış olmazmıydı hem enflasyonla mücadele hem büyüme açısından ?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. "Özel tüketim, yıl genelinde yüzde 6.1 artarak, yüzde 7.4’lük ekonomik büyümeye 3.7 puan katkı yaptı"..Bu hesap nasil yapiliyor? Yardimci olursaniz cok sevinirim Hocam.

      Sil
    2. bütçe açığı nolacak düşündün mü bütçe açığı neye sebep olacak? bizim gibi ülkelerin ekonomisinde herşey hereşeye fazlasıyla bağlı. iki güzel hareket yapma alanın yok.

      Sil
    3. Hesapla ilgili çalışıyorum. Ayrıca yazacağım sanırım.

      Sil
  53. Merkez bankasının piyasaya aşırı para sürmesi enflasyonu artırır.
    Peki hocam piyasa bu basılan paradan haberdar olmadan gizlice sürülse yinede enflasyon olur mu? piyasa para miktarının arttığını nasıl anlar?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Nasıl olacak piyasanın habersizliği? Sonuçta o para birilerinin eline geçecek onlar harcayacak o harcama başkalarının geliri olacak onlar da harcayacak ve piyasada işlem artacak.

      Sil
  54. İTHALATTA VERGİLER NEDEN YÜKSEK.petrol doğal gaz gibi ürünlere büyük vergiler ödüyoruz. dünyanın en pahalı petrolünü tüketiyoruz.vergilerin yüksekliğinin nedeni tl ni aşırı derecede değerli olması ve devletin hantallığı savurganlı . devletimn müsrüflüğünü vergilerle karşılıyoruz. tl nin aşırı değerli olamsınıda vergilerle engellemeye çalışıyor ithalata zorluk çıkarıyoruz. bu durum herm tüketiciyi hem üreticiyi vuruyor. mercimek yetiştirmek türkiyede çok pahalı kanada da pek ucuz oluyor. ayakkabı yapmakta değerli tl yüzünden türkiyede pahalıya mal oluyor.türk ayakkabıcısı ve türk çiftçisi zorlanıyor. bu tüm sektörlere uygulanabilir.yapılacak şey vergileri makul seviyeye indirmek tl nin değer kaybetmesine izin vermek bu düşüşü cari açık sıfır oluncaya kadar devam ettirmek.

    YanıtlaSil
  55. Hocam tüik verilerinde GSYH tl cinsinden verilmiş (889 milyar 231 milyon Tl diyor, dolar $ olmayacakmiydı.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. O rakam sadece 4. çeyreğin GSYH'si, yıllık değil.

      Sil
  56. Sayin hocam

    1994 1998 yillari arasinda turkiyede cok yuksek enflasyon vardi ve bu doneme iliskin buyume oranlari yuzde 3-5 civarlarinda. Burada bir tutarsizlik var sanirim dolar 94 98 arasi 9 kat falan artmis simdi bu durumda o zaman soylenen buyumeyle bugunun soylenen ay i sey olamaz. Bunu biraz acar misiniz

    YanıtlaSil
  57. Açıklanan verilerin gerçekler olduğunu kabul ederek söylüyorum.. Ekonominin bu derece ısındırılması KGF, Teşvikler v.s. ve buna karşılık haftaiçi Mehmet Şimşek'in borçlanmayı değilde ortak almayı tavsiye etmesi ve özel sektöre temkinli olmayı önermesi yönetimde kafakarışıklığı olduğunu göstermiyormu ? Ticaret Savaşları, Kur Hareketleri ve seçime giden ülkede bu ısınmanın sonucu ülkenin ekonomi modeli gereği ithalata dayalı ihracat yapması cari açığın artacak olması sonucunu doğuracağından ileride yaşanacak küresel dalgalanmalarda kaldıramayacağımız sonuçlar yaratabilir diye düşünüyorum. Bu kısır döngüden kanımca tasarruf ve yerli üretim girdilerini daha çok kullanarak aşılarabilir diye düşünüyorum ama bu seferde girdi maliyetlerinin yüksek olması sonucu rekabet sorunu yaşarız diye düşünüyorum. Bu paradokstan nasıl çıkarız acaba..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İthalata dayalı ihracat, bir tanım olarak zaafiyeti göstermiyor. Dünyada hiçbir ülke yok ki, ihracatı ithalata dayalı olmasın.

      Her ülke ithalata bağımlı esasında. Bakın cari açıktan bahsetmiyorum. Cari fazla veren Almanya bile ithalata bağımlı.

      Cari açığa neden olan ihracat değil. İhracat cari açığa neden olamaz. Ancak dersinizki ihracattan geçen seneye nazaran nette daha az döviz ülkemizde kaldı. İhracatımız arttı bu yüzden cari açığımız arttı denilemez.

      Cari açığa, ihracata konu olmayan üretimlerde kullanılan ithal girdiler, ithal tüketim malları, yurtiçi üretim için alınan ithal makine ve cihazlar neden olur.

      Sil
    2. timur bey bu yazdığınıza tümüyle katılıyorum. bizim ihracaat ürünlerimizde ithalata dayalı bu nedenle cari açık kapanmaz demek mantıksız bir önerme .

      Sil
    3. Arkadaşlar ben sonuca bakarak konuşuyorum. Daha çok ihracat yapmak için birim maliyetlerdeki ithal girdininde ihracat miktarı arttıkça artması gerekmiyormu ? Benim dediğim işte tamda bu, ihracat yapmak kötü bişi demedimki zaten yukarıdaki yazıda tam aksine ihraç ürünlerin üretiminde kullandığımız ithal girdi nekadar azaltılabilirse okadar sağlıklı dedim. ve sonuca gelecek olursak mantıksız diyen arkadaşa söylüyorum. ihracat arttıkça cari açığında artmasını bana nasıl izah edersiniz ? Sonuç olarak ihracat - ithalat denklemi cari açığı artırmıyorsa ne ala ancak öyle olmadığını görüyoruz. ve cari açığın bu dönemde artması bizi dış şokların yaşandığı küresel ekonomide zor duruma düşürecek diyorum.

      Sil
    4. Mahfi Bey'in verdiği bir orandır; ortalama her 100 birimlik üretimin 65 birimi ithal girdiden oluşuyor.

      Bu oranı ihracata uygulayacak olursak her 100 usd ihracat için 65 usd ithalat yapıyoruz. Nette 35 usd elimizde kalıyor. Cari açık oluştu mu, hayır.

      İhracat arttığı zaman elbetteki ithalat artacak ama sonuçta artı döviz kalacak yani cari fazla oluşacak. İhracat 200 usd olursa, ithalat 130 usd olur, elimizde 70 usd kalır.

      Yorumumun son paragrafında yazmıştım cari açığa nedenlerini;

      Cari açığa, ihracata konu olmayan üretimlerde kullanılan ithal girdiler, ithal tüketim malları, ihracat için değil sadece yurtiçi üretim için alınan ithal makine ve cihazlar neden olur.

      İhracat artıyor evet, cari açık artıyor evet ama bu demek değildir ki ihracat sebep. Olmadığını yukarıda izah ettim. Başka bir sebep olmalı demelisiniz. Sadece bir tespite dayandırmamanız gerekir. İlk başta bana da manasız gelen bir olayda, örnek bir senaryo yazıp sayılara döküyorum. O zaman daha az hataya düşüyoruz.

      Ama yorum yapmaktan, analiz yapmaktan vazgeçmeyin. Buradaki amacımız hatalarımızı görebilmek. Siz de benim yazdıklarımdaki hataları söyleyeceksiniz ki ilerleyelim.

      Yeterki nasıl düşündüğümüzü de ortaya koyalım.

      Tartışmanın seviyesi de çok önemli ki, cevap yazmaya değer olsun.

      Sil
  58. IS modelinde tasarruf yatırım eşitliği asıl olarak I+G=S+TA eşitliğini mi ifade ediyor? I=S eşitliğinden ziyade?

    YanıtlaSil
  59. Sayın Hocam,
    Diyelim ki faizci yurt dışı yatırımcılar aniden rahatsız oldular ve bir hafta içinde paralarını çekmeye karar verdiler. Ülkede bunu karşılayacak bir rezerv olmadığına göre kurun bir anlamı kalmayabilir. Ancak o durumda ithalat ve enerji bağımlısı ülkemizde manzara ne olabilir ?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Böyle bir durumda dövize talep aniden artacağı için kurlar hızla yükselir, ona paralel olarak faizler de hızla yükselir ve yabancılar bu kazancı görünce çıkmaktan vazgeçerler, hatta yenileri gelir.

      Sil
    2. Ve boylece ayni yatirimciya daha yuksek maliyet odemis oluruz.

      Sil
  60. Enflasyonun tum sebebi faizdir görüşüyle ilgili sormak istiyorum hocam. Bu konuda calisma yapip faizi düşüreceklerini söylüyor hukumet. Faiz zaten ister istemez piyasada belirlenmiyor mu? Nasil bir çalışma yapilabilir ki? Sabit kur rejimi gibi sabit faiz rejimi gibi bir sey mi yapilacak? Faizler duserse yabanci sermaye buraya gelecek mi? Gelmezse ithalat nasil yapilacak? Ya da yapilmayacak mi?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu konuda gerek bu blogda gerekse Ekonomide Analiz kitabımda yeterince açıklama var. Neden - Sonuç ilişkisi karıştırılırsa çözüm bulunamaz. Faizlerin artma nedeni enflasyondur.

      Sil
    2. Nominal faiz, reel faiz ve enflasyon ile hesaplaniyor. Su an Türkiyedeki enflasyon orani ile nominal faiz oranlari neredeyse esitler. Bu durumda reel faiz zaten yok gibi bir sey. Reelde olmayan bir sey sorun da olamaz sanirim. Dolayısıyla Türkiyede teknik olarak faiz sorunu degil enflasyon gercegi var. Bilemiyorum yanılıyor muyum?

      Sil
  61. Hocam Cumhurbaşkanı enflasyon artışını faizlere bağlıyor.Bu ne kadar dogru?faizler birden indirilerek enflasyon düşürülebilir mi?

    YanıtlaSil
  62. Hocam merhabalar Türkiye de ve dünyada işsizlik konusu üzerine önerebileceğiniz kitap,kaynak,makale vs. var mı?Teşekkürler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. http://www.datalink.com.tr/toprakisveren/2016-110-ozlem-isigicok.pdf

      Sil
  63. Sayın Eğilmez,

    Angus Deaton'ın "Büyük Firar" kitabının ilk 16 sayfası (PDF), yayınevi tarafından tanıtım amaçlı yayınlandı.

    11. sayfadan itibaren, Deaton, babasının öyküsünü kısaca anlatıyor, ibretlik bir öykü gerçekten.

    Bu bölümleri okuduktan sonra görüşlerinizi yazar mısınız?

    https://www.ayrintiyayinlari.com.tr/images/UserFiles/Documents/Gallery/buyuk-firar-ilk-16.pdf

    YanıtlaSil
  64. TARIM KONUSU:herhangi biri mercimek ithal ediyoruz saman ithal ediyoruz kendi kendine yeter tarım ülkesiyiz diyorsa bilinki facebook yazarıdır. daha fazlası değil.

    YanıtlaSil
  65. MACRON EZİLMİŞ.Cumhurbaşkanı Erdoğan, Fransa'nın Suriye hamlesinden sonra Macron'a sert bir dille yüklendi. Fransız basını, Macron'un ezildiğini yazdı(ulusal bir gazetemizden alıntı).ama le monde gazetesine bakarsanız böyle ifadelerin olmadığını görürüsünüz.ama seviyoruz olmayan şeylerle gururlanmayı. gerçeği arama peşine hiç düşmüyoruz.

    YanıtlaSil
  66. Hocam 7.4 büyüme reel büyümemi yoksa nominal büyüme oranimi?eğer nominal da reeli nedir?

    YanıtlaSil
  67. Hocam merhabalar Türkiye ekonomisi büyüyor fakat sorun ekonominin büyümesi değil mi? Çünkü büyümeyle haliyle zenginleştik ve ithal mallara olan talebimiz arttı zaten carı açık veriyoruz. Bu da Tl'nin değer kaybına yol açtı sonra MB 'de sıcak para girişi için faizleri arttırdı ve döviz kurınun yükselmesini bir nebze olsun önledi ama bunun faturası bize halka yansıdı tasarruf yapamıyoruz gelir dağılımını olumsuz etkiledi. Türkiye' de özellikle son iki yılda meydana gelen ekonomi politikası böybö değil mi? Saygılar

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İthal mallar içinde tüketim malı talebi toplamın% 15'i kadar. Gerisi üretimde kullanılan girdiler.

      Sil
  68. http://m.gercekgundem.com/ekonomi/7900/gocmenler-hesaba-katilmadi-milli-gelir-6-milyar-lira-sisti

    SİZ BU KONUDA NE DİYORSUNUZ MAHFİ HOCAM ??

    YanıtlaSil
  69. Merhaba Mahfi Hocam,

    İzninizle hükümeti eleştiren siyasi yorum yazanlar için bir not bırakmak istiyorum.

    Gezi olayında sırtıma 3 tane gaz bombası yedim, izleri duruyor.
    Başıma aldığım darbe ile kafatasımda tümor oluştu, büyüyen parçayı Amerika da aldırdım.
    16 Nisan a kadar her türlü muhalefeti sahada yaptım, oy sandıklarındaki bir vakayı engellemek isterken gözaltına alındım.

    Adı çıkmış bir muhalif olarak sosyal hayatta artık aileme ekmek götüremeyeceğim için, aynı nisan ayında bir daha dönmemek için ülkeyi terk ettim.

    İnsanlar işleri güçleri yerinde iken aman ağzımın tadı bozulmasın diye bizleri sadece TV ekranları ve sosyal medyadan izlemek ile yetindiler, biz mücadele verirken yanımızda olmadılar.

    Sandığa sahip olmak için şimdi sızlanan kaç kişiyi çağırmıştım ama hiç biri gelmemişti. Şimdi sözde yorumlar ile hükümeti eleştiriyorlar.

    Çoğu da masa başa mücadele ediyoruz, deyip sözde bizimle dalga geçerek kendilerini kandırıp, yatıyorlar. Siyaseti biraz bilseler, masa başı mücadelesinin 2010 Anayasa referandumu ile bitirildiğini bilirlerdi.

    16 Nisan sonrası sokakta mücadele, 15 Temmuz sonrası da her türlü mücadele imkanı artık bitirilmiştir.

    Şimdi ortaya çıkan yeni nesil ile gurur duyabilirler.

    İşte pırıl pırıl gençlerimizden bir video, Hz Ayşe Anadolu İmam Hatip Lisesi, gençliği, izleyin ve yarattığınız bu gençler ile gurur duyun, bir daha da lütfen mücadele, eleştiri laflarını ağzınıza almayın, sabah işinize gidin, akşam evinize, çalınan bir hayatınız, düşen alım gücünüz olursa artık size yardım edecek kimse var mı diye etrafınıza bakmayın.

    https://www.youtube.com/watch?v=Rowiay99BCs

    Haluk

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Haluk bey, çöl kumunda zorla bitki yetiştirmeye çalışıyorsun. "Her şey aslına rücu eder"

      Sil
    2. Haluk Bey, belki sizin kadar mücadele vermedim ama sandıkların başında durdum. Oyları saydım sisteme girdim. 16 Nisan ve 15 temmuzla ilgili tespitlerinize katılıyorum fakat tarihler ters olmu sanırım. Türkiye'de umut kalmamıştır. Ömür heba etmenin manası yok. Ben de terkettim 16 Nisan referandumundan sonra. Maalesef biz terketsek de halen sevdiklerimiz orada ve klavye başında da mücadele etmekle mükellefiz.

      Sil
  70. Hocam, Konuyla alakalı değil ama sizin iktisat derslerinizi sırasıyla bulabileceğim bir kaynak var mı? Cevaplarsanız sevinirim.

    YanıtlaSil
  71. Hocam, Kredi kartlarıyla yapılan harcamalar piyasanın günlük, haftalık, aylık, yıllık analizinde önemli bir gösterge.
    KK ile harcamaların ay ay ve yıl yıl takibini yapabileceğimiz kaynak ? siz yayınlarsanız daha da memnun oluruz.
    Çarşı pazarda nakit yapılan harcmaların doğru dürüst bir kaydı olmadığından KK harcamaları ekonomi büyüyor mu küçülüyor mu net fikir verir kanısındayım.

    YanıtlaSil
  72. Hocam yazınızda geçen dolar ile yapılan hesaplama TL ile yapılan hesaplamaya göre daha düşük enflasyon içerdiği için gerçeğe daha yakın olmasının nedenini biraz açar mısınız ? şimdiden teşekkürler hocam

    YanıtlaSil
  73. Ulke borc bataginda borc faiz sarmali devam ediyor.bilerek denk bütçe yapılmıyor açık borçlanarak kapatılıyor .yazık bu ulkeye

    YanıtlaSil
  74. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  75. hocam ,yukarıdaki ilk tabloyu kısa bir paragrafla muhteşem şekilde yorumlamışsınız durum bu kadar açık ve net iken bu kadar bile gerçekliği göremeyenler var hala ne yazık ki . ellerinize sağlık.

    YanıtlaSil
  76. Merhaba Hocam. Sizce mazot ve benzine yapılan zamlar ne zamana kadar böyle gider

    YanıtlaSil
  77. Merhaba hocam.Türkiye'nin GSYİH verileri ne kadar doğrudur?Sonuçta memlekette bilançosu ile oynamayan firma sayısı çok az.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kapitalizm

Paradan Para Kaybetme Dönemi

Faizin Doğuşu ve Yasaklanışı