Son 14 Yılda Türkiye Ekonomisi

2002 yılının sonundan itibaren geçen 14 yıllık dönemde Türkiye ekonomisi AKP’nin tek parti olarak kesintisiz iktidar yönetimiyle biçimlendi. Bu 14 yılın makroekonomik göstergelerle kuşbakışı bir değerlendirmesini yapalım.

Son 14 Yılda Türkiye’nin Borçlarında Olağanüstü Artışlar Ortaya Çıktı
Aşağıda sunduğum ilk tablo Türkiye’nin ele aldığımız 14 yılda borçluluğunun nereden nereye geldiğini gösteriyor. Bu tabloda Hazine borcu, KİT’lerin borçları, belediyelerin banka borçları, özel kesimin ve hanehalkının borçları yer alıyor (bu tabloyu değerli meslektaşım Hakan Özyıldız’dan aldım. Hakan Özyıldız’ın bu tabloyu da içeren analizi, diğer yazılarıyla birlikte kendi bloğunda yer alıyor: http://www.hakanozyildiz.com/2017/02/borcluyum-kederliyim-her-ne-desen-haklsn.html)

Milyar TL
2002
2008
2010
2015
2016
Toplam Hazine Borç Stoku 
242,7
380,3
473,5
677,6
759,6
    İç Borç Stoku  
149,9
274,8
352,8
440,1
468,6
    Dış Borç Stoku 
92,8
105,5
120,7
237,5
291,0
KİT Borçları 
27,6
69,0
64,3
37,0
38,0
     İç Borçları
15,8
62,6
55,9
31,5
31,8
    Dış Borçları
11,8
6,4
8,4
5,5
6,2
Belediyelerin Banka Borçları (2016 verisi tahmindir)
1,3
7,6
5,9
13,6
15,0
KAMU KESİMİ TOPLAM BORÇ STOKU
271,6
456,9
543,7
720,1
803,8
ÖZEL KESİM TOPLAM KREDİ BORÇ STOKU
87,8
396,4
507,5
1.428,5
1.709,5
HANEHALKININ BANKALARA BORCU
6,6
118,0
174,3
401,2
439,8
ÖZEL SEKTÖR + HANEHALKI BORÇ TOPLAMI
94,4
514,4
681,8
1.829,7
2.149,3
TOPLAM
366,0
971,3
1.225,5
2.549,8
2.953,1

Tablonun anlattıkları şunlar: (1) Hazinenin dış borcu 14 yılda 3 kattan fazla artmış. (2) KİT borçları fazla değişim göstermemiş. (3) Belediyelerin bankalara borçları da 10 kattan fazla artmış (bununla birlikte miktar yüksek olmadığı için sorun oluşturmuyor.) (4) Toplam kamu borçlarındaki artış Hazine borçlarındaki hızlı artış nedeniyle yaklaşık 3 kat olmuş. (4) Bankalar haricinde kalan özel kesim kuruluşlarının banka kredi borçları yaklaşık 20 katlık bir artış sergileyerek 1,7 trilyon TL’ye ulaşmış (GSYH’nın yüzde 68’i.) (6) Hanehalkı 2002 yılında neredeyse borçsuz durumdayken 2016’da 440 milyar TL borçlu duruma gelmiş. (7) Türkiye toplam borcu bu 14 yıllık dönemde 8 kattan fazla artarak yaklaşık 3 trilyon TL’ye ulaşmış ve GSYH’nın yüzde 118’ini aşmış.

Son 14 Yılda Özelleştirmeden 60 milyar Dolar Gelir Elde Edildi
Türkiye, önceki yıllarda çeşitli yasal eksiklikler ve diğer nedenlerle yapamadığı özelleştirme faaliyetlerinin çoğunu son 14 yılda yaptı ve oldukça yüksek miktarlarda özelleştirme geliri elde ederek bu gelirlerle bir yandan bütçesini finanse ederken bir yandan da birçok altyapı projesini yaşama geçirdi.  

Aşağıdaki ikinci tablo son 14 yıldaki özelleştirme gelirlerini gösteriyor (Kaynak: ÖİB, 2016 Faaliyet Raporu, TL hesaplaması bana ait.)

Yıllar
Tutar (milyon USD)
Tutar (milyon TL)
2003
289
410
2004
1.283
1.916
2005
8.222
11.239
2006
8.096
12.880
2007
4.259
5.637
2008
6.259
7.791
2009
2.275
3.518
2010
3.082
4.831
2011
1.358
2.194
2012
3.021
5.484
2013
12.486
23.183
2014
6.279
13.446
2015
1.996
5.480
2016
1.314
3.856
Toplam
60.219
101.864

Tabloya göre Türkiye son 14 yılda toplam 60,2 milyar USD tutarında bir özelleştirme faaliyeti geliri elde etmiş bulunuyor (TCMB ortalama yıllık USD/TL kurlarıyla TL’ye çevrilmiş hali son sütunda gösterildiği gibi yaklaşık 102 milyar TL olmaktadır.)

Son 14 Yılda Sağlanan Ekonomik Gelişme Oldukça İyi
Bunun sonucunda ortaya çıkan ekonomik gelişmeye bir göz atalım. Bu değerlendirmeyi yapmak amacıyla aşağıda sunduğum tablo GSYH, kişi başına gelir, büyüme, enflasyon, işsizlik, bütçe açığı ve cari açık gibi başlıca makroekonomik göstergelerin yılsonu değerlerini karşılaştırmalı olarak veriyor (2016 yılına ilişkin GSYH, kişi başına gelir, büyüme oranı ve işsizlik oranı tahmindir.) (Kaynak: TÜİK ve IMF verileri.)

Yıllar
GSYH (Milyar USD)
Kişi Başı Gelir (USD)
Büyüme (%)
Enflasyon (%)
İşsizlik (%)
Bütçe Dengesi (%)
Cari Dengesi (%)
2002
231
3.492
6,2
29,8
10,8
-11,2
-0,3
2003
305
4.565
5,3
18,4
11,0
-8,8
-2,5
2004
390
5.775
9,4
9,3
10,8
-5,4
-3,7
2005
482
7.036
8,4
7,7
10,4
-1,5
-4,6
2006
526
7.597
6,9
9,6
9,5
-0,5
-6,1
2007
649
9.247
4,7
8,4
9,9
-1,6
-5,9
2008
742
10.444
0,7
10,1
12,7
-1,8
-5,7
2009
617
8.561
-4,8
6,8
12,6
-5,5
-2,2
2010
732
10.079
9,2
6,4
10,6
-3,6
-6,2
2011
774
10.444
8,8
10,5
9,0
-1,3
-9,7
2012
786
10.497
2,2
6,2
9,3
-2,2
-6,1
2013
823
10.822
4,2
7,4
9,6
-1,2
-7,4
2014
800
10.404
2,9
8,2
10,9
-1,3
-5,8
2015
856
10.877
6,1
8,8
10,8
-1,0
-4,5
2016
852
10.800
1,8
8,5
12,1
-1,1
-4,0
2003 - 2016
Ortalama

4,8
10,4
10,7
-3,2
-5,0
1989 - 2002
Ortalama

3,4
70,0
7,6
-11,6
-0,5

Tablonun anlattıklarını şöyle özetleyebiliriz: (1) Türkiye bu 14 yılda GSYH’sını 3,6 kat, kişi başına gelirini yaklaşık 3 kat artırmış. (2) Ortalama olarak yüzde 4,8 oranında bir büyüme oranı yakalamış. Ki bu önceki 14 yıla göre 1,4 puan daha yüksek bir ortalamayı gösteriyor. (3) Enflasyonu ortalama yüzde 10,4’de tutmuş, bu da önce 14 yılın yaklaşık 6,5’da birine eşit. (4) İşsizlik oranı ortalaması yüzde 10,7 olmuş. Bu oran, önceki 14 yılın ortalaması olan yüzde 7,6’ya göre yüzde 40 daha yüksek oranda bir işsizliği işaret ediyor. (5) Bütçe dengesini yüzde 3,2 gibi düşük bir orana indirmiş ki bu önceki 14 yılın ortalamasının dörtte birine denk geliyor. (6) Cari açık ortalaması yüzde 5 olmuş. Bu ortalama önceki 14 yılın ortalamasının yaklaşık 10 kat üzerinde gerçekleşmiş.

Sonuç
Türkiye son 14 yılda borç stokunu 366 milyar TL’den 2.953 milyar TL’ye çıkarmış ve bunlara eldeki kamu mallarının satışıyla da 102 milyar TL’lik finansman eklemiştir. Bu durumda ortaya çıkan finansman imkânı 3 trilyon 55 milyar TL dolayında bir imkân olmuştur.

Bu yaratılan finansmanın itici gücüyle Türkiye, son 14 yılda önceki 14 yıla göre GSYH’sını ve kişi başına gelirini ciddi biçimde artırmış, büyümede potansiyel büyüme oranını yakalamış, enflasyonu ve bütçe açığını önemli oranda düşürmüş, buna karşılık aynı dönemde işsizlik artışını ve cari açık yükselişini kontrolden kaçırmış görünüyor.     

Borçlanmayı bu şekilde artırarak ve eldeki malları satarak bu büyümeyi sürekli kılmak mümkün değildir. Büyümenin hız kesmesi, işsizliğin artması ve enflasyonun yükselişine bakarsak ne özel kesimin ne de hanehalkının borçlarını artırarak yeni bir şeyler yapma veya alma gücü kalmamış, eldeki malların satışında da sona yaklaşılmış olduğu anlaşılıyor. Bu sonu erteleyebilmek için kurulan varlık fonu eldeki değerli varlıkları teminat göstererek borçlanmaya devam edebilmeyi hedefliyor.  

Türkiye, Menderes ve Özal dönemlerinden sonra bu 14 yıllık dönemde de yine borçlanarak ve mevcut varlıkları satıp paraya çevirerek ivme yakalama politikasını denedi. Ne var ki tıpkı öncekilerde olduğu gibi bu kez de bu ivmeye süreklilik kazandıracak olan yapısal reformlara girişemedi. Bugün artık bu politikanın bir kez daha sonuna gelmek üzere olduğumuzu kabul etmemiz gerekiyor.

Yapısal reformları 2005’den bu yana niçin yapmadığımızı, yapısal reform adı altında kendimizi niçin kandırdığımızı, bilimle uğraşmak yerine niçin bilim dışı alanlara yöneldiğimizi sorgulamanın tam zamanı. Bu sorgulamayı yapabilir ve doğru yanıtları bulabilirsek en azından geleceğe dair yeni bir umut yaratabiliriz. 

Yorumlar

  1. Yazık çok yazık üzülmemek giden zamana yanmamak elde değil

    YanıtlaSil
  2. Hocam sizin dediğiniz gibi; varlık fonunun amacı tekrar borçlanabilmek ise eğer, gerçekten bu korkunç bir şey yani...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yetkililer; "varlık fonu seküritizasyon yapacak ve bu yoldan sağlayacağı borçla altyapı yatırımlarını finanse edecek" diye açıklama yaptılar. Yani ben söylemiyorum bunu yetkililer söylüyor.

      Sil
    2. Hocam;Daha sonrasında onlarda yetmeyecek ve diyeceklerki(bir KHK çıkartarak,ülkemizdeki tüm nakit varlıklar ülkemizin ve vatandaşlarımızın ortak gücüdür onların isteklerine istinaden geçici olarak devralınmıştır.)Bu bir faraziye değil matematiksel olarak gidişatın varacağı nokta ve Yöneticilerin davranışına uygun realitedir.Saygılar ME.....

      Sil
  3. Hocam yazınızdan anladığım kadarı ile kısaca lale devri bitti anlamını çıkarıyorum. Yanılıyor muyum?

    YanıtlaSil
  4. Hocam teşekkürler paylasiminiz için. Maalesef bizim ekonomiden anladığımız sadece doların yükselip yukselmemesi. Peki hocam mevcut durumun devamı ve/veya olusacak aksiliklerle devalüasyon oluşma riski nedir sizce?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kur her gün zaten değiştiği için ayrıca bir devalüasyona gerek yok.

      Sil
  5. Bu yazıyı bu kadar net yazdı ise hocam duvara resmen tosladık demek

    YanıtlaSil
  6. Hocam bugün Cumartesi, hava güneşli.

    Dışarı çıkmıyor musunuz? Eve niye kapandınız?

    YanıtlaSil
  7. Binali Yıldırım ve Kemal Kılıçdaroğlu...

    Anayasa referandumuyla ilgili belgelerini ve gerekçelerini toplayıp, bir TV kanalına çıksa, kafa kırmadan, laf çakmadan, tartışsa...

    Niye #EVET diyorlar...

    Niye #HAYIR diyorlar...

    Bunları konuşsalar...

    Hattâ, 16 Nisan'a yaklaşırken, birkaç kez daha TV'ye çıkıp tartışsalar...

    Kötü mü olur?

    Niye böyle bir geleneğimiz yok bizim?

    Niye bir masa etrafında oturup, konuşamıyoruz?

    Niye birbirimizin gözünü oymak için fırsat kolluyoruz?

    Cevabınız nedir sayın Eğilmez?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. 90 larda hatırlıyorum da Türkeş le Kürt siyasi hareketine mensup olanlar bile çıkıp tv de tartışırdı. Şimdi bırakın zıt kutupları birbirine yakın olanlar bile aynı programa çıkmıyor. Maalesef çok katı bir şekilde kamplara ayrılmış insanlar,

      Sil
    2. AKP li siyasiler maalesef tartışmayı bilmiyorlar. Her katıldıkları programda yalnızca demogoji yapıyorlar. Somut bilgi sunmuyorlar. 1 saatlik programın 40 dk sını aynı cümleler ve cevaplarla geçiştiriyorlar. Maalesef halkta "internet çağındayız. Bilgi herkesin avuçlarının içinde artık) asla sorgulamıyor. Yalnızca o demogogları takdir ediyor ve karşısındakine üstünlük sağladığını düşünüyor. Hatırlar mısınız. Melih Gökçek ile Emin Çölaşan yıllar önce bir tv programında tartışma programına çıkmıştı. Melih bey aslında hiç bir soruya cevap vermedi. Yalnızca Emin Bey'in iddialarına başka masallarla cevap verdi. Program sonrasında ise Halk ne demişti. Bence tv de tartışma, meydanda sataşma yerine çıkıp meydan meydan dolaşmalılar ve madde madde neden HAYIR denilmesi gerektiğini anlatmalılar.

      Sil
  8. Son tabloda bir tutarsizlik var gibi. Senelik ortalama %4.8 ile 13-14 senede ekonomi nasil 3.6 kat buyukluge ulasmis, anlamadim. GSYH rakamlarini belli bir senedeki dolar degerine gore normalize etmek gerekmez mi?

    Ek olarak, 13-14 sene gibi uzun bir zaman araligindaki ekonomik performansi degerlendirmek icin, eski donemle karsilastirmak yerine, ayni donemde bize standard olabilecek ulkelerin (Cin, Rusya, Brezilya, G. Kore, Polonya, Endonezya, vs.) basardiklari buyume oranlariyla kiyaslama yapamak daha dogru olmaz mi?

    Tesekkurler.
    Erkan.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. http://data.worldbank.org/indicator/NY.GDP.MKTP.KD.ZG?end=2015&locations=CN-TR-PL-ID-RU-IN-BR-KR&name_desc=false&start=2002

      2002, 2015 arası Türkiye, Brezilya, Hindistan, Endonezya, Rusya, Çin, G.Kore büyüme oranları burada. Türkiye en çok büyüyen 1' inci ülke değil. Önceki dönemlerde borç alınmadığı kadar borç alınmış buna rağmen gelişmekte olan ülkeler arasından ilk 2-3 arasında değil. Türkiye 2001 yılından 2016' yılının 2' inci çeyreğine kadar borçlarını 3.25 kat arttırmış ve bunun üstüne 60 milyar dolarda özelleştirme yapmış. Bu durum başarı mıdır ? "Avrupa' da en hızlı gelişen ülkelerden biri Türkiye' dir " cümlesi kurulduğunda da böyle sorguluyor musunuz Beyefendi ? "Türkiye IMF' ye borç veriyor" dendiğinden bunun sorguluyor musunuz ?

      Sil
  9. Doğruya doğru, eğriye eğri üslubunda bir yazı emeğinize sağlık hocam.

    YanıtlaSil
  10. Peki bu varlık fonunun yararlı olduğunu soyleyebilir miyiz? Denetim konusunda sıkıntı var sanki hocam. Tşkler

    YanıtlaSil
  11. Hocam peki bu seküritizasyon fonunun tekrar sadece inşaat sektörüne yatırılması neye yol açabilir? Biz tekstil sektöründeyiz ve resmi enfilasyon rakamları(%8 %9 arası) piyasaya uymuyor şuan %14 %15 seviyelerinde piyasadaki fiyat artışları.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Tufe10 ufe15 ortalama 12,5dur enflasyon. Tabii buna çekirdek enflasyon. Katar sak sizin dediğimiz rakamlar çıkar. Türkiye yüksek enflasyon yoluna girmiştir. Hayırlı olsun

      Sil
    2. TÜİK tarafından açıklanan "Yurt İçi Üretici Fiyat Endeksi, Şubat 2017" verilerine göre tekstil ürünleri (üretim) sektöründeki yıllık artış oranı 17,86'dır.

      Sil
  12. Hocam Merhaba,

    Yazınınız TÜİK'in "revize" verilerine rağmen durumun kötü olduğu gösteriyor.

    Bir soru: Borç stoğunu GSYH'ye oranlayıp takip etmek daha uygun olmaz mı?

    YanıtlaSil
  13. Hocam bu kadar borcu Türkiye nasıl ödeyecek?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ödemese de olur.

      Sil
    2. Nasreddin Hocanın dikenlerle kuzular öyküsünü bilir misiniz?

      Sil
    3. türkiye yunanistandan beter olabilir. üstelik bir de milyonlarca vasıfsız suriyelimiz var. tam bir distopya.

      Sil
  14. Hocam fed in 2017 de artıracağı faizlerle ( muhtemel 3 veya 4) bizim merkez bankasının buna karşı önlemi ne olabilir? Sizin yıl sonu 3.9 tesbitiniz FED e goremi yapılmıştır?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Benim böyle bir tesbitim yok aslında. Ben yılsonu için kur tahmini yapmadım. Bir toplantıda 3,90 telaffuz edildi bana sordular olabilir dedim.
      Bizim MB yavaş yavaş faizi artırıyor zaten. Dün akşam ortalama faizi 10,53'e çıkardı.

      Sil
  15. 2003-2016'nın Yeni Türkiyesi kendini 1923-2002'nin Eski Türkiyesi ile karşılaştırdığı için
    o dönemlerin büyüme ortalamalarını ve borçlanmalarını karşılaştırmalıydınız.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bir zamanlar onu yapmıştım zaten. http://www.mahfiegilmez.com/2013/10/son-on-yl-gecmisle-kyaslamak.html

      Sil
  16. Önce ki yazınıza istinaden bana kalırsa enflasyon ortalamada 12,5 tüfe ve ufeyi toplayıp ikiye boldugumuzde saf enflasyonu ortaya koyuyor. Bide bu ikiliye çekirdek enflasyonu da ekleyip boldukten sonra çıkan rakam turkiyedeki enflasyonun resmidir bana kalırsa.kimse yüzde 10 oldu demesin enflasyon 12,5dur olması gereken faiz oranında 13_14araligidir ar tık. Bunun altı borçlanma fuzuli tüketim enflasyon ve doların firlamasiyla sonuçlanacaktır.

    YanıtlaSil
  17. hocam 2009 da %-4.8 büyümeden 2010 %9.2 ye doping yapan büyümenin sırrı nedir?

    YanıtlaSil
  18. Hocam nedir bu yapısal reformlar. Herkes ağzına dolamış. Bir kesim yaptık yapıyoruz diyebilirsin yapılmadı diyor. Şu işin doğrusunu bi anlatın lütfen. Nedir bu yapısal reformlar neleri yapmak gerekiyor, neleri ortadan kaldırmak gerekiyor.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yapısal reformlar konusunda bu blogda 4 - 5 yazı var onlara bakabilirsiniz. Ama vaktiniz yoksa Atatürk'ün Cumhuriyeti kurmasıyla başlayan reformlar mesela yapısal reformlara güzel bir örnektir.

      Sil
    2. Onlar devrimleri değil miydi hocam,reformla ikisi aynı mı sizce?

      Sil
    3. kishore mahbubani'ye göre yapısal reformlar :

      batı bilgeliğinin 7 temeli imiş.

      1- serbest pazar ekonomisi,
      2- bilim ve teknoloji,
      3- meritokrasi (liyakat)
      4- barış kültürü
      5- pragmatiklik
      6- hukukun üstünlüğü
      7- eğitim.

      https://lean.org.tr/batinin-degerleriyle-yukselen-dogu/

      Sil
  19. bu rakamlar ortadayken türkiye ekonomisi uçtu gidiyor,dünyanın en büyük ekonomilerinden biri olduk demek ne kadar mantıklı.tarafsız gözle bakmak ve degerlendirmek gerekli.türkiyenin her alanda ,hane halklarının,özel sektörün borçları, tavan yapmış milletin mallarını satıp savmışsın ve dünya kadar borç yapmışsın ve dünyanın sayılı ekonomisi olduk diye övünüyorsun.bu nasıl çelişkidir ya.ve son darbeyide kıymetli kurumları ipotek gösterip hala borçlanmaya çalışıyorsun.BORÇ YİGİDİN KAMÇISI VE ÜZÜMÜNÜ YE BAGINI SORMA sözleri yanlış atasözleridir.sanırım şu anki hükümet bu sözleri örnek almış.borç yigidin kamçısı degildir ve bu para nerden geliyor diye halkın sorması gerekir .resmen türkiye soyuluyor ve halkda buna izin veriyor.diger siyasi ve jeopolitik sorunlarda oldugu gibi ortada duruyor.sanırım yolun sonunu görmeye az kaldı.musa eroglunun türküsünde oldugu gibi,''aşagıdan yukarıdan yolun sonu görünüyor''zaten cumhurbaşkanıda demedimi tulumbada su bitti biraz su lazım.hadi sayın halkım varsa biraz tulumbaya su koyalım.

    YanıtlaSil
  20. Baş kanlik sistemi bir yapısal reform mudur yoksa kandırılıyor muyuz. Başkanlık gelirse daha mı iyi olacak ekonomi. Parlemonto fesh edilip tek adam rejimi büyümeye refaha inavasyona bilimsel gelişmeye katkı sunar mi

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Siz eger oy verme yasindaysaniz bence degisiklik metnini bir okuyun. Parlemonto kalkmadigini, baskanligin erkeklere ozgu kilinmadigini, daha demokratik bir yonetim sekline gecilecegini, dolayisiyle ekonomiye fayda etmis ya da etmemis pek bir onemi olmadigini goreceksiniz. Oy verme yasinda degilseniz bile okumanizi tavsiye ederim.

      Sil
    2. Şu yukarıdaki adsız isimli partizanı düzeltelim. Getirilen sistem başkanlı sistemi değil tiranlık sistemidir. En ufak bir denetim mekanizması olmayan, yasama yetkilerini bile yürütmede toplayan, şu anki ohali sürekli kılmak adına düzenlenmiş bir ucubedir. Benzerleri Afrika ülkelerinde uygulanmaktadır. Başkanlık sistemi ile getirilmek istenen tiranlık sistemi arasındaki farkı anlamak için anayasa hukukçusu Kemal gözler'in kendi sitesindeki makalelere bakabilirsiniz.

      Sil
    3. Adsiz 09:35, kendi beyninizle hareket edemeyip baskalarinin size soylediklerine gore haretket edince malesef yanilgiya dusebilirsiniz. Oncelikle kendi beyninize ve akliniza guvenin.

      Simdi mesela "hicbir denetim mekanizmasi yok" diyorsunuz, ben anayasa degisiklik metninden aynen buraya yaziyorum;

      "MADDE 98- Türkiye Büyük Millet Meclisi; meclis araştırması, genel görüşme, meclis soruşturması ve yazılı soru yollarıyla bilgi edinme ve denetleme yetkisini kullanır.

      Yazılı soru; yazılı olarak en geç onbeş gün içerisinde cevaplanmak üzere milletvekillerinin, Cumhurbaşkanı yardımcıları ve bakanlara yazılı olarak soru sormalarından ibarettir. [mevcut anayasadaki metin ile ayni]

      Madde 105 – Cumhurbaşkanı hakkında, bir suç işlediği iddiasıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi üye tamsayısının salt çoğunluğunun vereceği önergeyle soruşturma açılması istenebilir. Meclis, önergeyi en geç bir ay içinde görüşür ve üye tamsayısının beşte üçünün gizli oyuyla soruşturma açılmasına karar verebilir.

      Hakkında soruşturma açılmasına karar verilen Cumhurbaşkanı seçim kararı alamaz.
      Yüce Divanda seçilmeye engel bir suçtan mahkûm edilen Cumhurbaşkanının görevi sona erer.

      Cumhurbaşkanının görevde bulunduğu sürede işlediği iddia edilen suçlar için görevi bittikten sonra da bu madde hükmü uygulanır. [mevcut anayasamizda cumhurbaskanin hicbir cezai sorumlulugu yok, bu anayasa ile cezai sorumluluk getiriliyor]

      --

      Birileri denetim deyince askerin silahini algiladigi icin yukaridaki maddeleri denetleme olarak gormuyor olabilir. Kusura bakmasinlar, demokrasilerde denetim boyle oluyor. Bence siz okuyup anladiginiza guvenin, yasil yasayacaginizla ilgili kimsenin yorumuna ihtiyaciniz yok.

      Sil
    4. Biraz mürekkep yalamış olduğunuz belli. Ama bu kadar demogoji ve yalanı sıralamaktan utanmadığınız da belli. Neden koyun sürüsünün olduğu mecralarda görevinizi yapmıyorsunuz. inanın hem daha verimli olur ( Çünkü onların bile soru işaretleri var ) hem de okuma yazma bilen ve asgari orta zekalı olan bizlerin sinirini bozmamış olursunuz.

      Sil
  21. Siz sık sık, "Paradigma henüz tamamlanmadı. Yeni bir Bretton Woods tarzı masanın kurulması için henüz erken ama çok da uzak bir gelecekte değil." diyorsunuz.

    Özgür Mumcu'nun şu yazısını hararetle öneriyorum:
    ...
    Gelişmemiş devletlerin karakteristik özelliği eşitsizlik, ABD toplumunda sert bir şekilde hissediliyor. Bütün bu "We are the 99% & %99 hareketi" de bununla ilişkili. Ancak, eşitsizliğe karşı bu öfke, memleketlerine başkan olarak sosyalist Bernie Sanders'ı değil, ülkenin en zenginlerinden Donald Trump'ı ve çevresindeki eski finansçılarla askerleri getirdi. Batı'da öfkeyle kalkanın zararla oturduğu bir dönem yaşanıyor.

    Teknolojik gelişmeye mesih-vari anlamlar yükleniyor, yapay zekâ ve insanın birleşmesinden neredeyse tasavvufi terimlerle bahsediliyor.

    Öte yandan da, dünyanın sonunu yaklaştıracak büyük felaketleri kapıda gören çok.

    Ütopyayla - distopyanın böylesine kol kola gittiği dönemler ilginç zamanlardır. 19. yüzyıl sonu, iki dünya savaşı arası ve Soğuk Savaş'ın en tedirgin vakitlerini hatırlatan bir ruh hali dünyayı sardı.

    Statüko dağıldığında insanlık hayatına anlam aramaya başlar. Dini ya da ideolojik inanç boşluğunun damgasını vurduğu bu arayışın basit otoriter yönetimlerle tamamlanması da maalesef insanlığın sıklıkla düştüğü bir tuzak.

    Post-kapitalizm tartışmalarına ve teknolojik gelişmenin etkilerine hâkim, baş hedefi toplumsal eşitsizlik olan çoğulcu demokratik bir siyaset tek çıkış yolu. Buna yeni halkçılık demenin de bir sakıncası yok. Geleceğimizi düşünmek için geç bile kaldık.


    Yazının tamamı için:

    http://www.cumhuriyet.com.tr/koseyazisi/690473/Yeni_halkcilik.html

    YanıtlaSil
  22. tahvilleri döndürme suretiyle kamu bıorçlarının otomatik ödenmesi usulü türkiyede uygulanıyor mu?

    YanıtlaSil
  23. Sayın Hocam kredi vermek, paranı kiralamak gibi midir? Eğer öyleyse evini kiralamaktan farksız değil midir? Yeni kitabınız ne zaman geliyor bu arada? Saygılar

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet bu özet doğru bence.
      Yeni kitap yılsonunu bulacak.

      Sil
  24. Hocam öncelikle değerli Zaman'ınızı ve birikiminizi böyle bir platformda bizimle paylaştığınız için teşekkürler.altyapı üst yapıyı belirler sanırım herkes hemfikir bu konuda ve bu altyapı yatırımlarına devletin garanti vermesi ( geçiş sayısı , geçiş ücretinin dolar bazında belirlenmesi ) bu gerekçeyle doğrudur diyelim . Fakat varlık fonunun destekleyeceği projelerin seçiminde hangi kriterler gözetilecek hangi amaçlar güdülecek bu fonun denetimi nasıl olacak şeffaflık hesap verebilirlik gibi prensipler yönetimde ne gibi bir ağırlık bulacak benim bilmediğim konular sizin bu konuda bilginiz araştırmanız var mı paylaşabilir misiniz yoksa kamu harcamalarında 90 lar Türkiye'sine dönüşe mi işaret ediyor tüm bunlar

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bizim milletimizin bir kismi halkin sectiklerine guvenmedigi icin varlik fonunu bagimsiz denetim sirketleri kontrol edecek, kanun boyle. Boylelikle yabanci yatirimcilarin da ici rahat olacak. Bizimkiler gene bir kulp bulur ama yabanci yatirimci bakacak kredi notuna ona gore tahvil alacak.

      90'lar AKP ulkeyi mahfetmeden once Turkiye tarihinin en aydin, en reform yapici, en bilimsel egitime onem veren, IMF'nin heyetler gonderip Turk Ekonomik Mucizesini incelettigi altin yillardi. Turkiye hala o yillardaki siyasi ve ekonomi yonetimine hasret. Referandum'da 'Evet' cikarsa bir daha o yillara donemeyecegiz, o yuzden dua edin hayir ciksin da tekrar 90'lara donelim. Su anda donmeniz mumkun degil.

      Sil
    2. Ben kamu harcamaları yönünden 90 lara dönüşü kastetmiştim ve o yıllardaki enflasyonun ana sebebinin kamu maliyesindeki disiplinsizlik ve sürdürülebilir olmayan artışının risk primlerine yansımasıyla borçlanma maliyetlerinde inanılmaz artışlara yol açtığına dikkat çekmek istedim. Ekonomi literatüründe 90 lara Türkiye'nin kayıp on yılı (lost decade) dendiğini ayrıca belirtmek isterim . Yanıtınız için teşekkürler.

      Sil
    3. 90'lar kamu maliyesi, kamu borcu ve bütçe açığı yönünden kayıp yıllardı. 2000'lerdeki kayıplar başka alanlarda oldu.

      Sil
    4. Hocam ne olacak bu ülkenin hali... Bırakıp gidelim mi ?

      Sil
  25. "(2) KİT borçları fazla değişim göstermemiş." diyorsunuz. 2002 den bu yana devletin alinde KİT kaldı mı? Olmayan KİT borcu olarak değerlendirdiğimizde sanırım değişim çok daha yüksek bir rakamı göstermekte.

    YanıtlaSil
  26. Hocam, borçları da döviz cinsinden hesaplarsak bahsettiğiniz oranda bir artış olmaz diye düşünüyorum,

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Döviz basma yetkimiz olsa haklısınız.

      Sil
    2. Ufak ufak bassak bir kenara koysak fena mı olur?

      Sil
  27. Hocam varlık fonu portföyündeki şirketleri teminat gösterip borçlanacak sonra belli bazı projeleri fonlayacak özü budur değil mi peki burda amaç borçlanma maliyetini düşürmekse bu ikincil bir aracılık maliyeti yaratmaz mı ( fonun non profit amaçlı olduğunu varsaysak bile belli yönetim giderleri olacaktır bunları çıkarmak için arada bir spread olmalı) ayrıca bu şirketlerin performansı Türkiye ekonomisinin gidişatından bağımsız değil ki farklı bir risk primi söz konusu olsun bana kalırsa bu kamu yararı kılıfına sokulmuş bir düzmece

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Üstüne üstlük bir de ileride bu borçların ödenememesi durumunda söz konusu teminatlara el koyma tehlikesi var. O zaman hoşgeldin Düyun-i Umumiye.

      2017 zor geçecek diyorduk ama 2020ler tam işgal olacak gibi. Kendi ülkesinde üretilen elektriği dolarla almayı kabul eden ülkeden ne beklenir ki?

      Sil
  28. Borçların mutlak değerinden ziyade milli gelire göre oranı daha önemli değil mi? 2002 de toplam borcun milli gelire oranı %101,8 iken 2016'da %118,1 olmuş.Yaklaşık 16 puanlık bir artış var.

    YanıtlaSil
  29. Hocam, sizce bireysel emeklilik sistemi bir yapısal reform sayılır mı? Bireysel emekliliği hep satıcısından(bankalardan) dinledik ,sizin bu konudaki fikirlerinizi de merak ediyoruz.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sayılır. Ama bir süre sonra devlet desteğinin kalkması ve bireysel emeklilik sisteminin kendi ayakları üzerinde durması lazım. Onun olması için de enflasyonun yüzde 3- 5 dolayına inmesi ve dolayısıyla faizlerin de 5 - 7 aralığına düşmesi lazım.

      Sil
  30. Özelleştirme gelirlerinde belirtilen rakamlar dolar cinsinden.

    YanıtlaSil
  31. Aklınıza sağlık Hocam.Anladığımı özetlemeye çalıştım ,fikrinizi merak ediyorum.

    2002 ye kadar yaşadığımız kronik enflasyon,kamunun kocaman hantal bir fil olmasını,sistemin taşıyamamasıydı.Enflasyonu "nağmert vergisi" olarak tanımlarken,Prof.Osman Altuğ'un kastettiğide buydu.2002 sonrası kamu kendi finansman yükünü dolaylı vergilerle özel sektör+hane halkına devretti.Özel sektör+hane halkı ucuz finansman rüzgarıyla bolca borçlanıp ve harcayarak,hem enflasyonu yani dev Fil i taşıdı hemde plansızca tüketti.Şimdi ucuz para devri bitti,Fili besleyecek kesimler kendini kurtarmaktan aciz.

    YanıtlaSil
  32. Hocam, cok guzel bir ozet. Yalniz ozellestirme (satis) konusuna yaptiginiz vurgu kafa karistirici cunku rakamlarla uyusmuyor gibi. 60 milyar nere 2.9 trilyon (borc) nere! Demek ki satisin ekonomideki yeri onemsizmis, hatta ihmal edilebilecek kadar kucuk (%2-3). Ama siz onemli olarak sunmussunuz. Benim goremedigim nedir?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. 60,2 milyar Dolar olacaktı onu yanlış yazmışım düzelttim. Bunun önemi şurada bunlar devlete gelir sağlayan varlıklardı. Yani bunların gelir fazlası/karı develete her yıl gelir olarak yazılıyordu. Bunları satınca bir defalık gelir elde ediyorsunuz ama gelecekte o gelirlerden artık mahrum kalıyorsunuz. Oysa borçlanma gelir değil. Onu alıyorsunuz, vadesi gelince ödüyorsunuz.

      Sil
  33. İşin en acı yönü de şu; Gelen balık vererek siyasi devamlılığını sağlamış.Siyasi gelecek kaygısı ülkeyi perişan etmiş durumda.Ve daha acısı balık tutmayı öğretmeyen ve balık tutmanın gereksiz olduğunu düşünen bir toplum yapısı oluşturuldu.Bu saatten sonra çözüm üretemeyen milyonları göreceğiz,acı manzaralarla karşı karşıya kalacağız.İşsizleri çok olan bir ülkede ürettiğini satamazsın ve üretenlere verilen cezasıda cabası olur.Haydi kapı kapı dolaş borç almaya çalış.Kim verecek, kimse vermeyecek bundan eminim.Azınlığıyla mutlu yaşayan bir siyasi otoriteden başka hiç bir şey kalmadı....

    YanıtlaSil
  34. Bu ufe nedir. Ufenin yuksek cikmasi neye isarettir.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. ÜFE üretici fiyatları endeksi demek. Üreticilerin toptnacı - perakendeciye satış fiyatları üzerinden hesaplanıyor. ÜFE'nin yükselmesi TÜFE'nin de yükseleceğinin işareti. Çünkü üretici fiyat artırıyorsa bu toptancı - perakendecinin alış fiyatının da artacağı ve dolayısıyla onların da tüketiciye satarken fiyatları artıracağı anlamına geliyor.

      Sil
  35. Hocam sizce, ABD faizleri arttirmali mi mart ayinda genel ekonomik gidisata bakarak.Siz bir ekonomist olarak arttirir miydiniz

    Fed faizleri arttirisa emtia fiyatlarinda yukselis ivmesi zayiflar mi

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Artırması gerekli diye düşünüyorum.
      Bir miktar zayıflar ama asıl zayıflama artırmaya devam edeceğini açıklarsa olur.

      Sil
  36. AK partinin basarisi gercekten takdire deger. Ovgu ile bahsedilebilecek duzeyde. Akip giden yollar duble yollar kopruler bizi bizden alan yatirimlar gokdelenler ulkemiz icin buyuk bir sans. AK partiyi basimiza gelen en buyuk sans olarak goruyorum.Ak partinin daha uzun yillar hizmet yapmasini basimizdann hic ama hic eksik olmamasini diliyorum. Ak parti calisirken oteki partiler yatiyor is yapmiyor. CHP ogrencilerin burslarini anayasa mahkemesinde kesmekle mesgulken AK parti ogrenci kredilerine burslarina zam yapiyor. CHP emeklilere yaslilara zam yapma telasindayken genclerin bursunu anayasa mahkemesine goturuyor, Ak parti genclere onlarin burslarina zam yapiyor. CHP gencleri sevmezken AK parti gencleri dusunuyor.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bir uygulama anayasaya aykırıysa Anayasa Mahkemesi'ne götürülür, bunun genci yaşlısı yok. AKP gençlere üç kuruş burs verip göz boyuyor ama onlara borç içinde batık bir ülke bırakacak.

      Sil
    2. Kafana kus pisleyince de sans olarak goruyorsun mutlaka. Neticede kafa yapisan sey aslinda kus boku. AKP'nin basimiza gelen en buyuk sans olmasi da o hesap yani.

      Sil
    3. Ak partinin verdigi bursu yaptigi yardimlari CHP yapabilir mi tum mesele bu. Millet CHPye ondan guvenemiyor korkuyor. Bursumu yardimi sosyal imkanlarimi keser diye.Bunlatr iktidara gelir gelmez burslari yardimlari keser dusunuyor. CHP halka inandirici olmadigi muddetce AK parti kazanacak

      Sil
    4. AK parti basimiza inen bir talih kusu bu ulke icin. AK parti icin su canimdan vazgecerim. Yeterki AK parti hep tek basina iktidar olsun.

      Sil
    5. BOşuna tartışıyorsunuz,yardımı devlet yapıyor,AKP yapıyormuş gibi propaganda yapıyor!

      Sil
    6. Nedense bu aktrollerin tamamı kara cahillerden oluşuyor.

      Sil
  37. Hocam şu yazınızı da güncellermisiniz
    http://www.mahfiegilmez.com/2014/08/turkiye-ekonomisinin-22-yukselen-piyasa.html

    YanıtlaSil
  38. Borçlanmayı günah keçisi haline de getirmemek lazım. Sadece borçlandığımız için TL değersizleşiyor, işsizlik artıyor değil.

    Nasıl ki vade uyumsuzluğu finansman sıkıntısı yaratıyorsa, bizdeki uyumsuzluk borç/yükümlülük tarafının döviz ağırlıklı, alacak tarafının ise TL ağırlıklı olması.

    Yani yaratılan kaynaklar, net ihracatı pozitif yönde arttıran alanlara aktarılmış olsaydı borç döviz, alacakta döviz olacaktı.

    Refah artarken ithalat artışı, mal ve hizmet ihracatı artışıyla dengelenecekti.

    Ama bizi inşaat değil, temel kaynağı döviz olan uzun vadeli düşük faizli tüketici kredileri kırılgan yaptı. Bu krediler sayesinde daha önce birkaç bin kişinin ulaşabildiği emlak piyasasına bir milyon kişi ulaştı.

    Kendimle çelişir gözükebilirim şu aşamada, ama dikkat ederseniz borç döviz kaynaklı, yaratılan varlık TL cinsinden gelir yaratıyor.

    Bu yaratılan varlıklar(binalar) için de ithalat yapılıyor. Ayrıca tüketim sektörünü destekliyor, tüketim kapasitemizi arttırıyor. O tüketimler için de ithalat yapıyoruz. (Mobilya, ev eşyası gibi) Ve bu alanlarda yaratılan istihdam, şimdi işsizliğe çare olamıyor, aksine katkı sağlıyor.

    YanıtlaSil
  39. Hocam bu yazdiklarinizi sayin cumhurbaskanimizin geçtiği yollara duvarlara yazmak istiyorum artik

    YanıtlaSil
  40. AK parti sayesinde ulkemiz uzay cagini yasiyor. 14 yilda buyuk atilimlarin oldugu besbelli. Rakamlarda zaten bunu teyit ediyor. Biraz borclanmisik ama olsun o kadar olacak hem zaten sen mi borclandin millet borclandi millet iradesiyle bu borclari oder. borc yiyen kesesinden yer. Borc yigidin kamcisidir. Bu 14 yillik uzay caginda kuyruk yok her sey dijital herkesin aklli aletleri var yollar kopruler hanlar saraylar ulkemizde yapildi. Memurun alim gucu muthis yukseldi.Egitimde cag atladik artik ogrenciler tabletlerle ilmini de bilimini de goruyor egitim goruyor. Buyuk buluslar yapiliyor Universitelerimiz dunyada ilklerde. Yerli ucagimiz havalarda. Ak partinin bu uzay cagi ulkemize refah sundu. Yapilan kopruleri gordukce inanin kendimden geciyorum bir hos oluyorum. Iste AK partinin gucu bu olsa gerek diyorum. Ak parti sayesinde turkiyemiz buyudu faizler dustu faiz lobisi havasini aldi. Dolar lobisi eskisi gibi guclu degil. Demokrasimiz gelisti dusunce sucu diye bisery kalmadi artik. Yerli otomobilimiz uretim asamasinda sira akilli yerli cepte.bilisimde uzay sonrasi caga hazirlanan bir yonetim var artik ben inaniyorum ki ileride baska gezegneleri de feth edebilecek guce sahip olacagiz kim bilir belki de baska gezegenlerde yasayanlar da bize imrenecekler AK partili olacaklar.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hocam ekonomi blogumu okuyoruz yoksa milletin trollugunu mu?

      Sil
    2. Güneş dünyanın etrafında dönüyor desen daha inandırıcı olurdun.

      Sil
    3. OneLastGoodBye, arkadas ironi yapiyor bence. Yoksa cok saglam torbacisi var demektir.

      Sil
    4. Güneşin altında herkese yer var.

      Sil
    5. Yeter artik soz Uzay iradesinin

      Sil
    6. Uzay lobisine #Hayır

      Sil
    7. Acaip büyümüşüz hatta yerli görünmez savaş uçağı bile yapmışız , Savaş uçağını da , büyümeyi de gören yok ,

      Sil
  41. Hocam makro ekonomik veriler böyle endişe verici iken mikro ekonomik veriler nasıl olumlu olabiliyor? Yani milletin ülkeyi süper güç olarak görmesi herkesin evi arabası olması ekonomik refahın 2002 öncesine göre bir hayli iyileşmesi falan. Yani hocam özetle bu ülke yalancı bahar mı yaşıyor şu anda?

    YanıtlaSil
  42. Hocam, bu yazıdan sonra bir anımı paylaşmak istedim. Yıl 2001, Temmuz ayı. Henüz AKP iktidar olmamış, benim bir şekilde Ankara'ya gitmem gerekti. İstanbul'un Avrupa yakasında yaşıyorum, o zaman ne köprü, ne yol var. Beşiktaş'tan denize giriyorsunuz, Harem'deki deve garına kadar yüzüyorsunuz. Orada deve kiralıyorlar, Ankara'ya deve sırtında erişmeye çalışıyorsunuz. Şimdi Bolu dağı'nın olduğu yerde bir vaha vardı, oraya ulaşabilirseniz su bulabiliyorsunuz. Yoksa susuzluktan ölünüyordu yolda. Şimdikiler bilmez, o zamanlar Bolu dağı da yoktu. O vahanın olduğu yerde bir anı olsun diye AKP dikti o dağı. Biraz yüksek yaptıkları için sonradan tünelle geçilmesi gerekti, o ayrı. Neyse hikâye uzun, kısa keseyim. Kızılcahamam civarında benim deve susuzluktan çatladı, tesadüfen o bölgede bulunan bir sahra alayının sıhhiyecileri su verdiler de kurtuldum. Çöldü bu ülke çöl. Bu nankör millet hâlâ 14 yılda yaratılan mucizeyi görmüyor.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. O zamanlar ipek yolu vardı aslında ama içme suyu sıkıntısı her daim hat safadaydı ki ,kağnılarla trakya illerinden taşındığı rivayet edilir.

      Sil
    2. Deve giderken sizden de bir seyleri goturmus...

      Sil
    3. Mucize varsa onu yaratan sizsiniz. Çünkü yukarıdaki tabloyu siz borçlandınız. Ve tamamını da siz ve biz ödeyeceğiz.

      Sil
    4. Hocam, şu eski Türkiye kafası ile düşünmekten kurtulamadınız gitti, borç ödemekten falan bahsediyorsunuz. Ülke dediğiniz şirket gibi yönetilmeli ama işini bilir patronlar tarafından. Yoksa kurumlar vergisi, muhtasar, KDV, SGK primi, kredi taksidi falan derken 6 ayda batar gidersiniz alimalllah. İşini bilen patron ne yapar? Borç birikti mi malı mülkü eşe dosta dağıtıp, kasadaki paraları İsviçre'ye gönderip iflas eder, ondan sonra alacaklı düşünsün. İşler yatışınca da o malı mülkü geri toplayıp yeni şirket kurar, yeni bir isimle yoluna kaldığı yerden devam eder. İşte yeni Türkiye de bu modelle ve yeni bir isimle güçlü şekilde yoluna devam edecek. Bu nedenle başkanlığa evet diyoruz. Hem iş bilir patrona, hem de malı-mülkü emanet edecek çok sayıda güvenilir yardımcıya ihtiyacımız var.

      Sil
    5. Şöyle düşünelim dedenizden 5 daire kaldı siz bu 5 dairenin hepsini satıp nakite çevirdiniz ve nakit ile kendinize ailenize çok lüks bir yaşam verdiniz. Ee bitince ne olacak peki siz bu parayla yeni yatırım yapmadıktan sonra para bitecek borç alsan da o kaynağı gelir getiren alanlara yatırmak gerekiyor. Yol yapmak iyidir tabiki ama yeterli olamaz düşünsenize beş tane daire sattınız çocuğunuz diyor ki babam bana şu markalı ayakkabıyı veya arabayı aldı ne güzel bir şey mücize bu ayakkabıyı giymem diyor. Öyle bir mantık olamaz bu kadar yaratılan fonları Türkiye iyi değerlendiremedi. Şirket mantığıyla düşünsek bile borç alıp parayı borcun maliyetinden daha fazla gelir getiren alanlara yatırmamız gerekiyor. Sizin şirket mantığı dediğiniz olayı açar mısınız hangi alanlara gitti bu kadar para kaynak sağlamdı özelleştirme kötüdür tartışmasına gerek yok hadi iyi kabul edelim bu kaynaktan ne fayda sağladık?

      Sil
  43. Bir trol daha (:

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. 14 yilda Cag atladik millet nereden nereye geldi. Ekonomi buyudu.Daglar delindi ovalar gecildi denizler yerin altindan kesildi. Hizmetler artti. Enflasyon%90lardan %10lara indi. Hayat kolaylasti ekonomi buyume rekoru kirdi millet zenginlesti.Fakir Fukeraya yardimlar yapildi. Artik herkesin altinda araba herkesin cebinde akilli telefon herkesin evinde mikrodalga firin var. Bu millete uzay cagini yasatan AK partiden allah bin kere razi olsun. Allah onlari basimizdan eksik etmesin hep basimizda kalsinlar. CHP olsaydi yollar carik curuk fakirlere yardim yok. kopruler yapilmaz universiteler acilmaz millet CHPden cok cekti. CHP iktidar oldugunda hep baski hep kuyruk hep yokluk hep hizmetsizlik vardi. Bu millet CHPyi unutmuyor. CHPden korkuyor Bu millete chp sempatik gelmiyor bu millete ozellikle genclere chp umut vaadedmiyor. CHP zaten anayasa mahkemesine basvurarak genclerin aldigi burslari iptal ettirdi. Cunku CHP genclerin okumasini istemiyor. CHP ABye karsi CHP erasmusa karsi. CHP Tasarada bir universite mimarlik okuyan gencin Di belle Frenzede erasmus yapmasina karsi Butun bunlari saglayan kimdi peki AK partiydi. CHP cop ayriminada karsi plastikler organikler ayrilamaz AB uyum yasalarina karsi cunku. CHP halk icin iyi olan herseye karsi hemen anayasa mahkemesine gider. Niye halka iyi olan seyleri kaldirtmak icin. CHP zihniyeti halki sevmiyor.

      Sil
    2. Ne yazasaniz yazin Hayir cikacak hayirlisiyla ve bu da birileri icin sonun baslangici olacak. Bu arada "diplomasiz" kitabi cikti piyasaya alip okudunuz mu?

      Sil
    3. valla ne evet ne hayir beni ilgilendirmiyor. Oy vermeyecem kardesim

      Sil
  44. Türkiye de ilgililer bilgisiz, bilgili ler ilgisiz derdi üniversitede ki ekonomi hocamız. Sizi hem bilgili, hem de ilgili olduğunuz için kutluyorum hocam. Kamuoyunu bilgilendirme konusunda ki çabalarınız ayrıca övgüye değer.
    Yazınızın son bölümü bence çok daha anlamlı. Bugüne kadar doğru bildikleri yanlışlar ile geldiğimiz nokta ortada.
    Artık ne yaptığımız, ne gibi yanlışlar peşinde koştuğumuzu önümüze koyup dersler çıkartarak. NELER YAPMADIĞIMIZI TESPİT EDİP, I EKSİKLİKLERİMİZİ GİDERICİ BEYİN FIRTINALARI VE STRATEJİK POLİTİKALAR BELİRLEMEK LAZIM.
    YOKSA AYNI BİLİNEN YANLIŞLARI TEKRAR EDEREK DOĞRUYU BULMAK MÜMKÜN DEĞİLDIR.
    YAPISAL REFORMLAR DA ILK SIRAYA YAZILMALI KESİNLİKLE KATILIYORUM.

    YanıtlaSil
  45. Kamu borç stoğuna baktığımızda şu an için bir tehlike görünmüyor.bilhassa son 4-5 yıldır bütçe açığı %1'in çok az üzerinde çıkıyor.bu birçok ülkeye göre iyi bir oran.özelleştirme gelirleri bütçe açığını ortalama 0.7 puan azaltmış.önemsiz diyemeyiz ama %10 bütçe açığından %1'lere gelebildiysek özelleştirme gelirlerindeki azalmayıda tölare edebiliriz.varlık fonunun borçlanmak için kurulduğu söyleniyor ama bu açıklama bana yeterli gelmiyor.Türkiye Cumhuriyeti borç bulmakta sorun mu yaşıyorki varlık fonu aracılıgıyla borçlanması gerekiyor?Hazinenin veremediği hangi garantiyi varlık fonu verecek?varlık fonunun kurulmasının başka bir amacı olmalı.onu da zaman göstetecek.
    Kamu bütçesinde sorun yok dedim ama bu olmayacağı anlamına gelmiyor tabiki.maliye bakanı yapılan vergi indirimleri ve desteklerin bütçe açığını 1 puan artıracağını söyledi.bu gelecek yıllarda da artarak devam ederse sorun yaşamamız kaçınılmaz olur.
    Özel kesim borçları ise gelirimizden daha fazla artmış.sonsuza dek böyle gitmesi tabiki mümkün değil.umarım duvara toslamadan buna bir çare bulunur.

    YanıtlaSil
  46. Uretim eger en az tuketim artisi kadar artmaz ise enflasyon olur... Bu universitelerde lisans duzeyinde anlatilan bir konudur. Hukumetin yaptigi yanlis ise tuketimi borclanmaya dayali arttirirken uretim artisinin devamliligini saglauacak yatirimlara gereken destegi vermemesidir. Kamu harcamalari yol kopru gibi alt yapita kanalize edilmesi konut sektorune dayali bir buyume stratejisine girilmesi hukumetin yaptigi cok yanlis bir uygulamadir. Buyume ayni oranda hane halki gelir artisina yansimamistir. Dolayisi ile tasarruf egilimi azalmistir. Bu durum tuketime dayali buyume modelinin sonuna gelindigine isarettir. Bundan sonra bence yapilmasi gereken oncrlikle ulkenin beseri sermayesinin nitelik acisindan daha ust seviyeye tasinmasi icin aksiyon alinmasi gerekmektedir. Kisa vadede sorunlari cozmeyecekse de uzun vadede ulkemuz icin en hayirlisi bu diye dusunuyorum. Yoksa hukumetce yapilan anlik cozumler ulkemizin az gelismislik kisir dongusunden hicbir zaman cikartamayacaktir. Kapsamli bir kalkinma programini zaman kaybetmeden hizlica realize etmemuz gerekmektedir buna cok ihtiyacimiz bulunmaktadir. Saygilarimla

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İlk yanlış enflasyonun bu dediğiniz nedenden değil faizden kaynaklandığını düşünmeleridir. Öyle olunca da çıkış yolu tıkalı bulunmaktadır.

      Sil
  47. Hocam fed örneğinde olduğu gibi krizi bol tl basarak ucuz maliyetle geçirebilirmiyiz?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Fed para basarken ABD'de enflasyon sıfıra yakındı, bizde % 10,13.

      Sil
    2. Fed ecb nin hitab ettiği paralar imfnin ve dünya insanın kabul ettiği para birimleri dır. Buna İsveç İsviçre yen gibi paraları da katabiliriz. Bizim böyle bir şansımız teknik olarak ve ekonomik göstergeler açısından yok

      Sil
    3. ABD zaten emisyon hacmini göz önünde bulunduruyor, bizim bastıklarımızda bu hesap yok.

      Sil
  48. Hocam yazınız için teşekkurler. Sizi ve sizin gibi ekonomistleri takip ederek ekonomi hakkında bilgi sahibi olmaya çalışıyoruz. Tüm ekonomistler sizin gibi yapısal reformlardan bahsediyor. Yapisal reform diyince benim aklıma şu örnek geliyor; bankacilik ve finans sistmeinin denetlenmesi icin kurulan bddk ve tmsf kurumlari ilk aklima gelen ornekler. Guncel olarak da zorunlu bireysel emeklilik sistemi yapisal reformlarin bir ornegini teskil ediyor. Ya da ticaret mahkemlerinin davlarini hizli girebilecegi yeni bir adli sistem de bir ornek. Sizden ricam yapilmasi gereken yapisal reformlari daha detayli bir sekilde aciklar misiniz? Ya da ornekler verebilir misiniz? Saygilarimla.

    YanıtlaSil
  49. Mahfi bey, Fikret Başkaya'yı tanır mısınız? Görüşmüşlüğünüz var mı? Kitaplarını okudunuz mu?

    Sizden yaşça büyük olabilir ama aynı okuldan mezunsunuz, yani mayanız aynı: Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi iktisat ve maliye bölümlerini bitirdi. Paris ve Poitiers üniversitelerinde doktora öğrenimini tamamladı.

    Sizin de üzerinde önemle durduğunuz "Varlık Fonu" konusuyla ilgili bir yazı kaleme almış:

    http://ozguruniversite.org/2017/03/05/burjuva-devlet-bir-vampire-donusurken-fikret-baskaya/

    Neler dersiniz bu yazı hakkında?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. ...

      "Varlık Fonu" denen şey, Osmanlı İmparatorluğunu 21'inci yüzyılda ihya etmek isteyen AKP'nin son marifeti...

      Osmanlı İmparatorluğunda iki türlü hazine vardı: "Hazine-i Hassa" ve "Hazine-i Hümayun".

      "Hazine-i Hassa", Padişahın özel hazinesiydi. Padişah o hazineyi istediği gibi kullanırdı. Ebette "Hazine-i Hümayun" da Padişaha bağlıydı ama Vezir-i Azam tarafından yönetilirdi.

      Bugün yeni kurdukları "Varlık Fonu"yla, "Hazine-i Hassa"nın bir versiyonunu devreye sokmak istedikleri anlaşılıyor.

      Eğer 16 Nisan referandumunda anayasa değişikliği kabul edilirse, artık Vezir-i Azamın günümüzdeki karşılığı olan "başbakanlık" da olmayacağı için, bir tek saray hazinesi olacak... Devlet hazinesinden cumhurbaşkanlığı hazinesine ("saray hazinesi"ne densin) bir transfer yaparak, dayatmak istedikleri tek adam rejiminin altyapısını oluşturmak istiyorlar...

      Osmanlı İmparatorluğunda dış fetihler, dış yağma ve talan zora girdiğinde, "iç fetih"e yönelmek esastı. Bu amaçla, haraçlar (vergiler) sürekli artırılırdı.

      AKP geride kalan 14-15 yılda sermayeye peşkeş çekilmemiş, yağmalanmamış, talan edilmemiş bir şey bırakmadı. Özelleştirmeler, 'Yap-İşlet-Devret' ve şimdilerde de 'Kamu-Özel İşbirliği' (KÖİ) ile yağma ve talan yeni bir ivme kazanmış görünüyor. Artık şirketlere kâr garantisi veriliyor ki, bu, kapitalistleri maaşa bağlamaktır. Bu uygulama, kapitalist (girişimci) tanımını da değiştiriyor.. Malûm, kapitalist girişimci (müteşebbis) risk alandır. Velhasıl, tam bir miras yedi mantığıyla hareket ediyorlar. İnsan havsalasını zorlayan bir yağma ve talan hız kesmeden yol alıyor...

      http://ozguruniversite.org/2017/03/05/burjuva-devlet-bir-vampire-donusurken-fikret-baskaya/

      Fikret Başkaya
      5 Mart 2017

      Sil
    2. Boyle yazilara inananlar var mi gercekten hala?

      Sil
    3. Fikret Başkaya'yı ismen ve yazdıklarıyla tanıyorum.

      Sil
    4. Adsız 18:59 evet, maalesef hala a haber spikerlerine inanmak yerine yerine fikret başkaya gibi dürüst ve ilkeli insanlara inanmayı seçen gafiller var.

      Sil
  50. hesap ödeme günü yaklaşıyor .. şarkıdaki gibi hesabımı kalsın mahşere diyemeyeceğimize göre, ekonomiye yeni bir rota çizmek için radikal adımlar şart.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Herkesin ekomomisi kendine,hesap verecek filan kimsede yok zaten.

      Sil
  51. vergide diferansiyel yansıma süreci nasıl işliyor? bilgisi olan var mı?

    YanıtlaSil
  52. siyasal islamcı zihniyetin bilime yönelmesi mümkün değil. fıtratına aykırı. umarım türkiye bunu anlamak için bir 15 sene daha beklemez. zira beklerse türkiye adlı ülkeyi yerinde bulmama ihtimali yüksek.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. sayın hocam yapısal reformlar nelerdir birazda ondan bahsedermisiniz.

      Sil
    2. Bu blogda yapısal reformla ilgili 4 - 5 yazı var onlara bakın derim.

      Sil
    3. Yazmaması kolayda bu ülkede yapması zor siz bürokratken yapabildiniz mi?
      Şu an iktidar da olsanız ne kadarını uygulayabilirsiniz yazdıklarınızın .
      Bu ülkede eleştirmek en kolayı...

      Sil
    4. Hazine Müsteşarlığına atandıktan sonra 5 ay içinde hükümetin yapısal reformları yapamayacağını görünce hükümeti bu konularda uyararak görevimden ve memuriyetten istifa ettim. Bu konuda hükümete yazdığım mektup Light Günlük adlı kitabımda var. Yani ben bunların yapılamayacağını görünce bir bürokrat olarak sorumluluk duyup istifa ettim en azından. Siz şimdiye kadar benzer biçimde davranan bir Türk bürokratı duydunuz veya gördünüz mü? Yani hiç kimsenin hakkı yoksa benim hakkım var eleştirmeye kusura bakmayın.

      Sil
    5. Mustesarliktan istifanizi anliyorum da, memuriyetten niye istifa ettiginizi anlayamadim dogrusu. Kitap da yazdiniz mi bilmiyorum ancak gene de burada paylasmaniz mumkun mu acaba?

      Sil
    6. Bir kişinin hükümete, üzerine düşenleri yapmadığı eleştirisini getirip de müsteşarlıktan ayrılması ama memur olarak devam etmesini ben doğru bulmuyorum. Esasen istifa, memuriyetten kendi arzusuyla ayrılma demektir. Bir makamdan ayrılıp da memuriyette devam etmek istifa değil memuriyet görevinin değiştirilmesi anlamına gelir.
      Bütün bunları Light Günlük kitabımda anlattım. Bu kitap yayınlandığı yılda yılın kitabı seçildi. Şu anda basılı nüshası yok ama Remzi Kitabevinde e-kitap versiyonu var.

      Sil
    7. Yani memur olarak kalmayi neden dogru bulmadiginizi anlayamadim, sonucta mustesarlik bir gorev, o gorevde calismak istememis olabilirsiniz, gorevden istifa edersiniz, sonra emekliliginizi istersiniz. Ya da musavir olarak memur olmaya devam edersiniz. Yani bir insanin hukumete kusup disiyle tirnagiyla kazandigi haklardan feragat etmesinin gerekcesini gercekten cok merak ettim. Omrunuzu vermissiniz, dunyanin primi birikmis, siz hukumetle ters dusup once maddi gelirden feragat ediyorsunuz, ac kalmayi goze aliyorsunuz. Valla bravo.

      Sil
    8. Bir yanlış anlamayı düzelteyim önce. İstifa etmiş olsanız da emeklilik haklarınız düşmüyor. Sonuçta emeklilik işlerim yapıldı ve emekli oldum. Haklarım kaybolmadı yani. Öte yandan ben hükümete de küsmedim.
      Beni müsteşarlık görevine davet ettiklerinde kendilerine üzerime düşenleri yapacağımı ama bazı konularda yapısal reform ihtiyacı olduğunu ve bunları yapıp yapamayacaklarını sordum. Cevaben ne gerekiyorsa onun yapılacağını söylediler.Ben de bunun zerine görevi kabul edip başladım ve üzerime düşen, benim bürokrat olarak yapabileceklerimi yaptım. Aradan zaman geçince hükümet söz verdiklerini yapmaktan vazgeçti. Benim orada durmamın anlamı kalmamıştı. Aslında o dönemde hükümet beni el üstünde tutuyordu. Ama konu o değildi. Topluma verilmiş bir söz vardı ve ben de o söze inanarak herkese yapısal reformların yapılacağını anlatmıştım. Bunların yapılmayacağını görünce ayrılmaya karar verdim. Hükümet benim ayrılmamı istemediği için emekliliğimi isteyemezdim. Kabul etmezlerdi. O nedenle de istifa ederek ayrıldım. Sonra emeklilik işlemlerim yapıldı. Hükümet istifamı geri aldırmak için oldukça uğraştı ama ben geri dönmedim.

      Sil
    9. Sanirim o zaman kanun degisikmis, o haliyle istifa etmek ile emekliye ayrilmak arasinda bir fark yokmus gibi duruyor. Su an istifa etmek, kazanilmis haklardan feragat etmeyi gerektiyor. Ama kafamdaki soru isaretini gidermis oldunuz. Tesekkurler.

      Sil
  53. Evini kiralamaklan paranı kiralamak arasında tek far birinde bir değişkeni diğerinde bir sabiti kiralıyorsun bundan dolayı verdiği sonuçlar farklı olabiliyor.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hangisi değişken hangisi sabit? Değer olarak bakarsanız ikisi de değişken. Para genellikle değer kaybeden ev ise genellikle değer kazanan değişkenler. Evin tek sabitliği taşınamaması ile ilgili.

      Sil
  54. hocam evetçilerle hayırcılar arasındaki sosyo-ekonomik risk nedir?

    YanıtlaSil
  55. 2008'den bu yana kişi başına gelir artmamış. Yerimizde saymışız.

    YanıtlaSil
  56. inşaat & arazi & avm ile büyüyen ön plana çıkan ekonomiler 10 yıldan sonra finansal açıdan tıkanıyor, dünyada örnekleri var hatta dibimizde İspanya Yunanistan gibi.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Finansal acidan tikandi dediginiz yunanistan'da kb milli gelir 20bin euro. Bu blogu takip etseydiniz bu yorumu daha once de gormus olurdunuz.

      Sil
    2. Hocam Körfez sermayesinin gelmesi hakkında ne düşünüyorsunuz?Ali ve Cengiz sürekli bu Yasin El Kadı vb. bir şeylerden bahsediyorlar da berberde traş olurken.Beklenen bu sermayenin gelme olasılığı var mıdır rasyonel olarak?(Gelirse lale devri bi 14 sene daha sürer ve bu da bize yeter diyip mutlu olmak fena fikir mi?)

      Sil
    3. Hiç kimse sermayesini bir yere babasının hayrına götürmez.

      Sil
    4. Mahfi Egilmez, faiz almak icin goturuyorlardir.

      Sil
    5. Hocam cevabinizdan korfez sermayesinin gelme ihtimali olduğunu anladım doğru mu? Eğer öyleyse her şey ayna ali cengiz gore.onlar umursamaz ki hayrı serdi önemli olan kervanın yürümesi. Yani kazanan derin hulyalardaki ali cengiz onlar mutlu ve kazanan taraf.benim de cengiz olasım geldi çünkü artık yörüldum sanırım yine onlar kazanacak.

      Sil
  57. Ulkenin kalkinmasi icin yuksek katma degerli mallar uretilmesi lazim. Bu ise yapisal reformlardan gecer. Bir ornek: Rusya gdp 2015 1.3 trln.usd, italia gdp 2015 1.8 trln.usd. Rusya onca yeralti ve yerustu zenginliklerine ragmen bir kucucuk italia kadar uretemiyor. Kalkinma baskanlik ile olmaz, kalkinma yapisal reformlarla olur.

    YanıtlaSil
  58. Hocam youtube'da prof.dr. elvan aktas'in konusmasi var. 2015 sonlarinda demiski 2016 so ceyregi veya 2017 ilk aylarinda dolar 4.29 olacak. Seyrettinizmi? Kendisini takip edermisiniz? Tanirmisiniz? Dusuncelerini onemsermisiniz? Tsk

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Seyretmedim. İlk kez duydum bu tahmini.

      Sil
    2. İşte linki burda hocam. Atmış tutmuşmu hakikaten bir hesapmı yapmış. neyin nesidir anlayamadım. https://www.youtube.com/watch?v=3QiY_F7PNU4






















      Sil
    3. Bir bilimadamı bir hesap ortaya koyarken küsüratlı dahi konuşmaması gerekirken; "1 kamyon fındık satıp 2 iphone alıyoruz diyerek" dedikten sonra izlemeyi bıraktım. Fındık fiyatları ortalama 10 TL. Bir kamyon 15 ton yük alıyorsa, 150.000 TL yapar. 2 iphone ise 7000 TL diyelim. Nasıl bir hesap bu anlayan beri gelsin. İnternette dolar tahmini tuttu diye bu videoyu önermiş birisi, doların yükseleceğini öngörmek zor bir şey değil de; biraz fazla kaçırmış bunu da..

      Sil
  59. Hocam Türkiye ekonomisi 2002 yılına göre 2005 yılında gsyih'yı iki katına çıkarmış. Bu 70 kuralına aykırı değil mi?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. USD kurunu sabit tutmayı başarırsanız çıkıyor. Ama sonradan tutamayınca da acısı çıkıyor.

      Sil
    2. 70 kurali nedir bilmiyorum rica etsem ogretir misiniz

      Sil
    3. Sayısal olarak göstermeniz mümkün müdür? Rica etsem

      Sil
    4. Bir ekonominin GSYH'sının kaç yılda 2 kat artacağına ilişkin bir hesaplama yöntemidir.
      70/büyüme hızı formülüyle sonuca ulaşmayı öngörür. Örneğin Türkiye'nin büyüme hızı yıllık ortalama yüzde 4,5 ise 70/5 = 15,5 yılda GSYH'sını 2 katına çıkaracağını iddia eder.
      Yukarıda benim verdiğim sayılar nominal sayılardır. Bu kural reel sayılarda geçerlidir.

      Sil
  60. 2008-2016 arası korkunç bir tablo. Kişi başına düşen milli gelir 10.000$ civarında sıkışmış, ekonominin büyümesinin tek nedeni nüfusun artması ve istatistik yöntemlerini değiştirerek yapılan çakallıklar.

    Yapılan gereksiz köprüler, yollar, saçma devler harcamaları, şehirlere giriş kapıları.. Bunlara giden paranın 10de biri ile devlet destekli yarı iletken fabrikası, büyük çaplı yazılım merkezi, veya yabancı ve yerli şirketler için vergisiz teknoloji bölgesi oluşturulsa şu an gerçek işsizlik yüzde 20-30 larda olmazdı.

    Gelişmiş ülkelerde o kadar para bolluğuna rağmen çok gerekmedikçe inşaata devlet para harcamaz, bizde ise her tarafı beton yapıp inşaat sektörüne borç alıp devletin para aktarma saçmalığı var.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. çünkü o inşaat şirketlerinin sahiplerinin hepsi eş dost akraba vb. muktedir onlara ihale veriyor, onlar da muktedire payını veriyor. hepsi de bizim vergilerimizden. yıllardır süren tezgah bu.

      Sil
    2. Adsiz 07:13, taniyorsunuz hepsini herhalde boyle kesin konustugunuza gore. Sizin akrabalik baginiz nedir acaba ogrenebilir miyiz?

      Sil
    3. bunlar biraz araştırmakla öğrenilebilecek bilgiler. elinizin altında internet var. araştırın biraz. sürekli aynı şirketlerin büyük ihaleleri nasıl ısmarlama şekilde aldıkları, devlet garantisi verildiği için kamu bankalarından sürekli para aktarıldığı vb. araştırmak zor geliyorsa açın cumhuriyet gazetesinden çiğdem tokerin yakın tarihli yazılarını okuyun.

      Sil
    4. Ben bir insanin bir tuzel kisilikle nasil akraba olabildigini kestiremedim. Ama varsa bildiginiz bir usulsuzluk en yakininizdaki bir adliyedeki cumhuriyet savcisina ihbarda bulunmaniz, orada burada dile getirmenizden daha faydali olacaktir.

      Sil
    5. ne yazık ki türk yargısına güvenmiyorum, yaklaşık 150 muhalif gazeteciyi ve 12 muhalif milletvekilini hapse atan bir yargının bağımsız olduğunu düşünmüyorum. sonuç olarak; maalesef vatandaş olarak hakkımızı arayabileceğimiz hiçbir yer yok.

      Sil
    6. Adsiz 17:54, sayisi 150 ve 12'den cok daha fazla miktarda doktor, ogretmen, avukat, muhendisin de turk yargisi tarafindan hapse atildigindan eminim. Muhalif gazeteci (nasil oluyorsa) ve muhalif milletvekili (o da nasil oluyorsa) suc islemez diye bir gelenek, dini inanis felan mi var?

      Sil
  61. Gününüz güzel geçsin.

    Hocam, Akp dönemi boyunca fon yaratmak adına birçok yöntem uyguladı. Kimi sert eleştiri konusu oldu, kimi hakikaten fayda sağladı.

    Yapısal eksiklikler halen var. Kadınların iş gücüne katılım oranı artmış olsa da Hale'n yeterli düzeyde değil. Katma değer yaratan iş alanlarımız sınırlı vs. Hükümet tarafından bu yönde çalışmalar destekleniyor ancak görünen etki çok kısıtlı.

    Sorum şu: fon oluşturmakta farklı metodlar deneyen akp için denizin bittiğini kesin bir dille söyleyebilir miyiz?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. 5 senedir soyledigimiz gibi, evet deniz bitti.

      Sil
    2. Deniz bitmez, denizdeki gemi bozulur.

      Sil
  62. Ustad, mobil siteniz en kucuk bir parmak hareketiyle saga sola kayiyor, diger yazilara geciyor. Okurken zorluk yaratan bu durum icin saga ve sola tiklama ile gecmek daha verimli olabilir. Tesekkurler

    YanıtlaSil
  63. İşte hocam prof elvan aktaş 2015 aralıkta youtube'daki $ yorumu. Sizce falcımı hakikaten bir hesapmı yapmış? Fakat söylediği parite oldu gibi. Ne dersiniz?
    https://www.youtube.com/watch?v=3QiY_F7PNU4

    YanıtlaSil
  64. Hakan Özyıldız'ın "Borçluyum kederliyim her ne desen haklısın" yazısının linkinde hata var: .htmlzine yerine .html ile bitmeli.

    YanıtlaSil
  65. Iki sene önce aldığım evin fiyatı dolar bazında 270 binden 420 bine çıkmış ama piyasa değeri 270 bin artmadı tl bazında aynı...biz zenginles dikmi hocam...aslında bilim matematik herseyi

    YanıtlaSil
  66. Bilim matematik gidişi söylüyor ama bilime önem veririsen

    YanıtlaSil
  67. Sayin hocam bir adamin eline kaynagi belirsiz 10 milyar dolar versek.(yani devletimiz verse) Kaldiracli islemlerde 1:1000 çatır çatır dolar satsa dolari MB'den daha iyi kontrol edemez mi?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Beceremezse 1 trilyon dolari neyle geri odeyecek? Gazoz kapaklariyla mi?

      Sil
    2. O adam sen misin M.Tutar?

      Sil
    3. Mehmet bey, MİG 29'un sorusuna yanıt verebilirseniz sorun yok.

      Sil
  68. Hocam Oda.Tv yazı için izin aldı mı sizden?

    YanıtlaSil
  69. 1 aydır kendi sektörümde kullanılan bir ürünü Türkiye'de üretsem karlı olur mu sorusuna cevap arıyorum.
    Tespitlerim,
    1) Parçaların yaklaşık %90 ithal edilerek ülkeye giriyor.
    2) %10 Türkiye'de var ama seri üretime sokmazsak çok pahalı çıkıyor.
    3) $ artarsa bu durum lehime oluyor (kullanıma hazır olarak ithal edilirken ek belge isteniyor parça parça toplanırsa belge zorunluluğu yok) fakat $ anormal arttığında üreteceğim mala talep azalıyor.(fiyat elastikiyeti)

    Türkiye'de üretmek istiyorum ama bu işi hobi olarak yapmadığım için ve $ kuru üzerinde belirsizlik devam ettiği için ertelemek zorunda kaldım. Üretimi gerçekleştirsem en az 4 farklı sektör bu işten para kazanacak ama..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. MB bankasi net bir sekilde faizi dusuk tutacagini, dolayisiyla kurun yukselecegine isaret ediyor. Haliyle mevcut politika devam ettigi muddetce Turkiye'de uretmenizde fayda var.

      Sil
  70. Hocam,

    Yazılarınızı öğrenciliğimden bu yana zevkle takip ediyorum. Yazınızda birşey sormak istiyorum. 60 Mia USD lik rakamın içinde Toki ve Emlak Konut gelirlerinin olup olmadığını merak ettim. Büyük olasılıkla ÖİB kapsamında olmadığı için dahil edilmemiştir. Ancak son 15 yılın ekonomisini sürükleyen inşaat sektörü içindeki satılan arsa, arazi ve gelir paylaşım işleri de Hazineye ciddi nakit akışı sağladı. Cumhurbaşkanımız her ne kadar Dikey kentleşmeye karşı olsa da bu yönetemle elde edilen ciddi bir gelir var. İmkanınız olursa 60 mia USD'ye bu rakamın dahil olup olmadığını belirtebilir misniz?

    Teşekkürler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bunlar dahil değil. Onlara ilişkin veri bulamadım.

      Sil
  71. Hocami mevcut hesaplama yöntemlerine göre çeyrek dönemlik büyüme hesaplamalarında (olduğundan iyi göstermek gayesiyle) oynama yapma olanağı/marjı/aralığı ne kadardır? Malum bu ay sonuna doğru, referandum öncesi 2016 4. çeurek büyümesi açıklanacak.

    YanıtlaSil
  72. Hocam şu senaryoya göre önümüzdeki birkaç seneyi nasıl yaşarız? ''FED min 3 kez faiz arttıracak. Ve herhalde 2018de de devam edecek.''
    Bu durum dünyada ve bizde nasıl etki yapar?
    1- S&P düşebilir mi ve ABD 10 yıllık tahvil getirileri yükselir mi?
    2- Faiz artışları 2018de devam ederse ABD repoları (+) reel faize geçer mi?
    3- Bu takdirde yatırım notu olmayan Türkiye'den dışarı yüklü para çıkışı olur mu? MB bunu engelleyebilir mi? (MB net döviz rezervi 20milyar$ imiş)
    4- BIST çöküş yaşar mı?
    5- Enflasyon ve doğal sonucu MB faizleri 12'li seviyelere gelir mi? (Yoksa banka mevduatları - reel getiriye düşmez mi)
    6- Bu karmaşık bunalımda en güvenli liman USD tahvil fonları veya $ cinsinden eurobond fonları mantıklı mıdır? Nasıl bakarsınız?
    Bu soruların hepsini iç piyasada ki siyasi konjöktörleri ve suriye olayını yokmuş gibi kabul ederek ve turizminde en az 5-6 sene daha böyle çökük gideceğini varsayarak soruyorum.
    Teşekkürler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bunların hepsi birden olabilir, bazıları olabilir ya da hiçbiri olmayabilir.
      Bu üçünden hangisi olursa olsun ABD tahvilleri önümüzdeki dönem için çekici bir yatırım aracı olarak görünüyor.

      Sil
  73. Hocam merhaba,
    Türkiye Ekonomisi dersi için paper hazırlayacağız. Siz bana konu önerebilir misiniz?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. (1) Türkiyenin Krizleri
      (2) 2000'lerin Ekonomi Politikasının 1980'lerdeki Ekonomi Politikasıyla Karşılaştırılması

      Sil
  74. Sevgili Mahfi Eğilmez hocam bu kadar yüksek işsizlik ve enflasyon oranlarına karşı yükselen gsyih ve kişi başına gelir zenginin daha zengin, orta ve düşük gelirli kişilerin daha borçlu olduğu anlamına gelmez mi?

    Aydınlatıcı yazınız ve açıklamalarınız için ayrıca teşekkür ederim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim.
      Aslında öyle olması gerekirse de gelir dağılımına baktığımızda (Gini katsayısında) pek bir değişiklik olmadığını görüyoruz.

      Sil
    2. Sayın Eğilmez ve takipçileri,
      Yıl 2002,Ülke Türkiye her 100 TL nın 85 TL si borç.Bütçe açığı ise Milli gelirin 0/0 12 oranında
      Yıl 2016,Ülke Türkiye her 100 TL nın 35 TL si borç. Bütçe açığı ise 0/0 1 oranında.
      Massirit Kiriterlerinin kabul edilebilir oranları ise borçta 0/0 60, bütçe açığında ise 0/0 3.
      Siz yukarıdaki borçluluk ve bütçe açıklığında kendi şirketiniz olsa hangi yıldaki tabloya sahip olmak istersiniz.İyi akşamlar....

      Sil
    3. Sayın Ali Hakan,
      (1) Devlet ile şirket aynı şey değildir. Genellikle böyle karşılaştırmalar yapılır ama bu doğru değildir. Devlet sıkışırsa borçlarını vergi alıp öder, şirket borçlarını ödeyemezse haciz ile karşılaşır.
      (2) Sözünü ettiğiniz kriterler Massirit kriterleri değil Maastricht Kriterleridir.
      (3) Karşılaştırmayı bir de işsizlik ve cari açıkla yapın isterseniz.
      (4) 2002'ye kadar özelleştirme geliri pek yok. Yani 2002'ye kadar biriktirilenin 2002 sonrasında yenmesi söz konusu olmuş. Bir de o açıdan bakın isterseniz.

      Sil
  75. hocam 2009 da -%4.8 büyümeden 2010 yılında %9.2 ye doping yapan büyümenin sırrı nedir?

    YanıtlaSil
  76. Sayın Hocam, Müsaadenizle bir şeyler eklemek istiyorum. İşsizlik oranı eğer İspanya,Yunanistan ve benzeri ülkeler gibi hesaplanır ise % 35 in üzerindedir ( 15-60 yaş arası nüfusun % 70 i baz alınır ise ). Ülkenin mevcut durumda bu kadar borca batmış olması oldukça önemsizdir. Eğer referandum sonucu evet çıkar ise ülkenin bütün mal varlıkları ( Vatandaşlarınki dahil ) satışa hazır olacaktır. Ama benim tahminim kürdistanın kurulması karşılığı batının vereceği sınırsız görünen borcun yönetim tarafından tercih edileceği olacaktır. Zaten sonunda ülkenin işe yarar bölümü borca karşılık verilecektir. Bu gerçeği görmek için kurtuluş savaşı sırasında Osmanlı yönetimini incelemek yeterlidir. Duyuni umumiyeyi halkına anlatamamış olan cumhuriyet zaten kaybetmişti baştan.

    YanıtlaSil
  77. Hocam bigmac endexi diye bir olay varmis. Asagidaki linkte FULL DATA SET" diye linkini vermisler. Excel olarak iniyor. Indirdim fakat cozemedim. $/TL paritesi burdan nasil okunuyor acaba? Amerikada usd degerini burdaki usd degerine bolersem 1.45 gibi sacma bir deger cikiyor. Nasil yapmam lazim? Birde bu tablodaki degerler ulkelerin alim gucune gore hesaplanmis degerlermi acaba? Eger degilse sonuc yanlis olmazmi? Sunu bir ogretseniz bizede cok makbule gecer. (Bu bilgileri takip edebilecegimiz yerel bir site mevcutmu) Saygilar.

    YanıtlaSil
  78. Hocam affınıza sığınarak konu ile ilgisi bir şey danışmak istiyorum. Bankacılık sektörü finansal analiz ve kredi tahsisi ile uğraşmaktayım. Yüksek lisans tezim için konu araştırıyorum.Bankacılık veya finansta şu alanda araştırma yaparsan sana çok şey katar, sen de bu alana katkı sağlarsın diyebileceğiniz bir konu var mıdır?Saygılarımı sunarım.

    YanıtlaSil
  79. Mahfi Bey sizce "devlet kurumlarını özelleştirme" ne zaman yapılmalıdır? Ekonomi biliminden anlayan bir vatandaş değilim ancak hükümeti, devletin kurumlarını tek tek sattı diye her zaman eleştiririm...Tekel, Telekom, Tüpraş...vs. gibi kurumların devlet elinde kalmasını istemek "komünizmi" savunmak anlamına mı gelir? Ya da "zarar ediyor" diye uçak fabrikalarını kapattığı için Menderes'i suçlamak yanlış mıdır? Kâr eden kurumlar haline dönüştürülemezler mi? Doğru kriter nedir acaba?

    Değerli yorumlarınız için teşekkürler.
    Saygılar

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben ilke olarak devletin ya da daha geniş bir ifadeyle kamu kesiminin üretimin içinde bulunmasından yana değilim. Yani eğer bir alna özel sektör girip üretim yapıyorsa orada artık kamusal üretim olmamalı diye düşünürüm. Devlet, üretim yapmak yerine üretimin koşullarını, düzenini, denetimini kurmalı ve izlemeli. O çerçevede özelleştirmeyi doğru bulurum. Ama bu, yapılan özelleştirmeleri onayladığım anlamına alınmamalı. Çünkü özelleştirme açık, şeffaf ve dürüstçe yapılmalı.
      Öte yandan doğu ve güneydoğuya özel kesim üretim için gitmezken devletin orada üretim yapmasını yani doğrudan fabrika veya tesisler kurup işletmesini doğru bulurum. Aksi takdirde o bölgeye yatırım gitmez. Yani özel kesimin gitmediği yerlere ve girmediği alanlara devlet doğrudan girebilir hatta girmelidir. Sonra eğer özel kesim o yerlere veya alanlara ilgi duyarsa devlet bu tesisleri (üretime aynen devam etmesi, satın alıp arsasını farklı işler için kullanmaması kaydıyla) özelleştirebilir.
      Uçak fabrikasını kapatmak da ayrı bir konu. Bazen zararı göze alıp devam etmek gerekir. Çünkü o birikimi kaybettiğinizde yeniden toparlamak kolay değil. O anlamda Menderes'in yaptığı yanlıştır.

      Sil
  80. Meraklı 20:24;
    Onun için mi HDP ve şurakası hayır oyu için kampanya yapıyorlar,yorum yaparken ayaklarımızı yerden kesmeyelim.

    YanıtlaSil
  81. Sayın Hocam,
    Tam referandum yazısı, bakın kötü yönetimdeyiz o göre karar verin mesajı gibi geldi bana, akp uzaydan gelmedi bu milletin içinden geldi,
    sanki çok iyiydi herşey bu süreçte kötüye gitti,
    objektiflikten uzaklaşıyor musunuz?? Ben artık böyle görmeye başladım,
    Biz sizlerin tarafsız olmanız halinde sizlerden birşeyler alıyoruz,
    bunu yapıcı eleştiri olarak almanızı temenni ederim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sizce yukarıda tümüyle resmi sitelerden alınmış verileri kullanarak yaptığım, iyi yönlerini ve tehlikelerini ortaya koymaya çalıştığım bu yazı objektiflikten ayrılmış gibi mi duruyor? Benim anlattığım şu: 2002 - 2008 arasında işler iyi giderken siyasal iktidar yapması gereken yapısal reformları yapmadı ve o nedenle 2008 - 2016 arası iyi gitmedi. Bu, objektiflikten sapma mıdır? Bence değil. Eğer öyle olsaydı baştan beri işlerin kötü gittiğini anlatmaya çalışırdı yazı.

      Sil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kapitalizm

Paradan Para Kaybetme Dönemi

Lozan Antlaşması 2023'de Bitecek, Biz de Madenlerimizi Çıkarabileceğiz!