Küresel Ekonominin 2013 Falı
2012 yılının sonuna doğru
yaklaşıyoruz. Ekim ayı, bir sonraki yıla ilişkin tahminlerin derlenip
toparlandığı, planların, programların yapıldığı dönemin başlangıcıdır. IMF ve
diğer uluslar arası kuruluşlar küresel tahminlerini açıklar, devletler ve kamu
kurumları gelecek yıla ilişkin bütçe ve program hazırlıklarına, şirketler de işletme
bütçelerinin hazırlıklarına başlarlar. Gerek devletlerin ve kamu kurumlarının
bütçe ve program hazırlıklarında gerekse şirketlerin işletme bütçesi
hazırlıklarında gelecek yılda dünya ekonomisinin nasıl bir yön izleyeceği,
petrol fiyatlarının ne olacağı, döviz kurlarının nasıl seyredeceği, ticaret
hacminin ne kadar artacağı gibi tahminler önemli yer tutar. İhracatıyla
ithalatıyla finansmanıyla hepimizi sarmalayan bir küresel sistem içinde
bulunuyoruz.
Küresel sistemle ilgi tahminlerde
IMF’nin özel bir yeri vardır. Her ne kadar benzer tahminleri yapan başka
kuruluşlar olsa da üyesi olan 188 ülkeden sürekli veri derleyen ve bu üye
ülkelerin büyük çoğunluğunda yılda bir kez konsültasyon yaparak bu verileri
yorumlarıyla birlikte yılda iki kez üç ayrı raporda yayımlayan başka bir kurum
yoktur. Bu raporlar Dünyanın Ekonomik Görünümü Raporu (World Economic Outlook),
Küresel Finansal İstikrar Raporu (Global Financial Stability Report) ve Mali
Gözlemci (Fiscal Monitor) adını taşır. 2013 yılında dünyanın ekonomik
görünümüne ilişkin yorumlarımı bu üç raporda yer alan ayrıntılı verilere
dayanarak sunmaya çalışacağım.
Dünya ekonomisinin 2013 yılında % 3,6 oranında büyümesi bekleniyor
1994 – 2012 yılları arasında yılda
ortalama yüzde 3,6 oranında büyümüş olan dünya ekonomisinin 2013 yılında yüzde
3,6 oranında büyümesi bekleniyor. Yüzde 3,6’lık büyüme oranı içinde gelişmiş
ülkelerin katkısı yüzde 1,5 iken yükselen piyasalar ve gelişen ekonomilerin
katkısı yüzde 5,6 olarak ortaya çıkıyor. 1994 – 2012 arasında gelişmiş
ülkelerin büyüme ortalamasının yüzde 2,2, yükselen piyasalar ve gelişen
ekonomilerin büyüme ortalamasının yüzde 5,5 olduğunu dikkate alırsak bu durumun
şaşırtıcı olmadığını görürüz.
2013 yılında dünya GSYH’sının cari fiyatlarla 74,2 trilyon dolara
ulaşacağı tahmin ediliyor
2004 yılında 42,2 trilyon dolar
olan toplam dünya GSYH’sının 2013 yılı sonunda cari fiyatlarla 74,2 trilyon dolara
ulaşması bekleniyor (satınalma gücü paritesiyle 86,8 trilyon dolar.) Dünya
nüfusunun 2013 yılında 7,2 milyar kişiye ulaşacağı tahmini de dikkate
alındığında cari fiyatlarla kişi başına yıllık dünya geliri ortalaması 10.300
dolar dolayında bulunuyor.
Yükselen piyasalar ve gelişen ekonomiler hızlı büyüyerek farkı
kapatıyor
1994 – 2003 yılları arasındaki
dönemde yılda ortalama 2,8 oranında büyüme hızı yakalamış olan gelişmiş
ülkelerde bu hız 2004 – 2012 yılları arasındaki dönemde yılda ortalama yüzde 1,6’ya
gerilemiş bulunuyor. Buna karşılık 1994 – 2003 arasında yıllık ortalama büyüme
hızı yüzde 4,4 olan yükselen piyasalar ve gelişen ekonomilerde büyüme hızı 2004
– 2012 arasında yüzde 6,6’ya yükselmiş görünüyor. Bu gelişmenin sürmesi halinde
yükselen piyasalar ve gelişen ekonomilerin gelişmiş ekonomilerle aralarındaki
farkı kapatmaları söz konusu olacak.
Asya ve Orta ve Güney Afrika en hızlı büyüyen bölgeler
2013 yılında gelişen Asya olarak
nitelenen ve Çin ile Hindistan’ın başını çektiği bölge yine en hızlı büyüyecek
bölge olarak öne çıkıyor. 1994 – 2012 arasındaki dönemde yılda ortalama yüzde
7,9 oranında büyüyen bölgenin 2013 yılında 7,2 oranında büyümesi bekleniyor.
Bir başka hızlı büyüme olgusu da Orta ve Güney Afrika bölgesinden geliyor.
Bölge için 2013 büyüme beklentisi yüzde 5,7.
2013’de en düşük büyümenin Euro Bölgesinde gerçekleşmesi bekleniyor
Euro bölgesi (ya da onu oluşturan
ülkelerin toplamı) 1994 – 2003 arasında yılda ortalama yüzde 2,2 oranında, 2004
– 2012 aralığında ise yüzde 1 oranında büyümüş bulunuyor. 2013 yılında bölgenin
yüzde 0,2 büyüyeceği tahmin ediliyor. 2013 yılında, Euro bölgesinin en büyük
dört ekonomisinden Almanya’nın yüzde 0,9, Fransa’nın yüzde 0,4 büyüyeceği,
İtalya’nın yüzde 0,7 ve İspanya’nın yüzde 1,3 oranında küçüleceği öngörülüyor.
Bölgenin sorunlu ekonomileri olan Yunanistan’da küçülmenin yüzde 4, Portekiz’de
ise yüzde 1 dolayında olması bekleniyor. Bu tahminler çerçevesinde 2013 yılının
Euro bölgesi açısından 2012 kadar zor bir yıl olacağı anlaşılıyor.
ABD, Japonya ve İngiltere’de toparlanma umudu
ABD için 2013 büyüme beklentisi
yüzde 2,1olarak açıklanış bulunuyor. Yaşanan krizden sonra 2012 yılında yüzde
2,2 büyümesi beklenen ABD ekonomisi açısından üst üste yüzde 2’nin üzerinde
büyüme gerçekleşmesi toparlanmanın işareti olarak kabul ediliyor. ABD açısından
potansiyel büyüme oranının yüzde 2,5 – 3 arasında olduğu dikkate alınırsa
toparlanma beklentisinin abartı olmadığını görmek mümkün. Uzun süredir bir
büyüme atağını gerçekleştiremeyen Japonya’da böyle bir atak yine söz konusu
olmayacak gibi görünse de beklentilerin gerçekleşmesi halinde yüzde 1
oranındaki bir büyümenin Japonya açısından kötünün iyisi olduğunu ve bir
toparlanmanın eşiğini oluşturabileceğini kabul etmek gerekiyor. Yine de Japonya
ile toparlanma kelimesini yan yana koyarken ihtiyatlı olmakta yarar var.
Krizden önemli darbe yemiş ama Euro bölgesinde olmadığı için krizin etkilerini
kıtaya göre daha hafif yaşamış olan İngiltere’nin 2013 yılında tahminler
çerçevesinde yüzde 1,1 oranında büyümesi halinde bir toparlanmanın başlangıcına
gelmiş olduğu kabul edilebilir.
Çin, Hindistan, Rusya, Brezilya, Türkiye
Büyümede dünya rekorunu sürekli
elinde tutan Çin’e ilişkin 2013 büyüme tahmini yüzde 8,2 olarak gösteriliyor.
2012’de yüzde 7,8 büyümesi beklenen Çin eğer 2013’de yüzde 8,2’lik büyüme
oranına erişebilirse bu gelişme Çin açısından ortaya çıkan yavaşlama
endişelerinin ortadan kalkmasını sağlayabilir. Hindistan’da da 2012 yılında
düşmüş olan büyüme hızının (yüzde 4,9) 2013’de yeniden yüzde 6’ya çıkması bu
ekonomiye nefes aldıracak ve aynı zamanda da dünya toparlanmasına katkıda
bulunacak bir gelişme olabilir. Rusya için 2013 büyüme tahmini aşağı yukarı
2012 performansının tekrarı yönünde (yüzde 3,8.) 2012 yılında yüzde 1,5 gibi
oldukça düşük bir büyüme performansı yakalayabilen Brezilya’nın 2013 yılında
yüzde 4 oranında büyümesi bekleniyor.
Türkiye, 1994 – 2003 yılları
arasında yüzde 2,7 oranında büyüyerek ciddi bir hayal kırıklığı dönemi
yaşamıştı. 2004 – 2012 yılları arasında ise yüzde 5,1’lik yıllık ortalama
büyüme hızına ulaştı. Türkiye’nin potansiyel büyüme hızının yüzde 5 dolayında
olduğunu düşünürsek potansiyeline uygun bir büyüme sergilediği ortaya çıkıyor. Buna
karşılık 2013 yılı beklentisi potansiyel büyüme hızının oldukça altında (yüzde
3.) Hükümetin açıkladığı Orta Vadeli Planda bu oran yüzde 4 olarak tahmin
ediliyor.
Dünya ticareti
Küresel sistemde ticaret hacmi
1994 – 2003 yılları arasında yılda ortalama yüzde 6,9 oranında büyüdü. Bu
ortalama 2004 – 2013 yıllarını kapsayan dönemde yüzde 5 dolayına geriledi. 2009
yılında yüzde 10,4’lük hacim küçülmesinin ardından 2010 yılında yüzde 12,6’lık
rekor bir ticaret hacmi artışı geldi. 2012 yılında ticaret hacmi büyümesinin
yüzde 3,2 oranında kalması bekleniyor. 2013 yılı için yüzde 4,5 oranında artış
tahmini yapılıyor. Gerçekleşmesi halinde dünya ticaretinde bir toparlanma
olduğundan söz etsek de bunun yeterince güçlü olmayacağını kabul etmemiz
gerekir.
Enflasyon
Küresel kriz boyunca enflasyon
birkaç ülke dışında sorun oluşturmadı. 2012 yılsonu için gelişmiş ülkelerde
enflasyonun ortalama yüzde 1,7 olarak gerçekleşmesi beklenirken 2013 yılsonu
tahmini de aynı düzeyde tahmin ediliyor. Talep düşüşünün doruk noktaya çıktığı
bu dönemde piyasalara gerek Fed’in enjekte ettiği dolarlar gerekse AMB’nin
sürdüğü Eurolar enflasyonist bir etki yaratmadı. Buna karşılık bugünkü görünüme
bakarak bu aşırı likiditenin ileride ekonomiler canlanmaya geçildiğinde
enflasyonist baskı yaratmayacağını söylemek mümkün değil. 2012 yılsonu için
yükselen piyasalar ve gelişen ekonomiler için beklenen enflasyon yüzde 4,8.
2013’de enflasyonun düşeceği ve yüzde 4 ile yılı tamamlayacağı tahmin ediliyor.
Gelişmiş ülkelere göre yüksek gibi duran bu oranın yükselen piyasalar ve
gelişen ekonomiler için son on yılın en düşük düzeyine işaret ettiğini
söylemekte yarar var.
Borç yükü
Küresel krizin en fazla
etkilediği alan gelişmiş ülkelerin kamu kesimi toplam borç yükü oranları oldu.
Almanya dışında bütün gelişmiş ekonomilerin borç yükünün 2013’de artması
bekleniyor. Japonya 2013 sonunda yüzde 245’lik bir borç oranına ulaşacak gibi
görünüyor. ABD’nin borç yükü yüzde 111,7’ye Euro bölgesinin borç yükü ise yüzde
95’e yükselecek. Japonya ile ABD öteden beri yüksek borç yükü taşıyan iki büyük
ekonomi. Buna karşılık daha düşük bir borç yüküne sahip olsa da Euro Bölgesinin
böyle bir borcu taşıma alışkanlığı henüz oluşmuş değil. O nedenle borç yükü
daha düşük olsa da Euro Bölgesinin daha kritik bir konumda olduğunu
vurgulamamız gerek.
Özetin özeti
ABD toparlanmaya devam edecek,
Euro bölgesi bugünkü durumunu da arar hale gelecek, yükselen piyasalar ve
gelişen ekonomiler küresel krizden biraz daha fazla etkilenmeye başlayacakla.
2013, 2012’den daha iyi bir yıl olmayacak.
Bu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSililk yorum benden olsun hocam :)
YanıtlaSilbenim de yazınızdan çıkardığım özet şu şekilde:
-gelişmiş ülkelerin büyüme hızı yavaşlıyor (bunu krize bağlayamıyoruz çünkü 1994-2012 arası dönemleri kapsayan geniş bir zaman aralığı mevcut)
-dünya gsyh'sı 9 yılda 2 katına çıkmış. inanılmaz bir rakam.
2013 karamsarlığınız için de şunu demişsiniz:
"ABD toparlanmaya devam edecek, Euro bölgesi bugünkü durumunu da arar hale gelecek, yükselen piyasalar ve gelişen ekonomiler küresel krizden biraz daha fazla etkilenmeye başlayacakla. 2013, 2012’den daha iyi bir yıl olmayacak."
sanırım, basılan paralar şu an ekonomiye yansımadığı için enflasyon baskısı olmuyor ama ilerde paralar likitide deresinde yüzmeye başladığında ve bir de gelişmiş ülkelerin borç yük oranlarına baktığımızda (eu-usd-jpy %95-111-225), sanırım karlı dağın yamacından kar parçaları düşmeye başlayacak ve kartopu şeklinde büyüyerek kriz derinleşecek.
yazınızdan bu çıkarımı yaptım.
bir de madem krizden bahsedildi, haftasonu için kapitalizm ve hırs üzerine costa gavras'ın 2007 yapımı "Le Couperet" filmini öneririm herkese.
*jp borç yükü %245 olacak
Sil**Le Couperet filmi de 2005 yapım.
Teşekkürler
SilHocam sizce ABD'deki seçim dönemi ABD ekonomisi için 2013 yılında bir risk oluşturur mu?Hocam geçen yıl aynı dönemlerde Bakan Babacan ve birçok iktisatçı 2012'nin zor bir yıl olacağı gibi bir öngörüyü dile getiriyorlardı.Bugün baktığımızda sizinde belirttiğiniz gibi 2013'te zor bir yıl olacak.Galiba her yıl bir önceki yıldan daha da zor hale gelecek.Bilmem katılır mısınız?
YanıtlaSilSanırım uzun yıllar sıkıntı var.
SilÜstad, oylamada 367'yi bulamasa da erken seçim yasası geçerse Ekim'de yerel seçimler var. Çok değil 1 yıl göz açıp kapayıncaya kadar geçer. Önümüzdeki aylarda işler kötüye giderse hükümet kürkçü dükkanına yani IMF'ye döner mi? Şöyle bi göstermelik gelir vergisi reformu karşılığında 40-50 milyar dolar para rahat bulur bence, seçime kadar da büyüme kaynaklı cari açığı finanse eder. Ne dersiniz?
YanıtlaSilIMF'ye harçlık veriyoruz dedikten sonra dönmek kolay değil.
Silgelir vergisi alınacak söylentisi bana göre gazı alma amaçlı söylendi. alınması gereken vergiler zaten zenginlerden alınamıyor oy kaygısı yüzünden. seçimlerden önce de zengine: kardeşim biraz daha vergi alacağım senden demek pek makbul olmaz bana göre.
YanıtlaSilAslında vergi almaya pek ihtiyaç da yok. Sonuçta hiçbir şey yapmasak bile bütçe açığı % 3'ü geçmez. Hatta ekonomiyi canlandırmak için vergi almamak daha bile iyi olabilir.
Siliyi günler hocam
YanıtlaSil8 aylık cari açık verisinde 9 milyar dolar altın ihracat söz konusu 2013 yılında altın ihracat durursa
ihracat aynı seviyede kalacak ,iç talepe gelince yapılan zamlar tüketicilerin toplam kredi borcu 250 milyar tl aştı iç talep te büyümeye çok destek verecek gibi degil
bence 2013 de %4 büyüme kolay degil
Altın ihracatının kökenini araştırmak gerek. Türkiye çok sınırlı miktarda altın üretiyor. Gerisini ithal ediyor. Ne var ki bu yıl ithal edilenin çok üzerinde ihraç etmiş. Bankaların topladığı altınlar ödeme aracı olarak kullanılıyor olabilir.
SilUstadim
YanıtlaSilTurkiyeye gelen Avrupalilar buradaki tuketimi gorunce akillari duruyor,
Tuketim su siralar EU da tamamen durmus vaziyette, ama Turkiye ic tuketimi, sebebini bilemedigim bazi nedenlerle inanilmaz artmis durumda
Istanbulda Oteller tiklim tiklim dolu,
Yunanistanda 100 euroya 5 yildizli otelde kalabilyorsunuz ama Istanbul Lalelide 200 Euroya 4 yildizli otelde yer bulamiyorsunuz,
Esnaf ozellikle Alisverise gelen Araplardan cok memnun,
20 yil onceki Rusyaya yapilan Bavul ticareti benzeri bir ticaret gelismis durumda,
Ancak bir tarafta ulkeye doviz girdisini artarken diger taraftan ulkenin kayit disi ticaretini de beraberinde artiriyor,
Umarim SSCB dagilmasinda yaptigimiz hatalari simdi tekrar yapmayiz,
SSCB dagildiginda ortaya cikan Turki cumhuriyetlerde cok ciddi hatalar yapip oradaki sermayeden yeterince yararlanamamistik,
Bari simdi biraz daha dikkatli davranip ulkemize gelen Ozellikle Libya, Irak ve Iranli esnafi kusturmeden surekli bir ticaret bagi kurmaya basrasak .
Evet gerçekten de Körfez turistleri ve iş adamlarının Türkiye, özellikle de İstanbul ilgisi en üst düzeyde görünüyor. Ödemeler Dengesindeki net hata ve noksan artışının bununla ilgisi olabilir.
SilHocam elinize sağlık. Merkez bankaları bu kadar para enjekte etmesine rağmen enflasyon sorunun ortaya çıkmamasının özellikle sermayenin serbest dolaşımı ve paranın dolaşımı(v) açısından değerlendirmek gerekirse neler söylersiniz?
YanıtlaSilMBler tarafından enjekte edilen paralar bankalara veriliyor, kredi açsınlar diye ama onlar bu kredilerin geri dönmesinden korktuğu için yeniden MB'lere borç veriyorlar. Aslında kredi kullanımı için pek fazla talep de yok. Herkes eldeki parayı bile kullanmıyor. Paralar fonlar kanalıyla yüksek faiz veren ülkelere gittiği için ABD ve Avrupa'da enflasyonist etki yaratmıyor.
SilHocam bu cevabınız üzerine müsaadenizle bir soru daha sormak isterim, merakımı bağışlayın. Fonlar yoluyla Türkiye'ye gelen bu sıcak paraların; enflasyon hedeflemesinde bir türlü istenilen düzeyin yakalanamamasında etkisi nedir? Saygılar.
SilPetrol fiyatlarında ve ÖTV gibi vergilerdeki artışın etkilerinin yanında oldukça düşük olduğunu tahmin ediyorum. Çünkü bu paralar bir yandan geliyor bir yandan da gidiyor. Asıl etkiyi yaratan Körfez sermayesinin getirip mal mülk alımında kullandığı paralar sanırım.
Silküçük esnafın hali ne olacak hocam? esnaf kan ağlıyor ve bana görede 2013 ve diğer yıllarda kan ağlayacağız?
YanıtlaSil2013 bana da pek parlak görünmüyor.
Sil