Karışık İşler Bunlar
1. Varlık Fonu İki Kelimeden
Oluşur: Varlık ve Fon
Varlık Fonu iki kelimeden oluşur:
Varlık ve Fon. Bir varlık fonu kurulabilmesi için ya bir varlık veya bir fon ya
da ikisi birden olması gerekir. Bu karışık görünen açıklamayı basitleştireyim:
Bir varlık fonu oluşturabilmek için ekonomi, ya cari fazla ya da bütçe fazlası
veriyor olmalıdır. Mesela Norveç gibi ya da körfez ülkeleri gibi petrol
üreticisi olan ülkeler petrolü ucuza mal edip karlı sattıkları için cari fazla
ve bütçe fazlası elde ederler. Bu gibi fazlası olan ülkeler o fazlaların
hepsini elde ettikleri dönemde harcamayıp çocuklarına, torunların miras bırakmayı
tercih ederse o fazlaları bir fonda toplayıp biriktirirler. O fonu, iyi faiz
veren veya getiri sağlayan tahvillere, bonolara, projelere ödünç olarak verir ve
fonun varlığını ayrıca bu yolla da artırmaya çalışırlar. Böylece varlık fonunun
varlığı artar ve ülke, gelecek kuşaklara bir miras bırakma şansına kavuşur.
Her ülkenin petrol veya benzeri
doğal zenginliği olmadığı için bazı ülkeler bırakın fazla vermeyi açık verirler
ve o açıkları çocuklarının, torunlarının ileride elde edecekleri gelirlerden,
servetlerden borçlanarak kapatırlar. Bu ülkelerin gelecek kuşaklar için
yapabileceği en doğru iş bu borçlanmayı gelecekte açık vermeyecek yatırımlara
yönlendirmektir. Eğer bu borçlanmayla teknolojiyi geliştirecek, cari açığı
düşürecek yatırımlar yapılırsa borçlanmak zorunda olan ülkeler ileride bu
zorunluluktan kurtulabilirler ya da en azından bu zorunluluğu daha düşük
düzeylere indirebilirler.
Türkiye, ikinci grupta yer alan
yani ikiz açık veren (hem cari açık hem de bütçe açığı) ülkelerden birisidir ve
bu açıkları çocuklarının, torunlarının geleceğinden borçlanarak kapatır.
Yapması gereken tek şey borçlanmayı yukarıda değindiğim amaçlarla yapması ve
buna dönük yatırımlara girişmesidir. Ne var ki yaptığı yatırımlar bu tür bir
amacı gerçekleştirecek, teknoloji yaratacak, cari açığı düşürecek yatırımlar
değil, daha çok inşaat yatırımlarıdır. Türkiye’nin bir varlık fonu kuracak
varlığı da fonu da yoktur. Eldeki kamu varlıkları Hazine’ye aittir ve onların
kârları zaten bütçe finansmanında kullanılmaktadır. Bu varlıkları Hazine’den
alıp ayrı bir fona koymak parayı bir cepten alıp ötekine koymaktan pek farklı
değildir. İkiz açığı olan bir ülkenin üstelik emeklilik fonları da Hazinece
finanse edilirken bir varlık fonu kurması mantıklı bir iş değildir. Ama Türkiye
bir heves varlık fonu kurmuştur. Ne var ki başından beri söylediğimiz gibi
varlığı olmayan fonu olmayan bir varlık fonu olmayacağı için sonunda basında
çıkan haberlere göre Türkiye Varlık Fonu, projeleri finanse etmek amacıyla
dışarıdan borç arayışına girmiştir. Bu durumda varlık fonu, Hazine’nin teminat
vererek borçlanan bir kopyası haline dönüşmüş, kamu kesimi adına borçlanma yetkisi
ikiye bölünmüştür. Varlık Fonu teminat vererek borçlanacağı için teminat
vermeyerek, devletin itibariyle borçlanan Hazine’nin dış borçlanması zorlaşmış
olmaktadır. Özetle dünyada borç verip ek para kazanarak varlığını artırmak
üzerine kurulan varlık fonlarına Türk usulü bir borç alan varlık fonu katılmıştır.
Varlık Fonu kurulalı 1 yıldan
uzun zaman geçti. Bu fon ne yapıyor ya da ne yapmıyor bilmiyoruz. Şimdiye kadar
sadece herkesin bu fona hayran olduğu ve dışarıdan borçlanma hazırlığı
yapıldığı yansıdı basına. Ve ne yazık ki fonun ne yaptığını ya da ne yapmaya
karar verdiğini basından izler durumdayız. Ne denetim, ne denetim raporu hiç
biri ortada yok. Benden başka soran var mı onu da bilmiyorum. Oysa madem yoklukta
kurduk o halde varlık fonu üzerine en fazla titrememiz gereken şey. Toplum bu
konularda duyarlı değil. Eskiden kalma duyarlılığını da bu dönemde tamamen
yitirmiş görünüyor.
2. Mali Kural Var Uygulayan Yok
Kamu borçlanmasına sınır
getiren 4749 sayılı Kamu Finansmanı ve Borç Yönetiminin Düzenlenmesi Hakkında
Kanun’un 5’inci maddesindeki düzenleme elimizdeki tek mali kuraldır. Bu
düzenleme, merkezi yönetimin net borçlanmasını bütçe açığı ile sınırlandıran bir
yapıya dayanıyor. Buna göre Hazine, ilgili yıl bütçe kanununda öngörülen
açıktan daha fazla net borçlanma yapamaz.
2017 yılı bütçe yasasında merkezi
bütçenin 47,5 milyar TL açık vermesi öngörülüyor ve net borçlanma limiti de bu
tavana göre oluşturulmuş oluyordu. Yasal olarak bu limitin, ikincisi Bakanlar
Kurulu kararıyla olmak üzere, iki kez yüzde 5 oranında artırılması söz konusu.
Buna göre 2017 yılı için Hazine’nin net borçlanma limiti 52,4 milyar TL’ye yükselebiliyor.
Bundan ötesi mümkün değil. Çünkü söz konusu yasa maddesi “borçlanma limiti değiştirilemez”
hükmünü taşıyor.
Aşağıdaki tablo Hazine’nin web sitesinden
alınmış bulunan ‘Merkezi Yönetim Bütçe Dengesi ve Finansmanı’ tablosunun Eylül
ayı itibariyle güncellenmiş özet görünümünü sergiliyor (Kaynak: Hazine
Müsteşarlığı www.hazine.gov.tr):
2016 / Yıllık
|
2017 / 9 Aylık
|
|
MERKEZİ YÖNETİM BÜTÇE GELİRLERİ
|
554.140
|
456.608
|
I. GENEL BÜTÇE GELİRLERİ
|
533.203
|
439.908
|
Vergi
Gelirleri
|
459.002
|
385.349
|
Diğer
|
74.201
|
54.559
|
II. ÖZEL BÜTÇELİ İDARELERİN GELİRLERİ
|
17.012
|
13.076
|
III. DÜZENLEYİCİ, DENETLEYİCİ KUR. GELİRLERİ
|
3.925
|
3.623
|
MERKEZİ YÖNETİM BÜTÇE HARCAMALARI
|
584.071
|
488.221
|
Faiz Hariç Bütçe Giderleri
|
533.825
|
441.643
|
Faiz Giderleri
|
50.247
|
46.577
|
MERKEZİ YÖNETİM BÜTÇE FAİZ DIŞI DENGESİ
|
20.315
|
14.964
|
MERKEZİ YÖNETİM BÜTÇE DENGESİ
|
-29.932
|
-31.613
|
BÜTÇE
EMANETLERİ
|
-4.247
|
2.844
|
DİĞER
EMANETLER
|
-483
|
228
|
AVANSLAR
|
-2.738
|
3.587
|
MERKEZİ YÖNETİM BÜTÇE NAKİT DENGESİ
|
-37.400
|
-24.954
|
MERKEZİ YÖNETİM BÜTÇE FİNANSMANI
|
37.400
|
24.954
|
BORÇLANMA (NET)
|
32.955
|
70.525
|
DIŞ
BORÇLANMA (NET)
|
4.435
|
15.659
|
İÇ
BORÇLANMA (NET)
|
28.520
|
54.866
|
NET BORÇ VERME (-)
|
-1.615
|
32
|
ÖZELLEŞTİRME GELİRİ
|
0
|
0
|
TMSF GELİR FAZLALARI
|
0
|
0
|
KASA/BANKA VE DİĞER İŞLEMLER
|
2.830
|
-45.538
|
Tabloya göre merkezi yönetim
bütçesi 2016 yılında yıllık olarak 554,1 milyar TL gelir toplamış, 584,1 milyar
TL gider yapmış ve 29,9 milyar TL açık vermiş. 2016 yılında nakit açığı 37,4
milyar TL olmuş, Hazine bu açığın 33 milyar TL’si net borçlanmayla kalanını da
diğer kaynaklarla karşılamış.
2017 yılının ilk 9 ayında merkezi
yönetim bütçesi 456,6 milyar TL gelir toplamış, 488,2 milyar TL gider yapmış ve
31,6 milyar TL açık vermiş. 2017 yılının ilk 9 ayında nakit açığı yaklaşık 25
milyar TL olmuş, Hazine bu açığa karşılık 70,5 milyar TL net borçlanma yapmış.
Bu durumda Hazinenin kasa ve banka hesaplarında 45,5 milyar TL olduğu
görülüyor.
Karşımızda iki tespit ve bazı
sorular var: (1) 4749 sayılı Kamu Finansmanı ve Borç Yönetiminin Düzenlenmesi
Hakkında Kanun’un 5’inci maddesindeki hükme göre Hazine’nin 2017 yılında
yapabileceği net borçlanmanın limiti 52,4 milyar TL’dir. Aynı maddede
‘borçlanma limiti değiştirilemez’ hükmü yer almaktadır. Herhangi bir yasa
değişikliği yapılmamış durumdadır. Bu durumda Hazine limiti aşan 18,1 milyar
TL’lik borçlanmayı yasa dışına çıkarak nasıl yapabilmiştir? (2) Bütçe açığının
31,6 ve nakit açığının 25 milyar TL olduğu (Hazinenin geniş nakit açığı
Eylül’de 40,4 milyar TL) olduğu ve Orta Vadeli Programa göre enflasyon ve
faizlerin ileride düşmesinin beklendiği bir ortamda Hazine niçin açığı çok
aşacak bir borçlanmaya gitmiştir? İleride enflasyonun ve faizlerin hızla
artmasını mı beklemektedir? Eğer öyleyse Orta Vadeli Programda niçin tersi
gösterilmiştir?
3. Asıl Sorun, Sorunlara Aldıranın Kalmamış Olması
Bu iki tespit ekonomide
işlerin gerçekten sağlıklı olmadığını ve sürekli olarak telaş içinde çözümler
geliştirilmeye çalışıldığını ortaya koyuyor. Bunlar iyi gelişmeler değil. Ama
daha kötüsü böyle bir tespit paylaşıldığında ya da buradaki gibi sorular
sorulduğunda “dert ettiğin şeye bak” ya da “ortada devlet mi kaldı” diyenlerin
sayısındaki artış. En sıradan insandan en ciddi kişilere kadar çoğunluk bu konulara
aldırmaz oldu. Yani hukukun üstünlüğünü kaybetmekten çok daha ciddi bir
kaybımız var artık: Olaylara karşı duyarlılığımızı kaybettik. “Şurada bir adam
öldürdüler” deseniz “aldırma bize bir şey olmadı” diyenler konuyla
ilgilenenlerden çok daha fazla. “Yasa dışı borçlanma yapılıyor” deseniz “uğraştığın
şeye bak” diyorlar.
Demokrasilerde kamuoyu baskısı,
yargının yarattığı önleyici etkiden de üniversitenin yol göstericiliğinden de önemlidir.
Motorlu taşıtlar vergisi artışına gösterdiğimiz tepkinin yarısını bizim
paralarımızla oluşan bütçenin kullanılmasına gösterebilsek çok şeyi düzeltme
şansımız olurdu.
Borçlar ödenir, yenisi de
bulunur bunu deneyimlerimden biliyorum, ama toplumsal duyarlılık kaybolunca bir
daha bulunur mu onu bilemiyorum.
özet: Her şeyi KANIKSIYORUZ. Ve buda bizi...... (cümlenin devamını getiremedim, sanırım bunu da kanıksadım)
YanıtlaSilhocam, iktisatta başarı için kanımca önce asri ve sorgulayıcı eğitim sistemi, doğru iktisat politikaları ve sabırdır. maalesef bunların hiçbirisi bizde yok. en başta da sabır asla yok. bu yüzden daha çok sanayi devrimleri kaçıracağız gibi geliyor bana. başkaları hep üretecek biz de satın alabilmek için borçlanmaya devam edeceğiz. yani üretim ekonomisine geçiş hep lafta kalacak borçlanma ekonomisine tam gaz devam. devam da nereye kadar?. sanırım duvara son sürat toslayana kadar. ne dersiniz hocam?. saygılar.
YanıtlaSilSadece iktisatta değil her konuda çağdaş, sorgulayıcı, bilime esas alan bir eğitim sistemine geçmedikçe toplumu çağdaş uygarlık düzeyine çıkarma olanağımız yok.
SilBiz düzeltme yapmamiz için kriz yasamamiz gerekiyor ozellestirmd bankacilik reformu 15 gunde 15 kanun kemal Derviş olmasa yapilabilirmiydi
Silmahfi hocam her iki kelimeden biri "çağdaş, sorgulayıcı, bilime esas alan bir eğitim sistemine" sözünüzdür, peki kemalizmi sorgulama cesaretini hiç gösterdiniz mi ?,,,millet sefaletle boğuşurken savarona'lar nedir.
SilHocam demokrasi de yok ama "ileri demokrasi"yiz diye övünüyoruz. Hukuk da yok ama her yerde "Türkiye hukuk devletidir" diye sallıyoruz. Özgür basın diye bir şey kalmadı ama iktidara bakarsak dünyanın en özgür basını bizde. Aslında şu zırhlı mercedesleri, maybachları, koca koca Amerikan ciplerini satıp bir varlık fonu kursalar gelecek nesillere sıkı bir varlık bırakmış olurlar...
YanıtlaSilHocam yine bizi aydinlattiniz. Isin aci yani sadece toplumun duyarsizligi degil basinin ve ekonomist gecinenelerin bu olaylari sumen alti etmesi. Bu yazi sanirim 2018 yilinin 2017 yilini aratacagini gosteriyor zaten son bir kac yildir kor topal ilerliyorduk asil zor doneme giris yaptik gibi Cunku ekonomik sorunlarin yaninda jeopolitik risklerin, ABD ve AB ile problemlerin hatta iceride ayrismanin hat safaya vardigi bir ulkede sizin ekonomi yorumlariniz bana gore iyimser kaliyor.
YanıtlaSilDüşünün yani ben bile iyimser kalıyorum.
SilKayboldu dediginiz devlet, "devleti ortadana kaldiranlar"dan once sigara ve alkol uretip kendi vatandasina satiyor, oyle gelir elde ediyordu. Varlik Fonu, KIT felan deyince aklima geldi. O gunlere ozlem duyanlarin umarim yakinlari bu maddelerden etkilenmemistir, kemikleri sizlatmazlar.
YanıtlaSilDeğişen bir şey yok. Şimdi de özel sektöre devrettiği sigara ve alkol üretimi üzerinden vergi alarak yoluna devam ediyor.
SilBu arkadaşı okuyan da ülkede alkol-sigara üretimi-satışı falan yasaklandı sanacak. Alkol ve sigaradan en yüksek verginin alındığı ülkede yaşayan hacı, sen dikkat et de çocuğun varsa okul köşelerinde satılan bonzaiye falan alışmasın. Sonra da git dua et iddaa kuponun tutsun, sayısaldan da şöyle bir 10 milyon falan kaldır. Sen kesin Allah'a rüşvet teklif etmişindir "Allahım, şu altılı tutsun, köşedeki camiyi boyatacağım" ya da "ensara bağış yapacağım" falan diye :))
SilAdsiz 19:48, anlasilan stand-up gostericisi olmak gibi bir emeliniz var. Umarim muvaffak olursunuz. Gercekten cok komiksiniz, bu yolda devam edin lutfen. Ancak bu ince zekaniza ragmen ulkede alkol-sigara satilmasi ile, devletin bizzat uretip, satmasi arasinda bir fark goremiyorsunuz anlasilan. Ilginc.
SilBence alkol ve tutun satisi tamamen yasaklanmalidir. O olmadi, bu urunlerin alis-verisinden elde edilen tum gelirler, bu maddelerin tuketimini engellemek icin kullanilmalidir.
Var mi itiraziniz? :))
Adsız 20:17
SilElbette itirazım var. Devlet kimsenin sigarasına, alkolüne karışmamalı. Makul ölçülerde olmak şartı ile isteyen sigara, isteyen viski, rakı, şarap içer, karışmak devlet dahil kimsenin haddi değildir. Ha, aşırıya kaçar, sarhoş olup etrafı dağıtır, o zaman da asayiş görevlileri devreye girer. Asıl riyakârlık alkole karşı gibi görünüp bunlara emsali görülmedik vergi bindirmek, sonra da bu vergilerle zırhlı Maybach makam araçlarına binip 1100 odalı saraylarda yaşamaktır.
Ben sizde herhangi bir yetenek göremiyorum, üzgünüm. Bu kafayla hayatın herhangi bir dalında başarılı olabileceğinize ihtimal vermiyorum ama Allahtan ümit kesilmez, siz gene de çalışmaya devam edin :))
Adsiz 20:38, makul bir cevap olmus. Alkolden ve sigaradan alinan vergiden rahatsiz oluyorsaniz tuketmeyin, ben oyle yapiyorum.
SilEkmekten, sudan ,elektirikten, benzinden ,giyecekten, yiyecekten ,ulaşımdan, haberleşmeden alınan vergiden rahatsız oluyorum. Bundan sonra tüketmeyeceğim. Allah sizden razı olsun. Tüketmemek daha önce hiç aklıma gelmemişti. Vergisiz tüketebileceğim pırlanta ,gemi yakıtı vardı sanırım. Bundan sonra onları kullanırım.
SilVergiden rahatsız olanlar her zaman bir yol bulur. Akıllı idareciler rahatsız etmeyecek vergi düzeni kuranlardır.
Silhttp://www.abcgazetesi.com/50-liraya-10-sise-raki-67268h.htm
Adsiz 00:30, bu saydiklarinizi tuketmek zorundasiniz. Alkol ve sigara tuketme zorunlulugunuz nereden geliyor? Alkol ve sigara tuketenlerin verdigi vergiyi bir gelir gibi gorenler, herhalde bu maddeyi tuketenlerin sosyal guvencesinin olmadigini, hastalandiklarinda tedavi edilmeyip bir cukura atilip ustlerine kirec atip gomuldugunu saniyor.
SilBu maddelerin tuketimini en aza indirebilecek ne varsa devlet bunu yapmali, ve akli basinda insanlarin bunu desteklemesi lazim. Kimse kimsenin zevki sefasi icin tukettigi maddelerden bile bile, tum uyarilara ragmen gordugu zararin duzeltilmesi icin sorumlu tutulmamali. Ne bileyim, yurt disindan getirilecek doktorlarin parasini felan odemek zorunda olmamali.
Anlayacaginiz, vergisi yuksek olani tuketmeyin diye bir tabirim olmadi. Yanlis anlamissiniz. Kaldi ki vergi vermek vatanini seven birisi icin ovunc kaynagidir.
Pirlanta'dan vergi alinmadigini dusundugunuze gore bilgi edinme kaynaklariniz belli. Her okudugunuza inanmayin, hele ki o kaynaklardan. Pirlatadan yukarida saydiklarinizdan daha fazla vergi aliniyor. Bir kuyumcuya giderek deneyimleyebilirsiniz.
hebip 02:19, akilli vatandas zaten bahsettiginiz maddeleri tuketmez.
Bu yorum yazar tarafından silindi.
SilYani sigara ve alkol zararlı olduğu için maliyetinin 2,3 katı vergi koyup halkın sağlığını koruyorlar. Gerçekten çok düşüncelisiniz. Bu kadar insancıl olmanıza sevindim. Her yıl trafik kazalarında binlerce insanımız ölüyor. Yaralananları tedavi etmek için epey para harcıyoruz. Mesela yollara vergi koyalım trafik kazasından ölen ve yaralananlar azalsın. Araçların ,yakıtın vergisini 8,10 kat arttıralım mesela. Ha şimdi diyeceksin insanlar ölse de, yaralanınca hastane masrafı olsa da mecburen araçları kullanmak zorunda. Tabii ki bu tür ölüm ve sağlık harcamaları sigara ve alkolle bir tutulamaz. Ama bari GDO'lu gıdalara vergi koysanız o biraz zararlı sanki. İçinde koruyucu madde bulunan gıdalar kanser yapıyor. Kanser tedavisi çok pahalı. Acaba bu tür gıdalara maliyetinin 3,4 katı vergi koysak çok mu ayıp olur. Ama alkol ve sigaraya vergi koyup halkımızın sağlığını yeterince koruduk değil mi?
SilAdsiz 17:39, "GDO"lu gidalara vergiyi elimde yetki olsa bile koymazdim.
SilGDO'lu gidalar hakkinda ne biliyorsunuz? GDO'lu gidalarin insan sagligina zararli oldugu yonunde bir tespit var mi? Supheler var, ancak teorik olarak gorunen hicbir sakincasi yok. Zaten supheler de GDO gida uretiminde yasanacak sorunlardan kaynakli. GDO'nun ne oldugunu bilmeyenler GDO'yu bir madde saniyor ancak hic alakasi yok. Su'yu Hydrodiokside diye yazip yanlis kullanimlarini anlatarak zehir gibi tanitip, milletin de "su"yun yasaklamasini istemeleri gibi bir durum GDO durumu.
Bu arada ben alkol ve sigaradaki yuksek vergilerin halk sagligini cok da korudugunu dusunmuyorum. Ama bunu hafif dozda yasaklamak olarak gordugum icin destekliyorum.
Bana kalsa iki maddenin satisini da uretimini de yasaklardim. Aldiklari canlar, ve topluma verdikleri zarar bagilimlilarin aglayislarini ninni kivamina getirirdi. Sonunda bana en cok onlar dua ederdi, orasi ayri tabi.
Yasaklamak tek cozum degil, liberalleri mutlu etmek icin en azindan oradan gelen geliri bu maddeler ile savasa ayirabiliriz. Alternatif cozumler de olabilir, bu maddeleri tuketmedigini periyodik olarak kontrol ettirenler daha dusuk SGK primi verebilir vs.
Ama su da var ki, gercekten bunun nesine karsi ciktiginizi anlayamiyorum. Tutun ve alkol insanlari olduruyor, ozellikle alkol sadece tuketeni degil topluma da duzeltilemez zararlar veriyor. Daha gecenlerde, televizyonda alkol guzellemesi yapan bir dizinin senaristi 3 kisinin olumune neden oldu. Bu bile ibret olamiyor. Halbu ki ornek o kadar cok ki.
Sevgili hocam, Eskiden bir film izlemiştim.Rahmetii Kemal Sunal' in timarhaneden kacan iki kisinin yanlislikla ilceye tayini beklenen kaymakam ve savci sanilarak bir sure ilceyi yonettigi guzel bir filmdi.o filmdi ama..
YanıtlaSilMerhaba hocam.
YanıtlaSilBenim sorum yukarıdaki tabloya ilişkin olacaktı. 2017 yılı ilk dokuz ayında bütçe emanetleri nasıl orda (-) eksi olur. Bu hesap (320) alacak kalanı vermez mi?
Teşekkürler hocam
Zaman zaman emanete alınan paralardan ödemeler olunca eksi çıkabiliyor.
SilSizce, öğretmenlik mesleği önemli midir?
YanıtlaSilTeknolojinin ilerliyor olmasıyla birlikte öğretmenlik de tarih sahnesinde yerini alacak mıdır?
Öğretmenlik her zaman önemli bir meslektir ve bu mesleğe gerekli önemi veren toplumlar ileri giderler.
SilYazınızda sorduğunuz soruyu ortaokul mezunu anneme sordum. şöyle cevap verdi: "cumhurbaşkanı ülkeyi 50 tane cephede savaşa soktu, daha da sokacak. askeriyeye seneye harcayacağı parayı şimdiden topluyor"
YanıtlaSilAnneler bilir bu işleri.
SilAnnenize sorar mısınız neden savaşa sokmuş 50 cephede, marifet ülkeyi savaşa sokmakta değil sokmamaktadır çünkü. Marifet parayı askeriyeye harcamak değil eğitime bilime sağlığa vatandaşlarına ülkenin refahına harcamaktır.
SilHocam Merhaba,
YanıtlaSilYazınız tam olarak üniversitedeki hocaların sorumsuz öğrencilere yaptığı hayat dersi uyarısı gibi olmuş.
Demokrasi mekanizmalarının hiç biri şuan işlemiyor. Ne sivil toplum örgütleri, ne yargı, ne de basın...
Ülke sağduyu ve bilinç olarak tek bir şeye kitlenmiş durumda, iktidar yanlısı mısınız? Yoksa değil misiniz? Ne tartışılırsa tartışılsın temelinin bu paradigma olduğu bir sarmalın içerisinde toplumsal sorgulama ve tepki oluşabilir ve olaylara bakış açısı sizin de belirttiğiniz düzeye ulaşabilir mi?
Öyle bir ülke düşünün ki yöneticileri :
At izi İt izine karıştı desin.
Yöneticisinin bu şekilde konuştuğu bir yerde demokrasinin mekanizmaları çalışabilir mi?
Bana herkes kızabilir ama hakkımı bu ülkedeki muhalefete helal etmiyorum. Vizyonsuz, ne yapacağını bilmeyen, becerisizlik abidesi, ödlek siyasetinin 1 numaralı örneği olan bu muhalefet, buraya gelişimizin ana sorumlusudur.
Ne yapmalıyız? Umutsuzum...
İlk yapılması gereken şey umutsuzluğa kapılmamak ve daha fazla çalışmaktır.
SilÜç muhalefet partisinden birisi muhalefet yapmıyor iktidar ortağı sayılır, diğerinin milletvekilleri belediye başkanları vb hapiste, diğerinin de genel başkanına yarın seni de savcı çağırabilir diye sopa gösteriliyor, medya ambargosu uygulanıyor vb. Sesini çıkarana vatan haini demeye getiriliyor.
SilNe yapsın muhalefet?
Buraya gelişimizin ana sorumlusu yazdığınız gibi muhalefet değil mevcut iktidarı seçip oy veren ve başa getiren seçmenlerdir. Kendileri "bura" dan da gayet memnundur ki anketlere göre iktidar partisinin oy oranında pek bir düşüş görünmüyor. O zaman geri kalanlara da bal yemek düşüyor.
Adsız 22:21
SilHiç birinin siyasi görüşünü savunduğumdan değil, siz o saydığınız muhalefet partilerinin başına :
Demirel'i, Ecevit'i veya Erbakan'ı koyun bakalım, isterseniz hapis değil zindanlarda süründürün. O zaman muhalefet nasıl oluyormuş görürsünüz. Sizin verdiğiniz örnekler nedir? Bu adamlar ipten döndüler, başlarına gelmeyen kalmadı ama siyasetin hakkını verdiler.
Sünepe olmadılar. Ne yapsın dediğiniz muhalefet biraz bu adamların hayatını okusa ne yapacağını anlar...
Bir numaralı suçlu değilse bile bir numaraya yakındır muhalefetin sorumluluğu. Ancak eş genel başkanları dahil onlarca milletvekili-belediye başkanı hapislerde olan partiye de haksızlık etmek istemem. Ana muhalefet partisinin başındaki kişinin beceriksizliği, sünepeliği hatta zavallılığa ramak kalan korkaklığı hakkında yerden göğe haklısınız. Ben ana muhalefet lideri olsam, bırakın hapisten korkmayı, ülkemim düşürüldüğü şu bataklığı protesto amacıyla meclisin önünde kendimi yakardım. Öbür payanda için bir şey yazmaya gerek yok zaten. Seçimlerde: "tapelerdeki-kayıtlardaki hırsızlıkların hesabını soracağız" diye oy isteyip "İktidarı iktidardan fazla destekleyen muhalefet" gibi bir garabet olarak tarihteki yerini aldı zaten.
SilInsanlara hakaret etmeden elestiremiyor musunuz siz? Bunu bile beceremiyorken fikirlerinizin ne kiymeti olabilir.
SilAdsız 16:03
SilKemal Abi sen misin?
Şaka bir tarafa; yazılarımız adminin süzgecinden geçtiğine göre, hakaret görseler yayınlamazlardı diye düşünüyorum. Ayrıca siz niye bu kadar alıngansınız onu sorgulayın bence. Memleketin yangın yerine döndürüldüğü, bırakın çocuklarımızı, torunlarımızın bile borç ve cehalet batağına gömüldüğü, iktidarın son 5 yılda neredeyse her gün, her işinde devasa yanlışlar yaptığı bir ülkede o iktidarı en ufak sarsıntıya uğratamayan ana muhalefet liderine övgüler mi düzseydim?
Elinize kaleminize sağlık hocam. Siz bunları defalarca anlattınız ama ne yazık ki birileri bildiğini ( aslında bilmedigini) okumaya devam ediyor.
YanıtlaSilEksik olmayın hocam saygılarımla.
hocam hazine kefaletlerinden doğan olası zararları karşılamak için değil mi?
YanıtlaSilHiç bir bilgim yok. Çünkü bunu açıklayan bir yetkili de yok.
SilGüzel yazı için teşekkürler
YanıtlaSilSağ olun.
Silhocam elinize sağlık çok güzel yazmışsınızda ntv deki proğramınızda bunlardan bahssetmiyorsunuz kazara olumsuz bir şey söyleseniz ntv deki sarışın bayan yandaş gazetelerden cilalanmış bir ekonomi haberi okuyor. devletin ekonomik olarak battığını yakın zamanda emekli maaşlarını öderken zorlanacağını muhakkak görüyorsunuz.bunları söylerseniz ntv de çıkmaya devam edebilirmisiniz
YanıtlaSilBen bunları aynen söylüyorum. Pazartesi günü de bu yazdığımı söyleyeceğim. İzleyin isterseniz.
SilBen sürekli takip ediyorum, bunları söylüyorsunuz. Zaten sürekli bunları dile getiriyorsunuz ama kimse sallamıyor. Bu yüzden de o sarışın kadın da engellemiyor. İlerde biraz dediğiniz duyulsun o zaman engellemeye başlarlar merak etmeyin. Bilinçli olacak insanların çalışması bunu gösterir. Güzel yazılar ve emek. Ellerinize sağlık
Silyazdıklarınız ulkenin temel sorunları.Lakin su sozü hatırlatıyor " Ne kadar bilirsen bil söylediklerin karsındakinin anlayacagı kadardır". Sorun bunları idrak edebilecek kollektif aklın gelişmemiş olması. Bunu tespit edince umutlar buharlaşıyor. Yine de sizi okumak gercek bir zevk. Umarım siz umudunuzu yitirmez ve bizleri aydınlatmaya devam edersiniz.
SilBulunmaz hocam bulunmaz! Tek adam rejimine alıştırdılar bizi..Artık kanun kural hak hukuk tek adamın ağzında..Adalet için ağaca tırmanıp tek adama ulaşmak gerek.Anayasal kurumlar şeklen var,işlevsel olarak namevcut hepsi..Zaten kamuoyu baskısı olmasın diye demokrasiyi ortadan kaldırdılar..İnsanları sokağa dökmeyen muhalefet sayesinde oldu bunlar.
YanıtlaSilMerhabalar Hocam,
YanıtlaSilÖncelikle size en içten teşekkürlerimi sunarım, inanın bu blog benim gibi çok sayıda kişi için büyük bir hizmet, hiç bilmediğimiz şeyleri sayenizde yorumlamayı öğreniyoruz. Hergün 2-3 kez kontrol ediyorum yeni birşey varmı diye.
Yazınızla ilgili birkaç sorum var, bunları cevaplayabilir misiniz. Bu yılki borçlanmanın bu kadar aşırı olması ile ilgili birkaç olasılık aklıma geliyor:
1. Malumunuz KGF nin suyu kesilince büyüme muhemelen ivmesini kaybetti. Bu toplanan ek borçlar, yakında KGF benzeri yeni bir fon yaratmak için kullanılacak olabilir mi?
2. Bahsettiğiniz Varlık Fonuna kaynak aktarmak için olabilir mi?
3. Şu anda geri ödemeleri başlayan, KGF garantili kredilerin önemli bir bölümünün ödenemeyeceği hesap edildi de, bu ek borçlanma bunlar için olabir mi?
4. Aslında bütçe açığı açıklanan rakamların çok üstünde, bu para onlar için kullanılacak. Bu normalde mantıklı değil biliyorum ama artık hiçbir resmi kuruma güvenim yok. Sanırım en kötüsü de bu son madde, eğer öyleyse bizde Yunanistan gibi rakamlarda "katakulli" yapmaya başlamış olabilir miyiz?
Sorularınızın hiçbirinin yanıtını bilmiyorum. Ben de sizin gibi neden olduğunu bilmediğim yasa dışı borçlanmanın nedenini soruyorum. Bilen birisinin aydınlatmasını umarak.
SilHocam elinize ve yüreğinize sağlık. Peki varlık fonunu başarıyla uygulayan bir ülke ismi verirmisiniz. Varlık fonu başarılı oldu demenin ölçütü nedir
YanıtlaSilTeşekkür ederim.
SilVarlık Fonunu en başarılı uygulayan ülke Norveç. Norveç Varlık Fonu Kuzey Denizi petrol gelirlerinin yarattığı cari fazla ve bütçe fazlasını aktardıkları bir fon. Bu fondan çeşitli projelere ve ülke tahvillerine para yatırıp faiz ve temettü gibi gelirler elde ediyorlar. Şu andaki değeri 1 trilyon Doları aşmış durumda. Bu varlığı harcamıyorlar ve ilerisi için biriktiriyorlar. Gün gelip Kuzey Denizi petrolü tükendiğinde fazla verme bitecek o zaman bu fon onlara destek olacak.
Hocam benim anlamadığım bu işleri yapan adamlar arasında bir tane bile “abi yasa dışı iş yapıyoruz” diyen yok mu? Hadi var diyelim bunu diyen adamı ciddiye alan bir düşünen bunun hesabını şimdi sormasalar yarın sorarlar deyip en azından muhabbetini eden adam kalmadı mı?
YanıtlaSilHiç bir bilgim yok ne yazık ki.
SilKendi ifadeleriyle oğlan onların kız onların.
SilAslında neden böyle oldu ki, torba yasaya bir eklemeyle yasayı değiştirip yaptıklarının hepsini yasal hale getirebilirlerdi. Sonuçta anayasa değil yasa değişikliği gerekiyor. Unutuldu herhalde. Neyse canım khk da olur, hazine istediği kadar borçlanır diye bir cümle eklediler mi sorun çözülür, sonraki ilk torba yasaya da eklerler bitti gitti.
Hocam cok guzel bir yazi bizi gercekten bilinclendiriyorsunuz.Hicbir gazete ya da televizyon programi onemli hayati oneme sahip konulari siyaset bulastirmadan iredeleyemiyor.Ama su konuda bende devletmi kaldi diyenlerdenim maledeg ulkemiz minhasiran bir ortadogu iklimine burundu.Bu hamaset ve cekismelerden dolayi Dunyada baska neler oluyor diye kafa cevirip bakamiyoruz.
YanıtlaSilTeşekkür ederim.
SilNerdeyse 40 yil once lise 2'de Fransiz ihtilali ile ilgili sinav vardi. hic calismamistim. imtihan ertesi gun. Aksamleyin tek bir okuyusla eryesi gun sinavda 90 almistim. hala hatirlarim cunku konu cok ilgimi cekmisti. daha sonraki yillardada kitaplarda yazilmayanlari ogrendim. Diyecegim o ki o zamanki franaiz halki ac, cahil, tukenmus olmalarina ragmen by ihtilali gerceklestirmislerdi. Cunky onlarin mideleri fuziken ac ama saraydakiler ve soylular ise o denli tok ve haljtan kopuktular. Sonucta ronesans gerceklesti mecburen ve simdi durym ortada. simdi bizde durum cok farkli. nufusun %50'i kor kutuk cahil, %20si ilk okul duzeyinde egitimli. Ama korkunc bir vurdumduymazlik ve umursamazlik var. Demekki daha cahil olmak gerekiyor birseyleri degistirebilmek icin. Veya daha cesur. olurmu olmazmi bilmiyorum ama birgyn bu halkda ayacak. Lafim dinlensin, isim olsun, karnim doysun diyecek. Gercek ve sahte kapitalistlere kafa tutacak. Laikligin ne oldugunu ve onemini kavrayacak. Malesef herseyi once yadamamuz gerekiyor. Ne dersiniz?
YanıtlaSilIsmet Fransiz ihtilalinden 90 almissin da Turk Inkilap tarihinden kac aldin? Once bunu hesabini ver!
Silismi cismi gizli olanlarla tartismiyorum.
SilIsmet haklisin. Ayrica Aziz Nesin'in soyledigi Turkiyede akilli insanlarin oranini da goz onune almak lazim. Su an durumumuza cok yukaridan bakacak olursak, Nazi Almanyasinda da, Sovyetler birliginde de yonetimin yanlislarini sorgulamaya kalkanlari "sen partimize karsi misin, sen liderimize karsi misin" diye tohmet altinda birakip sindiriyorlardi. Sonucta ne oldu, Nazi Almanyasi savasta yenildi bolundu. Sovyetler birligi dagildi gitti. Simdi de Turkiye ayni durumda ve ayni yintem kullaniliyor ve bizi bekleyen son da muhtemelen ayni olacak zaten. Insanlar hukumetin yaptiklarini sorgulamiyor, ama herkes devletin elden gittiginin bilincinde. Insanlarin bu sorgulamayi yapmamasinin sebeplerinden biri adalet kavraminin kaybolmasi ve korku. Yani insanlar bu sorgulamayi yaparlarsa elde kalan en onemli varliklarinin (ozgurluklerinin) elden gitmesinden korkuyorlar, cunku bu cok kolay artik Turkiye'de. Oyle degil mi? "teror orgutune uye olmamakla birlikte.." diye baslayan bir suclama yeterli insanlarin hayatinin kaymasi icin. Nereye kadar? Romanya'da Nikolay Cavuseku nereye kadar gidebildiyse oraya kadar. Avrupa'nin en buyuk sarayinda yasiyordu merhum diktator. Duvar dibinde kursuna dizilerek bitti isi. Bu da Romen ihtilali iste. Demek ki halk bir yere kadar sabrediyor sonra ip kopuyor.
Siltartismadan korkma Ismet! Osmanli Tarihinden kac aldin.
SilNamik
adsız 00:42 iyi güzel düşünüyorsun da bizim halk asla Avrupalı gibi değil. Avrupalı Rönesans - reform ve Fransız ihtilali ile ciddi şekilde rasyonelleşti. kısa bir dönem kontrol edersiniz ama asla uzun vadeye yayamazsınız bu kontrolü. belli bir duyarlılık eşiği var ve bu eşik kısa vadeli kontrole alınabiliyor. oysa bizde böyle bir eşik yok zira duyarlılık yok . yani bu halkın laiklik demokrasi hukuk iktisat gibi temel olgularla işi olmaz. salt günlük menfaatlerle hareket eder. gerçekçi olalım derim. özellikle de son 15 yıldır ekonomiden dış politikaya sosyal alanlardan bilimsel alanlara sanata ve en önemlisi de eğitimde sürekli geri gittik. ne oldu?. halkın topyekün itirazı mı oldu?. sesi mi çıktı?. bu ülkede bu halk hep kırmızı çizgilerimizi koruyanlara köstek bu çizgileri beyazlaştırıp teslim olanlarıysa baş tacı yapıp sürekli destekledi. bugünkü türkiye salt bu halkın eseridir. kimse çıkıp da bu halkı savunmasın.
SilIsmet notla insanlari yuzdelik dilimlerde tanimlamayla olmuyor bu isler. Lutfen bu toplumun orf adte ananelerine ahlakina saygi duyalim. Herkes sizin gibi 40 yil once lise talebesi degildi. Hala daha degil belki. Herkes sizin gectiginiz asamalardan gecmedi diye her toplum bir fransiz ihtilali adi ustunde ihtilal yani darbe gecmedi diye hakir gormeniz sart degil.
SilFransiz ihtilali bir darbedir milli iradeye karsi yapilmis bir kumpas! hapisanelerdeki hirsizlari tecavuzculeri gangsterleri serbest birakmis kanli bir darbedir. Fransiz ihtilali bakiniz milliyetcilik akimlarini one cikardi tarihi iyi okuyun o milliyetcilik akimlari da fasizmi dunyaya hediye etti. Yonetimler kendilerinden olmayanlari kampa yolladi. Kisaca Fransiz ihtillai o donemki parelel yapinin darbesidir. Parelelci fransizlar ihtilal yapti bunu bilmek icin muneccim olmaya gerek yok acin tarih okuyun 90 almissiniz ama unutmus olamaz misiniz?
Artik dunya ve turkiye ihtilallaer darbeler donemini coktan atlatti allahima bin sukur. Artik istikrar var. Huzur var demokrasi var. Ben demokratim ve demokratiligimin geregi olarak ihtilalalerden degil sandiktan medet umuyorum.
Eger fransiz ihtilalinde fransada su anki bizdeki millet olsaydi fransizlarda ihtilal mihtilal olmazdi. Fransiz parelelciler de ve geziciler de darbeciler de tarihin coplugunde yer alirdi.
SilBu millet sarayina baglidir cok sukur. Gerekirse nobetini tutar yanasmak isteyene dersini verir. baknz 15 temmuz
Sayın hocam;
YanıtlaSilEmekleriniz, uğraşlarınız için çok sağolun. 22 yaşındayım ve sizin gibi insanların varlığını görmek bana gelecek için umut veriyor. Bu ülkenin sadece gerçekten vatansever ve sanıyorum birazda fedakar insanlara ihtiyacı var. Yazılarınız sayesinde maalesef ki ülkenin içinde bulunduğu durumun kötülüğünü anlayabiliyorum. Benim sorum şu olacak, tarihimiz boyunca hem ekonomik hem siyasi olarak çok zor zamanlar geçirmişiz. Ben bu dönemde doğup büyüdüğüm için mi bana en kötü dönemi şimdi yaşıyormuşuz gibi geliyor yoksa önceden de bu kadar hukuksuzlukların olduğu, kötü yönetildiğimiz bir dönem oldu mu ?
Teşekkür ederim.
SilTürkiye, benim bildiğim Atatürk sonrasında hiç iyi yönetilmedi. Sadece kötü ve daha kötü dönem ayrımı yapılabilir.
Ben kırk yaşındayım, ekonomik olarak daha kötü günler oldu ama cehaletin, gericiliğin, yobazlığın bu kadar yüceltildiği bir dönem asla olmadı. Yargının, basının, özgürlüğün bu hallere düştüğü hiç olmadı.
SilCahalet safliktir sayin adsiz, saf olmak durustlugu iyi niyeti beyan eder. Neden cahaletin yuceltilmesinden bu kadar korkuyorsunuz? Ben cahiol insanlardan korkmam bilgili insanlardan daha cok korkakrim. cunku her an kumpas kurabilirler.Ulkemiz bu kumpaslardan kurtuluyor temizlige guzel ahlaka iyi niyete evriliyor. Bundan sevinc duymaniz gerekirken cahil insanlari hedef aliyorsunuz.cok yazik!
Siladsız 09:27 cahil insanlardan korkmazsınız çünkü onlar tamamen biatçı olur istediğiniz gibi yönlendirir sömürürsünüz. tam bir emperyalist uşağı gibi konuşmuşsunuz. ayrıca saflık yoktur. ya iyi niyet vardır ya da kötü niyet. cahil olmayı saflık olarak nitelendirmeniz ve üstelik yüceltmeniz sizin kötü niyetli olmaya yakın olduğunuzun ispatıdır.
SilMuftulere nikah yetkisi hakkinda ne dusunuyorsunuz?
YanıtlaSilBir yapisal reform mu?
Kesinlikle. Nasıl ki batıda papazlar nikah kılıyorsa bizde de müftülerin kılmasında bir sakınca yok. Yalnız batıda nikahlar kilisede kıyılıyor. Madem orayı örnek alıyoruz bizde de camide kıyılması lazım. Müftü kıyacaksa nikahı camide kıyılmalı.
SilMahfi Egilmez, sadece kilisede kiymiyorlar, aynen bizdeki gibi cagiriyorsunuz geliyor kiliyorlar. Ulkemizde de cami'de nikah kiyiliyor zaten. Illa bir yere gidilecekse Muftuluk diye bir devlet dairesi var zaten bari orayi onerseydiniz.
Silhocam, yanlis anlasilmasin, yaziyla ilgili degil ancak bu konuda bir duzeltmeye ihtiyac olabilir.
Silbatida kilisede nikah kiyilmiyor, papazlarin bir kadin ve erkegi resmi anlamda nüfusa evli olarak kaydetme, insanlara bu statuyu verme yetkisi yok.
nikah akdi resmi olarak belediye vb devlet kurumlarinda yapiliyor. bunun disinda insanlar mesrebine gore kilise, sinagog gibi yerlerde toren yaptiriyor ya da yaptirmiyor. en azindan benim bildigim ulkelerde. aksi yonde bilinen ulkeler varsa paylasilmasi yerinde olur.
kisacasi, bizdeki gibi belediye+imam nikahi yaptirmak ya da yaptirmamaktan cok da farkli degil ozunde.
muftulere nikah yetkisi verilmesinin arkasindaki en masum gerekce, o da en fazla, insanlari resmi nikaha daha fazla yoneltmek olabilir. ulkemizin bu konuda kimi gercekleri yadsinamaz malum.
ancak, en yetkili agizlardan surekli olarak papazin nikah kiymasi ornegi verilmesi ve konunun laiklik karsitligi ekseninde gundeme getirilmesi, esas niyetin bu kadar masum olup olmadigi hakkinda, dogal olarak, supheye yol aciyor.
Tesekkur ederim verdiginiz yanit icin. Kucuk de olsa yapisal reformalar konusunda adimlar atabiliyoruz. Sonucta Hukukta Adalette yapisal reformlar onemli.
SilMüftüler, yetki devri ile,muhtemelen, imamlara devredecektir bu yetkiyi ve herhâlde câmilerde kıyılacaktır.
SilAncak kanâatim:Dibâce hükümleri ya da Anayasa'nın 24.madde son fıkrası gereğince Anayasa Mahkemesi esastan iptal edecektir. Tabi muhalefet soyut norm denetimi için başvurmayı akledebilirse.
Sayın hocam kendime yazıları ilk kurulduğu yıllardan beri takipte olan bir öğrenci olarak
YanıtlaSilson bir aydır yazdıklarınzı analiz ediyorum kendimce dönüp dönüp özelliklede şu son 3 ayda olanlar güzel ülkemde
yapılan yorumlara bakıyorum tutunmak istiyorum , sarılmak istiyorum ülkeme , ben ne yapabilirim ..sorusu peşindeyim
mezun oldum müfettiş olma arzusuyla yola çıktım ,,bitmeyen sınavlar sınavlar mülakatlar .. ve asıl torpil engeli
hep şunun peşinde oldum kendim yapmalıyım kendi çabamla mücadelemle hak etmeliyim mesleğimi.., eminim benim gibi bir çok arkadaşım aynı yolda biliyoruzki ülkemize ancak bu şekilde sarılabilriz ülkemiz için ancak böyle bir yoldan gidersek bir seyler yapabiliriz düşüncesi..
Sizin çok değerli analizlerinizle birlikte harmanladığımda sevgili hocam buradayız biz gençlik olarak kendi adıma umudumuzu kaybetmeden bırakmıyoruz inanıyoruz başka gidecek yerimiz yok bizim ülkemiz gibi ülke de yok..
Dış güçler İç güçler inanmıyorum bunlara ..sistemdir mühim olan oradan tutunacagız idealist ruhumuzla ..
Son yazınız ve vurucu son satırlarınız bunların tersi durumlar olacagına inanmak istiyorum
pes etmiyorum kendi adıma mahfi hocam saygılar ..
İşte budur. Umut asla tükenmemeli.
SilMehmet Hançerli
YanıtlaSilHocam petrolcülük ve varlığımız olmadığına göre FON falan kurup borçlanıp yatırım yapmaya uğraşmayalım. Eski türkiye de olduğu gibi yan gel yatalım osman gibi yapalım diyorsunuz galiba. Yeni türkiye yi hiç anlamamışsınız. yazık
Bunlar yeni şeyler değil. 150 yıl önce Osmanlı yaptı bunların hepsini. Sonuç? Koca bir imparatorluk battı bize de onun borçlarını ödemek düştü.
Siladsız 19:31 en azından eski Türkiye'de varlık fonuna pardon yokluk fonuna ihtiyaç duymuyorduk çünkü eskiden devlet vatandaşın borçlandırmak yerine kendisi borçlanıp sosyal devlet ilkeleriyle hareket ediyordu. şimdi ise vatandaş olmaktan çıkarıldık salt müşteri haline getirildik. zira tüm iktisadi değerlerimiz özelleştirme adı altında peşkeş çekildi küresel sermayeye!. vatandaş olmaktan çıkıp salt müşteri olmuş isek artık devlet de yok demektir salt sermaye var demektir. işte senin yeni türkiye dediğin de tam olarak budur!. eski türkiye de daha huzurluyduk. ben 42 yaşındayım ve eski türkiyemi özlüyorum. artık bu ülkede hiçbir şeyden değer alamaz olduk. yatırım dediğiniz de salt betonlaşma, sanayi tarım hayvancılık hepsi geriletildi. ne reel anlamda doğru yatırım var ne de insana yatırım var. salt ranta yatırım var. al sana yeni türkiye!..
SilAdsiz 19:31, Hoca calisalim diyor ama isine gelmedigi icin yan gel yat anliyorsun. Bir seyleri duzgun yapsak bugun fon tartismasi olmazdi.
SilHocam Mehmet Şimşek geçen hafta "şimdi reform zamanı" gibi bir açıklama yaptı. Belki de geç de olsa hamleler gelecektir. Ne dersiniz, faydası olur mu? Treni kovalayıp yetişiriz belki.
YanıtlaSilReformdan neyin kastedildiğini bilmek lazım. Bazen birisinin reform dediği şey başkası için deform olabiliyor. Reform uygar ve çağdaş ülkeler düzeyine yetişebilmek için atılacak adımlara denir. Bu tanımda uzlaşmazsak kimi bilim liseleri kurmayı reform sayar kimisi de din eğitimi veren liseleri reform sayar.
Sil'Ne var ki başından beri söylediğimiz gibi varlığı olmayan fonu olmayan bir varlık fonu olmayacağı için sonunda basında çıkan haberlere göre Türkiye Varlık Fonu, projeleri finanse etmek amacıyla dışarıdan borç arayışına girmiştir.' Hangi projelerden bahsediyorsunuz hocam?
YanıtlaSilBu da açık değil. Kanal İstanbul olduğuna dair söylentiler var. Bu en tehlikeli durumdur. Açıklık, şeffaflık olmayınca dedikodu ve söylenti alır yürür.
SilBen de toplumsal duyarlılığımızın yön değiştirdiğini düşünüyorum. Ufak meselelerde kıyameti kopartıp, önemli meseleleri eş geçiyoruz, belki de haberimiz bile olmuyor.
YanıtlaSilBu siyasetin kullandığı önemli bir stratejidir: "Toplumu başka ilerle meşgul edip asıl işleri sessiz sedasız yürütmek."
SilSayın hocam, tamam biz bir hayal dünyası içinde yaşatılıyoruz ama IMF daha yeni Türkiye'nin büyüme oranı beklentisini yukarı doğru revize etti. Rating kuruluşları da fena görmüyor gibi. Onlar neyi olumlu buluyor?
YanıtlaSilUykusuzadam, uykuda gibisin, uyan artik. Sermayen olsa, birisine yuksek faizle borc versen borc verdigin kisinin batmak uzere oldugu soyleyip bunu herkese yayar miydin yoksa baskasindan borc alabilsinde benim parami ve faizini odesin deyip ona gore mi davranirdin?
SilHocam hiç Nobel ekonomi ödülünü kazanan sosyalist bir iktisatçı var mı?
YanıtlaSilLeonid Kantorowich
SilSayın Hocam, hukuk denen şeyin zenginlerin haklarını(mallarını) korumak için olduğunu maalesef 50 yaşına girince keşfetmiş oldum...Acaba diyorum iktisat denen şeyin de biz cahilleri aldatmak için uydurulmuş bir bilim dalı olma ihtimali olabilir mi?Diye kuşkulanmaya başladım...Malum abd ekonomi alanında para basma halka dağıtma bol keseden borçlanma v.s herşeyi yapıyor amma velakin dolar denen kağıt parçası hala çok değerli oluyorda bizim indra gandiler borçlanma tavanını arttırınca çok tehlikeli bir hal oluşuyor...Bu iş nasıl oluyor Hocam kıt aklımızla biz çözemedik belki siz çözmüşünüzdür...Birde ekonomi değil fizik okudukta bi işe yaramadı eğer 2.yaşam varsa(hindular için varmış diyorlar) gelecek hayatımda saldım çayıra mevlam kayıra alanında lisans yapmaya karar verdim...Sizin iktisatta alanında da olabilir nasılsa oda aynı konu ile ilgileniyor...
YanıtlaSilAh hocam ah iyi güzel de insanları aydınlatıyorsunuz da sizi okuyan kaç kişi var her şey bir tarafa hepsini kastetmiyorum ama ülkemizin geleceğini emanet edeceğimiz kaç üniversiteli sizi okuyor? Ülkemizin ulusal gazetelerinden biri her gün baş sayfada sol üst köşede ben kontrol ediyorum emekliye zam yazıyor emekli her gün bu zamları ala ala zengin oldu ne yapsın insanlarda okuyor. Şaka maka hocam bütçedeki açığı da bulduk bak bütçe açığı belki de bu gazete haberinde gizlidir.
YanıtlaSilHocam yasaların dışına çıkmak suç değil mi? Kim sorgulayacak ?
YanıtlaSilBazı yasa dışı eylemlerin cezası yasada yazılı değildir. Bu da onlardan birisi. Yasada borç limiti değiştirilemez deniyor ama değiştirilirse ne olacağı yazılmıyor.
SilIMF ceza kismini dusunememis.
SilYada cezası İMF ile stand by anlaşması yapmak olacak
SilHocam bu varlık fonundan size daha çok yazı konusu çıkar :)
YanıtlaSilUmarım çıkmaz.
Sildeveye sormuşlar boynun neden eğri, nerem doğru ki demiş.. bizimkide o hesap.. ekonomiyle fazla ilgisi olmayan insanları teknik konularda aydınlatma görevi gazete ve tv lerin ekonomi uzmanlarının işidir fakat onlar bu konulara "özellikle" girmiyorsa vatandaş ne yapsın? ne zamanki kredi kuruluşları Yunanistana yaptıkları gibi bizi de kara listeye alırlar sıcak para kaçar ve döviz fırlarsa vatandaş o zaman cıyaklar "yine ne oldu!?" diye söylenmeye başlarsa.. neyse boşverelim inceldiği yerden kopsun :)
YanıtlaSilYunanistan krizinden beteri geliyor. Kemerlerinizi sıkı bağlayın.
YanıtlaSilişin özü: DARLIK İÇİNDE OLAN BİR VARLIK FONU'muz var?
YanıtlaSilSAYIN EĞİLMEZ,
YanıtlaSil"...ama toplumsal duyarlılık kaybolunca bir daha bulunur mu onu bilemiyorum."
PAZAR GÜNÜ PLANINIZ YOKSA, YAZINIZLA İLGİLİ BİR BELGESEL HAZIRLANMIŞ, İZLEMENİZİ ÖNERİRİM:
"HyperNormalisation" (2016)
YÖNETMEN: Adam Curtis
TANITIM VİDEOSU: https://www.youtube.com/watch?v=nz6u7xRznjY
BELGESELİN TAMAMI: https://www.youtube.com/watch?v=9aLQPNPlK5M
İZLEYECEK MİSİNİZ?
Hocam gene muhteşem bir yazı yazmışsınız. Lakin az önce internette gezinirken bir yazı dikkatimi çekti. Konunun dışına çıkacağım kusura bakmayın lütfen. Türkiye'nin 450 ton altınının ingilterede tutulduğu gibi bir yazı okudum. Bunun doğruluk payı nedir biliyormusunuz? Eğer doğruysa bir mantığı varmı orada tutmanın?
YanıtlaSilTeşekkür ederim.
SilDoğrudur, merkez bankası altınlarının bir bölümünü İngiltere'de saklar. Bunu dünyada başka merkez bankaları da yapar. MB bu soruyu şöyle yanıtlamış:
Merkez Bankasının döviz rezervleri muhabir bankalar ve diğer ülke merkez bankalarında açtırılmış olan cari ve senet saklama hesapları aracılığı ile muhafaza edilmektedir. Ayrıca, rezervinin küçük bir kısmı, Bankanın gereksinimlerini ve yurt içi piyasalarda oluşan yabancı para efektif talebini karşılamak amacı ile Banka kasalarında efektif olarak tutulmaktadır.
"Altın rezervlerinin yaklaşık yarısı ülkemiz sınırları içinde muhafaza edilirken, kalan miktarı yurt dışında diğer ülke merkez bankalarında muhafaza edilmektedir. Bu altın rezervi, doğrudan yatırım işlemlerinde kullanmak amacı ile merkez bankaları nezdinde açılmış olan altın saklama hesaplarında tutulmaktadır."
Hocam benim kimilerine göre komik,kimilerine göre de absürt olabilecek bir önerim var.Devlet (adına hangi kurum dersen Hazine,Maliye,Kamu Bankası..) olarak Bitcoin Madenciliği yapsın.Hatta bu madencilik yasal olarak kabul edilmesin özel bir şirket fon aracılığı ile.Bitcoin madenciliği cihazları üzerindeki tüm vergileri sıfırlasın ,cihazların (Asıc Miner) tüketeceği Elektrik fiyatlarından (Ki tek maliyet Elektriktir.) vergi alınmasın.Şuan bir cihaz 1300-1500 Dolar civarındadır.Yatırımın geri dönüşü 30-45 gün civarındadır.Devlet olarak 1 miyar dolar yatırım yap.1-2 yıl sonra borç alan değil borç veren hazine oluruz.Şimdi buna balon diyecek çoktur.Bu işin içinde olan biri olarak balon olmadığını biliyorum ama hadi haklısın balon olsun patladığı güne kadar çıkarttığın her satoshi bu ülkenin milli geliri olur.
YanıtlaSilBildiğim kadarıyla ASIC cihazlarla BTC madenciliği yapılmıyor.
SilASIC cihazlar BTC madenciliği için geliştirilmişdir.Sadece bu amaç için kullanılır .Şuan piyasada Antminer S9 Bitcoin için en iyisidir.Diğer coinler için de cihazlar olup Antminer D3 ile dash madenciliği ile en yüksek düzeyde verim alınır
SilMahfi hocam hayırlı günler, hayırlı pazarlar.
YanıtlaSilYazılarınızı sürekli takip etmeye çalışıyorum son 3-4 yıldır girdiğimiz süreç, uzun dönemde ülkemiz için bir ekonomik krizin tohumları atılıyor diyebilir miyiz ?
Krizden tam olarak ne anladığımıza bağlı olarak değişir. Bazı krizler Yunan krizi gibi çöküşle sonuçlanır bazıları uzun süre kötüye gidişe yol açar. Biz ikinci gruptayız ve zaten belirli ölçüde bir krizin içindeyiz.
SilMahfi Bey,
YanıtlaSilŞu haberde :
https://www.bloomberg.com/news/articles/2017-10-20/turkey-wealth-fund-said-to-be-seeking-loan-from-a-foreign-bank
fonun yurtdışında borç aradığı yazıyor. Üstelik 5 milyar dolar. Bir fonun borç araması ne demektir? Absürd değil mi?
Daha da absürd olan niçin borç arandığının ve Fonun, Hazinenin yapamadığı neyi yapabileceğini bilmemektir.
SilSayın Hocam,
YanıtlaSilTürkiye'deki varlık fonu ile ülkenin uluslararası firmalara ortaklığı sağlanıyor diye biliyorum. Bu şirketlerin getireceği karlar bu fona aktarılan parayı zamanla karşılar hatta geçmez mi?
Saygılarımla
Bu bildiğinizin bir dayanağı var mı yoksa söylenti mi?
Sil"...Bu aralar Türkiye Varlık Fonu ile ilgili çok önemli bir duyum aldık. Öğrendiğimize göre, Türkiye Varlık Fonu ile Katar Devlet Fonu ortak olacakmış. Ortaklığın şekli ve oranları henüz netleşmemiş. Görüşmeler devam ediyormuş. Bu ortaklık gerçekleşirse önemli bir durum daha ortaya çıkacak.
SilBildiğiniz gibi Katar Devlet Fonu Alman otomotiv devi Volkswagen’in yüzde 17 hissesine sahip. Bu oranın yüzde 40’lara kadar çıkarılması da mümkün. Katar Devlet Fonu ile ortaklık gerçekleşirse Türkiye Varlık Fonu da Volkswagen’e ortak olmuş olacak. Yani Almanya’nın otomotiv devine Türkiye de ortak olacak…"
http://www.patronlardunyasi.com/haber/Turkiye-Varlik-Fonu-ile-Katar-Devlet-Fonu-ortak-oluyor/195789
Ne ile ortak olacak kısmı eksik... Parayı nereden bulacak?
SilAyrıca devlet kar getiren yatırımlar yapacaksa keşke köprüleri ve otobanları yapsaydı.
Veya özelleştirme yapmasaydı...
Baştan ayağa tutarsızlık, galiba kaderimiz...
Ortaklık için para şart değil. Pırlanta gibi hazine arazileri ne güne duruyor?
SilMahfi bey zihninize sağlık. Bu Varlık Fonu korkarım Türkiye'nin azalmış itibarına uluslararası camiada bir darbe daha vuracak. Geçen cumartesi bu fonun denetim yapısına vurgu yapan bir yazı kaleme almıştım.TVF'nin şu anda bir adresi dahi yok, biliyor musunuz?
YanıtlaSilhttp://www.egetelgraf.com/turkiye-varlik-fonunun-denetim-sureci-net-degil-ve-bir-adresi-bile-yok/
Hocam ihracat vergisi Türkiye'de tam olarak kaç yılında kaldırıldı?
YanıtlaSilTam yılını bilmiyorum ama Osmanlı Devleti döneminde reftiye adı altında alınan bir ihracat-gümrük vergisi ile Türkiye’de İkinci Dünya Savaşı sırasında Toprak Mahsulleri Çıkış Vergisi adı altında alınan bir ihracat vergisi olduğunu biliyoruz.
Silhocam anayasa ve yasalara uyan mı var ki kimse bunlara aldırış etmiyor diyorsunuz.ediyoruz etmesine de sen kimsin bre deyyuz diye hopp üzerimize çullanıyorlar,lince başlıyorlar ya da azıcık bir muhalif ses çıksa kendi hatalarını örtbas etmek için hemen sesimizi kısıyorlar veyahut terörist vatan haini damgası yapıştırmaya çalışıyorlar.bu durumda ne yapılabilir ki? hala hukuk devleti olduğumuza inanıyor musunuz? çözüm yapısal reform diyorsunuz da hocam bunu bu yönetim biçimiyle mi yapacağız?? ben sonumuzu çok merak ediyorum.
YanıtlaSilBiz doğrusunu söyleyelim de gün gelir yapacak birileri çıkar.
SilMahfi Hocam Atatürk döneminde uygulanan istihdam ve işsizlik politikaları nelerdir. Bilgi verir misiniz rica etsem.
YanıtlaSilBu konuda elimde bilgi yok.
SilHocam KGF'nin sitesinde 219 milyar kredi kullandırılmış bunun 197 milyarı kefaletten oluşuyor. Hazine o zaman kullandırılan kredilerin %90'ını geri ödenmeme ihtimaline karşın garanti ediyor doğru mu anladım? Emin olamadım çünkü çok yüksek bir rakam gibi duruyor.
YanıtlaSilDoğru
SilHocam merhaba. Her yazılan yoruma sıkılmadan cevap verdiğiniz için size teşekkür ediyorum. Arkadaşımızın KGF ile ilgili söylediğine şunu söylemek istiyorum, yanlışım varsa düzeltin lütfen. KGF bankalara kendi kefaleti ile kullandırılan kredilerde batak oranı %7 üzerine çıkarsa kefaletim devre dışı kalıyor diye bir şart koştuğunu biliyorum. Bu bankalarımızın önümüzde ki dönemde ekonomimizde yaşanabilecek olası çöküş, istikrarsızlık vs durumunda bankaları olumsuz etkilemez mi? Bu konuda ki görüşünüz nedir?
SilBence aksine bankanın kgf ye güvenerek aşırı risk almasını yani ahlaki rizikoda bulunmasını engellemek için oluşturulmuş bir koşul bu.
SilMerhaba hocam,
YanıtlaSilÖncelikle bilgilendirici yazınız için teşekkür ederim. Yazınızı okuyunca geçen gün okuduğum başka bir makale aklıma geldi.
http://www.paraanaliz.com/2017/guncel/hazine-borclandigi-kaynagi-nerelerde-kullanacak-17204/
2016 yılından kalan kayda alınmamış(!) borçlar ödenecekmiş. Bu konu hakkındaki düşüncelerinizi merak etmekteyim.
Hakan Özyıldız'ın yazısını ben de okudum. Eğer yazdığı doğruysa (Hakan bey Hazinede üst düzey görevlerde bulunmuş bir kişidir o nedenle bilerek yazmıştır) başka bir faciayla karşı karşıyayız demektir: Kayda alınmamış borçlar var.
SilHocam selamlar dilerim ; bu yeni vergi artışlarının , bahsetmiş olduğunuz bu açıkla ilgisi , yahut fon için ayrı bir destek olması gibi bir durum söz konusu olabilir mi ?
YanıtlaSilKesinlikle var.
SilHocam saygılar;
YanıtlaSilBu borçlanma konusunda yetkililerden açıklama gelmez ise, 2017 Kesin Hesabında bu borçların nereye gittiğini görebilirmiyiz?
Bilmiyorum, çok şey değişti. Umarı Sayıştay Raporlarında görürüz.
SilHocam merhabalar,
YanıtlaSilSize bir konuda danışmak istiyordum.
Yazınızda Hazinenin geniş nakit açığı Eylül dahil 40,4 milyar TL olduğunu söylemişsiniz.40,4 milyar TL lik verinin Hazine Nakit Gerçekleşmeleri datasından alındığını düşünüyorum.
Fakat şöyle bir çelişki var kafamda ,12.10.2016 tarihli yazınızda Hazine nakit dengesinin Merkezi Yönetim altındaki Genel Bütçeli Kurumların gelir giderleri arasındaki farka emanet ve avansların eklenmesi ile ulaşıldığını yazmışsınız.Hazine 'nin sitesinde Genel Bütçe dengesi ve finansmanı adlı veriye göre ve sizin 12 ekim 2016 tarihli yazdığınız tanıma göre bu sayı -12.634 milyar TL olmalı. Ben tam olarak Hazine nakit dengesi tanımının ne olduğunu ve bu bilgiyi nerede kullanmam gerektiğini kavradığımdan emin değilim.Beni aydınlatırsanız sevinirim Hocam.
Sevgiler.
Birisi sadece cari yıl bütçesinin nakit açığı (küçük olan) öteki ise geçen yıllarda gelen borç ödemelerini de da kapsıyor (büyük olan)
SilTeşekkürler emeğinize sağlık Hocam.
Silhocam hazine bu açıklar için sizce tl cinsinden borçlanmaya mı ağırlık vermeli yoksa döviz cinsinden borçlanmaya mı?
YanıtlaSilTL
SilSanirim Soros soylemisti; sular cekildiginde kimlerin denize mayolu, kimlerin mayosuz girdigi gorulecek.
YanıtlaSilKamu bankaları halktan,sertifika karsiligi altın toplamaya calisiyor.cok işkilleniyorum.
YanıtlaSil"Ne denetim, ne denetim raporu hiç biri ortada yok. Benden başka soran var mı onu da bilmiyorum"
YanıtlaSilCHP'den Selin Sayek Böke de ne zaman çıksa ekranlara Varlık Fonu'nu sorguluyor. Bir siz bir O. İkinizi de seviyoruz =)
hocam tutun ki varlık fonunda para var, bununla yatırım yapacaklar (belki de yapıyorlar) mesela borsa istanbuldan hisse alacaklar, önemli miktarda tcell hissesi aldılar diyelim. bu fon kamuya ait, kamu ve ben ky aynı ölçüde bilgiye sahip değiliz, onlar iç bilgiye hatta yetkiye de sahipler. iletişim şirketlerine vergi affı getirebilir yada başka bir güzellik yapabilir veya güzellik yapılacaksa önceden haberi olabilir.
YanıtlaSiltcell hisselerini aldılar, sonrada iletişim de ötv yi azalttılar diyelim. ee o zaman nasıl olacak bu iş? içeriden bilgi alarak hisse almak etik olmamalı, bu fonun oradan işlem yapma buradan yap gibi bir kısıtı var mı diye sormak istiyorum? (gerçi ne yaptıkları belli değilken bu soru abes oldu, hatta başkanı görevden alındı, yerine kim bakıyor, bakan biri var mı onu da bilmiyorum) çok cesur yazıyorsunuz, dikkat edin yayın yasakları mevsimi malum. selamlar
Bu dediklerinizi yapamamaları lazım. Yani iç borsaya para yatırmamaları lazım. Çünkü o konu manipülasyona açık.
Silhocam cumhuriyet dönemi ilk 15 senesindeki ekonomik görünümümüz ve tl nin değeri ile cumhuriyetin yine 2. dönemindeki ekonomik görünümü karşılaştırabileceğimiz kaynaklar var mıdır? çünkü hocalarımız tarafından atatürk'ün ölümüyle birlikte birçok alanda olduğu gibi ekonominin de iyi yönetilmediği anlatılır.hatta birçok politikadan daha ölümünün ilk yıllarında vazgeçildiği söylenir.bu konuda kaynak aradım ama bulamadım yardımcı olursanız sevinirim.saygılar.
YanıtlaSilTürkiye Ekonomisi kitaplarından yararlanabilirsiniz. Rıdvan Karluk, Yakup Kepenek, Erdal Türkkanın kitapları var.
SilNe hocalar var. Boyle hocalar kaldi mi? Yazik.
Silteşekkürler hocam.
SilMahfi bey, belediye başkanlarının istifasının istenmesini nasıl yorumluyorsunuz ¿
YanıtlaSilBundan böyle konu dışı meseleler ile ilgili yorum yapmamaya karar verdim.
Silİsabetli bir karar olmuş. Yanlız cevap vermemek yetmez yorumlarıda yayınlamamak gerek. Bu kararınızı istisnasız sürdürmenizi dilerim.
Silİyi çalışmalar
İçtiğin mey seni ya kem eder ya dem edermiş. Bakalım akıbet ne olacak? Kötü olanı hem kem olmak hem de dem olma(ma)k sanırım. ?
YanıtlaSililk kez bir paylaşımınızı okuyorum. Cesaretinizden ve emeğinizden dolayı saygıya layık biri olduğunuz aşikar. Yazınız bize bir uyarı gibi oldu ama zaten sizi bulup okuyan biri az çok bu konularda duyarlıdır önemli olan sizinde belirttiğiniz umursamayan kesime sizin ve sizin gibi düşünen insanların ulaşması ama bu görsel medya dışında zor olduğundan yine yazınızı blog sloganınızdaki gibi kendimize yazılar olarak okuyup tartışacağız sanırım.
YanıtlaSilTeşekkür ederim.
Silhocam saygılar, hocam sonsuz talep esnekli mal var midir varsa örnek verebilir mısınız?
YanıtlaSilAnlatan kişinin ceteris paribus yerine ceteris papirüs demesinden rahatsız olmazsanız burada iyi anlatılıyor konu ve örnekler.
Silhttp://www.eba.gov.tr/video/izle/11715acf7d679161d4a77a1cc1b7f3d5707972d09c001
Hocam bence bu anlatımınızdan şöyle bir hikaye ortaya çıkıyor. Varlık Fonu kurulması işlemi geç kalınmış bir eylem. Eğer daha erken sonuçlandırsalardı kanunu çiğnemek zorunda kalmazlardı. En azından kanun çiğnemekten imtina eden bir devlete sahibiz diyebiliriz...
YanıtlaSilHocam biraz daha Varlık Fonunu eleştirirseniz sizi onun başına geçirirler O zaman ne yapacaksınız. Hemen kapatalım mı diyeceksiniz.
YanıtlaSilMerak etmeyin beni kimse bir yerin başına geçirmez.
Silhocam buradaki okurlarınız,öğrencileriniz için her zaman başımızın tacısınız başka bir yere de ihtiyacınız oluğunu düşünmüyorum. sevgiler saygılar.
SilHukuk ölmüş durumda, eğitim çoktan çöktü, inşaat sektöründe firmaların aldığı rantın haddi hesabı yok. Varlık fonuna gelene kadar kat etmemiz gereken o kadar çok yol var ki...
YanıtlaSilBöyle diye diye öldü zaten onlar.
SilDünyanın çivisinin çıktığına dair müthiş bir özet olmuş. Teşekkürler.
YanıtlaSil"Uçan Tabut" isimli bir kitap var, yazarı "Pınar Eğilmez":
YanıtlaSilhttp://www.kitapyurdu.com/kitap/ucan-tabut/430024.html
Pınar hanım, kızınız mı Mahfi bey?
her sakallı dede, her Eğilmez de Mahfi beyin akrabası. :)
SilPınar Eğilmez ile sadece soyadı benzerliği var.
SilSelamlar hocam,
YanıtlaSilİktisatçı değilim, yalnızca ilgi duyduğum için bu konuları takip ediyorum. Alan Greenspan’ın Türbülans Çağı adlı kitabını okuyorum bugünlerde, henüz bitmedi fakat buraya kadar şunu gördüm: Greenspan’ın, Banker Bilo filmindeki gibi, ‘Bir sorun bakalım neden yaptım’ dercesine bir hali var. Şunu yapacaktım ama politikacılar zorluk çıkardı, bunu yapacaktım ama global dengeler değişti, medya konuyu saptırdı vb. gibi bol bol mazeret sıralanıyor. Kendisinin FED’de göreve başladığında ben çocuk denecek yaştaydım, ve 2006’de görevi bıraktığında da gençlik dönemim. Fakat sizin tam olarak profesyonel hayatın ortasında olduğunuz zamanlar ve eminim mesleğiniz gereği FED’de olanları yakından takip etmişsinizdir. 19 yıllık görev süresinde çok fazla iniş-çıkışlar olmuştur, fakat sizden Greenspan dönemini tek cümlede özetlemenizi istesem ne söylerdiniz?
Saygı ve sevgilerimle.
Her dönemi ve o dönemdeki kişileri o dönemin koşulları ve diğer kişileri ve eğilimleriyle birlikte ele alıp değerlendirmek gerekir. Bugünden geriye baktığımızda Greenspan hatalı görünür ama o günden ileriye bakarken Greenspan hep haklı görünüyordu.
SilIste tam da bu nedenle, iktisat, bilim degildir Mahfi bey.
SilNeymis, ileriye bakinca hakli, geriye bakinca hatali gorunuyormus!
Sirf, kendi gorusunuzu ispat ugruna, irrasyonel gerekceler salliyorsunuz.
Olmuyor Mahfi bey, olmuyor.
İşte tam da bu nedenle iktisat bir sosyal bilimdir. Keyfi de buradadır. Fizik bilimler gibi durağan değildir. İnsan değişir, koşullar değişir, zaman değişir iktisat bilimi de onlara ayak uydurarak değişir. Evrimin canlı bir kanıtı gibidir. Ama tek kitap tek öğreti doğrultusunda ezber modeliyle yetişmiş insanlar bunu bir türlü anlayamaz ve sürekli olarak iktisat bilim değildir argümanını öne sürerler. Okuyun, çalışın biraz. Öğrenmenin yaşı yok.
SilInsanlarin birbiriyle beslenmesi, birbirinden destek görmesi cok guzel bir sey. Siz gerek yazılarınızla gerekse yorumlarinizla cok guzel adimlar atıyorsunuz Mahfi Hocam. Elinize yüreğinize saglik...
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim.
SilDistopya toplumuna ütopya yazıları için teşekkürler.
Silİnsanımızda haz histerisi var. Sahip olduğu kendinden akıllı telefon ve çok kanallı televizyon ona kendisini iyi hissettirirken ettirirken çevresinde dönen olaylardan da soyutluyor. Eğitimsizlikte eklenince ortaya çıkan şey fecaat. Soru soran meseleyi irdeleyen yok soru sormak isteyen de korkuyor. Allah sonumuzu hayretsin
YanıtlaSilÖrneğin ben akıllı telefonumdan uzaklaşmak için sosyal medya hesaplarımı kapattım. Fakat birileri beni gerici, yobaz, asosyal olarak etiketlemeye çalıştı. Çok kolay değildir ya. Sosyal hesaplar olunca Türkiyemizin halini hep berabar görüyoruz insanlar her gördüğüne duyarsizlasiyor. Insanlar birbirini sevmeye bile korkuyor. Bir "merhaba, nasılsın" demek bile zor oluyor.
Siladsız 13:46 yalnız değilsin bende sosyal medya kullanmıyorum. Asıl asosyallik orda, sabahtan akşama ekran arkasında sosyalleşme mi olur? Açarsın telefonu çağırırsın eş dost arkadaşını oturur karşılıklık çay içer, yemek yer, muhabbet edersin. Sosyal medyayı da profesyonel anlamda kullanırsın yoksa ne adar ayıp yemeden önce yemek fotografı paylaşmak...
SilDoğru diyorsunuz. Size katılmamak mümkün değil.
SilHocam Türkiye ekonomisinde enflasyonun temel sebebini anlama konusunda sıkıntı yaşıyorum. Maliyet enflasyonun ve kur geçişkenliğinin olmadığı dönemlerde de enflasyon yüksek oluyor. Bunun nedeni olarak talep enflasyonu gösteriliyor. Ancak bizde iyi kötü arz da var niteliği çok kaliteli olmasa da. Bu yüzden talep enflasyonu kısmını tam oturtamıyorum.
YanıtlaSilTürkiye'de enflasyon hem talep hem de maliyet kökenlidir. Yani her ikisinin de enflasyonda etkisi var. Maliyetin içinde kur da var.
SilHocam 1) Bütçe açığı her ortamda enflasyonist midir ekonomide bir durgunluk yoksa ve bütçe açıkları para basılarak kapatılmıyorsa?
YanıtlaSil2)Artan kamu harcaları enflasyonist etki yaratır, kamu harcamaları artınca hazine faizleri de yükselir. Faizler de enflasyonu düşürücü etki yaratır. Böyle bir durumda genelde hangi etki baskın çıkar. Enflasyon yükselme mi düşme eğilimine mi girer?
Teşekkürler.
Bütçe açıkları enflasyonisttir. Eğer deflasyonist bir ortam varsa onu çözmek için kullanıldığında da enflasyon yaratmak amaçlı kullanılır.
SilEnflasyonun sürekli arttığı bir ortamda faizlerin yükselmesi enflasyonu düşürücü etki yaratmayabilir. Çünkü böyle bir ortamda gelir çekişmesi de devreye girer. Ama faizleri enflasyona göre çok yükseltip para arzı da artırılmazsa o zaman faizler enflasyonu düşürücü etki yaratır.
"... 'devletin itibariyle' borçlanan Hazine’nin dış borçlanması zorlaşmış olmaktadır." cümlesinde tırnak içindeki isim tamlaması 'devletin itibarıyla' şeklinde olacaktır hocam.
YanıtlaSilAydınlatıcı yazı ve yorumlarınız için çok teşekkür ederiz.
Hocam ülkeye döviz girişi olursa bu her durumda kuru düşürmez değil mi? Mesela ABDli yatırımcılar Türkiyede tl değil de dolar mevduatına yatırım yapsa ve bu yatırım hacmi de yüksek olsa, gelen dolar tl'ye çevirilmeyeceği için kuru düşürmez değil mi?
YanıtlaSilSoru tuzak soru. Bu soruya verilen cevap sizin cevabiniz olmaz:)
SilMesela ABDli yatirimcilar diyorsunuz. Baska yatirimcilarin olma ihtimali yok mu? Mesela Japonlarin.
SilSanırım dananın kuyruğu kopacak.
SilKur duser. Hic olmazsa MB'na yatirilian zorunlu karsiliklar sebebi ile doviz bollasmasi izlenimi verir ve doviz rezervlarini artirir. Dovizin kolay bulunabilecegi dusuncesi yerlesir ve bu kuru dusurur. Sadece $ degil her turlu doviz icin gecerli.
SilHocam yazınız güzel tebrik ederim. Ancak yazının başlığını "Organize İşler Bunlar" mı koysaydınız acaba?
YanıtlaSilAraba nerde? Para nerde? Sahnesini hiç unutmam.
SilOrada Japon çocuk var mıydı?
SilCekik gozluler bu isi cozer hocam.
YanıtlaSil"Never say never"
YanıtlaSilHer zaman umut vardır.
Üstadım, çevresine karşı duyarsız olan,kafası uyuşmuş yada şoka giren kişilere kendine gelmesi için şiddetli bir tokat atılması yararlıdır. Türkiyedeki bu aymazlık durumunun sona ermesi şiddetli bir darbe alınmasıyla mümkün görünüyor. Sadece ne zaman olacağı belli değil. Saygılar.
YanıtlaSilHocam iktisatta bana çelişkili gibi gelen bir soru soracağım. Cari açığın en temel nedeni olarak bizim düşük ve orta teknolojili ürünler ihraç etmemiz ve yüksek teknolojili ürünler ithal etmemiz gösterilebilir.
YanıtlaSilCari açık=yatırım-tasarruf. Burada ise tasarruf oranları artırılarak cari açığın düşürülebileceği gözüküyor.
Şimdi beş yıl içinde insanların tasarruf kapasitesinin ciddi oranda artıp tasarrufların yatırımları aştığını farz edelim. Bu durumda cari fazlamız olur. Buna karşılık olarak beş yıl içinde düşük teknolojili ürünler ihraç edip yüksek tekn. ithal etmeye devam ettiğimizi düşünelim. Bu şekilde nasıl olur da cari fazla veririz? Teşekkürler.
Yuksek teknoloji urunler ithal etmek tasarruf degildir. Zaten ihrac edecegin urunlardeki yabanci ara mamul urun veya hammade orani %65 o yuzden cari fazla veremezsin. Ancak o ara mamulleri veya ithal ettigin enerji kaynaklarini (petrol gibi) iceride uretmeye baslarsan cari acigi kapatip fazla bile verebilirsin.
SilPeki ortaya koyduğun modelde, ekonomi nasıl tasarruflarını ciddi oranda arttıracak, ekonomik yapısını değiştirmeden.
SilBuna cevap verebilirsen sorununu da cevaplamış olursun.
Ekonomik modelini basite indirgersek;
Düşük teknoloji ile 20 birim tasarruf ediyorsun, yüksek teknoloji için 30 birimlik tasarrufa ihtiyacın var. 10 birimlik tasarruf ithal ediyorsun. Bu nedenle 10 birimlik cari açık veriyorsun.
Halkına dersen harcama yapmayın, tasarruf yapın. Ve halkın bu çağrına uyarsa harcama yapmazsa, o yılki tasarrufun artmadığını görürsün. Harcama olursa tasarruf oluyor. Bir istisnası bu tasarruf açığını ihracatla kapatırsan büyümen düşmez. Örneğin dedinki x ürününü tüketmeyin, tüketmediğin bu ürününü ihraç edebiliyorsan tasarrufun düşmez.
Ya daha az ithalat ile daha çok üretim yapacaksın
Ya da ithalat üretim oranını değiştiremiyorsan, ihracatını reel olarak ciddi bir biçimde arttıracaksın.
Son beş yıl içindeki tasarruf kapasitesinin nasıl artacağını ortaya koyman gerekir. Hiç bir şeyi değiştirmeden tasarruf kapasitesi artmayacağına göre sorunun cevabı bahsettiğin bir çelişki yok.
Sputnik: "Belçika federal hükümetinin aldığı tasarruf tedbirleri doğrultusunda Kraliyet Darphanesi, bugün itibarıyla madeni para basımına son verdi."
YanıtlaSilBu nasıl tasarruf şeklidir anlam veremedim?
valla ben de anlamadim.
SilSoyle olsa mantikli olurdu. Belcika euro kullanan komsulari Almanya Hollanda, Luksemburg ve Fransanin ortasinda bir Euro kullanan bir yunanistan ya da ispanya gibi olsaydi ucuzluk bakimindan mantikli olurdu nasil olsa bu bizim konu komsu bizde fiyatlar yari yariya oldugu icin cikleti bile bizden aliyorlar bozuk para piyasada bol basmaya gerek yok gibi...
Fakat benim bildigim Belcika mevcut euro kullanan komsularina nazaran pahalli bir ulke vergilerin yuksek oldugu bir ulke.
"TIK ve TCMB isbirligi ile yurutulen tuketici egilim anketi sonuclarindan hesaplanan Tuketici Guven Endeksi Ekim ayinda bir onceki aya gore %2 oraninda azaldi. Eylul ayinda 68,7 olan endeks Ekim ayinda 67,3 oldu."
YanıtlaSil-Tam olarak bu güven neye güvendir?
-ölçümü nasıl yapılır?
-Tüketici güven endexi neden düşer/yükselir.
Herhalde basilan madeni paranin maliyeti degerinden daha fazlaydi dine tahminde buluyorum
YanıtlaSilSevgili hocam yasadışı borçlanma konusunda birşey sormak istiyorum hükümet merkezi yönetim bütçe kanununun 3 maddesindeki açık kadar borçlanıyordu. ( kısa vadeli borçlarda) İlgili mali yılda geçerli olması şartıyla %5 artırabiliyordu. Buraya kadar tamam. Ancak devamında bu da yetmezse bakanlar kurulu %5 daha artırabiliyordu. Bu şekilde pek bir yasadışı gibi görünmüyor. Uzun vadeli borçlarda ise kanunla dilediği gibi öttürebiliyordu. O zaten konu dışı. Yanılıyormuyum hocam
YanıtlaSilYanılmıyorsunuz aynen dediğiniz gibi. Bu dediklerinizle miktar 52,4 milyar T'ye kadar yasal olarak geliyor. Hazinenin borçlandığı net miktar ise Eylül sonu itibariyle 70,5 milyar TL. Dolayısıyla (70,5 - 52,4 =) 18,1 milyar TL yasa dışı borçlanma olmuş durumda.
Sil