İkinci Kez Obama
Obama’nın uygulamaları ve uygulayacakları
ABD seçimlerini Obama kazandı.
Bundan sonra ABD ekonomisinde neler yapılacak? Bu sorunun yanıtını verebilmek
için Obama’nın seçimlerden önce neler yaptığına ve neleri yapmaya
hazırlandığına bir bakalım.
Obama, ekonomiyi resesyondan
çıkarmak için hazırlanan vergi kesintileri, altyapı, eğitim, enerji
araştırmaları ve sağlığa yatırımlar yapılmasını öngören canlandırma programını
uygulamaya koydu. Amerikan otomotiv sektörünün sıkıntıdan kurtarılması için
hazırlanan planları destekledi. Kolombiya, Panama ve Güney Kore ile ticaret
anlaşmaları imzaladı. Amerikalıların büyük bölümünü etkileyen vergi
kesintilerine gitti. Seçimi kazanırsa Bush döneminde kabul edilen ve yıllık
geliri 250 bin doların üzerindeki ailelere yapılan vergi indirimini geri
alacağını ve milyonerlerin ödediği vergileri artıracağını açıkladı.
ABD ekonomisi küresel krize ilk
giren ekonomiydi. 2006 yılında başlayan kriz sinyalleri 2007 yılında subprime
mortgage kriziyle patlama aşamasına geldi. 2008 yılındaki Lehman Brothers
kriziyle de kriz birden yayılıverdi. O tarihten beri ABD ekonomisini toparlama
ve krizden çıkarma çabaları devam ediyor. Bu çerçevede kurumların
kurtarılmasından piyasaya likidite verilmesine kadar birçok adım atıldı. Bütün
bu uygulamalarla ABD ekonomisi önce resesyondan çıktı sonra da yavaş yavaş
büyümeye geçti.
Obama’nın kriz karnesi
ABD ekonomisinin güncel verileri
şöyle (Kaynak: IMF, World Economic Outlook)
2008
|
2010
|
2012
| |
Büyüme
|
-0,3
|
2,4
|
2,2
|
Enflasyon (TÜFE)
|
2,2
|
1,3
|
1,6
|
İşsizlik Oranı
|
5,8
|
9,6
|
7,9
|
Bütçe Açığı / GSYH
|
5,5
|
8,7
|
6,8
|
Cari Açık / GSYH
|
4,7
|
3,0
|
3,1
|
ABD açısından krizin
yaygınlaştığı yıl olarak kabul edilen 2008 yılıyla krizin zirve yaptığı yıl
olarak kabul edilen 2010 yılı karşılaştırıldığında 2010 yılında işsizlik
oranında ve bütçe açığında önemli artışlar olmasına karşılık büyümenin
toparlanmaya başladığı görülüyor. Ekonomiyi canlandırma paketinin de etkisiyle
bütçe açığı önemli ölçüde artmış buna karşılık talep düşüşü nedeniyle cari açık
düşmüş görünüyor.
2010 yılından 2012 yılına geçişte
işsizlik oranında ve bütçe açığındaki düşüşler dikkat çekiyor. Piyasaya sürülen
onca likiditeye karşın enflasyondaki artış ihmal edilebilir cinsten bir artış
olarak görülüyor.
İlk kez seçilmesinden sonra bir
enkaz devralmış olan Obama, bunun üzerine bir de küresel krizle uğraşmak
zorunda kalmıştı. Bu kez kendi kendine devrettiği ekonomik tablo daha olumlu
görünüyor. ABD ekonomisi toparlanıyor ve bu toparlanma önümüzdeki yılda da
devam edecek gibi duruyor.
Temel ekonomik sorunlar ve Obama’nın olası yaklaşımları
Bu aşamada merak edilen soruların
başında dört önemli soru yer alıyor: (1) Fed yeni bir likidite genişlemesi,
yaratır mı? (2) Hükümet (Hazine) bütçe açığını artıracak bir vergi indirimi ya
da harcama artışı yapar mı? (3) Mali uçurum meselesi nasıl çözülecek? (4)
Avrupa’daki sorunlara nasıl katkı yapılacak?
İlk soru konusunda Obama’dan çok
Bernanke’nin söylediklerine bakmak gerekiyor. Bernanke bu soruyla
karşılaştığında gerekirse yaparız mesajı verdi. Gerekir mi gerekmez mi bu
aşamada bilinmiyor.
İkinci sorunun yanıtı ise biraz
yukarıda değindiğim konular arasında yer alıyor. Obama, vergi kesintilerinden
ve ekonomiyi canlandırma çabalarından yana tavrını koyuyor. Genelde vergi
indirimlerine devam edilmesi bekleniyor. Gelebilecek tek vergi yükü
milyonerlere yönelik olacak.
Üçüncü soru mali uçurum meselesinin
nasıl çözümleneceği sorusu. Mali uçurum deyimiyle
kastedilen şey, ABD’de 2012 sonunda ve 2013 başında otomatik olarak yürürlüğe
girecek bir dizi mali kuralın yaratacağı tahmin edilen olumsuz ekonomik
etkiler. Bu kural değişikliklerini iki başlıkta toplayabiliriz: (a) Vergiler:
Bush döneminde yürürlüğe konulan vergi indirimleri eğer Kongre tarafından bir
yenileme yapılmazsa 2012 yılı sonunda ortadan kalkacak ve sistem eski vergi
yüklerine geri dönecek. (b) Harcamalar: Geçtiğimiz yıl kabul edilen partiler
üstü yasa ile de 2013 yılbaşında 1,2 trilyon dolarlık bütçe kesintisi
yapılacak. Vergi indirimlerinin kalkması ve bütçe harcamalarının kesilmesi
sonucu ekonomide canlılığın kaybolmasından ve sistemin yeniden resesyona
girmesinden endişe ediliyor. ABD Bütçe İdaresi (OMB) bu düzenlemelerin bu
şekilde yürürlüğe girmesinin ekonomik büyümeyi yüzde 0,5’e düşürebileceği
görüşünde. Kongre’nin bu konuyu çözüp çözmeyeceği konusunda görüş farklılıkları
var. Geçen yıl benzer bir sıkıntı borçlanma tavanı konusunda yaşanmış ve
Hazine’nin borçlanma tavanına ulaştığı yani artık yeni borçlanma yapamayacak
aşamaya geldiği sırada Kongre sorunu çözmüştü. Bu kez de benzer bir gelişme
yaşanacağını ileri sürenler çoğunlukta bulunuyor. Buna karşılık bu sorununun
çözümlenememesi ABD ekonomisi için yeni resesyonun başlangıcı olabilir.
Dördüncü soru belki de en yanıtı
karmaşık olan soru. Obama’nın önümüzdeki yıl kendi ülkesinin ekonomisi kadar
Avrupa ekonomileriyle uğraşması da gerekecek gibi görünüyor. Çünkü Avrupa’nın
sorunlarını çözebilmek için güçlü bir liderlik tavrı gerekiyor ve şu ana kadar
Merkel bu liderliği sergileyemedi. Bu durumda Obama’nın ikinci kez seçim
kazanarak gücünü artırmış bir lider olarak Avrupa’da desteği çok önem taşıyor.
Çözüm için ABD’nin daha aktif bir destek sergilemesi gerekebilir.
2008 den 2010 a geçerken hem büyümenin hem de işsizliğin artması, aynı zamanda enflasyonun düşmesi likidite genişlemesinin sadece sermaye sahiplerini genişlettiği yönünde yorumlanabilir mi?
YanıtlaSilAlınan önlemler sermaye sahiplerini kurtarmaya yönelikti kuşkusuz. Ama onların kurtarılması dolaylı olan çalışanlara da yaramıştır diye düşünüyorum. Çünkü ne kadar çok şirket batarsa o kadar çok çalışan işsiz kalacak demektir.
SilÜstad, öncelikle IMF'nin ABD bütçe açığına ilişkin rakamları yanlış, bununla ilgili bir düzeltme yapmak istiyorum: Genel hükümet bütçe açığı/GDP: 2008 (%6,6) 2010 (%11,4) ve 2012 (%8,6) olacak (kaynak: bea.gov)
YanıtlaSilObama ikinci defa seçildi ama Temsilciler Meclisi'nde çoğunluğu yine Cumhuriyetçiler aldı. Biliyorsunuz bütçe, harcamalar, vergiler ve borçlanma konusunda asıl otorite Temsilciler Meclisi. Obama herhangi bir executive order'la yeni vergi koyamaz. Yeni vergi koymak veya dolaysız vergilerin oranını artırmak için yasal değişiklik şart. Obama zenginlerin vergilerini artırmak istiyor ama Cumhuriyetçilerin vergi artışları konusundaki tavırları net: Bush dönemindeki indirimlere devam edelim, fakat zenginler için suistimal edilen birtakım hukuki boşluklar var, o boşlukları kapatalım ve bu yolla daha çok vergi alalım şeklinde. Cumhuriyetçilerin eli gerçekten çok güçlü. Eğer Obama harcama kesintileri ve vergi indirimlerine OK demezse borçlanma tavanını artırmayacaklardır ki şu an itibarıyla borçlanma limiti dolmuş durumda (16,2 trilyon dolar). Borçlanma tavanı artırılmazsa federal hükümet tam anlamıyla felç olur. Bu arada Cumhuriyetçiler otomatik kesintilere de karşı çünkü daha önceki yıllarda otomatik kesintiler Anayasa mahkemesi tarafından iptal edildiği için karşılıklı net bir yasal düzenlemeden yanalar. Bir de Üstad, 1-2 ay önce Cumhuriyetçilerin lideri Boehner'in bir açıklaması vardı. Borçlanma tavanını %5 artışla 17 trilyon dolara yükseltmeyi düşündüklerini söylemişti. Eğer borçlanma tavanı 17 trilyonla sınırlı tutulursa federal hükümet 2013'te sadece 800 milyar dolar bütçe açığı verebilir. (2012 açığı 1,2 trilyon dolar civarı) Bunun çarpan etkisi ise GDP'nin %3,5-%4'ü gibi bir daralma demek.
Sayılar konusunda bea saygın bir kaynak ama ben IMF'den aldım sayıları. Çünkü IMF'nin öteki ülkelerle de karşılaştırma yapılmasına olanak sağlayacak bir tutarlılık veriyor.
SilObama'nın Kongre ile işi gerçekten zor görünüyor. Yakın geçmişte de böyle oldu haklısınız.
Hocam bildiğim kadarıyla Amerika Avrupa birliğini kendine rakip olarak görüyor ve güçlü bir Avrupa Birliği istemiyor. Diğer taraftan neden Ab nin ekonomisini düzeltmek amacıyla liderlik etmesi gerekiyor. Birde kitap fuarına katılacakmısınız?
YanıtlaSilHocam bir onceki enflasyon ile ilgili yaziniz hakkinda birsoru sorum olmuştu.Degerli goruslerinizi bekliyorum
YanıtlaSilŞimdi gördüm ve orada yanıtladım.
SilBence Merkel'de gerekli liderlik potansiyeli, kararlılık var ama kadının eli kolu bağlı. Almanya'nın Euro bölgesinde liderlik yapması için mali birlik şart. Mali birliğin ön şartı da Alman anayasasında yapılacak ve sonrasında referanduma sunulacak bir değişiklik. Böyle bir değişikliğin geçmesi için sorunlu ülkelerin bütçe haklarından neredeyse tamamen feragat etmeleri lazım. Bütçe hakkı da öyle fena bir siyasi hak ki vazgeçmek o ülkenin liderleri için hiç de popüler değil. Haliyle Merkel çaresiz kalıyor. Merkel "Euro'dan çıkalım" dese Alman halkı buna onay verir ama bu sefer de uluslar arası arenada Merkel çok zorlanır. Merkel'in kabiliyetsizlikten değil de iki ucu keskin bıçak durumunda olması nedeniyle hareketsiz kaldığını düşünüyorum.
YanıtlaSilEğer böyle bir çaresizlik varsa yani mali birliğe ulaşamayacaklarsa zaten bu birliği yaşatmak da pek mümkün olmaz.
SilHocam yeni üniversite mezunu olarak yazılarınız heycanla bekleyip büyük bir dikkatle okuyup çok şey öğreniyorum. Yazılarınızı tekrar tekrar okumak ve üzerinde ayrıntılı düşünmek için izniniz olursa pc me kaydedip okumak istiyorum. Umarım bir sakıncası yoktur sadece kişisel okuma için kullandığımın altını çizerim.Kullandığınız dilin yalınlığıyla biz ekonomiden korkan öğrencilere ekonominin aslında korkunç olmadığını anlasılabılır bır dılle gösterdıgınız ıcın çok tşk ederım. Saygılarımı sunarım yazılarınızın dewamı için başarılar dilerim.
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim. Elbette hiçbir sakınca yok.
SilMahfi Bey, sizinle çok dikkatimi çeken bir istatistik paylaşmak istiyorum. "Savaş yanlısı" bilinen Bush döneminde askeri harcamaların GDP'ye oranı ortalama %4,6 iken "savaş karşıtı" bilinen Obama'nın döneminde ortalama %5,4 olmuş. Yine Bush döneminde deniz aşırı ülkelerdeki toplam Amerikan askeri sayısı Obama döneminde hiç değişmemiş, aynı kalmış. Demek ki her şey algı yönetiminden ibaret. Aynısı ekonomi için de geçerli. Amerikan halkı dış politika, eğitim, sağlık gibi konularda %65 oranında Obama'ya güvenirken iş ekonomiye gelince güven duyanların oranı %30'lara iniyor. Daha kendi halkı Obama'ya ekonomik meselelerde güvenmezken dünyaya nasıl liderlik edecek orasını pek kestiremiyorum.
YanıtlaSilHaklısınız ama ABD de Başkanların karar yetkisi sistemle sınırlıdır.
Sil