Türkiye'nin Kredi Notu Niçin Düştü?
Standard and Poor’s (S&P) Türkiye’nin
kredi notu görünümünü durağandan negatife, Fitch BBB – (negatif) olan notunu BB
+ (durağan)’a düşürdü. Üç büyük kredi derecelendirme kuruluşu içinde
Türkiye’nin yatırım yapılabilir ülke notunu koruyan tek kuruluş Fitch idi.
Türkiye’ye, ilk kredi notlarını 1990
yılında S&P ve Moody’s yatırım yapılabilir ülke notu olarak vermişti. Körfez
Krizi ve savaşı nedeniyle Yankee Bond Piyasasına o dönemde tahvil ihraç edilemediği
için bu notların açıklanması 1992 yılında yapılan tahvil ihracını beklemek
zorunda kaldı. Ekte sunduğum tablo Türkiye’nin kredi notu serüvenini başlangıçtan
bu yana yılsonlarındaki durum itibariyle gösteriyor. Tabloya göre BBB (Moody’s Baa)
yani yatırım yapılabilir notuyla başladığı bu serüvende Türkiye, B’ye yani
yatırım yapılmaz, aşırı spekülatif derece kategorisine kadar inmiş, sonra BB’ye
oradan da tekrar BBB’ye yükselmiş ve ardından yeniden inişe geçmiş görünüyor. Türkiye,
bugün üç büyük kredi derecelendirme kuruluşu nezdinde de BB yani yatırıma uygun
değil, spekülatif derece düzeyinde yer alıyor. Dikkat edilecek olursa Türkiye,
1994 yılında kaybettiği yatırım yapılabilir ülke statüsünü tam 19 yıl sonra 2013’de
kazanmış ve 2016’da tekrar kaybetmiş bulunuyor. Çeyrek yüzyıllık not deneyimi kredi
notunu yükseltmenin zor, kaybetmenin ise kolay olduğunu ortaya koyuyor.
Bugünlerde en çok tartışılan konu
Türkiye’nin kredi notunun niçin düştüğü meselesidir. Not düşürülmesinin birçok
nedeni var kuşkusuz. Bunları görebilmek için kredi kuruluşlarının ilgili
raporlarını okumak yeterli. Bu nedenlerin bir bölümü ekonomiyle ilgili sayısal
nedenler. Bunlar arasında büyüme ivmesinin kaybedilmesi, işsizliğin yükselmesi,
TL’nin hızlı değer yitirmesi, enflasyonun yükselmesi gibi birçok neden bulunuyor.
Ekonomik nedenlerin yanında siyasal nedenler var. Anayasa değişikliğinin
getireceği sistem değişikliğinin bir çeşit tek adam yönetimi yaratarak Türkiye’yi
Avrupa kültüründen iyice koparacağına ilişkin endişelerin bu konuda ciddi
etkisi olduğu özellikle Fitch’in son raporundan açıkça anlaşılabiliyor. Ekonomi
alanında sayısal bozulmaların ötesinde, özellikle de para politikası uygulamasında,
atılan karma karışık adımların ve yapılan açıklamaların not düşüşü konusunda ciddi
etkisinin olduğunu satır aralarından okumak mümkün. Faizin enflasyonun nedeni
olduğunu söylemeye başladığımızda yatırımcılar ve onları yönlendirenler bizim
nedenlerle sonuçları karıştırdığımızı ve dolayısıyla çözümden uzaklaştığımızı dolayısıyla
risklerin arttığını düşünüp başlıyor maliyetleri artırmaya. O zaman kur
yükseliyor. Faizi açıkça 1 puan artırıp kuru denetleyebileceğimiz halde bunu
yapmayıp gizli faiz artışına gittiğimizde yatırımcı Merkez Bankası’nın elinin
serbest olmadığını ve ileride aynı sorunla karşılaştığında aynı dolambaçlı
yollara sapacağını düşünüyor ve tereddüde düşüyor. O zaman kur daha da
yükseliyor. Aynı yanlışı tekrarlayarak doğruya varmaya çalışmayı bir yöntem
olarak benimsediğimizi fark ettiğinde yatırımcılar ve onları yönlendirenler bizim
ekonomik sorunlardan başka sorunlarımız olduğundan kuşkulanmaya başlıyorlar ve tereddütleri
daha da artıyor. Bu görünüm, TL’yi spekülatif ataklara açık hale getiriyor. Ve
kur biraz daha yükseliyor. TL bu kadar değer kaybedince yatırımcıları
yönlendirenler hesap yapmaya başlıyor. Mesela 2017’de USD/TL ortalama kuru 3,75
olursa GSYH’mızın 860 milyardan 700 milyar Dolar dolayına düşeceğini
hesaplıyorlar. Bu hesabı yatırımcılara açıklamaları kolay olmuyor. Kolay
olmayınca kur yine yükseliyor.
Doğru sonuca ulaşmak, doğru
teşhis ve doğru tedavi uygulayabilmek için neden sonuç ilişkilerini doğru
kurabilmek şarttır. Neden – sonuç ilişkileri bir kez ters kurulursa bunun neden
olduğu sonuçları düzeltmek oldukça zordur.
Çin atasözünde denildiği gibi: “Bin
doğru adım bir yanlış adımı düzeltemez.”
Ek: Türkiye’nin Başlangıçtan
Bu Yana Kredi Notlarının Gelişimi
Tarih
|
S&P
|
Moody’s
|
Fitch
|
1992
|
BBB
(durağan)
|
Baa3
|
|
1994
|
B+
(durağan)
|
Ba3
|
B
|
1995
|
B+
(durağan)
|
Ba3
|
BB-
|
1996
|
B
(durağan)
|
Ba3
|
B+
|
1997
|
B
(durağan)
|
B1
|
B+
|
1998
|
B
(pozitif)
|
B1
|
B+
|
1999
|
B
(pozitif)
|
B1
(pozitif)
|
B+
|
2000
|
B+
(durağan)
|
B1
(pozitif)
|
BB-
|
2001
|
B-(durağan)
|
B1
(negatif)
|
B
(negatif)
|
2002
|
B-(durağan)
|
B1
(negatif)
|
B
(durağan)
|
2003
|
B+
(durağan)
|
B1
(durağan)
|
B
(pozitif)
|
2004
|
BB –
(durağan)
|
B1
(durağan)
|
B +
(pozitif)
|
2005
|
BB –
(durağan)
|
Ba3
(durağan)
|
BB –
(pozitif)
|
2006
|
BB –
(durağan)
|
Ba3
(durağan)
|
BB –
(pozitif)
|
2007
|
BB –
(durağan)
|
Ba3
(durağan)
|
BB –
(durağan)
|
2008
|
BB –
(negatif)
|
Ba3
(durağan)
|
BB –
(durağan)
|
2009
|
BB –
(durağan)
|
Ba3
(pozitif)
|
BB +
(durağan)
|
2010
|
BB
(pozitif)
|
Ba2
(pozitif)
|
BB + (durağan)
|
2011
|
BB
(pozitif)
|
Ba2
(pozitif)
|
BB +
(durağan)
|
2012
|
BB +
(durağan)
|
Ba1
(pozitif)
|
BBB -
(durağan)
|
2013
|
BB +
(durağan)
|
Baa3
(durağan)
|
BBB -
(durağan)
|
2014
|
BB +
(negatif)
|
Baa3
(negatif)
|
BBB -
(durağan)
|
2015
|
BB +
(negatif)
|
Baa3
(negatif)
|
BBB - (durağan)
|
2016
|
BB
(durağan)
|
Ba1
(durağan)
|
BBB -
(negatif)
|
2017 Ocak
|
BB
(negatif)
|
Ba1
(durağan)
|
BB +
(durağan)
|
notlara göre gidip norveçe gözü kapalı yatırım yapılabilir...
YanıtlaSilNorveç'de not yüksek ama faiz düşük.
SilMesele notu en yuksek ulkeyi bulmak degil. Butun dunyada insanlarin atacagi her adimda risk/getiri orani hesabi vardir. Bir girisimin mantikli olmasi icin alinan riskle potansiyel getirinin uyumlu olmasi gerekir. Risksiz girisimlerin getirisi dusuktur ama garantidir. Riskli girisimlerin "potansiyel" getirisi yuksektir, ancak "potansiyel" kaybi da yuksektir. Yatirimcinin problemi bu durumda en iyi risk/getiri oranini tutturacak yatirimi bulmaktir. Norvece yatirim yapabilirsin evet, fakat bu risksiz guvenli yatirim olur. Getirisi de az olur. Norvecin de zaten ihtiyaci yok.
SilKotumu notun yuksek olup faizin dusuk olmasi
SilHocam avrupa ülkelerinin kredi notları nasıl? Teşekkür ederim.
YanıtlaSilNotlar burada:
Silhttps://tr.wikipedia.org/wiki/Kredi_derecelendirme_notlar%C4%B1na_g%C3%B6re_%C3%BClkeler_listesi
Google la yazsana arkadasim ?!!
SilHocam bu linkte birçok ülkenin notunun son güncellenmesi 2011-12-13 yıllarında olmuş. Bize daha sık not vermelerinin bir sebebi var mı? Gelişen ülkelerin ekonomilerinde oluşan fazla dalgalanma bu sorunun cevabı olabilir mi?
SilElinize sağlık hocam çok güzel bir yazı . Mutlu pazarlar
YanıtlaSilTeşekkürler, iyi pazarlar.
SilHocam son donemde merkez bankasi londra swap piyasasina alternatif getirip doviz depo ihaleleri duzenliyor. Hatta cuma gunu bankalarin talep ettigi rakam 1.93 milyar dolar. Londra swap piyasasinda gunluk 5 milyar dolar dondugunu dusunursek bu durum londra piyasasina iyi bir alternatif oluşturabilir mi? Merkez bankasi londra piyasasi ile bas edebilmek icin yuksek faiz orani vermek zorunda bankalara ki sanirim yuzde 11 ile veriyor. Piyasa faiz oranlarini dolambacli yolla gec likitide penceresi ile birlikte bana yukseltiyor gibime geliyor. Siz ne dusunuyorsunuz? Son olarak merkez bankasi bu piyasayi olusturmakla farkli bir para politikasi icat etmis oluyor mu? Bu konuda yazi yazmalisiniz bence. Tesekkur ederim
YanıtlaSilSayin Eğilmez bu konuda yazdi yeterince saniyorum. Yapilan GLP'ye mecbur birakma hamlesinin agirlikli fonlama faizini artirdigini ve bunun ustu kapali bir faiz artirimi olduguna deginildi cok defa. Normalde bankalarin fislenmesine sebep olacak GLP uzerinden fonlamaya itmek yeni bir icat olmanin yanisira yatirimciya durumumuzun kritik oldugunu, merkez bankasinin politika faizini elleyecek ozgurlugu olmadigini sinyalliyor. Her icat ise yarar bir icat degil yani kisaca.
SilOncelikle değerli yazınız için teşekkürler. Hocam bu not düşüşünün sonuçları piyasalara nasil yansiyacaktir sizce ? Bu ortamda hala borsa istanbulun deger kazanmasını neye bağlıyorsunuz? Saygilar hocam.
YanıtlaSilDolar cinsinden fiyatına bakarsanız niçin BIST'in ilgi çektiğini hemen anlayacaksınız.
SilMerhaba Mahfi Bey,
YanıtlaSilPeki Fitch'in not açıklayacağı gün S&P'nin Fitch'in önce görünümü degistirmesine yorumunuz nedir, neden tam da bu günde böyle birşey yapar? Bir de not açıklamasının ardından Theresa May'in Amerika'dan direkt Türkiye'ye ziyarette bulunmasını nasıl değerlendiriyorsunuz? Bu ziyaretin sebebi Türkiye'nin olumlu gitmesi mi yoksa EU'dan çıkan UK'in çaresizliği mı? "The prime minister is so desperate for trade deals that she is embracing a regime of full-frontal authoritarianism. This tawdry tour shames Britain"
https://www.theguardian.com/commentisfree/2017/jan/26/theresa-may-turkey-betrays-liberal-values
Yeterince utanacak seyleri yokmus sanki. Guardian'i ciddiye almayin. Darbe girisimi sonrasi yazilarini okusaniz Ataturk mezarindan kalkmis ordunun basina gecmis sanirsiniz. Sanki caldiklarindan sonra ulkede altin kalmis gibi gecen gun BBC muhabirinin kuliiyede gordugu her sari seyi altin zannetmesi gibi aklini bunlara teslim etmislere mesaji sizi sevindirmesin. Bunlarin karsi olduklari sizin hosunuza belki gidebilir ama bunlar icin iyi olan bu ulkenin halki icin hic iyi degildir. Bundan emin olabilirsiniz.
SilBen görüşlerimi yazımda yazdım.
SilAdsız 29 Ocak 2017 13:45: Guardian’ın İngiltere Başbakanı’nı eleştirmesi sizi çok öfkelendirmiş. Kötü örnek olur diye mi kızdınız. Bizden farklı olarak, İngilizler Başbakan’ı eleştirebilirler, başımıza bir şey gelir diye korkmazlar. Zaten başlarına bir şey de gelmez. Eskiden Türkiye’de de insanlar bundan korkmazdı.
SilAltın varlığımıza gelince: Birkaç yıl önce, yılda beş altı milyar dolarlık altın ihraç edip cari açığımızı azalttığımız açıklanırken sormalıydınız bu altınlar nereden çıktı diye, ama siz şimdi zavallı BBC muhabirine soruyorsunuz altın hesabını.
Ayrıca, Altın varak denen şeyden de haberinizin olmadığı anlaşılıyor. O saraydaki, o zevksiz sarı şeylerin ne olduğunu BBC muhabiri sizden iyi bilir. Özenti ve görgüsüzlük belirtisi olarak sergilenen o sarı şeyler, tabii ki som altın değildir ama, altın varaktır. Onların ihtişam değil, görgüsüzlük belirtisi olduğunu anlamış olmalılar ki, artık orada dekor değişti. Dün, İngiltere Başbakanı ile "normal" bir ortamda görüşüldü.
Guardian'ın yazısına gelince: Çok güzel bir yazı, çok haklı ve doğru bir eleştiri.
Ne yazık ki, uygar uluslar da, çıkarları gerektirdiğinde, kimi zaman Başbakan May’in bu davranışı gibi utanılacak şeyler yapıyorlar.
Birazdan sizi faiz lobisinin sozcusu olmakla suçlayacak jöleli gençlerimiz üşüşür.Biliyosunuz en cok onlar takip ediyo.
YanıtlaSilFaiz lobisi diye bir şey yoktur faiz fobisi vardır.
SilHocam teşekkürler yazınız için.
YanıtlaSilFitch gerekceleri sıralamıs. Bunlardan temel sebeplerden ekonomik göstergeleri goruyoruz. Bu ekonomik göstergelerin bazıları zaten kroniklesmisti (cari açık, işsizlik). Bazıları ise yakın zamanda önemli sorun haline geldi (tl'nin hızlı değer kaybetmesi, enflasyonun artış gostermesi). Ayrıca siyasi bir nedende dikkat çekiyor.
" Anayasa değişikliğinin kabul edilmesi durumunda, denge ve denetleme mekanizmalarının zayıflatılacagı bir sistem yaratılabilecektir"
İlerleyen süreçte yapılacak dogru politikalar ile birlikte, tl'nin değer kaybının yavaslatilmasi ve işsizlikte durgunluk gibi başarılar saglanabilir. Ancak ben kroniklesen ekonomik göstergeler düzeltilebilecegini sanmıyorum. Ayrıca denge ve denetim mekanizmalarında da iyileştirmelerin ancak uzak dönemde basarilabilecegini düşünüyorum.
Bu durumda bence biz bir daha yatırım yapılabilir seviyeye ulasamayiz. Sizin bu konudaki düşünceniz nedir hocam.
Fitch temel sebep olarak ekonomiyi sunmuyor. Siyasi nedenleri sunuyo. 'Bize gore' demis anayasa degisikligi kuvvetler ayriligini ortadan kaldiriyor. Ana dili. Turkce olanlarin bile anlayamadigini gordugumuz degisiklik metnini nasil anladioarsa artik.'Yatirim' yapilabilir seviyeye yuksek reel faiz verdigimiz her zaman ulasiriz. Adamlarin ulkeleri mesrutiyet ile yonetiliyor.
SilGörüşlerimi yazımda ortaya koydum zaten. Yaratılan her belirsizliğin bir maliyeti vardır.
Silİyi günler sayın Eğilmez,
YanıtlaSilDurumu ve sorunu açık ve anlaşılabilir bir şekilde anlatmanız Türkiye'de ekonomi konusunda kamuoyu oluşturulması için gerçekten önemli. Fakat faiz-enflasyon ilişkisi gibi temel bir durumda MB'nin tasvir ettiğiniz biçimde tavır almasının hastalıklı bir durum olduğu tek bir bakışta anlaşılıyor. Kısacası MB sorunun ne olduğunu ve nasıl çözüleceğini biliyor, bunu tespit edebilmek için gerekli tanımlama ve değerlendirme yeteneğine sahip fakat bu yeteneğini doğrudan kullanmak yerine seçilmişlerin baskısı sebebiyle dolaylı yoldan kullanıyor. Böyle sıradışı bir ülkeye önünü görebilen yatırım yapmaz.
Yapmıyor zaten. Gelenin büyük çoğunluğu sıcak para.
SilHocam memur olan arkadaslar dolar almaktan korkuyor hesaplar incelenir diye? normal mi ? .
YanıtlaSilÖzel sektorde olanlar da bankaya dolar yatirsak ilerde alabilir miyiz kaygisinda?
Altin alsin arkadaslariniz o zaman.
SilBilmiyorum.
SilIs bu noktaya geldiyse yandi gulum keten helva. Yakinda dolar tutana terorist muamelesi yapilirsa sasmamak lazim ki CB zaten o yonde konustu gecenlerde.
SilBu yorum Turkiye'nin su anki durumunu cok guzel ozetlemis.Korku cumhuriyeti olduk.
SilSayin Mahfi hocam enfes bi yazi olmus kaleminize saglik
YanıtlaSil1 _Hocam fitch in not dusermesine dolar pek tepki vermedi.sebep ne olabilir?
YanıtlaSil2_Adim adim kriz geliyor diyebilir miyiz?
3_Olasi bir krizde Borsada buyuk kayiplar gorebilir miyiz?
4_4.büyük kredi derecelendirme kuruluşu yatirim yapilamaz notu vermis ulkeye biz niye yatirim yapalim??
Ya da
DOLAR almak disinda neden baska bir yatirima yönelelim?
Saygilar ,
Dolar almak zaten yatirim degildir. Altin alabilirsiniz.
Sil1. Piyasa kapalı. Pazartesi belli olur. Ama zaten bu indirim önemli ölçüde piyasa tarafından satın alınmıştı.
Sil2. Kriz gelmez, krize gidilir.
3. Evet.
4. Bunu bilemem.
Karar sizindir.
Su andaki değerledirme dereceleri yatırım yapılamaz değil, "yatırıma uygun değil". Sanırım siyasi gelişmelere göre kurumların değerlendirmeleri hızlı bir şekilde güncellenecek ve umarım bunlar aşağı yönde olmaz. Ben umayım ama yönetimdekiler çabalasın. Selamlar
SilAdsız29 Ocak 2017 17:58 Amerikan Bloomberg ekonomi kanalı haberi, açıklandıktan 20 dakika sonra,"Fitch Türkiye'nin kredi notunu çöp seviyesine indirdi" olarak duyurdu. Biz de zaten başka ülkelerle ilgili olduğu zaman bu nota, "çöp seviyesi" diyoruz.
SilHocam merhaba,
YanıtlaSilTarihten ders çıkarmak lazım derler ya, Türkiye'nin şu anki durumunun benzediği bir bunalım,kriz var mıdır geçmişte, eğer varsa biz onun hangi aşamasındayız. Teşekkürler
Turkiye ekonomisi tarihinde hic simdiki kadar saglam ve buyuk olmadi ki, benzer bir senaryo yasasin.
SilO kadar çok benzer durum var ki.
SilHocam merhaba;
YanıtlaSilBu not indiriminin ve görünümdeki düşüşün yarın oluşturacağı hareketi görmek sanırım beklentilerin ne kadarının önceden satın alındığını anlayabilmek için yeterli olacaktır. Ağustos 2016 dan bu yana borsadaki yabancı oranının çok fazla değişmediğini görüyoruz. Kafamdaki soru şu: borsadaki mevcut yabancı kurlardaki şiddetli yükseliş nedeniyle çıkamıyor olabilir mi? Eğer durum gerçekten böyleyse limitleri nedir hangi aşamadan sonra kol kesip çıkmayı göze alırlar?
Sizin sorunuza bende bir cevap yazayim istedim. Her ne kadar Turk olsamda yurtdisinda yerlesik biriyim ve yabanci yatirimci gozuyle bakiyorum, kur nedeniyle buyuk olcude zararim var, BIST'te cok kriz gordum ama bu sefer zararina kolu kestim, onumu goremedim. Cunku krizin adi konsa, teshis ve tedavi olur. Ama olan krize yok denilen ortamda elimde kalan kalsin en azindan. Onumu gorursem yine devam ederim.
SilBu faydalı ve güzel yazınız icın cok tesekkurler.
YanıtlaSilHocam Anayasa değişikliğinin tek adam rejimi yaratarak Türkiyeyi Avrupa kültüründen ayıracağına dair endişelerin olduğunu söylediniz. Ben buna katılmıyorum. Zira Avrupa'da da yarı başkanlık sistemi uygulayan ülkeler var ve en demokratik ülke olarak nam salıyorlar. Anayasa değişikliğiyle başkanlık sisteminin getirilmesinin demokrasiye darbe olacağını düşünenleri çok aşırı buluyorum. Zaten ortada kesinleşmiş bir durum da yok. Referandumdan çıkacak sonuç belli değil nihayetinde. Saygılar,
YanıtlaSilSn Vildan Hanim,anayasa degisikligi ile baskanlik sisteminin gelmesi degildir demokrasiye darbe vuran. Turkiyedeki tipte, kuvvetler ayriligini hice sayan, neredeyse denetlenemeyen bir baskanlik sisteminin getirilmek istenmesidir sorun olan. Bunu anlamak bu kadar mi zor?
SilVildan Hanim, Kontrolsuz guc guc degildir dedik. Avrupada yasiyorum ve size sunu soyleyeyim, burada yarginin yargilayamayacagi kimse oldugunu dusunmuyorum. Birde Turkiye`deki duruma bakin. Simdiden yargi bagimsizligi diye birsey yokken, tek adam rejiminde nasil olur idrak edemiyorum.
SilVildan, bedava makarna yemeyi birak da yani anayasayi oku once.
Silkredi notlarına göre yatıtıma en uygun ülke abd mi?
YanıtlaSilKuzey ülkeleri de öyle.
SilHocam yazınız için teşekkürler.Hocam dolarda bu hafta cuma günüde enflasyon rakamları açıklanacak bu durum dolar TL karşısında değer kazanırmı yoksa MB hamlesi yine politika faiz yerine geç likidite penceresi ile fonlama yapar ? Bu hafta olağanüstü bir kur hareketi olurmu yorum ve öneri için teşekkürler
YanıtlaSilPazartesi olabilir.
SilSayın Eğilmez,
YanıtlaSilKredi kuruluşlarının not verdiği ülkeler listesinde Kuzey Kore'yi göremedim. Referandum'da "Evet" çıkarsa muhtemelen Türkiye de o listede yer almayacak. Şu anda yer almakta olduğu daha pek çok yerde yer almayacağı gibi. Gerçi moral bozmaya gerek yok, IIRA (İslami derecelendirme kuruluşu) bize kesin AAA++ puan verir. Ne gerek var böyle S&P, Fitch, Moody's gibi faiz lobisi şirketleri ile uğraşmaya. Zaten bunlara ver parayı, al puanı.
Şaka bir yana, güleriz ağlanacak halimize tarzı bir durumla karşı karşıyayız. Ben bu not indiriminin son çıkıştan önceki son uyarı olduğunu düşünüyorum. Ne yazık ki halkımız durumun vahametinin farkında değil.
İyi pazarlar, saygılar....
Hayatinizda ulasmadiginiz refahta yasiyorsunuz, ve hala konusuyorsunuz.
SilBildiğim kadarıyla Kuzey Kore piyasadan borçlanmıyor. O nedenle de kendisini kredi kuruluşlarına ölçtürmüyor.
SilAdsız 16:35
ABD ve Avrupa ülkeleri bizden çok daha fazla refah içinde yaşıyorlar ama bizden fazla konuşuyorlar. Bazen rahat ve özgür konuşmak refahtan önemlidir. Hatta çoğu zaman öyledir.
Valla hocam kredi kuruluşları Kuzey Kore ye girmeye çalışırlarsa başkan (sahip) Kim Jong-un, bu adamları sopayla kovalar :)
SilSaygıdeğer Üstadım, teşekkür ediyorum.
YanıtlaSilGünlük ekonomik durumları çok yalın ve kolay anlaşılır bir şekilde paylaşıyorsunuz.
Değerli emeğiniz için teşekkürler.
Bloğunuz bir tür Halka Açık Ekonomi Üniversitesi olduğu için izninizle bir araştırma hakkında değerlendirmelerinizi öğrenmek isterim.
47 ülke üzerinde 1965-2015 arasındaki verileri kullanarak bir analiz yapan Richard Vague (Yönetici ortak, Gabriel Investments) şu sonuca ulaşmış: Para arzındaki, kamu borçlarındaki hızlı artış, faiz oranlarındaki düşüş ve Merkez Bankasını bilançosundaki genişleme enflasyona neden olmaz. (http://evonomics.com/moneysupply/)
Araştırmada bugüne kadar bilinenin aksine bir sonuç elde edildiği ifade ediliyor.
Her zaman ve her koşulda bu tür bir genellemenin aynı sonuç verebileceğini düşünmek pek anlamlı gelmiyor. Benim çıkardığım 2 sonuç var; 1) Her zaman tek bir değişkenden hareketle analiz yaparak sonuca ulaşmak doğru olmayacaktır. Sonucu etkileyen tüm etmenleri gözönünde bulundurmak gerekir.
2) Her tür ezberi de her zaman sorgulamak gerek.
Saygılarımla,
Nazmi Karyağdı
Çok teşekkürler sevgili Nazmi bey. Bence Vague'nün vardığı sonuçlardan çok sizinkiler daha doğru çıkarımlar. Bugünkü duruma bakınca Vague'nun haklı olduğu gibi bir sonuç çıkıyor olsa da bunu genellemek doğru olmaz. Krizler olağan haller değildir. Olağan dışı hallerde olağan dışı olaylar olur. Bence de bu gözle bakmak gerekir. Sevgiler.
SilSayın Eğilmez, bizim çok bildiğini her zaman belirten dünya liderimizin bu sözlerinin çok doğru olmadığı görülüyor. Çok bildiğini belirttiğinden işi erbabına da bırakmıyor. İşi erbabına bırakmayınca ülkemiz batağa daha da çok gömülüyor. Çevresi de korkudan kendisini uyaramadığı için geleceğimiz karamsar oluyor. Acaba yanılıyor muyum?
YanıtlaSil"Bindik bir alamete, gidiyoruz felakete" diye bir söz vardır. Sizin yorum aklıma onu getirdi. Ciddi ciddide gidiyoruz, Allah sonumuzu hayır etsin.
SilHocam, diyelim MB'nin basina pazartesi gunu tas dustu ve politika faizini ciddi bicimde arttirdi. Doviz aninda asagiya dogru tepki verecektir. Fakat siyasi arenada bir degisiklik yok. Yani referandum surecine devam ve yapisal reform sadece agizlarda sakiz olmaya devam etsin. Referandum sonucunun etkisini ayri tutarak piyasalarda 3 ve 6 aylik surecte yon ve ivme bakimindan nasil bir senaryoyla ($, enflasyon, issizlik, belki iflaslar etc.etc.) karsilasabiliriz? Saygilar.
YanıtlaSil1. MB'nin başına taş düştüğü için böyle bir adım atması, kendiliğinden atmasına göre daha az kalıcı etki yaratır.
Sil2. Faiz geçici düzeltme yapar. Kalıcı düzeltme için inatlardan, kavgalardan, uzlaşma doşı tavırlardan vazgeçmek ve yapısal reformlara girişmek gerekir.
Hocam, istemedigin sorulari pasa atiyorsunuz. 2 nolu cevabiniz zaten sorumun icindeydi. Bu defikleriniz yapilmazsa faizin yapacagi gecici duzeltme ne kadar surer? Ne zaman gene basa doneriz? Bu sefer artik faiz arttirmak gene gecici duzeltme yaparmi? Yoksa baska seylermi yapmak lazim gelir bu sefer?
SilBugun Ilber Ortayliyi dinledim. "Evren anayasina 92% ile evet diyen halka simdiki arasinda fark yok. Ve bu baskanlik sistemi bizde yurumez. Ilerde kesinlikle gene degisecektir" diyor. Demekki balik mantugiyla bKarsak bir 30-35 sene daha sefalete ve kavgalara devam ederiz gibi bir sonuc cikiyor.
SilCocuk yapmayaymisim iyiymis )))))
SilHocam büyüksün.
YanıtlaSilEstağfurullah ben biraz fazla meraklı, bilimin peşinden koşan sıradan bir iktisatçıyım.
SilHocam bir mühendis olarak yazılarınızı ilgiyle takip ediyorum ve bilgilendirici yazılarınız için size teşekkür ediyorum. kredi derecelendirme kuruluşlarına neden ihtiyaç duyulduğunu ve bu kuruluşların nasıl çalıştığına dair temel bilgilere ulaşabildim. Ancak öğrenemediğim (belki de doğru anahtar kelimeler ile araştıramadığım) ve merak ettiğim bazı şeyler var. Kredi derecelendirme kuruluşları ülkeleri değerlendirirken ülkeler gel beni değerlendir mi diyor yoksa yatırımcılar bu ülkeye yatırım yapacağım ve senden değerlendirme istiyorum mu diyor? Kredi derecelendirme kuruluşları yaptıkları işin maddi karşılığını nereden veya kimlerden temin ediyor? Bazılarının dediği gibi bu kuruluşlar hakikaten spekülasyon amacıyla kullanılabilir mi? Yoksa gerçekten iddia edildiği gibi bağımsız kuruluşlar mı?
YanıtlaSilBelirli bir borçlanma düzeyine ulaşan ülkelere yatırım yapacak olan yatırımcılar bu ülkelere ve onların kurumlarına borç verirken kredi notunu sormaya başlayınca bu kuruluşlar o ülkeye değerlendirme yapmak istediklerini bildiriyorlar. Ülke de dışarıdan borç almaya devam etmek istiyorsa bunu kabul ediyor.
SilBu kuruluşlar yaptıkları değerlendirmenin karşılığını ilgili ülke ve kurumlarının tahvil ihraçlarından alıyorlar.
Eskiden bunların bağımsız kuruluşlar olduğuna gözüm kapalı evet derdim ama küresel krizden sonra diyemem.
(1/2)
YanıtlaSil2017'DE İSTİHDAMIN DURUMU
Dünya genelinde 1.4 milyar çalışan insan, "güvencesiz koşullara" mahkûm edilmiş durumda. Yine, aralarında Türkiye'nin de olduğu gelişmekte olan piyasalar açısından bakıldığında durum daha da vahim; her iki çalışandan biri güvencesizlik koşullarına mahkûm...
"2008 finansal çöküşü" sonrası dünya genelinde anlamlı bir ekonomik toparlanma yaşanmadı. "Uluslararası Çalışma Örgütü'nün (ILO)" son raporunda, ekonomik durgunluğun emek piyasalarına yansımaları incelenmiş.
ILO'nun 2017 için dünya genelinde emekçilerin durumu ile ilgili üç temel gözlemi var:
(1) İşsizlik artıyor,
(2) Güvencesizlik devam ediyor,
(3) "Çalışan yoksulların" oranındaki azalma yavaşlıyor.
Dünya genelinde "emeğin", giderek kötüleşen çalışma koşullarının bazı sonuçları üzerine analizim şu şekilde:
İŞSİZLİK ARTIYOR
ILO'nun ilk tespiti, 2017'de işsizliğin küresel düzeyde artmaya devam edeceği. 201 milyon olan küresel işsizliğin üzerine 2017'de 3.4 milyon kişinin daha ekleneceği tahmin ediliyor. Ancak bu genel rakamın detaylarına bakıldığında, işsizlik artışının esas olarak "gelişmekte olan piyasalar" olarak adlandırılan ülkelerden kaynaklanacağı tespit edilmekte. Bu tespit, bir süredir üzerinde durduğumuz; "küresel krizin 3. aşamasının, gelişmekte olan piyasaların düşüşüyle gerçekleştiği" vurgusu ile uyumlu bir sonuç.
GÜVENCESİZLİK VE "ÇALIŞAN YOKSULLUĞU" BAKİ
ILO'ya göre, "kırılgan istihdam (vulnerable employment)" biçimleri, toplam istihdamın %42'sini oluşturmaya devam edecek; dünya genelinde 1.4 milyar çalışan insan, "güvencesiz koşullara mahkûm edilmiş durumda". Yine, aralarında Türkiye'nin de olduğu gelişmekte olan piyasalar açısından bakıldığında durum daha da vahim: "Her iki çalışandan biri güvencesizlik koşullarına mahkûm". Raporda altı çizilen üçüncü gözlem; "çalışan yoksulluğunun (working poverty)" devam ediyor olması. Buna göre, her ne kadar çalışan yoksulların oranı zaman içinde azalma eğilimi gösterse de, 2017 itibariyle bu "azalma hızının yavaşlayacağı"nın altı çiziliyor.
İŞSİZLİĞİN VE GÜVENCESİZLİĞİN SONUÇLARI
ILO raporunun özetlediği çalışma koşulları, farklı açılardan değerlendirilebilir. Burada, raporun sonuçlarına, "işçi sınıfının örgütsel kapasitesinin zayıflaması" açısından bakacağım.
İşsizliğin ve güvencesizliğin artmasının üç temel sonucu var:
(1) Çalışanların, daha düşük ücretlere razı gelmek zorunda kalması.
(2) Dışarıda çalışmak için bekleyenler varken, mevcut çalışanların kötü çalışma koşullarını iyileştirme yönündeki mücadelelerin zemin kaybetmesi.
(3) Çalışanların, daha uzun mesailere zorlanması.
Bu üç sonuç, esasında, kapitalizmin 1970'li yıllardaki krizinden kendini kurtarmak için icat ettiği "emeği güçsüzleştirme programının ('neoliberalizm' diye de okunabilir)" bugünkü yansımaları olarak görülebilir. Bu sonuçları topladığımızda karşımıza çıkan durum; "çalışanlar arasındaki rekabetin artması" ve "'sendika' gibi dayanışma ve mücadele örgütlerinin altının oyulması"dır.
> > > > >
(2/2)
YanıtlaSilÇalışanları "sürekli güçsüzleştiren" bu yapısal durumun iki temel sonucu var:
(1) 2008 krizi sonrası çözüm modelleri "daha fazla neoliberalizm" olarak şekillendi,
(2) 2008'den 2017'ye bu çözüm modelinde tıkanıklıklar olduğunda bile, yapılan tadilat, çalışanların lehine bir sonuç ortaya çıkarmadı.
Gerçekten de, ekonomik krizin patlak verdiği tarihsel anda, emek hareketi yapısal olarak kapasitesi böylesine daraltılmış olmasaydı, bugün; Trump iktidarını da, yükselen sağ-popülizmi de bu kadar çok konuşuyor olmayacaktık. ILO raporunun sonuçları aynı zamanda, krize karşı "neden soldan bir tepki gelişemiyor?" sorusunun yanıtlanması için de önemli veriler sunuyor.
TARİH, "SOLU" YENİDEN ÇAĞIRIYOR
Bakmayın "2017 Davos Zirvesi"nde gelir dağılımı adaletsizliklerinin gündem olmasına. Tartışılan konuların arasında; "çalışanların pazarlık güçlerini artıracak" ve "sendikaları güçlendirecek" politikalar yok. Ekonomik canlanma için talebin yaratılması ve "aşırı" siyasal görüşlerin törpülenmesi için var gündemde o kadar. Ancak bunun nasıl yapılacağına ilişkin bir program henüz formüle edilmiş değil.
Şimdilik, hâlen "borçlan(dır)ma" ve "milyonlarca işçinin kötü çalışma koşullarına mahkûm edilmesi", ekonomik toparlanma için takip edilen yol.
Geçtiğimiz hafta uluslararası yardım kuruluşu "Oxfam"ın gelir adaletsizliği üzerine yaptığı son araştırma yayımlandı. Buna göre, en zengin sekiz kişinin serveti, en yoksul 3.6 milyar insanın servetine eşit. Bu krizden çıkış; "neoliberalizmi kucaklamış 3. yol sosyal demokrasisi (Third Way)" ya da "yükselen sağ-popülizmle" olmayacak.
Tarih, bir kez daha, "sol"u sahneye çağırıyor!
["Third Way (3. Yol)": 1990'lı yıllar boyunca, Bill Clinton ve Tony Blair'in bayraktarlığını yaptığı; neoliberalizmin "sosyal-demokrat politikalar" arasına serpiştirilmesiyle oluşturulmuş siyaset ve ekonomi anlayışı. Sonuç: Neoliberalizm daha çok güçlendi, emekçilerin yaşam standartları daha çok törpülendi.]
Doç. Dr. Ümit Akçay
İktisatçı
23 Ocak 2017 Pazartesi
Hocam faiz enflasyonun nedeni demişsnz yoksa ben mi yanlış anladım faiz enflasyonun sonucu değil mi ?
YanıtlaSilFaizin enflasyonun nedeni olduğunu söylemeye başladığımızda... diye başlayan cümleyi kastediyorsanız orada bunun yanlış olduğunu anlatıyorum. Yani faiz enflasyonun sonucu.
SilBu yazıyı bekliyordum teşekkürler :) Sondaki Çin Atasözünün bizdeki karşılığı 'Deli kuyuya 1 taş atmış 40 akıllı çıkaramamış' olsa gerek. Şu an ülkenin en büyük sorunu en derin kuyudan bile derin olan cehalet ve akıl tutulması ,net olarak buna inanıyorum. Yıllardır toplumda belli bir yeri olan insanlar bile resmen her dönemin insanı olmuşlar, yazık. Bunlara şahit oldukça yok yapısal reformlar yok adalet demokrasi falan hepsi kubbede hoş bir sada olarak kalacak maalesef görünen o..Konuya dönecek olursak şahsi olarak dolar/TL nin kısa zamanda önce 3,94 sonra da 4 seviyelerine bir atak yapacağını , bu sefer zamanında yalandan faiz arttırımı yapan merkezin politika faizinde en az 200 bp artış yapmak zorunda kalacağını düşünüyorum hocam. Sizin düşüncenizi merak ediyorum? Saygılar..
YanıtlaSilUlke cahilse siz nerede yetistiniz agacta mi?
SilEvet görünen odur.
SilAdsız 16:45
Cahil bir toplumdan iyi yetişmiş insanların çıkması her zaman mümkündür.
Hic olmazsa diplomasi sahte degil adsiz...
SilAdsız 16:45 senin gibi hissedebilmek için nekadar lazımsa vermeye razıyım. Ne güzel olur senin gibi huzur dolu yaşamak.
SilHocam, Federer müthiş bir maç sonunda Nadal'ı 3-2 yendi. Maçı seyrettiniz mi? Kısa bir süre için de olsa bütün siyasi ve ekonomik riskleri unutturdular.
YanıtlaSilMaalesef ben izleyemedim. O sırada başka şeylerle meşguldüm. Ama kaçırdığıma üzüldüm doğrusu.
SilHocam maç kadar Federer'in maçtan sonra seramoni'de söylediği "Eğer teniste beraberlik olsaydı bu maçta beraberliği kabul ederdim" sözü de çok güzeldi. Bizim ülkede "Ben, ben, ben" diyenler de umarım duyarlar bu güzel sözü....
SilŞu konulara dikkatinizi çekmek isterim.
YanıtlaSilDiğer ikisi de önemli kuruluşlardır ama aralarında S&P'nin ağırlığı, şöhreti, raporlarının takibi daha yaygındır dünya genelinde.
1998 = B (pozitif)
1999 = B (pozitif)
Bu iki yıl önemli. Niçin? Çünkü, 28 Şubat darbesiyle o dönemin hükümeti istifaya zorlandı, istifa etti. Fethullah Gülen cemaatinin elemanları, devletin bütün bünyesine ve tabii ki hem polis teşkilatına hem orduya daha hızlı ve daha çok sızmaya başladı. Bunların sonucunda, Türkiye'nin kredi notunu iyi gösterir oldu S&P.
2010 = BB (pozitif)
2011 = BB (pozitif)
Bu iki yıl önemli. Niçin? Çünkü, Deniz Baykal, 'kaset kumpası'yla CHP yönetiminden uzaklaştırıldı. 'Ergenekon ve Balyoz kumpasları' sonucunda hukuksuz tutuklamalar artmaya başladı. Gazeteciler, birçok akademisyen, milletvekili hukuksuz şekilde hapse atılmaya başlandı. '2010 Anayasa referandumu' sürecinde Fethullah Gülen 'mezardakiler bile kalkıp bu referanduma evet diyebilmeli' gibi bir demeç verdi. Bunların sonucunda, Türkiye'nin kredi notunu iyi gösterir oldu S&P.
Peki nihai sonuç ne? Şu: Türkiye'nin siyasi düzeni, dış odakların planları doğrultusunda devam ediyorsa, S&P (ve diğerleri) kredi notunu iyi gösteriyor. Eğer dış odakların planları doğrultusunda devam etmiyorsa, kötü gösteriyor.
Son yıllarda, ülkemiz, kendi ayakları üzerinde durduğunu dünyaya hissettirmeye başladı. Fethullah Gülen cemaatinin elemanlarıyla 15 Temmuz 2016'da ülkemizi yeniden dizayn etmeye, boyun eğdirmeye çalıştılar, ama halkımız bütün bu planları, kumpasları suya düşürdü.
(2012 Şubat MİT krizi, 2013 Mayıs-Haziran Gezi darbe girişimi, 17-25 Aralık 2013 darbe girişimi, 15 Temmuz 2016 darbe girişimi...) Şimdi S&P (ve diğerleri) kasıtlı olarak yanlış kredi notları vererek, ülkemize ders vermeye yelteniyor, ama hüsrana uğrayacağının farkında değil...
Bu veriler aklınızın bir köşesinde bulunsun Mahfi bey, yeni analizlerinizde kullanırsınız.
Hepsi bu soylediklerini cok iyi biliyor da, islerine gelmiyor. Bilimsel bulmuyorlar.
SilHaklısınız Adsız 16:47.
Sil12 Eylül 1980 öncesinde bu ülkeye neler yapıldıysa şimdi aynı taktik yeniden uygulamaya kondu, 2017 şartlarına güncellenerek.
Mahfi Eğilmez ve onun gibi çoğu iktisatçı, yazdıklarımıza 'komplo teorisi bunlar' deyip geçiştiriyorlar. Aslında dış odakların ülkemize saldırdıklarını Mahfi Bey ve onun gibiler de görüyor ama nedense bundan hiç söz etmiyorlar.
Acı olan da bu, susmaları...
Haklısınız Adsız 16.47
Sil12 Eylül 1980 öncesinde bu ülkeye neler yapıldıysa şimdi aynı taktik yeniden uygulamaya kondu, 2017 şartlarına güncellenerek.
Mahfi Eğilmez ve onun gibi çoğu iktisatçı, yazdıklarımıza 'komplo teorisi bunlar' deyip geçiştiriyorlar. Aslında dış odakların ülkemize saldırdıklarını Mahfi Bey ve onun gibiler de görüyor ama nedense bundan hiç söz etmiyorlar.
Acı olan da bu, susmaları...
Varsayalım ki bunlar kasıtlı olarak aleyhimize not veriyorlar. Varsayalım ki bütün dünya işini gücünü bırakmış bizim aleyhimizde kumpaslar kuruyor.
SilPeki biz lehimize olan işleri yapıyor muyuz? Mesela bu saçma sapan para politikası uygulamasını doğru dürüst bir çerçeveye oturtmaya çalışıyor muyuz? Yıllardır yapmamız gereken yapısal reformları yapıyor muyuz? Asıl yanıtlanması gereken soru bu.
Mahfi Bey Varsayalım ki bunlar kasıtlı olarak aleyhimize not veriyorlar. Varsayalım ki bütün dünya işini gücünü bırakmış bizim aleyhimizde kumpaslar kuruyor, demişsiniz. Niçin 'varsayıyorsunuz'? Olan şeyleri 'varsaymak' bilimsel değil bildiğim kadarıyla, yanılıyor muyum?
SilHaklısınız Adsız 16.47
12 Eylül 1980 öncesinde bu ülkeye neler yapıldıysa şimdi aynı taktik yeniden uygulamaya kondu, 2017 şartlarına güncellenerek.
Mahfi Eğilmez ve onun gibi çoğu iktisatçı, yazdıklarımıza 'komplo teorisi bunlar' deyip geçiştiriyorlar. Aslında dış odakların ülkemize saldırdıklarını Mahfi Bey ve onun gibiler de görüyor ama nedense bundan hiç söz etmiyorlar.
Acı olan da bu, susmaları...
Mahfi Bey Varsayalım ki bunlar kasıtlı olarak aleyhimize not veriyorlar. Varsayalım ki bütün dünya işini gücünü bırakmış bizim aleyhimizde kumpaslar kuruyor, demişsiniz. Niçin 'varsayıyorsunuz'? Olan şeyleri 'varsaymak' bilimsel değil bildiğim kadarıyla, yanılıyor muyum?
SilHaklısınız Adsız 16:47.
12 Eylül 1980 öncesinde bu ülkeye neler yapıldıysa şimdi aynı taktik yeniden uygulamaya kondu, 2017 şartlarına güncellenerek.
Mahfi Eğilmez ve onun gibi çoğu iktisatçı, yazdıklarımıza 'komplo teorisi bunlar' deyip geçiştiriyorlar. Aslında dış odakların ülkemize saldırdıklarını Mahfi Bey ve onun gibiler de görüyor ama nedense bundan hiç söz etmiyorlar.
Acı olan da bu, susmaları...
Butun bunlari gecin, dunyada ugrasacak bir bu ulke mi kaldi. Kendi basarisizliklarimizi baskalarina mal etmeye calismayalim, biz ortaya bir sey cikartabildik mi ona bakalim. Isin dogrusu yedigimiz ekmegin bugdayini bile disaridan ithal ediyoruz, hala ne komplo teorisinden bahsedisiyorsunuz, tarim alanlarini verimli kullanmamizi da mi engelliyorlar? Hollanda 91 milyar dolar tarim urunu ihracati yapmis, biz hala makarna yiyelim, dis gucler diye kendimizi kandiralim...
Sil@Adsız29 Ocak 2017 18:34 sende susma işte aşağıdaki gerçekleri anlat etrafına.
SilSiyasetçiler, dövizde son dönemde yaşanan hızlı artışı sürekli olarak yabancıların kötü niyetine bağladılar. Ama bir hep duyduğumuz vardı ortada, bir de gördüğümüz... Gördüğümüz resmi rakamlardı, yabancıların Türkiye'deki varlıklarını satıp gidip gitmedikleriydi. Resmi rakamları da tabii ki devletin en önemli kurumlarının birinin, Merkez Bankası'nın verilerinden izliyorduk.
Döviz kurundaki artışta yabancıların sanıldığı gibi bir etkisi yoktu, rakamlar bunu gösteriyordu çünkü. Kuru artıran başka bir kesimdi. Nitekim o kesimin kim olduğu hem Başbakan Yıldırım tarafından ifade edildi, hem de geçenlerde uygulamaya konulan bir kararla bir anlamda kabullenildi.
Başbakan Yıldırım, dövizin döviz borçlusu Türk şirketlerinin talebi yüzünden arttığını söyledi. Geçtiğimiz günlerde yayınlanan KHK ile de kamuya olan döviz borçlarının 2 Ocak'taki kur üstünden ödenmesine olanak sağlandı. Böylece, borçlu şirketlerin, "kur daha da artmadan döviz almak yoluyla kurun daha da yükselmesine yol açmaları" önlenmek istendi.
Tek başına bu karar bile, döviz kurlarını yükseltenlerin döviz borçlusu Türk şirketleri olduğunu ortaya koyuyor.
Merkez Bankası'nın son yayımladığı verilere göre, yabancı yatırımcılar Türkiye'den döviz götürmek bir yana geçen hafta net 300 milyon dolarlık menkul kıymet alımı yaptılar. Yani yabancılar Türkiye'ye döviz getirdiler, döviz arzına katkıda bulundular.
Ekonominin basit kuralları var. Bir tarafı zenginleştirirseniz, bir tarafı da yoksullaştırıyorsunuz demektir.
Bir tarafın üstündeki yükleri alırsanız, bu yükü başka taraflara bindiriyorsunuz demektir.
Kamu kesiminin döviz alacağının düşük kurdan tahsil edilmesi hükme bağlandı. Kamu bu uygulamadan zarar görmeyecek mi, görecek. Peki bu zarar kimden çıkacak?
Döviz borcu olanların alacaklıları yalnızca kamu kesimi mi? Alacaklısı kamu olmayan diğer döviz borçluları ne yapacak? "Döviz kredileri Türk Lirası'na çevrilmeli" istekleri gelmeye başladı bile.
Ama en başta kamuya karşı olan borçlar için bu kapı açılırsa, döviz borçlusu olan herkesin sıraya girmesi kaçınılmazdır. Ayrıca, başta da dediğimiz gibi, bu kapının her kur artışında aralanmak istenmesi de artık bundan sonra doğal karşılanmalıdır.
Ya yurtdışına karşı ne olacak?
Yurtiçinde kamuya olan borçlar için kur garantisi; tamam. Yurtiçinde özel sektöre olan borçlar için kur garantisi; olmaz. Ya yurtdışına olan net döviz borcu ne yapılacak. Reel sektörün 213 milyar dolar civarındaki bu borcu için de kamu destek mi verecek?
Belki; ama nasıl? Ve bunun bedeli kime yüklenecek?
Peki biz bu durumdan imam hatiplerle,çocukların yoklamalarının yapıldığı namaz vakitleriylemi yoksa tüketip ithal ettiğimiz beyin terine ödediğimiz parayı kendi beyin terimizle mi halledip çıkacağız.Sakın yanlış anlamayın ben kimseyi namaz kılıyor veya imam hatipte okuyor diye kınamıyorum hatta bu gün İHLmezunu olduğu için binyıl sürecek denen dönemde Avusturya'da informatik okuyup TR'ye dönüşünde girişimçi olan bir mühendisi bile ayakta gıyabında alkışladım.
SilKişilik psikolojisine göre insanları içsel ve dışsal kontrol merkezli diye iki sınıfa ayırabiliriz. Bir üçüncü grubu da “Uyanık kontrol merkezli” olarak tanımlayabiliriz. Bu kişiler başarılarını kendilerine, başarısızlıklarını dış faktörlere bağlarlar. Örneğin, uyanık kontrol merkezli öğrenci, başarılı ise şöyle der: “Bu dersten AA aldım”. Eğer sınavda başarısız ise “Hoca FF vermiş” der .
SilBelki öğrencilik yıllarındaki uyanıklığı hoş görebilir, “Tipik öğrenci işte” deyip gülüp geçebiliriz. Bu davranış biçimi ileri yaşlarda da devam ederse, rahatsız edici olabilir. Örneğin aile yaşamında, “uyanık kontrol merkezli” kişinin imzası, doğru sonuçlanmış kararların altında hep vardır. Ama doğru sonuçlanmamış konularda ise hep dış çevre koşulları rol oynar. Eşi, bu duruma sevgi nedeniyle bir noktaya kadar katlanabilir, ama sonuna kadar katlanmayabilir.
Bazı durumlarda, uyanık merkezli kişi zarar da verir. Örneğin, bu kişi bir spor takımı çalıştırıcısı olsun. Takımı yendiğinde, galibiyet hep onun stratejisi sonucudur. Ama takım yenilirse, nedeni , hakemdir; öz eleştiri yapıp, yanlışlarından öğrenmez. Bu durumdaki bir takım, küme düşmeye mahkumdur. Politikada ise uyanıklık, utanmazlığa kadar uzayabilir. Örneğin, dünyadaki genel durumun da bir sonucu olarak göstergeler olumlu ise, utanmaz merkezli politikacı tüm parsayı kendi toplar. Ama alınan kararlar sonucu ülke bir batağa saplanılırsa, neden hep dışardaki bir merkezdir. Utanmaz merkezli politikacıların ülkelerinin burnu bataktan çıkmaz.
Adsiz 20:48, doviz talebinin olusmasi baska bir sey, manipulasyon ile piyasanin dengesini bozmak baska bir sey. ABD bu sekilde borclanmaya devam edebildigi muddetce TL dolar karsisinda deger kaybetmeye devam edecektir.
SilSimdi diyorsunuz ki 'verilere bakiyoruz'. Hangi reel sektorun saat 18:00'den sonra dolar ihtiyaci oluyor da piyasadan dolar cekiyor? Insanlarin mevduatlarini dovize cevirmeleri icin, net bir oyun var. Ki bunu da bir guzel yiyor Ataturk Milliyetcisi halkimiz. Lafa gelince, ulke elden gidiyor, sattilar, kiraladilar felan filan, ise gelince ulkeyi satin alanlarin ekmegine yag surmeyi iyi bilen, yabanci firmalar icin ve cikarlari icin calismakta hic bir sakinca gormeyen bi elit kesimimiz var. Yavas yavas degisecek insallah bu servet sahipleri de. Para gercekten ulkesini, topragini, milletini sevenlerin eline gececek.
Bir de 'isi gucu biraktilar bizimle ugrasiyorlar' diyenlere, yahu bu eziklik nasil gececek? Turkiye gibi bir ekonomiyi birakabilirler mi saniyorsunuz? Neden S&P , kendisinden talep edilmedigi halde, bizi notluyor? Isi gucu yok mu baska acaba? Hayir kurumu mu? Turkiye ekonomisi 20 sene onceki cilizliginda degil. (Hos o zaman da kucuk degildi ama dumen baskasindaydi)
Adsız 21:42'ye katılıyorum ve ekliyorum.
SilTürkiye'nin ekonomik yönden kalkınmasının önüne set çekmek için de, dış odaklar sürekli ataklar düzenliyor.
Hani 'yapısal reformlar nerede?' diye sorup duranlar var ya, bu reformları ne zaman yapmaya niyetlensek daima önümüze ya terör saldırıları, ya darbe girişimleri, ya faizi silah gibi kullanma stratejileri, ya döviz kurlarında dalgalanma oluşturup piyasalarda güvensizlik yayma, ya kredi derecelendirme kuruluşlarından kasıtlı yanlış not oranları peş peşe geliyor.
Şunu artık anlamalısınız, hukuk mekanizmasını düzeltseniz de, basın özgürlüğü alanında örnek gösterilen bir ülke de olsanız, eğitimde reform da yapsanız, uluslararası uzay istasyonuna astronot da gönderseniz, dış odaklar için bunların hiçbir önemi yok. Onların tek hedefi, ülkemizi sömürmek, siyasetimiz üzerinde tahakküm kurmak, ekonomik kriz başlatmak ve nihayetinde iç savaş çıkarmak.
İlk önce dış odaklara karşı mücadele edip, onları yenmeliyiz. Ancak sonra kalkınmaya başlayabiliriz...
SP midir ne is se once amerika eyalet lerine baksin caloforniya ve diger eyaletlerin kamu iscilerine once acik olan maaslarini odesinler amerika ve avrupa ifllasin esiinde onlari cccq1 indirsin.
YanıtlaSilBiz 15 temmuzdan daha yeni çıkarken, bu kurumlar eleele verip fırsattan istifade notumuzu düşürmüştü. Düşürmesi için de hiç bir sebep yoktu ekonomi iyiydi. Acaba kendileri 15 temmuzu yaşasalardı, tekrar ayağa kalkabilirler miydi. Hukumdarimiz "bunlara 3-5 kuruş ver istediğin notu al " demişti. yakında Suriyeyi yatırım yapılır ülke ilan ederlerse şaşırmamak lazım Türkiye zaten bu kuruluşun değerlendirmelerine önem vermiyor.Bizim icin viz gelir tiris gider. Ekonomiye notu millet verir. Bunlar resmen Ekonomi teröristleri
Siz ne diyorsunuz Hocam,
Bence de millet vermeli. ekonomiye, bilime eğitime herşeye notu millet vermeli. Ama kitap okuma oranı ortalama 10 yılda bir kitap olan millet değil de başka bi millet verse daha iyi olur kanısındayım.
SilHukumdariniz kim? Saltanat yillar once kaldirilmadi mi?
SilHocam'ı bilmem ama ben herkesi terörist ilan eden anlayışınızı çok ilginç buluyorum. Bu kuruluşlar ülke notumuzu yatırım yapılabilir seviyeye çıkarttıklarında da onları terörist olarak görüyor muydunuz?
SilMuhalifleri, HDP'yi, yazarları, gazetecileri, akademisyenleri, solcuları, dövizi olanları, not veren kuruluşları, AB'yi, ABD'yi herkesi terörist ilan ettiniz? Milletten de oy istiyorsunuz.
Tamam size oy verelim.
Oy alıp ne yapacaksınız; etrafınız teröristlerle çevrili. Herkese savaş mı ilan edeceksiniz.
Haklısınız. Herkes yanlış biz doğruyuz. Ama sonuç niye böyle? Onu çözemiyorum.
Siloyun var oyun . oy vermeyip de ne yapacaksiniz. Istikrar icin oy evet demelisiniz.
SilOnlar 15 temmuzu yaşamazlar.Çünkü kandırıldık ayağını onların kitleleri yutmaz.
SilAdsız29 Ocak 2017 18:01
SilEkonomide notu millet verir. Bankacilar finansorler notcular degil.
Bu millet sabirlidir bu millet bunlara oyle bir not verecek ki. Cunku bunlar bu milletin ahini aldi. Fakir fukeranin garip gurebanin bedduasini aldi. Yargisiz infazla millete ceza kesti. Ulkemizde huzur birakmadilar korku iklimine meydan verdi bu notcular bu lobiciler. Evet evet oy oy sandik diyerek bunlara cezayi kesecez nasipse.
Adsiz 15:57 millet ekonomiye a notu verse nolur, vermese nolur. Dolar 3.8tl olmus, once bir dusun bunun ulkeye ve sana etkisi nedir diye..
SilHOCAM, Türkiye'deki ekonomik boyut ve verimliliğine bakıldığında daha iyi bir kredi notlarını hak ederken, politik ve demokratik istikrarın istenilen düzeyde olmaması, kurlardaki aşırı hareketlilik, TCMB etki altında bırakılması gibi bir çok sayabileceğim nedenlerden dolayı Türkiye'nin kredi notunu olumsuz etkilemektedir.Her dönem her yıl hep aynı senaryolar.
YanıtlaSilHerkes hak ettiği notu alır.
SilE Hocam iki önceki blogda ben Size bunların yaptığı Don Quijote işi demiştim.Niye inanmıyorlar bana?Sakalmı bırakmam lazım?Saygılar...
SilNuman Kurtulmuş açıklama yapmış; evrim teorisi 'eskimiş çürümüş bir teoridir' demiş.
YanıtlaSilBiz bu kafayla mevcut notları bile koruyamayız.
Bu not oldukça iyi.
SilSevgili Hocam,
YanıtlaSilTürkiye'deki temel sorunun güven sorunu olduğunu düşünüyorum, çevremdeki yükseklisans mezunu kişiler bile bankadaki paralarını çekip nakitte ve altında kalmayı düşünüyorlar. Sorum Türkiye'de geçmişte bankalara güvenin sarsıldığı herhangi bir dönem olmuşmudur?
Bir de ABD bankalarının Türk bankalarına akreditif açmadığı bilgisi var, doğrumudur?
Teşekkürler.
2001 krizinde böyle bir güven kaybı yaşanmıştı.
SilABD bankaları ile ilgili konuda bilgim yok. Pek sanmıyorum böyle olduğunu.
Hocam ozelistirme icin ne dusunuyorsunuz iyi bir zaman mi bakiyorum devlet fabriklarinda 5 adamlik isi 10 adamla yapiyorlar karsiligi olmayan bu farki hepimiz oduyoruz
YanıtlaSilÖzelleştirme teorik olarak doğru ama ne yazık ki bizdeki uygulaması başarısız.
SilAdsız 16:44 Siz herhalde zamanda yolculuk yapıyorsunuz.Hangi zamandan yazıyorsunuz? Sizin yazınıza benzer yazılar en son sekiz on yıl önce görülüyordu. Bizim olduğumuz zaman diliminde durum şöyle: Satılabilecek her şey satıldı. Özelleştirilebilecek pek bir şey kalmadı. Geçen gün,bu nedenle Özelleştirme İdaresi'nin kaldırılacağından söz ediliyordu.
SilBütün 'taraftarlık müptelalıklarını' bir kenara koyarak düşünmek zorundayız.
YanıtlaSilİster bir başka ülkenin hükümet yetkilisi olsun, ister kredi derecelendirme kuruluşları olsun: Türkiye'nin bozulmakta olan bir ülke olduğu, görüntüsünü daima yayıyorlar.
Ülkemizin ekonomi dinamikleri durağanlaştı, yapısal reformları yapmıyoruz, ülkenin siyasi gündemi kısırlaştı, her gün her saniye hep aynı konuları döndüre döndüre konuşmaya, hiçbir sonuca ulaşmadan birbirimizle tartışmaya devam ediyoruz.
Türkiye'yi inceleyen kurumlar ise, ülkenin bu kısır döngüden çıkması için hedeflerine Recep Tayyip Erdoğan'ı koymuş durumda. Eğer Recep Tayyip Erdoğan giderse, Türkiye'nin yeniden normal haline yavaş yavaş geleceği algısı bütün dünyada yayılıyor.
'Recep Tayyip Erdoğan düşmanlığı' gibi bir şey türetildi, 'cambaza bakın, Türkiye'yi ne hale getirdi' misali sürekli dış basında gündemde tutuluyor.
Peki nereye kadar böyle gidebilir?
Kısır döngü devamlı mı olacak?
Recep Tayyip Erdoğan düşmanlığıyla hedefledikleri ne?
Peki benim moralim niye bozuk,ekonomik durumu cebimde ve ticari faaliyetlerden anlıyorum,birikimim ($)niçin bankada tutmak istemiyorum,ziyaretine gittiğim her dostum niçin mali yönden isyan ettiğinde ben lafın borç istenme kısmına geldiğinde sıvışıyorum?Bunları kim yapıyor?Yabancılarsa beni yönetenler bu durumu niye engellemiyorlar?Belki böylesi daha iyi diye düşünüyor olabilirlermi?DENİZE DÜŞEN YILANA SARILIR (KOCAMAN NOKTA)
SilSn CB'na karşı TC vatandaşlarında bir düşmanlık yoktur zannediyorum.Sorun Sn CB bana %50 yeter deyip geri kalan %50 ile alakadar olmamasıdır.O ilgilenilmeyen %50 bu ülkeyi TC yapan kitledir.Bakiye %50 ise bastırılmış mütedeyyinlerden,çoğunluğu eskilerde borç paraya ulaşamayan ,eğitimsizlikten dolayı verimsiz ,fakat artık aldıkları borçlardan geleceğini ipotek altına aldırmış bulunan gene bizim halkımızdır.Ve Sn RTE bu durumdan gayet iyi istifade etmektedir.Düşmanlık üretilmektedir ve algı yönetimi ile pekiştirilmek istenmektedir.Ayrıca eşine güvenmediği için evin tapusunu hanımının üzerine yapmayan kesim nasıl olurda herşeyin tapusunu bir İsme yapar?!ABES ve AKILDIŞI
SilTürkiye'ye karşı bir öfke biriktiriliyor dış ülkelerde. Ve bu öfkenin kaynağı olarak Recep Tayyip Erdoğan'ı gösteriyorlar.
YanıtlaSilGaliba Türkiye'ye yönelik yeni operasyon hazırlığı içindeler. Hem ekonomik hem siyasi hem terör sarmalıyla kuşatma altındayız.
Nereye gidiyoruz? Ülkemizde savaş çıkarmaya çalışıyor olabilirler mi?
Burada kritik soru şudur: Biz yaptıklarımızla bu düşmanlıkların alt yapısını oluşturuyor olabilir miyiz?
SilMerkez bankasının böyle dolambaçlı yollara girmesinin nedeni eğer hükümetse bu yanlış politikanın sonucunda onlar da zarar görmeyecek mi
YanıtlaSilDoğru olduğunu düşünüyorsa bu dediğiniz sonucu görmesi mümkün olmaz. Yazımın sonundaki ifade bunun için zaten.
SilInsanlar acliktan sokaga dokulurse, hirsizliklar gasplar dahada artarsa, sirketler hizla kapanip issizlik %20 lere dogru gitmeye baslarsa hukumetin genede bu zarari gormemesi mumkun olabilirmi? Referanduma kadar tum zamlari ve iflaslari buzdolabinda tutmaya gayret ediyorlar. Ama sonunda tutamayacaklar. O zaman ne olucak Mahfi bey?
SilO zaman krizin adı konmuş olacak.
SilTÜİK durumdan vazife çıkarıp yepyeni bir seriyle GSYH’mızı 700 milyar Dolardan tekrar 860 milyara çıkaramaz mı?
YanıtlaSilO zaman tahmin ediyorum kur daha da yükselir.
SilMahfi hocam, Fitch'i beklerken S&P erken davranıp not açıkladı.
YanıtlaSil-S&P nin not açıklaması bekleniyor muydu? Nerden icap etti not açıklaması?
Beklenmiyordu ama MB'nin attığı adımların yanlışlığını görünce kararını öne çekmiş olabilir. Sonuçta onların da bu notlara bakarak hareket eden müşterileri var.
SilMoody's ne zaman açıklayacak yeni bir not?
SilEli kulağındadır.
SilMahfi Bey,
YanıtlaSilFederer-Nadal finalini izleyebildiniz mi? Federer 18. Grand Slam'ini 36 yaşında kazandı. Görüşünüz nedir acaba?
İzleyemedim.
SilHocam,
YanıtlaSilKredi derecelendirme kuruluşlarının notlarına bakıldığında metod farklılıkları var, hem de ülkeleri birbiriyle karşılaştırmakta zorluk yaşanıyor.Gelişmiş yada gelişmekte olan ülkelerin ortalama CDS'i ile bir ülkenin CDS'i üzerinden beta katsayısı hesaplamak mümkün olabilir mi? Bu bize hem risk hem de volatile hakkında bilgi verirken, sürekli hesaplanacağı için ani not değişimleriyle karşılaşmamayı da getirecek. Üstelik genel küresel durumla ülke durumunu karşılaştırdığı için daha adil ve güvenilir sonuçlar verebilir.Bu konuyu yorumlarmısınız.
Selamlar,
Özcan ŞAHİN
Ben her ikisine de bakıyorum. Yani hem kredi notu hem de CDS. Aslında CDS daha güncel ve objektif.
SilÜlke beta katsayısı hesaplamanın CDS'in bir referans ortalama CDS ile mukayesesi kötüleşme yada iyileşmenin sadece bizde olup, olmadığını da görmeye yarar diye düşünüyorum . Örneğin bizim CDS'imiz değişmedi, ama diğer ülkelerin CDS'leri düştü. Riskimiz değişmemesine rağmen farkın(beta kat.) artması konjonktürü iyi kullanamadığımızı göstermesi gibi.
SilHocam meksika nin notu da dustu mu ?
YanıtlaSilDüşmedi.
SilMeksika MB bizimki gibi işler yapmadı henüz.
SilItalya'nin notunda da fark yok. MB'si olmadigindandir. 550 yillik bankasina devlet el koyuyor. Hala ekonomisi saglam temellerde. Anayasa teklifinden hayir cikmis, hukumet kurulamiyor, ama siyasi belirsizlik yok. Bilimsel analizleri mukemmel bu kuruluslarin. Adamlarin notu inse, batacaklar, bizim gibi her sey oldugu gibi devam etmeyecek, cunku ekonomi yonetimi beceriksiz ya, devletin dogru duzgun borcu yok. Ama biz 'borcumuzu odeyemeyebiliriz'. Sanki borcu MB oduyor.
SilAma Italya'nin notunu iflaslarina bir kac ay kalana kadar indirirler mi? Bence zor, Yunanistan'inkini indirdiler mi?
Adsız 21:52 Haddini bilmek diye bir şey vardır! İtalya ve benzeri gelişmiş ülkelerle boy ölçüşmeye kalkışmak da işte o şeyin tam tersidir.
SilHocam para arzının artması ilk elde yerli paranın değerini düşürür mü teorik olarak? Yoksa önce faiz oranını mı düşürür?
YanıtlaSilEnflasyon yaratır.
SilValla bize bisey olmaz hocam o kadar yazdiniz cizdiniz bisey olmadi. Tamam siyaset kotu kabul de ekonomi makro acidan bakildiginda cok kotu degil
YanıtlaSilCari acigimiz dusuk hatta bu ilk yarida keskin dusecek bence hukumetin bazi korumaci politikaariyla gumruk vergilerini arttirmasiyla ciddi daralacagini dusunuyorum.
Butcemis parmak isirtan cinsten
Enflasyonumuz o kadar develuasyona ragmen 8-9 bandinda ki biraz yukselse olsa olsa 11-12 bandi sikinti yaratmaz yaratsa bile faydasi dokunur buyuk capli issizlige engel olur enflasyonun yukselmesi katalizor gorevi gorur kisaca enflasyon konusunda sikinti yok!
Ne güzel.
SilBu blogda yazılara gülme simgesi koyamamak çok kötü.
SilHocam dolasimda olan tl ve dolar miktarlari biliniyor mu? Biliniyorsa gecmis krizlere gore daha iyi veya daha kotu oldgumuz soylenebilir mi?
YanıtlaSilTesekkurler saygilar
Biliniyor. Ama buradan bir yere varamayız.
SilHocam isin mantigini anlamak icin tersten bir soru soracagim:
YanıtlaSilVerdigniz link'teki notlara gore Balkan ulkeleri ve Portekiz Turkiye gibi ya da daha kotu, Ispanya ve Italya ise cok az daha iyi. Hadi Turkiye'nin bir suru problemi var su an, goreceli olarak siyaseten stabil olan bu ulkelerin skoru niye dusuk? Diger bir deyisle, hangi faktorler Turkiye'nin lehine ki su anki politik problemlerimize ragmen bu ulkelerle ayni ligde kalabiliyoruz?
Oralarda bankacılık sektörü ve krediler sıkıntılı.
SilHocam,sizce şuan Türkiyede ki ekonomik durum kriz mi yoksa duragan olarak mı adlandırmak daha dogru ?
YanıtlaSilDurağan ama öteye doğru ilerliyor.
SilMahfi hocam pazar akşamı vaktiniz olursa, şu yazıyı okumadan yatmayın lütfen.
YanıtlaSil‘Homo Sapiens’in yazarı Yuval Noah Harari: ‘Gereksizler’ diye yeni bir sınıf doğuyor. (28 Ocak 2017)
http://www.diken.com.tr/homo-sapiensin-yazari-harari-gereksizler-diye-yeni-bir-sinif-doguyor/
Yerli ucagini yapmis ucurmus bir millet olarak Biz kendi not kurulusumuzu kuramaz miyiz. Bu kurulus varlik fonumuzla beslenebilir pek tabiki. Boylelikle bizde yerli milli bir kurulus kurariz. Sonucta ucak yapan ucuran bir millet niye bu notcularin insafina kaliyor. bizde not kurulusu kuralim.
YanıtlaSilNerede o uçak?
SilKalkamiyor cunku motoru yok. benim maket ucaktan farksiz yani.
SilBir şirketin Bist'te değer kaybetmesi hangi yollardan reel faaliyeti üzerinde olumsuz etki yaratıyor ?Mekanizmadan bahsedebilir misiniz?
YanıtlaSilTeşekkürler.
BIST benim uzmanlık alanım değil.
SilMErhaba Hocam,
YanıtlaSilAnayasa değişikliği ile ülkemiz Kuzey Kore gibi bir yer olacak.
Bu "gelişmenin" iktisadi karşılığı kumanda ekonomisine geçiş olabilir mi?
Hukuk devleti ilkesi ile iktisadi krizlerin sıklığı arasında hiç bağ yok mudur? Bunu en demokratik ülkelerinde krizlere girebildiğini varsayarak yanıtlayabilir misiniz.
Her seferinde teşekkür etsem de tüm yazılarınız için sağolun.
http://www.birgun.net/haber-detay/imf-bilgi-cok-fikir-karmakarisik-niyet-kotu-81029.html
YanıtlaSilHocam Korkut Hoca'nın ifade ettiği gibi ikircikli bir durum Türkiye için de uygulanmış olabilir mi? Elbette Türkiye olarak bizim ekonomik ve siyasal yanlışlarımız var fakat ben dışsal bir etki olması açısından söylüyorum. Zira 21 Aralık 1881'de imza edilen Muharrem Kararnamesi ile kurulan Kamu Borçları İdaresi de dışsal bir etkiyle gelmişti. Gelin görün ki onu imzalayan padişahı da bizim muhafazakâr arkadaşlar eşi bulunmaz bir hükümdar telakki edip hiçbir devletin ona müdahale edemeyeceğini sanıyorlar. Devletin tüm malî sistemini bir konsorsiyuma verdikten sonra korunacak ne kalabilir ki ülkede?
Erkin Şahinöz genç birisi. Bilemiyorum yaşını ama sizin evladınız olabilecek kadar bir yaşı vardır muhtemelen.
YanıtlaSilErkin Bey, şu anda orta-yaşı adım adım geçiyor. Hem kendi kariyerine, hem ailesine bakmakla yükümlü. Para kazanmak zorunda, bu nedenle, televizyonda söyledikleri, gazetede yazdıkları, twitter'da yazdıkları suya-sabuna dokunmayan, hükümetle pek ters düşmeyen ekonomi analizleri. Erkin Bey hükümetin tarafında değil ama sırf ailesinin mali geleceğini garanti altında tutmak için hükümetin söylemleri dışına çıkmadan hareket ediyor, oto-sansür uyguluyor.
Siz Mahfi Bey, siz emeklisiniz. Çocuk yetiştirme derdiniz yok. Kamu kurumunda veya özel sektörde yükümlülüğünüz yok. Hükümetin ekonomiyle ilgili söylemlerine karşı tespitlerinizi cesurca dile getirebilirsiniz, getiriyorsunuz da.
Sizin gibi parasal yönden sıkıntı çekme yaşını tamamlamış bir iktisatçının söylemleri ile, parasal yönden güçlü kalmak zorunda olan ve bu nedenle hükümetle ters düşmemeye özen gösteren Erkin Bey gibi iktisatçıların söylemleri hep aynı olamaz.
Farkı şimdi daha net anladınız mı Mahfi Bey?
Eğer bulabilirseniz 1989 ve 1990 yıllarına ait gazetelerin ekonomi sayfalarını bir tarayın. Ben o zaman Hazine Müsteşar Yardımcısıydım yani fiilen kamu görevindeydim ve hükümetin bu tür uygulamalarını en ağır şekilde eleştiriyordum.
SilBir bakın o gazetelere ondan sonra fark var mı yok mu bir daha karar verin. Eğer o gazeteler bulamazsanız benim 2002'de yılın kitabı olmuş Light Günlük diye bir kitabım vardır. Bunları orada anlattım. Remzi'den e-kitap versiyonunu bulabilirseniz. Onu bir okuyun. Bakalım ben emekli olduğum için mi böyle yazıyorum.
mahfi hocam umarım yazılarınızın arkası hiç kesilmez.
YanıtlaSilSağolun.
SilHocam önceden hiç bir bildirimde bulunmadan Fitch ile neredeyse aynı zamanda gelen S&P notu beni düşündürdü doğrusu. Siz ne dersiniz bu konuda?
YanıtlaSilİyi de biz ne yaptık bu arada? Durumu düzeltecek şeyler mi yaptık yoksa bozacak şeyler mi? Eğer bu kısmı sizi Fitch ve S&P nin yaptıkları kadar düşündürtmüyorsa zaten olay bitmiş demektir.
SilHocam TCMB örtülü olarak faizi artırınca bankalar niye kendi arasında daha ucuz faizden borçlanmıyor.Tamam Türkiyede böyle bir gelenek yok ama bankaların fonlama maliyeti artıyor. Bankalar niye rasyonel düşünüp kendi aralarında borçlanmıyor?
YanıtlaSilBankalar vatandaştan yüzde 11 ile borçlanırken birbirlerine niye yüzde 9 ile borç verip zarar etsinler.
SilSayın Hocam,Yazılarını Link olarak paylaşıyorum.Bir sakıncası varmı?
YanıtlaSilYok.
SilBizim neden kendi kredi derecelendirme kuruluşumuz yok?
YanıtlaSilNeden dışarıdan not ithal ediyoruz?
Biz de kendi kredi derecelendirme kuruluşumuzu kuralım;adı da
15 Temmuz Şehitler Demokrasi Ratings olsun bize hep 5 verir notumuza eğer düşük not verirse kayyum atarız
ne dersiniz Mahfi Bey?
Ben de onu diyorum sabahtan beri kendi kurulusumuzu kurmamiz artik yeri ve zamani geldi
SilWhite Justice Poors Ratings WJP
Emrah bey, bir de kendi FED'imizi kurup dolar basmaya başlarsak tadından yenmez :)) Bizi çekemeyenler görürler o zaman el mi yaman, bey mi yaman.....
SilZurnanin son deligi olarak kim takar senin kredi derecelendirme kurulusunu? Mutlaka manipulasyon vardir derler zaten ki olmamasi mumkun degildir.
SilAynen adsız 22:54,euro ve sterlin de basmak lazım hatta yuan;ülkenin ismini de KALPAZANİSTAN koyalım hahah :D
Silarkadaş ne ironi yapmışım bee
bakıp bakıp gülüyorum
inşallah Mahfi Bey kızmamıştır :)
Kötü yönetiliyoruz. Neden kendi kredi kuruluşumuzu kurup kendimize AAA notu vermiyoruz? Yoksa o zaman bizi daha çok kıskanırlar diye mi korkuyoruz? Bizi kıskanan bizden beter olsun.
SilHocam yazınız çok bilinçlendirici. Çok sağolun. Bu yazı ışığında üç beş kuruş parası olan biz garibanlar artan paramızı ne yapalım? Dolar çok hareketli, euro belirsiz. altın yine güvenilir liman mı?
YanıtlaSilTeşekkürler.
SilHayal ettigim Turkiye
YanıtlaSilissizlik %3
Enflasyon %2
1 Euro= 1Lira
Cari acik gsmh orani +%3
Butce gsmh orani %+1
Kredi yatirim kurulus notlari AAA
Kisibasina gelir 30bindolar
gini katsayisi 0.30
Asgari ucret 1000lira
IMF borcu 0
Merkez bankasi politika faizi %2.25
10 yillik Devlet tahvil faizi ve piyasa faizi %2.5
yillik buyume orani % 4.5
hayal mi
Hayalden de öte.
SilGostergeler cok iyi ya
Silİnsafsız bir hayal:Kişi basına gelir 30 bin dolar; Asgari ücret 1000 lira. Beterin beteri varmış.
SilNe diyeyim? Böyle hayali olana Allah fırsat vermesin.
Hocam merhaba;
YanıtlaSilYeni yazınız için teşekkürler , konut piyasası bu aralar çok gündemde, bu konuda yazı yazmayı düşünüyor musunuz?
Şu günlerde 240 ay vade konuşuluyor, mevcut faiz oranlari uzerinden oluşacak faiz yükü bu vadede çok fazla olacaktır.
Satışlara olumlu etki yapacağını ve konut fiyatlarında artış etkisi yapacağını düşünüyor musunuz?
Saygılar
tt
Teşekkürler. Konutta sıkıntı var.
SilBu kredi kuruluslarinin tarafsiz olduguna inaniyormusunuz ,acaba ekonomoiye hic mi siyaset karistirmiyorlar, su anda yunanistan ve ispanya issizlik oranlarindan dolayi reseyon degil depresyonda olduklar tanimi yapiliyor bunu soyleyenler nobel odulu kazanmis kisiler ve notlari bizimkinden yuksek ve hata kazakistan gibi idare bicimine degiiyecem siz daha iyi bilirsiniz ordaki demokrasiyi ve bizden daha yuksek nota sahipler
YanıtlaSilKonu sadece ekonomi değil.
SilKonu yalnızca ekonomi değil ama, ekonomi de yeterince kötü.
SilBüyüme düşük ve daha da düşüyor. Olan düşük büyüme de, üretimden değil tüketimden kaynaklanan sağlıksız, sürdürülemez bir büyüme.
Enflasyon yüksek ve daha da yükseliyor.
İşsizlik yüksek ve daha da yükseliyor.
Cari açık yüksek ve yükselen petrol fiyatları, gerileyen ihracat, düşen turizm gelirleri nedeniyle daha da yükselebilir.
TL sürekli olarak ve hızla değer kaybediyor.
Kamu borcu, özel sektör borcu, hane halkı borcu artıyor.
Pek övünülen bütçe dengesi de, TL nin sürekli değer kaybetmesiyle piyasada oluşabilecek bir yıkımı önlemek için art arda açıklanan sübvansiyonlarla ve artan savaş harcamalarıyla bozulma yolunda.
Konu yalnızca ekonomi değil ama, ekonomi de bu durumda.
Ortadogu da bizden daha yuksek kredi notuna sahip ulkeler var mi , bu ayni kredi derecelendirme kuruluslari tarafindan ?
YanıtlaSilPek yok.
SilHocam Saygilar,
SilKorfez ulkelerinin kredi notlari bizden daha iyi. Qatar, Suudi Arabistan, Birlesik Arab Emirlikleri..
Sayın Hocam merhabalar.Bu değerli yazılarınız için ilk önce size çok teşekkür ediyorum. Çok şey öğreniyorum sizden. Yaklaşık 3 yıldır takip ediyorum sizi. Yazılarınız her zaman e-maili me gelirdi 4 kayıtlı mailim var son 1 aydır yazılarınız gelmiyor . Saygılar sunuyorum.
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim.
SilMaalesef google'da zaman zaman sorun oluyor. Benim elimden bir şey gelmiyor.
Hocam değerli görüsleriniz icin öncelikle tesekkur ederim.Diyelim ki Mb avrupa da olaganustu bizde gittikce olagan olan GLP uygulamasina son verse, bunun yerine polikita faizini hur bir sekilde tam bagimsiz artirsa referandumdan hayir ciksa yine de bu kroniklesmis cari acik ve issizlikle kur normale döner mi?
YanıtlaSilReferandumu bilemem ama diğerleri yapılsa ciddi bir normale dönüş olabilir. Referandumdan evet de çıksa hayır da çıksa siyasal istikrarın sağlanması mümkün olmayacak gibi görünüyor.
SilDoların yasaklanması söz konusu olabilirmi bu şekilde elinde doları olanlar cezalandirabilirmi. .kanunen veya ekonomik olarak mumkunmu hocam..öyle bir karar alınırsa ülkeye zararı olurmu..
YanıtlaSilBöyle bir karar alınmaz alınırsa 1980 öncesinde dönmüş oluruz. Küresel sistemin geçerli olduğu bu dönemde bu karar alınmaz.
SilHocam, döviz kurlarının anlık değişimlerini takip edebiliyoruz. Peki bunun oluşumu ve bu kadar hızlı bir şekilde önümüzde olması nasıl oluyor. Hangi kaynaktan bu değerler geliyor?
YanıtlaSilDünya piyasalarında sürekli alış veriş var. Oradan.
SilSayın Hocam, Ekonomide Analiz kitabınız elimde. Ekonomide insanın insanla, doğayla, toplumla ve mal, hizmetle ilişkisi ayrımları yaparken aslında yine bir modelleme yapmış olmaz mıyız? Saygılar
YanıtlaSilOluruz.
SilSon iki 2 senede Türkiye'nin toplam dış borç stoku artarken kısa vadeli dış borç stokunda belirgin bir azalma var. Bunun nedeni nedir? Ülkeye gelen fonlarda azalma olmasının bir payı var mıdır?
YanıtlaSilTeşekkürler.
Cari açık düşüyor ve sıcak para girişi azalıyor.
SilKarlofçadan beri ilk kez toprak genişletiyoruz. Denizin altından yollar, köprüler yaptık. Muasır medeniyetler seviyesine gelmemizi çekemiyorlar. İşte bütün sebep bu.
YanıtlaSilAdsız 08:57 ne içiyorsan bana da ondan :))
YanıtlaSilhocam selamlar.
YanıtlaSilyazılarınız için minnettarım. izninizle bir sorum var.
özel sektörün döviz borcunun ne kadarının hedge edildiğine dair bir veri var mıdır? yoksa, sizin bir tahmininiz var mı? sanırım finansal kesimin döviz borcu mevzuat gereği hedge edilmek zorundaymış?