Piyasalarda Fed ve Gezi Parkı Etkisi
Olayların gelişimi
Olaylar Gezi Parkı’na eskiden
orada var olan ve sonradan yıkılan Topçu Kışlası’nın yeniden inşa edileceği ve
bu kışlanın bir AVM olarak işletileceği bilgisinin yayılmasıyla başladı. Bu
bilginin yayılmasının ardından Taksim Dayanışma Platformu adı altında
örgütlenen insanların bir süredir Gezi Parkı’nda başlattığı oturma eylemine
katılımlar oldu. Gezi Parkı’ndan bazı ağaçların kesilmesi işlemi başlayınca eylem
boyut değiştirdi ve yaygınlaştı. Polisin sert müdahalesiyle hızla gelişen
olaylar Gezi Parkı direnişinden Taksim direnişine ve oradan Türkiye’nin çeşitli
kentlerine yayılan direnişlere dönüştü.
28 Mayıs’ta başlayan eylemler 12
Haziran akşamı itibariyle durulmaya yüz tuttu. Bunun temel nedeni Başbakanla
Gezi Parkı Direnişi temsilcilerinin bir araya gelip demokratik bir görüşme
yapmış olmalarıydı. Bu görüşmeden Gezi Parkı’nda topçu kışlasının yeniden
yapılıp yapılmayacağının halkoyuna sunulması yönünde bir ortak düşünce çıktı.
Olayların ekonomik faturası
Maliye Bakanı Mehmet Şimşek,
CNBCe’ye olayların faturasının 1,4 milyar dolar olduğunu açıkladı. Bu faturanın
bu kadar net bir biçimde ölçülmesi pek kolay değil. İki nedenle: (1) Piyasalara
yansıyan hasarın yanında kırılıp dökülen, yanan yakılan birçok mal, mülk söz
konusu. Onların da hesaba katılması gerekiyor. (2) Piyasalara etkinin ne
kadarının Fed’in açıklamasıyla ne kadarının Gezi Parkı olaylarıyla ilgili
olduğunun ölçülmesi öyle kolay bir iş değil.
TCMB Başkanı Erdem Başçı, son bir ayda Türkiye'den 7 - 8 milyar dolar çıktığını açıkladı. Bu şekilde çıkan
paranın ne kadarı Fed’in açıklamaları nedeniyle çıktı ne kadarı Gezi Parkı olayları
nedeniyle çıktı bunu bilmiyoruz.
BIST 100 endeksi Fed’in
açıklaması gelmeden önce 22 Mayıs akşamı 93 binin üzerinde kapanmıştı. Gezi
Parkı olaylarının başladığı gün olan 28 Mayıs akşamında endeks 90 binin hemen
altında kapanmıştı. Olayların büyümeye başladığı 31 Mayıs akşamı 85 bin
düzeyine düşen endeks olayların tırmandığı tarih olan 3 Haziran akşamında 80
bin dolayına inmişti. 11 Haziran akşamını 75 bin dolayında bitiren BIST 100
endeksi belirli bir çözüme doğru yol alınmasıyla 12 Haziran akşamını 76 bin
düzeyinde tamamladı.
Böyle birbirinin içine karışmış
olaylarda fatura çıkarma konusundaki ayrımlar o kadar kolay yapılamıyor. Yani
Türkiye’den çıkan yabancı paranın ne kadarının Fed’in açıklamalarının yarattığı
genel etkiyle çıktığı, ne kadarının Gezi Parkı olayları nedeniyle çıktığı ayrımını
yapmak zor bir iş. Çıkan yabancı fonların yöneticilerini bulup onlarla anketler
yapmak gerekiyor. Buna karşılık öteki benzer yükselen piyasa ekonomilerine
baktığımızda yabancı para çıkışlarının asıl olarak Fed açıklaması sonrasında
yaşanan çıkışlardan kaynaklandığını söylememiz mümkün. Çıkış başladığında
kurlar yükseldiği için çıkışlar da hızlanıyor. Çünkü yerli paranın değer kaybı
faiz ya da borsa getirisi biçimindeki kazançlarla birlikte gelen anaparanın da
yabancı para karşılığını erittiği için zarar ortaya çıkıyor.
BIST 100 ve USD kurundaki değişimler
Aşağıdaki grafik, Fed’in açıklama
yaptığı günün akşamında (açıklamadan önceki değerler itibariyle) oluşmuş BIST
100 endeksi (mavi çizgi, sağ eksen) ile USD kurunu (kırmızı çizgi, sol eksen) çözüme yaklaşıldığı 12
Haziran akşamına kadarki değişimleri itibariyle gösteriyor. Gezi Parkı
olaylarının hafta sonuna denk gelen 1 ve 2 Haziran günleri hızlandığını ve
hafta sonunda piyasaların kapalı olduğunu dikkate alırsak piyasaların açıldığı
ilk gün olan 3 Haziran günü önemli bir gösterge olarak alınabilir. Fed
açıklamalarının üzerine Gezi Parkı olayların piyasalara yansımasında ilk nokta
olarak 3 Haziran tarihine odaklanırsak Gezi Parkı olaylarının borsa üzerinde dövizde
olduğundan çok daha önemli bir etki yaratmış olduğunu görebiliriz.
Grafiğin son bölümü hasarın yavaş
yavaş toparlanmaya başladığını gösteriyor. Her iki göstergenin de
toparlanmasında TCMB’nin hem sözlü hem de filli olarak döviz piyasasına yaptığı
müdahalelerin etkisi olduğu kuşkusuz. Sorunun çözümünde yalnızca TCMB’nin
müdahalelerinin değil ortaya konulan yeni ve uzlaşmacı yaklaşımın da önemli
etkisi olduğunu vurgulamak gerekiyor.
Bugünkü görünüm
Önceki yazılarımdan birisinde
Gezi Parkı olaylarıyla ilgili olarak şunları yazmıştım: “Demokrasiyi bütün
öteki rejimlerden ayıran özelliği uzlaşma rejimi olmasıdır. Yani siyasal
iktidar büyük çoğunluğa sahip olsa bile azınlığı da koruyacak, onların da
düşüncelerine saygı göstermeye yönelecektir.”
Üstad Taksim gezi parkı dayanışma platformu üyeleriyle yapılan toplantıda çıkan ortak görüş referandum gibi görülüyor fakat bana kalırsa açıklanması gereken daha önemli bir husus var o da referandumu katılımın hangi bölgeleri kapsayacağı yani referandum kimler için yapılacak. Geçmiş verilere bakılarak konuşmak gerekirse (seçimlerdeki sonuçlara bakarsak) hükümet açısından İstanbul geneli olması daha avantajlı fakat referandum Beyoğlu'da olursa referandumdan red çıkması (bana göre) büyük olası...Sonuç olarak referandumun hangi bölge ya da bölgeleri kapsayacağı gezi parknının geleceği, demokrasinin geleceği ve ekonominin geleceği için çok önemlidir....
YanıtlaSilBir konuda halk oylamasına başvuruluyorsa sonuca saygı duymak gerekir. Ben de sizin gibi asıl olarak orada yaşayanların buraya karar vermesi gerektiğini düşünüyorum ve halk oylamasının Beyoğlu ilçesiyle sınırlı kalması gerektiğini düşünüyorum. Dünyadaki örnekler de böyle.
SilO bölge lokasyon olarak yerel görülemeyecek bir bölge. Avcılar'da yaşayan bir gencinde anıları orada, üniversiteye giderken orada arkadaşlarıyla buluşan Samatyalının'da anıları orada. Dolayısıyla bence İstanbul'u kapsayan bir oylama bu sebeplede mantıklı görülebilir.
SilBölgeye ve bölgenin özelliğine bakacak olursak işin boyutu değişir ve referandumun tüm ülkeyi kapsaması gerekir zira anı, hatıraları var insanların orada, bundan dolayı sadece Beyoğlu'nu kapsamasın dersek işin boyutu Türkiye geneline yansır çünkü İstanbul'da üniversite okuyan herkes İstanbullu değil, Taksimi gezen herkes de İstanbullu değil, 1 Mayıs'ta Taksime Kutlamaya gelenlerin hepsi İstanbul'da yaşayanlar değil...Şahsen ben İstanbul'da doğup büyüdüm ama İstanbullu olmayan ve benden fazla Taksimi gezen arkadaşlarım var...Benim kaygım bu konuda bile anlaşılma çıkamaması yönünde, bir an açıklığa kavuşturulmalı ve ortak kararlı referanduma gidilmeli...
SilGezi parkinda kac kisi var bilmiyorum --belli de degil zaten--, bir kac bin kisiden bahsediliyor, bu kadar kisiden ortak bir anafikir cikarmak imkansiz.
SilAcmazin bir sekilde sonlanmasi gerekiyor ve halk oylamasinin en iyi yontem oldugunu dusunuyorum.
Olabildigince dar kapsamli olmasi da daha iyi olur bence; yoksa, bir erken secim havasina burunur; ekonomiye zararli olmak dahil, baska hayal kirikliklarina yol acabilir.
İste arkadaslar dar cevre evet belki iyi sonucverir ama bu referandumun yapilmasinin amaci kitleleri tatmin etmek.
Silhocam gerçekten samimi bir şekilde uzlaşmanın olduğuna inanıyor musunuz? yoksa oy çoğunluğunu elinde bulunduran ve demokrasinin sadece bu kritere bağlı olduğunu düşünen bir iktidarın kendi isteklerini yaptırmak için uğraş verdiğini mi düşünüyorsunuz? saygılar hocam
YanıtlaSilBir yerde uzlaşma gerekiyor. Karşı taraftan demokrat tavır bekleyen taraf da demokrat tavır takınmalı.
SilSerdar;
YanıtlaSilHerkes sadece taraf olmuş durumda. Taraf olunan yerden hata görülemez. Üzülerek söylüyorum ki Topçu Kışlası hangi tarafın kazandığının ispatı, gövde gösterisi ve Türkiye'nin önümüzdeki yıllardaki resmi olacaktır.
Maalesef öyle oldu.
Silhocam bence plebisit kararı oldukça doğru bir karar. Bunun genişliği tarafların bir arada uzlaşısı ile belirlenir elbet.. ama sadece beyoğlu ile sınırlı olmasını doğru bulmuyorum.. tamm beyoğlu sınırları içerisinde yer alıyor ama bana kalırsa tüm istanbulu ilgilendiren bir olay..ç sonuçta orayı kullanan sadece beyoğlu sakinleri değil..
YanıtlaSilPlebisit karaı doğrudur. İstanbul da olabilir Beyoğlu da. Önemli olan önce yargıkararının çıkması ve eğer yargı karaı oraya bina yapılması lehinde çıkmışsan o zaman plebisit yapılmasıdır. Ki sanırım son olarak bu noktaya gelinmiştir.
SilBu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSilBu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSilHocam merhabalar,
YanıtlaSilGrafik aslinda herseyi ozetliyor. Endeks ile doviz kuru arasindaki ters oranti.
Hocam sunu merak ediyorum,
Grafigi bakinca borsadaki para bana el degistirmis gibi geldi. Cunku borsadan cikmak icin karsida bir alicinin olmasi lazim. Bu acidan baktigimizda borsadaki senetlerin mulkiyetinde nasil bir degisme oldu? Kimler satti senetleri ve bu senetleri kimler aldi? Cunku borsanin kisa vadede yukselecegi varsayimi altinda, bu surecte doviz bozdurarak borsaya girenlerin iyi kazanclar saglayacagini dusunuyorum. Cunku isler yolunda giderse kisaca sistem; yuksek kurdan tl al, dusuk endeksten hisse al borsadan cikarkende yuksek endeksten sat dusuk kurdan doviz al, olarak isleyecek
Bu konuda dusuncelerinizi paylasirsaniz sevinirim.
Saygilarimla
Bunun ayrıntısını bilmiyorum yani elimde buna ilişkin veri yok. Ama genel olarak haklısınız yüksek değerdeyken hisse satıp çıkanlar veya döviz bozduranlar ciddi kar sağladılar. Şimdi borsa düşükken girerek yeniden kar elde etmeyi planlıyorlardır.
SilUzunca bir zamandır ekonomik beklentiler ve algılara odaklanarak çoğunlukla en büyük şirlketlerin hisse senetlerini alıp satan biri olarak kendimden örneklersem; son 1 aylık genel itibari ile işlemlerim;
YanıtlaSil23 mayıs sabahı satış yaptım 90 bin üzeri bir seviyeden(sebebi not artışı sonrasındaki borsanın yükselmek için pek istekli olmadığını düşünmem), o zamandan bu yana yaptığım tek işlem 1 günlük alım satım (sebebi abartılmış bir fiyatlanma gördüm, çok çok kısa vade için kademeli alım yaptım % 5 gibi bir + ile çıktım)
MB'nin müdahalesi sonrasında döviz ve borsa hareketlerini karşılaştırarak (hocamın yazıda bahsettiği grafik) dün öğleden sonra yine kademeli olarak alımlarıma başladım. Bu son işlemimde ikincil bir sebep (sadece ikincil, varsayımsal bir şey, bu türden düşüncelerle yapılan alım satım işlemleri % 90 zararla kapanır) olarak hükümetin müdahale tarzını şöyle tahmin ettim. Hükümet gezi parkına müdahale edecekse bile bu bir sürpriz (olayları tetikleyen sürpriz şafak baskını gibi) olarak değil , belli bir süre verip bu süre içerisinde parkta iyi niyetle bulunanların ayrılmasını isteyip kalanlara müdahale şeklinde olacağını tahmin ettim, zaten açıklamaların işaret ettiği şeyde böyleydi. Konu para olunca sürprizler (+/-) pek hoşa gitmez.
Uzatmadan bence büyük fonlarda yukarıdaki şekilde hareket ettiler veya ediyorlar, ayrıca (bir şekilde) büyümeye devam eden, (bir şekilde) notu artan, bir ülkeden satıp tamamen çıkıp (alternatifler lehine durum değişmezken)uzaklaşmak bana pek makul gelmiyor. Tahmin ediyorum büyük fonlarda böyle düşünüyorlardır. (bir şekilde yazmamın sebebi bu konunun ekonomik göstergelerden genel olarak uzak olarak siyasal boyutta tartışılması, gerçekliğini sorgulamıyorum, şahsi fikrim ekonomimize ilişkin tasarruf oranımızın düşük olması dışında iyiyiz)
Son söz; 5 dk.da herşey değişebilir, değişim başladığında önce değişime uymak, sonra sebebini düşünmek en doğrusudur. Bunları şimdi yazdım, 5 dk. sonra bir şeyler değişirse bende değişime uyarım, sebebini sonra düşünürüm. (İnşallah değişmez :) )
Selamlar, Saygılar
Bu değerli ve samimi paylaşım için teşekkür ederim. Bu paylaşım bize piyasa aktörlerinin (en azından bir bölümünün) davranış kalıbını ve beklentilerinin yönünü gösteriyor. Adeta benim teorik yazımın uygulamadaki görünümünü ortaya koyuyor.
SilGezi Parkı Etkisinin çok uzun zaman alacağı belli. Siyasal anlamda ciddi ve güzel bir gelişme iken ekonomik anlamda sıkıntı bir sürecin başlangıcı olması da muhtemel. Boyner'in hisse değeri kaybı buna açık bir örnek. Çünkü destekçi ve ya olmayan kişilerin üzerindeki hükümet baskısı bu sürecin sancılı olmasına sebep oluyor. İlerleyen günlerde başbakan erdoğanın açıklamaları bu kişilerin üzerine olursa işte o zaman ekonomik kayıplar çoğalarak sürecektir.
YanıtlaSilİmza : Keynes
Bugün itibariyle genel etki azalmış olmakla birlikte şirket bazında etkiler ne yazık ki dediğiniz gibi sürecek görünüyor.
SilHocam yazınız için teşekkür ederim.
YanıtlaSilBildigim kadarı ile Brezilya da da gezi parkı benzeri bir protesto soz konusu 4 gündür.
Bu tip başkaldırı ve eylemlerin ileriki zamanlarda gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde daha sık görülebileceğini düşünüyorum.
Sormak istediğim bu tip tecrübeler bu ülkelerin ekonomisini ne derece etkiler. ?
Ekonomilerde büyük bir tecrübe ediniyor sanırım toplumsal olaylardan
Duruma ve süreye göre değişik etkileri oluyor ekonomiler üzerinde. Kısa süreli olayların etkisi çabuk atlatılıyor.
SilBu tür olaylar ekonominin genelini etkilemenin yanında kişilerin ve kurumların mali durumunu daha çok etkiliyor. Borsada olan bir kişi düşüşte kaybediyor ve hissesini düşük fiyattan satıyor zarar ediyor sonra bunu o düşük fiyattan alan kişi bir süre sonra hisse yükselince para kazanıyor.
vapur modelini halka seçtiriken bile 4-5 çeşit alternatif sunup Taksim gibi ülkenin en önemli meydanının geleceğini "kışla olsun mu olmasın mı?" plebisitine bağlamak akla zarar ziyandır. yukarıdaki bir yoruma verdiğiniz cevapta "plebisit kararı doğrudur" cümlesini yazarken keşke bu gerçeği de göz önüne alsaydınız. avrupa'nın önemli kentlerinde olduğu gibi bizde de önce bir proje yarışması yapılmalı, finale kalan projelerden halk en çok beğendiğini seçmeli ve en çok oyu alan proje tercih edilmelidir. zaten bu işi halka bırakırsanız muhtemelen en yeşil, ferah ve estetik olan hangisiyse onu seçecektir kanaatindeyim.
YanıtlaSilteşekkürler.
Konu hakkında işleyen bir yargı süreci var. Yargı kararı çıkmadan plebisit ya da başka bir yolla bir şeyler yapılması mümkün değil. Anayasa'ya aykırı.
SilHocam bu son zamanlarda borsanın düşüp faizlerin yükselmesi arasındaki ters orantıyı nasıl açıklarız.?
YanıtlaSilYani ne olduda faizler bir anda yükseldi ? Bunu ekonomi teorileriyle nasıl açıklarız ?saygılar
Silİkisi genel olarak birbirinin aleyhine çalışır zaten. Yani faizler yüksekse insanların bir bölümü borsaya gitmek yerine parasını faizde tutar. Borsa yükseliyor faizler düşüyorsa faizden çıkıp borsaya gide daha fazla olur.
SilFed açıklaması ve ardından Gezi Parkı olayları piyasadan yabancı çıkışına neden oldu. Bu durumda borsa düştü ve faizler arttı. Eğer borsadan çıkanlar faiz getiren değerlere yönelseydi faizler artmaz düşerdi. Ama öyle olmadı. Çıkışlar sadece borsadan değil tahvil ve bonodan da oldu. Bu durumda faizler yükseldi.
Hocam şimdi bankalar arasında gerçekleşen döviz piyasasındaki kurlarla bizi ilgilendiren kurlar arasında fark olduğunu belirtmiştiniz acaba bu farklılığın sebebini nasıl açıklıyabiliriz ?neden bankalar kendileri arasında gerçekleştirdiği kurlarla bizlere uyguladığı kurlar arasındaki farklılığın mantığı ne?nasıl oluyorda kurlar her bankada aynı oluyor bankalar aralarında tekel oluşturup kurları kendi istediği şekilde yönlendirebilir mi?
YanıtlaSilBankalar arasında gerçekleşen döviz kurlarıyla bizi ilgilendiren kurlar arasında fark olduğunu söylemedim. Dediğim şu. Bir banka kendisinden çekilecek dövizi karşılayacak döviz elinde yoksa bunu bankalararası piyasadan ya da o da yetmezse TCMB'den alır.
SilKurlar her bankada bire bir aynı değil. Ama birbirine çok yakındır. Bunun nedeni ortada bir dolar, euro vb piyasası olmasıdır. İnsanlar dövizi ucuz olan yerden alırlar sonuçta o yer de döviz fiyatını ötekiler düzeyine getirir. Piyasa böylece üç aşağı beşi yukarı kurlar konusunda eşitlenir.
hocam döviz çıkışı önemli gerçi nisan'daki para girişi durumu kotarıyor ama fed'in etkisi bence belirleyici körfez sermayesi ne durumda asıl ona bakmalı ...
YanıtlaSilbildiğiniz gibi bugün IMF, fed'in yıl sonuna kadar gevşek para politikasını bırakmayacağını beklediklerini, amerikan ekonomisine dair endişe duyduklarını açıkladı. bunun üzerine daha evvel IMF'de görev yapmış bir arkadaşımı aradım. bana özetle şunu söyledi: "IMF, amerikan ekonomisine bakarken en çok ithalat artış oranlarını dikkate alır. çünkü 1980'lerin başından bu yana reel ithalat artış hızı ne zaman yıldan yıla eksiye dönse resesyon olmuş. bu yılın ilk çeyreğinde de reel ithalat bir önceki yıla göre azaldığı için IMF temkinli bir duruş içine girdi ve Fed'in gevşek para politikasını terk edeceği görüşünde değil" dedi. gerçekten de 1980-81, 1982, 1990-91, 2001-02 ve 2008-09 yıllarında sabit fiyatlarla ithalat YoY azalma göstermiş ve amerikan ekonomisi istisnasız bu yıllarda resesyona girmiş.
YanıtlaSilIMF gibi bir kurum bu derece temkinli hatta karamsarken bazı iktisatçıların "kolay paranın sonuna geldik" gibi söylemler kullanması çok garip değil mi? anlı şanlı iktisatçıların bu derece temel bir veriyi (ithalat artış hızı) ihmal ederek yorum yapmaları işlerini doğru düzgün yapmadıkları anlamına gelmez mi?
Fed hiçbir zaman gevşek para politikasının sonuna geldik demiyor. Dediği şey "tahvil alım programını biraz daraltacağız." Buna karşılık Fed, düşük faiz politikasına devam edeceklerini söylüyor. Dolayısıyla bu söylemden Fed'in parasal sıkılaştırmaya gideceğini çıkarmak zor. Olsa olsa önceki duruma göre bir sıkılaşma olacağını ama gevşek para politikasının devam edeceğini ifade etmek doğru olur.
SilHocam borsa ile ilgili bilgi sahibi olmayışımdan dolayı olsa gerek, aklıma ilk gelen soru şu: 1 yıl önce 60000 puan olan 100 endeksi nasıl olurda 90000 puanı görür ? kısacası 2+2=5 veya 6,7,8 ediyor.
YanıtlaSilNe zaman 2+2=3 veya >3 edecek. Şirketlerimiz çok değerli de biz mi değerini bilemedik?
Balon denilen şey bu işte.
Silhisse senetleri,emlak fiyatları,altın,petrol gibi varlıklarda fiyatlar parabolik yükselişe geçince hemen "balon" yaftası yapıştırılıyor. ama son 4-5 yılda borcu GDP'nin %100'ünü aşmış, GDP'nin %10'u kadar bütçe açığı veren amerikan hükümetinin kağıtları sürekli değer kazanıyor. bu da balon değil mi? tamam, amerikan hazine kağıtları küresel sistemin bel kemiği, güç odakları bu kağıtların değerinin düşmesini istemiyor. lakin iktisadi açıdan bakınca "treasuries" net bir balon. ufukta abd kamu borcunun GDP'ye olan oranının düşeceğine dair hiçbir emare yok (nüfus yaşlanıyor,sosyal transfer harcamaları sürekli artıyor,küresel rekabette her geçen yıl kan kaybeden bir ekonomi vs.) gerçekten tarafsız iktisatçıların bundan da bahsetmeleri gerekir ama belli bir azınlık iktisatçı grubu hariç (avusturya okulu gibi) kimseden ses çıkmıyor. Fed'in amerikan hazine kağıtlarındaki balonu üflemesi daha ne kadar sürebilir? beleş paranın bir limiti yok mu?
YanıtlaSilDünyaya bu sistemi kuran ülke, manipüle etmesini de bilir elbet.
Silİnsanlar beleş para dediğiniz doları dünya parası olarak kabul ettiği sürece sorun yok gibi duruyor.
SilFED konusunda bende Hocam ile aynı fikirdeyim. Dolar, FED, ABD'nin bütçe açığı ve tahvilleri vb. konularda bence en önemli etkileyici altın, sonra diğer paralar (euro, yuan mesela). Malum önceden altına dayalı bir yapı vardı. ABD o sistemi bozdu. (İyi oldu, kötü oldu, buranın konusu değil bence) Şimdide buna ilişkin öneriler geliyor ara ara, tamda bu öneriler "altın güvenli, acaba yeniden parayı altına mı dayasak" önerileri yoğunlaştığı ara, altında süper şok düşüş (süperliğini tahmin edemedim de düşeceğini adım kadar iyi biliyordum) oldu.
YanıtlaSilBana kalırsa (ki muhtemelen kalmaz) son düşüş ile parayı altına dayasakçılar biraz geri çekildiler.
Dolar rezerv para olma gücünü korudukça, bu türden FED'sel söylentiler, piyasalarda dalgalardan para kazananların işine yarar. Bende ABD'nin yerinde olsam dolarımın karşısına çıkma potansiyeli olan her para veya malın piyasasını istikrarsızlaştırmak için uğraşırdım. (Belkide öyle yapıyorlar, kur savaşları mevzusu)
Çin, abd'yi askeri anlamda yakaladığı zaman parasal sistem değişecektir. çin ordusunun son 10 yılda gösterdiği gelişme muazzam. ama çin ister fiat-money ister altın standardı ya da ikisinin karışımı bir sistem uygulasın, parasal sistem öncelikle hakim ülkeye duyulan güvene bağlıdır. altın, bu güveni artırır. mesela mali kural, en az altın standardı kadar bu konuda etkilidir. bence ikili bir parasal sistem gelecektir ve altın, reel faiz regülatörü olarak görev yapacaktır. yani sisteme altın dahil edilirse reel faizler negatif olmaz ve ekonomik işleyiş daha istikrarlı olur.
SilBen çok derinlemesi bilmiyorum, Hocamızın daha şamil bir görüşü vardır bu konuda diyip haddimi de aşarak kısaca düşüncemi yazacak olursam; paranın x'e dayanması konusu bugünden yarına olabilecek bir şey değil, askeri güç ise en azından beni, paramın bir kısmını yuan olarak tutmaya tek başına ikna edebilecek bir şey değil (veya başka bir para birimi veya emtia).
SilBüyük para sahipleri uzunca bir zamandan beri "acaba parayı nereye yatırsak" konusunu daha ciddi düşünüyorlar, Dolar, Euro, tahviller vb. şeylere olan güven ciddi şekilde sarsılmış durumda (büyüme rakamları belli), notçu şirketlerin (not verme durumlarını saymaya bile gerek yok) yakın zamana kadar notumuz batık ülkelerden daha düşüktü ama CDS'lere bakınca başka bir tablo görünüyordu. Konu dağılmasın sonuçta ben pek iyi bilmem ama bildiğim bir şey, Çin'in büyüme dinamikleri de sorgulanır durumda, bir zamanlar asya kaplanları vardı, sonuç ???
askeri güç çok önemli. çin halihazırda yuanı rezerv para yaparak abd'nin kendisine pasifikte meydan okumasına karşı koyacak durumda değil. bu güce ulaştığı an (ki bence daha en az 10 yıl var) parasını rezerv yapacaktır.
SilÇin şu an abd'nin 1920'lerdeki haline benziyor. abd'nin büyüme dinamikleri de 1920'lerde sorgulanıyordu. hatta 1930'larda ciddi kriz yaşamalarına rağmen dünyanın rekabet gücü en yüksek imalat sanayine sahip olma özelliklerini kaybetmemişlerdi. çin de öyle, çok sert bir resesyon yaşayabilirler ama muhtemelen diğer ülkelerde de resesyon olacaktır ve altyapı sağlam olduğu için kriz bittiğinde yine en ön planda olacaklardır.
yuan meselesine gelirsek, şu an konvertibl bir para birimi olmadığı için fonların portföyünde pek yok ama konvertibl olduğu anda birçok fonun en az %4-5 civarı yuan cinsi varlık bulunduracağına eminim. sonuçta cari fazla veren ve bütçe açığı-kamu borcu çok düşük bir ülke.
Hocam geçenlerde merkez bankasının piyasaya yaptığı müdahaleler sonucunda kur aşağıya düşmüştü ve neden bu müdahale sonucunda kur aşağı düşer sorusunu kendime sorduğumda ben bankaların yerinde olsaydım ne yapardım sorusunu kendime sordum ve şu içinden çıkılmaz iki cevabı verdim
YanıtlaSil1) ben bankaların yerinde olsaydım tl verip döviz aldıysam ve işlemlerin çoğunuda tl ile yapıyorsam yapacağım şey elimdeki bol olan dövizi ucuza satmak ve bazı kesimlerin bu ucuzluk karşısında tl getirip döviz alması sonucu amaçıma ulaşmış oluyorum. Ama 2.) cevabım ; eğer benim elime bol miktarda döviz geçtiyse ve tl ye de ihtiyacım varsa dövizi ucuza satıp elime az tl geçeceğine dövizi pahalıya satıp elime daha çok tl geçmesini isterim . Hocam acaba bankalar bu müdahale sonucunda hangi güdüyle harekete geçmişlerdir ve nasıl davranmışlardır ?
TCMB önce bankaların elindeki TL likiditeyi düşürdü. Haftalık repo ihalelerinin miktarını düşürdü. Böylece bankalar ellerindeki dövizi satıp TL likidite ihtiyacını karşıladı. Bu hareket dövize talebi düşürerek döviz kurlarının daha fazla yükselmesini önledi. İlerleyen günlerde TCMB piyasaya bir yandan döviz satarken (bir günde peş peşe 5 ihaleyle toplam 250 milyon dolar sattı) bir yandan da bankalara repo ihalesinde verdiği TL miktarını eski düzeyine çıkardı. Böylece bankalarda TL likidite ile döviz talebi dengelendi. Gezi Parkı olaylarının çözüme gittiği şeklindeki beklentiyle işler normale döndü. Ancak dün akşam itibariyle olaylar yeniden karıştı. Önümüzdeki hafta neler olacağını ve TCMB'nin nasıl müdahale edeceğini göreceğiz.
Silhocam aradım ama bulamadım 2012 yılı sonu itibarıyla merkezi yönetim hariç kamunun iç borç stoku nedir? toplam merkezi iç borç stoku 386 milyarmış acaba diğer veriye ulaşabilirmiyiz. bir de hocam bu borç stokundan elımızdekı varlıkları dusunce net borc stoku kavramı cıkıyor ve ekonomı ıcın bu kavramın kullanılması daha mı ıyıdır hocam.çok teşekkürler
YanıtlaSilİnternette "hazine müsteşarlığı ekonomi sunumu" şeklinde aratırsanız, her hafta pazartesi günü güncellenen oldukça detaylı Türk Ekonomisi sunumuna ulaşabilirsiniz, aradığınız bilgiler bu raporda var galiba. (Hocam sitedeydim, işe yarar diye cevapladım)
SilKamunun iç borç stoku diye anlatılan miktar zaten merkezi yönetim iç borç stokudur.
SilBu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSilhocam bu borç stoku içindeki faiz dışı açık ve fazla politika faiz oranlarına etkileri bakımından nasıl değerlendirilmeli?saygılar,teşekkürler
YanıtlaSilasus sağolasın. hocam bu merkezi olmayan ama merkezi idarenin borcu sayılan hallerde bu mahalli idarelerin ya da kitlerin merkezi idareye olan borcu nasıl olucak onları ödeyecekler mi yoksa zımni olarak merkezi idare hibe etmiş gibi mi oluyor o ilişki nasıldır
YanıtlaSilHocam ben hazinenin bu konudaki politikası nedir, nasıl oluyor bilmiyorum ama bununla ilgili bilgilendirme yapıyorlardır. Sitesine bakmanız lazım.
SilŞimdi baktım Kamu Borç Yönetim Raporunda rakamsal bilgiler var.
Silhocam güngör urasın geçenlerde banka sektörünün önemi ile ilgili yazdığı yazısında belirttiği 2013 ilk 4 ay için 24.3 milyar dolarlık cari açığı (döviz açığını), banka ve finans kesiminin yurtdışından sağladığı 24.3 milyar dolarlık net döviz girişi ile kapattığımızı yazmış bununla ilgili sormak istediğim bir şey var. bankalar ve finans kurumları hangi yollarla bu 24.3 milyar doları çektiler borsa kağıtlarını almaları yolunda aracılık yaparak mı 2cil piyasada hazine tahvili satarak mı yoksa başka bir yollamı
YanıtlaSilsendikasyonda kaynak sağlama yöntemlerinden biri, detaylar için Hocamız cevaplayana kadar TCMB'nin finansal istikrar raporuna bakabilirsiniz
YanıtlaSilBankalar her yıl yurtdışından sendikasyon kredisi alıyorlar. Bu ksynağın önemli bir bölümü yabancı bankalardan alınan sendikasyon kredilerinden oluşuyor.
SilHocam, bu baslik ile alakali degil; ama sizin bileceginizi dusundugum icin sormak/danismak istiyorum:
YanıtlaSilMalum, su siralar, AB ile ABD arasinda Serbest Ticaret Anlasmasi gorusuluyor. Birkac senedir devam ediyor ve biraz daha devam edecek olsa da, benim merak ettigim konu su:
ABD ve AB birbirlerini yeni farkediyor degiller. Serbest Ticaret Anlasmasi yapmayi neden bunca sene sonra gerekli gorduler sizce?
Küresel sistem yeni sayıır bu da onun gerektirdiği işbirliği bçimlerinden birisi.
Silhocam abd tahvıl alımını kısıyor borsa dusuyor dolar cıkıyor ama neden? tahvıl alımı kısalırsa eger faız yukselır faız yukseldıgı ıcın borsa deger kaybeder ve faız yukseldıgı ıcın abd dolarına yurt dısından daha fazla talep olacagı ıcın abd doları yurt dısındakı paralara gore daha fazla degerlenıyor oldugu ıcın mı? abd dolarınn dıger ulkelere gore deger kazanması ozellıkle cın yuanına karsı deger kazanması cınle ıkılı ılıskılerde daha fazla tıcaret acıgına sebep olmaz mı? cınden daha fazla gelen mallar abdde enflasyonu daha dusuk sevıyede tutup enflasyonun daha dusuk sevıyede tutuldugu ıcın faızın dusmesı sonucu sıstem dengeye gelır mı yoksa hata mı yaptım hocam
YanıtlaSilİlk cümle doğru sonrası biraz komplo teorisine giriyor. ABD bütün bunları ayarlayabilecek kadar güçlü değil.
SilMahfi hocam, bugün dolar 1,93 ü aşınca TCMB nin ani bir müdahalesi oldu. Sizce rezerv-opsiyon katsayısı uygulaması dövizdeki uçuş nedeniyle güncellemeye uğrayabilir mi?
YanıtlaSilOlabilir.
SilBir sorum var Mahfi bey. MB döviz rezervleri her hafta 5 mlr dolar artıyot malumunuz :D İşte bu ahval içinde TCMB nin döviz varlığı en son tahlilde 135 mlr dolar deniyor. Bu net varlık değildir sanırım. Brüt olarak söyleniyor galiba. Zaten ekonomiden övünürken ihracat rakamları verilir hep ithalatı görmezden gelirler hep... Siyaset işte...
YanıtlaSilhocam şimdi merkez 150 milyon dolar satmış bugun durum böle olunca analitik bilançoda toplam döviz yukumluluklerı rezerv para nasıl degısıyor hocam
YanıtlaSilDöviz varlıkları azalıyor TL varlıkları artıyor
SilHOCAM BAŞBAKAN "BORSA DÜŞERSE DÜŞSÜN, BENİM BORSADA PARAM YOK" DİYOR. BORSANIN DÜŞMESİ EKONOMİYİ VE DOLAYISIYLA HALKI ETKİLEMEZ Mİ? BORSADAKİ İNİŞ ÇIKIŞLAR DAHA DOĞRUSU "ÇÖKÜŞLER" SON TAHLİLDE HALKI NASIL ETKİLER?ŞİMDİDEN TEŞEKKÜRLER
YanıtlaSilBorsanın düşüşü kendi başına olmaz. Yabancılar çıktığı için borsa düşüyor. O zaman da döviz yükseliyor ve faiz yükseliyor. Bunların etkisiyle de enflasyon düşüşü gecikiyor. Yani borsada parası olan da olmayan da bu düşüşten etkileniyor.
Silhocam eksikliğinizi hissediyoruz. verdiğiniz bütün gönüllü katkılar için sonsuz teşekkürler...
YanıtlaSilTeşekkürler
SilPara piyasasındaki krizlerin "birilerinin" fütursuz laflarının sonucu olduğunu söylemek zor değil. Gerçekten öyle olup olmadığını analiz edebilme meselesi var: İşsizliğin %8'in altına inmediği, avrupadaki krizin devam ettiği bir ortamda FED başkanı Bernanke'nin parasal genişlemeden vazgeçip tahvil alımlarını yavaşlatmasını düşünecek olan yatırımcının zekasından şüphe etmek gerekir. Gerçekte olan ise, Bernanke'nin açıklamasıyla ileride tahvilini nakite çeviremeyeceğini bahane eden yatırımcıların "gelişmekte olan ülkelerdeki" fonları dahil nerdeyse tüm varlığını dolara yatırması yoluyla "GLOBAL SPEKÜLASYON" yaratma çabasıdır. Diğer yatırımcıların da buna ayak uydurması yoluyla "gelişmekte olan ülkelerden" çıkmakta olan paralara şişirilmiş borsa ve fondan elde edilen karlar da dahil olmuştur. Buna 18.yy "sömürge impartorluğunun" modern versiyonu da denilebilir.
YanıtlaSilHiçbir kriz arkasında birikmiş bir güç yokken fütursuz laflarla çıkmaz.
SilBernanke parayı saçarken ve herkes bundan nemalanırken pek söz eden yoktu. Şimdi para saçmayı azaltacağını açıklayınca kıyamet kouyor.
hocam mahalli idarelerin kitlerin devlete olan borcu nasıl oluyor ödüyorlar mı yoksa devlet gizliden hibe etmiş gibi mi oluyor
YanıtlaSilÖdüyorlar, ödeyemezlerse alacaklarına mahsup ediliyor.
SilHocam gelişmekte olan piyasaların modası geçmiştir demek ne kadar doğru olur ? Yabancı yatırımcılar ABD ye çok Sadık sanırım ABD de en ufak bı toparlanma Oldugunda hemen kaçıyorlar.
YanıtlaSilAB + ABD modeline geçilirse eğer bu AB için kurtuluş mü olur ABD için çöküş mü ? Sanırım gelişmekte olan piyasaların ekseni artık AB nin 2. Sıradaki ülkelerine kayacak.
Bu konuda moda geçmesi diye bir şey söz konusu olamaz.
SilYatırımcının tek sadakati parayadır. Onların kaçış nedeni kayıpla karşılaşmalarıdır.
AB + ABD diye bir şey yok sadece ticaret işbirliği söz konusu olacak.
merhaba hoccam..faiz oranlarının düşmesini isteyen faiz lobisi ile hkümetin anlaşmamasının nedeni nedir? madem ki faiz oranlarının düşmesi faiz lobisinin kazancını atarttırıyor ise ve hükümet de aynı görüşte ama neden işbirliği sağlanamıyor.. kısa zamanda cevablamanızı arzu ederim..
YanıtlaSilAnlaşamama diye bir şey yok çünkü faiz lobisi diye bir şey yok. Biz millet olarak çözemediğimiz her olayı bir komplo teorisine bağlıyoruz hepsi o.
SilSaygıdeğer Mahfi hocam ;yazılarınızı beğenerek takip eden bir üniversite oğrencisiyim.....Bir sorum olacaktı sizlere cevaplayabilirseniz sevinirim.:Gezi Parkı Eylemlerinin Türkiye'ye Ekonomik açıdan etkileri neler olmuştur ,sermaye birikimi açıdan düşünürsek son 10 yılda özellikle ekonomik bazda iyi bir sıçrama kateden Türkiye'nin Kalkınmasının önünde bir engel teşkil etti mi..?Teşekkürler....
YanıtlaSilGezi Parkı eylemlerinin ekonomiye mutlaka etkisi oldu. Ne kadar olduğunu ölçmek kolay değil çünkü bu etkiler Fed açıklamasının etkileriyle iç içe girdi. Bence asıl etki mevcut etkiden çok yabancı yatırımcının geri dönüşünü olumsuz yönde etkilmesi yönünde olacak.
SilGezi eylemlerine ilişkin konuya ekonomiyi ne kadar etkilediği (di'li geçmiş zaman) şeklinde bakarsak bence mevcut durumu fırsata çevirmeyi ıskalamış oluruz. (Uzun uzun yazmaktansa kısa kısa geçmek daha iyi olur diyerek)
YanıtlaSilABD'de kriz var, AB'de de kriz var, abd bu krizi uzun zamandır, piyasaya para enjekte ederek aşmaya çalışıyor, bu para ise içeride kalmayarak daha optimum getiri gördüğü yerlere gidiyor (içeride de kalıyor ama beklenen (arzu edilen) ölçüde değil)
ABD ve sonra AB'de olan krizden gelişmekte olan ülkeler beklenen (beklenen) ölçüde etkilenmedi, sebepleri değişik ve çokta önemli değil ama şimdiden sonra daha çok etkilenecekler, çünkü önceleri "iyi gidiyoruz!" koroları sıcak paranında katılımında şarkılar söylerken, sıcak paranın artık çıkmaya başlamasıyla, gerçeklerle yüzleşecekler, gerçek, patronun hala ABD olduğu. Brezilya ve Türkiyede olanlara birde bu gözle bakmak lazım (belki komplo teorisidir ama bu olaylar para çıksın diye de olabilir, paranoyak olmam, takip edilmediğimi göstermezden hareketle, acaba???).
Tabi ki TR'den ve/veya diğer gelişmekte olan ülkelerden çıkan/çıkacak ve ABD ve/veya AB'ye dönecek para onların dertlerine ne kadar derman olabilir ki? sorusunun cevabı onlar için küçümsenebilir ama bizim için küçümsenemez.
Fırsat bu fırsat deyip kriz veya krizimsi durumu lehimize çevirmek lazım. Mesela çoooook uzun zamandır savsakladığımız yapısal problemlerimize odaklanmak lazım, vergi yapımız, ithalatımızın ve ihracatımızın yapısı, verimlilik, bilgi kalitemiz, vb. Hazır ortam gürültülüyken şunlara el atılsa hiç fena olmaz bence. Malum bir 2023 hedefimiz var, hazıdaki yapımız ile ulaşmamız imkansız, zamanda daralıyor. Uzar gider. (konuyu unuttum, affola :)
Çok güzel bir özet yalnız fırsat bu fırsattır kısmı biraz karışık. Çünkü işler aleyhe dönünce yapısal reform yapılmaz. Çünkü o tür zamanlarda yapılan yapısal reformlar başarılı olmaz ve üstelik yapısal reformların bir işe yaramadığı inancına yol açar.
Silİşte bu nedenledir ki ben son beş yıldır sürekli yapısal reformları yapalım dedim durdum. Şimdi dünyada sıkıntı bize de yansımaya başladı bir de üstüne Gezi olayları çıktı. Sizin anlayacağınız yapısal reform fırsatı şimdilik kaçtı.
Ne diyor Çinli bilgeler: "Hava güzelken temizlemelisin oluklarını."
Haklısınız Hocam, ama bizim memlekette havalar ne zaman güzel oldu ki?... Bence yapısal konular en hafif tabiriyle toplumda gürültü çıkaracak şeyler, bende hazır zaten ortam gürültülüyken diye düşündüm... Zaten bayağıdır rafa kalkmış durumda bunlar, dün haber vardı, sigaraya getirilen vergilerden beklenen gelir artışı sağlanamamış, "sigarayı mı bıraktık yoksa?" diye soruluyordu.
YanıtlaSilBirde şöyle düşünemez miyiz; hava güzelken olukları temizlemek should; hava bozduğunda oluklar tıkalıysa temizlemek must.
Son 6 - 7 yıl bütçe açığının düşük olduğu yıllardı. Bu yıllarda yapmamız gerekenleri yapmadık ve hep bir seferlik gelirlerle durumu makyajladık. Bu blogdan ve yazdığım, konuştuğum her yerden yapısal reformları yapmanın tam zamanıdır dedim durdum. Şimdi artık geçmiş olsun. Seçim dönemine girdik ve dünyada likidite çekiliyor.
Silhocam bu gösterge tahvil faizine göre mi yoksa politika faizine göre mi bankalar konut kredisi faizlerini ya da mevduat getiri faizlerini belirlerler?
YanıtlaSilBankalar normalde kendi bildiklerine göre faiz ayarlıyorlar ama tabii gösterge faizin de politika faizinin de hatta TCMB'nin gecelik fonlama faizinin de bu belirlemede etkisi var. Çünkü bunlar kaynak maliyetlerini etkileyen faiz oranları.
Silhocam devlet tahvilinde stopaj oranı yüzde 10 değil mi aynı şekilde hisse senedi alım satım kazancında. mesela yurt dışında stopaj oranı 0 mıdır hocam aynı bizim ülke gibi teşvik amaçlı
YanıtlaSilEskiden yabancıya oran sıfırdı sonra o da yerliyle aynı orana getirildi.
Sil