Türkiye ve Güney Kore Ekonomilerinin Karşılaştırılması
Güney ve Kuzey Kore ekonomilerini
karşılaştıran yazımda aynı tarihte, aynı noktadan yola çıkan, aynı halktan
oluşan ikiye bölünmüş bir ülkede Kuzey ile Güney’in nasıl farklı yerlere
geldiklerini göstermişti. Yaptığım karşılaştırma dünyaya açık bir kapitalist
modele dayanan Güney Kore’nin, dünyaya kapalı bir sosyalist ekonomik modele
dayanan Kuzey Kore ile arasında ciddi bir fark oluştuğunu ortaya koymuştu. Yazımın
sonuna bir açıklama notu ekleyerek iki ülke arasındaki farkın sistem farkından
değil yönetim farkından kaynaklandığını eklemiştim. Bunu yaparken, hazırladığım
Güney Kore ile kapitalist model içinde bulunan Türkiye’yi karşılaştıran tabloya
bakıyordum. Eğer aşağı yukarı benzer başlangıçtan başlayarak yürüyen ve benzer
modeli benimsemiş Güney Kore ile Türkiye arasında belirgin bir fark çıkmayacak
olursa benim o yazıya koyduğum not anlamsız kalacaktı.
Aşağıdaki tablolar Güney Kore ve
Türkiye’nin ekonomik göstergelerinde 1980’den bu yana yaşanan gelişmeleri
gösteriyor (Kaynak: IMF, WEO Database, April, 2017.) (Türkiye’nin yüzölçümü
783.562 km2, Güney Kore’nin yüzölçümü 100.210 km2.)
Güney Kore
|
1980
|
1990
|
2000
|
2010
|
2014
|
2015
|
2016
|
GSYH (Milyar USD)
|
65
|
279
|
562
|
1.095
|
1.411
|
1.383
|
1.411
|
Nüfus
|
38,1
|
42,9
|
47,0
|
49,6
|
50,7
|
51,0
|
51,2
|
Kişi Başına Gelir (USD)
|
1.711
|
6.513
|
11.947
|
22.087
|
27.811
|
27.105
|
27.539
|
Büyüme (%)
|
-1,7
|
9,8
|
8,9
|
6,5
|
3,3
|
2,8
|
2,8
|
Toplam Yatırımlar / GSYH (%)
|
34,5
|
39,6
|
32,9
|
32,0
|
29,3
|
28,9
|
29,2
|
Toplam Tasarruflar / GSYH (%)
|
24,0
|
38,8
|
34,8
|
34,7
|
35,3
|
36,6
|
36,2
|
Enflasyon (%)
|
32,2
|
9,3
|
2,8
|
3,0
|
0,8
|
1,1
|
1,3
|
İşsizlik Oranı (%)
|
5,2
|
2,5
|
4,4
|
3,7
|
3,5
|
3,6
|
3,7
|
Bütçe Dengesi / GSYH (%)
|
-
|
-
|
4,2
|
1,5
|
0,4
|
0,3
|
0,3
|
Toplam Kamu Borcu / GSYH (%)
|
-
|
13,4
|
17,1
|
30,3
|
35,9
|
37,8
|
38,6
|
Cari Denge / GSYH (%)
|
-10,5
|
-0,9
|
1,9
|
2,6
|
6,0
|
7,7
|
7,0
|
Türkiye
|
1980
|
1990
|
2000
|
2010
|
2014
|
2015
|
2016
|
GSYH (Milyar USD)
|
97
|
207
|
273
|
772
|
934
|
859
|
857
|
Nüfus
|
42,5
|
52,9
|
64,7
|
73,7
|
77,7
|
78,7
|
79,8
|
Kişi Başına Gelir (USD)
|
2.269
|
3.916
|
4.219
|
10.476
|
12.022
|
10.910
|
10.743
|
Büyüme (%)
|
-0,8
|
9,3
|
6,6
|
8,5
|
5,1
|
6,1
|
2,9
|
Toplam Yatırımlar / GSYH (%)
|
26,7
|
24,1
|
23,8
|
27,0
|
29,0
|
28,3
|
28,7
|
Toplam Tasarruflar / GSYH (%)
|
22,7
|
21,8
|
20,8
|
21,3
|
24,4
|
24,7
|
24,9
|
Enflasyon (%)
|
107,0
|
60,4
|
39,0
|
6,4
|
8,2
|
8,8
|
8,5
|
İşsizlik Oranı (%)
|
7,2
|
8,0
|
6,0
|
11,1
|
10,0
|
10,3
|
10,8
|
Bütçe Dengesi / GSYH (%)
|
-
|
-
|
-7,8
|
-2,8
|
-1,7
|
-1,2
|
-2,3
|
Toplam Kamu Borcu / GSYH (%)
|
-
|
-
|
50,1
|
40,1
|
28,7
|
27,6
|
29,1
|
Cari Denge / GSYH (%)
|
-3,2
|
-1,3
|
-3,6
|
-5,8
|
-4,7
|
-3,7
|
-3,8
|
1980 yılı göstergelerine
baktığımızda Türkiye’nin Güney Kore’den oldukça önde olduğunu görüyoruz.
Türkiye’nin GSYH’si Güney Kore’nin GSYH’sinin üçte bir oranında, kişi
başına geliri de dörtte bir oranında daha yüksek durumda. Güney Kore, enflasyon
ve işsizlik oranlarında Türkiye’den daha iyi olmakla birlikte Türkiye cari
denge konusunda daha iyi görünüyor. 1990’a geldiğimizde görünümün hızla değiştiğini
görüyoruz. Güney Kore GSYH’sini ve kişi başına gelirini ciddi biçimde artırıp
Türkiye’nin oldukça önüne geçiyor. Aynı dönemde Güney Kore enflasyon oranını
tek haneye, işsizlik oranını da yüzde 2,5 gibi çok düşük bir düzeye çekerken
Türkiye yüzde 60’ın üzerinde enflasyon oranı ve yüzde 8’lik işsizlik oranıyla
devam ediyor. Bu dönemin en önemli gelişmesi Güney Kore’de toplam tasarruflar
ve ona bağlı olarak toplam yatırımlar hızla artarken Türkiye’de bu iki kalemde
ciddi düşüşler yaşanıyor.
2000’lerden itibaren görünümün
değişimi daha da hızlanıyor. Güney Kore tasarruf, yatırım, bütçe, enflasyon,
işsizlik, cari denge sorunlarını tamamen çözerken Türkiye bütün bu sorunlarla
uğraşmaya devam ediyor. 2016 yılına geldiğimizde Güney Kore, GSYH’sini 1,4
trilyon dolar, kişi başına gelirini 27.539 dolara çıkarırken Türkiye’nin
GSYH’si 857 milyar dolarda ve kişi başına geliri de 10.743 dolarda kalıyor.
Tabloda iki ülkenin nüfusuna
bakmakta yarar var. 1980 yılında iki ülkenin nüfusu birbirine oldukça yakın.
Güney Kore 38,2 milyon, Türkiye 42,5 milyon nüfusa sahip. 2016 yılına
geldiğimizde Güney Kore’nin nüfusu yüzde 34 oranında artarak 51,2 milyona
yükselirken aynı sürede Türkiye’nin nüfusu yüzde 88 oranında artarak 79,8
milyona ulaşmış bulunuyor. Türkiye’nin kişi başına gelirinin düşük kalmasının
birçok başka nedeni varsa da en önemli nedenlerinden birisi nüfus artışı gibi
görünüyor.
Tabloda iki ülke ekonomisi
arasında dikkati çeken en önemli farklardan birisi de tasarrufların oranı.
Güney Kore’de tasarrufların GSYH’ye oranı yüzde 36 dolayında iken Türkiye’de bu
oran yüzde 25 dolayında görünüyor. Güney Kore, tasarruflarının yüksekliği
sayesinde cari fazla verirken Türkiye tasarruflarının düşüklüğü dolayısıyla
cari açık veriyor.
Bütün bu karşılaştırmaları
yaparken aklımızda tutmamız gereken şeylerden birisi de Güney Kore’nin de bizim
gibi petrol ve doğal gazı olmadığı ve bu kaynakları ithal etmek zorunda
olduğudur.
Bu kısa karşılaştırma Güney ve
Kuzey Kore ekonomilerini karşılaştıran yazımın sonuna eklediğim notun haklı
olduğunu, gelişmedeki sorunun sistem sorunundan daha çok yönetim sorunundan
kaynaklandığını ortaya koyuyor.
Aşağıdaki grafikler bütün bu
ekonomik gelişmeleri bir kez de görsel olarak ortaya koymayı amaçlıyor. Grafiklere
göre Türkiye’nin Güney Kore’ye tek üstünlüğü kamu borç yükü konusunda çıkmış
görünüyor (kırmızı Türkiye, siyah Güney Kore.)
Bu iki ülkeden biri bu dönem de kritik hatalar yapmış gibi görünüyor Sayın Eğilmez,eğitici yazınız için teşekkürler.
YanıtlaSilTeşekkür ederim. Evet ve bu kritik hatalar ekonomiden çok eğitim, yargı sistemi gibi konularda yoğunlaşmış gibi görünüyor.
SilHocam hep islam ahlaki ile ahlaklanmis bireylerin olusturdugu ve pazar ekonomisi ile yonetilen toplumun ideal yonetim bicimini olusturacagini dusunuyordum. Cunki islamin getirdigi ilkeler (calismak, yalan soylememek, baskasinin malina goz dikmemek vb) yoneticilerin durust calismasini, kaynaklarin verimli kullanilmasini, dolayisiyla da ulkenin gelismesini gerektiriyor. Ancak su Turkiyede son yillarda yasananlar ve dunyanin herhangi bir yerinde ilimde teknolojide veya hukukta ileri gitmis bir islam ulkesinin olmayisi beni tereddute itiyor. Hocam sizin kafanizdaki ideal yonetim bicimi hangisidir, sadece pazar ekonomisi ile yonetilen, hukukun ustun oldugu vb bir ulke (bireylerin ruhi ve ahlak konulari ile ilgilenmeyen) tam manada mukemmel sistem olabilir mi?
SilKesinlikle katılıyorum
SilWorld Economic Outlook April 2017'deki verilere baktığımızda beklentiler arasındaki farklar da ciddi boyutta. Bizim halâ ne yapacağımızı bilmememiz çok gülünç oluyor.
YanıtlaSilArada çok ciddi bir eğitim farkı var.
SilKarşılaştırmanızda arada açılan farkın gerçek nedenlerinden sosyal ve inanç boyutunu atlamışsınız.
Sil1960 lar nüfusunda %10 altında olan Hristiyanlık bugün %30 lar seviyesine çıkmıştır. Hristiyan kiliselerinin toplumdaki yükselişi ekonomik gelişimin katalizörlerinden olmuştur.
Size komplo gibi gelebilir ama bir kesim kendilerini dünyadaki herkesten üstün görüyor. Dünya dizaynı onlar için önemli. Siz hristiyan- müslüman olarak bakarsınız ben farklı bakarım.
SilAdsız 11:28
SilHangisi olursa olsun hiçbir din herhangi bir gelişmenin katalizörü olmamıştır, yapısı gereği mümkün değildir. Dinler statiktir, gelişme ise adı üzerinde, dinamik. Güney Kore'de Hristiyanlık artmıştır, doğru ama bu o ülkedeki yoğun misyonerlik faaliyetlerinin sonucudur ve kilisenin tüm çabalarına rağmen Güney Kore'de Hristiyanlık istendiği ölçüde yaygınlaşmamıştır. Bu da eğitim düzeyinin artışı ile toplumun bilinçlenmesinin sonucudur.
Hocam yeri gelmişken Protestan Ahlakı ve Kapitalizmin Ruhu'nu paylaşayım. Ben bu kitabı çevirisinden okudum yalnız hiçbir şey anlamadım. Kendi dilinden okumak gerekli bana göre.
SilHocam daha önceden yazdım paylaşmadınız. Hristiyanlıkla ilgisi yok bunun.
SilHristiyanlığın etkisiyle kastedilen tarikatların ekonomik örgütlenmesinin mali yapıya dinamik katkıları olmuştur.
SilAdsız 17:10
SilDini tarikatların faydaları kendilerinedir, topluma katkı sağlamazlar. Bunlar birbirlerinden alışveriş yapan, kız alıp veren, aynı camiyi, kiliseyi, sinagog'u v.s. kullanan kapalı yapılardır. Güney Kore ekonomisine de muhtemelen faydadan çok zararları olmuştur. Sosyal dokuya ise çok zarar verdiklerinden eminim zira dünyanın her yerinde kural olarak böyledir. Canlı örneğini ülkemizde görüyoruz.
Herkesin ok iyi bildiği gibi din bir değerler sistemidir. Yani öyle kişisel düzeyde kalmaz; bir toplumun dünyaya bakış ve yorumlama biçimini belirler. Toplumların olay ve nesnelere verdiği değer ve anlamları belirler. Tarikatlar da bunların mikro düzeyde işlev sergileyenleri. Protestan toplumların kapitalist ekonomide daha başarılı olmaları, Budist ya da Konfüçyusçu toplumların materyal zenginlik ve birikimde daha başarılı olmaları tesadüf değil. Kore'de Protestan azınlık ekonomide büyük atılım yapınca Budist çoğunluk ve Katolik azınlık için de örnek oldu. Malezya'da da Çinli aınlık finans sektörünün %70'ini eline geçirince %50 Malay çoğunluk paniğe kapıldı ve hırçınlaşmaya başladı. G.Kore'de de Hıristiyanlığın yerelleşmiş bir versiyonu olan Moon tarikatı ekonomide büyük etkiye sahip ve dolayısıyla siyasetin de içinde yer almakta. Zarar kısmı ise göreceli. Moon üyelerine sorarsanız esas zararı veren başkasıdır. Bizde de öyle olsa gerek.
Silİ.İ.
Biriside çıkmış mühendis jargonuyla statik filan diyor dünyadan haberi yok.
SilAdsız 14:24
SilVerdiğiniz bilgiler için teşekkürler. Güney Kore'de Hristiyanlığın yerel bir versiyonu olduğunu belirttiğiniz ve ekonomide büyük etkiye sahip olduğunu söylediğiniz Moon tarikatının ne kadar yerel olduğu 2012 yılında ölen kurucusu Sun Myong Moon'un CIA bağlantıları, en yakın dostlarının ülkedeki CIA görevlileri olması, Bush ailesi ile yakın ilşkileri, ABD'deki devasa yatırımları v.s. göz önüne alındığında oldukça tartışmalı. Konuyu merak edenler "CIA din projeleri", "Moon tarikatı" ve "Moon tarikatı-Fethullah Gülen ilişkileri" şeklinde araştırabilirler. Ben bildiklerimi yazarsam hem burası yeri değil hem de komploculukla ya da taraflılıkla itham edilebilirim. Bu nedenle merak edenlerin, Moon tarikatının nasıl olup da Güney Kore ekonomisi ve siyasetinde bahsettiğiniz şekilde etkili hale geldiğine dair bigileri farklı kaynaklardan elde etmelerinin daha iyi olacağını düşünüyorum.
Tarikatların sosyal hayata etkileri ile ilgili Moon tarikatı ve Güney Kore özelinde kalmak şartıyla bilgi edinmek isteyenler ise aşağıdaki makaleyi okuyabilirler:
http://haber.sol.org.tr/dunya/bir-tarikat-guney-koreyi-nasil-ele-gecirdi-sermaye-ve-gericilik-her-yerde-kol-kola-174309
Ne hikmetse "bir değerler sistemi olan din" nereye girse orada her türlü yolsuzluk, ahlâksızlık, çürümüşlük alıp başını gidiyor. Ya bizim değerler sistemimiz farklı, ya da dinlerin.
Bu arada üzerlerindeki her türlü baskıya karşın Güney Kore halkının çoğunluğunun Moon tarikatına ya da diğer dini tarikatlara istendiği ve hedeflendiği kadar yüz vermemeleri onlar için büyük bir şans olmuş. Bilimsel eğitimin olumlu sonuçlarından biri olsa gerek.
1. video https://www.youtube.com/watch?v=4oRhY54yU2Q
Sil2. video https://www.youtube.com/watch?v=YrLBF7yyhSQ
3. video https://www.youtube.com/watch?v=mwsSLB3Scj0
Bunlar Atilla İlhan'ın Zaman İçinde Yolculuk adlı programından... Toplam 20-25 dk civarında.
Bu videolar ile birlikte kendimi tekrar sorguluyorum -yalnız- toplumun büyük kesiminin de kendisini sorgulamaları gerekir.
Anlatımın içinde geçen Ege Adaları ve Kıbrıs konusundan Ege Adalarıyla ilgili araştırma için: http://www.yenicaggazetesi.com.tr/yunan-izmire-uc-bucuk-mil-yaklasti-42416yy.htm
Şu notu da düşeyim: “Çalışmadan, yorulmadan ve üretmeden, rahat yaşamak isteyen toplumlar; evvela haysiyetlerini, sonra hürriyetlerini daha sonra da istiklal ve istikballerini kaybetmeye mahkumdurlar.” Mustafa Kemal Atatürk
Adsız 00:10 size de cevabım:
SilZaten tarikatlar şu an bizim gibi ekonomik bağımsızlığa ulaşamamış toplumun bağımsız olamamasının asıl nedeni. Tarikat liderini belirli hedefler satın aldığında otomatik olarak o tarikatın içindeki insanlara da hükmediyor. Tarikatlar da birbiriyle didişmeden edemiyor. Her tarikat kendine göre yorum yapıyor "yapması normal- fakat birbirine savaş açıyorsa ve sorgulama değil de biat egemense o yoplum gelişemez. Alak Suresi'ni açıp okuyanlar tarikat liderini bile ilahlaştırmış olabileceğini anlarlar. Zaten kitabı Arapçasından ibadet için okuyabiliriz fakat onu anlamak için de meale ihtiyaç vardır. Şunu da ekleyeyim: Veda Hutbesi'ni okuyanlar uzak durulması gereken 4 şeyi bilirler ama ne hikmetse bizim yöneticilerimiz iktidarını garantilemek için nice zenginlerle kol kola olabiliyor. Bir yönetici kendi şirketini kurup zengin bile olabiliyor üstelik benim oyumla. Bunun akılla izahı var mı?
tapınak şövalyelerinin geçmişini araştırın. neler yapmışlar? olaya sadece para olarak bakarsanız hataya düşersiniz. istedikleri tek din, tek dil, tek devlet, tek...
SilSene 2005-2006 olması lazım o zamanlar lisedeyim. Milli güvenlik dersimize yarbay giriyordu. Fizik, kimya, matematik çalışmalısınız diyordu. İnsanlar dizilerle uyutuluyor diyordu. Tabi o zamanlar nasıl uyutulduklarını anlamıyordum. İnsanları düşünmeden uzaklaştırıyorlar. Dikkat ederseniz dizilerin konusu hep aşk üzerine. Aşk dizilerdeki gibi mi konumuz bu değil fakat gençler bu toplum mühendisliği yönlendirilmeleriyle uyutuluyor. Zaten eğitim yok. Öğrenci 15 sene boş müfredatla zaman kaybediyor. Üstüne bir de siyaset-zengin ikilisi girince toplum kendini savunamaz duruma giriyor. Uyuşuk beyinler ne yapabilir yorum sizin.
SilMason Localarına değinmek gerekir. Atatürk kapatmıştır fakat ondan sonra tekrar açılmıştır.
SilSayın Adsız@00:10
SilMoon tarikatı yerel derken çıkış itibarıyla yereldir elbette. Kore kültürü, Hıristiyanlık ve Budizm'den karma bir inanç olan bu hareket Kore'nin kendi içinde çıkmıştır. Bizde Fetö'de olduğu gibi zamanla ülke dışına taşmış ve aynen FETÖ gibi diğer ülkelerin açık ya da gizli unsurlarıyla da çıkar bağlantıları kurmuştur. Yoksa Moon'un CIA ofislerinden sıfırdan Kore içi yatatılmış özel bir tarikat olduğunu sanmıyorum. Zamanla karşılıklı çıkar onları "doğal olarak" biraraya getirmiştir. Bizde de ortaya çıkmak isteyen tüm siyasi hareket ve oluşumlar da ABD'ye gidip kendilerini tanıtma arzusu duyarlar. Yani bunların çıkış neden CIA planı olmaları değil, kendilerinin ABD'den icazet almaları gerektiğini düşünmeleri, bunu yapmaları ve sonucunun da böyle olması yani kendi kendini gerçekleştiren kehanet olmasıdır.
İ.İ.
Hocam her yazınız bir ders niteliğinde. Yukarıdaki karşılaştırmadan da ortaya çıktığı üzere koskoca 36 yılı heba etmişiz, daha kötüsü bu yanlış politikalardan dönmek yerine bilakis burnumuzun daha da dikine gitmeye devam ediyor, "en iyisini ben bilirim" inadıyla gittikçe daha çok batıyoruz. En basit örnek "en az 3 çocuk" ısrarı. Yazık, gerçekten çok yazık. En üzüldüğüm taraf, aslında bu ülkenin her konuda en az Güney Kore kadar iyi yetişmiş kadroları bulunmasına rağmen bunların çeşitli nedenlerle pasifize edilmeleri, küstürülmeleri, kaçırılmaları ve her yeri kifayetsiz muhterislerin sarması. Açıkçası ben artık bu ülke için herhangi bir ümit beslemiyorum. Bu kadar inat ve ısrarla kendi ayağına sıkmaya devam eden bir ülke iflâh olmaz.
YanıtlaSilNot: Tablolardaki koyu çizgilerde sanırım kayma olmuş bu nedenle karşılaştırma biraz güç oluyor.
Saygılar...
Sığdırmak için küçültünce biraz bozulma oluyor yazık ki.
SilAdsız 23:55 yazdıklarınızın her harfine katılıyorum, ben yazacaktım gerek kalmadı siz erken davranmışsınız.
Silİlk yorum benden. Hocam yine güzel yazmışsınız
YanıtlaSilTeşekkür ederim.
SilHocam olay yöneticilerde diyorsunuz ama bence asıl mesele halkta. Halk bilinçli olduktan sonra zaten yöneticileri de doğru bir şekilde seçiyor.Bugün Kuzey Kore halkı isterse bu sistemi lehlerine çevirebilirler ama tabii hep birlikte bir araya gelebilmeleri gerekiyor.
YanıtlaSilOlay yöneticilerde demiyorum, olay yönetimde diyorum. İkisi farklı şeyler. İlki kişilerle ilgili ikincisi o kişileri oraya taşıyan sistemle ilgili. Ki onun içinde eğitim en başta geliyor. Halkın bilinçli olması onların doğru eğitilmesiyle yakından ilgili.
SilHocam partilerden arınık milletvekili sistemi olsa kimse kimseye çamur atamayacağı için insanlar da kimsenin ağzının içine bakmak zorunda kalmaz. Milletvekilleri arasında da rekabet olur herkes kendi ilini en iyi temsil etmeye çalışır. Ancak şunu da belirteyim 2. Çok Partili hayata geçişten sonra partiler çalışmadı. Paraları götürdüler şimdi 1 dönem milletvekili olan da köşeyi dönüyor. Ben buna karşıyım. Benim oyumla meclise giriyor yatıyor. Milletvekiline vereceğimiz parayı eğitimcilere verelim ama onlar da kendilerini geliştirecek ve herkes eğitimci olamayacak. Zaten olamazlar da. Benim kafamdaki gibi sistem olsa ülke iyi kaçan "Hatchback" olur. Bireysel çalışan milletvekilleri de varsa sadece onlar bir şeyler yapmışlardır.
SilPartisiz milletvekili bence de daha iyi olur. Seçmen oy verdiği milletvekilini tanımıyor. Partilere oy verilip adaylara bakmayınca milletvekili de oyunu aldığı vatandaşları temsil edemiyor. Milletvekilleri kendisini aday gösteren genel başkanın ağzına bakıyor. Bence genel seçim pusulasında sadece vekil adayının ismi olmalı, parti amblemi olmamalı. Adaylar bağımsız olarak girse daha iyi. Baraj tamamen kalkmalı. Siyasi partilere hazine yardımı da tamamen kaldırılmalı (partiler bağışlarla finanse edilmeli).Yargıyla siyaset arasında geçiş yasaklanmalı.
SilSayın Adsız 00:14, bunun halkla demokrasiyle alakası yok. Güney Kore'nin bugünkü başarısında Kuzey-Güney ayrışmasından 90'lara kadar süren askeri cuntanın büyük etkisi var, bütün dünya ithal-ikameci ekonomik modeliyle iş yaparken Güney Kore dış pazarlara ve yabancı aktörlere açıktı, bu da bugünkü bildiğimiz büyük Güney Kore markalarının uzun süredir dış rekabetle yarışabilir bir şekilde gelişmesini sağladı. Bu sebeple Güney Kore 1980 sonrası bizim çok önümüze geçti, dünyada büyüyen neo-liberalizm akımına Güney Kore çoktan uyum sağlamıştı bile, bizim gibi dış rekabete açık olmayan ülkeler de çok acılar çekti. Güney Kore'deki büyük şirketlerin (ki chaebol derler, yanlış bilmiyorsam) gelişmesinde askeri cuntanın etkisi yadsınamaz, çünkü Güney Kore ekonomisi ithalata açıktı, fakat Güney Kore üreticileri için çok fazla düzenlemeler ve kurallar vardı hammadde ve ara ürün ithalatı konusunda. Bu da chaebolların bu ürünleri kendileri geliştirmesine yol açtı, bu da 1980 sonrası Güney Kore'nin bütün dünyaya ihracat yapabilecek bir kapasitede endüstri ve sanayi olmasındaki en büyük faktörlerden biri oldu. Askeri cuntanın Güney Kore ekonomisinin gelişmesindeki etkisini Robert Wade'in Governing the Market: Economic Theory and the Role of Government in East Asian Industrialization adlı makalesinde okuyabilirsiniz.
SilBu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSilÖnceki yazıda yazdım.
SilBu yorum yazar tarafından silindi.
SilHocam merhaba,
YanıtlaSilElinize sağlık bu güzel yazı için. Özellikle kamuda yetiştirdiği nitelikli insanları, çeşitli terör örgütleri(fetö,vb) tarafından devşirilmek suretiyle kaybedilmiş, iş gücüne yeni katılacak gençleri Pisa sınavlarında dökülen, üniversiteyi hasbelkader bitiren ve kapağı devlete atmayı düşünen, girişimci olmayı hayal dahi etmeyen, kısaca kayıp bir nesil ile bu farkı kapatmak mümkün mü?
Hukukun olmadığı, insanların net bir şekilde ideolojik olarak ikiye ayrıldığı bir ülkede, ülkemiz nasıl gelişmiş ülkelerle olan farkı kapatabilir.
3 yıldır yurtdışında çalışıyorum ve ülkeme dönmek istiyorum. Bu durumu kimle paylaşsam, memleketlimiz olsun yabancı olsun hep aynı yanıtı alıyorum. "Neden döneceksin, burada kal, vatandaşı ol buranın" Ben ise sürekli ülkemizin aslında ne kadar güzel bir yer olduğunu anlatmaya çalışıyorum. Sahi hocam biz ne zaman ülkemize dönmek istediğimizde, "durduğun kabahat, hemen dön ülkene" yanıtını alabileceğiz?
Saygılarımla,
Haklısınız mümkün değil.
SilÜlkemiz çok güzel. Onu bu hale düşüren biziz. Siz, ben, o hepimiz. Yanlış eğitimle başladığımız anda her şey yanlış gidiyor. Çn atasözündeki gibi "bin doğru adım bir yanlış adımı düzeltemez."
Girişimci olalım hadi yine siyasetçinin dediği oluyor. Hiçbir partiye yakın olmazsan senin önüne duvar örüyorlar. Yalan derlerse örnekleri çok gösterebilirim. Böyle(ağam-paşam, ahbap-çavuş, senci-benci) bir toplumun zihniyetinin düzelmesi lâzım.
SilEğitimlinin cahile kırdırıldığı bir ülkede boylesine bir görüntü oldukça doğaldır hocam. Sosyolojimiz bozuk ve bunun üstüne 600 yıllık cehalet eklenince diyorumki yine çok iyi durumdayiz.
YanıtlaSilBu da doğru.
SilEskişehir Belediye Başkanının başına gelenler mesela.
Silher devletin doğru ve yanlış yaptığı şeyler vardır. Mahfi Beyin dediği gibi yönetimdeki aksaklıklar(eğitim-yargı-sağlık-idari yönetim vb) birikerek sona yaklaştırır. asilzade(eğitime ulaşabilen kimselerin eğitimde ve hayatta başarılı olmaları geri kalan ise daha ziyade tabirinizle değilde eğitimli olamamaları diyelim) veya farklı kayırmacılık-günümüzde buna referans deniyor tanıdık sistemi onlarda da vardı ve bu giderek koca devleti tüketti. insanı yaşat ki devlet yaşasın yapılamadı:) her varlık doğar,büyür-güçlenir,yaşlanır-yorulur(sistem yorulur-ayak uyduramaz zamana veya çağa uygun devlet mekanizması yapılanamaz, yapılansa bile yavaş olur) ve malum sonuç ölür. ve öldü de. Ama 600 yıl hüküm sürmek de bütünüyle cehaletle olmayacaktır. bunu kabul etmiyorum. her çağı kendi döneminde değerlendirmek gerek. her yapı gibi onların da yanlışı olmuştur ama bütünüyle cehaleti asla kabul etmiyorum.1950 lerde abd siyahiler restoranda çalışabilir ama müzik yapamazdı veya yemek yiyemezdi. otobüş işçiliğinde çalışır ama toplu ulaşımda ya en arka koltuklarda ya da farklı bir otobüse binerlerdi. 1800 leri hiç anlatmayayım. çiftlik fabrika ve petrolde bedava işçilikle zengin olundu. o çok ileri denilen devletler için de gelecekteki hataları sonucu eleştirilecek ve sizin gibi cahil diyecekler sanırım. hükümdarlık belki 50 yıl belki de 100 yıl belki tekrardan 600 yıl sürebilir. fakat değişim ve ölüm kalıcıdır. amacımızın geçici dünyada daha iyiye ulaşırken aynı hataları(bunlar cahil dememek çünkü osmanlı da batıya bunlar gevur icatları demişlerdi-hor görmüşlerdi veya o cihazlar kendi ekmek parasını alacağı için istememişlerdi) yapmamak ve başarılı olanı(sistem-teknoloji-yaşam tarjı) geçmişimize hakaret etmeden eleştirerek yapmak olduğu kanısındayım. Dün bir doktor arkdaşımla görüştüm abd de. paraya ihtiyacı yok. izin gününde de 6 da kalkıyor meditasyon yapıyor(onun yaşam şekli öyle) tatil bile olsa güne hazırlanıyor,kahvaltısını o gün ne yapacak veya yapmayacak irdeliyor. benimle aynı ildeki diğer doktor arkadaşım ise o gün iş yoksa kesin 10 dan önce kalkmaz. ölesine karar verir ve onu yapar tatilde. mühendis bir arkadaşım türkiyede. o da boş günü hobi ile geçiriyor. ilgi çektiği konuları araştırıyor gidiyor bakıyor. elektrik mühendisi hayvan çiftliğini neden gezer ki, bedenen çalışanı görmem beni rahatlatıyor büyüklenmiyorum diyor.:) fakat yine aynı ildeki elektronik müh doçentlik yapan arkadaşım ise üniversite bitip öğrenciler gidince aralarında anlaşıp bazı günler üniversiteye geliyorlar. diğer çalışanlar ise tatilde. kimi evde takılıyor kimi araba galerisinde kimi tatil beldesinde illa her hafta 1 gün geçirecek oralarda ama kimi gerçekten çalışıyor danışmanlık yapıyor veya ailesine zaman ayırıyor. yani diyeceğim direk cahillikten öte yaşam şeklimizi değiştirirsek,düşünmeye başlarsak zengin olma yerine üretmeye tabi ki sosyal olacağız,eğleneceğiz de. kısaca zamanı kullanmayı öğrenirsek biz olmasak da çocuklarımız güzel imkanlarla yaşayacaktır. sağlıcakla
SilYarışa aynı noktadan başladığımız adamlar bize tur bindiriyorlar. Kahrolmamak elde değil...
YanıtlaSilVe günümüzde manzara o kadar kötü ki, bir 36 seneyi daha başkalarının tozunu yutarak geçirsek bile akıllanacağımızı sanmıyorum. Kalan ümidimi son 15 senede silip süpürdüler. Önümüzdeki en büyük engel kendimiziz ve bu engeli aşabilecekmiş gibi durmuyoruz.
Hocam Yazilarinizi ciddiyetle takip ediyorum,Ulkemizde ekonomiyi tarafsiz ve siyaset baskisi altinda yorumlamayan ender ekonomistlerdensiniz
YanıtlaSilSağolun
SilDemokratik diktatorlugun surdurulebilmesi icin 1980 ihtilali Ile yargic siyasetin emrine , Eğitim Allaha , vekiller liderlere emanet edildi . Once insanlarin beyinlerinin ici bosaltildi sonrasinda devletin ici bosaltldi . Kapatilan sendikalar ve disariya acilma sermaye birikimi saglasada , saydamlasamayan , innovatif dusunemeyen siyasallasmis Eğitim ve olmayan at-ge-sa Ile Katma Degerli urunler uretilemedi . Dunya sirketleri uretemedigimiz icin Annemizin Liginde oynamaya devam ediyoruz .
YanıtlaSil60 darbesi, 80 darbesi, sağ-sol çatışmaları, terör.. bunlar hep düşünülmeli.
Sil60 darbesini diğerleri ile aynı kefeye koymamak gerekir. Türkiye'de darbelerin yolunu açmıştır, gereksiz yere bazı siyasileri idam ederek kahramanlaştırmıştır, bunlar olumsuz yönleridir ama bu ülkenin görüp göreceği en özgürlükçü ve çoğulcu anayasayı hazırlaması, henüz tam olarak olgunlaşmamış çok partili siyasete çok önemli (ve gerekli) yargısal denetim mekanizmaları getirmesiyle, plânlı ekonominin önünü açmasıyla diğer faşist, Amerikancı darbe(ler)den ayrılır. Gerçi anayasa dahil getirdiği bütün olumlu değişimler çok kısa sürede yerle bir edilmiştir, o da ayrı mesele.
SilÇocuklarının eğitimini devlete emanet edenler çocuklarını kaybeder.Bu yüzden çocuklara okuldışı zamanlarda eğitim ve kişisel gelişimleri için zaman ayırıp onlara emek vermek gerekiyor.Fakat günümüzde ilerideki 10~15 seneyi yapmış olduğu aşırı tüketim nedeni ile ipotek edenler bunu hem siyaseten hemde sosyal olarak yapamazlar.Bu nedenle ;haddimizi bilelim,ihtiyaçlarımızı dikte ettirmeyelim ,kendimiz belirleyelim,şükredip bu tuzaktan çıkalım.Aksi taktirde bu yokoluşa kadar maalesef böyle gidecek.
YanıtlaSilİşte ben de bazı şeylerde 2. ele yönelebiliriz dedim bu arada da eğitim başta olmak üzere çok şeyde iyileştirmelere girişelim fark ancak böyle kapanabilir.
SilBu yorum yazar tarafından silindi.
SilHocam su adresten Turkiye'nin katildigi ilk PISA sinavi olan 2003 sonuclarina baktim : https://www.oecd.org/edu/school/programmeforinternationalstudentassessmentpisa/34002454.pdf
YanıtlaSilKore kisi basina dusen milli geliri orta gelir seviyesindeyken bile en yuksek puanlari alan ulkelerden birisiymis. Baska bir deyisle biz makroekonomik verilere gore 2000 yilinin Kore'sine benzer durumda olsak bile egitimde onlarin o gunku halinden bile cok daha geriyiz. Bu da neden onlarin degil de bizim orta gelir tuzagina dustugumuzu acikliyor bir nebze.
1980 yilina ait bir egitimde basari endeksi bulamadim, bildiginiz varsa paylasabilir misiniz? Turkiye'nin o zamanlar Kore'den daha iyi durumda oldugunu soyleyebilmek icin egitim endekslerine de bakmak gerektigini dusunuyorum.
Hocam senelerdir terör var ülkemizde bunun da etkisi yok mudur
YanıtlaSilGüney Kore benzer koşullarda. Kuzeyin sürekli tehdidi altında yaşadılar.
SilG. Koreden askeri harcamalar çok yüksek... Herkes 2 yıl askerlik yapıyor bu uzun yıllardır da böyle...hatta üniv öğrencileri okullarını dondurup askere gidiyorlar. Kısa dönem uzun dönem bedelli bedelsiz durumu siz konusu değil 2 yıl askerlik suresi...
SilBu da önemli. Aynı koşullarda değiller. Ayrıca kore savaşı için de asker gönderilmiştir. Benim terörü başıma bela edenler korelileri de terörle mücadelede kullanırlar mı? diye sorarlar.
SilElinize sağlık hocam yazınızın sonuna İki ülkenin insani gelişme endeksi verilerini de ekledeydiniz böylelikle yaşam kalitemizdeki farkı da görmüş olurduk
YanıtlaSilMerhaba,
YanıtlaSilTabloya şöyle bir bakış açısı getirdim.
Güney Kore nin nufusunu sabit tuttum ve bir tablo hazırladım.
Tabi doğruluğu varmıdır?Varsayım ..
İnceleyelim.
Saygılar...
Güney Kore 1980 1990 2000 2010 2014 2015 2016
GSYH (Milyar USD) 65 279 562 1095 1411 1383 1411
Nüfus 38,1 42,9 47 49,6 50,7 51 51,2
K.B.Gelir (USD) 1,706 6,503 11,957 22,077 27,830 27,118 27,559
Türkiye 97 207 273 772 934 859 857
K B Gelir (USD) 2,546 4,825 5,809 15,565 18,422 16,843 16,738
GK/Türkiye% 1,492 0,742 0,486 0,705 0,662 0,621 0,607
NUFÜS DEĞİŞİM ORANI GÜNEY KORE SABİTLENMİŞTİR.
Değerli Hocam
YanıtlaSilYazılarınızı çok değerli bulan ekonomi eğitimi almış bir yaşıtınızım.
Kore ile yaptığınız karşılaştırmada eklemek istediğim bir husu var,şöyleki Türkiyenin 80 li yıllarda başlayan terörle mücadelesi ekonomik gelişimide ciddi oranda etkilemiştir.Bunun yarattığı sosyal ve eğitsel sorunlarda olumsuzlukları arttırmıştır.Katılırmısınız bilmem!
Saygılarımla
Necdet Evren
Katılırım ama benzer bir durumu Güney Kore de yaşıyor. Tepelerinde sürekli Kuzeyin tehdidi var.
SilKored askerlik 2sene askeri harcamaları ciddi oranda.
SilKuzey tehdidi diyemezsiniz hocam. Aynı koşullarda değiliz.
SilHocam ISM Endeksinden bahsetmişsiniz. Ben böyle bir endeksin olduğunu düşünmüyorum. Türkiye'de yok en azından.
YanıtlaSilYani sonuç olarak, en iyi yaptığımız şey çocuk yapmak üremek, borç harç geçim sıkıntısı içinde yaşam mücadelesi vermek. , 37yılda 2katına çıkan nüfus artışından bu ülkede başımıza herşey gelir hiçbir şey beni artık şaşırtmıyor. Birde kendi artışımız yetmez gibi ırak ve Suriye den milyonlarca insan dahil ettik 1991ile 2017 arası. Ülkenin adı Türkiye, içinde Türk yok. Saygılar.
YanıtlaSilDoğru diyorsunuz yalnız c.başkanı 3 çocuk diyordu şimdi 4'e çıktı. Enflasyondan haberi var da şaka yapıyor gibi geliyor. Ülke kötüye gittikçe Cumhurbaşkanı şaha kalkıyor gibi geliyor.
Sil15 yıllık sürece bakınca rte nin türk milleti için İyi birşey yaptığını düşünmüyorum.
SilBi 15 yıl daha kalırsa başta, Türkiye Yugoslavya gibi bölünücek sanırım.
Sil15 yıl sürerse öpelim, başımıza koyalım! 2023 hedefi boşuna mı kondu?
SilAdam diyor ki.. Yeni bir Devlet kurduk. Kurucusu da Recep Tayyip Erdogan.
Silve ilk secimde en az %45 oy.
Kahraman (15 Temmuz 2016 dan beriGazi) Türk Milleti layik oldugu sekilde yönetilecektir.
Uğur Dündar'ın 5 Ağustos tarihli yazısını okumanızı öneririm.
SilYılmaz özdil, Venezuela yazısını okumayı öneririm. Ancak öyle bir devlet kurarlar laik lerin üstünü çizerek.
SilBen komşun açken tok yatan bizden değildir geleneğinden gelen biri olarak bunu anlayabiliyorum. Bir taraf (milyar)lar içinde yüzerken halk iş sahibi "bile" olmuyorsa işi geç yukarıdaki tablo söz konusuysa ve hiçbir şey (yapılmıyorsa) orada sıkıntı var. Osmanlı'da da gayrimüslimlerin olduğunu ve Osmanlı'nın son döneminde Amerikan ve İngiliz mandasının İstanbul hükümeti tarafından kabul edildiğini bilirsiniz. Mandaya karşı çıkılarak ulus devleti kurulmuştur. Şu an da mandadan farkı yok zaten. Ayrıca kaçırdığınız çok önemli bir şey var. Onu defalarca yazdıysam da hoca onaylamıyor veya onaylayamıyor ama kendi penceresinden de bir şeyler yazabiliyor sonuçta onun sayfası tasarrufu ona aittir.
SilOnlarda pkk yok dostu belli düsmanı belli bizim 4 tarafımız bizi sevmeyenlerle dolu abd gibi büyyük ülkeler yeterince destek veriyor bize ise ne kadar kötü düsünceleri varsa üstümüzde uyguladılar onlar kuzey kore ile Savaştıklarında halleri nasıldı savaş sona erdi ekonomileri toparlanmaya basladı bizle onları kıyaslamak olmamış bence
YanıtlaSilBu faktörü de atlamamak lazım.
SilO değil de biz ucuza gittik.
SilHiçbir yere gittiğimiz yok. Kendini bil başkası da bilecek.
SilBunlar sadece bahane! İş beceremeyen sürekli bahaneye sarılır derler doğru.Yok PKK var yok şu var ee çözseydin 40 yıl olacak 40 yıldır neredeydiniz diye sorarlar adama ?Ayrıca Kuzey Kore'nin balistik füzesi var PKK'da da çar bombası var demi :D
SilSayın Berk bu dediğiniz doğru değil, örneğin israil de ekonomik, askeri, teknolojik ve eğitim olarak bizden ileride. İsrail'in dört tarafı bizden çok daha kötü şekilde düşmanlarıyla çevrili, defalarca savaştılar rahat yüzü görmediler, terörden çok çektiler vb.
SilOna da arkalarında ABD var diyeceksiniz şimdi de.
Sorunu ve çözümü kendinizde aramayıp hep dışarıya başkasına mazeret bulmak sağlıksız bir düşünce yapısı. Çok da popüler gerçi, hemen sorumluluktan kurtuluyorsunuz böyle yapınca öyle rahat ki. "Hep gezicilerin suçu, fetönün suçu, terörün suçu, dış mihrakların suçu, kılıçtarın suçu, tüm dünya bize karşı yedi düvelle savaş veriyoruz"... Tanıdık geldi mi? Millet yürür gider biz de böyle bahanelerle avunur arkalarından bakarız.
Nüfuz artışı hakkında yorumunuz çalışmanıza gölge düşürmüş. Refah seviyesi arttıkça ülkelerin nüfus artış hızı azalır. Güney Kore'nin de refahı daha çok arttığından nüfusu bize göre az artmış görünüyor. (Ayrıca aile planlaması yaptılarsa daha ayrıntılı incelemek gerek) Artan nüfusu doğru ve istikrarlı bir eğitim politikasıyla desteklerseniz kalkınmaya köstek olmaz. Kalkınmayı uçurur.
YanıtlaSilRefah arttıkça insanların üreme yeteneği mi düşüyor da nüfus artış hızı azalıyor? Refah seviyesinin artması için ya Güney Kore örneğinde olduğu gibi eğitim ve bilinç düzeyinin artması ya da Venezuella örneğinde olduğu gibi daha önce varlığı bilinmeyen doğal kaynakların kullanıma girmesi gerekir. Güney Kore'de eğitim ve bilinç düzeyi arttıkça çocuk yapma oranı düşmüş. Bu da gösteriyor ki önemli olanın nicelik değil nitelik olduğunu anlamışlar ve hızlı çoğalmak yerine az ama öz insan yetiştirmeye yönelmişler. Venezuella'da ise böyle bir değişim gözlenmiyor, nitelikli insan sayısı artmadığı için doğal kaynaklar kapanın elinde kalmış, sonunda ülke çöküşe gitmiş. Bizde ise ne eğitim ve bilinç düzeyinde artış ne de doğal kaynaklarda bir değişim var. Eğitim ve bilinç düzeyi artışı zaten istenmiyor, hedeflenen kitlenin ne olduğu belli: cahil, bilinçsiz, kendisine anlatılan dogmaları sorgusuz sualsiz içselleştirecek "dindar ve kindar" bir nesil. Böyle bir nesille var olan doğal kaynaklarınızı da korumanız mümkün değildir, ancak o kaynakları başkaları için çıkarma işinde kullanılacak, olsa olsa kaba işi yapabilecek, sürekli üreyerek çoğalacak ama en önemlisi hiçbir şeye itiraz etmeyip "her şey Allahtandır" diyecek insan görünümlü bir tür yaratabilirsiniz, refahı ise başkaları paylaşır. Eğer kalkınmanın bu şekilde uçacağına inanıyorsanız size iyi uçuşlar.
Silİçinde bulunulan durumlar koşullar ve bakış açılarına bağlı olarak avantaj ya da dezavantaj olarak değerlendirilebilirler. Maalesef gördüğüm noktalardan biri Türkiye'nin nüfusunun Türkiye'ye bir dezavantaj olarak yansıdığıdır. Bunun sebebi de eğitimdir.Belki diyeceksiniz ki: E o zaman temel sıkıntı nüfus değil eğitimmiş işte. Fakat problemlere kabul edilebilir zaman aralıklarında uygun çözüm yolları geliştirmek açısından da bakılması gerekmektedir.
YanıtlaSilTürkiye'de eğitim verebilecek buna imkanı olan kesim ve bunu alması gereken ya da alabilecek kesim arasındaki fark giderek açılmaktadır. Eğitim seviyesinin işlevsel olarak arttırılması ve bunun için gereken süre kabul edilebilir olmaktan çıkma riskindedir. Özellikle teknolojik gelişmeler karşısındaki her geri adım bize yetişilmesi gereken onlarca sene olarak geri dönmektedir.
Bu bakış açısıyla şunu söyleyebiliriz: Türkiye'nin nüfus açısından eğitim sağlanması anlamında işlevsel bir şekilde dağılması gerekmektedir. Maalesef ki bu durumda ülkenin bölünmesi ya da halka karşı/halka rağmen gerçekleştirilecek güç savaşlarını da içeriyor olduğu anlamı çıkarılabilir. Fakat buna kalkışacak veya kalkışsa dahi bu hedefi gerçekleştirecek herhangi bir kesim günümüzde gözükmemektedir. Eğer ki Türkiye bu soruna işlevsel bir çözüm getiremezse Türkiye nüfusunu kanser olarak değerlendirmek durumunda kalabiliriz. Bu anlamda Türkiye'nin dünyadaki rolü ve yeri de giderek belirginleşmektedir.
-Nüfus bağlamında şimdiye kadar karşılaştığımız sosyolojik sıkıntıların (iç göçler-kültürel çatışmalar vb.) önümüzdeki 10 senede kat ve kat fazlasına hazırlıklı olunması gerekmektedir.-
Türk devletleri tarihinde yönetim ve kültür, savaş kurgulayan ve savaşan bir toplum oluşmasına sebep olmuştur. Buna rağmen Osmanlı'nın son dönemlerinden itibaren savaş kurgulama yetisi kaybedilmiş ve Türkler savaşan/savaşmak zorunda kalan bir kültüre indirgenmiştir. Türkiye reaktif bir konumda kalmaktadır. Kuzey Kıbrıs harekatı hariç bir güç gösterememiştir. Bunun sebebi dış politikadaki reaktif kalmak durumunda kalan konumudur. Elinde efektif kullanabileceği kozu yoktur. Kullanabileceği bütün özellikler Türkiye'ye pahalıya patlamakta olduğundan/olacağından bunlar koz olarak değerlendirilemiyor diye düşünüyorum.
Dolayısıyla Türkiye'nin konumu yeni dünyanın ihtiyaçlarını karşılayacak ve artıklarını yiyecek bir ülke olarak evrilmektedir. Tabii ki bu kesin değildir, nitekim yeni dünyanın karşılaştığı zorluklarda nasıl şekilleneceğini kesin olarak bilmek mümkün değildir fakat varolan trend içerisinde Türkiye geri planda ve izleyici olarak kalmaktadır. Bu durum trend değişmediği sürece bir dezavantaj olarak kalacaktır.
Tarih biliminden/bilgisinden bile uzak dini hurafelerin ve kişisel çıkar sahiplerinin yaktığı ışığa doğru ilerlemekteyiz. Bu ışığın oluşmasına maalesef ki bir önceki kuşakta görece bilgili olmasına rağmen bilgiyi yeterince efektif kullanamamış bir kesimin sebep olduğunu varsayıyorum. Şimdi ise hatalar üzerine hatalar yapılmaya devam etmektedir.
Türkiye'deki fikir yapısı değişmedikçe-değiştirilemedikçe kesimlerin zikrettikleri de değişmeyecektir.
Fikir yapısı ise şuan için bizi dezavantajlı bir yola sokmuş olan kesimin niceliksel artışıyla ilerlemektedir. Bu niceliksel artıştan nasıl bir niteliksel evrim gelir ve bunun bize bir avantajı olur mu? Sorusu sorulmalı ve üzerine düşünülmelidir.
Fakat sorulan soruların içeriği ölüm sonrasına ilişkin olduğu için diğer bütün her şey anlamını yitirmektedir. Ölüm ve sonrasıyla bu kadar ilgilenen bir milletin başına neler gelebileceği konusunu sanırım hep beraber deneyimleyeceğiz.
hocam güney kore gibi kötü başlayıp kötü devam ettirip iyi bitiren başka ülke var mıdır? sanıyorum pek yok
YanıtlaSilBütün eski doğu bloku o yolda ilerliyor. Bir süre sonra hepsi Güney Kore gibi olacak.
SilÇek cumhuriyeti Macaristan ekonomik ve sosyal verileri çok iyi issizlik butce enfkasyon cari acik gibi sorunlaru yok.....harika düzeyde...polonyada iyi ama bi beş seneye ihtiyaci var gibi...
SilBuna da dikkat etmek gerekir.
YanıtlaSilhttp://www.kitapyurdu.com/kitap/kucuk-adamlara-buyuk-oyunlar/292285.html&manufacturer_id=32025
Bu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSilHocam hayırlı cumalar,çok güzel yazmışsınız.Ders çıkarılması gereken bir yazı...Hocam biz teknoloji üretmediğimiz sürece bu gidişat devam edecek,millet olarak anladığımız tek bir konu var o da inşaat.Yık yap,yık yap bildiğimiz tek şey bu.Teknolojiyi üretecek nesillere de iyi bir eğitim altyapısı ile ulaşılıyor fakat eğitimin hali de ortada.
YanıtlaSil70'ler 80'ler bu şarkıları dinledikten sonra çalışsalardı şu an gençlere az yük düşerdi. Tablo her şeyi gösteriyor.
YanıtlaSilhttps://www.youtube.com/watch?v=MUakYnjfziI
Mahfi Bey güzel analiziniz için teşekkürler.
YanıtlaSilBir şeyi merak ettim. G. Kore fosil yakıtlarını ithal ediyor dediniz. Peki G. Kore'de nükleer santral var mı? Enerji ihtiyaçlarını nükleer yakıtlardan karşılıyorlar mı? Bilginiz var mı bu konuda?
Teşekkürler,
Mehmet Ali Soylu / İstanbul
2013 yılı itibariyle Güney Kore'de 23 tane nükleer santral vardı, 4 tane de inşa halindeydi.
SilTurkiyenin liste basi sirketler car acik yaratan sirketler aradaki en buyuk fark bu basarili ekonomi basarili sirketler uzerinde kurulur
YanıtlaSilKesinlikle katılıyorum
SilSayın Mahfi Eğilmez, Bizim gerimizde olan bir ülke nüfus hariç herşeyi ile bizi geçtiğine göre nüfus baş aktör diyebiliriz. galiba güney kore ye de bu alanda başarısız diyebiliriz :)Yalnız bence güney kore küresel anlamda ticaret olsun,yatırım olsun,destek olsun vs.konularda türkiye ye nazaran diğer dünya devletleri nezdinde daha itibar görmüş olmalı ki bu durum ortaya çıkmış diye düşünüyorum. Dünyada Türkiye algısı çok farklı hocam.Bu verdiğiniz örnekte tam oturmuş bu durumu anlatmaya zaten. biz gelişmekte olan bir ülkeyiz fakat güney korenin gelişmesi bizden daha çok istenmiş de diyemezmiyiz hocam. yani bu sadece bizim hatamız olamaz diye düşünüyorum.Sırf dizayn edilmiş ve sürekli kontrol altında tutulmak istenen,borca esir edilmiş,işsiz bırakılmış ve aç bırakılmış bir topluma hadi gelişin de görelim demek biraz haksızlık bence.
YanıtlaSilHizmet sektörü az da olsa iş yapabiliyor. Sözleşmeli çalışan var. Bizim sanayideki ağırlığı da artırmamımız gerekir. Sanayinin Gsyh içindeki payı önemli. Tabi sanayinin içi de önemli. Teknoloji ağırlığı yüksek ürün olacak.
SilBu dedikleriniz Türkiye için II. Dünya Savaşı sonrası oluşan durumdur. Marshall yardımıyla birlikte Türkiye Lozan'da kazandıklarını yavaş yavaş kaybetmeye başlamış. Ama bunu bize dışarıdan zorla yaptırdılar demek doğru değil. Biz bunu tercih etmişiz.
SilHocam Siz de haklısınız lakin, emin olun Türkiye tarihi geçmişi ve konumu itibari ile gelişmesi arzu edilmeyen bir ülke konumunda demek istiyorum.tabi dış güçlerin yerel dinamikleri almış olduğu karar ve uygulamalarla ülkeyi içten kuşatmışlar ve dolayısı ile gelişmeme bizim tercihimiz gibi algılanmakta. Hocam gerçekten inanın bu ülke hristiyan bir devlet olsaydı yada müslüman bir devlet olmasaydı,kökleri avrupaya dayansaydı,ne bilim selçuklunun osmanlının yaşadığı ve onların torunları olarak görünmeseydik falan filan. bizde şu an gelişmiş bir ülkeydik hocam.selam ve saygılar üstadım.
SilHocam Turkiye buyume oranlari olarak Guney Kore ile ayni gibi gozukuyor, fakat ekonomik anlamda arada ucurum olusmus? Neden?
YanıtlaSilOrtalamalar farklı. Yani tek tek yılları alıp karşılaştırmak doğru sonuç vermeyebilir.
SilBir fark da su ki G.K. baskanlik sistemiyle yonetiliyor. Tabii ki diger faktorler daha agirliklidir ama en azindan 90-2000 arasi acilan farkin buyuk bir kismini da bu faktor aciklayabilir diye dusunuyorum. Bizim parlementer sistem o devirde yurumuyordu cunku Turkiye koalisyonlari beceremiyor.
YanıtlaSilBu dediğiniz doğru olsaydı Türkiye'nin son 15 yılda arayı kapatmış olması lazımdı. Oysa daha da açılıyor.
SilParlamenter sistem önemli! Başka başka nedenler de var. Geçmişimizi iyi analiz edin.
Silhttps://www.odakitap.com/kibir-meghnad-desai/9786059389662
YanıtlaSilHocam böyle bir kitap var.
''Türkiye’nin GSYH’sı Güney Kore’nin GSYH’sının yüzde üçte bir oranında yüksek'' Yaklaşık ikide bir oranında yüksek, ben mi yanlış hesaplıyorum?
YanıtlaSilSevgili üstat,
YanıtlaSil"Türkiye’nin GSYH’sı Güney Kore’nin GSYH’sının yüzde üçte bir oranında, kişi başına geliri de dörtte bir oranında daha yüksek durumda."
Cümlesinden "yüzde" kelimesinin çıkarılması gerekiyor sanırım.
Çok selamlar.
"Yuzde" yuz haklisin.
SilÇıkardım teşekkür ederim.
SilHocam Reel Efektif Döviz Kuru 89.39'a geriledi. İçeride bu kadar yüksek faiz, dışarıda güvercin merkez bankaları, düşmekte olan dolar, biraz yükselen euroya rağmen reelde Türk Lirası hala değer kaybediyor. Ben bu ay tl'de biraz daha değer kazanımı bekliyordum REK'te hocam. Bu durum da atların farklı yönlere çekmesi ile mi ilgili hocam temelde?
YanıtlaSilEvet kesinlikle onunla ilgili. Yanlış yöne koşturulunca atların da kafası karışıyor.
SilElinize saglik Mahfi Bey,
YanıtlaSilKamuda artan torpil, yolsuzluk ve bunun sonucu olarak verimsizlik ve vergi artislari. Egitimsizligide eklersek giderek uluslararasi piyasada rekabet gucumuzu kaybediyoruz. Gencler olarak ulkenin geleceginden umutsuzuz. Faiz ve vergi icin calismak yerine calismamayi yada kisa yoldan para kazanmayi tercih ediyoruz. Kendi ozelestirimdir.
Saygilar.
Doğru ama bu sadece bizim tercihimiz değil. Toplumun yönlendirilmesiyle de ilgili.
SilToplum mühendisliği kavramının da etkisi var sanki.
SilHocam merhaba; neden bizim Samsung, LG, Kia, Hyundai gibi markalarımız yok da G.Kore'nin var? Müftülüklere imam nikahı kıyma yetkisi vermek, milli eğitim müfredatına ''Cihat'' konusunu dahil etmek , milli ve yerli markalar üretmemize katkı sağlamaz mı? Ya da her ailenin en az 3 çocuk yapmasını teşvik etmek ekonomimize bizim anlayamadığımız , nasıl bir katkı sağlar? Neticede bu '' Eyyyyy Güney Kore'' de biraz fazla olmuyor mu?
YanıtlaSilSaygılar,
Not: Türkçede kısaltmalar yazıldığı gibi okunur ve kısaltmaya yapılan ekler okunuş şekline göre yazılır. Yani '' GSYH' sını değil '' GSYH ' sini şeklinde yazılmalıdır.
Haklısınız, düzelttim.
SilEleştiriler hep hükümetlere. Sanki ellerinde sihirli değnek olacak. Devlet malı deniz, yemeyen domuz. Devlet baba. iyi muhasebeci şirketine vergi çıkarmayan muhasebicidir. Önemli olan iş yaparak para kazanmak değil, iş yapmadan kazanmaktır. Vesaire. Bunlar bizim halkımızın devlete bakış açısı. Bu inançlarda yaşayan, oturduğu yerden kazanmaya çalışan, herşeyi devletten bekleyen bir millete siz istediğiniz önlemi alın yapabileceğiniz bu kadardır. Yukarıdaki göstergeler uzak doğu insanıyla Türkiye insanının karşılaştırması bence, iktidarların yönetim tarzlarının değil. Önce herkes aynaya bakmalı. BEN devlet için, millet için, ailem için ne kadar , ne anlamda, nasıl çalışıyorum ? Hüsnü Özyeğin'de bu ülkeden çıktı. SSK lı olayım yeter demedi. Bilgisayarımda iskambil oynarken maaş alayım demedi.Çalışan, gerçekten canla başla çalışan her şekilde kendisi de kazanır, ülkesinde kazandırır. Bu ülkenin niye gelişemediğini anlamak için trafiğe çıkmak yeterli. İnsanların birbirine olan saygısızlığı, tahammülsüzlüğü, bencilliği, kural tanımazlığı Türkiyenin en fazla nereye kadar gidebileceğinin göstergesidir. Yukarıdaki grafiklere hiç gerek yok. Sayın Mahfi bey benden büyüktür, hatırlaması lazım. Biz muzun ne olduğunu, tadının neye benzediğini lise yıllarımızda öğrendik. Kahvehanede gazoz içmek lükstü. Türk kahvesi içene parayı nerden buldu diye bakardık. Binadaki tek televizyona bütün apartman topluca giderdik. Bugünden iyiydi ya da fark yoktu dediğiniz tarihlerde bu devlet maaş ödemek için kapa kapı borç dileniyordu. sayısız banka battı. onbinlerce insan bu bankalarda milyarlarını kaybetti. Şehirler çöp dağları idi, susuzdu, elektriksizdi. Otomobil sahibi olmak sadece üç beş zenginin hakkı idi. Grafikleriniz bunları göstermiyor. Değerlendirirken adil ve siyasetten uzak olalım. Ben 2002 öncesi ve sonrasını yaşayan, gören,hisseden acılarını birebir çeken insanım. Renkli grafikler benim yaşadıklarımı anlatmıyor. Biz uçağa binmeyi otuzlu yaşlarımızın sonlarında gördük. Çocuklarımız uçakla doğdular, otobüsle seyahati bilmiyorlar. Ve bütün bunlar, devletin malı deniz yemeyen domuz zihniyetine rağmen yapılıyorsa çok çok büyük başarıdır.
YanıtlaSilİnşaallah bu dediklerinizin işletme masraflarını ileridede ödeyecek durumda oluruz.Zira bende şuna inanıyorum;Bir şeye sahip olmak nispeten kolayken ,sahipliği sürdürmek ilerki zamanlarda bazen mümkün olmayabiliyor.
SilHatanız şurada: tüm dünya gelişiyor ilerliyor yerinde sayan yok. Biz diğer ülkelere göre daha yavaş ilerliyoruz. Yani o dediğiniz gelişmeler oldu ama çok daha iyisi olabilirdi, olmalıydı, olmadı. Dünyadaki her ülkede özellikle bir savaş vb dönemi değilse her kuşak öncekinden daha iyi şartlara sahip oluyor, bu normal bir trend. Bu nedenlerle ülke içinde geçmişle değil benzeri diğer ülkelerle karşılaştırma yapmak lazım.
SilBu hûkûmet döneminde gorduk sosyal yardımı. Öncekiler bırak yardım etmeyi kapılarından kovardi. Eminim başa CHP gelse ilk yapacağı iş milletin sosyal yardımı kesmek olacaktır. Öğrencinin bursunu kesmek ya da azaltmak olacaktır. Bu hükümet döneminde taşrada yaşayan insanlar itibar gördü öncekiler bizi hor görürdü.güney koreden dedem şehit düştü kapımızı çalan olmadı.ama Kore hükümeti arayıp sordu güney koreye davet etti ailecek bizi. Gittik insan muamelesi itibar gorduk.Oğlum bu hükümet döneminde yapılmış lan anlaşmalar dahilinde Erasmus yaptı daha evvelki hukûmetler döneminde sadece zengin çocukları yurt dışında eğitim alabiliyordu. Hatırlayın CHP Erasmus bile karşıydı on sene önce Avrupa uyum yasalarına topnyekun karşı çıkardı. Hatta bu uyum yasalarının içinde çöp ayrımı geri donusume bile karşı çıktı. Baktı ak parti bunlara iyilik yaramaz Avrupa yasa larını da getirsek iyi şeylerde yapsak bunlar karşı çıkıyor anayasa mahkemesine götürüyor. En iyisini ben hiç bir şey yapmayayım dedi. Hatta Stockholm sendromu dahilinde sert yonetim uygularsam yaparsam halktan da destek alırım diye dusundu. Kısaca böyle muhalefete böyle iktidar.
YanıtlaSilAdsız 20:39
SilBu ülke yaklaşık 70 yıldır sağ popülist islâmcı iktidarlar tarafından yönetiliyor. Aralarda birkaç koalisyon hariç bu kural hiç değişmedi. Yani bu hükûmet dönemine kadar görmediğiniz şeyleri de şimdikine benzer sağ popülist islâmcı yönetimler nedeni ile görmediniz. Örneğin Kore'de şehit olan dedeniz için kapınız çalınmadığında şimdikilerin yere göğe sığdıramadıkları Menderes-Bayar ikilisi iktidardaydı. Bunlar biraz daha uyanık çıktılar, öncekiler gibi rabbena hep bana yapmayalım da biraz da halka koklatalım dediler, aradaki fark bu. Nitekim, bu taktiğin başarılı olduğu yukarıdaki mesajınızdan da anlaşılıyor.
Bu kadar yorum yazan kişi içerisinde Mahfi Hocanın yazısını bir sen anlamışsın birader. Evet Güney Kore devleti tembel halkına bedava sosyal yardımlar yaparak dünyanın teknoloji devi oldu. Onlara bilim ve teknolojiye dayalı bir eğitim vererek meslek sahibi yapmak gibi boş işlerle hiç uğraşmadı.
SilDünya dönüyor; bir takım şeyler de haliyle değişiyor. Zamanın doğal döngüsünden kaynaklanan yenilikleri Akp'ye bağlamak garip. Bir ara da "Türkiye'ye hızlı interneti Akp getirdi!" falan diyorlardı mesela. Sanırsın Akp olmasa bugün hala fax modemle bağlanacaktık internete. Sizin bu Erasmus muhabbeti de aynen buna benziyor...
SilAyrıca Akp'nin Avrupa uyum yasalarına ne kadar uyduğunu görüyoruz. Adamlar muhalifleri kafalarına göre içeri tıkıyor, açık seçik oy çalıyor, ülkeyi süresiz OHAL'le yönetiyor, siz de çıkmış "Avrupa'ya uyum" filan diyorsunuz. Ülke sirke döndü; ne Avrupası ne uyumu ya? Havuz kanallarını kapatıp etrafınıza bakın biraz.
Hocam, ülke ekonomilerinin karşılaştırılmasının yaygın olduğu 70 lerde Gana bugün karşılaştırmasını yaptığınız ülkeler arasında en iyi durum da olan ülke imiş.(şükretmesini bilelim :) )
YanıtlaSilBir de koreli atsa et bilimi okumuş bir arkadaşdan öğrendiğim ayrılmadan önce kuzeyin güneye gore daha gelişmiş ve müreffeh olduğu idi. Ülkedeki yatırımın ve sanayi tesislerinin çoğu kuzeyde imiş. Yani güney kore yarışa daha dezavantajlı başlamış.
Bugün beslenmenin kalitesi ile ilgili olsa gerek güneyliler kuzeyliler den 6 cm daha uzunmuş.
Bir diğer husus dünya ülkelerinin gece görünümleri ilişkin. Kuzey karanlıklar içinde iken güney cıvıl cıvıl.
Hocam yakın zamanda Çin kaynaklı bir ekonomik krizi beklentiniz var mı?
YanıtlaSilAslında vardı ama Çin benim beklediğimden daha iyi ve daha hızlı toparlandı. Geçen yıl, Çin'in 2017'de tökezleyeceğini tahmin ediyordum. Bu tahminim doğru çıkmadı.
SilBenim hala cin kaynakli ekonomik kriz beklentim var ve bu bizi cok kotu etkileyecek malesef. Su sekilde, yil sonuna dogru Turkiye ekonomik krize girince, haliyle hukumet bu isin sorumlulugunu uzerine almayacak ve baskalarini suclayacak. Suclayacak kimse de kalmadi artik, hep bilinen yerli ve yabanci unsurlar. Belki bu sefer cinleri filan suclayabilirler. Iste size cin kaynakli ekonomik kriz. Matematik yerine cihat okutulan ulkeden baska ne beklersiniz?
SilTürkiye zaten ekonomik krizde. Ekonomi devlet desteği ile büyüyor, bütçe açığıyla devam ediyoruz.
SilNere krizde. Duyuyoruz bütçe açığı artması kötü değil millet çalışıyor boğazından lokma geçiyor çocuğunu evlendiriyor evini arabasını yeniliyor. Bu ülke mi krizde
SilBugün millet evini, arabasını yeniliyor diye bütçe açığı vermenin sonu, borç krizindeki Yunanistan olmak. Siz bugün rahat edin diye çocuklarımızın geleceğini çalmaya hakkımız yok.
SilHocam Merhaba,
YanıtlaSilHer ne kadar G.Kore Tr'ye nazaran başarılı politikalar uygulasada ABD'nin bazı G.Kore mallarına (Özellikle Teknolojide) vergi avantajları v.s. gibi ayrıcalıklar tanıması bu ekonomik başarıya katkısı nedir?
Mutlaka vardır ama benzer şeyleri Türkiye'ye de uyguladı ABD. Üstelik bizim AB ile gümrük birliği gibi bir farkımız da vardı. Mesele bunlardan oldukça farklı. En ciddi fark eğitimde ortaya çıkıyor.
SilBizde nüfus 80 milyona çıkmış ama %10'u işsiz dolaşıyor, Kore'de ise işsizlik çok düşük. Bizim iş bulduklarımızın ise verimlilikleri çok düşük, çünkü iyi bir eğitim almıyorlar. Hele şu anda eğitim iyice bitmiş durumda, okullarda din eğitiminin ağırlığını arttırarak teknolojik ürün üretmeyi kimse beklemiyordur herhalde.
YanıtlaSilSanırım temel sorun burada. Eğitim sistemimiz esasen yanlıştı son 25 yılda iyice yanlış hale getirdik.
SilHocam yazınız için teşekkürler
YanıtlaSilBana göre Türkiye'nin de Güney Kore gibi büyümesi için acilen yüksek teknoloji devrimi yapması gerekir.
Güney Kore deyince aklımıza direk samsung, lg, hyundai gibi şirketler geliyor, bu şirketlerin hepsinin başarı hikayeri var ve bu şirketler dünyanın birçok ülkesine ihracat yapan şirketler fakat Türkiye de böyle büyük şirketler yok , bizimde bana göre acilen özellikle eğitim alanında reformlar yapmamız gerekiyor.
Evet ama biz tam tersini yapıyoruz.
SilHocam yazılarınız ve yaz okulu ile birlikte analiz yeteneği oluşmaya başladı. Okulda(MÜ) Devrim hoca sizi ağzından düşürmüyor. Hep gündem yazılarınızdan atıf yapıyor. Şuan muhtemelen bu yorumuda okuyor. (Hatta şuan gülüyor)🙂
YanıtlaSilHocam makro dersleri perşembe ve cuma günü. Bize bir sürpriz yapıp gelirseniz dehşetengiz olacaktır. Bilgi'ye gelemiyoruz. Hep zengin çocukları kaliteyi kapıyor.
Devrim hocam derse Mahfi hocayı getirmeye ikna ederseniz baklava dağıtacağım, getirmesenizde🙂
Saygılarım ile
Çok teşekkür ederim. Bakarsınız bir gün gelirim ziyaretinize.
SilBu arada bir düzeltme yapayım 2011 yılından bu yana Bilgi'de değil Kadir Has Üniversitesindeyim.
SilBir pazar sabahı remzi kitap evinde önümde kitaplarınız ile bu yorumu yapıyorum:)
SilHocam bende bir parantez açayım dersler 2 hafta içinde bitiyor. Böyle bir sürpriz dediğim gibi dehşetengiz olacaktır.
Zaten derslere kaçak giriyorum gelmezseniz de o zaman kadir has'a kaçak gireriz :)
Saygılarımla :)
Hocam g.kore bu kalkınma döneminde doğrudan yabancı yatırım da çekmişti. Benim sorum bir ülke gelişmiş bir ekonomi olmak istiyorsa eğitim,teknoloji,hukuk reformlarının yanında doğrudan yabancı yatırım da mutlaka çekmek zorunda mı? Bu olmazsa olmaz mı?
YanıtlaSilYabancı sermaye iki nedenle önem taşır: (1) Eğer ülke cari açık veriyorsa tasarruf açığını kapatmak için, (2) Yeni teknoloji getirmesi için. Kore başlangıçta 1 numaralı amaçla sonraları tasarruf açığını kapatıp fazlaya geçince 2 numaralı amaçla çekti yabancı sermayeyi. Türkiye her zaman 1 numaralı amacı önde tuttu. Çünkü tasarruf açığını hiç kapatamadı.
SilHocam rüzgar ihalesi YİP yöntemiyle mi yapılacak?
YanıtlaSilEvet 15 yıl süreli.
SilZamların başbakan tarafından televizyonda açıklandığı, uçan kuştan vergi alındığı, yine başka bir başbakanın bankalara faiz konusunda ayar verdiği, merkez bankasının siyasallaştığı bir ülke nasıl kapitalist olarak tanımlanabilir aklım almıyor. Kapitalizm değildir o. Kapitalizm olsa duramazdık.
YanıtlaSilSizce bir yabancının kendi aksanıyla karıştırarak yarım yamalak konuştuğu İngilizce İngilizce midir? Bu da onun gibi. O nedenle bu tür bozulmuş uygulamalara Ahbap Çavuş Kapitalizmi deniyor.
SilKarşılaştırmalar nerede olduğumuzu görebilmek adına önemli bir yaklaşım.
YanıtlaSilİyi ye mi gidiyoruz, yerinde mi sayıyoruz yoksa kötüye mi gidiyoruz; bunun içinde bu durumu anlayabilmemizi sağlayan göstergelere ihtiyacımız var.
- mal ve hizmet ihracatı, mal ve hizmet ithalatından daha yüksek oranda artmalı.
- ihracatımızda hammadde oranı düşük, ithalatımızda yüksek olmalı.
- Teknoloji ithal ederek değil, coğrafyamıza uygun bize avantaj sağlayacak teknolojiyi kendimiz üreterek gelişebileceğimizi anlamamız lazım. Yüksek hızlı treni ithal ederek halkımızın kullanımına sunabilirsin bu göreceli bir refah getirebilir ama bu halkı zenginleştirecek hamle bu teknolojiye kendimizin sahip olmasıdır. İlk başlarda ithale göre az konforlu olabilir, daha yavaş olabilir yine de yerlisinden vazgeçmememiz gerekir.
- -meli, -malı, -cağız, -ceğiz cümlelerini daha az, yaptık, başardık cümlelerini daha çok duymalıyız.
- Devlete kapak atmaktan, özel sektörde yer almaya çabalayan bir nesile geçiyor olmalıyız. Açıklanan istihdam raporlarında devletin katkısının küçük olduğunu görmemiz gerekir. Dünün istihdamını bugünde aynı şekilde ortaya koyuyorsak nasıl bir değişim bekleyebiliyoruz ki?
- Ortak bir dil, ortak bir üslup yaratmış olmalıyız. Bu ortak dil birbirimizi anlayabilen, ayrıştırmayan bir dil olmalı.
Birçok şey yazılabilir; eğitim, hukukun üstünlüğü, rekabet ortamının sağlanması gibi. Asıl temel göstergeler bunlar.
Başka hangi göstergeler olabilir genel bir göstergelerden farklı olarak. Sizin önerileriniz nelerdir?
Bunları 40 yıldır söylüyoruz zaten ama işin içinde ucuzculuk olunca sonuç bu kadar.
Sil"Her hangi bir olumsuzluğu düzeltmeye çalışmanın maliyeti, hiç tepki vermemenin yaratacağı kayıpları aşma sınırına gelmiş gibi görünüyor!"
YanıtlaSilhttps://www.dunya.com/kose-yazisi/belirsizlik-hic-bu-kadar-yuksek-olmamisti/375677
Egitim sorunu diyorsunuz ama dusununce tutkiye nin en buyuk holdingleri universite sahipi de ayni zamanda dunya da baska ulkelerde bu tur ornekler bilmiyorum
YanıtlaSilHocam ellerinize sağlık.
YanıtlaSilPolonya ve hollanda gibi pek bi esprisi olmayan ve Türkiye ile 2000 li yıllarda eş gsyih i olan ülkeleri kiyaslayabilirmisiniz.
Ben üstün körü kıyaslayın ca
Hollanda 2001 de 440m iken şuan 900m
Polonya ise 2001 de 220m iken 600m gsyih yapmış bukunmakta şuan. Kağıt üzerinde hızlı gelişiyoruz gibi ama detayını siz bilirsiniz
Sayın Eğilmez, yazılarınızı her zaman ilgi ile okuyorum ve her okuduğumda size teşekkür ediyorum. Sizin bu yazılarınızı, Atatürk'ün gençliğe hitabesi gibi görüyorum. Günümüzde laikliğe karşı yapılan, irticayı destekleme uğruna yapılan her girişimden sonra Atatürk'ün gençliğe hitabesini tekrar okuyorum ve damarlarımdaki asil kanı hatırlıyorum. Ekonomi yazılarınızı, bu yazınızdaki Güney Kore - Türkiye mukayesenizi de ilgi ile okudum. Ekonomi konularını ekonomik bilgilerle açıklamanızı normal karşılıyorum, ancak ekonomiye etki eden diğer unsurlardan biri de sosyal ortamdır diye düşünüyorum. Bu yazınızda ve diğer yazılarınızda sosyal ortama daha fazla değinmenizi gerekli görüyorum. Şöyleki; Bizdeki "cemaatçilik - tarikatçılık - aşiretçilik" Güney Kore'de olsa idi acaba Güney Kore şimdi bu durumda olabilir miydi? veya tam tersi olarak bizde "cemaatçilik - tarikatçılık - aşiretçilik" olmasaydı biz bu durumda olur muyduk?
YanıtlaSilHocam sizce bu sene Fenerbahce sampiyon olabilir mi ve yapılan transferleri nasıl buluyorsunuz?
YanıtlaSilHocam G.Kore elmaysa biz armut değil miyiz?
YanıtlaSilHocam Güney Kore'nin ekonomisinin gelişmesinde ithal ikame politikasının önemi nedir?
YanıtlaSilBuna da bakabiliriz. http://www.kitapyurdu.com/kitap/nikola-tesla-/431511.html
YanıtlaSilHer şey ihtiyaçtan doğuyor bizim toplumumuz ahireti düşünmekle birlikte dünyayı da düşünseler düşüne düşüne bir şeyler çıkacak ortaya. Fakat şu an bile bu aletten yazıyor olmak ve aleti bizim bulamamamız çok sorgulanmalı. Şu da geliyor aklıma Osmanlı matematik, astronomi vs. dallarında bir şeyler yaparken neden bıraktı araştırmayı bırakmasaydı şimdi bilmediğimiz başka şeyler mi olurdu bunlar da aklıma gelmiyor değil...
Hocam bizim ilk çeyrek büyüme verimizle ilgili iki sorum var.
YanıtlaSil1-)Hocam benim bildiğim büyüme rakamlarla fiyatlardan bağımsız olarak reel büyüme ile ölçülüyor. Eee o zaman talep kaynaklı büyümenin bu duruma göre reel büyümeyi etkilememesi, sadece yatırımların etkilemesi gerekir. Ama gerçekte durum böyle değil. Bunu izah eder misiniz?
2-)Keynes'e göre zaten her talep kendi arzını yaratacağı için 2. çeyrek ve ilerleyen dönemlerde bu talep fazlasının yatırım artışına yol açacağını söyleyebilir miyiz?
1) Milli gelirin fiyatlardan bağımsız hesaplandığı düşüncesi yanlış tam tersi fiyatlar çok etkili. Milli gelir fiyat artışlarından bağımsız. Zira 500 tlye satılan bir saatin 1 tlye satılan bir ekmeğe göre gsyh'ya katkısı 500 kat fazladır.
SilTalep kaynaklı büyüme ise hanehalkı tüketimi ile kamu harcamaları kaynaklı büyümeye denir. Tüketim ve talep artarsa firmalar daha fazla üretim yapar, reel milli gelir artar. Harcamalar ve üretim aynı zamanda üretim bir madalyonun iki yüzü gibidir. Reel milli geliri sadece mal olarak düşünmeyin yukarıda dediğim gibi fiyatları da dahildir. Fiyatları dahil olmasa ekmek ile saatin milli gelire katkısı aynı olurdu.
2) Normalde talep artışı yatırımları da artırır. İkinci çeyrekte bu olabilir. Ancak yatırımcı birçok diğer faktöre de bakıyor.
There ain't no such thing as a free lunch. Böyle deyimler var fakat rezerv parayla dünyayı soyup soğana çeviriyorlar.
YanıtlaSilHocam kibir diye bir kitap paylaşmıştım onu neden onaylamadınız?
YanıtlaSilSagp ye göre karşılaştırma daha iyi olmaz mı ? Çünkü türkiye durmadan büyüyor gözükmesine rağmen dolar kurundan ötürü gdp artmıyor gözüküyor. Tabi kore ile yarisamayiz lg,samsung hyundai aklıma ilk gelenler kore markası.
YanıtlaSilHocam G.Kore'nin bu kadar fark atmasında kendi içsel faktörleri olduğu kadar ciddi oranda da Amerika'nın etkisi,desteği,yardımı ve know how aktarımı da var.
YanıtlaSilKore harbi sonrasında G.Kore'nin K.Kore'ye karşı ayakta durabilmesi ve Abd çıkarları adına bölgede ana bir üs olarak kalabilmesi için Abd G.Kore'yi çok ciddi biçimde desteklemiştir. Kore harbi ve sonrasında çok sayıda g.koreli göçmen alınması, vize,yerleşim kolaylıkları verilmesi, ticari faaliyetlerde büyük kolaylıklar sağlanması G.Kore'de sanayileşme altyapısına ciddi destekler ve know how aktarımları gibi 10 yılardır süren bir destek söz konusu. İsrail'in bir nevi farklı bir uygulaması diyebiliriz G.Kore'ye. Abd'de 1 milyon civarı koreli göçmen vardır. Hatta "tristate area" olarak bilinen New York,New Jersey ve Connecticut bölgesinden neredeyse girdiğiniz tüm marketler (deli,grocery gibi) g.korelilere aittir. Abd için belli sektörlerde ki toptan ticarette oldukça etkilidirler.
90 larla birlikte global firmaların uzak doğuya uçuz işgücü akımından da çok faydalanmıştır. Tüm bunlara ek olarak stabil ve az artan bir nufüs+çok güçlü bir eğitim altyapısı ve kalitesi+ Hyundai/LG/Samsung/Kia/Daewoo gibi dev markaları da beraberinde getirince adamlar doğal olarak fark attılar bize.
Konuları dini olgulara göre yorumlayan vatandaşlara tavsiyem "countries corruption ranks" yani ülkelerin ahlaki bozulmuşluk/cürümüşlük indekslerine bakmaları.
En kötü 10 ülkenin 9 u malesef "sözde" İslam ülkeleri diğeri de kuzey kore. Listenin en iyileri de İskandinav ülkeleri,Yeni Zelenda,İsviçre,Hollanda,Kanada vb.. Hiristiyan ağırlıklı görünen ama büyük ölçüde inançsız nufüsa sahip ülkeler....
Olayin ozu bu, geri kalan karsilastirmalar bosa zaman kaybi, sig fikir sahibi olmanin sonucundadir.
SilMalesef olay bu değil. İnançlı inançsız ayrımı yaparsanız o yorum hükmünü yitirir. Biz de mi öyle olalım gelişmek için bizim ahiret inancımız da var. Siz şimdi dine çamur atmaya çalışırsanız olmaz. Sıkıntı insanlarda. Okumuyorlar. Oku diye emreden bir kitabı bildiğini sanan toplum okumuyor!
SilAdsız8 Ağustos 2017 18:39:
SilÖncelikle inançlı bir insan olduğumun altını çizeyim.!
Ahlak,insanlık, dürüstlük,ticari doğruluk vb değerlerde İslam ülkeleri malesef yerlerde sürünüyor.! Bahsettiğin Alak suresi ilk 5 ayet de ilk ayet "Yaratan Rabbinin adıyla oku" kısmı bugün bak bakalım ne hale sokulmuş. İlgili ortamlarda "cübbeli iyi ki okumamışım" diye aratırsan ki linkini vermek istemiyorum özellikle. "Oku" emrinin geldiği hal içine sokulduğu anlam sözde "Müslümanların" ulaştığı son noktayı gayet iyi açıklar. İşin en trajedik noktası da yapılan bazı yorumlar.
"Külli kafir"/ateist bazı toplumlarda ki dürüstlük,iş ahlakı ve insanlık gibi hususlar sözde "Müslüman" geçinen tüm toplumlara fazlasıyla rahmet okutur ki asıl düşünülmesi gereken budur.!!
İslam ve Müslümanlık ne oldu da bu hale geldi, getirildi!!? Bir lokma bir hırka tasavuffundan ne zaman "yürü ya kulum/inşaat ya Resul Allah" mertebesine geldik ki bastırılmış açlık,kıskançlık,haset neticesinde şeytana biat bile muteber edildi! İslam ülkelerinde kim okuyor Allah aşkına! Sadece dinliyorlar camide vaaz ve internette hikaye.
Bak bir rektörümüz ne diyor:
"Bizde de şimdi okuma oranı arttıkça beni afakanlar basıyor. Ülkeyi ayakta tutacak olanlar okumamış cahil halk. Türkiye’nin okumuş kesimi profesörden başlayarak geriye doğru en tehlikeli olanlar üniversite mezunları."
İyi ki okumamışım diyenlerin muteber ilan edildiği,cahilliğin kutsandığı bir çoğrafya çürümüşlük indeksinde ilk sıraları almaya mahkumdur.
Sonuç olarak Bu değerlendirmelerimde dine çamur atma kesinlikle yok ve olamaz da çünkü çamurun ta kendisi insandır! Nitekim topraktan yaratılmıştır dinimize göre! Burada ki tek çelişki bu kadar çamur müslüman ülkelerden çıkarken "batılı kafir" medeniyetler neden iş/ticari/toplumsal ve insani ahlak açısından 1.sıralarda yer alıyor.
Cevap aslında çok basit meşhur hocanın dediği gibi
"iyi ki okumamışım" rektörün dediği gibi "ümidimiz cahil halk"
gerisi hikaye...
çamur içeride taa dibinde dışarıda aramayın ltf.
Adsiz 18:39, biraz Cumhuriyet tarihi okursaniz, o donemdeki "kalkinma mucizesi", ulke GSYH'sinin 60%'ina kadar alinan (verilen) dis borclar ve TC anayasasindaki degisiklikleri ust uste koyarsaniz sorunuzun cevabini bulacaksiniz.
Silkisa bi alinti, Kalkunmayi sadece Korelilerin basarisi olarak görmek yanlis:
YanıtlaSil1980‟e gelindiğinde Kuzey Kore‟nin başkenti Pyongyang Asya‟nın en iyi ve en verimli idare edilen kentlerinden biriydi. Diğer taraftan Seul, büyük çoğunluğu evsiz olan nüfusu dudak uçuklatacak kadar kötü çalışma koşullarının bulunduğu fabrikalara doldurmuştu. Washington Güney Kore‟ye uyguladığı teşvikler ile gümrük duvarlarının arkasına saklanmış planlı dinamik bir sanayileşme hamlesi gerçekleştirmesine ve aynı zamanda endüstrisinin dünya pazarlarına kolaylıkla girişine izin verdi. ABD 50.000 Kore askerinin Vietnam‟da kendi yanlarında savaşması karşılığında Güney Kore‟ye 1965 ve 1970 yılları arasında 1 milyar dolarlık bir ödeme yaptı. Güney Koreli şirketlerle Amerikan ordusu arasında çeşitli sözleşmeler imzalandı. Güneyin planlı sanayi hamlesi, ithal ikameci modeli, yüksek gümrük vergileri, ABD ve Japonya‟dan gelen yardımların sayesinde, Güney Kore ekonomisi 80‟lerin ortalarından itibaren kuzeyin önüne geçti
Yazinizi okudum, yazidaki bilgiler istatiksel olarak gercekler ama gercekler olarak dogru degiller. Japonya, Almanya, G.Kore ve Cin, ozelde ABD'nin ve genelde Bati dunyasinin her turlu destegiyle bu noktalara geldiler. G.Kore ordusunun daha dune kadar butun askeri malzemeleri, silahlari ABD'den bedava geliyordu. ABD, ayni urun sinifinda bize kota uygularken G.Kore'ye uygulamiyordu. Nasil olsa G.Kore, Japonya gibi ulkeler ABD'ye tehdit degiller. Turkiye ise sanli tarihiyle ve tarihi sahsiyetiyle ABD-Bati ittifakina potansiyel tehdit olusturuyor, onlarin bakis acisindan bakarsak. Terore harcadigimiz paranin haddi hesabi yok. Dunya olceginde terorle bunca yil ugrasan ne bir ulke ne bir halk ne de bir ordu var, bu kadar yil var olabilen teror orgutu de yoktur. Bu bela, neden sadece Turkiye'ye musallattir? En geri kalmis ulkelerde bile boyle bir sey yok.
YanıtlaSil