Enflasyon
Enflasyon, fiyatlar genel
düzeyinin sürekli olarak artış göstermesi demektir. Bu tanıma göre enflasyondan
söz edebilmek için iki önemli unsur gerekiyor: (1) Fiyatların değil fiyatlar
genel düzeyinin artması gerekiyor. (2) Bu artışın sürekli olması gerekiyor.
Diyelim ki bir ay içinde domatesin, biberin ve beyaz peynirin fiyatları arttı.
Bu artış enflasyon değil fiyat artışıdır. Bunun enflasyon olarak tanımlanabilmesi
için içinde bulunduğu sepetin toplamında bir artış olması gerekir. Diyelim ki sepetimizde
her birine eşit ağırlık verdiğimiz 100 çeşit mal var. Bu malların yarısının
fiyatı artmış yarısının fiyatı düşmüş ve sonuçta sepete ödediğimiz para bir
önceki aya göre değişmemişse enflasyondan söz edemeyiz. Olsa olsa bazı malların
fiyatlarının arttığından bazılarının düştüğünden söz edebiliriz. Diyelim ki
sepetimizdeki malların fiyatları toplam olarak o ay içinde bir önceki aya göre
yüzde 10 arttı ve bu artış sonraki aylarda devam etmeyerek o düzeyde kaldı.
Buna da enflasyon diyemeyiz bu da sadece fiyat artışıdır çünkü sürekliliği
yoktur.
Yukarıda sözünü ettiğim tanımlar dikkatten
kaçırıldığı zaman enflasyonla fiyat artışı ve hayat pahalılığı birbirine karıştırılır.
İstanbul ile Tokyo’yu karşılaştıralım. Birçok mal Tokyo’ya dışarıdan gelir ve
aracı komisyonları, ithal vergileri, dağıtım, taşıma gibi nedenlerle fiyatları
yüksektir. Öte yandan Tokyo’da yerleşim için uygun alan kısıtlıdır ve o nedenle
kiralar, konut fiyatları İstanbul’a göre yüksektir. Buna karşılık fiyatlar
aydan aya fazla bir artış göstermemektedir. İstanbul’da ise fiyatlar ve kiralar
Tokyo’ya göre düşük olmakla birlikte fiyatlar ayda aya artış göstermektedir. Bu
durumda Tokyo’da hayat İstanbul’dan pahalıdır ama enflasyon İstanbul’dan
düşüktür..
Enflasyon iki farklı endeksle hesaplanır: (1)
Üretici fiyatları aşamasında derlenen fiyatlarla hesaplanan endekse üretici
fiyatları endeksi (ÜFE) denir. (2) Tüketiciye nihai satış aşamasında derlenen
fiyatlar üzerinden hesaplanan endekse tüketici fiyatları endeksi (TÜFE) denir.
Tüketici aşamasında enflasyon, mal ve
hizmetlerden oluşan bir sepetin aydan aya fiyatındaki değişimin ölçülmesiyle
hesaplanır. Bu sepeti oluşturmak için iki tür veriye ihtiyaç vardır: (1) Mal ve
hizmetlerin fiyatları. (2) Hanehalklarının bütçelerinde bu sepetteki mal ve
hizmetlerin tuttuğu ağırlıklar.
Mal ve
hizmet fiyatlarının derlenmesi ve sepet içindeki ağırlıkları
TÜFE endeksinde yurtiçinde mal ve hizmet
tüketmek amacıyla yapılan, bütün nihai parasal tüketim harcamaları esas alınır.
Endekste bütün il merkezleri ve 74 ilçede her ay 444 ürün kategorisinde yer
alan 1169 adet ürün çeşidinin fiyatı 27500 işyeri ve 4176 konuttan derlenir. Taze
sebze ve meyveler, petrol ve seçilmiş 15 gıda ürününün fiyatı haftada 1 kez,
diğer ürünlerin fiyatı ayda 2 kez, kiralar ayda 1 kez derlenir.
Hanehalkı
bütçelerindeki ağırlıkların saptanması
Türkiye çapında seçilmiş 13.248 hanehalkına yılda
üç kez hangi mal ve hizmetleri hangi ağırlıkla kullandıkları anket
uygulamasıyla sorularak (hane halkı bütçe anketi) ve diğer bazı anket ve
bilgiler kullanılarak hanehalklarının bütçelerinde yer alan mallar ve
hizmetlerin neler olduğu ve bunların bütçelerinde ne kadar ağırlık tuttuğu
belirlenir. Bu durumda yılda 39.774 kez hanehalklarından veri derlemesi
yapılmış olur. Bu veri derlemesiyle belirlenen mal ve hizmetler ve bunların
hanehalkı bütçelerinde yer alan ortalama ağırlıklarıyla bir sepet oluşturulur.
Bu sepete giren mal ve hizmetler ve bunların ağırlıkları yukarıda değindiğim
anketelere dayalı olarak her yıl yenilenir.
Sepetteki
ağırlıklar
TÜİK tarafından yapılan anketler ve
belirlemeler sonucunda hanehalklarının gıda maddeleri ve alkolsüz içecek grubu
için aylık gelirlerini ana harcama grupları olarak ortalama aşağıdaki tabloda
yer verilen ağırlıklar çerçevesinde harcadıkları belirlenmiş durumdadır (2012
yılı için yapılan hesaplamalar. Kaynak: TÜİK.)
Mal ve hizmet grupları
|
TÜFE sepetindeki ağırlığı (%)
|
Gıda ve alkolsüz içecekler
|
26,22
|
Alkollü içecekler ve tütün
|
5,21
|
Giyim ve ayakkabı
|
6,87
|
Konut
|
16,44
|
Ev eşyası
|
7,45
|
Sağlık
|
2,29
|
Ulaştırma
|
16,73
|
Haberleşme
|
4,60
|
Eğlence ve kültür
|
2,98
|
Eğitim
|
2,18
|
Lokanta ve oteller
|
5,63
|
Çeşitli mal ve hizmetler
|
3,40
|
Bu ana kategorilerin altında toplam olarak
1169 adet mal ve hizmet yer almakta ve her birinin o ana grup içinde bir
ağırlığı bulunmaktadır. Bir örnek vermek gerekirse hanehalklarının gelirlerinin
ortalama yüzde 26,2’sini gıda ve alkolsüz içeceklere harcadıkları, bu
kategoride yer alan beyaz peynir için de aile gelirlerinin yüzde 0,8836’sınıu
harcadıkları saptanmıştır. Beyaz peynirin fiyatı ay içinde değişiklik
gösterdiği için 4 kez farklı günlerde derlenmektedir. Her bir derlemede bulunan
fiyat, sepetteki ağırlık oranı olan 0,8836 ile çarpılarak en sonunda ortaya
çıkan dört ağırlıklı fiyatın ortalaması alınmakta ve beyaz peynirin o ay
içindeki ortalama fiyatı hesaplanmaktadır. Beyaz peynir için verdiğimiz örnek
endekse giren diğer mallar için de yapılır ve her bir mal ve hizmetin o ay
içindeki ortalama ağırlıklı fiyatı hesaplanır.
Türkiye’de TÜFE endeksinin baz yılı 2003 yılıdır
(2003 = 100.) Sonraki aylarda ve yıllarda hesaplanan TÜFE endeksi ile bu endeks
karşılaştırılarak enflasyonun ne kadar arttığı ölçülmektedir.
TÜİK’in açıkladığı verilere göre Ağustos
2012’de Tüketici fiyatları endeksi (TÜFE) 205,4 olmuş bulunuyor. Yani sepeti
oluşturan mal ve hizmetlerin yukarıda sözünü ettiğimiz ağırlıklarla çarpılması
sonucu Ağustos ayında ulaşılan endeks sayısı 205,43’tür. Endeks Temmuz ayında
204,29 idi. Bu durumda TÜFE ya da tüketici enflasyonu Ağustos ayında yüzde 0.56
oranında artmış durumdadır. Bir yıl önce endeks sayısı 188,67 idi. Bu durumda
12 aylık tüketici enflasyonu yüzde 8,88’dir.
I=w
* (Pi / Po)
Ayrıntıları merak edenler için not:
Pek çok kişi sepetteki ana mal ve hizmet gruplarında neler olduğunu merak ediyor. Eskiden kalmış "işe yaramaz şeylerin doldurulduğu sepet" şeklinde bir şehir efsanesi var. Bu efsanenin etkisiyle olsa gerek çoğu kişi bu sepetin enflasyonu ölçemediğini düşünüyor. Bu konuda uzun uzun yorum yapmak yerine sepeti oluşturan mal ve hizmetleri ve bunların sepetteki ağırlıklarını içeren TÜİK açıklamasını burada referans olarak vereyim ayrıntıları merak edenler ya da bu sepetin içindeki mal ve hizmetler ve bunların sepetteki ağırlıkları konusunda kuşkusu olanlar inceleyip kendi kararlarını kendileri versinler:
http://www.tuik.gov.tr/jsp/duyuru/upload/Duyuru_120202-1.pdf
İktisatçılar için ek: Endeksin güncellenmesi (Kaynak: TÜİK)
Madde sepetlerinin ve ağırlıklarının güncellemesi her yılın
sonunda yapılmakta ve zincirleme Laspeyres formülü ile seri devam
ettirilmektedir. Her yil Aralık ayı itibariyle, yeni maddeler endekse dahil
edilmekte ya da önemini kaybeden maddeler endeksten çıkarılmakta ve yeni
ağırlıklar endeks hesabında kullanılmaktadır. Cari fiyatların, “yeni fiyat
referans dönemi (Po)” olan bir önceki Aralık ayının fiyatlarına bölünmesiyle,
endeks hesaplanmakta ve Aralık ayı endeksi ile çarpılarak zincirleme
işlemi yapılmaktadır.
I :
endeks
Pi : cari ay
fiyatı
w :
ağırlık
Po:
temel yıl fiyatı
It=wi * (Pit / PAralik(t-1))
* IAralik(t-1)
wi
: yeni ağırlık
t :
zaman
Madde çeşidi fiyatları geometrik
ortalama ile hesaplanmaktadır.
Ayrıntıları merak edenler için not:
Pek çok kişi sepetteki ana mal ve hizmet gruplarında neler olduğunu merak ediyor. Eskiden kalmış "işe yaramaz şeylerin doldurulduğu sepet" şeklinde bir şehir efsanesi var. Bu efsanenin etkisiyle olsa gerek çoğu kişi bu sepetin enflasyonu ölçemediğini düşünüyor. Bu konuda uzun uzun yorum yapmak yerine sepeti oluşturan mal ve hizmetleri ve bunların sepetteki ağırlıklarını içeren TÜİK açıklamasını burada referans olarak vereyim ayrıntıları merak edenler ya da bu sepetin içindeki mal ve hizmetler ve bunların sepetteki ağırlıkları konusunda kuşkusu olanlar inceleyip kendi kararlarını kendileri versinler:
http://www.tuik.gov.tr/jsp/duyuru/upload/Duyuru_120202-1.pdf
Hocam günaydın
YanıtlaSilEnd.muh. Oğlum sizin kolay ekonomiyi yutmuş
Millete hava atıyor.
Kolay gelsin.
Günaydın, çok iyi yapmış. Hele üstüne bir de Makroekonomi'yi okursa havasından geçilmez.
SilTeşekkürler.
Merhaba Hocam. Yazınız için teşekkür ederim. Benim merak ettiğim konu şu: Bugüne kadar TÜİK veya TCMB gibi resmi bir kurum benimle, ailemle veya yakınlarımla bir anket çalışması yapmadı. Bu anketler kimlere uygulanıyor, her seferinde kişiler değişiyor mu ya da kişiler hangi ölçütlere göre seçiliyor? Saygılar.
YanıtlaSilAslında aynı soruyu ben de soruyordum geçen ay benim denek seçildiğime ilişkin bir yazı geldi TÜİK'ten. 4 kez bana geleceklermiş ve beklenti anketi dolduracağız. İlkine geldiler. Denek sayısı çok değil. Örneğin Bütçe anketi için 13 küsur bir hane halkı seçiliyor. 70 milyonda 13 bin kişi arasına girmek tesadüfi bir şey.
SilAnladım hocam, cevabınız için teşekkür ederim. En azından tanıdığımız birisine anket uygulaması yapıldığını bilmek kafamdaki şüpheleri kaldırdı :) O zaman burdan bir de uyarıda bulunalım: resmi kurumlar çatkapı evinize gelip anket yapmıyorlar, önceden haber veriyorlar. Aman dikkat..
SilElinize sağlık hocam. TÜİK denek olarak aynı kişileri seçiyor herhalde ne ben ne de tanıdığım insanlar bugüne kadar denek olmuş değiliz.Bu anketler İnternet üzerinden daha fazla kişiyle yapılsa daha iyi olmaz mı sizce?
YanıtlaSilBen oldum, Ali Pişkin'e verdiğim yanıtta değindim buna. İnternet üzerinden yapılan anket yeterince sağlıklı olmayabilir.
SilEnflasyon verilerini manipüle etme konusunda biz daha emekleme seviyesindeyiz. ABD 1983'ten beri fiyatlar genel düzeyini hesaplarken "hedonics" denilen "kalite farkı" yöntemiyle rakamları epey bir güzelleştiriyor. Biz daha "hedonics"i keşfetme aşamasındayız. Mesela her yıl belirli nitelikte elektronik ürünler çok satılır (6 GB RAM, 750 GB harddisk, 2.50 Ghz işlemcili notebook gibi). Toplam satışlar içinde bu nitelikte ürünün fiyatı çok belirleyicidir. Ama bu ürünün yıllık fiyat artışı hesaplanırken geçen yılın en çok satan ve hızlı teknolojik ilerleme dolayısıyla daha az nitelikli ürünle değil, birebir aynı niteliklere sahip ürünle karşılaştırılıyor. Örn. bu notebook geçen yıl 100 lirayken bu yıl teknolojik ürünlerin niteliği gereği fiyatı 90 liraya düşmüşse, fiyatta %10'luk düşüş gibi istatistiklere geçiyor. Oysa geçen yılın en çok satan notebook modeli örn. 90 liraya satılmışsa aslında fiyatlarda hiçbir değişiklik olmuyor, ama olmuş gibi gözüküyor. Sadece elektronik değil, otomotiv, beyaz eşya, mobilya gibi mal gruplarında da aynı yöntem uygulanıyor ama tabi elektronik ürünler kadar yıldan yıla değişiklik söz konusu değil.
YanıtlaSilSon bir not: eğer ABD'de enflasyon 1982 yılındaki hesaplansaydı Temmuz 2012 TÜFE (CPI) %9 çıkardı. Yanlış okumadınız %9! Oysa BLS %1.5 açıklamıştı.
DÜZELTME: "1982 yılındaki hesaplansaydı" değil, "1982 yılında kullanılan yöntemlerle hesaplansaydı" olacak. Özür dilerim.
SilÇok önemli tespitler.
SilDemagoji trend oldu. Halkı kandirmada bir araç.
SilRakamların sihri diyelim.
Hocam çekirdek enflasyondan da bahsetmek nasıl olurdu sizce? Bazen bunu kafa karıştırmak için detay olarak veriyorlar haberlerde.
YanıtlaSilAyrıca enflasyon sepetine baska maddeleri koyarsak ( dinamit pinpon topu vs) enflasyon çok yanlış ölçülür mitini de yıkmış oldunuz yazınızda. Çünkü çalışan kesim çok fazla tepki gösteriyordu bu konuda. Ama yine de enflasyonun saptirilmamasi gerek tabi.
Birçok kez söz ettim çekirdek enflasyondan. Ama biliyorsunuz o enflasyonu ölçmekten çok Merkez Bankası politikasının etkisini ölçmekte kullanılıyor. O nedenle de toplumu TÜFE kadar ilgilendirmiyor. Ağustos ayında 12 aylık çekirdek enflasyon (I endeksi) 7,11 çıkmış. TCMB'nin enflasyon hedeflemesinde yılsonu hedefi % 5,5. Bakalım hedefe ne kadar yaklaşacak?
SilMb sinin işi zor. Bu konuda mb sinin bağımsızlığını tekrar göZden geçirmek gerek..
SilGeçen sene sigara gibi ürünlerin ötv oranı %69 a çıkarıldı sonra da %65 e düşürüldü. Düşürülmesinin ardinda yatan neden ise mb sinin hedeflerini saptirmamasi için.
Yanılmıyorsam durmus yılmaz dönemine kadar hedef tutturamadi mb. Sebepleri gerek bağımsızlık herkesi istikrarsızlık.
Ama egene bi bozuk yol olarak vergi sistemindeki aksaklık da su yüzüne çıkıyor bu küçük örnekle. A
Herkesi değil gerek olacak. Gerek bağımsıZlık gerek istikrarsızlık.
SilDoğalgaza,elektriğe,benzine zam geliyor ama ÜFE artmıyor. Bu üretici su buharıyla mı üretim yapıyor ? Bazen ÜFE artıyor TÜFE artmıyor üretici zamları yansıtmıyor mu fiyatlara ? Birde niçin 2003 yılı baz alınıyor ? Biz yoksa 6 sıfır atınca BRİC ülkeleri arasına girdikte haberimiz mi yok ? Yoksa kendimizi mi kandırıyoruz ?
YanıtlaSil2003 yılı kriz olmayan bir yıl. O nedenle doğru bir seçim. ÜFE artmıyor çünkü iç talep kısıtlı. Yani üretici zaten satamadığı malına bir de fiyat artışı koyamıyor. Bir süre sonra ya ÜFE, TÜFE'ye yaklaşır ya da tersi olur.
SilHocam konuyla alakası yok ama üreticinin fiyatlara zamları yansıtamamasının nedeni ithalatcı karşısında eli zayıflıyor olması olabilir mi(iç talep kısıtlı dediniz ama büyüme oranları öyle demiyor)? Bu da bize üretimle deil ithalatla büyüyen bir ekonomimiz olduğunu göstermez mi ? Enflasyonu kontrol altına alabilmek için cari açığın artmasına göz yummak ne kadar doğru ve sürdürülebilir ?
SilMerhaba Hocam.yine çok güzel bir yazı olmuş.emeğinize sağlık..Benim bir sorum olacak.TÜFE yerine neden GSMH Deflatörü kullanılmıyor.Paasche Endeksini kullanmıyoruz.şimdiden teşekkürler..
YanıtlaSilTeşekkür ederim. GSMH zımni deflatörü zımni ekinden de anlaşılabileceği gibi ancak GSMH hesaplanırken ortaya çıkabiliyor. O da üç ayda bir hesaplanıyor ve çok geç yayımlanıyor. 9. aya girdik ama hala ikinci üç aya ilişkin GSMH verisi elimizde yok. Dolayısıyla deflatör de yok. Oysa dün itibariyle Ağustos enflasyon verileri elimizdeydi. Nedeni bu. Temel yıl olarak bir yıl alınıyorsa Laspeyres endeksi, cari yıl alınıyorsa Paasche endeksine kullanılıyor. Bizim endeksler temel yıl bazlı (2003 = 100) olduğu için Laspeyres endeks yöntemiyle hesaplanıyor.
Silçok teşekkür ederim hocam..
SilÜstad, enflasyon ne kadar da kanımıza işlemiş. Anlı şanlı ekonomistler "işsizliği şu seviyeye düşürecek enflasyon oranı" gibi laflar edebiliyorlar. Tamam, önemli ekonomistlerin çoğu finans sektöründen/bankalardan maaş alıyor. Patron banker olunca, enflasyonun "kaçınılmaz", deflasyonun ise "çok çok kötü, olursa hepimiz mahvoluruz" tarzı birşey olduğunu iddia etmelerini anlıyorum. Neticede bankerin verdiği borcu faiziyle tahsil etmesi deflasyon koşullarında zorlaşır, ayrıca halk ileride para biriminin değerinin artacağını beklerse borçlanma konusunda isteksizleşebilir vs. Bunların hepsi bankerin karını olumsuz etkiler. Siyasetçinin ve merkez bankası bürokratının da deflasyondan korkması normal, onların da "bu bankalar batarsa hepsi devletin sırtına kalır, sonra enflasyon alır başını gider koltuğumu kaybederim" korkusu var. Ama bağımsız ekonomistlerde de aynı eğilim var. Bunlar acaba hiç mi iktisat tarihi okumadılar diye kendime soruyorum. Mesela ABD ekonomisi "uzun depresyon" denilen 1873-1896 döneminde fiyatlar genel seviyesi kümülatif olarak %30 düşmesine rağmen reel anlamda %50 büyümüş. İşsizlik ise %2-3 gibi seviyelerde gezinmiş. 1930'ların başında deflasyonla birlikte ekonomik daralma olmuş ve işsizlik artmış ama onun müsebbibi 1920'lerde krediyle, borçla aşırı derecede şişen ekonominin normale dönmesi ve ücret katılıkları olmuş.
YanıtlaSil"Deflasyon neden kötü?" diye sorduğunuzda klasik cevap şu: "deflasyon olursa insanlar tüketimlerini ertelerler". Ama ben bugüne dek çok şeyi, pazar tezgahındaki çilekten tutun da otomobile kadar, ileride fiyatının düşeceğini kesin olarak bilmeme rağmen satın aldım. Satın aldığım şeyi 5-6 ay veya 1 yıl kullanmanın faydası fiyat düşüşünden elde edeceğim faydaya üstün geldiği için aldım.
Enflasyon da deflasyon da kötüdür. İdeal durum düşük bir enflasyonun (% 2 gibi) varlığıdır. Bu iki hastalıklı durum birbiri yerine tercih edilebilecek durum değildir.
SilÜstad, "ideal enflasyon" diyoruz ama kime, neye göre ideal? Hayatında şirket/işletme idare etmemiş, mal alıp satmamış, adam çalıştırmamış merkez bankası bürokratına göre mi ideal? Yanlış anlamayın bürokratları küçümsemek gibi bir niyetim yok ama koskoca ekonominin bürokratların veya siyasetçilerin teorilerine teslim olmaması gerektiğini düşünüyorum. Ayrıca, ekonomide verimlilik her yıl artıyorsa, herşey daha çok ve daha ucuza üretiliyorsa, doğal bir deflasyonun yaşanması aklın, mantığın gereği bence.
Sil(not: bu FED'i enflasyon algısı yönetiminde tebrik etmek lazım. Düşünün üstünde Benjamin Franklin'in resmi olan 100 dolarlık banknot 1929'da basılmış. O tarihten bu yana dolar satın alma gücünün %93'ünü kaybetmiş ama yine de 100 dolardan büyük banknot basılmamış. vallahi helal olsun :)
fiatlar değil de ücretler genel düzeyinin sürekli artış gösterdiği bir ülke varmı acaba? varsa adresini rica edeyim..birisi norveç demişti, doğru olabilirmi?
YanıtlaSilGelir dağılımı düzgün olduğuna göre İskandinav ülkelerinde muhtemelen durum böyledir. Ama ben de ayrıntısını bilmiyorum.
SilTÜFE'nin yeterli bir refah ve SAGP analizi sunmadığından bahsetmek gerekir. Tüketici Fiyatları cinsinden enflasyon ölçümü iki sebeple doğru bir analiz sunmaz;
YanıtlaSil1- Nitelik Sapması : Malların kalitelerinde zaman içinde meydana gelen artış ihmal edilir. Malın fiyatı %10 artmış olabilir ancak verimi de %10 artmış olabilir. İşte bu verim artışı Tüfe'de ihmal edilir sadece malın pahalılaşması dikkate alır.
2- İkame Sapması : Nispi Fiyat yapısındaki değişme sonucu malların ikameleri söz konusudur.Tüketiciler pahalılaşan mal yerine ikame mal tercih ederek refahlarını aynı tutabilir ve hatta arttırabilirler.
BU eleştirilerin hepsi doğru ama elde onları ölçecek veri yok.
SilHocam Tüfe hesabı ile ilgili eleştiri çok fazla. A.B.D 1996 yılında yapılan bir ampirik araştırmada TÜFE'nin yukarıda yazan sebepler nedeniyle %1 fazla çıktığı, politika uygulayıcıların ve ekonomik aktörlerin bunu dikkate alması ve bulunan sonuçtan %1 çıkarmaları gerektiği sonucuna varılmış. Yani Tüfe eldeki tekniklerle ortalama %1 yüksek çıkıyor.
Sil...Üretici Fiyatları Endeksi’nde... bir önceki yılın aynı ayına göre %4,56 ve on iki aylık ortalamalara göre %9,33 artış gerçekleşmiştir.
YanıtlaSilBurada esas olanın 4,56 olduğunu biliyorum. 9,33 ise düzenli olarak yayınlanmakla birlikte üzerinde hiç durulmuyor. Bu oranı nasıl yorumlamak gerekir, bir önemi var mıdır? Aynı durum TÜFE için de geçerli...
Genellikle bir önceki yılın aynı ayına göre olan değişime bakıyoruz. 12 aylık ortalamalar da elbette bir fikir veriyor ama enflasyonun gidiş yönü ve üreticinin durumu hakkında ilki daha çok bilgi veriyor. Örneğin 12 aylık ortalamalar bize pek fazla bir şey söylemezken 4,56 oranı (TÜFE'nin 8,88 olduğu dikkate alınırsa) bize üreticinin malını istediği gibi satamadığı ve o nedenle de fiyatını artıramadığı mesajını veriyor.
Silhocam 4 gün önce bankadan para çekerken madeni para verdi kuruşları tamamlamak için.
YanıtlaSil1tl ler altın gibi parlıyordu. dikkatimi çekti. baktım ki 2012 basım.
demek ki tcmb de para basıyor. buraya kadar tamam.
peki bu paranın da enflasyon sarmalına neden olacağını bilmek??
iktisatta bir çok şey çarpan etkisi ile daha hızlı artıyor.
enflasyon fiyatlarını baz alırken, asaf savaş akat kiralara bakarım özellikle diyordu mesela.
ama kira artışı da enflasyonu baz alarak hesaplanıyor. iki ucu pis bir değnek oldu bize :)
Madeni parayı Hazine'ye bağlı Darphane ve Damga Matbaası basıyor. Toplam para içindeki payı ihmal edilebilir düzeydedir. Gerçi ben de bloğuma koymuyorum (pek fazla izleyeni yok) ama para arzına baktığımız zaman genişlemenin pek önemli olmadığı görülüyor.
SilPara arzını enflasyon sarmalına neden olması için ekonominin büyümesinden daha hızlı artması gerekir. Yani ekonomi yüzde 5 büyürken biz para arzını yüzde 15 artırırsak o zaman enflasyona neden oluruz. Çünkü (parayı da bir mal gibi düşünürsek) malın ihtiyacın ötesinde çoğaldığı yerde (arz fazlası olması halinde) fiyatı düşer.
madeni para örnek idi. kağıt paralara dikkat etmedim. bazen gıcır gıcır seri halde kağıt paralar da denk geliyor ama basım tarihine bakmadım.
Silzaten buradan şuraya geçmek istiyordum hocam:
fed in yaptığı bpp (bedava para paketi)- zaten ben bernankenin adı "helikopter ben" e çıkmış sürekli havadan para dağıttığı için- ile ekonomiye sürekli para fonlaması.
şimdi de bu türküye ecb de eşlik ediyor. ama ortada şöyle bir sorun da var:
bankalara fonlanan para ekonomiye yansımıyor, bankalar tarafından yansıtılmıyor.
Fed 2 kez para dağıttı. ABD'de bu müdahalenin kısmi de olsa bazı olumlu etkileri görüldü. Ama AMB'nin yaptığı operasyonların Avrupa'da bir toparlanma etkisi yarattığını göremedik. Parayı alan banka aldığı parayı geri AMB'ye yatırdı. Çünkü güven sıfır.
Silbu arada madeni para demişken, tedavülde bulun(amay)an 1 kuruşların değeri ortalama 1.92 kuruş imiş ve eritilip satılmış zamanında.
Silne desek boş. burası türkiye diye geçiştirmek de anlamsız. başka ülkelerde de yapılmıştır herhalde zamanında.
Bu dediğiniz ünlü Gresham Kanunudur. Yani bir madeni paranın maden içeriği üzerindeki nominal değerinden yüksekse o para kaybolur. Eritip satmak daha kârlı hale gelir. Zamanında İngiltere'de farklı şekilde olmuş. Gümüş içerikli madeni paranın yanında gümüş içeriği düşük madeni para da tedavüle çıkarılınca gümüş paralar kaybolmuş ortadan.
SilGresham kanununun terse işlediği, yani "iyi paranın kötü parayı kovduğu" zamanlar da olmuş. Amerika'da İç Savaş yıllarından 20. yüzyılın başlarına kadar altın, önce metal karşılığı olmayan "greenback"leri sonrasında gümüşü parasal sistemden dışlamış. Mesela 1896 ve 1900 başkanlık seçimlerinin ana konusu bu olmuş. Normalde siyasetçiler parasal disiplinden hoşlanmazlar. Şu an siyasetçiler arasında anket yapılsa "fiat money yerine metal standardını tercih ederim" diyen çıkmaz herhalde. Ama o yıllarda Amerika'da İngiltere'nin yerini alma arzusu olduğu için altın standardını uygulayan İngiltere'yle rekabet için itibarlı bir para birimi şart olmuş. ABD, altın standardının endüstriler üzerindeki disipliniyle rekabetçiliğini hep artırmış. Sürekli dış ticaret fazlası verdiği için altın standardından vazgeçmemişler. ABD hazinesi 1948'te dünya üzerindeki altının %41'ine sahipmiş (bugün bu oran %5'lerde ki Fort Knox'ta fiziki altın var mı yok mu hararetli bir tartışma konusu) ve o yüzden dolar 2. Dünya Savaşı sonrası hiç tartışmasız rezerv para birimi olmuş.
YanıtlaSilHocam hükümetler neden işsizlikten önce enflasyon ile mücadeleyi seçiyorlar? Enflasyon azalırsa işsizlik de buna bağlı olarak azalır mı?
YanıtlaSilEnflasyonla işsizlik arasındaki ilişki ünlü Phillips eğrisi analizinde incelenmiştir. Buna göre kısa dönemde enflasyon ile işsizlik arasında ters yönlü bir ilişki görülmektedir. Yani enflasyon düşerse işsizlik artmaktadır. Buna karşılık uzun dönemde bu ilişki ortadan kalkmaktadır. Ne var ki enflasyon özellikle denetimden çıkıp da çift haneli hal aldığında toplumun bütün ölçülerini bozan bir olgudur. İşsizliği büyüme ile çözmek mümkün olsa da denetimden kaçmış bir enflasyonu yeniden denetim altına almak o kadar kolay değildir. Örneğin Türkiye bunu ancak 2001 krizini yaşayarak ve uzun bir fedakarlık döneminden geçerek başarabilmiş ve hala da yüzde 5'in altına çekememiştir.
SilCevapladığınız için teşekkür ederim hocam.
Silmerhaba hocam.size bir sorum olacak.neden TÜFE yerine çekirdek enflasyon kullanılmıyor? analizlerde hangisinin kullanılması daha doğrudur?
YanıtlaSilBunun nedeni TÜFE'nin yani manşet enflasyonun çekirdek enflasyondan çok daha fazla bilinir ve izlenir bir gösterge olması. Adı da onun için manşet enflasyon (ingilizcesi headline inflation.) Yani gazete manşetlerinde yer alan enflasyon TÜFE.
SilÇok teşekkürler hocam
Silhocam ülkelerin gelişmişlik düzeylerinin karşılaştırılmasında kişi basına GSYİH ' nın dikkate alınmasının sakncaları nelerdir ve nasl giderilir?şimdiden teşekkürler
YanıtlaSilÜlkelerin gelişmişlik düzeylerinin karşılaştırılmasında kişi başına gsyıh nın dikkate alınmasının sakıncaları nelerdir ve nasıl giderilir? Şimdiden teşekkür ederim.
YanıtlaSilHocam merhabalar. Ben bir şey sormak istiyorum. Şimdi enflasyon oluyor tamam. Hem de memur maaşları aşağı yukarı benzer bir oranda artıyor. Şimdi, enflasyonla aynı oranda arttığını varsayarsak, reel anlamda bir şey kaybetmemiş olmuyor muyuz ? Enflasyonu bu kadar kötü bir "canavar" yapan şey ne oluyor? Eğer kazanıyorsak faizden kazandığımız paranın reel getirisinin azalmasından başka ?
YanıtlaSilhocam baz yılları neye göre belirleniyor
YanıtlaSilhocam slmlar.hocam ekonomi terimlerine hakim abilmek icin en temel hangi kitaplari okumaliyiz tavdiye edr misiniz cok ihtiyacim var
YanıtlaSilKolay Ekonomi
SilHocam bu mal ve hizmet sepeti yıllar geçtikçe azalmakta. Neden çoğalmıyor da azalıyor ?
YanıtlaSilHocam neden 2003 yili baz aliniyor?
YanıtlaSil